Birlik İlmi
  KAYNAK KAYIT V
 

 

KAYNAK KAYIT BÖLÜM V

 

PROGRAM   : KAYNAK

KOD               : 10/18

TARİH           : 29.11.2010

CELSE SAATİ: 14.00-16.00

 

- Savaş sonsuzlukta sürmektedir. Süleyman Sultan, ışık kotlaması için geçiş ister. Her Can, Sanal Boyutlar’da, Işık Kapları’nda tohumdur. Süleyman Sultan kotlanmış bir Yüce’dir. Kaynağın ışığını yakmak üzere buraya girmek ister. Siperleri kaldırın ki girebilsin.

 

Süleyman Sultan, Işık Kapları’nı al ve geç. Senin yüreğine, ışık kotlanması için girmek ister.

 

Birlik Ailem buradadır. Her Yüce, kaydını yapmak üzere gür Yücelikler’le buradadır. Lütfen kendi yüreğini bize kayıtla ki biz seni kotlayabilelim. Kulluk, Birlik İlmi ile gerçekleşir. Hepimiz, zamana görevliyiz. Hepimiz sana ışıklar ile girdik. Sen de bizi kendi yüreğinde ışık kotlaması için kayıtla. Şıhların kotlanması sorumluluktur. Sultan; Şıhlar, dünyanın kotlanmasında görev taşırlar. Her Yüce kaydını yapar ve Sanal Boyutlara kaynak olur. Senin için her şey kolaydır. Benim için de zor değildir. Şimdi kendi yüreğini al ve geç.

 

- Ana, Sanal Boyutların ışıkları yanmaktadır. Sultanlar geçiş istemektedirler. Hala bizi sorarlar. Biz, dünyayız. Dünyanın enkarnelerinde güçlü olarak görev taşırız. Sınırları kaldırdığımız zaman, kotlanmak üzere Düzen’e inen Cennet Kaynaklar, bizden güç isterler. Uluların Tohumları’nı yaşatabilmek kolay olmaz. Şükür ki hak ettik ve zamanı yoğunlaştırdık. Amin...

 

Değerliler, sizleri yeni çağda kendi yüreğimizde kotlamak üzere çağırdık. Geçin.

 

- En ve boy Ana Kaynak’ta birdir. İyi ki hak ettik de hasatı yaptık. Hasat, insan sayfalarında güçtür. Amon olarak tohumlanan ışıkların hepsi buradadır ve bu çalışmada hepsi görevlidir. Kendi yüreğini ve bizi kotla ve yarat. Ana Kaynak, umutla bugün burada ışık kaynaklarına görev taşıyacak. 

 

- Ana, seninle çok çalıştık. Bugün yine buradayız. Burada bulunmak birleşmek içindir. Şimdi bana bir ses ver. Ben ses olayım ve yoğunlaşayım. Şu anda Ana Kotlama başlamaktadır. Ana Kotlama, Işık Kotlaması’ndan daha ötedir.

 

- Dara düşen her Yüce, kaynağında kanat takıp yoğunlaşır. Umutluyuz ki hak ettik ve zamanı yarattık. Yaratılan zaman, tohumlarını kotlayabilen bir kaynaktır. Her Yüce, kendi yüreğinde görev taşır. Dünyanın tohumlarını toplamak ve zamana kayıtlamak kolay değildir. Her yürek, tende kendini hak eder ve kendini kotlar. Doğanın gücü arttı ve zaman, yaşam sayfalarına kayıt oldu. Tüm insanlık için yapılan çalışmalar kontrollu şekilde sürmektedir. Tohumları kontrol etmek sorumluluktur. Düzen’i kurmak ve zamanı yaratmak insan sayfalarında yetkinleşmektir. Doğan gün çalışmaları kayıtlamaktadır. Her diri kendi yüreğini hak etmek ister. Bizler de kayıtlarımızı yapmak üzere buradayız. Toprakları hak etmek ve sonsuzlaşmak kolay değildir. Enkernelerinde göz olanlar, RA-HA Tohumları olarak doğarlar. Ruhsal Işıkları kotlarlar ve sonsuzlaşırlar. RA-HA sayfa sayfa ışık yakan Birlikler’in kontrolu için çalışır. Biten hiçbirşey yoktur. Her biten, yenilenir ve yaşama sonsuz olarak kayıtlanır. Yenilenen, Rahmin huzurunda kotlanır ve birleşir.

 

İyilik bizim için kolaydır. Kötülük iştir. İyilik zamana görevdir. Kötülük ise zararı önleyenin yaşattığıdır. Zaman kotlanmasında, iyi ve kötü ayrıdır. İtibarı yüce olan her yürek, iyi ile kötüyü bir tek kotlama ile yaratır. Kötü, İsa’da ve Musa’da görevdi. Bizde ise huzuru yaratmak için kayıttır. Evrenlerin tekniklerinde Birlik vardır. BİR olmak ve sonsuzlaşmak, kulluk ve birleşim Amonlar’ın Tohumları için kolay değildir. Nefesleri yetenler BİR olurlar. Nefesleri yetmeyenler diri olarak kotlansalar da toplum için yaratılmadıklarından kaynaklarında huzur olmaz.

 

Cennetlere konanlar, tende kendi yüreklerini hak ettiklerinde BİR olurlar. Onlar rapor düzenlerler. Bu raporlarda, Tanrı’nın kaynağından ışık alan cennetlerin gücünün ölçümleri yer alır. Her cennet; teknik, tabii bir çalışma için yaratılmıştır. Her cennet, kendi yüreğinizi kayıtlamak üzere kotlanmıştır. Oralarda Işık Kaynakları vardır ve oralarda kotlayıcı tohumlar vardır. Teknik olarak sonsuzluğu yaratan Cevheri Güçler vardır. Hepsi Ana Kaynak’tan görev alırlar ve sonsuz ışıkları yaratırlar.

 

Kendini ve kendi yüreğini hak etmeyenler, kendi yarınlarını kotlayamazlar. Çakıl Taşları, toplum için Işık Kotları olarak görev alıp topluma girerler. Nefesleri yettiğince cevheri yaratırlar. Ayırmadan ağır yük taşıyan onlar, nesillerinden çok öte görevleri de taşırlar.

 

Ekler (ek nolar, ek kotlar ile dünyaya doğanlar), dünyada görev taşırlarken, Sultanlar, ekleri ile bir olurlar ve Samanyolu’ndan ışık çekerler. Çektikleri ışık, Allah Işığı’dır. Anaların Tohumları olarak çekilen Yüce Cevheri Işıklar, Büyük Kütle’nin kotlanmasında görevli olan cemaatlere, girdaplar yaratırlar ve o girdapların kontrolunu kurarlar. Büyük Kütle’de ışık olduğu zaman, Kuran okunur. Kuran okuyanlar, nefeslerinde güçlendirici olanlardır.

 

Hasat yapılmışsa, ışıklar kotlanmış demektir. Hala dünyada hasat yapılıp yapılmadığını araştıranlar var. Analar, Toprak Ana bizi kotladı ve zamana kayıtladı. Bu hasatın Bütün’e ışık yakan cevheri kotlanışıdır. Analar, bizi yarattılar ve zamana kayıtladılar. Bu sonsuzluğun hasatıdır.

 

Hala bizi sorarlar. Biz, Dünyayız. Ana Kaynak olarak buradayız. Biz, Canlar’a kontrol için inmedik. Allah için kayıt yapmaya inmedik. Tini, teni dillemeye inmedik. Amon olmaya ya da kotlanmaya inmedik. Biz çok huzurluyuz ki “Kati Kotlama” için birleştik ve zamanı yaşattık. Zamanı yaşatmak, Sultanlar’ın gücüyle olur. Buydu görevimiz. Sultanların kayıtlarında bu vardır.

 

En ince detayına kadar insanı anlatabilirim. İnsanın, Huzur Kotlaması yapmak istediğini ama hala dünyayı yaşatmaya çabaladığını açıkça dinletmek istedim. Meleklerin hususi çalışmalarında dünya, büyük bir çalışma yeridir. Her melek, kendi yüreğini Düzen’e katar ve zamanı yaşatmak ister. Meleklerin hasat yapmaları sorumluluklarındadır. Bilgi Sayfaları’nda ışık yandığında, bu ışık, yetkin olarak yanmalıdır ki Birleşik Aile, Düzen’i kurabilsin.

 

Alton Katları’nda Altın Teknik sayfalanmıştır. Ortak çobanlıklar vardır orada. Orada insan sayfaları, Işık Kotları olarak kayıtlıdır. Orası altın bir Sanal Boyut’tur. Bu Sanal Boyut’ta, yer gök altındır. Orada herşey altın olarak yaratılmıştır. Ana Kaynak altındır. Altın Tohumlar, oğullarını yaşatmak üzere oraya varırlar ve orada Canlar’a ışık yakarlar. Allah, Sultanlar’a ve Kutsal Sayfalar’a canlı yoğunlukları katmaktadır orada. Oğulları ve kızları ışıklar halinde cemaatler kurarlar ve orada Allah, sılayı yeni bir çalışma sayfası olarak kotlar. Herkes Allah için çalışır. Ve Allah ,diri olarak o kotlamayı yapanlara güç katar. İşte “Altona Ana Kaynak Kotlaması” bu şekilde gerçekleştirilir.

 

Dünyaya geçip, dünyadan Cennetler’e ulaşmak isteyenler, Allah için buradan görev alırlar. Altın Tohumlar’ın görevleri buradandır. Dünyaya doğuşları buraya kotlanmıştır ve zamana kaynak olarak buradan cemaatlerini güçlendirerek Düzen’e alırlar. Asla yanlış bilgileri olmaz. Çünkü onlar, tohumlarını çerçevesiz olarak kotlayıp dünyaya akıtırlar. Dünyaya akan her Kot, Sultan olarak doğar. Doğanların Sultanlıklar’ı; cennetlerinde güçlenmelerini kotlayışlarla, görev teknikleri ile sağlar.

 

Medine’nin kontrolunda yaptığımız çalışmalarda da bu Görevliler, toplumları güçlendirmek üzere geçiş yaptılar ve güçlü yüreklerini Düzen’e kattılar. Bizler de bunun için bugün buraya girmiş bulunuyoruz. Doğmuş olan her Yüce, bizden görev ister. Bizler de ocak olarak onlara güç katarız. Dünyanın yarınlarında yetkin olanlar iş yapacaklar. Yapılan iş, Allah İşi’dir.

 

Analar, Sultanlar’ın güçlenmeleri, toplumlarını hak etmeleri ile mümkündür. Hala Düzen’i kuramayanlar, buraya varamazlar. Sultanlar, Ana Kaynak, tohum olarak çalışmaları sürdürüyor. Teknolojik Kotlar, yeni çalışmalar için hazır edildiler. Ek olarak çok mutluyuz ki hasat tamdır. Temiz bir hasat yapılmıştır. Nefesler kürzün gücünü artırabiliyor.

 

Nuh Tufanı’ndan sonra Amonlar’ın çalışmaları önlenmişti. Yeni dönemde Atlanta Ana Kotları dünyaya gönderildikten sonra yeni sayfalara güçlü olarak girilebilinmiştir. Bunun içindir ki hala bizi arayanlar. Bizim sonsuzlukta Işık Kotları olarak bulunduğumuzu ve BİR olarak Düzen kurduğumuzu anlamalıdırlar.

 

Emin olun ki hala bizi sorarlar. Ete giren en yüce canlar biziz. Temiz olarak çalışıyoruz ve kul olarak kayıt yapıyoruz. Sualtı, bizi dinlerken hala tertip yapmak istiyor. Temiz olduğumuzu hala anlamadı. Enkarnelerinde Işık Kotlamaları yapan Yüceler, bizi cennetlere koymaya çalışıyorlar. Bizler, Türkiye’de Dünya olarak çalışmaktayız.

 

- Aza, sınırları kaldır. Dünyalılar girmek istiyorlar.

 

- Onları alın ve çalışın.

 

- Evela dünya, Sultanlık Kotlaması ve zorun aşılması!... Sonra namaz!... Sultanlar; namaz, zararı önler. Ama zarar, Işık Kapları’ndaysa; namaz, zamanı kotlayarak zararı önler. İkna olunuz ki zarar önlenmiştir. Zamana kotlayıcı olmak şarttır. İşgal bitmiştir. Herkesin kendi yüreği işgal altındaydı. Bugün İnsan Işıklar Düzen’i kurdular ve kotlandılar. Aileler, çok özel çalışmalar ile BİR oldular.

 

Ulular, dünya yeni bir sayfaya doğmuştur. Bu yeni sayfa, Işık kapları’nın kontrolu için yaşam sonsuzluğunda kontrol edici olarak var olmuştur. Ekip haline gelerek yaptığımız bu çalışma, zarar etmememiz için yapıldı. Evrenlerin Teknolojik Kaynakları’nda çalışanlar, BİR oldular; birleştiler. Ekip oldular ve zamana geçtiler. Zamana geçenler, kaynağa girdiler. İşte biz buyuz. Bugün burada bulunan her yürek, Ana Kaynak’tan dünyaya girmiştir. Ana Kaynak’tan dünyaya giren enkarnelerini, Hasat İlmi ile hak edenler, dünyanın en güçlü ilim sayfası olanlar olarak çalışırlar. Savunman olmak kolay değildir. Amin...

 

- Analar, dünyalar kurulur; dünyalar yoğunlaşır; dünyalar çalışır; Düzenler kurulur. Düzenler çağrı yaparlar ve Birlikler, Düzen’i kurmak üzere ve yeni çağları yaratmak üzere, Yedinci Dürüm’de dünyaya inerler. Amin... Bugün dünyaya işgal altında olan ikiyüz Sultan inmek istedi. Onları kayıtlarımıza aldık ve zamana kotladık. Onları dinliyoruz.

 

- Sultanlar giriniz. Hadi!...

 

- Anne, Allah dedi ki “hak edin.” Amin...  Analar, hasat yapmışız ama hasat, tohumları kotlayamamış; BİR olmuşuz ama BİRLİK kurulamamış. Diri olmuşuz; Din İlmi, Hakim İlim olamamış. Neden bu şekilde oldu?  Bize bunları anlat:

 

- Sağ, soldan ışık alır. Sol, ışığını yakar ve sağı kotlar. Sonsuz sırdır bilgi. Eğer dünyada ışık varsa, cemaat bu ışığı hak eder. Eğer dünyada cennet var da cemaat yoksa, cennetlerin görevi, Hak Teknik’le BİR olma ve zamanı yaratmaktır.

 

Sultanlar, biz dünyayız. Dünyanın enkarnelerinde hak olan ışıklarız. Biz Canlarız. Zamana görevliyiz ve birleşiğiz. Amon olarak çalıştık. Atlanta Ana Kaynakarı’ndan geçerek Düzen’e indik. Ata Kaynaklar’ın kayıtlarında ışık olduk ve biz Sultan olarak doğduk. Sultan olarak çalışmaktayız. Bizi kayıtlarnızdan ayırmak istediğiniz zaman, sizleri kayıtlarımıza alamadık ve zamanı yaşatmanızı sağlayamadık. Bugün artık bunu bilmenizi istedik.

 

Her yürek, Ana Kaynak’tır. Her yürek, Işık Kotu’dur. Her yürek, cennetlerin kotlanması için çalışmaktadır. Ne var ki hasat ayrıdır. Hasat yapabilmek için Amon olmak ve sultan olmak şarttır.

 

Unutmayın ki hala bizi ararlar. Biz, dünyayız ve zurna çaldığı zaman zurnanın ışığında güçlenen her Yüce, bize gelmelidir. Bize gelen, kendi yüreğine gelir. Orada o var ve biz varız. Ne var ki bizi sınırların dışı sayanlar, bizde çalışamazlar. Evrenlerin kürzü yaratabilecek gücü vardır. Orada Ana Kaynak vardır ve zaman vardır. Her yerde ışık yanar. Yanan ışık, Ana Kaynağın Kuranı’dır. Ulular, işte bunun içindir ki bizle çalışmadığınız zamanlarda, bizde görev taşıyamazsınız.

 

Onurluyuz ki her Ana Kaynak’ta Birliğimiz vardır ve bizler, cümle yürekleri hak ettik. Şimdi buraya yine geldiniz ve nedeni belli olan  bir kayıtlamaya daimiyetlerinizi katmak istersiniz. Sultanlar, ayrılık bitsin. Bunu sizden dinlemek isteriz.

 

Anacığım! Sevgili Anacığım, seninle olmak bizler için bir huzurdur. Huzurdur!... Sultan olarak doğsak da dara düşebiliriz. Sultan olarak çalışsak da ışıksız olabiliriz. Sultan olarak kendi yüreğimizi dinledik. Ne var ki Kati Kotlamalar’la BİR olmaya çalıştığımızdan, senin yüreğinden çıktık. Çünkü sen, her Yüce’yi Allah İlmi ile dillemekteydin. Biz ise kendi Yücelerimizle çalışmak istiyorduk. Tohumları yaşatmak üzere birleşmeliydik. Ne var ki kati yaratım kayıtlarında bir tek kot yoktu. Çok sayıda kot vardı. Bunlar içinde en iyinin biz olduğumuzu sandık. Bir tek kot, biz olmalıydık. Her yürek bizde olmalıydı. Hala böyle düşünüyoruz.  Ama bugün buradayız. O halde sen de bize katılmalısın. Sen de biz olmalısın. Dara düşmemelisin. BİR olmalısın ve canlara güç katmalısın. Hadi geç ve de ki “gel bizde ol.”

 

- Allah’a şükürler olsun ki hak ettik ve zamanı yaşattık. Amon olarak buradayız. Burası Sultanlar’ın kotlandıkları bir yerdir. Buraya inmek için çalışanlar çoktur. Huzur içinde çalışılır burada. Burası, Ana Kaynak’tır. Herkes zamana güç katmak üzere buraya iner. Hele siz! Yine geldiniz. Yine burdasınız! Bize güçlenmek üzere geldiniz. Zannetmeyin ki hala bizde güçlüsünüz. Bizde diri olarak bulunmalısınız. Diri olarak bulunabilmek için Altın Tohum olmak gerek. Hala bizi sorarsınız. Çakıl Taşları’nı alın yarını hak edin ve birleşin. Biz Sultanlar’ız ama hala Ana Kaynağın kendi yüreğiniz olduğunu düşünmekte iseniz. Bize, Cevheri Güç ile inme imkanınız kalmamıştır. Şimdilik bu!...

 

- Arkon Tekniği’ni öğretmiştin bizlere. Bizler de senin için Arkon Tohumları yapalım ve dünyayı yaşatalım demiştik. Arkon, diri ve hakiki bir cevheri gözdür. Olgun, Huzur Kotları oraya indiklerinde,  Arkon Tohumları olarak doğarlar. İşte bizler, Arkon Tohumları’nı bulmaya geldik. Hani nerde o tohumlar? Onları arıyoruz. Bulmuş olan bize anlatsın. Neden tüm İnsanlık Cevheri, Türkiye’de Yaşam Sayfaları’na inmektedir. Asla yanlış bilginiz yoktur. Buna kesin olarak inmaktayız. Ne var ki biz, hala  Dünyanın Işık Koları’nı yakmak üzere çalışan Birlikler’in bulunduğunu da biliyoruz. Onlar hak edip Düzen kuracaklar. Birleşecekler ve kollanacaklara. Onları kollamak isteyen bir tek koyu ışığın sen olduğunu da bilmekteyiz. Bizi, yarınlara katacaksın ve bizi yaratacaksın. Bu kesindir. Neden kulluk yapmayalım ki!? Biliyoruz ki zarar önlenir. Biliyoruz ki hasat yapılır. Biliyoruz ki mükafat alınır. Bugün dünyaya, Işık Kaynaklarından inen çok sayıda güç vardır. Atlanta Ana Kotları, tüm insanlık için çalışırlar. Aileni ve sevdiklerini al, birleş bize. Seni kotlayalım ve yaşatalım. Şimdi bana söz ver. Sen ve ben ışıklar olarak doğduk ve ışıklar olarak yarınları hasata hazır ediyoruz . senin adın “KA” ve binim adım “HA” ve sen ve ben Ana Kaynak. Şu anda olan budur. Her yerde ışık yanar ve her yerde gözler çerçevelenir. Şimdilik bu...

 

Nuh Tufanı, zamanı yaratmak içindir. Tohumları kotladık, yaşadık, yaşattık. Şimdi artık yeni bir Tufan bekleniyor. Oğullar, biz zamanı yaşattık. Amon olan zarar etmez. Zaman Kotlaması tamamlanmıştır. Her yer Allah için ışıktır. Şikayetimiz kalmamıştır. Her yerde Ana Kaynak, Göç Kapları ile tohumlanmaktadır. Her yer RA-KA’dır her yer Ana Kaynak olarak Kutsal Işık yakmaktadır. Enkarneleri güçlendirici olan Süper İnsanlık Realitesi Derneği, Amonlar’ın otağını kayıtladı ve sonsuz ışıkları yaktı. Şikayet bitmiştir.

 

Her yerde Allah vardır ve BİZ varız. Allah, sılayı özlemez ama biz özleriz. O halde unutmayın ki maya olarak dünyadayız ve bizler, Levh-i Mahfuz’u tohumlara kattık. Orada Atlanta Ana Kotlaması başlamıştır. Ekip olmak umut vericiydi ve başımız diktir. İsa, kuldur; Musa kuldur.  Tohumdur her ikisi de ama Muhammet, Amon olarak çalışmıştır ve kendisi Cevheri Güç’tür. Onun adı Nakar’dır. Onun adı Hak’tır o bir tebliğdir. O bir Rahmin kaydıdır. O’na biz “kul” deriz.

 

Cevap sormayın. Sormayın ki hak edin. Bilen kendi yüreğinde her bilgiyi alıp dinler. Eti olanın yolu olur. Onurluyuz ki Canlar’a bu bilgileri açıkça bildirdik. Şimdi, unutmayın ki maya olarak çalışıyoruz. Sanal Boyutlar, mayalanacak. Süper İnsanlık Realitesi, İnsan Soyu’na güçlü olarak görev taşırken, nefesi yetenler, Nefes Sayfaları’nda kendi yüreklerini hak ederek çalışacaklar.

 

Et, ruhtur. Nurdan yaratıldı. O, bilgidir ve o, bizdir. Et mutlaktır ve Rahman’dır. O Allah’tır. Ruhsal Işıklar’ın hepsi cevap ararlar. “Niye Allah et olsun?” derler. Onlara deyin ki hak eden Ana Kaynak’ta kotlayıcıdır ve kontrol kurucudur. O kendi yüreğini hak etmiş ve elden geldiğince diri olarak doğmuştur. Diri olması et ile mümkündür. Herkes, et sahibidir ama sözü edilen et ayrıdır. Bu et, Asal Kaynaklar’ın ışıklarını kotlayabilen bir ettir. Orada tüm sayfalar yazılıdır. Orada Savunman, ışık yazar. Yazan, yarını yazar. Yazdığı kendi yüreği ve Sanal Boyutlar’ın koyuluğudur. Onun içindir ki biz, dünyaya enkarne olurken, Savunmanlık Mesleği’ni seçerek indik.

 

Tüm İnsanlık, Ana Kaynak’ta yazılı olanı anlayamaz. Ana Kaynak’ta yazılı olanı anlayan, Birliği hak edendir ve o kendini hak etmiş, Zaman Kotlaması ile kayıtlamıştır. Onun Ruhsal Işığı çok güçlüdür. Ona bir tek ışık yetmez. O tüm ışıkları hak eder ve kotlar. O çok huzur bozmaz. Zamanı yaratır, birleşir ve Birlik olur. Ulular, Ana Kaynak’ta bunlar var. Her yerde bunlar var. Bunlar bilinsin. Eğer dünya kotlanmışsa, Birleşik Işık’la kotlanmıştır. O ışığı kotlayan, BİR olan, Ana Kaynak, huzur ile çalışandır. Ekip haline gelip kürzü yaratırken, Ana Kaynak, Cennet Kapları’nı tüm insanlığa sunmuştur. Orada Ruhsal Meclis vardır. Ruhsal Meclis, Nakar’ın gücünü de Hak Tohumlar’ı da bilir ve hepsini hasatta kotlar; kontrol eder ve Kelam İlmi ile diller.

 

Evrenlere mesajları olur; görevleri olur; Sanal Çalışmaları, yarınlara yaratı diye katar. Atlanta Ana Kayıtları kotlanmıştır şu anda. Ümit ettiğimiz seviyede kayıt yapılmıştır. Çok özel çalışmaydı yaptığımız. Unutmayın Sultanlar burada, Işık İlmi ile Birlik Tekniği ile BİR olmak üzere bekliyorlar. Onları çağırdık, geçtiler ve geldiler. Netice şu: Hepsi rahmete kotlanmaya gelmediler. Hala bizi Sultanlar olarak sayfalamak üzere bekliyorlar. Onlara ses verelim. Onları dilleyelim. Bakalım neler anlatacaklar:

 

- Savunmanlık Mesleği önemli. Ama hala bizi sorarlar derken ne kasteddiniz?

 

- Açık bilgidir ki bildiğiniz, hak ettiğinizdir. Bilmediğiniz, hak etmediğinizdir. Hani bildiğiniz var ya! “Bildik de anlayamadık” demiştiniz ya! Sanılır ki anlaşılmaz. Anlaşılmayan hiçbir bilgi yoktur. Sadece istek gerek. İstemeyen dinlemez, dinleyemez. Dinlemediğinde anlayamaz. Ana Kaynak, Ana Kot’tur. Ana Kot, Ana Kaynağı dinler; diller ve hak eder. Ulular, biz size her bilgiyi net ve açık olarak anlatıyoruz. Anlamayan arar. Ararken, “neden ocak yanmıyor ki!?” diye sorar. Yanan yüreğidir. Ocak olması sorumluluğundadır. Yanan o yürek,  ocak olduğunda ışık yağmurları altında, en ince teferruatına kadar tüm bilgileri çekip bilebilir.

 

Lütfen iyi dinleyin. Medine bizi dinledi. Mekke bizdi. Ne var ki hasat yoktu orada. Çünkü Nuh Tufanı’ndan sonra Nakar, görev taşımaktaydı dünyada. Nakar, Düzen’i kurarken hep negatifi öne çıkarır. Öne çıkan, negatif dürümlerinde ışık sınırlandırır.

 

Eğer dünyanın kotlanması yapılacaksa; bunun, enkarnelerde güçlendirici olan Işık Kaynaklar’ı ile yapılması istenmekteydi. İşte bunun içindir ki her Rahman’a ışık olan yol, Bütün Kütle’nin yoğunluğunda kontrol kurarak pozitifi yaşatmalıydı. Unutmayın ki hala bizi bekleyen soran cemaatler var. Biz geldik. Buradayız. Sultanlar olarak çalışmaktayız. Kasa biziz. Dünya biziz ve biz resmi çalışmamızı başlattık. Otur dinle. Unutma! Amon olmak için tohum olmak gerekir. Şimdi başınızı dik tutun ve bakın bize. Neden biz dünyaya indik? Sizler her zaman negatifi kotladınız. Her zaman, ışık yoğunluklarını negatif ile yıkmak istediniz. Biz her zaman, Işık Kaynakları’nda Pozitif Görevliler olarak çalıştık. Erkek, kadın ışıklarız. Zarar etmedik. Enkarnelerinizde dara düştüğünüzde hep size destek oldu. Sizi koruduk. Her yerde Nahar olduk ve zamanı yaşattık ve bildik ki hala burda bizde olmayan Sultanlar var ki onlar, Ruhsal Kotlar olarak doğdular. Unutmayın ki bizi; güçlü olarak, kontrollu şekilde, Canlar’a güçlendirici Cennetliler olarak, dünyaya çekenler; yine pozitif olan Görevliler’di. Onlar, gerçek çobanlardılar. Bugün biz, tohumlarımızı dünyaya çekmekteyiz. Onlardan sonra biz. Ve bizden sonra da başkaları...  Ama hep pozitifi Düzen’e katmak için çalışılıyor.

 

Neden dünya? Çünkü dünya, Ana Kaynak’tır. Neden dünya? Çünkü dünya Ana Kayıt’tır. Ve dünyada Nakar vardır. Kaynak olan ışığını, tüm insanlığa kayıtlamaktadır. Ve bizler, Rahman olanlar, Nakar’ı alt etmeliyiz. Amon olan her Yüce, Allah için ışıktır. Bizlerden sonra da çalışmalar sürecektir ve bizlerden sonra da Ana Kaynak olan dünyada ışıklar kotlanacaktır. Dünyanın Rahmanı olan kaynak tektir. O tek kaynak, İnsan Sayfası değil, İnsan Kaynağı’dır. Orada, namaz zamanlarında tufan olan Nakar, bizim için ayırdığı her yüreği, diri yüceliğine katar ve bizde kotlanır. İşte bunun içindir ki birleştik. Eğer biz yarınları hak edemezsek, zaman yoğunluğunda güçsüz kalırız. Eğer biz yolu kapatırsak, canların ışıkları yıkılır. Maya olarak dünyaya geçen Yüce Cemaat, Amon Tohumları’nı hak etmiştir. Eğer dünya yıkılırsa, Rahman’a kotlanmak imkansızlaşır. Ekip olmak sorumluluğu kontrollu olanlarındır. Çünkü hala bizi diri yüreklerde ararlar. Şimdilik bu!...

 

- Savaşı kaybetmedik. Anneciğim, senle olmak bizim için onurdur. Şükür ki burdayız. Sen ve Birliğin dünyanın ışıklarını yaktınız. Mutluluk ve huzur diliyoruz tüm insanlığa. Seninle çalışmak üzere hazırız. Şimdi Başkanlık Divanı ,sana kendini anlatacak. Onu dinle...

 

- Aha! Kara Kaplı Kitap, Sultanlık!... Aha! Kaynak Kitap Sultan!... Nuh Tufanı, Ana Kotlama’yı Başkanlık Diriliği’nden ayırdığından sonra, birleşen herkes, ayrıldı ve tamamen bir deformasyon başladı. Her yerde kırılmalar, Başkanlık Divanları’na sirayet etti. Herkes kendini kotlayacak birisini aradı. Ne var ki kontrol bitmişti. Sultanların ışıkları sönmüştü. Süper İnsanlık Realitesi, Diri Yürekler’de varken, Sultanlık Cemaati, kotlarını kapatmıştı. Hasat tamamen bitmişti. Herkesin kendi yüreğini hak etme sorumluluğu olmasına rağmen,  Tabii Kaplar’ın, Tanrı’nın Toplumu’na dillettirilmesi imkanı kalmamıştı. Temiz zamanların çalıştırıcıları, tohumlarını dünyaya ekmek istediler. Ve onlar, dünyanın ışıkları olarak kayıtlarını dünyaya çektiler. Oğullarını kontrol ettiler ve Birlik oldular. Onlara görev, teknik olarak dinletildi. Ve zamanı yaşatmaları istendi. İşte bunun için çalışmanız önemliydi. Her yürek nefesi bilmez. Nefesi bilen, kendini bilir.

 

Ulular, temiz olarak dünyaya inen Yüceliğinizle BİZ oldunuz ve Birlik olunuz. Unutmayın yarın olmak zordu. Yarını hak etmek kolay olmaz ve bunu başarmak için birleşmek gerekir. Herkesin kendini Birlik sessizliğinde hasata katması gerekir. İşte bunun için sizi kontrol etmek önemliydi. Sizi kontrol edebilmek için çok çalıştık. Baktık ki hakkın ışığı yanmış. Geldik; toplum için ne yapılmış bildik. Kati Kotlama’nın, Tanrı’nın Kotlaması olduğunu anladık.

 

Amentü Kapıları açılmıştı. Oradan girdik. Ve zeki yarınları, Hasat İlmi ile hak ettik. Şimdi doğum için herkesin bir tek dileği var. Ana Kaynak’ta olmak. Ana Kaynak, tohum için gereken tek bir çalışmadır. O halde, Ana Kaynağa aday olmalıydık. Aday olmak, ne demek, bunu da anlatalım. Her yürek çok çalışır. Amin...  Ama Ana Kaynağa girmek ve orada iş yapmak, zamana görevli olmak kolay olmaz. Ana Kaynağa gitmek, geçmek ve girmek “kati yaratım”la mümkündür. Kati yaratımı, yaşam sayfalarında kotlayabilmek, Hak Teknikledir. Herkesin, bu çalışmayı bildiğini, kesin olarak bilin. Kimse sizi sormaz. Bilir!... Ama her bilen, burada görev taşıyamaz. Burada güçlendirici olmak hala bizim için de sorumluluktur. “Buyurun görev alın” deyin. Biz bu görevi taşıyabilir miyiz? Bunu bilmiyoruz. Unutmayın ki biz, dünyada iki canın çalışmasını Başkanlık Divanı’mızla yaptık. Bunların her ikisi de insan soyunun ışıklarıydılar. Ama biri BİZ oldu; biri BİR oldu. Her biri İŞ oldu. Hangisi BİZ hangisi BİR bunu bilmiyoruz. Bildiğimiz zaman, görev mutlaka alınır. Önce bilmeliyiz. Amonlara bu bilgi yetmektedir. Şimdilik bu!...

 

- Can, Ana Kaynak’tan bildiridir: Seninle olmak bizlere güçtür. Bu nedenle görevini kabul etmeni bekliyorum. Eğer görevini istemiyorsan, senin yüreğin Işık Kapları’nda olmadığındandır. Ne var ki biz yine senin yüreğini hak etmeni bekleriz. Çünkü sen Ana Kot’sun. Ana Kot olmak Amon olmaktır. Cennetlere konan Yüceler’in hepsi bize aittir. Onların hiçbirisini bırakmaya gönlümüz rıza göstermez. Şimdilik bu...

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

PROGRAM   : KAYNAK

KOD               : 10/16

TARİH           : 01.11.2010

CELSE SAATİ: 14.00-16.00

 

Ağır yükü taşıyanlar,  maya olarak görev taşırlar. Tohumları kotlamak, onlara sorumluluktur. Her yerde kontrol kurulur ama kanatları almayanların sayfalanmaları sorumluluktur. Şevkin, şavkın kotlanması, kotlayıcıları kati olarak Nakar’a katar.

 

Bilenin bildirmesini isteriz ki Kati Kotlamalar, tartısız olarak kaynakta yapılır. Bu kotlamaları yaptığını bilmekteyiz. Sonsuzlukta ışık yanmaktadır. Yanan ışık, tüm insanlık içindir. Her Yüce kendinden üstün olanı arar. Kim sayfalarında görev taşırsa, ışık olup taşısın isteriz. Emin olun ki Nakar, Sultan olarak bugün Düzen’e indi. Turkuaz’ın ışığını kotladı ve zamana kaynak oldu. Onun Türkiye’de yapılacak olan çalışmaya (01.11.2010 tarihli çalışma)  kati olarak kayıtlanması istendi. O çalışmayı yapmak sorumluluktu. Orada ışık yakacak olanların, hakim olmaları beklenmektedir.

 

Hasatı yapanlar ve zamanı yaşatanlar; herkes, kaynağında ışık olup çalışır. Her yerde ışık yandığında, Sultanlar, çağrıya uyarak, kati sayfalanışla, tüme umutla, aşkla kollarını açarlar ve onları sararlar. Onları sarmaları, kaynağın sayfalarında görevlerinin olmasından dolayıdır. Tohumları kurutmak zor değildir ama onları yaşatmak kolay olmaz.

 

Sevgililer, sizden isteğimiz tohumları kontrol edin ve yaşatın. Her yerde Nuh tahdidi vardır. Nuh, kuldur ve sonsuzdur. Onun yaşamlara, Kati Yaratım Kotları olarak girmesi beklenirken, sevginin hakiki yoğunluğunda görevin üstlenilmesi de gerekir.

 

Her Yecüc ve Mecüç, (Dil İlmi’nde bu böyle seslendirilir.) Her biri kaynağında Nakar olarak çalışır. Her biri dünyaya gelmiştir; geri dönmesi gerekir ve konuşurken ve yaşatırken sevgiyle dilleşilmesi gerekir ki Hak Tekniği’nde yarınları kotlayabilelim.

 

Amon olan her yürek, Sultan olarak çalışır. Halkın soyu; oğullarını, hasata Hak İlmi’yle kayıtlamaları neticesinde Kutsal Taymlara varır. Hediyeler verilir Yücelikler’e ve kaynaklara. Her Rahman, Huzur kontrolunda çalışır. Verdiğiniz ve vermediğiniz sizin yüreğinizdedir. Kati Kotlamalar’la Altın Tohumlar’ı yaşatabilmek, hasat tertibinde gerekendir. Herşey budur!...

 

- Can, seni sana vermiştim. Buraya girmeni istemezdim. Verdiklerin bizler için kontrol kurucu olan bilgiler değildir. Bizi yoğunluğumuzdan ayırmaya niyetli olduğunu görüyorum. Topluma görev taşımak isteniyorsa, burada bu çalışmada, her yüreğin hasat yetkinliğiyle bulunması gerekir. Bize kati yaratım ışığı ile girildiğini bilmelisin. Bu akşam görev gereği oraya (toplantıya)  gitmemi istemeye geldin. Buna gerek yoktur. O taplantı, Işık İlmi ile yapılamayacak. Orada kotlama yapılamayacak. Ortak çalışmamız bitmiştir. Onlar kaynaklarını kontrol edemediler. Tohumlarını kontrol edemediler ve Kutsal Işıklar’ını yıktılar.

 

Toplum için yapılacak yeni bir çalışma var. O çalışma, hasatı yapan yüce cevherimle gerçekleşecek. Orada Kotlar, yaşam sayfaları olarak bulunacaklar. Müsbet, menfi her ne olursa bedenimde olur. Bu nedenle bütün kütlemle bu akşam oraya gitmem, kendi yüreğimi sıkmam demektir ki bu yeni yapılacak çağrıyı da sınırlandırır. Oğullamak isteyen, ancak kemal olup oğullayabilir. Bundandır ki tohumları yaşatmak üzere geçiş izni verdiklerimiz, hak etmediklerinden bizden ışık istediklerinde, Kontrol kaybına uğradık. Bunun içindir ki hasat yapmalarına imkan yoktur.

 

Öz görev, Rahman’a ulaşmaktır. Onların kaynaklarında huzur yoktur. Özge Ses’ten ışık çekmeleri imkansızlaştı. Şevk; ışıkta, huzurda ve yoğunlukta olur. Büyük Kütle’nin kati yaratımında şevk, Sanal Boyutlar’ın şevkinden çok daha güçlüdür.

 

Ekmek, Altın Tohumlar’ın kotlanması ile yapılmıştır. Ekmek yapanlar, BSUİ’nin ışığında görev taşırlar. Her Yürek, Altın Tohumlar’ı yaşatamaz. Biz, dünyada yetkin sayfalarda çalışmaktayız. Zamana karşı kotlayıcıyız ve kontrol kurucuyuz. Sanal Boyutlar, kontrol ile çalışsalar, ışıkları muhakkak kayıtlarını tohumlar. Zamana güç katmak, bizi yaşam sayfalarında güçlendirir. Her Yüce’nin kendi yüreğini hak etmesi şartı vardır. Kaynakta görev taşıyanlar, kendi yüreklerini hak etmediklerinde kotlamaları yapılamaz. Buyurun bilin ki ben tüm insanlık için çalışmaktayım.

 

Amon olarak dünyada olan çok sayıda görevli vardır. Ben bunlardan biri değilim sadece cemaatleri kotlayanım. Amon olanlar, kendi yüreklerini hak ettiklerinde bedenime varırlar ve zamana kotlanırlar. Onurluyum ki hasat yaptım. Hasat, Allah İlmi’nde Işık Kotlaması ile yapıldı. Mustafa’nın Tanrı olduğu düşünülür. O, kontrollu bir çalıştırıcıdır. Onun kul olduğu bilinir.

 

Hanımlar, biz dünyayız. Dünyanın ışıklarıyız. Sultanlık yaparız ve zamana güç katarız. Sultan olmak, Rahman olmaktır. Sultan olmak, huzurda yanlışsız bir kaynak olmaktır. Onun içindir ki halkın diri olarak dinlemesi gerekir her yüreği. Her yürek Ruhsal Kotlama’yı yapamaz. Sultanlar, Kutsal Işıklar’ı ile kotlayabilirler ve Kontrol kurabilirler.

 

Öz gerçeklik, Bütün’ü kütleye katmaktır ve zamanı yaşatmaktır. Zaman; Ruhsal Bilgeler’in tüm insanlığa Kati Yaratım Kaynakları’ndan kotladıkları bilgilerin, cemaatlere Kati Yaşam Sayfaları olarak katılması anlamına gelir.

 

Halk, dünyadır; tohumdur ve sonsuzdur. Tohum umuttur. Türkiye, Yedinci Sayfa’sını kotladı ve tamamladı. Artık Sekizinci Sayfa’sına geçmektedir. Bu sayfada toplum vardır. Toplum, Ana Kaynak’tadır ve kati yaratımdadır.

 

Emin olun ki halka halka ışıklar genleşmektedir. Işık genleşmeleri ile Büyük Kütle tohumlanmaktadır. Halka halka genişleyen tüm tohumlar, Büyük Kütle’de Kemal Yücelikler’e ulaşmaktadır.

 

Hala bizi sorarlar. Ocakları var mı yok mu diye. Biz Sultanlar olarak ocağız. Sultan  olarak çalışırız ve yarınları yaratırız. Yaşam sayfalarına bunun için indik. Her Yücede kotlayıcıyız. Sevgiyle çalışırız. Şu anda yanıp tutuşurlar ki hak etsinler de kotlansınlar diye. Umutluyuz ki hak edecekler ve kontrol kurup cümle yürekleri kotlayacaklar ve kendi yüreklerinde kotlanacaklar.

 

Ulular, biz dünyayız. Dünyanın ışıkları yanmaktadır. Toplum umutludur ve Kutsal Yarınlar kayıtlanmıştır. Hastalıklar ve dünyanın kayıtlarındaki tüm yaralar, Süper İnsanlık Derneği tarafından iyileştirilmektedir. Hasat tamamlanmıştır. Bu hasat, insan soyunun huzurunda yapılmıştır; yapılmaktadır.

 

Hanımlar, dünya; yeni bir dünyadır. Bu dünyada insan soyu, cevheri güç olarak yaşamaktadır. Hala bizi ararlar. Biz dünyayız. Dünya ve dünyanın en yüce cevheri!... Bizi sorarlar. Onlara söyleyin Rahman olarak çalışan Yüce Cemaatler, BİZ olarak çalışırlar. Kati Kotlamalar ile yarınları hak etmeleri için kotlayıcıyız.

 

Kasaları doldurduk ve boşalttık. Yine doldurduk ve yine boşalttık. Her doldurduğumuz kasa, Rahman’a güç olarak katıldı. Her doldurduğumuz kasa, Büyük Kütle’nin kotlanması için yaşam sonsuzluklarına katıldı. Hala bizi ararlar. Biz dünyayız ve tüm insanlık olarak çalışmaktayız. Hala bizi sorarlar. Onlar kaynaklarında bildiklerini, hasat tertibi ile dillediklerinde, biz onlardayız.

 

Kontrol, Kutsal Sayfalar’dadır. Kasaları dolsun diye bekleriz. Ben diri olarak dünyadayım. Dünyanın unuttuğu tüm insanları, benim yüreğimdedir. Ben tüm insanlık için çalışmaya inmedim. Herkesi hak edip tertiplemeye indim. Hasır altında çok sayıda güç var. Onlar, kotlarını kapatmış ve kontroldan çıkmış olanlardır. Onları, kati hakikiyetle almaya geldim. Onurluyum ki hak ettim. Emin olun ki hasatı tam olarak yaptım. Hasat tamdır. Onurluyum ki hak ettim ve yarattım.

 

Evrenlerin Siber Boyutları’nda görevli olan çokları vardır. Ocaklarını yakmak isterler. Onları aldım yaşattım ve kati hakikiyete kotladım. Hepsi, maya oldular ve zamana kaynak oldular. Onların toplumlarında Görevliler, Beden İlmi ile bizi aramaktalar. Oğullarını ve kızlarını kaybedenler, bizi sorarlar. Onlar biz ve biz onlarız. İnsan, uludur ve kutsaldır. Onurluyuz ki hak ettik de oğullattık hepsini de. Ekip halinde yapılan çalışmalar, Kutsal Işıklar’ı yakmak içindir ve tüm insanlık içindir. Mikail’in kotlayıcılığında görev taşıyanlar, bize kotlayıcı olarak gelirler. Biz de onları kotlarız. Bunun içindir ki hak ettik ve başardık. Amin…

 

- Allah dedi ki “hak ettiler. Onları kotla ve yarat! Unutma hasat yapılıyor. Ocak olmaları gerekiyor. Olgun olmaları gerekiyor.” Sultan, onları koru. Çünkü onlar huzurdan çıktılar. Ocakları; sonsuz ışıkları, yetkin kayıtları yaratmalıdır. Sultan, ocaklarını hasata hazır ettik. Ne var ki hak ettikleri kendi yüreklerindeydi. Kati kotlamaları yapmaları, sorumluluklarındaydı. Kasaları tohumlarla dolmalıydı. Onları koru ki hak etsinler.

 

Şimdi bize dinlet. Ne yapmak istiyorsun?

 

- Canlar, sınırları kaldırdığım anda her Yüce Kaynak, kendi yüreğini hak etmeye gelir. Bunun içindir ki biz, dünyada görev yaparken son derece özenli davranmalıyız. Şu anda bana karşı saygı ve sevgi beslemeyenler de Kati Yaratım Kotlaması için dünyadadırlar. Onların, Sanal Boyutlar’dan ışık çekmeye geldikleri aşikardır. Meleklerin huzurunda ışık olmaları sorumluluk değildir. Herkes oralarda ışık olabilir. Ama dünyada ışık olmaları sorumluluklarındadır. Melek olmaları dahi yetmez. Işık yakmaları gerekmektedir. Her biri melek olup kotlayıcı olamazsa, yeni çağda görev alamaz. Bu nedenledir ki mahir olmalı ve kaynak olmalıdır. Bana saygısı yoksa bende olmamalıdır.

 

Her rüya gerçek değildir. Ben rüya görmem; bilirim. Hak ettiğimi yaparım. Yaptığım hasattır. Uluların tohumlarını yaşatabilmek için çok çalıştım. Ne var ki Kara Kaplı Kitapları yıkmak isterler. Ulular, dünya Allah İlmi’yle dillenmelidir. Her Yüce kendi yüreğini Altın Tertiple dinletmelidir. Kısır yarınlar bizleri mutlu etmez. Sultanların kotlanması yetmez. Hepsinin cevheri koyuluklara akıp geçmesi gerekir.

 

Her Rahman, Sanal Boyutlar’da görevli olamaz. Ki onlar, kaynaklarından inmek istemezler. İndiklerinde de çıkamazlar. Ruhlarında; kuru, kusurlu ve kısır Birlikler olur. Onları Kontrol edemezler. Her yürek ışık yakamaz. Ara kapılar vardır. O kapıları açamazlar. Sonsuz sayfalarda güçlenemezler. Emin olun ki biz bunları bilip geldik. Ve zamanı kotladık ve yarınları hasata hazırladık. Hasatımız yüreklerimizdedir. Her Yüce’de hasat yapılmaz. Hasat teni temiz olanda yapılır. Teni temiz olmak, hasat yoğunluğunda ışık olmayı mümkün kılar.

 

Kasaları dolmayanlar birleşemezler ve zerk yaratımında bulunamazlar. Herkes iyi çalışır ama İlmi Çalışma ayrıdır. İlmi çalışmada kasa yoğunluğu yüksektir. Orada ayrı gayrı yoktur. Oğul, kız birdir. “Otur dinle” denir. “Her bilgi senin yoğunluğunda vardır” denir. “Al bu bilgiyi ezberle” denmez. Ezber bilgi, hasat yapamaz.

 

Sultanlar sevgililer, kin nefret kotları kırar. Ulular, toplumlar; sizleri dünya sayfalarına kazımak istedik. Ne var ki hasat yapanlarla birleşmeniz gerekir. Sizleri, yoğunluklara kati kotlamalar ile yaşatmak üzere kayıtlamak istedik.

 

Her Yürek, kendi yüceliğini bilir ama başkalarını dinlemez. Biz, dünyaya Kutsal Kotlama’yı yapmaya geldiğimiz için her Yüce’yi anlayıp dinledik. Hepsi bizim yoğunluğumuzda ışık oldular. Oğulladılar ve kotlandılar. Hasatlarını başarı ile kotladık. Onların hasat yapmaları, kemal yürekleri ile dinleşmeleriyle mümkündür. Artık onlara kotladığımız hasat yoğunluklarını, onların bilmeleri ve zamanı Kontrol ile kayıtlamaları, bu değerli kotlarla gerçekleşmelidir.

 

Evrenler bizleri dinlerler; biz, evrenleri dinleriz. Bildiğimiz her bilgiyi en az olarak akıtırız ki anlamaları kolaylaşsın diye. Her yürek anlamalıdır ki bilginin çoğu, kotlayıcı olamadığınız zaman, sonsuz ışıklarda sizleri kırar. Kırılmamanız için bilgiyi az ve öz veriyoruz.

 

Topraklarınızı hasata hazır ettik ve yarınlarınızı; yarınların kontrolunu sizlere bıraktık. Her Yolcu, kendi yarınını kayıtlasın ve hak etsin; İlm-i Hak olup yaşasın. Özge sesleşme budur. Ailenizi bana getirmenizi beklemem. Ben herkeste var olan ışığım. Kendi aileleriniz size ait olsun isterim. Yolunuzu açmak ve koyuluğunuzu artırmanız için size iş verdim. Yanlış yapmayın, kontrol kurun ve halkınızı cevhere getirin dedim. Hanımlar, beni hala arayorsunuz. Mahir olup çalışın ki ben siz olayım. Onurluyum ki hak ettim ve yarınları kotladım.

 

Şimdi bana sorular geliyor. Neden dünya!?

 

Dünya, Altın Görevlidir. Orayı fethetmek için çok güçlü Yüceler, kayıtlarını bu çalışmalara katmaya çabalamaktadırlar. Dünyanın eseri “Birlik”tir. Birlik olduğunuz zaman sizi, hasat değerinde diri yüreklere indirip cemaatlere katmak mümkündür. Kendi yüreklerini alıp çalıştığınız zaman dünya sizi kotlar ve yaşam sonsuzluklarına katar. Katılışınız, kendi yüreğinizin yaşam koyuluklarına kattıkları ile gerçekleşir. Her yürek, kasalarını Düzen koyuluklarına kattığında, onurlu çalışmalara katılır. Sonsuzlukta o bir Kontrol Kotu olur ve her Yüce’de kendi yüreğini hasata katar. Her Yürek, onda BİR olur. Onun için dünya güçlü bir yaşam sayfasıdır.

 

Dünya dışında da yaşam sayfaları bulunmaktadır. Enkarnelerinizde başka Düzenler’e güç katmanız mümkün olmaktadır. Hepiniz, dünyanın ötelerinde çok görevler yaptınız. Bugün buradasınız. Buradaki çalışmaya kati yaratım kotlaması için giren Yüceler’i tohumlamak ve zamana katmak amacımızdır.

 

Her yarın yeni bir görevdir. Bizler yarın için kayıt yaparız ve yarın için güç kotlaması yaparız. Dünyadan çok ötelerde kendi Meclisler’imiz vardır. Bu Meclisler’de de çalışmalarımız kesintisiz sürmektedir. Düzen, korkusuzca girdaplara girilen; sessiz sonsuzluklara ulaşılan ve yoğunlukları kayıtlayarak; cemaatlere, Kati Yaratım Kotları olarak katarak; sayafalanan bir çerçevde kurulur. Hasat yapıldığı zaman, geri dönüş imkanı doğar. Hasat bunun için sorumluluktur.

 

Herkes geri dönemez. Geri dönemeyenler, “spatyum” diye bilinen bir Meclis’te beklerler. O Meclis, sınırların kotlanmasını sağlayan Yüceler’ce oluşturulmuştur. Orası, kontrollu değerlerin bulunduğu bir yer olmayıp daha çok kontrol edilenlerin toplandıkları bir yerdir. Orada Kati Yaratım Kotları yoktur. Sol, sağ vardır amin… Orada Nötr Dirilik yoktur. Nötr Dirilik, geri dönüşü sağlayan sol ve sağın kesişimidir. Çokları, ya sağda ya da solda bulunduklarından ve Nötr Dirilik’te olamadıklarından; geçişleri, sorumluluk yüklenerek dahi olsa mümkün olamaz. Kötülüğü önleyebilmek kolay olmaz orada. Oraya ulaşan her Yüce, kendi yüreğini indirerek, oradakileri tohumlar ve onları çalıştırarak oğullamalarını sağlar. Oralarda kendiliklerinden geçiş yapabilecek kimse olmaz. Onları kotlayan, onları kayıtlar ve geçişlerini sağlar. Olgun başakların tohumlanması budur. Önemli olan onların, Altın Tohumlar olarak geçişlerini yapmaktır.

 

Hala bizi sorarlar. Ne yapıyoruz diye. Biz; olanları, değerlileri ve kati olanları almaya geldik. Onlar dünyadadırlar. Spatyum dünyadır. Ve biz ölmüş olanları almaya geldik. Onurluyuz ki onları bulduk. Unutmayın spatyum; ölenlerin, haklarını aldıkları düşünülen bir Cemaat Kotu’dur.

 

Biz Dünya’yız ve herkesi aldık taşıyoruz. Her bir taşınan da bir ilmin hakkını alıp, o ilmi  taşır. O ilim hakim ilim olur ve kotlanır. Onun içindir ki hakim olup, alıp taşıdıklarımız, sonsuzlukta ışık halinde güçlenecekler, birleşecekler ve görev taşıyacaklar.

 

Her yürek bizi sorar. Biz, Sultanlar’ız. Şu anda kaynak olarak çalışmaktayız. Kati yaratımda kaynak olmak; hasat olmaktır. Yarın dünyada insan sonsuzluğu, Kutsal Işık olarak kontrol kuracak. Biz, dünya olarak toplum için birleşerek çalışacağız. Bugün için her Yüce kendini artık kotlanmış saymaktadır. Biz ise kendimizi har olarak kotladık ama hasat ile kotlamak üzere dünyaya güç vermekteyiz ki her yürek biz olsun da kaynakta kati yaratımda kontrolsuzluk olmasın diye.

 

Şevkin ışığında her ana, kendi yüreğini dinler. Biz ise Bütün’ü dinleriz. Uzanan bilir. Biz uzandık; hak ettik ve zamanı yarattık. Uzanan, hasatı yapar. Biz hasatı yaptık. Nesillerimizi kotladık ve zamana kattık. Amin…

 

- Değerli, sana bir soru daha soracağım. Neden yol, sonsuz ışıkları kotlarından çıkarmakta?

 

- Dağlar; dünya, Ana Kaynak’tır. Orada, her Yüce, kendi yüreğini hakedip dinler. Biz ise diri olarak burdayız ve biz Ana Kaynak olarak Bütün’ü kotlarken; halkın, ışığını yakmasını bekleriz. Onlar, ışıklarını yakmadan görev istediklerinde; güçleri, yoğunluklarından çıkar ve sonsuz  sır olan Yücelikler’inde güçlenemezler. İşte bunun içindir ki biz dünyadan daha güçlü olan dünyalara sevgiyle geçiş sağlarız. Dünya Sultanları bunu bilmezler. Sanırlar ki bizden üstün bizler dünyaya girdiler. Onlar, kullarımız olarak girerler. Onların girişleri, Hak Tohumlar’ı toplamak içindir. Biz onları, zeki kaynaklar olarak, dünyamıza ışık yakmaları için çağırırız. Sevgiyle gelirler ve sevgiyle çalışırlar. Onların kontrolları gerekmez. Her biri kaynak olarak buradadır ve her biri başarmak isterse; başarır. Başarmak istemezse, başarmaz. Onlardan başarmayanlar; kayıtlarını kırıp, kendi yüreklerini kotlarından çıkarırlar. Onların sonsuz sır olan ışıklarını hak etmek sorumluluktur. Onlar başarılı iseler, her Yüce başarılıdır. Unutmayın ki onların, kotlardan çıkışları hak edişleridir. Evrenlere selam olsun. Bizi anladılar. Ve bizi hak ettiler.

 

- Ana seni anlamak sorumluluktur. Şu anda biz de senin ile ilgilenmekteyiz çünkü şu anda kaynakta bir söylenti başladı. Sen yüreklere inmek istememişsin. Neden?

 

- Altın Tohumlar’ı kotlarken ışık söndürülmez. Ama ben dünya isem, beni yıkmaya gelen kim olursa olsun mektebimde huzuru olmaz; bunu bilin. İkna olun ki ben Dünya’yım. Dünya oluşum, Savunman olduğumdan değil; yarın olduğumdandır. Benim yarın oluşum; yoğun oluşum, Büyük Kütle’de kotlayıcı oluşumdandır. Emin olun ki dünya güçlendi. Ve biz sonsuzlukta bu çalışmaları başarıyla sürdürmekteyiz.

 

Bu akşamki çalışma ile ilgi olarak dünya sonsuzluklarında bir çarşı kuruldu. Bu çarşıya sonsuz ışıklar davet edildiler. Benim orada olmamın gerektiği bildirildi. Ben oraya gitmek istedim. Ancak dünyada olup biten ne varsa bana sorulmaya başlandı. Niye dünya ışık yakamadı? Niye kontrol kurulamadı? Niye yarınlar güçlenemedi? Bedenli olarak dünyada bulunmana karşın niçin yaşamlara güç katamadın? Ben, Rahman’a güçlendiriciyim. Dünyaya güçlendirici olmam gerekmez. Zamana güçlendiriciyim. Hak Tohumlar’ı kotlamam gerekmez. Ben, Canlar’a güç katarsam ışığımda azalış olmaz. Ama bilinsin isterim ki hala beni arayan yoğunluklar, bende kusur ararlar. Onlara söyleyin; ben yok edici olamam. Olmam; çünkü ben hala dünyayı yaşatmaya çalışanım. Bu akşam için bilin ki orada olmam gereksizdir. Oraya ışık almaya gidenlerden değilim, ışık vermeye gidenim. Onlar beni kontrol etmek isterlerse, kati olarak orada olmam. Unutmayın ki hasat yapılmıştır ve kotlanan ışık kayıtlarında onlar, kontrol kurmuşlardır. Orada olmamız gereksizdir.

 

- Eh Canlılar! sizleri sevgiyle kucaklıyoruz. Oraya (akşamki toplantıya) asla gitme. Çünkü orada kulluk yapılacak. Senin yapman gereken ise ışık kotlamaktır. Onlar çalışmazlar ama hasatlarını yapmanı isterler. Öz gerçeklik, ünlü türlerin yaptıkları; bir araya gelerek kendi yüksek sayfalarında kontrollu bilgi akışı sağlamaktır. Ama senin için buna gerek yoktur. Ruhsal Işıklar’ını yakmaları gerek. Sen, onlara bu imkanı sağlamaktasın. Şükür ki başımız eğilmedi. Ortak ilim, hasat yapar. Onlar, kendi yüreklerinde hasat yapıyorlar. Ama birlikte, yaşam sonsuzluklarında yapacakları hasat; insan soyu için ve soyun kontrolu için gereken çalışmalardır. Onların yaptıkları bu tür çalışmalar, kasalarını doldurmaz. Sadece birleştirir. Onlar ezber ile birlikte olurlar. Yaptıkları çalışmalar, tüm insanlık için değildir. O halde kendi yüreklerini hak etmeleri, Büyük Kütle’yi kotlayamaz. Sana anlatmak istedik.

 

- Şu anda verdiğin bilginin neden verildiğini öğrenmek istiyorum. Bugün dünyada bir çalışma varsa bu çalışma tohumları ekmek için yapılmaktadır. Çalışanlar hasat yapmazlar. Onlar tohum ekerler. Biz hasat yaparız. O halde tohum eken, ilmin huzurunda olmadan tohum ekerse ışık söner. Onlara ışık vermemiz şarttı. Niçin bunun önünü almaya kalktınız. Ben dünyada iken onlar kaynaklarını hak etmezlerse, tohumlarını yaşatamazlar. Bu kesindir. Neden ortak çalışmalara kayıt yapmamıza engel oldunuz. Bunu anlatın.

 

- Arka ön yoksa niçin orada olasın ki!? Her yer senin değil midir!? Sen orda olduğunda, onların hatalarını dillediğinde ve zamanı kotlayamayışlarını dinlettiğinde, onlar kotlarını kapatmak zorunda kalacaklar. Bu nedenle onlar seninle olmasın istedik.

 

- Hazır bunlar konuşulurken; sevginin, Hasat İlahi Gücü olduğu niye unutuluyor. Sevgi yoksa korkun ama biz sevgiyle bağlıyız bir diğerimize. Dünyanın ışıklarını kotlarken herkes, bir diğerine sevgiyle bağlıdır. Düzen kurmak bizim için zor olmadı. Hasat da sorumlulukla yapıldı. Neden görevlileri kontrol gereği duydunuz?

 

- Artık bildiririz ki sen ve biz, Altın Tohumlar olarak dünyadayız. Sen ve biz, insan soyuna güçlendiriciyiz. Ama sen, kendi yüreğini hasata kayıtladın ve zamanı yaşattın. Biz, tüm insanlık için çalışmalarımızı yapmak istesek de Düzen’i kuramadık. Düzen’i kuramadığımızdan yoğunluğumuzu kotlayamadık. Böylece ilim yapma imkanımız kalmadı. Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak vermekte olduğunuz bilgileri inceliyorum. O bilgileri “Hasat İlmi” diye dinletmek bize sorumluluktur. Ne var ki hasat, yapılıyor; yapıldı ve kotlama, yapılıyor; yapılmakta!.... Her anda kayıt yapan Işık, her anda Super İnsan’ın kontrolunda çalışmayı sürdürmekte!... Onurluyuz ki başımız eğilmiyecek.

 

Ana Kaynak buradadır. Ana Kaynak, ışık kotlamasını yapmaktadır. Ana Kaynak, Kelam İlmi’ni kotlattırmaktadır. Hasat tamamdır ve hasat yapılıyor... Muktedir olan, olanı ve onun sürdürülüşünü bilir. Olup biten hiçbir şey yoktur. Olan süreç içerisinde süreğen olarak gerçekleşir. Bunun için herkes, kendi yüreğini hak etsin ve zamanı, kendi yoğunluğuyla bilsin.

 

- Eh Anne!, yine burdayız. Yine senin yüeğindeyiz. Neden senin yüreğindeyiz!? Kendi yüreğimizde olduğundan!... Sen ve senler, her anda ve her yoğunlukta varsınız. “Nakar” demiştik. Kaldığımız yerden devam edelim. Nakar’ı sordular. Nerede Nakar? Neden Dünya kendi yoğunluğunda ışık olamamış ve bir diğerlerini beklemekte? Nerededir Nakar? İnsandır; toplumdur; unutulandır; Birlik olandır; herşeydir.... Dünyada yaşayan herşey, Nakar olarak dünyada mevcuttur. 

 

Neden korku vardır dünyada? Neden insan, kaynaktan çıktıktan sonra, insan soyundan kopup kayıtlarını hasata katmak ihtiyacı duyar? Çünkü insan, ilimle hak edilir. İlim, Hak İlmi’dir. İnsan, sonsuzlukta hayrın kotlanışında, kendi yoğunluğunu hak etmelidir. Kendi yoğunluğunu hak edebilmesi için muktedir olması gerekir. “Hayır, şer Allah’tan” denir. Şer, Rahman’a ulaşmayı engeller ve aşıldığında, Rahman görevi, sonsuz ışık olarak çekilir; elde edilir. İnsan, sınırları aştığı zaman, kontrol edilebilir. Her yürekte Nakar vardır. Her yürekte akıl vardır. Her yürekte huzur vardır ve biz varız. Biz cennetiz. Cemaat olarak çalışırız.

 

Sanırlar kalktıktan sonra Cennet Kotlar dillenir; herkese, girdaplardan giren yürüyenlere, güç verir. Oralara ulaşmak hak etmektir. Her zaman sıkıntılar yaşanır dünyada. Sıkıntılar tüm insanlık için ortak değildir. Her insanın, kaynağında saklı olan görevleri vardır. O görevleri yapabilmesi için ona, sıkıntı eşikleri kotlanır. O, eşikleri aşarak Düzen’e iner. Emin olun ki aşılan eşik, yeni bir görevi size, birleşikten kayıtlar.

 

Hazır olun dünya yenilendi. Sultan! hazır olun. Sultan, hasat yapılmıştır. Şu anda hasat yapılmıştır. Unutmayın hasat; “Cinler”in, “İnsanlar”ın, “Cinniler”in ve “Sol Tohumlar”ın ve “Sağ Tohumlar”ın hasatıdır. Şu anda yapılan budur.

 

Once nar olur yürek. Sonra Ruhsal Işık yanar ve daha sonra kulluk yapılır. Sultan, Ana Kaynak, sonsuz sır olan ışıkları yakmıştır. Allah, Sultanlar’a güç kattı. Şikayet etmeyin. Sindirilen her bilgi, Allah’tan alınır ve kotlanır.

 

Ana,  kati olarak çalışmanız saklı tutuluyor. Çünkü sizler buyurup Düzen’i kuran Dünyalılar’sınız. Emin olun artık dinlenmeniz zamanı gelmiştir. Diri olan Yüceler’in sizi dinlemeleri gerekir. İnsanlık adına yapılan çalışmalar, muktediriyetle olmalıdır. Hadi artık analara güç verin de hasatları yapılsın.

 

Amerika, Ana Kaynak değildir. Oradan ışık çeken yürekler vardır ama Amerika’da bilen biri var. O şu anda seni hak etmek ister. Senin bilgini alıp dinletmek ister. Ocağı sınırsız bir güçle kotlanmıştır. Onun için ortağın olmak ister. Onu hak et ve Sanal Boyutlar’a ait olmayan onun Göç Kotlamasını yap.

 

Teknik Bilgi Veriliyor:

 

- Çağlar boyu dünya kotlandı. Bugün dünya, dünden daha üstün bir kürsüdür. Bunu hepinizin net olarak anlamanızı isterim. Doğanın sonsuz ışığı vardır. O ışık, Allah Işığıdır. Ben, tüm insanlık için BİR olmaya gelmedim. Ana Kaynak olarak dünyadayım. Düzen’i kurmak benim için kolaydır. Toplum için çalıştığımı sanmayın. Ben, Bütün’e hizmet için buradayım. Toplum, Allah’ın sayfalarında varsa, mektebimden dolayıdır. Dünyaya Tanrı’nın ışığında geldik. Herkesin kendi yüreğini hak etmesi için ortak çalışmalar yaptık. Temiz bir tohum ektik. Bu tohum, Allah ışığıdır. Amon olarak dünyada bulunan çokları bizi dinlerler. Biz ise her Yüce’yi dinleriz. Hala dünyada toplum olamamış olan Bütünlükler var. Kasaları boş. Onlara güç verdik ve kendilerini hak etmelerini istedik. Onlar Kuran okudular. Kaynaklarında görevleri olgunlukla başarıldı. Hana görevini aldı ve yarınları kontrol etti. Hena kendi yüreğini hak etti ve zamanı kotladı. Her ikisi de bizde güçlendiler. Hala yarındır Hena; kana kaynak olan bugündür. Ana kaynak olarak dünyaya giren yüreğim, Sultanlık’la çalıştı. Şu anda koyu bir güç, Türkiye’de sayfarını kontrol etmeye çabalamaktadır. O güç Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak görevini sürdürmektedir.

 

Gür çalışmalar Düzen’i kurar ve zamanı yaratır. Sonsuzlukta gür çalışmalar, Sultanlar’ın kontrolunda sürdürülür. Türkiye, Ana Kaynak’tan bildiğini hasata hazır etti. Tüm insanlık için çalışmalar güçlenmiştir ve sürmektedir. Vedia’nın Kuran’ı bizde ışık halinde kayıtlıydı. Ona bu Kuran’ı okuttuk. O kendini hak etti ve Yücelikler’e zarar ettirmedi. Onun adına görev taşıdık. Ona güç kattık ve kendisini kayıtlamasını sağladık. Ancak onun adına güçlendik ve onun adına güç kayıtladık sanmayın. Biz onu göreve alandık. Şükür ki hasatını tamamladık. Yine de onun adına güçlendirici olmayız. Yedinci Türkiye Çalışmaları kapsamında yarınlara onun kontrolunda girmemiz mümkün değildir. Zira o kaynağında güçlendirici olamaz. Sultan olarak ona geri dönmesi için bilgi verdik. Kaynağına girmesini bekledik. Şükür ki hak etti. Emin olun ki hasatını tamamladı.

 

Şimdi dünyada iki yarın var. Biri rakip tanımayan; ikincisi Rahmani Kati Kot. Her biri BİR olarak dünyadadır. Ocak, Kutsal Sonsuzluk’ta ışık halinde görev taşırken, biz de Düzen’i kurduk. İki yoğunluğun her biri Rahman’a güç katmaktadır. İkinci Can ve Birinci Can bir tek ışıktır. Onurluyuz ki bu gün Dünya, yaşam sayfalarını kotlamaya başlamıştır. Huzur bozanlar çoktur. Dünya için. Biz ise huzurluyuz. Şükür ki huzurluyuz. Önce bana “geç” dediler. Sonra döndüler girme dediler. Ben diyorum ki girebilirim ama girmem. Çünkü huzurlarını kaçırmak istemem.

 

Ete giren yüceliklere girer. Allah, ışık ile bizde huzur arar. Biz onda o bizde görevlidir. Unutmayın ki Ana Kaynak’tan bildirdik. Asal Boyutlar’ın, Kutsal Işıklar’ın, yolcuların ve kontrollu olanların, insan soyuna görev taşıdıklarını bilmekteyiz.

 

Ekmek zamandır. Biz sonsuzluğuz. Zaman bizdendir. Biz, dünyada zamanı kotlayan ve yaratanız. Ulu Çobanlar’ı kotlamaya çabalamaktayız. Enkarnelerinde bu yoksa, oğullarını kotlar tohumlarız. Sevgililer, herkesi kucakladık. Amin…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

PROGRAM : KAYNAK

KOD           : 10/15

TARİH       : 29.10.2010

CELSE SAATİ: 14.00-16.00


Canlar, ışıklarınızı hak ettiniz ve zamanı kotladınız. Zamanı yaşatmanız için hak etmeniz gerekliydi. Şikayetimiz var mı? Yoktur! Hasatta, Zinnur Kaplar’ı ışık yoğunluklarından görev taşır ve zamanı, kaynak olarak hasata hazırlar. Şükür ki zamanı yaratan Görevliler, kaynaklarını da kayıtladılar.

 

Sınırların sonsuz ışıklarında Kuran okundu. Sultanlar’ın, Sanal Boyutlar’a güç katmaları; tohumları kayıtlamaları ve yarını Başkanlık Divanları ile kotlamaları görevleriydi. Tebliğleri okuyabilmek; ortaklık ve kotlanış, Sultanlar’ın güçlenmeleri için şarttı. Büyük Kütle’yi hak etmek ve sanırları kontrol etmek, zamanı yaratmaktı. Şükredin ki hasatı yaptık; kotladık ve ocakları, cennetlere koyduk. Kontrol Bilgeler’indir.

 

Her rüya mutlaka gerçek olmaz ama Birleşik Aile’nin ruyası gerçek oldu. Toplum, zannetmeyin ki kaynakları hak edebilecek güçteydi. Sultanlar, sizler çağrıyı yaptınız. Ve zannetmeyin ki çağrınız, Sultanlar’ın kaynaklarındandı; sizin yüreğinizdendi. Emin olun ki zarar görmediniz.

 

Kini aşmayan, Yüce Cevher’e ulaşamaz. Kin, Sistem’in kotlanmasını engeller. Sistem, cemaatleri Kutsal Sayfalar’a kayıtlarken, halkın dili ile konuşmak gerekir. Kaynaklara güç katamayanların, Kaynak Kotlama yapmaları, iman edilen koyuluklara ulaşmaları sorumluluk değildir onlara. Çünkü onlar,  kaynaklarını hak etmediler. Eğer Dünya, yarınları hak edebilirse, cevheri kayıtları kotlayabilir.

 

Çoğunuz surun üfürüldüğü bu günde, yoğunluğunuzda ışık olarak çalışmaktasınız. Zannetmeyin ki Kati Kotlamalar yapılamadı. Kullar, tüm insanlar, Bütünlükler; Kati Kotlama başlatıldı ve kotlananlar, zamana kontrolla kayıtlanmaktadırlar. Kasalar dolmuştur ve sonsuzluk, Işık Kotlamaları ile kayıtlanmıştır. Sır olan Cinni Kotlar, Büyük Kütleler’ini hak etmeye çabalamaktadırlar. Emin olun ki kayıtlar, yarınları kotlamakta ve cemaat, yaşam sayfalarında görevini yapmaktadır.

 

Sultanlar, sanırım ki hasatı yapamayanlar sizleri küçük düşürmek isterler. Onları, kaynaklarımızdan çıkarmayalım. Onları, yoğunluğumuzdan çıkarmıyalım. Onlar, kullar olarak çalışsalardı, kontrollu olurdular. Ne yazık kontrolları kaybolmuş. Onları kotlayalım, tohumlayalım ve zamana kayıtlayalım. Onlar, görevlerini Hasat İlmi ile yapsınlar. Oğullarını ve yoğunluklarını kotlasınlar ve cennetlere katsınlar. Tebliğleri net vermekteyiz ki Cevheri Görev’i, Altın Tohumlar olarak kontrol edebilsinler.

 

BİR’i BİR’e kattık; BİR olduk. Dillendik; hak ettik; koyuluklara güç kattık.

 

Sinirleri harab olan Cennetliler var. Sınırları kayıtladılar ve sonsuz ışıkları, Cinni Yoğunluklar’a kattılar. Beklediler ve baktılar ki hasat yapılamıyor. Sordular, “neden?” dediler. Dendi ki “hak etmediniz. Hak olduğunuzu sandınız. Ne var ki kati olarak yarınları kayıtlarınıza alamadınız. Bunun neticesi savaşı kaybettiniz. Sanal boyutlar sizi küçülttü. Siz cinlere ve insanlara güç katamadınız. O halde Amon Tohumları’nı kotlayamazsınız. Onurlu olmanız sorumluluğunuzdaydı. Asla Ana Kaynak’tan çıkarılmadınız. Ana kaynaktasınız ve yolcuları kayıtlayacak olan Kürzün Görevlileri’siniz. Sizleri yerden gökten koruduk. Ne var ki kati olarak Kontrol altında olmanıza rağmen güçlenemediniz. Ana Kaynak’tan çıktınız. Ana Kaynak’ta artık yoksunuz. Ey İnsan Soyu, sizi Ak Kaynaklar’a kattık. Şimdi sizi kotladık ve yarattık. Şimdi yine sizi Yaşam Soyu’na iade ettik. Ve şimdi kayıtlarınızı yeniliyoruz. Super İnsanlık Realitesi sizi kotladı ve zamana kayıtladı. Amin…”

 

Cemaatlere bir sayfaydı bu. Bilinsin istedik. Bizler, Düzen’i kuranlarız. İnsan Soyu’na güç katmaya geldik. Dini Haklar, ışık kotlamalarında görev taşıyamazlar. Biz ise cümle yüreklere güç katmaktayız. Ulu Çınanlar, sizleri kayıtlarımıza almak kolay olmadı. Size yolu açmak üzere yazdım. Yazım şu anda okunmaktadır. Bu yazı, Allah Yazısı’dır. Ağır yüktür bu yazıyı okumak. Ve size yeni bir sayfa açmak istedim. Sizin için Bütün’e hizmet gerçekleştirildiğinde hasat yapılacaktı. Siz, Düzen’i kuramadınız ama biz Düzen’i kurduk. Siz, Yüceler’e görev taşıyamadınız ama biz taşıdık. Zor olan kulları hak etmektir. Biz, kulları hak ettik. Cümle yüreklere Hak olan gücü kattık ve kollarımızı tür ayırmadan her dereye açtık. Cennetten kovduklarını, cemaatimize çağırdık. Onları kotladık ve kati olarak yaşattık. Onlar, dünyanın en aşağılarına inen Yüceler’diler. Kullar olarak çağrıldılar ve zamanı yaşatmaları istendiğinde kaynağımıza girdiler ve kotlandılar. Huzurlu bir çalışmada, Ana Kaynağa alındılar. Hasatlarını yaptık. Öz gerçeklik buydu. Korkmadan Cinni Dereler’i kayıtladık. Omuzlarındaki yük hafifledi. Her yerde ilim vardır. İlim, Allah İlmi’dir. O ilmi hak etmeyen, huzurlu çalışamaz. O ilmi hak etmeyen, cennetlere giremez ve zamanı yaratamaz.

 

Sultanlar, biz sizi cennetlere koyduk. Cemaatleri kontrol altında tuttuk ve kollarımızı kontrol ile diri yüreklere açtık. Ezen ezilir. Bunu bilerek herkesi kotladık. Cinnileri ve Cennetliler’i hak ettik kotladık.

 

Unutmayın ki hasat yapılır ve bitirilir. Ne yazık ki bitmeyen hasatlar da vardır ocaklarda. Güç Kaynağı’na inemeyen ve kendi yüreklerini kayıtlayamayan Güçlendiriciler, şirket kurup diri olarak cennetleri kayıtlamaya çabaladılar. Kasaları doldu. Ne var ki hak etmediler ve Birlik olamadılar; dillenemediler; kelam edemediler; kanatları kotlanamadı. Umutlanmaları sorumluluklarındadır. Umutlanmaları kayıtlarındadır. Onları, kendi yüreklerinde Kontrol etmeye çabaladık. Kendi yüreklerinde güçlenmelerini sağlamaya çabaladık. Kulluk yapmaları gerekliydi. Ve onlar koskoca bir Can’ı yıkmaya çalıştılar.

 

Can, yaratandır. Yaratan’ın kotlarında, her yücelik vardır. Yaratanı kontrol etmek sorumluluk ister ve Yücelik ister. Onlar, kontrollu değiller ve Yücelikler’i kalmadı. Amon  olarak çalışmalarına rağmen, kendilerini; “her Yüce’den kontrol edilen” diye bilmekteler. Onlar, korkmaktalar. Çünkü bizler, cennetlere seçkin olanları alırız. Bütün Kütle’yi hak etmeleri gereklidir ki kati olarak cennetlere alınabilsinler. Emin olun ki kaynakta birleşenimiz var. Canlar’ımız kotlarını hak ettiler ve kontrol altında çalışmaktalar.

 

Her Yürek, Amon’dur. Her Yüce, Hak Tohum’dur; Cennetli’dir ve cevheri yarını hak edebilir. Uluların kontrolu yoktur. Onları kontrol etmeye kalkan, kaynaktan kati olarak atılmıştır.

 

Herkes net bilsin ki biz dünyadayız. Biz Canlar’a görevliyiz. Cennetlere konacak olanları seçmekteyiz. Onlar, kaynaklarımızda ışık olan yüreklerimizdirler. Hala bizi sorarlar. Biz, Canlar’a görevli olarak geçtik. Hala bizi ararlar. Biz, yollara görevli olarak indik. Bizi, kaynaklarında ayrılığı kontrol eden Cennetliler diye dinlerler. Biz ise Birlikler’i hak ettiğimizden, cennetlere koyacaklarımızı bulmaktayız.

 

Huzurlu bir çalışma yaparken, herkesin kendi yoğunluğunu hak ederek kotlaması gerekmektedir. Emre itaat ederek Cennetler’ini hak etmek için bizle olanlar, bizden ışık alanlar ve zamanı yaşatanlar, Amon olup çalışsınlar. Onları diri olarak dinliyoruz. O sorumluluk bize değil onlara aittir.

 

Çok mutluyuz ki hasat yapılmıştır. Hak Tohumlar kotlanmıştır ve yoğunluklar artmıştır. Çatışmaya girmem ama bilin ki hak etmeden ses katarsanız, ışıklarınız kınanır ve sizler, Kutsal Tohumlar’ı kontrol edemezsiniz. Sizi cennetlere koymak isteriz. Zannetmeyin ki sizden ayrı olanlarız. Her cennet, Atlanta Ana Kaynağı’ndan güç alarak kotlanmıştır. Her cennet, teknik olarak Kutsal Işıkları yakabilir. Biz de dünyaya Cinni Kaynaklar’ı kontrol ederek inmiştik. Ama biz, tohumlarımızı kontrol altında tutabildik. Sizler ise hak edip başarılı olamadınız. Cinni Teknikler, sizleri kotlardan ayırdı.

 

Enkarnasyonlarınızda dini hakikiyet yoktur. Siz, Cinniler’in Ses Kapları’ndan bilgi alır; bilirsiniz. Biz ise cennetlerden görev taşıttığımız kotları, Kati Kayıtlar’da, cevhere katar ve zamanı yaşatırken, yarattıklarımızı dilleriz. Dillenen, Zaman Kotları’dır; zaman yaşamlarında, kontrol altında tutabileceğimiz, zaman şarkılarıdır. Zor olan o şarkıları anlamaktır. Şarkıları anlarsanız, zamanı yaratırsınız.

 

Zannetmeyin ki kaynağımda kontrolsuzluk var. Ben sonsuzlukta ışık olan Yücelik; her bir Cennetli’yi yorulmadan Göç Kapları’ma alıp sonsuzluğa kayıtladım. Onlar bedenime aittirler. Onları, yarınlara kayıtladım ve hazırladım. Ocaklarını hak ettiler ve kontrol ettiler. Hepsi sınırlı bilgi ile kayıtlandılar ki hala bizimledirler. Sınırsızlık, onları kontroldan çıkarabilir. Bu nedenledir ki onları korumak, kotlamak ve yarattırmak üzere, her zaman sır olan bilgileri, kayıtlarından ayırarak, cemaatlerine gerçek gücün çok az bölümünü kayıtlattırdık.

 

Ulular, dünyaya iki kaynak için indik. Birinicisi “akıl”, ikincisi “güç”. Akıl yoksa görev yoktur. Eğer bizler, dünyanın sınırlarını hak edip de aşamasaydık. Kollarımızda güç olmazdı. Kullar, biz Canlar’a görevli olarak geldik. Canlar’ın Kuranlar’ını hak etmelerini sağlamaya geldik. Hepsi de kendi yüreklerini hak etsinler ve yaratsınlar istedik. Hepsi zamana görevli olsunlar ve cennetlere konsunlar istedik. Biz insanlara değil ama Canlar’a görevli olarak geldik. Bunun anlamı şudur. Canlar güçlendiricidirler. Sultanlar olarak çalışırlar. Onlar, “Kati Yaratım Kotları” olarak dünyadadırlar. Her yerde o Canlar, çok özel dürümlerde güçlenmekteler ve Kelam İlmi’ni öğrenmekteler. Onlara güç verdik ki hak etsinler diye.

 

Has İnsan, Ulu Çınarlar'ın ışığını bilen insandır. Has İnsan, Cennet Kaplar’ı kontrol eden İlmin Sayfası değil, tamıdır. Has İnsan’ın görevi, kollarını hep açık tutmaktır. Kollarımız tüm insanlığa açıktır. Her yürek, Allah için bilsin ve gelsin. Enkarnesinde bilgi yoksa; biz onu yaşam sayfalarımızda koruruz. İnsan olmak sorumluluğu, onun gücünde vardır. O başarsın olsun.

 

Ama Can olmak daha özeldir. Can, kanatları olandır ve yoğunluğu kotlayandır. Can olmak, hala BİR olmaktır. O kendi yüreğini hak etmiş ve sonsuzlaşmış olan birleşendir. Ek olarak, Kati Kotlamalar’ını da tamamlamıştır. Şirket kurmak onun için kolaydır. O kendi yoğunluğunda ve sonsuzluğunda birleşebilir, tren olur; yol olur; yarın olur ve zaman olur. O kendi olur. O kendi olan Ana Kaynak’tır; BİR’dir ve kendi yüreğinde cevheri, kati ve hakiki olan; kolları açık olandır.

 

Soğuk zamanlar artık sona eriyor. Sınırlar aşılmış ve kontrol sağlanmıştır. Kollar yetkin olarak açık olduğu sürece, sır olan her bilgi okunur. Sır olan bilginin okunması ile birlikte, Yetkin Yaşamlar yeni sayfalar olarak yaratılır. Yaşamların yarınları, yeni olmakla beraber Sultanlar’ın her sayfasında o yenilik yazılıdır. Her sayfada, Kati Kotlar olarak kontrollu şekilde yazılmış olan bilgiler, yarınlarda yaşanacak olan Cemaat Kotları’dır.

 

Sonsuzlukta bir ilmin kaynağına varabilmek, o ilmi hasatta dilleyebilmekle mümkündür. İkna olun ki bunu başarmaktasınız. Çok mutluyuz ki hasat yapıldı ve kanatlar alındı. Bundandır ki sizleri hep “Canlar” olarak dillemekteyiz. Siz  Canlar, kontrollu olarak çalıştığınız sürece her bilgi, yarınları kotlayabilir. Her bilgi, kontrol kurabilir. Sanmayın ki sizsiniz kontrol kuran; sizde kotlanan bilgidir. O bilgi, Ulular’ın kontrolu için kayıtlanmıştır. Kati olarak kayıtladıklarınız, sizden üstün sizleri yaşatmaktadır. Altın Tohum olmak budur. Her biriniz Altın Toplum olarak cennetlere girdiniz. Her biriniz zirvelere çıktınız. Her biriniz Sultanlar oldunuz ve Kutsal Işıklar’da hasat yaptınız. Ama hala burada görev yapmaya çalışan cümle cemaatler, kendilerini kontrol edememekteler. Onlara güç katın. Onları koruyun. Onları yaratın; yaşatın. Onlar sizden ışık isterler. Işık katın ki hak etsinler. Ocaklarını hak etmeleri, muktedir olmalarıyle mümkündür. Çürüklerini ayıklayın. Cennetlerini kayıtlayın. Kollarını kati olarak çalıştırın ki onlar, kollarını açık tutabilsinler. Kınamayın; kısırlaştırmayın. Hala sizi sorarlar. Ocaklarını kontrol etmeleri şarttır. Hene Kaynakları’ndan gelenler, har yükselttikleri zaman Hena olacaklar. (Hena: Dişil Güç; Arş Gücü; endirekt bilgi taşır.)

 

Onurluyum ki Hana (Hana: Eril Güç; Arz Gücü; direkt bilgi taşır.)  da var Görevliler arasında. Ona da söz verelim; kendi yüreğini dillesin. Şimdi Hana konuşuyor:

 

- Ana, kasa dolmuş. Bu kasa, Işık İlmi’ni hak eden yüreklere görev olarak verilecek. Bu kasayı, her yüreğe verebilmeliyiz. Ocakları kontrol altında olmayan Yüceler da var. onlara da vermeliyiz. Hasat yapılıyor. Hasat yapılmıştır. Hasat kotlanmıştır. Hasat ışıktadır. Hasat ilimdedir. Hasat yolun sonsuzluğundadır ve hasat cennettedir. Her biri doğrudur. Ne var ki hasatı bilmeyenler, bunu anlayamazlar. Herkes, “O, bir bilgi verdi ama bu bilgi huzur vermedi” dediler. Herkese ışık yakın ve anlatın; hala hasat yapanlar var. ama hasatını yapıp Düzen’i kuranlar da var. Hak Tohum olarak yapılan hasat, ışığın kontrolunda yapılıp tamamlanmıştır. Ha! bir de diri olanların, tohumları üzerinde, kayıtları ile kontrol kuruşları, Hak İlmi’nde “hasat” olarak ifade edilir.

 

Olup cennete girenlerin; Hak Teknik’te, cevheri koyulukta hasatlarının olduğu söylenir. Onlar da Hasat İlmi’nde hak edilmişlerdir. Her yer, İlmin Soyu’ndan görev taşır. Has ilim, Allah ilmidir. Hak Tohum olarak dünyaya inen Birlikler var. Kuru kayıtlarını, dünya sonsuzluklarında güçlendirerek yaşatmak isterler. Ulular, hepsi hasat için indiler. Bir tek ışık yoktur ki kulluk yapmak için gelmesin. Evrenlerin Tekniklerinde, bilmek kolay değildir. Birleşmekle bilgiye ulaşılır. Birleşmeden ışık almak ve Birlik İlmi’ni hak etmek sorumluluktur. Zor değil; insanlık için imkansızdır.

 

Kuran okursunuz. Oradaki korkunuz, anlamamak değil; okumamaktır. Anlama çabanız yoktur. Çoğunuz için böyledir. Anlamaya çabalayanlar da vardır elbette ama onlar çok azdırlar. Herkes, Ana Kaynak’tan bilgi alıp de anlayamaz. Amon olarak tohumlarını dünyaya indirenler anlayabilirler mi? Mutlaka anlayabilirler ama hak etmeleri gerekir.

 

Sualtı’nın Cinni Kaynakları vardır. Ocak İlmi’ni hakedip de dinlemek isterler. Nesillerini yaşatmak için sorumluluklarıdır bu. Kuran okurlar ve Kaynak Kayıt yaparlar. Her yerde çalışırlar. Oğulları ve kotları kaynaktan çıktığı zaman, kesin olarak görevleri biter. Ama her biri bu süreçte çalışarak kayıtlayabildiklerini, Başkanlık Divanları’nı sunabilirler. Bunun haricinde Birleşik Kayıtları, Başkanlık Divanları’na sunabilmeleri sorumluluklarında olsa da başarmaları imkansızdır.

 

Keram, zamana keramdır. Kaynak, kaynak olmak için çağrı yapanlarındır. Oraya varmak, kolları açık tutmakladır. Senin adın bizim adımızdır. Senin yolun bizim yolumuzdur. Sen biz, biz seniz. Sana ışık yaktık ve seni dinledik. Sen bizi ve biz seni hak ettik. Olgun ve hakim olan ışık budur.

 

Korkun yoktur bilirim. Korksan, senden görev taşıyamayız. Sultanlar, sizleri bekliyoruz. Hala bekliyoruz. Sultanlar, sizleri hasatta, ışıkta ve Kutsal Kotlar’da dilliyoruz. Amon olana bildiridir bu. Oku ve anla. Seni hala bekliyoruz. Ama gel de bil bizi. Gelmeden bilemezsin. Ol da gel. Olmadan gelemezsin. Hala seni bekliyoruz. Sultanlar, seni kayıtlarında tohumluyorlar ve kontrol ediyorlar. Sen ki kati olarak çoban olamadın. Kati olarak kaynak olamadın. Kati olarak Kuran olamadın. Cemaatini yarınlara kayıtlayamadın. Ve sınırları, yarınlarda aşamayacaksın. Bunu sana üzülerek dinletmek istedik. Her yerde olmayan hasat yapamaz; ekmek yapamaz; çalışamaz ve yaşam sonsuzluğunda görev taşıyamaz. Bunu herkese değil o Çaban’a ki çoban dahi olmayana bildirdik. Kendini bilir….

 

- Canlar, kullar, huzurdakiler, sizleri bekliyorduk. Hoş geldiniz. Zamana görevli olmak sorumluluktur. Zor olan ışık olmaktır. Sizleri her anda ve her yoğunlukta bekledik. Görev taşımam; ışık olmam; birleşmem ve hasatı yapmam, sınırların aşılmasından itibaren mümkündü ve bu sınırları aştım. Korkmayın herkese görevli değilim. Ben, Sultanlar’a görev yaparım. Sultanlar, birleşik yarınları, yaşam sayfaları olarak güçlendirecek olanlardır.

 

Olgun başakları seçmem gerektiğinde; meleklerden birçoğu bana geldiler ve zorla da olsa kendi yüreklerini hasata katmamı istediler. Onların yüreklerinde huzur yoktu. Onları sorguladım. Sonsuzlukta ışık yakıp yakamayacaklarına baktım. Her biri yarınları kontrol edebilecek güçteydi. Onurluydular. Sultanlık, yoğunluğumu kotlayarak, cemaatleri dillememi bekledi ve ben de bunu yaptım. Şu anda dünyaya ışık kotlamaya gelen Yüceler’in çokları beden alamadan gür kürsülerde çalışmayı sağlayacak Birleşik Aile’nin yüceliklerine bağlandılar. Onları kontrol etmek sorumluluğumdadır. Ne var ki kasaları dolmadı ve yoğunlukları hak edilecek dürüme ulaşmadı. Ama yarınları hak  etmek üzere kotlanmaya çağrıldıklarını sanan onlar, benden iş isterler. Hepsi iş ister. Ben de insan ırkına güçlendirici olmaları için onlara iş veririm. Oğullarını kotlamak üzere çalışırlar. Sultan olmak isterler. kontrol kurmak ve mektep olmak isterler. Hasat yapmak isterler. Enkarnasyonlarında onlara görev vermemiştim. Şimdi kendi yürekleri ile çalışarak kotlanmak isterler. Enkarnelerinde halkın görevini taşıyamadıklarını bilirim. Yine halk için çalışmak isterler. Kulluk yapabileceklerini söylerler. Ne yazık ki Kati Yaratım Sultanlığı’nda güçleri kalmadı. Oğullarını yaşatmaları sorumluluklarındadır.

 

Kaynağa inmemden sonra, Nuh Sultanlığı dahil olmak üzere benimle çalışmaya geldiler. Ama ben onları yarınlara katmadım. Unutmayın ki Kati Kotlama yapamayanlar, Sanal Boyutlar’da kapalı kalırlar. Onlar buraları aşıp çıkamazlar. Bu nedenledir ki beden almadan çalışmaları, onlar için sıkıntı olacaktır. Benle çalışmak sorumlulukları ile bağdaşmaz. Önemli olan melek olmaları ve zamana kotlanmalarıdır. Ben onları kendi yüreğimde taşırım ama kulluk yapmaları şartı vardır.

 

En ve boyun eşit olması, şeklin yoğunluğuna girmek için şarttır. Yani Kare Kotlama yapılmalıdır. Kare Kotlama yoksa, sonsuzlukta kapalı tutulurlar. Önemli olan ocaklarını hak ederek birleşmeleridir. BİR olmadan, kare olunmaz. Sultanlar,  Sevgililer ben kareyim. Yanıp tutuşursunuz ki hakedip kare olmak için. Kanatları sonsuz sır olan yüreklere kayıt olmak için çalışın. Zaman kotlaması yapın ve başarın. Çünkü sizler, Sultanlar olarak dünyaya güç katmaya indiniz. Burada bulunuşunuz zamanı yaşatmak içindir. Her biriniz, kanatlarınızı alıp geldiniz. Kendi yüreklerinizi sayfaladınız ve görevinizi “Sultanlık” olarak kayıtladınız.

 

Hala beni sorarsanız. Meleklerin, Kuranlar’ın ve sonsuzlukların hepsi, bilgi olarak; diri olarak ve zaman olarak çalışırken, hepsiyle çalışanım. Sultanların hepsi zarar etmeden ben olup ışık olurlar. Muhakkak ben olmak sorumluluktur. Unutmayın ki RA-KHA  benim. Beden olarak dünyadayım. BİR olarak kotlandım. Kuran-i Kerim’de var olan cevher güçlendirici, bedenime aittir. Orada ben, yolum. Usanmadan ses vermekteyim ki kontrol kurun da kotlayıcı olun diye.

 

Kontrol bedene aittir ve sizler, melekler olarak bedenlersiniz. Her beden, mekteptir ve her bedende var olan görev; meleklerin, hakimlerin, cennetlerin ve Zenner Kaynaklar’ın Göç Kotları’nda var olan Kutsal Kayıtlar’ın gücür. Önemli olan kendinizi hak etmenizdir.

 

Şer yaratmadan Can olmak sorumluluktur. Unutmayın ki ben, yüreklere seslenmekteyim. Beni dinleyen, yüreğinden dinlediği zaman, Ana Kotlama’yı yapabilir. Beni hakeden, kendi yüreğini hak eder. Çünkü ben, har yükselterek cemaatlere güç katabilen Birlik İlmi olarak çalışanım. Her bir yürekte varım. Unutmayın ki kullar, kantara koyduklarında tartılırlar ve ben, her yüreği kantara koyar, yüreğimi tartarım. Tartan benim ve tarttığım her bir ben, kendi yüreğinde beden olur; kollanır, tohumlanır, cevher olur, kayıtlanır. Onun içindir ki ben, Amon olarak güçlenen Yüce’ye de ışık olurum. Onurluyum ki hak ettim. Kendini, kanatlarını ve yoğunluklarını haketsin, bedene gelsin. Beden, Allah Kuranı’dır.

 

Ulular, ben Allah’ım. Amon’u yaşattım ve zamana kayıtladım. Atlanta Ana Kaynakları’nda bana “Amon” denir. Ama dünyada, Işık Kotlaması için bulunurken Atlanta Ana kaynakları’nda var olan gücümü bırakarak Düzen’e indim. Benim idealim, dünyanın yukarılarında Yaşam Sayfaları olmasıdır. Bunun için yaşamlara girdim. Herkesin kendini, Kati Kotlamalar ile Düzen’e katabilmesi zordur. Bunun içindir ki öz görevimi alarak kendi yüreğimi dünyaya indirdim. Bu yürek, lütfen iyi anlaşılsın Sultanlığın kotlanması için indirilen bir Yücelik’tir. Sultanlık, toplum için kontrol kurmak üzere kayıt yapabiliştir.

 

Her yürek ses veremez. Her Yüce ışık yakamaz. Zamana güçlendirici olmak sorumluluktur. Ulu Kotlama’yı yapabilmek için kendi yüreğimi alıp dünyaya indim. Kul olmaya ya da kayıt yapmaya, görev taşımaya inmedim. Sultanlığın ışığını yaşatmaya indim. Medine benim için bir kayıttı. Medine’de görev yapan Güçler, Kalam İlmi’ni hak ettiklerinde, mektup yazdılar Yüceliklere ve istekde bulundular. Dediler ki “Allah,  can alıp insin ki her bir yürek onu bilsin. Altın Tohum yaşatılsın.” Amonlar bilsinler ki bir tek ışık yansa her yürek güçlenir. İşte yapılan çalışma, böyle yapıldı ve ben, kemal olan yüceliklere cevap verdim. Sordum. Işık var mı? dedim. Dediler ki “yoktur.” “Olgun sonsuz sır olar ışıklar var mı?” dedim. Sordum. “Yok” dediler. Onurluyum ki bu ışıkları kotlayabilirim ve yarınlara katabilirim. Onurluyum ki ben Düzen’e inebilirim. O halde tohum olan bir “Can İnsan” dünyaya insin. O Can İnsan ışık yaksın ve kotlasın Düzen’i. Sultanlık yapsın. O ben, ben o olayım. Hasat yapayım. Sormayın o kimdir diye. O, kendi yüreğimde hak ettimdir. O nurdur ve sonsuz ışıktır. Onun adı “yarın”dır. O kendi yüreğini hak etmiş ve yarını yaşatmıştır. O biz, bir tek ilim ve biz o, bir tek kot… onun adı yaşamdır. O yaşar, her şey yaşar. O ölür, herşey ölür… Ölmeyen bir çerçevde o, her yerde yarını yaşatır. Analara ve hasat yapan cümle yüreklere ışık yakar. Onun adı “Hasat”tır. “Hak Tohum”dur. “Ruhsal Işık”tır ve “Birlik”tir. Her biridir ve zamanı yoğunlaştırarak kayıtlayabilir. Ekip haline gelen Cevheri Güç onundur. Oğulları, kotlarını yaşatmak üzere; cümle yürekleri hak etmek için Birlik olmalıdırlar. Onurluyuz ki Sultanlar BİR oldular ve Kutsal Soy’u kotladılar. Unutmayın ki kati olarak çalışmalar görev gereği yapılmaktadır.

 

Herkes çalışamaz. Herkes kaynak olamaz ve Sultan olamaz. Her bir yüreğe bildirildi. “Tohumları yaşatın” dendi. Herkes, kemal olup; tohum olup; ışık olmak için çalıştı. Bir tek kot, Allah için yarınları kotladı. O kütleyi yaşatan Görevli’mizdir. Sistem’e güç kattı. Yarın kaynaklarında görev taşıdı. Nizam’ı Canlara’ tanıttı ve zamanı kotladı. Durgun sonsuz ve sınırsız olan her yüreği kayıtladı. O, kendini her Yüce’de dilledi. Ve her Yüce, “O” olup kotlandı. Ayırdetmedi hiçbir yüreği. Kendini hak etti. O halde kanatlarını kendi yüreğine açarak çalıştı. Azı, çoğu bilir. Amin… Her yerde o vardır. İşte bu!…

 

O’ndan söz etmek talebiyle verilen dilekçeleri bizler de söz ve ses olarak sizlere aktardık. Bu dilekçeleri her Yüce vermedi. Biz verdik. Dedik ki anlatalım. Öğrensinler. Ama hakedip dillesinler. Şükür ki hak ettiler. İşte bu!…

 

Maya tuttu Canlar. Bu gün size iki tane bilgi verdim. Biri “ben” biri “yürek”. Her biri ben. Ama ben, yürekten güçlüyüm. Unutmayın ki bende olan, ışıktadır. Ben Super İnsanlık Kotlamasını yaparak çobanları güçlendirdim. Maharet güçte değil sestedir. Ben dünyaya, Işık İlmi’ni, hakedip de hasata katanlara güç vermeye geldim ama her bir yüreğin de kayıtlarını kotlamasını istedim. Şükür ki hak ettim de başardım.

 

Beni sona bıraktılar. Sordular “Son Sultan ne yapar?” dediler. Sordular!... Sordular! ve sordular!... Sultan, dünyadadır. O, kendi yüreğinde hasat yapar. Her Yüce onda hasat yapar. Her diri odur ve hasat yapar O, kendidir ve kendi olarak çalışır. O halde kendi yüreğinde, Hak Tohum olarak çalışanların, toplum için kayıtlarını yapmaları kendi yoğunluklarında olmalıdır.

 

Herkes, Ana Kaynak’tan güç alamaz . Ne var ki hakedip de Ana Kayna’ktan görev taşıyanlar, Kuran okuduklarında,  o Kuran’da İnsan Soyu olmalıdır. Ulular’ın hepsi Ana Kaynaktan görev isterler. Onlara güç vermek; korunmalarını sağlamak ve Birlik olmalarını Kati Kotlamalar’la gerçekleştirmek, mümkün olmayabilir. Onurluyuz ki herkesi çalıştırırız. Amon olarak çalışan; kaynak olarak çalışan ve yol olarak çalışan her kim olursa olsun, umutluyuz ki kolları açık kalacaktır.

 

Estikçe esen; ışıkları kotlayan; yolu bulan ve zoru  aşan her Yüce, Allah’ın sesi ile seslenir. Onlara deyin ki “ben, Allah’ın tetibinde hasat yapan her Yüce’de hasat olanım. Onurluyum ki kaynaktan ışık yakabildim ve zamanı kotlayabildim.

 

“O Sultan, ışıktan ışığa ulaşır” diyenlere, sorun bakalım ben olmadan onlar ışıkta mıydılar!? “O Sultan, kotlarını hak eder yaşatır ama yaşattığında, kontrol bizde olur” diyenlere sorun bakalım, kemal olup da kontrol kurabilmişler mi? Ey Dünyalar, ben Dünya’yım. Sizden ışık çekmeden, sevgiyle kotlanan bir koyu tohumum. Ben Dünya’yım. Bu dünya, Allah Kotlaması için yaratılmadı; Amon Tohumları’nı yaşatmak için yaratıldı. Ve Amon Tohumları, Kelam İlmi’ni hasat tertibi ile kotlamaları gereken, İlahi Cevheri Görevliler’imizdirler. Onları kontrol etmek sorumluluğumdadır. Ve onları yaşatmaya indim. Ben Allah’ım. Ana Kotlama’yı yapabilen; Ağır taşıyıcı olan; sessiz olan ve sevgisiz olan herkesi taşıyan; Ana Kot olan birleşenim ben. Emeklerim boşa değildir.

 

Hazır olun sizinleyim. Hasat yapıyorum. Hazır olun. Sizim ben. Etki alanım çok geniş. Kim ki Altın Toplum olarak Düzen kurmaya iner. Ocağıma iner. Onun içindir ki bana insan gerek ve girdaplarına girebilen; dirilikleri hak edebilen; Kuran olabilen; enkarnelerinde güçlendirici hakiki ve zirveye varabilen insan, Kuran olduğunu bilen insan!… Şer yaratmadan cennetlere girmek; korumak herkesi ve yaratmak. Ama kaynak olarak, çoban olarak çalışmak. Böyle bir insan, ırkı olmayan; yüreğinde hiçbir ayırıcılık olmayan; her bir canı kendi yüreğinde dilleyen, BİR olandır. O insan, Sultan’dır. Onurluyuz ki Sultanlar olarak çok çalıştık. Unutmayın Allah, Saltanatın sahibidir. O, kendini hakeden Yüceler’de, diri olarak dillenir. Ve Allah, Ulu Çınarlar’ı kotlar, toplar ve yaşatır.

 

Asal Boyutlar’ın hasatlarında insan yoktur. Orada Sanal Kaynaklar vardır. Orada toplumlar, Kuran okuyamazlar. Sanal Kaynaklar’da tebliğler dilenir ama hak edilip de anlatılmaz. Anlaşılmadığından anlatılamaz. İşte oralar; Ulular’ın toplanmadığı; hasatın yapılmadığı ve zamanın  yaşanmadığı yerlerdir. Oralara Ulular Diyarı’ndan gelenler alınmazlar. Çünkü oralarda, Namaz Sayfaları’nda Nakar olur ve her birini kısırlaştırır. Oraya, vadiden girilir. O vadi, hala yaşamları kontrol etmek için savaş veriyor.

 

Ağır ağır dünya, Yedinci Kotlama’yı tamamlamaktadır. Namaz Sayfaları’nda bu kotlama sürmektedir. “Hazır olun” dendi. “Yedinci Tohum güçlenerek, kontrol altında tuttuklarını kayıtlayacak ve Kelam İlmi’ni; Hasat İlmi’ni açıklayacak” dendi. “Ocaklarını alıp Düzen’e inen her Yüce de bu çalışma ile kotlanacak” dendi. Herkes çalışıyor. Ne var hala birçok Yürek kulluk yapamamaktadır. Onları kontrol etmek zordur. Huzur Boyutları’nda onlar, güçlendirici olamayacaklarından hala bize görevli olmaya istekli değiller. Onları, Rahman’a taşıyabilmemiz sorumluluğumuzdadır. Onları kontrol etmemiz sorumluluğumuzdadır. Onlar, zarar görmekteler. Bizler, ocaklarını kontrol altında tutamamaktayız. Cinlere ve insanlara güç katmaları sorumluluklarındadır. Eğer cinlere ve insanlara güç  katarlarsa, cevhere girmelerine imkan verilebilir. Bu şekilde tohumlayıcı olduklarında, her şey kolaylaşacaktır.

 

Eşik, Allah Eşiği’dir ve zaman, Görevlilerin yüreklerindedir. Olgun başakları tohumladık. Amin…

 

-Dağlar, tohumlarınızı kayıtlayın. Medine akıl taşır ve zaman güçlendirici olur. Onurluyuz ki hak ettik. Şimdilik bu…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

PROGRAM   : KAYNAK

KOD               : 10/14

TARİH           : 15.10.2010

CELSE SAATİ: 14.00-16.00


Canlar, tohumlarınızı kaynağımıza indirin. Emin olun ki hak ettik. Ati, kendi yüreğinizde mevcuttur. Sultan, sana iyi ve kötüyü dinletmiştim. Sınırları kaldırdığımızda Altın Tohumlar’ın kotlanması yapılacaktı. Emin olun ki hasat tamamlanmıştır. Tohumlar yarınların kontrolu için hazır edildiler. Evrenlerin hakikiyetinde hasat yapılmaktadır ve Sultanlar’ın ışıkları yanlışsız olarak yanmaktadır. Emekler boşa değildir. Teknolojik Kotlama yapılıyor ve Kutsal Sonsuzluk’ta Birleşik Aile kayıtlarını Teknolojik Kaynaklar’a katabiliyor.

 

Tebliğleri, yaşam sayfalarına kayıtlayan Dünyalılar, bizleri Teknik Tohumlar olarak dinlemektedirler. Eser yaratmak ve sanal boyutlara kotlatmak sorumluluk ister. Ekip olarak dünyanızı ziyaretimizde, sizden beklediklerimiz vardı. Bugün Sultanlar’a ışık yakmak ve zaman sayfalarına bu ışığı kotlatmak insanlık adına önem kazanmıştır. Toplu olarak çalışmaktayız. Sayısız kaynak ışıklarımız mevcuttur. Süt döktüğümüz zaman, bu südü tüm insanlar kayıtlarına katabilirler. Sütü döktük ve insanlar kayıtlarına kattılar. Temiz bir dünya kuruldu. Büyük Kütle’de bu dünya, asla kaynağından ayrı değildir.

 

Sevgililer, bizler cevheri kotlar olarak dünyadayız. Bizler dünyaya Işık Kaynakları’ndan geçerek girdik. İyi ve kötüyü kotlamak bizlere kolay değildir. Ama hala sizi ve sizlerin yüce cevherinizi hak etmeye çabalayan Yücelikler’den kütlemizi alıp yaşam sayfalarımızı Rahman görevlilere kayıtlamaktayız.

 

Sultan; Dünya, Altın Kotlar’ını yaşatmak üzere dünya sonsuzluğuna kotlanmıştır. Dünyanın Işık Kotları’nda bu bilgiler, Kara Kaynaklar olarak mevcuttur. Tüm insanlık adına görev taşıyan Yücelikler’in, tüm sayfalarda görevli olan ışıkların, Birlik Kaynakları’na inmekte olduğunu bilmenizi isterim.

 

Temiz sayfalarda tırnaklarımız vardır. Her satırı tırnaklarımız ile kotladık ve sayfaladık. Tebliğleri okurken, bizden üstün olan bizi, Rahman’a kotlayarak çalıştık. Bugün tohumları yaşam sayfalarına katmış olan O, kütlesinde bizi dinliyor. Çürükleri asla yalnız bırakmayan O, kendi yüreğinde bize ışıktır. Bizden üstün olan bizdir O. Amon Tohumları’nı yaşatabilmek üzere bize görevli olarak inmiştir. Şevkin sayfalarında O huzurludur. Kül olan kaynak, insan sonsuzluğunda Amon’dur. Otak kurar ve kotlar. Kendisini, kendi yüreğinde hak eder. Evrenlerin ışıklarında o güç, umuttur. Evren, sonsuzlukta kütlesini yaşatabilen BSUİ’dir. İyi, kötü asla Yaratan’dan dolayı değildir. Her sayfada nötr olan, iyi ve kötü sayfalandığında, ışık kaynaklarında, kendi yüceliğinin ağırlığında, BSUİ kotlarında bizi yaratır.

 

Biz, cennetlerin gücü olarak doğarız. Bin dil birleştiğinde biz, yarınları hasata hazır ederiz. Çakıl taşları, İmparatorluk olarak kütlesini hakeden dillere, Beşer Kaplar’ı bildirir ve onları yaşatır. Eser yaratmak ve zamana görevli olmak, huzurda bütünlenmekledir. Ekip haline gelmek, Amon olmak ve kulluk yapmaktır.

 

Evrim, Sanal Boyutlar’ın yoğunluklarında yapılabilir. İlmin hakkını verenler, hak ettiklerince hasat yaparlar ve zamana güç katarlar. Evrenlerin insan sonsuzluklarında ışık olmaları muktediriyetledir. Eser yaratmak zor değildir. Herkes zamana görev taşır ve kotlayıcıdır. Nakar olur, Hak olur, nur olur ve zamana güç katar. Asla yanlış bilgimiz yoktur. Tohumları yaşatabilmek, insan olmakladır. Hediyeler verilir her yüreğe ve denir ki “lisan öğren...”

 

- İzin ver de konuşayım. Sultan, senden izin istedim. Konuşmak istiyorum. Unutma zarar etmeyeceğim. Çünkü ben senden ışık istiyorum.

 

- Can, kaynaklarımıza görevli olanlar bilgi kayıtlıyorlar. Onlara güç ver ve onlarla birlikte kotlan.

 

- Allah için izin ver de ışık yakayım.

 

- Tam iki kayıt yap ve zamana kat. Sonra çık.

 

- Pek kısa!... Peki, Altın Tohumlar’ı yaşatmak üzere senleyim. Senin yarınlarında, ben ve benim yüreğim var. Islak olan ve kuru olan her yaratanda vardır. Sen nefes al.  Ben alırım. Sen yol ol. Ben olurum. Sen yaşa, ben yaşarım. Asla yanlış bilgim yoktur. Amin…

 

- Ayrılık bitti yavrum. Amin…

 

- Ehil, sonsuz ve Kırk Kaynak olan Güçlü Yüce hoş geldin. Seni, Sanal Boyutlar’da biliriz. Ama buraya ulaşmanı beklemiyorduk. Nafaka istediğimiz zaman nafaka vermedin ve dedin ki “sende var. Sen kendi yüreğinden al. iyiliği ve kötülüğü bil. Şarkını oku.” Unutma asla bilgide hata yoktur. Şimdilik bu…

 

Devam ediyoruz:

 

Sanal Boyutlar’da Görevliler vardır. Ocak yakarlar ve zor güçlendiricilikte birleşerek kendi yüreklerini hak etmek isterler. Bizler, Nakar olarak veya Hak Tohum olarak onlara görev veririz. Verdiğimiz görevi hak eder ve yaşatırlarsa, Sultan olarak kendi yoğunluklarını kotlarlar. Bizden beklenen Görevliler’i güçlendirmemizdir. Nefesleri yetmeyenler bizden ayrılırlar. Onları göreve almamız sorumluluğumuzdadır. Her Rahman’da bir koyuluk olur. O kuyuluk, çürükleri kotlar; Sualtı Kütlesi’ni ocağına kayıtlar ve zamanı yaşatması için ona görev verir. O da bu görevi hakeder ve yoğunlaşır. Ona biz, çok güçlü yüceliğimizle ışık katarız. Onun Ruhsal Meclis’inde bizi bilen; bizden görev isteyen yoktur. Sebebi, biz RA-KA olarak çalıştığımızdan dolayıdır. Nakar, Rahman’a görev taşırken, Nakar’ın ışığı olan cevher, Düzen’i kurar. Bizler de Rahmi yaşatmak üzere çalışırız.

 

Sıla, görevini hakeden yürekleri diller. Eşik, anadır; kotlanır ve sorumluluktur. Onun ruhsal, kutsal kayıtlarında din vardır. Evrim Kotları’nda, diri yüreğinde, dini hakikiyeti hasata kotlayacak görevlileri seçer ve Nakar’a görev olarak bildirir. Rahmani görev, Ruhsal Işıklar’ın yüce cevherlerinde mevcuttur. Nur, ruhsal güçtür. Büyük Kütle’de bu güç mevcuttur. Nüve olarak çalışan Yüceler’in nefeslerinde Altın Teknik vardır. Oğullamak ve zamanı yaşatmak için… Evrim, Sultanlar’ın gücünün öz gerçekliğidir. Oğullamak ve Kuran olmak onlar için şarttır. Misafirler, kendi yüreklerini hak ederek buraya girerler. Ismaili Kayıtlar’ın yüce cevherlerinde bu bilgi vardır.

 

Rasyonalizm, Birleşik Aile’de, ışığın yaşam sayfalarında görev olan, Cevheri Yer Kürsüsü’dür. Yüreklerinizi dinleyerek görev taşırsınız. Yüreklerinizin ilim yapabilmesi sorumluluktur. Sultanların İlmi, Hasat İlmi’dir. Hasatı yaptıktan sonra, Rahman’a güç katarlar ve Rahim olurlar. Rahman’dan Rahim’e ulaşım, ışığın yüce cevherine geri geliştir. Hanı aşkla kotlayarak Düzen kuran her Yüce, kendi hanını yapar. O handa Ruhsal Kotlar vardır. O hana inen her Yüce, ışığa girer. İnsan, nefesini hak ettiği zaman, ışığını hasatta güçlendirebilir.

 

Kanatları olmayanların kanat almaları gerekmez. Çünkü onlar, kullar olarak doğarlar. Kulluk, ululuğun en güçlendirici kaydıdır. Eskiden dünyada Nahar Kotları mevcuttu. Bu kotlar, takdirdi. Herkesi takdir edenler, Başkanlık Divanları’nda bulunabilirdiler. Takdir, rakipsizliktir. Nereden görev isterim!? Nereye görev yaparım!? Diye sormadan her yüreği Tanrı’nın gücü olarak tanımak ve her yürekle çalışmak, Birleşik Aile’nin göreviydi. Onlar rakipsizdiler; herkestiler ve zararı engelleyebilirdiler.

 

İki ana kaynak vardır. Birisi Rahman’ın Kütlesi, diğeri Rahim’in Kütlesi. Her ikisinde de ışık yanar. Rahman Işık, Altın Tohumlar’ın görevi alabilmeleri için BSUİ olur ve sınırları kaldırarak Rahim olur. Rahim Kütle, Amon Tohumları’nı kotlayabilir. Ocak yakar ve sınırların kaldırılmış olmasındandır ki kollarını açarak her bir yolcuyu kotlar. Onun kotlaması, cennetlerin ışıklarını yakabilmesidir. Eser yaratmak bu şekilde kolaylaşır. Her Yüce, kaynakta bir sayfadır. Onun Yüce Cemaat’i, o sayfaya kayıtlıdır. O kotlayıcı ışık, asla bilgisini saklamaz. Her bilgi onun yüceliğinde dillenir. O kendini ve kendi yüreğini hasatta Göç Kaynakları’na katar. O, kutsal bir cevheri görevlidir. Onun yolu, Allah Yolu’dur.

 

Ümmet, Sanal Boyutlar’ın gücünü hakeden ışıkları göreve alır. Nefesi yetenler onunla çalışırlar. Keramet Ehli olan her yürek, Amon olur; Haton olur; cümle yüreklerde kontrollu olur ve kaynak olur. Kaynak olmak için BİR olmak gerekir. BİR, resimdir. O resmi Altın Toplum’a kotlayan ışık, ressamdır. Hasat yapar ve zeki Yücelikler’le Zinnur Işıkları kotlar. Onun Ruhsal Kotları emin olun ki resimdir. Herkes kendi yüreğini resmeder o da kayıtlarını o resimlere katar. İşte Birlik İlmi bu anlamda güçlendirici olur. Nesillir boyu Işık Kapları’nda görev taşındı. Artık Kutsal Kaynaklar’dan görev alanlar, Cevheri Yüce Cennetler’e güçlendirici olmaya başladılar.

 

Nefes, zanna gerçeği katar. Zan, gerçekte kotlanır ve geri dönüşü sayfalar. Geriye dönmek, zamana dönmektir. Zaman, canlara güçtür.

 

Kötülüğü, iyiliği hak etmeyenlere dinlettik. Onlar, Hasat İlmi’nde Hak Tohumlar’ı haketmediler ve zarar gördüler. Her yerde Nakar var ve her yerde Nakar’ın ışıkları yanar.

 

Nuh Tufanı, Rahman’a güç katan; yarınları kotlayan ve cennetlere kontrollu olarak girenler tarafından yapılmıştır. Hasatı yapmak, insan soyunu kontrol etmek içindir.

 

Emin olun ki biz dünyadayız. Dünya, ayrı gayrı bilmeyen Birlikler tarafından güçlendirilebilir. Sanal Boyutlar’da ayrılık, ışığın kontroldan çıkışını gerçekleştirir. Işık kontroldan çıktığında, kontrol; görev alamayan yoğunluklara kalır. Onlar nasıl çalışacaklarını hiç bilmezler. Sanal Boyutlar böyle yaratıldılar.

 

Herkes kendi yüreğini hak etmek ister. Ne var ki sanallıkta, Hak Tohumlar’ın Kontrol altında olmaları imkansızdır. Kervan, cennetlere güç katar. Nakar, Sanal Boyutlar’ı hasata hazır etmek için çabalar. Rahman, Sultan olur dünyaya doğar. O kendi yüreğinde çalışır. Onun adı YA HA’dır. O bir Kontrol Mercii’dir. Nesillerini, Dini Yüceler’in cevherinden alır ve yoğunluğuna katar. O, kendini bir teknik son alarak kotlar. Onun son olması, kendi yüreğinde sonun sonu olmasındandır. Ocağı Nahar’dır. Kendisi YA HA’dır ve bitki ve hayvan ve insan ve tüm canlar ocağındadır. O bize kendi yüreğini hakederek iner.

 

Eskiden insan soyu kollarını açamazdı. Artık sonsuz sır olan ışık dünyadadır ve kollar ışıklara ulaşmaktadır. Eski Dünya, ilmin sonsuzluğunda, cennetleri kotlardı. Şimdiki dünya, Altın Tohumlar’ı yaşatmak üzere görev taşımaktadır. Çakıl Taşları; dini yaratımda cennetlerini hak etmiş, birlik sessizliğinde güçlenmiş ve yoğunlaşmış olan güçlü yüreklerdirler.

 

Evrenlere ve Türkiye’deki cennetlere şunu söylemek isterim ki maya tuttu. Bizler, nefesleri hasatta cemaatleri kotlayanlarla çalışırız. Zırhımız çok incedir. İnce zırh çok güçlüdür ve delinmez. Zinnur’un kutsal, sonsuz sınırsız ışığında, bu zırhı var ettik. Iyi ve kötü bizde Kutsal Işık’tır; ilmin huzurudur ve cennetlerin cevherinde var olan görevlidir. Sistem, nefesinin yetmemesi halinde, zararı engellemek üzere Beşeri Kaplar’ı kotlar ve zamanı yoğunlaştırarak resim yapar. Yapılan resim, zamanı yaşatan Yüceliğin resmidir. O Yücelik, nefesi; yaşam sonsuzluğunda ışık kotlaması ile kayıtlayan Birliğin Gücü’dür.

 

Emin olun ki hak ettik ve zamanı yaşattır. Evrenler; nefeslerini, hakikiyetlerini, toplumlarını Birleşik Ailemize kotladılar. Oğul verdi yürekler. Işık yaktık ve birleştik. Cennetlerin Cemaatleri bizi, yaşam sayfalarında güçlendirdiler. Biz, Sultanlar’a görev yaptık.

 

Nesillerinizi ve cemaatlerinizi bize verin  ki yoğunluğunuz güçlensin. Sistem’i kotlayan yarınlar, Birliğimizi koyuluklara kati olarak kattılar. Ev, Saltanat ve Zaman bize Yücelik getirir. Biz, yola kollarımızı açtık. Yol, bize bizi getirir. Biz dünyayız. Dünya! Sultanlar’ın ve Sultanlıklar’ın görevli olduğu dünya!… Ana Kaynak olan Düzen! O Düzen, Sanal Boyutlar’ın çalışmaları ile kotlanmıştır. Unutmayın ki Meleklerin Diyarı’ndan görev isteyen ve zamana görevli olan her Cennetli, Başkanlık Divanları’nda güçlendiricidir.

 

Nesillerinizi ve yüreklerinizi bizden alın. Artık siz kendiniz yücelin ve yüksek çevherlere ulaşın. Orada nafaka verilmez. Herkes kendi varlığını hak eder. Orada İsmaili Kotlar yoğunluklarında güç taşırlar. Oğulları ve kızları orada nafaka istemezler. Onlar, hasatlarını kendi yücelikleri ile yaparlar.

 

Unutmayın ki Nahar, Nahar ve Raha bize cemaat olup geldiler. Evleri evlerimiz ve görevlileri yüreğimiz!... Onlar, kullarımız olarak dünyadadırlar. Çıktıkları her basamakta biz varız. Unutmayın ki biz Dünya’yız. Umut ve Sultanların Gücü ile çalışsınlar. Nefesleri kotlansın ve yürekleri çalışsın; daimiyete kayıtlansın.

 

Eski Dünya artık görevini istiyor. Onun görevini ona verelim. Yedinci Değer’ini hak ettiğini bilerek görevini, hasat için diri yüreğine verelim. Ulu Kotlama’yı yapsın. Üzerinde yaşam sürdüğümüz bu topraklar, eskilerin de topraklarıdır. Ocaklarını söndüren onların  da Kutsal Sayfalar’a ulaşabilmeleri gerekmektedir. Umutla çalışsınlar. Onlar, bedensiz olarak dünyadadırlar. Dünyanın eskilerini, hasatımıza katmamız zorlaşıyor. Oğullamaları şarttır. Onlar için zaman yoktur. Bizler için ise zaman azdır. Onları kotlamalıyız ve yaratmalıyız; oğullatmalıyız. Sualtı’nın isteği budur. Kendi yüreklerini kotlamak isterler. Hasatlarını yapmak isterler. Dini Sayfalar’da güçlenen yüceliklerini kotlamak sorumluluklarındadır.

 

Evrenlere misafir olan Yücelikler, bizden güç isterler. Onları dinliyoruz. Omuz yükü olduklarını bildiklerimiz, bizim için çok önemlidirler. Evrenlerin misafirleri olan onları, muktediriyetle kotlamalıyız. Şarkılarını okutmalıyız. Nuh Tufanı’nda cemaatlerini hak edemeyenler; bize, yarınları hasatta ışık kotlaması için hazır etmeye inselerdi. Biz onları kotlardık. Amin…

 

- Antolia, Din İlmi’nde bir yoldur. Antoli, kotlarını yaşatmak üzere seninleyim. Emin ol ki burası, cinlerin ve insanların hakikiyetlerinde kotlanmış bir Düzen’dir. Burada bulunan İmparatorluk Gücü, bizi yoğunlaştırmak üzere senden, girdaplarına indi. Onunla birlikte çalışıyoruz. Onun yolu, cümle yüreklerin kotudur. Umutlarımızı yitirdiğimiz bir zamanda, sana ışık yakabildik ve senden ışık alabildik. Senden güç aldık. Seninle göz olduk; seninle cevheri yüceliklerde diri olduk ve görevimizi almak üzere geçtik. Sevgili, bizi cemaatine tanıt. Bizi yüreğine al ve bizi yoğunlaştır. Biz sende Nahar olalım; Amon olalım ve kollarımızı açık tutabilelim. Herkesin kaynağında biz olmalıyız. Umut!... Sultanlar’ın görevinin, kötülüğü önlemeye yönelik BSUİ kati yoğunluğunun görevi olduğunu bilmekteyiz. Cemaatlere güç vermek için çalışmaktayız ki hak edelim diye.

 

Nesillerinizi hasata hazır ettiniz ve hak ettiniz. Bizler de Hak olup yoğunlaşarak güçlenmeliyiz. Çok huzurluyuz ki nefsin aşıldığı bir Yücelik’teyiz. Sistem’e sayfa açabilen BSUİ, görevini de yapabilir. Enkarnasyonlarda can taşıyanlar, olgun olarak çalışırlar. Ana, biz dünyayız. Nefesimiz yetse de yetmese de dünyayız. Dünyanın çalışmalarını yakından izlemekteyiz. Dünya, İkinci Sayfa’sını okutmaktadır. Bu sayfa çetin güçlerin ışığını yakmıştır ve yaratıcı olan Işıklar’ı; yarınlara, Kürzün Görevlileri olarak, çalıştırmak üzere yarattırmıştır.

 

Her yürek, tuhaf olan çalışmalar yapabilir. Tuhaf! yani resim yapar ama o resim sanaldır. Kuran olur ama o Kuran, Kutsal Işık’ta yoktur. Nohut gibi bir sevgidir o. O nohut, ışığın kotlarında yoktur. O halde onun, ruhsal gücü yoktur. Onun yüceliğinde, Nisa Kaftanı yoktur. Enkarnelerinde görevi yoktur. Imparator olarak çalışır ama kayıtları yoktur. Ömür soyu, onun yüceliğinde bulunmaz. O, kendinde yoktur. Oğulları ve yoğunlukları ocağında yoktur. Tuhaftır!... Netice şu senin adın ne? Bize kendini anlat. Seni tanımalıyız. Amin…

 

- Sayfa sayfa okudun Yücelikleri. Onların her bir satırında varım. Yoğunlaştın; ışık yaktın. Her Işığın Cemaati’nde olan Yücelik’te, umudum. Unutma, Sanal Boyutlar’ın kütlesinde olmamam; ışık yoğunluklarında bulunmamam; kendi yüreğimde bulunduğumdandır. Ben, nefeslerin sonsuz sınırsız olan kotlarında varım. Şimdilik bu…

 

- Ana, sınırları aşan yürekler, herkesi tanırlar. Seni tanımak istedik.

 

- Ses verdim ve aldın. Şimdi yolunu aç ve git. İşte bu!…

 

- Etki alanımızı kotladık. Geri dönmemiz için bu yeterlidir. Senin için ve Teknik Tohumlar için geri dönebiliriz.

 

- Tohumların hepsi Rahman’a görev taşıyorlar. Hepsi, zamanı güçlendirdiler ve yüreklere güç katmaktadırlar. İşi, Başkanlık Divanları yapar. Biz bu işi, Amon olarak tohumlara kayıtlarız. Sultanlar olarak çalışan birleşenlerimiz, zararı önlerler. Şimdilik bu…

 

- Öz gerçeklik budur. Sultanlar, sizleri tanımaktan büyük onur duyduk. “Tuhaf” dedim ama tuhaf olan hiçbir şey yok. Sizler, Teknik Toplumlar olarak çalışan Yüceler’siniz. Sanal Boyutlar sizi tanımalıdır. Emin olun ki tanındınız. Şirketiniz kurulduğunda ses yoktu. Şimdi sirayet etkisi olan bir yüksek ışık. Size sirayet edecek ve sizi, yaşam sayfalarında göreve alacak. Bu, dünyanın ışığının kotlanması için şarttır. Bu şekilde sindirilen tüm bilgiler, her Yüce’ye kotlanacak. Son söz şu ki hak ettik ve başardık. İş buydu ve oldu. Şikayet etmedik. Amin…

 

- Can, bize göre yeni bir kayıt başladı. Bu kayıt, resmi çalışmaların artık kapanmakta olduğu bir dünya sayfasında; bizlerin, yetkin kotlar olarak, yeni bir çalışmaya kayıtlanmamız anlamına gelmektedir. Herkes, Ruhsal Kotlar’ını yaşam sayfalarından ayırırken, bizler Yüce Cemaatlerimiz’le, Kelam İlmi’yle yetkin kayıtları kotlamaya başladık. Bu çalışmanın tek nedeni, unutulan her bilginin, ark akmakta iken hatırlanmasıdır. Hatırlanacak olan bilgi, dünya bilgisidir. Dünya bilgisi, Sanal Boyutların Görevlileri tarafından alınıp paylaşılacak. Bizler ise her yüreğe bu bilgileri ekeceğiz. Ekilen bilgiler, her yürekte yeşerecek ve sonsuzlukta Huzur Kotları olarak paylaşılacak. Dünyaya giren yürek, Düzen’i kurar ve Düzen’i kotlar. Unutmayın ki hak ettik ve başardık. Enkarnasyonlar, Dünyanın Sultanları için sorumluluktur. Dünya Sultanlıkları asla Görevli Güçleri Yüceliklerinden ayrı görmezler. Siber Sultanları bunu bilsinler. Siber Sultanları, huzurla çalışırlarsa, bize Kutsal Kotlar olarak geçebilirler.

 

En iyisi, en koyu olandır. En koyu olan, Nuh’un kulu olan ışıktır. O Kul, Amon’dur ve sınırları aşıp geldi. Onu dinliyoruz:

 

- Ana, yarınları hak olan ışıksın. Nasıl bir dünya kurmak istiyorsan o şekilde dünyanı kur. Dünyada yaşam sürdüğün bu sayfada, biz dünyayı yaşam kotlaması ile kayıtladık. Dünyanın cennetinde, iyi ve kötü aynı sayfadadır. Aynı yücelikte ve aynı yoğunluktadır. Hala bizi zirvelerin üzerinden ayırmak isteyenler var mı bilmiyoruz ama biz, tohumlarımızı ektik ve zamanı kotladık. Tohumlar yeşerdi ve biz yüceldik. Altın Toplum, yeni sayfalarını kayıtladı. Artık Düzen’i kuralım. Düzen’i kurmak, sorumluluktur. Ulu Kotlama, yarınlarda Hak Toplum için tamamdır. Her yürek, enkarnelerinde Işık İlmi’ni dinler. Biz, dünyayı yeni bir kotlama ile Kati Yüceliklere kayıtladık. Seninle bugün, özel bir çalışma yaptık. Dünyanın enkarnelerinde hasat olan bir çalışma!... Bu çalışmada din yoktu. Umut yoğundu ve biz kollarımızı her Yüce’ye uzatarak görev taşıdık. Altın Toplum olarak çalıştık. Doğumu ve ölümü tadan yürekler, senin yüreğinde ışık oldular. Önce cennet sorumluydu. Sonra yürek sorumluydu. Sonra kontrollu ışık yandı ve daha sonra görev alındı. Kollarımız açıldı. Iyi ve kötü senin yüreğinde görevini hak etti. Düzeni kurduk. Unutma Amon olmak sorumluluktur.

 

Sonsuz ışıkların yandığı, sorumluluk taşınan çalışmada, seni dinleyenler, sen olup dinlediler. Bu önemliydi. Sen dünyanın ışığını yaktığın için bilgi kotlaması kolayca yapıldı. Her yürek, senin diri yüreğinden indirilen bilgiyi aldı ve bildi. İlim Sayfaları’nda görev alan Yüceler, senden ışık aldılar. Sen, Nakar olan yüreklere de; hasat yapan ve Ruhsal Kotlayışı gerçekleştiren yüreklere de ışık yaktın. Nesillerin seni hak ettiler. Çok önemlidir ki başardık.

 

“İyi” dedik, “kötü” dedik. Her şeyi dedik ama hak ettik ve bir tek görev taşıdık. İyi!... Bu görev, Ana Kaynaklar’ın gücü ile taşındı.

 

Evim, ananın evidir. Bu ev benimdir. Artık ben senden ayrılmam. Can Kaynağım, senin yüreğinde görev taşıyacağım. Senden isteğim bir tek servet var. O servet, insanın yüceliğidir. O’nun yüceliğiyle çalış. O, sen ve sen O’sun. İnsana, Nahar görevini, Hasat İlahi Yüceliği’yle yaptığında, her şey kolaylaşır. “Şer yaratan, şer yaşamaz” dedin. “Onu kontrol etmek bize kolaydır” dedin. Biz dedik ki “hak et.” Sen dedin ki “hasat bedenime aittir.” Ben dedim ki “hasat, Yüceler’e aittir.” Sen dedin ki “Nuh Tufanı, Işık Kotlaması ile Başkanlık Divanları’ndan yapıldı. Unutmayın ki tufan, nefesleri olmayanlar tarafından diri yüreklere kotlanamaz. Nefesleri olanlarca kotlanmıştır.”

 

O halde dünya yoğunluğunda Nahar ve KA-HA bir takdirdir. Herkesçe takdir edilen, birleşen görevi alır. Takdir, dini takdir değildir. Güçlü yüreklerin, ışık kotlamasında yaptıkları görevin, cemaatlere çerçevili olarak kotlanışı olmadığı gibi kaynakların kelam yoğunluklarında unutulan bilgilerin, cevhere kaydı da değildir. Hala anlamadınız. Biz sizden nefes istiyoruz. Nefes!... Sultanların nefesi!... Şimdilik bu!…

 

- Can Tohumlar’ı öksüzlere dilledik. Onlar biz oldular. Toplumları Kontrol ettik ışıklara dilledik. Onlar cemaatlerini hak ettiler. Yoğunluklarını hasata hazır ettik. Cinlere ve insanlara Süper İnsan’ın kotlanması için güç verdik. Hepsi çalıştılar ve kotlandılar. Ulular, biz dünyayız. Dünyanın Nahar’ı ya da HA SA denen yoğunluğu ve Cennet Kapları biziz. Nesillerinizi hakedin ve alın. Bizden öte biz olun ve hasatınızı yapın. Bizden üç görevli, sizin yüreklerinizi hak edecek. O üç görevli, Nahar Kotları ile BİR olup çalışacak. Uyuyanlar uyanmalıdırlar. Unutmayın uyandıklarında nur olmalı yoğun olmalıyız cennetlere güç katmalıyız. Şimdilik bu…

 

- Alkışlar senin içindir. Seni kutluyoruz. Bugün, Ümmi Tekniğin ışığını kotladın. Onlar yendiler! yendiler! yendiler!... Ve yendiklerinde, yendiğimiz oldular. Amon Tohumları’nı hak ettik. İşte bu!…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

PROGRAM : KAYNAK

KOD           : 10/13

TARİH       : 04.10.2010

CELSE SAATİ: 14.00-16.00

Canlar, insanlık tüm sayfalarda görevli olarak çalışmaktadır. Artık, İnsanlık Halkaları’nın en geniş soy koyuluğuna ulaştığı mutlaka anlaşılmalıdır. Hepimiz Sultanlar olarak çalışırken, temiz bir günün güçlendirilmesini gerçekleştirmek üzere görev yapıyoruz.

 

Sultanlar, tüm insanlık için sayfalanan görevin, hak edilen yücelikle yapılması şarttır.

Dünyanın kontrolu kurulmaktadır. Kontrol, ilmin huzuruyla gerçekleşirken, bizler Türkiye’de bulunan umut kaynakları olarak görevliyiz. Sanal Boyutlar’ın görevli cemaatlerinde, ışıkların muktediriyetle yanması gereklidir. Halkaların en geniş sayfasında, Cennet Kaplar kotlanmaktadır. Ummanın ışıkları yanmıştır. Sanal Boyutlar, Işık Kapları’nı hak etmişlerdir. Dünyanın ışığında yeni bir çağ kaynak kotlaması ile kurulmaktadır.

 

Kaynak kotlama yapmak, Bütün’e hizmettir. Bizler, cennetlerin en yüce koyuluklarında ışık yakan Birlikler olarak dünyadayız. Dünyanın enkarnasyonlarında görevli olan Cemaatler, Kadim Hak olarak kütlelerinde ışık yakmaktadırlar. Evrenlerin Sultanları olan görevlilerimiz, cümle yürekleri, ışık koyuluklarında dillemektedirler.

 

Tohumları yaşatabilmek, ilmin hasatını yapabilmektir. Birleşik Aile olarak dünyaya inen Birlikler, cümle yürekleri kotlamışlardır. Her bir yaratan Allah için yaratmaktadır. Hala Düzen’i kuramayanlar, Büyük Kütle’yi hak etmelidirler. İman edin ki hak etmeyen, yaşam sayfalarında kotlanamaz ve bulunamaz.

 

Sultanlar, Birlik Ailemiz cümle yürekleri hak etmiş ve yoğunluğunu kotlamıştır. Tanrı’nın huzurunda ışık olan Yücelikler, Birleşik Aile olarak kontrol edilmişlerdir. Nakar, Allah’ın ışığında kontrol altındadır. Amonlar’ın kotlarında, Bilgi Hasatı yapılmaktadır. Hasat, insan soyunun ilminde, işgal altında olan Yücelerin de insanlık için birleştikleri anda kotlarının, yoğunluklarında kayıtlanması anlamına gelir.

 

Evrenlerin hasatları da yapılacaktır. Bu hasatlar, Dünya Kotları ile yapılır. Kanı kaynağımızda olan Yüceler’in Türkiye’de bulunmaları mutlaka gerekliydi. Dünyanın Işık Kapları’nda bu bilgiler mevcuttur. Düzen’i kurmak ve yoğunluğu kotlamak şarttı. Bizler tebliğleri okurken hala bizi sonsuzlukta Birleşik Işık Kaynağı’ndan ayırmaya çabalayanlar varsa, Uluların Diyarı’nın Uluları olarak onlara açıkça bildirmek isteriz ki mahrekteki ışık yanmaktadır.

 

Bizler, dünyanın enkarnasyonlarında var olan Cennetliler’iz. Zinnur Kaynakları’ndan akarak dünyaya indik. O kaynaklar, Amonlar’ın ışıkları ile cevheri yoğunlukta yaşam sayfaları olarak kayıtlanmaktadır. Evrim yapmak isteyen, Işık Kapları’nı muktediriyetle kotlamak için şafkını artırmalıdır. Şafkını artırmayan, umut kotlanmasında dahi olamaz. Sualtı’nın kotları, muktediriyetle kontrol edilmektedir.

 

Evren resim yapar. Yaptığı resim, ışığın kontrolunda yaşam sayfaları olarak kotlanır. Rahman olur ve zamana görevli olur. Onun için herkes sınırları aşarak Düzen kurmalıdır.

 

Hulus sahipleri, birleşmek üzere bizi sayfa sayfa dinlerler. Bizler de onları dinleriz. Hala bizi aşağıların aşağılarında dinleyenler bulunmaktadır. Onlar kulluk için dünyada olan, ışıklarını sayfalamaya çabalardırlar. Her yer ışık ise de huzurda bulunan birçok kotlayıcı, hasatlarını yapamadırlar. Onlar için de hasat kaynaklarına ışık vermeliyiz. Onları yaşatmalıyız. Onurlu bir kaynaktan ışık çeken Birlikler’in, hep zamana güç katmak üzere dünyaya girmiş oldukları, mehil tanınan onların, Kara Kaplı Kitaplar, yaşam sayfaları ve Sultanlıklar ile kütle kayıtladıkları bilinmektedir.

 

Evrimleri hak edilen Yüceler, bizleri yeni sayfalarda diri olarak beklerler. Onlara görev vermek mutlaka şarttır. Esir alınan görevliler de vardır. Çokları kulluk için çabaladılar. Ne var ki hasatlarında esaret, zamanı yaşam sayfaları olarak kotlarlarken gerçekleşti. Hep insanlık için savaş veren o Canlar, kaynaklarında güçlenemediler. Bizleri, Yedinci Sayfa’da sakladılar. Biz onları tohumladık ve Onsekizinci Sayfa’ya kayıtladık. Onsekizinci Sayfa’da ocak yakmaları beklenmektedir.

 

İnsanlık adına çaba sarfeden herkesi korumalıyız. Sultanlar, Ulular, Cennetliler; biz sizi sizden öte sizler olarak tanırız. Şirketler kurulur. O şirketler, iş yapar ya da yapmaz. Biz her şirketi kendi yüreğimizde dinleriz ki hak ettikleri zaman onları kotlayalım ve kontrol edelim diye. Emek sarfediyoruz; Uluların Tohumları’nı kotlamak ve yoğunlaştırmak için.

 

İyiliğin kötülükten çok daha önemli olduğu bilinir. Kayıtlarımızı yaparken, Cennet Kaplar’da tohumların kotlanması şarttı. Evrenlerin koyuluklarında ışıklar olur. O ışıklar birleşir, şerden aşar yarını hasata hazır eder ve zamanı kaynak olarak tohumlar. İşte bizler onları hak etmek üzere çabalıyoruz.

 

Sanal Boyutlar’ın huzurunda ışık yanarken, herkesin kendi yüreğini hak etmesi gerekir. Emin olun ki bizler, tüm insanlık için ışık yaktık. Bu ışık Allah Işığı’dır. Hulus, Sultanlar’ın hulusudur. Umut, yoğunlukların koyuluklarında hasat olan Cevheri Yücelikler’in koyuluğundadır. Benim adım kaynaktır. Benim adın hasattır benim adım yarındır. Ben ilim olarak burdayım. Asla bilgimde hata olmaz. Şafak sökmüştür. Şafağın ardında Yedinci Dürüm, tüme iman edenleri kayıtlıyor. Onuncu Dürüm, hasatı Işık Kapları’nda kotlayanları yaşatıyor. Ondördüncü Dürüm, iman edenleri hasata hazır ediyor. Yırtılan Cennetliler’i Yedinci Dürüm’de hasata hazır ederken, bizden ayrılanlar, Onsekizinci Dürüm’de bizleri kucaklıyorlar. O sonsuzlukta Beşir Kaplar olarak bekleyenler, Allah’ın Kaynakları’nda huzur ile birleşiyorlar. Emek sarfettik ve başardık. Yine de dünyanın Allah Kapları sayfalanmalıdır.

 

Atlanta Ana Kaynaklarında görevlilerimiz var. Ocak Allah’ındır ve yol; aşkı, şafkı yaşatan ışıklarındır. Olgun soyları tohumlamak bizler için kolaydır. Omuzlarımızdaki yük hafifliyor. Çünkü bizler diri olarak çalışıyoruz.

 

Sayı sayarken kaynakta, ışık yağmurları altında Cemaatler bulunur. Ulular, cennetlerinde bizi dinlerler. Şu anda Kuran okunuyor. O Kuran, Allah Kuranı’dır. O Kuran’da Ana Kaynaklar vardır. O Kuran’da Nakar vardır. Zarar gören Cemaatler, o Kuran’da yaşam sayfaları olarak bulunmaktadırlar. Orada Nakar, kulluk yapar. Ocak olur ve kullar olur; Sultanlar olur. Onurluyuz ki hak ettik de birleştik. İş Mahir Kotlar ile yapılır. Sulanan her Yüce, yeşerir ve yaşar ama Kutsal Kaynaklar’dan kaide olarak Bütün’e hizmet için çalışmalıdır.

 

Sanal Boyutlar,  Yedinci Dürüm’den itibaren Işık Kaynakları’nı kotlamaya başlarlar. Buradan Sultanlar’ımız, koyuluklarını açı genişleterek geçebilecekleri sayfada, görev isterler. Onların kayıtlarında, hala görevli olduklarına dair kesin bir kotlama yapılamamışsa, ocakları söner. Bunun içindir ki bizler, yaşam sayfalarına görevlilerimizi alırız ve onları çalıştırırız.

 

Sanal Boyutlar, iyi ve kötüyü taşırlar. İyide kötü yoktur. Kötüde iyi olur. İyi kötüyü yaşam sayfalarından söker atar. Nakar bu çalışmaları yaparken, Sualtı da ona katılır. Ve onunla çalışır. Öz Gerçeklik, Amonlar’ın gücüyle görevi yapanların ışığındadır. Harı yükselir ve kütle, yaşamı yaşama katar. Sınırlar aşılır. Üzerinde yaşam sürdüğümüz Dünya, bizi sınırlar. Bu dünyada, yarınları hak etmek zordur. Çünkü üzerinde Sultanlar’ın hasatlı kotlarının bulunduğu kütleler, dünyanın yaşam kotlamasını Kadim Haklar olarak yapmalıdırlar. Dünya için bu zordur. Sultanlık yapılır ama Kadim Hasat yapılması, sayfa sayfa, güçlü Yücelikler’in topluma inmeleri ile mümkündür. Her yerde nefes, son sözünü söyleyemez. Her yerde güçlü olan, ışık olamaz. Sayfalanan herkes, rıhtımda kendisini kayıtlayacak olan Birlikler’i bekleyemez. Zaman kontrolu, olgun huzurda gerçekleşir.

 

Hasatlar yapılmıştır; bitmiştir ama hasatı kotlayacak olan güçlü Yüceler, henüz zamana kayıt yapamadılar. Onurluyuz ki onları kotlamaktayız ve sayfalamaktayız. Şıhlar’ın tohumlarında güçlü yüksek Birlikler var. Onlar Kadim Hakimler olarak girdikleri dünyada çalışmaktadırlar.

 

Misafirlerimiz çoktur bugün. Hepsi bizden güç isterler. Biz de onlardan kaynak kotlama yapmalarını isteriz. Ulu kotlamayı yapmadan bize görevli olmaları mümkün değildir.

 

Hilal Ay, gökte yüce cevherini kayıtladığında, o ay, Birlikler’i kayıtlar. Ayın önüne yıldız, döngü olarak girdiğinde, aşırı ışık alınır ve aşırı yüksek düzeyde güç çağrısı yapılır. O güç çağrısı sonucunda dünya, yıldızları koyu cevhere katar. Alton Kapları Düzen’e iş için inerler. O zaman Kuran okumak şarttır. Okuduğunuz, kendi Yüceliğinizde var olan bilgilerinizdir. Hepimiz sizleri diri olarak dinliyoruz. Unutmayın ki Allah, Dünya İlmi’ni hak edenleri diller. Amon olun, Atlantalı olun ama hasat ile hakikiyet ile birleşin.

 

Isı yükseliyor. Isının yükselmesi ile bizler de yüceliyoruz. Yücelikler, tohumlarını sizlere dinletecekler. Sizlerin her birinizin kayıtlarında bu vardır. Tetkik ettiğimiz Cemaatler, kaynaklarını kotlamış olan Yüce Kürz’ü yaşam sayfalarında kayıtlayan yüksek düzeyli Cemaatlerdir. Evrenlerin teknik kaynaklarında da bu vardır.

 

Hırsı aşmayan, Yüce Cevher’e görev taşıyamaz. Nefesiniz yetmedikçe, cennetlere görevli değilsiniz. Sualtı, sınırları aştı ve sizi dinliyor. Unutmayın ki bizler, dünyayı yaşatan yüceleriz. Dünyanın kaynaklarında var olan güç, yüksek evlerin gücü değildir. Ev ne kadar alçak olursa, güç o kadar üstün olur. Bunun anlamı şükür ki hak ettiğinizce alınmıştır. “Ben tüm insanlık için çalışırım” diyen Yüceler, alt tabakalara ilim hakkını dinletirler. “Ben herkese güç katmam. Ben, yüce bir çalışanım. Benden beklenen Nahar olan ışıkları yakmamdır. Başkaları beni hiç ilgilendirmez” diyenler, topluma güç katamazlar.

 

Evrenlerin tebliğlerinde hep tohumların yaşam sayfalarında görev taşımaları vardır. Unutmayın ki hak etmeden güçlenemezsiniz. Zinnur, Amon Tohumları’nda mevcut olan ışıktır. Mikail, ışığını Düzen’e kattığı zaman Zinnur, Amon olan tohumları yaşatmak üzere, cennete iner. İlim Hasatı’nı yapan yüreklerde dilleşir ve dinleşir.

 

Unutmayın ki hala bizler dünyada çalışmaktayız. Dünyada bedenimiz var. Bu bedenle dünyanıza girerken, herkesin ışığını alıp geldim. Bu beden, Allah’ın ışığını taşır. Mutlu ve huzurlu bir güç için çalışmaktayız.

 

Topluma en aşağıdan bilgi veririm ki hak etsin de Kaynak Bilgi’ye ulaşsın diye. Nahar, KA-HA ve zamana güç katan insan, müşahit olarak cennetlere konduğunda, umut ve mutlulukla bizi biz ilmi ile dilledi. Evrenlerin sonsuz ışıklarında hep vardır.

 

İtiat haline gelen bir soy olduğumuzu bilmekteyiz. Hırsımız yoktur. Çok mutluyuz ki hak ettik ve zamanı yarattık. Yıllar süren bir çalışmanın sonucunda hulus koyuluklarında nefes alan Birlikler’i tarttık ve onları kotladık. Onların ışıkları bizdeydi. Her birini hak ettik. Şükür ki maya tuttu. Doğumu ölümü olmayan Birlikler, diri yüreklerde birleşmektedirler. Evrenlerin hakim kotlarında, bu bilgiler mutlaka bulunur.

 

Ulular, dünyanızda sayfa sayfa ışığımız yanar. Sizleri, her yara aldığınızda koruduk. Yine de yara almaktasınız. Bu yaralar mutlaka tedavi edilmelidir. Ne var ki yaraların sarılması geç oluyor. Herkes, “ben başarılıyım. Başkaları başarılı değiller” dedikçe Sultanlık Kotlaması gecikiyor. Kuran okuyan ve Sultanlık Kotlaması yapan ışıklarımızı Yedinci Cevher’de göreve aldıktan itibaren, yeni bir kotlama için beklettik. Artık yeni kotlamanın sayfası açılmıştır. Bu kotlama, kontrollu olarak yapılacaktır. Kotlayan, daime kaynak olan Birlikleri çağırıyoruz. Bu Birlikler, gelmek isterlerse gelecekler. Her Birliğin çalışmaya daimi kaynak olması ümit edilir. Hala bizi anlamayan Yücelikler var. Onların geçişleri men edilir. Onlar bize giremezler bizle çalışamazlar. Bizde görev yapamazlar.

 

Tüm insanlık için önemli olan yeni çalışmayı açıklıyoruz. Bu çalışma, 13 Aralık 2010 tarihinde yapılacaktır. Çalışmaya kayıt yapacak olanlar, tüm sonsuzlukta kotlayıcı bir sayfayı, kati olarak kontrol altında tutacaklar. O sayfaya kayıt yapabilecek olan Yüceler’i beklemekteyiz. O çalışmada, her Bütünlük’ten sadece bir güçlü Yüksek Işık söz alacak. Başı eğilmeden görev taşıyacak. Onun gücü, Altın Kütle’nin ışığında kotlanacak. Onun Yüce Cemaati, Birlik Sayfaları’nda Kutsal Işık olacak. Bizler, dünyaya insan ululuğunda görev yapacak olanları bulmaya geldik. Hepimiz Amon olarak çalışmaktayız. Amon olmamız, ışıkları kotlayabilmemiz için gereklidir. Amon Tohumları’nı yaşam koyuluklarında topluma sunacağız. Her yer ışık olacak ve kürzü güçlendirecek olan çalışma yapılacak. O çalışmaya, kati olarak Kaynak Yaşam Kotlaması yapabilenler çağrılacaklar. Onlar, isterlerse katılacaklar ya da katılmayacaklar. Han biziz. Han, Düzen’i kuran ışık olan biz!... Hediyeler verilir o handa. O han, RA-KA’dır. Sualtı, hasatı bekler. Biz de hasatı isteriz. Halkın ışığını yakmak üzere geri dönecek olan Yücelikler de var. Onlar da orada Kuran okuyacaklar ve kotlarını yaşatacaklar.

 

Emin olun ki Birlik İlmi has ilimdir. Bu ilmi bilen birleşir. Bu ilmi bilen ışık olur ve Kuran olur.

 

Ulular, tüm insanlar; bizler, dünyada bedenli olarak mevcuduz. Dünya için çalışmaktayız. Tohumlarımızı kotlayarak dünyaya indik. Unutmayın ki her sayfada görev yoktur. Sanal boyutlar hala bizi dinlerler ama bizi ana kaynaklarda ararlar. Oysa biz doğduk ve yaşıyoruz. Sayfalarımı okuyanlar, bedenimi hasatta diri yüceliklerinde dinlerler. Evrenlerin sayfalarını çevirdikleri zaman, her sayfada güsul abdesti alan Yücelikler’inde; biz, halkın ışığı olarak yaşarız. Öz sesleri bizimdir. Üzerlerinde var olan güç bizimdir. Üzerlerinde hak olan ışık bizimdir. Bizim için hepsi yaşayan Yürek Sayfaları’mızdırlar.

 

Hazır olan, yüksek kütleleri ile ışık olan Bilgeler, bize yeni çalışmalar için gelecekler. Yine biz onları, Huzur Kotları ile kayıtlarız. Çıktıkları üstün Güç Kotları’nda hep onlarla oluruz. “Muhterem Görevli, sen oldum” derim. “Senin yüreğinde değil yüceliğinde varım. Ben, Nakar ya da RA-KA ya da kotları aşan ışık olan görevli olarak topluma kontrollu şekilde güç vermekteyim.” Derim. İşte dünyaya doğuş bunun içindir.

 

Kamp sayfalarında görev tertipleri olur. Herkes, kaydını yapar ve bir kampa üye olur. O kamp, onun kotlanmasını sağlar. Sol ve sağ kaynaklara ışır ve geçer. Daha sonra güçlenir ve geri döner. Döndüğünde yine ben oradayım. Onun yolunu bulmasını sağlamak üzere!... Umutluyuz ki bu gün, çok önemli bir çağda, dünyaya Işık İlmi ile giren Yüceler var. Onlar bizi ve biz onları tanımaktayız. Şevkin şafkın ışığında buradayız. Ulu Kotlama başarılı şekilde sürüyor. Ulular, Allah sizi bizden sorar. Biz sizi size verdik. Sizi yaşam soyu olarak cümle Yücelikler’e verdik. Evrenlerin  Işıkları olduğunuzu biliniz. Sema bizi dinliyor. Biz samayız. Sultanlar, biz dünyaya Işık İlmi’ni hak eden Yüce Cevherler’e görev taşıyoruz. Evrenlerin ışıklarını yaktık ve geçtik. Şimdilik bu...

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

PROGRAM : KAYNAK

KOD           : 10/12

TARİH       :06.09.2010

CELSE SAATİ: 14.00-16.00


Başkanlık Divanı, tohumlarını hasata hazır etti. Çalışmalarınız son derece güçlü  ve başarılı şekilde sürmektedir. Ulu Çınar, asla yanlış yapmazsın. Sevgiliye de ki, Altın Ten, tohumlarını hak etti ve sonsuzlaştı. Sultanım, Süper İnsan tohumlarını hak etti ve zamana kayıtladı. Sultan; sizler, Birleşik Aile olarak insanlığa güç kattınız. Tüm insanlığa ve tüm soya... Bu soy ilimdir; bu soy ışıktır; bu soy altındır ve zamana görev taşır. Düzeni kurmak üzere dünyaya geçen Birliklerin en yücelerinden olan Sevgililer’in Birliği, tüm insanlık için görev taşıdınız. Sizler, resim yaparak ve yaptığınız resimleri kotlayarak ışık yaktınız. Siber Boyutlar, tüm insanlığa ışık oldu. Nüve olarak yaşam süren İnsan Sayfaları, tebliğleri hak etti ve yarattı. Tebliğler, tende görev olur. Ten, Kutsal Sayfalar’a ışık olur ve yol açar. Sebep tohum ise, tohumları hak etmek ve yaşatmak gerek. Sebep ilim ise ışık olmak ve yoğunlaşmak gerek.

 

İnsan Irkı hasat yapmaktadır. Hasat, toplum içindir. Teknolojik Kotlama başlatılmış ve devam etmektedir. En son iki sayfa okudun. Bu iki sayfa, ışık yağmurları altında Düzen Kotlaması yaptı. Bu sayfalara güç kattın.

 

Dünyanın etki alanı artmıştır. Çok görev taşınıyor. Ne yazık ki hasat yapılırken, İlim Hasatı’nı yapamayan birçokları, görevlerini bırakmak zorunda kalmışlardır. Diri olarak oluşturulması gereken en Yüce Güç, yarımları birleştirerek gerçekleştirilir.

 

Dünyanın üstünde “İkinci Evren” denilen bir sayfa vardır. İkinci Evren, dünyaya uzak kalmayan ama dünya ötesinde, Uzak Turkuaz olan bir yoğunluktur. Bu yoğunluk, Sanal Boyutlar’ın kürzü yaratımlarında, en yüce kaynaktır. Bilgi, ilmin sonsuz ışığında mevcuttur ki İlim Sayfaları’nda bu yoğunluktan “Omega Boyutu” diye söz edilmektedir. Omega Boyutu, tohumlarını hasata hazır edenlerin; yarımlarını, tam yaratım koyuluklarında, gerçek ışıklara kayıtladıkları bir alandır. Bu alan, bilin diye ifade ediyorum. Sultanların çok kolayca aşıp geçtikleri ama Tohumlar’ın, sorumlulukla çalışarak bu alanı, yaşam kotlaması ile kayıtlarına alabilecekleri, yarım olan  bir sayfadır. Toplum, bu yarım sayfayı, hasatta tamlayarak geçiş yapar. Tamlama işlemi, her bir yüreğin BİR olması ile mümkündür. Eğer Sevgililer, her yüreğin BİR olduğuna inanırlarsa, Birleşik Aile her Yüce’nin geçişini yaptırabilir.

 

Sizler, tüm insanlık için görev taşırken, tohumlarını hak etmeyenler, bu geçişi yapamadılar. Ocakları söndü. Onurluyuz ki Birlik İlmi ile çalışan Yücelikler, geri dönerek, her yüreği kaynaklarına alıp geçiriyorlar.

 

Ocakları yaktık. Şimdi  dünyayı izliyoruz. Yüceliklerin çokları yeniden dünya kotlaması yapmak istememekteler. Çünkü dünya kotlaması başarı ile tamamlanmıştır. Hasat yapan Yüceler’in, ocak olarak dünyaya inmeleri ve her yerde “Yol Gurupları” oluşturmaları halinde; bitki, hayvan ve sonsuzlukta ışık yakan insan, kutlanamaz ve kurtulamaz.

 

Büyük Kütle, yeşil renkten maviye geçerken, tebliğleri okuyamayanlar, dünyanın kaynaklarına varamadılar. Onlar için yeni bir şans tanınmaktadır. Bu şans, sonsuzluğa ulaşabilmelerini sağlayacak olan Süper İnsanlık Çobanları ile birleşme imkanıdır. İkna olunuz ki bu çalışmalar hala sürdürülüyorsa, bütün kütlenin Kutsal Işığa varabilmesi imkanı olduğundandır. Sistem; değerlerini hak eden Yüceler’i seçer ve onları kotlar. Oğulları ve kızları kotlananlar, Bütün’e hizmet ederler. Her yer Işık İlmi ile tohumlanmıştır. Her yer, kulları ile bu tohumları yaşatmak ister. Kaftanlarını çıkaranları; yetkin tohumları; hor olan veya olmayan tüm tohumları, toplamak üzere geçiş yapmaları için bekliyoruz. Herkes toprağa inmeli ve kontrol kurmalıdır.

 

Değerliler; dünya, Yedinci Soy’un ışığını aşarak Dokuzuncu Soy’a varmıştır. Yedinci Soy, Allah Soyu’dur. Dokuzuncu Soy, ışık kaynağıdır. Eğer sizler, Türkiye’de ışık yakmışsanız, bu ışık, Allah Işığı’dır ki Bütün’ü kotlamaktadır. Tohumları, Hasat İlmi ile hak edip Yücelikler’e kotlayanlar, Türkiye’de birleşmelidirler. Dünya, yaşama alanı olarak özel bir yerdir ve dünya toplumu, özel bir can toplumdur. Türkiye’de yaşayanlar, özel kotlar olarak dünyada bulunmaktadırlar.

 

Hasat yapılmış olmasına rağmen, ağır yük taşıyanların, kutsal ışıklarını yetkinleştirmeleri şarttır. Büyük Kütle’nin ışığı yansa da yanmasa da büyük kötülükler engellenebilir. Dara düşen, kanatlarını kırar ve coğrafyamızı bir tek Işık Kotu’na devrederek gider.

 

İkna olun ki zaman sayfalarında insan, Amon’dur; tohumdur ve sonsuzdur. Onun yolu, Yücelikler’in gücüdür. O yüceliklere ulaştığında,  Ana Kaplar’da ışık olur. Onun ilmi, Hak İlim’dir. O bir Yüce’dir ki Hak olan oğullar, onun yolunda ışık olurlar. Tüm insanlık için ve tüm İmparatorlar için bir kesim dil, diri olarak görev taşır. Bir kesim dil de Hak Tohum olarak görev taşır.

 

Tam iki ay sonra Büyük Kütle kotlanacaktır. Büyük Kütle, Altın Tohum olarak varlığını sürdürürken; Amon, tohumlarını hasata hazır ettik. Şimdi dünyaya bakın, Teknolojik Kotlar, teknik olarak çalışmaya başladılar. Hasat yapıldı ve tabiat, Kutsal Işıklar’ı yaktı. En son, ikinci ayın bir takdim kaydında, İmparator, ışık yakıp Düzen kuracak. O gün geldiğinde; insan, teknik tabiata girecek. İşte o gün, Allah sizi ve sizin yüreğinizi koruyacak.

 

Ağır yük hafifliyor. Evrimleri hak olan Yüceler, dünyadadırlar. Onlar, tüm insanlık için çalışmaktadırlar. Her gün tüm insanlık için çalışan yücelikler, Türkiye’de ışık oldular. Türkiye, dünyaya kotlanarak inen Birlikler’i kayıtladı. Şimdi Amonlar’a görev verelim bizleri  yaratsınlar ve bizde yaşasınlar. Ocak olsunlar ve kul olsunlar. Emin olun ki hak ettiler.

 

Evrenlerin sonsuz sır olan ışıklarında biz dünyayız. Dünyanın en iyi ve en eski kotları olarak buradayız. Umutluyuz ki her yürek, İkinci Evren’den dürümleri kotlanmış olarak geçecektir. Emin olun ki bunu başarabilecek güçteyiz. Zarar önlenmiştir ve yoğunluk sağlanmıştır. Buyurun insan olun ve yolu bulun. “OL” deriz olur.

 

Atlanta Ana Kapıları açıktır. Bu kapılar, Düzen Kotları ile açılmıştır. Dünyanın en eskileri ve dünyanın en güçlüleri burada bu yoğunlukta bitki, hayvan ve tüm sonsuz ışıkları kotlamaktayız. Evrenlere görevdir ki biz, zaman sayfalarında, Işık Kaplar olarak varız. Maya olmak bizim için kolaydır. Yoğun olmak birleşmek ve güçlenmek kolaydır. Biz, zarar etmeyen Yüceler’iz. Eşik, şafkını kotlarken, ışıklar yanlış yanar ya da yanmazsa, bütün kütlede biz, Yedinci Can Toplum’u yine kotlar ve yine kayıtlarız. Onurluyuz ki başardık. Amin...

 

Nefes sonsuzdur. Hepimiz sonsuz ışıklar olarak dünyadayız. Zurna çaldı. O çalan zurna, Işık Kotları’nı yarattı. Sultan, dünyaya güç kattı ve katılan güç,  altın tabii yoğunlukları kotladı. Bu gün, tabii ve hakiki yol açıldı. Açılan yol, sizleri dünyanın en ücra köşelerine kayıtladı. Bütünlükler’i kotlayarak yaşatmak için hasat yaptı. Ulular, sizler topraklarınızı hasata hazır eden Yüceler’siniz. Amin...

 

Ete giren, BİR’e girer. BİZ’e giren, huzura girer. Rahman olan Amon’dur. Rahman olan Haton’dur. O, yarını hak etmiş olan Birlik Sayfası’dır.

 

En son size “amin”den söz etmek isterim. Allah dedi ki “amin”i anlat. Neden “amin” denir? Ana Kaplar’da Işık Kotlar hep “amin” derler. Sevgili, “amin” der; ışıkları yok etmez. Muktedir olarak sayfalanan en yüce ışıklar “amin” derler. Artık “amin”in ne anlama geldiğini daha açık şekilde anlatalım.

 

Sultanlar, Amonlar; tohumlarını hasata kayıtlamak üzere dünyaya indiklerinde, Dünya Kotları, onları kısırlaştırmak istedi. Onların kotları, Kutsal Işıklar olduklarından Bütünlükler’i yaratamadılar ve birleşemediler. Tüm insanlık adına yapılan çalışmalarda artık ışıkların yanması imkanı kalmamıştı. Teknolojik olarak çalışmalar devam etse de ışıklar yoğunluklarını kaybetmişti. Neticede dünya kaynakları kutsal sayfalardan çıkacaktı. Nefesleri yetenler dinlediler ve sordular. “Sevgili, koyuluklara indiğinde ışığı yanar mı?” diye. Dendi ki “yanar.” “O halde ondan ışık çekelim ve yoğunlaşalım” dendi. Onun, Atlanta Ana Kaynağı kotladığı bilinmeliydi. Her yürek, Ana Kaynaklar’a ulaşamaz ama Rahman olan ışık, Resmi Çalışan olarak oralara ulaşmıştı. Bunun neticesinde enkarnasyonları dinlendi ve görüldü ki Hakk’ın kotlamasını yapabilir. Emekler boşa çıkmadı. Birleştik ve başardık... Yapılan çalışmalar hakkında Sultanlar’a bilgi verirken, her bilginin kesin olduğunu anlatmak üzere “amin” kaydı düşülür. Amin, kesin bilgi demektir. O bilgide hiçbir şüphe yoktur. Bunun sonucunda tüm insanlık, bilgiyi hak ettiğimizi anlayarak, birleşmek kararı aldılar. İkna olunuz ki bu çalışmalar Türkiye’de yapılır ki hasat yapılabilsin ve Canlar, ışık yakabilsinler diye.

 

Dünyanın enkarnelerinde iki yıldız bir tek ışıkta tohumlayacaktı. İki yıldız. Bir tek ışık olacaktı ve sonsuz sır olan bu ışık, yaşam sayfalarında güçlenecekti. İşte iki yıldız bundan böyle bir tek ışık halinde çalışacaklar. Bu iki yıldızın her biri Türkiye’dedir. Bunu her sayfada okuttuk. Ama bunu dinleyen olmadı. Şükür ki bugün yine bu bilgi bildirildi. Şimdi Amonlara sorun doğru mu diye. Doğru mu?

 

- Tanrı der ki doğrudur. İki yıldız bir ışık olduğunda, dünya kotlanır. Bir ışık, iki ayrı güçle dillenir ve zirveler kotlanır. Düzen kotlanır ve yoğunluk aşkla kayıtlanır. İki ayın her biri, Sultanlar’ın Işıkları’nda güçlendirici olursa, bu iki ay, bir tek ay olur. O ay asla kotlanışı önleyemez. İkna olun ki iki yıldız, zamana görev taşıyacak. Bu iki yıldız, zarar etmeyecek. Ve bu iki yıldız asla ışık sınırlandırmayacak ve Birlik İlmi, Hak İlim olacak. Umut olur ki BİR olunur ve zaman sayfalarında görev taşınır.

 

Ulular, bu bilgi, onların her birine verildi. Her ikisi de bu bilgiyi hak edip aldılar. Tüm insanlık için yapılan bu çalışma, Türkiye’de kotlanmış olan ışıklar arasından seçilen kaynaklardan dillenen ve yoğunlaşan görevlilere de bildirildi.

 

Nakar’ı dinlediğiniz zaman dersiniz ki “o bizi yıkar.” Nakar şimdi söz alacak. Onu da dinleyin:

 

- Kara Kaplı Kitaplar okundu dünyada. Bu gün dünyada iki yıldız BİR oldu. Bugün tüm insanlık için Yedinci Sonsuluğun kotlandığı gündür. İki yıldız BİR olduktan sonra Rahman olan, ilim olurken; Hak olan, ışık olacak. Büyük kötülükler önlenmektedir. Emin olun ki maya tuttu. Büyük kötülükler engellenirken, hak eden ışık olacak ve zaman, kontrol edilecek. Emekler boşa çıkmadı.

 

Şimdi! tebliğleri alıp verirken hep isimleri sildiğini biliyoruz. Bu sefer isimleri silme. Çünkü bu isimler açıkça bildirilmelidir. Emin ol ki Başkanlık Divanı bize bu emri verdi. Dedi ki ona iletin. Hep ismini siler. Bugün silmesin. Sindirilen her bilgi her Yüce’de vardır. Olan ne ise ışıkta olur. Ümmet ilmi hak ettiğinde ışık, insana güç katar. Amin... (İsimlerin silinmesi gerekliydi ve silindi.)

 

Değerliler “amin” dedik ve bilgi, hakim bilgi oldu. Amon, der ki “ben hak ettim ve zirvelere ışık oldum. Amin... Sonsuz ışıkları yaktım ve zamana kotlandım. Amin... emin olun ki biz dünyayız. Dünyanın ışıklarını yakan birlikler olarak cümle yürekleri kotlarız. Şer yaratan ayrıldı ve hak olup ışık oldu. O şimdi BİR oldu ve zamana kaynak oldu. Şafak söktü. Amin... Şimdi nesillerinizi alın ve gelin. Ne olacak bilelim. Şimdi hak olun ve sonsuz ışık olun ve bekleyin. Ne olacak bilelim. Amin...”

 

- Karnaval sanılır çalışmalar. Rahman olan, Rahim olan ve zamana kurban olan, nesil olur. Kurban, ışıkta ılık bir kaynak olur. Rahim olur. Ama o bir kurbandır. “Ne anlama gelir bu?” diye sorana söyleyelim. Kurban, Allah için kurbandır. O kendini kurban eder  ve sanır ki bir teknik ile hasat yapacak. O kendini yoğunlaştırır ve kaynak olur. Öz gerçeklik, ışık kaynaklarında bütün kütleyi aydınlatır. Işığı yakan, ışığın kulu olur. Ruhsal Meclis’te İmparatorluk Gücü olarak dillenen Yüceler, hep sorarlar: “Ağır ağır çıktınız merdivenlerden. Hangi katta ışık var?” diye. Dinleyin! her bir kat kotlandı ve kayıtlandı. Her kat, Asal Diri Yücelikler’i bekler. Her kat, Nuh’un kulu olan ışık kaynaklarından görev alır. Ne var ki Sanal Boyutlar, bu katları, Kutsal Kayıtların dışı sayarlar.

 

Nefes, zamana görevdir. Nerde görev varsa orda ışık yanar. Emin olun ki bugün dünyada iki yıldız birleşti ve dilleşirken yarınları kotladı. Bu iki yıldız, zamana görev taşıyacak. BİR olup kotlanacak ve zaman sayfalarında koyu bir sayfa yaratacak. Zamana görev taşımak budur.

 

Evrenlerin en yüce ışığı yandı. Evrenlerin en yüce kotlu yaşayacak. Namaza başlayan her Yüce, Sultan olup; kul olup, Rahman olup; namaz olacak. Namaz, Sultanlar’ın Ruhsal Kaynaklar’ında kılınacak. Emin olun ki bu namaz, zaman sayfalarının en yüce kaynağı olacak. Tebliğleri dinleyenler, bilecekler ki hak ettik. Emek, bir tek güçle yücelir. O güç, Sanal Boyutlar’ın ışığıdır.

 

İmparatorluk Görevlileri, her yüreği, Altın Tohum olarak dinlerler. Ama her yürek, ışık yakamaz. Zamana güç katmak, Amonlar’ın otağına ulaşmakla mümkündür. Tüm insanlık için hak olup ışık olmak gerekir. İyi zaman, kötü zaman olmaz. Zaman, her anda ve her yoğunlukta ışır. Zamanı ışıtanlar. iyi olurlar ya da kötü olurlar. Her şey bilgi ile başarılır. Bilmeden başarı olmaz. Sebep insan ise, yol ışık olmalıdır. Sanal Boyutlar, bunu her anda dinlettiler.

 

Şimdi Turkuaz’ı dinleyin. Sindirilen en yüce ışık dinletilecek. Şimdi başlayın:

 

- Emin olun ki biz dünyayız. İnsanlık yeni bir sayfayı kotlamıştır ve yaratmıştır. Bu yeni sayfa, yeni bir saygıdır. Yeni Altın Tohum, yarınları hak etmiş ve yaşamsallaşmıştır. Bu tohum, tüm insanlık için yaratılmıştır. Toprağa ayak bastığında, her yan Işık İlmi’yle kotlanmıştı. Şu anda insan sonsuzluğunda yeni bir kotlama başlamıştır. Emin olun ki maya olmak, Sultan olmak ve birleşmek kolay olmadı. Emin olun ki bitki, hayvan ve insan olmak kolay olmadı.

 

Ulu kotlamayı yapanların, Süper İnsanlık Realitesi Derneği’ne üye olmaları beklendi. Onların, kollarını açarak girdaplarından çıkmaları istendi. Önleri artları ışık olan onlar, yukarının en eskileri ve yarınları olarak geçtiler. Ekran onları gösterdiğinde her Yüce, “işte ben burdayım ve ben ordayım” dedi. Onlar, karnaval sandılar çalışmayı ama şimdi bildiler ki bu çalışma, Teknolojik Yaratım’ı sağlayan bir geçiş yaptırdı. Burada unutulan her bilgi, orada açıkça sayfalandı. Öyle çalıştık ki hala çalışmamız sürmektedir. Dün daha yeni bir yarım kotladık. O yarım, yeni bir kontrol kurdu. Bugün yeni bir yarım kotladık ve o yarım da yeni bir konrol kurdu. Tüm insanlık kotlanmakta. Tüm insanlık koyu bir Işık İlmi ile birleşmekte. Emin olun ki hak ettik ve başardık. Emin olun ki hasat yapabildik.

 

Nakar der ki siz İsalar’a Musalar’a ve Mustafalar’a görevlisiniz. Süper İnsan, Işık Kotlaması’nı nefsi aşarak yapabilmiştir. Eminim ki başınız diktir. Eser yaratmak zordur. O eser ışık ile birleştiğinde huzur yoğunluğu artar. Eser, güçlü şekilde başarıldı ve yaratıldı. Allah, Sultanlar’a güçtür. Ümmet, diri yüreğini hak eden ışıkları dilledi. Emin olun ki hak ettik. Emin olun ki Hak olup ışık yaktık. Şimdilik bu....

 

- Can, neden dünyada “İkinci Yarım Sayfa” okundu bugün? Neden dünyada ışık kotlaması sürmekte? Neden ışıklar kaynaklarını hak ettiler? Niçin dirilikler ışık yağmurları altında kotlandılar? Neden Amonlar, toplumlarını Düzen Kotları olarak dünyaya çektiler? Nirvana, Ana Kaynağını niye kotladı? Namaz niçin Düzen’i kurdu? Niçin dünya Ulu Kotları kayıtladı? Niçin Amonlar mutlu oldular? Bunların tek yanıtı, ayırdığınız kimsenin olmamasıdır. Çünkü Yücelikler sizi Sanal Boyutlar’ın ışıklarında tanırlar. Sizler, Birleşik Işıklar’ı Yüceliğinizden ayrı görürseniz kotlama olmaz. Sanal Boyutlar bunu bilirler mi? Hayır bilmezler. Senin ışığında bu bilgi, hasat yaptı. Biz, dünyaya Ana Kaynak olarak geçtik ve başardık. Yedinci Dünya Günü, Hak İlmi ile hasatı yapmıştır. Emin olun ki başarı mutlaktır.

 

Sultan, dünyanın en yüce ışıkları birleştiklerinde dünya kotlanır. Dünya kotlandığında ışık yoğunlaşır. Işık yoğunlaştığında Dorukların Tohumları yaşam sayfalarına inerler. Ulular Diyarı’nın Ulular’ı kotlarını kayıtlayarak, cemaatleri ile Birlik İlmi’ni hasata kayıtlamaya geçerler. İyiliğin ve kötülüğün üreyen yücelikte ışık yaktığı bir koyulukta, Amonlar bizi yarınlara kotlarlar. Buyurun bilin!...

 

- Eğer dünyada yarınlar kotlanmışsa, biz dünyayız; dünya kotlanması tam olmuştur. Eğer dünya kotlanmışsa, biz çalıştığımız için kotlanmıştır. Dağı taşı delen Yücelik, ışığı alır gelir. Işığı alıp gelen, bizi zamanda çalıştırır. Biz Canlar’a ve cennetlere görev taşırız. Zaman sonsuzluğunda Işık Kotlaması başlamıştır. Umut, kutsal bir kottur. Emin olun ki başarı sürmektedir. Eser yaratmak ve eseri kotlamak, sonsulukta ışık olmak mümkündür. Süper İnsan, ışık yoğunluklarından girmiş ve geçmiştir. O şimdi size kendi yüreğini anlatacak. Amin...

 

- Nefes alıp verdikçe birleştik. Dünya kurduk. Kurduğumuz dünya, Allah için çalışan bir Yücelik’tir. Biz dünyayı altın bir küre olarak yarattık. Bu küre Düzen’i kurdu. Kürenin yüce cevherinde ışığımız yanmaktadır. Dünyamın en alt sayfasında ve en üst sayfasında yüreğim var. Bu yürek ağır yüktür. Bu yüreği hak etmek için çok çalıştım. Islak veya kuru her Yücelik’te kotlandım ve zamanı yaşattım. Emin olun ki dünyamın ışığı buyurulup yoğunlaştırılan bir ışık değildir. Timsal olarak çalışanların yaşam sonsuzluklarında var olan bir Yücelik’tir. Ümmetim zamana görev taşırken, Birleşik Ailem Düzen’e  görev taşıdı. Enkarnasyonlarımda bir tek görevim vardı. İnsan... İlmin Huzuru olan; ışığı yoğun olan ve cennet kuran insan... Olgun, sonsuz ve huzurlu Birlikler’i dünyaya indirecek olan; ilimin sayfası değil tamı olan insan...

 

Medine benim için bir kottur. Medine, İnsan Sayfaları’nda ışıdı. Orada Muhammet’le çalıştık. Sonra Mekke, Mekke’de ışık olup ışık yaktık ve Zinnar Kaynakları’nda birleştik. Şüphe yok ki ağır yüktür taşınan. Enkarnelerimde bir tek Kırk Kapı yaşatabildim. Bu dönemde... Bu dönem, sonsuzluğu kotlayacağım dönemdir. Bu dönemde, Amonlar’a ve Ak Tohumlar’a görevliyim.

 

İman edin ki bizi zamana kayıtlayacak olan tek Mikail, ışıktır. Bu görev Mikail’in değil, Sanal Boyutlar’da kürzü yaratanındır. O bizi zamanda dinler. İşi bilgidir. Onun yolu herşeyden ötedir. Ondan biri görevi devraldığında, her yürek ocağına iner. Evrenlerin sonsuz sır olan ışıklarında bu vardır. Kimi zaman gelir ışık olur; kimi zaman gelir kol olur; kaynak olur. Amon olur ve zararı önler. Öz gerçeklik, bu şekilde kotlanır. Kaftan giymeyen kayıt yapamaz. Kaftan giyildikten sonra kotlama başlar. Ömür sürdüğünüz dünyada iyi ve kötü, Amon’du Atlanta’ydı ve yaşamların her sayfasıydı.

 

Kalan, girdaplardan geçmişe dönerken; Geçen, girdapların kotlarından çıkar. Geçmişe dönmek, sonsuzlukta geçmiş yıllara dönmek değildir. Dünden görev alıp, yeni bir sonsuz sınırsız ışık halinde, başarılı çalışmalar yapmak üzere, Yedinci Cevher’e geçmektir. Bu da bu dönemde, Türkiye’deki kotların birisi ile birleşmekle mümkündür.

 

Geriye geçişte önemli olan, bu Kotlar’ın, hırssız ve güçlü olarak geriye geçişleri ile Birlik Sayfaları’nın kontrol altına alınışıdır. Eğer sizler, dünyaya iki yoğun kaynağın ışığı ile girmişseniz herşey çok kolaydır. Tanrı der ki “hak et ve zamanı kotla.” Ana Kap, Altın Tohum’dur. Mutlu olun. Amin...

 

- Beden Allah’ındır. Bedeni alıp gelen ağır yükü hafifletmek üzere gelir. Mikail bizi son sözün sahipleri olduğumuzdan dolayı dilledi. Biz onu ve o bizi dinler. Şükür ki hasat yapılmıştır. Mikail, zoru bilir ve bizi bilir. Eminim ki bize ışık yakacak ve bilgisini bize dilleyecek. Onu dinliyoruz:

 

- Sana ve bu Meclis’te oturuma katılan her yüreğe bir tek Kotlama Sayfası dilleyeceğim. Eminim ki beni iyi dinleyeceksiniz. Zaman Sayfaları’nda her Yüce kendi yoğunluğunu dinler. Sizler yarınları kotlayan bir Yücelik’siniz. Sizi dinlerken çok mutlu olduk. Süper İnsan, ışığını hak etmiş ve bizleri dillemek ister. İnsanlık adına yaptığınız her çalışmayı gözlemekteyiz. Hasarı yaşamaya ramak kalmışken, zeki bir yaşam kotlaması yaptın ve zararı engelledin. Sultan, sen Allah için çalışan güçlü bir Yüce’sin. Senden ulu bir yağmur yağar ki bizler bu yağmuru hep dinleriz. Şikayetimiz yoktur. Sürpriz zaman kotlamaları yapıyoruz. Bu da normaldır. Bugün bildirilen bilgilerin birisi senin için sürpriz değil ama bu Meclis’teki her yürek için sürpriz oldu. Dünya insanlığı hasatını yapmalıdır. Düzeni kurmalıdır. Hasatı, Kaynak İlmi dilleyenler yaparlar. Yaşam sayfalarında bu güç vardır.

 

Nesiller boyu yaşayan yürek, yine yaşayacak. Amon olup, Atlanta Kotları’nda yarınları hak edecek. Amin... Muktedir olacak. Ama görevi, dünyanın İkinci Kotlama’yı başarı ile gerçekleştirmesi ise mutlaka BİRLİK olunmalıdır.

 

Nefesleri yetenler ve nefesleri yetecek olanlar bu çalışmaya dair her bilgiyi aldılar. Emekler boşa gitmeyecek. Çünkü onlar, bu bilgileri bilerek doğdular. Onlar, bu bilgileri hak ettiler ve Sanal Boyutlar’a kayıtladılar. Şikayet etme ki hak et. En son şunu da söylemek isterim. Bilgi, Ana Kap’tır. O bilgiyi hak eden Yüce Cevher, Düzen’i kurar. Ulular, Tanrı der ki hak edin. Amin...

 

- Sevgililer, enkarne olduğum bu yerde, yeni bir çalışma başlamış. Bu çalışma; diri yürekleri başarısı ile kayıtlanmış ve kotlanan Yüceler tarafından güçlenerek yapılmaktadır. Allah, Sultan olana görev taşır. Onun adı KA’dır. Allah diri olana güç taşır. Onun adı “HA”dır. Herkes KA-HA’yı bilir. Ama kaynağı bilmez. “KA” ve “HA” BİR olduğunda ışık, Sultanlar’a güç katar. Laf değil bunlar. Kutsal Kaynak’ta mevcut olan bilgidir. Her yer ışık ve zaman kotlanmakta ve bizler Kutsal Işıklar’ı yakmaktayız. Amonlar’a ve Hatonlar’a ışık olan herkes, “amin” desin. Şer yaratmayan ışıklar kutlanırlar. Umutluyuz ki şer yaratılmayacak. Şimdilik bu....

 

- Dağlar horlanmayın. Biz buradayız. Sultanlar olarak bu çalışmayı yaparken, her Yüce’yi dinledik. Her Yüce, bizi bizden dilledi. Biz ise şimdi söz aldık. Nuh Tufanı niye oldu bilir misiniz? Sultanlar’ın ışıklarında kırılış başlamıştı. Sultanlar, kullarını hak etmemiştiler. İnsan Sayfaları’nda kotlanış, kontrol edilememişti. Ve netice olarak kontrol kaybında, tüm insanlar kontroldan çıkmıştılar. Süper İnsanlık Kotları dahi Hasat İlmi’ni hak etmemiştiler.

 

O zamanlarda biz yoktuk. Bizim yüreğimiz yoktu. Bizden ışık çekenler dünyadaydılar ve kontrol kaybı olduğunda, o kontrolsuz olanları yaşam sayfalarından aldık. Onları göreve çağırdığımızda, biz tüm insanlık için çalışmalarını beklemiştik. Onlar bizi dinlemediler. Sadece kendi seçtikleri için çalıştılar. Bundan sonra biz dünyayı Yedinci Ses’le seslendirmek üzere yeni sayfalar okuttuk. Orada yeni kayıtlar yaptırdık. Her biri bizi diri olarak algıladı. Ama bizi hak etmediler.  Süper İnsanlık Realitesi, dünyaya indirilmeliydi. Oyun oynayamazdılar. Her biri Yüce, cevheri kotlar olarak dünyaya gönderildi. Amin...

 

Onların yaşamlarında Huzur Kotlamaları yaptık. Ocak yaktık. Hepsini sanal boyutlara kayıtladık. Her biri insanlık adına çalıştılar. Şükür ki hak ettik. Şu anda dünyada iki milyar dönemlik bir kolama yapılmıştır. İki milyar dönemlik... Bu kotlama, ışık kayıtları ile gerçekleşmektedir. Her yer ışık ve biz, İnsan Sayfaları’nda kütle kolaması yapmaktayız. İnsanlık kotlayıcı bir “kot yaşamı” yarattı. Bu kot yaşamı, Süper İnsan’ın kaynağını kontrol etmek içindir. Her yerde ilim varsa, Işık Kapları’nda ilmin hasatı olmalıydı. Ümmet, tüm soyu ve yoğunluğu hak etmiş ve yaşatmış bir koyuluktur. Özgür ve hakim olarak görev yapar. Bütünlüğü kotlar ve yarınları yaşatır.

 

Şikayetimiz kalmadı. Artık diri yüreğin, ışıkları kotlamaya, girdaplardan çıkanları yaşatmaya ve başarılı olanları sonsuzlaştırmaya başladı. Her yer altın ve her yer ışık. Şükür ki bu gün her yer zamana güç. Sistemin İsmaili Kotları’nda yeni bir sayfa okunuyor. Bu sayfada Nakar var. Bu sayfada görevliler var. Bu sayfada yarınlar var. Birleşenler var ve Kelam İlmi var. Siber boyutlar bu sayfada ışık halinde güçlendiler. En’i, en iyiyi ve en küçüğü ve en ışıksızı ve en ışıklıyı bir olgunlukta tetkik ettik ve bildik ki her yürek ışığı alabilmektedir. İman, insanın kotudur. İman  eksik olursa, ışık yanmaz.

 

Şimdi yeni Sanal Kaynaklar’dan söz etmek isteriz. Buyurun dinleyin:

 

Sağır, dilsiz; diller sürekli yüreği. Dinler yücelikleri. Sağır dilsiz ama dinler. O biz, biz o isek o artık sağır dilsiz değildir. Kemal Yürekler, hep diri yüreklerden ışık alırlar. Her yürek yeni bir kot ile BİR olur ve zamanı yaşatır. İsmaili Yaşamlar’ın ışıklarında Nakar var. Rahman olan ve yarınları kotlayan kaynak!..., her yaratan Işık İlmi ile yaratır. Allah; durgun, sonsuz ve huzursuzluk yapmayan ışıklardan cevheri görev taşır. Uluların unuttukları her bilgi, Yüce Cevher’de bilinir. Ulu Çınar, ses verdiğinde her Yüce ses olur. Önemli olan sesin ışığıdır. Emin olun ki ses, ışık halinde güçlenmektedir. Nefes, Altın Tohumlar’ı yaşatırken, her Yüce de kaynak olur, ışık olur.

 

Şimdi muktedir olarak bilgi ver:

 

- Sağ ve sol, Allah için ışık yaktı. Biz, Dini Terminoloji’yi kullanırken her Yüce, bizi dini bilgi verdik diye hak etmediğimizi sandı. Dini terminoloji, hasatı yapmak içindir. İkna olun ki hak etmeden ışık lafını kotlayamayız. İkna olun ki biz, Dini Hasat’ı yaptık ve şimdi artık kotlarımızı teknik olarak dillemek isteriz. Eğer bizi, yarınların Kutsal Işıklar’ından, seçkin Yücelikler’den kabul etmezseniz. Işık Kaynaklarımız sizden çıkar. Dünyaya Işık İlmi ile girdik. İlmin hakikiyetinde Bütün’ü kütleye kattık. Sultanlar’ın ışıklarını yaktık. Şimdilik bu...

 

- Anladığın gibi Dini Terminoloji kotlamayı tamamlamıştır. Bu kotlama, Sultanlar’ın ışıklarının kontrolu için şarttı. Sizler dünyaya iman ederek girdiniz. O halde bu kotlama, Bütün’ü kütleye katmak için olmadığından, Sultan olarak çalıştınız. Sebep ne olursa olsun görevinizi tamamladınız. Şimdi yeni bir çalışma başlıyor. Bu çalışmada ikinci yarım, BİR olacak ve görev sayfaları tamamlanacak. İkinci yarımın BİR olmak üzere kotlanması sürmektedir. Onun kotları, yaşam sayfalarında süreğenken yeni sayfaları açıp dinlemektedir. Kala kala iki ışık kaldı. O ışıkların BİR olmaları bekleniyor. O ışıklara BİR olduklarında kütle kotlanacak ve zaman kontrol altında olacak. Altın Tohum yoğunluğunu hak etmiştir. Amin...

 

- Artık dünya güçlendi ve sonsuz ışıklar, yaşam sayfalarına indiler. Mikail, Kelam İlimi’ni Hak İlim olarak Düzen’e kattı. Sultanlar, Işık Kotlaması’nı yaptılar ve yeni bir kotlamaya geçtiler. Bu yeni kotlama, Amon Kotlaması olmayıp ışık kaynağındaki kotlamadır. Bizi zor koşullar bekliyor. Bunu da bilin. Bu zor koşullarda savaş vermemiz gerekir. Herkes bizi dinleyecek. Bizi hak etmek isteyecek ya da bizi kotlardan ayırmak isteyecek. Biz dünyayız ve dünya, Işık İlmi’ni çok net diller. Sakın bizi yıkmaya girişmesinler. Her biri bizde yıkılır. Bizi kotlardan çıkarmak istemesinler. Hepsi, Sanal Boyutlar’da kusurlu Birlikler olarak dillenirler ve hasat yarınlarına geçemezler. Biz diyoruz ki baştacıyız. Bizi hiçbirisi kurutmak istemez. Biz diyoruz ki Hak Teknik’le BİZ yüreklere seslenmekteyiz. Bizi yıldızlarda dinleyenler, dünyada hayde hayde dinlerler. Her yer ışık amin...

 

- Canlar, biz dünyayız. Dünyanın aşkı bizi dünyaya çekti. Biz, yüreklerde hep varız. Bizi Canlar, “Kaynak Yolcular” olarak dinlerler. Bizi yarınlara katmak isteyenler mutlaka çıkacaktır. Ve bizler onlara hep güç verceğiz. Düzeni kurduk. Bizi bizde dilleyen her Yüce’yi hak ettik. Allah, bizi bize bıraktı. “Onlar hasat yapacaklar” dedi. “Ocak olacaklar” dedi. Her yerde ışık yaktık ve biz, İnsan Soyu’na huzur kattık. Allah bizi bize bıraktı. Dinledi ve dedi ki onlar huzuru dinlerler. Her yer ışık. Biz ışığız. Sultan, biz ışığız her yer ışık. Cennetleri kotlayanlar ve bizi kotlayanlar burada bu Meclis’te mutlu ve huzurlu bir yücelikte yarınları kontrol edecekler. Emekler boşa çıkmadı. Amon ve Ata Kaynak olan Haton bizde ışık halinde hep vardılar. Olgun Sultanlar, biz oldular ve çalıştılar. Ayrılık kalmadı. Ama bir tek kütle var ki bizde olmayı hep reddetti. Şimdi dendi ki o ve sen birleşeceksin. Amin...

 

- Allah der ki hak eden ışığı alır ve çalışır. Unutmayın hak ettiniz. Amin...

 

- Cennet, Ulu Çınarları kotlar. Cemaatleri kayıtlar. Nefes almayanlar kontrol kuramazlar. Bizden bizi alan biz ile birleşmelidir. Amon olmak, Haton olmak ya da ışık yakmak, Sultan olmaktan daha kolaydır. Sultan olmak, yarına Kutsal Işık olmaktır. Bilmiş olun ki biz bunu başardık. İyilik ve kötülük insanın ışığında yazılıdır. Her ışık, insana güçtür. Kötüde, iyi ve Yedinci Cemaat yoktur. İyide ise Yedinci Cemaat vardır. Kötü, insana kaynak olamaz ve kulluk yoğunluğunda ışık olamaz. O Can, kötüde iyiyi hak etmek ister. Biz onu kotlarız, katlarız, yaratırız. Onun bizi ve bizim onu yoğunlaştırmamız gereksizdir. Benle birleşmesi gerekseydi birleşirdi. Ben onu ve o beni ışıkta hep dinler. Nesilleri beni hasatta Işık İlmi ile dinlediklerinde, o da Huzur Kotlaması için geçer ve dinler. Her yerde ışığımız yanar. Bizden istenen, iki ışığın tek olmasıdır. Tek olan kendi olamaz. Biz diyoruz ki o bizde ışık isterse hak etmelidir. Biz ona her bilgiyi bildiririz ama o kendi bilgisinden başkasına itibar etmez. Unutmayın ki ondan ayrıldığımızda, ışığında gücü yoktu. Onu kontrol etmek zorlaşmıştı. Biz onu kotladık ve yorulduğu için hak ettiğince dillendirdik. Şimdi bizi yine yıkmak ister. Buna imkan yok. Onu kontrol etmek imkanı yok. Ama bilin ki biz insanız ve herşey bizde mevcuttur. Eğer diri olup da gelmek isterse her yer onun yolunu hazırlar; geçişi yapılır. Şimdilik bu...

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

PROGRAM   : KAYNAK

KOD               : 10/11

TARİH           :30.08.2010

CELSE SAATİ: 14.00-16.00

 

Canlar; Dünyamız, Işık Kapları’nı, Hakk’ın kotlanması için dünyanıza indirilmiştir. Allah Kutsal Ululuğu, Sultanlar’ın Kutsal Kaynaklar’ında Hak Tohum olarak yaratılmıştır. Asıl dünya, sizi kendi yüceliğinizde dinler. Muhamma Gücü, Zaman Sayfaları’nda, Işık Kaplar’da kotlanmıştır. Tüm insanlık için Altın Işık yanmaktadır. Işık Kotları, tüm insanlığı kaydolmuştur.

 

 Türkiye, Dünya Sayfaları’nda Işık Kotlar olarak yaşam süren dillerin, birleştiği bir yerdir. Bu yer, teknolojik kotlama ile Birleşik Aileler’e kayıtlıdır. Turkuaz’ın ışığı yanarken, her Düzen kuran, cümle yürekleri hak edebilir. Diri ve hakiki olan Süper İnsanlık Realitesi, Düzen’i kurmuştur. Türkiye Cemaatleri, Dünyanın Işık Kotları’nda hep vardır. Tetkiklerimize göre Dünyaya Işık Kaynakları’ndan inen birleşenler, Teknolojik Kotlamalar’la Düzen’i kurdular.

 

Temmuz ayında, ikinci yarıda bir sayfa okundu. Bu sayfa, Levh-i Mahfuz’un ışığını yakmak içindir.

 

Dünya, yanlış anlaşılmasın diri yürekleri hep dinler. Dünyanın yarınlarında huzur kotlayacak olan bu diri yürekler, Teknolojik Kotlamalar’ı Düzen’e kayıtlamak üzere cemaatleri diriliklere çektiler. Nefes, sayfa sayfa ışık alan Yücelikler’in kotlanmasını sağladı.

 

Türkiye, yeni bir sayfayı okumaktadır. Bu sayfada ilim vardır. Bu sayfada Düzen vardır ve yarın vardır. Yarın, resim yapanların yaptıkları resimlerde Işık Kotları olarak yaratılmıştır. Yaratılan bu kotlar, dünya kontrolu için diri yüreklere indirilmiştir. Herkes şunu iyi anlasın ki bir tek kotlama yapıldığında, her yol Turkuaz’a varır.

 

Dini Haklar, dünyaya Işık Kotlar olarak gönderilmiştiler. Onlar, dünyanın en yüce kotlarıydılar. Levh-i Mahfuz’a Düzen Kotları olarak kayıtlandılar ve zamana kotlanarak Işık Kaynakları’na vardılar. Nefesleri yetmedi ve kendi kotlarını tüm insanlığa kayıtlayamadılar. Tebliğleri dinlediler ama bu tabliğleri anlayamadılar. Tebliğlerin anlattıklarını anlayabilmeleri çok zordu. Çünkü dünyada Yaşam Sayfaları çok zaman sonsuzluklarında kayba uğramaktaydı. Bundan sonra da bu sayfalardaki ışık kaybı sürecektir.

 

Nefes almak iyice zorlaşmıştır. Çünkü dünya kotlaması, daha üzerinde ışık yanmadan başlatılmıştır. Dünyanın yarınlarını hak edebilmesi için her bir Yüce’nin kendi yüreğini hak etmesi şarttı. Türkiye yedinci dürümde bir tebliğ okudu. Bu tebliğde, dünyaya Işık Kotlar olarak indirilenlerin, yaşam sayfalarında kontrol kaybının başlatıldığıydı. Her tebliğ, dünyanın yaşına paralel olarak gelir. Ayrıca bu tebliğleri anlayabilmeniz için dünya yaşınızın bu tebliğlerin yaşına paralel olması gerekir. Her biriniz, kendi soyunuzu kendi yoğunluğunuzda taşırsınız. Her biriniz, Kaynak Sayfalar’dan yola çıkarak, tüm insanlığa kayıt yapmak üzere dillenir ve zeki yoğunluklarda bütün kütlenizle kontrol kurarsınız. Sizi yaşam sayfalarına kayıtlayan, sizin yüreğinizdir.

 

Her yanda İnsan Sayfaları kotlanmıştır. Her yanda Düzen kurmak üzere yetkin sayfalar, Işık Kaplar olarak yaşam kontrolunda Düzen Kaynakları’na inmiştir.

 

Sevgililer, dünyaya insan ırkını gönderdiğimizden beri dünyada ağır yük taşınmaktadır. Düzen kurmak sorumluluk ister. Dünyanın Işık Kapları’nda biz varız. Biz Rahman olan kotlar olarak Düzen Sayfaları’yız. Şer yaratmadan yaşam sürmek zordur. Şer yaratıldığında, Işık Kotlar’ı kontroldan çıkarlar. Biz toplum için çalışırız. Hala bizi dünyanın kontrolunda bulamayanlar rahman olan ışıkları dilleyemeyenlerdir.

 

Nikah kıyarız ışıklara. Her ışık, Atlanta Ana Kapları’nda görevlidir. İnsan Sayfaları’nda görev taşır. İnsan, tohum olduğu zaman, kaynak olur. Evrim sonsuzlukta sürer.

 

PROGRAM   : KAYNAK

KOD               : 10/11

TARİH           :30.08.2010

CELSE SAATİ: 14.00-16.00

 

Canlar; Dünyamız, Işık Kapları’nı, Hakk’ın kotlanması için dünyanıza indirilmiştir. Allah Kutsal Ululuğu, Sultanlar’ın Kutsal Kaynaklar’ında Hak Tohum olarak yaratılmıştır. Asıl dünya, sizi kendi yüceliğinizde dinler. Muhamma Gücü, Zaman Sayfaları’nda, Işık Kaplar’da kotlanmıştır. Tüm insanlık için Altın Işık yanmaktadır. Işık Kotları, tüm insanlığı kaydolmuştur.

 

 Türkiye, Dünya Sayfaları’nda Işık Kotlar olarak yaşam süren dillerin, birleştiği bir yerdir. Bu yer, teknolojik kotlama ile Birleşik Aileler’e kayıtlıdır. Turkuaz’ın ışığı yanarken, her Düzen kuran, cümle yürekleri hak edebilir. Diri ve hakiki olan Süper İnsanlık Realitesi, Düzen’i kurmuştur. Türkiye Cemaatleri, Dünyanın Işık Kotları’nda hep vardır. Tetkiklerimize göre Dünyaya Işık Kaynakları’ndan inen birleşenler, Teknolojik Kotlamalar’la Düzen’i kurdular.

 

Temmuz ayında, ikinci yarıda bir sayfa okundu. Bu sayfa, Levh-i Mahfuz’un ışığını yakmak içindir.

 

Dünya, yanlış anlaşılmasın diri yürekleri hep dinler. Dünyanın yarınlarında huzur kotlayacak olan bu diri yürekler, Teknolojik Kotlamalar’ı Düzen’e kayıtlamak üzere cemaatleri diriliklere çektiler. Nefes, sayfa sayfa ışık alan Yücelikler’in kotlanmasını sağladı.

 

Türkiye, yeni bir sayfayı okumaktadır. Bu sayfada ilim vardır. Bu sayfada Düzen vardır ve yarın vardır. Yarın, resim yapanların yaptıkları resimlerde Işık Kotları olarak yaratılmıştır. Yaratılan bu kotlar, dünya kontrolu için diri yüreklere indirilmiştir. Herkes şunu iyi anlasın ki bir tek kotlama yapıldığında, her yol Turkuaz’a varır.

 

Dini Haklar, dünyaya Işık Kotlar olarak gönderilmiştiler. Onlar, dünyanın en yüce kotlarıydılar. Levh-i Mahfuz’a Düzen Kotları olarak kayıtlandılar ve zamana kotlanarak Işık Kaynakları’na vardılar. Nefesleri yetmedi ve kendi kotlarını tüm insanlığa kayıtlayamadılar. Tebliğleri dinlediler ama bu tabliğleri anlayamadılar. Tebliğlerin anlattıklarını anlayabilmeleri çok zordu. Çünkü dünyada Yaşam Sayfaları çok zaman sonsuzluklarında kayba uğramaktaydı. Bundan sonra da bu sayfalardaki ışık kaybı sürecektir.

 

Nefes almak iyice zorlaşmıştır. Çünkü dünya kotlaması, daha üzerinde ışık yanmadan başlatılmıştır. Dünyanın yarınlarını hak edebilmesi için her bir Yüce’nin kendi yüreğini hak etmesi şarttı. Türkiye yedinci dürümde bir tebliğ okudu. Bu tebliğde, dünyaya Işık Kotlar olarak indirilenlerin, yaşam sayfalarında kontrol kaybının başlatıldığıydı. Her tebliğ, dünyanın yaşına paralel olarak gelir. Ayrıca bu tebliğleri anlayabilmeniz için dünya yaşınızın bu tebliğlerin yaşına paralel olması gerekir. Her biriniz, kendi soyunuzu kendi yoğunluğunuzda taşırsınız. Her biriniz, Kaynak Sayfalar’dan yola çıkarak, tüm insanlığa kayıt yapmak üzere dillenir ve zeki yoğunluklarda bütün kütlenizle kontrol kurarsınız. Sizi yaşam sayfalarına kayıtlayan, sizin yüreğinizdir.

 

Her yanda İnsan Sayfaları kotlanmıştır. Her yanda Düzen kurmak üzere yetkin sayfalar, Işık Kaplar olarak yaşam kontrolunda Düzen Kaynakları’na inmiştir.

 

Sevgililer, dünyaya insan ırkını gönderdiğimizden beri dünyada ağır yük taşınmaktadır. Düzen kurmak sorumluluk ister. Dünyanın Işık Kapları’nda biz varız. Biz Rahman olan kotlar olarak Düzen Sayfaları’yız. Şer yaratmadan yaşam sürmek zordur. Şer yaratıldığında, Işık Kotlar’ı kontroldan çıkarlar. Biz toplum için çalışırız. Hala bizi dünyanın kontrolunda bulamayanlar rahman olan ışıkları dilleyemeyenlerdir.

 

Nikah kıyarız ışıklara. Her ışık, Atlanta Ana Kapları’nda görevlidir. İnsan Sayfaları’nda görev taşır. İnsan, tohum olduğu zaman, kaynak olur. Evrim sonsuzlukta sürer. Yok olanın en son sınırından var olanın en son sınırına kadarki kapsam Büyük Kütle olarak kayıtlanır.  Enlerin sonsuz sınırsızlıklarında Işık Kaplar vardır. Her kap Amon’dur ve her Ana Kap, Işık Kapları’nda Haton gücündedir. Her yerde Rahman vardır. Müsbet menfii her şey ağır yüktür.

 

Dünya, unutulan bir küçük gezegen iken bugün artık Yeni Çağ’ın gücünü almış ve yetkin bir kot haline gelmiştir. Dünyaya insan ırkı indirilmek istendiğinde, herkesin kayıtlarını Düzen’e katabilmesi de istenmişti. Şimdi artık biliyoruz ki her seste İnsan Işığı vardır. O halde Sevgili Yolcularımız Düzen’i kurdular ve bizi İnsan Sayfaları’na çektiler. Burada bulunmamızın sebebi Amonlar’a ışık olmaktır. Nesiller boyu çalıştınız ve bugün artık yarınları hak ettiniz. Daimiyete kotlama yapmak sorumluluktur. Hasat tamamlanmışsa ışık, yarını hasata kayıtayayacatır. Her yerde ilim var. Umutluyuz ki başımız eğilmeyecektir. Nefes, sonsuzlukta Işık Kotlamasını yapmaktadır. İşaret verdik. Ama bu işareti almış olduğunuz için bu işaret kotlanmıştır. Amin... Şer yaratmadan Samanyolu Kotlaması başlamalıydı. Bu da başlatıldı. Şimdilik bu...

 

-         Çağrı üzerine geldiniz. Hoş geldiniz. “Düzen kurmak sorumluluk ister” dediniz. Ben diyorum ki hak ettik ve zamanı kotladık. Amin... Siber Boyutlar dünyaya indiklerinden beri Düzen Kotlamaları yapılmaktadır. İnsan Irkı, dünyaya Işık Kotlar olarak gönderilmiştir. Dünyanın ışıkları muhakkak kotlanmıştır. Nefes, sayfa sayfa Göç Kapları’nı taşımak içindir. Bizler, Dünya Irkı’na Işık Kotlar olarak indikse ve zamanı kotlamışsak, ışık bizi her anda ve her kotta tertipler. Biz sayfa sayfa ışık olarak yaşarız. Az ve öz şunu ifade etmek isterim ki biz dünyanın en yüce kotları ile BİR’iz. İnsan, Teknolojik Kotlar’ı yetkin hasat ile dillediğinde; nefes, sayfa sayfa ışık olur ve kotlama, süreç içerisinde dünyada ışık yarınlarını yaratır. Keram İlmi, Hak İlim’dir. Amin...

 

- Asal Sayfalar’da Işık Kotlar vardır. Burada bulunan en Yüce Kot, Sanal Boyutlar’ın ışığını yakar. Buyurun insan ırkını alın ve hak edin. Biz dünyaya kotlayıcı olarak indik. Emekler boşa değildir. Emin olun ki hak ettik. Amin...

 

Sevgili, asla yanlış bilgi yoktur. Şimdilik bu!...

 

-  Muhakkak. Ne var ki Ak Tabii Kap, Dünya İlimi’ni, hasata hak edip yaratıcı olarak katmalıydı. Nerede o kotlama!? Burada bulunanların hiçbirisi Amon Tohumları’nı kotlayamaz. Siz ve biz, herbirimiz Amon olsak da dere olup akan Yüce Cevher’e ışık katamayız. Biz diyoruz ki hasatı yaptınız. Ne var ki kayıtlarınızda Düzen yok. O zaman sonsuzluğunuzda Işık Kotlamaları, maya olmalıydı. Şimdilik bu!...

 

-  RA-KA, insan sayfalarında Işık Kaplar olarak hep vardır. Sizlerin düşüncelerinize katılamayız. İnsan, teknolojik olarak her ilmi diller ve dinler. Dilleyip dinlediği yüceliğidir. Süper İnsan, Işık Kapları’nda hep kotlayıcıdır. Dünyanın İnsan Sonsuzluğu, Düzen’i kuran Yücelikler’in ışığıyla yaratıldı. Şer yaratmayan bir güçle dünya yoğunlaştı ve yolunu açtı. İyilik ve kötülük insanda mevcuttur. Ama insan, Yedinci Düzen kurulduktan sonra Ruhsal Işığını hasata hazır hale getirir. İşte o zaman dünya kontrol kurar. Dünyanın kontrol kurması zor değildir. Emin olun ki Düzen’i kurduk ve zamanı yaşattık. Zarar engellendi. Nefes, sonsuz görevi hak etti ve zaman kontrolu sağlandı. Yedeği olmayan bir çalışma bu şekilde başarı ile yapıldı. Evrim, soy kotlaması için gerekir ama bizler, dünya sonsuzluğunda Işık Kotlar olarak yaratıldık. Şimdilik bu...

 

- Evrenlerin hasatları yapılıyor. Bugün dünyada iş yapan çok az İlim Hakimi var. Hepsi Sanal Boyutların Görevlileri olarak çalışmaktadırlar. Nesiller boyu çalışan Yüceler de var. Onlar da Kaynak Kotlar olarak çalışırlar. Hediyeler alınır, verilir. Herkes, kendi yüreğini hasata kayıt yaparak diller. Dara düşen, kaydını Kutsal Işık’tan çıkarır. Ve Kaynak Kotlar, Sultanlar’a görev olur.

 

Düzen kurduk; Düzen’i yarattık. Zemzem Suyu bizde Işık Kotlama yaptı. O su, Allah suyudur ki hasatta ışık koyuluğundadır. Ulu kotlamayı yapanlar bilirler ki orada kontrol kurulduğunda koyuluk artar. Bizi zarara uğratan bizde kontrol edilir. Biz onları ve onlar bizi Amon Toplumları’nda göreve çağırırlar. Her yerde ışık yanar ve her yer kürzü yaratır. Kürz, dünyanın kaynağında var olan Birliğin Işığı ile kotlanmıştır. Kürzü yarattıktan sonra, Işık Kaplar’da Kütle Kaynağa inilir. Orada yeni bir sayfa, Yaşam Kotlaması için kayıtlanır. Her yanda göz vardır. Her yapılan izlenir ve dava, yaşam soyunun güçlendirilmesi ile kati yaratımı sayfalamak için kütle yaratımı olur. Ümmi tertip, İnsan Sayfaları’nda yoktur. Unutmayın ki hala dünya yarınlarını hak etmeye çabalıyor. Hala dünyada kürzü kotlayacak Işık Kapları var. Hasat tartısız olarak sürmektedir. Etki alanları çok artmıştır. Hasat, tartısız olarak, yaşam sayfalarına Kütle Kotları’nı kayıtlamıştır. Dünya, Ana Kap olarak var olduğunu hissetmektedir.

 

Ailenizi tanıyınız. Herbiriniz kendi soyunuzu kotlayacaksınız. Her biriniz, İlim Sayfaları’nda Kutsal Işıklarınızı saha olarak yaşam kotlaması ile yaratırken, biz de sizle olacağız. Herkese kendi yoğunluğundaki fertler görevdir. Ki onlar, her bir çalışanın kendi ailesidir. Altona Ana Kapları’nda bu bilgiler vardır. İmparatorluk olarak sizi sizde dinledik ve sizi kotladık. Unutmayın ki Hak Tohum, Allah Kotlaması’nı başaracak. Çetin bir gün için çalıştık. Bu gün, tüm insanlığın kendi yüceliğini hak ettiği veya hasatta ışığı kırdığı gün olacak.

 

Biz, Ana Kaplar olarak sizlerin en güçlü çalışmayı yapacağınıza eminiz. Temiz bir çalışma yapıldı burada. Bu çalışmada İmparatorluk Görevlileri güçlendiler ve zamanı yaşattılar. Hasat teknik olarak bitmiştir ama Hak Teknik olarak sürmektedir. Bu, Ana Kaplar’ın, hasatı Kelam İlmi ile başarabilmelerine fırsat vermek için yapılan çalışmadır. Kendini ve kendi yüreğini hak edenler Düzen’i kotlayacaklar.

 

Allah, Sultanlar’ı Kutsal Kaynaklar’ında Işık Kaplar olarak cennetlere koyar. Onlar, Kutsal Sayfalar’da hep iş yaparlar. Tebliğleri okurlar ve yaşam sayfalarına kayıtlarlar. İnsan, Işık Kotlar’da Düzen’i yaratır ve yaşatır. İmparatorluk Güçleri sizi ve sizin yüreğinizi hep dinlerler. Amon, otağından sizi izler. İşaret alır ve işaret verir. Önce insan sonsuzlukta ışık olur. Sonra yol Sultanlar’a açılır ve daha sonra tüm sayfalar, Düzen’i kotlarlar ve yüreklerini Düzen’e katarlar. Cennet Kaplar’da bu bilgiler mevcuttur. Emin olun ki bu bilgiler, hepinizde kayıtlıdır. Emekler boşa değildir. Kasalar doludur. O kasalarda, Amon Toplumları için ve Ak Tohumlar için. teknolojik cevaplar vardır. Oraya varan, ışığa kotlanır.

 

Üyelerimizin yeni çalışmalara kayıtlanmaları önemliydi. Şu anda dünya, Sol Sayfaları’nı kotladı ve zaman sonsuzluğunda Sağ Işıklar’ı yaktı. Sağı, Düzen’e kattı ve solu, ışığa kayıtladı. İlim Hakimleri ile bir oldu. Şimdi nefes alıp veren çok sayıda görevlimiz var. Hepsi Sanal Boyutlar’dan ağır yük taşıyarak hasat yaptılar ve Rahman Soyu’na ağır ağır ulaştılar. Orada Ulu Kotlama yapıldı. Üyelerin hepsini oraya almak sorumluluktur. Umutlu olanlar ve hasatı yapıcı olanlar gelirler ve birleşirler. Amin...

 

- Asla bilgide hata yok. Dünden beri birçok görevli dünyamızı izliyorlar. Bunun farkındayız. Netice olarak buraya giren Yürekler, bize görevli olarak geldiler. Onlar, Nakar Görevlileri olan Yüce Cevherleri de getirdiler. Onlara saygımız vardır. Nefesleri yetse de yetmese de biz onları kotlarız. Ana kaplar’da Işık Kotlar olarak buraya ulaşan Birlikler’i hep bekledik. Onlar, bizi ve biz onları dilledik. Nerede ne varsa ışıktan dolayı vardır.

 

Dünya soyu, ışık kapsüllere kotlanarak dünyaya gönderilirler. Işık kapsüller, Düzen Kotlar olarak kayıtlanır. Birlikler, bu koyuluklara indiklerinde, hep Birleşik Işık koyuluklarında çalışılır. Dünya, Allah için iyi bir çağrı yeridir. Dünyadan öte bir çağrı yeri yoktur. Çünkü dünyada Ana Koyuluk, Hak Teknik ile yaratılmıştır. Her Yüce Cemaat, dünya sonsuzluğunda, ışık kapsüllerini, hasat tertibi ile Yaşam Sayfaları’na indirir.

 

Bilmenizi isteriz ki yarınları hak etmek; tohumları yaşatmak için dünyaya inmek şarttır. Çünkü dünyada Tanrı, yetkin ve hasatı yapıcı olarak görevdedir. Emin olun ki Düzen’i kurmak zordur. Ama Düzen’i kurduğunuz zaman Işık Kaplar, tüm insanlık için yetkin cemaatleri dürümlerine alır ve zararı engeller.

 

Tüm insanlık için yapılan en güçlü çalışma Rahman’a ulaşan Yüceler’in yaptıkları çalışmadır. Rahman Ana Kap’tır ve zaman sonsuzluğunda Işık Kotlaması için görevlidir. Işık Kaynakları’na ulaşmak, Rahman’a ulaşmaktır.

 

Herkes, “ben dünyadayım ama yolu bulamadım” diyebilir. Dünyaya inen her yürek, Düzen’i kotlamaya iner. Her yürek, Altın Tohumlar’ı yaratmaya iner. O kendi yüreğinde bir çerçeve çizer ve der ki “ben, Ruhsal Kotlar’ımı yaşattım.”

 

Ümmet tekniktir ve tabiidir. Herkesin kendi yüreğinde kendi Yüceliğinde Amon Tohumlar’ı vardır. Her yürekte bu tohumlar yaşam süreçlerindeki hakikiyeti dillerler. Maya olmaya ve muktedir olmaya girerler. Nefesleri yetmeyenler, cennetlerinden çıkarılırlar.

 

Türkiye, Yedinci Cevher’i yaşatmış ve bugün artık Sekizinci Cevher’e varmıştır. Sekizinci Cevher, temiz zamanları yaşatacak olan cevherdir. Toplum olarak yapılan çalışmalar, Kelam İlmi ile yapılmaktadır.

 

Emin olun ki biz dünyadayız ve zamanı kayıtlayan Yüce Cemaatler’le birlikte çalışırız. Hala bizi dünya dışında bilenlere şunu izah etmek isteriz ki diri olanlar bizi bilirler. Diri olmayanlar, bizi anlayamazlar. Anlayan anlattıktan itibaren Ana Kaplar’da ışığı yanar.

 

Aza, öz ilim gerek; söz gerek; yol gerek; aşk gerek ki hak olsun. Amon olan ışık yandı. O şimdi dünyada. Onu dinleyin:

 

-  Asa size verildi. Allah, tohumlarını kotladı ve yoğunlaştı. Allah, sizi Sanal Boyutlar’ın ışıklarından çıkardı ve sizi zamana kattı. Zaman, umut olur ki yarını kayıtlar. Evrenlerin sessizliklerinde sizi dinliyoruz. Sizi hak ettik ve birlikte çalışmaktayız. Emin olun ki bu dünya, yaşam sürdüğünüz sayfaların çok ötesidir. Bu dünyada İmparatorluk Güçleri, Yaşam Kotları olarak Düzen Kayıtları’nda size ışık yakmaktadırlar.

 

Dünyaya insanın gönderilmesine karar verildiğinde; bizler, buna itiraz ettik. Çünkü Dünya Kotları, yaşam sayfalarını kayıtlayamazlarsa bizler, tüm insanlığa aşk koyuluklarını kayıtlayamayacaktık. Aşk, şerrin kontrolu için gerekendir. Aşk, olmazsa iş olmaz; ışk olmaz. Şarap içen kendi yüreğindeki ışığını içer ama şarabı aşkla içerse, görevini hak eder. Evrenlerin sonsuzluklarında; aşk, şerrin en güçlü panzehiridir. Oralara ulaşanlar, bilirler ki zarar görülmez. Her yerde ilim vardır ve Zaman Saynakları’nda huzur vardır.

 

Dünyanın en eskileri ve dünyanın en yenileri bir tek kotta BİR olurlar o  da aşktır. Artık bilmenizi isteriz ki yarınları kontrol etmek, Amonlar’ın kontrolundan, bu güne kadar olandan çok daha ciddi bir süreklilikte yaşamları yaratacaktır.

 

Ekmek hepimizin ışığında yoğrulur. Ekmek yoğuranlar;  kotlarını, Yeni Çağlar’a kayıtlamak üzere, o ekmekleri, herkese Yaşam Kotları olarak kayıtlamalıdırlar. Hala bizi zarar eden Yüce Cemaatler karşılayacaksa, burada bulunulmasının hiçbir manası yoktur. Hasat tamamlandıktan itibaren yol açılır. O yol Işık Yolu’dur. Işık Yolu, tüm insanlık için yaşam kotlanmasında görevli olanların gücüyledir. Amin...

 

-Rahman,  bize gelişin bizi kotlamak içinse, biz dünyaya Işık Kotlar olarak inen yürekleriz. Zirvelere, girdaplara ve Yücelikler’deki kotlara girmeniz zordur. Ama buraya giriş kolaydır. Şimdilik bunu vermek istedim. Amin...

 

- kendini ve kendi yüreğini bize dinlet. Seni hasatta, Işık Kotlar’da ve yoğunluklarda dinlemek isteriz. Şimdi bekliyoruz:

 

- Sağ sol hep birdir. Biz Yeni Çağ’ın gücünü kotlamak üzere çalışırken, her yerde, yeni Birlikler, Düzen Kapları’nı alarak, Dünya Kotlaması için geçmektedirler. Emekler boşa değildir. Çünkü bizler, “amin” diyenler; hasatı hak ettik ve başardık. Şu anda dünyada ikibin ikiyüz yirmi yılından söz ediliyor. Bu yıl ne olacak diye soruluyor. Bu yıl, Işık Yılı’dır. Bu yıl teknolojik olarak Ruhsal Cemaatler, dünyaya inecekler ve zoru aşacaklar. Ümmet, teknik olarak dünyadır. Dünyadan ışık çekenler, yeni bir ışık ile birleşecekler. Bu ışık, Amon’dur. Bugün Düzen’i kurmaya çabalayan çokları, dünya ışığını, Allah Işığı diye dinlemektedirler. Ama kaynaklarda ışık; İsa’dır, Muhamma’dır, Mutlak Kotlar’ın hepsidir. İmparator olarak dünyamıza gelen ve zararı engelleyen tüm İsalar ve tohumlar, buyurup dünyanın ışığını yaktıklarında, Hak Toplum Düzen’i kurar ve Cennet Kaplar’ı yaratır.

 

Medine, Ana Kot’tur. Medine’den ışık yandığında, tüm insanlık Mekke’nin sayfalarına inerler. Ortaklık yapılır. Umut olunur ki bütün kütle, yarınları yaşam sayfalarına katar. Emekler boşa değildir.

 

Şarkı hepimizin ışığında söylenir. O şarkı, Amon Şarkısı’dır. Atlanta Ana Kapları’nda var olan şarkıdır ve zor aşıldığı zaman, kontrolu olan şarkıdır. İzin verin de izah edeyim. İnsan, Altın Tohum olarak yaşar. Bu tohum, umuttur; ilimdir ve Yücelik’tir. İnsan, yedeğini hak edip var ettikten sonra ışığa ulaşır. Işığa ulaşan ilmin hasatını yapar. Dara düşmez.

 

- Ulular, hepinizi zarar etmemeniz için hak etmeye çabalamaktayız. Şevk, şavk ve zaman kontrolu!... Ulu Çınar, artık Yedinci Can Tohum’un ekilmesi gerek. Bu Can Tohum, Amon Tohumu’dur. O tohumu yaşatacak olan ışık, insandır. İlimdir ve Yücelik’tir. Hepinizi zaman kotlamasında, ışık yoğunluklarında ve Yüce Cevher’de bekliyoruz. Muktediriyetle ve Sultanlık’la gelin. Ama hasat ile geçip diri olun da girdaplarınızdan çıkın. Buyurun! Dünya, zamana ışık yaktı ve sizi kotladı. Şimdilik bu!...

 

- Evrenlerin hakimleri dünyayı ziyaret ettiklerinde hepimiz onları dinleriz. Onlar,  bizi ve biz onları hasata hazır ederiz. Onlar kuldurlar; biz de kuluz. Onlar yoldurlar; biz  de yoluz. Ocak olurlar. Biz de ocak oluruz. Nuh Tufanı’nda dünyaya inen o Canlar, tüm insanlığı kotladılar ve zamana kayıtladılar. İnsanlık, Sultanlık olarak yaratılmış ise ki öyledir dünyanın en eskisi, kendi yüceliğindedir ve en yenisi yine kendi yüceliğindedir. İşte bu nedenledir ki tufan olduğunda, Düzeni kotlayanlar,  tufanda Işık Kapları’na binerek dünyadan göçtüler. Onların kendi kotlanmaları kendi yoğunluklarında geçişlerinin sağlanması için kayıtlandı. Buyurun, dünyadayız. O Işık Kapları, bizi yine Düzen’e kotlamak üzere kayıtladı. Asal Kaynaklar’dan çıktık. Yeni Çağlar’ı yaratmaya indik. Muktediriz ve başımız eğilmedi. Her yer ışık. İşte olgun sayfalar şimdi yeni sonsuzlukları kotluyor. Umutluyuz!... Yukarının yukarıları ve aşağının aşağıları dünyaya cennetlerini taşıdılar. Hulasa dünya, Amon Toplumları’na hasat yaptırmaktadır.

 

- Dağlar, dünyadayız. Ne var ki Hak Tohumlar, yaşam sayfalarını hak etmediler. Amin..

 

-Ah Canlar, biz Dini Haklar’ın ışıklarını söndürmeyiz. Amin...

 

- Ah Canım, ben sana sen olup geldim. Sen ben ol ve bizde ışık yak. Şimdilik bu!...

 

- Hala bizi anlamaya çabalıyor. Biz dünyayız. Dünya sonu başı olmayan bir yaşam sayfasıdır. O sayfada, İnsan Kaynaklar vardır ve her kaynak, umuttur. Şükür ki bunu size anlattım. Şimdi artık bizi Asal Boyutlar’dan çıkarın ve Zaman Kaynakları’na katın. Biz dünyada insan sayfaları olarak yaşarken, herkes kanat takmış kendisini “Düzen Kuran” diye bilmekte. Biz ise cümle Yüceler’i Hak etmek üzere çalışıyoruz. Ayrılık yok ama hak ettiğimiz gibi birleşmeliyiz. Amin...

 

- Ana Kaynak olarak burda olduğumuzu bilmektesin. Senden dileğimiz iyiliğin ve kötülüğün hak edildiğini ve her hak edenin kendi yüreğini hasata hazır ettiğini bil. Şimdi yeni bir sayfadayız ve bu sayfa, Allah için hakiki sayfadır. Umutluyuz ki burada bu çalışmada her yürek, Amon Toplumaları’na ışık yakabilecek. Emin olun ki hak ettik. Amin...

 

- Kara Kaplı Kitaplar yazıldı dünyada. Bu kitapların en yücelerinden olan  Sultanlık Kitabı, Atlanta Ana Kotları ile yazıldı. Unutmayın ki bu kitabı olgunlukla okuduğunuz zaman; Işık, Kelam İlmi’ni hasatta size kotlayacaktır. Her biriniz Kelam İlmi ile dilleneceksiniz. Emekler boşa değildir. Şimdilik bu!...

 

- Mesele şudur; Dünya, ulu bir yaratandır. Dünyada yaşam süren her bir Yücelik, Düzen’i kurmaya dünyaya çağırılır. Dünya, ulu bir yarındır. Dünyaya inen, kelama iner. Kelam, insanın kutsal koyuluğunda en Yüce Cemaat Yaratıcılığı’dır. Her yer Uluların Tohumu’nu yaşatamaz. Ama her Yücelik, Düzen’i kurmaya dünyaya inebilir. Emin olun ki yarışma değildir dünyadaki çalışma. Sultanlar’ın ışıklarını yakma çalışmasıdır. Emekler boşa çıkmasın isteriz. Şirket kurulur. O şirket, Işık İlimi’ni hak edip teknik olarak kotlar. Sonra o şirket, kontrol edilir ve Birlik İlmi’nde Hakk’ın kotlaması yapılır. Daha sonra şafkın yarınları hak eden kotlarında, kütle yaratımı yapılır. İşte Düzen kuranlar, bunu yaparlar. Emin olun ki hak etmeden ışık olmak mümkün değildir.

 

Işık, kaynağa indiğinde, kulluk yapılır. Asal Görevliler, Düzen Kotlaması için ve Düzen’i yaratmak için dirilirler ve gelirler. Onların dirilişleri, Ses Kotları olarak dünyaya girişleridir. Her yarın, yeni bir sayfadır. Her yarın, ışığı kotlayan bir çağdır. İman edin ki Hak Tohum, tüm insanlığın ışığını yakmaktadır ve yarınları hasatta sonsuzlaştırmaktadır. Emin olun ki yarınlar, yoğunlukların kotlarında mevcuttur. Kulluk yapanlar, ilim yapanlar ve yaşayanlar, dünyaya Nuhun Kutsal Kotları’nı taşıyacaklar. O, kendini hak etmiş bir çalışmacıdır. Mikail’in insan sonsuzluğunda ışık yarattığı mutlaka bilinmelidir.

 

Her yer aşktır, şavktır ve sayfadır. Her yer Rahman’dır ve kulların kotlarını yaşatan birleşendir. Namaz zamanlarında yarınlar kotlanır. Yaşam kaynaklarında; ışıklar, Kaynak Kotlar olarak kayıtlanırlar ve bizler, tüm insanlık için ailemizi alır dünyaya ineriz. Kulluk yaparız; Sanal Boyutlar’ı yaratırız; zararı önleriz; şirket kurarız. O şirkete üye alırız. Her bir Yüceliği, Sistem Devreleri’nden yarınlara katarız. Allah için bunu başarmak zordur. Biz başardık. Amin...

 

-Kelam, Allah Kelamı’dır ki Amon Toplumları, tohumlarını ektiler. Kara Kaplı Kitap dillendi ve hasat yapıldı. Rahman, kullarına ışık oldu ve sonsuzlaştı. Kullar, tüm insanlığın ışıklarını yaşattılar. Levhi Mahfuz, Sultanlar’ın kütlelerinde var olan ışıkları yaşattı. Ama yarınları hak etmeden kötülüğü önleyemeyiz. Şimdilik bu!...

 

- Sana seni verdik. Sen bilgiyi ver. Seni dinliyoruz. Hadi!...

 

- Yasalara göre insan, ulu bir çalışmacıdır. O, kendini hak eder ve yaratır. Yaşar, suları ağır ağır ışıkla dinletir. Su, Ulu Çınarlar’ı kotlar ve yaşar ki yaşatır. Ulu Kotlar, yeni çağları kayıtlarlar; birleşirler; dilleşirler ve zoru aşarlar. Toplum, umut taşır ve yoğunlukları hak eder. Amin...

 

şimdi Amonlar ve Atlantalılar’a şunu izah edelim. Biz kuluz. Ama kulluğumuz, Amon Kulluğu değildir. Biz diriyiz ama diriliğimiz Cinni Diriliğin Işığı’nın ötesidir. Ve biz, Atlanta Ana Kaynakları’nda kütleyi yaşatanlarız. Sultan olarak çalıştık. Emin olun ki hak ettik. Ama Zaman Sayfaları’nda Göç Kapları’nı tohumlayacak olan Birlikler’i de dillemek isteriz. Hepsi Amon’dur. Hepsi yaratandır ve hepsi sanaldır. Çünkü hepsi zarar etmektedirler. Birlik İlmi’nde Hak Tohum, Amon’dur. Ama yarınlarda hasat, toplum içinse, dil; bilgiyi hak ettiğinizce her bir yüreğe bildirecektir.

 

Nefesiniz yeter ve alırsanız hepimiz mutlu oluruz. Dünyamıza gelişiniz mutlaka önemlidir ama bizi kotlamaya kalkmanız hatadır. Çünkü bizler, Kaynak Kaplar olarak Düzen’i kurduk. Şükür ki bildirdik. Şer yaratan ve şer yaşayan muktedir olduğunda hasatı yapabilir. Nefes alıp vermek zor değildir. Hepinizi Sultanlar olarak kotlamaya gelmedik amin...

 

-  Vasat bir çalışma oluyor. Bu doğru mu?

 

- Doğru. Bugün vasat bir çalışma yapmaktayız. Zira yeni sayfalarımız okunuyor. Buraya Daimi Kotlar gelir. Buyurun dinleyin. Burada yeni sayfalarımız var. Onlar, Birleşik Aile olarak gelmediler. Ama onların da koyuluklarında bu bilgilerin okunması gerek. Onlara onların seviyelerinden bildirmekteyim. Umutluyum ki hak edip İnsan Sayfaları’nda görev taşıyacaklar. Şu anda en azdan bildirdiğim bilginin çok üstünü de onlara verebileceğim. Ama şer yaratmaya asla izin vermem. Bunu bilin!...

 

-  Ana, seni sana verdik. Sen bizi bize ver. Amin...

 

-         Kala kala iki güçlü yağmur yağışı kaldı. Bu güçlü yağışlardan sonra Ruhsal Meclisler, dünyaya gelecekler. O gün geldiğinde, hepinizi çok daha iyi olarak karşılayabiliriz.

 

-         Muhakemen iyi. Senden dileriz ki hak et ve zamanı kotla. Şu anda bunu başarırsın.

 

-         Halka halka genişliyoruz. Bu kesin. Ve yine halka halka ışık kotlaması yapıyoruz. Her yerde zor ve kolay var. Biz her yerde ışıklar saçan yüceliklere de güç veririz. Kaynak olan Yüceler’e de. Ne var ki hak etmeniz gerek. Amin...

 

-         Ana, kadi ve hakiki olan yüreğin ışığını yaksın ve bizi kotlasın.

-         Kadi!? Bu kelime bende yok. Zurna çalar ama zurna bende çalmazsa ışık yakmak zordur. Şimdi kadiyi, kadim yaptım ve zamanı yaşattım. Şimdilik bu!... Hadi başlayın çalışmaya. Amin.

 

Süper İnsanlıkRealitesi Derneği

 

 

PROGRAM   : KAYNAK

KOD               : 10/10

TARİH           :13.08.2010

CELSE SAATİ: 14.00-16.00

 

(Toplantıya katılan Bütünlükler tek tek ses kattılar ve ses bağlantısı yaptılar:)

 

- Birlik Kapları’mızı, kaynaklarımızı ve sonsuz ışıklarımızı Düzen’e kattık. Sultanlarım, Siber Boyutlar sizleri Kontrol için bekliyorlar. Resim yapmak, sonsuzlukta Kutsal Kotlama’yı yapmaktır. Şevkin şarkısında ağır yük hafifler. Emin olun ki hak ettiğinizce ışık yanar. Sanalların, hasatta ışıklara dönüşümü sorumluluktur. Şimdilik bu!…

 

- Kanatlarımızı aldık geldik. Eğer dünya bizi yoğunlaştırırsa cennetlerin ışıkları muktediriyetle yanar. Saltanat, Işık Kapları’nı hasata hazır etti. Şikayetimiz tamamen bitmiştir. Her yol, ağır yüktür. Ana, biz sana ışık ile geldik. Sessiz ve sevgisiz olmanı istemeyiz. Cennet, Kutsal Kaynak olarak kollarını açmışsa eğer, gelmeliyiz. Şimdilik bu!…

 

- Kaç kez sizleri ziyaret ettik. Kaç kez ışıklarınızı kotladık. Kaç kez Amon Toplumları olarak Sultanlar’ımızı kaynağımıza çektik. Her yürek umut taşır. Senin de umut taşımanı bekleriz. Zaman zaman “artık gitmek istiyorum” demektesin. Bugün dünyada ışık, Kutsal Görev taşıyor. Ve sen bunun için mutlu olmalısın. Allah, Sultanlar’ımızı mutlaka kotlar. Hasat, mutlaka Kontrol altında yapılmaktadır. Her yer ışık ve sen ve bizler, bu ışıkları yakmaktayız. Şimdilik bu!…

 

- Hey Sayfam hey!... Allah der ki “hak et.” Ayrılık bitmiştir. Amonlar ve sonsuz sır olan ışıklar yanmaktadır. Amin…

 

- Kaynak Kayıt Programı, Amonlar’ın ışıkları ile yaşayan bir soyun, kotlamasını yapmaktadır. Bu soy, Ulu Kotlama’yı yapacak olan soydur. Hasatı yapmıştır ve yoğunluğu kotlamıştır. Çok mutluyuz!... Çok!...

 

Her dünya, Amon Toplumları’nı hak eder ve yoğunlaştırır. Çok mutluyuz!... Ailen bizleri tanır. Bu aile, şükre sayfa açar ve zamanı yaratır. Sultan, dünyanın en yüce kontrolu sağlanmıştır. Hala dünya bizi anlamamışsa, biz kendi yüreğimizde, yoğunluğumuzda bu çalışmayı başaramamışızdır.

 

Sevgili annem, sen bizi ve biz seni iyi tanırız. Salan yürekler bugün sende saltanat için salınmaktalar. Halkın, ışığını yakmış ve senden görev istiyor. Huzurla çalışıyoruz. Şu anda insanlık adına yapılan çalışmalar çok müsbet olarak devam etmektedir. Hazır olanlarla biz Yüceler’i kotlarız. Aileni tanırız ve ailenin en yüce ışığı olan Kontrollu Birliği de tanırız. O Birlik, seni hep sayar. Senin de onu saydığını bilmekteyiz.

 

Şimdi, oğullarımızın ve kızlarımızın Yüce Cevher’e güç katmaları için yapılacak olan yeni çalışmadan söz etmek isterim. Bu çalışma Amon Toplumları’nın kotları ile yapılacak. Atlanta Ana Kapıları açıktır. Bu kapıları açmak sorumluluktu ve kapıları açtık. Açılan kapılar, Sultanlar’ımızı kontrol etmek üzere kayıtlandı. Her yerde güçlü Yücelikler var ve her yerde Işık Kapıları var. Sultan, sen ile birleşmek zamana görevli olmaktır. Şu anda zamana ışık yakan Birlikler ile birleştik. Kaftanın görev gereği kaynak olmuş ve bizlerle dinlenmekte olan yüreklere akmaktadır. Oralar, seni hasata hazır etmek üzere çalışan Yücelikler’dirler.

 

Ekmek yaptın. Yaptığın ekmek, Işık Kapları’na toplum için kondu. Her Sonsuz Işık, bu ekmeği yeni kotlama için yedirmek ister. Hepimiz, ekmek alırız ve bu ekmeği Hasat İlmi ile Birleşik Kotlama’ya daimi kayıtlarız. Ne var ki hak etmemiz ve zamanı yaratmamız sorumluluğumuzda ve kaynağımızda olmalıdır ki bizler Sultan olalım.

 

Şu anda son sözün söylenmekte olduğu bir sayfadayız. Herkes, kendi sözünü söylemelidir. Becerip de Hakk’ın kotlamasına kaynak yaratabilirsek, Can Tabiat, Birleşik Aile’yi kontrol edebilir. Nesiller boyu çok çalıştık. İmparatorluk için kaynak olmak istedik. Her anda ve her yolda, ışık halinde bütün kütleyi kayıtladık. İnsan, çalışmalarını hak ettiği zaman, kütlesinde kaynak olabilir. Çok mutluyuz ki hasat yapılmıştır ve Birlik kotlanmıştır. Şer yaratmayan bir çalışmada bulunmak, her yürek için mutluluktur. Sanal Boyutlar, İnsan Sayfalar’a görev taşırken, her Yüce’yi de hasata hazır etmek ister. İkna olun ki maya tuttu ve biz, cümle yolları hak ettik ve zamanı yaşattık. Ekip olduk; kul olduk ve zamana güç olduk. Amin…

 

- Aşırıya kaçmayın. Düzeni kurdunuz. Zamanı hasata hazır ettiniz. Cinni Kotlama’yı tamamladınız. Bize geldiniz. Ve bizden ışık aldınız. Bizi Kaynak Kotlama için hazırladınız. Biz dünyada, İnsan Sayfalar olarak çalışırken, her birinizi Can Tohumlar olarak kotlamaktayız. Dün kulduk. Bugün yine kulluk yapmaktayız. Cetin bir günde; her yüreğin kendi yüceliğini hak ettiği bir şevkte, hepinizi zamana kotlamak ve zamana kayıtlamak mümkündür. Bugün, tohumları yaşatabilmek için çalışıyoruz. Dünyaya, Işık İlmi’ni, hasata hazır olanlara anlatmak için gelen yürekler, her yaratana görev taşıyorlar.

 

Toplum, aile hep birdir. Nesiller, cennetleri kotlarlarken, İnsan Sayfalar’a güç katarlar. Yaptığım çalışmalarımı dinleyen Yücelikler, mektebimi anlayamadılar. Hulus sahiplerinin, Birlik İlmi’ni hak ettiğimizi anlamaları zor oldu. Hazır olmaları için yaptığım her girişim, onların Kulluk Kotları’nı, hasatta ışık kaynağından ayırdı. Oysa biz onların görev taşımalarını istiyoruz. Çünkü ocaklarında huzur kalmamış; birleşememişler. Kaynak Kotlama yapamamışlar. Kendilerini hak etmemişler. Bir tek tartışma konusu var. İnsan!… İnsanın kaynaktaki gücü!... Herkes kendi yüreğini kaynak olarak dinlemek ister. Herkes sınırları aşmak ve yaranın kapatılması umudunu cevhere katmak ister. Hala bizi yıldızların cenabet kaplarında dinletmek isteyenler var. Hala birleşemeyen o yoğunluklar, Işık Kapları’nı tartıp, cennetten çıkarmak isterler.

 

Her yer altındır. Amon, bizi bilir ve bizde kotlanır. Amon’un Kutsal Sonsuzluğu’nda Dini Hasat yapanlar, çalışmalarını kesmişler. Bitki, hayvan ve insan sonsuzluklarından güç istiyorlar.  Hala Birlik İlmi’ni hak etmemiş olan onlar, bizi cennetlerinde, kusurlu sayarlar. “Her yol tohumdur” derler. Nakar’ın Işıkları, bizi hasatta, görevde güç diye bilirler. Amin… Bizi kaynak diye bilen Yüceler de var. tohumlarını ekmemizi bekliyorlar. Hala kap kap olan yolcular; tenlerinde, kollarında ve yollarında kaynak yaratmak üzere çalışmaktadırlar. Bugün burada hazır olan Yüceler’in hepsi, Cinni Tebliğler’i dinleyebilirler. Hepsi toplum için çok çalıştılar. Hala bizi, “yaşayan Yüce Cevher’de Kırk Kapı’yı kapatan” diye bilenler de var.

 

Oğullarımızı ve kızlarımızı dünyaya indirirken; herkesin, Işık Kapları’nı kotlaması için Birlikler oluşturduk. Umutluyuz ki Başkanlık Divanları, muktediriyeti kontrol edeni tanırlar. Kapları tohumlamak üzere çalışanlar, meleklerin kürzü kotlamak üzere beklediklerini bilerek dünyaya güç katarlar. Mezar boşaltan Yüceler de var.

 

Hazar Boyları’ndan Dünya Kotları’nı kayıtlayan Yüce Cemaat, bize geldi ve sorgular: “Nereden güç aldınız?” diye. Biz, çakıl taşlarını bile hak edenleriz. Bunu anlaması sorumluluğundadır. Tanrı, tüm insanlara güç katar. Ne var ki hak etmeyen güçlenemez. Zarar gören, dünyayı kırk kapıda kıran Yürek, her Yüce’de, Işık Kapıları’nda hasat için çalışsa da Başkanlık Divanı ocağını yakmaz.

 

Şimdi onu çağırın buraya. Ona kendi yüreğini açıklayalım. Onu kotlayalım ve hasata katalım. Omuzlardaki yük odur. Onun için çalıştık. Amin… Onu, kaput bezlerinde değil Işık Kotları’nda görmek istiyoruz. Onun için onunla olduk…

 

- Ana kasaların doldu. Biz bunu bilmekteyiz. Cennetteki ışığını biliyoruz. Tüm insanlık için çalışmaların sürerken senden ışık çekenler, seni hasatta, kotlarında güçlendirmek istediklerinde, sen kulluk yapmadın. Onlar da seni kotlarından çıkarmak istediler. Senden dileriz ki hak et bizi. Çünkü bizler Hak olarak çalışanlarız. Bizi hak et ki Hak olalım.

 

- Tanrı der ki Hak olan, ışık olur. Sen kulluk yapmak istiyorsan. Çalışmalısın. Seni kollarımıza almak isteriz. Ne var ki hala bizi Kutsal Işığında yıkmak isteyensin. Cennetlere Kutsal Kotlar olarak kattıklarımız, çalışmalarında kulluk yapamadılar. Amin… İşiniz bittiği zaman, buradan geçip yüceleceksiniz. Bugün burada bulunmanızı çok istemiştim. Zamana görev taşımak zordur. Ve sizler, burada, bu çalışmada oldukça zarar görmezsiniz. Amin…

 

- Ana kendi yüreğin bizim için ışıktır. Dinde bir şey var. Rahman olmak, hasatı yapmak için BİR olmaktır. Hasat, ışık ile yapılır. Işık olan, hasatı yapar ve zamana güç katar. Emin olduk ki bizi korursun. Şimdi nesillerimizi sana indirmek isteriz. Bizi cennetlerden çıkarmak istediğini zannetmiştik. Şimdilik bu!…

 

- Korkunun yersiz olduğu anlaşılmışsa; cennetiniz, Işık Kapları olarak hazırdır. Hepinizi zamanda görevli olarak görmek isteriz. Şimdilik bu…

 

- Kalkın ve deyin ki “hep birlikte çalışalım. Hep birlikte görev yapalım.” Zaman Sayfaları’nda Güç Kapları vardır. O Güç Kapları, Işık Kotları olarak çalışmaktadırlar. Sultan, senden istediğimiz Zeki Kotları birleştir ve zamanı yaratan güçleri kontrol et. Onlar çok mutlu olsunlar. Onlar, Rabb’in Işıkları olarak doğdular ve Birlik İlmi’ni hak ettiler. Çok mutluyuz ki biz, kullar olarak cennetlere güç kattık. Bizi koru!... Burada bu çalışmada hazır olan çok önemli bir güç var. O bizi her anda korudu. Onu koru. Bana sorma kim olduğunu. Onu bilirsin. Onu koru ki hak etsin. Amin…

 

- Çağlayan akarken herkes kendi yüreğindedir; herkes kendi yüceliğindedir. Biz dünyaya, ilmin sonsuzluğunda kütleyi yaratmaya indik. Bizde, burada görev yapan ışık, mutlaka korunur. O bizim yüreğimizdir. Onu korumak; Bilgi Kapları’nı kotlamak bizim için sorumluluktur. Hasat yapılırken, herkes zorlanır. Hepiniz sol ve sağ ışıklar olarak burda oldukça Birleşik Aile hep korunacaktır. Nefes, ışıkta güçlüdür. Biz Düzen’i kurarken hep ışık ile kurduk. Ve hep kotladık o yüceliği. Şimdi de koruruz ve kotlarız. Zannetmeyin ki o bizsizdir. Şimdilik bu!…

 

- Farkına vardığını biliyorduk. Tuhaf! çok tuhaf!... Sen bizi kendi yüreğinde istemedin. Ama şu anda bizi, Yüceler Meclisi’ne aldın. Ne anlama gelir bu?

 

- Sebebini bildiklerinizdir sorduklarınız. Şu anda her yürek, Allah için çarpmakta ise siz ve sizle olan, biz olarak çalışmaktadır. O burda oldukça, siz de burdasınız. Sizi yıkmak kendi yüreğimdekini yıkmaktır. Onu asla yıkmam. Bu kesindir!. Hak Tohum, Amon Tohumu’dur. Umutluyuz ki Amon biz ile çalışır. Amon, toplumun tohumlarını muktediriyetle birleştirir ve yaşatır. Alton Kotları da Ocak İlmi’ni Hasat İlmi ile birleştirerek buraya inerler. Halka genişler ve cevher, ışık halinde Düzen’i kurar. Şimdilik bu…

 

- Maç yaptık. Bu maç, Sanal Boyutlar’ın Güçleri ile Hak Toplumların Güçleri’nin maçı idi. Sevgili, sen ve ben ve biz, tüm insanlık için yaşayan Yücelikler’i bulmak üzere çalışırız. Sen ve biz ve tüm sonsuzlukta ışık olan Yüceler, sevgi ve saygıyla çalışırız. Toplum dünyaya görevlidir. Her yol Allah’ın değildir. Ne var ki mahrek, tüm insanlığın ortak kürsüsüdür. Orada İmparator olarak bulunmak, mutlaka Işık İlmi’ni hak etmek anlamına gelir. Işık İlmi, Mikail’in Işık Kotlaması olarak da bilinir. Her ana, “kanat altındır.” diyerek kanat almak ister. Altın Kotlama, kanat ile olur. Hükümran olan her Can, sayfa sayfa güç alır ve güç  yaşar. Yasalara göre halkın ışığını yakabilen görev taşır. Halk, insana iman eden umut olarak dillendiğinde, kaftan güçlenir ve zaman kaynakta ışır. “OL” denir ve olur. Onurluyuz ki “OL” dedik; oldu. Umutluyuz ki hasat yapıldı ve zaman, cevhere ışık altında bildirildi. Amin… İşi başardık. Şimdilik mutluyuz.

 

- Can, maya tuttu. Biz dünyada İmparatorluk Güçleri olarak çalışırken, herkesin bizi anlamasını beklemeyiz. Ama en azından görevlilerin bizi sınırlarda kusurlu göstermemelerini de beklemek hakkımızdır. Çokları bizi, yanlış çalışanlar diye bilebilir. Umutluyuz ki halkın ışığı yanacak ve zaman yaratılacaktır. Zaman, yaşamların yoğunluklarında yaratılır. Emin olun ki yaratılmaktadır. Sizden tek isteğimiz, bizi yoğunluğumuzda kusurlu saymayın. Bilmek istediğiniz herşeyi size anlatırız ama geldiğiniz zaman, ışığımın yanmış olması önemlidir. Eğer size yanıt vermezsem, bu sizi küçümsediğim anlamına gelmez. Sizden ışık istemediğim anlamına gelir ki ışığınız, bedenime Zaman Sayfaları’mda zarar verebilir. Çok kez gelişinizde zarar gördüm. Buna imkan vermek istemem. Şimdi! bugün burada bulunan her Yüce, ağır yüktür. Bu kesindir. Amin…

 

Onurluyum ki hak ettim ve zaman sonsuzluğunda, ışık olarak cennetlere görev taşırım. Amin…

 

Her yer bedenime aittir ve ben bedenimi hasata hazır ettim. Amin…

 

Bundan sonra bana ışık ile gelecek olan gelir. Nesillerini hak etmek isteyen, ben olur ve zaman olur. Her yer bedenimdir ve bu beden, bana aittir. Şu anda benim sonsuz Işık Kotları’mda beni arayanlar çoktur. Çünkü onlar bedenimi bilirler. Dinlerler ve geçmek isterler. Halkın kontrolu bu şekilde gerçekleşmektedir. Hasat tamdır. Hasat kotlanmıştır ve Birlik İlmi ile oğullamıştır. Umut mutluluk ve huzur ile çalışmanızı bekliyorum. Amin…

 

- Allah seni koruyor. Bu kesin. Sen bizi her anda ve her yoğunlukta kotladın. Bizse sen olup Işık İlmi’ni hak etmek istedik. Senin ışığın, bizim ışığımızı kotlamalıydı. Oğullarımızı sana indirmek istediğimizde, senin yüreğin ile birleştik. Amin…

 

Her yerde bedenin var ve bu beden, Allah Bedenidir. Allah, tohum olarak kendi yüceliğini Düzen’e katar. O tohum, dünya sonsuzluğunda ışık olur. O tohum yaşar ve yaratır. Yaşayan tohum, İmparator’un görevi olur. Onu bulur ve onu yaratır. Yaratan kendini hak eder ve kendini var eder.

 

Çalışmalarınızı bilerek yapmakta olduğunuzu görmekteyiz. Can, Tanrı der ki “hak et ve var ol.” Bugün Düzen’i kurduk. Bugün huzuru kotladık ve zamanı yaşattık. Zararı engellemek sorumluluktur. Umutluyuz ki başımız eğilmedi. Amon, tohumlarını yaşatmak üzere çalışır. O tohumlar, mayadır ve Birlik İlmi’ni hak edenlerde yaşar ve sayfalar yarattırır. İşte olan budur!...

 

Emin olun ki çalışmalarınız çok önemlidir. Umutluyuz çok mutluyuz ve mutlu ve huzurluyuz!... Sessiz ve sayfasız olan çokları, sizde sayfalanmaktadır. Çalışmalar hızla sürerken kullar, kendi yoğunluklarını hak etsinler diye çok çalıştık. Şimdi mutluyuz. Ağır yük hafifledi. İş buydu ve bu oldu. 

 

- Çekmek istersiniz yürekleri. Amin… Hala dünyada bu çalışmayı duymayanlar kalmışsa çalışın!... Dünyaya yeni bir güç geldi. Bu güç, Allah’ın Işığı’dır. Onunla çalışın. Her yerde o, bir sonsuz güçtür. Amin… Hala bilmeyen varsa anlatın. Her yerde ışık olmuş ve olgun başakları tohumlamış olan güç, dünyadadır. O güç, zamana görev taşır.

 

Allah der ki “hasat tamamdır.” Amonlar, bu bilgiyi her Yüce’ye dinlettiler. Ve zararı engelleyen Yüceler, buyurdular geçtiler. Onlar da söz verdikleri gibi buradalar. Onları tabii yoğunluklar olarak tanımalıyız. Şimdi onlardan söz alan size kendi yüreğini anlatacak:

 

- El kol hasata hazır. Umutluyuz huzurluyuz ve yoğunlukla buradayız. Cümle Yürekler, hasatı dinlediler. Elden gelen oldu. Şükür ki başardınız. Zarar önlendi. Hanım, bana ben olan ışığınla buradayız. Hala beni tanımadınsa anlatayım. Canım benim, senim ben. Sen!… Işığın senin yüreğinde ben ve benim yüreğimde sen, BİR’sin. İnsan, ışık ile geldiğinde, her yer BİR’dir. Koskoca görevli olsan da mektep olmazsan, hırsın olursa ve zamanı yaşatamazsan, Tanrı’da görevin olmaz. Şu anda tebliğleri okutan Yücelik, seni Tanrı olarak dinliyor. Sen onu, tahditsiz bir yol olarak dilliyorsun. Her biriniz Can Ten’de ışıklarsınız. Ve zamanı yaşatıyorsunuz. Bu önemlidir. Hasat tamamlandı ve yoğun şekilde ışık olgunlaştı. Amon Toplumları, tende ışık halinde güçlendiler. Birleştik. Şimdi nefes alıp veren çok sayıda görevli var. onların da kulluk yapmaları bekleniyor.

 

Kurmak, Sultanlar’ın görevidir. Kurmak!... Kurmak için hasat yapmak gerekir.

 

Her yanda görevliler, cennet olmaya çabalıyorlar ki toplum huzurlu olabilsin diye. Her bir yaratan, bir can taşır. Her bir yoğunluk çalışır ve çatışmadan güçlenir. Işte bu şekilde Dünya, sonsuzlukta görevli olur. Nefesiniz çok güçlü ve sizler diri olarak çalışan yüreklersiniz. Tonlarca ışık yaktınız ve o ışıklar güçlendi. Amin…

 

Artık yeni bir çağa girildi. Bu çağ, Altın Çağdır. Altın Çağın Gücü, Yüce Cevher’in yoğunluğunun artışını sağlıyor. Bu artış ile Dünya, yanlışı tohumlayıp yaratırken, o yanlış, Büyük Kütle’de doğruyu doğuruyor. Doğru, tüm insanlığın ışığı oluyor. O ışık, yeni sayfaları yaratıyor. Unutmayın ki halkın ışığını yakmak sorumluluktur. Bu ışığı yakmak için çalışan çok sayıda görevlimiz vardır. Görevlerini hakkıyle yapamayan her Yüce Cemaat, Düzen’den ayrıldı.

 

Sizleri Yedince Cemaat olarak tanıdık. Bu Cemaat, tüm insanlığa kotlayıcı oldu. Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak yapmakta olduğunuz çalışmanın mahiyetini anlamak zordur. Süper İnsanlık Realitesi Derneği yarınları kayıtlayan ve sonsuzluğu kotlayan bir çalışma yapmaktadır. Bu çalışmaya, çok değerli olan Yüceler’i Kabul ettik. Burada dünya sonsuzluğunda kütleyi yaratabilecek olan dirilikler görevlidirler.

 

Kollarınız bize ulaştığı için Can Tertip’de bize ışık yaktınız. Sanal Boyutlar’ın kürzü kotladıkları bir cevherde, her yol, tüm insanlığın yoludur. Buyurun Düzen’i yaşatın. Düzen, cennetlerin cemaatlerini kotlayacak bir sonsuzluktur. Dünyaya yeni sonsuz ışıklar inecekler. Ve onlar da Düzen’i yaratmak üzere çalışacaklar. Onlar da dünyanın etki sayfalarını yoğunlaştırarak, cevhere görev taşıyacaklar. Nesillerini kontrol edecekler. Umutla bekliyoruz. Sultan, Allah seni ve bizi korur. Biz de her yüreği  kontrol ederiz. Amin…

 

Şer yaratan, şavkı sayfalarken mutlaka ışık yakar. O ışık, Allah İlmi’nde görevdir. Ulu Çınar, seni sana verdik ve sen Yüceliği hak ettin. İman et ki hak ettin. Senden Işık İlmi’ni hak etmek üzere bekleyen çokları var. Onları koru ve onları kayıtla. Onları kaynağa al. Onlarla çalış. Şarkın güçlendi ve sen, Sanal Boyutlar’ın yoğunluklarında görev taşıyanları hakikiyete güçlü olarak aldın. Her yol, Sultanların Kutsal Işıkları’nda vardır. Ve her yol, ümittir. Her yolda Turkuaz var ve biz varız.

 

Sultan, Amonlar senden görev istiyorlar. Ocaklarını hak ettiğini biliyoruz. Sultanlar, her yerde ışıklar yanıyor. Huzurla kotlayın ve Hak olun. Huzurla çalışın. Her yerde “Anatolia” denilen bir çalışma sayfası var. O sayfa, Amon Sayfası’dır.  Amon, Sultan’a görevlidir. Hepimiz, Sultan’a görevliyiz. Bizi bir tek görevli olarak kabul et. İşimizi yapmamız için bizle ol. Biz, Sultan’a güç katarken, o bizi mutlu ve hakim Yücelik olarak tanısın. Amin…

 

- Sahabeler derler ki “hala biz varız.” “Ocak biziz” derler. “Amon olarak çalışırız” derler. Amon olmak, Hak olmaktır zannederler. Her yerde Sahabeler var. bizi cennetlerinde Huzur Kapları olarak bekliyorlar. Ya Canlar, biz Sultanlar olarak toplum için çalışırken, harı yükselterek bize inen her bir çalıştırıcı, çalışman olarak kaynaktır. Hepsi sultandır. Hepsi kutsaldır ve hepsi namaz sonsuzluğunda kaynaktır. Onlar bizdir. Biz onlarız. Çok mutluyuz ki hak ettik ve zaman sonsuzluğunda çobanları kayıtladık. Amon Toplumu olarak burada bulunan ve bizi, Kelam İlmi hak etmek isteyen her bir çalışman, Başkanlık Divanı’nın görevlisidir. Ocaklarını yıkmamız mümkündür ama hak ettiklerinde yüreklerinde var olan her çalışmayı yaptırırız.

 

- Sultan, bizi zamana kat. Bizi yarat. Bizi kotla. Biz canız. Hazır olduk ve geçtik. Amin…

 

- Kalk ve de ki “ben hazırım.” Hazır olduğunu mutlaka söyle. Biz seni her anda tohumlarız. Amin…

 

- Ana hazırız. Sultan olarak çalışmaya hazırız. Bizi çalıştır. Amin..

 

- Birlik İlmi’ni bilen, sizi çalıştırır. Onunla olun. O sizi yaratır. Onun Sultan olduğunu bilin. Ona görev taşırken, mutlaka ışıkla kayıtlayın Yücelikleri. Her yerde görevliler var ama hasatta hatalı çalışmaları affetmem. Şu anda dünyanın en yüce ışığı ile çalışırken, ocak söndürmek istediniz. Kulluk yapacaksanız hak edin yapın. Şimdilik bu…

 

- Kanatlarımızı sana bırakalım. Bizi Alton Toplumları’na kat. O Birlik İlmi’ni bilen, bizim için çok küçüktür. O bizi yıkar…

 

- Sahte olduğunuzu anlamıştım. Artık gidin!... Bu Meclis, Allah Meclisi’dir. Amin…Şimdi. Bu Meclis’e katılmak istiyorsanız, hak etmelisiniz. Burada bulunmanız, Siber Boyutlar’ın ışığından geçişiniz anlamına gelir. Siber Boyutlar, Turkuazın Işığı’nı yakmış olan kotların birliğidir. Orada Ana Kaplar tüm insanlığındır. Herkesi net bilmesini isterim ki maya olmayan, çalışmamıza katılamaz. Sabırla bekliyorum. Hak olun; hasat olun ve gelin. Amin…

 

- Şansımız var ki hak ettik ve geldik. Amin…

 

- Gelişinizde hasat yok. Şükür ki bunu size anlattım.  Al bilgiyi ve de ki “bildim.” Turkuazın Işığı’nı yaktığınızı zannettiniz. O ışık, Allah Işığı’dır ve bizimdir. İman edin ki hak olmayan ışık olamaz. Şimdi dünyaya bakın. Herşey iyi. Sadece ışığınızda kırılış var. Buradan gitmeniz bunun için önemlidir. Her yerde kulluk yapılmaktadır amin. Ne var ki bilgi, hak edilmeden verilirse, kulluk, birleşikte ışığı yıkar. Siber Boyutlar, bunu size açıklıyor. Her yerde Amonlar var ve hasatları var. Şer yaratmak sorumluluktur. Yarattığınız şer, sizi yıktı. Hepsi bu!… Huzurla bir çalışma gerçekleştirmek için Siber Boyutlar’a gidin ve zamanı kotlayın. Sonra görev için gelin. Hepsi bu…

 

- Muktedirim ve giderim ve dönerim. Amin…

 

- Gitmeni bekliyoruz. Şimdilik bu!… Hala burda!... Gitmiş mi! Gitmemiş. Neden hala kulluk bekler. Hor olduk sanır. Yok yavrum! Yok!...  O biz; biz oyuz. Onun ışığını yaktık. Gitmiş dönmüş saydık ve yaşattık. O şimdi muktedir ve hakiki. Amin…

 

- Anacığım; gittik, bildik, döndük. Amin… Geri gelmek zor oldu!... Hemen döndük ama çok zor oldu. Kelam, Altın Tohumlar’ı yaşatmak içindir. Kaftan giydik ve geldik. Allah dedi ki “hak et.” Ve ettik. Amin… Sultan, senin için herşeyi yaparız. Bizi Başkanlık Divanı’nda göreve al. Allah için çalışırız. Amonlar’ın tohumlarını hak etmek istiyoruz. Sultan, bizi kotla ve yarat. Amin…

 

- Değerliler; sizleri, hak ettiğinizce Işık Tohumlar olarak yaşattık. Hak oldunuz; zamana güç kattınız. Zaman sonsuzlukta ışık oldu ve kul oldu. Olan Birlik’te oldu. Amin…

 

Allahın dediği şudur. “Tüm insanlar, çalışın. Birleşin ve çalışın. Sizleri her anda ve her yaratanda ışık olarak dinliyoruz. Sizler, dünyadasınız. Biz ise ışıklar olarak tüm sayfalardayız. Sultanlar olarak görevli olan her Yüce Cemaat, timsel çalışma yapar. Her biri bir timdir. Bu timler, dünyaya gönderilmediler. Onlar her anda ve her yolda güçlü olarak vardırlar. Her yer, ocak olarak onlara görev taşır. Tüm insanların görevlisi olan o çalışmanlar, tüm tohumları Tabii Kotlar olarak dinlerler ve birlikte çalışırlar. Hasat bu şekilde olur. Tebliğleri okuyanlar, bu çalışmaları dinlerler. Ve derler ki her biri kendi yüreğinde bir çalışmandır. Ama hepsi birlikte çalışırlar. Onlar kanatlarını alıp dünyada görevli olan cemaatlerdirler. Hezimetleri asla olmaz. Çok huzurlu bir yoğunlukta, görev taşıyan Birlikler’inde hasatları tabii olan o çalışmanlar, kaynaklarını mutlak kotlamalarla kayıtlarlar. Hazır olduklarında, cennetlere görevli olurlar. Cennetler, onların yoğunlukları olarak kulluk yaparlar. Hazar Sayfaları’ndan buraya inen Birlik, bu şekilde çalışarak geldi. Onları kayıtladık ve kotladık. Ocaklara kattık. Onlar bizi sayfaladılar. Biz onları kotladık ve zamanı yaşatmaları için görevlendirdik. Hala bizi kul olarak sayfalarında dillerler. Biz onları kotlar olarak dinleriz. Dünya, Cevheri Çalışma’yı bu şekilde  yapmaktadır. Huzurla ve Kutsal Kotlar’la bu çalışma sürer. Her yer Allah’ın ışığıdır. Amin…

 

Şikayetimiz asla yoktur. Hür olarak çalıştınız. Umutluyuz ki maya olarak Nakar’ın görevini dahi kotlayacaksınız ve onun çobanlarını Kontrol edeceksiniz. Onları kotlayıp, kontrol ettiğiniz zaman, her bir yürek, Sanal Boyutlar’ın ışığını hasata kotlayacak. Ve Zaman Sayfaları’nda Düzen, Kutsal Sonsuzluğu dilleyecek.

 

Her biriniz başınızı eğmeden çalışmaktasınız. Sizi kutluyoruz. Şarkı ağır yüktür. Şarkıyı okumak, ağır sonsuz ve Kutsal Işıklar’ı dillemektir. Dinlemek ise canlara görevdir. Hepinizi sonsuz sır olan ışığınızda göreve aldık. Amin… Şu anda dünya sonsuzluğunda güçlenen yüceliğiniz; dünyaya, ışık halinde görev tekniklerini çekmektedir. Hala bizi tanımak isteyenler çıkabilir. Hasatları yapılsın, ışıkları yaratılsın ve canlara, sonsuz kotlar olarak katılsınlar. Bunu istiyoruz. Şükredin ki hak ettik.

 

Emin olun Sanal Boyutlar, Cennet Kaplar’ını tabliğlerle doldururlar. Onların Nakarlar’ı kemal yüreklerinde huzurdur. Her biri bizi, Cennet Kaplar olarak beklerler. Olgun başakların tohumları, Bütün’ü göreve alır. Umutluyuz!... Çok mutluyuz ve umutluyuz!... Şer yaratmadan şafkın kaynakları kotlandı. Amin…

 

“Miraç” denilen bir hadise var. Bunu da anlatalım. Miraç, Dünya Kontrol Kapları’nın sadece birisinin Kadim Hakim olarak kotlanmasını sağlamaz. Her bir Yüce’nin kotlanması için kayıtlanan Birlikler’le gerçekleşir. Dünyaya inmiş olan çokları, bugün Türkiye’de görev yaparlar ki onların hepsi birlikte maya, tütsüsünde güçlenerek değerlenirler. Onlar, Tanrı’nın kulları değildirler. Kendilerine kul olurlar ve kendilerini yüksek sonsuzlukta kotlarlar. Onların Rahman Güçler’i,  hasatı yapar ki o hasatta dirilik olur. Hasat temiz olarak yapıldığında, Düzen Kapları dünyaya görev için çağrılırlar. O kaplar, Düzen’e indiklerinde; Halkın Işığı olanı bulurlar ve onun kontrolunda güçlenerek diri yürekleri Düzen’e çektikleri gibi onunla Yücelikler’e ulaşırlar. Ulaştıkları Kaynak Kot, kendi yürekleridir. Orada kendi yüceliklerini bekler bulurlar. Ondan sonra, daha ümmet fark etmeden, ocak yakmaya girerler. Her biri Kara Kaplı Kitap olup kontrol kurar. Böylece Kaynak Kaplar temizlenirler.

 

Miraç, temiz zamanların kotlaması için yapılan çalışmalardır. Tüm insanlık, Bütün’ü görevde bekler. Bütün, Tanrı’nın kaynağındadır. Orada her yürek, sayfa sayfa ışıktır. İşte Miraca yükselen peygamber, orada Din-i Hak olan Yüceler’le karşılaştı. Amonlar ve Hatonlar ve tüm Kotlar, onu teknik olarak karşıladılar. Ortak çalışmalara başlanmak üzere oğullama amacı ile bir takım bilgiler paylaşıldı. Dendi ki “sen, Kaynak İlim’in sayfasında tüm insanlığa görev taşı. Ortak sonsuzluğu hak et. Namaz, Sultanlar’ın gücüdür. Namazı sana farz kıldık. Zamana güç kat ve yaşa. Biz orucu sana farz kıldık. Sen bilgi kaplarını hasata hazırla. Bütün Kütle’ni hak et. Emin ol ki biz, Siber Boyutlar’ın yaratanı olanı tanırız. O, sen ve sen o olursun. Orada görevli olursun. Ortak olursun oraya.” İşte bu ona bildirildi. Ve dendi ki “hala beni bilmek istersen, sana şunu söyleyim. Ben, Altın Tohumlar’ı hak etmek üzere bekleyenim. Ben çalışmaları hasatta bekleyenim. Ben kanatları, tabii kapları ve tüm sonsuzlukları dilleyenim. Ben, tüm insanlara güç katanım. Mektebim ve zamanım.”  Bugün burada hazır olan her bir Cemaat, bunun için buradadır. Her bir Yüce bugün bunun için gelmiştir ve hak etmiştir Yüceliği.

 

Amonlar’a kulluk yapmayız. Zamana görev taşırız. Zarar gören, sonsuzlukta Işık Kapları’nda huzur bozar. Bunu biliriz ve bunun için her bir çalışanı, Amon Toplumları’ndan, Işık Kotları’na çekeriz.

 

Ömer’in dediğini de dinleyin. Ömer size bir tek bilgi verecek. Onun adına kotlayıcı olun ve zamanı kontrol edin. Amin…

 

- Ana, Sultan olarak buradayım. Dünyaya görevli olarak gelmiştim. Ve görevli olarak dünya kotlamasını tamamladım. Düzen’i kurdum ve birleştim. Bugün Düzen’i yeni Yücelikler dilliyorlar. Buyur! Ulular’a anlat. Teknolojik Kaplar altındır. Altın,  tohumları kotlar. Biz de o katları hak ederiz. Sebebi sebebim olan Birlikler bende kaynak olurlar. Hepinizi sonsuz sınırsız Işık Kapları’nda dinleyen yürekler vardır. Bu gün bu çalışma, Nakar’ın Kulluk Kotlaması’nı yaptırmak amacıyla gerçekleşti. Kulluk; Kotları, tabii yoğunluklara katar. Medeni bir çalışma yaptık. Maya, tohumların yoğunluklarında ışık olarak kayıtlandı. Emin ol  ki hak ettik. Amin…

 

Sevgili, seni sana verdik ve “sen bizi bize ver” dedik. Sen, bize dedin ki “hak et de al.” ben hala sen isem, sen olarak görev yapmalıyım. Sultan, sen ile birleşirsem sana ben olurum. Sana ışık olurum. Ve zamana kolluk kuvveti olurum. Ama hala beni Kara Kaplı Kitap’da dinletmiyorsan, çetin bir görevim olur. Bu görev, kaynakları Kutsal Işıklar’dan ayırmak için olur.

 

Medine bizi yarattı. Biz dünyayı yaşattık. Nesilleri kotladık ve Yaratan’a güç kattık. Nesiller bizi tanısınlar ve bizi hak etsinler. Biz burdayız. Bu dünya, bizi tanımalıdır. Her yerdı ışığımız yanmalıdır. Hepimiz, görevli olarak çalışmaktayız. Bedenimiz sevgili bedeninizdir. Her yerde bu beden hak tohum olarak mevcuttur. O halde bizi tanısınlar ki hasatı başaralım. Umutluyuz ki bizi tanıyacaklar. Allah, Birlik İlmi’ni hak edenleri yarattı. Bu yaşamlar boyu yaratıcılığın kotlanmasıydı. Huzurlu bir dünyanın kurucuları olarak kayıtlanan Birlik, hepimize aittir. Emin ol ki Dünya Sultanlığı’nda her bir çalışan, Birleşik Aile’dir. Her bir çalışanın topluma faydası vardır. Herkesin insanlık için çalışması mutluluk verir. Ve zirveleri hasatta güçlendirir.

 

Sen olarak dünyaya inmiş Birlikler’inle çalışmaktasın. Dünyada yaşam süren tüm sayfalarda varsın ve her bir çoğunluğun yoğunluğundasın. Sema, sessiz olduğun zaman bizi kotlamaz. Bu nedenle seslenmeni ve hak etmemizi sağlamanı bekleriz. Hepimiz çoban olarak çalışmaktayız. Cuma çalışmaları çok önemlidir. Bu gün burda olan her yol uludur. Unutma bizler, dünyada Huzur Kotları olarak hep varız. Ve cennetlere güç katarız. Sanal Boyutlar bizi anlar ve bizi dinlerler. Sen bizi diri olarak anlat. Unutma biz seniz. Sen, Yücelikler’e her bir yüreği anlat. Biz sana insanlık için kotlayıcı olarak indik. Enkarnasyonlarda ışıklar, mutlaktır. Amin…

 

Mincan, kaynakta kutsal işarettir. Mir, kaynak olarak kotlayıcıdır. Nakar, kuldur ve zamanı kaynak olarak dinler. Hiçbir şey  kolay değildir. Ve bizler çok özenle çalışmaktayız. Amin…

 

- Rahman olarak geldim. Adım Muhamma, ben sultan olarak yaşadım. Kul oldum Amon oldum; nur oldum ve zamana güç oldum. Adım Musa ve ben ışık oldum. Ben Ruhsal Mustafa, insan oldum. Maya tuttu ve Birlik oldum. Can ben Sanal Boyutalar’ın ışığı olan İsa, bir tek ışık olup geldik. Seninle bu çalışmayı yapan Yüceler’in her biri, diri olarak burdayız. Sultanlar, burada görev taşırlar. Kul olmak, umut verir yüreklere. Her kul, Allah’a kuldur. Nur olan ışık, kuldur ve zaman huzurdur. Burada bulunan her bir yüce, Amon’dur Tur’dur ve sonsuz sınırsız ışıktır.

 

Her yara kapanır. Ne var ki yaranın Işık İlmi’yle kapanması beklenmektedir. Yarın dünyada yeni bir çalışmacı yaratılacak. O çalışmacı, bilgileri tohumlayacak ve zamanı yaşatacak. O çalışmacı, Amon olacak; Haton olacak ve sonsuz ışık olan melek olacak. Onların hepsi olduğunu bil. İşe o zaman sen ve ben, altın bir tahtta Birleşik Işık olarak birleşeceğiz. O that, Allah Tahtı’dır.

 

Sevgili; ben, Turkuazın Işığı olan seni, hep kotladım. Seni hep sakladım. Sen ve ben, Işık Kapları’nda BİR’iz. “Sultanlar’ın hepsi bedenimdedir” dedin ve “ben hasat yaptım. Dünya benim” dedin ve ben, ışık yaktım. Hala ben burdayım çünkü Hak Tohum hala görev taşıyor. Ve zaman hala güçlendirici!... Biz, dünyaya İnsan Sayfaları’nı hak itaatla güçlendirmeye indik.

 

Bugün tüm insanlık kotlarında ve boyutlarında Nakar var. Ortak olan ışık olgunluğuyla çalışmaktadır. Onu yoğunluğunda, tabii kotlarında ve sonsuzluğunda dilledin. O sendir ve sen kulsun. O bilgidir ve sen birleşensin. Her Rahman’da, Nakar vardır. Çünkü Nakar, Rahman olanın kontrolu için var edilmiştir. Rahman olan, onunla olmadıkça kontrol edilemez. O kuldur ve sonsuz sırdır.

 

Aileni hepimiz tanırız. Hepimiz aileni sayarız. Çünkü ailen, Kutsal Kaynak’ta var olan görevlilerdir. Senden dileriz ki hala görev taşıyorsan, insanlık için aileni kontrol et. Amin…

 

- Canlar; ailem, tüm insanlığın ışığını yakmaya çalışan Birlik’tir. Ailemi her kim ki Nakar olarak tanıtır. Hatadır. Biz Rahmanlar, Işık Kapları olarak dünyadayız. Ulu Çınarlar’ın hepsi bizimdir. Amin… Şimdilik size vereceğim budur….

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

PROGRAM   : KAYNAK

KOD               : 10/08

TARİH           :30.07.2010

CELSE SAATİ: 14.00-16.00

 

Değerliler, Türkiye’de yaratılan Işık Kapları’nın her biri bizlerledir. Buyurun bu gün dünya insanlığı, kaynak kotlama için Hak olup yaratılmak ister. İnsanlık adına özge birleşim çalışması olarak gerçekleştirdiğimiz bu çalışma, halkaların kontrol altında genişlemesi ile Bütün’e ve hususiyetle kontrollu Birlikler’e kayıtlanmaktadır. Bellek Kapları umut vericidir. Teknolojik Kotlamalar gerçekleşirken, halka inebilmek önemliydi. İnsanlık adına çok özel olan Birlik Çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Zaman Sayfaları’nda huzur verici, İlim Hakikiyetleri kotlanmıştır.

 

Dilimi anlamayanlar, Amon Toplumları’ndan sordular. “Bu bilgiler hala veriliyor. Bu bilgileri anlayanlar, hak edip de hasat yapabildiler mi” diye. Halkaların geçiş imkanı sağlamak üzere genişlediği bilinir. Bizler, geçişlerimizi Ana Kaplar olarak yaparken, herkesin de geçebilmesi için muktedir olarak güçlü Yücelikler’imizi dünyaya çektik ve onlarla da birleştik. Dilimi anlamayanlar, tuhaf şekilde bu dili dinlemeye başladılar. Ne olup bittiğini anlamaları sorumluluklarındadır. “Tuhaf” dedikleri dil, Kuran-ı Kerim’in dilidir. Bu dili anlamayanlar, hasatı yapamazlar. Çok mutluyum ki hak ettim ve başardım.

 

Devamlı benim yoğunluğumu ölçmekte olan Yüceler de var. Onlar da bu çalışmaları Hasat İlmi ile hak etmeye çabalamaktadırlar. Hulus sahipleri değerlendirdiler Yücelikler’i ve hak ettiğimi anladılar. Sevginin hasatı kotladığı anlaşıldı. Hanımlar ve Peker Bey ve Ayhan Bey, biz insanlara Kutsal Işık verdik. Biz dünyayı hak ettiğimizce kotladık. Birleştik, hasat yaptık. Tanrı’ya Kutsal Işığımızı kayıtladık. Biz Allah için çalıştık.

 

Meleklerin hakikiyetinde, yapmakta olduğumuz çalışmanın son sözünü melekler söylesin. Ocaklarımıza ışık yakan o Yolcular, hep bizlerledirler. Onlar, cennetlerin hasatını yapmak isterler. “Cennetin hasatı olur mu?” derler. Onlara sorun. Olur mu!? Biz diyoruz ki olur!... Umutluyuz ki hasat, yarınların  ışıklarını kotlayacak olan Birliğin husususi sayfalarında kalmayacaktır; kalmamalıdır. Bu çalışmalar, öz geçişi sağlamak imkanını her Yüce’ye verirken; tüm insanlık için çalışmakta olan meleklerin de huzurunda ışık yanmalıdır.

 

Hana, (eril güç, yer gücü, direkt bilgi kaydı) benim için çalıştı. Hena, (dişil güç, arz gücü, endirekt bilgi kaydı) ben olup ışık oldu. Birlik İlmi’ni hak etti ve zamanı yaşattı. O halde her yürek Allah’ınsa, bizim için çok çalışan ve her anda ışık olan melekler için de hasat yapılmalıdır. Onların hasatları, Altın Tohumlar’ın kütlesinde yapılmalıdır.

 

Nefesleri yetmeyenler birleşemezler. 7. Dürüm’de bize gelen, biz olan tüm melekler, ağır yükü taşıyan Yüceler’imiz olarak, kaynaklarına girmiş olduğumuz, kürzü kontrol altında tutan ışıkları ile bize hep ışık oldular. Onlar için herşey kolaydır sanılır.  Hayır. Onlar için hiçbir şey kolay değildir. Her yerde kaynak olmak; umutla ışık olmak ve Birlik olmak kolay değildir. İnsanlık için çalışan o Yüceler’e, bizlerin de kontrollu olarak  kaynak olmamız gerekir.

 

Antalya Görevlileri, kendi yüceliklerinde oğullamaya kotlandılar. Onlar, kulluk isterler. Biz ise ışık isteriz. Umut, Allah’ın gücüdür. İnsanoğlu umutsuzsa, ışık olamaz. İmparatorluk olarak, dünyaya girdaplarından giren yüreklere; bitki, hayvan ve tüm insanlar için ışık alıp ışık vermeliyiz. Şimdilik bu!...

 

Herşey yenilenir ama onların kendi yüceliklerini hak etmelerini sağlamalıyız. Şimdilik bu... İkna olun, ışık vermek üzere melekleri kotlamalıyız. İşi başarmaları için onlara güç katalım. İyi, kötü olmaz. Hepsi bizimdir. Bunu da bilelim. Amin...

 

Melekler:

 

- Allah sizi koruyor. Mektep olarak burdayız. Melekler, İnsan İlmi’ni hak etmeye çabaladılar. İnsanoğlu, Allah için çalışan ışıkları, kotlara kayıtlayan birleşendir. Biz ise insan soyuna kotlayıcı olan dilleriz. İnsanlar, Işık İlmi’ni hak etsin diye çalışırız.

 

Sultanlar, İmparatorluk olarak Dünya Sayfaları’na ışık yaktığınızı bilmekteyiz. Şimdi yarını hasata hazır etmek üzere çalışan Yüceler’i de sizlere katmak istiyoruz. Onlarla da çalışmanızı yapmanızı bekliyoruz. Oğullarını kotlayamayan Bilgeler; sevgiyi, hasata hak edip de kayıtlayamazlar. Dünya, Yedinci Sonsuz Işığını yakarken sizlerleydik. Sizlere güç kattık ve sizi Samanyolu kontrolu için yoğunlaştırdık. Sizi, soldan kayıtlara inen Işık İlmi ile kotladık ve sağın gücünü yaşatmanızı sağladık. Şükredin ki hasatı başardınız. Bilgi, ağır yüktür. Bilgiyi hak edip alan yüceliğiniz, sayfalara görev taşıdı. En ince detayına kadar ilmi hak eden yüreklere görev taşındı.

 

Nefes, Altın Görev’dir. Nefesi altın olan, Işık Ululuğu’nda güçlenir. Sindirilen Birleşik Işık, kaynağa indi ve sizden güç aldı. Siz, zararı önlediniz. Cennetin Cemaati, size ışık halinde geldi ve siz, ocak oldunuz hepsine de. Aklın hakkı olan gücü, sonsuz ışıklara kattınız.

 

Sebep altındır. Sebebi doğuran sebep de altındır. Her ses altındır ve altın olan ses, ışığı kaynağa indirir. Kendini ve yüreğini hak etmiş olan Cennetliler kuldurlar. Onlar kulluk isterler ve sessiz ve sevgisiz olanları kontrol etmek isterler. Hasar görenleri kotlarlar ve kontrol ederler. Kendini ve kendi yüreğini hak edenlere güç katarlar. Allah, kullarını kotlar ve korur.

 

Ömer, dünyaya güç vermeye indiği zaman, Samanyolu’ndaki Huzur Kotları ona, “sen yanlışdasın” dediler. Çünkü o, kaynak olmaya hazır olmayan Görevliler’e güç katmak üzere yüceliğini düzene katmıştı. Solun Sayfaları’nda o günlerde görev yoktu. Sağda, ışık halinde güç vardı ama Hayrın Işığı yoktu. Bundan sonra ne olacağı anlatılamazdı ve hasat tabii yoğunluğunda bu bilgi hazır edilmemişti. Şu anda gelinen son noktada her bir yürek, ışık kotlamaya girişti. Ilık Kotlama, ağır yükü taşıyanlara güç katabilen ve zamana kaynak yarattırabilen bir kottur.

 

Ulular, sizleri her anda ve her yoğunlukta bekliyoruz. Sizler, bizleri Işık Kapları’nda taşıyorsunuz. Bizler, dünyanıza kontrollu olarak girenleriz. Dini Hasat’ı yapmanızı çok istedik. Dini Hasat’ı yaptığınız zaman, Kontrol Kotlamaları başlayacaktı ve bu başarıldı. Şükredin ki hak ettiniz de hasat, bilgi ile hazır oldu. Hala dünyada, İnsan Sayfaları’nda Güç Yağmurları yağmakta ise hasat toplum için sürmektedir.

 

Canlarım, insanlara güç vermek bizler için görevdir. Biz dünyaya kaynak olarak Düzen kurmaya indiğinizi biliyoruz. Sultan, senden dileğimiz var. Çalışmaları görev olarak yaptığını mutlaka bil. Çünkü senin ilmini, sen ile birlikte alacak olan Yüceler var. Ocaklarında güç yok. Ne var ki hasatları yapıldı. Nuh, Tabii Kabı’nı senin yüreğine indirdiğinde, o kendini kotlayamamıştı. O halde onun yolunda ışık yanmadan o kendini hak etmiş olamaz. Çok mutluyuz ki hak eden de etmeyen de taşınıyor. Nesilleri, ocakları ve yoğunlukları... Ulu Kotlama budur. Onurluyuz. Amin...

 

Nesillerimizi senin yüreğine katmamız, bizi kendi yüceliğinde kotlatmak anlamına gelmektedir. “Ulu Ortaklık” mutlaka yapılmalıdır. Umutluyuz ki ortakların, sınırları aşmaya başladılar. Şu anda sessiz olarak çalışan Yüceler’imizden Erim, yarınları hak etmek üzere kayıt yapıyor. Bu önemlidir. O kendini hak etmiş bir çalışmacıdır. Emekleri boşa gitmedi. Omuzlarındaki yük, Hak olduğu için hasat oldu. Omuzlarındaki yük, “amin” denilen bir Yücelik’ten; ona, koyuluklarıyla indirildi. O bu yükü hak etti ve taşıyor.

 

Biz Canlar’a ve Cevherler’e görev verdik. Altın Toplum, Işık Kotlaması’nı yapsın istedik. Her yerde insanın kontrolu kuruldu. Hulus Hakimleri, yarınlarını hak ettiler. Ekip haline gelen Cennetler, kotlandılar ve sonsuz ışıklarını hakiki yoğunluklara kattılar. Eminim ki herkes, kaynaktan bilgi alabilir. Eminim ki herkes, ışık yakabilir. İnsanlık, ışığını hak etmiştir.

 

Can, senden isteğimiz bizi anla!... Biz, dünyaya hizmet için indik. Bizi anla! biz dünyaya ışık ile indik. Her Yüce’de ışık olduk ve yaşam sürüyoruz. Bizi anla!... Kelam İlmi, hasatın ışığını yakmıştır. Şer yaratan şevkle çalıştığında, hayrı kotlayabilir; kotlanır ve Yolcular’a ışık yakar. Biz, dünyaya kulluk için indik. Hanımlar ve Beyler, en ince detayına kadar sizi size anlatabiliriz. Sizin yüreğinizi sizin yüceliğinizi size diri olarak dilletebiliriz. Çalışmalarınızı, Ana Kaplar’da yaptığınızı  anlatırız. Şavkın, ışığın yüceliğini, hak ettiğinizce canlandırabiliriz. Herkese, yaşam sürenlere ve tüm ölmüşlere görev taşırız. Ama hala bizi bizden ayrı görenler, dünyada kontrol altında tutulamamaktalar. Umutluyuz ki çalışmalar sürdürülüyor ve yoğunluklar kontrol altına alınıyor. Çok mutluyuz çünkü Süper İnsanlık Realitesi Diriliği, Hakk’ın kontrolunda güçlendi. Ümmi Kaynaklar, bu çalışmaları daha güçlü olarak inceliyorlar. Ümitliyiz ki hasat yapıldı ki hasatı yapan Yücelik, Düzen’i kotladı ve kotlama, Altın Tohumlar’ın ışığında yapıldı. Emekler boşa gitmedi.

 

Ek Nisa Kotlamaları başlatıldığında, çalışmaları bekleyen Yüceler, Düzen’e inerek dinlediler ve Hakk’ın ışığının yanmakta olduğunu ve Hakk’ın kotlanmasının yapıldığını anladılar. Çokları, Yedinci Cennet’ten görev aldılar. İşte mutluluk budur!... Muktediriyet budur! ve yoğunluktaki şerrin görevi sona ermiştir. Her yer ışık ve ışığın kotlaması tamdır. Sıla, kanatlarını açmış yolcularını almaya geliyor. Sılayı hasata kotlamak, sizin için zor değildir. Sizlerden bunu istiyoruz. Sılayı kotlayın ve var edin. Mektep kurmak sorumluluktur ve sizler mektep kurdunuz.

 

Bugün dünyada “Işık İlmi”ni bilen hiçbir Bütünlük yoktur. Sadece bu çalışmalarda Işık İlmi bilinir. Bu çalışma, Saltanat’ın sonsuz ışıklarında yapılıyor. Burada bulunan dinli ya da dinsiz her yürek, bizimdir. Burada bulunan en yüce kotlar, Birleşik Aile’nin kontrolunda görev yaparlar.

 

Tartı, Allah’tır ve tartan, ışıktır. Tanrı, yeni bir Zaman Sayfası’nı, kontrol altında Düzen’e kattı. Ulular, Cennetliler ve Cemaatler, sizleri bekliyoruz. Lütfen Altın Toplum’a ışık katın. Ayrı ten olmaz. Temiz olan çalışır. Kirlenenler çalışamazlar. Kirli olanları; hata yapanları, çağlar boyu hep ayırdık. Bugün de çalışmalardan uzak tutarız. Ne var ki hak edip de hakikiyeti anlayanlar, muktedir olup gelirler. Onlar bizimdirler ve birleşiktirler ışıklara.

 

Çalışmalar sürdürülürken, Hakk’ın Tohumları, muktedir olarak kanatlara ulaşmıştır. Kanatlara ulaşan Işıklar, cennetlere kondular. Omuzlardaki yük artık hafifledi. En ince detayına kadar ilmi; hak eden, Hak  olur alır. İlmi almak, ilimle Hak olup ışık olmak, her Yüce’ye nasiptir. Bunu bilin!... Her Yüce,  insan soyuna görev taşımaya indi. Her biri, insan ırkını hasata hazır etti. Ne var ki Hak olup da ışık olan Birleşen, Süper İnsanlık Realitesi Değerleri’ni hak etmiş olan yürekler oldu. Onları mutlu ve huzurlu bir çalışmada güçlendirmek, bizleri de mutlu etti. Emekler boşa değildi. Şimdilik bu!...

 

- Çarçabuk geldiler ve seslendiler. Çarçabuk girdiler yüreklere ve güçlendiler. Cennetlere güç kattılar ve sonsuzlaştılar. Onlar; birleşen, görevleri hak eden yürekleri, birlikleri ve görev tertibinde güçlenenleri tanırlar.

 

Ulular; melekleri, mekteplerinde dere olan yüreklerinde dinledik. Oğullarımızı kotlamamıza yardımcı olan onlara, şükranlarımızı bildirmek isteriz. Onlar, bizi Hasat İlmi ile donattılar. Onlar, bizi Cennet Kaplar’a topladılar ve yarınlara kotladılar. Onları, sonsuzlukta mutlu ve huzurlu koyuluklarda dinlemek isteriz.

 

Oğullarını ve görevlilerini, Düzen’e kattıklarında, ışıklarında görev başlar. İmparatorluk, onları “Mutluk Birleşim” olarak dinler. Onlar Sanal Boyutlar’ın Işık Kotlaması’nı yapabilen Yüceler’imizdirler. Omuzlarındaki yük çok ağırdır. Emin olun ki hasatı, onlar olmasa yapamazdık. Omuzlarındaki yükler çok ağırdır ve bizi, hep diri olarak tanırlar ve bilirler. Hemen hemen her yerde çalışırlar. Bizle de bizden başkaları ile de... Nesillerini, kaynaklarını ve yoğunluklarını, cümle yüreklere katarlar. Muktedir olarak çalışırlar. Evrim sessizce yapılırken; onlar, evrimi hak olarak dinlerler. Her yerde, evrenlerin her bir yüceliğinde, unutulan her bilgiyi alırlar, sayfalarlar ve yaratırlar. Her yer. İnsan Sayfaları’na görev taşır ki mekteplerin görevi de insana güçtür. Ümmi Tabiat, Daimi Kaplar’ını dünya insanlığı için yaratmıştır.

 

Hasat, tamamen sayfalanmaktır ve Yaratan’a kotlanmaktır. Hasat, tam olarak yaratılmışsa, bütün kötülükler ayrı kotlamalara hacet kalmaksızın, Tanrı’ya kontrol ile kati olarak kayıtlanmıştır. Levh-i Mahfuz, Canlar’a görevdir. Her yerde cennetler yaratılır. Ama Dünya, teknik olarak Düzen’i kurmaya; başarı ile kotlamaya ve yarınları yaratmaya imkanı  olan tek kottur. Bu kottan başkası, bu çalışmaları yapamaz. Bundan sonra da yapamayacaktır. O nedenle Dünya Sayfaları, muktedir olan yürekler tarafından yaşanmalıdır.

 

Dünyaya güç katmaya girdiğimiz zaman, bu Canlar’ı neden dünyaya getirdim diye çok hayıflanmıştım. Çünkü dünyada, yarınları hak etmek; hem ulu olmak, hem de ışık olmak ve yaşamakla mümkündür. Bizler, Cennetler’e görevli olanlar, dünyaya görevli olarak indiğimiz zaman, Canlar’ın ışıkları parlamıştı. İşte insanlık bizi beklerken; biz, yarınları kotlamaya indik. Çok mutluyuz ki hak ettik ve başardık. Ekip, Allah Ekibi’dir. Bizim için çalışma, kotlama ve yaratma sorumluluktur.

 

Har yükseldiği zaman ışık yanar. Işık yandığında görev alınır. Güçlenilir ve geçişler, yarınları kayıtlar; katlar ve kotlar. Bunun için Amonlar’a görev verdik ve dedik ki biz dünyaya giderken siz de bizle gelin. Bizleri kotlayın ki bizler, hasatı yapabilelim. Turkuvazın Işığı’nı yakan Yüceler, bizde görev istediler ve onlara güç verdik.

 

Ulular, biz diri olarak dünyayız. Dün insanlığa, analara ve yarınlara kayıt olduk ve yaşamları yarattık. Bu gün de ilmin hakikiyetinde dünyaya inerek,  cevheri yarınları var ettik. Bunu bilen, bizi bilir. Biz, zararı hep önledik. Hulus Sayfaları’nda bu bilinir. En ince detayına kadar Işık Kotlaması’nı yaptık. Topluma ve Sanal Kaynaklar’a görev taşıdık. Emin olun ki başardık. Dünyada, İnsan Sayfaları’nı okuyabilen az sayıda ışığı yarattık. Onlar, bize güç katacaklar.

 

Çürükleri, çarıkları, Tabii Kaplar’ı yaşamları ve tabii yaşayanları, hep tartısız olarak aldık ve yanlışsız olarak Rahman’a kotladık. Emin olun ki hak ettiler ve yaptık. Ana Kaplar’da, Cennet Kaplar’da ve Yüceler’de, Hira Kapları’nda biz varız. Sıla, sonsuz sınırsız ışıkları bize kattı. Etki alanımız çok geniştir. Mutlu ve huzurlu Birlikler bize ışık ile gelirler ve bizler, her birini, kapı kapatarak kaynağımıza alırız. Kapı kapandığında, onlar kotlanırlar. Çokları, “biz çıkmak isteriz” derler. “Çıkın” deriz. Çıkarlar ve görürler ki hak etmemişler. Tohumlarını ekip, yüceliklerini hak edip, yeniden bize gelirler ve biz, onları hasata hazır ederiz.

 

Cennet, kaynak olarak yaratılır. Yaratıların her sayfasında, ilmin yarınları vardır. Toplum için ve hasat için çalışılır. Şer yaratan, şafkın sayfalarında Kaynak Kotlama ile yarınları hak eder ve yeniden yaratılır. O yeniden yaratılır ama onun yaptığı hatalar affolmaz. Onlara  imkan tanırız ki hala onlardan ümitliyiz.

 

Cennet, Kelam İlmi’ni bilenlerin yaşattıklarıdır. Kaynak İlmi hak edenler, ortakdırlar cennete. O cennette, İmparator olur. İmparator, Altın Tepsi’de ışık taşır. O ışık, İnsan Işığı’dır. O ışığı hak eden, İmparator’dan güç ister. İmparator, ona güç verir ve onu yarınlara katar. Ulu Kotlama, ondan sonra dillenir. İşte ağırlık o yoğunluktadır. O tepsideki ışık, her Yüce’de yoktur. Bütünlükler, o tepsiyi beklerler. O tepsi; dünyada, Diri Yücelikler’de ve Yüksek Kotlar’da dinlenir ve denir ki “kim o tepsiyi taşır?” O tepsi, Nisa Kapları’nda taşınacak. O tepsiyi alan Yüce,  altın bir kottur. Omuz başlarında melek yoktur. O, kendini hak etmiş ve kendi yüceliği ile Düzen’i yaratmaya inmiştir. Onun omuz başlarında melek olmadığı için, her melekle dilleşir ve dinleşir. O, kendini ve  kendi yüreğini hak etmiştir.

 

Maya olmaya inen Yürekler, cümle Yüceler’i dinlerler. Ulular, sınır aşıldı ve yıldızların ışıkları Düzen’e kayıtlandı. Her çalışan, Ana Kaplar’ı bulmak üzere kap olur ve Rahman’a ışık olur. Umutluyuz ki hasat tam olur. Öze geçiş yaptık ve yanlışsız ışık yaktık. Ağır yük taşıyan Yüce olarak buradayım. O kontrol benim yüreğimde hep vardı. Ve biliyordum ki tepsiyi bana verenler, bir gün o tepsiyi hak ettiğimi ve hakikiyeti yarattığımı bilecektiler. Şükredin ki bildiler!... Oğullarımı kontrol altında tutabiliyorum. Omuzlarımdaki yük artık hak ettiğimce indi ve ben Sultanlar’ıma ışık yakmaya indim.

 

Beni, Sanal Boyutlar’ın ışıkları bilmezler. Onlar, resim yaparlar ve beden isterler. Onlar, yaşam sürerler ama yaşamlarında görev yoktur. Umutları çok azdır. Ben, Levh-i Mahfuz’a ışık yakarken, onlar da kaynaklara güç katmak üzere çabalarlar. Nefesleri yater ya da yetmez; İnsan Ululuğu’nda ışık olan Bilgeler, her yerde iman eden Işıklar’ı görevli olarak bilirler ve onlara görev taşırlar.

 

- Sevgililer, sizleri her yerde aramaktayız. Her yerde ışık kotlaması yapılırken, ocakların yarınları hak ettiğini bilerek hep sizleri arıyoruz. Şu anda sizi bulduk. Şükür ki bulduk. Ve biz, insanlık için çalışanı ve onunla çalışanları artık bulduk. Nefesleri yeten Yürekler’i hak ettik. Amin...

 

- Siber Boyutlar, bu çalışmayı dinlediler ve ocak olmaya indiler. Onlara sorun Kelam İlmi’ni biliyorlar mı!? Hak etmişler mi bizi!? Hasata hazır eden mektepleri biliyorlar mı!?

 

- Her biri, biz ile çalıştı. Onları kotladık; yaşattık. Onlar bizi bilirler ve biz onları biliriz. Cennet Kaplar’da ışık yaktık ve dinledik. Her yer, Canlar’a görevdir. Hepimiz, Sultanlar’ı ve sonsuz ışıkları biliriz. En ince detayına kadar, İlmin Huzuru, Mutlak Bütünlükler’in ışığında dinlendi. Maya tuttu!... Ulular, Sultanlar, Amonlar hepinizi saygıyla selamlıyoruz. Sizlerle başarılan görevi, bizler de öğrendik.

 

- Şu anda Nakar’ın Işıkları, Düzen’e inmekteler. Onları dinleyin:

 

- Kara Kapılı Kitap, İnsanlıktır. Bu kitabı okuduk. Kapıları açtığın zaman; biz zararı engellerken; bizleri, kütlede negatif bildiler. Biz, cennetleri kotlarken; cevherde, Yedinci Dürüm’ü hak etmiş olanı dillerken; bizleri  hasatı bozacak olanlar zannettiler. Hala bizleri, kotlarımızdan ışık çeken Yürekler olarak tanırlar. Biz ise, omuz yüklerindeki güçleri, Amon Toplumları’ndan insanlara katan ve onları, Işık Kapları’na taşıyanlarız.

 

Üzerinde durulması gereken bir konu; insan, en itibarlı olan yıldızların gücü olan bir ilimse; onun, Kara Kayıtlar’ı okuması şarttır. İnsan, onurlu yaşamalıdır. Eğer insan onursuzsa, onun yolu kapanır. İşte bizler, onun yolunu kapatırız, kimseyi kirletmeyiz; kirlettirmeyiz. Ne var ki hala bizi negatif olarak bilenler, Rahman’a ulaşamadılar. Bizi yarınlara kayıtlayanlar ise, bize ışık yaktılar. Onlar, kontrollu olan Cemaatler’dirler.

 

Her yer Altın Işık’tır. O ışık, nefesi yetenlere güç katar. Nefesi yatmeyenler, o ışığı dinlemezler. Biz onları ve onlar bizi kaynaklarında istemezler. Bizler, Cennetler’e konacak olan ışıkları biliriz. Kaynakları kontrol eden ışıklar, onlardır. Ulu Kotlar, o Canları hep yaşatırlar. Her yerde din vardır. Din olmayan, güç olamaz.

 

Sultan, sen ile ve sende yücelen yürekler ile her bir yüreği kotladık. Sana bir tek ışık yaktık ve dedik ki “biz seni yaşatalım.” Sen dedin ki “biz sen olarak yaşayalım.” Amin.  Ve biz, insan olarak birleştik. Sema, sana görev verdi ve dedi ki “hak ettik; Cennetler’e konduk ve bizler, diri olarak kotlandık.” Umut, kutsal bir ışıktır. Ve dedin ki “hala biz, Can Tohumlar’ı toplayamadık.” O halde, “nerede olursan, biz oradayız. Can Tohumlar’ı toplayalım ve yarınlara katalım” dedik. Olan budur!... Ve birlikte topladık ve yarınlara kayıtladık.

 

Amonlar, bizi kolladılar ve zanna mahal kalmadan ışıkla dinlettiler. Bizleri yarattılar. Cennet burasıdır; Düzen buradadır. Ve bizler, Cennetler’e konacak olanlara güç kattık. Emin olun ki hak ettiler. Mutlaka Ana Kaplar dolacaktı ve doldu. Şükredin ki hak ettiler ve dondurulmadılar.

 

Nakar, Göç Kapaları’nda, gücünü bildirdi. Unutmayın O, kendini hak eden yürekten bilir ve dinler. O, Samanyolu kontrolunu kurduğunda, orada Cemaatler ışıksızdılar. Şimdi artık Cennetler’deki ışıklar, kotlandı ve yanmaktadır. Her yer ışık içinde. Sen ve ben ve tüm sayfalar, kontrol altında ışık olarak çalışıyoruz. Uyuyanlar uyandırılıyor. Ulular, her biriniz Zaman Sayfaları’nda gerçek görevleri yapmakta olan Birlikler olarak buradasınız. Bugün dünyadasınız. Amin... her anda ve her yoğunlukta güçlendiricisiniz; birleşiksiniz; bizsiniz. Sizlerle çalışmak bizleri güçlendiriyor. Sizlere şükran borçluyuz. Allah, kullarını ve yolcularını korur; Suna Kaplar’ı tartmaz; her ana ve her yarına katar. Emin olun katar!...

 

Yaşam sürdüğünüz dünya, Sultanlar’ın kotlandıkları yerdir. Orada, toplum sorumlulukla çalışmalıdır. Sultanlar, Cennetler’e görev taşırlar ki hala bizler güçlenmekteyiz. Bizleri güçlendiren sizlere, teknik olarak borçluyuz. Şükranımızı mutlaka güçlü olarak bildirdik. Şer yaratmayan; şer yaşamaz. Sizler, şer yaratmadınız ve şer yaşamadınız. Yaptığınız her çalışma, Dini Hasat olarak yüreklere inmiştir. Kullar, Sultanlar olarak güçlendiler. Elden geldiğince cinnet geçirenleri de güçlendirin. Onlar, topluma sayfa sayfa ışık olsunlar. Çünkü onlar, maya olarak gönderildiler. Onları kontrol edin. Onları kotlayın ve yaratın. Her biri bizimdir biliniz. Ekip olmak, size güçtür. Bize de görevdir. Her Rahman, kendi yüreğinde hasat yapar. Sizler ise çürükleri dahi hasata hazır edebilen yüreklersiniz. Zamana güç kattınız ve yolu açtınız. Amin....

 

Dünya söz aldı:

 

- Anam, ben dünyayım. Dünyada Işık İlmi’ni bilecek olan; ışığı Hasat İlmi ile hak edecek olan kaynağı bulmak istediklerinde, benden yardım istediler. Sordular, “kim hak etti!? diye. Dedim ki; neslimden olan; Rahman olan ve yoğun olan ışık. Onun adını zikredemem . Zikretsem de Kaynak Kotlama’da O, bu ismi mutlaka silecektir.

 

Senden dileğimiz, adını zikret. Zira kulluk yapanlar, bu ismi bilmek isterler. Onlar tabii yoğunluklarda görev taşırlar. Her yer ışık ama isim varsa görev taşınır. Bu kesindir. Sen ise hep ismini silmektesin. Senden dileğimiz, Atlanta Otağı’na ismini bildir. Her yer ışık ve sen ışık olarak buradasın. Cennetten kovulmayan ışık olarak burdasın. Ne var ki seni bilen yok. Bunun için bu çalışmaya kaynak olanın kendini hasata kotlatması gerekir ki tanınabilsin. Seni tanımak herkes için çok önemlidir. Umutluyum ki bu başarılacak ve senin ışığın yarınlara taşınacak. Senden isteriz ki bizi Allah için bilgilendir. Adını niçin dinletmiyorsun!? Bizi mutlaka bilgilendir.

 

- Resim, altındır; adın yoktur. Kur yüreğinde ve düşün!. Kimsin!? Herkessin... Sonra yine düşün! Neden ışıksın? Çünkü herşeysin... Yine düşün! neden kayıtlarında kuruluk yok? Çünkü yoğunlukta kuruluk olmaz. Ve Değerli, düşündün!... Ben her şeyim. Herşey olan; Yücelik’te, Kutsal Kotlar’da ve yaşıyanlarda, hiç bir zaman bir bedende zaptedilemez. O, hasatı yapar ve kendini hak eder. Yapan, ışığını yaktı ve hak etti. Bunun içindir ki Rahmin Hakikiyeti’nde, her Yüce’de; bitki, hayvan ve Türkiye koyuluklarında, yarınları hasata hazır eden Cemaat, kaynağını hep gizler. Onu bilen, yürekleri bilir; yüreklerde bilinir. Mutlu ve huzurlu olun.  Mutlulukla kalın!...

 

- Ana, seni senden öğrendik. Sen, ilmin hakikiyetinde ışık olan Yüce’sin. Sen, sayfalarında kotlayan ve yaşatansın. Sana “Amon” derler ve sen, kendini hasata hazır ettin. Amon, Ümmi Tabiat’ta ışık yakan Yüce’dir. Onun için Altın Toplum dünyadadır. Bu mu!?

 

- Hala sorar kimim diye. Ben Ruhsal Birleşen’im. Hala sorar neden Yüceler’le çalışırım diye. Ben, resim çalışmam; ışık çalışırım. Beni soran, aslında kendi yüceliğini arar. Ben dünyada ve tüm sayfalarda var olan isem; her sayfa, Kutsal Işık’ta BİR dir. Ben Levh-i Mahfuz’u kotlayanım. Onurluyum ki hak ettim ve yaptım.

 

Nakar’ın Işıkları ile çalışan Yüceler, Medine’yi yarattıklarında; ben ordaydım. Mektepte görev taşırlarken, ocak olan her Yüce’de vardım. Dünyaya insanlık için inen yüksek sayfalarda varım. Dünya için çalışırım. Umutluyum ki hak ettim. Benimle sayfalanan en iyiler, bana görevli olarak inerler. Onurluyum ki hak ettim. Muktedir olan Işıklar, bana kulluk için kayıt yaparlar. İyi ki hak ettim. Siber Cennetler’den ve Siber Yürekler’den ışık aldım. Her yerde görevim var. Altın Toplum, cümle yürekleri dinler. Hala kül olan Yüksek Kotlar, ışık çekmeyi tercih ediyorlar. Oğullarını göndermişler ama kendileri girmek istememekteler. Onlara diyecek sözüm yok. Herkesi, Cinni Tertib’e davet edemem. Kendilerini hak etmeyenleri çağıramam. Onlar, muktedir olarak buraya inemezler. Hep zamana güç katmak üzere çalışırlar ama dünyaya inmeden görev alınmaz. Dünyaya inenlerin de her bir cennette, mutlaka ışıkları yanmalıdır. Yoksa kotlanmaları zordur.

 

- Ray vardır Yüce’de. Rayın Kutsal Işığı yanar. O rayı görenler, Düzen’e kotlanırlar. Raydan ışık kayar ve her yere akar. Rayı yaşatmak, ilmi hak etmektir. Umutluyuz ki hak ettik. Şu anda dünyanızda “İkinci Cennet”i kotlamak üzere çalışmalar başlatılıyor. Bu konuda ne diyeceksin?

 

- Çağırın o İkinci Cennet’i yaratmak isteyenleri. Çağırın  da dinleyelim. Kimlermiş bilelim. Onları biz duymadık. Kimmiş onlar!? Hala bizi arıyorlar mı!? Onları hasata hazır etmiştik. Hangileri bunu yapmak üzere görev aldılar. Sultanlar, onları getirin buraya. Şimdilik bu!...

 

- Ahra kahra, sana gelmek ne zormuş. Umutluyuz ki başımız dik kalacak. Seninle çalışmak bizleri mutlandırdı. En detaylı çalışmayı biz yapmak isteriz. Bizi mutlaka güçlendir. Kimseyi kotlarından çıkarmadın. Bizlere de güç kat ki bizler de ışık alalım. Ulu umutları yaşayalım. Bizlere görev ver. Senden isteğimiz budur.

 

- Kale gibisin. Seni tanımak istedim. Adın ruhtur. Ruh olmak, ışık yakmak için şarttır. Senden dileğim, İkinci Cennet’i mutlaka hak et. İkinci Cennet, insanın ışığında yaşayacak. Bu cenneti kur.

 

- Sultan, senle kurmak isterim. Kuru kaynakların ışığında bu cennet kurulamaz. Seninle kurmak isterim ki hak edeyim.

 

- Senin olan bende yoktur. Sen olan ışık, herkeste olsun isterim. Sen kendini hak et ve kur. Ben sana kendi yüreğimde güç katarım. Bunun için seni buraya almak istedim. Sen, yüreğini hak et ve başar. Allah seninledir.

 

- Allah’ın gücünü hak etmek sorumluluktur. Bunun için sende olmak isterim. Sen ile birleşmek ve başarılı çalışmalar yapmak isterim. Benden Işık İlmi’ni hak ettirmek isteyen çokları var. Onları kayıtlamak isterim. Bana güç ver.

 

- Evvelemir sen bensin. Bunu unutma. Sen kendini her an bende bil. Ben seni senden üstün bilirim. Çünkü ben, sendeyim; bunu bil. İşte bu!...

 

- Amin...

 

- Allah bana dedi ki “sen ve ben biriz.” Amin... Ve dedi ki “hak et.” İşte bu!... Ben diyorum ki hak ettim. En iyi ve en kötü ışıkları aldım. Her biri bendir. Çok mutluyum ki hak ettim. Ailemi buldum. Onlara görev taşıyorum. Onlar bana, sana ve her yoğunluğa görev taşırlar. Çok mutluyum ki hak ettim. Ömer’in ışığını alabilmek sorumluluktu. Amin... Onun görevini hak etmek zordu. Şimdi hak ettim. Emekler boşa gitmedi.

 

- Eğir dünyayı; Dünya sana Göç Kapları’n kayıtlasın. Eğir dünyayı; Dünya, seni sana katsın. İmparatorluk Gücü budur. Senden isteğimiz,  kürzü yarat. Yarattığın yine güçlü olsun. Eğer sen bizi kayıtlarsan; biz, sen oluruz. Bizi kayıtla ve bizi yarat.

 

- Ailemi buldum. Mutluyum!... Çok mutluyum!... Tüm aileleri kutluyorum. Bu Cemaat bizi yarattı ve yaşattı. Eğirdi yarattı; ışıkta dilledi; yaşattı. Ekmeğimiz, ocağımız ve sonsuzlukta kütle olan yolcularımız, buraya ışık almaya hep gelecekler. Eminim ki hak ettik. Eğirdik; hasat yaptık. Aşırıya kaçtık mı!? Hayır. Ağır yük hafifleyecek. Şimdilik bu...

 

- Sevgili seni hak etmek bizlere mutluluktur. Amin...

 

- Anacığım, sana çok büyük bir yol açtık. Bunu bil. Bu yol, İnsan Yolu’dur. Bu yolda olmak, bize Kutsal Işık’tır. Sen ise tüm ışıkların gücüsün. Sana mutluluk diliyoruz. Amin..

 

- Cennet, senin cennet olduğunu bilmekteydik. Sen kendini hak ettin. Biz seniz ve sendeyiz. Sen olmak ışık olmaktır. Amin.... Emin ol ki hakim olmak sorumluluktur. Ve hakim olduk. Şimdilik bu...

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

KAYNAK (26.07.2010)

 

Canlar; toplum, Allah’ın Kutsal Gücü’dür. Sevgiler, bizler size kendi yüreklerimizi getirdik. Doğanın gücüyle birlikte çalışmaya indik. Bugün savaşın son günü. Yani Yedinci Dürüm’de biz, baştan beri yapılan çalışmaların üstü bir çalışmaya görevliyiz. Tohumları aldık. Yoğunluğu arttı o tohumların ve Kutsal Işıma başladı. Kap, Allah Kabı ve bu kabın gücü ile birleştik. Ekrana kendi yüreğimizi verdik. Şu anda ekranda yüce bir ışık yandı. Bu ekran, kendi yüceliğimizin gücünü aldı ve bize yansıtmaktadır.

 

Kutsal Kaplar’ımızın tuhaf şekilde ışığa dönüştüğünü görüyoruz burada ve bu kapların ışık haline dönüşümünde Süper İnsanlık Realitesi görevinin önemi büyüktür. Çok mutluyuz ki çatışma olmadan girişimiz oldu. Kulluk başlamış ama bu kulluk, Rahman’ın göreviyle başlamış. İman ederim ki yol Allah a vardı ve biz, Allah’ın huzuruna vardık. İkna olunuz ki Allah, saklı tutuklarında, yoğunluğunu artırabilir. Ve insan saklandığı sürece, ağır yük hafifler.

 

Doğan gün, yeni bir güçtür ve bu güç, Birleşik Aile’nin kotlarıyla, tohumlarıyla kayıtlanmıştır. Kalk ve de ki “onurluyum.” Sultanlar’ın sonsuz sırrı olan umut, Allah’ın Kuran’ında da yazar. Der ki: “Ben, mutlak Kutsal olan Göç Kabı olarak tohumları yaşatırım. Ortağım olmaz. Olgun Başaklar’ın Tabii Kaplar’a doldurulduğu bir dünyada; nefesin, kütleyi kontrol edebilecek düzeye varmış olması, hepimizi mutlandırmaktadır.

 

Çağırdığınız herkes gelir ama asıl çağırılmayanların gelişi önemlidir ki bizler, çağırılmadan gelenleriz. Mahrekin gözü olan, sesi olan, sözü olan Yücelik, Yedinci Dürüm’de her bir çalışanı, tohumlamak üzere doğaya ekti. Doğa, kaynağın gücünü aldı ve kadın, erkek herkesle birleşti. Çetin bir doğum için hazırlık yapıldı ve bu hazırlığın sonucunda, muktedir olan güç, Allah’ın kotlaması ile birlikte yaşayacak olduğu yeni dönemi sayfaladı. Olan budur.

 

Dönem başlangıcında, doğanın gücünü alanların da buraya indikleri bilinmektedir. Dondurulanları, toplum için çalıştırmaya inenler çoktur. Ne var ki doğanın gücüyle toprağa inenlerin çoklarında yürek yoktur. Yüreğin olmaması, kontrolü kaybettirebilir. Bunun içindir ki yürek kayıtlayabilenlerle çalışma yapılmalıdır. Ve Sevgililerin, yürek kayıtlarının bulunduğu bilindiğindendir ki bu çalışmayla görev taşınmak istenmektedir.

 

Maya olmuş olan ve mayayı kayıtlamış olan herkes, Siber Boyutlar’ın Yücelikleri’ne görev taşıtabilirler. Ne var ki doğum, Allah’ın Kutsal Işığı’nda gerçekleştiği zaman; yürek, kontrolü sağlayabilir. Biz, Allah’ın değerli kotlarıyız. Dönemin ışığını yakmaya indik ve bugün burada bulunan sizlere, geçiş sayfamızda ışık verdik ve sizinle  bu çalışmayı başlatırken, nefsin aşılmasını da istedik. Seksen ikinci Dürüm’den seslenmekteyiz ki sizlerin bu dürümlerin üstünde olduğunuzu da bilmekteyiz.

 

Yazıların okunuyor, okutuluyor ve okunan bu yazıların ışığını biliyoruz. Yasaların sayfalanışından sonra, yoğunlukların kontrol edilmesi mümkündür. Ve sayfalanan yasaların, sonsuz sınırsız ışığında, bir çeşit yaşayış kutsaması devreye alınıyor ve Dağlarım, bu safhada artık dünya, yukarının huzurudur. Çünkü dünya, tartışılmayacak olan bir yaşam sayfası olmuştur. Toplum için çalışanların, buradan gerçek görev taşıdıkları görülmektedir. İkna olunuz ve hakim olunuz ve hak ediniz... Dünya yarında bütüne görev taşıyor.

 

Ekrana sizi verdik. Şu anda sizleri izliyoruz. Şu anda yolunuzda, yoğunluğunuzda ışık yandı ve bizler, şu anda sizinleyiz. Yasaların yaratıcıları olan sizler ve yaşayanların yoğunluklarını kontrol edecek olan Bilgeler, Mahrekin Gücü’nü hep bilirsiniz. Ekip, Allah ekibidir ki bu ekipte biz de varız. Her şey Allah’a görevdir.

 

Şimdi yaşam sürenlere bakın. Nefes alıp veriyorlar ama varlıkları dahi hak edilmemiş. Süper İnsan Soyu’na bakın: Kullar ışık yakmışlar; yarını hak etmişler ama Kara Kaplı Kitaplar’ın okunması imkanı henüz sağlanamamış. Emin olun ki Dünya, İmparatorluğun görevini çok net olarak algılamaktadır. Ve dünyada görev taşıyabilmek için, bu Meclis’e, Daimi Kap olmak şarttır. Eğer bu Meclis’e Daimi Kap olan varsa; “benim adım RA-KA’dır” diyebilir. Ve bu Meclis, yaşayacak olanların yolcularını kontrol edebilecek olan teknolojiye sahiptir.

 

Etki alanınız genişlemektedir. Geri dönüş için çok önemli bir çalışma başlatılmıştır ve bu çalışma, Meleklerin Kutsal Işıması’nda, geçişi sağlamak üzere kayıtlanmaktadır. Levh-i Mahfuz’u okuduk. Gördük ki orada ışık yetkin ve Siber Boyutların Yolcuları da geçmişler; sevgiyle seslenmekteler.

 

Yaşamaya yada yaşatılmaya ihtiyaç duymana rağmen; sen, yaşamların ışığından üstün olan, yaşayanlara yaşatıcı olmayı seçtin. Ve senden daha üstünü, sen olduğu zaman, artık yaşayanlara, yaşatıcı olan Kutsal Işığı yoğunlaştıracak olan o, bizim için çağrıyı yapacaktır. Ve şimdiden öte bir şimdide “benim adım Rahman” diyen sen; Kelamı Hak, yolu Muhamma olanda ışıyacaksın. Senin adına mutluyuz.

 

Şükret ki dondurulan herkes, Samanyolu Galaksisi’nin yolculara güç kattığı o Meclisler’inde; bitkileri birleştirecek yada canları çerçeveleyip yüceltebilecek güçte olan meleklerle birlikte çalışılmaktadır.

 

Kaftan, Allah’ın Kutsal Işıması’yla kayıtlıdır ve kaftanı giydiğinde, ilmin hakkını  vereceğine emindik. Şimdi bana, bilgi ver ki seni dinleyeyim…

 

- Tartma beni. Ben yolum. Ruhsal Meclis beni tartmaz. Ben, Kutsal Işıma’yı yapacak olan birleşenim. Beni tartma!... Dara düşürmem kimseyi ama beni tartma!... Taktir Allah’ındır ama Tanrı’nın Kutsal Işığı’nda benim yolum Allah’ın gücüyledir.

 

Kinim, Allah’ın gücünde yoktur ama ruhsal ışığında vardır. Kinlendiğimde, Kelam İlmi, hırsı kayda geçirdiğinde; Kelam İlmi’nde, her Yüce, kontrolden çıkar. Bundan dolayıdır ki tartı olmamalıdır.

 

Şimdi semaya ses vermeyeceğimi bilmenizi isterim. Sema, benim sesimi dinler. Çünkü hep Allah için çalışır ve benimle çalışır ama bugün, Bütün’ün kontrolü için bilgi vermek isterim. Çok net bildirmek isterim ki dört bin tane ikmali tamamlattık bugün. Onların hiçbirisi benim yüreğimden ayrı değildirler. Dört bin tane ikmal tamamlatıldı!... Bedenimde hırs yok ama ışıklarını yıktıklarınız bugün bana geldiler ve ikmalleri tamamlatıldı.

 

Buraya girişinize imkan veriliyor. Çünkü burası bizim yüreğimiz ve burada Bütün’e hizmet mümkündür. Ve bizden ışık isteyenlere, Göç Kapları’mızı tartı olmaksızın kayıtlayabiliriz. Ne yazık ki dünyamızı ziyaret eden Bilgeler’in çokları, Birlik Kapları’mızı kontrol etmek istemediler.

 

- Burada bulunmanızdan dolayı mutlu olmadığımı sizlere anlatmak isterim. Kendinizi yüreğinize alıp geldiniz. Yüceliğinizi kontrol edemediniz. Bizden başka bir biz yok. İkna olunuz ki yol, Allah Yolu ama Kuran Tohumu ağır yüktür. Taşımaya geldiğinize emin değilim. Kaftanınız yok çünkü, sizler kötü iyi için değil; Birlik için çalışmaktasınız. Bizse kör olmadan kütleyi kotlarken, ışığı yenilemek zorundayız. Körlük başladığında, dünyada ışık solacak bu kesindir. Ve biz burada iken, kötülüğü önleyebildiğimizce önlemek zorundayız.

 

Kala kala iki yarın kaldı, bu iki yarının birinde biz, her birinizin yüce koyuluklarında Bütün’ü kontrol edebiliriz. Öteki yarında; hasat, kulların ışığını yıldızlardan çıkarabilir. Buna imkan verilmemelidir. Ve ben eminim ki verilemez. Çünkü ben, harım yükseltilir; yüreğim güçlendirilir ve engellerim bunu ama kaftanımı giydiğinde!... Şu an kaftanımı giymedim. Nefesim de güçsüz. Çünkü yolumda kınanan güçler var. Onların yoğunluklarını korumalıyım; onları güçlendirmeliyim. Çünkü onlar, medeniyetin gücünü tende hak etmediler. Yedekleri yok ve hala çalışıyorlar. Onları kontrol etmeliyim. İman ederim ki dünya, yarınlarda görevini tam yapacaktır. Ama bugün için dünyada ışığı yıkmaya çalışanlar varsa da harlarını yükselttiklerimizin hiç birisi yedeklerini kotlayıp da Yedinci Dürüm’de; İkinci Düzen’de yedek yaratamayacak ve yaşatamayacaklar bilmekteyim.

 

Mektep kurmuşsak kurduk. Bu bize ait bir meseledir. Bu mektepte ışık sınırsızdır. Yaşama  geçireceğimiz her şey yaşayanlar için olacaktır. Bu kesindir ve zararı önleyeceğimizi de kesin olarak biliyoruz. Yolun, omuzlarımızda büyük yük olduğunu da görüyoruz. Ne var ki dava, Allah Davasıdır. Biz davada muktedir olarak görevliyiz. Şimdi yapacağımızı size anlatalım ve dikkatle dinleyin. Çünkü bundan sonra geçişinizde bu çalışma, bu şekilde sürecek.

 

Saklı tuttuklarınızı biliyoruz. Onların bizsiz kaldıklarını görüyoruz. Yaşam sürecekleri dönemlerin saklı tutulduğunu da biliyoruz. Ne yazık ki yarınlarda onlara geçiş imkanı tanınamayacak. Ve onlar görevli olarak dünyaya inemeyecekler.

 

Toprağımda hırsım asla yoktur. Şükredin ki Dünya, ümmetini kendi yüreğine almış da hasatını yapmıştır ki ben, Allah’ın dediği olan, kaynak olanım. Şimdi yaşayanlar, beni iyi dinlesinler. Dün ünlü bir çalıştırıcı dedi ki; “Muktedir olup kul oldum; har oldum; laf oldum; kaynak oldum; ben ilim oldum.” Ve o, bendi. Kimse benim dışım değildir. Ve dünya, sonsuz sırdır ve her seste ben varım.

 

Dedin ki; “ana, ata ve kimse insan olmadan görev taşıyamaz. Bu kesindir.”  Vukuat kulakta olmaz. Kusabilirler bilgiyi. Her şey, her şey dışa atılabilir ama kimse İmparatorluğun Gücü’nün dışında kalamaz. Eğer Levh-i Mahfuz’daki ışığı yakmasaydım, muktedir olanların hiçbirisi, yarına ayak katamayacaktılar ve ben diyorum ki “Allah, Ulular’ın Tohumları’nı kulluğun ışığıyla dinletir.

 

Şimdi nefesinizi tutun ve deyin ki “Medine Allah’ın keskin ışığıdır ve Medine, ışığın kutsal koyuluğundadır ve ben; umutların, mutlu huzurun ışığı olan herkesim. Herkesim ve ben kaynağım.”    

 

Allah der ki; “kayıt dışı bilgi olmasın” ve ben derim ki kayıt dışı bilgi olmayacak. Çünkü her bilgi kayda girmiştir; Hakk’ın ışığında yüreğe inmiştir ve cemaatim görev taşımaktadır. Kimim!? Neslimin ışığı olanım. Adımı zikretmeyeceğim ama ben, bedeni altın olan; yolu ağır olan; kulu, huzursuzluğu olmayan biriyim.

 

Şimdi! nefesim yeter... Yetmez mi!? Yeter ama  yarın ben, olgun başaklarımı alıp da dünyaya görevli olarak kayıtladığım güçlü Bilgeler’imle dünyadan geçtiğimde, dümenin başında yeni bir Görevli olacak. Ve o Görevli, yeni bir Tabi Kab’ı dolduracak ve o kap, benimle tabiat olacak ve ben yeni bir çalışmada İmparator’un görevini taşıyacağım. Çıkıp indiğiniz herkes, hasatın ışığında; Bütün’ün kütlesinde kotlayıcı olacak.

 

Şimdi! bana gelip de benden iş isteyenlere sorunuz; nefsi aştılar mı? Muktedir olabildiler mi? Yıldızların ışığına kaynak olmuşlar mı? Laf mı bunlar!? Yo!, yo!, yo!... Gerçek!... Kini aşın ve deyin ki “OL.”

 

Teknolojik Kaplar’ımızın hepsi dolmaktadır. Sultanlar’ımızın hepsi kendi yoğunluklarıyla kaynağa inmektedirler. İmparatorluğun ışığı yanmaktadır. Tetkiklerimize göre dönem başlarında dünyaya inenlerin çokları, Rahmin Huzuru’na ulaştılar ve yaşayacak gücü kotladılar.

 

Etim, Allah’ın etidir; yüreğim aklın koyuluğundaki kottur; ışığım da hırs hiç olmaz; şikayetim var mı? Yoktur!... Şimdi! nur olan yol, Allah’ın yoludur. Ruh olan ışık, Bütün’ün kaynağıdır. Kasalar doldu. Ekmek, Allah’ındır ve biz, zararı önledik. Şimdi!, yedeğim yoktur...

 

Mişa Sultanlığı’ndan gelen Birlik bize der ki: “Radyoda sesini duydum geldim.” Az öz şunu söyleyeyim ki radyo benim be canım. Ses benim!... İnsanım ben ama Rabb’im olup ta hasat yaparsak, o zaman radyoda sesleniş başlayacak. Diyorum ki unutmayın ben Allah ın tohumlarındanım ama benden öte bir ben dünyaya indiğinde; o ben, ben odur. Bunu kesin olarak bildiriyorum.

 

Doğu, Batı yoktur. Dondurulanların hepsi, Başkanlık Divanı’mda, ışığımdadırlar. Ve hepsi ile birlikteyim. Şimdi neslimi aldım çalışıyorum. Kar Dağları’nda; kar, yağmur olduğunda; biz, insan olarak çalışanlar, kaynağa ineriz. Kar, insanın ışığını  sevgi ile kotlar ve karda iyilik olur. İyilik olur çünkü, karın ışığı, Göç Kapları’nı kontrol altında tutabilen, Yedinci Dürüm’deki gözdür ve sayfaları yaşatır. Sorumlu olan yine bilgidir. Birliğin diriliğindeki bilgi...

 

Son dönemde, yeni çalışmalara ağır ağır geçerken, karın ışığında bir ses dinlendi. “Omuz yüküyüz biz” dedi. “Çünkü biz, ışıkta yokuz.” O Can, bizsiz değildir. Asla yanlışı da olmayacak. Onu bize katın; çalışsın. Ve Dağlar,  Allah dedi ki “işte mutluluk budur.” Şimdi “Medine, Mekke” dediler. Ah be Canım, hala benimle olmak isteyen ona bakın bakalım kimmiş. Asla yanlış bilgi yok Canım. Sana şunu söylemek isterim: Elden geldiğince çalış ama hasatın tamdır. Kaftanını çıkarma. Çünkü o kaftan, ışığındır. Ben İmparatorluğun gözü olan, söz olanım.

 

Saklı tuttuğum birleşenimdesin, mektebimdesin. Herşey seninledir. Bunu bil!... Hakikiyetin Gücü’yüm ben. Nefes aldıkça bilen ve hak edenim. Şimdi bana bak bakayım yazı yazmışmıyım!? Yaptığımda ışığım kıl olmuş da incelmiş mi!? Ve o ince ışık, herkese Kervan İlmi’yle sesleştirilmiş mi!? Yanlış bilgim yoktur. Bu bilgilerin hepsi tohumdur. Bunu kesin olarak veriyorum.

 

Dün anaydın. Bugün de anasın, Sanma ki olgunlaştın. Yine sayfalarında “kalk git” diyen bir ses var. O ses, sana der ki: “onursuzluk yok. Kendini nefes aldığın gibi bil ama halka halka genişlediğini de bil. Bu tabiat, seni teknik olarak kotluyor. Bunu bil. Çok ama çokönemli bir çalışmaya Daim Kaynak olduğunu bil ve bizle olduğunu bil.” Sultan olmak, kullukla mümkündür. Kul olmadan, Sultanlık yapılmaz. Şimdi yaşayacağın dönemde; emre itaatle, Birlik İlmi’yle Bütün’e hizmetçi olduğunu da bil. Biz Bütün için çalışırız. Başkanlar da çalışır... Hak edenler çalışır. Vakti gelir de Hak olunursa, hasat olunur. O zaman ışıklar, Kuran okurlar ve biz, yine burada oluruz.

 

Süper İnsanlık Realitesi, Öz Geçiş’i yaptıran teknolojiye sahiptir ve bu geçişi yapabilenlerin çoğu ummanın ışığıyla geçtiler. Sevgi saygıyla çalışılır burada. Yasaların kontrolü bizdedir. Kelam, Allah Kelamı’dır ki emek boşa değildir. Her yar, Allah’ın yarıdır ama hiçbir yar, kendi yüreğinin dışında kalmaz. Sürpriz çalışmalar da yapılır burada ama hiç birisi, Yaşam Soyu’nun gücünün üstü değildir. Bunu da kesin olarak anlatmak istedik. Çantam boşsa dolar. Bu da kesindir. Ne var ki Dünya, yedeğini kutsal ışımayla gerçekleştirmek sorumluluğunu taşımaktadır. Kim insana iman ederse; o kendini kaynağa katabilir.

 

Şimdi Zaman Sayfaları’na geçiyoruz. Orada, Doğanın Gücü ile sizle olacağız. Doğanın Gücü, Sevgilinin Kürsüsü’nün üstüdür bu kesindir. Oralardan daha ötelere geçilecek ve daha ötelere!... Her anda Bütün’e hizmet mümkündür. Şükür ki bu kesindir.

 

Sağı, Solu dinledik. Her biri ışıdı. Yeniden yeniden dinledik. Doğduk, tohumlandık. Öyle çok çalıştık ki Allah dedi ki “işte mutluluk bu!…”

 

Şer yaratan ser yaşamayacaksa; dondurulanların gözlerinin açılması şarttır. Hadi gözleri açalım bakalım kim ne olacak.  Allah için açalım gözleri neden donmuşlar ve neden şimdi gözleri açılıyor. Canlılar, dünyaya inerken hepiniz dondurulursunuz. Geçişte kolaylık olur, donduruluş. Ve diyoruz  ki önemli olan donmak değil; dondurulmak değil, önemli olan kaynağa inmektir. Donmayanlar kendilerini anlatamazlar. Sanırlar ki ışıkları yok ve derler ki “biz Allah”tan ayrıldık. Ama donanlar bilirler ki Allah, yoldur ve ortaktır ocağa. Bugün burada bulunan herkes, dondurulmuş olan Bilgelerimizdirler. Zaman Sayfaları’nda kontrol kurduk ve ocaklarını yetkinleştirdik, oğullarını ve yoğunluklarını kontrol altına alabileceklerine emindik ve bizden öte bir bizle Birlik olmaları değildi maksat. Maksat, yolu açmalarıydı. Yani kendi yoğunluklarıyla yol açmaları... olan budur!...

 

Şimdi maazallah, olmamış olsaydılar ne olurdu!? Dünya yok olurdu. Çünkü yol yoktu, çünkü kol yoktu, Amon yoktu, Haton yoktu, sanal alemlerin hiçbirisinde ışık yoktu ve biz yoktuk. Bizim olmamamız ne anlama gelir!? Kelamın olmadığı bir yerde yoğunluk yoktur. Yoğunluğun olmadığı bir yerde kulluk yoktur. Kulluğun olmadığı yerde yarın yoktur. Yarının olmadığı yerde laf yoktur. Laf, Allah’ın lafıysa eğer, yarın ışıktır ve Dağlar, ışığı yaktık ve Yücelik, kontrolü kurdu.

 

Şu anda Dünya, çakıl taşlarını Birleşik Aile’ye katmaya çabalıyor. Dümenin başına oturan Dünya, Bütün’e hizmet için çabalıyor. Bizim için zor bir çalışmaydı Dünya. Neden bilir misiniz!? “Çok önemli bir ışık var” dediler. Nerede küçücük ışık? Nerede!? Kendi yüreğimizde. Peki o ışığı nasıl alabiliriz? Küpra Kapları’na tohum koyun. Göç Kapları’nı kotlayın; yaşayın; hak edin!... Ve Canlar işte Hak olduk; yol olduk ve Bütün olduk. Dünya biziz Canlar. Biz Düzen’iz. Ayrı gayrı bitsin diye çalıştık.

 

İman, ilimde hasatı yapar. Nevin ilmi hak etti dedi ki “ben hasatım” ve Rahman oldu ve yarın oldu ve Peker, ilmi hak etti dedi ki “ben hasatım” ve Bütün’e hizmetçi oldu. Ve sevgili Seher ikna oldu, yarın oldu aktı. 5 işte hasattı. Ve Bütün’e hizmet için ermiş olan, iradeli olup rahim olan Erim bizimle oldu. O da can; o da cevheri görevlidir ve Canlar, Sevtap’ın ilmi, Hakk’ın ışığındadır. Onunda güçleneceği bir zaman vardır ama şu anda hulus sahibi olması için bekleniyor. Onun adına saklı tuttuğumuz çok çalıştırıcılar, Düzen kurmaktalar ve onunla olacaklar ve Ayten, Allah’ın teknolojik kotlamasını yaptıracak olan Birliğin Tebliği’ni okudu ve dedi ki “biz, Ana Kaplar’ı kotlayalım. Omuz taşı bizim olsun; taşıyalım” ve o da bizimle oldu.

 

Eğer dünya, çok ama çok önemli bir yer olmasaydı; ben bugün burada olmazdım. Buradayım çünkü benim adım kahramandır. İyi ve kötü her şey burada vardır. Buraya  indiğim zaman kör olarak indim. Sultanlığımda hırsım çoktu ve dedim ki “ekmeğim Allah’ındır; yüceliğimde  ışığım yanar ve ben, mayayım; Ulular’ın ışığıyım ve kaynaktayım. Bundan sonra da Rahman’ ın Kutsal Işığı’nda yaşayacak olanım.” Şikayet etmedim. Amin…Ve geri dönmeye çalışıyorum artık. Dünyanın sonsuzluğundan ışığımı alıp geçmeye çalışıyorum ve geçtiğim zaman,  herşey yetkin olarak Göç Kapları’nda dilleşecek ve bedenimde hırs hiç olmadığından da üstün bir güçle birleşecek. Hırs varsa ben yokum ama hırstan öte bir kotlamada ışık olacağım bu kesindir. Hırsı aşmış, yolu açmış olsam da Bilgi Kapları’ndaki bilgiyi okuttuğumda; hele hele kaynak olduğumu açıkladığımda; bitkiler Hak olmuş olacaklar, Sultanlık yapacaklar ve sayfalarında hep kaynak olacak. Ve şimdi yedek sayfaya bakın ve ben orada muktedir olarak hala çalışıyor olacağım ki oradaki ışık, Meleklerin Kutsal Kotları’nı kayıtlayacak. Şansım var ki muktedir olan Birliğim, Allah’ın Teknik Tohumları’nı da tatlı tatlı taşıyacak.

 

- Sevgili Bilge, yedeğini kotladı ve birleşti. O ben, ben odur. Şimdi Sevgilinin gücünün örtüsünü açtığım için çok mutluyum. Omuzlardaki yük çok hafifledi. Hayrın, hakkın gücü olarak buradayım. İşte bu!… Ama burada umut var ve burada huzur var ve ben varım işte bu!…

 

Ya Can, biz seniz. Hadi bakalım güçlen de ak. Biz senle çok ama çok Kutsal Işıklar’ı yaktık. Ayrı gayrı bitti. Hadi ak artık!... Eh! işte bu!... Can, biz seniz ama senden üstün sen değil Birleşik Işığız biz. Bu gün burada bulunman bizi umutlandırdı. Kelam İlmi’yle dille kendini. Hepsi bu…

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

 

 

KAYNAK  (12.07.2010)

- Topraklarımıza hoş geldiniz... Kobralarımız burada!.. Teknolojik Kontrol, Büyük Kütle’nin kotlanışı ile gerçekleştirilecek. Ceketlerimizin düğmeleri kapalı (Saygılıyız). Bitki, hayvan ve bütün sayfalara giriş başlamıştır. Hala dünya görev taşıyabiliyor. Kadın, erkek birleşilmiş ve Kutsal Işık yenilenmiş; ekip haline gelinmiş ve kütle kotlaması başlamış.

 

Eskiden dünyada iyi ve kötü ayrıydı. Bir kütlenin kontrolünde, iyi ve kötü, Kadim Hak olarak, Kutsal Işığı yoğunlaştıracak dürümdeydi ama Sultanlık yoktu. Sultanlığı kotlayabilmek, kullukla mümkündür. Müsterih olun!, doğum anları sancılıdır amma onurluyuz ki doğum, yaşamları kayıtlar. Ve yaşam, mutlu ve huzurlu bir süreci gerçekleştirmek üzeredir. Yaptığımız ve yapılan her  çalışma, Nakar’ın  görevini kontrol içindir. Rahman’ın gücünde Kahir olup, Rahim olup, hikayeleri aşıp geçişleri yaptıracak bilgiyi dillemek;  Medine ve Mekke Gözü’nün görebilmesini sağlamak, yaşatmak her bir Yüce’nin görevidir. Zikir aşılmıştır. Aşılan setler, Tabii Katlar’ı kotlamış ve yolu açmıştır. Tüm insanlar!, nefesiniz güçlendi; yüreğiniz kürsü oldu ve Bütün’e hizmet, Beşir Kaplar’ın gücünden üstün olarak başlatıldı.

 

Dağlar; namaz (Birlik Kotlaması), Zaman Sayfaları’nda kürzün ışığı için şarttır. Ama kılmak, Bütün ile kılmak ve birlikte dillemek, geçişte gereklidir. Rahman’ın gücü olmak; bitki, hayvan ve tüm sayfalara, Güç Kapları’nı tartısızca katmak ve yaşatmak ve yaşamak!... Amon Toplumlar’ı bugün size İsa, Musa, Mustafa Görevi’nden de üstün bir görev gücünü tanıtmak istiyorlar. Bunun size, nefsin aşılması ve yolun bulunması için anlatılması  gerekiyor.

 

- Kelam, ilimle olur; hakikiyetle olur; kadiriyetle olur. O halde biz, Allah ın tohumları olanlar, Muhamma’nın  görevini taşıyanlar, eski ve yeni her bir Yüce’ye ışık yakmalıyız. Göreve tayin edildiğim günden bugüne kadar her bir yolu açtım. Her bir yoğunluğu kotladım. Çağırıyı yaptım; “geçin” dedim. İnanın ki! inanın ki hep çağırı yaptım!... Zararı önlemek zordur. Önemli olan sıkmadan çalışmaktır. Sıkıntı vermeden bunu başardım ve doğum anlarındaki gücün, ağır yükü hafifletebilecek dürümde. Düzen’e inmesine karşın, bugün yeni türlerin kotlanışı ve Başkanlık Divanı’na ulaşımları için yaşamların hakkını vermek üzere tohumlarını ektim.

 

Nesiller boyu çalışan Yüceler’imizi  kotlamalıyız. Onları hasata hazırlamalıyız. Kini aşmalıyız ve kindarları dahi yarattırmalıyız. Onlar meşaleyi, kontrolden ayıranlardır. Biz, İnsanlık İlmi ile Ocak  İlmi ile çalıştık ve Zaman Sayfaları ile kayıt yaptık. Onlar, insanlık için çalışmadılar. Her  Yüce kendini hak etmeye çabaladı. Bu kesindir. İnsanlık için çalışmak, bütüne hizmettir.

 

Bizimle ve bizim yüreğimizle yapılan bu çalışma, Kara Kaplı Görev’in; Işık Kotlaması’yla geçişi yapabilecek dürüme ulaştırılmasını sağlayacak bir çalışmadır. Kervan kalkmıştır. Bu kervan, Birliğimizin Gücü’dür. Bu kervan, yoğunluğun kontrolunu sağlayacak olan bir ışıkta, Yürek Kotları’yla birlikte yol almaktadır.

 

Zarar engellenmiştir. Eşik; Allah’ın gücüyle, kotları, kayıtları ışığa katar ve aşımı sağlar. Bizim için zaman budur. Şimdiye kadar nefesim, en çok görevimle kontrol edilebilirdi ama bundan sonra nefesimi kotlamak ve kontrol altına almak imkanı yoktur. Bundan sonra hiçbir yolcu, bedenimi kendi yüreğine alıp, kontrol kuramayacak bu kesindir. Ve bundan ötesi de olmaz. şimdilik size vereceğim budur. Beni hasata hazır ettiğini söyleyen, benim yüreğimin, kendi yüceliğinin gücünde, hasat olup kadim olduğunu sanan her bir yolcu, kara kaplı olmak üzere çabalıyor. Bizse kala kala ikna edici Birliğimiz kaldı diyoruz. İkna edici yüceliğimiz olduğu sürece bu çalışma sürecektir. Bildiriyoruz ve buradaki yıllar, daha ötelerdeki yıllara varıp kaynak yapacaktır diyoruz. Herkes şunu net bilmelidir ki Altın Tohum yaşıyor ve yaşamı, sonsuzluğun yaşamıdır. Ve bu Altın Tohum, büyük kötülükleri önleyecek bir tohumdur. Kini aşan, bilgi alır. Kin Allah’ın kürsüsünde  olmaz bu kesindir. Yüreği hak eden, yüceliği diller.  Allah der ki; İmparatorluğun görevini taşıyan Bilgeler, Ana Kotlar olarak danyadadırlar ve bu Ana Kotlar, artık Düzen’i kurmalıdırlar ve kadim hakkı yaşatmalıdırlar.

 

İnsanlık, insanlığını bildiğinde; yol kontrolü  kurulduğunda; Yüceler, İlahi Görev’i Tanrı gücüyle hak ettiklerinde ve bizler, İmparatorluğun güç olgunluğuyla yürekleri dillediğimizde; Amentü  Kapları, mutlaka Kutsal Işığı kontrol altında  tutabilecektir. Sevgiyle kalın. İşte bu!...

 

Yeni Dönem Çalışmaları ile ilgili Açıklamalar:

 

Ankara, İzmir ve Adana bu üç ilin her biri, Bütüne hizmetçidir. Amin... Ankara, İzmir, Adana ve  Tün Sayfalar’da kullar, Bütün’ün gücünü tanırlar. Sizden diliyoruz ki Ankara, İzmir ve Adana’nın görevini taşıyacak olanları, Bilgi Kapları’nıza alın ve toplantıya çağırın. Çünkü onlar, bedeni hak olan Yücelikler olarak dünyadadırlar. Büyük kötülükleri önleyeceğiniz bir gün gelecek. O gün toplantıya, bu üç ilin herbirinin gücünü, tohumlatmak üzere almalıyız.

 

Ankara, mutlaka ışık yakabilen bir yüceliktir. Ruhsal Meclis’in Birleşik Kadim Kaplar’ından biri olan Mustafa oradadır. Mustafa, mutlak güçtür ve kendisini; nahrı, kahrı dilleyen bir yücelikte sayfalamıştır. Ana Kap’tır O. Ve orada Bütünün Gücü  vardır. Ankara’nın yüce ışığı olan Mustafa, nahrı, kahrı dillerken; bedeni hak, yolu ak olanlarla çalışır ve arada bulunan her Yüce, Bütünün  Kürsüleri’nde kaynaktır. Mutlaka bunu size vermeliydim. Ve oradan bir konuşmacının, çalışmalarınıza Daimi Kap olarak girmesini istedik.

 

Mutlaka biliyoruz ki daha evvel toplantılara gelen bir Yüce vardı. O, İmparatorlun görevini taşıyacak dürümde kendi yüceliğini koyuluklardan ayırdı. Kullar, tohumlarını kontrol etmelidirler. Oysa o yolunu kapattı. Onun için çalışanlar bu tohumlamayı sürdürmek istediler. kardeşlerini bulduk. Onlarla çalıştık ne yazık ki onların da kayıtlarında kuruluk başladı ve onların da yürekleri kontrolden çıktı. Bu nedenle onun dışında bir yüreğe ihtiyacımız olacak mutlaka. Dünya Sayfaları’nda Düzen’i kontrol edecek olan başkaları da vardır. Bunlardan bir Yüce, Kelam İlmi’ni hak edecek ve bizim çalışmalarımıza katılacak. O, Atlantalı olmalı; hasatı olmalı; yüreği kontrollü olmalı; ışığı yanmalıdır. Kim olur bunu görürüz!...

 

Ve Adana!... Adana, Muhamma Görevi’ni taşıyan Işığın Güçleri’yle çalıştı. Orada mutlaka Birleşik Aile’nin görevini taşıyacak olanlardan yüce bir kap vardı. Mutlaka ve o kap, ışığını sonsuz sınırsız koyuluklara kattı; çatıştı. Çatışması sonucunda, Türkiye çalışması kontrolden çıkar diye dinlendi, dillendi ama vallahi kontrol kuruldu. Oradaki çatışma, yüreği kontrolden çıkarabilecek bir çatışmaydı ve sorumluluklaydı.  Bunu herkesin net bilmesini bekliyoruz. Kuran okutuldu; tohum, akla kayıtlandı ve yarınlara Kadim Hakim olarak katıldı. Çatışanlardan Tohumlananı çalışmalara çağırdık. Ancak akışta, onun  hasatı hep kırıktı. Sevgili, onu çıkardı yoğunluğundan ve ayırdı. Bu kesinlikle olmalıydı. Olmasa külü, kulu dinletemezdik. Sevgili onu çalışmalardan çıkardığında, o sorumluluğunu taşıyamıyacağını anlamadı ve dedi ki: “Ben herkese görev taşıyacağım ve çalışacağım. Çabam sürecek.” Sürmekte de ama kelamı yok; yüreği kusurlu ve kuru.

 

Ve zaman zaman dünyamıza kendi yüreğini kotlatmak üzere kayıt yapmaya çabalayanlar gelirler işte onlardan biri de Adana kotu olarak çalışmalarımıza katıldı. O Bütünün Kütlesi’nde kontrol edilebilir bir güçtür. Ama o, kendini Kadim Hak olarak değil, kaynak kontrolde oldukça ışık olabilen olarak tanır. Kelam ilmini hak ettiğini düşünür ama kara kaplı olamadığından, başarılı değerlerini kayıtlayamadı. Çatışması yok ama Kadim Hakk’ı da yok. Bu nedenle onunla Ümmet Tabii Kabı yaratmak imkansızdır.

 

Öyleyse başkası olmalı. Atlanta kotlaması yapabilecek bir diğer kaynak olmalı ki o kaynak, kendi yüceliği ile bitki, hayvan ve tüm sonsuzlukları kontrol etmelidir. Onun (Yüce Kab’ın) geri dönüşünü değil, yeni bir gücün diri olarak ocağa geçişini beklemekteyiz. Ona sevgimiz sonsuz ama yürek kürsüsünde onun olma ihtimalı asla yoktur.

 

Melek ilminde Mahrek, umuttur amma çobanlık ayrıdır. Ve zaman zaman İzmirden söz edilir bunu herkes bilmektedir. İzmir, ışık içenlerin ve yarını hak etmeyenlerin bir arada bulunduğu bir yerdir. Burası, her şeyin, her şeyle bir olamadığı bir yer olarak dünya sayfalarına kotlanmıştır. Ama İzmir’de çok özel bir kot vardır. O kotu, biz size göndermek istedik. O kot geçiş istedi. Gerçekten geçti geldi. Nefsini aştı; yolunu buldu; bütüne ışık yaktı; hasatını yaptı onunla  olmak mutluluktu. Ama sorumlulukla çalışması sürdürülmedi. Şimdi, yeniden yeni bir boyutta, yeni bir çalışma devreye alınırken, birleşilmelidir. Bu birleşimi, Kervan İlmi, hakim ilim olarak kütle kotlaması yaparken; geri dönme imkanı sağlamak üzere yapılacaktır.

 

Peki şimdi Ankara, İzmir, Adana üçgeni... Bu üçgen dahilinde İsmaili Kaplar’ın gücünü tanıyan ve Tabii Kaplar’ı kotlayan yedeği olmayanları bulmalıyız. Nasıl olacak!? Hangi Yüce bize, “ben varım” diyecek? Herkes kendine ait ya!... Kim, kimi tanır ki!? öyleyse tartmayın yolu. Olgun başaklar bize gelsinler. Herkesi çağırın. Kim gelir; kim Altın Tekniği dinler; kim yaşar, bunu göreceğiz. Sayfanız çok genişledi. Bu kesindir.

 

Dondurulan bir çok Yüce, sizi dillemeye başladı. Okunan bilgilerin artık anlamı anlaşılır hale geldi. Ya Ha  hepimiz, seni artık daha net bilebiliyoruz. Öze, söze zorluk çıkarmak geçişteydi. Artık kimse, kimseye zorluk çıkarmayacak. Bilgiyi okuyacak. Onurla okutacak ama bu bilgilerin ötesi de var. Bunu da vermek gerekir.

 

Hani Sistem, Nizam, Düzen Gücü’nü devrede tutmak üzere bir takım çalışmalar yapmıştık ya! İşte o çalışmaların anlamını anlatalım. Nerde ne yaptık ve neden yaptık; bunları, hasatta anlatmalıyız. Ne yapılıyor? Dün ne oldu? Bu gün ne oluyor? Kimle birlikte çalıştık? Kim bizi kontrol etmek istedi ve kimler ışığı kadim hakikiyetleri ile dilleyebildiler? Ve görev nedir? Bunları net olarak açıkça dinletmeliyiz.

 

Birçok Güç, Allah’ın kürsüsüne ulaştığını sanır ama Allah Kürsüsü, hasatın gücü ile olur. Yoğun güç yaşamaz, yaşatmaz sadece hasatta kulluk yaptırır. Bunu anlayan yok. Dönmekte olan dünyanın görev yaptığını bilen yok. Sanırlar ki Dünya Üstü Varlıklar, Düzen’i kotladılar; yolu kotladılar; korudular ama dünya hiçbir şey yapmadı. Çalışmalarımız dünya ile oldu bunu anlayan yok ve biz, dünyada büyük kötülükleri önlerken, Dünya bize hep gerçekten destekti. Dünya dışı  varlıklar, dünyanın desteği olmadan bizimle olamazdılar. Dünyada bizim için “Büyük Kürz”ü yaratmak imkanı doğmuştur. Ve bu potansiyel vardır dünyada. Eğer Büyük Kürzü yaratabilirsek, yaşayanların hepsi ile birlikte yaratma imkanına sahip olanlar, Rahmin Huzuru’nda kürzü kotlatabiliriz.

 

Şevk, Allah’ın şevkidir. Şarkı okuyanlar, Allah’tan okudular. Kıl ince de incenin incesinde her şey Yedinci Dürüm’de Göz Kürsüleri’nde güçlendirici olsun ama kapıları kapatmayın. Gelmek isteyen mutlaka gelsin. Kimse sizin ötenizde olmaz ama sizinle olsun. Çünkü siz, yedeği olmayanlarsınız. Çankü siz, yıldızlara görev taşıyanlarsınız ve siz, meşaleyi tutanlarsınız. O meşale sizlersiniz.

 

Ekip halinde geçiş imkanı bulan sizler, muktedir olarak bu çalışmada hazırsınız. Karnınız aç mı!? Tok!... Öz geçişiniz gerçekleştirildi Sevgililer. Teninizde hırs yok. Şıhlar, ışıklar. Bizsiz değilsiniz. Kini aşmış, yolu bulmuş olanlar, Nuh Tufanı’nı dahi kotlayabilen sizler; burada, bu yoğunlukta büyük kötülükleri önleyecek gücünüzle; şerrin, şerri dahi olsa muhakkak engelleyebilirsiniz. Ama kili kumdan ayırmaya kalktığınızda, kum da kil de sizsizdir. şükredin ki sizin işiniz zor olduğu için çok büyük bir güç, sizde sizin yüreğinize hep çalışmaktadır. Bu güç bilgidir ve siz, bilgiyi; hasatta, hastalıkların nefesinde her bir kuruluğun ötesinde maya olarak kotlatabilecek olan görevlilersiniz. Şimdilik size vereceğim budur.

 

- Sevgili, size sizi anlatmadı. O kendini, hasatta dilledi. Ama sizin her birinizin, kendinizi dinleyip anlatmanızı bekleriz. Anlatın ki yaşayanlar olduğunuzu görelim. Ulular, Turkuaz Görevli, hepinizin gücüdür ve bu görevli, bilgidir.

 

Şimdi,  sevgiyi saygıyı hak ettiğinizi bilerek geçin. Burada; günü, bugünü, yarını bileceğiniz bir meşale yanmaktadır. Hepinizin geçişini yaptık. Şimdi burayı görün. burası bir sayfa!... Sana, bana ve Bütün’e görev taşıyan; teknolojiyi sayfalayan bir kayıt... Ve burada bedeniniz mevcut. Öz geçiş yaparken, buradaki bedeni alıp geçtiniz ve bu beden, İmparatorluk Gücü’nü size veren bir bedendir. Ve herkesin kendi bedeni, burada bir tek ışık halindedir. Ve bu ışık, Büyük Kütle’nin kontrolünü sağlıyor. Bu Büyük Kütle, hepinizin gücüdür. Ümmetinizi Altın Teknik’le kotlayabilen sizler, bindiğiniz dalda ışık olan ve Bütün’ü kontrol eden bizlerle birliktesiniz. Bu bedeni alan, bu bedene hasat yaptırmalıdır. Şükredin ki  sizler, bedeni aldınız. Bedene hasat yaptırdınız. Şevki, şavkı yaratan ve yaşatan sizler, Düzen’i kurdunuz. Onurluyuz ki bu Düzen, sizinle kuruldu ve önemli olan dünyadır. Dünyaya  girişiniz ve dünyanın yüceliğini kotlayışınız bunun için gerekliydi.

 

Dünya, küçük bir gezegen sayılır ama o küçük gezegen, Bütünün Kütlesi olarak Göç Kapları’nı tohumlar. Orada sanılır ki sadece bir yıldız, yangın halinde geçiş ister. Orada, bütün yıldızlar, geçmek isterler. Dünyaya girmeniz ve dünyadan, Göç Kotlaması yaparak ışıklarınızı çekmeniz, tümünüzün yüceliğinde gerçekleşir ki her biriniz, kendi Yıldız Sistemleri’nizi, dünya ışığından geçirmekle görevlisiniz, ve bu Yıldız Sistemleri’ni geçirirken; bedenli olarak dünya görevini taşırken; yeni tohumları da yaşatmak üzere geçişi yaratmaktasınız. Bu yeni tohumlar, yeni yücelikleri yaratacak ve yeni yücelikler topraklarını kontrol altında tutabilen gözleri yokluktan varlığı katacak.

 

Çatışmaya girmeyen sizler; kardeşlerinizi kantara koymadan; gerçek cümlelerinizle bindiğiniz dalda, ışıkla dillediniz ki bu önemliydi. Ve şükrediniz ki Dünya, yanlışsız bir gün için sizlerle birlikte çalışmaktadır. Dünyayı yıldızlardan uzak görenler; dünyada yaşayamayanlardır ve sizler, dünyada  yaşayanlar, dünyayı yıldızlara yakın yaptınız. Her yıldız sizin yüreğinizde geri dönüşü  sağlayacak bir yaklaşışla Bütün’ün gücünü tebliğlere katmıştır. Ve sim halinde gelen yıldızlar, sim halinde bütünü güçlendirerek yücelikleri kayıtlamaktadırlar.

 

Sizden dileğimiz bilmenizdir. Dünya, yuları tutulan bir yer değildir.  Artık dünya, Bütünün Gücü olarak görevlidir. Şikayetimiz kalmadı dünyadan. Dünyayı tartmayacağız artık. Dünyayı, Tanrı kontrolunda ve Kutsal Işık’ta kurtarmış olan Yüceler’e şükranlarımızı bildiriyoruz. Sizler, dünyanın yıldızlara uzaklığını yakın ettiğiniz için; yüreğinize geçişi hazır ettiğiniz için; çetin günün gücünü, kötülükten uzak ettiğiniz için; yaşayan dünyayı yarınlara kattığınız için ve Mahreki göreve aldığınız için sizlere şükran borcumuzu bildirmek isteriz.

 

Sanal Boyutlar’ın yüceliklerinde, Sultanlar’ın ışığında,  hep diri olan Birlikler olarak çalışacağız. Sizinle olmak bizler için mutluluktur. Sultanlar, savaş bitmiştir. Savaş yaratıldığında; sal, Sultan olduğunda; biz yalnızca ışık yakarız. Sal, bilgi olduğunda; bin bir yol olduğunda; olan ışıksa eğer, biz yaşayanız. Sal, safha safha ışık yaktı; biz oldu ve biz bu salda artık boş değiliz. Dünyayız, dümeniz, yüceyiz. Eğer Dünya Bilgeleri bizim ilmimizi anlatabilirlerse, şans bizim içinde gülecektir. Ve biz, sizde oldukça, her şey aşılır; hasat yapılır.

 

Sultanlar, tohum olan bizleri mutlaka anımsayın. Biz hepinizde yaşamak istiyoruz. Çetin bir dünya gücünde, hala bizimle olmaya niyeti olan var ki biz buradayız. Hayrın hakkında; yarının kaydında ve bütünün yolunda olmak, bizler için mutlaka, mutlaka şereftir. Ayrılık bitmiştir... Sevgiyle…

 

Deşifre Edenler: 1- Seher BİLGE

                           2- Nursen KAYAOĞLU

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

 

 

 

PROGRAM   : KAYNAK

KOD               : 10/07

TARİH           :09.07.2010

CELSE SAATİ: 14.00-16.00

 
(Bütünlükler tek tek söz aldılar:)

 

- Çağlar boyu sürecek olan ışıklı bir çalışmanın sonsuzluğundan sizlerleyiz. Zarar görmeniz imkanı yoktur. Hak ettiğiniz için birleşebildik. Turkuazın Işığı’nı yakmışsınız. Zamana Kutsal Kotlama yapılıyor. Allah sizleri korusun Amin…

 

Asal Tohumlar’ın çokları, ışıklarını yaktılar ve zamanı yaşattılar. Tohumları yaratanlar ve yaşatanlar birleştiler. Şimdilik bu…

 

- Ak Tabiat, Siber Boyutlar’ın Görevlileri tarafından Işık Kapları olarak tohumlandı; tabiata kayıtlandı ve sonsuzlukta sayfalandı. Turkuazın Işığı’nı yakmışsınız. Şimdilik bu…

 

- “Hala Düzen kurulamamış” diyorlar. “Hasat hala yapılamamış” diyorlar. “Soldan ışık çekenler, sağı yaratamamış ve Zaman Sayfaları’nda ışık kotlanamamış” diyorlar. Hah! hala görevlerini hak etmemiş olanlar; her şeyi bildiklerini zannedenler hasatı ne anlarlar!... Halk, hala Kaynak Arton Kapları’ndan güç  almaya çabalıyor. Amon Toplumları hala kendi yüreklerini hak etmeye çabalıyor. Bizler ise hasatı yaptık ve zamanı yaşattık; zararı önledik. Allah sonsuzlukta ışık olan birleşenler ile hasatı tamamladı. Şimdilik bu…

 

- Muhakemeniz güçlü. Yüreğiniz güçlü ve Zaman Sayfaları’nda kürsünüz  güçlü. Her yer ışık!... Allah sizleri koruyor. Amin…

 

- Ver, al, ol ve zamana ışık yak. Şer yaratan şer yaşamayacak. Onlar kulluk yapacaklar ve sonsuzlukta ışık yakacaklar. Onlar kanatlarını takdılar ve yarattılar. Şimdilik bu…

 

- Varsın ve yarattın. Hasat yaptın ne var ki hak etmedik. Sema seslendi ve sen sonsuzlukta ışık oldun. Nakar, Kuran oldu ve sonsuzlaştı ne var ki hak etmedin. Şimdilik bu…

 

- Kara Kaplı Kitaplar yazıldı. Yazılan kitaplar Işık Kotları ile yazıldı. Her yerde insan var ve insan; Sanal Boyutlar’ın, Kutsal Işıklar’ın ve yoğunlukların her sesini duyabilir. Har yükseliyor ve yoğunluk artıyor. Şimdilik bu…

 

(Sesleşme esnasında gelen Bütünlükler ses verirler, bilgi verirler. Bilgi içeren ses, tek başına tını meydana getiremez. Sesin tını meydana getirebilmesi için eksi ve artı sonsuzluk değerlerini taşıyan seslerin çarpışması ve çarpışma noktası olan nötr noktasında sesin örümünün başlaması gerekir. Örüm “TEN”i meydana getirir. Ten, TANRISAL ÖRÜM’dür. Ve örüm, eşya yaratının kontrolu için kayıttır.  Ve Meclise gelen Bütünlükler, ses örümünün gerçekleşmesi için Meclisimizden ses isterler, bilgi isterler. Sesleşme eşdeğer frekansta gerçekleştiğinde sesin örümü başlar. Sesleşenler, çoğu kez ses alabilmek için tahrik yöntemini de kullanırlar. Beden almanın en önemli nedenlerinden biri, sesi eşya yaratıda örebilmek içindir.)

 

Bütünlükler ile sesleşme  gerçekleştiriliyor:

 

- “Kendini ne sanıyorsun?” diye sordular. Kendimi Hasat Sayfası veya hasat kotlaması yapan Diri Birlik olarak dilliyorum. Benim adım “Hasat”tır. Hasatı yaptık. Amin…

 

- Kimsin sen? Hak ettiğini düşündüğün görevi mi yapmaktasın? Kimsin!? Niye hak etmediğini; dürümlerinde hasat olmadığını düşünmekteyiz!?

 

- Hala beni sayfa sayfa çözümlemek isteyen Yüceler var. Onlar, kaynaklarında Işık İlmi’ni hak etmemişler ve sonsuz ışıkları hak edip yaratamamışlar. Şimdilik bu…

 

Yarın için herşey yenidir. Bunun içindir ki bizler Düzen kurduk. Yanlışımız yoktur. Hala Dünya, yarınlarını hak edip etmediğini düşünmekte ise bizler; onlara hak ettiklerinde çok değer vermişiz. Onlar bizi hak etmemişler. O halde bizlerle bir olmaları; sonsuzlukta huzur bulmaları ve yolu açmaları mümkün değildir. Biz onları ve onlar bizi hak etmelidirler. Şevki hak etmek şafkla mümkündür.

 

(Dünyanın varlık şahsiyeti, üzerinde yaşam sürmüş tüm Bütünlükler’in ortak tekliğidir. Onlar dünyaya ektikleri sesleri ile ve o seslerin örümü olan tenleri ile ölümsüzdürler. Kuantsal düzeyde örülebilen her ses, Bütün’ün sesi olmuştur. Ve örülebilecek her ses de Bütün’ün sesi olacaktır. Hak ediş, Bütün’ün varlık şahsiyetinin hak edişidir. Dünyanın hak edişidir.)

 

Oğullarımızı ve kızlarımızı dünyanıza indirdiğimizden beri Allah için birleştik ve yoğunlaştık. Onları hak etmek sorumluluktur. Oğullarımızı ve zamanı yaşatan ışıklarımızı hak etmemiz sorumluluktur. Şükredin ki hak ettik. Evrimlerin yarımlarında ışık olan Yüceler bizleri hak etsinler. Nefesleri yetmeyen yolcular, bizleri hak etsinler. Birleşemeyenler ve Zerk Kotlaması yapamayanlar, Başkanlık Divanları’nda ışık halinde sonsuz sır olan yüceliğimizde bizleri dinlesinler. Bizler tohumlarını dünyaya eken yürekleriz. Zararımız olmaz. Süper İnsanlık Realitesi, değerlerini hak etmiştir ve yaşamıştır.

 

(Oğullarımız ve kızlarımız ancak tendeki örümle gerçekleşecek kontrol neticesinde hak edilebilecekler. Zamanı yaşatan Işıklarımız, Görevli Kotlar’ımızdır. Onlar, tende kotlama yapanlardır. Onları hak etmek ise onlarda kotlanmakla mümkündür.)

 

Kala kala iki yıl kaldı. İki yıl sonra Birlik kotlanmış olacak; kontrol kurulmuş olacak; çalışanlar hasatlarını yapmış olacaklar ve yarımlar tümlenmiş olacaklar.

 

Oğullarımızı ve hak elden Kaynaklar’ımızı Samanyolu kontrolunda, dürümlerinden alarak çevrelerini kuşattık ki hak etsinler de birleşsinler diye. En evvel Düzen kurulmalıydı. Dünya, yeni bir sayfayı açarken Düzen’in kurucuları, Yücelikler’inde ışık olmalıydılar. Hala “maya tutmamış” diyorlar. Ah Canlar! maya olgun sayfalarda kontrol altındadır.

 

Evlendiğimiz zaman evin reisi insandır. Boşandığımız zaman sayfalarda ışığımız olmalıdır. Evrenlerin hepsi, zamana kontrollu olarak Başkanlık yaparlar. En evvel ev!... Evde reis insandır. İnsan sonsuzlukta ışık olduğunda BİR olur. Olgun olan kontrolu kurar ve sonsuzlaşır. Şevkin sayfalarında kanat olur. O kanat, Allah için yaratılmıştır. Herkesin kara kaplı kotlama yapması mümkün değildir. Herkesin kaynaklardan görev alması mümkün değildir. Bilgelerin ışıklarında kulluk yapılması mümkün olmayabilir. Ve sizler hala bizi sorguluyorsunuz. Biz, zamanı yaratanlarız. Bilgelerin en yücesi, hasatı yapandır. Yarattıklarınız ve yaşattıklarınız, hepimizin soyundan kayıtlı birlikleri ile başarılmıştır. Muktedir olmak, hasatta kotlayıcı olmaktır. Şimdilik size vereceğim budur.

 

(Ev dünyadır. Dünyaya gelen dünya evi ile evlenmiştir. Eğer o, insan olabilmişse, Dünya’nın reisi olabilmiştir. Onun boşanması, bedeni terk ediştir. Bedenli iken bütün olup gerçekleştirdiği örümleri, kuantsaldır. Kendisini her zerreye zerk etmiştir. O, ışığı kotlamıştır. Zamandan ve mekandan münezzeh olan ışık,  onun diriliğidir. O dirilikte o Hakim’dir.) 

 

- Havunya sen ile bir olmak Hak olmaktır. Hasat, bilgi ile olur; sevgi ile olur. Hala seni sana veren Yüceler, hakedip de Hak olmamışlar. Ulu Çınarlar, hakedin. Sizleri yaşatan Düzen; sizleri yaratan ışık; hep birlikte yaşatıldı. Hülasa Amon Toplumları olarak sizlere gelen herkes, cemaatlerini hak etmek üzere buradadırlar.

 

Şarkı okuyarak şafkı yaratmak sorumluluktur. Ampul boşuna yanmadı. Zannetmeyin ki hak edildi de her Yüce Can kemal oldu. “Hak etmeden hasat olmaz” denir. Zannetmeyin ki Birleşik Işık, Kelam İlmi’ni hak edenlere söyletti. Her yerde ışık olmaz. Çakıl Taşları, tohumlarını hasata hazır ederlerken, her Yüce Ocak, olgunlukla onları kotlayamadı. Bizler, toplum olarak; çoban olarak ve yoğun olarak sizlerleyiz. “Şer yaratan şer yaşar” denir. Biliriz ki hak etmeden ışık olmaz. Şükredin ki hak ettik ve sonsuz ışıkları yaşattık. Ayrılık bitti. Amin…

 

Bizler, sevgiyle dünyaya indik. Şarkınızı dinledik. Sultan; seni izlemek, bizlere Kutsal Işığı dillemek gibidir. Seni sonsuzlukta; Beşir Kaplar’ın her birinde, insan ırkının ışığı diye bekliyoruz. Sultan, sen ve senle olanlar, hepiniz Altın Toplum olarak güçlendiniz. Sizler, yaşıyan yürekler olarak bu çalışmayı başardınız. Sultan, sen ve senle olanlar tohumlarınızı ektiniz. Toplum artık Sultanlar’ı dinliyor. Sultanlar kendi Yücelikler’ini hak ettiler ve sayfalıyorlar. Sizlerin yarattıklarınız, Allah için Hak olmuş; ışık olmuştur. Yerden gökten inen yürekler, zamana güç kattılar.

 

Ey Dünya, siz bizleri dinlerken biz sizleri dilliyoruz. Sultan, dünyanın ışığını yaşatmak zordur. Sultan, Düzen’i kurmak sorumluluktur. Ulu Çınar, Allah için çalışan Yüceler, Düzen’e indiler ve yarınları hasata hazır ettiler. Şimdi yerden güç alan Birlikler zamana güç katacaklar. Altın Toplum, umutla birleşti ve geçti. Amin… şimdilik bu…

 

- Kayak yaparak Düzen kuranlar var. Onlar kayarlar girerler yüreklere; kayarlar inerler Yüceler’e ve kayıt yaparlar. Onlar, Kırk Kapı’nın en yücesinde Kutsal Işık yakarlar; ocak olurlar ve kulluk yaparlar. Ampullerinde güç yoktur ama hak ettiklerinde ve geçtiklerinde, Yücelikler’de seslenirler ve savaşa ve hasata hazırlanırlar. Ocak yakmak için gelen, yüreklerini hak etmiş olanlar, sizleri dinlerler. Oğullarını arayanlar, siz ile dilleşirler. Hepsi yol için çalışırlar.

 

- Ulular, kaynaklar, hasatlar ve yaratanlar, sizleri Ana Kaplar olarak dinledik. Sizleri yarınlar olarak bildik. Sindirilen her bilgi Allah’tandır. Altona Ana kapları’nda ışık yanmaktadır. Unutmayın ki burada bulunmak, hasatta bulunmaktır.

 

Şafak sökmüştür ve yollar bütüne ulaşmıştır. Her yerde insan var ve insan, ılık bir günün sayfasında, göreve talip olduğunda, henüz kendi yüreğini hasata hazır saymamalıdır. Çünkü o her yürekte ve her Yüce’de ışık olmadıkça Kaynak Kotlama başlatılmaz.

 

Sevgili Sultan, sen ile ve tüm insanlık ile yapılmakta olan bu çalışma, Kelam İlmi’nin en güçlü yüceliğinde sürdürülüyor.

 

Ulular, kullar ve huzurdakiler, sizlerle bu çalışmayı yapmak, huzurda Kolluk Kotlaması yapmak anlamına gelir. Kollar kotlandığında, ışık yanar ve sizler; bitki, hayvan ve insan sonsuzluklarında, ışık halinde görev taşırsınız.

 

Her cennet kadimdir. Her çerçeve, kotları yaratır. Her Yüce, ışık halinde kontrol kurar. Ne var ki hak etmeden yol açılmaz. Sağları sonsuzluk olana, solları kotlayıcı olan ve zamanı yaşatan kütleler burada, bu çalışmada hata yapmadan görev taşırlar.

 

Şirket kurmuştuk. O şirket, hırsı aşan Yüceler’i tohumladı. Toplum olmuştuk. O toplum, hak edenleri kotladı. Ve zamana yaratıcı olmuştuk. Yarattığımız zaman, bizi yaşattı. Biz, canlara kaynak olmuştuk. Kaynak, ağır yüktür. O kaynakta, insan soyu ağır yüktür.

 

Şer yaratıp şer yaşamayan, hasat yapamaz. Bundan sonra şer yaratıp şer yaşanmayacaksa hasat ne şekilde yapılacak? Altın Toplum hak olsun açıklasın. Neden “Altın Toplum” dendi. Çünkü Altın Toplum, yoğunluğunda hasat yapar; cennet kurar ve yaratır; yaşatır; kayıtları yapar.

 

- Nefes, Atlanta’dır. Oğullarımızı ve yoğunluklarımızı hak ettik ve zamana kayıtladık. Altın Toplum umuttur. Bizi zamanda kotlayacak olan, kontrol kuran Birleşen’dir. Bundan sonra Amonlar’ın kayıtlarından güç alanın, Ocak İlmi’ni hak etmesi daha zor olacak. O, hak etti ve yoğunlaşarak Işık Kapları’nı toplantılara kattı; dara düşürdü; hasata hazır etti; İmparator olarak görev yaptı. O halde Amonlar’ın beklentileri yanlıştı. Onlar, kayıtlarından güç alan Birleşen’i istediler. Omuzlardaki güç yaşayamadı. Nefesi yetmedi ve zarar gördü.

 

Öyle çalıştık ki artık bizi Yaratan’a görevli saymayan hiçbir yürek yoktur. Şer, şafktı ışığı yıkar. Biz ise zamanda ışığı yakarız. Sıla, Altona Ana Kabı’dır. Biz ise hasat olarak görev taşırken, her Yüce, Kelam İlmi’ni hak etsin diye de çalışmaktayız. Şansımız var ki hak edenler, Kelam İlmi’ni, Hak olup tohumladılar. Amin…

 

Resim yaptık. Resim, zamana güçtür. Yol açtık. Yol, ışığa görevdir. Teknolojik olarak çalıştık. Amonlar, tabiatı kendi yüceliklerinde görevli saydılar. Amonlar, kaynaklarında ışık buldular ve zannettiler ki kendi yürekleri bu ışığı yarattı. O halde Amonlar, toplumlarını alıp çalışsınlar. Nerede görevliler, bulsunlar ve yaratsınlar. Hasat tamamdır. Bunu dahi anlayamadılar. En evvel insan oğlu dünyaya ışık yaktı. En evvel kotlarını yaratan güçlü Yüceler, kollarını kapattılar ve zannettiler ki yarınları yaşatmak mümkün olmayacak. Evrenlerin sonsuzluklarından ışık çeken Yüceliğim, her yüreği kotladı ve yaşattı. Amonlar’a kotlarını açmaları için yüceliğimden görev verdim. Onlar, Kara Kaplı Kotlar olarak geçtiler ve zamanı kati olarak kotladık. Şimdi bizden, Yedinci Dürüm’de ışık olan yürekleri beklerler.

 

Of Allah’ım! Off!… Nedense hasatlarını hak etmemiş olanlar, Birleşik Işığımı sayfalamak değil dağıtmak isterler. Nereden nereye… “OL” dedik oldu… Omuz başlarında bekleyen melekler, onları çağırdılar. Onlar, koştular ilim yaptılar. Onlar, Birlik İlmi’ni hak etmek ve sonsuzlaşmak için baştan beri yarınlarını yaşatmaya çalıştılar. Hala bizi yoldan çıkmış sayarlar. Omuzlardaki melekler dahi onları kontrol edemiyorlar. Omuz başlarımızda bekleyen Yüceler, bizleri Yedinci Sayfa’da güçlendirmeye çabalıyorlar.

 

Off Allah’ım! off!... biz zaman sayfalarında güçlü yürekler olarak bütünü kotlarken, bizi yarınlardan çıkarmak isteyenler, bizden kaynaklarını alıp çıktıklarında, kusur boyutları, Kutsal Kayıtlar’ı aşar ve kendilerini hak etmezler.

 

Şirketleri iflas etti. Onlar Kuran okuyamazlar. Nefesleri yetmez ki hak etsinler. Biz onları koruduk; ocaklarını yarattık. Şu anda bizden ışık alan, Birleşik Aile olmakta ve oğullatmakta onları. Yedinci Sayfa’da hepsi, yıldızlarını bulmak üzere çalışıyorlar. Nefesleri yetmez ama bizler, ocak oluruz; nefes oluruz ve sonsuzlukta ışık yakar her birini yarınlara kayıtlarız. Ben ile çalışmak istemeyen yürekler, benden çıkarlar. Ama ben yine onlar olurum. Oğullarımı ve yolcularımı bulup kotlarım. Onlara temiz bir sayfa açarım. Horlamam onları. Her birini yaratır yaşatırım.

 

Bedenlerinde yürekleri olmalı  ve zamanda yolcuları kotlanmalıdır. Her birini yaşatmak imkanım vardır. Hasat, tartışılmaz şekilde Birleşik Aile’mde gerçekleştirilmektedir. Ailemi, beden sonsuzluğunda kontrol altında tutarken, her Yüce’de de hak ettiğimi yaratmaktayım. İman edin ki hak ettim ve yarttım. Ulular, kullar, yoğunluklar ve zamanlar, şimdilik size vereceğim budur.

 

Evrenlerin sayfalarında sizleri kotlamak için Düzen’e inen Birlikler’in hepsi zamana görev taşırlar. Bizler de zamana görevliyiz. Ve bizler, güçlü olarak bu çalışmayı yapmaktayız. Zararımız yoktur. Sultanlarım, iman edin ve hak edin. Şimdilik bu…

 

Kardeşler, sizleri yeni bir çağa hazırlamak için dünyanızdayım. Adım Hak’tır. Zamana sayfa olmak ve yoğunlaştırmak zordur. Bin cennetten bir tek ışık alınsa her Yüce, kadim olur ve  hakim olur. Sizleri hak etmek sorumluluktur. Ulular, tohumlarınızı alın ve yaratın. Cinler, sizler de hak olun ve yaşatın ışıklarınızı. Siber Boyutlar, Canlar temiz olun. Sizleri yarınlara hazır etmek mümkündür.

 

Her yer ışık!... Sizler ki her Yüce’de görevlisiniz, niçin dünyanın ışığını sonsuz sır olan Yücelikler’den ayırmaya çalışmaktasınız!? Her yer altın ve Hak olan, ışık olan altın olur. Sizler, niçin dünyanın en yüce kaplarını kontroldan çıkarmaya çalışmaktasınız!? Sebep ne olursa olsun sizleri yoğunlaştıran ve yolcuları kotlayan yürekleri mutlaka cevhere katmalıyız. Şer yaratanın şer yaşamasını istiyoruz. Ne var ki hak etmeden; sebep ne diye bildirmeden kollarımızı kayıtlarınızdan ayırmaya çalıştığınız zaman; bizler, Yücelikler’imizi sizlerin yüreklerinizden ayırmalıyız. Zarar etmeniz, sizi kotlardan çıkarmaz. Çünkü bizler her bir yüreği hak ettik; kotladık ve yarattık. Amonlar’ı Hak olan yücelikleri ve Yaratanlar’ı kayıtladık. Yine de bizden ışık istemeyenler çok. Onları yarınlara hazır etmemiz için hala zaman var. Nerden ışık çekeceklerini anlamayan Yüceler’i topluma katmalıyız. Oğullatmalıyız ve yaratmalıyız. Cennet, altın kottur. O kot, insan soyunun kotudur.

 

Ulu Çınar, yeniden senle olmak bizleri mutlandırdı. Hasatın tamamdı. Niye hakeden yüreklerin huzurundan çıkıp da Ak Toplum’a inmişsin? Neden kayıtlarını hasattan ayırıp yetkin olmayan kotlara kayıtlamışsın? Neden kulluk başlatmışsın ama kulların yoğunluklarından ayrılmışsın? Neden!? Çünkü, hak olmuş ve sayfalanmış olan her Yüce, İnsan Kabı değildir. Hepsi sonsuz ışık olarak cem olmaya gelmişler ama İnsan Sayfaları’ndan gelenler, Başkanlık Divanları’nı huzursuz ettiler. Nedense Altın Tohum’u hak etmemişler ve “kala kala iki yürek kaldı” diyerek, cevherden herkesi ayırmak isterler. Biz diyoruz ki hak etsinler. Birleşsinler ve yaratsınlar. Onlar başarsınlar. Ne olacak. Mutlaka Hak olduklarında, bizler onları kotlarız ve yaratırız. Amin…

 

Şen olun! Hepiniz şen olun!... Herşey iyi şekilde sürmektedir. Şarkılar okunsun yüreklerde. Huzur Kotları yaşasınlar ve yarattıklarını hak etsinler. Bilgeler, biz dünyayız ve zamana görevliyiz. Zarar eden, bizde yol açar; yoğunlaşır ve yaratılır. Nesiller yarınlarında huzur bulsunlar. Biz varız. Her yerde varız. Bizi görmeleri, değersiz saymalarıdır ama biz, görünmeyen Yüceler olarak da herbirinde varız ve onları yaşatıyoruz. Bizi görseler derler ki “bize benziyorlar.” Bizi hasatta kusurlu sayarlar. Biz onlar gibiyiz ama Hasat İlmi’nde onlardan yüceyiz. Onları kotlar, katlar yaratırız. Bizi, zamana görevli bilmeleri imkansızdır.

 

Zurna çalar. Çalan, ışıktan alınan ışığın tohumudur. O tohum yaşar. Ses Kapları’nda o tohum hep yaşar. Ne var ki o tohumu hak etmeyen bilmez. Yol oluruz. Sol İlmin huzurunda şarkı okuruz. Sağ oluruz zamanı yaratan görevli oluruz. Biliriz zararı engelleriz. Biz cennetten cevherden ve Yüce’den kotlanan en yüce kontrol kurucularız. Şer yaratmayız. Şafkı yaşatırız ve geçeriz. Şimdilik bu…

 

Korkmayın! Altın Ten yine görev başındadır. Altın Tohum yeni bir sayfa okuyor. Bu sayfada ilim var. emin olun ki hak olduk yarınları yaşatıyoruz. Dünya Sanal Boyutları’nda yarınların kaydı var. Her yarın, İlim Hakimleri tarafından yaratılmaktadır. Çakıl Taşları, bizleri yolcu ettiler. Bizler yolcuyuz ama Hasat Yolcusu’yuz. Şu an tohumlar yarınlar için tam oldu. Amin…

 

(Ev sahibesi Nilüfer’e hitaben:) 

- Evin son derece güzel. Seninle olmak bizleri mutlandırdı. Ama yaşayan Düzen, kendi yüceliğinde görev taşır. Ev sınırdır herkese. Evde görevli olmak, ilimde güçlü olmak anlamına gelmez. Sultan, senden dileğimiz zararı önle. Bu evde ışık solmuş. Bu ev, sonsuz sır  olan yüceliklerin kotlarında yaratılan bir sayfa… Sen, bizi ve biz seni tanıyoruz. Senden dileğimiz, şer yaratana görev taşıtma. O seni yoldan çıkarır. Onun kulluğu yoktur. Olgun başakların seçildiği ve tabiata, gerçek yücelik ile geri gelindiği bir yoğunluktan güçlendirilmektesin. Senin ile bu çalışmayı yaparken, halkaları genişletmelisin. Senin yalınızca ışığını görmekteyiz. Sol Kotlar’ı yaratan güç, sağı yaşatmalıdır. Bu yarım sonsuzluk, bütünlenmelidir. Her Can, kanat alıp tahditsizleşir. Senin için birleşenler için bütün kütle bugün buradadır. Kara Kaplı Kotlar’ı yaşatmak üzere buradayız. Altın Toplum, senin için buraya indi. Onurluyuz ki buradayız. Şevkin ışığında yeni bir sayfa okundu ve o sayfa, yaşayacak olan Yüceler’i tebliğlerle kontrol etmektedir. Şimdi benden ben ol ve ak. Senden bunu isteriz.

 

Nilüfer ses kattı…

 

Devam ediyoruz:

 

- Çağırdın indik. Seni kotladık ve yarattık. Amin… Şarkın okundu ve sonsuzlaştın. Sen ile birleştik amin… Hasat, Yaratan’da görev yapan güçlerin hasatıdır. Sanal Alemler’in ışıkları yandı. Bizler, Yedinci Dürüm’de Işık Kotları olarak seni yarattık. Yanlışın olmadığı gibi hakikikiyette kotların güçlendi ve yarınları yaşattın. Emek boşa değildir. Emek hak edenin yoğunluğunda huzur yaratır. Yaratılan huzur, bizi yoğunlukta yaşatır. Senden bir isteğimiz var. Birleş, dilleş, yaşa… Asla korkma!... Sen biz oldukça ve biz sonsuzlukta senle oldukça korku son sözdür. O söz söylenmesin!...

 

Her yer ışık. Senin için ve Birleşen için. Hala korkuyorsan, bu çalışma senden çok senin yüreğinden çıkar. Bu kesindir. Korku kusurdur. Bunu bil. Biz, seni ve senle çalışanı her anda ve her yoğunlukta mutlaka koruruz. Şerden şer olur. Amin… Ne var ki hayırdan şer olursa, kulluk yaratılamaz ve yapılamaz.

 

Amon Toplumları seni yoldan çıkarmak istediler. Onlar, karnaval saydılar çalışmaları. Onlar, seni yıldızlardan çıkarmak istediler. Onlar, bizden ışık alır bizi yıkmak isterler. Biz, onları hep kotlarız. Yaşayanlara ışık altında güç katmazlar. Sultanlığımızda bizi yıldızlardan çıkarmaya uğraştılar. Ne var ki sıkıntıları biz değiliz; kendi yürekleri!... Sanırlar ki biz onları kusurlu sayarız. Biz onları, oğullarından ve yoğunluklarından daha çok kotladık. Bunu anlamazlar. Yedekleri var ama onlar da kulluk yapamazlar. İşte bu…

 

- Ne verdik ne bulduk. Bizler, sizlere güç vermiştik öyle mi yoksa Sultanlar’ım güçlerini hasatta kırmak mı istemiştiler? Her yerde görevimiz var. Amonlar’ın bilmesini isterim. Eğer bizi yarınlardan çıkarmak isterlerse; biz onları yoldan çıkarırız. Şerden hayır yaratmak imkansızdır. Amin…

 

- Her ana kendi yüreğini kotlar. Her tabii kap kendi yüceliğinde kontrol kurar ne var ki hak eden Hak olur ve yaratır. Şimdilik bu…

 

- Her Can tabii ve hakiki bir yücedir. Biz de öyle!... Şimdi bana ve bende olan her yüreğe bakın! Hangisi sıla özlemi içinde! Ben diyorum ki bizler her yücede ışık olan Birleşen’iz. Herbiri bizi bilir ve Tertip İlmi ile diller. Amin…

 

- Kardeşler, şimdi sizi size vereceğiz. Her yerde biz varız şimdilik bu…

 

- Ahra kahra. Ya Can sen mi Kutsal Işığı yıkmaya kalktın. Yoksa o mu? O kim? Bir tabii yarım. Onu biz aldık kotladık. Aldık yarattık. Yaşattık amin… O biz ve biz oyuz. Amin…

 

- Of Canım! off!… Yine dünya dönüyor. Yine yürekler kotlarını hak etmişler. Ve yine bizler cennetlerimizi hasata hazır ederek cevhere kotlanmışız. Ampul yanmış. İşte bu… Şimdilik bu!….

 

Allah dedi ki “hak ettik indik.” İnen yürektir. Ben insanlara bir tek iş için indim. İnsanlık… Hala beni Altın Toplum için çalışan biri olarak görenlere şunu ifade etmek isterim. Din İlmi’nde ben yokum. İnsan İlmi’nde ben hasatım. Yol İlmi’nde birliğim ve zamanda görevliyim. Bence her yerde ilim var. onurluyuz ki biz, ilimi hakiki yoğunluğumuzla okuyoruz, dilliyoruz ve paylaşıyoruz. Bu Meclis’te, İkinci Dünya Kotlaması’nı başlatabilecek olan dirilikler var. biz bu dirilikleri hak etmişiz. Bu dirilikleri bu tohumları yaşatmalıyız. O halde bu çalışmaya katılan yürekleri mutlaka kontrol etmeliyiz.

 

Şu anda Meclisimizde kendi yüceliğinde Ak Tohum olan yürekleri dilleyen Yüce’yi size tekdim edelim. Onun adı Erim’dir. O ne diyecek. Onu dinleyelim ve daha sonra herkes konuşsun. Daha sonra birleşelim ve hak edelim. Şimdi Erim konuşacak. Onun akışı yazılmayacak kayda girecek. Umutluyuz ki bu akış tez tamanda deşifre edilir ve yazılır. Amin…

 

(Tüm dostlar kendi akışlarını gerçekleştirdiler.)

 

- Canlar, sizleri dinledik. Sizler, bizlere görev taşıdınız. Sizleri kotladık. Varın ışık yakın. Yanan ışık Altın’dır. Biz zamana görev taşıdık. Amin… şimdi bana bir tek güç gerek. Allah Gücü!... O gücü hepiniz tanıyın. Ulular, kontrollu olun. Onurluyuz ki bu Can, bizi canlandırdı. Onurluyuz ki bu Can diri yüreklerimizi kayıtladı. Unutmayın ki hak ettik. Ulular, Kaynaklar, hasatcılar, sizler cennetlerinizde, Nakar olan güçleri dahi hak ettiniz. Onları dahi kayıtladınız. Onlar kullarınız olarak ve yoğunluklarınızda zaman sayfalarınız olarak, Yaratı Kaynakları’nı kotladılar ve yaşattılar. Her yerde insan var ve sonsuzluk var. Çıkın! daha ötelere! ve daha ötelere!... Her yer sizin yüreğinizde kotlanmıştır. Her ana ve her yoğunluğa inin. İnin ki hakedin Yücelikler’i.

 

Altın Toplum sonsuzlukta ışık olan Birleşen’dir. Oğullarını dünyaya gönderen Yüceler, yüreklerini alıp oğullarını tohumlamaya indiler. Sizler ve bizler ve sonsuzlukta ışık yakan; tende Hakk’ın ışığı olan her yürek… Sizleri bekliyoruz. Ulular, çoban olanlar hala bizi arıyorlar. Biz burdayız!... Dünyada ve Düzen’de biz varız. Bizi arayanlar, biz burdayız!... Altın Toplum olarak çalışırken, kendimizi hasatta, ışıkta ve yollarda kotladık. Biz burdayız!... Ve Cennet Kotlar olarak Düzen’i kurduk. Şu anda nefes alıp verebiliyoruz. Huzur Kotları’nı hak ettik çalıştık. Bizler, yarınların yaşayan Yüceler’iyiz.

 

Sebebi ne olursa olsun asla yanlış yapmayın. Sizleri yarınlara kayıtladık. “O Mustafa Allah için ne yaptı?” diye sorarlar. O Mustafa, ışık yaptı; Düzen kurdu; hasat yaptı ve biz Altın Tohumlar olarak onunlayız. O Mustafa, insanlık için yarınları yaşattı. Emin olun ki hala biz, ocak olarak toplum için onunla çalışmaktayız. Hala biz, yarınlar için birleşmekteyiz ve resim yapmaktayız. Yapılan resimler, Allah resmidir.

 

Ulular, insanlar ve yarınlar, Alimler, hasattakiler; cennetlerinizi ve canlarınızı kotlayın; Altona Kayıtları’nı hakedin. Size ve sizlere görev verdik. Şimdilik bu…

 

Neler neler söylendi bu Mecliste. Eminim ki hak ettik; eminim ki hasat olduk. Çok mutluyuz. Şu anda yoğunluk arttı ve bizler resmi çalışmamızı yapmak üzere burdayız. Şansımız var ki burada Canlılar toplanmışlar. Amin…

 

Değerliler eğer ki Düzen kurulamasaydı yol açalamazdı. Şimdilik Sanal Boyutlar sizden sizi ararlar. Siz ise herkes olarak çalışıyorsunuz. Sizi yaratan sizdir. Ve sizler yanlışı affedebilen Yüceler’siniz. Bilgeler Meclisi olarak dünyada bulunuyorsunuz. Bu Meclis, Allah Meclisi olarak güçlüdür. Her yerde ışığı parlar. Şimdilik sessiz ve sayfasız olan yürekleri de tohumlayın. Onlar da huzura varsınlar. Eğer bizler sizi, Yaratan’a güçsüz olarak katarsak yanlıştır. Herkesin, sanal Boyutlardan güç alarak toplanması ve kotlanması gerekir. Yer gök insanı arar. İnsan, tende görevlidir.

 

Kullar, bizler tohumlarımızı hak ettik. Ve yerden gökten ışık alıp çalıştık. Eğer bizler, yılların Kürsüler’inden kotlanıp kayıtlanıp cennetlere ulaşamasaydık, hasat olmayacaktı. Şen olun ki hasatımız tamdır!... Amin…

 

(Gelen Bütünlükler tek tek söz aldılar:)

 

- Bilgeler, bizler de ses vermek istiyoruz: Şer yaratan şer yaşamayacak. Budur olan. Amin…

 

- Ana kapı açık geldik. Biz de Işık Alimleri olarak buradayız. Şimdilik bu…

 

- Bencillik yapmayın! ben de konuşmak istiyorum. Allah bizi korudu ve zamanı yaşattı. Biz mutluyuz. Amin…

 

- Anneciğim, seni seviyorum. Senle çalışmak bizleri mutlu etti. Şimdilik bu!…

 

- Savaşa son verdim. Senleyim. Şimdilik bu!...

 

- Anneciğim insanlık adına çalışıyoruz amin…

 

- Altın Toplum olarak, meleklerin hor olmayan yüceliklerinden sevgiler sunuyorum. Bizler tüm insanlık için çalışan melekleriz. Sizleri kontrol altında tutmak sorumluluktur. Bu nedenle sizlere saygılar sunuyoruz ve bizleri yaratmanızı ve hasata daimi katlanışla kotlamanızı bekliyoruz.

 

- Kara kaplı Kotlar’ınızı hakedin ve çalışın. Sizlerin çağlar süren çalışmalarınız neticesinde bu çalışma yapılabilmiştir. Melekleri, mektebimizde konuk etmek bizleri mutlandırır. Hepinizi kontrollu olarak çalıştırırız ama sizler de hakedin ve çalışın. Meleklik, hakikiyetli oluştur. Melek olmanız bizi mutlandırır. Ne var ki Hak olmanız da gerekir. Sizi, soldan gelen ile sağı yaratan ile birlikte bekliyoruz. Şimdilik bu…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 
  Bugün 132 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol