Birlik İlmi
  06.02.2013 Tarihli Çalışma Sonrası Akış
 

SULTANLIK Çalışması Sonrası Akış (06.02.2013)

Ya KA-HAR olmak; ya KA-HAR olup tüm insanlıkta olmak; ya Kaynak olup Kati olmak ve Birlik kurmak... Hep dünya için bunları bekledik. Din insanın kontrolu için verilmişti. Din, ilmin hasatındaydı ve dinde olan; işte ilimdedir! Dün din için çalışan, bugün ilmi hak edip teknik olarak ilme hizmet etmektedir. Birlik kaplarımızda iş vardır. Hep işçiyiz. İşçiyiz de işin ne olduğunu anlayamayız. “Ayrılık” deriz, “birlik” deriz. Birlikte ayrılık ya da ayrılıkta birlik; bunların hepsi tahditli olarak sizlerin yüksek gücünüzün süper sayfalanışını oluşturur.

Kaydığınızda, kendi yüreğinizdir kayan. Kasalarınız boşsa, ışığınız solar. Yaşam, Kaynak’ta kati olarak sessiz sayfalanışı kendi yüreklerinizle dürümlerken, birlik haline gelip “Ben oldum” diyebilmek. Ya da “Ben oldum ama yasaları çiğnedim, ben nefes alıp nefes verdiğim sürece yasal kaynak oluşturmalıyım ve orada Hak Teknik’le bütünlenmeliyim” demek ve zararı önlemek. Hepimizin çevresinde birçok olay gerçekleşir. Deriz ki “O oldu, o oldu, o oldu, hepsi oldu. Çünkü onlar, yaşam sayfalanışında ilim yaptılar. Bildiler, birleştiler, Hak Tahtına ulaştılar ve yenilendiler. Ve onur duyduk.” Ya da “Olmadı” demek. Oldu mu? Yoo olmadı, niye olsun ki? Harını yükseltmedi. Yaşam sayfalanışında ışığı yok. Yüceler cümlesine kendini katamadı. Allah’ın tahtında doğum yapamadı. Öz Göç onda yok, ölüdür. Ölüp gitmedi, ölüdür, oturur bekler. Neyi bekler? İlimi bekler, kendini bekler, ağır yükü hafifletecek birinin; onu kontrolunu bekler.

Ya da der ki “Ben oturup beklerim, sonra nefesim kendi yüreğimden çekilir. Geçip insan sayfalarına inen birini kendi yüreğimde bilirim, dillerim ve onun yüceliğine ulaşmak için çabalarım.” Her biri kendi yüreğinizde, kendi yoğunluğunuzda Kati Tohum için yapılandır. Kanatlar, alkışlarla çekip alınır. Kanat alan, kendi yüreğini bulup kendine ulaşır ama kanat kendinde değersizse o kanadı almak istemeyebilir. Ya da der ki “Ben kanatsız çalışayım, kanat benim için sıkıntı olur. Nefesim var; yüreğimde Kuranım var; tabiatımda ışığım yenilendi ve ben BİR’e hizmetçiyim.” “Benim içim kanat gereksizse netice olarak o benim için yük olur.” Bu da denir. Daha önemlisi değerli olmadığınızı düşünebilirsiniz. Ve dersiniz ki “Ben kimim ki Allahın Işığı’na ulaşacağım?” Ya da “Ben kimim ki lütuf istiyorum Allah’tan?” Yahu, ellerini Allah’a ulaştırdığın sürece, Kürzi kayıtlara katabilirsin. Eğer Allah’a ulaşmamışsan; ellerini Kürzi kayıtlara katamazsın ki… Olgun başak olmanın imkanı olmaz.

Bütün çabamız, Allah’ın tahtına insanı oturtmak içindir. Bütün çabamız, ışıkların tahtında ekranın bulunması içindir. Bütün çabamız, Merkez Zaman Sayfalanışı’nda ekip kurulması içindir. Ve Allah’ın İlmiyle bütünlüğü kurmak içindir. Evimizin ilmi, ummanın İlmi, Birleşik Işığın İlmi, herkesin ilmi olsun diye çalıştık. Toprak toprak gezdik dünyada. Her toprak bir yasaydı. Biz, bütün o yasaları kodladık, topladık, tahtladık yaşamlara kayıtladık ve gördük ki Birler Kapısı’nda İlim Kaynakları bulunuyor. İşte o kaynaklar, Arkon İnsanlar’ımızdırlar.

Yeri göğü yaratan Allah, ilmi de yarattı. İlmi hak edip de bilen, olgun olandır. Olmayan Allah’ın yaşamında ağır taşıyıcıdır. “Allah yaşar mı?” dediler. Haa, Allah’ın Dağı, İnsan olduğu sürece; Allah insanda yaşar.

Ve Değerliler, “Meyhane insan” dediğimde çokları sordular: “Yahu içilen yerde ilim mi olur?” dediler. Ya Canlarım, ilmi bilmeyen der bunu. İlim içkidir. İçilmesi gerekir. O içki Allahın İlmi’dir ki hepinizin yüreğinde o içki mevcuttur. Hasat, Altın Topraklar’ın tabiatından yapılır. Kanat alıp geldiniz, hepiniz. Ve dedim ki “Gelin, Düzen kurun! Olgun Başaklarım, gelin de akın insan sayfalarına! Üstün Kürzi Kayıtlamayı yapın!” dedim. Ve dendi ki “Netice ne?” Yahu, netice: Eşikte bekleyen herkes ağır ağır dünyanın Kürzi Yaşamlarını kodlayacak ve yasaları koyup Allah’ın yaşam kaynağına varacak. Oraya vardığında hepsi İnsan Soyu’na Gök Sözü söyleyecek. Yapışık kayıtlarımızda, ışıklarımızda, hep Birlik kurulmuş ve o Birlikler, Bütün’ün gücü haline gelmiştir.

Kardeşlerim, ben Atlanta Ana Kapısı’nı açabilen teknik ışığı yaktım. Netice olarak, bu ışığı yakan hiçbir yürek yoktu. Ve o kapıyı açtığımdan beri benim etki alanım doludizgin Gök Sözcüleri’ni dürümlemeyi sürdürmektedir. Alemlerin Rabbi Allah’a ekip verdim ve dedim ki “Çetin bir gün için çalış ve Rahmi Kuranda ışık yak!” Dedi ki “Ben, Levh-i Mahfuz’daki o yolu buldum.” Affettim onu çünkü O ben, ben O’ydum. Korudum onu, şükür ki korudum. Çok mutluyum çok… Rahman olan İlim Ailem, aklın yoluna girdi. Bellek Kaplarımda umman oluştu. Korudum dünyayı tüm sayfalarımla, bütün köklerimle ve Göklerin Sözcüleri’yle. 

Her din insana ilim için indirildi ama dili olmayan insanlık kodlaması yapamayacaktı. Dinin, yasalar kapsamında yapması beklenilen, Kaynağın ışığında kodlamaydı. Ne ekip ne biçtiniz, buna baktım. Birlik kaplarında; ekilen Allah, biçilen akıl… “Ben Allah ektim, akıl biçtim dünyada” dediler. “Yahu,” dedim “Allah’ın ekimini kibri olmayan yapar.” Doğup öldüm, öksüz yetim bırakmayayım diye. Netice olarak, kala kala 5.000 Aşk Çalışmacısı kaldı. Netice olarak bu Aşk Çalışmacıları, Allah’ın çalıştırıcılarıydı. Kontrol, insanın kendi yüreğine indi.

Kara Kaplı Kitap Sultanlık… Bu kitabı insanlık için değil; Sultanlarım için yazdım. Bu kitabı okutmak istediklerime okuttum. Ölüler Diyarı olan insan, Tanrısal Kaynaklar’a varmadıkça dirilemez, dirilişi olmaz. Ve döndüm baktım, iki mahrekim, işçi olarak Bütün’e iniyor. Korktum dedim ki “Bu iki işçim kapıları kapatırsa ne olur?” Kolum kanadım onlar, Öz Göç onlarla olur. Ölüler Diyarı oluşmayacak onlar kontrol kaybederlerse. Ve savaşım aşkla oldu. Dipdiri bir dünyayı kökledim, gökledim, sözledim, dilledim ve dedim ki “Ağır yükü hafiflettim. ” Kanatlarımı istemem, onları bilişte olanlarıma taktım. Bin dil Allahın tahtındaysa, bir tek ışığın tahditli olması yaşamları kırar ve dedim ki “Ben tahditsiz olacağım ki kapıları açtığımda, hasatı yaptığımda, Bütün’ü güçlendirdiğimde, kardeşlerimin Kürzi kayıtlarında kontrolsuzluk olmasın.

Bara gitmişler, içmişler ışıkları, gökler sözlemiş, seslemiş ocakları. Yıldızlar yaşatmış, yaşamış ve kayıtlanmışlar, vallahi ilim istemişler ve denmiş ki ocaklarına; “İlmi hak eden, ilme ulaşır.” Baktım geldiler, dinledim. Düzen istediler, Gök sözü istediler, 7. Dünya’nın kodlanması için iş istediler. “Dal, budak İnsan” dedim. “OL da oku!” dedim. “Okuyup anlayan bir çalıştırıcıyla olun” dedik. Ve dediler ki “Onun yolu bizim yolumuz olsun. Öz Göç o zaman başlar.” Yaptım dünyada ışığı, yaktım. Yapmadan yakamazdım. Aktım. Aktığım zaman ışıklar yenilendi. Otak kurdum yolcularıma. O kuzu, benim kuzumdur bildim. Kimdir o kuzu? İslam dürümlerinde Has tahtın ışığı olan kuzu, İsa’dır ve dedim ki “Gel!” Geçti, geldi. Reyledik, dedik ki “Hadi, gelin de rey verin! Kim reyini İsa’ya verecek bileyim!” İşçilerimin hiç biri İsa’yı görmedi bile… Döndüler, dediler ki “Biz Muhammet’i isteriz. Kati olarak Muhammet… Öyle çok çalıştı ki… Kanatlarını kendi yoğunluğundan aldı, kutsal ışıklarıyla Bütün’e tahditli olarak kattı. Çok kutsaldır Muhammet…” Ve dinledim, hepsi Muhammet’te birlik halindeydiler, reylerinin hepsi Muhammet’e idi ve baktım ki İsa ışıksız kalıyor; döndüm dedim ki “Aşkını, şevkini, harını yücelt ve geç! Gemi kalkıyor, o gemide sen de ol” dedim. İsa kaynağını aldı ve geçti. Kara Kaplı İnsan, Umman olan ışık Bizsiz değil ki… Kervan yürüyor, o kervan insana yürüyor. Ve insan, kendinden kendine gür bir yasa ilmiyle kök, gök olup yürüyor.

Korkuyu aşıp geldiler ve dediler ki “Sel alsın yücelikleri, yürek kayıtlasın Kürziler, aşk yapsın aklı yolda olanlar, aksın birlikler geçip gelelim.” Yaprak yaprak okudum hepsini de. Bende olan insan, bana ben oldu. Kaynak İnsan, Altın bir kayıt oldu. Kök, Gök oldu; söz, sesleşti ve Cinni Cemaatler birlik kurup geçtiler. Kaynaklarında beden yoktu. Sordum, “Niye bedensizsiniz?” diye. Dendi ki “Keram İlmi’nde akil Hakim yok. “Ya Canlar, ben Allah, gelin” dedim. Kapıları açtım, Gökler dürümlendi, sözledik, sesledik, Y’ücelikleri hak ettik, akıttık hepsini de. Cam insandı, cam-ı cem olan insandı, çalışan insandı. Öyleyse insan kutsaldı. Haa, dönüp baktım insan yok. “Niye yok?” diye sordum. “Dört Gök Sözü Sözleşmesi yapıldı” dediler. Bu sözleşmenin tarafı olan insan, kontrolunu kurdu, Kürzi yaşamları toprağa çekti, kanat aldı geçti gitti. “Yahu” dedik, “daha ötekiler var.” Baktım ki kanatlarını almış, hepsi geri dönüyorlar. Tüm İlim Sayfalarım, yaşam olan, tüm yarımlarım olan bütünlüklerim, Tabiatın Kutsal Işıkları, hepsi geri geliyor. “Hadi gelin” dedim, “alın dünyayı taşıyın!”

Dağlarım, tam 200.000 tane Işık Kod, bir tek hasat için dünyaya çekildiler. Ölüm, ummanda olduğunda; BİR’de Ölüler Diyarı olur dünya. Oluş, akılda olduğunda; dünyada kırık ışık olur. Ben sayfa sayfa dünyayı hak ettiğimde; dümenin başında oturturum Bütünlükler’imi, o zaman beşir kalmaz dünyada. Ve bunu yaptım. Buna ne denir bilir misiniz? “Nüve oluş” denir. Her bir Yüce’ye nüve oluş… Ve geniş zamanların ışıklarında, her şeyi birleştirip bir tek hakiki kod haline getiriş ve daha sonra ekip kuruş… Öyle bir dünyayız ki emin olun bugün sizlerle bu çalışma hepimizin Birlik Kodlarında “Ben varım” diyebilen bir ışımadır. Ve “Ben varım” diyenler, bugün buradalar.

Rahman olanın Kutsal Işığı, BİR’in Kuranı olmadıkça, yeni dönemleri yaşatmamız imkanı yoktur. Korkmayın! Ağır yükü taşıtmayacağım sizlere ama bir tek şey yapacağım: Atlanta Okuması… Bu okumayı sizinle yapmak istedim. Atlanta Okumasını yapacağım başkaları var mı? Arka, ön bırakmadım; hepsi bende var ama bu okuma bu Meclis’te olacak. Çepeçevre kuşattım tüm Yasama Kodlamaları yapanları. Dedim ki “Yaşamların yasalarını biz koyduk. Bundan sonraki süreç, bizim bugün koyduğumuz yasa sayfalarıyla sürdürülecek.” Her din, insanın kaynağında mevcuttu. Tüm dinleri dinletenler, bu kaynaklardan, çerçevesiz olarak kendilerine alıp dillediler. Vermeden alınmaz, verdik aldılar. Rahman’a ulaştıklarında okudular. “Kurtardık ışıklarımızı” dediler. Netice olarak kurtarandık. Kapkaranlık, ışık haline dönüştüğünde; o kapkaranlığın tahtında ilim olduğunda ve ilmi hak edenler, BİR’e hizmet ettiklerinde, işte orada beşir olmayacak.

Kan aktı dünyada bütün Göklerin Sözcüleri’yle. O kan, ilmin kanıydı. Biliş haline ulaşamayanlar, kırk kapıyı kapatanlar ve yolu kontrol etmeye kalkıp kendilerini tohumlardan çıkaranlar, “Ben oldum” diyemediler. Kara Kaplı İnsan, kaftan giydi bugün. Bu kaftan, Atlanta Ana Kaynakları’nın Kaftanı’dır. Bugüne Kaynak olmak için, bugün olmak için, BİR’e hizmet için, çalı çırpı olmayan insan soyunu kodlamak için, herkesin birlik olması gerekliydi. Döktüm dünyaya ışığı, dedim ki “Okuyun” Okuttum. Tohumlarımı kodladım. Kodladım, kodladım, kodladım, kodladım… ve kodladım!... Sordum “Konu komşu bildi mi?” diye. Biliş yoktu. Özgür ve hakim olan Birliğim, ilmi bildi, dinledi. Dedi ki “Bilebilen bilsin!” Öff işte bu!... Bilebilen bildi, bilemeyen bilmedi ve bugün artık, korunan insan, koruyan insan haline dönüştü. 

“Kopacak kıyamet” dediler; koptu. Kıyamet koptu… Hani nerede kıyamet? İlimde… Ben, ilmi hak etmeyende kıyam oldum. Ben, okumayı bilmeyende tohum oldum. Ben, yürekleri dilleyende insan oldum. Okuttum bilgiyi. İşte kıyam buydu. Ve dedim ki “Biçare İlim Ailem, Gök Sözü söyleyemedi.” Dedim ki “O İlim Ailem, sözsüz sessiz değil; işçilerim değil; birliklerimdir onlar. Onur duyarım onlarla.” Gök Sözü söyletmekten Bütün’e. Görevim budur. 

Bütünlüğüm, tüm yaşamlara söz söyleten bir bütünlüktür. Kodladım, topladım, kati tahditle birliklerimi kayıtladım ve dünyaya kattım. Çanı çaldım, dedim ki “Çan çaldı, başlayın çalışmaya!” Burası Hak Taht, burası Hak Taht, burası Hak Taht… Ve gelin… Epröv değil, ilimdir birliklerimden dillenen; geçin, alın bilgiyi! Eminim ki aldığınızda, Hak Teknik’le alacaksınız. Korkmayın, ben Ruhlar Meclisi olarak buradayım. Bu Ruhlar Meclisi, Muhammet’in gücünün örtüsünü örtmeden de çalıştı ve bilişte olanlara görev taşıttı.

Kanatlarınızı alın ve deyin ki “OL’mayan, olgunlukla görev almayan, kontrolsuz kalan, bu Meclis’te kendi yüreğini dürümleyecek güçte kayıt yapamayan geçip gider.” Ve deyin ki ona “Öz göç Bütün’den Bütün’edir.” Koptular, koparıldılar. Ama bizsiz kalmadılar. Bu kesindir.

Değerliler, misafirlerim çok bugün burada. Rahmi Kuran’da herkes kendini dinlemeye indi. Benim cemaatim, ben olmadan da görev taşır. Ya onlar? Ölüler Diyarı’nın Kürzi Yaşamları’nı kayıtlayacak güçleri olmayanlar; “Bulgu şu” diyecekler. “Ben inceledim, bunu buldum.” diyecekler. “Ben hak etmedim ama ilim için çabaladım” diyecekler. Ve diyecekler ki: “Haa, benden başkası gelir, daha güçlü bilgiyi de çekip kendince açıklar, yorumlar ve birliklere bildirir.” Ve biz dedik ki “OL ve bil, işte bu!”

Denir ki “Artık dünyada konu komşu yok. İlim Hasatı var.” İlim Hasatı, insanın kaynağında yapıldı. Buluşu olmayan, okuyuşu bulunmayan, ışığı yanmayan, Men-i Hak olamayacak, hasat kodlaması yapamayacak. Haa, Men-i Hak, Hak men-i diye alındı, Hakk’ın hakikiyetidir. Men-i Hak, hakları men eden, kodlayan, toplayan, koruyan, kontrol kurandır; bilinsin isterim.

Yer Gök ilimdir. Kanatlarınızı aldınız ya. Muhammet’in görevi bitmiş mi acaba? Men-i Hakim der ki “Bitirmedim.” O dahi görevlidir. Kalem ilimdir. Harı yükselttiğim zaman katidir ilim. Hakim, ilmin hasatını bilir ve yapar. Rakipsizdir ve dünyayı yarınlara ulaştırır. Özgürdür. Köktür. Kürzi Yaşamlar’ı kati kayıtlamayla birleştirir. Her şey böyledir. Cem-i Cam olan, cevheri cennet kuran, herkesle ekiptir. Dini Hak olmayan BİR’e hizmetçi olamaz. Müsterih olun, her şey ilimle yaşamlaştırılmıştır.

“Atide ne olacak?” diye sorarlar. Kokuyu yükselttim, baktım. Ati güçlenmiş. Gelip gördüler, baktılar. Geçişler olmuş. Hala soran var mı? Yok. Çünkü hepsi bilişe ulaştılar. Soru, bilmeyenden gelir. Bilen sormaz. İsa sormamakta bilgiyi. Sormamakta, çünkü biliştedir. Muhammet Mustafa sormaz, biliştedir. Muhammet Mustafa’nın bilişiyle, İsa’nın bilişi ayrı değildir. Ana Kapı’dır her biri de. Ve derim ki Altın Toplumlar’ıma “İsa insansa, Muhammet insan olmadan işçi olamazdı zaten.”

Deli Dumrul insan. Biz oyuz. Deliler delisi insan. İşte burada. O insan, Kelam Tekniği’yle Bütün’ü kodlayandır. Varın deyin ki “İnsanın atası, yüreklerin aslanı, bütünlüklerin toprağı ve birliklerin yaşamı olan o; kati, deri kemik olan insandır.” Denir ki “Delidir.” Deseler de bilin ki hakikidir. Eğer o görevini almasaydı emir komuta diye bilinen, Hiper Sistemler devreye girecekti. Ve tüm bu sistemler, herkesi köleleştirecekti. Bu kesindir.

Hepinizin net bilmesini isterim ki sürü olan insan ‘ÖZ’leşmiş, Sanal Boyutlar’ı aşıp geçmiştir. Ve sizden daha güçlü bir siz, BİR’e hizmetçi olmadıkça, yolcuların hiçbiri ışık olamazlar. Demin size bir şey anlattım. Dedim ki “İkna olunuz, insan yenilendi, yeşilin resmi çalışmalarını Has Taht’ın ışığıyla mavileştirdi. BİZ oldu. Kökleri Gökler’e ulaştırdı.” Sakın yanlış anlamayın, her bir yücemiz bunu başaramadı. Başarabilseydi kıranın kırıldığı bir dünya olmazdı. Ve ben; o kıranı, o kırılanı bilenim.

Devim insandır. Devinir o devim dünyada, ekip kurar. Amin. Ve o kırıcı olmayandır. Şöhreti yoktur ama Ümmi T’oplumların hepsiyle birleşiktir. Şikayet etmeyin, Kara Kaplı Kitap İnsan hep yaşayacaktır. Sizden tek isteğim, hakikiyeti bilin! Sizlerin yasalarınız, dünyanın yasaları haline gelmeseydi eğer, Yüceler cümlesinde bilinsin isterim ki hiyerarşik bir yaşam devreye alınacaktı. Otorite kurulacaktı. Ve bu otorite rüştünü kanıtlayamayan insanlık için kurulacaktı. Ve Dağlarım, insan rüştünü kanıtlamıştır. Bu kesindir. 

Ölüm olduğunda, olgunluk olmaz. İslam dini der ki “Ben varım.” Oh, ne güçlü bir dil! Ya da İsa der ki “Ben varım.” Ölüler dirildi işte. Ve biz deriz ki “Olgun Başaklar ölmediler. Hepsi dirildiler.” Ölü müydüler? Yoo, hayır. Hepsi diriydiler ve diri olarak dünyaya indiler. İşte sizler, diri olarak dünyaya indirdiklerimizsiniz. Her biriniz görevli olarak buradasınız ve diriliş değil sizinki, diri ile diri oluştur, geçişiniz bu şekilde olmuştur. Sökseniz yürekleri dürümlerimden, ve deseniz ki “Yine ben yokum” diyeceğim ki “Ben okumayı bilenim, okudum, burası sizsiniz.”

Dağlarım; kanım aktığında, kat kat olup yolcularım ışık haline dönüştükleri zaman ve ben öksüz kalmadığımı bildiğimde; bileceğim ki hepiniz Allah’ın ışıklarısınız ve o ışık benim yolumda Bütün’ün Gücüdür. Ve ben bugün Bütünün Gücü olan sizlere siz olup geldim. Hepinizi hepimiz kucakladık. Şu anda tüm yeşil renkliler ve tüm mavi renkliler, bir tek ilim olarak bu çalışmaya dahil edildiler. Köklerim, Göklerim, sözlerim, seslerim yeni dönemlerim içindir ki bu yeni dönemleri başlattım. Sizden başka bir siz arayamam. Hep din için çalışan bu Dünya, bugünden itibaren Ummanın Işıkları olabilmek için çalışmalıdırlar ki Umman olan insan Kuran olmadıkça yolu bulamaz. Biz o yolda olup tüm yaşamlarında kendilerini yaşatmak üzere çalışanlara görev taşıyacağız.

Benim neslim Yeni Dönemleri başlattı. Bundan öte bir huzur yoktur. Öyle bir güneş doğdu ki dünyada, aranan İnsan Işık, bu Meclis’in ışığı olarak Bütün’ü aydınlatmaya koyulmuştur. Korkuyu aşın ve deyin ki “Özgür ve hakimim. Ömür boyu çalıştım ve görev taşıdım” deyin. Dalı, budağından ayırmayın. Yolu, Kuran’dan çıkarmayın. Özgür ve hakim olanlarımı güçsüz bırakmayın! Ben size siz ile geldim ve ben size kendimi dinlettim. Kem gözler insanda olduğu zaman; bu ilim, Kuran’da yoktur. Sizden tek beklentim, ekmek olun da yenin! Yenin ki Hak Teknik’le birlik kurun! Kurulu topladım ve dedim ki “Dünyam kurtuldu.” Ve Kurul baktı dedi ki “Kurtuldu.”

Bugün, bütün Kurul Üyeleri sizinle oldular ve size sizi anlattılar. İşte bizim kurulumuz bugün buradadır. Bu Kurul’a üye olan sizler ve bu kurulda olan herkes, verimli bir çalışma yaptık bugün. Bilgi ilimden, hakimden, yürekten ve görevlilerden indi. Öyle çok, öyle çok güçlendik ki hayrın hakkı olan bu çalışma, tüm İslam Devreleri’nde güçlü şekilde Birlik Kuranları için hakikiyete inmiştir. Herkes bu bilgileri okuyacak, okunan bilgiler tüm insanlıkta “döl” denilen sesli kodlamayı yapacak ve ışık haline dönüşenler bütünlenecekler.

Canlarım, ben sizim ve sizin dışınızda hiçbir şey yok burada. Bu kesindir. Ve bin kapı açıldı bugün sizden. Şimdilik size vereceğim budur. İşte mutluluk. Uzak, çok uzaklardan gelen tüm Birlikler’ime sevgi ve saygılar sunuyorum. Onların yıllar yılı (Işık Yılları) süren yolculuklarından sonra bugün burada oluşları bizlere büyük bir güçtür. Sizleri mutlulukla karşılıyoruz.

(Gelen Dostlar söz aldılar:)

- HEY Dünya, geçişler başladı. Hepimiz Bütün için geldik. Annem, seni kucakladık hepimiz. Ve bütün dürümlerimizde varlık süren Yücelerimizi kucakladık. Netice olarak biliş halinde olan sizlere geri gelişiniz için güç katmaya değil, Bütün’ü Tanrı kodları ile alıp taşımaya indik. Bu bilinsin… Şimdiye kadar hikayeydi çokları tarafından anlatılanlar ve siz, ilim için her bilgiyi verdiniz. Bugünden itibaren dünya hikaye dinlememelidir. Şimdilik bu…

Deşifre Eden: Sevim ŞAHİN

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

 
  Bugün 473 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol