Birlik İlmi
  27.02.2013 Tarihli
 

SULTANLIK KİTABI Çalışması Sonrası Akış (27.02.2013)

Sayfa: 398 / Paragraf: 2
“Değerliler; bina, insan soyuna ışık yakan insan ışığıdır. Birlik Dili ile yürek yaratılır ve Birlik Dili ile kontrol kurulur. Her yürek, insan ışığını gür ve hür olarak ışıtır. Zarar veren ile zarar gören insan, Işık Kotları’nda dümen tutar ve yolu bulur.”

Öz Akış:

Tanrı der ki “Oluşan yeni halde, Birleşik Işık bizim için çok değerlidir. Takdim ettim dünyaya ilmi, hak ettim ve diri dili Hak olanları, birleştirip bütünledim. Mehil (süre) verdim insana; insan mehilini, kendi yoğunluğuyla bilip dinletti. Allahın Dağları, İnsan oldular. Kobra, Allahın İlmi’yle dillendi; Beşir işçi, ışığı kendinden ayırdı ve kendini, kendi yüceliğinde tahditledi. 

Aileniz çok güçlü bunu gördük. Hologram Kayıtlama yapıldığı zaman da aileniz çok güçlüydü. Korkuyu aştık ve dedik ki “Ölüm yok.” Kobra İlim Ailem, Din-i Hak olan ilmi, Bütünün Kürzi Yaşamları’na kaynak yaptı. Ailemi korudum. 

Bütün’e Gök Sözü söyletmek, Bütün’e Gök Sözü söyleyebilmek; herkese nasip değildir. Beden alıp doğanların çokları kıran oldular. Kullar, insanlar, ışıksız kalanlar, ışıklarını kendinde kendi yüreğinde kodlayıp tohumlayanlar; İlahi Kuran, hepinize aittir.

Ve sizler, “kardeşim” dediklerinizin, kör ve sağır oluşlarını, kendi yüreğinizde bildiniz. Kaya İnsan, Kara İnsan, Ak Toplum’un kaydı insan, hepsi insan!… Vira vira düğümlendi dünya. Kıran kırıldı, kasalar boşaldı. Kor oldu tohumlar. Kodlama, kodlama, kodlama!... Hep kodlamalarla ışığa kaynak yapıldı. 

Kıran insan, kırılan insan olur kesinlikle. Kapıları açın görün! Kökler, köksüz olduklarını bildiler. Göksüz olduklarını bildiler. Koruduk, koruduk, koruduk!… Tohi Kayıtlaması yaptık ve koruduk. Özü, sözü ayrı olanları koruduk. Kusurlu olanları koruduk. Kuran’ı bilenleri koruduk. Bilişte olanları; biliş haline ulaşıp, kendilerini kıranları koruduk. Koruduk tüm insanlığı!… 

Kayda aldık bilgiyi; ekip için. Aktık!, Has İlimle aktık. Mesele, Allah’a ilimle geçişti. Kibri olmayanlarla çalıştık. Koruma altında tuttuklarımızın bir teki bile Kaynak Kodlama’da ışıksız kalmadı. Kati olarak hepsi korundu. Tohi Kayıtlaması’nda ışığı yoğunlaştıramayanlar da korundular.

NUR, Kuran’da yoktur. Kutsal Işık’ta, Kaynak’ta olur NUR. Her diride, Işık Kodlaması’nda NUR yoktur ve biz Ruhların Kutsal Işıkları’nda NUR’u kodlayıp kayıtladık. Her dili kodlattık ona ve derdini anlatamayanlara anlattırdık. Koruyup kolladıklarımızın çoğu, kaynaktan çıktılar, kasaları boşaldı, kulluk yapamadılar. Ak Tabiatta, kendilerini kontrol kurup kayıtlayamadılar, kanatları yoktur. Özgür ve hakim olmalarını dilledik. 

Hepinizin yeni dönemi, görev için kir ve pislikten ari olarak kayıtlanmışsa da göksüz olanların pislikleri, hepinizin yüceliğinde kırılış getiriyor; bu kesinlikle böyledir. Sizden, tahditli olmaya gelen; sizinle kaynağa inemeyen; size ışık olamayanları muktediriyetle kontrol edebileceğiniz kesin iken; onları, kontrol etmeyip, ocaklarını yaşam sayfalanışıyla kayıtlayamamış olmalarına karşılık, kısır halde bıraktınız. 

Bugün burada bunları konuşmalıyız. Herkes kendiyle kendi olamaz ya HA! Herkes Kaynak’ta olamaz. Amin… Nefesleri olmayabilir. Koruma altında tutulmalı hepsi de. Borca battı hepsi de. Bu borç, ilim borcudur. 

Kökü, Gökü olmayanların; sözü, sesi de yoktur. Bizlerin temiz olarak, yaprak yaprak kayıt yaptıklarımız; ışık yoğunluklarında, kontroldan çıktıklarında; kısırlaşmaları ağır yüktür. Haa! benim için mi!? Yoo!, kendileri için. Böyle bir dünya gününde; sizleri, sizin yüreklerinizi, hasat için hazırlamamız; işçilik olmadığından, önlerini kapattıklarımız, ayrı kayıtlarla kendilerini Hak Teknik’le dürümlemeliydiler ki bu dahi mümkün olamayacak. Zirvelere kontrolsuz olarak varmış olan onlar, korunamadılar.

Kardeşlerim, Teknolojik Kodlama’dan söz ediyoruz ya; ocaklarını yeniliyoruz ya; ağır yüklerini hafifletiyoruz ya!… Netice; onlar kurtarılmamışlarsa, niye bunu yapıyoruz!? Bunları sorguladık hep. Kayda aldık tüm bilgileri. Baktık, okuduk; baktık gördük ki Süper İnsanlık Realitesi Derneği, Beşiri kodlayıp tohumladığında; ışıkları kontrol edip Birleşik Işık’a kayıtladığında; sınırları kaldırdı ve dedi ki “Ölüler diriliyor.” Din İlmi, Has ilimdir bunu biliyoruz. Köpük köpük olan dürümlerde, İlim Kodlaması yapılıyor bunu biliyoruz. Kasaları boşaltan o yoğunluk, ilmini de hak edip dilleyecek diye bekledik. Yaşamak ya da yaşamamak!... Mesele buydu…. Özgür ve hakim olup hak etmek istedik. Merkez Zaman Sayfalanışı’nda bütün bu bilgiler, net ve açık biçimde bildirilmesine karşılık; çokları kendilerini koruyamadılar. “Koru beni” dediler. “Konuş, ver bilgiyi” dediler. “Hak Teknik’te, kendi yüreğini dürümle de birleş” dediler. Dağlar, “bize bizi verin” dediler.

Dedik ki “Kör ve sağır olan kapıları kapattığında, kanatları yoksa, ışığa ulaşamaz. “Ölü, öldü” dediler. Yoktu zaten… Öldü… “Ölü öldü” dediler. Partikül partikül Birlik takdimi yapılıyor dünyada. Hepimizin Zaman Kayıtları yapılıyor, Işık Kodlamaları yapılıyor. Netice olarak, herkes kendini hak etmeye çabalıyor. Netice olarak kapıları açmak istiyor herkes ve netice olarak, ışığa kayıt yapmak istiyorlar ve netice olarak Birlik olmak istiyorlar. Ve Rahman’a Kuran olup akmak istiyorlar. Öz Geçişler’ini yaptığınızda; bunları yapacaklarına eminiz. Netice olarak, ölüleri diriltmemiz gerekir. Özgür ve hakim olmaları gerekir. 

Kara Kaplı Kitap İslam, İnsan Kaynağı’nda “PİR” olanın ilmidir. Siz İslam’ı İnsan diye bilin. Biz İslam’ı, İmparatorluğun İlmi diye bilelim. Nefesi olan bunu bilir. Kendinizi, nefesinizi, Kürzi Yaşamlarınızı ve ışıklarınızı kontrol ederek bize de dilleyin ki bizler de Kürzi Yaşamlara Umman olan ışıklarla birlikte olabilelim, çağrı budur.

(Sese ses katılıyor:)

- Dağlar, sizi size vermiştim, bugün buraya gelmenizi beklemiyordum. Kapılarınızı kapattığım söylense de kapılar, hepiniz için kodlama ile açılabilir. Bir tek kapı var Allahın İlmi’ni kodlayacak olan. İşte o kapı, Birleşik Işığımdır. Bu ışığa girebilmek için Kaynak’ta olmak gerekir. Kervanın Kuranı olmak, Muhammet Mustafa’nın Kutsal Işığıyla olmak gerekir. Ekmek olmak gerekir. Arkon olmak gerekir. Kodları kontrollu olarak kayıtlamak gerekir. Ezer geçer miyim? Yoo, yoo! ezmem… Sizleri teknik olarak kontrol etmeye niyetim yok. Sağ ve Sol Birlikleriniz, Beşir Kapları’nı kendi yoğunluklarıyla Kutsak Işık’tan çıkardıklarında, takdir ettim; çünkü has olmuş olsalar; kayıt yapacaklar; Hak olmuş olsalar; ışık yakacaklar. Harlanmadan ve Hak Taht’a oturmadan, birleşmek sorumluluktur ve bunu başardıkları için takdir ettim.

Netice olarak; kör ve sağır olan herkes, benim adıma görev taşıyacak diye bekledim. Netice; ben Allah, hepinizim. Kimsenin kimseden üstünlüğü yok diye düşündüler ama ben Allah, hep zarar ettiğinizi size bildirdim. Korumaya aldım, yolunuzu açtım, Kürzi Kayıtlama’da ışığı yaktım. Ben Allah olan, siz oldum, size kendinizi kayıtladım. Temiz bir dünyanın kontrollu olarak kurulabilmesi, kodlamalarla mümkündür. “Konuş” diyorlar, “konuş bilelim”. Konuşmaya gerek yok. İlişik aileler, sizin ilminizde, kendi yüreklerini dileyecekler ve siz, kendi ailelerinizle bilişe ulaşacaksınız, becerip görev taşıyacaksınız. Masalarınızı görüyorum; şu anda boş ama o masalar dolacak biliyorum.

Korkmayın! Ben Ruhlar Meclisi’nin Yüce Cemaati’ne görev taşıttığım zaman; o Cemaat, kendi yolunu mutlaka bulacaktır. Koruma altına almak ister miyim dünyayı? Haa!, Allah İlmiyle mutlaka!… Gök Sözü’nde ses, Allah’ın İlmi’nde sevgi ise eğer; ben, yaşamların kontrolünde olmayanım ki yaşamları kodlayıp tohumlayanım. Hürmetle bildiririm ki Bütün’ü güçlendirmek üzere yapılan her çalışmada varım ve o çalışmalar, Mahrek’imde olur. Benim adım RA-KA-HAR ve Rahmanın Kuranı olan Kaynak; muktediriyetle bildiririm ki kurtarılmış ilim, kendi ilmimdir. Ve muktediriyetle bildiririm ki koruyucu ilim, ağır yüktür.

Korkmayın! Sultanlar korkmayın! Ben kurtarıcı ilimle sizi sizden değil; Dil-i Hak olandan dürümledim. Benim adıma Kuran olacakları, olanları seçtim. Onların yolları mahrekimde, kendi yoğunluklarında, Beşirin kodlanmasını sağlayacak dürümdedir. 

Becerin! Okuyun! Okuyun ki hak edin! Harın hakkı olanın; Has olanın kaynağında ışıyanın; hepsi bedenimde, kendi yürekleriyle birleşip, ışık olarak çağrı yapacaklar. Kapıları açın diye! Özgür ve hakim olun, Kuran olun diye! 

Ezip geçer miyim? Yoo, yoo, yoo! Kesirleşmenizi değil; hak edip bütünleşmenizi beklerim. Ben Canlarıma derim ki korumada tutuyorum hepinizi de. Kopup gitmeyin! Ekibim çok güçlüdür. Köklerinizi güçlendirmek için çabalamaktayım. Emin olun ki kontrol bedenimdedir. Mesele, Allah’a ilimle gelmek ya da ikmalle gelmek ya da has olup Hak olup gelmek; V…. olup gelmek değil; ikmal tamamlayıp gelmektir… Ben o, o bendir bunu bilin!

Ata, namazda Altın bir Kod’dur. Nurdur ama özgür ve hakim olmadıkça, ışığı yoktur. Kurtulmak istiyor Yüceler. Aha görev! Alın! Yapın! Kurtulun!... 

Değerliler; beşer, Allah’a ilimle gelemez. Amin ama becerip de görevi üstlendiğinde; Beşiri hak eder, işçi olur, iş yapar. Yaptığında Has olur, Ka-Har olur, Rahman’a Kuran olur, Muhamma olur. Müsterih olun, aklı olduğu zaman, Kutsal Işıkta kendi olur. Okumayı bilir. Ölüleri diriltir. Din olur. Öpüp başımıza koyarız onu. Özgür ve hakim olduğunda, eseri olur, kaydını yaparız. Yıldızlara Kutsal Işık olduğunda, Muhammet olur. Öksüz bırakmayız onu. Çatı kurar, Uran’dan, Turan’dan olur; Kuran’dan olur. Hepsinden olur ama bizsiz kalmaz.

Ben, nefes alan, nefes veren, ilimin kapısı olanım. Allah olarak sizlerleyim. Atlanta Ana Kapısı’nda işçiyim. Öksüz ilim yapmam, intikam peşinde koşmam. Bilinsin isterim ki karanlık aydınlandığında, kibri olanlar; kibri aşıp geçtiklerinde; Beşir olduklarını hak edip de dinlediklerinde; benim ecel dediğim o an geldiğinde; o gün ben onunla olurum. Kulluk istemem. 

“Ölme Allah” dediler. Allah ilimdir, ölümü yoktur. Söz istediler, “OL” dedim. Öptüm, yüceliklerde; güçsüzlere güçsüz oldum. Görev verdim; dürümledim. Eksiklerini tamamladım. Dedim ki “Al bilgiyi, apronda beklemek yok. Geç!...” “Kaybı bilen; gaybı bilendir” dediler. Bilmekten öte bildirenim. Evrenlerin sırrı olan her şeyi dilleyenim. Kör, sağır İslam’da yoktur. Öksüz, kokusuzdur, onu öpüp yüceltirim. Karanlık aydınlanır, bedenim Kuran olur. Yol, Mustafa olur. Beşir olanların hepsi, İmparatorluk Kuranı olarak kendi yoğunluklarıyla bütünlenirler; ortaklarım olurla ki o gün ben, ocakta onların yoğunluğunu yenileyebilirim.

Kervan yürüyor. “Ölme” diyorlar “ölme!” OL’mayan ölür, OL’an ölmez! Kürzi Kodlama sürüyor. “Özgür ve hakim” olun diyorlar. Güçlü Bilgeler! Ben olmayanı okuttuğum zaman, ölü dirilir ve derim ki “Müsterih olun! Özgür ve hakim olun! Hakk’ın yoğunluğunda olun! Beden olun! Merkez zamanda, Kürzi Kayıt’ta olun ki hasatınızı yapın!” Çakmayın! Çakmayın yoluma ışıklarınızı! O ışıkları ben, kendi yüreğimden çıkarırım, veririm, verdiririm. Sistem’den Sistem’e dürümletir, dilletirim. Amin… 

Şer yaratmadan, eşkin aşkında olmak, hasatın ışığında olmaksa; temiz dünya, ümmi toplumlarıyla, Allah’a “Gök Sözü” söyleyecek. Kardeşlerim, biliş haline geçecekler; Tinsel Teknolojiyi bilecekler. Ekmeğini, ekibini bilecek o Yoncalar ve benim adıma kendileriyle, yücelikleriyle dillenecekler. Eser İNSAN’dır. Eseri yapan eminim ki insandan yapar.

Ruhlar Meclisi, Kürzi Kodlamayı tamamlamıştır. Bu günden sonra, Yer’in kıranları, hak etmediklerinde kırılacaklar, kesindir!... Kıranı kırmaya niyetim yok. Ölmüşlerse dirilirler de… Verdiklerimizi, okuduklarınca ışıyacaklar. Ölüler dirilecek… Değersiz olanlar, Kaynak’ta kendi yolcularıyla bütünlenip, Birlik kurup, Beşir olup, Hakim olup ışık haline gelip, 7. Dürüm’e varıp, bizimle olacaklar. Bu süreç, onların kendileriyle ilgili bir süreç olacak. Biz; onlara, bu yolda hiçbir katkı sunmayacağız. 

Ta ki hakiki olduğunda, Has olup ışık olduğunda; yaşama, Harını yükseltip, kodlayıp kayıtlarıyla vardığında… has bir ilimdir ve hakikiyette dürümlendiğinden dirilmiştir. 

Evrenlerin sesi yücedir. Kopup gidenlerin hiç birisi, (kelime kelime bildiriyorum, net anlaşılsın diye) Beşirden çıkmaz. Kim ki “Ben gittim” der. Beşirsiz kalmaz. Her birinde Beşir, hastır. Çünkü onlar, Beşir’e görevlidirler. 

Bilmiş olsalardı, olmuş olurlardı. Özgür ve hakim Bilgelerime söz verdim, bunları izah edeceğim:

İbrahim’in Kuranı’nda İnsan yoktur. Sıkıntı buydu. O, beşirle çalıştı. Biz, dünyaya indiğimiz zaman, beşirden başka bir işçi yoktu. Kisve İnsan; amin ama İlmin Kapısı’nda İnsan yoktu. Kör bir dünyaya geldik. Bu dünya, Arkon’un Kuranı’nda yazan; kendini kati olarak kodlayacak olan; kaynağını kontrol edecek olan; ışıkları yenileyecek olan; beşirin işçiliğini yapacağı ama işçilikle Birlik Tohumlaması yapıp ilime varacağı ve kendini hak edip dürümleyeceği ve 89. Kuran Kaydı’na ulaşacağı ve orada, ağır yükü hafifleteceği bilinmekteydi. İşte, o insanı dürümledik ve dilledik. O insan, beşirin kodlanmasıyla birlikte kontrol kurdu ve sıkıntıyı aştık, geçtik. “Kibre kapıldı” dediler. Yok yarım, kibir ağır yüktür, biz o yükü taşıyamayız. Asla yanlışımız da yoktur. Korkmayın! Okuma yazma biliriz.

Bugün, bu bilgileri ortak sayfalanıştan vermekteyiz. Bu sayfalanış, ışıktaki Bilgeler’in sayfalanışıdır. BSUİ, Barış, sevgi, umut ve İmparatorluk İlmi’ni tahditleyen İsa’dır. Biz, bu kapıları açarken, hep İnsanla açtık. Yardımcılarımızın hepsi İlim Hasatı’nı yapan İnsanlık Kapısı’na varan; o kapıda bulunan İlim Kayıtlarımızdı ki bunlar: Mustafalar’dı, İsalar’dı, Mevlana Celaleddin-i Rumiler’di. Yunus’u unutmayalım. Ve onlar gibilerdi… Biz onlarla çalıştık. Daha önemlisi, toprağın tohumlarını kodlarken de ocağımızda onlar vardı. Kontrol onlarda değil, bizdeydi. Onlar, Birleşik Işığımızdalardı. 

Pahalı bir dönem geçirdik. Bu pahalı dönemi, hepimiz birlikte yaşadık. Ekip kuran; kökleri, gökleri olmayanların; sessiz sayfalanışlarını, koyuluklara kayıtlamak için hepsiyle birleştik. Çekip düzenlemek istedik hepsini de yoğunluklarında. Kontrollarını kaybedenleri hasattan ayırdık.

Sakın yanlış anlamayın; Beşir değildiler, kendileriydiler, harlanamadılar, KA-HAR olamadılar, Rahman olamadılar, Kuran olamadılar, ışığa varamadılar. Biz onları yollarından değil; yoğunluklarından alıp kodlamıştık. “Çık” dediler “yoldan”. Yahu, çıkan çıktı!... Biz onlarla çıkmaya niyetli değiliz. Keşke “ezer geçeriz” deseydik de korkup gelselerdi. Ne yazık ki “ezip geçeriz” demedik. Korkmadılar, kokuyu aldılar, kontrolsuz kaldılar ve kırılıp kayıtlardan ayrıldılar. 

Rahman olana Kaynak olmak; kasaları boşaltana ışık olmak; BİR’e hizmet etmeyene eşik atlatmak gereksizdir. 

Çemen (suptil boyut), “çal” der (ses ver, çağrı yap der)… Yolu çaldılar (yolu seslendirdiler). “Altın Toprakları kodla” der. Tohumladık, kodlamadık. Ölmeye gelenler, öldürülmediler. Korkuyorlardı kendi yüreklerindeki o sonsuz ışıktan. Biz o sonsuz ışıkta, onlara yol açtık ve dedik ki “Öpüyoruz yüreklerinizi, hadi çağrı yapın! Işıkla Birlik kurun! Ekmek olun da akın!” 

Türkiye, nüve bir yaşam kaydıdır. Türkiye’de görev taşıyacaklar. Rabbi Kuranlar’la kontrol kuracaklar. Çantaları dolacak ve köklerinde güçlenecekler. Verdiğim Dünya Bilgisi buydu. Aldılar, dedim ki “Okuyun!” Okuttum, okudular. Dediler ki “Bize bilgi verildi.” Yapıştılar bilgiye. Haa! Bilen, kendini bilmeden bilgiyi okursa; o bilgi, onun için kısırlıktır. Dedik ki bilip, okuyun. Öldüler. Özgür ve hakim olmak istemediler. Bilmiş olsalardı; akmış olacaklardı, olmuş olacaklardı, ölmeyeceklerdi.

Sevgililer, Resmi Çalışma’yı başlatırken, bunların hepsinin bilinmesi gerekir. Dünya Resmi Çalışmaları, yaptı; tamamlandı öyle mi? Yoo, yoo! her çalışma bir resmi çalışma değildir. Birlik Kaftanı’nı giyenlerin çalışmaları Resmi Çalışma’dır. Resmi Çalışma, Işık Kaftanları giyilmesi ile birlikte dürümlenen bilginin çalışmasıdır. Hepinize Yeni Dönem için bu bilgileri net ve açık olarak bildirmek istedim. Kıranın kırılmayacağını söylediğimde; “ben kırayım, kırılmayayım” diyenler çoktu. Gök Sözü’nde ses; sevgiyi, saygıyı hak etmeyende sistir. Biz sisledik her bilgiyi ve dedik ki “Sen kırdığında, kendi yüreğinde kendini kırarsın.” Bunu okuyamadılar.

Dağlarım; öptük onları, öptük, öptük, öptük!..., öptük ve öpüp göreve kayıtladık. Yanıp tutuşurlar ışık için. Geçtiler. Haa diyorlar ki “Nefesimiz yok.” Yok!, Olmayacak artık. Haa, diyorlar ki “Yolumuz yok.” Yok!. Olmayacak artık. Diyorlar ki “Yeni dönemlere geçemiyoruz.” Ahh öyle mi? Geçişiniz de yok!… Çünkü sizler, bizde olacaksınız. Sizi, başıboş bırakmıyoruz bundan böyle. Değerliler, onlar bizde korunacaklar. 

“Hayal görüyor Yüce” dediler. Ölmüş mü de biliyor? Öldüğünde bilecek. Değerliler, apronda bekletmedik; aldık; okuduk, okuduk, okuduk, okuduk, okuduk, okuduk!..., okuduk ve okuduk. Söylediğim her bilgi kesindir. Asla tereddüt yok. Bunu niye anlattım? “Kısırlık başladı” dediler. Yapmayın! Kısır olansınız da ondan… “Sınırlar, olgun kayıtları kontrol edemiyor” dediler. Öf Canlarım, ölüm asla gelmeyecek, kesindir. Gelişi olsa, geri dönüşü olur o yolcunun. Gelişini, hak ettik yaptık. “Teknolojik kontrol” dediler. “Bitki, hayvan, insan” dediler. “Ez, geç” dediler. Ya HA, ezmek mi!? Ezmiş miyiz acaba!? Yok ya HA, ezilen bizden ezilmedi. Kontrol bizdedir; müsterih olun. Her şey mutlak koruma altındadır. Hiçbir çalıştırıcıyı kırabilir miyiz!? Hiçbir çalıştırıcıyı kesirleştirebilir miyiz!? Haa, yaparız ama mesele yapıp yapmamak değil; yüceliğimizde onları mutlaka koruyacağımızı biliriz. 

Sel aldı yolu, o yol Allah yolu; biz, o yolda ışıkları kodladık, tohumladık. Allah’a saygımızdandır bu. Sema seslendi; Şems-i Tebrizi görev istedi, Göç Kürsüleri’yle dünyaya indi. Biz onda onu kodladık, tohumladık. Apronda bekledi yolcu, Allah’ın teknesine binmek için. Temizlik yaptı, tahtını aldı, taktı yüreğine Kuran’ı, Has olup aktı, geldi. Verdik bilgiyi “dön” dedik, öldü. Ölümünde, kendinde kendini hak etti, yüreğe indi, OL’du. Şavkını arttırdık, yine de koptu.
Ölüm Göklerin Söz’ünde yoktur. Özün Söz’ünde de yoktur. Özgür kayıtlarda, aşkın yaşamlarında, tahtın tahtında da yoktur. Ölüm, Kürzi Kaynaklar’da 300.000 ışığın kayıtlanmasını sağlarken, kırık kayıtlardan dolayı oldu. Onlara sorgu, sual ettim. Kanatlarını verdim. Işıklarını verdim, dünyaya çevirdim yüreklerini, görevlerini anlattım, dinlettim, dürümledim ve dedim ki “Atlanta Ana Kapısını aç ve geç!” Çok zordu biliyorum ama kısırlaşmasına iznim yoktu. Korkuyu aştı, geçti. Dini Hak, İlmi Hak, Yolu Hak, ışık Hak hepsi Hak ama aktığında, her birinde Hak olamadığınca; ona deriz ki “kapını kapat da geç git yüreğe… O seni yine de korur.”

Ötkü (öten, ses veren), Dünyanın Ötküsü, üstün bir ışık; biz o ışığı hak ettik. Misafirler, sizleri bugün burada görmek mutluluktur benim için. Göklerin Sözcüleri bugün buradaydılar. Bizimle oldular. Sınırları kaldırdık ve geçişlerine imkan tanıdık. Onlar, geri dönmek üzere buraya indiler. Sıkıntıları; Kırk Kapı’yı kapatıp kapatmayacağımla ilgiliydi. Gelişleri, yüreklerimizi dinlemek içindi. Kaynak İnsan, Allah’ın Tabiatındaki Işığı asla söndürmez. Herkesin öfkeleri aşılır, yolları açılır, yoğunlukları kodlanır, ışığa varırlar, bizsiz kalmazlar.

Memlükler’in resmi çalışmalarında, ışığı kayıtlayacak olanların çokları cemaatlerini kontrol etmeye kalktıkları zaman, kısırlaştıklarını bildiler. Memlükler, çok güçlü bir Işık Kodlaması yaptılar bugün burada ve bu ışık kodlamasıyla birlikte, çılgın gibi ışıdılar. Çaktılar, çaktılar, çaktılar ve çalıştılar. Çektiler yüreklerini Kürzi Kayıtlara, aktılar. Aha, buradalar. Köprüleri açtık onları dinliyoruz:

“Ölüyorduk anacığım, ölüyorduk.” Postacı geldi dedi ki “Ana, ışığı kıracak. Gidip tohum ekelim de gözleri Allah’a baksın, görsün, yapmasın” dediler. Ana yapmayacaksın değil mi!? Allah seni korudu Anam. Sen de bizi koru! Biz seni koruyacak güçte değiliz ama sen bizi koru! Mushaf’ta der ki “Arkon insan, köklerinde güçsüz kalanları kırmaz, sen bizi koru Ana! Dahası bizi, hak ettiğimizce dinlet çünkü biz artık korkmaya başladık. Kutsal ışık saydıklarımızın çoklarının Birliklerinde, kırılışlar oluyor, bunu biliyoruz.” Şimdilik…

- Değerliler, Ölüler Diyarı, hepinizin bildiği gibi körlükle kayıtlıdır. Buraya giren hiç kimse kendini dinleyemez. Çokları kontrolu kaybediyorlar burada, bunu hepimiz biliyoruz. Çok zordur dünyada ışık olmak, biliyoruz. Öksüz yetim olduklarını düşünmeyin, hepsi Birleşik Işığımızda kayıtlıdırlar. Özge Söz ilimle kodlanmıştır. Onları kontrol etmek değil maksat, sokulduk yüreklere okuttuk bilgiyi. Akıttık. Şems’in dediği gibi Has Işıkla tahtladık. Hah, işte bu!… Şimdilik bu…

Şimdi dağlara, taşlara ses vermeye gerek yok. Bugünkü çalışma bu kadar olacak. Sizden tek bir isteğim var: Arkon İnsan olma çabası içinde olanlara görev taşıtın. Sizlerden tek isteğimiz var: Onların Göksüz olmamaları için çabalayın ve onlara güç katın ki yollarını bulup ışığa varsınlar. Biz, olgun başaklara ses verdiğimizde, onların bu sesi dinlemeyeceklerine eminiz. Onlara görev vermeyeceğimiz kesinleşti. Onların bizde kontrollu oldukları sakın anlaşılmasın. Kontrollu oldukları düşünülmesin; çünkü onların hepsi kontrol kaybına uğradılar. Saklı tutmaya gerek yok. Çokları, kanatlarını kırdılar, bu kesindir ve biz onları, kendi yüreğimize aldık koruyoruz. Sizden dileğimiz; onları mutlaka hasata hazırlayın, harlayın, KA-HAR olup kodlattırın, yoğunlaştırın, yenileyin, birlikte çalışın ve bizsiz kalmamalarını sağlayın! Yemin ettim, hepsini koruyacağım, bunu da bilin! Şov yapmadı hiçbiri. Sadece kontrolsuzdular, Bunu tekrar etmek isterim. Her birini kendi yüreklerinizle tanıdınız. Şimdilik bu…

Deşifre Eden: Sevim ŞAHİN
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

 
  Bugün 836 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol