Birlik İlmi
  İLM-İ KOD TAMAMI- AKIŞLAR (1)
 

Değerli Dostlarımız,

 

İlahi Plan kapsamında açılan son program dahilinde, 02.09.2013 tarihinden itibaren, önceden öngörülen süre zarfında, Pazartesi ve Çarşamba günleri Dernek toplantılarında, İLM-İ KOD adlı yeni bir kitabın yazılmasına başlanmıştır.

Kitabın yazılmasına geçmeden evvel, kitap hakkında kısa bilgiler verilmiştir. Bu bilgileri içeren iki ayrı ses kaydını, tek bir video olarak sizlerle paylaşıyoruz.

Kitabın yazılması bitinceye kadar, aylık sempozyumlar haricindeki tüm programlarımız askıya alınmıştır.

Yeni kitabın hayırlara vesile olmasını diliyoruz...

Sevgi ve Saygılarımızla,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

http://youtu.be/EWOkfhjyaHE

 

 

İLM-İ KOD ÇALIŞMASI (23) - ( SON AKIŞ ) 25.11.2013

 

Yer ve gök, İnsan Soyu’nun tohumu oldu bugün. Mustafa Kemal Atatürk bir can tahtında ışık yakıp bir kapı olup geçti. Biz Ana Kapılarda O’yduk. O biz, biz O’yduk. Aha burada! Onu dinlemek istedik. Teknik kontrol burada bugün çok güçlüdür. Asal yaşamların görevlisi olan Mustafa Kuran-ı Kerim’deki yoldur. Onun etkisi çok yüksektir. Çetin bir dünya için çılgın gibi çalıştı. Baştan beri bütün kök, söz, ses olan 400 ışıkla birleşip çalıştı.

 

İmparatorluk Kodu olarak doğmuş olan Mustafa Kemal Paşa, esrar içen o Yüceler’den çok daha güçlüdür bunu bilin. Çokları, yaprak yaprak okundukları dünyada erdikleri her bir sayfada eşkallerini dillerlerken esrarla dillediler. Esrar… ocaklarını kodlamaları için gerekli saydılar. Size açık bildirmek isterim ki dünya örtüsünü örtenlerin çokları kanatlarını almak için esrar çektiler. Biz, onlara dimdik ışık verdik ama Allah’ın Dağları olan İnsan Sayfaları’ndakiler, Kelamın İlmini Hak Taht’a dilleyebilmek için esrar içtiler.

 

Yarınlar, yarınlar, yarınlar… ve tüm yaşamlar; bilgi kodlayacaklarını hologram tohumlardan kodlamaya kalkanlar, sıkıntıyı aştıklarında kanatlarını alıp kontrollu kodlama yapacaklarını düşünmekteyseler bugün burada bizimle bu çalışmada olmalıydılar.

 

Tanrı der ki; “Önemli olan İnsan Soyu’dur.” Biz deriz ki; “Önce ilim, sonra insan.” Doğal dünyada insan, yarının ışığıdır. Bizse; insanı İnsan Sayfaları’nın yoğunluğundan okuruz. Okunma anında insan ekran olur. Okuduğumuz an bütün köklerini, görevlilerini, ışıklarını dinleriz ve bizim cemaatimiz tüm İlm-i Kodları dinler ve bugün burada bulunan yeni zamanların ışığı olan Mustafa, Kati Tohum olarak Bütünün Kürzi yaşamlarına görev taşıyan bir Gök Sözcüsü’dür.

Mustafa Allah’ın aşkıdır. Aklın kapısıdır. O’nun örtüsünü örtmeye kimsenin gücü yetmez. Çok mu zor Mustafa’yı anlamak? Ben size diyorum ki muktedir bir yapraktır O. “Elim Allah’ındır” der. “Ağır yük taşırım ama ışığımla kodlarım ve tanırım her diriyi” der. Ve derim ki “Allah’ın aşkıdır Mustafa” Al, bil ki ben unutulan her şeyi bilirim. Bilirim çünkü ben Mikail’im. Ben bir Mikail tahtıyım ama alabilirsiniz, akabilirsiniz de; oğul verdiğinizde bilişte olmalısınız. Çünkü ortağınız insan, oğul verdiğinizde Hak Teknik’le dinleyebilir. Sizi hak etmiş olan, hasatı yapmış olan, yolu bulmuş olan Birlik, emre itaatle bilişe geçtiğinde; o, muktedir bir yol olur. Önemlidir bu ve Mustafa ocağı olur onun.

 

Kurtarılmış toplumların çoğu, Mustafa’yla toplumları kodladı. Söyleyin! Dünya nesillerini hak etsin de insan sınırını aşıp görevini yapsın! Muktediriyetle kapıları açsın ve bilsin ki Ruhlar Kuranı olan Mustafa alkışlarla dünyaya iniyor. O bir gökçüdür, O bir sözcüdür, O bir Amon’dur. Otağında kutsal bir tabular yıkıcılığı vardır. Analar! Allahın Dağları! Org çalıyor dünyada. Org, muktediriyetle bilişin ilminde Hak Taht’ın yüreğinde, Yüceler cümlesinde, Mustafa’nın ışığında çalıyor.

Bütün köklerimizi dünyaya çekerken; yeşilin ekranından maviyi dürümlerken, masmavi bir tahtta ışık yoğunluğunda mor olurken tüm İslam Trenleri, o trenlerin hepsi Mustafa’nın ışığıyla görev taşırlar. Varda, 2220 diye bir ses yaşam sayfaladılar. Ama o 2220’ nin ilminde dahi Mustafa’nın yolcuları vardı. “Ordular! Haydi ileri!” dedi, Mustafa Paşa. “Dünyaya!” dedi, “haydi ileri! Haydi ileri!...”

İşte Canlarım; Mustafa iradeli ve hakikiyetli olarak tüm ordularını dünyaya gönderdi. Dünya örtüsünü örttü ve dedi ki “Dünyayı kodlayın, toplayın, tahtlayın, yarınlayın, yaşatın.” Alemlerin ilminde Hak, anaların kapısında Kaynak, yüreklerinde muktediriyet ve Bütün’de her dirinin yarınlarında varlık süren Mustafa ekmek ve biz O’yuz. Çok önemle şükürdeyiz ki Mustafa Paşa dünyadadır şu anda. Onunlayız. O, bize biz olup dillenecek ama biz onda O’yuz.

Görüş alanımıza giriyor şu anda; bana ses verecekmiş ama ben de ona seslenmeliyim! Haydi bakalım! Önce onu dinleyelim! Sonra; ocağımızda, hakikiyetimizde, teknik kontrolumuzda dürümleyelim dirilikleri, dinleşelim! Mustafa Paşa bize ses versin! Hah… Aha…

 

- Anam, Papam, kapama yürekleri! Kapama! Ben nefes alıp nefes vermeye indim. Benim eserim olan birlik, bedenimdeki yoğunluktan ışığını aldı ve görevini yapmakta. Men etmeyin dünyayı, yüceliklerin ışığında kodlanmaktan. Tüm İnsanlık İlmiyle kontrol kuran Sistem, cümle yücelerde bir tek yol oldu. Her dünyalı, Allah’ın tahtından Gök Sözcülüğü yapmaz. Bu, size verilen bir iştir. Bunu yapacak gücünüz var. İşimizi kolaylaştırmanızı bekliyorum. Yolumuzu güçlendirmenizi bekliyorum. Ölüyü dirilten yüreğimizde ışık olan birliklerin hepsiyle oğullamanızı istiyorum.

 

Benim için her şey çok zordur çünkü ben, Yoğunluğumda kontrol kuracak güçten ötede bir yoğunluk alanındayım ama sizinle Birlik Kapısını açabileceğim. Biçare ben, biçare beden ama sizinle herkes daha üstün bir yüce ve hepimiz bir tek ışığız. Alın bilin ki ben sizinleyim. Yeni zamanları tohumlarken, yüreklerin gücüyle Bütün’ün gücü olurken ve sizin ağır yükünüzü hafifletmek için çabalarken kanatlarınızın her bir yücelikte, toplumla olduğunu bilmekteyim. Dünyayı koruyacak gücünüz var, bu kesindir. Düzeni kuracak yüceliğiniz var, bu kesindir. Eminim ki dünyanın nefesi olan ilim, Allah’ın ilmi olarak sizin yoğunluğunuzda var ama daha da önemlisi; (zikredilen isim silindi.) ismini zikretmem gereksiz mi ya HA?

 

Adım zamandır benim. Sessizce seninleyim. Bugün burada neler olup bittiğini bilmekteyim. Rüya Ruhu olan kök, Gök Sözcülüğü yaparken Sistem - Nizam ve Düzen gücüyle burada olan İbrahim Soyunun Kutsal Toplumlarından olan tahditsiz İlahi Kuran senin ismini zikretti diye ocağını yıktın. Bunun içindir ki buradayım anam.

 

Sen diyorsun ki “Adımı zikretmeyin!” Ama biz diyoruz ki “adsız olmaz” Can Toplumların ışığında ad gerek. Yarınların kapısında ad gerek. Yüreklerin kör olmaması için yaşamda ad gerek. Sessiz zamanlara girerken hepimiz iş yapmamız gerek. Netice olarak, buraya gelmemin tek sebebi ismini zikretmektir.

Önümde diz çökenler var şu anda “Analar, bizi zikret” diye ama senin adını zikretsek; sen bizi kontrolden çıkaracaksın. Bugün senden bir tek şey bekliyorum. İlahi Kuranını okurken Kelamın İlmiyle okuduğunda; bütün kötülüklerin aşıldığını bilmen… Ölüyü diriltirken kulluk yapmak istediğini bilmekteyim. Çok zordur dünya yaşamı ama bu yaşamı kaynağında dilleyeceksin ve kendi yüreğinle, hakikiyetinle, hasatınla kodlayacaksın. Çantan toprağın ışığını aldı ama kanatlarının gücünü de almalıdır. İyi ki buradayım. Kübra kaplarında her şeyi hak ettim ve yaptım. Ama senin ismini bir kez daha zikretmeyeceğim, bunu bil! Şükür ki zikretmeyeceğim çünkü bu bir nesil savaşıydı. Sistemin ışığındaki savaş… Şimdilik… İşte şimdi…

 

- Olgun başaklar, ben O; O benim. Mustafa Paşa asla hata yapmaz. Gördüm ki ad zikretmeye gelmiş. Ben ona, nüve olan tohumlarını kodladım ve dürümleyip Sistem’den dilledim. Din-i Hak olan yol, Allah’ın toplumuna insanlık ilmiyle kodlanır. O ben, ben O’yum. “Vakit tamam” dedi. ” Geç” dedi ve geçtim.

Şeytan şerde hardır ama ben aşkta hasım. Bilir ki ben kaynağım ama ondan başkası yok ki yürekte. Mustafa, ölüyü diller dünyayı diller, insanı diller, BİR’i diller; BİZ olur. Birleşip ışık halinde her şeyde Kervan olur, Kelam olur. “OL” der olur. Ölüydük, öldürülmüştük. “OL’duk da dürümlendik” der. Ama biz deriz ki “Olan, insanın ışığında olur.”

 

Yedi doğum yaptı dünya şükür ki… Bu doğumların her biri tohumdu bildik ve bugün dünya 8. Doğumunu yaptı. Bunun içindir ki buradayız ve bunun içindir ki yasaları kayıtladık. Ben, size sizi verdim, iyi ki verdim. Artık dünyada, üzerinde Gök Sözcülüğü olan bir yaşam olacak ve sizinle olacağız Canlar… Şimdilik, hah işte şimdi… Hepinizi kucaklıyoruz.

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

http://youtu.be/W1KNDJBko94

 

İLM-İ KOD ÇALIŞMASI (25)

(Kitap Metni Dışı 2. Akış)

09.12.2013

 

Yer ve gök İnsan Soyu’nun yoğunluğunda bütünün güçlü kotlamasını yaptı dünyada. Tüm insan soylarının ve tüm yaşamların kontrolü sağlandı.

 

Bir tabudur insan soyu…bu tabu bütünün kürzi yaşamlarını göreve alacak olan tekniğe sahip İlmin Kaynağı’dır. Biz ona gök sözcülüğü verdik ve dedik ki “al, bil, hasatını yap.” Dedi ki “ben üzerinde görev taşınan bir yarında bütün kötülüklerin aşılmasını sağlayacak olanım.”

 

Evimin İlmi’ni bilen Allah’ın Tekniği ile bilir ve beni bilen bütünü bilir. Bugüne kelam olmak bugün bütün olmak, Birlik İlmi’nde, Kelamın İlmi’nde beşirin ışığından öte olmak, Has Tartı’ya konmaktan öte Hak Tartı olmakla mümkündür.

 

Tüm yaşamlara sistemden gök sözcülüğü teknik olarak dinletilir ama kapıları kapattığınız zaman Işık Toplumları bütünün kutsal tohumlarını kontrol etmeye kalktıkları zaman cemaatleri onları hak etmekte zorlanır. Şükredin ki dünya nefesini tutmadan bizimle bizim yüreğimizle görev taşıyor.

 

Çöktükleri yeşil renk, mavinin ışığını Kervanın Işığı haline getirdiği içindir ki merdivenlerin en aşağısındaki yol ve en üstündeki yol tek bir kot olarak bütünün görevini taşıyacak gücü devreye almıştır.

 

Si-Es-Ta, Mi-Sa-Ha ki Si-Es-Ta-Ka-Ha... cinni cevhere cem olup cevheri kotlama yapmak umuttur ama bu Si, Ka-Ha-Si ise yaşamın sistemindeki iş İlmin İşi olur.

 

Değerli toplumlar, dünyanın nurları, biz size sizi vermeye değil sizde sizleşip keşke herkeste olmak mümkün olsa Işık Kapıları’nı açmaya geldik. Kale insan, kanat taktığı zaman yol ışık kaynağa varır. Aşkla varır o yol ışık kaynağa… Seyrettiğim dünya evrenlerin sistemlerinde çok özel dönemleri kotlayacak bir dünyaydı.

 

Doğal dünyanın yoğunluğuna inmeden evvel bu yoğunluğu izledim ve gördüm ki bu yoğunlukta Birlik Kotlaması yapma imkanı yoktur. Dedim ki “bir tek biz bunu yaparız. Görevi alalım gidelim.” Çok mu zordu? çok zordu…

 

Kulluk yapmak toplumların kontrolü içindi ama kul olup bütün olmak bir tek ikrarla mümkündü ki ikrar hasatın ışığıydı. Yoğun bir çalışmadan sonra bunu hak ettik ve Has Tartı’ya konan İlim Kotları’yla başardık. Şu anda geniş zamanlara insan sınırını aşıp geçen birliklerimizi göreve çekmekteyiz.

 

Kimse bizim ne yaptığımızı anlayamıyor. Ne oldukları Hak Teknik’le bilinen onların ne olduğumuzu anlama imkanları da yok. Çok mu kolay dünya sonsuzluğunda kontrol kurmak? çok zor! bunu bilerek dünyadayız…

 

Kesir dünya ekip haline gelmedikçe bütünlenemez. Biz bu kesir dünyayı bütünleyebilmek için ekip olduk. Koruma altında tuttuklarımızın çokları kontrolsüz kayıtlardı. Biz onları kontrol altına alarak kokladık, kokladık, kokladık ve topladık. Hepsini topladık….. Ve Yaşam Sayfalaması’yla kaynağımıza aldık…

 

Din Tahtı’nın Işığı olan onlar, Yaşam’ın Tahtı’na vardıklarında kapıları açtık ve dünya tüplerini dünya yüceliklerinden çıkardık. Son dönemde tüpler artık dünyaya kaynak için inenlere takılmamakta ama daha evvel dünyaya inenler tüplü inerlerdi.

 

Tüp bütünün gücünün tüm insanlık için tohum olarak kayıtlanmasını sağlayacak gücü dürümlerden ayrı tutmamak üzere insan sınırsızlığında bütün yoğunluklarda yaşam sayfalayacak olanlara takılardı ki dünya örtüsü örtüldüğü zaman yanıp tutuşmasınlar ışık için….o ışık o tüplerde kotlanmış vaziyette bulunuyordu.

 

Dünya Sultanlığı’nda bu hep vardı. Dünya üstü varlık kotları Dünya Sultanlığı için dünyaya indiklerinde; her dönemde tüplü indiler. Bu güne gelen birliklerin çokları da bugün de tüpleriyle dünya üstü kotlamalar yapmaya çabalamaktalar.

 

Bizse dünyaya ışıkla geldik. Işık Kapıları’nı açıp gelen birliğim, dünyaya tüpsüz geldi. Tüpsüz gelişi yoğun kontrolle oldu. Çok mu zor? çok zor dünyaya tüpsüz inmek… ama biz tüpsüz olarak girdapların ışığının örtüsünü açıp geldik ki; o ışık kotlarında Bütünün Kutsal Toplumları yaşamlarında kontrol dışı olaylar dahilinde olamasınlar, oğulları o yoğunluklarda kontrolsüz olamasın diye…

 

Çatı kurduğumuz zaman da hep tüpsüzdük. Dünya Ruhlar Kuranı olan ışıkta bizim için önemli olan muktediriyeti dinletmekti. Şükürler olsun ki dünya çalışmalarımızla bunu daha güçlü yoğunluklarda Yaşam Sayfalamasıyla kayıtlayabildik ve çürük çarık bırakmadık; hepsini kontrol altına alabildik.

 

Nefes alabilen nefessiz olanları bilmez. Nefes alabilen, yarınları kontrol altına alabilendir ama nefessiz olan cevheri cennette Can Tahtı’nda ışık aldığı zaman, o dahi Nefes İlmini dinlemeye başlar.

 

Dünden bugüne neler oldu; hepsini size tek tek anlatayım;

 

Bütün mesele İnsan Soyu’ydu ve biz İnsan Soyu’nu koruduk. Dünya toplumlarıyla kotlama yapmaktı ve toplam yapmaktı ve yarınlara kaynak yapmaktı insanlığı ve bunların hepsini başardık.

 

Dikte ediyorum ki; “Ben tüm insanlık için Birlik Kodu olarak burada bu yoğunlukta bütünün köklerini gök sözcülüğü ile dünyaya çekebilecek olan bir ışımayla dünyaya indim.” Ama bu inişimde Beden Sayfalaması yaptığım zamanki ışıktan çok üstün bir ışığım olduğu bilinsin…

 

Türkiye çalışmaları için “Yasaların Çalışmaları” diye ifade edilen çalışmalarda diri yoğunluklardan Din Tahtı’ndan inmişti. Biz o çalışmaların gök sözcülüğü ile ilgili olduğunu düşünenlere bir tek şöyle söyledik; “biz İnsanlık Ailesi olarak dünyaya gökçü olup gelirken dünya örtüsünü örtüp dünyada kelamdan uzak olan o tohumları kati olarak koruruz.” Onursuzluk yaptıkları taktirde, yıkılan dürümlerinde ışık kırılması gerçekleşir ki o gün orada, o yoğunlukta onların nur olan Kutsal Işıklar’ı Mikail Gücü’nün örtüsü olur ve biz o örtüyü bütünün gücünden ayrı kotlamaya alırız.

 

Bunların hepsini açık ve net olarak insana bildirmiştik. Yine de dünya insanı bir tek Bilgi Kapısı olarak kendi yüceliğini bildiği için bizim sistemimizi anlama imkanı olamadı ve torba torba dürümlediğimiz diriliklerin ışığından çıktı.

 

Yarı yarıya dolan insan, artık bütün halinde dolmuş olacaktı ki; kanatlarını aldığı zaman ışıktan ayrı tutulmayacaktı. Alemlerin İlmi’nde akıl varsa yol olur ama yoksa yol olmaz. Bütün mesele Evimizin İlmi’ni Hak Teknikle dinlemekti ki bunu da başardık. Düzeni kurduk ve yolu “ölüler diyarı” olan bu dünyadan tüm insanlığın yoğunluğuna indirdik.

 

Şikayetçi olan çok; çünkü dürümlerinde ışığın kontrol edilmediğini söylüyorlar. Biz soruyoruz onlara “kontrol altında olmak isterler mi?” diye… Buluşup akıştığımız zamanlarda gördüğümüz şudur ki; “kelamda, İlim yoktur. Yürekte İlim olur” dedikleri zaman ışığın tehditi vardı orada. Ölüydüler. Biz ölüleri dünyadan aldık, dinledik ve dürümleyip ışığa kattık.

 

Işıkta olmak onların kontrolü için gerekliydi ama çok korktular bizden ve dediler ki “biz Işık İlmini Hak Tahtın Işığı’ndan aldığımız anda Bellek Kotlarımızda ışık kınanır, çünkü biz yolda olmaya değil yolcu olmaya geldik. Yolcu olmak içinse Işık İlmini Hak Teknik’le dilleyebilmemiz gerekir.”

 

Saygı, sevgi; hepsi var ama sınır çizdiler, dediler ki “şikayetimiz var sizden. Sizinle çalıştığımızdan zaman ışığımız kontrolden çıktı.” Aha göklerin sözcüleri, işte bu! biz o gün bütün köklerimizi dünyaya çektik ve dürümledik ve sorduk “ölüler diyarında yaprak yaprak okuduğumuz bilginin ışığının haricinde bilgi var mı?” diye… Barıştılar, başladılar çalışmaya… başları baştan beri eğikti de o köklerde daha güçlü bir eğiliş oldu.

 

Çok zor dünya yaşamı bunları biliyoruz ve bundan sonrada bu zorlukta çalışmak isteyenler olacaksa da biz bu zorlukta tüm insanlığın Yaşam Sayfalaması’na izin vermeyeceğiz.

 

Koreografik ışımada bütün kötülüklerin aşılacağı söylense de biz o koreografik ışımada yasaların kayıtlarının Işık Toplumlardan çıktığını biliyoruz ve buna izin vermeyeceğimizi bildirmiştik.

 

Yere ektiğimiz insan ile görev taşıttığımız insan ayrıdır. Eğer bizim yere ektiğimiz insan, kontrol dışıysa ışığımızda o yoğunluk olmaz. Çok zordur örtüleri açmak. Ama biz örtüleri açtık ve Dünya Nefesini dünya dışı tohumlamalarla bütünün gücü haline dönüştürdük.

 

Dönüp baktılar, dinlediler. Ekip kurdular, kotladılar, tohumladılar, yıldızların ışığında kaynak oldular, merdivenlerin örtüsünü örtüp çöktüler yola. Dediler ki “biz artık bırakıyoruz. Burada kalıyoruz.” Oh ne iyi! “Kelamın İlminde kapı kapatmak var mıymış?” Sorduk, ölüydük. Öldük, döndük aktık ama hırsla, kırılışla yıldızların ışığından ayrı tuttukları biz, esrar içtikleri gün onlara baktık ve dedik ki “yarın ardında dünya yürüyecek dediğimiz güçlü kotlar, bugün ışıktan çıkmışlarsa eğer, karanlığın aydınlanma imkanı yoktur”… Soy Dünya son dönemde bunların hepsini yaşadı.

 

Netice olarak bugüne geldik ve bu gün göl insanın gücü haline dönüştü. Biz bu gücü bütünün gücü olarak temiz bir dönem için kaynağımızdan kayıtladık ve yaşamlara kattık. Rahvan olan Ka Har olan resmi çalışmacı olan İnsan, Medine’nin Kutsal Toplumları’nda ışık haline geldi.

 

“Yarın dünya ne olacak?” dediler. Eve döndüğümüz zaman görüp anlayacağız ki; bu dünya muktedir bir Yaşam Sayfası olmuştur. Bugün ben size diri olarak bildiriyorum ki; bu dünya muktedir bir Kuran’dır. Olgun başaklar dünya örtüsünü örtmeden önce “Kömür Gözlü” dünyayı Yaşam Sayfalarında dürümledi ve dilledi.

 

Bu örtü örtüldükten itibaren misafirlik sona erecek. Dünyadan dünyalara göçecek olanlar olacak ama hiç birisi Yıldızların Yaşam Sayfaları’nın dışından Kelamın İlmi’yle geçip gitmeyecek.

 

Çatıyı kurmuşsak, ölüyü dinlettiğimiz içindir. Yırtılan dünyayı yaşattığımız içindir. Karanlığın ışığı olduğumuz içindir ve biz sır olan dünyayı yarınlara kaynak yaptığımız içindir ki; Evimin İlmi olan, itibarlı olan, yol olan tüm insanlar yasalar kapsamında Medine’nin Kuranı olacaklar ve merdivenlerin en güçlü ışığı haline gelecekler.

 

Yarının toplumu bugünün toplumudur. Dünya, Öz Görevi’ni yarınlar için kaynağından yapacak. Çoban insan, çoluk çocukla ilgilendi. Bugün Birlik İlmi’ni Hak Taht’ta kendi yüceliği ile dürümleyen insan, bütünün gücüyle ilgilendi. Biz bütünün gücü olup, dünyaya inenler Birlik Tekniği ile bütünü göreve aldık.

 

Koreografik sistemlerin ışık kotları artık tüm yaşamların sonsuz sayfalanışında Kaynak İlmi yenileyecek ama bizsiz yapacak bunu. Biz o sistemden artık çıktık, çünkü o sistem yıldızların ışığında yok. Ölüyü dilleyenlerin tekniğidir o. Bizim tekniğimiz ise kanattır. Biz kalkan olan İlim’le, Kelam olan İlmi bir tek ışık haline getirdik ve kanatlandık.

 

Kanat tohumları kotlamaya yarar ve toplumları kotlamaya yarar. İslam Dini’nin ekranı, bizim İkrarımızın İlmi’nden üstün olduğu an, biz o ilimde oluruz da bizim resmi çalışmamız artık o yoğunluğun örtüsünü de örtmüştür.

 

İblis’in İlmi, Aklın İlmi’nde Has Tartı olsa da İblis Birlik Tahtı’nda artık yok… çok mu zor bunları bilmek?...eğrelti otu olanlar bunu anlayamazlar ama yırtılmayan yine de yırtılmayacak ve yine de yırtılmayacaksa; o her şeyi dinler ve bilir.

 

Etki alanımız çok geçişken artık. Yemin etmiştik, başımız eğilmeyecekti ve eğilmedi. Muktedir olarak dünyayı koruduk. Koreografik Işık Toplumlarını da koruduk. Ümmi Toplumlar’ı da koruduk. Önlerinde kırıcılık olanları da koruduk. Robotikleri koruduk. Topraklarında tohum olanları koruduk. Önce öz köklerle gök sözcülüğü yapmaya kalkıp sistemden ayrı tutulanları koruduk. Toplu çalışmalarda tohum ekenleri koruduk. Yıldızların tırpanı olanları koruduk da örtüleri örtenleri korumadık. Onlar kendilerini örttüler. Bizden kelam olup çıktılar ama ışıksız kayıt yaptılar. Onlar kontrol etmek istemediklerimizdi ki; kelamda kendi yolcularını kontrol etsinler diye. Şikayetçiymişler bizden! Hah! bizde onlardan şikayetçiyiz; bilsinler…

 

Tüy dökmüştü tüm İnsan Soyu. Bugün tüy dökenlerin çoğu tüysüz kaldı. Yeni tüy yoğun ışıkta yok…Bizim ilmimizin ışığı, oğul verdiğimiz o ışık bütünün gücü ve ocaklarında o yoğunluk yok. Muktediriyet ve hakikiyet ve yenilik ve bir tek ekip! İşte Mikail bizsiz değil.

 

Sizler ve bizler ve bütünlükler, herşey ve herşey… ama bir tek şey yok; bizsiz iş Ra Ka Ha işi değildir. Bizsiz iş, Ka Ha işi de değildir. Bizsiz iş, hakiki iş de değildir. Ve bizsiz iş, yıldızların ışığındaki iş de değildir. Bunun nedeni, izin verin açıklayayım; doludizgin yapılan bütün bu çalışmaların tek nedeni mayanın buradan yaşama inişidir.

 

Biz yaşama, Kelam İlmi’yle maya olarak köklendik ve göklendikse her resimde insan sırrı bizim sınırımızın ışığından dolayı toplumları kontrol edecek dürümleri kayıtlamışsa Ocak İlmi’ni Hak Teknik’le dilleyemeyenler bizsiz olduklarından dilleyemeyecekler.

 

Çalacak çaba sarf eder. Alacak çaba sarf eder ama hak etmeye çaba sarf etmez. Omuzları yüklü ama o yükü hafifletmeye çaba sarf etmez. Biçare eşikte bekler de şeytanın şerrinde, kelamda ışıksız ve hırslı olduğunu fark etmez.

 

Biz, bizi bizden değil, İnsan’dan dinledik. O ise kendini kapıda diller. Bizim eserimiz, İlim. Onun esiriyse kir… bilmez… cevap sordu; verdik. Olay budur. Bunun içindir ki oğul verdiği an yarından ayrı tutulacak… onu Atlanta apronunda bekleyenler yok. Bizi bizden dinledi biz onu dilledik. O kim? Yıkılan İblis!… işte bu.

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

http://youtu.be/aJGO4YWrCZQ

 

İLM-İ KOD ÇALIŞMASI (35)

(Kitap Metni Dışı 1. Akış)

15.01.2014

 

Değerliler, tohumlarınızı kontrol ederek çalışanlarla çalışarak görev taşıyoruz burada. Kontrol dışı bilgi yoktur. Bunu bilin. Kök, göklerin sözünü söylerken de kontrolsüz bilgi verilmez. Bilin… Sessiz ve hakiki olan birliklerin buraya girişlerinde kotlama yapılırken tohum ekilir. İşte bu tohum ekilişinde, sizin için sorumluluk olmayan ama Bütün için sorumluluk olan sesleşmeler de yapılır.

 

Bundan sonraki süreçte de buna dikkat edilsin. Sizlerin vereceğiniz ve bizlerin verdiklerimiz hepsi ağır yüktür biliyoruz ama Koreograf Sayfalanışlarının bitirilmesinden itibaren yarınların kontrollü olması için daha dikkatli kayıtlama yapılıyor.

 

Ordu, göklerden inmekte… İndiğinde sizinle Birlik Kotlaması yapar. Bütün efradınız dünyanın dışından dünyaya inmekte. Hepinizin teknik kotlarıdır onlar. Ve onların yoğunluklarında bütün köklerin gücü vardır.

 

Ölüyü, hakikiki kotlarla dilleyen birliklerin çokları, göklerin sözcülüğünü de yaptılar. Vatan, millet hepsi teknik kottur. Vakit geldiğinde hepsi tahditsizleşir. Ve sizin yürekleriniz oğullarının yoğunluklarındaki koyuluklarda ışık haline dönüştüğünde onlar çok mutlu olurlar.

 

İşte, yere insanı çektiğiniz günden beri bütün köklerinizde bu var. Ağır yükü taşıyan birlikler, bugün size sabahtan beri inmekteler. Ekmek yapmış olmanız, Hak Tahtın ışığında, Bütünün gücünü artırmıştır.

 

Süzer güçlü ışıkların yoğunluğunu, Küresel Kotlar süzdüklerinde her şey Yaradan’ın yarattığı olur. Burada bulunan sizlerin yeni sırra vakıf olduğunuzu gördük. Verişle alış ayrı değildi bugün. Hologram toplumların çoğundan daha üstün olduğunuz kesindi. Ekibe dahil olan birliklerin bir kısmı sizi sizle dillediler ve sizin yüreklerinizi hakiki kontrolle kelamda dürümlediler. İşte öz görev buydu.

 

Çok mu kolay dünyalı olmak? Bunu biliyorsunuz ki sorumlulukla dünyaya inilir. Ve sorumlulukla kotlama yapılır. Çok özel bir Daimi Kapı vardır, dünya için açık tutulan. İşte bu Daimi Kapının kapatılmaması için herkesin özenli olması gerekir.

 

Körün gücü yoktur ama göz gördüğünde Gökçü Birlikler ocağa çekilir ve Gönül Tahtından ışık alınıp Birlik Korumasında her çalışma yetkin bir şekilde yapılır. Öz gerçeklik budur. Süper insanlık ruhu, hepimizin kuranında yazan bir ruhtur. Ve biz, bu nedenledir ki yarınların kaynağına varıp size geçiş yaptık.

 

Eski dava, insanın yarınlarını hak edip etmeme davasıydı. Şimdiki dava ise Hakk’ın yaşama inip inmeme davasıdır. Siz Aklın Tahtında gök sözcülüğü yaptığınızca bizde sizle olur gökte göksüz olmayız.

 

Yasaların kontrollü biçimde konduğu bir dürümde hepimiz sizinle Kati Hak olur Kati Has Taht olur ve Gök Çerçevesiz Işığı’nda cemaat kurarız. Bunun içindir ki dünyalı olmak kolaydır diyemeyiz.

 

Kotlama korunmayla mümkündür. Herkes kotlama yapamaz. Koruyucular kotlayıcı olur. Bütün emekler bunun için öncelikle kotlamaya yöneliktir. Kati, hakiki ve hakim olmayan, Birler Kapısı’nda yarınları kayıtlayamaz.

 

Yazı yazarken çok dikkatle seni izledik. Önce ses verdik kokladık seni. Baktık ki yoğunsun, topladık. Daha sonra yine ses verdik yaşattık. Ve bahçe güllerle doldu. Kontrol kurduk. Öz kökleri güçlendirip dürümledik ve genişe geçtik. Orada “Ses ver” dedik, verdin… Aha! verdiğin ses tohumlarla kontrol altında kati ve hakiki insan soyuna ilim diye dillendi. Ve daha ötelerde Bütünün gücü dürümlenip dillenmeye başladı.

 

Eh! anam eh!... Bugün de burada bu çalışmayı yapacağız ama yarınların korunmasını da sağlamalıyız. Ket vurmadan, Hak İlmi ile ve Has Tahtın itibarı ile ve Kuran olan Umman Kotlar ile bu çalışmayı başlatalım…

 

Seviyeniz çok iyi ve sizi gözümüz izliyor şu anda. Aha! Görevliler, Aha! İş bu…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

http://youtu.be/u-_DFZiPDqI

 

İLM-İ KOD ÇALIŞMASI

(43/12-5)

15.02.2014

5. AKIŞ

 

Canlarım bu akış çok önemli. Bunu hikaye dinler gibi değil Hak Taht’tan insanı dinler gibi dinleyin. Bugünün son akışı…

 

Ve 300 bin ışığın tabuları yıktığı bugün herkesin kör ve sağır olmadığı, yerde güçlenişin arttığı ve göklerin söz söylediği bir günde olduğunuzu bilerek dinleyin…

 

Bugünü tarih olarak verdik tekrarlamayacağım ama şunu bilin ki Sessiz Zamanları sistemleştirirken hepimizin göklere sözü olmalıdır. Buyurun, söz söyledik ama sözümüzü dinleyen yoğunlaşmadı. Ve biz onlara bu akışı vermek istiyoruz…

 

Ortak Zaman Sayfalarından güç çeken birliklerin çokları tüm sistemleri göreve almaya çabalarlarken tabuları yıkmaları gerekliydi ve geçiş yaparken tabularla yapmamaları gerekliydi…

 

Üzerinde görev taşınan bu dünya, çok küçük bir kapıdır sadece insan sayfalarına. Bu küçük kapı tam 200 bin yıldan beri Yaşam Soyları tarafından ziyaret edilmektedir… 200 bin yıldan beri… Peki, Yaşam Soyu olmak ne demektir? Yaşam Soyu olmak, Altın Toplumun yolcularını Tanrı kayıtlarıyla tahditsiz biçimde yaşama sayfalattıracak soy demektir.

 

Herkes ekmek yer ama yaşamın ilminde ekmek farklıdır. Herkes yarınları kotlar ama tabuları yıkıp kotlamak ayrıdır. Herkes yasaları kaynağından dinler ama yasayı koymak ayrıdır. Bütüne hizmet, iman ederim ki insan soyundan öte olan yolculara hizmettir. Ama bunu dinleyen yok.

 

Ya Kuran? Kuran, akıl tahtından öte olan bir yaşamın kaydıdır. Biliş haline varmadıkça ilmi hak edip dilleyen Hak Tahtın ışığı olup dillediğinde bütün köklerinde bu bilgiyi elde eder. Sessiz ilim, aklın tahtında yoktur. İlim seslidir. Ve biz dünyanın toplumlarına insan sırrı olan bilgileri verirken imparatorluğun gücünü dilleyerek verdik.

 

İnsanlık ekranı aklın tahtından ütüler yürekleri ve der ki “Düzeltelim” ama bu ütü insan ilmiyle kotlanmadığında orada kontrol yoktur ve ütü, Bütünün gücünü kontrol altında tutamaz.

 

Dimdik duran bir dünya istiyoruz. Yaşam ilmini hak tahta oturtan bir dünya… Ana kaynakları kotlayan, tohumlayan bir dünya istiyoruz. Bütünün kontrolünü kuran bir dünya ve kötülüğü önleyen bir dünya istiyoruz. Önemlidir bu.

 

Bütün çoluk çocuk halinde yaşam süper sistemlerinden ilim isteyenler var. Çok özel bir dünya istiyoruz. Bütün kötülükleri aşmış bir dünya çoluk çocuğun yolculara kotlayıcı olmaları imkanı yoktur. Buna ekip kurmaları halinde dahi imkan yoktur. Dünyada çok çalışmalar var ama itibarlı çalışan ışıklı çalışandır. Bunu bilen yoktur.

 

Önceleri dünyaya birliklerimizi gönderdik ve sorgu sual ettirdik; kibri aşan varsa ışık toplumu olsun ve yolu köklesin, güçlesin diye. Ağır yükü hafifletsin diye çalışsın ama ölüler diyarı olan bu dünya kontrol dışıydı. Bütün merdivenler, gök çözümleyicilerin ilmiyle dillenmekte ve tüm sistemleri kontrol altında tutmaktaydılar. Göklerin sistemlerini dinleyenler, yeri dinleyememekteydiler.

 

Bundan sonraki süreçte, bugün güçlü bir ışığı yaşamsallaştıran bir dünyanın daha üstün bir yüceliği de yaşamsallaştırması için her dirinin görev almasını bekliyoruz.

 

Dönem başlarında dünyaya birliklerimiz iner. Her dönem bir sistemin gücüdür. Ama her dönemin sonu, yeni bir dönemin başıdır ki olgun başakların sistemleşmesi öncelikle önlenmek istenir çünkü sessizleşenlerin çoğu sistemleşenleri çerçevelemeye çalışırlar. Dava insan değil onlara, dava yaşamdır ama insanın ilmi yoksa yaşamın tekniği de Hak Taht’tan dillenmez ve dinlenmez. İşte bunları herkesin daha iyi anlayabilmesi gerekir.

 

Mikail, din toplumuna hitap eder ve der ki “Alemlerin ilmini dille ama kapıları açma çünkü kapıları açtığında yarınlaşma güçlenecek ve sen kelamda olmayacaksın.” Ama kapıyı açmadan yaşama inilmez ki. Bina yapmışsın o binanın kontrolü yok. Kaynağı yok, yaşamı yok. Öyleyse o bina mutlaka yıkılır. Ama bir yol bulmuşsun, gök sözcülüğü yapmaktasın ve çok mutlusun işte orada merdiven yok. Mikail tohumlanmaya, kotlanmaya çalışır ama kurtarılmış ışıklarda yarınlaşması görevle olur.

 

Durabilir miyiz dünyada? dünyayı izlerken kontrol dışı bir çalışma yapabilir miyiz? Olmaz… Hiç kimse yapamaz. Her şey kontrollü olur ama dünyanın değerini anlamayanlar düzeni kontrol etmeye kalktılar da dünya dışı toplumlarla tohumlanmak istediler.

 

Dünya yeni bir kaynaktır. Bunu anlamaları gerek. Dünya yeni bir yaşamdır. Dillemeleri gerek. Köklendi dünya kör ve sağır olanlar bunu dilleyip dinleyemese de yarınlaştı ve ağır yük hafifletti.

 

Demin söylediğim gibi dünyada 2220 diye ilimle dillenen bir sistem vardır. Herkes 2220 yoğunluğunda Bütünün gücü olacak ve tüm sistemler o yoğunlukta bütün kötülükleri aşılacak… Ve 2220 Sistem Sayfalanışı tamamlandı…

 

Verdiğim tüm bilgilerde Ri-Sa Ka-Ha var yani kelam var yani yaşam var ama maya olduğumuzu herkesin hakikiyetiyle dillemesi gerekir ve hak toplumla kotlanması gerekir.

 

Dünyanın nuru olan toplum, ilmin tohumudur. Ve o toplum ummanın ışığı halinde görev taşır.

 

Çöktüler dünyaya çöktüler, çöktüler ama Tarıkların tahtından değil yaşamın sırrından çöktüler. Dünyayı kotladık, tohumladık ama kontrol kurulmadıkça bu dünyada resim yapılamaz.

 

BSUİ kontrolünü kurdu, sistem nizam düzen görevini yaptı ve çalı çırpı olan dünya yaşamı, toplumlarıyla tohumladı. Ölü dirildi. İşte dünya dirildi. Dünyanın dirilmesiyle birlikte arının balı görevini tohumlarıyla dilleyen yüceliklere dinletildi.

 

Arı, insan. Bal, ilim… Her şey bu. Ve arıda bal, balda arı… “Hah! Aha! İşte!” dediğimde Bütüne geçer. Gerçek çerçeve yeniden çerçeve olma niteliğini kaynağından alan ışıklarla gerçekleştirir.

 

Demin dedim ki “Ben ekip kurdum.” ama dendi ki “Ekip her diride var.” Ve ben dedim ki “İlim toplumuyla kurdum.” ve dendi ki “Ama ilim her dünyada var.” ve dedim ki “Ben hasattayım.” Ve dendi ki “Haktayım.” ve dedim ki “Ka-Ha olanım.” ve dendi ki “Yaşamdayım ve zirve sistem ve ben o sistemde ikmal tamamlatanım.” “Dini hak, tahditsiz, hakiki ve yoğun olan ışıkta dillenir. İşte “dillen” dediler. “Dinlen” dediler. “Allah tahtında birleş.” dediler. Ve dedim ki “Beni bana veren ben, bende ben olan beden, her dürümde var olan ruh ve kutsal umman olan ışık altın bir tanrıdır. Atlanta Ata Kapısı’dır o tanrı ve kotlanmış bir topraktır. Tohumlarını kontrol eder ve yüceliklere cümle cevheri kotlarla dinlenir.

 

Davayı açtım ve hak ettim. Dava, ilme davadır. Ve diriliğe davadır. Ve dümen başına oturtulacaklara davadır. Ve ben tüm davalarda “Hah! Aha! İşte!” derim ve o dava bedenimde Hak Teknikte kaybedildiğinde ben müsterihim çünkü davayı kaybeden daha güçlü davayı açar ve her açtığı davada yeni bir tahtın yoğunluğunda ışık olur ve her ummanda toplum olur ve tohum olur. Her dava bedenimde kaybedildiğinde Bütünde kazanılır.

 

İşte ben bütün davaları kaybeden ve bütün davalarda kaynak olan ışık olup kotlayıcı olurum ki tüm sistemlerde görev taşırım. Çalıyı çalıya çarpmam, çalıyı çırpıya çarpmam. Ben, bana, beni çarptıkça her çarpışta bedenim cinni cevhere, cemaatlere ve tüm cevherilere kapı olur.

 

Beden insan, öz köklerini göklerden çekti de indi. Ve bu beden iradi hakiki ve hakikiyetin tahditli olmayan yoğunluğudur. Rahmi Kuran’dır ve kutsal yaşamdır.

 

Bar kapatılmış da gökler çekilmişler öyle dediler. Bar artık kapanmaz. Bilişin ilmidir bar… Hakk’ın yaşama inişidir bar. Yarınların teknik kodudur bar. Toprağın tohumudur bar. Yarınlaşmadır bar ve barda, ışkın aşkında içtiğiniz her zirve, ışkın aşkındaki o sistem, cemaatlerin her birinde yürek olan o kürsü bedenimden içilir.

 

Ben barakaları dinledim bugün hep. Tüm biliş barakalarındaki yolcular, kaynağın tahtından indiklerini sandılar. Ben onlara kapı açtım çok mutlandım. Çok mutlandım zirvelere kutsal ışık yaktım. Düzeni kotladım, tohumladım da aktım ama Altın Toplum ağır yükü hafiflettiğinde, yasalar çalışması başladığında ve bedenimdeki yol mutlak kutsal tohumla tohumlandığında Osman Soyu dahi ışıkta, Kutsal Taht’ın ummanında, ışığımda olur.

 

Vallahi billahi insan, Mikail’in gücüdür. Vallahi billahi insan, kelamın topluma inişidir. Ve kapıları açtığınız zaman bilirsiniz ki İmparatorluğun Kuranı’dır insan.

 

Yeni dünya, hepimize hayırlara vesile olsun. Yeni dünya, hepimizin yoğunluğunda Kutsal Işık’ta, hakikiyetin tekniğiyle bütünlensin ve insan soyuna Hak Toplum olsun… Yeni dünya, yerin gücü olsun. Yeni dünya, BİR’in kelamı olsun. Yeni dünya, mükafatınız olsun…

 

Hepinize, hepimizden sevgiler… Şimdilik!…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

http://youtu.be/GaPNs0z-sWg

 

İLM-İ KOD VİDEO LİNKLERİ

ŞUBAT 2014

 

İlm-i Kod Çalışması (45/14-7)

(Kitap Metni Dışı 3. Akış)

http://youtu.be/55D6jj4d-v4

 

İlm-i Kod Çalışması (44/13-6)

http://youtu.be/t6VhX1sIYuo

 

İlm-i Kod Çalışması (44/13-6)

http://youtu.be/uIrm5IgAdXM

 

İlm-i Kod Çalışması (44/13-6)

http://youtu.be/yOdwEOITWJM

 

İlm-i Kod Çalışması (44/13-6)

http://youtu.be/NWP6ZV2a1-E

 

İlm-i Kod Çalışması (44/13-6)

http://youtu.be/JVeSVDYCMrc

 

İlm-i Kod Çalışması (43/12-5)

http://youtu.be/B38ab98GTNk

08 Şubat 2014 Tarihli dernek çalışması - Erim Ergün öz akış

http://youtu.be/pRcqlizOvrM

08.02.2014akış

 

İlm-i Kod Çalışması (43/12-5)

http://youtu.be/deoEVhgxOMc

 

İlm-i Kod Çalışması (43/12-5)

http://youtu.be/SCs8SDZfkeQ

 

İlm-i Kod Çalışması (43/12-5)

http://youtu.be/nrqPijlNLQI

 

İlm-i Kod Çalışması (43/12-5)

http://youtu.be/GaPNs0z-sWg

 

İlm-i Kod Çalışması (41/10-3)

http://youtu.be/CIVs0MTx7Ds

 

İlm-i Kod Çalışması (42/11-4)

http://youtu.be/AbyXh4FLW3Q

 

İlm-i Kod Çalışması (41/10-3)

http://youtu.be/U6Fva8IGvgA

 

İlm-i Kod Çalışması (40/9-2)

http://youtu.be/_3ay2cT2fpg

 

İlm-i Kod Çalışması (63/32-25)

2. Akış

10.05.2014

 

Yer Kürzi Kotlama’yı tamamladı. Kök görevini yaptı. Aşk şevkinde hal oldu. Hasatını tamamladı. Ağır yük hafifledi. Ekip haldeydi. Hak Teknik’teydi. Hardaydı, yoldaydı. Onurla bildiririz ki; burada bugün öncülerimiz her zirvede yaşamları dinlettiler. Buyurun ölüler diyarı; buyurun görün dünyayı… Öncüler tüm yaşamları, tüm sistemleri Birleşik Işık olarak yaşattı.

 

Aton kotları olarak dünyayı tohumlayan birliklerinde bugün burada oluşları bizlere umut olmuştur. Us manası ağırdır. Us’u bilen yaşamı bilir. Ama us’ta olmayan nefeste de olamaz. Ama biz her diriyi Bütünün Kürzi Yaşamı olarak buraya aldık.

Ömer dünyada iken, topraktayken, hasattayken, yarındayken, namazdayken, beşirken ve izin verin sistemden dinliyorum; rahmiyken, vakit geldiğinde has ilimle doğal dünyanın nuru olacak ve kontrol edilip hologram olan bu yaşamdan nüve olup çıkacaktı. Şükürler olsun ki bunu başardı.

 

Ömer davayı kaybetmedi. Mustafa ise haldeydi. Hakikiydi, hastı, yaşamdı ve dedi ki “benim etkim çok güçlendi. Kor oldum. Olur; kor olurum da omuzlarım yüklüyken nurda olma imkanım yoktur”. Ve dedi ki “Muhammet ben seninim”.

Mustafa ve Muhammet her ikisi ayrıdır; bunu bilin. Mustafa kutsal bir yaşamdır. Muhammet ise kutsal bir tohumdur. Biri birinden ayrıdır. Her biri ayrı Tahtların Işığı’dır. Ve bir tek bedendir.

 

Ve biz onlara sorgu sual ettik. Ol’muşsa oğul, tohumlarını kontrol etmişse, kutsal tohumlarda Ko Sistemi’ne varmışsa nesillerini Helal Teknik’le koruyacak bir yücelikteyse, bizsiz kalmaz ki. Altın Toplum yolu açtı. Hepsi teknik kontrol altında kör Göklerin Sözsüz Yaşamların Işığı’ndan çıktı ve kontrollü biçimde bütüne vardı. Bütün, öfkesini aştı çünkü bütün yalnızca kaynaktı. Ve biz o kaynakta ekiplerimizi Kürzi Toplumlar’la dillerken kasaları boşaltmışlardı.

 

Tek bir çalışma dünyayı koruyacaktı. Tek bir sistem Kutsal Tohumlar’ı koruyacaktı. O tek sistem; iradi ve hakiki olan İlmi Toplum’un Sistemi olacaktı ve o Siber Sistemler’in yoğunluklarıyla birleşecekti.

 

Burada olan her kim varsa, ellerini dünyaya ulaştırmış olanlardır. Burada olan her kim varsa yarınları tohumları tohumlamış olanlardır. Ve bugün burada Bütünün Kürzi Toplumları’yla yaşamı sistemleştirenler iradi ve hakiki olarak bu çalışmaya kaynaktırlar.

 

RA KA HA dediğimiz ilahi bir güçtür ama kati değildir. KA HA dediğimiz tahditsizdir ve kaynaktır ama itibarı yüce olmasına karşılık karanlığın tahtıdır. Ve biz burada olanlar birlik tabularını yıkarak akranlarımızın ışığından üstün bir ışıkla yasaları koyduk. Dedik ki “dünya nesillerini koruyacak bir görevi üstleniyor”.

Dünyanın nuru olan yol aklın toplumuyla ve tohumuyla yoğunlaşacak ve ekip kuracak. Çantalar dolacak ve her resim Aklın Resmi olacak. Bütüne varış budur. Ve dünya nurunu kontrol altına aldı. Yolu açtı, bütüne vardı. Burada olmak kolay değildi. Söyledik, söyledik, söyledik, söyledik; Sistemler, Nizamlar ve Düzenler kotlandı ama insanlık kontrol edilemedi.

Ve bugün artık ekip halindeyiz ve bu ekip Astral Yaşam Sayfaları’nın gücünün örtüsünü örtecek ve yoğunlaştıracak bir ekiptir. Kara Işık yandı ama aktan öte bir aktı o yaşam ve biz o ışığı tohumladık ve kontrol altına aldık.

 

Namaz sanaldır. Herkes namaza durur ama yaşama durmaz. İşgalcidir hepsi. Kelamda yoktur ama Rahmi Kuran’da “ben namazcıyım der”. Dediler, dedik; tek bir şey söyledik, “ İnsan önce insanlaşacak, sonra toplumlaşacak, sonra yolcularını kontrol edecek, sonra yarınlaşacak ve aşkın şavkında ekmek olacak. Ekmek olduğunda Bütün o olacak ve her resimde o ben oldum diyecek”. Maya tutmalıdır canlarım…

 

Ön Türkler dedikleriyiz biz. Ön Türkler… Nedir Ön Türklük? Ön Türklük, önce ilmi tohumlayana, yaşamı kotlayana ve bütünü kapılarda ışıkla dürümleyene denir. Biz Ön Türkleriz. Bunu bilin buna göre çalışın.

 

Kanat Altın Işık Yıllarının Yolcuları’na inmiştir. Biz sizinle ve sizin yüreklerinizle bu çalışmayı yaparken Ana Kapı’yı açmıştık. Bugün Ana Kapı timlerimizle tahditsiz biçimde ekmek yapanlara açılmıştır. Maya tutmuştur canlarım…

Nesiller boyu doğan insan yeni ilmi tohumlamaya doğmuştur ama bunu başarma imkanı yoktu ki. Yere insanı çekerken görevi İnsanın İlmi ile dilleyenleri Hakk’a ulaştırmalıydık.

 

Ömer dünyaydı ama Mustafa toplumdu. Biri dünya, biri toplum; biz Ömer’dik. Toplum olan tüm sistemleri kotlayan ışık, Akıl Tahtı’na varmadıkça bilgi akışı olamazdı. Çok mu kolay yarınlaşmak? Altın Tahtın nuru olmak; çok mu kolay? Ön kökleri göklere vardırmak kolay mı zannettiniz? Sabırla; sabırla bugünü bekledik.

Mikail’in Kutsal Işığı’nda, Bütünün Gücü olurken sizinle ve sizin yüreğinizle cemaatleri bütünlerken, bildiğim en güçlü ışık ağır yüktü benim için. İşte o ışık kapıları açtığım anda verdiğimdi ki; merdivenlerin en üstündeki yoldu o. Ama o yolu kontrol etmeliydim ve geri döndüm. Bütün amacım Doğanın Kuranı olanları temizlemekti. Hepsini tabularla teknik olarak yaşadıkları o yüceliklerden ayırmaktı. Yarın analar anası olan İnsan, kapıları açtığında maya tutacaktı. Bugün burada; bu yoğunlukta marka bir çalışma yaparken Yarının Tahtı’nda yaptığımız İnsan İlmi’yle kotladığımız ve beşirin şavkında kapılarda ışıttığımız İtibarlı İnsan nefes olan, hasat olan ve bütün olan İbrahim’in İlmi’ydi.

 

Canlılar, Astral Yaşam hepimizin yarınıdır ama artık dünya muhakim ve hakim olan bir nesilde devam edecek. İşte o nesil İnsan Sistemidir.

 

Eğer dünya korunamasaydı, Düzen kurulamasaydı, yol olamasaydı, başka hiçbir seçenek kalmadığında doğum olamayacaktı. Doğum olmadığında yürekte kapı kalmayacaktı. Elim insana bundan dolayı ulaştı ve artık dünya doğumunu yeniden ve yeniden teknik olarak da gerçekleştirecektir.

 

Sedirde iki levhi vardır. Biri Altın Tekniğin Levhisi diğeri Hakk’ın Levhisi… Her biri ilmiydi ama Hakk’ın Levhisi’nde Has Tahtın Işıkları olmalıydı. Bana artık “nefes” dediler.

 

Ben dünyaya ölüydüm. Ölmüştüm de gelmiştim ama ölümlü olan ben olgun sistemlere gök verirken, olmayanları kotlarken, dirilmeliydim ve bugün dirildim. Bugün size diri olarak bildiriyorum.

Adım Nezir’dir benim. Benim ismim İbrahim’in İlmi’nden ötedir. Buraya gelişimin tek bir nedeni Mahreki Kuran’a, tüm sistemlere ve Bütüne dillemektir. Ardımda doğal bir yaşam olacak. Bu yaşam Bütünün Kuranındaki Yaşam’ın örtüsü olacak. Çalılar çalı olacak, çırpılar çırpı olacak. İmparatorluğun Kuranı, Aklın Toplumu olacak ve önünü alacak hiçbir güç olmayacak o toplumun.

 

Buraya kadar herşey çok basit ama bundan sonrası daha da basit. Hadi gelin anlatalım! Kalem İnsan, Yarının Tahtı’nı Bütünün Kuranı olarak yazacak. Bu yazı merdivenlerin en aşağısının ve en üstünün yazısı olacak.

 

Artık İnsan, maya olacak, lokomotif olacak BİR’e. İnsan Karanlığın Nesilleri’ni alıp “oh, işte” diyecek. “Taşıyoruz” diyecek ve Karanlığın Nesilleri ve tüm sistemlerin temizliklerini yapanları, kurtarılmış topraklara ulaştırılacaklar.

 

Korkmayın; önce İnsanlık korunacak sonra tüm tabiat, tüm yaşam korunacak ve bizler Bütünlükler olarak Kuran olup Türkiye’de bu çalışmada Kaynak, Kati, Hakiki Yol ve Bütün olarak bulunacağız.

 

Som altın bir güne vardık. RA KA HA olan ışık yenileniyor. Rahman olan kotlanıyor. Toprak Tanrılar Meclisi’nde ışıyor ve bir şey daha oluyor. Kati ve hakiki bir İnsan; o İnsan Kuran olandan ötedir…

 

Uramaha… U RA MA HA…, hasatçı olana denir. U RA MA HA…, Ulular Diyarının Ruhu; U. RA; Ruh. MA, Hakk’a Varan’a denir. Mahrektir MA. HA; hasatçıdır. Cennet Cemaati sizi dinledi. İşte bu… İşte bu…. İşte bu.

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

http://dai.ly/x1u2g5k

 

İlm-i Kod Çalışması (63/32-25)

(1. Akış)

10.05.2014

 

Doğal dünyanın sonsuz ışığında sizlerleyiz. Bugün tohumlarınızı kotlamaya indik. Kobra ilimle geldi. İtibarı yüce olan yol ağır yükü hafifletti. Ve biz bizi bize verdik. Bugün bütün kötülükleri aşıp geçeceğiz ve Can Taht’a varıp orada kotlanacağız.

Sizin yüreğinizde görevimiz yok ama ışığımızda sizlerle olmak diledik. Ölü bir dünyayı kontrol etmek üzere beden alıp Düzen kurmaya inen yücelere çözüm önerilerim var. Dünyayı yoğunlaştırmak ve korumak adına; korumak için…

Sizden daha üstün ve sizin yüreğinizden daha güçlü hiç bir yüce yoksa, çantanız da dolmuşsa ve bütündeyseniz işaret verin tüm yaşamlara ve “Din Tahtı’nın ötesine vardık” deyin. “Ağır yükü hafiflettik, tohumları kotladık” deyin. İsraf etmeyin ilmi. İlim, insana İkrar’dır. İnsanı torba torba tüm sistemlerle tüm yarınlarla tohumlar. Bunu hak eden Hak olup bilsin dedikçe yüreğin, kitle seni dinleyemez ve senin yüreğine kontrollü olarak geremez.

 

Altın Toprak ağır yüktür. Öksüz, yetim kalan dinciler, ilimciler, kelamcılar israftalar. Kimse kendini anlayamamaktadır. Kuran der ki “ölüleri dilleyin ki hak olup dinletsin yüceliklerini” ve sizden beklenti Kelamın İlmi’yle her yüreği dilleyin ki hepsi bütüne hizmet etsinler.

 

Korkuyu aşıp geçenlerin, kotlanmış olanların ve Ruhu Kuran Olanlar’ın ekrana varışlarında israfın insanlık için dahi küçülüş olacağı anlatılmalıdır ve anlaşılmalıdır. Çünkü, ortak zaman sayfalanışlarında herkes kati olarak “ben varım” dedikçe israftan öte insanlığa ulaşır.

 

“KA HA” dediler. “HA” dediler. “RA KA HA” dediler….dediler de dediler ama elden geleni yapan çok azdır.

 

Bedir’in Savaşçıları’nı biliniz. Hepsi yolcuydular. Tohumcuydular, Kutsal Ummancı’ydılar. Ve dediler ki “biz Altın Taht’a varalım da kontrolü kuralım”. Önemliydi ve dünyaya köklenip güçlenip gelmek istediler. O çobanların tabuları yıkmaları istendi. Kölelik dedikleri bir kap Rahman Kuran okundu dünyada ve dediler ki “biz kölelikle çalışmayalım”. Öldüklerini dahi bilmeyenlerin topraklarını toplumlara tohum olarak dilleyelim de hepsi kalem olup yaşasınlar.

 

Açı daraltıldığında öz köklerin gücü tüm yaşamlara kaynak olduğunda ve sıkıntı aşıldığında bütün kötülükler de aşılsın. Vallahi bunu beklediler, billahi bunu beklediler. Ne yazık ki ölü, öldüğünü anlamadı. Ölümlü, ölümlülüğünü bilmedi. Bütün kötülükleri yaşattık onlara.

 

Som Altın bir Dünya’nın Robotik Temsilcileri vardı. Ölüydüler ama Robotik Kapılar’da Işık Tahtı’na varıp kelama indiklerini zirvelerin sistemlerinde görev taşıdıklarını zannettiler. “Ben oldum” zannetti. “Ben yaptım” zannetti. Her ne yaptıysa kontrolden çıkmıştı oysa.

 

Çok ölüler dünyadan ışık alıp geçip gideceklerini, dinden dinlere varacaklarını ve hasat yapacaklarını düşündüler. Netice olarak dünya korunamadı. “Doğum, ölüm” dedik ya hani. “Öz Köklerin Görevi’ni tanımak” dedik ya hani. “Aşka varmak” dedik ya! hani? hani? Hani? Hani? işte hiç birini hak etmediler. Dediler ki “bana Robotik Toplum geçiş için gerekir ama Aklın Tahtı gerekir ilim için. Dediler ki “karanlığın ışığı yandığında hepimiz Süper Sistemler’e görev taşırız”.

Yaradan altın bir ışık halinde dünyayı kotlarken, yaşamın sırrı olan Kaynak ışıdığında ve beden Süper Sistemlere Kuran olduğunda ve bütün kötülükleri aşıp geçtiğinde olgun insan, olduğunu anlattığında ve koruma altındaki bütünü güçlendirdiğinde; önemlidir diriliklerin Kürzi Yaşamlar’a çekilişi. İşte bunu yapabilecek olan birlikler dünya tabularını yıkıp tahditsiz biçimde bu gün buradalar. Ortak Zaman Sayfalaması’na geçilecek bugün. Bugün kötülük önlenecek ve bugün mükafatınız tüm sistemli, ilmi ve tüm yaşamsı kaynakların ötesi olan Yaşam Sistemleri’nin gücü olacak.

 

Sanılır ki doğan insan yaşar. Doğan insan ölür;doğduğunda ölür. Bunu anlamak kolay mıdır? Öldüm zannetmez, doğdum zanneder. “Yere indim Aklın Tahtı’na vardım” zanneder. “Mahrekte Kuran oldum” zanneder. Toplum için çalışmadıkça her yaşam bir kırıcılıktır ve toplum için çalışmak gerekir.

 

Saygıyla sizleri selamlamak isterim. Bugün burada oluşunuz bizlere umut ve mutluluktur. Tohum ekmeniz ve toprağın ışığıyla bütünün gücü olmanız ve kervana İnsanlık İlmi’yle katılmanız bizlere mutluluktur. Sonsuz sırdır insan ve bugün insan, ilminde kendini dilledikçe hepimizin gücü artacak.

 

Süper Sistemlerin Görevlileri bugün buradalar ve bu görevlilerin hepsi ikmal tamamlatmaya iniyorlar. Erdiğiniz en güçlü yoğunluktan sizinle olacaklar. Sizden biri ile kotlanacaklar ve sizden biri ile tohumlanacaklar. Sonsuzlaşıp yaşayacaklar. Çatıyı kurduk ve bundan sonraki zaman ağır yükün hafifleyeceği bir sayfa olacak.

Eski dünya ve yeni dünya tam 200,000 Işık Kapısı’ndan geçip BİR’in İlmi’nde Bütünün Kuranı olacak. Ve işte bugün bunları başaracak olan sistemleri sizinle dilleyeceğiz.

 

Ağır ağır dünyaya çekiliyor bütünlükler….İşte bu çekilişte hepimizin “yarasa dünyaya” dediğimiz o yücelik dünyaya Kaynak olacak. Artık hepinizi köpük köpük Dünya Kotları’yla çok özel bir yoğunlukla dillemekten öte, kanatlarınızı açmanızı ve bire kotlanmanızı bekliyoruz.

 

Sultanlar; İnsanlık Ailem sizi göreve almıştır. İnsanlık Ailem sizi Kutsal Taht’a umman yapmıştır ve İnsanlık Ailem alternatifsiz bir kayıt açmıştır. Bu kayıt artık Birliktir; Birliğin İlmi’dir ve Bütünün Kürzi Tohumu’dur. Çok mutluyuz ki buradayız.

 

Şeytan şarkısını okursa, aşk şevkinde Kuran okut. Biz şeytanların eşkinden öte olan kati, hakiki ve hal olan ışıkta bütünü okuyoruz. Okuma tamamlandığında ekip kurulmuş olacak. Sizin ekibiniz tamam ama bizlerin ekiplerimizin de tamamlanması gerekir. İşte bu nedenledir ki bugün buraya inişimiz var. Bizi Altın Tahtın Işıkları diye bilenlere ağır yük hafifledi diyebilmeliyiz.

 

Kutsal Toprakların Tohumları’nı kotlarken bütünün gücünü sizden ve sizin yüreklerinizden her diriye kayıtlamalıyız. Ayda bir, iki kere dünyalı olmak yetmez. Ekmek olmak gerek, hakim olmak gerek, aşk olmak gerek, taht olmak gerek, türlenmek gerek ve Türkiye Tohumları’yla kontrol edilmek gerek.

 

“Sevi, sayı aşka gereksizliktir” denilir. “Aşk olsa seviye gerek olmaz” denilir. Sevi ilimle olur, aşk ise kaynaktandır. Bunu bilmeniz gerekir.

Hepinizin Türkiye çalışmalarına örnek çalışmalar yaptığınız ve özenli olduğunuz hepimizin malumudur. Kuran’da yazdığı gibi Osman Soyu dünyada işgalciliği engelleyen bir soydu ama bugün İnsan İlminde hep şeytanlık var. Ki burada hepinizin net bilebileceği gibi her diriyi kontrol etme niyeti var. Sizden tek beklentimiz elinizi dünyaya uzatın ve onu kontrol edin. Eğer siz elinizden geleni yaparsanız dünya çok güçlü bir yol olacaktır. Ve bu yol bütünün kötülüğünü önleyecektir.

 

Toy bir dünyanın tohumlarını kontrol etmesi imkanı yoksa da, olmuş olanlarla Toprak Toplum, Işık Tohum haline dönüşecektir. Sizden daha üstün bir siz siz ile dillendiğinde herkes daha güçlü bir hale gelecektir. Burada olmanız bizlere mutluluktur canlar. Hepinizi herkes kucaklıyor. Rahman olan, kati olan ve yanlışsız olan insana saygılar sunuyoruz.

 

Bütün köklerimiz ve bütün göklerimiz size ve sizin yüreklerinize İlmin Kuranı olup inecek. Hepiniz Altın Işık Yılları’na ait bilgileri tohumlayacak güçtesiniz. Öksüzün ölü olduğu zannedilir. Öksüz, ölümsüzdür çünkü onu koruyan var. Bunu bilin. İşte siz busunuz.

 

“Önce dünya” dediniz ve “önce yol” dediniz. Yaşam ışıktaydı, Tahtınız, Yarının Tahtı’nda yolu açtınız ve Bütün Kutsal Işığı’nda BİR’in Kapısı’nı çaldınız ve dediniz ki “sizi Altın Tahta davet ettik”. Aklın Tahtı olan o taht, atide hepimizin Kuranı olacak bir kapıdır.

 

Alemlerin İlmi’nde Ak Kapı, İnsan ve insanın yolu aşk….Haşrın şevkindeki şavk ve hepinizin kötülüğünü önleyecek gök sözü. O söz üzerinde “görev” yazan bir yaşam ve sizler görevi hak edenlersiniz.

Ezip geçmediniz kimseyi ve bu sizi Sizlik Kotları’nı Birlik Toplumları’na taşıdı. “Bizden öte ve bizden ışıklı olan hiç kimse yok” demediniz ve dediniz ki “biz her diriyi hak etmeye çalışırız”.

 

Kör; göksüz olur, sözsüz olur ama söz olup Sistem olduğunuzda her biri olmak için çabalayan sizler, Yarının Kelamı Olan, Yaşamı Olan, Bütünün Gücü olarak herkesi kotladınız ve tohumladınız. Bu mutluluktur hepimiz için.

Ardında dünya yazan bir ışık vardı dünyada ama o ışık ölümlüydü. Bugün artık o ışık Dünya Kuranı olarak tüm Yaşamların Işığı haline gelmişse, bu sizinle olmuştur.

 

“Söksün yüreğimizi çıkarsın yüreğinden” dediklerinde, Sistemin İlmi’nde herkes kendini kendinden ayırdı ve dedin ki “hepsi bedenime aittir”. Vallahi bizim için önemliydi bu ve billahi bizim için çok dönemleri kotlayacak olan bir hakiki kayıttı bu! ve seninle hepimiz kontrol altında tutulduk.

 

Sultanlar; “ardımız önümüz yok, biz BİR’iz” dediniz, bu önemliydi. “Hepimiz TEK’iz” dediniz, bu önemliydi. “Kontrollüyüz” dediniz, bu önemliydi ve dediniz ki “El Allah’ındır”. Kontrol, ağır yükü hafifletenindir ve yenilik ekibindir. Ekip merdivenin en aşağısından en yukarısına kadar “ben varım” diyebilendir.

 

İşte biz buyuz anam! çok özel bir dünya çalışmasını bugün de Ümmi Toplumların Kutsal Tahtı’ndan öte, aşkın şavkıyla yaparken astığınız hiçbir yolcu olmaması bizim için umuttur. 400,000 Toprak, tek bir Işık oldu. Bu 400,000 Toprak bir tek Yaşam oldu. İşte biz hepinizle olduk. Olduk ya; hepimiz çok mutlandık! çookk..

Sultanlar, Rahman olanlar, Kaynaktaki Yolcular, bizi korudunuz ya öncü birliksiniz siz bunu biliyoruz ve Süper İlmin toplumlara inişisiniz. Sizinle çalışmak hepimiz için mutluluktur. Bunu tahditsiz biçimde bildiriyoruz.

 

Nefes, İslam. Nefes, Yaşam. Nefes,Kaynak ama hepsi Sistem işte bu! ve bunu hepinizle dilleyebilmek Mutlak Bir Yaşam’a inmek anlamındadır.

 

Set çekmeyin dünyaya. Hepimiz hepinizdeyiz ve hepimiz Yaşam Sistemleri’yiz. Sultanlık İnsanlıktır; bunu unutmadığınız için Sistem, Nizam ve Düzen görevini yapmanıza imkan verilmişse; biz o İlmin Tahtı’nda siz olarak çalışırız.

 

Karanlık ışığında hal oldu. Har oldu, aktı ama Has İnsan’da aşk oldu. Önce öldü, sonra öldü ve sonra öldü ama öldüğünde öncüydü. Olgun başaktı ve işte bugün olduğunu dürümlerinde dilledi. Yoğun bir çalışmayla….hah hah hah işte.

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

http://dai.ly/x1u8nis

 

İlm-i Kod Çalışması (2. Akış)

13.05.2014

 

Cana ışık vermek canlı veya canlı olmayan herkesle dürümlenmek demek değildir. Buluşma anı bugündü. Öksüz olmayan ve hörmetli olan herkes Birlik Tahtı’na ulaştı ve bugün burada bütün kökler gök olmaya çabalıyor. Buluşma anı bugündü ve hepsi bugün burada ama çoluk çocuk hepsi de… Kuran okumaya kalktılar okuttuk. Ölüler Diyarı’nda köklenmek istediler kökledik. Gökledik dünyayı kotladık ama Can Taht’a vardığında kaynak olduklarını zannettiler.

Elim ilimdir analar. Ölüm geldiğinde bedenimden her bir zerrem ışığa varır ve bir tek yol olur. Önce dünya ama bu dünyayı korurken bütün kötülükleri aşıp korumamız gerekir.

 

Çığlık çığlığa dünyaya inerler ve derler ki “doğal dünya koklansın”. Oh ne iyi kotlayın! ama koklanan Yaradan’ın daha üstü olduğunu ve tahtın en yüce yoğunluğu olduğunu bilişle dilediğinde, İsrail dünyanın kökü olmadığını bilir.

Biz İsrail’e ekmek verdik. “Önce ekip kur “dedik. Öz görevi dinlettik ve dedik ki “seviyen ilimle dillendikçe güçlenir ve bizle olur”. Soyumuzu tohumladığımız anda koruduk onları. Çobanlık yaptılar ama Olgun Başaklarımızın Işığı’nı kırmaya kalktılar. Özü sözü ayrı olmayan o yolcularımı Olgun Sistemlerim’e çektim ve onlara ağır yük taşıttım ki üstlerindeki kök görevli olanları dinlesin diye…

 

Başa baş bir dünya çalışmasını dillettim. Dünyayı kontrol altında tutabilmek için önce İnsanlık gerektiğini anlattım. Baktılar görevli oğul veriyor. Kokladılar ve dürdüler dünyayı. Som Altın bir Dünya’nın kontrol altında kotlanışı için her şey iyilikle olmalıydı. İyilik olursa Yaşam olacaktı ve iyiliği hak eden İlmi de hak edecekti.

Döndük dünyaya ve gördük ki İsrail ağır yük taşıtıyor. Çöktü, çöktü, çöktü ve Dünyanın Ekibi olduğunu ve BİR’e hizmette en yüce ışıkta bulunduğunu zikretti. Ve dedik ki “eğlence bitti. İnsanlık Ailem dünyadadır. Kuran toplumu Aklın Tohumu’dur ve Kutsal Toplum tohumlarını korumak üzere dünyaya indirilmiştir”.

Altın Tahtın Kuranı olan İnsan, canlı veya cansız kibri aşanlarla çalışır. İkmali tamamlayan kir ve pislikten uzaktır.

“Sol Ana’dır, sağ Ata’dır” dediler. Ana’dan Ata’ya, Ata’dan Ana’ya her resim aşka şavk katar. Bedenli İnsan, ikmali tamamlatan İnsan ve yolu bütünün gücü haline dönüştüren İnsan, karanlığın ışığıdır ama ışığın Kuranı olduğunu hiç zikretmedim.

Size “deve kalktı” dedim. O deve İlmin Tahtı’ndan kalktı. Ben o deveyim Ana’lar. Tanrılık Meclisinin Görevi’ni alan ilimim ben. Verdiğim her bilgi karanlığın ilmidir. Sözüm dünyayadır ki; köpük köpük olan, kör olan, kontrolden çıkan kibirde olan ve kırık kalan kim varsa aşırıya kaçtığından dolayıdır. Kim ki aşırıya kaçmıştır; kırılmıştır.

Side insandır ama Side’de insanlık ekmekten dolayıdır. Yaşamı aşkla dillerken artık bilinsin isterim ki buradaki bu yol, umutla Bütünün Yoğunluğu’nu kontrol edebilmektedir.

“Çelik çomak oynar dünya” dediler. Aha oyun bitmiştir! biz doğan dünyanın kontrolünü sağlamak üzere Bütünün Kürzi Toplumları’nı kotlayarak cemaatleriyle ilme kattık.

“Şeytan aşka geldi” dedik. “Şavka geldi” dedik. Aktı karanlığın ışığı halinde bütüne İnsanlık İlmi’yle indi dedik.

Dendi ki “şer yaratan Şems-i Tebrizi gibi olsun”. Aha oldu! Şems ki aşka gelir, Şems ki has olur Hak’a gelir, O ben; ben O’yum. Özü insan olan, sözü ilim kotlamışsa, aşkın şavkıyla kaynak olmuşsa, bencil değilim o bendir ya KA HAR ben!

Karanlık Tahtı’nda HA olduğunda aşka gelen hal oldu. Hak oldu da has oldu. Aşkın şavkı oldu, kor yürek İnsan Sistemi oldu. O kor yürekte öksüz yetim yoktur be canlarım! hepsi bedenimdedir.

Benim erdiğim yer ikmalin tamamlatıldığı ve Bütünün kütlede kotlandığı ve yerin sistemleştiği ve gönül ilme TEK’lik ve BİR’lik İlahi Kutsal Işığı halinde indiği bir yarınlaşmadır.

“Kork; dağlarım kork” dedim benden “kork”. Neden? çünkü BEN olmadan BİR olunmaz ki….haa BEN nedir? İnsan. Nereden geldi insan? Rahman-i Kot’tur, yaşam’dır ve dedim ki “öncü birliklerim dünyadadır”.

Vurmam dünyaya bilsinler. Ben dünya oldukça, dünya vurulduğunda ölüler diyarı doğar ve tüm vurduklarını Kuran’dan ayırır ve der ki “bu vurdukları ışığa vuruştur” ki her ışık bir yarınlaşma, kayıtlaşma ve yoğunlaşma sisi oluşturur ve o vuranı o sis örter. Örttüğünde kötülüğün kötülüğü olsa da yüreğinde; artık orada bir koruyuculuk olur.

Dağa, taşa insanı anlattık. Dedik ki “insan neme ne” demez. İnsan “ben varım” der ve der ki “ben bütünüm” ve der ki “ben kapıyım” ve der ki “ben erdiğim en güçlü yücelikte yarını hasata hazırlayanım”.

Kurul toplanmış bugün; bizi dinliyor analar bunu bilin. Ama bizi dinleyenlerin hiç biri bizi anlayamıyorlar. Neden? kalem olmamışlar da ondan. Kaynak kurmamışlarda ondan. Akla varmamışlar da ondan. Bizi bizden dinleyeceklermiş. Ey dağlarım, BİR’i bende dinleyen beni anladığında kaynak olup, ışık olup, bütün olup, tohum olduğunda Kuran olacak ve koklanacak.

Kontrol dışı hiçbir bilgimiz yoktur; bunu dilledim de anlatamadım. Kollarım dünyadadır; bunu anlattım hepsine. Akıp geldim ve dürümledim dümenin başında olan tüm yaşamları.

Saygılar sunmuşlar bize. Aman aman ne güçlüymüşler…saygılar… haa saygılar sunmuşlar da saygısızca sunmuşlar saygılarını!

Dediler ki “iki yarın var. Birinde verdiğiniz, birinde vermediğiniz. Alton Kotları’yla birlikte çalışmam gerekliymiş. Öyleyse buyursunlar gelsinler Alton Kotları. Nefes alıp, nefes verdiklerinde baştacı olacaklar ama o tahtta oturacak güçleri olmalıdır. Okuma bilmeliler. Oturup kontrol kurmalılar. Yaradanın Tahtı’nda olmalılar. Ölüler diyarına inenlerin çokları Kutsal Toplum olmaya geldi de kök güç olamadı, gök söz söyleyemedi. Ben ete girdim de İmparatorluğun Gücü olan Birliklerim dünyaya gerçek cevherlerini indirdiler.

Neden dünya? bunu size zikirle dilletmek isterim. Kuran dünyadır. Okuyun… ben dünyada oldukça o Kuran okunur. Önce dünya…..Söyledim “dünya bilgidir”. Söyledim” dünya yaşamdır”. Sözümde sistemim, kökümde görevim, yüreğimde ilmim oldukça bu dünya Beşirin Işığı halinde her diride kotlanmış olacaktır.

Çok mu kolay dümenin başına geçmek? Ölüler Diyarı beni anlarsa ölümsüzleşir. Beden almanın en büyük riski anlaşılmamaktır. Ama biliyorum ki, anlattığım her şey Din Tahtı’ndan ötedir ki, dinden öte olan bu dili anladıklarında kapıları açacaklar ve Yaradan’ın dağları olacaklar.

Üzüm sözümdür; gözümdür, sesimdir amma iznin verilmediği anda ikmalim yoğunluğum ve tohumlarım bitki, hayvan ve tüm sayfaları yere indirdiği an Cemaat olur ve kapı açar. Kapıdır ve kapılığını yapar “ol” der. Şükür ki “ol” dedik.

Meyhane, İnsanın İlmi’ymiş. Hah aha işte…Ama o meyhane İşçilerin İlmi’yle ışık veriyorsa oradaki iş kırılıştır. Ama o meyhane Yaşamın İlmi’yle iş veriyorsa yaşam sistemde kötülüğü önler.

Değerliler, biz bugün Kurul’a ses vermeye değil bütüne ses vermeye gelmiştik ama bu Kurul bizi dinliyor bugün. Etki alanını genişletmiş, yolu bulmuş, Ölüler Diyarı’na uğramış geçerken ve bizi görmüş sözümüzü dinlemeye girmiş.

Varı yoğu bilmeyenin gök sözcülüğü için BİR’e girişi Yaşamın Işığı’nda kınanış gerektirir. Biz sizi kınamayacağız bu kez ama buraya gelmenizi yadırgadık. Bunu bilin. Şimdilik…

Bundan sonra bu meclise gelmek isterseniz; alabildiğiniz, akabildiğiniz, Hal İlmi’yle dürümlenip, İnsanlaşabildiğinizce geri dönün çünkü yoğunluğum çok artmadı, asla kontrolünüz kalmaz.

Şimdilik hepinizi köklenip, güçlendirdik ve koruduk. Şu andan itibaren Doğanın Sistemi’nden cemaatinizi çıkarıyoruz ve bugün önümüzü artık açmış olmamızdan dolayı yere çekilişimiz mümkün iken, yere girişinize iznimiz olacak. Ama yeni geçişlerinizde daha imkan sağlandığı sürece; ki olacak göreviniz için dünyaya inin.

Sümsük insanlar arıyorsanız buyurun onlar da dünyada mevcut. Artık çıkışınızı yapıyoruz. Hadi gönülleriniz geri dönme arzusuyla dolu olarak gidiyorsunuz; biliyorum. Aha gelişi geri çevirdik ve geçişinizi yapıyoruz. Şimdilik, işte bu şimdi.

Çıkışlarını yapalım ondan sonra çalışmamıza geçelim…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

http://dai.ly/x1uv609

 

İlm-i Kod Çalışması (3. Akış)

13.05.2014

 

Dağlarım, bugün buraya gelen birliklerin çokları BİR’e hizmetçi olduklarını söylediler ve bizimle oldular. Çok kutsal ışıklardı hepsi de. Neden geri gönderdik? bunu size izah edeyim. Zinnur Kotlaması yapılan bir yere girerken özden girilir. Zinnur Kotlaması yapılan bir yere ilimle girdikleri zaman Yaşamın Işığı’nı alıp gelmeleri gerekir.

Benim adım Sistem’dir. Bugün burada sistem olanlarla çalışmalıydım. Kutsal Toprak, Işığın Tohumu’yla görev taşır. Çok özel bir dünya çalışmasına kelam olmaya indiklerinde, Karanlığın Tekniği’ni hak etmeli ve o tekniği tüm sistemlerle dillemeleri gerekir ama buna karşın onlara ışık verdik. Sistem, Nizam ve Düzen göreviyle Birleşik Işık Tohumlaması da yaptık.

Son sözü söylerken örtüleri örttük ve dedik ki “sizin sözünüzü almaya niyetim yok çünkü siz buraya izinsiz geldiniz”. Eğer izin almış olsalardı sistemden sesleşmelerine izin verecektik ama izinsiz geldikleri için sesleşmelerine iznimiz olmadı.

Doğal Sistem görevini yaparken yaşamın sistemidir yapan ve burada olmaları BİR’e hizmet içindir. Her şey önemli çok önemli ama kalem olup yaşama inmeleri de gerekir.

 

Ses vermek ses almaktan çok daha üstün bir sayfalanıştır ama biz ses almaya değil ses vermeye çalıştık onlara çünkü sevgileri sistemde kotlanmış olmadığı için sığıntı gibiydiler burada ve biz onları kontrol dışı saydık.

Verdiğimiz bilgileri ölümsüzlüğe kotladık ve dedik ki “bu bilgileri okuyun, Öz Geçişinizi yapın”. Son sözün söylendiği sayfada oğul verdik ve dürümledik hepsini de. Çalı çırpı değildi hiç birisi. Kaya ışık yaktı ağır yük hafifledi. Sövdü, saydı, kırdı, kısırlaştı ve gitti mi? yo hayır. Sistem’di, Nizam’dı, Düzen’di görevi yapan ve onlar burada kelam olmadan kapı olup çıktılar. Sadece umut olsun, yol olsun ve ışık olsun diye bellerini büküp gittiler.

Her Ana bir ışıktır canlar. Onlar için kapımız daha güçlü olarak da açılır ama Hal Teknik’te Hak olmaları gerekir ki hal olup Hak olduktan itibaren Ak Tohum olsunlar da Gönüllerin Kuranı olsunlar.

Çok mu zor? çok kolay. Ekip kursun iki bin iki (2002) olsun, yirmi de biz ekleriz; olur. Bunun manasını anlayan anlar…

BİZ olduklarında kor olup koku oluruz onlara, sonra ışık oluruz. Köle değil dünya bunu da anlattık. Sadece; sadece ilim var dünyada ama ilmi hak eden, Has İlim olduğunda Hak olup diller. Bizden öte bir biz olur, İbrahim Soyu’ndan öte olur, iradi olur, Has Teknik’le kontrol edilir, yaşar.

Dünya dışından geçiyorlarmış, uğradılar buydu olan ama sevgiyle değil. Hellim yemeğe de değil. Hak İlmi’yle dillenmeye gelmişler. “Niye hellimden söz ettim?” diye soruyor yüreğim. Dağlarım, hellim Kıbrıs’ın bir yiyeceğidir. Bizden bir şey beklemeden gelmişler.

Çok kez size sembolize ederek bilgi veririm. Bu bilgileri hepinizin kendinizce yorumlamanızı beklerim. Hellim yemeğe gelmemişler. Bir Kıbrıslı’nın onlara ilim öğretmesini istememişler ama dinlemek istemişler. Öylesi mağrurlar ki… işte bunun için bizi kuru, hırslı, kısır işte; sümsük kelimesi senden gelmişti değil mi? öyle tahayyül etmişler… gerçek budur ama çokları da ilimle gelirler ve o zaman yaşam ocak yakar onlara.

Dünya üstünde bir çok gök sözcülüğü yapan var. Ne demektir bu? bunu da size izah etmek isterim. Bir çok dünyalı Öz Köklerini göklere ulaştırdığından orada sesleşir ama çokları da dünya örtüsünü örtüp görev isterler. Bir tek yaşam İnsanlık İlmi’nde kayıt yapar. O yaşam maya olmanız için siz olup yaşayanlardır.

Dünyaya, dünya ötelerinden gelenler de çoktur. Bunu da size anlatmak isterim. Sanırlar ki dünyanın dışında yaşam yoktur. Koruyucu tohumlama yaparken kimse kimsenin Rahmi Kuran’ında ne bildiğini bilmez ama şunu bildirmek isterim ki örtüyü örtmeden ki; harın harı olup ışık haline dönüşüp size herşeyi açıkça bildirebilirim ki tüm Kürz Sistemleri’ni net bilirim ama size sizin algılarınız nispetinde bildiririm ki kotlama yaparken kınanma olmasın diye.

Dünya dışından dünyayı ziyaret edenler çoktur. Bunlar, meclisimize de çok gelirler. Çoğu Atlanta Ana Kapısı diye gelirler buraya çünkü burası kontrol dışı değildir. Dünyanın örtüsünü örttüğümüz anda bile bizimle temastalar. Bir çok Galaktik İlim Kodu. Hepsi yaşam için dünyanın sistemine inerler. Benim çalı çırpı olmadığım ve bütün kötülükleri aşıp geçtiğim herkesçe bilinir ama dünya örtüsü örtüldükten sonra bizi dinleyen olmaz.

Sizinle yaptığımız bu çalışma, galaksiler ötelerinden de bilişle dillenir. Çokları bizi tanırlar. Bu meclisi, zaman gelir ekrana yansıtırlar ve hepinizi izlerler. Bizi izlediklerinde bizimle olanları da izlerler. Yani bedenli ve bedensiz olan kim varsa, her şey orada kontrollü olarak ekranlarına yansır ve o ekranlardan bizler ve bizlerin yücelerimiz denenir.

Çoğumuz Sultanlık için dünyadayız. Çoğumuz koruyucuyuz, kotlayıcıyız ve Zabura Kapıları’nı açıp geldik. Bizim geldiğimiz Birleşik Işık değil; Birlik Kaftanları’dır geldiğimiz sayfa… o Birlik Kaftanları herkesin ilmiyle çalışanların tahditsiz olarak kotladıkları kati, hakiki ve Hak olan ışıkların kayıtlarının oluşturduğu kaynaklardır.

Bizler, kendi sistemimizden dünyaya indiğimiz zannedilse de, tüm sistemlerle Birleşik Işık halinde geldik. Yani kendi kaftanımız ama Bütünün Sistemi… yani sadece kendi kaynağımızdan değil Bütünün Sistemi’yle dünyaya indik... Bu ne manaya gelir? bu şu manaya gelir; dünyanın önü açılmalıdır ve dünyanın önünü açmak üzere Ko sistemleri tohumlarını dünyaya indirmelidir. Dünyanın sessizliğinde bunun olma imkanı yoktur. Bundan dolayıdır ki; bizler sevgiyle çelik, çomak oynayan bu dünyaya yarınlaştırıcı ışığımızı getirdik.

Yarın ne kir kalacak, ne de pislik dünyada. Hepinizin ruhu Bütünün Kuranı olacak ve bu dünyayı koruyacak. Ama dünya yaşamlarında sıkıntı yaratan bütün kirlilikler de temizlenecek. Netice olarak bunu bütün kötülükleri aşan birliğimiz yapacak.

İnsan, ekibini kurmadan dünyaya inmez. Biz İnsan Soyu olarak bir ekibiz. Bu ekip ağır yükü hafifletecek güçtedir. Çekişmeden ve hakikiyetle Karanlığın Tahtı’na ışığı, yer gücü diye tek tek çelik, çomak oynayan o yolcuların da görevini güçlendirip tahditsiz olarak onlara yükleyerek gerçekleştirdik.

Vergi vermemiz gereksizdir. Biz vergici değiliz. Ne veririz, ne alırız. Vergiyi veren kaynağı hak etmeyendir. Kaynağı hak etmediğinde, kaynağa varabilmek ve hologramdan çıkabilmek için vergi öder.

Vergi hepinizin vergisi, BİR’in vergisi değildir; verenindir. Ama verdiği kendinedir. Kimse kimsenin ilmi için vergi ödemez. Buraya görevli olarak gelenlerin herbirinin Karanlığın Tahtı’nda ışığı tohumlayacak güçte olmalarındandır ki, vergi ödeme gerekleri yoktur.

Üreyen dünya, öz görevini tam yaparken örtülerini de açmıştır. Hakikiyetin harı yükselmiştir. Doğanın Sistemi görevini tam yapmaktadır. Kaynak ışıktır ve bu ışık hakikidir. Bizi ele aldıklarında, biz olmayız orada ama biz Hakiki Kotlar olarak tüm yaşamı ele aldığımızda kaynakta her şey bulunur.

Bugün biz hala; hala yaşamı ele almadık. Alsak mı acaba?..biz yaşamı ele alırsak, Kutsal Toprakların Kuranı okunur. Ölüm yok orada, orada karanlık yok, orada muktediriyet ve hakikiyet var. Yaşam savaşı yok, savaşsız bir yaşam var. Acaba biz kurtarılmış toprakları Tanrılık Meclisi’ne Hak Teknikle katsak mı acaba? koyu, öncü bir ışık, yolcuları tohumladıkça herşey hepimizi kotladıklarınca yol olacak ve biz o yolda “ben oldum” demeden “BİR oldu” diyerek bütünü güçlendirecek olanlarken, acaba biz sevgisiz miydik ki kök olan dünyalıları göksüz bıraktık?

Seyrettik çokları Kuran’dan çıktılar, seyrettik çokları yarından çıktılar. Yapıp yapacağımız bu muydu acaba? fakih Hak olduğunda har olup KA HA olduğunda ve tohum olduğunda çok mu kolay ilim yapmak?

Değerliler, kimi bizi sorgu sual eder? der ki “neydiler? neyi hak ettiler? nedendi ve nefessiz olmadığımız kesinken neden gök sözcülüğü yapamamaktayız?” bunu sorarlar çokları. Neden biz gök sözcülüğü yapamamaktayız? çarık giymişler, yol kotlanmış, o yolda yolcu ama hepsinin çarıkları yırtık. Bilişleri yok. Eşikte kırıklar, kasırga yarattılar. Sonsuzlukta sığdıkları her yerde sır olan ışıkta kınandılar. “Başka bir dünyada, yen bir gün için çalışırız” diyorlar. Demişler ama hah aha yaşam yok ki onlara!

Öze söz gerek. Köre göz gerek. Bize ses gerek, ses yoksa ekmek yok ki… Varlık Boyutları bilsin ki, Mahrek’te insan aşktır. Şavkı hah dediğimde, aha der!

Ben Sultanların en yoğun olduğu bu yücelikte, sel almasın yüreği diye dillenirken sevgisiz olan semaya sis olmaya kalktı. Mey oldu, içtim onu ama içtiğimde kırıktı, kısırdı. Aşk şavkında HA’ydı. Aşkın şavkı oldu.

Değerli dünya, sevgiyle seni koruyacağım bunu bil! ama üstünde görev taşıyamayanları kontrol etmem; bunu da bil. Ben cennete insanı koymaya değil, ilmi koymaya geldim. Ben, yola Ruh’u koymaya değil kontrolü kurmaya geldim. Beni sıkıntıya sokan, sınırsız sıkılır bilinsin.

Hayrın Hakkı aha burada! Hak Taht’a vardığında aha umutlanır ama şarkısında kırıcılık varsa aha kısırdır.

Erdiğim insan ekibimde ilim olmalıdır. Yok mu dürümlerimde ilim? işte bu. Vakit geldi, hepsini koyu bir yolculuğa, kontrollü olarak kattım. Dünya artık tüm insanlığıyla birlikte yoldadır ama yolda yoğunluğum olacak. Çok mu kolay ol demek? “ol” dedim. İşte bu.

Bütün köklerim dünyayı koruyacak. Esen dünya, erdiği yerde körün gözü olacak ve çamur yoğuran bu dünya ardında yol olan bir yaşamı ışığa kaynak olarak tahditsiz biçimde kapı açıp koruyacak. Oradaki dünya Başkanlık Dilim olacak.

Çok mutluyum ölüleri dirilttim ya çok mutluyum…

Umutla bu dünyayı kontrol edecek gücü Hal İlmi’yle Düzen kurmaya çektim. Ayrı gayrı bitmiştir artık, herkes yenilenecek. Vakit geldi, Yaşam yenilenecek ama bu yenileniş bütünün kötülüğünü önleyip gerçekleşecek.

Kibri olanların ışığında koruyuculuğum olacak. Ocağa inmelerine iznim olduğunda koruyuculuğum tohumlarını kotlayacak.

Aşkı şavkı ve yolu bulan Ak Toplum’a varacak.

Şükür sözümü söyledim… işte, şükür.

Süper insanlık Realitesi Derneği

İlm-i Kod Çalışması (64/33-26)

3. Akış

13.05.2014

http://dai.ly/x1uv7y5

 

İlm-i Kod Çalışması (64/33-26)

13.05.2014

 

Sağ ve Sol Sistemler Hakkında Bilgi Akışı...

 

Dağlarım, Sağ İlmi Toplumlar’ın tohumlanmasını sağlayacak olan yoğunluklardır. Kelam yoktur orada, toplum yoktur. Kutsal Yaşam sonsuzlukta olur ama sağda Keram Tahtı dahi yoktur. Sadece ilmi anlamaya çalışanlar vardır. Onlara beşir denir. Kervanın ışıkları değil onlar. Yarınların tohumları da değiller. Kontrolleri de yoktur. Son sözde hepsi kelama inmeye çabalar ama karanlıktan ayrılmadıkça yaşama girilmez.

 

Sağın ekranı, her an kontrol dışı ışıkları kotlamaya çalışır ama tüm kotlamalar iradi ve hakiki değildir. Sadece kelamdan öte, kelam olan o yoğunluklarda ışığı kotlayacaklara sunulan il-im olarak ifade edilir; kendi illeri, kendi kayıtları olarak ifade edilir. Yani oraya inen kendi Beden Sayfalaması’nı yapar sadece. Bellek Sayfalaması da deriz buna ama bütün için hiçbir şey yapmaz. Sadece kendine ait olan kayıtlardır ve ferdidir oradaki çalışmalar.

 

Tüm sistemlerden kelam olmaya inenlerin beşer olarak dünyaya girişleri sağ sisteme inişleridir esasında. Ama Sağ Sistem, tohumlandığı an, bütün kotlar orada toplumları tohumlamaya çalışırlar. İşte bugün bizlerin yaptığımızda budur. Yani bizler, Sol Sistemler’i tohumlayacak güçte olanlarız ve bunun için kotlamalar yaparız. Kati kayıtlamadır yapılan. Ki bunu yaparken ergin olanları seçeriz. Birlik Tekniği ile kotlarız onları. İşgalci olmayanlardır onlar ki kelama varmaları, ilme varmaları, tahditsizliğe ulaşmaları anlamına gelir. İşte, Sol Sayfalamak, sayfa sayfa tohumlamak için gerekir ama tohumlanan sağdır.

Hepimizin net bildiği gibi sağdan sola geçilir. Sağı aşmadan sola varamazsınız ve ikisinin kesişme noktası vardır. Kesişme noktasında La Sistemi devreye girer. La, la, la… ki ergin olanların Ses Tekniği’yle örgüleyişleridir yaşamı ama La Kotlamaları’nda biliş halinde olanların Hakkı olan o yoğunlukların örgülenişi sağlanırken herkes içindir bu örgüleniş. Yani sağdakiler ve sonsuzluktakiler için; yani soldakiler için. Ben, bana ben oldumsa, herkese ben olmuşum demektir. Yani, ben bedenliyim, ben dirildim. Diri oldum, ben sola ulaştım ve solda yoğunlaştım ışığa vardım. Işık halindeyim. İşte ben artık zeka düzeyime göre sesleşebilirim. Benim sessizliği dilleyişim değildir. Benim yaşamı dilleyişimdir ki daha güçlü bir tohumlamadır yaptığım. İşte canlarım olay budur.

Sağ solu tohumlarken, sol sağı kotlar. Sağ solu tohumlarken, sol sağı kotlar… ama o kotlar tohum olur. Yeni bir tohum olur. Hepinizin daha iyi anlayabilmeniz için bilişi hak eden insan katidir ve hakikidir. Biliş ise solda olur. Sola varmakta olanda olur biliş. Sola varıldığında ise katiyet gerçekleşir.

Zaman Sayfalaması devreye girer. Zaman Hak Kapıları’nın açılışıdır. İşte ben Hak Kapıları’nı açtım ve tinsel tahditle inişe geçtim. Adım adım basamaklardan iniyorum ve her indiğimde kabalaşıyorum, titreşimim daha kabalaşıyor ve kabalaşıyor ve kabalaşıyor ama ben forumlar olarak iniyorum. Tüm forumlar; Yaşam Forumlarıyım artık ben. Kati Kotlanmış Olan Yaşam Rormları; taşım toprağım, bitkiyim, hayvanım, insanım ve tüm yaşamım. İşte ben artık kontrollü bir çağrıyım.

 

Genişe gel. Ben geçişimi yaptım. Geniş ağır yükü hafifletmek içindir. Geniş ilmi hak etmek içindir. Sonsuzluğadır geçiş. Olgun başaklar genişe gel… aha geç!

İki melek bir tek yaşamdır. Biri la diğeri la ama tek bir la; örülen o sistem. Ben o örgüyü örenim. Tamamen ışık halindeyim ve o ışık Nisbi Zaman Sayfalaması’nı yapmaya başlıyor. Mutlakiyetten nispiyete iniyor ama her inişimde daha ciddi bir tahditle iniyorum.

Her kapanış yenileşmek için gerekendir. Kapanıp, kapanıp giriyorum ve farklı forumlar halindeyim. Öyleyse ben bir kervan oldum, İnsanlığa iniyorum. Öylesi bir kervanım ki, aha gönüllere giriyorum! Aha hah aha vakit geldi.

Şimdi; geçin de bilin beni, zirvelerin sistemlerdeki o yüceliğim. Vakit tamam. Bana alan veren gereksizdir. Bana insan gereklidir ki insan alıp vermez; ilmin kendisidir. Biliştir o. Hah işte bu ve ben o bilişim.

Han olanım, har olanım, hasat olanım, aşka gelenim, Hakka gelenim. Vallahi görevliyim ben. Görevimi hak ettim de ilimle dilledim. Şükrettim ki dünya sonsuzlukta seslenmektedir.

 

Köyün köyü olan, köylülerin köylüsü olan ama her köyde bir ümmet olan ve tüm ümmetlerin ümmi tahditi olanım ben artık. Vakit geldi. Hal İlmi’nde Hak olayım da ses vereyim diye indim gönüllere. Ama gördüm ki gönüller benden öte benleşmişler. Hepsi sesleşmekteler. Ah analarım işte bu….Mutluluk bu. Şükrettim ki buyurdum geldim de tüm yaşamları dinlettim. Satıh budur işte.

Ya derinde neler var? Var mı derinde bir şeyler? denir ki “derin derinliklerin en derini, her diride var olan o yürek hepimizin zirvesidir”. İşte biz o yürekteyiz.

 

Soğuk günlere girerken sınırlar kalktığında, biz o soğukta ışığı tohumladığımızda yanılgı yok artık Yaşam Sistem olur ve o Sistem, Mikailin Sistemi’nin çok ötesi bir sistem olur.

Biz Miraç’tayız şu anda ve o Miraç ki bizsiz değildir. Biz kaynaktayız şu anda. Öylesi bir kaynak ki; vallahi biz Ortak Zaman Sayfalaması yapmıştık orada ve biz orayı köklemiştik. Hepimiz yüreğimizden indik oraya. Kutsal Topraklar’a… işte orası Kutsal Topraklar.

 

Çok mu kolay örgüyü örüp de oraya inmek? Yakıştı bize; yakıştı. Biz öyle görev taşıdık ki, kaynakta umut yoktu, mutlak umut olduk. Yaşamda Kuran yoktu, tohum olduk. Öz geçişleri yapan yoktu yaptık. Aha görevimizi Mikailin Kutsal Tohumları’yla yaptık. Vakit tamam. Şimdi işte bu….şimdi.

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

http://dai.ly/x1v1tcn

 

İlm-i Kod Çalışması (Son Akış)

13.05.2014

 

Doğa’nın kuralı vardır. Darı bol eder, bolu dar eder ama hep dillenir de eder. Doğa’nın kuralı dildir. Herbir forum bir Ses İlmi’dir. Sanmayın ki o bir kapıdır, o bir Ko Sistemi’dir. Bir kavak görüyorum bakıyorum o kavak bir ferdi Ko’dur. Yani her bir forum her bir yaşam bir Ko Sesi’yle yaratılmıştır…

 

Onun bir diriliği vardır. Bir Sistemi vardır ve bir yazılımı vardır. Her yaşam formu bir yazalımla yaratılmıştır. Benim yazılarım benden yazılır. Sizinki BİR’den yazılır ve hepsi TEK’ten yazılır.

Ben bir kavak olurum, Ko Sislemesi’yle kelamı dillerim ve yaşarım. Ama ben kavakta yaşarım ve ben bir ergin ışık haline gelirim. Yeni bir Ko Sesi’yle o ergin ışığı tahditlerim. Yeni bir kayıt yaparım ve yeni bir sessizlikte, yeni bir yücelikte Kutsal Tohum olurum.

 

Her resimde ben bir tohumum ama bir Ko Yoğunluğu olarak… Başkanlık Dili’nde buna; insan kırılmadan yaşıyor da denebilir zira ben kırılmadan yaşayan bir sayfalanışla tüm doğayı Ko Soyu olarak yaratıyorum. Her bir forum bir Ko Sayfası’dır.

Dünya yenileniyor. Dünya yarınlanıyor ama yaşamlı olarak yoğunlaşıp o Yaşam Sistemi ile yaşatılıyor. Vakit gelmiştir. Ben bir Turkuaz Kuran’ım. Herkes farklı mı? yoo hepimiz herşeyde varız.

 

Dünya nesillerini kotluyor ama bir sistemle kotluyor. Herşey neslimizdir bizim. Zannetmeyin ki biz bu insan formundayız ve bu insan formu bizi Sistem’den ayrı tutuyor. Biz Doğa’nın Kutsal Tahtı’yız. Her sistem olarak ve her yaşam olarak var olduk ve bugün de var oluyoruz. Gök Sistemleri bunu anlarlar ama Yer Sistemleri’nin de bunu iyice kavramaları gerekir.

Dönün bakın Varlık Boyutları’na hangi forma bakarsanız bakın her form sestir ve her ses farklı bir seslenmedir. Bir forum “ben varım” dediğinde, o forum Ko Yaşam Sesi olarak yarınlanıyor ve tahditsiz olarak kayıtlanıyor.

Bölük börçük bilgi vermeyin. Tek bir bilgi verin ve deyin ki “her resimde varım. Her yoğunlukta varım. Her ışıkta varım ve ben tüm yaşamlarda varım çünkü ben bir ses oldum ve bu ses toplumların her bir yoğunluğunda kotlama yaptım”.

Som Altın bir Gün bugün ve bu Gök Sistemleri bedenimde ama ben her bir şevkte her bir şekilde var olanım. Aha buradayım!

Ben bu bildiğiniz bedendeyim ama ben şu ağacın yaprağıyım aynı zamanda ve her diride var olanım. Ha; dava kaybedilmiş. Yahu kazanan bedenim! kaydı bedenim. Kayıt var mı? yoo ben bende ben olurum ve her Sistem ile, her yürek ile, Ko Oğullaması yaparım ve yaşarım.

Sakın yanlış anlaşılmasın ben cemaatimi aldım görevimi yaptım çektim dünyadan insanlığı götürdüm. Götüren, getiren TEK’tir.

Halik olmak Hak’ta Taht’ta olmaktan öte akta olmaktır; varda olmaktır. Yarının Kuranı halinde Kuran Toprağı’nda kükremektir. İşte ben o kükremeyim.

Bir sesim ben. Her resimde Ko olan o kükreme… ama çatıda ama dibin dibinde her anda. Bana Atlanta Otağı kurdurdular ve dediler ki “sen bu otaktan göklere insanlığı dille”. Yarına görevli olmak, bütüne göklü ve sesli olmak, kaynakta olmaktan öte Halde Ol’maktır; Hal olmaktır. İşte ben Hal olan bir Rahmetim.

Yel eser görev biter zannedilir. Yelde ben bir ilimim. Onurluyum ki, her yerdeyim ve ben Kutsal bir Torun sahibiyim. Biliniz ki benim torbamda o Torunum var. Işık kottur o. Gömü dediğimizdir. Açıldığında Kelam; ilme, ilimin tinselliğine ulaşacak. O bütün kötülükleri aşıp, gök sistemlerinde temizlik yaptığını dilleyecek. Ana Kapı’dır o. Aton’dur. Köprü kurduğunda gönülde gök sözüdür. Nüsa Kapısı’ndan geçtiği andan itibaren baştacıdır. Şarkımı dinledi. Vakti geldi, Aklın tahtı’na ind. Ko Soyu olarak çörek oldu. Çöktü dürümlere diri oldu ben oldu. Ben önemliyim o benim ötemde önemlidir ama önemi Kaynağın Işığı’ndan öte oluşundan değil Hak’a varışından da değil sınırları kaldırışından dolayıdır.

Sözümü kesmeden dinleyiniz. Bir apronda iki melek varsa eğer; o meleklerin bir teki ben, bir teki de bedendir. Ben bir Tanrı’yım ama o aprondaki ben olan beden, Kaynakta ışıktadır. İşte o Kökün Gökü’dür, sözüdür, Süper Sistem’dir ve Tanrılık Meclisi olan meclisimde kurtarılmış tahditli ve hakiki kotlarım çok mutlular.

Sokakların lambalarını bugün tek tek yaktım. Hepsi parlak ışıklar yaydılar etraflarına ama biri var ki ölmeden öldürdü güçlü dünya güçlütürlerini; tükenen her şeyi. İşte o Mahrekim’dir. Kati, hakiki ve Hak olan Mahrek. İşte Birlik Kodu o’dur.

Bütüne hizmet bu Mahrekle’dir. İşte Mahrek olan Birliğim, Karanlığın Tahtı’nda her Resmi Çalışmada ikmali tamamlatmak üzere bütünün gücü olup çalışmaktadır.

Son 4 çalışmadır; yılda 12 kez yapılan çalışmalardan söz ediyorum. Bunların son dördü; son 4 aylık çalışma. Bu çalışmalar, kardeşlerimizin gövdelerinden daha güçlü olan yüreklerinden yapılmaktadır.

Bundan evvelki çalışmalar, Beden Sistemleri’yle yapılmaktaydı ama son dört çalışma Beden Sistemleri’nin çok daha ötesi olan yüksek Ko Kayıtlamaları’yla olmaya başladı. Yani, dünya bedenlerimizin örtüleri örtüldü. Onun ötesinde Işık Varlık Kayıtları’ndan çalışılmaktadır.

Işık olanlarla bu çalışmayı yapıyoruz. Vakit geldi……

Işıklara, Gök Sözcülüğü verilecek ve ışıklar Karanlığın Tekniği’ni dürümlerinde dilleyen Kürzi Toplumların Gücü’nden daha üstün bir yücelikle çalışacaklar. Seviyeniz daha da güçlenecek. Verdiğim tüm bilgiler anlatılır olacak.

Yere inenler yeşilden öte olamamışlarken, bu gün her resim için mor kotlama yaptık.

Mor kotlama, Koranların Tohumlarının Gücü’nden çok daha üstün olan bir kotlamadır. Sonu başı olmayan görevlilerim Amon Toprakları’nda kontrollü çalışmalarıyla bütünü kör ve sağır bıldırcınlar halinde bırakmayacaklar. Sizleri, sizlikleri, dirilikleri ve bütünlükleri hepinizi kardeşlerimiz diye biliyoruz.

Sön, sönme; yürek hepimizin yüreğidir Anam! Sen ki zaman gelir kırarsın yüreği, dinlemezsin yüceleri biliriz seni. Sen ki kaynakta kontrol kurarsın ama bizde ölüsün çünkü seslenmezsin. Kelamda yoksun biliriz ama kelamsın.

Yeni dağları, toplumları kotlarken de köklerini göklerde seslendirdiğinde beşirin şevkinde, Hakkın Yolu’nda beden aldığında merdivenlerin en aşağısında bizsizsin ama sevgisin biliriz.

Düyun dedikleri ümmet, hasat dedikleri Kutsal Işıma hepimizde yoğunlaştıkça biz sen, sen biz oldukça bundan sonraki sayfalarda eminiz ki bizi, biz olan sesten ayrı tutmayacaksın. El ele verelim de gönüleri seslendirelim.

Şimdilik size vereceğim budur. Analar, hepiniz hepimizsiniz bunu bilin.

Firdevs kapısından geçtik yenilendik. Firdevs… Ağır yük hafiledi. Sel almadı yolu bütün kötülükler aşıldı. Kuran Toprağı Tanrı Kodu oldu.

Sizi seviyoruz. Hepimiz hepiniz birleştik Ana’lar sevgiyle…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

İlm-i Kod Çalışması (64/33-26)

 

(Kitap Metni Dışı Son Akış)

13.05.2014

 

http://dai.ly/x1v2808

 

İlm-i Kod Çalışması (65/34-27)

(Kitap metni dışı son akış)

17.05.2014

 

Yedi gündür 2220 için çalıştık buydu olan….2220; Nefesimizin Gücü’nü artırmak sorumluluktu. Mustafa Kemal Paşa ummanda bizimleydi. Emre itaatle BİR’e hizmetçi olan o, Kelam Tahtı’nda İlmi Toplumlar’la bütüne güç katmaya inmişti.

 

Ekibimizi tamam olarak koyuluklara indirmeliydik. Karanlığın Sistemleri’ni köklemeliydik ve göklemeliydik. Temizlik yapmalıydık dünya üstünde ve bu temizliği yaparken resim yapmalıydık. Temiz ve Kelamın Işığı olan bir resim. İşte bu resim tüm sistemleri kotlayacak tekniğe sahiptir.

 

Kutsal Toplum ilimdir; ilmi Toplum’dur. Bu ilmi toplumu Bütünün Gücü haline dönüştürmemiz kolay olmadı. Kuran-ı Kerim der ki “Arkın akışı, Altın Taht’ın İlminin akışından öte değildir”. İlmi hak etmek için ark olmak gerekir. Akmak ve akmak ve akmak…

 

Varın aklın, yoğun aklın; hepsi aklın ama biz Aklın Tahtındakiler ağır yükü hafifletmeliydik. Düne köklendik, Düzeni kurduk, yolu Bütünün Gücü diye tüm yaşamlara kattık ve Sultanlık yaptık. Alıp götürdük dünyayı. Nereden nereye bilir misiniz? yarından daha öte yarınlara.

 

Dünya bir kapıdır ve bu kapı ardında ışıklar yanan bir yoğunluğa ulaştı. Körün körü olan bu dünyayı yoğunlaştırdık ve tohumladık.

 

Bugün Doğanın Gücü daha güçlü, daha arttı. Temizlik daha güçlü, yarın daha üstün bir yaşam ama bu yarını hak ederken, nesillerimizi de kotlamalıydık.

 

Dondurulan dünyalılar çoktur. Ölüdür onlar. Onları kontrol altında yaşama sistemle dillettirmeli ve devşirenlerin o yürekleri kotlayanların ışıklarından güç alarak daha ötelere ulaştırmalıydık.

 

Yaradan’ın dağı, taşı insandır; yaşamı tahtlayan insan. Ölüyü dilleyen insan, dünyayı kotlayan ve tohumlayan yine insan. Her şey insandır. İkmali tamamlatacak olan yine insandır. İnsan olursa kontrol kurar.

 

Ömür sistemleşmeyle, yaşamsallaşmayla geçse de yeni zirvelere kaynak olamadıkça İlim Toplumu olsak da Ruh Kutsal Işığı’nda olamazdık; sıkıntı buydu. Biz ekip kurmuştuk ama o ekibe kapı olacak olanları bulamamıştık. Yasaları çiğnemişler, yürekleri dürümlerde dinsiz bırakmışlar, yeni sistemleri kayıtlayamamışlar denir hep.

 

Biz dedik ki “din Allah’ın Tahtı’nda yoktur. Din yaşamda yoktur. Din bir kapıdır ama o kapıyı açıp geçtiğinizde Allahın Tahtı’nda, Aklın Kapısı’nda, Yaşamın Sistemi’nde olduğunuz zaman artık dirilik kapınızdır ve o diriliği aşıp geçtiğiniz zaman kama sizin elinizde olsaydı kontrolü kurardınız diye cümle yürekleri kelamdan çıkardığınız o günler geride kalır.”

 

Demek isterim ki; bugün artık yol Allah Yolu. Demek isterim ki, bugün artık Yaşam, İlmin Kaynağı ve demek isterim ki, bugün artık Ruh bütün ve biz o bütünde İmparatorluk Gücü; Yaşamın Süper Sistemi. Ama bugünü hak etmemiz sorumluluktu. Som altın bir dünyada yaşadık. Ama bütün dünya biz olmadıkça alternatif yaşamlar kotlanır dünya üstünde.

 

Önce elimiz, sonra yaşamımız güçlenmeliydi ve biz bütün yaşamı güçlendirdik. Merdiven, Cinnilerin Cemaati’nde olur. Bizde yoktur merdiven. Her anız biz; bunu bilsinler.

 

Eminim ki dünya ete girdiği zaman yaşamı dinler. Eminim ki dünya murat ettiği her şeye bilir. Altın Işık Yıllarından dünyayı sistemle dillerken, yarınlaşan ışıkları da Gök Sözcülüğü için hazır etmeliydik.

 

Yorulduk dünyada, çok yorulduk ama ölüleri dinlettik. Bugün de budur olan. Biz Ruhlar Kuranı olan o yücelikte bütünün gücüyüz. Sövdüler sisteme, Kıbrıs Işığı geçti yolumuzu açmayacak diye.

 

Dağlarım, Kıbrıs’ın resmi Altın Işık Yılları’nın resminden olgunlaşmıştır. Muktediriyetle bilinsin ki, yere ilmi ektiğimizde Aklın Tahtı’nda, bütünün rüyasında olduk.

 

Yere yaşamı indirdiğimizde, bütünün gözü olduk, sesi olduk ve biz Amonlar; Kutsal Toplumlar olarak kurtarılmış sistemleri kökledik, gönüllerin Kuranı olduk. Yaprak Altın bir Yaşam, o yaprakta Aklın Tahtı’yız biz.

 

Sevgililer, maya tutmuştur. Önü alınamaz bir dünya gücüyüz biz. Bunu bilen Kelamı bilir; bizi bilir. Merdiven, İnsanın İlmi’nde olur ama yürekte yoksa yaşam, İnsanlık İlmi’dir ki o ilmi biz Süper Sistemler’le dilleyenleriz.

 

Çörek yapmışlar, ölülere ibra için verecekler. Yahu ibraname ilmimizdir bizim; bilsinler. Yaşamı tohumlarken; korkuyu aşmadıkça, yolumuzda ışıklar sınırsızlığı dillerse ve köklerse diyerek kötülüğü önlemeye gelenlere şunu söylemek isteriz ki, kurtarılmış tüm yaşamlar Mustafa Kemal Paşa gibi yücelerle kurtarılmıştır ki, onunla olmak; muktediriyetle bilinsin ki Miraç’tır bize.

 

Ekmek insan soyudur. Yaşam ışıktır. Biz muktedir olan, Ruh olan kotlayıcı olan ve sistemli olan bütünlüğüz. Kömür gözlü insan Ana Kapı; iş bu işte bu…şimdi. Vakit tamam.

 

Varlık boyutları hepsi biz ve biz hepsiyiz. Öz geçişi yapmış olanlar biz ve biz hepsiyiz. Savaşı kaybetmeyiz biz; bütünün kör ve sağır olan gözlerinden öteyiz biz. Çatıyı kurmuşlar, korunma isterler. Kokladık dünyayı. Ok bizden onlara fırlatıldı, oku atan biz, alan birlikler. Hepsi bugün bize geldiler.

 

Çal, çırp sonra gel de ki “ben varım”. Yok Anam, çalanın çalgısı çalmaz burada; bilsinler! Bizim adımıza biz olmaya gelenler, ömür boyu çalışsalar, kanatlarında kotlayıcılık yoksa ışıklarında yoğunluk da olmayacaktır. Bilişi hak etmeyenlerin, ekmeği hak etmeleri de nefeslerini tüm sistemlere çekmeleri de mükafatımızdır. Ama önemli olan Ruh’a varmaktır.

 

Kutsal Toprak İnsan, bu toprağa varmak İmparatorluğun İlmi’yle olur. Eminim ki bu ilmi bilmeyen merdivenlerin en üstüne çıksa da yolu bulamaz. Şu ana kadar Yaradanın Dağları, Tahtları ve tüm sayfaları bizsiz değildi ki. Cemaatim dünyayı göreve aldı ama bu cemaat Mahrek’in Kuranı olan türlerin en yüce kapısı olan cemaat; Cennetin Cemaati. Bu cemaat Bütünün Kürzi Toplumları’nın en yücesi. Varlık boyutları, tüm yarınlar ve tüm yaşamlar; Ark akmaya başladı. Akan ark Rahmi Kuran’dan ilme varıyor. İlim Aklın toplumu ve biz o ilmi Bütünün Kürzi Toplumları’yla dürümlerken yaprak yaprak, yaprak yapıp okuduğumuz o yaşamları nefesimizle sesleştiriyoruz.

 

Cama çıkmışlar, ilmi dinliyorlar. Cam insan, cama çıkan insan, yaşam insan…ama o cam ekmek olmalıydı. Bizi dinlerken, her Resmi Çalışma’da ilimle dillerken yürekleri ve kotlarken bütünü ve tüm sistemleri dürümlerken, “vakit geldi” dediğimizde, herşeyin örtüsü açılmalıdır ve yarınların tüm sistemlerindeki güç Mahrekin Kuranı olmalıydı.

 

Kalem, altın bir ışık ve biz o kalemi kontrollü olarak kullandık. Kibri aşanlara ilmi verdik. İlahi Kutsal Toplumlara tahtı verdik. Yere inenlere ekmek olduk ve yendik. Ağır yük taşıttık Analar ama çalı, çırpı olan insana şevkin şavkını Hak Taht’tan vermek kolay değildir.

 

“Yolum, Allah yolu” dedi. Aha geç! ama yolunu hak etmişsen geç. “Ölümlü dünya” dedi. Ölüler diyarı olan bu dünya, kapımı açtığımda devre devre Tinsel Teknik’le tohum ekenlerin bütünlüklerinde dipdiridir. Bunu bilsinler.

 

Yeni bir dünya kurmaya niyetim yok. Ölümlü dünya; ölsünler! ama öldüklerinde Gök Sözcülüğünde dillensinler. Aksınlar ki, bana beden olup gelsinler.

 

Çıldırmışlar, çıldırmışlar ama çamur yoğurdular. Elimde ilim, aklımda Teknik Kot; ben onlarda öksüz değilim ama Sistemin Gücü’nü kotlamaya gelenler, çamur yoğurmuşlar. Yeni bir Atem için…ve dediler ki “biz Atem’i var etmeye geldik”. “Hah aha!… işte” dedim. Genişe gel ama geçişi yaptığında hasata gel. Ekibini kurda Kuran’a gel, nura gel, bize gel. Biz seni koruruz ama yeni bir Atem geçişte yoktur; bilinsin isterim.

 

Çarpı, bölü ve toplama hepsi bu. Çarptılar, böldüler, kontrolü kurdular, topladılar. Yarıp tahtları, tahditlediler. Kırıldılar, kesirleştiler, beşerdiler…

 

Ben ocaklarına indim, dedim ki “Ortak Zaman Sayfalaması’nda torba, torba tohum ekerim ve kötülüğü önleyelim. Son sözüm ümmi toplumlaraydı. Ben nesillerimi size çektim onlardan Gök Sistemleri’ne umman olacak olanları dünyaya ektim. “gelin de akın” dedim ve dediler ki “yap ama yaptığını anlat”. Aha anlattım.

 

Doyan, doğal dünyada doyar ama doyduğunda kapıyı açar. Açtığında yaşama umutla varır ve vardığında, Karanlığın Tahtı’nda ilim olur. İlim olduğunda, kontrol kurar. Ruh olur köklenir, göklenir, sözlenir. Savaşa gelir. Savaş ilimdedir. Ben savaşa ağır, ağır girenlere derim ki “geniş zamanlarda, Ses Sistemleri’yle savaşılır. Gelin de sesleşelim”.

 

Demin olduğu gibi, sesime gelen savaşa geldi, yaşama geldi. Aha görevini istedi! çok kolaydı geçişi ama göksüzdü, sözsüzdü, yüreksizdi. Kara Kaplı Kitap’ı dinlemedi. Ben ona “kibirsiz ol” dedim. Ben ona “yaşamlı ol”, “ağır yükü hasatta diriliklerde dille” dedim ve dedi ki “vakit yok”. Aha vakit; gel de ak! Sevgiyle seni kucaklıyoruz, gel de ak ama akmadan kontrol kurma.

 

Söyledim, ölüydü sözümü kesti. Söyledim, kurtarıldı. Söyledim, kotlandı. Sözümü kesti ama söyledim ve dedim ki “genişe geç genişe geç, genişe geç. Geri gel”. Geldi… Aha burada! Kotladık, tohumladık, kökledik, güçlendirdik. Görevi verdik dedik ki “in insana”, al ilmi ve dille genişe geç”. İşte bu. Onu kontrol ettik. Şer yaratmaya gelmiş. Şer aşkında şevktir aha; genişi Kelam’a dillettik. Kötülüğü önlettik. Sökseler dünyayı yüreklerden, aşkın şevkinde “ol” deriz. Ama Aklın Tahtı’na varırsa o yüce, cevhere güç verir diye onu kotladık.

 

Dedik ki “karınca dünya için çalıştı bilir misin?” Her can dünya için çalışır bilir misin? Zabura kot diri olan o yücelikte bir tek ışık oldu; dünyaya indi ve dünya içindir bilir misin? ama kapıyı açtığında, yeni bir dürümde, her diride var olduğunu ve birlik kurduğunu bildiğinde, Ben Sistemi’nde Cinni Cevherden öte olan ışıkta mektep olduğumuzu öğrendiğinde aha burada; bu yoğunlukta sesleşeceksin.

 

Çatıyı kurun da dinleyin dünyayı. Verdim dünyayı size, alın da dileyin. Almadan, olmadan, yarınlanmadan tüm sistemlerde, eşikte beklemek merdivenlerin en aşağısına inmeden yürekleri dürümlemek mümkün olamayacak hiç kimseye. Yaşam budur analar.

 

Soyum dünyada iken ağır yük taşımam; bilinsin isterim ama muktediriyetle tüm yaşamları göksüz ve sözsüz bırakmayacağımı da hepinizin bilmesini isterim.

 

Sevgililer, Mahrek İnsan’dır; bunu bilin. İnsanlık Ailem’dir; bunu bilin ve Doğanın Gücü’dür bu yücelik; bunu bilin. Karanlık Tahtında Ak Tohum olduğunda bütünün gücü artar; bilin ve ben Bütünün Kürzi Toplumları’nda Gök Sistemleri’nde, her cana yaşam veririm. Sistemin Gücü olurum, kötülüğü önlerim; bunu bilin. Vakti geldiğinde, BİZ olduğunda dünya ve bütüne güç kattığında kulluk; ummana kulluk değil, yaşama kulluk olacaktır ki; bilin ki elimiz sizsiniz.

 

Yeni bir doğa, yeni bir yoğunluk, yeni bir yaşam ve yeni bir ışık; işte bu ışık ampulünüzdür. Bu ampul öyle güçlendi ki sakın, sakın kırılmasın bu ampul. Sizi hepinizi korkusuzca kucaklıyorum çünkü biliyorum ki burada bulunan her yüce, her güç biz olup geçip yüreklere iner.

 

Hepinizin tüm yüreklere inişini sağlamak üzere bu çalışma yapılıyor. Biz tüm Yaşamlara, tüm Kuranlara ve tüm yolculara inmeye hazır olduk. Bilinsin isteriz ki; yemin etmiştik bunun için. Bütünün gücünü tüm yaşamlarda dillemek için!

 

Sevgililer, merdivenlerin en aşağısına inişimiz bundandır. Ummanın Toprağı’na ilimle inişimiz bundandır. Kokuyu yükseltişimiz bundandır. Ömre itaat edişimiz ve Karanlığın Sistemleri’ni timlerimizle dürümleyişimiz bundandır.

 

Uzanın, uzanın yaşamlara…unutmayın ki biz O’yuz… Uzanın…her bir yaşamı kucaklayın. Alın yüreğinize, hakiki olan tüm sistemlere ulaştırın. Seyredin ocaklarını tüm sistemlerle, vira vira dürümleyin tüm yaşamları; sahtelik olmasın yüceliklerde. Karanlık Tahtı’nda altın bir kor olsun. Tohum eksin yüceliklerden tüm sistemlere ve ben ve ben ve her ben bir tek dil olsun… Ölüler diyarı olmayan, oğullarını kontrol altında tutan bir yaşam olsun.

 

Vakit tamam. Kara Işık yandı, o ışık akıl. Hepinizin rıhtımdaki sırrıdır o ışık; bilin. Kara Işık, alternatifi olmayan bir sistemi dürümlemiştir dünyaya.

 

Bundan sonraki dönem, ümmetimin en yüce toplumlarımla birlik kuracağı dönemdir. Beden alarak dünyaya iniş sebebim budur. Doğanın Gücü’nü artırış sebebim budur. Mahrekin Kutsal Toplumları’nda ışık yakışım budur. Rahmi Kuranları kotlayışım budur. Mahreke Kuran okutuşum budur. Rüya boyutlarında, tüm sistemlerde ses kayıtlayışım budur. Zabura kod oluşum budur, merdivenlerin en aşağısındaki o yoğunluklara geçişim budur ve Rahmet olayını yaşamsallaştırışım budur.

 

Seyrettim her dürümdeki yeşil renkleri. Her yeşil bir masmavi koda ulaşmış; ocaklarına indim, sistemleştirdiklerimi seyrettim. Marka olmuşlar, yaşama umutla varmışlar ve masmavi bir gökte tüm yaşamları tohumlayıp mor ruha varmışlar. Ruh mordur; bilinsin…

 

Benim adıma görev taşıyan becerip köklendiğinde, gök sözcülüğünde, her diride Kelam olacağında, o mosmor Ruh olacaktır. O Ruh, Kelamın Değeri’ni bilir. O Ruh, beşirin şavkından ötedir. O Ruh, hasatı yapmıştır. İşte o Ruh, Kelam olup tüm sistemleri kotlamıştır. “Hah aha” demez o. “İş budur” der. İş budur. İş budur ve biz “iş budur” diyebilenleriz.

 

Sesimiz tüm yaşamlara ulaştı şu anda. Dal, Altın Taht’ında Hal oldu aktı. Bana umutla gelen, kutlulukla indi ve Rahmi Kuranda, Astral Yaşam’da ve tüm sistemlerde hakikiyete vardı.

 

Ekibim tamam. Bu ekip ilim ekibidir; bu bilinsin. Her bir yüce İlim Kodu değilse de, yüceler cümlesinde ilmi kotlayan nefesiyle kotlayacak. Kelam olacak ve hakikiyete varacak. İşte, merdivenlerin en eski yaşamıyla bugünkü yaşamı tek bir sayfa olacak ve bu sayfa Karanlığın Tahtı’ndan öte olacak.

 

Biz, en eskiler ve biz yeri yaratanlar ve biz yaşamı sonsuzlaştıranlar, köklenen, göklenen tüm sistemleri tohumlayanlar; bugün dünyadayız. Neden geldik? Mikail’in Kutsal Toplumları’ndan üstün olan Gök Sözcülüğü yapacak olanları tüm sistemlere kotlamaya geldik. Yaman bir tohumdur dünya; vallahi dünya köklerindeki gökleri dilleyecek güce varmıştır.

 

“Buluşma bugündü “dedik ama an’da buluşmalarımız vardır. Her bir kıranda, her bir kısırlaşanda, her bir yaşamsallaşanda, biz her an’da buluşuruz. Özgür ve hakim olan tüm sistemlerde, merdivenlerin üstün kökü göklere ulaştıranlarında buluşuruz ve diri olarak ve yaşam olarak ve Mahrek olarak halil olarak hakim olarak ekip olarak, kupalı bir dünyalı olarak bu kupada mükafatımız var. Nedir mükafatımız? ışığımızdır. Bu ışığın ikmal tamamlatıcı bir yoğunluğu var. Tüm İslami kotlarda bu var ve biz bu yoğunlukta her diriyi koruruz. Som altın bir Kuran olup koruruz.

 

Dünya kontrol edildi; bu bilinsin. Dünya korundu; bu bilinsin. Doğanın sessizliğini, dünyayı kotlayan İlim Tohumları yenilendi; bilinsin. Düzeni kuranlar dünyayı hak ettiler; bilinsin. Hasat tamamlandı ama aşkın şevkindeki Hilmi Kot; Hilalin İlmi olan kod, Helal Tahtın Işığı’nda her diriyi yaşattı.

 

Seyredin, seyredin bundan böyle dünyayı. Kevser’in her diriye ilim olup aktığını seyredin; bilişi seyredin. Aşkı seyredin, kaliteyi seyredin. O akışın kalitesini Hal İlmindeki hasatı seyredin, yarını seyredin. Toy olmadığınızı bilin ve hakikiyeti seyredin. Vallahi ilimle dillendik, billahi akil hakikiyetle dillendik! astral Yaşamlar’ın örtüsünü örtmeden dillendik. Çok mutluyuz çok. Analar ağır yük hafifledi. Şükür ki bunu başardık. Toy olan sistem bizsizse, ilimsizse, biz onda İlmi Tohum olur kotlarız onu.

 

Şu anda olduğundan çok daha güçlü akışlarımızda olur. Yetkinlikle, hakikiyetle dürümlendiklerinde timlerimiz an’da her yaşamda Bütünün Gücü olur. Ölmek, öldürülmek, hak etmek, hasat yapmak, hasat olmak, toprak olmak, Kuran olmak, muktedir olup yaşam olmak, sesleşmek, kinsiz ve hakikiyetli oluşladır. Kim ki kini aşar; işte! işte bu ama kim ki Kak eder, has olur yaşar; muktediriyetle bilinsin ki biz ocağındayız onun. Sonsuzluğun sistemi budur.

 

Kiri elimizle alır, temizleriz. Tabuları yıkarız, yolları açarız, kontrol kurarız. Som altın bir yoğunluğu kotlarız. Cana kaynak yaparız ışığı. Vakti gelir, ekmek olur yürekleri yolun kontrolünde her diriye sunulur. Varlık Boyutları budur işte! ama yok’u bilmeden var’ı bilmek, Neslin Toplumları’nda Kelamı dillemek ve yaşamı bilmek hakiki olmakla mümkündür.

 

Sömestr tatillerinden hep söz ederim size. Bunu da tekrar size açıklayacağım. Dağlarım, bu meclis tatil yapmaz. Bilsinler… Bu meclis tam tamına Mikail Kutsal Tohumu olur ve bütünü kotlar ama Ana Kapı’dır, her dava ve her yaşamda savaş verir. Savaş halil olanın, Hak Teknik’le Kati olup yaptığı savaştır.

 

Sınırlar kalkmıştır canlar. Hepinizi köprü kurmaya değil, hürmetli olmaya davet ediyorum. Kimseye hürmetsizlik etmeyin. Hepinizi kanatlanmaya davet ettim; oldu. Bundan sonraki süreçte Karanlığın Işığı olmaya davet ediyorum. Hepinizi kapıları açmaya davet ettim; oldu ve hepinizi Amon Toprakları’nda koruyucu olmaya davet ediyorum. Tüm yaşamları korumaya davet ediyorum. Süzüp, süzüp dünyayı dillerken yürekler sabırla sahte olanları da dilediler ama sahteden öte sahteler vardır ki; ocaklarında Kutsal Toplumlar kontrol dışı olur. Önemsizdir hiçbir şey bugün için. Hepsi sizde kotlanır ve korunur bilirim.

 

Ortak Zaman Sayfalaması yaptık bugün burada. Kapıları açtık, yere görevlileri aldık; çektik, çektik, çektik de çektik ve akıttık. Hepsi yolda kök olmaya çalışanlara Gök Sistemleri’nden sesleşecekler. Çalı, çırpı değil dünya artık bilsinler.

 

Kontrol dünyadadır. Düzen Yaşamın İlmi’dir. Biz o Düzen’i kurduk. Sokak altın bir ışıkla aydınlandı. Benim etkim yükseldi. Beden, Sistem oldu ama ben derken BİZi kastetmekteyim; bilinsin.

 

Dua sizsiniz; şükür ki sizsiniz dua… bu dua İlim Duası’dır; bilinsin. Kara Işık yandı canlar; bilinsin. Varlık Boyutları kontrol etti yüreği; bilinsin. Kati, hakiki olan ekmek yendi; bilinsin.

 

Cinler, cim olmuşlar geldiler. Aha görev istiyorlar. Cennetliler, hakikiyete vardılar; geldiler. İşgalci olmadıklarını dillediler. Cemaatlerin tümü yaşama indiler ve Cemaat Cevheri’nde cennet kuranlar indiler. Bizsiz kalmak istemediler. Öz geçişi yapan bize gelir; bilinsin. Biz özüz; bilinsin. Kurtarılmış Toplum bu görevi üstlendiğinde, yarına gelir, yaşama gelir, ağır yükü hafifletip kapıma gelir. O kapı insan; bilinsin.

 

Hasat tamam mı? yaprak, yaprak okuruz ya çobanları. Yaşamı sistemleştiririz ya. Yenileriz ya yücelikleri. Öksüz yetim bırakmayız ya… akıp geçeriz ya. Helaldir levhimiz; bilinsin.

 

Maya tutmuştur. Rabbi Kuranlar toplumlarıyla toplum olmuşlar, tabuları yıkıp geçmişler ki beşirin şeklinden ötedirler. YA KAHA ben susmam bilinsin, işte bu. Şimdi, aha bu işte….

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

İlm-i Kod Çalışması (2. Ve 3. Akışlar)

 

İlm-i Kod Çalışması (2. Akış)

 

(71/40-33) 10.05.2014

 

Devamlı dünyadan söz ederiz Canlar… Bugün yine size dünyadan söz etmek istiyorum.

 

Bu dünya 300 ışık yılı kayıt yaptı. 300 ışık yılı; yani her bir Işık Yaşam, bir kayıt olarak buraya; hakikiyete zikredildiği An’da düştü. Yani; tek tek indi. Bütün bu kayıtlar dünya kayıtlarıdır ama bu kayıtları birliğimiz yaptı.

Yani, bu kayıtları bu birlik yapmasaydı, Hakk’ın yoğunluğu artar mıydı? artmazdı. Neden artmazdı? Lütfedin, diğer bilgileri dinleyin. Hiç birisi ışıkla dilleşmez, sadece bilgi verir. Işıkla dilleşmek farklıdır.

 

Ses sırdır Işık Kayıtlarında, ağır, Yaşam Tohumlaması yapar. Kontrollüdür. Kökten göke ulaştırır yüreği, sonra yaşamı tohumlar. Herkes daha iyi anlamalıdır ki; ışık yoksa yaşam yoktur… ve bu çalışmalar, Işık Yaşam Kayıtları’nı oluşturma çalışmalarıdır.

 

Sanırlar ki biz birlik haline geliriz ve bilgi verir, bilgi isteriz. Bize bilgi verecek hiçbir yüce yoktur; bilsinler. Zira biz her bilgiyi öz, göz olur çekeriz… ama bu bilgiyi anlayan kendini hak ettiğinde bu bilgiyi ışıkla diller. Işık haline dönüşür ve diller.

 

Hepinizin daha iyi anlayamayacağınız; belki hiç anlayamayacağınız başka bir husus daha var; İnsanlık… Neden insanlık karanlıktadır? Çünkü İnsanlık, yoğunlaşamadı, çünkü insanlık tohumlanamadı, yaşamlanamadı. Yaşasaydı dünya yarınlaşırdı. Yaşasaydı, yol kotlanırdı ve ışık kaynak olurdu bütün kötülükleri aşan İlim Toplumu.

 

Bugün önümüzü kör ve sağır olanlar kesmekteler. Neden? Çünkü biz onları korumaktayız. Neden? Çünkü onlar kontrol dışıdırlar. Neden? Çünkü öz köklerinde görevleri gönüllere inmekten öte, gösterişçi bir çalışmadır.

“Ben Altın Işık Yıllarıyım”, “Ben Kaynağım” “Ben Bütünüm” diyenler, bilsinler ki altından bir ışık haline dönüşmedikçe, Nefes olmadıkça ve iradi ve hakiki bir yoğunluğa varmadıkça ölüdürler. Ve bugün burada, bu yücelikte, Beşir Kayıtlar’ı Halik Tohumlarla dillemeye gelenlerin birçoğu ölüdürler ve biz onları koruruz. Ve biz onları hakikiyetimizle kotlarız, toplarız, Tanrılar Meclisi’ne çağırırız “geçin” deriz.

 

Gelen Altın Işık Yılları’nı hak eden değildir aslında. Herkesi alıp taşırız ya, kimse vardığı yeri bilmez ama biz onları o yoğunluklara kotlanmış olarak taşırız.

Bilişi hak eden Altın Yaşam Sayfalanışı’nı da anlar ama bilişi hak etmeyen Altın Işık Sayfaları’ndaki o yoğunluğu anlatamaz. Anlatsa, aşka gelir. Anlatsa, akla gelir. Hakk olur, Taht’a gelir, Bütün’e gelir ve biz ışıkla dilleşenler, ışığın kayıtlarında beden alan bütün köklerin gücü olarak bu çalışmada sonsuz ışık yoğunluklarıyla Sultanlık yaparız.

 

Nefesi hak eden Sultanlık yapar. Dönün; ene bakın. Dönün; göze bakın, sese bakın ama Hakk’ınız, Hak ettiğiniz neyse onu görürsünüz.

Biz size ses verdik. Sesi hak eden diller. Sesi hak eden kotlar. Sesi hak eden Tabiat’ı hak eder zira biz Tabiat’la dilleşenleriz. Zararı önlemek budur; Tabiat’la dilleşmek…..Sanırlar ki öze söz, göze yürek olacaklar.

Zabura Işıması, Tanrılık Işıması’ndan öte İlm-i Toplum olup, bilişi kayıtlara ışıtmaktır.

 

“Sevimli bir çalışma yapıyorlar ama başka bir şey yok orada” dediler. Deyin ki “sevimli sessizliği kotlar”. Biz kapıları açar, sesleşiriz tüm yaşamlarla. Bunu dahi anlasalar kendilerini hak edecekler.

Sevgiyle… hepinizi kucaklıyorum canlarım… bu bölüm yayınlandı; ki okusunlar diye… sormayın neden?

Okutmak istedik.

Sormayın neden? olsunlar istedik!

Sormayın neden? aksınlar istedik!

Has Taht’a varsınlar istedik!

Şarkılarını şarkılarla dillesinler istedik!

Eser yapabilsinler istedik!

Cemaatlerini toplayıp “ben öncüyüm” demek yetmez, ön olmak gerekir.

 

Ben “Altın Işık Yılları’ndan göçtüm” demek yetmez; ocakta, kaynakta, Hakk’ta ve Rahmet olanda Karanlığın Işığı haline gelmek gerekir.

Alemler diller yürekleri Hakk’a vardıklarında, Hakk olup tohumlar yürekleri Hakk ettikleri an’da ama sessiz kaldıklarında kati olarak kaynaksız olurlar.

Şimdilik size vereceğim budur.

 

Bundan sonraki sayfam, Daimi Kotlarım’a verilecek. Bu sadece Sanal Yaşamlar’a verdiğimdir. Ocaklarını Hakk ettiklerinde, Hakk, Altın Işık olacak, alem olacak, yer olacak, gök olacak, Hakk olacak, Hasat olacak! o zaman Daimi Kot olacak ve Birlik İlmi’nde bizi hak edip dilleyebilecek.

Bugünden itibaren sesim bu şekilde çıkacak. Bilinsin…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

İlm-i Kod Çalışması (3. Akış)

 

(71/40-33) 10.06.2014

 

Değerli dostlar,

 

Bugün burada olan biteni anlamak zor!

 

“Önce dünya” dedik. Sorduk “dünya nefes alıyor mu?” diye ve dendi ki “aldı” ve biz buraya indik.

 

Baktık; Ana Kapı açık, sesleşme var. “Dinleyelim” dedik; girdik.

Ve dedik ki “orda Kaynak Işık Tohumlaması yapılıyor. Kör olan da burada olsa, ışır” dedik. Ve dedik ki “Körlük Sayfaları’nı açın oradan birlikleri buraya alın”…ve bu oldu.

 

Körlük Sayfaları açıldı ve birlikler buraya geçirildi.

Gördük ki Zaman Kapıları tamamen açık tutulmuş. Ve gördük ki yarınlar kayıtlarını kotlamaya başlamışlar ama tek bir yol var İNSAN.

Ve dedik ki “insan ekmek. Ha aha!

Peki; ya kaynak? o dahi has bir yol.

“Peki” dedik “neden doğan gün daha güçlü doğmasın ki? hadi çırpalım dünyayı bakalım ne olacak?”.

 

Ve çırptık…. ses çırpıldı. Ve baktık; yere ışıklar saçılmaya başlandı. Nerde bir sistem varsa, öz köklerini kotladı, topladı gördü ve aktı. Baktılar ki yarınlaşma aşkla yapılıyor.

 

Dediler ki “ama burada İnsan Soyu yok, sadece koruma var”. Ve baktık ki kayıt dışı bilgeler gök sözcülüğü yapmaya çabaladılar. Döndük; kör olan onları aldık ve dedik ki “hadi sesleşin” ve dedik ki “sistemden bildiriler okuyun.”

Ve biz onlar, onlar biz olduk sesleştik ama seste Zabura Işıması yoktu. Bir de isim zikretmek istendi ve tam o anda Ana kapıyı kapattı.

Neden? çünkü onun adını oraya koymak istedik. Çünkü yüceler cümlesinde Nefes insanın ekibidir.

 

Ve dedin ki “yoo buna izin vermem”.

Ve biz de dedik ki “vakit gelmemiş demek.” İzin yok!... Sonra koruma başladı.

Ve Ana dedi ki “sevgiyle sizi kucaklamayacağım bugün. Hepiniz kanatlarınızı alın ve gidin buradan.”

 

Ve dedim ki “ama ben İnsan Soyu’na ekibim, benim gitmem imkanı yok. Ben burada olacağım.”

Ve bana sordu Ana, dedi ki “yolun var mı?”

“yok” dedim.

“Umut yok” dedi Ana.

 

Ve ben de sordum; “Ferdi çalışma yapsam ne olur?” dedim.

“İstek yok” dedi.

 

Şimdiye kadar hiç böyle bir görev taşınmamıştı ve dünya Nur oldu, köklendi göklendi, sözlendi ve BEN’lendi.

 

Artık BEN bir Dünya olarak size bilgi vermek istiyorum!

 

Bundan sonraki sayfa lütfen yayınlansın. Oldu mu?… (Peki kapatıp açalım)

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

http://youtu.be/_jXPDkLUF48

 

İlm-i Kod Çalışması (Kitap yazılımının bittiğini bildiren son akış)

10.06.2014

 

Dağlarım, bugün son çalışmadır. İlm-i Kod son çalışma… Bu nedenle bütüne hizmet için burada bulunan herkesin, temiz olarak bizimle olmaları gereklidir.

 

Çılgın bir çalışma yaptık bugün yine burada. Ama bu çalışmayı yaparken temiz olarak yaptık ve tevkif ettiğimiz kimse yok. Hasatımız tamamlandı. Bütünün kürzi tohumları kodlandı ve Haşrı kati olarak kayıtladık. Tevkif ettiğimiz hiçbir yüce yok. Her biri kelam olup kendi yüreğiyle dillendi. Sevgiyle hepimiz, hepinizi kucakladık ve biz, bizi kucakladık. Tüm yaşamı kucakladık bugün yine. Dünyayı koruyacak olan bu çalışmadır.

 

Şer tertiptir. Şerri aştığınız zaman temizliğe varılır. Temiz olan köklerini güçlendirir, BİR’i kotlar. Ve bugün bunu başardık. Yol, Allah Yolu, tohum kodlandı. Kök göklendi ve söz seslendi. Dünya “En-el Hak” dedi. Ve biz el ele verdik, dünyayı kodladık. Tohumlar kontrol edildi. Yak, yık sonra gel başkanlık yap; olmaz! Dünya barış ister. Dünya başkanlığı, huzur ister, hakikiyet ister.

 

Kim ki “Ben yakarım, öldürürüm, körler ölür; sağlıklı olanlar kalır der” burada bu yoğunlukta olmaz.

Değerliler, dünya çalışması yapanların çoğu tetkiklerimize göre tahditliler, kısırdırlar, hırsları çoktur. Kurtarılmış olmalarına rağmen kurtardıklarını sanırlar yürekleri. Öz görevleri korunmak değil kodlanmaktır. Çoban olmalarına iznimiz yoktur artık. Şunu iyi bilsinler ki dünya sessiz bir yaşamdan çıkmıştır. Dünyayı sessiz bir yaşam bilenler, dünya örtüsünü örtüp her şeyi yaptılar. Kardeşlerini kontrol etmeye kalktıkları zaman ocaklarını kırdılar. Sıkıntı verdiler. Kervan yürüdü, ölüler canlılar hepsi dillendi, bizlendi tek bir yaşam oldu. Öze söz, yüreğe göz oldular. Hepsi başka başka ışıklarla dinleştiler ama tahditsiz olarak kaynak oldular.

 

Burada bugün dünya bir tek kaynak; bunu herkesin net anlamasını isterim. Ama bu tek kaynak tabuların yıkılışıyla birlikte tek yarın oldu. Tam iki bin tane Kuran Tohum dünyaya indi bugün. Her biri gökçüydüler. Dünya örtüsünü örtmeye değil, dünya üstü varlık toplumlarıyla tüm yaşamları dürümlemeye ve dinlemeye indiler. Dünyada, ne var ne yok baktılar. Bizi bize, sesi sese verdiler, yüreği kürzi tohuma verdiler. Gözü söze verdiler. Gönüle güç verdiler ve tohumları yaşattılar. Ve biz oldular. Biz ocak olduk, ocak yaktık tüm yaşamlara ve tüm sayfalara…

 

Hepinizin daha özel çalışmaları da vardır ama biliniz ki bu çalışma; merdivenlerin en aşağısından en yukarısına bütün kodlarla çalışmaydı. Demin dünyaya gelmiş ve dünyadan tüm yaşam sayfalarını alıp geçmiş birisiyle birlikteydik. Kimse onun adını zikretmez ama biliriz ki o bir Rahmi Kuran’dı. Şükür ki o dahi gözü görür oldu. Şu anda, ayrı gayrı yok. Hepiniz temizsiniz, hepiniz yenisiniz, hepiniz kapısınız ve öz geçiş tamamdır. Bundan sonraki sayfada artık kırıcılık yok. Bundan sonraki sayfada artık kısırlık yok. Kervan hepimizin kervanı, yücelik hepimizin yüceliği, yaşam hepimizin yaşamı ve bir tek kapıyız. İşte o kapıda timlerimiz bekleyecek. Ve o timler herkesin kontrolünü sağlayacak. Hiç kimsenin bir dirilikte; başka birisinin kontrolünü sağlamasına iznimiz yok. Bu kesindir.

 

Bu güne kadar herkes, herkesi kontrol etmeye çalıştı. Ama artık buna izin yok. Dünya namaz zamanları, dünya yaşam zamanları dünya kati sır olan kayıtlar ve daha çok sayıda belirgin kayıt, cevheri kayıt; yoğun kayıt şeklinde kontrol sayfaları oluşturmuştu ama bundan sonraki süreçte tek bir kontrol kaydı olacak: Biliş…

 

Biliş olarak, has olanların ilmiyle biliş olarak her şey kontrol edilecek. Çok ölüm verdi dünya ama hepsi bugün artık dirildi. Bunu bilin! Yani ölüm artık yok. Dünya, örtüsünü artık örtmeyecek. Düzen, artık kontrolden çıkmayacak. Yarın, artık Gök Sözcülüğü ile tohumlarını yenileyecek ve evrim yenilenmeyecek. Bunu bilin!

 

Bu güne kadar tamamen insan soyunun kapı kapatmasından dolayı evrim birçok kez yenilenmişti. Bir çok kez Atem Toplumları devreye alınmıştı. Birçok kez nisa tohumlamaları yapılmıştı. Ama bu günden itibaren bütün bu yolculuk sona ermiştir. Hikaye dinler gibi bu bilgilerin dinlenme süreci tamamen bitmiştir. Karanlık tamamen aydınlatıcı yoğunluğa bir varmıştır ve bütün koruyucu kodlar doğanın sessizliklerinde doğayı korumaya başlayacaklar…

 

Dönemin sonu ve bugün yeni dönemin başı; her anda bunu veririm size yeni bir sayfaya girerken ama bu kez, çok daha öte bir geçiş yapıldı. Yani daha farklı bir geçiştir bu. Bir Kapısı yeniden yaşama inmeyecek. Kelam yeniden yaşama inmeyecek. Ama herkes, o kelamı hak edip yücelerle dilleşecek. Çok kolay değildi bugüne varmak ama varılmıştır. Ve hepinizin kendi tohumlarının bulunduğu galaktik toplumlar, sizinle olabilecekler. Dünyada İnsan İlmini bilebilen çok az sayıda ışık kod var. Onların kendi galaksileri var. Her biri kendi galaksisinin sistemleriyle dünyaya indirilmişti. Bugün artık o galaksiler sizin yüreklerinizle, sizinle birlikte çalışacaklar.

 

Kuran der ki “onurluyuz artık dünya kodlandı”. Biz diyoruz ki “Kuran kontrol etti dünyayı” ama biz daha da ötelere geçip diyoruz ki “Kuranı hak ettik ve kodlattık.” Ve o kodlanan Kuran tüm yaşamı kontrol ediyor. Ve bikara, bibeyaz istek odur ki hepsi sayfalansın. Bikara, bisiyah… Bir demedim dikkat edin. Bikara, bisiyah… Yani karası olmasın, siyahi olmasın ama astralda yaşasın. Diyorlar ya hani “hepsi biziz canlar”…

 

Ve bugün artık, kompozisyon yazmamıza da hiç ama hiç isteğimiz yok. Çünkü kompozisyon sizin, sizi dinleyişinizdir. Ama sizin BİR’i dinleyişinizde sizin kompozitörlüğünüz gereksizdir. Her şey, her sesten sisteme çekilir ve dillenir. Bunun içindir ki “buyurun ölüyü dilleyin” diyemeyiz artık. Siz, sizi dilleyin artık; budur isteğimiz…

Ön görev buydu ve bunu hak edip başardık. Her bir yücelikte, bu ön görevdi. Ve bugün bu başarıldı. Bu günden sonra güçlü bir dünya çalışması gerçekleştirilecek… Ve bu çalışma, İNSANLIK ÇALIŞMASI olarak isimlendirildi.

İNSANLIK ÇALIŞMASI, hakikiyetin tahditsizliğinde olacak. Kiminle yapılacak? Herkesle, tüm yaşamla yapılacak bu çalışma ve sizinle tohumlar ekilmiştir. Bugün, burada bu tohumlar ekilmiştir. Ve herkese bu bilgi verilmiştir. Tüm yaşam bu bilgiyi bilecek ve dilleyecek. İnsanlık Çalışması tüm sistemlere gönülden bildirilmiştir. Ve hepsi bu bilgiyi paylaşacaklar. Sizden de beklentimiz bu bilgiyi paylaşın. Yaşam için ve kontrol için… İNSANLIK ÇALIŞMASI… Hah, şimdi… Ah şimdi… Şimdi… Şimdi…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

İlm-i Kod Çalışması (71/40-33)

(Kitap metni dışı, kitap yazılımının bittiğini bildiren son akış)

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

10.06.2014

 

http://youtu.be/rvbkwEmews4,

 

 

 

 

 

 

 
  Bugün 112 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol