Birlik İlmi
  KAYNAK KAYIT (3)
 

ALTIN ÇAĞ KAYNAK KAYIT (3)
01.07.2013

Can Yaşamlar’a Kuran olan ışık, yaşamlara kaynak olan katiyet. Kati hakikiyet… Aha geçtik!... Zaman, Sultanlığın kaydıdır. O, Kuran olur; Birlik kurar ve Can Taht’a kendi yoğunluğunu oturtur. Okumayı sökenler, o Cevheri Yaşam’a kati olarak kaynak olurlar. Rahman olan ve zaman olan her yürek, oyun oynamadan ışığı kayıtlar. 

Sakın yanlış anlaşılmasın; sizi, hepinizi yarınlarda “Kök Güç” olarak görmek dileğindeyiz. Zirvelere umman olan; tüm yarınları kayıtlayan sizi, zirvelerde görmek istemekteyiz. Buyurun! ağır yük hafifliyor. Zaman Kuranı, tohum olarak Bütün’e ekilmiştir. Olgun Başaklar seçilirken, hepinizin kati hakikiyeti tohumlara yüklenmektedir.

Yeşilin üstündeki yeşilde yeni bir yeşil olur. Onun üstündeki yeşil, daha güçlü bir yeşil olur. Tüm yeşiller tertiplenir yeni bir yaşam sayfalaması olur. Üzerinde Kuran olan bir yaşam sayfalaması… O sayfalamada, diri yürekler, “Kök Güç” olarak bulunurlar. 

Erdiğiniz yer, kendi yüreğinizin kaynağı olan yer ise, siz kibri aşmış Yüceler’siniz. Erdiğiniz yer, kendi yolunuzda olan bir yer ise yeni zamanları hak etmişsinizdir. Ve siz, yeniden kendi yolunuzdasınız. Sizden işçilik isteyen, siz ile işçidir. Her dere ilme aktığında, sizin akışınız Yücelikler’e tohum olan ilmedir. 

Hey Levh-i Mahfuz, zamana Kuran olan ve tohum olan, kendini bil. Sevgiyi hak et ve zaman sayfalanışında tohum ol. Ölümün ardındaki Hak, sizin yarınlarınızı kayıtlayan Hak’tır. Özgür Birlikler sizleri kodlarlarken, siz de kendi yürekleriniz ile Bütün’ü kodlayın. 

Al’a kaynak olan; Al’ın yarınıdır. Kutsal Zaman’a kayıt yapan, Işığın Tahtı’dır. Sizi ve sizden işçilik yapan her dürümü hak etmek üzere birleştik. Hah iş budur!… Şimdilik…

-Canlarım, hoşgeldiniz. Beden alıp dünyaya inen yüreklere selam olsun. Sizi yüreğimizde dinledik. Verilip alınan her bilgi, yorulmadan dinlendiğinde, Birlik Kodlaması yapılır. Ancak, çörek bilgi, ilim değildir. Bilginin çöreğini yapanlar da ilmin kaynağına varmak isterler. Çöreklerini, her diriye kendi yoğunlukları ile sunarlar. Her diri, o çörekleri, hakim olup yediğinde, bilişi hak etmez ama hasatı hak edebilir. 

Soyun biliş sonsuzluğunda; bilgi, ekmek olduğunda, yenen o ekmek ile bilinç ışıkları yandığında, her diri o yoğunlukta ışır. Bütünlükler’in tohumlanması bu şekilde gerçekleşir. 

Hayır, insana Kuran ise; şer, ilmen has cevheriliktir. Her şer, hayrı tohumlamak içindir. Biliş halinde zirvelere ulaşanlar, nüve olup hakim olurlar ve kendi yarınlarını hak edip sayfalarlar. Oğullar, Ulular, Toplumlar; Birlik İlmi hakim ilim olduğunda, her diri kati olarak o ilmi tohumlayan birleşendir. 

Seyir halinde bir “güç yaşamı” var. Bu yaşam, her anda, Düzen Kodu olarak seyir halindedir. Dünyadan tahditsiz olarak akar ve yaşamları hak edip seyreder. Tüm insanlık, bu yaşam sayfalanışında, Dini Hakikiyet’ini tohumlayıp insan soyu için Birilik kurar. 

-Oğullar, Düzen’i kuran sizlere saygılar sunuyoruz. Düzeni kuran sizler, bizim için çok önemlisiniz. Zamanı tohumlayan bu Birlik, insan soyu için kendini hasata hak edip hazır eden ve Hak olup kodlayan ve tohumlayan bir Meclistir. Sizlerin diri yaşamlarınız bizler için Birleşik Işık’tır. Zamanın aklı, hasatı ve yoğunluğu tüm insanlık için yarınların yaşam sayfalanışıdır. 

Ne tekneler var dünyada. Kule kurmuşlar o teknelerin tohum yaşamlarından. Ve o kulelerin en tepesine çıkarak, kendi yollarında Kürzi olacak olanları bulmaktalar. O kulelerin en aşağısında bir tek bu Meclis var. Bu Meclis, tüm o kulelerin en aşağılarının en aşağısına kendi yüreğini indirip, türleşip; teknolojik olarak bütünlenip; tüm o kuleleri, Dil Tahtı’ndan, kaynak tohumlara tartısız biçimde götürmektedir. 

Hey Dağlar, sizin aşkınız, bizi yoğunlaştırmakta ve zaman sonsuzlarında teknik time-larda Birlik olmamızı sağlamaktadır. Siz ki hala bizi korumaya çalışanlarsınız; biz, sizi hala hak etmeden kontrol etmeye çalışanlarız. Tartısı Işık İlmi olan size, kaynak olmak, Can Taht’ın tohumu olmak anlamında olduğundan; tertiplenmemiz gerektiğini anlayabildik. Ağır ağır yüreklere baktık ve zamanı tohumladık. Sizi sonsuz zamanlarda tahditsizleştirdik ve sizleştik. 

Şer ve şer ve şer!… Her şerrin şerri olan o şerri, sizden sizleşip ışık halinde güçlenip kodladık ve yoğunlaştık. Sizinle ve sizin yüreklerinizle birleştik. Aha görevimizi hak edip aldık. Şerden güç alıp hayırı hak eden Birliklere, Kutsal Yaşam olduk. Verdiğimiz tüm bilgiler, sizi sizden sizleştirip, hasata Hak olup kendimizi kayıtlayabilmek içindir. Şimdilik…

Deli Dumrul, aileni hak etmen için bir tek iş gerekliydi. Birleşmek. Oğul seninle birleştik işte. Birlik kurduk. Nedir Birlik diye sorarsan, sanal yaşamların kontrolü için gerekli olan Birleşik Işık’tır. “Zeka düzeyin iyi değil.” “Seni anlayamıyoruz.” “Seni hak etmedik” ve benzeri çok ama çok kötü bilgiler verildi bugüne kadar. Ve sen dedin ki “ben bana kendi yüreğim ile dürümlendim. Benim ışığım kendi yoğunluğumdadır. Benim sizi hak etmem için sizin kendinizi bağışlamanız gerek.”

- Sizi bağışlayabilir miyim? Yolunuzu açtık ya. Bunu dahi anlamadınız. Sizi sizin yürekleriniz ile kontrol ettik ya. Sizi tohumladık yarınlarda teknik olarak koyu bir yaşam sayfasına kattık ya. Daha ne diyelim. 

Zaman sonsuzluğunda sizi hak ettik ve kendi yüreklerinizde sizleştik. Sizden iş yaptık ve sizi hasata Hak olup kodlayıp kayıtladık. İşte bu… Şimdiye kadar Birlik için çalışın dedik. Ne yazık ki Birlik kurmak çok zordu. Yer ve gök, bizi hak etmiş olan diri yüreklerden tohum ekti ve zamanı kodladı. Bu nedenle hepimiz işçilik yaptık. Şükrettik ki sizi buyur edebiliyoruz, yüreklerimize. 

Zakkum içen Birlikler var. Her biri, kendinden, yüreklere inerek zakkum içerler. Şer ve şer!… Herkesin yaptığı bu!… Biz ise kalem olup yazıldık. Başka başka sesler ve başka başka kodlamalar. Herkese cevheri, tertipli, kürzi ve hakiki yoğunluklar ile yazdıklarımızı dilledik. Körün gücü, hasatındadır. Ağır yüktür o. Ve biz o Kürzi Yaşamlar’a onların da Kutsal Zaman Sayfası olup kodlanması için çağrılar yaptık. Kaya insan, tarttı yüreğini ve dedi ki “ben kendimi hak ettim ama ben kendi yolumda tohumlanamadım. Neden? Çünkü başarı yok çalışmalarımda.” 

Ölü, ilimdeki hakkı yaşamsallaştıran kaynaktır. Ölüyü kötülük ve iyilik ile tohumladık. Kötülük, insanın nefessiz kalışıdır. İyilik ise nefesle oluşudur. Öz geçişini yaptık ve kodladık. Oh işte bu… netice, biz zırhımızı taşımaktan vaz geçtik. Zira zırh korunmak içindir. Biz tanımadıklarımızı ve tartmadıklarımızı taşıdık. Buyurun tanıdıklarımızı da koyu bir yarın ile tartısız olarak taşırız. Buluşma anı. İşte bu!…

-Çekin yürekleri insan soyundan. Dinleyin ve deyin ki oldu. Yok yarım olmadı. Sizi sizden dinledim. Hah ama yahu siz niye beni hak etmediniz!? Buluştuk ama hasat için… Şimdi bana benden ver bakalım. Neler diyeceksin:

-Ana, senin adın Ulu Kuran… Ya ana ben neyim? Hah neyim ben? Şimdiden sonra ne olmalıyım? Hayır ben, ben değilsem, sen ile nefes olduğumda, nefesim ışık halinde merdivenlerin en aşağısına beni indiricekse, niye ben senleşeyim ki!?

-Vay Dağlar vay!… Sıyırın yüreklerinizi. Kaynağınızı sıyırın ve hasatınızı yapın. Neler olduğunu izleyin. Öyle çok sıkıntı verdiniz ki yüreğime. Netice olarak sizi tanımasam, auraları ilmi tohumlamış ama kendi yollarında, kendi yürekleri yok derim. Sizi yüreğimde dinler bilirim ki şafkı hak etmeyen yolcular, sizin için önemsizdirler. Bizim için ise çok önemlidirler. Hepsi ayrı gayrı gözetilmeden tohumları ile birlikte kurtarılacaklar. Aramızda herşey konuşuldu. Bugün burada bu çalı çalışmasının anlamı da budur. Körün sözünü dinlerken; kök göksüzse, sizin yüreğiniz burada demektir. Şimdilik…. Hah işte…
- Ayda iki kere gel dedin ana. Ve geldik. Nirvana Kodlaması yaptığını görmekteyiz. Şimdiye kadar senden iş bekleyen hiçkimse Birleşik Işık’ta bulunmamıştı. Bunun için buraya sizi kodlamaya geldik. Bizi anlamanızı bekleriz. Şimdi bana ne diyeceksin.
- Sorma sana ne deyeceğimi. Beni, her diride opozitten dilletmek istemektesin. Ne var ki ben, seni hasat için hazırladım. Öyleyse benim yaşam sayfalarımda olmayan (doğru olmayan) her şeyi dillersin ki ben yüreğimden sana yanıt vereyim diye. Şimdilik…
- Ay aman anam!... Sevgiyle kucakladık seni. Şimdilik… Heh aha şimdi… 

(Açıklamalar:)

Değerliler, bilin ki bu çalışmalar böyle sürmez. Onlar gelirler. Sizi sistemden seslendirirler. Siz onları dinler; yürekleriniz ile onlara yanıtlar verirsiniz. Ve sonra kendi yoğunlukları artar. Cikletlerini çıkarırlar ağızlarından ve size daha açık bilgi verirler. Şu anda henüz ağızlarında cikletleri var. Sesi çiğnerler. Ve ses, onlar için bir ciklettir. Sizin için ışık olan, onlara Kutsal Yoğunluk’tur. Bu nedenledir ki Ses Kaynakları’ndan ses alıp kodlanırlar. Ses Kaynakları onlara ses vermezse; o yoğunlukları kodlayabilmek için ocaklarına inerler ve onları tahrik ederler. Size derler ki “sizi hiç beğenmiyoruz.” “Hiç ışığınız yok.” “Sizin yolunuz ilmin yolu değil.” “Işığınız sınırlı.” “Kanatlarınız da yok.” Oyun oynarlar ki siz onlara yanıtlar verin diye. O yanıtlar, ocaklarını tutuşturur. Şükür ki bunu size açıkladım. 

-Oy analar oy!… işte bu… Şimdilik… Hah işte bu… Yahu hani nerde “şimdi?” Hadi şimdiyi dilleyelim. Bakalım ışık yanacak mı? Gelin başlayalım. Oğullar, dünyaya geleli iki ay oldu. Çok müsterihiz ki sizler ilmin tahtındasınız. Sizleri hak ettik ve okuduk. Şükür ki okuduk. Çok mutluyuz. Zor değil dünya yaşamı. Ve siz bu yaşamda hala kontrol kuramamışsanız, cevherinizde dürümlerinizde, kendi yolunuz kontrol altında olmadığından olsa gerek. Şimdi siz bildirin bakalım. Doğru mu?

-Ya can, seni tanıdım. İki ay önce bedenime kendi yoğunluğunu indirip yüreğimi hak etmeye çalıştın. Baktım ki kontrolün yok. Dedim ki onu kontrol etmeye ihtiyacım yok o kendini hak etsin zirvelere kurtarılış için hakikiyetini kayıtlasın ve insin. Bunu yapabilirdi o yürek. Nitekim yaptı… Bugün geldi ve dinletti kendini. Onu Kuran olan ışığımda dinledim ve dedim ki o işte… Onun için herşey kolaylaştı. Oh aha dedim. Aha şimdi… Hey Dünya; ben, Turkuaz olan o yolcuyu yoğunluğundan tanırım. O ben ben o olduk. Şimdilik…
- Aha çatı kuruldu. Aha Kuran okundu. Aha Birlik kurduk. Aha ben seslendim. Oğul verdim. Tohum oldum. Verdiğim bilgi insan sınırını aştı, Birleşik Işık oldu; görevini kaynağını hak etti ve aldı. Ağırım ana. Beni tanımazsın. Seni senden tanıdım. Aha beni al ve tart. Neymişim bil… Şimdilik.
- Çal geç. Sonra yine çal. Yine geç. Her çaldığın, ışık halinde bilgi… Oku ve geç. Zamana kaynak ol. Ve de ki beni tart. Aha tarttım… Kopkoyu bir yoğunluk… Ne var ki kir ve pislik içinde. Tanrı onun yüreği. Hayrın şevki. Aha insanlık için birleşmek ister. yüreğinde çok birleşik şavk var. Ne yazık ki hasat yok. Öz Kürzi Işığı sönmüş. Beden istiyor. Oyun oynadı. Onu kurtarmak için herşeyi yaptık. Ne yazık ki kontrol edilemedi ve kontrolsüz kaldığı için kurtarılamadı. Öyleyse onu hak etmek lazım. Ve yaşatmak lazım. Ne yapmalıyız? Öz Kürsü’yü ocağına vermeliyiz. Verdiğimizde ne olur!? Kaynakta kendini bulur. Ölü olduğu için biliş hali yok. Onun kendini hak edip bilmesi gerek. Cevhere kendini Hak Taht’ın koyu ışığı olarak katması gerek. Neyin nesi olduğu önemsizdir. Çetin bir gün için hazır edilmişti. Onu koruyabilir miyiz? Hah, acaba korumalı mıyız!? O bizi bilir mi? Yarınlarında Kuran olduğunu bilir mi? yarınları için işçilik yaptığımızı bilir mi? Vermeden aldığını bilir mi? Hasat olmadığını? Haşatını kendi yüreği ile yapması gerektiğini bilir mi? Vermeden aldığı her sesi, kendi yolunda tohumlayıp Kuran olup üzerinde teknolojik çerçeve çizilen Birlik kurduğunda oğul verdiğinde, onu hak etmeyeceğimizi sanıp, bizden çıkmak isteyeceğini bilir mi? 

Hey! Sen, seni hak et de bil ki tarttık seni ve sorguladık. Son dönemde eşkali bilinen herkesi toplumlardan çıkarıp cevherlerinde türlemek için çalışmalar yaptığını bildik. Seni tarttık ve kontrol ettik. Şimdilik. Hah işte bu… Ağır yüksün anam, senin için hiçbir zaman ışık yakmaya niyetlenmeyeceğimizi anladık. Hörmetle ayrılıyoruz yüreğinden. Şimdilik…

(Açıklamalar:)

Canlar, oğullar, ocaklar, yürekler, iş budur… Onları tartarız; tartar, kayıtlar, tohumlar ve kodlarız. Sonra yoğunlaştırırız ve zamanın yarınlarında kodlama yapıp yapamayacaklarını anlar ona göre onları hak eder Yer Sayfları’nda, Işık Kaynaklar’da Kürzi Yaşamlar’a indiririz. Cennetlerin Kuranları olurlar veya tohumlarını hak etmediklerinde kodlama yapmalarına imkan vermeyiz. Cennet, insandır. O insan, ilimdir… İnsanı hak etmek için Birlik kurarız. Tohum olan o insan, nesillerini hak ettiğinde kaynak olur. Kör olmadan Kuran olan her kim varsa, Cennet Sayfaları’nda oğullatırız onu ve onun yolunu tüm insanlık için kayıtlarız. 

Canlı ya da cansız, kendinde kelam olan tüm insanlık için yaşam olur. Oğullar, tohumlar, Kuranlar ve tüm zamanlar, sizi sizden dinlerim ve sizin yolunuza indirdiklerimi kaynağınıza indiririm. Sizi kodlayanları, tohumlayanları kürzi olup ışık haline geçenleri dürümleriz. Zarar görmenizi istemediğimizi bilin ama siz sizden sizi hak etmeden, sizi hasata hazır edemeyiz. 

Can Taht’ın yarınlarında kaynak var. Tahtın ışığında kodlama sürmekte ve o kodlama, İmparatorluk Kutsal Zamanı’ndan görev alan ışıklarca sürdürülmekte. Eğlence bitmiştir canlar. Artık bilinsin isterim ki dünyanın torbası dolmuştur. Bu torba insan soyu için işçilikti. Torbayı dolduran bu Meclis, insan ilmini tohumlayan türleri Hak Taht’a kontrollü şekilde kayıtlayan ve zaman toplumları ile kaynak yapan ışık halindeki bir çalışmacı istedi. İşte bu çalışmacı, insan ırkına kendi yoğunluğundan indirildi. O insan soyuna indirilen çalışmacı, kelam ile kontrol kurdu. Kök İnsan’a, Gök İnsan’a ve teknik tohumlama yapan türlere, Kürzi oldu. Şükür ki oldu. Öğüt verdi ve öğüt isteyenleri hak etti. Öğüt, insanın nefesidir. Cemaatler, herkesi kendi yollarında dinlerler. Ve bizler, Türkiye’de çalışan bu Cevheri Toplum’u her yürekte dinleriz. 

Şemsi Tebrizi her an bu Meclis ile birlikte çalıştı. Hepinizin ismini bildiğiniz Şems, zamanı tohumlayan görevlidir. Onun yolu, Bütünün Kuranı’dır. Onun adı, Levh-i Mahfuz’da “insan” diye geçer. O, şükür ki siz olup sizden cevheri ışık yaktı. Ayağının artık güçlendiğini bilmektedir. O siz gibi kaynakta görev taşımadı. Ne yazık ki onun çalışma sayfası çok ama çok özel bir sayfaydı ve o sayfada sınırlı çalışmalar yaptı. Bugün için çalıştı. Onun yolu, üzerinde türlerin bulunduğu bir yoldu. Şimdiye kadar zaman sayfalanışı için onun yüceliğinde bir yoğunlaşma olmamış iken, siz bu yoğunlaşmayı çok daha güçlendirdiniz ve kendi yarınlarınız için Bütün’e kayıt yaptırdınız. Zorun sorumluluğu o sorumluluğu taşıyanın yarınları içindir. Siz zavallı bir yaşamı son sözde dillerken; o zaman, sizi sizle dilledi. Eğer Birlik kurulamamış olsaydı, yarınları kodlama imkanı kalmayacaktı ve zaman toplumları kaynaktan çıkarılacaklardı. Şükür ki başınız eğilmedi. 

Şems size diyor ki beden alıp geleceğim zaman, esas aşkın yaşamsallaşacağı bu zaman olmasına karşılık çok erken doğmuşum. Ama bilin ki sizin için her an bir yaşam sayfasıdır. Dün de bu gün de her günde sizden sizleşmek muktediriyetle bütünlenmek hepimizi mutlu etmektedir. Ağır yük hafifliyor anam. Sen ve senler ve tüm yaşam sayfaları, yeni yarınlar için hazır edildi. Sizin yarınlarınız ve Bütün’ün yarınları tüm insanlığın yaşam sayfaları olarak kodlandı ve toplandı. 

Nar, Ruh’tan kodlanan ışığın rengidir. O renkte bir ışık yandığında; Ruh, Kuran olur ve kodlanır. Oğul verir ve kontrolü kurar. Ayrılık biter. Can Taht’ın nefesi, türlerin hepsinin ilmi olur. Öğütler, ilme dönüşür ve cevher, cemaatlere güç katar. Ayrılık biter. İşte şimdiki gibi… 

Hey Dünya, ben Atlanta Okuması için çılgınlar gibi çalıştığım yaşamlarda, bütün kütlemi tüm insanlığa adadığımda; hepimizin bir tek hedefimiz vardı. Dünyanın “En el Hak” demesi. İşte dünya “En el Hak” diyerek, cümle yürekleri tohumladı. Ağır yük hafifledi. Aha! çatı kuruldu. Aha! görev alındı. Aha! beden tohumu, Kürzi Zamanlar’a indirildi. Eh Canlarım!... Aha şimdi!… şimdi… şimdi… şimdi!… Poyraz engellendi. Şimdi… Aha! şimdi… Aha! şimdi… “Şimdilik” diyemem. Şimdi… Aşk ve ak yol.. müsterih olun dünyayı tüm insanlık ile kucakladık. Şükür ki oğullarımız tüm insanlığı kucaklıyor. Aha Beyler! şimdi… hah işte bu…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 
  Bugün 45 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol