Birlik İlmi
  BETA KÜRZİ YAŞAM SİSTEMLEŞMESİ (10)
 
BETA KÜRZİ YAŞAM SİSTEMLEŞMESİ (10)
10.09.2014
Daha güçlü ve daha ışıklı bir yaşam için herkes ışığını dünyaya çekti. Biz yolu açtık. Bu yol, Altın Işık Yolu’dur. Dünya yeni bir resim yapıyor. İlmin Işık Resmi… Bu resmi hak edenler; BİR’e, birliğe ışık olabiliyorlar. Sözüm İnsan Işık’adır ki hak ettik ve has olduk. Köle bir dünya, köklendi ve tüm Sistemler ile birleşti. Ve biz, dünyayı hak ettik.
Var! ya da var!... Ama var!... Olmayan, sistemde olamayandır. Oğullar, bizi hak ettiğinizi biliyoruz. Bizi, Hak İlmi ile hak olup dürümleyen; her şeyi, beşir ışıklardan güç alıp yapar.
Sizler, dünyayı hak ettiğiniz için birleşebildiniz. Darboğazdan geçti dünya. Dünya bir çıldırıştaydı. Dünya üzerinde kodlanmış olan nefes sayfaları, tohum olarak kelama indi ve dünyayı hak etti. Düzeni kurduk dürümledik ve güçlendik. Dünya yaşamın tahtına vardı. Dümen başına oturan herkes, bu yoğun çalışma ile kontrol kurdu. Şimdiye kadar her dirinin; kelama, ilme varacağı beklenmekte iken tüm yaşam, kelama ve ilme vardı. Buyurun! unutulan her resimde Hak olan cevher, görevini oğulları ile devraldı.
Bütün kültler, Düzen Kurucu olarak yaşayan ışıkların yarattığıdır. Tüm kültler, dünyayı kayıtlayan cevheriler tarafında yaratılmıştır. O yaşam kayıtlarında, her bilgi vardır. Sistemin ilmini hak edip bilenler, dünyayı hak edip dillerler. Dün cennette güç kaybı vardı. Bu gün cevherde görevliler var.
Bilin ki Dünya, Nur Kuran oldu ve tüm yaşam için ışık haline geçti. Düzen kuruldu. Tüm yaşam sayfalandı.
Kibirli olanlar yarınlara kaynak olamazlar. Türlerin hepsi kibir sayfalarını kontrol etmiş olmalarına rağmen insan kayıtlarınde hep kibir vardır. Kibir, yarını tohumlayanlarda olduğunda, dünya korunamaz. Çekip götürürüz tüm insanlığı ve dilleriz. Kimler kibirlendiler, kimler kanatlandılar izleriz. Onların çoğu kendilerini tohum olarak yaşama indirmek isteyenlerdir. Kök güç olup yarınlaşmak isterler. Ve deriz ki sizi hak etmek isteriz ama sizin yaşama inmeniz kelam olmanız ve kibri aşmanız gerekir.
Çokları çok özel güçler olmalarına rağmen kil ve kum olup yaşadılar. Bir tek Kaynak Tohum, doğanın nesilleri ile kayıt yaptı. O, bizi bize kapı yaptı. Hepimizin yaşama inişinde büyük rolü vardır. Ada Kapıları’nda toplum tohumu oldu. Körün körü olan bir dünyaya, görev alıp girdi. Onu biz, Can Tartı diye dilledik. İnkar edilemeyen bir yaşama görev taşıdı. Çok mutluyuz ki hak ettik ve onun yüreğine vardık. Onun Kuran’ında ışık yaktık. Ocak yaktık. Enanda ve yaşam sayfalarında onun ruhu olan Birlik kayıtlaması yaparak çatıyı oluşturduk. Kutsal Işık yaşama indi. Ve biz o biliş halinde olan Birlik ile çalıştık.
Dere aktığında, o dere, timlerimizi Birlik Kayıtları’ndan Işık Kodları’na götürür. O derede yıkanan kim varsa yerkürenin nikahında bulunur. Bu nikah, levhinin ışığının yaşama indirdiği, hulusi yaşam sırrı olan kayıtların, itibarlı tohumları olan Birlikler ile kıyılır.
İtibarı ve hakikiyeti olan Birlikler, tüm yaşamlara tohum ekerler. Onlar yol olurlar ve kendi yürekleri ile hak ettiklerini tüm yaşamlara çekerler. Onları hak etmek ve zamanı tohumlamak hepimizi kodlamak, İlm-i Ko olup sayfalamaktır.
Cennetten ilim ile kodlanmış halde dünyaya göç eden çokları vardır. Tüm yaşamları ile cevheri güç kayıtlarlar ve ocak yakarlar. Onların Nur Kuranları, Hak Teknik ile yaşamı tohumlarken, kelama inen Birlikler, onlar ile çalışırlar. İşte dünyanın tohum ekmesi bu şekilde gerçekleşir.
Şimdiye kadar herkes, Kaynak Işık ile çalıştı. Buyurun! bütün merdivenler, Kaynak Işık haline gelen tüm sayfalara dayandı ve oralara çıkışlar gerçekleşti. Teknik olarak yapılan çalışmalar bu şekilde tahditsiz bir şekl-i hakiki olarak gerçekleşirken, teknik tohumlama da oldu. Dünyanın nefesi güçlendi. Ve zaman tartısında, yaşam soyu kodlandı.
Biz dünyayı kelam ile kodlarken, yeni bir Sistem Çalışmasını başlatıyoruz. Yeni bir Sistem Çalışması… Bu çalışmaya alacaklarımız olacak. Buyurun onların kayıtlarını yapın!... Kırk Işık Kapısı kapandığında, yerde görevliler güç kaydı yapıp yeri kodlarken, yeni bir Sessiz Zaman Sayfası’na ulaşılır. Oradan yeni bir yarına varılır. Özen, çalışıp görev taşırken, Yürek İlmi ile gerçekleşmelidir. Özen, çalışıp yoğunluğu tohumlarken, hak edilmelidir. Özen olmazsa, yaşam olmaz. Buyurun özenle çalışın.
Sizi dinliyelim ve sizinle birlikte çalışalım. Aha başarılar diliyoruz sizlere. Şimdiye kadar BİR olup verdik bilgiyi. Şimdi sizi dinleyelim. Siz, tahditsiz olarak sesleşin ve sizinle dürümlenelim. Amin…
(Açıklamlarımız:)
-Can sizi dinledik. Biz sizdeydik ama sizin yolunuzu kontrol altına almalıydık. Dinledik sizi. Vakit geldi hak edin ve hasat olun istedik. Baktık ki hak etmişsiniz yaşama inmeniz gerekti ve sizi yaşama çektik. Buyurun dinleyin bizi! Hak etmiş olmanız, bizleşmeniz, sizin ışığınızın yoğunlaşması demek olmadığından; savaşa, başka başka yaşam sayfalarında devam ederiz ama bugün sizi dillemek; bizi, hak ettiğimiz o yüceliğe taşımaz. Sizden tek beklentim var. Dünyayı tohum olarak yaşama indirirken biliş ile indirdiğimizi bilin. Buraya gelişiniz, bizi birleşik yaşam sayfalarında dinlemek içinse, sizi dillemek bizi bizden ayrı tuttu. Buyurun sizin çıkışınızı yapmalıyım. Sonra yer kükrediğinde yaşama çekileceksiniz. Şimdilik… Aha şimdi. Şimdi…
Cana, nefese görev verdik. Aktık!... Aha aktık!... Sana ve senin yüreğine aktık. Ey Dağlarım, Altın Tanrı insan ve zaman, yol… Seviyemiz yükseliyor. Bütün mesele görevi hak etmektir. Cemaatimiz güçleniyor. Türkiye’de görev taşıyan her diriyi dilleyebiliyoruz. Çok özel bir dünya çalışması yapılıyor. Bu çalışmada herkes ışık haline dönüşüyor. Tüm yaşam, ışığında kodlanıyor. Bütün mesele kodlanan ışığın yaşamı tohumlamasıdır.
Tohumu ektik ve hakikiyetin, nefsi hak edip yoğunlaşışını has ışıkta dilledik. Önü görülmeyen bir çalışma yok. Sizinle çok güçlendik. Şimdiye kadar yapılmayan bir çalışma yapılıyor. Bu çalışma ile tüm yaşam tohumlanıyor. Sizinle yapılan çalışmalar, tahditsiz olarak diri yüreklere çekiliyor. Tüm insanlık, bu yoğun çalışmayı kelam olup dilliyor. Böylelikle her yerde bilgi, Hak İlmi ile alınıyor ve dilleniyor. Bu yoğun ışık, bir Işık Kaynak… Bu Işık Kaynak, tin ve diri yüreğini cevheri olup yaşama indiriliyor. Sözler, sesler hakkiyetin cevherini oluşturuyor. Hakkın yoğunluğu artıyor. Bu yoğunlukta her cevher güçleniyor.
Şükür ki hak ettik. Hak ilmi ile hasat yaptık. Yapılan hasat, insan soyunun Nuh Tufanı’nı önlemesidir. Yürüyen dünya, çürüyen yaşam, bugün ışık yaşama dönüşmüştür ve yaşam koşmaktadır. Ağır yük hafiflemiştir. Şimdiye kadar kibirle çalışanlar, artık kil ve kum olmadan ışık olduklarını hak edip anladıklarında, türlenen nüve olan her bir cevher ile çalışacaklar.
Sözlerimin her bir kelimesinde, nikah kıyarım yarınlaşanlara. O nikah ile Tanrı olur kontrol kurarım. Bütün Amonlar, toplu olarak bu yoğun çağrıları duyup geçtiklerinde, türlenen her bir cevhere görev taşırım. Unutmayın ki dünya, Kuran’dır. Okunduğunda kodlanmış hale gelir. O Kuran, okunmaktadır.
Bu gün dünyayı okuduk. Okurken ışıkla okuduk. Okunan her şey ilimdir. Kimse kendini Din İlmi’nden ışık çeken olarak düşünmesin. Hepimiz, kelamdan ilme vardık ve ışık haline dönüştük. Süper Sistemleşme, bu şekilde önümüzü görebilmemiz için ışığını Halik İlme çekti.
Sonsuz Işık Kapıları açtık. Her bir kapıda İmparator Ruh vardı. O ruh ile çalıştık. O ruh, bilişi hak etmiş olan Yaşam Sistemleri’nin nüve olan Kuranı’ydı. Bilişi hak edenler bizi hak ettiler.
Yoğun bir çalışmanın neticesinde doğum hadisesi gerçekleşti. Değerliler, doğanın ışığı tüm yaşama yeni bir cevher olarak girmiştir. Bu yoğun cevher, hepimizi göreve almıştır. Bütüne hizmet, ilme hizmet ve Zabura Yaşam Sayfaları olarak görev taşımak mümkün olacak.
Ulular Diyarı, dünyayı izlemekte. Düzen’i kuranları; insan sırrını bilenleri izlemekte. Bizi, bizden ışık olup, cennet kayıtlarına, tanımadan taşıyan o yürekleri izlemekte. Bizden güç alan; bizi yarınlaştıran cümle yürekleri izlemekte ve zamanı hak etmekte. Aha köklerimiz güçlenmiştir.
Yorulmayın biz burdayız. Dünyalılar yorulmayın ışığımız dünyadadır. Büyük güçlükleri aştık. Yaşamı, toplumları, tohumları koruduk. Yoğun sesleşmeler ile can ışıkları yaşattık. Koruyucu olan her kim varsa, göreve alındı.
Altın, nefsi aşan ışığa denir. Altın Tanrı, resim yapana denir. Her diri yolcu, yüceliğinde ressamdır. O kelam olur resmolur. Onun yolunda nesilleri olur. O bir rahmettir. Bütün mesele, onun yolunu Gök Sistemleri ile açmaktır.
Misafirler, dünyaya gelişiniz bizleri mutlandırmaktadır. Ama geçiş gemileriniz, artık yüreğimize giremez. Çünkü öz görev, zamanın nefesindedir. Şimdilik size vereceğim budur. Buyurun dinleyin ve dilleyin ki hakiki olanlar, bütün kütleleri ile yoğunluklarında Yer Kürzi Yaşamı’nı sayfalasınlar ve Zinnur olup kodlansınlar. O gün geldiğinde tabular yıkılır. O gün görevliler, her bir Resmi Yaşam Sayfası’nda ışık haline geçerler.
Su yu su ki si… Su yu sü ki si… Astral Yaşam Sayfalaması yaptık. Aha burda... Amonlar ve Hatonlar, ilme geldiklerinde hepimiz hakikiyetimizle onlarda oluruz. Şükür ki olduk…
Ata, anayı hak eder; ana atayı hak eder. Yaradan, yaratılanı hak eder. Ana, evladını; evlat, anasını. Ata evladını, evlat atasını… Her şey bu şekilde kodlanır. Hakka varan, anaya varır. Akıp geçer. Haliktir. Akla varan; anadan, atadan aşıp geçer yoğunluklarında nura varır. Astral Yaşam olur. Öz görevi hak eder alır.
Büyük Güç oluştuğunda, her kim varsa o Güç, onların bir tek ışığında olur. O ışık, tüm yaşamın sırrı olur. Bütün mesele o sırrı bilmek ve o sır ile kodlanmaktır.
Turkuaz Işık, insana kül olma ışığıdır. Turkuaz Işık, ilme vardığında, oyun oynanmaz o yücelikte. Ağır yük artık hafiflemeye başlar. Turkuaz, nefsi aşıp geçende, kul olanda ve tohum ekende Ana Kapı’dır. Murad ettiğiniz her ne varsa o yoğunda, o yoğunlukta ışığa kaydedilir ve ışık kaydı ile her ne isterseniz hak edip var edersiniz. O Yücelikte, her ne isterseniz, boş olmadığı sürece Hak İlmi ile Var İlm-i Tohum’da ekip yaşatırsınız. Sizden size, İlmi Ko halinde nefis bir cevher iner. O yoğunlukta, artık cennet kurabilirsiniz. Sizden beklentimiz, cemaatler olan cevheriler ile cennetleri hak edip başarı ile gerçekleştirin, kurun. O zaman siz bizi, biz sizi hak etmiş oluruz.
Şimdiye kadar duayla dilediniz. Aha geçin bunu… Artık Altın Tanrı olup var edin. “OL” diyerek ve oldurun. Oldurun ki kodlayın yürekleri. “OL” deyin. İşte bu… Aha bu…
Canlar, Altın Tanrı “OL” dedi. Ama olan nefes ile olmalıdır. Ol demek, yeşili hak etmektir. Ama moru hak etmek oldurmaktır. Hadi oldurun!… Ben, beni hak ettim. Var ettim. Al tartıyı tart… Var mıyım? Varım. Sıkıntı yok… Peki “OL” dedik mi? Yooo!... Ben “OL” demem; oldururum. Aha bu… İşte bu… Şimdilik… Aha şimdi…
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ
 
  Bugün 27 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol