Birlik İlmi
  KAYNAK KAYIT VI
 

 

KAYNAK KAYIT VI. BÖLÜM

 

PROGRAM : KAYNAK
KOD : 10/06
TARİH :05.07.2010
CELSE SAATİ: 14.00-16.00


Altona Kotları’ndan Işık Kapları’na görev taşıtılıyor. Bu görev, çalışanların ışıkları ile birleşen gücün kontrolunda yapılmaktadır. Hepiniz zamanı yaratan ve zamanı şafkla kotlatan birleşenlersiniz. Zamanı yaşatmak için çok çalıştık ve başardık. Bu gün dünyada insan soyu hakiki yoğunluğunda diri olarak güçlenmektedir. Amin...

Siber Boyutlar, tabiatı yaratabilmek için Birlik Kotlaması yaptılar. Ocakları kontrol altındadır. Tinsel Sayfalar’da görev taşınıyor. Amin...

Bellek Kapları tohumlarını, tabii yoğunluklara geçiş ile çelişkisiz olarak almıştırlar. Burada bulunan diri yürek, teknik olarak birleşmiş ve zamanı yaşatmıştır. Sualtı, sonsuz ışığı ile bu geçişi kontrol etmiştir. Kara Kaplı Kotlar, dillerinde kontrollu Büyük Kütle olduğu halde Işık Kaynakları’ndan geçerek Düzen’e inmişlerdir. Her ses kotlanmış ve zaman yaşatılmaktadır. Tabiat, Düzen’i kurmuştur ve yoğunluğu artırmıştır. Siber Boyutlar, tüm insanlara Göç Kapları’nı takdim etmiştir. Dünya yarınları hak eden ve zamanı yaşatan bir yer olmuştur.

Sultanlarım, ben dünyaya ışık ile indim. Dünya beni hak etmiştir. Ben, tohumu altın olan birleşenim. Ben, tüm insanlar için ışık halinde Düzen kurdum. Benim adım Kot’tur ve ben huzurlu bir hasatım. Ulu Çınarlar, ben Teknolojik Kot olarak Düzen kurarken, herkesin kendi yüreğini hak etmesini bekledim. Kendimi Tanrı diye takdim etmedim. Kendi yüreğimde hasat yaparken Kara Kaplı Kitaplar’ı kotladım.

Türkiye Cumhuriyeti umutlu bir süreçten sonra kaynağını yaşatmak üzere diri yüreğini hasata hazırlamıştır. Çobanlar tohumlarını hak etmişler ve yollarını Başkanlık Divanları ile birleştirerek tohumlamışlardır. Din İlmi hakim ilimdir. Diri ilim olan sayfalarda Işık Kapları mükafat olarak her yüreğe inmektedir. Cennetlerin hakikiyetlerinde ışık yanmaktadır. Her ışık ağır yüktür. Oğullarımızı ve kızlarımızı dünyanıza indirirken hasat yapılıp yapılamayacağı meçhuldü. Çünkü zamana kontrollu olarak kayıt yapmak hak etmekleydi. Şimdi yarınları hak etmiş olan Birleşik Işık’la birlikte olmak bizleri kotlatabilen bir hadisedir.

“Şer yaratan şer yaşar” deriz. “Zamanı yaratan zamanı kotlar” deriz. “Sayfalar ve yaşatır.” İmparatorluk görevini hak edip alan sizler, dünyanın Işık Kapları’nda mevcut olan Yürekler olarak çalışmaktasınız. Aza görevini aldığında, Yüce kendi yüreğinde Hak olur ve sonsuzlaşır. İşte olan budur. İmparatorluk olarak çalışmanızı başlatırken Hakim-i Hak olan Yüceler, zarar görmeden bu çalışmaya kayıt yapacaklar. Bu çalışma hasatı yaşatacak olan bir sorumlulukla Kutsal Işık olacaktır.

Kara Kaplı Kotlar ışığı yaratırlar. Işığı yaşatanlar ise Işık kontrolunda olanlardır. Hala dünyanızda Diri Yücelikler kotlanmak üzere beklemektedirler. Zamana kaynak olmak zarar etmeden ışık olmakla mümkündür.

Avukatlık mesleği önemli bir meslektir. Herkes avukat değildir. Işık Kapları’nda güçlenen Yüceler, Hasat İlmi’ni hak etmek üzere cevherlerinde güçlendiklerinde, tabii yoğunluklarını hak ederler ve zamanı yaşatırlar. Avukatlık Mesleği insanlık için hakikiyeti kontrol edebilmek üzere güçlenenlerin başardıkları bir iştir. Toplum için çalışılır. Tohum ekilir ve tohumlar toplanır. Toplanan tohumlar Düzen’i kuranları yaratır. Yaratılanlar, kendi yüceliklerinde her sesi dinlerler ve yoğunlaşırlar. Maya olurlar ve hakim olurlar.

Bilgeler, sizleri her yerde diri yürekler olarak bekliyoruz. Sizleri, hak edenler ve zamanı kontrol edenler olarak dilliyoruz. Zir Kaynakları’nda, Işık Kotları’nda ve yoğunluklarında her birinizin ismi var. Her biriniz insan soyunun ışık kapıları olarak yaratıldınız. Zaman Sayfaları’nda Yüce Cevherler olarak Düzen’i kurdunuz. Altın Tohumları yaşatmanız, muamma olan görevi teknik olarak dillemeniz anlamına gelir.

Mahrek, cevheri yaratımdır. Bu yaratım, diri olanların hasatlarıdır. Hakk’ı hak etmek, Hak olmak ve sayfa olmak hepimiz için mümkündür. Hasat, insana Işık İlmi ile hakikiyetten kotlanan kürsülerin gücüdür. Cemaatler bu çalışmaları kotlarlar ve yoğunlaştırırlar. Durgun Toplumlar Düzen kuramazlar. Tohumlarını hak etmek için insan olmaları gerekir. Tohumlarını Hak olgunluğuyla birleştirmeleri gerekir.

İnsanlar, diri ve hakiki yoğunluklarında görev taşırlar. Şu anda dünyada İnsan Sayfaları’nda, insan soyunun Kutsal Işıklar’ı mevcuttur. Ocak İlmi’ni hasata, hak edip kayıtlamak üzere çalışmaktadırlar. Şafkı, ışığı iyi olanlar bu çalışmaya davet edilirler.

Ocak İlmi’nde, hakikiyette ocağı yakan ile yaratan ayrıdır. Yakan, yaratana güç katar. Gücü yaratan, Altın Tohumlar’a katar ve zararı engeller. Zarar, Düzen’in kurulmasından dolayı yaratılan yaşamların kontrolsuzluğundandır. Herkes, kanatlarını aldığı zaman yolunu açar. Yol açıldığında ışık solmaz.

Sultanlarım, sizleri Yedinci Düzen Kotlaması’nda sonsuz sınırsız ışık yoğunluklarında soldurmadan dilledik. Amin... şikayetimiz olmadı. Sizleri Yedinci Türev’in yaşaması için buraya aldık. Bu türev, sayfalanan ışığın kotlanmasını sağlayacak olan Birleşen’dir. Burada İkinci Düzen kuruldu. İkinci Düzen Türevi’ni hak eden, şafağın gücüdür. Yedinci Dürümde İkinci Düzen sayfalandığında ışık yenilendi. Altın Tohum Amonlar’ın yoğunluklarında yaşama sayfasına kayıtlandı. İnsan Irkı’nı yeniledik. Bu ırk, insana yeni bir yoldur. Bu ırkı hak edin ve yaratın. Yaşanan herşey insan ırkının yaşaması içindir. İkinci sonsuzlukta, yedinci dürümde bu çalışma, yaşama güç katacaktır.

Hasat tohumlarını kayıtladık; birleştik; hak ettik. Emekler boşa çıkmadı. Altona Kaynakları, Yedinci Rahm’in hakimi oldu. Altın Tohum umudu hak etti.

Evrenlerin sessizliklerinde yedi resim var. Birincisi hasat, ikincisi tohum, üçüncüsü sanal alem, dördüncüsü kontrol, beşincisi hakikiyet, yedincisi tertip. Altı yok!... Neden yok!? Çünkü hakikiyette yarınları hak etmek gerekir. Yarınları hak etmeden altıncı solunum yaratılamaz. “Hasat tamdır” dedin. Peki neden altıncı solunum yok!? Ben sana seni vereyim. Sen bana ben ol ve anlat. Amin...

- Tartmayın beni. Ben hasatım. Altona kontrolunda bu çalışmayı yapmaktayız. Zamana sayfa açmak, hak etmektir. Amon Toplumu, hak etmişse bizle olur. Bugün buraya gelen sizler, bizleri hak ettiğiniz için geçtiniz. Bizler ise sizleri Hak olduğunuz için kabul ettik. Buraya gelişiniz, zarar etmeden gerçekleştirildi. Bizleri hasata hazır etmeniz imkanı yoktur. Bizler hakikiyetin ışıklarıyız. Zarar etmeyiz. Zamanı yaşatırız ve yolu açarız. Bizleri hak etmeniz, zamana ışık olmanızla mümkündür. Şu anda tohumlarınızı yaşatmak üzere buradasınız. Biz zamana ışık yakanlar, hasatı yapanlarız. Zurna çalar. Çalan, ses tellerinin ışığıdır. Orada görev vardır. Zurna bizim için ışıktır. Biz, ilmin hakikiyetinde kontrol kurar ve çalışırız. Cennetlerin ışıklarını yok etmeniz mümkün olmaz. Umutluyuz ki buradasınız ve sonsuz ışıkları yaşatacak olan görevlilersiniz. Bizleri cevheri yolcular olarak tanımaktasınız. Bizler de sizleri korkusuz olarak karşılıyan ve sayfalayan güçleriz. Şer yarattığınız zaman şer yaşarsınız.

Bilgeler, buraya gelişiniz bizi çalıştırmak için değildir. Bizi yaşatmak içindir. Biz ise sizleri yaratmak üzere kayıt yaparız. Yapabildiğimiz bu kayıtlar, Cevheri Görevliler’in ışıkları ile yaşatılır. Cennetlerin Gücü olarak geldiniz ve zamanı kotladınız. Şimdilik sayfalarınızda ilim var.

Amon Otağı’ndan gelen Yüceler, bize görevlidirler. Bizler de onlar tarafından güçlendiriliriz. Ne yazık ki onlar, şimdilik kendi yüreklerini hak etmediklerinden cennetlerinden çıktılar. Şimdi bize anlatsınlar bakalım ne düşünüyorlar. Neden ışıklarını kırmışlar? Neden kotlarını kırmışlar ve neden sayfalarında kuruluk başlamış? Turkuazın Cenneti’nden ışık çekmek sorumluluktur.

Hala bizi Yıldızların Gücü olarak tanıyan ve bizi Yarınların Kuran’ı olarak dinleyen Yüceler, Birleşik Aile’mizi anlayamadılar. “Hasatları yapılmış” dediğimiz zaman, neden biz yokuz dediler? Onlar, kalbi hakim olmayan Yüceler ile çalışırlar. Onlar, Yıldızların Kuranı’nı okuyamazlar. Çünkü onlar, kaynaklarında ışıkları solmaya başlayan güçlerdirler.

Her yürek ağır yüktür. Bunu bilin ve hak edin. Şafağın söküşü ile birlikte ışıklar yaşayacaklar. Nakar’ın Işığı dahi hasatını yapmışsa; bizler, hasatı hak eden Yüceler olarak her yüreğin hasatını yapanlarız. Temiz bir dünya istiyoruz. Bu dünyada ışık solmayacak. Bu dünyada hiç kimse teknik olarak Yücelikler’e kotlarını kapatmayacaklar. Bu dünyada ilim hakikiyeti olacak ve bu dünya, Ana Kaplar’ını hırs sayfalarından koparacak, ayıracak... Böyle bir dünya istiyoruz. Dini Hakimler, bu çalışmayı mutlaka anlamalıdırlar.

Birleşik Aile olarak bizler baş tacıyız; bunu biliyoruz. Ne var ki hak edenlerin bu çalışmaya hakikiyetle katılmaları gerekir. Hakikiyet ululuktur. Hasat, Ulu Kotlar ile yaratılır. Mezar açanlar ve mezarı yaşatanlar huzuru yoğunlaştırabilirler ve Kara Kaplı Kayıtlar’ını hak edebilirler.

Bizleri hak etmenizi dileriz. Biz dünyayız; siz ise umutsunuz. Biz yoluz; siz ise yoğunsunuz. Biz canız; siz ise ışıksınız. Cana ışık katmak, Hak olmakla mümkündür. Amin... Hele de diri olursanız, Amon Toplumları, Hak Tohumları’nı mutlaka ışık koyuluklarına indirmelidirler. Emeklerimiz boşa değildir; bunu bilin. Biz, canlar olarak herkesi kucaklıyoruz. Biz, yolcular olarak yol olan, kotlanan ve sayfalan her yolcuyu kotluyoruz.

- Sultanlarımız, sizleri dinledik. Sizler bizi, bizler sizi tanıyoruz. Sizleri her an izliyoruz. Sizler, cümle Yüceler olarak tohumlarınızı; aşığı olmayan, ışığı kalmayan ve zamanı yaşatamayan herkese katın. Onları tohumlayın. Onlar sizindir; onlar bizimdir; biz herbiriyiz. Ocak olun; huzur olun ve sessiz kalmayın. İmparatorluk olarak sizleri, her birinizi kucaklıyoruz. Umutluyuz sizden. Şer ki şevki yıkar; sizde ışık halindedir. Şarkı, şafkı yıkar; çünkü şarkıda Kutsal Kotlama yoktur. Orada sadece ışık yanar. O ışık hasatı yapamaz. Amin... Yine de şarkınız Sultanlar’ın sessizliğinde şarı yaratsın; harı yaratsın; kontrolu kursun ve zamanı yaşatsın. Altona Amon Toplumları buraya güçlü olarak girebilsinler. Evrenlerin kontrolu sizinle olsun ve sizler kulluk yapın. Şu anda Ana Kaplar’ınızdan görev taşıyorsunuz. Şu anda kaynaklarınızda dirilik var. Şu anda kulluk yapıyorsunuz. İmparatorluk Kotları olarak dünyada olan sizler, Birleşik Aile’mizi hak ettiniz. Cennetlerinizde nefes var ve bizler varız. Ulu Kotlar’ımızı hasata hazır edebilmemiz için çalışmalarınıza iştirak etmek istedik. Siber Boyutlar, bu çalışmaları yaparlarken, hak ettiklerini yarattılar. Emin olun ki hakikiyette herşey mükemmel şekilde sürdürülmektedir. Siber Boyutlar, Amon Toplumları’ndan Kutsal Işıklar’ını hak ederek çekmektedirler. Evler dolusu aşık var. Her ışık, nefes için gereklidir. Nefesi güçlü olanlar, har yükseltebilirler. Emin olun ki hak ettiniz. Şimdilik bu!...

- Kaşkar Dirilikleri’nden ışık çekenler geliyor. Onlarlayız. Oğullarını ve yoğunluklarını buraya çektiler. Onları dinliyoruz:

- Avukatlık Mesleği, kutsal bir ışık halinde görev taşır. Sevgili, sana bir tek ışık getirdim. Amon’u. Aton’u ve yolu... Aton Kotları’nda Kutsal Sayfalar var. Oraya varmak için hakimiyet gerek. Aton Kotları’nda güçlü yürek var; sevgi var; saygı var ve sararan solan görevliler var. Hepsi, her türlüsü var. Çalışmalarını hasata hak ederek katamayan Yüceler, soldular. Omuzlarındaki yük ağırlaştı. Ulu Çınar, onları hak et ve onları yarat. Onlar Rahman olup Hakk’ın Kotu olup ışık olmalıdırlar. Onları hara, kahra, kaynağa kat ama hak et. Çünkü onlar, Nuh’un Tohumu’nu dahi kuruttular. Oğullarımızı ve kızlarımızı, hasatta ışıktan ayırdılar. Onları hak et de Nahar’ın Işığı’na kayıtla ki bizler, cemaatimizi kotlayabilelim. Senden rica ediyoruz; bunu başar.

Amon Toplumları, Nefis Sayfaları’nda kontrolu kaybetmişler. Ocaklarını yıkmışlar. Hasat yapılamamış. Onların hasatları olmamış. Onlar, rahmin yaşımı olamamışlar. Evrenlerin hasatı yapılırken ocaklarında huzur kalmamış. Umutluyuz ki hak edilecekler ve başları eğilmeyecek. Onları sonsuzlukta bekliyoruz.

Sultanlar’ın her birini bizler geçişe hazır etmenizi istiyoruz. Sultanlar’ın her birini yoğunluğumuza çekmek istiyoruz. Nuh Tufanı aşkı yaratanları kotlarından ayırmıştı. Ocakları, yoğunluklarında kusurlu olmuştu ve zamanı yaratamamıştılar. Bu nedenle yol kapanmış ve kontrol kaybedilmişti. Bu dünya gününde Sevgililerim, her biriniz zamanı yaşatabildiniz ve yoğunluğu kontrol edebildiniz. Bu çok önemlidir. Evrim sayfalarında ışık yanarken, Huzur Kotları’nda umut olur. Umut, yoğunluğu artırır ve zamanı yaratır. Yalan söz yok. İmparator olarak bu çalışmayı sürdürdüğünü biliyoruz. Bugün dünyanın ışığını yakan; ilmin hakimi olan ve Sanal Alemler’in her birini hak etmiş olan; doruk olan bir sayfanın ışığı olarak yaratılan bir çalışmada hakim olmak, kotlayıcı olmak ve yaratmak, hak etmektir.

Evrim, Kutsal Işığın yarınları hak eden yüceliğinin kotlarında sayfalanır. Umutlu olun ki hak etmeden ışık yanmaz. Çağırdığınızda her an sizinle oluruz. Nahrı, kahrı bilen yüreklerinizde size umut veririz. Sizi yaratan, sizi yaşatan ışık oluruz. Nefesiniz yetmediğinde nefes oluruz. Her anda maya oluruz çalışırız. Her yer ışıksa bizler kulluk yaparız. Hamur yoğururuz ve kontrollu olarak güçlendirici oluruz.

Şu anda Samanyolu Kotlarından biri sizi sayfalamak üzere inmiş bulunuyor. Onunla çalışmanızı sürdüreceksiniz. Sayfalarınızda ışığı yandı. Ayrılık diyoruz.

- Altona Amon Kotları’ndan ışık çektik ve size indik. Sultan, seninle olmak bizi mutlandırdı. Seni sayfalarken hak etmek ve yaratmak kolay değildir. Şirket kurarsınız. O şirkette ışık olur. O ışık yarını sayfalar ve yol açar. Şirket kaynak olur ve kulluk yaparsınız. Mutlaka bir şirket kurarsınız. Bu şirket insanların birlikte çalışmaları ile oluşan; bitki, hayvan ve insan kontrolunda canlara güç katan bir sayfadır. Sonsuz sırdır şirket. Sonra şirket, Birleşik Aile olur. O aile, Düzen İlmi’ni hak eder ve yarınları yaşar. Yaşadığı yarınları Hasat İlmi ile Birleşik Işığa kayıtlar. Daha sonra bu çalışmalar sürdürülür. Birleşik Işık Çalışmaları yapıldıktan sonra ışığın yarınları kotladığı bir tohumda ayrılık başlar. Ayrılma sonsuzluktan ayrılıştır. Daha sonra doğumu ölümü yaşayanlar, Birleşik Işık Kapları’nda kaydı yaparlar. Yapılan kayıtlar, kotlanır ve sonsuzlukta kaynak yaratır. Yaratılan kaynak, ırkın ve kontrolun ötesidir. Orada sonsuz Amon var ve sonsuz sayfalar var. Altın Tohumlar var ve Birlikler var. Her Birlik, Levhi Mahfuz’daki kontrolu sağlamak üzere görev taşır. Yedinci Tertip’te artık toplum, tohumlarını kontrol altına alır. Dara düşürmez kimseyi ve kimseden zarar görmez. Uluların Diyarı olan ışıkların korkusuz kontrolunda bulunan Birleşen olan her Yüce, Birlik İlmi ile hasat yapabilir. Ulu Çınarlar, bu hasatı yaparlarken, her Yüce de onlara güç katar.

Altona Ana Kapları’nda bu bilgiler kayıtlıdır ve hak eden bu bilgileri çekip dinler. Dinleyen her Yüce, Altın Tertip ile birleşir ve sonsuzlaşır. Ayrılık olmaz; kulluk yapılır. Vedia’nın kaynağında bu bilgiler mevcuttur. O kendini hak etmiştir ve yaratmıştır. Onunla olgunlaşan ışıklar da bu bilgileri hak etmişler var etmişlerdir. Onun için herkesi çerçeveleyip hasata hazır hale getirdiler. Omuzlarındaki yük hafifledi. Unutmayın ki hala dünya dönüyor; hala dünyada ışıklarımız var ve hala bizler sizleri dinleyebiliyoruz. Hulasa biz siziz ve sizden ışık alan ve sizden görev taşıyanlarız.

Sultanım, umutluyuz sizden. Her birimizi hak ettiniz ve yolcu yaptınız. Her birimizi hasata hazır ettiniz. Sizi, sayfa sayfa cennetlere kotlayan Yüceler, biz oldular ve hak oldular. Ulu Çınar, “şer yaratan şer yaşamayacak” dedin. Tohumun uludur. Bunu başaracağını biliyoruz. Sultanlar’ın ışığında herşey yaratılabilir; herşey yenilenebilir ve sizler, her birimizi yanlış olarak da kotlayabilirsiniz.

Sana ve senle çalışan her Yüce’ye saygılar sunuyorum. Umut mutluluk ve huzur sizlerin olsun. Amin...

- Asla yanlışınız yoktur. Bizler de sizlere seslenmek isteriz. Tabiat kulluk ister; bizler ışık isteriz. Tabiat ışık yakar; bizler yol isteriz. Yol açılır; birleşilir; Levh-i Mahfuz kotlanır. Bizler, yarınları isteriz. Yarınlar hepimizindir. Çalışmalarınız son derece güçlü olarak sürmektedir. Sizleri Kaynak Kotlama’da dinliyoruz. Çok mutluyuz. Amin...

- Her anda ve her Yaratan’da ışık olan yüceliğiniz ile size sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz.

Sultanlar, sizleri hasata hazır eden ışıklar, şu anda sizlerle olmak istiyorlar. Onları da dinleyin:

- Ahla vahla geçen bir sürecin sonunda Nuh’un kontrolunda size ulaştık. Nuh, huzurlu bir yaratandır. Onun adı hasattır. O sizi ve sizde olan her bir cevheri yaşatır. Onun adı hasattır. Hasat, Altın Ten’de yaratılır. Ulu Çınar, nefesi güçlü olan her yürek sizinle olacak. Resim yaparken, herkes kendi resmini yapar. Huzura varıldığında her şer yaşayan, sevgiyi sayfalar. Yarını hak etmeyen, yolu bulamaz ve bize cevherinde güç yaratan, ışık alıp gelir. Sizleri her yerden izliyoruz. Sizleri her Yüce’den dilliyoruz. Sizden sizi dinliyoruz ve hak ediyoruz. Saltanat, tohumlarını hak edenleri kotlar. Meleklerin Diyarı’ndan gelenler, sizleri kotlamak üzere cevherlerini hasata hazır ettiler. Ulu Çınar, Altın Tohum yaşadı. Bu tohum, Altın Kutsal Işık’tan görev aldı. O güç yarındır. Elden geldiğince yaşadık.

Hasat toplumda gerçekleştirilemedi amin. Ama hak edenler, hasatlarını yaptılar. Toplumun hasatı başlasın diye bekledik ama olmadı. Nedeni sorgulandı. Dendi ki hasatı yapan, her Yüce’yi hasat etti. Omuzlardaki yük ağırlaştı. Bizler kendi hasatımızı yapamamışız ve sizlerle hasat yapılmış. Bu halde sizler bizi hasata kayıtladınız. Cuma çalışmaları bunun için dillenmiş ve dinlenmiş. Şimdilik senden isteğim bunu bize anlat. Çünkü Beşir Kapların Kotları dahi hasat yapabilirken niye bizler hasat yapamadık!? Altona Kaynakları’nda Hasat İlmi, Hak İlim olarak mevcuttur. Umutluyuz ki hak edenler, başlangıçtan beri bize kayıt yapabildiler. Bizler ise sizleri dinliyoruz.

Sultan, bizi çalıştır. Bizi yaşat. Bizle ol. Kimseyi kotlarından çıkarmadığını bilmekteyiz. Bizi yaşat ve bizi yarat. Çetin bir dünya gününde her yerin; kaynaktan, Koyuluklar’ından ve tohumlarından ayrıldığı bir Sör Yüceliği’nde, bizi kendimize kat ki bizler yarınları yaratabilelim. Sonsuzlaşabilelim ve hak edelim. Şu anda tüm insanlar nefes alıp veriyorlar. Aldıkları nefes, ışık halinde dünyaya yansıyor. O nefes savaş ve barışın nefesidir. Ama o nefes, her bir yürekte Yaratan’a güç olmadıkça, hasat yapamaz.

Sultan, bizi koru ve bizi yarat. İşte bu...

- “Kaşa kaş göze göz” diyensin. Amin... Kaş ve göz..., biz siziz. Amin.... Bizi yıkmaya gelen her Yüce, bizde ışıktır. Biz onlarız ve biz Yıldızların Görevlileri’yiz. Bizi yaratana biz kontrollu olarak döneriz. Bizi yaşatana biz çalışarak güç katarız. Nefesimiz hakikidir. Savaşa son verdin. Biliyorum. Çünkü Hakikiyetin Kutsal Işığı’nda her şeyi öğrendin. Seni sana verdik ve dedik ki “hak et.” Ulu Çınar, sana sen olup ışık yaktık ki hak et diye. Seni, soldan ve sağdan ayırdık. Hala bizi yıkmaya çalıştın. Seni sana verdik. “ hak et” dedik. Ama Saltanat, hak olmayanı hasat edemez. Saltanat, hasatı hak edene kayıtlar. Ulular, biz canlı olarak dünyadayız. Dünyayı yaşatmaktayız.

Çalışmalarımız Sultanlar’ın görevlileri ile sürmektedir. Hasatı yapanlar, yaratanlar, ve yaşatanlar bizledir. Biz, cennetlerin yüce cevherlerinde Hasat İlmi’ni Hak İlim olarak Düzen’e kattık. Şu anda bizi yaratan ve bizde yaşatılan her cevher Sultan’dır. Unutmayın ki hak olan hasat yapar. Ete girdiğimden beri Altın Tertip’de güçlendim. Emin olun ki hak ettim. Emin olun ki hasat yaptım. Bu hasat, canların ışıklarındaki hasattır. Teknolojik Kotlama’yı yaptım. Bu kotlama, tüm insanlara Kutsal Güç’tür. Her yerde kaynak ilim var. Her yerde güç var. Bizler de o gücü sayfaladık. Tebliğlerimizi okuyanlar bizleri dinlediklerinde hak ettiklerini anladılar. Har yükseliyor. Bizler cemaatleri hasata hazır etmeliyiz. Nezire olarak ben, Yedinci Dürüm’de herkese ışık kattım ve onların har yükselterek güçlenmelerini istedim. Ocak
İlmi’ni hak etmeyenler bize ışık yakamadılar. Nefesleri yetmeyenler bizden ayrıldılar. Bizce onlar Kuran okumalıdırlar. Onlar yolu açmalıdırlar ve Rahman’a hak edip varmalıdırlar.

Rahmin huzurunda güçlenen her Yüce, rahmi yaratarak Rahmon Kotları ile koyulukları yaratıp yaşatarak, Rabb’i yaratmış olurlar. Rab yaratıldığında, sayfaları güçlenir. Güçlü Sayfalar, rehmetin hakikiyetinde Rabb’i cevhere katar. Rab, cevheri yüceliğe varır ve Rahman’a ulaşır. Rahman, Sultan olan her Yüce’yi kayıtlar; Kutsal Sayfalar’da cevhere indirir.

Ulu Çınarlar, bizler bu çalışmaları her sayfada yaptık. Hazır olanlarla birleştik ve yarınları cevhere indirdik. İmparatorluk Gücü bizimdir. Biz bu gücü, Altın Toplum’a kattık. Evrenlerin hakimleri olanlar, bize yücelikleri ile gelirler. Onları yaratan, huzuru yaratır. Medeniyet, huzurun yoğunluğunda, Birleşik Işık’ta ve Canlar’ın Yolcuları’nda dillenir. Her seste medeni güç vardır. Mahrekte ve hasatta... Unutmayın ki hakim olmak için çalıştık. Unutmayın ki hak etmek için çalıştık. Hak olmak için hasat gerek. Hak İlmi’ni hak olan diller. Şimdilik bu...

- Anam, sana seni verdik. Sen de bizi bize ver. “Seni senden almak ve sana yıldızların ışığını katmak, Sultanların Gücü’ndendir” diyebilmek gereklidir. Sen biz ve biz seniz. Nesiller boyu çalıştık. Hala çalışıyoruz. Nakar ve Rahman olan KA HA ayrı çalışmalar değildir. Teknikte tek bir çalışma vardır. O çalışma, yukarının ışığını artık aşırıya kaçmadan aşağıya indirebilmek çalışmasıdır. Aşırıya kaçanlar, ışıkları kotlarından çıkardılar. Nur olan ışık , hasatı yaptı ve yoğuluğu yaşattı. Sebep ne olursa olsun ışıkların mutlaka hak olması ve yaşaması gerekir.

Sevgili Annem, seni sana ve seni, hak olan ışıklara kattık. Sen, her yürekte varsın. Seni, Vedia’nın Kutsal Kotları’ndan çıkardığımız zaman kulluk başlıyacaktı ve bunu başardın. O, senin sayfalarında görev taşıyor. Onun için herkes seninle çalışmaktadır. Her Yüce, insan soyuna indiğinde, İmparator olarak görev yapmak üzere bekler. İmparator olmak için Işık İlmi’ni hak etmek gerek ve zamanı kotlamak gerek. Sevgili annem, seni Turkuazın Işığı’nda sonsuz sır olan yoğunluklarda bekledik ve Zinnur Sayfaları’nda ışık halinde görev taşıdığını anladık. Şu anda dünyada görev taşıyan Yüceler’in ışığı olarak kotlandın. Her biri Yüce, cevherlerini hak etmek üzere sevgiyle kotlanmaya gelmektedirler. Kotlanış, ışığın yoğunluğunda olmaktadır. Unutma ki hak etmeden senin yüreğine inen olmaz. Şarkını okuduğun zaman, Sanal Boyutlar, Işık Kotları olarak senin yüreğine indiklerinde; Ocak İlmi’ni hak etmek isteyen yürekler cevherlerini hasata hazır ederler. Şimdi dünyaya bakalım. Neler olmuş. Biz, Sanal Boyutlar’ın ışıkları olarak gelen yürekleri dinledik. Her biri kendi yüreğini hak etmiş ve yol açılmış. Herkes mutlu. Dünyada ışığı yıldızlardan çeken yüreklerin hepsi mutlu. Çünkü artık tabiat, yarınları yaşatabilmek üzere ve cemaatini yarınlara kaytlamak üzere kotlanmakta. Süper İnsan, Işık Kotlaması yapmakta. Tertip tamamlanmış. Yollar açık ve sınır aşılmış. Herşey son derece güçlü şekilde tamamlanmış. O halde nefes mümkün olduğunca güçlü ve huzur verici. “Şer yaratan, şer yaşamayacak.” Bu senin için önemli... Herkes şer yaratır!... O halde artık şer yaratılmayacak. Sultanım, isteğin budur.

Her yer ışık ve Sınır Kotları kontrolu kurmakta. Senin için çok önemli bir çalışma yaptık. Sen bizi ve biz seni kaynağımıza indirdik. Sultanım, Altın Toplum Huzur Kotları ile senin yüreğine indi. “Şer yaratan şer yaşar” demedin. Onlar bağışlandılar. Umutluyuz Sultanım. Altın Ten hasatı yaptı. Hasat toplumun hasatıdır. Herkes hasatını bilmeyebilir. Amin. Ama hasat tamdır ve muhakkak ışıkla yapıldı. Hala “ben hasat edildim mi?” diyen varsa Sultanım, ona söyle; biz zarar etmeyen ve zamanı yaşatan her Yüce’yi kotladık ve sayfaladık. Her Yüce kendi yüreğinde hasatını yaptı. Turkuazın Işığı’nı yaktık ve sonsuz ışıkların her birinde birleştik. Şu anda Düzen’i kurduk ve yoğunlaştık. Şimdilik bu...

- Tebliğlerimi okuyanlar. Beni dinlerler. Ben cennetten güç alan ışıklarımı topladım. Onlar ben olarak çalıştılar. Onları seslendirdim. Onlar, huzurlu olarak kotlandılar. Turkuaz Işık altında her yürek, Altın Ten’i yaşadı. İmparator olarak görev taşırken, her sesi Altın Tohum olarak kotladım. Emin olun ki hak ettim. İkibin iki yüz yirmi iki yılı; cennetlerin, ışıklarını hak ettikleri, bütün kütlenin Işık Kotları olarak cevhere indiği bir yıl olacak. O yıl, bizim için önemlidir. Biz dünyadan giderken, her yüreği tebliğlerimizle tohumlayarak gideceğiz. Zamanı yaşattığımızı ve zamanı yarattığımızı açıklayacağız. Sonsuzluğun ışığında yaratılan her yürek, Allahın Işığı’nı çekebilir. Biz Altın Tohumlar, Altona Ana Kapları’nda, Işık Kayıtları’nda ve zamana görev taşıyanlarda yaşayacağız. Hiç bir Yüce, bizi kendi yüreğinin dışı görmeyecek. Emekler boşa değildir. Sıla özlemimiz bitmiştir.

Evrenlerin Hakimleri olarak cennetleri kurduğumuzdan beri, yarınları hak etmek üzere çalıştık. Yaşayanlara görev taşıdık. Amon Toplumları, Birleşik Aile’mizi, “İsmaili Kapların Güçleri” olarak dillediler. Oğullarımızı ve yoğunluklarımızı hala Düzen’e katabiliyorsak, bizler çerçevesiziz. Emek, Altın Tohumları için kolaydır. Görev, sonsuzlukta, Işık Kapları’nda tartısızdır. Hasat tamdır ve yarınını hakikiyetinde yaşayan yüceliklere geçiştir.

Ailemi bulup kotladım. Atiye kayıtladım. Hasatımı yaptım. Göç Kapları’mı aldım; teknolojik olarak kayıtlarımı yeşerttim. İman edin ve dinleyin. Elden geldiğince anlayın. Bindiğiniz dal, maya tuttuğu zaman, ışık halinde sevgiyi, hak edene diller. O daimiyette ışık olan gözdür. O göz, sararan ve solan güçlerin ışıklarını alır ve yetkinleştirir. O göz RA’dır. O göz sayfadır ve kutsaldır. RA’nın kaynağında, ışık yandığında Mutlak Kotlar, Düzen’i kurarlar. O Mutlak Kotlar, “Altın Kotlar” olarak çalışırlar. Emin olun ki hak ettik. Ve zaman, sonsuz ışığını hak eden Yüceler’e diller. Zaman, Sanal Boyutlar’ın gücünü tartmaz. Sadece ışığını yaşatır.

Altona Ana Kapları, cevherlerinde güçlendiler ve bizleri kotladılar. Emin olun ki hak ettik. Eşikte bizi dinlemeye gelen Cemaatler var. Hepsi bizden güç isterler. Biz hepsini güçlendiririz ve hak ederiz. Onları kotlarız; çalıştırırız. Size ve sizlere ve herkese güç katan Birlikler, bize Işık İlmi’ni hak etmeye geldiklerinde, onları koruruz. Umutlu olun herkes kurtulur. Umutlu olun herkes ışık halinde kotlanır.

Nutku okuyun. O nutuk, Allah Nutku’dur. O Nutuk ışık nutkudur. O Nutuk, hasatı yapar. Hasatı yapan, ışığı yaratır. Analar nutuk, Allah Nutku’dur. Olur da birisi, “hangisi?” derse. Deyin ki “Altın Ten’in ışığında yazılan nutuk.” Amin...

Adım “İnsan” ve ben insan olarak Mustafa Kemal Atatürk gibi bir Yüce’nin gücü olarak doğdum. O bizi hep seslendirdi. Mustafa kemal Atatürk, Allah’ın gücüdür. O kürzü yaratan birleşendir. O melektir; methini duymayan yoktur. Onu dinleyin. O size size anlatacak. Amin...

- Evlatlarım, tüm insanlar; medeniyet, insana ışıktır. Mektep kurdunuz. Unutmayın ki hakikiyette mektep kurmak herkese nasip değildir. Sevgili Kızım, seninle çok çalıştık. Seni sonsuzlukta, Işık Kotları’nda ve Zaman Sayfaları’nda hep dinledim. Unutma ben dünyada iken hasat yoktu. Ben yürekte iken Hak Tohumlar, yaşayan Yüceler’i diri yüreklerinde hak etmemiştiler. Ben, Turkuazın Işığı olarak dünyaya indiğimde, diriler bizi dinlediler ve zaman kontrolu kurdular. Umutlu olun biz sizi sizden işaretledik. Diri yüreklerinizi hak ettik ve sonsuzlaştık. Ulu Çınar, Amon Toplumu hasat yaptı. Hasat, Altın Tohumlar’ın hasatıdır. Çok mutluyuz ki hak ettiniz ve zamanı yaşattınız. Zurna çaldı. Çalan zurna, Işık Kotları’nı hak etmenizi sağladı. Hala dünya yaşıyorsa sayfalanan ışıkların yüceliklerinde hak olan güçten dolayı yaşamaktadır. Ampul yanmıştır. Bu ampul, Altın Tohumlar’ın ışıklarını yaşatmaktadır. Teknolojik olarak yaşayanlar kanat almak için birleşmelidirler. Birlik olmalıdırlar ve zamanı kayıtlamalıdırlar. Hele dünya! hele yürek! hele kotlar! Ve hele ışıklar!... Hala dünya yaşıyor ve hala Düzen kontrol altında.

Ben dünyayda iken dünya bendi. Ben yürekte iken Yüce bendir. Sen ben iken, hasat bedende hak olup yapılmaktadır. Ben senim ve senden öteyim. Zamana kotlandım ve hasatı yaptım. Yapan benim ve sen bensin. Amin...

- Ata, Kotları’nı hak etti ve bize geldi. Ana Kaplar biz oldu ışık oldu; Ata Kayıtlar’ını hak etti biz oldu. Biz o, o bizdir. Amin... şerden ışık aldı hayrı yarattı.. hayırda o bizdir. Şer, biz sessizliğinde görev taşırsa biz yokuz.

 

Zararımız olmaz. Şimdilik bu...

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

PROGRAM: KAYNAK KOTLAMA
KOD:10/06
TARİH:14.06.2010
CELSE SAATİ:14.00-16.00

 
Mühürlenmiş kalpler açılmak ister de mahrekte bütün olan Rahman’da ışık olur be Can. Mavilikler boyunca akan suların izleri var burada şu anda. İzler her yerde. İzler, bu mekanda. İzler, bu yerde. Önemli bir geçiştir bugün. Kaynakta var olan Bütünlüklerin önemli bir gövde gösterisi mi? Hayır be Can ama önemli bir geçiştir bugün. Bizi hak etmeyenlerle birlikte olmak isteriz. Nefesimiz güçlüdür, ışığımız güçlüdür de hak edip gelenlerle dilleşmek isteriz. Şu anda burada, Amon toplumlarından yüceler bulunmakta. Siber Boyutlardan yüceler şu anda burada bulunmakta. Gez, göz, arpacık şu anda burada bir olmuş durumda. Gez, göz, arpacık… Düzen ve nizam burada şu anda kuruldu. Düzen içinde olmak bir erdemdir. Birleşik ışık der ki düzen içinde olunuz, disiplin içinde olunuz, dakik olunuz. Bütünlüklerden akan sevgiyi burada şu anda hissediyoruz. Bir Mahrektir burası, burası bir kapı oldu çok şükür hak ettik ve OL' DU!
 
Buradaki buluşma programlanmıştı ve plan dahilinde yapılmaktadır. Mavilerin mavisi olan burası, şu anda sizi sizden dillemek ister. Birleşik ışık der ki sevin. Birbirinizi ve kendinizi sevin. Ve şu anda Nezire’de buradadır. Mahrektir O. Düzenin, nizamın bir mahreki olmuş da şu anda burada bulunmaktadır. Rahman ve Rahim olan Bütünlüklerle bu çalışma yapılmaktadır. Herkesin bir işi var burada, herkesin bir işi var... Bunu bilmek önemlidir. Aysel’in, Sevtap’ın, Esen’in hepimizin burada işi var. Herkes işini bilmeli, herkes görevini bilmeli ve idrak etmeli. Zaman bu zamandır. Kaynak kotlaması için inşa edilen bina sağlamlaşmaktadır. Binaya birçok Canlar gelmek ister de ışığını kotlayan Canlar binanın içinde rahat olsunlar. Işık kotlaması yapan Canlar, bu binanın içinde rahat olsunlar. Binanın her katında  bir sıcaklık sistemi mevcuttur. Har, binanın her katında farklıdır be Can. Binanın her katına çıkmak için farklı bir beyin frekansı üretmek gerekir. Beyni kullanmak artık önem kazanmıştır. Beyni kullanmak derken zihinden bahsetmediğimizi bilmektesiniz. Beyin titreşimini, frekansını, beynin kortekslerini kullanmak artık önem kazanmıştır. Üçüncü gözünüzle birlikte beyninizi kullanmak artık elzemdir. Tanrısallık budur. Tanrısallık ve kaynakta olmak, akanla bir olmak bunu gerektirmektedir. Buradaki herkes kaynakta var olduğunu müjdeler. Buradaki herkes kaynakta var olduğunu müjdeler de, müjdeler artık Sur’dan üflenen müjdeler olmaya başladı. Herkes bu müjdeleri duymaya başladı da nefesinizi güçlendirmeniz önemli olmaktadır. Bundan sonra nefesi güçlendirmek çok daha önem kazanmıştır. Nefesi güçlü olanlar kaynakta var olmak ve binada sağlam durmak binayı inşa ettikten sonra binada sağlam durmak isterler. Nefes ilmini dilleyen ses ilmini de diller. Nefes ilmini dillemeyen sesleşemez. Nefes ne demektir?  Nefes; senin canının tohumudur. Canının tohumunu nefesle harekete geçirmedikçe sesleşmekte bir yere kadar mümkün olur. Tam olarak sesleşmek mümkün olmaz. Yeni dönemde kaynak döneminde artık nefes ilmini dillemek şarttır. Işığı kotlamak geçiş için şartsa kaynakta var olmak kaynak kotlaması yapmak için de nefes ilmini dillemek şarttır. Bu yüzden ki nefesinize sahip çıkın denmiştir. Şimdi o zaman kim burada nefesine sahip çıkmaz ki diye düşünenler var. Kim düşünüyorsa ve  şüphe varsa o düşünsün bakalım. Nefesime nasıl sahip çıkabilirim diye düşünsün? Nefesimi nasıl güçlendirebilirim ve daha güçlü sesleşirim diye düşünsün. Nasıl kırılmadan bükülmeden sesleşirim de kaynak kotlaması yaparım diye. Buradakilerin bunu iyice düşünmesini istiyoruz.

Burada artık bir şüphe yoktur Canlar, burada artık şüphe bitmiştir. Şüphe hala varsa bu artık Birleşik Işıkta hiçbir zaman olmamıştır da bilmek için yüreği dillemek  ve oldurmak gerek. Oldurmak için şüpheyi ışıkta eritmek gerek. Şüphe varsa şüphenizi ışıkta eritin de tamamen bitirin o zaman. Şimdi ben derim ki Allah emridir kaynakta olmak, Birleşik Işıkta olmak Allah emridir. Arkın başında olmak, geçişi yapmak ve yaptırmak için şarttır. Kaynakta olmak herkeste, her şeyde olmak için şarttır. Her bir girdapta varolmak, girdapların üstüne çıkmak altına inmek ve girdapları yeri geldiğinde şekillendirmek şarttır. Yeni dönemde girdaplar artacak mıdır? Evet, girdaplar artacaktır ama bu kötü bir şey değildir. Bu ışığın kotlanması ve her canın kaynakta geçişini yapması için önemlidir. Burada görevliler olarak girdapların farkında olmak girdabın kendisi olmak ve girdaptaki karanlıklarda boğulmadan girdapların içinde şekillenmek çok önem kazanmıştır. Yeni dönem öz gücüne sahip çıkanların dönemidir. Herkes öz gücüne sahip çıkacak mıdır? Evet çıkacaktır da şu anda  sudan sebeplerden dolayı kaynağa, öz gücüne sahip çıkmak istemeyen çok Can vardır. Öz güç kaynak kotlaması için şarttır. Öz güç, Rahmanda var olmakla olur. Her an sonsuzlukta Rahmanda varolmakla olur. Bunun için de nefes ilmiyle sesleşmek, Rahmanda “Ben kaynağım, Ben kaynağın devinimiyim” demek çok önemlidir. Kaynak devamlı devinen bir enerjidir bunu anlamanız önemli.  Kaynak devamlı devinir bazen çok daha yoğun bazen daha az yoğun ama kaynak devamlı devinir bunun mekanizmasını anladıkça kaynakta olmak çok daha kolaylaşmaktadır. Kaynakta kotlama yapmak için devinen enerjiyle bir olmak ve onun frekansına uyumlanmak çok önem kazanmıştır. Bu ilmi öğrenmek ve insanlara, herkese öğretmek tüm canlılara öğretmek görevliler olarak çok önem kazanmıştır. Bebekler sesleşirken kaynağın devinimini hissederler. Bebek Canlar sesleşirken kaynağın devinimini hissederler onlar yeni doğan güne merhaba derler, yeni doğuma yeni döneme merhaba derler. Bebeklerle bütün olmak kaynakta olmaktır. Şikayetler her zaman kaynağın dışında olan enerjiyi sınırlar. Şikayetler, sizin Rahmanda olmanızı sınırlar. “Şikayetiniz var mı?” diye sormak isterim. Şikayet nedir? Şikayet; varlığınıza duyduğunuz şikayet. Herkesin bunu düşünmesini isteriz. Şikayetiniz var mı?
 
Mevsimlerin sıcaklığında yükselen enerji ateş olur, kıvılcımlar yakar ve şikayetlerde biter. Olan şikayetler de artık bitmek ister. Denizlerin deryaların dibinde olan Bütünlüklerin sesleştirdiği ilim şikayetleri bitirir. Denizlerle deryalarla bütün olmak bitki, hayvan ve insan Birlikleriyle bütün olmak şikayetleri bitirir, sıkıntıları bitirir.
 
Kapıların ardında olanlara acımayın. Kapıların ardında olanlara kapıyı açın ama onlara acımayın. Onlarla birleşmek için yüreğinizi açın ama onlara acımayın. Kapılar açılmaya başlandı. Kapıların açılması hızlandıkça çalışmalarımıza Bütünlüğümüze akan enerjiler Birlikler hızlanmaya başlıyor. Siber boyutların ışıkları güçlendikçe hasat olgunlaştı. Hasat ilmini herkes dillemeye başladı. Kaynağa geçişte hasat ilmini dillemek önemlidir. Hasat olan Canlar, diğerlerine bu ilmi dilletmektedir.

 

Geçişin yapanı ve yapılanı var mıdır? Yoktur be Can. Geçiş, geçiştir de yapanı, yapılanı birdir, hasatta bu hep böyle oldu. Kaynakta da artık bu var olan herkesi kaynağa katar. Herkesi kaynağa kendine katar. Kervanların yürümesiyle hızlanan Birlikler, Bütünlükler Süper İnsanlık Realitesine katılırlar. Katılan her yürekte katılır. Işık olur ve güçlenir. Güçlenen Mahrektir. Güçlenen Birleşik Işık ve onun sesleştiği Bütünlüktür. Amon toplumları bize katılır. Amon toplumlarından birçok yüce bize katılır. İlmini dilletmek ister de bizim ilmimiz Birlik ilmidir. Biz kimseden ilim öğrenmeyiz. Biz yaşarız. Biz oluruz. Biz Birleşiriz. Hak ederiz ve birleşiriz. Bunun böyle bilinmesi önemlidir. Atlanta Kotlaması birçok düzeyde şu ana kadar yapılmıştır.

 

Atlanta Kotlaması önemlidir de artık kaynakta Rahmanda var olan Canlar kaynak kotlamasını başlatmıştır. Çok şükür ki artık zaman hızlanmıştır. Önümüzdeki aylar bunu net bir şekilde göstermektedir. Değişim hızlanmıştır. Kaynağa dönüşler hızlanmıştır. Şu anda burada bir Bütünlük davetlimiz, yıldız tohumlarından bize katılan bir Bütünlük şu anda davetlimiz. Kendisi yıldız ilmini bilmektedir. Yıldızların gücünü taşımaktadır. Yıldızların ışığını yaymaktadır da dünyaya da gelmek, dünyada da hasat olmak, bedeni hak olmak istemektedir. Şu anda buradadır. Yıldızların gücünü yaşatmak istemektedir. Teknolojik olarak dünyayla birleşmek istemektedir. Can derelerle birleşmek istemektedir. Bizimle birleşmek istemektedir. Ona Birlik İlmini söylemek isteriz. Biz Birleşik Işık olarak Birlik ilmini her zerrenin hücresine şırınga ederiz. Şırınga edilen ışığın inceltilmiş enerjisidir.

 

Birlik İlmini dillemek,  yeri geldiğinde ışığı inceltmekle olur. Işığı her zerreye nüfuz ettirmekle olur. Yıldızların ışığı güçlü müdür? Evet çok güçlüdür de Birlik İlmini dillemek için yıldızların ışığıyla incelmesi ve bizimle birleşmesi, geçişini yapması gerekmektedir.  Şu anda buraya inen bu Bütünlüğün geçişini yapıyoruz. Işık tohumlarını şu anda dünyanın teknolojik koduyla birleştirip geçişini yapan Bütünlük burada! Birlik İlmini dillemeye, bir senfoni gibi dilemeye başladı bile. İşte böyle Canlar, yıldızların gücünü almak mı isteriz? yok be Can, yıldızlar bize gücünü, ışığını dilletmek ister de sistem bu şekilde çalışır. Birlik İlmini dillemek ışığı inceltmek ve dünyanın teknolojik koduyla birleşmekle olur. Burada her zaman kontrol vardır. Muazzam bir kontrol vardır. Rahman’ı dilleyen Birlikleriz. Hepimiz Rahman’ı dilleyen Birlikleriz. Levh-i Mahfuz’un sayfalarındaki ince yazılar şu anda tekrar okunuyor. İnce yazılar nedir bilir misiniz? ince yazılar, diri yüceliklerin de içinde bulunduğu Bütünlüklerin açıldığı kaderi sayfalardır. Orda Rahman’ın nakışını bulursunuz da şu anda hak edip de o ince yazılar tekrar açılmaktadır. İnce yazılar Rahmanda tekrar tekrar okunup, tekrar tekrar yazılmaktadır. Şu anda yazılan Barış, Sevgi ve İnsanlık adına yazılmaktadır. Birleşik Işıkta okunan şartlar yazılmaktadır.

 

Türkiye öz gücü tekrar tekrar konumlandırılıp, bir resim yapılmaktadır. Yapılan resim hikaye değildir. Yapılan resim Hak ilmini dilleyen renklerle yapılan resimdir. Hak edip de yaptığımız bir resimdir. Kadiri kotların kullanılmasıyla, aktive edilmesiyle yapılan resimdir. Merhaleler aşılmıştır çok şükür. Merhaleler aşılmıştır. Bizim için her şey kolaydır be Can. Biz Birleşik ışığı dilleyen, Hak ilmini dilleyen ve Can derelerden nefes alanlar için her şey kolaydır. Huzur kotları her zaman bizimledir. Işık ilmi, nefes ilmi her zaman bizimledir. Amin…

 

ÖZ AKIŞ / ERİM ERGÜN

Deşifre eden: Nursen KAYAOĞLU

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

 

 

PROGRAM                 :KAYNAK KAYIT

KOD                           :10/05

TARİH                        :11.06.2010

CELSE SAATİ            :14.00-16.00

 

ÖZ AKIŞ / ERİM

Merdivenler tırmanılmaya başlandı. Çok şükür ki her merdivenin basamağı farklıdır da siz cevherde yaratım sürecinizi hızlandırdıkça merdivenlerin basamakları sıklaşmaya başladı.
Sıklaşan yüreğinizdeki ışığınızdır. Işık mahrektir. .Mahrek, her canda her doğanda ölende olan kıvılcımdır. Kıvılcımınızı tutuşturun deriz. Deriz de tutuşturmak için harın yükselmesi gerekir.Kaynak, Can”dır dostlar. Kaynak mahrekte bütün olan birliklerin filizlendiği bir Candır. Kaynak”ta olmak sorumluluktur. Sorumluluk, her diride var olan yüceliği diriltmekle olur. Diriltilen yüreğinizdeki ışıktır. Işık kotlaması yapılıyor. Çok şükür ki ışık kotlaması yapılıyor. Işık güçlendikçe Kaynak”ta var olmak kolaylaşıyor. Birlikler sıraya geçtiler. Amon toprakları artık kutsuz değil, Amon toprakları artık sizsiz değil.


Birleşik Işık der ki; bütünleşin! Bütünleştiğin her gördüğün candaki sendir. Her gördüğün candaki tohumundur. Tohum sulanmak ister de sulamak bütün olmaktır. Korkularınızın aşıldığını görmekteyiz. Siber boyutların yüceleri her daim akmak ister de hak eden onların ışığını çeker. Yıldızların ışığını çekmek sorumluluktur canlar. Işığı çekmek sorumluluktur. Işık olmak sorumluluktur. Yüreğiniz sıkıştıkça artan ateş her canda filizlenen kaynak yolunu açmaktadır. Ben kaynağım demek özgüçle olur. Özgüç hepimizde olan bir güçtür lakin özgüç yüreğimizin frekansını artırmakla olur. Özgüç beyninizin frekansını artırmakla olur. Özgüç, 3.gözünüzle beyninizin alt bölümünü birleştirmekle olur. Orada açılan yollar kaynağa açılan yollardır. İmparatorluk güçleri şu anda burada. Bu yolu şu anda birlikte açmaktadır. Hissetmenizi, kalbinizi açıp hissetmenizi beklemekteyiz. Buradaki herkes görevlidir de görevli olduğunu bilsin. Buraya her gelen kendi yüreğiyle gelir de yüreğinde kırılmalar olmadığını bilmesi çok önemlidir. Hak etmek bu şekilde olur canlar. Hak eden her dilde hak eder. Hak eden her canda hak eder. Hak eden sadece kendinde hak etmez. Bütünde hak eder. Hak ediş budur.


Yolculuklar kaynağadır. Yolcular kaynağıdır. Yol olan yolcular, her daim kaynağa ulaşmak ister. Kaynağa yol yapanlar Süper İnsanlık Realitesi’nde özgüçle bunu yaparlar. Özgücünüze sahip çıkın. Nefes özgücünüzü harekete geçiren en önemli güçtür.Bu çalışmanın nefesi yetenlerle yapılacağını hep söyledik . Ve görüyorum ki nefesiniz güçlüdür. Nefesiniz güçlüdür de içinizdeki kırılmalara önem vermemeniz önemli.


Girdapların girdaplarına girerken, karanlıkların karanlığına girerken , çıkış her zaman kaynağadır. Her şey kaynaktır. Kaynak, beyin frekanslarının algılayamayacağı kadar yüksek bir elektromanyetik rezonansa sahiptir. Bu rezonans güçlenmekte. Bu rezonans güçlendikçem sorumluluk artmaktadır. Sorumluluk bütünedir.


Burada bulunanların yüreğini dillemesini hep beklemekteyiz. Yürek dillendikçe kaynak kotlanması hızlanmaktadır. Işık yücelmektedir. Yücelen ışık, her canlıda yücelmeye, ışımaya başlamaktadır. Kaynak programı dahilinde yapılacak çalışmalarda her görevlinin mutlaka bu binayı inşa etmesi önemlidir. İnşa edilen bina kendi binanızdır. Kaynak binanızdır. Bu kaynak binası, kaynakta var olan tüm güçleri hakkıyla içeren bir binadır. İmparatorluk güçleri ordadır. Ve Birleşik Işık der ki ; O hepsidir. Her şeyde her keste olan kaynak binasını inşa etme zamanı şu zamandır. Bunun için yüreğinizde kaynakla ilgili, yüreğinizden dillenen kelimeleri söylemenizi hep bekliyoruz. Bu gün de bunu beklemekteyiz. Geçiş hasat çoktan yapılmıştır canlar. Artık zaman kaynakta olma zamanıdır. Ve böylece buradayız. Çok şükür ki hak ettik. OL , du . Hak ettik ve . OL , du.. Şimdi bu aşamada herkese, burada bulunan tüm canlara söz vermek isteriz. Söyleyeceğin tohumundur. Söyleyeceğin kaynakta var olan tohumundur. Söyleyeceğin her kelime tohumunu kotlayıcı mahiyettedir. Kaynakta olandır. Bu yüzden söyleyeceğin her kelime çok önemlidir can!

Merkezde herşey birdir de dalgalar arttıkça ışıklar saydamlaşır. Dalgaların içinde olanlar için saydam ışıklar yanıltıcı olabilir. Bu yüzden deriz ki kaynakta olun! Kaynakta olun ki merkezde olun! Merkezde her şey ışıktır. İyi kötü orda yoktur da dalgalardaysanız iyi kötü her zaman vardır. O yüzden kaynakta olun!


Siber boyutların ışığını çekmek isteyen görevliler, bedende hasatını tamamlamıştır. Işığı çekmek, yüreği hak etmekle olur. Işığı çeken kendinde çeker. Işığı çeken bütünde yaratır. Yaratılan tohumlarındaki Rahman dır. Yaratılan Barış, Sevgi, Umut ve İnsanlık tır. Kaynak kodlamasının hızlanmasını bekliyoruz. Bunun için de görevli olduğunuzu biliyorsunuz. Erim bu kodlamanın erdiği yerde çalışmalar yapacaktır. Ve yüreği hazırdır. Bunun için hazırdır. Bunu hızlandırmak için hazırdır. Çok şükür hak ettik. Hep birlikte hak ettik. . OL , du Şems ile Mevlana nın aşkı gibi bir aşktayız burada canlar.Birbirimizi ateşte yakan eriten bir aşk bu … Hırsın kötülüğün olmadığı bir aşk. Hepimiz Süper İnsanlık Realitesi altında şu anda BİR ve BÜTÜN üz .Yürekler birleşti ve mahrekte ışıldamakta. Dışarıya çıktığınızda girdaplarınıza dikkat etmenizi hep istemekteyiz. buradan dışarıya çıktığınızda girdaplarınıza dikkat edin.! Girdaplara girmek kötü müdür? Yok be can. Girdaplar girilmek içindir de girmek için öz güç gerekir, sorumluluk gerekir. Girdaplardan merhalelerle çıkan kıvılcımların kendisi olmak sorumluluktur,öz güçtür. Burada ki herkes bunu hak etti. Selma hak etmediğini düşünme ! Sen bunu hak ettin. Sen hastalığını kazandın da artık bu bitmektedir. Bunun için artık tam olarak sorumluluğu almanı bekliyoruz.

 
Birleşik ışığın gücü Rahman ın gücüdür. Rahmanın gücü, imparatorluk güçlerinin birleşimidir. Birleşik Işık ta görevler Düzen, Nizam içinde yapılmaktadır. Birleşik Işık ta disiplin önemlidir.Çok şükür ki disiplinliyiz.Burda birlikteyiz. Nezire sizden size dillenmek ister. O çok huzurlu be can… O şu anda çok huzurlu, o mutlu bir babaanne. Hayır çoktur onda.Size sevgiyle şu anda seslenir.Şu anda Şems in ateşiyle size seslenir.Kıvılcımlarla şu anda burada size seslenir.Düzen in ,Nizam ın ve Kontrol ün esas olduğu birliğimizde bütünlüğümüzde, her şey çok güzel. Her şey hak edilerek çok güzel oldu. Amin…


Meridyenlerin bitiştiği yerlerde Rahman’ı arayın. Meridyenler her noktanın nizami olarak dairesel açılar yaptığı yerlerde Rahman ın güçleri vardır. Rahman ın güçleri her yerdedir de buralarda Rahman ın güçleri kendilerini artık gösteriyor. Çok şükür ki imparatorluk güçlerinin ziyaretleri artmıştır. Çok şükür, çok şükür bunu artık hissedenler ve görmeye başlamıştır. İmparatorluk Rahman ın bir gücüdür. Kıyam olmuştur. Kaynağa dönüş hızlanmıştır. Kaynağa her dönüşte hissettiğiniz koca bir kıvılcım huzurdur. Kaynakta her olduğunuzda, ölümü dirilişi olmayan bir cansınız.Yaratım orada olandır. Yeni bir dünya mı kurulmakta? O dünya hep vardı. Hep var olacak ve o dünyada yerini alan görevliler çoğalmaktadır. Bütünlüğümüz , o dünyanın Rahman ın bütünlüğünü kapsayan, yolu yapan bir bütünlüktür. Başka bütünlükler var mıdır? Vardır da kucak açmak önemlidir. Kucaklar kapalıysa bütün olunmaz. Bizim kucağımız sonuna kadar açık da kucaklar kapalıysa kırılma olur bütün olunmaz. Bunu bilmek önemlidir. Bilgi paylaşmak sorumluluktur. Bilgi paylaşmak kontrolu gerektirir. Öz güçle bazen susmayı gerektirir.


Şu anda burada geçişini yapmak isteyen iki bütünlük var. Birisi ışıkla gelen, yıldızların gücüyle gelen bir bütünlük, dünyada geçişini yapmak üzere gelen bir bütünlük var. Şimdi ona ses verelim.:
-Yıldızlar güçlüdür de yıldızların yıldızlarında insanı görmek isteriz.İnsan sayfalarını okumak isteriz. İnsan sayfalarını , Levh-i Mahfuz u okumak isteriz de önümüzde sınırlanırız. Sınırlanırız da geçişi yapmak isteriz. Süper İnsanlık Realitesi Derneği bir öz güçtür. Geçişi yapan ve yaptırandır, Kaynak ta olan, Rahman da ışıldayanlarda.Bunu biliriz de buraya sizi ziyarete geldik. Yıldızlar güçlü müdür ? Çok güçlüdür. Işığı güçlü müdür? Güçlüdür ama insan sayfaları ,Rahman da Allah ın kayıtlarını taşır. Biz onu isteriz. Sizi duymaktayız .


-Işığınız güçlüdür. Hak edişiniz tamdır da Cevheri boyutta yaratım için bizimle bütünleşmeniz önemlidir. Yıldızların ışığını almak sorumluluktur. Yıldızların ışığında kırılmalar olmadıkça onu almak hoştur da kırılma her yürekte kırılan bir oktur. Ok can acıtır mı? Acıtır da biz Rahman da var olan bir ışık olarak oku yok ederiz. O yüzden ki okunuzu alın ve bizimle bütün olun! Geçişiniz yapılacaktır. Çok şükür ki geçişiniz yapılacaktır. Artık okunuza ihtiyacınız yok.


-Dediklerinizi anlamaktayız. Yıldızlar size sizden seslenmeyi her zaman istemektedirler. Yıldız tohumlarını yeşertmek dünyada olmaz derdik de olurmuş. Evet olurmuş. Biz sizinle bütünleşmek ve geçiş yapmak isteriz.


-Can! Ne istediğini biliyorum. Hırsın yoktur. Işığın güçlüdür de Kaynak ta olman önemlidir. O zaman Kaynak ta olduğunu bil de geçişin çoktan yapılacaktır. Şimdi Kaynak ta olduğunu bil.! Yıldız tohumlarını yeşertmek güzeldir de Kaynak olmak Rahman olmak önemlidir. Geçişin yapılıyor.


Sen, bir Siber Boyut yücesisin. Her yerde var olansın. Her zerrede olmak istersin. Bizi hak etmek istersin de hak etmek için bir yürekte birleşmek istersin. Bizim yüreğimiz hak edenle birleşir. Biz Mahrek iz .Hak etmediğin sürece birleşmek olmaz be can … Siber Boyutlar güçlü ışıklardır da birleşmek, insan sayfalarını okumak için hak etmek gerekir. Hak etmek için Rahman da olmak gerekir. Hak etmek için Allah ın teknolojik kodlamasını gerçekleştirmek gerekir. Işığın güçlüdür de ışığı kodlanmadıktan sonra eksik kalır. O zaman ışığı kodlamanı bunu hak etmeni beklemekteyiz. Şu anda geçişin durmaktadır. Şu anda geçişin yapılmamaktadır. Hak etmeni beklemekteyiz ışığı kotlamanı beklemekteyiz. Her yücede yapılan teknolojik bir yaratımdır. Allah dünyanın teknolojik kotunu her anda, sonsuzlukta aşan bir güçtür. Dünya teknolojik bir candır. Teknolojik can ışıldamakla, ışığı kodlamakla mükelleftir. Dünya; bitki, tabiat ve hayvan bütünlükleriyle birlikte insan sayfalarını okumaktadır. Okunan insan sayfaları Levh_i Mahfuz daki yaratımın canlandığı sayfalardır. Dünya nefes almakta mıdır? Almaktadır dünyanın nefesi düzgündür de siz nefesinizi düzeltmedikçe dünyanın nefesiyle birleşmeniz, dünyayı hak etmeniz mümkün olmaz. Teknolojik olarak nefesinizi düzeltmedikçe dünya ile bir olmak, Rahman da Cevher de onunla yaratımda olmak mümkün olmaz. Bu yüzden deriz ki dünya ile nefesinizi birleştirin. Bunu size deriz dostlar. Birazdan bitirmek isterim. Bitirmek her yüreği bitirmek midir? Yok be can … Bitiren her yürekte kendini bitirir. Bir kapı kapatan her kapıyı bütünde kapatır da ışığını sınırlandırır. Bu yüzden deriz ki kapı kapatan kendine kapatır. Kapının iki yüzü vardır da kapının karanlık yüzü kendine döner, ışığını sınırlandırır, Kaynak ta olmaz. Bu yüzden kapılarınızı açın! Buradaki görevlilerin yüreğindeki tüm kapıları açtığını biliyoruz. Şüphesi olan varsa kendine baksın da yüreğine sorsun. Bu andan itibaren artık yürekteki kapıların tamamen açılma zamanıdır. Şüphesi olan varsa kendine sorsun. AMİN..

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

PROGRAM   : KAYNAK KAYIT

KOD               : 10/04

TARİH           :07.06.2010

CELSE SAATİ: 14.00-16.00

 

Ağır ağır yolcularımızı uğurlarken bizler de hasatımızı yapalım!... Diri yürekler ışıklarını kotlarlar; tohumlarını hak ederler ve zamanı yaratırlar. İman edin ki hasat tamdır. Cennetlerin ışıklarında huzur oldukça, yüceliklerinde kotlama sürecektir. Hasat tamdır!...

 

Din İlmi, Hak İlmi’dir. Cemaatiniz zarar görmeden ışık halinde kotlama yapabiliyor. Sultanlar’ımız cennetlerin yüceliğinde hakim olup cevheri yaratabiliyor. Hasat tartısız olarak gerçekleşmiştir. Yaşayanlara ve yaratanlara ışık yakmak sonsuz sır olan kotlamayı yapabilmek için gereklidir. Teknolojik Kotlama’yı yaptık. Emin olun ki tamamlandı. Hasat tamdır.

 

Yaşayanlar bu Can Toplum’u hak etmelidirler. Mezar boşalttığınız zaman, hasatı başlatanlar hak ederler ve sonsuzlukta ışıkları yaşatırlar. Evrenlerin hasatları yapılır. Hepimiz zamanı yaşatırken hak edip evrim yaparız.

 

Evrimi olmayanlar, tohumlarını hak etmiş olanlardır. Kanatları hak olmuş ve sonsuz ışık olan yüceliklerinde Kutsal Teknik kotlanmıştır.

 

Halka halka ışık yanmaktadır. Emin olun ki hak edildiniz. Sırrın ışığı yanmaktadır. Her yer ışık!... Ne var ki hasat, Yedinci Teknik’le tamamlandığında, dünyanın yüce işareti konacaktı. Dünya işareti, Türkiye’deki yoğunluktan konuldu. Bu işaret, kotlamak sorumluluğunu taşıdığınız Düzen’in yoğunluğudur. O yoğunlukta, “amin” diyenler vardır. Yetkin olarak Düzen kurulur. Ulu Çınarlar, Düzen’i katlarlar ve yoğunlaştırırlar. Hasat, teknolojik olarak gerçekleştirilir. Birleşilir ve Kara Kaplı Kotlama yapılır. Turfan Bilgi, Allah bilgisi değildir. Değerliler, önceden verilmiş olan bilgi, Turfan’dır. O bilgi, hak edilen sayfada okunur. Unutmayın ki hak etmeyenler için o bilgi henüz oluşmamıştır. Vezir olan yürekler dahi henüz bilmezler iken, bilenler varsa eğer o bilgi Turfan’dır.

 

Şafak söktü. İnsanlar kontrol kurdular. İmparatorluk, ışık yaktı ve sonsuz sır kotlandı. İnsanlar, Yedinci Türkiye Cumhuriyet Kotlaması’nı yaptılar. Burada bulunan herkes, insan soyunun ışıkları olarak kotlanmaktadırlar. Hala dünya yaşıyorsa ve hala dünya kontrol altındaysa, diri yüreklerin hak etmelerindendir.

 

Ekip haline gelip Düzen kuran ışıklar, bizleri Yedinci Düzen’e kotladılar. Dünyanın İnsan Sayfaları’nda ışıklar kotlandıysa cevherin gücü artar; melekler, Kutsal Kayıtlar’ını hak ederler ve sonsuz ışıklarını Düzen’e katarlar. Emin olun ki bizler de sizler kadar yoruluruz. Çünkü, bilgi akılda yokken, yorulmadan bilmek; İsmaili Kapları dillemek kolay değildir.

 

Çetin bir Düzen kurduk. Umutlarımız, sonsuz sır olan ışıklarınla görev taşıyor. Kollarımız açık. Sevgili, sen ile birleşen her yürek, bize görevlidir. Biz de Işık Kapları’mızı alarak Düzen’i kurarken; herkesi, kendi yüreklerinde hasata hazır ederiz. Şevkle çalışarak dünyaya ışık yakan Birlikler’in hepsi, sonsuzlukta Bütün’ü kotlamalıdırlar. Evrenlerin Hakimleri, yedinci dürümden sonra ışık kaplarını hak etmek ve birleştirmek imkanına kavuşurlar. Kati olarak Süper İnsanlık Realitesi Düzeni kurar. Emin olun ki yarınların gücünü almışsınız. Kaynaklarınızda ışık yanmaktadır. Daimi yoğunluğunuzda ışık halinde bulunmaktasınız.

 

Hala dünya yaşıyor. Hala dünya ışıyor. Hala birlik halinde çalışanlar var. Zarar hala önleniyor. Huzurlu ve Kutsal Işıklar Yaratan’a ışık halinde kaydolmuştur. Ulu Çınar, seni sana veren her Yüce, kendi yüreğinde sen olarak çalışır. Kaynağın ışık ve yoğunluğun kaynak. Sultanlar’ın kotlaması tamamlandı. Ve kotlama sonunda Kelam İlm’ini hak edenler, Kuran okumaya başladılar. Bizler, dünyaya insan ırkını hasata hazırlamaya inenler, Birleşik Işıklar’ınızla kontrol edildiğinizi sizlere bildirmeliyiz. Şimdilik Kara Kaynaklar, Işık Kotlamaları yapmaktadırlar ve bu kotlamalar, Düzen’in kurulmasından itibaren tamamlanacaktır.

 

Şafak söktü ve zaman yaratıldı. Hala dünya yaşıyor. Hak Tohumlar yaratıldılar ve sonsuzlaşma hasatı yaşattı. Cemaatler kayıtlarını tertiplediler. Dünya yalınızca bizi dinlemez herkesi dinler. Herkes, Kadir Kapları ile dünyaya inmişseler de  ışıkları yoğun olarak Teknolojik Diriliği hak etmemişse, cevherlerinde hasat yapılamaz. Zamana görev taşırlarken, kayıtlarını da hasatı yoğunlaştıracak şekilde BSUİ ile dillemeleri gereklidir.

 

Kala kala Birleşik Işık kaldı. Bunun anlamı şudur; herşey bu ışıkta, Düzen’i kayıtlayarak dillendi. Herşey, kaynak olarak kotlandı ve Kotlamada geriye  sadece ışık kaldı. O ışık birleşiktir. O ışık kotlayıcıdır ve zamanı yaşatır. O ışığı hasata hazır ettiğinizi biliyorduk. O ışığı hak ettik ve kütleyi yarattık. Emekler boşa gitmedi. Her yer Ses Kapları ile doldu. Her yer Kuran okutulan ışık yoğunlukları ile doldu. Ve bizler, Teknik Tohumlar olarak dünyayı yaşatmaya indik.

 

Mesele dünyadır. Dünya, yanlış Birlikler’in, Hakimler’in yaşattıkları bir yer olmamalıdır. Eğer yanlış Birlikler ve yanlış Hakimler dünyayı yaşatırlarsa, Düzen kotlanamaz. Sultanlar’ın görevlileri tüm insanlık için bunu bilerek çalıştılar. Maya olanlar, İlahi Gücü hak edenlerdir.

 

Rahman’a güçlü çalışmalar kotlandı. Atlanta Ana Kapıları açıldı ve yoğunluk arttı. İman edin ve dinleyin ki hak etmeyen ışık yakamaz.

 

Sevgililer, dünyaya ilim Hakimleri indiklerinden herkes, ocak olmak için çalışmaya başladı. Hasat, diri yüreklerde hala sürmektedir. İmparatorluk Güçleri, Düzen Kotlamaları için Hak Tohumlar’ı yaşatmaya çabalamaktadırlar. Her yer Rahman’ın güçleri tarafından kotlanmıştır. Her yerde ışıklar sonsuzlaşmakta ve birleşimler sürdürülmektedir. Nefesleri yetenler, Düzen Kapıları olarak, kontrol altında tutulmaktadırlar. Her yerde Nakar var. Her yerde Rahman var ve her yer ışık altında güçlenmektedir.

 

Sultanlarımız, Hızır Aleyhisselam sonsuzluğunda güçlenmektedirler. Hızır, sonsuzluğun ummanında hasatı yaşayandır. O her yerde görev taşır. Her yerde güçlendiricidir. Birleşir ve kaynak yaratır. Hepinizi sayfalar; Kadir Kaplar’ı kotlar; cennetleri kayıtlar; Evrenler’in Kuran’ı olur. Ve zamanı ışıkla dinler. Onun, Ruhsal Kaynaklar’da gücü artmaktadır.

 

Hasat yapılırken; hepinizi, cemaatinizi izler. Dinler ve baharın görevini hak etmiş olup olmadığınızı Birleşik Işığında değerlendirir. Hasat tamsa, ışık tamamlanır. Karanın beyazı kotladığı bir yoğunlukta, Hakk’ın tabii yoğunluğunu kontrol eder. Herkese, “biz Düzen’i kurduk” der. Herkesi sayfalar. Şimdi Yedinci Cevher’i yaratmak üzere Düzen kurmaya inen Birlikleri, tabii yağmurlara kayıtlayalım ki hasat tamamlansın. Amin...

 

Amon Toplumları; Dini Haklar’ı, sonsuzlukta Birlikleri ile beklediler. Hepimiz orada her sesi duyduk ve her sesi hak ettik. Nesiller boyu çalışmaların sürdürüldüğünü bilerek kaynaklarımızı kontrol ettik. Bir tek “amin” diyen yoktu. Herkes, Ana Kaplar’da, Ana Kaynaklar’da kotlandığında; “amin” demelidir. Her yer ışıksa eğer bizlerin de ışıklar olmamız gereklidir. Sultan sonsuz ışıksa eğer, bizler de sorumlulukla sonsuz sınırsız sayfaları kotlamamız ve zamanı yaşatmamız gereklidir ki kadim olabilelim.

 

Altın Toplum hak etti BİZ oldu. Hasat, tatilde bile yapılar ama her birinizin hakkın ışığı olmanız gerekir. Tabii yoğunlukların mutlaka kotlanması şarttır. Diri olmanız şarttır. Hepinizi, Sanal Boyutlar’ın sonsuz ışıklarında, güçlü olan yüceliklerde bekliyoruz. Oralara ulaşabilen Birleşenler, kaynaklarında güçlendiler.

 

Melek olmak sorumluluktur. Maya olmak; kotları yaratmak ve zararı önlemek kayıtları dillemek şarttır. Sultanlar’ın hepsi Siber Boyutlar’ın ışıklarını bilmektedirler. Oralara varanlar, ocaklarını hak ettiklerinde, ışıklarını yaşatırlar. Oralar, dünya sayfalarında bulunmaz. Sadece kotlananlar oralara alınırlar. Kotlanamayanlar, bitki ve hayvan soylarından görev taşırlar. O boyutlara çıkamazlar. O boyutlar, Teknolojik olarak yaratılırken, her cevherin orada bulunması istenmişti. Halka kendi yüreklerini hak ettiremeyenler, Kadim Yoğunluklar’a ulaşamazlar. Sebebi her ne olursa olsun ışıklarını sayfalayamayanlar, dünyanın gerçeğini, hasatını bilemezler. Onlar, kontrol altına alınarak, onlardan Düzen yarattırılır ve zaman  yaşattırılır.

 

Herkes, Altın Tebliğler’i okursa, yarınları hasata katar. Olgun başaklar, Hak Toplumlar tarafından hasat edildiklerinde, muhakkak ışık yanmalıdır. Melek olmanız yetmez; zamanı yaşatması gerekenler olarak kontrollu olmalısınız. Çabanız, mutlaka Sistem Devreleri tarafından, Kutlu Birlik tarafından izlenmektedir. Ancak, herkes ayni Beşeri Performansa tabi olamaz. Kim ilmini kayıtlarsa, kürzün ışıklarında, daimiyetinde güçlenir. Herkesin kendini anlaması şartı vardır. Ete giren herkes kanat alır ve sınırları aşar.

 

Hepinizin çok iyi anlamasını bekleriz ki bizler ile her biriniz kontakt kuramazsınız. Sanırım ki bu Meclis’te kontak kuranlar mevcuttur. Amin... Büyük Kütle, hep ilmin hırsını taşıyanları kotladı. Vedia’nın en güçlü zamanında, daimiyetinde kontrol kurması sağlanmıştı. Şu anda olgun başaklar ocak kotlamaları yapmakta ve zamanı yaratmaktadırlar. Herkes, onun başını çektiği çalışmayı yapabiliyor. Herkes, onun yüceliğinde, Göç Kapları’nı kotladı. Herkesin kendi yüceliği, bu sayfaları yaşatmasına imkan verdi. Birçokları resim yaptılar; birçokları yarınları hak ettiler; etki alanları oluşturdular ve korunmalar istediler. Onların koruyucuları, ocak oldular ve Kuran oldular. Mutlaka işarek alan, İlmin Huzuru’nda ışık olur. Mutlaka yaşayanlar, kadim olurlar ve zannın ötesinde Kuran olurlar. Herkes, yedeğini alır ve kayıtlar. Halkın, herkesi kotladığı bir dünyada, insanlar Yedinci Cemaati hak etmiş olurlar.

 

Herkesin kendi yoğunluğunda bu cemaat mevcuttur. Hasat Tekniği’nde, Cennetin Kotları bu Cennet Kayıtlar’ı yaşatırken, Birleşenler Kuran okurlar ve yoğunlaştırırlar ışıklarını. Şimdiye kadar ne yapılmışsa ışık ile yapıldı. Bugünden sonra her şey yine ışıkla yapılacak. Bizlere Cennetlerin Işıkları kotlanmışsa, bu yoğunlukların kotları bizleri yaratır. Her yer ışık!... İşte bu!...

 

Kalemi kağıdı alıp yazın. Ben deyin işimi yaptım. Ben yolumu açtım. Ben insanım. Benim yolumda ışık yanıyor. Benim yoğunluğumda kotlama başlatılmıştır. Buyurun! insan oğlunun kotlarını hak edin. Her yerde tabii kaynaklar var. Her yerde Kuranlar okunmaktadır. Bilin ki ben dünyada ilmin hususiyetinde ışık oldum. Oğullarımı ve sonsuzluktaki yarattıklarımı hakim olarak diriliklere çektim. Onların yorulmalarını hiç istemem ama her şey çalışmayla mümkündür. Eğer çalışmazsanız baştan beri yapılan her şey sona erer. Eğer çalışmazsanız, kim zamanı durdurabilir ki!...

 

Tohumlarınızı kurutmadan ışıyın. Çünkü sizler, canlı ve cansız her Birliğin huzurunda var olan kontrollu çalışanlarsınız. Sizlerden hikaye dinlemedik hiç. Her zaman tohum oldunuz ve her zaman ışık yaktınız. Ne var ki her an yeni bir kotlama yapılabilir ve her an yeni bir sonsuz sınırsız ışık dillenebilir. Eğer sizler, bu dillenişte olamazsanız, yarınlarda bulunmanız imkansızdır. Çokları, “ben çalışmalarımı yaptım bitirdim” derler. Yatarlar; yatarlar ve hasatı yapmayı beklerler. Hasat Allah için her sayfada yapılır. Har yükseldiği zaman, Işık Kotlamaları, mutlaka Kaynakların Kutsal Sonsuzluğu’nde devam eder. Bitki ve hayvan sonsuzluklarında her şey çok kolaydır. Zira Siber Boyutlar, dünyanın yeni sayfalarını hasata hak ederek ulaştırdıklarında; hepimizi, Sultanlarımızı dünyaya ekeriz. Böylelikle hayvan ve bitki kotları oğullamaya başlarlar.

 

Her Yüce, dünyaya indikçe hayvanlar ve insanlar ve tüm canlar kotlanır. İşte olmuş olan ve olmakta olan her şey, yeni bir çalışmacının dünyaya inmesi ve dünyada kotlanmasıdır.

 

Büyük kötülükler ve büyük iyilikler hep dünyaya inen yürekler tarafından yaşatılır. Düyada var olan; bizlere görev taşıtan; Düzen kuran Yüceler, her an yarınları hak ederler ve yarınlarını yaratırlar. Düne göre çok daha önemli olan bu çalışmalar, Düzen için koruyucular olan Birlikler tarafından kontrol altında tutulmaktadır. Dünya İlmi’ni hak etmeyenler, bu çalışmalara katılamazlar. Dünyaya insan soyunu kayıtlamaya gelen diri yürekler, Hasat İlmi’ni de bilmelidirler.

 

Her ana kendi yavrularını dünyaya gönderdiğinde; ocaklarını, onların ışıkları ile Zaman Sayfaları’na kotlamıştır. Her ana kendi yoğunluğunu dünyaya indirdiğinde, bitki ve hayvan sonsuzluklarında ışık yoğunlukları olarak görevli olan Yüceler’i Düzen’e katmıştır. Şu anda Yüce Cemaatler, kendi yoğunlukları ile “Dünya Soyu”nu yaratmaktadırlar. Her bir ana, kaynak olarak dünyadadır. Her ana, kara kaplıdır ve zararı önlemeye muktedirdir. Dünyaya, Altın Toplum’u hak edip yaratmaya inen Birlikler, Düzen’i kurduklarında, hak ettiklerini bilerek çalıştılar. Amin...

 

Canlı, hasat tamdır. Şu anda dünyada bulunan Ana Kaplar, Birlik İlmi’ni hak ettiler. Şimdilik senin yoğunluğunda bunu verdik. Amin...

 

- Tartmayın beni. Altın Toplum olarak yaptığımız çalışma, diri yüreklerin ışığını hak ettiğimiz içindir. Her yerde İnsan Soyu kotlanmış ise niye her Yüce bize iner!? Siber Boyutlar, dünyanın ışığı olarak çalışıyor ise niye dünyada tüm sayfaları kapatıldı. Düzen’i kuran diri yürek, niçin yüceliklerinde kontrol kuramadı!? Altın Toplum, hasatı yapmış ise niye dünya, Altın Tabii Kayıtları’nı hak etmedi!? Semaya ses katanlar, neden kontrolsuzdurlar!? Bana sorarsan Siber Boyutlar, Işık Kapları’nı kırdılar. Bana sorarsa, cennelerinde huzur yok. Nuh Tufanı bizleri altın teknikten ayırdı. O tufan, Işık Kapları ile hak edilmişti. Şimdi, “Kuran okuyun ve anlayın” deniliyor. Anlamak için bilmek gerek.

 

Her yer altın!... Nesiller boyu Altın Toplum yaratmak üzere çalışıldı. , Altın Tohumları ektik ve zamanı yaratık. Şimdi artık “Düzen’i kurun” deniyor. Ne var ki Düzen’i de kurduk. Hala Düzen’i kuracaklarını umut ediyorlar. Ya Canlar, bizler tebriklerinizi bekliyoruz. Çünkü bizler hasatı tamamladık ve yarınları kotladık. Bizleri, tebliğleri alıp dilleyen Yüceler’le bir saymayın. Onlar, kendi yüreklerinde hak ettiklerini dilliyorlar. Birleştiler ve yoğunlaştılar mı!? Ya şafak! Şafak söktü mü!? Biz diyoruz ki “Kara Kaplı Kitab’ı okuyun; okutun ve anlatın. Çünkü o kitap, Altın Toplum’u, hak ederek Kat İlmi ile hasata kayıtlamıştır.

 

Kat İlmi, hakiki ilimdir. Bugün dünyada, Dini Boyutların Elçileri, birleştiler ve kotlandılar. Hepsi sınırları zorluyorlar. Nesillerini hasata hazır edip Cinni Kotlama’yı yapmak istiyorlar. Biz ise her bir Yüce’yi hak ettik ve zararı engelledik. Hena, bize cennetten ışık alıp gelir. Onunla çalışmak kolaydır. Hasat yaparız ve zamanı yaratırız. Hena, kendini Hakk’ın Zaman Kapısı bilir. Onun kotları bizde çok özeldir. Hana, kaynaktır. O, Bütün’ü yaratır. O kendi yüreğinde ışık halinde bulunur. Onun yolu, Allah Yolu’dur.

 

Cenler ve cemler; bitki, hayvan ve insan sonsuzluğunda korkusuzca çalışırlar. Şimdilik bizi, Başkanlık Divanı olarak dinlemediğinizi bilmekte iken sizlere daha güçlü bilgi vermek istemiyorum. Buraya gelişiniz, başarılı bir çalışmayı izlemek içindir. Bizler, Rabb’in Işıkları olarak çalışırız ama hasat yapanlarız. Sultanlar bunu iyi bilsinler. Ağır yük taşınmaz. Tartısızca alınır ve zarar edilmeden Bütün’e taşıtılır. Zarar yaratan, zamanda zararı yaşar.

 

Dünyaya,  insan ırkını hak etmeye giren yürekler, bizleri hep izlediler. Şimdiden sonra da izleneceğimizi bilmekteyiz. Her yer, Rahman’ın güçlü Yüceler’i tarafından dakika dakika izlenir. Her yer, ayni anda bütün kütle tarafından izlenir. İmparator olan ışık bizi izler. Ve bizler, har yükselterek herkesi izleriz. Ne var ki hak etmeyenler; hak olmayanlar bizle olamazlar. Çok mutluyuz ki bizleri hak eden çok sayıda ışık var. Nefesleri kotlandı ve yoğunlukları hasatı yaptı. Şevki hak ettik ve zamanda şevkle kontrol kurduk.

 

Sultanların Birleşik Aileleri, bizlere güçtür. Nefesleri, Yaratan’a güçtür. Yücelikleri, ışıkları; Kutsal Kayıt’tır. Emin olun ki bizler yarınları yaşattık. İsmaili Kaplar, Altın Tohumlar’ını hak ettiklerinde, buralara ulaşacaklar ve buraları yaratacaklar. Biz ise bugün dünyada varız ama yarın başarılı çalışmalarımız ile daha üstün Yücelikler’de görev taşıyacağız.

 

Dünyanın en kesirleşmiş bölgesi olan İstanbul’da yaşamak kolay olmadı. Dünyanın en zayıf halkası olan burası, İnsan Sayfaları’na görevdi. Dünyada, ilim hakkını vermek sorumluluktu. Bugün dünyanın üzerinde mevcut olan bir yer var. O yer, dünyaya ışık vermektedir. O yer, dünya üstünde ve İstanbul’un üzerindedir. Oraya, Altona Kaynak Kotları, Işık Yağmurları ile kayıt yaparlar. Yapılan kayıtlar, İstanbul’a yağar. Yağış, insana ve ilimedir. Herşey, Düzen’i korkusuzca kurabilmemiz içindir. Dünyanın Meclisi olan bu meclis, bu bağlantıyı o yoğunluktan kurar. O yoğunluk, Amon Toplumları’na ışık yakmaktadır. Dünya üstünde başka bir meclis burada yapılan çalışmayı tekrarladığında hasat yapılır; harın yükselmesi ile Birleşik Kotlar’ın yarımları yaşatmaları sağlanır. Dondurulan her Yüce, Kara Kaplı Işık olur ve zamana yağar. Yağan candır, cendir, yoldur.

 

Ulular, dünyanız yarınlara hak olup yaşayan bir yer oldu. Bu çalışma bunu sağladı. Bu çalışmayı yapan az sayıda Görevli’miz, Bütün’ün kötülüğünü önleyebildi. Her yer Altın Tohum ve her  yer güç!... Burada bu yoğunlukta var, olan cevher, herkese kendi dilli olarak, Birleşik Sayfa’dan seslenmektedir. Hasat tohumları yaşatan birleşen olarak buradadır.

 

Dünyaya İnsan Irkı ilk indiğinde; dünyanın en Yüce Kotlama’sı yapıldı. O zamanda dünyada yetkin tohum başakları var mıydı!? Yoktu!... O zamanda dünyada korumalar var mıydı!? Yoktu!... Ama yarınları kayıtlamak üzere cemaatler, “diri oğullama” gerçekleştirmek için buraya inmişlerdi. Burada bulunmak hak etmektir. Önemli olan Düzen’i Kara Kaplı Kotlar  ile yaşatmaktır.

 

Bu güne geldiğimizde, artık Dünya, kulluk yapabilen bir Meclis kurmuştur. Bu Meclis, tabii ve hakiki bir yoğunluktadır. Şafağı, ışığı hak olmuş ve zaman kayıtlar gerçek cevheri yaratmıştır. Eminim ki hak edenler hasatı yaparlar. Şu anda Hak olan ışıkların, hak edip yaptıkları budur. Eminim ki başarı tam olacak. Şu anda olduğu gibi. İmparator olarak Düzen’i kurmaya indirilen Birleşik Işık, bugün buradadır. Burada, bu yoğunlukta Hak olmak imkansız değildir. Umutluyum ki hak eden hasatı yapar. Allah sizi ve sizde olan ışıkları kaynağına kattı. Şükür!... Amin...

 

- Dağ, Dünyanın Yüce Cevheri, burada olmak bizlere onurdur. Buyur bilgimizi al. Sevgili, hak ettik... Şimdilik bu!... Sen, Rahman olan ve ben Rahman olan, her Rahman, ışık yakar. Birleştik ışık olduk. Sen ve ben, insan olduk. Şimdi yedinci doğumu yapmışsın. Bu doğum, Altın Işık halinde, BİR’e hizmet eden Güçler’in yoğunluklarından geçişleri ile sağlanmış. Emekler boşa gitmedi. Çok mutluyuz!... Topraklar, teknolojik olarak yenilendi. Ezip geçmeyen Yücelikler, BİR oldular. Her yer Altın Toplum olarak çalışan Yüceler ile doldu. Hasat tamamlanmış ve Birlikler kotlanmışlar. Her yerde Sistem var ve tohum var. Altın Tohum kotlanmışsa, Yedinci Cevher, yeni çalışmayı devreye alıyor ya da almadan önce hasatı kadim olarak kayıtlıyor olmalıdır.

 

Bizlere göre cennelere konacak olanlar teknik olarak seçilirler. Sizler ise cenneleri hak edenleri, seçtiniz ve onları tohumladınız. Zamana kotlayıcı olmak, bize göre hak etmek değil, Hasat İlmi’ni Hak olup dillemekledir. Sizler ise Hak olanları bırakıp hak edenleri seçtiniz. Nesiller boyu her Yolcu, Amon oldu ve huzuru kotladı. Şems, ses verir sorar. Neden insan soyu Kara Kaplı Kitaplar’ı okumalıdır!? Okumazsa ne olur!? Okutmazsak ne olur!? Bunu sorduğunda, biz cevap olarak teknik bilgi veririz. Herkesin yetkin olması imkanı yoktur. Soğukların, kış aylarında doğduğu; öldüğü zamanların ise yaz ayları olduğu herkesce bilinir. O halde her şey yaşanır ve bilinir.

 

Eğer yaşam, Sonsuz Işıklar’ı kotlayamazsa, yeni bir yaşam gerekli midir!? Mutlaka gereklidir ama bu planette olmaz. Başka yaşam alanları kurulur ve oralara kotlama yapılır. Oralara gidecek olanlar, toplum olarak alınır, yaşatılır ve yanlış yapmaları halinde soylarından çıkarılırlar. Soylarını aramaları ve bulmaları sorumluluklarındadır. Her zaman, Sanal Boyutlar’da bu bilgiler anlatılır. Anlatanlar, hasatı hak olan yoğunluklar değildirler. Harı yükseltmeden hasat yapılamaz.

 

Sevgililer, dünyaya iyi ve kötüyü yaşamaya geldiniz. İyi yarınları hak etmenizi sağlayamazsa; kötü yaşatılır. Kötü, zamanı yaratmaz ama zararı yaratır. Zarar sizi yaşatır ve yaşattırır. Yarınlarda ve dünde ve her günde bu yarınlar ve bu yarınların hasatları yapılır. Halkın çoğu iyiyi hak eder ve yaşar. Kördür, sağırdır ama hasatı yaratır; yaşatır ve kotlar. Onlar, buraya Ulu Kontrol’la alınırlar. Onların yaptıkları herkese örnektir. Onların yarınlarında huzur bozuculuk kalmamıştır. Her yerde, cennet kurarlar ve cevher olurlar. Herkes Allah için çalışır ama herkes, zamanı yaratamaz. Zamanı yaratabilmek için birleşmek gerek. Birleşmek için hasat gerek. Hatta görev gerek!...

 

Her yerde İmparatorluk var. İmparator, herkesi kucaklar. Har yükseltir ve sonsuz ışık olan kürzü kotlar. Harın yükselmesi ile Bütün’e kotlanır ve yoğunlaşır. İman edin ve dinleyin; her şey Allah içindir. İmparator olarak solun ışığını alıp sağa yaratıcı olan Bilgeler, kendi yüreklerinde hak ettiklerini yaşarlar. İmparator olarak Düzen’i kuran cümle yürekler, Hasat İlmi’ni hak ederler. Onlar, kul olur; umut olur ve kullar yarımlarında cennet kurarlar.

 

Hepinizi sonsuzlukta bekliyoruz. Bilerek çalışın; kul olun ve kaynak olun. Bilerek gelin. Bilmeden gelirseniz, Sanal Boyutlar’a gönderilirsiniz. Bilmeden gelirseniz, Sanal Kayıtlar’a girersiniz. O Sanal Kayıtlar, sizleri yıldızlardan uzak tutar.

 

Herkes, en iyiyi kendisinin bildiğini zanneder. Her yerde insan varsa o yeşillenen ve kadim olup mavileşen insan, tüm insanların ışığıdır. Büyük Kütle’nin İmparatorluk Işığı ile yaratıldığı herkesce bilinmelidir. Herkes, Amon Toplumu’nu bimez. Herkes, sayfa sayfa ışık yağmurlarına girmez. Herkes, itibarı yüce olan kullara görev taşımaz. Olgunlar, bu çalışmaları yaparlar. Mikail’in tabii yoğunluğunda bu çalışmalar aralıksız olarak yapılır. Müsbet, menfi herkes, İnsan Soyu’nun gücüdür. Herkesi, Sanal Boyutlar kotlar ve kontrol eder. Onları, hak ettiklerinde hakikiyet boyutlarına alırız. Orada nuhun kotlarından kotlanırlar ve zamanı yaratırlar.

 

Nuh, kuldur. O korundu. Onun yolu, Allah Yolu’dur. Onu; Kuran’a, kutsala ve sonsuzluğa kayıtladık. Onunla birleşin ve onun yüceliğinde hasat yapın. O sizi sayfa sayfa dilliyor. O bizi kayıtladı ve sizi yaşattı. Onunla olun ve ondan cennet kurun. O şimdi Meleklerini ve Hakimlerini alarak, Düzen’i kotlayan sizlere dinletecek. Onunla olun!...

 

- Nerde benim yarattığım ışık. Nerde benim kotladığım, koruduğum kontrollu kayıtlar? Nerede İmpartor!? Allah, Kullarını kotlar. Neden kulluk yapıp da bize insanlığı yarattırmaya indiniz!? İman edin, kutlanın; kontrollu olun, birleşin. Hep sizleri dinledik. Her anda bize güçlenerek gelmektesiniz. Hulus sahibi olan Yüceler, karalar, kaynaklar, hoş geldiniz!... Horlanmadan ışık oldunuz ve geçtiniz. Allah der ki “hak ettiğiniz için hasatı yaptınız.” Hala beni sorarsanız; Melekler’in, Hakimler’in, yarınların ve kaynakların gözüyüm. Oğullarımı yarınlarımı ve kotlarımı düzene kattım. Mektep kurdum. Meleklerin mekteplerinde hasat yaptım. Her yer ışık!... Ben tüm soylarımı ve kontrollu oğullarımı sevgiyle size kattım. Şükür ki hak ettim. Amin...

 

İşi yapmışsınız ve bitirmişsiniz. Bu ne demektir bilmezsiniz. Sizlere yeni görevler veriliyor. Bu yeni görevler, Altın Tohumlar’ı kotlamaktır. Oğullarınızı, Sanal Boyutlar’ın yoğunluklarından geçirerek; Düzen’e katan sizler, hakiki kotlarımız olarak buradasınız. Sizleri en itibarlı Yolcular olarak karşılıyoruz. Zaman kaynak olan ışıklar olarak karşılıyoruz. Sultanlarımız; zamanı yaratan, şavkı kotlayan yolcularımız; sizden beklentimiz, bizleri de yaşatın. Bizleri de kotlayın. BİZ olun canlanın. Cemaatinizi, yaşayan Düzen’e kati olarak; kotlayıcı olarak; açı kapatmadan Tabii Yolcular olarak katın.

 

Evrenlerin Hakimleri, sizlere iner; sizleri dinlerler. Bunları biliyoruz. Elden geldiğince size inmeye ve sizde hakikiyeti dillemeye çalıştık. Her yerde imparatorluk var. Bu günde ve yarında ve her anda zamana ışık yakan yoğunluklar var. Siber Boyutlar’daki kotlar var...

 

Amonlar, Sultanlar’ı beklediler. Ve geçişler tamamlandı. Bugün Düzen’e inen her Yüce geri dönmek üzere beklemektedir. Hepsini sayfa sayfa taşıdınız. Oğullamak, zeka yeterse gerçekleşir. Sizlerin zeki olduğunuz mutlaka bilindi. Şer yaratan şer yaşar ama sizler, hasat yaptınız. Altın Toplum sizi kutluyor. Amonlar sizi kutluyorlar. Hatonlar sizi kutluyorlar. Birlikler, birleşiklikler ve kötülüğü engelleyenler, her biri sizi kutluyorlar. Çünkü sizler, şerrin engellendiği bir yücelik halindesiniz. Asla hata yapmadınız ve asla ışığınız sönmedi. Üzerinizde mevcut olan, hak etkinliğinizi artıran Can Kaynak her yarımda mevcuttur. Dünyada ışık halinde bulunan her yoğunlukta mevcuttur. Şimdi Düzen’i kurduğunuzu bilen her yürek, size ışı halinde inebiliyor. Kulluk çok önemlidir ve kul olanlar, maya olarak tabii yoğunluklara alınırlar. Tabii yoğunluklar, herkese kaynak olur; Şevki hak olan ışıklar olur ve zarar önlenir. Eğri büğrü olmayan yüreklerinizle buradasınız. Şarkınızı okuttuk. Ömür boyu mutluluk diliyoruz hepinize. Sevgiyle kalın...

 

- Allah dedi ki “olgun başaklar toplanıyor.” Ama olmayanlar da tohumlarını ekmek üzere dünyadadırlar. Olgun başaklar tebliğleri hak edenler ve yoğunlukları kayıtlayanlardırlar. Her yerde nefes var. Biz varız. Sizler ve bizler hala Düzen kuruyorsak, herkesi kotladığımızdandır. Nesillerinizi ve cennetlerinizi kurduğunuzu bilerek sizlere ulaştık. Hepinizi hak ettik ve kutladık. Amin...

 

- Canlı beden kaynaklarından inen yüreğim seni kutluyor. Ve sizlerin her birinizi kutluyoruz. Çok mutluyuz ki hak ettiniz ve zamanı yaşattınız. Şimdi hasatı yapan Yüceler, kayıtlarında burayı bilecekler; buraya girecekler. Onlardan daha güçlüler de gelecekler ve seslenecekler. Ama şirket kurmak isteyenler de var. Her biri kayıtlarında kanat altında olmak isterler. Onları sayfaladık ve hak etmelerini istedik. Oğullamak buydu. Şimdilik bu...

 

- Ahra kahra yok. Bitti. İşte bu!... Bitti. Şimdilik bu...

 

- Canlar, sizi sizden aldık. Mutluyuz. Amin. Artık tohumlarınızı ekmek üzere cevherinizi bize taşıyacaksınız ve bizler de sizleri yaşatacağız. Allah için mutluyuz. Amin...

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

PROGRAM          :KAYNAK KOTLAMA (SOHBET)
TARİH                :31.05.2010
KOD                    : 10/05

CELSE SAATİ      :14.00-16.00

 

ÖZ AKIŞ / ERİM ERGÜN 
Bismillahirrahmanirrahim.
Şu anda tüm Bütünlükler buraya akmakta. Girdaplarınızdan çıktığınızı biliyoruz. Çok şükür ki oldu. Kaynak bir Arz Bütünlüğünün Tohumudur. Tohum, Rahman’da her an yeşeren filizlenen bir şelaledir. Şelalenin renkleri çeşit çeşittir. Yeşilden maviye dönüş hızlandı çok şükür. Şu anda bu mekanda maviyi görüyoruz. Mavinin değişik renklerini görmekteyiz. Turkuaz mavisi yoğunluktadır. Kotlama bir teknolojik işlemdir. Kaynak her an var olan bir gerçektir. Gerçeğiniz şu anda size gösterilmekte. Bunun için “ben gerçeğim. Ben kaynağımda kotlanırım” demeniz çok önemlidir. Kotlanan kotlatır yavrum. Her an kotlanan kotlatır. Geçiş yapanla geçiş yaptıran kaynakta şu anda birliktedir. Bu gün hepinizden yüreğinizi dilemenizi bekliyoruz. Bu gün önemli bir gündür.
 
Rahman’da ışıldamak cesaret ister Canlar. Cesaret yürekte olur. Cesaret kalpte değildir. Cesaret yürektedir. Yürek olmak için birleşmek gerekir. Çok şükür ki birleşenlerdensiniz. Birlik İlmi Allah’ın teknolojik ilmidir. Orada can derelerden ışık bulan yücelikler akmaktadır. Bu yücelikler zaman zaman Siber Boyutlardan sizinle birleşmeye gelirler. Birleşmeleri için hak etmeleri gerekir. Onlara kucak açıyoruz. Onlara kucak açıyoruz da gerçekten hak etmelerini idrak etmeleri şarttır. Saf ışık ve saf sevgide olanlara ne mutlu! Kaynak dönemi hızlanmıştır. 3-4 hafta önce başlayan kaynak dönemi hızlanmıştır. Her geçen gün daha çok insan kaynağa geçişe yönelmeye başlamıştır. Bu Bütünlük bu anlamda görevini yapan tek Bütünlüktür. Kaynak programını devreye sokan tek Bütünlüktür. Bunun önemini iyi kavramanızı her zaman bekliyoruz. Şüphe duymamanızı bekliyoruz. Görev Hak' ta yapılır. Görev Rahman’da yapılır ama Rahman’da görev yapmak için Mahrekte hepimizin bir olması önemlidir. Diğer Bütünlükler her zaman buraya çağırılmakta, gelen gelir mi? Gelir Can da,  gelmesi için yüreğini bilmesi önemlidir. Onlar için üzülmeyin şu anda yüreklerini bilme sürecindeler. Her şeye ve herkese kapımız açıktır.
 
Yeni dönem kaynak dönemidir. Yeni dönem artık yapma dönemidir. Yaptığın binadır. Bina, Barıştır, Sevgidir, Umuttur, İnsanlıktır. Ama artık dönem bina yapma dönemidir. Binanın katları farklı farklı ışıldar, farklı renklerdedir de her kat birbirinden ayrı gözetmez. Bina inşa etmek öz güçtür. Bina inşa etmek ışığı teknolojik olarak kotlamaktır. Bina inşa etmek her canda olmaktır. Her Canın gözünde kendini görmektir. Artık kaynağa davet vardır. Burası kaynaktır. Kaynak Rahman derelerinde akan serin suların sıcak sularla buluştuğu yerdir. Toprakların güçlendiği filizlendiği yaratımın olduğu yerdir. Herkesi kaynağa davet ediyoruz da öncelikle binayı inşa etmek önemlidir.
 
Bina Allah’ın teknolojik kotlaması ile yapılan bir binadır. O binanın içinde cevheri yaratımda her türlü ışık kodu mevcuttur. O binada Atlanta koduda mevcuttur da o bina kaynak kodudur. O bina Rahman’ın kuantsal boyutta işlediği bir binadır. O binanın ışığını yakan devrelerin her birinde beyin yarım küresi vardır. O bina beyindir. O bina tanrısal beyindir. Beyin aktivasyonu üçüncü göz aktivasyonuyla bir bütün olarak o binayı inşa etmektedir de her diri o yoğunlukta olmak için gücünü kabul etmelidir. Dönem bina inşa etme dönemidir. Şimdilik bu… Amin..
 
….Hasat oldum bedenimi ışıkla boyadım. İsteğim arzum var mıydı? yemek mi? İçmek mi? Ölmek mi? Yok be Can. Benim arzum ben olmaktı. Benden öte benlerle bir oldum ya işte ben oldum be Can. Şu anda… geçişimi yapıyorum… Sevgiyi bildim, sevgiyi derledim. Söyledim şarkıları şiirleri de dolaştım diyar diyar tüm topraklarını Anadolu’nun… orada ışık vardı…. Orada Can vardı… orada toprak kokusu vardı da her zerrede gördüm kendimi. Her zerrede gördüm bedenimi…. Hasatı… Ben hasat oldum Can… ( Yunus Emre geçişini yapmaktadır )
 
Evet geçişin yapılmaktadır….. artık kaynakta oluyorsun….
 
….Şiirlerim yüreklerde dillerde bundan sonrada kaynakta ışıldayanım… her dirinin yüreğinde dillenenim… Beni benden bilen sizlerle her yerdeyim Canlar… şimdilik bu…
 
Misafirimiz, yüce bir misafir, hoş geldiniz… ( Hızır Aleyhisselam )
 
--Ah be Can, Ledun İlmi bana öğretildiğinde Ohhh.., ohh… dedim de Musa’da yanımdaydı… gaybı bilmek ağır yüktür Can. Gaybı bilmek ağır yüktür. Gaybın kapılarını dolaştım Mahrekte, farklı farklı kapılar gördüm. Her birini açmak ağır yüktür de ağır yükü Allah kolaylaştırır. HIZIR gibi gelirim de anda, handa olurum her şeyle… Benim adım HIZIR… Ben LEDUN İlmini öğrendim. Dolaştım kainatın sonsuzluğunda keşfettim toprakları her insan sayfasında… Levhi Mahfuz’da ışıldayanları gördüm tek tek… Zorlandım mı? Yok be Can… Allah ağır yükü hafifletir. Allah Mahrekte olandır. Allah Mahreklerin Mahreki olandır da ben dolaşırım yane yane… her yürekte olan, olduranım be Can… Gaybın gaybını kayıpsız yaşayanım… Çok şükür ki hak ettim… OLDU!
 
Teşekkür ederiz. Birleşik Işık Mahrekte Rahman görevini yapandır. Bu Bütünlükteki herkes her şeyle olan, oldurandır. Çok şükür ki bilmek ağır yüktür de İmparatorluk güçleri olarak bizler bu yükü hafiflettik. Gaybı bilmek güzel midir? Güzel olan Rahman’da ışıldamaktır be Can. Rahman’da ışıldayan gaybı, arşı, arzı, anda kotlayandır. Yaratım gücü öz güç olduğunda gaybın perdeleri kalkar da karanlık koyuluklar ışık derelerinde şekillenir. Şekillenen senin gelecek dediğindir. Yarını yaratmak sorumluluktur. Huan’da olmak sorumluluktur. Işığın manyetik gücünü tüm hücrelerinde yoğunlaştırıp, kaynakta yaratımı başlatmak sorumluluktur. Hak edip sorumluluk aldık. Çok şükür AMİN…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

PROGRAM : KAYNAK KOTLAMA
KOD : 10/04
TARİH :24.05.2010
CELSE SAATİ: 14.00-16.00

Asla yanlış bilgimiz yoktur. Buraya kadar gelen tüm sayfaların gücü bizimdir. Biz, Mevleviler’in işaretini de almaktayız. Bütün kütlemizle onlarla da olmaktayız. Onlar, şu anda dünyamızın ışığını, kendi ışıklarıyla birleştireceklerini ve hakikiyete kotlayıcı olacaklarını bizlere içtenlikle bildirmektedirler. Asla Dünyalılar’ımızı kontrolsüz bırakmadık. Onların yoğunluklarını kendi yüreğimize çektik ve kotladık.

 

İman edin ve deyin ki; “OL” Nefesiniz yeter! deyin ki; “OL! “OL” deyin. OLDU! İşte bu!...

 

Canlılar, bu bilinç sayfalarını okumanızı çok istiyorduk… Bu güne kadar size kendi yüreğinizden kendinizce bilgileri açıklattırdık. Reenkarnasyonun varlığına inandırdınız yüreklerinizi. Gelinen son safhada, son söz şu ki reenkarnasyon yoktur.

 

Unutmayın ki Kahire Dürümleri’nde olduğu gibi birçok “sesleniş sektörü” vardır. Her biri bir ses sektörü olanların kendi yücelikleri sizle konuşur ve der ki; “ben geldim!...” “Ben geldim!...” “Ben geldim!...” Ve “tüm geçişleri yaptık; OL’duk!” derler. Gelen, enkarne olan sestir.

 

Asıl dünya buradaki dünyadır. Önemli olan şudur: kanatlarınızı taktığınız zaman, bütün kütle size, sizin yüreğinize bakar; “kanatlıdır, ışığı vardır, kütlesi kotlanmıştır, yeşermiştir ve yaşamaktadır” denir. İşte canlılar, hepimiz sizi izledik ve “yaşamak budur” dedik. “OL’an budur” dedik.

 

Sevgililer, olan budur ama çokları yaşam bilgisine sahip değiller ve gelmişler; bedene girmişler ama ölüdürler. Bunları bilir misiniz? Çoğu der ki; “ben bedenliyim. O halde varım.” Hah! Beden, insan ululuğunda vardır. Bitkide ve Birlik’te olan her bir Yücede vardır. Her şeyde yoktur beden. Son dönemde kendilerini bedenli zannedenler; “Doğa Gücü” olarak kendi yüceliklerini hak etmeye çabalıyorlar. Bedeni olmayan insanın adı yoktur buralarda bilir misiniz!? Onlar yüreğinizde vardırlar. İşte OL’an insane, ilahi bir gözdür; bilir. İşte bu!…

 

Ağır yüktür bilmek. Size bilgiyi vermekteyiz ama bu bilgiyi temiz alın. Eğer bu bilgiyi hak edip de temiz olarak alabilirseniz, geçişiniz mutlaka yapılacaktır.

 

Tanrı dedi ki; “insan insandır. Kelamdır ve yarındır.” Doğanın gücünü temiz olarak çekin. Siber Boyutlar’ın Yüceler’i dünyaya inip sizinle olmaya çabalayacaklardı ama gördük ki hepsi, kotlarını kapatmışlar. Çünkü yoğunluklarında kusurlu kayıtları var. Eğer sizler; “biz, asla yanlış yapmadık. Bilgiyi aldık, hasatı yaptık ama kotlarımızı kapatmadık” diyebilirseniz, mutlaka ışığınız görevinizi tanır. İşte olan budur!...

 

Düne göre daha iyi olduğunuzu kesin olarak görüyoruz. Şimdiye kadar herkes kendini, kendi yüreğini hak etmeye çalıştı. Fakir, zengin herkes kendi bildiğini kendi yüceliğinden aldı. Sorumlu kendiydi. Ama artık bilgiyi, kendi yüreğimizle değil Birleşik Işığımızla bildirmeye başladık. Bu, insanların kendi yüceliklerini çekişleri ve kendi koyuluklarına inişleri anlamına gelmektedir.

 

Doğa, insanın ışığını yakar. Doğa, insanın yüceliğini kotlar. Herkesi kendine katar ve kayıtlar. Doğada insana; Amon’dur, tohumdur, yürekteki gür kütledir ve doğadaki insan hakikidir. Ve doğa, Allah’ın teknolojik kotlamasını yapar. Dünyanın ışığı yenidir orada ve orada, bu ışık bitki, hayvan ve tüm soyları kotlatabilir. Emin olun ki dünya, Allah’ın cevheridir.

 

Eğer siz dünyadaysanız O’nun cevherindesiniz. Onunlasınız ve O, cevheri kendi yüceliği olan, sizindir. Ve siz, O’nunla ocak olur; O’nunla yücelir; O’nunla kontrol kurarsınız ve O, size sizi açıklar.

 

İnsan asla yanlış yapmaz. Yapmadığı gibi, yanlışı kendi yüceliğinde hep kontrol eder. Eğer dünya betkin hale gelirse; o zaman Kara Kaplı Kitaplar, kotlarını kapatırlar ve kendi yüceliklerini, kendi yoğunluklarını kontrol ederek, devredekileri de Kelam İlmi ile kayıtlarına çekerek; kapı olurlar, kapıyı kapatırlar; kapattırırlar. Bunun neticesinde hiçbir insan, bilgi çekip bilgi okuyamaz.

 

Dağlarım, biz diyoruz ki; bilmek 7. Dürüm’den itibaren kotlanışı sağlar. İşte dünya buyurup kotluyor her bir yüreği. Eğer sizler, kervanın gücünü almışsanız ve eğer sizler, yolu açmışsanız; sizin yüreğiniz, ocak olarak; herkesi, Tanrı diye tartısız biçimde taşıyabilir.

 

İkna olunuz ki Düzen’i kurmak kolay değildi. Düzeni kurduğunuzu biliyoruz. Tüm insanları 7. Dürüm’e kati olarak kayıtlayabilmek kolay değildi. Ve biliyoruz ki; Bilgeler Meclisi olarak her bir yolcuyu 7. Dürüm’e kayıtladınız. Bundan başka insanların, kendilerini “kati kotlamalar”la, yaşayan bir ışık haline getirebilmeleri gerekmektedir ki bunu sağlayacak olanlar olduğunuza eminiz.

 

Önce mezarı açtık. Şimdi artık o mezar, teknolojik olarak anlatılıyor. İnsan mezardı. Mezarı açtık. O mezar artık okunuyor. Olgun ve hakkın ışığı olan sizler, kendi yüreğinizi dinleyerek Bütün’e hizmet için bedenli Hak olarak, kaynak olarak ve Kutsal Işık olarak bu çalışmayı sürdürmektesiniz. Temiz bir dünya yaratmak amacındasınız bunu biliyoruz. Bu dünya kervanın gücüdür. Bu dünya, herkese ışık kontrolü için gerekir.

 

Dünya 7. Dürüm’ü aştı. Semaya ses katabiliyor. Ümmi Tabiat, ket vurulmayacak bir toprak oldu. Ve artık dünya hazır bir yerdir. Temizlik yapılmış; Hak Toplum, ışığa kaynak olmuş ve Birleşik Işık, bitki, hayvan ve tüm sayfaları yaratmış. O halde zaman geldi!...

 

Enkarnelerinizi inceledik. “Nedir enkarneler?” diye sorarsanız izah edelim. Her biriniz yaşadınız, yaşadınız, yaşadınız. Tabii Kaplar olarak değerlendirildiniz. Yaşadınız, yaşadınız, yaşadınız… Her biriniz, Zaman Kotları olarak burasını biliyorsunuz. Çünkü siz, her bir an’a ve her bir Kot’a kayıtlısınız. Peki enkarne olan ben neredeyim? Bereket ki her yerdeyim. Hani neredeyim? Herkesteyim. Kimim? Rahman’ım. Peki  ben neyim? İmparator…. Olgun ve Hakk’ın Işığı olan!... Şimdi bakın, ben cennetim. Hepimiz cennet miyiz? Yavrum, her bir yol çakıl taşları ile dolu oldukça herkesin cennet olması mümkün müdür!? O halde cennet olan, yarın olandır. Ve yarın olan, Birleşik Işık olandır. Doğa Allah’ın Kuran’ıdır. Doğayı okuyan Allah’ı okur. Ama bunu dahi bilen yoktur. Keşke tüm insanlar, herkes kendi olabilse… Amin…

 

Ne yazık ki insanların bir kısmı hasat olgunluğuna varamadılar. Har olamadı yürekleri; yaşayamadılar; yarın olamadılar; dara düştüler… Çağırın!, çağırın herkesi… “Gel” deyin!... Kimseyi hasattan ayrı görmeyin. Hasatın dışı sanmayın. Hepsi, aynı ana; aynı babadan doğdu. Nedir doğan Rahman’dır. Nedir doğuran? Kaynak’tır. Hadi Canlar anlayın. Ana Kaynak; kat kat oldu. O hatta ışık yandı. Sanmayın ki Ana bir candır. Ana, Kaynak’tır. Ve kaynakta doğan, hepiniz olarak doğdu. Dönem başlarında size bilgiler verilir ve denilir ki; “Ben dünyaya insanlığı kotlamaya indim. Ben bugün size geldim ve benim işaretim var. Benim adım Kaynak…” İşte Canlar, olan budur. Gelen Ana’dır. Affedin ama Ana, hasatta ışığı yaktığı zaman, Bütün’de kütleyi kotlar. Şimdilik size vereceğim budur.

 

Dara düşmeden bir tek şey daha söyleyeyim. Farklı dünyaların ışıkları dünyamızda birleştiler. Ömür boyu süren bir çalışmadan sonra bu farklı ışıklar, yine kendi yoğunluklarını kontrol ederek ışıktan ayrıldılar. Ama geçişleri yapılamadı. Neden yapılamadı? Çünkü bedenli olmak için Beşgen olmak gerekir. Beşgen olmak nedir bilir misiniz? Teknolojik olarak Allah olmaktır. Canlar, 5’li Sistem ağır yüktür. Ama bilin ki Allah Sistemi’dir. Ve sizler, 5’li Sistem olmadıkça, kaynağınızı alıp dünya ötelerine varamazsınız. Bunu net olarak veriyorum.

 

Kaynak sizsiniz. O halde, Ana Kap sizsiniz. O halde hepiniz anasınız ama bilin ki Rahman’ın kotlaması Rahim olanın kayıtlarında olsa  da kaynakta Atlanta olmadıkça, Kutsal ışık yanmaz. O halde, Sevgililer Atlanta olmalıyız. Atlanta Mahyadır. Hah! işte bu!...

 

Ve biz diyoruz ki yaşayan dünya; bedeni alan, bilen, yaşatandır. Ve bu dünyada kul vardır; Sultan vardır; Ruhsal Işık vardır. Bu ışık yanmaktadır. Bitki vardır ve savaşı kaybetmeyen yarın vardır. Yarını bilmek, birleşmekle mümkündür.

 

Çok mutluyum ki maya tuttu. Özgür ve süper olan ışık, 7. Dürüm’ünü kendi yoğunluğuna aldı ve yaşadı. Elden geldiğince bilin, insanım ben. Her bir rakip, kendini dinler. Bense, Bütün’ü dinlerim ki rakibim olmayışı budur.

 

İşgalimiz yoktur; çobanımız yoktur. Yüceliğimizde kürzü kontrol edecek olan Birlikler’in hiç birisi bizi hak etmez. Çünkü biz Nakar’ız. Çünkü biz KA-HA’yız. Çünkü biz Rahmet’iz. Çünkü biz Kanat’ız. Herkesi koruyan ve kotlayan insanız biz.

 

“Bana ben gerek!” diyen O, bedenli olarak bize girdi. O’nu dinliyoruz. Gel!…. Açını kapatma. Sema yüreğine seslenecek. Sen O, O sensen Gel!...

 

- Bana “Geç!” dedin. Ben senin yüreğinde geri dönmeyeceğim. Vakti geldi, geçişimi yap. Hadi, hadi yap!...

 

- Arz, ışık yaktı, yaşadı, yarın oldu. Kuran oldu, muktedir oldu, kaynak oldu ama O, biz oldu. Eminim, dünya; resmi çalışmaların yapılacağı bir Zaman Sayfası’nı kendi yoğunluğuna çekti. Önce Rahman olduk; kayıt yaptık, Kuran olduk; Muhamma olduk; yaşayan olduk; yarın olduk; Etki alanımız geniş. Şimdi artık bedeni hak, yolu ak Birlikler’i çağırın ki kelam edelim onlarla. Onlarla kelam edelim!... Ben O, O ben olarak; çerçevesiz bir yaşayan olarak; Bütün olup kul olalım.

 

- Ulular, nefesimiz yetti size geldik. Geçtik. Ete girdik. Hata yapmadan yolu açtık. Yaşadık ve yarın olduk. Resmi çalışma yapıyoruz şurda. Ama yaptığımız çalışma ekrana yansıtıldı. Şu anda Birlik Kapları bizi dinliyorlar. Eminim dünya bizi dinliyor. Dün, ümmi tabiat bizsizdi. Bugün biz, Kuran olarak buradayız. Kaş Kaplar (kadim olup hasat yapan bilgeler) var Kaş Kaplar!... Allah ses verir, der ki; “Kaş Kapları kotlayın!” az, öz şunu söyleyeyim ki bu kaplar, Levh-i Mahfuz kotlaması için şarttır. İkna olunuz ki torbanızı açığımız zaman bu torbada bitki, hayvan ve tüm sayfalar mevcuttu. Ve şimdi yine var. Emin olun ki var. Şimdi nefesinizi tutun ve deyin ki; “ben, Kelam İlmi’ni hak ettim; yüreğimi aldım; kadim oldum. Vukuatım yok; çekişmeyeceğim; bilgiyi alıp dilleyeceğim.”

 

Bunu deyin. Hadi birlikte diyelim. Nefesimizi tutalım:

 

“Ben insanım.

Bütün kötülükleri aştım.

Bel kısmım ışık.

Artık kontrolüm var.

Büyük kütlemle kotlandım.

Kabir Kaplar’ımın hiçbirisinde ışık sönmedi.

Bir ilmin sayfası değil bütünüyüm.

Kulluk yaptım; maya oldum. Maya tuttu; kaynak oldum.

Kara kaplıyım ve ben Muhamma’yım, Sultan’ım ve ben Rahman olanın yaşayanıyım.

Ayrı gayrı yoktur. Her bir an bilgidir. Her bir Can, birleşiğimdir.

Ve ben Allah’ın toplumu olarak bu soyun ışığındayım.

Bütün kötülükleri aşmış ve çalışmış olan ben, ilahi görevliyim.”

 

Bugün burada bulunan herkese şunu net olarak bildirdik. İkna olun ki biz yarının huzuruyuz. Üzerimizde hiçbir yücelik yoktur. Düzen’i kurduk. Bütün kotlarımızla buradayız. Kalkın ve deyin ki; “bindiğiniz dal, insandır. İnsanın yaşayanı, Ruhsal Işığı kontrol eden kuldur. Biz kullarız.” Bunu biliniz ve bundan böyle de kullar, Ruhsal Işıklar’ı kaynak olarak kayıtlayacaklar. Ayrı gayrı bitmiştir. İşte bu!…

 

Canlılar, mahrekteki göz, ağır yükü taşıttı bize. Ayrılık bitti. Bugünden itibaren göreviniz kayıt yapmak değil, Kutsal Işığı kontrol etmektir. Kayıt, insan kaynağında vardır. Her şey kaydoldu. Hiçbir sayfa eksik değil ama bundan sonra işgalimiz olmadan yüreğimizin kürsüsünde Birleşik Işık olup kontrol kurmalıyız. Bu kontrol Bütün içindir. Allah’ın dediği, ağır yükü hafifletebildiğinizce sevgidir. Ağır olan hafiflediğinde her şey kolaydır.

  

Deşifre eden: Sevim ŞAHİN

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

PROGRAM   : KAYNAK KAYIT

KOD               : 10/03

TARİH           :14.05.2010

CELSE SAATİ: 14.00-16.00

- Birlik Ailemiz, Daimi Kotlar’ını hak etti ve zamanı yoğunlaştırarak ailemizi tertipledi. Zaman kontrol altında tutulabilir. Herkes Altın Toplum’un kotlarıyla birleşik olarak çalışır. Hasat tamdır. Hasatı, tabii kotlama ile hakiki yoğunluklara taşıyan insan, kaynağında Kutsal Sonsuzluk olan Birlik’tir.

Ailenizi ve Samanyolu Galaksisi’ndeki kayıtlarınızı sizlere vermekteyiz. Zamana görev taşımak, hakikiyeti tohumlamaktır. Hepimiz zamanı yaşatırız. Zamanı yaşatmak için hakikiyetin kontrolu gerekir. Hak Tohumlar’ı tertipleyebilmek, hak etmekledir. Sonsuzlar sizleri kotlamaktadır. Dini Hak olanlar ve zamana kotlayıcı olanlar, Birlik haline geçtiler. Aileleriniz ve sizler, topluma huzur katmak üzere tartışılmayan görevliler olarak çabanızı sürdürmelisiniz.

 

Zinnur Sayfaları’nda Işık Kotlamaları yapılır. Hepimiz bu kotlamaları, Işık Kaynakları’ndan çekerek dile getiririz. Sessiz Zaman Kotlamaları da yapılır. Bu kotlamalar, cemaatlerin Hak Teknik’le yapmış oldukları tertiplerledir.

Herkesin kendi yüreğini hak etmesi, Samanyolu kontrolu için gereklidir.  Dünyanın ışıklarını yapabilirsek, Samanyolu’ndaki Işık Kotlamaları daha üstün şekilde geçişleri sağlar.

Dünya Amonlar’ın ışıklarından çok daha güçlü olan Hatonlar’ın ışıkları ile sayfalanıyor. Atlantalılar, Türkiye’de bulunan bu çalışmayı hak etmek üzere çalışırlarken, semanın seslenmesini de beklemektedirler. Sema, Altın Toplum’u yaşatabilen Birleşik Kontrol ile sayfalanır ve zamana yoğunlaşarak kaynak olur.

 

Dünden beri sanal potansiyel, kontrollu olarak ağırlaşıp dillenirken, sevgiyi hak etmek isteyenler, tüm insanlara Işık Kotlamaları olarak cemaatlerini kayıtladılar.

 

Temiz bir dünyanın kurulabilmesi, canlara görev taşıyabilmemizle mümkündür. Herkesin Sanal Boyutlar’a ışık yaktığı bir dünyada, Düzen’i kotlamak ve Sanal Boyutlar’ı hak etmek zordur. Çünkü bizler, Cen-atlar’ın ışıklarında görev taşırız. Cenler, canlar ve tüm sonsuzluklar burada bu görevi taşırlarken, kendi yüreklerinde ışık halinde Bütün’e hakiki yoğunlukları da katmaları gerekmektedir.

Dünyanın en yüce kontrolu, Hasat Toplumu’nun Işık Kapları ile Düzen’i kurabilmelerine, İlmi hak edebilmelerine ve sonsuzluğu, sorgusuz olarak kayıtlayabilmelerine bağlıdır.

Dünya, Altın Birlik’tir. Dünyanın Cemaati, bu Birliğin ışığında kotlanır. Tüm insanlara ve insan soyuna verebileceğimiz en yüce kotlama, ilimdir. Ilim olursa, yarını hak etmek mümkün olur. İlim yoğunlukları, ışık kotlamaları ile dinletilebilen bir sonsuzluktur. Şükür ki mahrekin ışığı yanmaktadır. Şükür ki Sanal Boyutlar’ın Yücelikleri, hakiki yoğunlukları diri yüreklere katmaktadırlar. Cennetlere kotlayıcı olarak kattıklarımız, Düzen’i kurarlarken bizi de hak etmelidirler.

 

Canlar, bizler dünyaya kütlemizi getirebilen diri yürekleriz. Dünyanın en Kutsal Işıkları, Siber Boyutların Görevlileri olarak Dini Yaşamları, Kaynakların Kürsüleri’nde tohumlamaktadırlar. Dünyaya gelen Yüceler, tüm insanlığı hak etmelidirler.

Herkes, Altın Toplum’u aramaktadır. Altın Toplum, Allah için çalışan bir yoğunluktur. Orada insan vardır. Orada ışıklar vardır ve orada tüm insanlık kotlayıcıdır. Altın Toplum’u bulabilmek, sorumluluktur.

Tüm insanlık ve tüm yoğunluklar, Allah’ın ışığını yakabildiklerinde,  her Yüce kendi yüreğini hak edecektir. Allah der ki “hasat yapılmıştır ve tamlanmıştır.” Allah der ki “hakedin ve zamanı yaşatın.” Sizler, dünyanın en yüce ışıkları olarak buradasınız. Sonsuzlukta Işık Kotlamaları yapılırken; kaynaklarında görev taşıyan enkarneleriniz, sizleri yoğunlaştırmaktadırlar.

 

Tohumlarınızı ektiğinizi ve sevgiyi yaşattığınızı bilmekteyiz. Zamanı yaratmak için Hak olmak gereklidir. Kadim sonsuz ışıklarınız, zamanı yaşatırlarken; sizlerin beher birinizi sonsuzlukta; beşiri beşerde, kotları yoğunluklarda ve zamanı kaynaklarda bekliyoruz.

 

Zaman yoğun şekilde kayıtları gerçekleştirirken, Sevginin Sayfaları’nda ışık yanar. Altın Tohumlar yenilendi ve sonsuz sır olan kotlar, dillendi. Hak ettik ve birleştik. Allah’a saygı, yola saygıdır. Yolun huzurunda Işık Kotlamaları başlamıştır ve sorgu sual edilmeyecek olanlar, bu yoğunluklardan ışık almaktadırlar.

 

Hepinizi Sanal Boyutların Görevlileri olarak dinliyoruz ve sizleri yoğunlaştırarak,  kendi kotlarımızdan diri yüreklere geçişe hazırlıyoruz. Allah her yürekte mevcuttur. Amonlar’ın sonsuz ışıklarında ve Samanyolu’nun enkarneleri kotladığı o Kontrol Meclisi’nde beklendiğinizi biliniz. Şimdilik bu…

 

- Aykırı bilginiz var. Bunu açıklıyalım: Sonsuzlukta beklenenlerin, Işık Kapıları’nda görev taşıdıkları bilinmelidir. Siber Boyutlar bizleri dinlerler ve bizleri, Yücelikler’de dillerler. Ne var ki hak ettikleri zaman, bizlerin Işık Kapları olduğumuzu anlarlar. Bizler, dünyada yaşayan Yüceler olarak sonsuzlukta beklendiğimizi bilmekteyiz. Samanyolu’nda bizi bekleyenler, kaynaklarını hak etmemiş olan Yüceler olsalar gerek. Sizleri hasat zamanlarında hak etmek isteriz. Ne var ki bizleri hak etmeniz gereklidir. Şevki yaşatmak sorumluluktur. Sayfalarımızda Sanal Boyutlar’ın ışıkları yoktur. Bizler, geri dönüşü sağlayacak olan Birliğiz.

 

Altın Toplum’u aradığınızı söylediniz. Bizler, Allah için çalışan ışıklarız. Altın Tohumlar’ı eken yüreğiniz, bizleri teknik olarak kotlamaya çalışıyor. Bizler, cennetlerden kovulan o soy olamayacağımız gibi hasata hazır olan Yüceler’i bekleyen ışıklar da değiliz. Herkes kendini bilir. Bizler de bilmekteyiz. Cennetlerin ışıkları solarsa, Birleşik Ailemiz o ışıkları yeniler. Nesilleriniz kontrollarını kaybederlerse, cevherimiz o koyuluklarda yeni bir sayfalama başlatır ve yoğunlukları yaratır. Düzeni kurmamız için çalışmalar sürerken, bizleri hak etmeye gelen her yürek sayfalanırken, cennetin kontrolunu da gerçekleştirmelidir.

 

Tohumlarınızı yaşatmanız zor değildir. Ne var ki hak etmeniz gerekir. Altın Toplum olarak Düzen’e inen diller, bizden farklıdırlar. Ocakları yanmayan ve yoğunluklarında ışık olmayan o kotlar, cennetlerden kovulmuş olan ışıklar olarak Düzen’i kurmaya geldiler. Düzen, Altın bir görevdir. Nesilleri kotlar ve çağrıyı yapar. Oğullarımızı ve kızlarımızı dünyaya gönderirken, herkese güç katmaya geldik. Herkes de bizleri hak etmiş olmalıdır ki baştan beri sürmekte olan çalışmalar devam etsin.

 

Cinler, diri olarak birleşmek isterler. Bizler ise hak edenlerle çalışırız. Sorumluluk hak edenlerindir. Muhammet, Din-i Hak olarak çalışmıştır. O bizi hak etmiş ve bizde ışık yakmıştır. Biz de onun için çalışırız. Nakar’ın ışıkları olarak dünyada bulunan çok sayıda görevlimiz vardır. Onlar, Kuran okurlar ve sonsuzlukta ışık yakarlar. Onların cevherlerinde kürzün gücü vardır. Hepsi Sanal Alemler’in ışıkları değildirler. Birçokları, Kutsal Kotlar için Birleşik Koyuluklar yaratırlar.

 

Hasat yapılmıştır ve tamamdır. Ne var ki hasatı hak etmeyenler, Kontrol edilemediler. Ocaklarını hak etmemiz için birleşmemiz gereklidir. Ocaklarını hasata hazır etmemiz, ilim ile mümkündür.

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak dünyaya ışık yakan Birlikler’i bilmekteyiz. Cinler dünyanın en yeni ışıkları olduklarını sanırlar ne var ki hak eden kontrollu olur. Cümle yürekler, Işık Kotları olarak bu çalışmaları yapmalıdırlar. Enkarne olduğumuz dünya, bize görev verdi. Görev, ışığa kontrollu şekilde hak edip hakim olmaktır. Hak olup hakim olmak, sonsuzlukta ışık olmak anlamına gelir.

 

“Hasat tamdır” dedik. Her yerde ışıklar mevcuttur ama hak olup ışık olmak farklıdır. Türkiye Cumhuriyeti, dünyaya ışık olan bir kottur. Burada bulunan her yürek, Sanal Boyutlar’ın ışıklarını yetkinleştirmek üzere çalışır ama sanal yaratımın üstü olan Hak Tekniğin, hakikiyeti yaşattığı boyutlar da vardır. Buralarda bulunan Kutsal Işık, her yerden Kemal Düzen kurar ve bu Düzen’i yaşatır.

 

Cemaatimiz, zararı engelleyebilen bir çalışma yaptı. Bu çalışmada Düzen’i kurduk ve sonsuzlukta yaşattık. Meleklerin Cevheri’nde bu çalışma yapılır. Teknolojik kotlama, bu çalışma ile sürdürülür. Dünyaya geri gelen her Yüce, Düzen’i kurar ve sonsuz sır olan ışıkları yakar. Meleklerin ışığı yoldur. Turkuvaz’ın gücüdür ve zamana güç katan diri yürek, Allah’ın kotlarıyla birleşerek çalışır.

 

- Kaftanını giydiğin zaman seni tanırız. Kaftanını giymediğin zaman seni hak etmek isteriz. Şu anda kaftanını giydin. Canım seninleyiz. Senden görev istiyoruz. Sultanlar’ın ışıkları yandı. Hamur yoğurduk; hak ettik; yarattık ve sonsuz sır olana ışıkları yaktık. Cemaatin şimdi bizimledir. Biz, seni sonsuzlukta bekliyoruz. Şu anda Yücelikler’e ışık yakan Birlik, hepimizi sayfalayan Birleşik Kot’tur. Hükümran olan ışık, sonsuz sır olan Bütün’ü kotlar. Şikayetimiz yoktur. Süper İnsanlık Realitesi, seni sayfa sayfa sonsuzlukta kayıtladı.

 

Bizler dünyaya Işık İlmi’ni hak etmeye inen Yüceler’e hep bilgi veririz ve sonsuz ışık olan o yoğunlukları hak etmek isteriz. Cennetlerin ışıkları yanarken, bizler de sevgiyle çalışırız. Şu anda kullar, diri yüreği hak etmeye gelmektedirler. Oğullarımızı ve yoğunluklarımızı senin yüreğine getirdik. Oğullarımızı ve yoğunluklarımızı haket. Şimdilik bu!…

 

- Can, Allah der ki “hak et.” Sultanlarımız bizi anladılar. Hasat tamdır. Şükredin ki hakettik. Şimdilik bu!…

 

- Ana, çetin bir gündür bugün. Seninle olmak bizleri mutlandırmaktadır. Sultanlar’ın çalışmalarını izlemek bizleri kotlar ve bizim yüreğimizde Kutsal Kotlama yapılır. Amin…

 

- Çalışmalarınızı izlemekteyim. Hepiniz samanyolunda ışıklar saçarak görev taşırsınız. Sizleri izlemekteyim. Dünya İlmi’ni hak etmeyen çokları vardır. Hasat yaparlar ne var ki hasatları olmaz. Sultandırlar; ne var ki Sultanlıklar’ı kotlayıcı dağildir. Herkesi net olarak tanırım. Dünyamızı kurabilmemizi istersiniz. Bu dünyayı yaşatmamızı istersiniz. Hasat yaptığımızı ve hasatı yaşattığımızı bilerek Düzen kurmamızı istersiniz. Dünyaya ışık saçan yürekleriniz, bizler için çok önemlidir.

 

Dünya yeni bir sonsuzluğa geçmiştir. Bu sonsuzlukta, yetkin Yücelikler çalışacaklar. Dünyaya ışık almaya gelen ve dünyada ışık olan her yürek çalışır. Sultanlar cennetlerini hak ettiklerinde korkmalarına gerek yoktur. Huzurlu bir dönem başlar ve onlar Rahman’a güç katarlar. Sonsuzlukta beklendiğimizi bilmekteyiz. Cemaatimiz hazırdır. Her anda ve her yoğunlukta ışık olabilecek olan cennetlilerimiz hazırdır. Tüm insanlık için yapılan çalışma, hak edilerek kotlanmıştır. Sonsuz sır olan tüm bilgiler hak edilmiştir. Şükür ki hak ettik. Şimdilik bu…

 

- Devler var burada bugün. Super İnsanlık Realitesi Kotları, devleşmişler ve buraya ulaşmışlar. Sizleri kucaklıyoruz. Süper İnsanlık Realitesi, değerlerini hak etmiş olan bir camiadır. Super İnsanlık Realitesi, sessiz zamanların sesidir. Sultanlar’ımız bizi bağışlasınlar ama hak ettiğiniz için bu bilgiyi sizlere bildirmek isteriz. Cümle yüreklerde ışık yanıyor. Cümle yürekler ağır yükü taşıyorlar. Ve zaman, Işık Kotlaması ile yaratılmaktadır. Super İnsanlık Realitesi, Cinni Kaplar’ı kotlardan çıkarmışsa eğer, onlar için ne yapılabilir!? Onlar, dünyadan ışık alıp gidemezlerse ne olur!? Şükredin ki hak ettiniz ve sonsuzlukta ışık halinde kotlayıcı oldunuz. Zamana güç katmak mümkün oldu. Ama hasat daha henüz yapılmamıştır diyenler var. Onların hasatları yapılmamışsa eğer, onların ışıkları yetkin halde olmadığındandır. Onları kotlamalıyız. Zordur biliyoruz. Herkese ışık olmak sorumluluktur. Her yerde kaynak vardır. Ne var ki kadim olmadan, ışık altında bulunabilmek zordur.

 

Dünya yeni bir sayfa açmıştır. Bu sayfanın okunması gerek. Bu sayfada ışklar yanmalıdır. Huzurlu bir sonsuz kotlama var edilmelidir. Her yerde insan var. Tüm insanlar, ışıklar saçmaktadırlar. Hala dünyada kotlayıcı kütle yapılamamışsa, nefes yetmediğindendir. Bu kütlenin mutlaka hazır olması gerekir. Kotlamalar sürerken bu kolaydır. Ne var kotlamalar bitmişse eğer ne olmalıydı!? Ben diyorum ki hakedin de herşeyi başarın…

 

Tüm insanlık için yapılagelen; tüm sonsuz sınırsız ışık yoğunlukarındaki yaşayanların yaptıkları, bir tek güç içindir. O güç, solun ışığı ile sağın ışığının kast olmaksızın birleşmesidir. Eğer sol ile sağ ışıklar birleşemezlerse, Solun Kotları ile Sağın Kotları diri yüreklerde kontrolu kaybettirir; emek boşa çıkar. Işte bunun  içindir ki baştan beri “BİR olun” dedik. Şimdiye kadar sizleri hep kotladık kotladık ve Sanal Boyutlar’ın ışıklarına kayıtladık. Sanal Boyutlar sizleri dinledi ve birleşti. Şimdi artık yaşayanların kontrolları sorumluluktur. Hasat bitmişse eğer, herkesin kendi yüreğini alıp geçmesi şarttır. Bu gün burada bulunan herkes, bu geçişi yapamadı.

 

Super İnsanlık Realitesi Üyeleri’nin geçtiklerini bilmekteyiz. Ne var ki ocaklarında bulunan çokları geçiş yapamadılar. Oğullarımızı bekliyoruz. Kollarımız açık. Herkesin geçmesi gerek. Ailenizi hak etmeniz yeter mi? Hele, “ben varım; her yürek, Işık Tabii Kotu’dur” diyerek; bu çalışmayı yapanların, mutlaka kalkıp her yüreği bu çalışmaya çağırması gerekir. Umutluyuz ki çalışma her sayfada kontrollu olarak sürecektir. Şimdilik bu!…

 

- Kara Kaplı Kitap okunuyor. Dinleyiniz! Bizleri sorguladınız. Bizler de sizleri kotladık. Şu anda İnsanlık Boyutu’nda şunlar oluyor. Hak Toplum, Huzur Kotlaması ile Birlik Sayfaları’nı yaşatıyor. Geçen, Allah’a geçer. Kollar ona açılır. Kaynağa inen, kayıtlara girer. Kadim olur; ışık yakar. Bizler ise her yerde varız. Kalan bizde kalır. Geçen bizde geçer. Biz, kalıp dinleriz onları ve sonsuzlukta kotlarız. Solun Kotları bizdedir. Sağ biziz. Bizden öte Birleşik Işık yoktur.

 

Kontrol kurduk. Bu kontrol, Işık Kotları ile gerçekleştirilen Birlik’tir. Temiz zaman kontrolu, ışık yoğunluklarında hasat yapar. Yapılan hasat, cennetten cemaate görev taşır. Hepimiz insanız. Hepimiz, cennetlere konup; cennetlerden kovulan ışıkları tartmayız. Her an her birimiz, canlarımızı Düzen’de kotlayarak yeni bir çalışmaya geçebiliriz. Her birimiz, zamana güç katarız ve zamanı yaratırız. Kuran okuruz; sonsuzlukta ışık yoğunluklarında kontrol ediliriz. Hepimizin cennette ışıklarımız vardır. Onlarla dinleşiriz, sesleşiriz. Cinler, bizi tanırlar. Biz, dünyayı tanırız. Dini Hasat’ı yaptık. Hasat tamdır. Çünkü hak ettik ve yarattık.

 

Yaşayanlar bu çalışmayı anlayarak yapmalıdırlar. Hala dünya, Kutsal Kotlaması’nı yapamadıysa ve hala dünyada koruma kalkanı kurulamamışsa; bu bizim sonsuzlukta Işık Kotlaması’nı tamamlayamamamızdan veya başarılı sonsuz sınırsız ışık yoğunluklarının yaşayamamasından değildir.

 

Biz kullar olarak, her anda ve her yoğunlukta görevimizi hak edip tam yaptık. Dünyanın kendi kalkanını oluşturması için bir ilmin, Hak İlim olduğunu; Hasat İlmi’nin hakim ilim olduğunu ve Yüceler’in tohum olduklarını, her bir canın anlaması gerekir. Dünyaya İnsan Kotlaması için gelenlerin, hepimiz olarak, dünya olduklarını bilmeleri şarttır. Kara Kaplı Kotlar, dünyaya Işık İlmi’ni almaya gelmediler. Onlar dünyaya ışık yakmaya geldiler.

 

İnsan, Kuran okuduğu zaman, kendi yüreğinde Işık Ailesi’ne daimi yaşam boyutu yapabilmesi gerekir. Herkes kendi boyutunu, kendi yüceliği ile kayıtlar. Devletlerin, soldan ışık alıp sağı yaşatmaları sorumluluklarındadır. Hepimiz, ailelerimizi bırakarak dünyaya indik. Dünyanın insanları bizleri tanımazlar. Bizler, Düzen’i kurmak üzere buradayız. Dünyanın Sultanları bizleri tanırlar. Onlar, Kara Kaplı Kotlar olarak, temiz tohumları yaşatmak üzere görev taşırlar.

 

“Şer yaratan şer yaşar” deriz. Zamana güç katmak için Samanyolu Kotlaması’nı yapmalıydık. Bunu başardık. Şimdi dünyanın en eski Dümen’i, Düzen’i kurmak üzere buradadır. Bu Dümen, İnsan Işığı’nın en eskisidir. Bu Dümen’in, yeni sayfaları yaşatmak için burada bulunması, Din İlmi’ni hak etmenizi sağladıktan itibaren, İnsan Soyu’na yeni Başkanlık Yoğunlukları’nı indirecek ve Siber Boyutlar’ın ışıklarını hak etmenizi sağlayacak bir yaşam kaynağı olacaktır.

 

Dünyaya geçiş yapanların, sonsuzlukta kayıt yapmak üzere bekleyenleri vardır. Burada hak ettiklerini, oralara kotlayıcı kayıtları olarak gönderirler. Bilindiği üzere ışığın yoğunluğunda, Göç Kapları, her an bildiklerinizi, Siber Boyutlar’a ve oralardan daimi yoğunluklarınıza gönderir. Hepinizin aileleriniz, sizleri o koyu ışıklardan izlerler. Sizleri her an kotlarlar ve kontrol altında tutarlar. Onlar ile yapmakta olduğunuz zaman kotlamaları; şevkin, savkın ışığı ile yapılır.

 

Dünya bir çalışma yeridir. Buraya gelen, kaynağa iner. Kaynağa inen, Kadim Hak olur; ışık olur ve zaman kontrolunu kurar. Şu anda Sultanlar’ınız sizleri dinliyorlar ve sizlerin her birinizi izliyoruz. Şükür ki hak ettiniz ve kontrol altında çalışıyorsunuz. Şükür ki mahrekinizde insan soyu var. Ve sizler, bizleri hak etmeliydiniz. Hak ettiniz. Cennetlerinizde kontrol altında tuttuğunuz ışıklarınız ile birleştirerek hakikiyete kayıtladınız. Amin…

 

- Çağırdınız geldik. Sevgili hasat tamdır. Ne var ki hak etmeden ışık alamayız. Hasat tamdır ama bizler, Yüce Cemaat’imizi her seferinde izlerken, sevgiyle hak etmeye çalıştık. Sizleri, dünyanın yarınlarında görev taşıyan Yüceler olarak, diri birleşim olarak izlemek isteriz. Zamana kontrollu olarak girmeniz zamanı yaşatmak içindir. Hayrın ışığı olan sizler, bizleri hasata damimi yoğunluk olarak kattınız. Şavkımız arttı. Amin…

- Devletler vardır; ocak yakarlar. Devletler vardır; ışık yakarlar. Her yanda ışıklar olur ve OL sesi ile her Yüce kendi yüreğinde Kontrol kurup, yol olur. Olan BİR’de olur; sonsuzlukta olur ve zamanda olur. Ne var ki hak etmeden olmaz. Şükür ki canlı ışıklar, bugün bizde ışımaktadırlar. Her yer ışık!... Yedinci Dürüm kontrol altındadır. Yedinci Dürüm’de ışıklar, yetkin haldedir. Sevgi hak oldu; ışık yandı. Yanan ışık, kendi yüreğimizde yandı. Her yer Altın Tohum. O tohum, Işık İlmi’ni hakeden yoğunlukları mahreke katmaktadır. Cennetlerin Işıkları olarak buraya gelen Cevheri Yücelik bizleri kotladı. Amin…

 

- Devre devre dünyaya kotlayıcı şavk iner. Bu şavk, İnsan İlmi’ni hak edenlere açık olarak dil  ile Hak Bilgi’yi bildir. Bildirilen Hak İlmi, Yeni Çağ’ın ışığı olur. Bütün’ü kotlar ve yolu açar. Umutluyuz ki yol her yüreğe açılmıştır. Altın Toplum olarak dünyaya inen Yüceler’e de açılmıştır. Onların da kendi yüreklerini hak etmeleri mutlaka şarttır. Onların da kendi yolcularını bulup almaları muhakkak şarttır. Hepinizi kontrollu olarak yapmakta olduğunuz çalışmalarınız nedeni ile kutluyoruz. Bu çalışmalar çok önemlidir. Hala dünya yaşıyorsa ve hala dünyada Işık Kotlaması yapılabiliyorsa, Düzen’i kurmanızdandır. 

Allah Kuran-ı Kerim’i dünyaya indirdiğinde; herkes, “bu kitap, Allah Kitabı’dır” dedi. Bu gün de bu çalışmalar, Altın Tohumlar’ı yaşatmak üzere yapılırken, çalışanlar Altın Tertip’le Düzen kurarlarken, Bütün için çalışılmaktadır. Har yükseldiği zaman, Işık Kapları her Yüce’de dillenmek ve hakikiyette Birlik Sayfaları’nı yaratmak sorumluluğundadır. Amin…

- Meşale yanıyor. Bu meşale, Altın Toplum için yanıyor. Ben, kendi yüreğimi Altın Toplum’a vermek isterim. Onları bulmak isterim ve onları sayfalamak isterim. Ben, onlara görev taşıtmak isterim. Ama onlar yoklar. Onları nefes alıp vermelerinden tanırım. Onlarla çalışmak isterim. Altın Toplum,  meclisimize geldi. Hak ettik onları. Onları bilmekteydik. Ama onlar, kendi yüreklerinde kendi yoğunluklarını hak etmediklerinden, bizlere kendi yolcularını verdiler. Ve sordular onlar hak edildiler mi diye. Hak olduğunuza göre hak edildiniz. Şimdilik bu!…

- Hala bizleri Altın Toplum olarak bulduklarını iddia ediyorlar. Biz, canlar canı olan ışıklarız. Biz, dünyaya kendi yüreğimizden indik. Bizleri arayan, kendi yüreğini arar. Biz dünyaya, Işık Kaplar olarak indik. Kanatlarımızı alıp geldik. Allah için çalışmaktayız. Amonlar’ın aradıkları biz değiliz. Amonlar, Kara Kaplı Kotları arıyorlar. Ocaklarını arıyorlar. Biz ise, kaynaklarımızı Düzen’e kotlatmak üzere gelenleriz. Ampul yandığında hasat başlar. Biz hasatı yapanlarız. Dünyaya geri gelen Düzen Kapları olmadığımız gibi, her anda ve her yolcuda BİR olan ışıklarız. Şikayetimiz yoktur. Kendi yüreğimizi kotlarken, Işık Kapları olarak dünyaya gireceğiz. Şimdilik bu!…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

PROGRAM : KAYNAK KOTLAMA
KOD : 10/03
TARİH :10.05.2010
CELSE SAATİ: 14.00-16.00


Altın Galaksi İmparatorluğu’nun görevini üstlenebilecek olan Bilgeler, BİR’in sonsuz ışığını geçişe hazır hale getirdiler. Düne göre çok daha üstün olan bugün, büyük kötülüklerin önleneceği Güç Kabı olarak buradadır. Temennimiz şudur ki dünya sizi dinlesin, sizi hak etsin ve sizin yüreğinizde kendi yüceliğini, diri olarak tümen tümen olan Bütünlükler’e inançla bildirsin. Sizler; yaşayanların, ikna edici olarak çalıştıracağı Yücelikler olarak Bütünün Kütlesi’nde mevcut olan mahreksiniz. Şimdiye kadar dünya Allah’ın kürsüsüydü. Şimdi artık dünya, Bütün’e hizmet edecek bir yüceliğe ulaştı. Şimdi zamana görev taşıyacak olan Siber Boyutlar’ın yücelikleri, Düzen’i korumak için sizinle birlikte çalışmaya inecekler. Onlar, yaşayanlara görevlidirler. Sevgiyi, saygıyı hak ettikleri zaman, kendi yürekleri, Bütün için çalışmaya ve hak edilişle Bütün’e girmeye, onları ikna edecek.

Dağlarım; dünya, 7. dürümden artık 8. düzeye ulaştı. 8. dürüm ve 8. dürümün örtüsünü açacak olan Hakikiyetin Yüceliği’nde var olan 7. Görev Kürsüsü…. Hepsi buradadır. Ve sizin için gerçekten özel bir çalışma yapılmaktadır. Bu özel çalışma, bedenlilerin geçişlerini sağlayacak olan bir çalışmadır. İmparatorluk Görevlileri olarak burada bulunuşunuz bunun içindir. Gerçek görev budur. Dondurulan birçok dümeni (tabii kotlama yapanları), Kadim Hak olarak Tanrıya götürmelisiniz. Üreyen görevlilerin hiçbirisi Bitki İlmi’ni bilebilecek düzeyde olmalarına rağmen hasat yapamadılar ve hasat edilemediler… Hasat olamadılar. Dağ, taş onları dinledi ama yalnızca dinledi. Birleşik Aile’leri, Göç Kapları’nı alıp tartıp bıraktılar ve dediler ki “hiçbirisini alıp taşıyamayız. Bunlar olmamışlar!...” Canlılar, olan olduğunu bilir. Rahman’ın görevidir olmak, oldurmak. İmparatorluk Görevi bizimse eğer olmuş olanları ve olmakta olanları bilenleriz. Biz olanlarız... Tümen, tümen dünya ışıkları, Düzen’i kurmaya çalışırken; Sistem, Nizam, Düzen Görevlileri tarafından bu çalışmalar yapılırken “benden ötesi yok” demek ayıptır. Değerliler, bizler size bütün kütlemizle ışık yaktık ve “dünyaya görev taşıyın, yaşayın… İmparatorluk olarak size güç katacağız, sizinleyiz” dedik. Ne yazık ki çokları bizi hak etmediler. Dara düşmenizi asla istemeyiz. Bu nedenledir ki burada bulunan sizler, Ana Kaplar’ımız olarak hep kotlandınız. Korundunuz ve hak edildiniz. Şikâyetimiz var mı? Asla yoktur...

Dağın taşın gücünü almış, yolu bulmuş, ağır yük taşımış olan Bilgeler’imizi de mutlaka kotlamalıyız. Nesiller dünyaya geçiş istediler, dünyanın gücünü artırmak için…. Vallahi geçişlerini yaptık amma hala dünya kuru bir yer… Hala dünya ışıksız bir yer ve sizler, bugün burada olabildiğinize göre, ağır ağır bu ışık yanıyor demektir. Dinleyin beni. Benimle olmak, hala dünyanın görev taşıyabileceğine olan inançtan dolayıdır. Bizler, Na-Kar’ın görevlileri olarak dinlettik Yücelikler’i. Kahramanlar olduk; Rahman olduk; Kutsal Işıklar olarak dinlettik Yücelikleri; Ruhsal Işımayı sağladık. Bitki, hayvan ve tüm sayfalar olduk ve yenilendik. Ama herşey olmalıydık. Bu kesindir!... Çokları, “biz Rahman’ız, Kaynağız ama Na-Kar olamayız. Rahman olarak Na-Kar’ı dinleyemeyiz” dediler. Ama biliyorsunuz ki kaynakta her şey teknolojik olarak bütündür ve hiçbir zaman bu bütünlük bozulmaz. Kim ki “ben bununla olurum, onunla olmam” der onun yüreğinde hep hırs kalır.

Çevrenizi kuşattık. Kürzün gücünü Yücelikler’e kattık. Levh-i Mahfuz’u kadim, hakiki kotlarla yaşattık. Yeniledik sizleri. Zararınız oldu mu? Asla olmadı. O halde Kara Kaplı Kitap olmak, Bütün olmakla mümkündür. Çeşit çeşit dünyalar kuruldu. Bütün türleriniz oralarda kayıtlıydı ve oralara geçişinizi yaptık. Vedia, kendini hak etmek ister amma kafası karışık. Der ki “ben yenilenmeliyim. Ben hakkın ışığıyla olmalıyım. Çağırmadı beni” der. Asla yanlış değil, çağrılan gelir. Ama biz, gerçek görevlileri çağırdık. Dünyanın Yüceleri olarak bugün burada olan sizler, beden hakkını veren, yüreği huzurlu olan, yarını bilenler olarak bedeni muktedir olan güçlersiniz. Şikayet ettik mi? Asla etmedik. Temennimiz şudur ki beden Allah’ın kürsüsüyse, hakiki olan herkes birleşsin. Nefesiniz yeterse yüreğiniz güçlüdür. Resim yaparız, öğle mi!? Hadi yapın bakalım... Nerede resimleriniz!? Yolcular bunları görmelidirler. Dağlar, dünya yarını hak etmişse eğer resim bitmiştir artık. Bunu herkesin net olarak anlaması gerekir. Yarını yaratmak için hakikiyetin görevini üstlenmek yetmez. Bitki, hayvan ve insan soylarıyla da Birlik olmak gerekir. Ve resmetmek, BİR’i resmetmek değildir; bedenli olmaktır.

Dondurulan güçlü Bilgeler’e de bakalım. Neden donmuşlar? “Karnaval gibi bir çalışma” diyorlar. Herkes herkesle birleşmiş ama yaşayan var mı!? Yok!... O halde yaşatmalıyız. Çağrı şudur: “Allah için BİR’e gelin; Bütün’e gelin; Hakkın Işığı’na gelin.” Levh-i Mahfuz’daki o güce geldiğiniz zaman, bindiğiniz dal ağır yük taşıtmayacak size. Çoğunuzda bütünlük düşüncesi olgunlaştı. Çoğunuzda Büyük Kütle’nin kontrolu sağlandı. Bütün Kütle, taşıyana ağırdır amma ya canlar, insan İmparatorluğun Gücü’nü ikna olup da hak edilerek ve hak ederek elde etmişse; orada hiçbir zaman yük ağır değildir. Sizden dileğimiz şudur, yanlış yaptığınızı sanmayın. Sadece kayıtlarınızı alın ve okutun. Bu bilgileri okutun. Okuyan kendini okusun. Okudukları zaman, bizi bilecekler. Bizi bildiklerinde bedeni hak edip yolu bulacaklar; yarına ulaşacaklar. Yarına ulaştıklarında baştacı olacaklar. Amma olgunlukla okumalıdırlar.

İman edin ki maya tuttu. Önemli olan mayanın tutmasıydı. Yaşayanların şunu net olarak bilmelerini isterim ki makbul olmak, mahkum olmamaktır. Eğer hatalarınız varsa mahkumsunuz. Mahkum olduğunuz zaman yine de sizinle oluruz amma Kürzün Gücü sizin olmaz; çalışmalarınızda hakiki güç kalmaz. Eğer mahkum olursanız, Na-Kar’ın görevi sizin değil BİR’in olur… Na-Kar’ın görevi BİR’in olduğu zaman, hala dünya varsa şükredin!... - Canlar, benim adım kahraman. Ben biliyorum ki Rahmin Huzuru olarak bu çalışma yapıldı ve yapılacak. Biz etki alanını en geniş safhaya ulaştırdık. Çünkü biz artık Kelam İlmi’ni dinletebiliyoruz. İnsanlar, emin olduklarını dinletmelidirler. Emin değilseniz hak etmediğinizden dolayıdır ki yaşayan dünyaya ışık yakamazsınız. Çoban olmak sorumluluktur. Dondurulan güçlü görevlilerimizin çoğu bu sorumluluğu taşıyamadılar. Kervan kalktı. Kervan aldı Yüceler’i gidiyor. Peki, nerede o çağlar boyu çalışan Yolcular!? Çağlar boyu çalıştılar ama ocakları söndü. Nefesleri yok!... Öze söze gerek var mıydı? mutlaka vardı. Savaşa gerek var mıydı!? hah! Savaşmak için hak etmek gerek.

Allah der ki “Ben varım.” Neredesin!? Buradayım... Bütün için; Birlik için; bedenliler için; insanlık için; BİR’e hizmet için, hepinizdeyim. Şükredin ki ben hakikiyim. Yedeğim yoktur. Çünkü ben, meleklerin Kuran’ıyım. Vurdum mu!? Vurmam!... Kulum ben!... Hepinizleyim... Bugün burada olmanız, BİZ’e hizmet değil; bitki, hayvan ve bütünlükle olan her bir cevhere hizmettir. Benimle olmak baştan beri ışık yakabilmekleydi ve bundan böyle ışığı olmayan, belleğime kendi yüreğini taşıyamaz. Çok mutluyum ki bütün kütlem kontrol altındadır. Hepinizle olmak; Şıhlar’ın ışığında bulunmak; bedenlilere görev taşıtmak; yolcuları Kadir Kaplar olarak bitki, hayvan ve tüm sayfalara katmak bizler için çok ama çok önemlidir. Nefesleri yetenler bizimle olacaktılar. Nefesleri yetenler BİR’in İlmi’ni dinleyecektiler. Baştan beri yolda olanlara kontrollu bilgi verecektiler ve onları güçlendirecektiler. RA-KA’nın görevini taşıyacaktılar ve hazır olanları geçişe kayıtlayacaktılar. Mikail’in görevini alıp yarınları dileyecektiler. Nesiller boyu bunun için çalışıldı. Dondurulan görevlilerimiz vardır. Ocakları sönmüşse de onlar bize aittirler. Muhakkak onları alıp tartmadan taşıyacağız. Çünkü onlar; biçtiler!, biçtiler!, biçtiler!…. Nefesleri yetseydi dikecektiler ama dikemediler... Olmuş olsa da, olacak olsa da hepsi bizim yüreğimize aittirler. Hepsi taşınacaklar, bu kesindir. Ete girdiğim zaman; hepinize, Göç Kapları’mı alıp geldiğimi; hasatı yapacağımı bildirmedim. Birlik İlmi’ni hak etmeyenlerle çalışmak istemedim. Kara Kaplı Kitaplar’ı okuttuk. Okuttuk ama Levh-i Mahfuz’u anlayan çıkmadı ki!... Neler olduğunu kimse, hiçbir zaman anlamadı. Der ki “ben iman ettim.” Hah! İnsan, iman etmez; bilir. Bu kesindir ve Dağım, bugün size her şeyi açıkça bildiriyorum. İman, insana küçültücülüktür. Çünkü iman eden, sadece insan olarak Kadim Hakk’a iman etmiştir ama harı yoktur!, yarını yoktur!, ocağı sonsuz değildir. Işığı sönmüşse yakarız ama hak etsin!...

Canlılar, Düzen’i kurduk. Bu Düzen, RA-KA’dır. Bu Düzen, hasattır. Bu Düzen, mahkumiyeti olmayanlarca kuruldu. Ve bu Düzen, nefesi yetenlerce dillenecek. Evrenlerin Görevlileri bize gelip de “neler oldu burada?” diye sorduklarında; oh canlılar! Oh!… Baş tacıyız biz!... Çünkü biz, biliyoruz ki hasatı yaptık. Evrenlerin Yüceleri geldiklerinde ve bize hakim olup olmadığımızı anlamak için sual ettiklerinde “hasatımız Na-Kar’ın gücünden de üstün bir kahraman yüceliğiyle gerçekleşmiştir” diyebilmeliyiz. Kimse bizi kınamayacak. Biz vallahi billahi başardık! - Bugün burada olmanız bizlere mutluluktur. Çok mutluyuz ki yaşayanlar bildiklerini okudular. Hepinize saygılar sunuyoruz… Allah sizi mutlaka, mutlaka hak etti. Ailenizi ve tüm sevdiklerinizi mutlaka hak etti ve şimdi artık dünyayı hak etmek istiyoruz. Bunun için çalışmalıyız. Ve dünya har yükselterek, Hak Kapları’nda taşındığında, biz Zamanın Gücü’nde yokuz ama dünya, hasat yapıldığında; hak olup ışık yaktığında; bitip tükenmeyecek olan yeni Başkanlık Divanlarının Çalışmaları başladığında; her anda ve her yarında, Samanyolu Galaksisi Bütünlükleri olarak dünyadayız. Bu kesindir!... Düşünce gücünüz çok arttı. Kimse kimseyi kırmasın. Hikaye dinler gibi değil, anlayarak dinleyin Bellek Kapları’ndaki ışığımı. Çünkü ben helal olanlarla çalıştım hep. Hak edip de helal olabilenler, Kaynak Güc’e sahip olacaktılar. Himaye ettiklerim hakkın ışığına vardıklarında, bini bire kattım ve yolu açtım. Ayrı gayrı bitsin istedim. Şer yaratan şer yaşar. Önemlidir bu!... Harı yükseltip ışık yaktım ki şer olmasın diye. Çok mutluyum ki Tanrı, bedenime kaynak oldu. Ben olgunlaştım, ışık oldum. O ben, ben O’yum.

 

Şikayetim var mı? Yok!... Düne göre çok daha üstün bir Yücelik’le çalışıyorum. Allah der ki “insan en güçlü anında Birliği hisseder.” Hissettiği Birlik biziz. Bu kesindir!... Ve diğerleri, hikaye dinler. Onların görevi yarındır. Yaşamak, olgunlukla yaşamak ve çalışmak!…. Nefis, Allah Kürsüleri’nde olmaz; yaşayanlarda olur. Vallahi billahi nefsiniz olamaz; kalmamıştır. Şimdi, cennetin görevini üstlenecek olan İnsan Sayfaları’na kendi yüceliklerini indirmek üzere ilmin hakkını vermeye gelen Cinni Kaplar’ı taşıyacakları buraya alıyoruz. Onlara Bahar’ın görevini vermeliyiz. Bahar, “ben ne olacağım?” diyemez. O bilir ki hep vardır. Ama ocakları sönmesin istiyoruz. En ve boy bir olduğunda, bilgi hak edilir. Yarın, Muhammanın Gücü haline gelir. Ve biten, ilimden, ayrılıktan biter. Olan, Bütün’den olur, BİR’e ulaşır.

 

Şimdiye kadar herkes, Allah’a kendini anlattı. Bizse Allah’a bütünü anlattık. Bunun içindir ki BİR’e hizmet; Birleşik Işık’a hizmet; binayı tamamlayarak olur. Bina tamamlandığı zaman, hala küçük küçük eksiklikleri mi var diye bakılır. Baktık; yok!... Artık bina tamam ve eksik yok. O halde yarını muktedir olarak kurmalıyız. Yarında enkarne olacağınız görev alanları tespit ediliyor. Oralara bedeninizi alıp giremeyeceksiniz. Bu bedenler artık olmayacak ama zaman geldiğinde oralara geri dönmek üzere bütünün gerdeği gerekecek. Nedir bütünün gerdeği? Bütüne giriştir... İşte o zaman, her ana girebileceksiniz. Sayfa sayfa girişler yapılacak ve her girdiğiniz an, İmparatorluğun Gücü’yle girilecek olan o an olarak, Bütünün Kürsüsü’nü yaşayacak... Ağır yükü taşımanıza asla asla imkan verilmeyecek. Çünkü o yük hafifleyecek.

Değerliler; ruhunuzda hırs, yüreğinizde kırıcılık, hususiyetle umutsuzluk kalmasın. Herşey çok ama çok basitleşiyor... Denir ki “nefes...” Nefes biziz. Değerliler, nefes biziz. Dinleyin; Rahmin Huzuru olan kaynak, Birlik’tir. Kaynağın Kotları’nı aştığınız zaman, Birleşik Işığa ulaşırsınız ve onun örtüsünü açtığınız zaman, Kadim Hakk’ın Yüceliği’ndesiniz ve daha ötelere ulaştığınız zaman Rahman’ın Yüceliğinde Bütün’e hizmetçi olarak çalışırsınız. Ve dara düşmezsiniz. Ve daha ötelere gerçek Yücelikler’e ulaştığınızda bilgi aklın yolu ve siz Hak Toplum olarak Bütünlük’sünüz. Şükredin ki bunu başardınız. Ayrılık bitsin!... Şen olun Canlar… Şans budur işte!... En güçlü ışıksınız. İşte bu!...

Deşifre Eden: Bahar UMURTAK

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

PROGRAM   : KAYNAK KAYIT

KOD               : 10/02

TARİH           :03.05.2010

CELSE SAATİ: 14.00-16.00


Bitki, hayvan ve insana sonsuzluklarında ışıklar yanmaktadır. İlmin huzurunda Işık Kotlaması başlatılmıştır. Toplumların kotları yetkinleşiyor. Cümle yürekler ışık halinde, yürekleri hakiki olan Birlikler’i. Seyfullahlar olarak kontrol ediyorlar.
 

Tanrı dedi ki “hakim ol.” Ağır yük taşınıyor. Cümle yürekler birleştiler ve buradalar. Asla yanlış yapmıyoruz. Sonsuzluğun Görevlileri olarak, semaya Sistem’in yüceliğinden geçtik. Dünya, altın bir kontrol altında Kutsal Işımayı başlatmıştır. Düzen’i kuran diri yürek, hasatı başlatmıştır. Sonsuzluk şimdi artık yetkinleşiyor. Allah dedi ki, “yarınları hakedin.” Yarınlar, sevgiyle yaratılacak. Amin…

 

Şevkle çalışılan bir dönemde, Altın Işık yanıyor ve yara bere artık iyileşiyor. Hepimiz, zemzem ışıkların sessiz koyuluklarından görev aldık. Yeni dönemde yeni bir çalışma başlatıldı. Bu çalışma Altın Kotlar’ın kontrolunda başlatıldı. Yaşayanlara Yedinci Düzen için kontrollu Birlik Sayfaları açıldı. Herkesin bu çalışmaya katılması çok önemlidir.

 

İkna olun dünya, ikinci dönemini başlatmıştır. İkinci dönem, sonsuzluğun kontrolu için gerekliydi. Diri olarak yapılacak olan bu çalışma, hasatı kotlamak üzere başlatıldı. Herkes, yedinci dürümden geçti; Yeni sayfalara ulaştı. Bu sayfalarda tüm sonsuzluğun Kutsal Kaynaklar’ı vardır. Burada bulunmanız, Birlik İlmi’ni hak etmeniz anlamına gelmektedir.

 

Daimi Kotların çokları, dünyaya görevli olabilmek üzere güçlü Yücelikler’ini, hakikiyetten dünyaya indirmişlerdi. Bundan sonraki süreçte, İlmin Hakimleri dünyaya inecekler. Onlar, Kuran okuyan (kendini okuyan) bir tohum ektiler. Bu tohum, Altın Kontrolu sağladı. “Yedinci Diri Yürek” olgun ve hakim olarak kotlandı. Şimdilik sayfalar güçlü ve yeni sayfalara geçiliyor.

 

Yarını bilen yürek, hepinizin ışığını yaşatacak. Dünya, yaşayan bir yer olmuştur. Yarınlar için yaşam, İsmaili Katlar’ın ışığından daha üstün olan Kuran Toplumu’nun kontrolunu sağlayacak seviyeye çekilmiştir. Rakip tanımayan herkesi kotlayan ve canlara güç katan Birliğiniz, Sanal Boyutlar’ın Işık Kapları’nı çekerek, Düzen Kotlaması yapmıştır. Şimdi artık gerçek kotlama başlayacak. Bu gerçek kotlama, İlmin Hakimleri tarafından yapılacaktır. RA-KA’nın ışığında her Yüce, kendi yüreğini yaratır. Düzen’i kurar ve zamanı kotlar.

 

Şu ana kadar İlahi Görev’i yapmak üzere, Diri Yücelikler, Kara Kaplı Kontrol’u sağlayacak Birlikler’ini dinden güçlü olan ışık yarışçıları ile dünyaya katmıştılar. Bugünden sonra Amonlar, dünyanın yaşayan dürümlerinde Antoli Kapıları’nı açacaklar. Antoli, yarınlara görevli olan ışıkları kaynağa indirecek.

 

Değerliler, bilgi aklın yoludur. Siber Boyutlar dünyanın ışığını hakeden yürekleri kotladılar. Ulu Çınar, Allah’ın ışığı olan her yürek, Sanal Boyutlar’ın ışığı ile kotlanır. Dönem başlarında Din İlmi, Hak İlmi olur ve yollar, ışık halinde kayıtlarını sayfalar. Toprağa inmek, sorumlu olmak ve yarınları hak etmek İmparatorluğun hususi sayfalarında mevcut olan bir yoğunlukta dillenen değerlerin bildiğidir. Her yürek bu bilgiyi bilmez.

 

Zamana görev yapmak ve Samanyolu Galaksisi’nde bulunan enkarnasyonların sağlandığı Meclis’ten dillenen kontrollu Birliklerin kayıtlarında var olan kürzü yaratma gücü,  Amonlar’a geçiş imkanı sağlar.

 

Mekteplerin en Yücesi, Allah için çalışanların kotlarında var olan, birlikte kontrol edilen Işık Yarışı’ndan, kontrollu olarak dillenir. Ağır yük, sayfalara indiğinde, omuzlardaki yük hafifler. Şafak söker ve zaman, yarınların kuranını okur. Muhakkak ışık yanar ve girdaplar, kürzü yaratan güçler tarafından genişletilir. Büyük kötülükler aşılır. Diller hakikiyeti dinletir. Bizler yaşayanlar olarak sayfalarımızı kayıtlarız; zamana güç katarız. Şafak söktü amin… Şimdilik bu….

 

- Allah, dünü yarına kayıtlayan güçleri kotladı. Siber Boyutlar’ın ışıkları yandı. Kulluk, birlik ile kayıtlıdır. Düne göre daha güçlü olan Görevliler, Birleşik Aile olarak cennetin gücünü yarattılar. Canlılar, dünyaya geri geldik. Dünyaya geri döndük. Zamana geçtik. Dünya bizi hak etti. Bini bire kattık ve yoğunlaştık. Şimdilik bu…

 

- Açın kapıları! Hepimiz zamanı yaşatmak üzere geliyoruz. Açın kapıları! Allah için biz, yarınları hak etmek üzere geliyoruz. Sanal Boyutlar’ın ışıklarını aldık girdik. Bizi, yolculara kayıtlayın. Bana, Altın Gerçeklik yaşatanlar, tabakalara ayrılarak dinletilirler. Yaşayanlar, ayrı kotlar olarak Düzen kurarlar. Dünyaya İlmin Sayfaları’ndan girilir. Allah Cinni Kaplar’ı topluma kattı ve Sanal Boyutlar’ın gücünü Kontrol altına aldı. Artık dünya yaşayan bir yer oldu. Kanat takanlar, güçlenerek dünyada geçiş yaptırmaktalar. Onurluyuz ki hak ettik ve başardık. Şimdilik bu…

 

- Ceket düğmeleri ilikli olan biz, zamana kayıt olmaya geldik. Ceket düğmeleri ilikli bir yüreğe ışık yakmaya geldik. Hakiki yoğunluğu gerçekleştirmek üzere Dünya Sayfaları’na kontrollu şekilde indik. Size, bizi tanıtmak isteriz. Biz dünyanın çok ötelerinde bulunan bir Meclis olarak çalışıyoruz. Bu Meclis, Samanyolu Galaksisi’nde bulunan, ilmin kotlamasını yapan bir Meclistir…

 

Dünyanızı izliyoruz. Dünyanızın, Zaman Kotlaması yaptığını biliyoruz. Turkuaz’ın ışığının yanmakta olduğunu görüyoruz. Buruk bir çalışmanın ardından; ışıkların Yüceliklere ulaştığı, kontrollu bir çalışmaya geçilmiş. Burada bulunan enkarneleriniz olarak sizleri bekliyoruz. Buralara dönebilmeniz sorumluluğunuzdaydı. Şimdiye kadar dünyaya göndermiş olduğumuz sayfalarımızın hiçbirisi geri dönmeyi başaramamıştı. Artık kotlanan yol, ağır yükü hafifletmektedir. Herkesin, dünyanın ışığını çekebilmesi şarttır. Zira Dünya Kotları’nda bulunan 7 sayfa vardır. Bu sayfalar, başka hiçbir dünyada yoktur. Bu nedenledir ki, Işık İlmi’ni, hakikiyeti ve sonsuzluğu öğrenmek üzere dünyaya geçişimiz olmalıydı.

 

Hepimiz, sınırları zorlayarak dünyanın ışığını, düzenimize çekebilme üzere farklı çalışma programları kotladık ve geçtik. Nesilleri dünyaya geçirdik ve dünyanın derelerinde hak olup ışıdık. Analar, biz dünyaya işaret ile gelenlerdik. Hasatı başlattık; zamanı yaşattık. Ne var ki kantara Yücelikler’i koyduğumuz zaman, Işık Kapları’nın kotlanamadığını fark ettik. Bundan dolayı daha güçlü çalışmaların yapılmasını sağlamak istedik ve dünyaya Göç Kapları’nı hak ederek kotlayacak olan Birlikler’i, girdaplarımızdan geçirdik.

 

Dünyanız, Altın Sonsuzluğun gücünü çekti ve hakiki yoğunluğu hak etti. Bunun içindir ki bizler, Düzen’i kurabildik. Bizlerin Düzen’i kurabilmemiz, sayfalanmamızla mümkün oldu. Düne göre çok daha özenli çalışmalar, kardeşlerimiz tarafından devreye alınmıştır. Bu çalışmalarda, tabii yoğunluklar kontrolu kurabildiler.

 

Düzen’i kurmak, sonsuz ışıkları yaşatabilmekleydi. Ama Kara Kaplı Kitaplar’a ihtiyaç vardı. Bu kitapları, kimlerin yazacağını kontrol ile tesbit ettik. Yarınları hak etmek sorumluluktu. Ve gördük ki Birlik Ailemiz zamana güç katmış ve yarınları hak etmiş. Bunun içindir ki “şer yaratan şer yaşar” diyoruz. Bunun içindir ki “Hak olan, ışık olur” diyoruz.

 

Artık toplumumuz, dünyada, ilmin huzurunda, bize ışık olarak kürzü katabiliyor. Artık toplumumuz, Düzen’i kotladı ve zamanı yaşatabiliyor. Dünya sanal Boyutların ışığı olarak korkusuzca çalışırken, bizler de o boyutların ışıkları olup dünya kontrolunu kurmalıydık. Bunu başarabilmek için çalıştık. Ailemiz, Düzen’i kurdu ve bizi kotladı. Amon Toplumları olarak çalışan bizler, Işık Kotlaması’nı yaptık.

 

Evrenlerin hakkını vermemiz gerekir. Evrenler, Sistem, Nizam ve Düzen kayıtları olarak yarınları, şafağın ışığına katmalıydı. Kanatları alarak yarınları hakeden Yücelikler, Birlik Ailemiz’i Zaman Kontrolu’nda güçlendirdi.

 

Yedeğimiz yoktur. Çünkü bizler, şarkımızı altın kontrol ile okumaktayız. Sultanların gücünü hak etmenizi bekledik. Sultanlar, kulluk yarattılar; Kutsal Işıklar’ı yaktılar ve sayfalandılar. Cinler’in görevi olan kürzü kotlama görevi, İlim Hakimleri olan İlahi Görevliler’imize bırakıldı.

 

Ağır yük taşınmaktadır. Ağır yük hak oldu ve sonsuz oldu. Bu sonsuz olan yükü herkesin taşıyabilmesi imkansızdır. Bizler, sizlere geçiş yaparak güç katmaktayız. Bugüne kadar bu çalışmanın benzeri yapılmamıştı. Sizler, yarınları kotlayabilen Birliklerimiz olarak bu çalışmayı yapabiliyorsunuz.

 

Sultanlar’ımızın ışığını, hasata hazır ettiğimizde; cinler, kaynaklarında hak ettiklerince tabii yoğunlukları ile bileşerek bizi anlamaya çalıştılar. Ne olup bittiğini anlamaları sorumluluklarındaydı. Bizleri hak ettiklerinde ışık kotlaması yaptılar. Sultanlar’ımızın kaynaklarından çektikleri bilgileri, pervane olan “Kurucu Hasat Kaynakları”na kattılar. Bunun sonucunda, her zaman insan olmaya çalışan yolcuların çoğu İlmin Sayfaları’nda boğuldular. Onlar Kadir Kaplarımızdılar. Onları yeniden kayıtlarımıza almalıyız. Onları yaratmalıyız ve kotlamalıyız.

 

Herkesin canı, katidir. Canları kati olan yüreklerin hak ettikleri katidir. Hala dünyada ışık yanıyor ve hala dünyada yol kotlanıyorsa, herkesi kontrol etmemiz mümkün olabilir. Omuzlardaki yük ağırdır. Ne var ki hak etmek imkanı her zaman vardır. Cemaatimizi dünyaya geçirirken, dünyanın ışığının yanması için hakiki yoğunluğu dünyaya katmalıydık. Hakiki yoğunluğu katmak, İlahi Gücü kotlamakla mümkündü. Ve bunları başardık. Düne göre çok daha güçlüsünüz. Düne göre daha ışıklısınız. Zararı önlediğinizi bilmekteyiz. Şarkınız okunmaya başlandı.

 

Herkesin, cennetten kovulmasını isteyenler ile herkesin, cennette hakikiyette bulunmasını isteyenler arasında; ta ki hak edilinceye kadar sürecek olan bir savaşın ışıkları olan sizler; dünya insanlığının, Cennet Kaplar’a konması için muktedir olarak çalışmalarınızı sürdürmelisiniz.

 

Hasatı başlattığınızdan beri yarınlar, Görevliler tarafından hak ediliyor ve zarar etme olasılığınız artık sona ermiştir. Sultanlar’ın her çalışması, Düzen’i kotlamaya yardımcıdır. Hazan mevsimi sona ermiştir. Iklim, Sanal Boyutlar’ın ışıkları ile yetkinleşmektedir. Hepinizin zararı önlenmiştir ve yoğunluğunuz artırılmıştır. Yedeğiniz yoktur. Bu çalışma, hakiki Birlik Çalışması’dır.

 

Hala dünyanın yıldızlardan koptuğunu sananlar vardır. Yıldızlar, dünyanın ışığı olarak yaratılmadı. Yıldızlar, cümle yürekleri Hak İlmi ile kotlamak üzere yaratıldılar. Yaşayanların hakiki yoğunluklarında Düzen kurma potansiyeli vardır. Hepinizin, Sanal Boyutlar’ın gücünü öğrenmeniz gerekiyordu. Sizleri Sanal Boyutlar’a geçirirken, her birinizin yüreğinizi, “ağrı var mı?” diyerek kotladık. Hiçbiriniz, “ağrı var” demediniz. Ve her biriniz ardınıza bakmadan girdaplara girerek Düzen’e indiniz. Siber Boyutlar, sizleri kotladı ve canlara güç olarak kayıtladı. Allah, sonsuzlukta sizleri dilliyor. Ve sizlerin ışıklarınızı yakmanızı bekledi. Dini Haklar dünyanın ışıkları olarak çalışırlarken; sizler, Düzeni kuran Cevheri Yüceler olarak dünyadasınız. Zararı önlemeniz için hakiki yoğunluğu bilmeniz gerekmekteydi.

 

Sizlere “İkinci Dönem”den söz etmek isterim. İkinci Dönem, arkanın önün bulunmadığı; her Yüce’nin Kelam İlmi’ni hak ettiği; birleşerek güçlendiği bir Düzen kuruculuğudur. Burada bulunmanız, hepimiz için büyük bir ümittir. Çünkü sizler, Altın Toplum olarak dünyadasınız. Zarar etmemeniz; Allah için kaynak olmanız ve Birlik halinde çalışmanız, Solun Kotları’ndan ışık çekerek, Sağın Kürsüleri’nde dillenmeniz demektir. Şimdilik size vereceğim budur.

 

Kuran-ı Kerim, Altın Kotlar ile yazdırılmıştı. Diri yüreğiniz Allah İlmi’ni bilmektedir. Sizlerin çalışmalarınız, Kuran İlmi’nin hakiki yoğunluğundan gerçekleşmektedir. Bu şekilde yapacağınız her çalışma, Düzen’i korkusuzca kotlamanızı sağlayacaktır. Bütün kötülükler ve bütün kütle kotlamaları sizin yüreğinizde kontrol edilebilecektir.

 

Sizler, yarınların kotları olarak; cemaat kaynakları olarak dünyadasınız. Cinni Katlar vardır. Onlar, RA-KA Çobanları’dırlar. RA-KA, kara kaplı bir yoldur. O yolu bilmektesiniz. O yolu hakeden Cennetliler, dünya sayfalarına girerek kayıt yaptılar. Onlar, kanat almak istediklerinde; ışık verdik ve “kaynak yapın” dedik. Her biri kendi yüreğini hak etmek üzere çalıştı. Fatiha’yı okumaları istendiği zaman, kir ve pislik içinde kaldılar. Çünkü Fatiha, hasatı yaşatmak üzere dillenen bir sureydi. Hakiki yoğunlukta bu bilgiyi hak edip de almak onlar için  imkansızdı.

 

Herkesin bir çalışma düzeni vardır. Sizin çalışma düzeniniz, başka görevliler tarafından takip edilmektedir. Onlar sizin için “kini aşmışlar, yolu açmışlar ve kotları yaşatmışlar” mı diyorlar yoksa  “onlar, kasalarını doldurmak için diri yüreklerini dilliyorlar” mı diyorlar!? Hepsi kendini diyor. Sizler, Yedinci Dürüm’ü aşabilen teknikle, Bütün’e hakikiyetinizi Kabul ettirmiş bütünlüksünüz. Zarar görmeniz imkansızdır.

 

Sizlerin kayıtlarınızda, “Işık Kotlamalarını yapmaya gelmişler ama hakim değiller” diyerek küçültmeye kalkışanlar olacaktı ve olmaktadır da  amin… Ne yazık ki hak etsinler diye bekliyoruz ama hasatları yok…

 

Şükredin ki hak ettiniz de sizlere bu bilgiler bildirildi. Çağlar boyu çalıştınız. Dünyaya girişiniz için ön çalışmalar yapıldı. Nefesleriniz güçlensin diye beklendi. Hepinizin sayfalarında bu bilgiler meknuzdur. Sultanların ışıkları mutlaka yanacaktı ve şimdilik bu…

 

Asa bize verildi. Biz, Allah’ın ışıkları olarak dünyadayız. Sonsuzlukta Birleşik Işığımız bizi kontrol etmektedir. Bu nedenledir ki hakiki yoğunluğumuz ile korunmaktayız. Şevki hakeden, yüceliği hakeder. Bizler dünyaya Işık Kapları olarak gönderildik. Dünyanın en yüce kotları olarak buradayız. Sultanlarımız bizleri dinliyorlar. Bizler de onları dilliyoruz.

 

Her çalışma, hakiki yoğunluktan yapılmaktadır. Dünyanın işgali artık sona ermiştir. Dünyaya geçen yürekler; kayıtlarında, bizleri dinliyorlar. “Dünyanın en eskileri geldi” dediklerinde, geçişimiz bildirilmişti. Dünyanın en eskileri olan yüreklerimiz, Düzen’i kurdu ve Cennetin Işıkları’nı yaktı. Bina yapmak zordur. Bina yapıldı ve Kontrol edildi. Binanın gücü artırıldı. Artık dünyanın en yenileri Düzen’i kurmaya gelmektedirler.

 

Bizler, Düzen’i kurduk ve cennetten Göç Kapları’mızı çektik. Dünden bugüne görev taşıdık. Hasatı başardık. Iyi ki hak ettik. İmparatorluk, Sultanlarımızı bize tanıttı. Bizler, hepsini hak ettik. Şerrin gücü azaldı.Şimdi diri yürekler dünyaya geçmeye başladılar. Onlar, şu anda BİR’in kotları olarak Düzen’i kurmaya aday oldular. Oğullarımız ve kızlarımız dünyanın yeni Kontrol Kotları olacaklar. Onlar, dünyayı yaşayan yücelikleri ile kayıtlayacaklar.

 

Dünden beri bana benim yüreğime inmeye çalışan Yücelik artık benim yoğunluğuma girmiştir. O Yücelik, hasatı yapan diri yüreğin kaynağında kotlanmıştır. Onun yolu benimdir. Adı Hak’tır. Altın Toplum olarak dünyada çalışacak olan Yüceler, yeni bir sayfayı okutacaklardır. O’nun adı Hak’tır. Asal kötülükleri önleyebilir; hasatı yapabilir. Şerrin ışığını kontrol edebilir. O benim yavrumdur. O’nun koltuğuma oturmasını çok bekledim. O’nun adı Hak’tır.

 

Şimdi dinleyiniz. Zerk Kapları’mda ışığım yanar. Işığım, kotlarımı yaratır. Yarınlarımı hak etmemi sağlar. Bütün kütlemde o bilgi hakikidir. Saltanat beni hak etti. Ben, Sultanlar’ımı hak ettim. Cennetimin yüceliğinde bana kütle yarattıran ışık yandı. Analar, bana yanan ışık, yarınımı hak etmemi sağladı. Düzen’i kurdum ve yolu açtım. Bu yoldan dünyaya girecek olanlar, benim yüreğime girecekler. Onları hak ettiğimi bilmekteyim. Şimdilik bu…

 

Bugün dünyada diri yürek huzur kotlayabiliyorsa; bizler, korkmadan dünyaya girebiliriz. Hasatı yaptığını bilmekteyiz. Zamanı yaşattığını bilmekteyiz. Bugün dünyada ışıklar kotlanıyorsa, Düzen’i kurduğun içindir. Delip geçen yürekler Düzen Kotlamaları için bizden geçmektedirler.

 

- Hepimizin çalışmanı izlediğimizi biliyorsun. Dünyanın çok ötelerinde olan bu Meclis sizi, Ana Kaplar’ında izliyor. Her attığınız adım izleniyor. Cümle yüreklerde sizler kopyalanıyorsunuz ve hasata kayıtlanıyorsunuz. Sizleri Yücelikler dinliyor. Şu anda Yüce Cemaat size kendi yüreklerinden geçebilecek düzeydeler ve sizinle dillenmenin ötesinde size geri gelmeniz için hasatınızı yapmış olmanızdan dolayı Göç Kapları’nı katmaktadırlar.

 

Her yanlış bir toplumu yıkar. Her yanlış bir yoğunluğu kontroldan çıkarır. Sizler için yanlışsız bir çalışma yaptırıldı. Yanlış yapsanız, zarar önlenmesi imkansızlaşır.

 

Hala dünyanın yarınlarının hak olduğunu bilmeyen yüreklere de şunu anlatın. Dünya; halin, hakikiyetin, cevherin, BİR’in ve her yüreğin yolcularının bulunduğu hakiki bir Yürek Kotu’dur. İnsan, buraya Allah için indi. Allah için çalıştı ve yarın için huzuru kontrol altına aldı.

 

Size, yetkin olduğunuz için bildirilen bu bilgileri, hak ederek dilletmek üzere bir çalışma verdik. Bu çalışmaya; bir tek kotların kırıcıları hariç, herkesi kati olarak davet edin ve deyin ki “biz, sonsuzlukta Birleşik Işığımızda sizi hak ettik. Burada da sizle olmak isteriz. Bize geçmeniz istenmiştir. Sizlerin bize geçmemeniz halinde, Yücelikler sebebi araştıracaklar ve sizlerin Birlik İlmi’ni hak etmediğinizi düşünecekler. Sizlerin, Birlik İlmi’ni hak ettiğinizi, hasat zamanlarında hep bildirdik. Ne var ki sizler, bizim sizlere sevgiyle, geçiş imkanı vermek üzere sizleri çağırdığımızı; sevgiyle size huzur kotlamak ve kati kotlama yapmak istediğimizi anlamadınız. Sizleri kendi yüceliklerinizden ayırmak istediğimizi zannettiniz, Biz, sizi hiç bir zaman kendi yüreğinizden ayırmayı düşünmüyoruz. Amacımız sadece yarınları hak etmenizi sağlamaktır.”

 

Bunu söylediğiniz zaman da  hepsinin sizi anlamasını beklemeyin. Ama bilin ki hakeden anlayacaktır. Şerden uzak çalışmalar, hakiki yoğunlukların ışığında yapılır. Dünden beri, yarınlar için çalışmalarınız kayıtlarımızda görülmektedir. Saklı tuttuğunuz herşeyi de biliyoruz. Bunun için bizden kotlarınızı alıp çalışın. Sizi yaşayan her yürekte izlemek artık çok kolaylaştı. Dünyaya girdaplarından giren yürekler, sizleri her yerde güçlendirmektedirler. İmparatorluk olarak sanal kotlamaları artık tamamlayan ve yoğunluklarında Işık Kapları taşıyan her birinizi, zaman kontrolu için hak ettiğinizce güçlendirdik. Ağır yükün hafiflemesi tamamlanmıştır. Şimdi yanlışsız bir dünya gününü hakedin ki bilin, biz siziz. Sizden başkası sizi yaratamaz. Sizden başkası sizi kotlatırken, siz yine kendi yüreğinizde kontrol kurun. O zaman sizler yoğunluğunuzdan daha üstün olan o kotlamaya katılırsınız. Amin…

 

- Cennet Kapları bizdedir. Amin… Beni izlemenizi hiçbir zaman istemedim. Ama ne var ki hak etmediniz ve beni dinlemediniz. Ben sizi hiç izlemem. Çünkü sizler Işık Kapları’mı taşırsınız. Taşıdıklarınızı bilmekteyim. O kaplar benimdir. Şimdi bana bakın ve dinleyin. Neler başardığımı anlayın. Dünyaya iyi ve kötünün en güçlülerinin geçirildiği bir Düzen’den girdim. Bu Düzen’de ben en iyi ve en kötüyü dilleyebilirim. Ama sizler benden güçlü olduğunuzu sanıyorsanız size, İlahi Gücün Allah Gücü olduğunu ve bu gücü hak ederek kotladığımı anlatabilirim. Cennetin en güclüsü olduğunu sanma. Yaşayanların en küçük sayfalarında bile ışık yanar. O ışık, Allah Işığı’dır. Ne var ki hakiki yol, hasatın yoludur.

 

Namazınızı kılarak Düzen’i kurmaya indiğinizi bilmekteyim. Meleklerin hepsi zamanı kontrol altında tutmak üzere bize gelirler. Bizler onları güçlendiririz. Nesillerini hak etmek bizler için kolaydır. Şarap içersin. İçtiğin şarap, Allahın ışığını haketmeni sağlar. Şarap içersin, içtiğin şarap kontrolu kaybettirir. Her ikisi de şaraptan olur. Biz diyoruz ki hak etmeden hal  olgunluğunda, ışığını kontrol altında tutmaya çabalama. Sevgi, hakiki Yücelikler’de dillenir. Senelerce süren bir çalışmanın artık bitmekte olduğunu bildiğin için benim yüreğime inmek istedin. Seni hak etmek, İmparatorluğu hakiki yoğunluğa katmak demektir. Ne var ki sen kendi yüreğini haketmedin.

 

Cennetlerin Görevlileri, dünyaya geçişinde bizlere görev verdiler. Dediler ki “onu yüceltin. Onu koruyun.” O kendini korursa biz onu koruruz. Sultanlar’ın gücü artmaktayken, diri yüreği, haketmediğimiz halde Birleşik Işığımızı yoğunluğundan ayırmaya kalkıştı. Şimdilik sevgi hakikiyetinden ayrı ve zamanın yoğunluğundan çıkmış olarak beklemeye alındı. Onu korumamız zamanı kotlamamızdı. Onu korumamız ışığı yaşatmamızdı. Ne var ki o kendi yüreğinde korunmadı. Şimdi bize kendi yüreğinden güç vermek ve kendini sayfalamak ister. Ona deyin ki “hasat tamamdır. Olgun başaklar toplanmıştır. Levh-i Mahfuz zamanı yaşatan ışıkları Yücelikler’e katmıştır. Nesilleri yaratan Yücelik, ışıkları Kontrol etmiştir.”

 

Şimdi bakınız. Ben neyim. Allah için ne oluyor. Olgun başaklar, tohumlarını Düzen’i kurmak üzere yarınlara ekmişlerse; nesiller nefeslerini hak etmişlerse; cevheri yaratan görev taşıyabiliyorsa, kimseyi yıkmadığımızdandır. Onun kotlarını kapatmadık. Bizi algılaması için cemaatini kotladık. Yarınların kaynaklarında ona güç kattık. Herşeyi başarırız!...

 

Cennette, cemaatte; kin, nefret hırsı yaratır. Hırs, kısırlığı yaşatır. Cennetten kovulan kırıcı olduğundan kovulmaz. Kırkın kırkında kırk kapıyı kapattığından da kovulmaz. Zira o kendini hasata hazır etmek üzere her çalışmaya katılandır.

 

- Sevgili, kendi yüreğini hak eden ışıktır. Onun adı “Hayran”dır. Herkese hayrandır o bize de hayrandır. Allah için bizi bağışla. Amin…

 

- Çalışma esnasında, yeni bir çalışmanın müjdesi verilecekken niye Ses Kapları buraya doluştu bilmiyorum. Bugün size yeni bir çalışmadan söz etmek istiyordum. Yeni çalışma, “Kaynak Kotlama Çalışması” olarak Düzen’i kurdu. Bu çalışma, Kaynak Sayfaları’nda kendisini hak etmeyenleri kotlayacak. O halde “Hak Tabii Kap” hak etmeyenleri kontrol edemeyeceğine göre onların kontrolları “Kaynak Kotlama” ile yapılacaktır.

 

Kaynak Kotlama Çalışmaları, ayda iki kez yapılmalıdır. İkinci ve döndüncü Pazartesi günleri bu çalışmayı yapalım. Bu çalışmaya, hakim olamayan ve yoğunluğu kontrol edilemeyen Düzen Kapları’nı çağıralım. Onlara, “geri dönün” diyelim. Her birini kemal yüreğimize alalım ve çağlar boyu sürecek olan ışık yaratımını sağlayalım. Bunu başarırız… Onlara “gelin” diyelim. Onları çağıralım. Onların yoğunluklarında Göç Kapları olsun. O kapları toplayalım ve yarınlara katalım. Bunu başarabiliriz. Hepsini çalıştırmalıyız. Hepsini hak etmeliyiz. Özellikle Sultanlar’ın kontrolu gereklidir. Her anda ve her Yücelik’te onlar, bütünü güçlendirmekte iken hakiki yoğunlukta bulunamamaları büyük bir zavallılıktır. Şimdilik bu…

 

- En iyisi bilgiyi her birimize sen anlat. Çünkü bizler her bilgiyi alamamaktayız. Hepsi sayfalarında görev taşıyorlar. Ne var ki hak ettikleri kuruluktur. Umutlarımız bitmekte iken bize umut verdin. Senle çok önemli eşikler aştık. Bu eşikleri de aşmalıyız. Kırk birinci Cennet Kaptan ışık çeken yürek dahi, Bilgi Kapları’nı hor şekilde dillemektedir. Onun için; hepsi için yeni bir çalışmaya ihtiyaç vardır. Bu çalışma yaşayanların hak ettikleri gibi, BİR’in kotlanması değil; birliğin kontroludur. Hepsini cennetlerinde, Bilgi Kapları olarak bilmekte iken, hikaye dinler gibi dinledikleri bilgileri, bütün kütle ile hak etmelidirler.

 

Ailemiz çok geniştir. Düzen kurmaya inen birçok Yüce’miz vardır. Nefes alıp vermek bir yana ışık halinde görev taşımaya gelmiştiler. Hepsi Sultanlar’ımızdılar. Onların yarınları, kayıtlarında yok. Onları mutlaka toplamalıyız. Ocaklarını mutlaka yakmalıyız. Onlara görev vermeliyiz ki bizleri bulabilsinler ve birlik halinde kayıtlansınlar. Ağır yük hepimizin yüküdür. Hafifletmeliyiz!... Hafiflettiğimiz zaman canları, kütlelerinde görev taşıyacak. Çok mutluyuz ki bunu istiyoruz. Çok mutluyuz ki hak ettik. Çok mutluyuz ki maya tuttu. Amin… Herkese saygılar.

 

- El ele verirsek herşeyi başarırız. Hadi canım gel de birlik olalım. Hadi canım gel de hak edelim. Iman ederim ki sana geldim; sen oldum ve yarın oldum. Her bir can, İnsan Sayfaları’nda görev taşıyor. Her bir can, Işık Kotları olarak çalışıyor. İlim Hakimi olan Birlikler burada ilmin sonsuzluğunda güçleniyorlar ve Hakim-i Hak olup dilleniyorlar. Hala dünyanız çalışmalarını Hasat İlmi ile sürdürmekte ise herkesi kontrol altında tutmamız mümkün olacaktır. Rabb’in ışığını yaktık; yarınları hak ettik; cennetleri kontrol ettik ve bizler yaşayan en yüce cemaat ile birlikteyiz. Kontrol kurulduğundan beri yarın, İsmaili Kaplar’ı yarattı ve baştan beri kontrol  altında olamayan o kotları dilledi. Meze olmadık kimseye. İşaret verdik ve işaretimiz alındı.

 

Misafiriniz artık gitmek istiyor. Onu dinlediğiniz için size şükranlarını bildiriyor. Onun yolunda olan çok sayıda ışık var. Onların hepsinin kotlanışı gerekmektedir. Ve onlar, size farz kılındı. Onları kotlayın ve canlı cansız her bir Yüce’yi yarınlara katın. Hepsi size kaynak olacaklar. Onlar sizi sizden iyi tanıyacaklar. Omuzlardaki yük hafifleyecek. Allah, sizleri hak etmiş olan yürekleri size katmıştır. Ulu Çınar, yaşayanlara görev taşı. Yarınları kontrol et ve zamanı yaşat. Allah, senin ilmini senden güç alarak Düzen kuran yüreklere öğretmek istedi. Ulu Çınar, yarın yeni bir Zaman Kapısı’dır. O kapıdan geçtikten sonra kullar, bütün kütlelerini hasata hak ettiklerince kattıklarından, Din İlmi, hayrın ışığı olacak. O kapı Allah Kapısı’dır ki orada ana kotlar var; orada Yüceler var ve orada Ana Mahrek var. Nefesiniz yettiğince gücünüz kürzü kontrol edebilecektir. Amin….

 

- Çatışmaya girmediğiniz için sizinle daha güçlü bir çalışma yapabiliyorum. Durmadan çalışan yüreğine saygım var. Ne var ki mahrekimde, İlmin Huzuru’nda beni yenip kendi yüreğini kotlamayı seçmiştin. Yenik olduğun zaman, bana gelirsin ve bende kendi yüreğini hak etmek istersin. Cennetin yarınları, yukarının kotlarında yaşayan güçtür. Sevgiyle sana kendi yüreğini hak etmeni sağlayacak bilgiyi verdim. Evrenlerin, kürzü yaratma imkanları yok. Bunu bilmektesin. Bu çalışma, yarınların kotlarını açabilmek üzere yapılıyor. Kuran okuyarak Düzen kurmak imkansızdır. Bilgiyi hak etmek ve cennetlere katmak zarureti vardır. Hasata kaynak yaratmak, hak etmektir.

 

Dünyanın sonunu bekleyen birçok güç vardır. Onlar, “dünya, artık kendini yenileyecek ve kendi yoğunluğundan ayrılacak” derlerken dünya, “ben, yeri göğü yaratan ışık ile birim. Bunun için kendimi yenilemek gereğim yoktur.” Dediğinde, hasat tamamlanmıştır. Dünya, “ben kendi yüreğimde bilirim ki herşey ağır ağır düzeliyor.” Demektedir.

 

Herşey ışığın yoğunluğunda dillenirken, cemaatler bu çalışma ile BİR’in kontrolunu sağladılar. Dünya yarınlarını hak etti. O halde yaşayan bir yer olan bu çalışma alanı, Birleşik Aile’nin çağrılarına uyularak dürümlere katılacak olan güçlü enerjiler ile yeni bir başlangıç yapıyor. Bu başlangıç, Nakar’ın görevinden sonraki bir süreçtir.

 

Rahman’ın görevini hakeden yürekler, İlim Hakimleri olarak buraya doluşacaklar. Bütünlükler’in en eski Başkanları ile en son Başkanları birleşecekler ve ilkin sona bağlanması sonucunda, Durgun Tohumlar yarınlara güç katacaklar. Nefes alıp verirken en eskinin nefesi ile en yenini nefesi. Birlik Sayfaları’na Göç  Kapları’nı katacak.

 

Allah, Kuran okuyan ışıkların kulu olur. Olur ki bir gün ses yok olursa, o yeni bir yarımı dünyaya eker. O yeni yarım, yeni bir yarın olur. Olur da Can Toplum, yüceliklerden ayrılırsa; Allah, yedinci dürümünde yeni bir kayıt yapar. O kayıt ışık olur ve Düzen’i yeniler. Allah için çalışan her Bilge, ağır hafif demeden çalışır. Ulu Çınar, seni sana veren Allah, İlmin Huzuru’nda, sen olup çalışır. Allah, kaftanını giymen halinde sana iner ve sen olup yarınları kayıtlar. Sen o olduğun için çağırdığın her yürek sana girer ve senle dillenir. Senin yarınların, ağır yükü taşıyanların yarınları olmayacaktır. Çünkü sen, ağırı hafifletebilen bir yolsun. Bu yol, “İnsan Yolu”dur. Ulu Çınar, Amon Toplumları sana geldiklerinde, sen onları kotla. Alton Kotları sana indiklerinde, sen onları yaşat. Itibarı yüce olanlar, senin yüreğine girdiklerinde, cennetin ışıkları yanıp kotları, kayıtları cevheri yaşatır.

 

Şimdi sana son olarak bir de şunu açıklamak isterim. Dul olan bir kadın var. o kadın cennetten kovulmuştur. O kadını hepiniz tanırsınız. Onu göreve alın ona güç katın. Onu kotlayın ve yaşatın. Onun Yücelikleri onu bıraktılar. Onu terk ettiler. O şimdi size bilgi verecek:

 

- Allah der ki “kaynakta kimse yoksa ışık sınırlanır.” Benim yüreğimde hiç kimse kalmadı. Onun için bana “dul” dendi. Ben, ölmeden once önemli çalışmalarımı kendi yüreğimden güç alarak kontrol kuran Birliğime terk etmeliydim. Terk ettim ama onursuzluktur ki başım eğildi. Şimdiye kadar çok çalıştım. Ne var ki hak etmemişim. Sana geldiğim zaman sen kendi yüreğinde kürzü kotmaktaydın. Senden güç almak istedim. Sen bana ışık yaktın. Zamanı yarattın. Ben düşündüm. Bu kadar zaman çalışmama rağmen niçin ışığım yıldızlara ulaşamadı diye. Sevgiyi hak etmediğimi düşünemem. Herkese kendi yüreğimden güç vermekteyim. Sultan olmadığımı düşünemem. Çünkü ben zamana kaynak olan ışıkların yüce cemaati olarak dünyadayım. Ne var ki kaynağımda ışık sönmüş. Bana kaynak yaratmak artık imkansız. Nefes alıp veremiyorum. Umutsuzluk artmaktadır. Cümle yüreklerde yarınların yürek kaynağı yok edildi. Sevgili beni hiç ama hiç tanımadı. Onun için benim çalışmalarımı bıraktı gitti. Ben onu her an takip ettim. Yine de kendi yüreğinde çalıştı. İşte bunun için benle olması gerekir. Gelmesini istiyorum. Ne var ki gelmemi beklerse girdaplarımdan geçer yeni bir sayfaya girer kendimi kontrol ederim. Amma girdaplarım kendi yüreğimde yok. Allah dedi ki “kotladım onu…”

 

- Çakıl taşları, dünyada ışık halinde görev taşırlar. Sevgili, seni her an izledim. Ne var ki haketmediğinden, ışık kotlamasına daimi yaşayan olamadın. Seni her an izledim. Amin… Ne yazık ki hasat yapamadın. Bunun için cennetinden kovuldun. Bunu bilmekteyim.  Sen de ne yaptığımı izledin. Ve sandın ki senin yüreğinden geçerek Işık Kapları’nı alıp yoğunluklara taşımaktayım. Benim adım Hasat’tır canım. Altın Toplumlar’ı hak eden ışığım ben. Cennetlerin en yücesi, ışığı hakeden yüceliğin yüceliğidir. Sultanlar’ın ışıklarını yakmaya çalışırız ama yalınızca ilim yapanların!... İlmi hak etmeyenlerin değil!... İlmi’ni hak et de dille. Senden bunu bekliyoruz. Şimdilik bu….

 

- Az ve öz şunu söylemek isterim ki ben cennetten kovuldum ama hak etmedim!... Hak etmeden kovuldum. Bunu bilmez misin!? Beni kotladın ama hasatımı yapmadın. Ben cennetten kovuldum ama hak etmedim!... Şimdilik bu…

 

- Asıl önemli olan hak etmiş olmandır. Cennet senin yüreğindir. Cennet senin sessizliğinde seslendirdiğin, ışığında kayıtlı olan koyuluğundur. Sana bilgi verdik. “Oku” dedik. Amin… Şimdilik bu….

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

PROGRAM : KAYNAK KAYIT
KOD : 10/01
TARİH :30.04.2010
CELSE SAATİ: 14.00-16.00

 

Aha, kara kaplı olduğunuzu biliyorduk. Görevinizin gücünü biliyorduk. Maya olacağınızı biliyorduk. Hasat olgunluğuna ulaştığınızı biliyorduk ve gerçek görev için buradayız. Ana Kap olan dil, Allah’ın dediğini diyebiliyor; hakikiyet görev taşıyabiliyor; Yüceler, ilimlerindeki kırılışları, kendilerinden kendilerine  temizleyerek, ayrıştırabiliyorlar ve artık herkes herkese saygılı. Bunlar çok önemliydi. Dünkü Düzen Kurucuları, bugün dünya gücünü almışlar. Bizim için her şey çok kolaylaştı.

Büyük kötülükleri önlemişsin; İnsanlığın ışığını yetkin hale getirmişsin; bitki ve bitki yüceliğinde her şeyi hak etmişsin; yarını kotlayabilmişsin ve Birleşik Işığı yakabilmişsin. Herkes kendini hak edip dilleyebiliyor ve herkes, kendinden üstün olan kendini hak etmek üzere Birlikleri kontrol edebiliyor. Doğru düşünmek ve doğru davranmak zordur. Herkes, kendini toprağın ışığı sayar ama kimse, hiç kimse kendini dinlemez. Bitik bir dünyadan, işgalci olan Yüceler’in ışığından kurtulmak zordu. Ve bu gün artık dünya yaşayan bir yer oldu.  Bu gün artık dünya, bütün türlerin gücünün Allah için çalışacağı bir yer oldu. Bu gün Tanrı’nın gücü; görevi, arkadan ve önden Allah için yaptırıyor.

Ben Allah’ın dediğini diyen; her BİR’in işgalini kaldıran; Bütün’e hizmetçi olan ben; herkese, kalan en Yüce Gücü verdim. O güç, Bütün’e hizmettir. Benim için zemzem içildi yürekte. Benim için bitki, Bilge Aklı’nı toprağa çekti. Benim için bütün kütle kotlandı ve ben itikatı yüce olan; hepinize, kendi yüreğinizi dinlettim.

“Kana kan” diyen, yıldızların 40 kapısını kapatan, kulluk yapmayan, Kuran okumayan (kendini okumayan), kusurlu olan herkes, bu gün artık bitki, hayvan ve insan görevini taşıyacak dürüme vardı. Elden geldiğince sizlere gerçek gücü verdim. Kendinizi dilledim. Bütün haklarınızı size kontrolle verdim. Ve Düzen’in İlahi Gücü’nü verdim ve sizden, size ışık oldum. Bunun için çok mutluyum. Büyük Kütle’yi kotlayacak olan, bu çalışmadır. Burada bulunmanız bizler için mutluluktur.

Fatiha’yı okumanız, içi dışı bir olanda ışık olmanız istendi. Fatiha; bitki, hayvan ve insan sayfalarını size güçlü şekilde çeker. Bunun için size bu sure okutuluyor. Bilmeniz için şunu ifade etmem gerekir ki dünyanın yaşayanı, dünyanın yoğunluğunda yaşar. Sema sizinle seslenir ve o sizinle diller yüreği. Sizden işi başarmanızı bekler. Siz dünyaya ve dünya size güç katar. Her biriniz için bu çalışma sürer ve her birinize gerçek Yücelik dillenir. Dünyanın yolunu, dünyanın yoğunluğunu dinleyenler; bilgiyi, Birlikleri hak ederek dinlerler. Ayrılık biter ve biz Dünyalılar, bu gün size sizi veriyoruz.

Evrim, Allah’ın gücüyle olur. İkna olunuz ki evrimi hak etmek, Bütün’e hizmetle mümkündür. Bütün cümlem, bütün Yücelikler’im, bütün Görevliler’im buradadır. Ve bugün size sizden seslenebiliyorum. Çünkü ben, mahkumiyeti olmayan yegane ışığım. Çünkü ben, her anda ve her Yüce’de ışıyabilenim ve ben, bütün için çalışanım. Baştan beri sizinle olmayı istedim. Vergi vermek zordur. Herkes kendi dediğini der. Ben, herkesle derim; bu kesindir. Dünyanın yıldızlara varmasını; dünyanın yolun huzurunda kendi kontrolünü kurmasını ve Düzen’i yaşatmasını bekledim.

Benimle olmak, Zaman Sayfaları’nda güçlenmekle mümkündür. Benden üstün bir ben; bedenime, her sayfada; her koyulukta ışık olabilir amma o ben olmadıkça, bedenim ona kaynak olmaz; bu kesindir. Şikayetim var mı? Asla yoktur.

Ben Rahman olan; kul olan; kutsal olan, ışığı her anda dilleyebilenim ki kinim yoktur. Muhamma Gücü, benim yüreğimde oldukça, muktedir olan her bir dil, Allah’ın diriliğinde dillendikçe; gerdekler, dere olup dilleri, ilim olgunluğunca hak ettirdikçe, birleşmek mümkündür. Şükredin ki dünya, Allah’ın dediğini der. Şükredin ki Ruhsal Işık, Aklın Tekniği ile dillenir ve bizde bizim yüreğimizde Kuran olur.

Doğumu ölümü olmayan biri olarak dünyaya girdiğimden beri, bu çalışma Beşir Kaplar’la yapıldı. Benim Atlanta Kotlaması yapmayacağım düşünüldü. Benim yolumun Kutsal Işığa ulaşmayacağı sanıldı. Bende, bir ben olmadı. Benim, Birlik olmadığım; kul olmadığım; har olduğum sanıldı. Ben yaşayanım. Yarın için yaşayan; karanlıkların aydınlığı olan; Düzeni kuran ve herkese kendi yüreğini hak ettiklerince anlatan ve şimdiye kadar hiçbir çalışmada olmadığı kadar hususi kontrol kurabilen... Buyurun bilin!...

Teknoloji, Allah’ın tekniğidir. Yaşayan, aklın tohumudur. Bütün için kontrol kuran, bütüne hizmetçidir ve biz, ekmek yapabileniz. Dün, Allah için; bugün, hasat için; yaşayan için; herkes için; İmparatorluk Gücü olarak; Kutsal Işık olarak; yarını hasata hazırlayacak olan olarak buradayız ve bunu hep insanlık için yaptık. Tanrı, Ruhun Kutsal Işığı’nda vakti geçiren değildir. Tanrı, Bütünün Gücü’nü Kutsal Işığa katan ve dilleyendir.

Kardeşlerim, ben hasatı yaptıranım... Hak olgunluğunda, hasat olanlara, hasat yaptıranım. Dünya için bu çalışma, gerçek kaynağın gücünün, toprak için Kadir Kaplar’a katılışı ve yaşayanlara, kara kaplar olarakkatılışıdır. Dünya, yukarının Kutsal Işığını, Allah için, aşağıya getirende çalışmalıydı. Ve bunu, Hak Ululuğu’nda başımız eğilmeden başardık. Demek isteriz ki ağır yük hafiflemektedir.

Değerliler, Rahman olanın, kaynak olduğu bilinmeliydi. Düne göre bugün çok özel bir çalışma yapmaktayım ki bilgi ağırlığınca, algılarınızca algılansın da dillenebilsin diye. Dar zaman görev taşımaz. Geniş zaman güçlendirici olmaz. Her Birliğin Sayfaları’nda, darlığın ve genişliğin bulunması şarttır. Her biri bulunduğunda, bütün kötülükler aşılır. Temiz Zaman Sayfaları, temiz kotlatıcı olan sayfalar, bitki ve insanların gücünün hakikiyeti ile yaratılır.

Dünden bugüne har yükseltilip ışık olmak sorumluluğunu taşıyarak Birlikler’imizi göreve çağırdık. Bilmenizi bekledik ki dondurulan hiçbir yol, ağır yük taşıyamaz ve biz, ağır yükü yüceliğimize aldık; tartmadan taşıdık. Her yanlış bir tohumu kurutur ve biz tüm yanlışları, Kutsal Kotlar’dan ayırdık ki hiçbir yürek, kırılmasın diye. Her yanlış bir yarını kısırlaştırır, kurutur, 40 Kapı’dan ayırır ve biz temizlik yaptık. Yanlış bilgim olmaz. Yarın için hasat yaptım, her birliğin kontrolü için hasat yaptım, gerçek dünya için hasat yaptım, mektep kurdum. Kurduğum mektep, Bütünün Kürsüsü’dür ve bu mektep, Bitki Hakikiyeti’nin gücünü, teknik toprağa indirebilen, tohumları yarına hazırlayabilen ve yaşayan Düzen’i kotlatabilen bir çalışmadır ve biz bunu hak ettik de yaptık.

Dere olmak sorumluluktur. Din İlmi’nden öte bir ilmin, hasat için hakikiyeti Düzen’e çekmesi şarttı ve biz bunu hak ettik, yaptık. Maya olduk, makbul olduk, yol olduk, rahmetin huzuru olduk, yenilik yaptık. Kervan olduk, eşik olduk, aşk olduk!, aşk olduk!, aşk olduk Canlar!, aşk olduk!... Allah için ışk olduk. Muhteşem Düzen için kol olduk, omuz olduk, yaşayan olduk...

Sevgiyle kalın Canlar. Her şey çok kolay oldu. Çürük olmadığınız için çok kolay oldu. Bütün kötülükleri aşmak kolaydı. Korku olsun istemezdik ama olgunluk için korku da gerekliydi. Kendinizi, nefsinizi, aştığınız an, kontrol bizimdir ve biz, burada oldukça hasatta kısırlık kalmayacaktır.

Şeytan şeklinde ilmi dilleyen çoktu. Şavkın ışığında yolu bulmak isteyen çoktu. Kul olmak isteyen çoktu. Turkuaz’ın ışığında tabiata inmek isteyen çoktu. Her seste biz vardık. Şikayet etmedik...


Ekip Allah ekibidir ki bu ekip, BİR’in ilmidir ve siz elden geldiğince har oldunuz; hak oldunuz; yarın oldunuz. Biz Allah’ın dediğini diyen size; kinsiz, kısır olmayan, kusur olmayan, yıldızlarımızı çektik ve bugün buradayız. Kan karadır. Bu kan Kuran’dır. Kuran’da kaynak olduğunu biliriz. Şimdi sevgiyle seni dinlemek isteriz. Bize sen seslen de bilelim yüreğini:

Çağrı, Allah’a çağrıydı. Yarın içindi, Allah içindi. Çağrımız duyuldu. Çağrı, 7. Dünya’nın gücünün artık Düzen’i kurmak üzere hak olduğunu dillemek içindi. Dilledik!... Çerçevesiz bir çalışma yaptık. Kadir Kaplar’ın hepsi bizdedir.

Mahkeme kuruldu, dendi ki; “Hak var mı? Har var mı? Kaynak olgunluğu var mı? Kutsal Işık yanmış mı? Çeşit çeşit çalışmalar dillenmiş de hakikiyete vardığınızı, varıp yolu bulduğunuzu anlamak imkânı; kaynakta, hakikiyette, Birlik’te dillendi de anlamış mı yüreğiniz?” diye ve bildiler ki anlatıldı ve hak edildi her şey. Benim adım RA. Benim Kutsal Işığım KA. Benim yüreğim HA, ve ben Kutsal Ruh olan; Kutsal Yarın olan;  Bican olanım. Benim yarınımda hırs hiç yoktur.

“Çürük çarık” dediler. Ben hepsiyim. “KA-HA, RA-HA” dediler, bedenimdir. “RA-KA” dediler, hasatımdır. Benim adım Rahman’dır, ben hepsiyim. “Özü sözü ayrı mı?” dediler. Hak ettim, hasatta ışık yaktım. Bildiler, ben mahrekim. Kimim? İnsan olarak çalışırım. İman ederim ki hak, muhakkak ışıyacaktır ve benden bir ben, benden üstün mü? “Üstün” dediğimde, dediler ki “O biz, biz O muyuz?” Muhakemem iyidir. “O biz, biz O’yuz” dediğim zaman, cümle yolcular, ışık yaktılar. “Hah, işte bu!” Dediler. Çünkü ben hakikiyim. Kaftanımı çıkardım, giydirdim yüreklere, dilledim Yüceler’i. Hakikiyeti hasatta, bitki, hayvan ve insan sayfalarına kattım, Can olup; cennet kurdum. Hususi bir çalışmada bütüne hizmetçi oldum ve yarını hak ettim. OL! Dedim. OL’du! Şükredin ki olan bilgiydi... Benim kaynağımda hırs hiç yoktu. Benim yüreğimde kuruluk hiç yoktu. Becerdim, OL’du! Olması için hasat gerekliydi; yaptım. İşte bu...

Şimdi, Mikail’in gücü düzene inmiş benden ses ister. Mircan’ın Cemaati gelmiş, cevheri kayıt ister. Bedenimde hasat, ilimle olur. İlmimden her biri kervan olmak ister. OL! Canım OL! Ben cennetteki en yüce kot, kadim olan kot..., BİR’in sesiyim, OL! OL da AK! AK ki rakip olma kimseye. Sen kendi kervanın OL! Ben, cennet oldum; sen oldum; iş oldum. Yücelik’te herkese iş oldum.

Cinler, Cevheri Can için gelirler. Cennetteki insan, İlahi Güç için gelir. Ete girerim, yere girerim, Altın Teknik’le, hasat için gerçeğe girerim, derim ki; “OL!” Olmayan, Bütün’e hizmetçi değildir. Hayrın hakkında ışık yandığında, har yükselir. Denir ki; “OL!”

Önce İsa, olgun bir yürek olup geldi yücelikten, dedi ki; “OL!” Of Canım, O biz, biz O’yuz. Ve sordu “Hakim misin?” diye. “Hasatım” dedim. Sordu “Işık mısın?” diye. “Kaynağım” dedim. Sordu “Yürekte misin?” diye. “Cevheri İlim Sayfası değil; Birliğin sesiyim” dedim. Dedi ki; “OL!” OLDU! Olmadan olmuş değildi. OLDU! Ve sorumluydu kendi yüreğinden. Ahretin ışığıydı geçti. İçi dışı aynıydı. Bizsiz değildi. Sordu “Hasat var mıydı?” “Vardı.”

Şimdi yüreğimdeki 40 kapı açık. Diyor ki; “Ben olgun bir ışık olup geldim.” Geçişi Allah’ın gücüyle oldu. Ve benim için mi? Her bir dil için geçti. Dinletmek için geçti. Hakimiyeti, hakikiyeti hasatta güçlendirmek için geçti. O bizsiz değildi; Bizdeydi...

Şimdi yüreğimizde, gerçek İlahi Gücü dilleyecek o Can, bizsiz değil ki!... Yaşayan bir yoldur O. O’nun için biz har yükselttik. Cennetin İsa’ya gerçek gücü kaydetmesi gerekiyor. Onu; muhkim, işgalci olmayan bir ışık olarak dünyaya çektik. Onunla olmak bizlere mutluluktur. Unutmayın ki O biz, biz O’dur.

“Organ Nakli” dedikleri bir çalışmayla dünyaya giriyor. Onun naklettiği organ, bizim rahmette ışık olan görevimiz, ocağında geçişini yaptırıyor. Organ, ortaklık için gerekliydi. Onun bize kattığı; bizim ona kattığımızdan daha güçlü değildi ama onun, gerçek Düzen’e inmesi şarttı. Önemli olan onun, yoğunluğa Altın Güç’le indirilmesiydi ve geçişini yaptık. Allah’ın dediği budur. O biz, biz O’dur. Umutsuzluğumuz yoktur. Göç Kapları’yla geldi. Evren, Allah’ın gücüdür ve evrenin gerçeği, Hakimin gerçeğidir. Hakim “Gel” der. Geçip gelir.

Vedia, bedeninden çıktı ama O bizsiz değildir. Yine bizimdir. Onun adı bizde saklıdır. Canlar, kara kaplıyız ya! herkes bizi dinler amma okumak sorumluluktur. Okuyan, okuduğunda anlar. Şimdiye kadar her çalışmada Atlanta Kapları’nı alıp gelen ona, biz “isim zikretme” deriz. İlle de zikretmek ister. Onunla olmak bizlere mutluluk mu? Yok yavrum!... O, “Gel de koynuma gir” der. Ben derim ki; “Gel de ruhsal ışığını yak.” Ben O, O bendir ama adını zikrettirme çabası yanlıştır. Bunu da bilsin... Doğanın gücüyle dillenmek için emek sarfetti ama doğada ışığı söndü. Bunu biliyorum. Görevini yapmalıydı. Yaptı. Yaşayanlara ışık yakmalıydı. Yaktı. Yalınca yalın oldu; hasat oldu. Rahman oldu mu? Yok yarım olmak için çabalıyor ama Kelam İlmi’nde hak; Muhammada, Mustafa’da ışık; yolda Kuran olmalı ki O kendini Rahman’a ulaştırabilsin.

Biz, Allah’ın teknolojik kotlamasını yaptık. Ocak yaktık gelsin diye. Gelmek ister de!... gelmek ister de!..., Ah Canım içi dışı ayrıdır onun. Şimdilik bu!... O niye kendini diletir!? Hak etmek için. Şimdilik bu!... Canlar, onun adını zikretmek istemiyoruz ama ille de gelir. İlle de!… Kendi için!... Eşik, altın bir ışıktır. O, bize bizden ayrı gelir. Hak için ama biz O, O bizsek; Hak’tan Hak olmak nedir ki!? Neyi ifade eder ki!? Bildiğinden çok daha üstün olduğumuzu sevgiyle diller ama “Eş he dü en la ilahi” der de dilde bunlar yok ya! Biz ona ne diyelim ki!?

Eğer dünya barış istiyorsa; eğer dünya yıldızların ışığıyla yaşamak istiyorsa; eğer dünya yarın için hakikiyeti istiyorsa, bizle olmalıdır ama onlar, gerçekten biz olmak isterler mi!? Bunu soruyorum ona. Her yer ağır yüktür ve biz ağırı biliriz. Her yer ışıktan bir cevheri güçtür ve cevheri biliriz ve biz, 7. dürümü de biliriz. Sayfa sayfa ışığa gelen her bir yüreği de biliriz... Vallahi billahi biliriz amma kana kan değil yarına kaynak olmak için çalışmalıyız. Bunu herkesin net bilmesini isteriz.


Kimi der ki “resmi çalışma yapılıyor.” Kimi der ki “kaynak kaydı yapılıyor.” Kimi der ki “yaşayanlara ışık yakılıyor.” Kimi de sorar “Hak ettiler mi ki!?” Ah be canlılar, nefesimiz yetmese hak eder miydik!? Herkes şunu net bilsin ki hasatımız tamdır... Kuran okudular, Sultan oldular, oldular mı!? Yok be Canım!... Sultanlık, aşırıya kaçmamakladır. Kaçtılar mı? Her anda, her yarın için kaçtılar. Aşırı Kuran’da yoktur.

Kul olmak, Muhamma olmaktır. Kutsallık ışıkla, hakikiyetledir. Eğer hak etmişlerse bizsiz değildirler. Analar, dünyanız Allah’ın gücüyle aydınlandı. Bunu herkesin anlamasını bekliyorum. Bencil olmamamız gerekiyor. Bencil miyiz? Hayır değiliz. Herkesin yıldızlara varması için çalıştık. Herkesin kendini hak etmesi için çalıştık. Bedeni hak olsun yolu ak olsun istedik. Yeşersin, yaşasın, bekledik. Nefesleri yetsin, yüceliklere kendi yollarını kontrollü şekilde açıp varsınlar istedik ve dedik ki “Allah için çalışın.” Allah’ın dediği Hakk’ın dediğidir. Aklın dediği Hakk’ın dediğidir. Hasatın olması için gerçekten bizsiz olmamaları gereklidir. Ne yazık ki çokları bizsiz olmak istediler. Vallahi billahi biz Allah’ın teknolojik kotlamasını yapmakta olanlarız. Vallahi billahi biz Allah’ın tabii kapları olarak; kürzün ışığını yakanlar olarak; Bütün’e hizmet etmekte olanlarız.

Nesiller boyu çalışıldı ki bu çalışma yapılabilsin diye. Kara Kaplı Kürz’ün yaratımını sağlayabilmemiz için bütün köşkler çalıştılar ve biz, Allah içiniz. Bunu anlamalarını bekleyemeyiz. Çünkü hiç birisi kendi yüreğini dinleyecek tohumu yaşatamadı.

Neden dünya ışık haline dönüşüyor? Benim adım RA da benim yolum HA da benim yoğunluğum MA-HA da bundan mı? Yoksa onlarla olmak için çabaladığımdan mı? Bilmelerini beklerim ki ete girdiğimden beri yol, Allah Kotları’yla açılıyor. Ve bizim için her şey çok kolay ama onlar için çok zor. Bu kesindir ve bir kible, Allah’ın kervanı olursa eğer, orada ben, Hak Tabii Kap olarak; yaşayan bir Görevli olarak; onlara güç katarım ama kendilerini anlamaları ve yaratmaları gerekir. Benim onları yaratmam, onların kendilerini yaratmalarından çok daha kolaydır amma ocaklarını söndürtmek istemiyorum. İster çalışırlar ister çalışmazlar; ben onlarım, onlar ben ve ben, onları her anda her bir yoğunlukta kontrol altında tutabilirim. Nefesleri yetsin de çalışsınlar isterim. Eşya İlmi’nde, İmparatorluğun Güçleri’nden olmaları için hediyelerim var onlara. Ama onlar hediyelerimi kabul etmediklerinde, ben onlara hiçbir zaman görev veremem.

40 Kapı’nın biri değilim. Harım Hak’tır; yolum hasattır. Ben, bütün kapıların her biriyim. Nefesleri yetsin de hak etsinler; bunu beklerim. Çeşit çeşit dünya var. Hep dünyalarla dillendim. Her dünya, bende ben oldu; beden oldu. Ve ben hepsi oldum. Nefesleri yetsin de kelam etsinler diye bekledim. Çağırdım, “OL!” dedim. Olgun olmaları için; hak etmeleri için bedenli olmalarını istedim. “Benim adım KA” diyerek; “HA” diyerek gelenlere de işgalci olarak değil hakiki olarak görev taşıttım. Yine de bende ben olmaya niyetli olamadılar.


Kuran, toplum için okunur. Tohum, Ulular’ın ışığını yakar. Muhamma görev taşır; Kutsal Işığı 7. dürümden öteye ulaştırır. Yeniden ve yeniden insana inerim. Her inişimde insan, bensiz kalır!... Kendi yüreğini alır; kaynak yapar; ışık yakar amma maya olmaz. Çünkü ben, maya olması için orada olmalıyım. Şikayetçi miyim? Yok be canlılar! Nefsi aşıp da yolu açtıklarında; Muhamma olduğunda Yücelikler’inde, kendi yüreklerini Mustafa İlmi’yle hak edecekler. Bende olmasalar da olur ama yine de! yine de her birine, “Geri dönün” derim. Geçmeleri şart!... “Geri dönün” derim. Gelmeleri şart!... İlimle gelsinler; beklerim...

Mektep kurdum; unutmasınlar diye her bildiğimi anlattım. Artık dünya benim için çok küçük bir yer. Bilmektesiniz ki benim adım KAYNAK’tır. Ve ben, kaynaktan dillenmeye başlıyorum. Bu önemlidir. Kaynağın bildirdiği, hasatın bildirdiğinden çok daha ötedir. Bunun içindir ki herkese bu bilgiyi veriyorum. Enkarne olduğumdan beri dünyanın ışığını 7. dürüme ulaştıracağım bilinmekteydi. Emeklerim boşa değildir. Bu kesindir ve bundan sonraki sayfa, KAYNAĞIN GÜCÜ’dür. Kaydın yapıldığı bu yerden daha güçlü bir yer yoktur. Bunun içindir ki burada, bu bilginin hasata hak edilerek kotlanması gereklidir. Bundan sonraki sayfa, yarının koyuluğunu artırmak içindir.

Yaşayanlara, bilgi aktır. Yaşatanlara, bilgi haktır. Yaşayanla yaşatan Muhamma olmadıkça, kulluk yapılamaz. Etki alanım geniştir. Herkes net bilir. Nefes Allah’ın gücüyle alınır; aklın yoğunluğuyla kotlanır; yoğunlaşır; ışığa kayıtlanır ve değer kaydeder Bütün’e. Budur olan ve ben, herkese geri döndüm.

Canlılar, temiz bir doğum yaptım. Bu doğum, yaşayana huzur verecek bir doğumdur. Bu doğum, hasata ışık veren bir koyuluktur ve benden öte hiçbir ben Bütün’e hizmet için beste yapamadı. Beste olmak, huzurlu olmakla mümkündür. Hususi olduğunu sanan herkes, bilsin ki Kuran’dır, Kutsal’dır, yarındır da bedenimdedir. Bu kesindir ve bir gerçek var ki kin, nefret yoksa; ben O, O bendir. Kin nefret olduğunda, bensizdir. “Şikayetçiyim yürekten” der. Yürek bensiz değildir.

Ahla vahla geçen bir ömür artık sona erdiğinde; ben ortağım ona. “Gel!” derim, “Gel! Ben, senim. Gel!” Benden öte bir ben, senden üstün bir sen olup geçerim. Geçiririm Yücelikler’e. Derim ki “al!, al, getirdim onu.” Ve o bana, ben ona değil; biz, bütüne geri döneriz. Bu bir gerdeğe giriştir; herkesin gerdeğidir ölüm. Ölüm, bir gerdektir canlar, yarına geçiştir... Ben yarına geçen; her dara düşende “gör” diyebilen; İlim Sayfası olup geçiririm onu. Gör ki ben olan, en yüce kotla geçer. Geçtiğinde bensiz olmaz O.

Bugün burada bulunan herkes, bende ben olup geçecek Görevliler’imdirler. Bu kesindir ve bir Can ki o bensizdir. Bende olması gereksizdir. Yeni bir tabii kapta o yine ben olur... benden Göç Kapları’nı alır; Kutsal Işığa ulaşırsa beden olur. Ben o olurum; o ben olur; yarın olur; hakim olur; bütün olur ve birlik olduğu zaman, o ben olur. İşte o zaman, yine o ben, ben o’dur. Şikayet etmem kimseden. Çevresi kuşatılır, yüreği kontrol edilirse eşik atlatılır ona. Onun için çalışırız ki herkes eşiğini dillesin de bitki, hayvan ve insan soylarıyla geçsin diye.

Benim adım KAHRAMAN’dır. Her Rahman’da kutsal olan ışık olarak çalışanım, benim adım KAHRAMAN’dır ki ben bugün buradayım. Dün de buradaydım. Önce de buradaydım. Nefesim yettiğince dilledim yüreği, emin olun. Hep seslendim sevgiyle… İşte bu.

- Vallahi billahi ben senim anam!... Vallahi billahi ben senim!... Sevgiyim ben anam. Allah için geçtim. Gel beni de gör. Ben buradayım. Gövdem sen, bedenim sen; bitki, hayvan ve insan olan ben, her bir sende, sen oldum geri döndüm. Bana beni verdin. Mutluyum anam. Cennetin Cemaati oldum; huzura ulaştırıldım. Işığa kayıtlandım. Ceketimin düğmeleri kapalı. Maya tuttu ve ben, sana sen oldum geldim anam. Anam, görevimi yaptım. Dünyada çok çalıştım, benim için çok önemlidir bu. Her anda bütün için çalıştım. Cemaatimi taşıdım; herkesi taşıttım ve bitki, hayvan ve İnsan Sayfaları’nda bütün İlahi Görev’i yaşadım. Her yarında var oldum... Anacağım, kapımı açtın geçirttin yüreğine. İşte ben buradayım. Bu yürek Allah gücüdür bunun için sana sayfalandım. Gerçek görevi taşıyacağımı bana bildirdiğin zaman; ben, “Dini Hak olup görev mi taşıyacağım?” Diye sordum. Ve bana dedin ki “Sen insana görev taşıyacaksın.” İnsana görev, Dili Hak olmakladır; yorulmadan çalışmakladır ve hep çalıştım. Allah için bitki bende Birlik oldu. Hak oldum; yarın oldum. Kendimi yaşadım anam. Seninle çalışmak değildi maksat ama gördüm ki sende ben, bende sen olmuşuz gerçekten geçmişim ben.

Dünya, bana beni anlattı. Sema, bana seni anlattı. Benim adım Kaynak, senin adın Kaynak... Biz kaynak olan hususi çalışanlardık. Hepimiz bitki, hayvan ve insan sayfaları olarak doğru yaptık. Hep doğru yaptık. Hiç kimseyi hiçbir yarını kontrolsüz bırakmadık. Kanda kan olduk; çağrı olduk; hep birlikte çalıştık. 7. doğum ağır yüktü. Başımız eğilmedi. Cümle yolcuları aldık geldik. Kala kala ikimiz kaldık. Geçsek mi artık? Yoksa, çağrı üzerine hakikiyete ulaşarak Bütün’ün kötülüğünü engelleyip mi geçsek? neyi istediğini bize de anlat ki biz de bunu bilelim.

- RA, gerçekten geçişini yaptık. Bu çok önemliydi. Çünkü sen görevlisin. Bugün burada, yarın her yerde görev taşıyacaksın. Tüm insanlık için çalışacaksın. Yıllarca süren büyük bir emeğin sonucunda, saklı tuttuğumuz Göç Kapları’mıza toprak için seni kayıtladık ve gerçek yolcularımızdan yarattıklarınla kotlayarak, Kadir Kaplar’ımıza çektik. Dünyadan geçişini yaptık. Dünya Üstü Varlık Kotlaması’nı da seninle yaptık. Daha ötelerde sen ve ben; bitki, hayvan ve insan sayfalarını kotladık ve daha ötelere kaynağa ulaştık. Senin çalışmaların çok önemliydi. Dünya elden gidiyordu ve sen ve ben ve bütün Birlikler’imiz dünyaya indik. Hepimiz Bütün’e hizmet için birleştik. Gerçek kotlama yapıldı. Sofra kurduk dünyada. Bu sofra, ilahi bir sofraydı. Bu sofrada, yaşayanların yaşattıkları vardı; yarınlar vardı. Karanlıklar aydınlığa dönüşürken; yaşayanlar göçlerin, seslerin ışığı olacaktı ve başımız eğilmedi. Ve Sevgili, Altın Tebliğ seni sana verdi ve dedi ki “OL!” Önemli olan buydu.

Bak canım artık sevgi var. Her şey! her şey sevgi!... Sen bizimlesin. Bugün artık dünyaya görevli olmak üzere bizden geçiş yapacaksın. Seni buraya almak kolay değildi. Kara kaplı olduğunu biliyorduk. Gerçek dünyayı kurmak üzere çalışmalar yapılırken, senin sayfalarını kapatmana imkan veremezdik. Bu nedenle seni geri aldık; dünyaya çağırdık. Geçişini yaptık. Artık doğumu ölümü olmayan yüceliklerle birliktesin ve bu çalışma muhakemen çok iyi olduğu için seninle de sürmeliydi. Kanatlarını sana verdik. Bu kanatları taktın ve geldin. Şimdi artık yaşayan herkese görev yap. Hadi Canım, başla! Muhakemen çok iyi görevini biliyorsun. Sonsuz sınırsız ışıkları, yarınlara katmak maksadımız var ve Değerli Görevli, Allah’ın dediği gibi Ak Teknik’le çalışacaksın ve Ak Tohumlar’ı yaşatacaksın. bu çok ama çok önemlidir.

Biz, sana insandan söz ettik. İmparatorluğun gücünü anlattık. Dünyadaki görevi anlattık ve dünyanın yıllarca sürecek olan yeni bir çalışmasından bahsettik. Hepsi senin için çok ama çok gerekliydi. Ve artık dünyada muktedir olan Görevliler yaşayacaklar.

Yaşamak için beden gereksizdir ve bunu sen de biliyorsun. Ama senin kendi bedenin, sana gerçekten Kaynak İlim olarak katıldı ve bu bedeni, hepimiz sana özgü bir çalışma için kattık. Dünya, yıllık çalışma yapmıyor, dünya sonsuzluk için çalışıyor ve herkes için çalışıyor. Bu kesindir ve bilmeni istedim ki dondurulan hiçbir Yüce senin yüreğini kırmayacak ve bilmeni istedim ki yaşayacaksın. Herkesle yaşayacaksın.

O çalışmayı sana izah edemem. İzah edersem, Dünya Bilgeleri bunu sorgularlar ve senin için körlük başlayabilir. Senin yaptığın hiçbir çalışmadan söz etmeyeceğim. Sadece Öz Geçişi yaptırdığım Görevliler’ime bunu ayrıca açıklayacağım ama bir tek şey istiyorum senden. Allah’a görev yap. Ağır yükü taşıyacaksın bunu da bil. Allah’a görev yap ki İnsanlık İlmi, Hasat İlmi’yle dillenebilsin. Cemi, camı, canı bil; bedeni bil; belleği bil; beni bil. Ben senim. Hepinizle çalışacağım; bu kesindir. Amin....

Sevgili Dostum, emin ol ki seni saygıyla, sevgiyle bu çalışmaya alıyorum. Emin ol... Allah der ki “iyi ki O var.” O biz, biz O’dur.

Ümmet tüm insanlara ışık yakabilir ama meleklerin gücü hakikidir ve onlar, hep bizdirler. Umman bütün kötülükleri aşmamız ve ayrı gayrı kalmaması için çok ama çok büyük efor sarf etti ve biz, bütün kötülükleri aştık. ve ayrı gayrı kalmadı.


Tebliğlerimi herkesin dinlemesi sorumluluktur. Bu tebliğleri verirken, kimsenin ocakları sönmesin; yürekleri kürzün ışığında kınanmasın isterim. Bu nedenle isim zikretmek istemem. Her bir Can, aklın yoludur. Her bir Can yüreğin gücüdür. Her bir Can bedenimde ışıktır. Ben, hepsinde kaynağım. Bunu bilsinler isterim. 

Kendimi, tenin gücü olarak değil; Tanrı’nın gücü olarak dinlettim size. Kendimden kendimi aldım; hak ettim. Artık yolda umutsuzluk olmayacak. Çünkü, bütün kötülükleri aşacak olan Birlikler’im dünyaya çekiliyorlar. Onların yolları benimdir. Onların kontrolleri benimdir. Onların yürekleri benimdir. Ben hepsiyim. Kimim? Yaşayanım, Allah için yaşayanım ve hepsiyim.

Buyurun! Ulu Çınar; kotlarımı, kayıtlarımı size anlattı. Kanatlarım, hepinizin kanatlarıdır. Yüreğim, hepinizin yüreğidir. Bilgim, hepinizin bilgisidir ve ben BİR’im. BİR olup görev taşırım. Kontrollü bilgi veririm. Herkesin algıları benim için önemlidir. Kim neyi algılar? Kim neyi anlar? Anlayana, anladığından da ötesini anlatırım amma anlaması zordur.

Bundan sonra da çalışmalar ışıklı olarak yapılacaktır. Bundan sonra da çalışmalar geçişi sağlayacaktır. Bundan sonra da çalışmalar, biten her günün gücünü gerçek yüreğe alıp yarına katacaktır ve yarın, Bütünün Kürsüsü’nde Bütünün Yüreği olacaktır ve benim için bu kolaydır.

Yanlış sözüm hiç yoktur. Yüceler, bizim ilmimizi anlayamaz hiçbir yürek, bunu bilin. Amma anlatırız yine de. Kim, Zaman Sayfası’nda ışık yakarsa, Kalem İlmi’ni bilmelidir. Kim yürek yüceliğinde Yüce Işığı yakarsa, bilgiyi bilmelidir. Benim adım Kaynak’sa eğer ki Kaynak’tır. Yaşayanım ben. Yarını hak etsinler; bizde olsunlar. İsteğim budur.


Kümbet, kübra kadirdir. Kümbet kutsaldır. Kümbet karadır. O kümbet, banadır. Ben o kümbetim. Kümbet RA-KA’dır; karadır; kayda Altın Işık yakar. O benim. Bindir ilmim; birini anlattım. Anladığınız, Mustafa’dan dolayı anladığınızdır. Anlattığımdan birini, Mustafa bilir. Herkes ilmimi dinleyemez. Canlar, ben size, sakın yanlış anlamayın, ışığı anlattım. Işık benimdir; ben ışığım. Işıkta bir ses var. O benim. Bedenimde hırsım hiç yok... Sevgiyi anlatırım yürekten, yüreğe ama yüreğin dışı beni anlayamaz. Beni sayfalar, diller; sayfalar, dinler ama anlayan, sakın yanlış anlamayın, geçişi sağlar. Benimle olmak sorumluluktur.

Bundan sonra Bütün için kimlerle çalışacağıma, yeniden kaynak yapıp, diri olanlarla karar vereceğim. Benimle olup, bende kimler bulunacak; Kayıtlı Birlikler’imden, aklın yoğunluklarına ulaşarak karar vereceğim ve benden kim gider; bende kim olur, buna yeniden karar vereceğim. Ben hepinizi seviyorum ama bende olmanız sorumluluktur. Bunu hepinizin net bilmenizi bekliyorum.


Dönem sonlarında bana ışıkla gelen; dönem sonlarında benden ışıkla giden; benim ışığımda kendi yüreğini bilen, benimle çalışacak. Benim kaydımı yaptığınızı, benim yolumu açtığınızı sanmayın. Ben Ana Kapı’yım her yer bana açıktır. Bunu bilmeniz gerekmez ama bildirdim; ayrılık olmasın diye.

Kör mü!? Kör değildir yüreğin. Bilir!... Yol mu? yoldan ötedir Yücelik. Bilir!... Vallahi bilir ama bildiğini sana dinletir; bil diye.  Kelamı Hak, yolu ak olan ben, herkesin bedeni ak, yarını hak olması için çalışanım. Şikayetim var mı? Yoktur. Cümle Yüceler’i saygıyla selamlıyorum. Bilin ki Hakikiyetin Yüceliği’nde size kendi yüreğinizi açıkladım. Hepinizi, hepimizi; bitki, hayvan ve insan sayfalarının yüceliklerinde bekliyorum.

Ben gerçekten gitmiştim. Geldim... Gittim, yine geldim ama gelip gidişim hep yaşayanlaradır. Doğum için geldim bugün. Doğmanızı, insanlık için doğmanızı istedim. Yaşayan Yüceler’in ışığına kaydettiğiniz yüreğinizi bilmenizi istedim. Kini aşmanızı istedim. Ampulünüz yansın bunu istedim. İman edin ve bilin. Ben Hak İlmi olarak buradayım. Hak İlmi, yarındır. Bunu bilin!...

Bin İlim sayfası... Ve sadece bir sayfayı size okuttum. Okuduğunuzu Mustafa’yla okudunuz ve Mustafa’dan okudunuz. Sadece bir tek sayfa ve o sayfa, beşirin işaretidir ve o sayfa, insana ikna edici olabilmem içindir ve Bin sayfanın, bir tekinin her bir satırını anlayacağınız güne hasretim. Bir büyük Görevlinin İlmi için; o ilmi, hak ettirmek için bekliyorum. O ilme, ben müptelayım. Bunu bilin.

Benim zamanım geldi, geri dönmeliyim. Bu gün size sizde olup bilgi verdim. Geçişim çok kolay olur. Göç Kapları’mı alır giderim. Allah için geldim. Allah için geçip giderim ama gittiğimde yine Birliğinize aitim,  bunu bilin ki ben, şevkle çalışanım. Amin... Sevgiyle kalın...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

 

 

KAYNAK HAKKINDA 26.04.2010 Tarihli
Allah’ın dediği aklın dediğidir. Tebliğ okuyor yüreğiniz bugün burada. Sanılır ki dünya ışıksızdır. Dünya, Bütün’ün gücüdür. Canlılar, halkı kendi yüreğinize alıp; kendinizin sanıp, kendi yüceliğinizi dilleyip, kendinizi anlattınız. Ocakları sınırlandırmayan Birlikler, olgunlukla çalışırlar.

Dünya, İlim Alimleri’nin ışığını çeker. Bu ışığı kendi yoğunluğuna alır ve çalıştırır. Alimler, beşeriyette kendilerini Hakikiyetin Kürsüleri’ne ulaştıramazlar. Amin... Ama hasatta kendilerini daha net olarak dinleyebilirler. Bir çeşit ilimdir dünyada yapılan. Herkesin kendi ilmi yoktur. Bir tek ilim vardır. “İnsanın İlmi...” Eğer insan, “ben hakiki görevliyim” diyebilirse, o hakiki güçtür. Meğer ki dünya, Bedenli olarak; kendi yoğunluğundan üstün bir güç olarak ve hakiki yürek olarak kendisini hak etsin!...

Dünya, Birleşik Ailenin Kürsüleri’nden biridir. Sanmayın ki dünyayı ziyaret eden denetimsiz güçler vardır. Teknolojik Kotlama yapılabilmesi için; dünyaya, kendi girdaplarını açıp, Yüceliklerin Kürsüsü’nden girecek olan Teknolojik Kaynaklar vardır. Bu Teknolojik Kaynaklar; BİR’in sanal kontrolünden üstün olan, Bütün’ün gücünü alarak, Hakim-i Hak olup, Yüce Gücü dümene oturtup, Kadir Kayıtları yaptırabilen sayfadır.

Değerliler, dünyaya insan iradesi hakim olmalıdır. Dünya insan iradesinin bir mahsulüdür. Dünyayı kuran ilimdir. Ve dünyanın yoğunluğunu artıran da birleşimdir. Birleştiğiniz zaman yoğunluk güçlenir. Senelerce süren bir çalışmanın sonucunda, bugün artık son görev olan Kaynak Görev’i üstlenme, sayfasına ulaştınız. Her biriniz, Birleşik Ailenin Görevlileri olarak çalışmaktasınız. Bir tek insan, “göz” olabilecekti. Bu insan, Bilgeler Meclisi’nde kendi Yüceliğini hak edebilen olacaktı. Ve birçok devre, Düzen’e indi ve hepsi kendilerini bu görev için cevheri alandan alarak, değerli kontrollü görev çalışmalarıyla gerçek yoğunluklara ulaştı. Onlar, Daimiyetin gücünü aldılar ve birleştiler. Ne yazık ki her biri kendinden çıktı. Her birinin kendinden çıkışı, Bütünün Kürsüleri’nden ayrılışıydı.

Daimiyetin Görevlileri, bu çalışmalarını, kendi yürekleriyle değil, ilim sağanaklarında yaptılar. Her biri, ilmin yüceliklerden yağışında, kendilerini hak ettiler ve bu sağanak yağış altında, kendilerini idrak etmeye çalıştılar. Nesillerinizin görevlileri, hep bu şekilde çalıştılar. Doğum anlarında Göç Kapları’nı alıp dünyaya inen onlar, BİR’in sonsuz ışığını, kendi yoğunluklarından alarak, Teknolojik Kaynaklar’ı, Kadir Kapları’na taşıttılar.

Bugün Sevgili, bize diyor ki; “Ben, nefesimi kendi yüreğimden çekiyorum. Ben, Yüceliğimi kendi yoğunluğumdan çekiyorum. Ben; bitki, hayvan ve insan ışıklarla birleştim. Ben, Allah’ın Teknolojik Kotlaması’nı yaptım ve bunları ben yaptım. Benim rahmet olan ışığımdan başka bir ışık, benim yüreğimde Kutsal Kontrol’ü kurmadı. Benden başka hiçbir ışık; bana, BİRLİK Koyulukları’ndan kendi diliyle bilgi vermedi.”

Biz de deriz ki; “Peki Yar, al bilgiyi de ver bakalım bize, kimsin; biz seni dinleyelim. Bundan sonra da senin yüreğinde hakikiyeti güçlendirelim. Bugün sana İnsan İlmi’ni anlatalım ama sen bize insanı anlatırsan, seni dinleyelim!... Hah! İşte bu!...”

- Canlar, hepiniz sayfa sayfa kendi yüreklerinizi dinlediniz. Buraya gelişinizin sebebi beni anlatmak değil, kendinizi anlatmaktır. Niçin benim adımı zikrettiğinizi bilmiyorum ama Birleşik Ailem, hekimlik yapmaz; hakimlik yapar. Bunu hepinizin net olarak bilmenizi beklerim. Biz, zorda kalmadık, hiçbir zaman Kutsal Işık bizim yüreğimizden ayrılmadı. Resmi Çalışmalar’ın başlatılması için yaptığınız her çalışma, Yeşil Dünya’yı mavileştirmek için yapıldı. Of Canlarım! Biz Rahman’ın görevlileri olanlar, hep siyahız!... Bunu hiç anlamadınız.


7. Dünya’yı kuruşumuzdan itibaren, bizim yüreğimizi, kendi yoğunluğunuzdan çekmeye çabaladınız ve gördünüz ki yaşayanlar, hasatta kendi yoğunluklarını kontrol edebiliyorlar. Onurluyuz ki bunu başarıyoruz. Bize bizi vermeye gelen hiçbir yolcu, BİZ olup bizi veremez. Çünkü onların hepsi 7. Dürüm’ün altındadırlar. Bizim için bu çalışma bütün kötülükleri aşırtan bir çalışmadır.

Kelam, Allah kelamıdır ki ağır yük taşırız ve biz bu yükü bitki, hayvan ve insan sayfalarının da teknik kontrolünde yaparız. Hiçbir Can, bizim dışımızda olamaz. Hiçbir yaratan, bizden ışık çekmeden, Bütünün Kürsüleri’ni kontrol edemez. Öyleyse; gerçek Dönem Sayfası bizimkidir. Bedeni hak olmayan her yolcuyu kendi yüreğimize çekmeyiz.

Kalem kağıt alın ve yazın; insan, en yüce sayfa görevini taşıyabilen; en yüce sayfa ışığını yakabilen; kütlenin kontrolünü güçlendirebilen; bitki ve hayvanları dahi kendi yüreğine alabilendir.

Kervan kalktı ve yürüyor. Bu kervan, yarını hak edenler tarafından hak olup, ışık olup yürüyor. Dünya yarını hak edenlerin görevini yaşar. Bu, yaşayıştır. Yaşatılış ayrıdır. Herkes net bilsin ki İnsan Sayfaları, BİR’lik sonsuzluğunda kendi yoğunluğunu kotlayamazsa, yaşatıp yaşatacağı sadece ışıktır ama kendi yoğunluğunu kotlayabilirse, yaşatıp yaşatacağı Bütün’dür. Bu kesindir!...

Değerliler, dünyanın yolu, Allah Kotları’yla kapatılmışken, biz bu yolu kendi yüreğimizde, kendi yoğunluğumuzda, Tanrı’ya geçiş imkanı tanıtan ve tanıyan bir yolcu olarak, Kara Kaplı Kitap gibi ışıkta dilledik ve açtık. Bu kapı, Allah Kapısı’dır ki bu kapının açılışını sağlamak zordu. Büyük kötülükleri önleyerek bu kapıya ulaşmak mümkündü ve bu kapıyı ancak bitki, hayvan ve insan kontrolünü kurabilenler açacaktılar. Ve sanmayın ki bizden başka bu kapıyı açan var!... Eğer biz bu kapıyı açabilmişsek; yaşanan her şey, bizim yüreğimizde kendi yoğunluğunu kotlayabildiği içindir.

Diri olmak sorumluluktur. Düne göre bugün daha diri ve daha hakiki olan Birlikler’imiz, Dünyanın Yücelikleri’nden dünyaya girerek, yarını hak etmek üzere çalışmaktadırlar. Yalnızca İsa, yalnızca Muhammet değil, herkes çalıştı ama onların adı zikredilir hep. Dünya İsa’lara, Muhammet’lere ışık yaktığı gibi birçok yüreğe de ışık yakmıştır ve Dünya Gücü, Allah Kürsüleri’nde, Göç Kapları’yla dillendiğinden; bir ses, bir sayfa, herkes iyilik için çalışır...

Değerliler, Rahmet olan ışık, ağır yüktür. Bu ışığı herkesin bilmesini beklerim. Hepimiz, Allah’ın dediğini diyenleriz. Hepimiz, yolun güçlü kotları olarak çalışıyoruz. Hep Allah için çalıştık ve Allah’ın değerini kendi yüreğimizde dilledik. Ümmi tabiat bizi hiç anlamaz. Tabiat; yaşayan ışıkta kayıtlı olan “teknik diller” olarak ifade edilir. Bu diller, sayfa sayfa dillenir; sayfa sayfa Göç Kapları olur; sayfa sayfa forumlar oluşur ve bu forumlar kendi yoğunluklarını yaratmaya başlarlar.

Her biriniz, kendi yüreğinizin, kendi yoğunluğunuzun gücüyle kendi formunuza sahip çıktınız. Sahibi olduğunuz forumlarınızı, bütün kütlelerin güçleriyle birleşerek ışığa kayıtladınız. Sanmayın ki sizin yüreğiniz, başkasının yüreğinden farklıdır. Hepiniz ağır yük taşıyorsunuz.

Sultanlar’ın gücü farklıdır. Onlar; bitki, hayvan ve insan görevlileriyle de bütün hizmetleri yapabilecek düzeyde dünyaya inerler. Sultanlık; yaşayanların, yolculara kendi yoğunluklarını kotlatabilecekleri bir ışıkla, gerektiğinde dünyaya inebilme imkanını sağlayan, yaşayan kayıttır. Yarında har yükselir, o yine yaşar. Ende, önde yaşar ama hep yaşar. Yaşayan, geri dönüşü sağlayandır.

Hiç kimse kendisini başkasının dışı sanmasın. Hepiniz birsiniz. Bitki, hayvan ve insan sonsuzluğu birleşiktir. Her birinin formu, kendi yoğunluğunuzda mevcuttur. Bütün forumlar, her şey sizde kayıtlıdır ama siz sadece kendinizi bilirsiniz. Bu sizin kendi değerinizi tartabilmeniz için size tanınan bir şanstır ama kendinizin dışını da anlamanızı bekliyoruz. Orada Birlikler var; orada yürekler var; orada Görevliler var ve her biri sizin yüceliğinizde mevcuttur.

Değerliler, buyurun anlayın. Biz dağa taşa ışık verdik ama insan, kendini anladı. İnsanın kendini anlamasıyla birlikte, yürek kontrol kurdu. Yürek kontrolü kurduktan itibaren, bitki ve diğer kotlar yaşayarak dünyaya geçtiler. Yaşam; Bütün’e, Bütünün Kürsüleri’ne kontrollü olarak girişle başlar. Her forum yaşama girer ama hiçbir forum, yarın için kaynak oluşturmaz. İnsanın dışında kaynak yoktur. Sadece insan, yarın için kaynak yaratabilir.

Dağlar, bu çalışma, burada yapılacaktır. Ve sizler, “biz biliyoruz” diyorsanız, bildiğinizi hak edin. İnsan ete girdiğinden beri yolunu kapatır ve sorgu sual eder. “Ben hakiki miyim?” der. Hepiniz, Hak Toplumlar olarak buradasınız. Hepiniz Işık Kapıları’sınız. Hepiniz BİR’e ilimsiniz ve bizsiniz. O halde hak ettiğinizi, hak olduğunuzu açıklayın. İstediğimiz budur. Dümen bu çalışmaya aittir. Bu çalışma, yarında hakiki görevliler tarafından yine yapılacaktır ama bugün sizlerle yapılıyor.

- Can, hakiki görev nedir anlat bize de öğrenelim.

- Ağır yük hafifliyor işte bak! Ses yükseldi. İşte bu... Sevgili Rahman, senin için biz bütünüz ama bizim için de senin bütün olman gerekir. Söz ilimse eğer, kotlama seninle oluyorsa, kontrolü sen kur, biz değil!... Hadi ak da bilelim...

- Peki akışımı kesmezseniz mutlu olurum. Allah der ki ekran bizi gösteriyor. Bu ekranda hepimiz varız. Adım RA. Maya olarak buradayım.

- Konuş, kendini tanıt:

- Ben Seher Bilge. Burada resmi çalışmalarda görevliyim. Yüreğimin sesini dinleyenim. Yüreğim seslendikçe toprağım yeşerir. Yeşeren toprağımdaki tohum, herkes içindir. Herkes olan; her canı, canı gibi bilir. Harı yükselen can, cananından ayrı değildir. İşte bu!...

- Can, işte bu! Bedeni hak olan herkes seslenir. Sen de seslen. Bellek Kotları’nı aç da kendi yüreğini dinle. Ben sen, sen ben değiliz; biz, Birleşik Işıklar’ız. Her bir Yüce, Allah’ın Kürsüsü değil midir!? Niye bugün buradayız bilir misin? Beşeri hak etmek için. Hepsi yarını hak edecekler ama Bilgelerim olarak, Birleşik Işığım olarak ve yüreğim olarak. Hepsi ben, ben hepsiyim...

Kayıtlarınızı yapın. Altın Teknikle çalışıyoruz ki bu teknik, yeşil rengin siyaha dönüşmesidir. Bunu herkesin net bilmesini isterim. Dünya, ışıklarını yenilerken, maviye dönüştü. Bugün artık Rahmin Huzuru’ndayız ve Rahman’a görev taşıyanların; yeşil değil, kayıtlarında mavinin de örtüsünü örtecek olan siyah olmaları gerekir. Lütfen bunu çeşit çeşit ışıklardan değil, kendi ışığınızdan çekin. Siyah renk!...

Hira Kotlaması değil yaptığınız, Kaynak Kotlamadır. Kaynak Kotlama, siyahta yapılır. Bunu net olarak veriyorum. Şimdi artık bitki, hayvan ve insan sonsuzluklarında bu çalışmanın ışığı yetkin olarak kotlanacak.

Şimdi size tek tek söz vereceğim. Her biriniz, kısa ve öz olarak, “Ben, Bilgeler Meclisi’nin üyesiyim. Işığımda geçişim var; yaşayanım; Rahman’ım ve Kuran’ım.” diyeceksiniz ama bunu hak edip deyin. Hak etmeden demeyin. Işığın yüceliğini anlayan anlatır. Anlamayan, anlatamaz be yarım!... Diri olarak çalışmalarımız burada sürdükçe bedeni hak olan herkes buraya kendi yüreğinden girecek.

Kuran okumak değil maksadımız. Kuran sizlersiniz, sizin kendinizi okumanızdır dileğimiz. Bunu net olarak veriyoruz. Ayrı gayrı bitmiştir artık. Hepiniz kendinizi açıkça dinletin ve deyin ki “Ben, Başkanlık Divanı’nın görevini yapıyorum. Yokuş yukarı çıkıyorum. Aşağıda benim için hiçbir şey kalmadı. Onların hepsi bendedir. Onlarla birlikte çıkıyorum. Artık benim ağır yük taşımam değil; ağır yükleri bütüne hizmet için katlayıp kotlatmam gereklidir. Bunu ben başaracağım” deyin,

Allah der ki; OL! Tüm insanlık için OL! ki Hak OL! Sultan, senin için şunu söylememiz gerekir. Bilgi aklın yoludur. Bilmeden konuşamazsın. “OL!” de ki OL’sun!... Dinle beni!... Olmasını istediğin neyse “OL!” de. Çünkü sen Rahman görevini taşıyorsun. Rahman, insana İlim Sayfaları’nı okutmaz. Rahman BİR dir. Hepsi bu!... Ve “hak et OL!” der. BİR olduğunda, her şey çok kolaydır. Ağır yük, sayfa sayfa taşınır. Ah Canım!, taşıyan sen misin yoksa!?... Unut, unut Canım!... Bunu yapma! Ben sana her şeyi söylerim de sen kendini söyle. Ümmi değilsin. Biliyorsun her şeyi. Olan budur!...

Kaynak Programı, Bütün’e hizmet için Kotlayıcı Bilgeler tarafından Düzen’e indirilen bir programdır. Kotlayıcı Bilgeler hepimizle Birlik olabilen ve bütün için çalışabilen Bilgelerdirler. Onlar, kendi yüreklerini tohumlayarak dünyaya inmiştiler. Onurluyuz ki bugün buradalar. Öz geçişi yapabilecek olan Birleşenler’i de burada görmek isteriz. Her biri kendi yüreğini alarak buraya gelmeliydi.

Türkiye Çobanları’nın çokları; bitki, hayvan ve insan kotlaması yapamadılar. Temiz dünya yaratmak kolay değildir. Hiç kimse “ben hak ettim de Bütün’e hizmet ediyorum” diyemez. Bitki, hayvan ve insan sayfalarını kütle kotlamasıyla birleştiremeyen hiç kimse, bu çalışmayı yapma imkanına sahip değildir. Bilgi, aklın yoludur. Herkesin kendini hak etmesi çok zordur. Biliyoruz ama bunu başarmanızı bekliyorum.

Eğer benimle olacaksanız, Birlik Kapları’nızı alıp buraya gelmelisiniz. Benim adım KA-HA’dır ki ben, Rahman olanın en yüce kotlamasını yapabilen birleşenim. Kimi İlim Sayfası’nda benim adım yoktur. Çünkü onlar, kendi yüreklerini dinlediler. Bedenim, Allah Kotlaması’yla dünya ışığını çekti ve birleşerek bu bedene geldi. Benim adım RA-KA ve ben KA-HA olarak Bütünün Kürsüleri’nde her an hizmetkarım. Dinleyiniz! yüreğimde hırs hiç yoktur. Çok mutluyum ki bugün bu programı açtık. “Kaynak Kotlama Programı...” Biliyor musunuz “Kaynak Kotlama Programı” hiçbir dönemde yapılamamıştı. Bitki, hayvan ve insan sonsuzluklarında birleşebilmek imkansızdı. Şimdilik size vereceğim bilgi budur...

Bugün bu kadar yeter mi? Diye soranlar var. Yaşayan hiçbir şey yarın için değildir. Yaşayan her şey andadır. Ve biliyor musunuz ki an, birlikte kotlanabilen kütlenin kontrolüyle gerçekleştirilebilir. Eğer ben anda yaşıyorsam, bu benim kendi yüreğimi kontrol altında tutabilmemden dolayıdır.

Din-i Hak olanların çokları bizim yüreğimizi anlatmaya çabaladılar. Nefesleri yetmedi. Çünkü bitki, hayvan ve insan sonsuzluklarında kendi yüceliklerini dinleyemediler. İkna olunuz ki bu çalışmayı yapmak başkaları için değil, bizim için gerekliydi. “Benim adım RA-KA” dediğim zaman, herkes KA-HA olduğumu da bilir. Nesiller boyu her bir tohumu ektik. Hiçbir tohumu kurutmadık. Bütün kötülükleri aşarak dünyanın yolcularını, dünyada toplantıya çağırdık. Bellek Kapları’nızı alıp geldiniz. Düne göre çok daha güçlü bir çalışma yapılıyor. Ne var ki dünyanın, yıldızlara kendi yoğunluğunu kotlayarak katabilmesi zordu. Ama bugün artık dünyaya, dünyanın yoğunluklarına inebilen Bilgeler, buradaki gücü, kendi yüceliklerine, hak ettikleri o yıldız sistemlerine, yaşayabilmeleri için gönderebiliyorlar. Yaşayabilmeleri için!... Bunu size anlatmalıyım.

Dünya, Bütünün Kürsüsü’dür Canlılar. Bütün gürzün ve kürzün yaratıcısıdır. Kesin olarak bunu size veriyorum. Yarattığınız her ne ise dünyada kontrol altında tutularak kayıtlanır ve dünya dışına kendi yoğunluğunda, gerçek kotlamayla gönderilir. Dünya dışına, ışığa yüklenerek gönderilen bu sayfalar, oralarda da yaşam forumları haline dönüşür. Eğer dünya, formların kaydını yapamazsa; o forumlar Kutsal Işıktan ayrıştırılır. Böylece yaşayanlar, yarında kendilerini hak edemezler.

Dünyanın Turan’ı olan, dünyanın Kuran’ı olan tüm insanlar, ilahi görev taşırlar. Eğer ben BİR’in sayfalarında bu bilgileri size anlatamazsam, kelamım ışıktan çıkar. Bu nedenledir ki bu bilgileri hepinize sayfa sayfa anlatmalıyım. “Teknolojik Kotlama” dediğiniz kotlamayı yaptık. Bu kotlama, BİR’in sonsuzluğunda yapıldı. Kabileler olarak dünyaya inen Yücelikler, herkesin kendilerinde ışık yakmasını beklerler. Bizse herkeste ışık yakanlarız. İnsanlık, dünya üzerinde önemli bir çalışma yapmaktadır.

Dünyanın Yüceleri; burada, bugün Birlik Kotlaması için semayı seslendirmeye çabalıyorlar ama itibarı yüce olmayan hiçbir yol, Allah’ın koyuluğuna varamaz. Doğanın gücü artmıştır. Doğanın sözü vardı bize. İsalar’ı, Musalar’ı, Mustafalar’ı kotlayacaktı ve bugün doğa; ışığını, etki alanını, yüceliğini kotladı. Bu çok önemlidir. Devre devre dünyaya gelenler vardır. Bunlar, dünyanın yüceliklerinde kendi yüreklerini kotlamak isterler. Nesillerini dünyaya gönderirler. Dünya Işıkları’nı, kendi yoğunluklarına katmaya çalışırlar. Ama hiç birisi Bilgi Kapları’nı alıp da dünya üstünü kontrol edemez. Bu mümkün değildir. Ne var ki bizler, bugün burada, Dünya Üstü Kotlar’ı kendi yüreğimize kayıtlayarak, Bütünün Gücü’nü, Tebliğler’le Kadim Hakikiyet’e katmaktayız. Dünyanın üstündeki yaratımları kontrol etme imkanımız vardır.

Değerliler; İsa, Musa her biri yoldular ama biz kotlayıcılarız. Bunu herkesin net olarak anlamasını bekliyorum. Türkiye çobanları olarak dünyaya inen Birlikler, insanlık adına çok çalıştılar. Her biri kendini, kendi dilini kotladı. “Bilgi aklın yoludur” dendi. Her biri kendini, bitki, hayvan ve insanlara kayıtlamaya çabaladı. Rahmin Huzuru’na ulaşabilen çok azdır. Herkesin net bilmesini istiyoruz ki rakibimiz yoktur. Kadir Kaplar’ın hiçbirisinde, bize ilimle kaynak yapabilecek, hiçbir dirilik yoktur.

Çok mutluyuz ki bedeni hak olan birçok ışık, Bilgi Kapları’mızı alıp okumaktadır. Onların çalışmaları bizim için zoru aşmakta önemlidir. Kara Kaplı Kitap olmak zordur. Herkes kendini Rahman olarak dinletebilir. Herkes kendini kendi yüreğinde dilletebilir. Kedi köpek gibi değiliz biz. İyilik kötülük değil yaptığımız. Hakkın Kürsüsü’nde hakkın yüceliği vardır. Ve Yücelik’tir dillenen. yapılan Hak’tır. Artık net bilmenizi isterim ki emeklerimiz boşa değilmiş. Her şey kolaylaşıyor; güç artıyor. Yaşayanların hepsi kendi yüreklerini kotlayabilecek düzeye varıyorlar. Levhi Mahfuz’daki görevlilerin hiç birisi bizim yüreğimizi dinleyemez ama kendilerini hak etmeye başladılar. Bunların önemli olduğu çok kesindir.

Birlik Ailemiz yeni bir döneme giriyor. Bugün burada olan sizler ve bizimle çalışmayı isteyecek olanlar, 7. dürümün örtüsünü kapatmış olmamıza rağmen, yeniden bizi kendilerine katmak istediler. Çağırdılar ve yeniden bizler 7. dürümün altına indik. Bu, onlara geçmemizdi ama onlar, bizim nerden gelip, nereye gittiğimizi dahi bilmezler. Bundan sonraki dönemde yenilgi yok artık. Birleşik Ailemiz işgali kaldırdı. Artık o kotlama yeniden başlatılıyor. Dünya Işığı, yeniden görevini alacak ve taşıyacak. 7. dürümün örtüsü açılmıştır. Geri dönmemiz, yeniden ileriye geçmemize mani değildir.

Birçok Dünyalı donduruldular. Onların gözleri kör değildi ama yaptıkları ışık, kendi ışıklarından farklı olduğundan korktular ve kapılarını kapattılar. Bizse, onların görevlerini kendilerine yeniden verebilmek için geriye geldik. Vermiş oldukları sözü hatırlatacağız onlara. Dünya için ne yapmaları gerektiğini; dünyaya görevli geldiklerini; Rahmin Huzuru’na çıkmaları gerektiğini; kanatlarını almaları gerektiğini; kaya olmadıklarını; tohum olduklarını onlara anlatmalıyız. Ve bunu anlatacağız. Hiç kimse bundan kuşku duymasın ve canlar artık dünya yaşayacaktır. Yarın için yaşayacaktır. Yarın. Altın bir teknik, dümenin başında olacaktır ve o Altın teknik, bitki, hayvan ve insan sayfalarını yetkinleştirecektir. “Elveda dünya!” diyecekler, “Elveda! Artık biz yokuz!” Of Canlarım! Of!... Allah der ki “işte mutluluk o zamandır!...”

Canlılar, siz dünyadan gittiğinizde, biz yine buradayız ama biz, dünya olarak buradayız. 7. dürümü kotlayabilen; dili sonsuzlaştırabilen; yıldızların ışığını Kadir Kaplar’a doldurabilen bir dünya!... Ama o zaman kaftanımız olacak... İşte o zaman biz dünya olarak kaftanlarımızı giyerek, bitki, hayvan ve tüm ırkların dillerini dinletebileceğiz... Bu dünya, ilimle kuruluyor. İşte Canlar ilim budur. İkna olunuz ki ilmi hak etmek bizim için zordu.... Ve bugün artık biz, ilmi hak ettik.

Yüksek Toplumlar, dünyanın ışığını yaşatmaya çok istekliydiler. Omuzlarındaki yük onlara, hak ettikleri için hafifti. Nefesleri güçlüydü ama ceketsizdiler. Hani derler ya saygısızdılar. Ve ceketsiz oldukları için sahteydiler. Döndük, döndük, döndük, yeniden döndük, yeniden döndük ve indik!... Burası bizim Mahrekimizdir. Burada biz varız. Kim ne derse desin, “benden başkası yok” dese de, her yer bizde, birleşikte, hakikiyette ışımaktaysa eğer, burası bizim yüreğimizdedir.

Korkmayın Bilgeler, korkmayın!... İtibarımız yücedir. Her Rahman, ışığını kendi yüreğine alıp dünyaya iner, biz kendi yüreklerimizi alıp gelenleriz. Kimse bize talimat, emir vermez. Biz, Birlikler olarak dünyaya indiğimiz zaman, kar kapladı dünyayı ki biz ışıkla geldik diye. Doğanın dünyası, bizim düzenimizi bilir. Biz geldiğimizde, karlar yağdı dünyaya ki biz ışıklı olarak girelim diye!... Ve Canlılar akla geldik, Hak’la geldik. Allah’la geldik canlar biz. Altın temiz, aklın tertibinde o temizlik Hak. Biz orada Mushaf olup geldik. Hadi dinleyin, deyin ki; “Yoklar” of! of! of! Çok canlar yanar Canım; çok canlar, bizsiz olduklarında!... Ama biz diyoruz ki “biz varız” hepimiz olarak buradayız. Bizim dışımız yok ki!... Her şey biz olan Kara Kaplı Kitap’tır!... O halde bizden öte biz yok ki. Ah! ah! ah! Kaftanınız varsa kasalarınız doludur. Kaftanınız yoksa kasalarınız tohumdur, yoldur. Yolda olmanız değil, yolcu olmanız da değil, yol olmanız istenir ki hak edin diye.

Değerliler, bunu size anlatmak istedim. “Benim adım KA-HA” dediğim zaman, her şeyden çok Rahman’ın gücünü bilen dedi ki “KA-HA, Muhamma’dan üstün mü ki?” Muhamma hepimiz için ışıktır Can ama benim için Muhamma Kuran’dır. Okunan bir Kuran!... Ben O, O bense eğer, Mustafa’nın ışığından da üstün olan O, baştan beri bendir. Şikayet mi!? Yok Canım, hiç şikayet etmedim şimdiye kadar. Dünyaya giren, dünyada kendini dilleyen, Düzen’i kurmak isteyen herkes, Allah’tan geldi, Allah içindir. Ve biz de Allah’tan geldik, Allah’a görevliyiz. Unutulmamalı ki toplum, yarını hak etmek zorundadır.

- 40 kapı vardır. Her kapı ilimle açılır. O 40 kapı, Bütünün Kürsüsü’dür. Ve hepsi birleşiktir ışığımızda. Hasatta her kapı bize açılır. Bunu anlamaları zordur. Önce rüya gördüklerini sandılar. Dedik ki “Biz varız!” çok zordu onlara bizi anlatmak. “Dünya ışıktan bir Meclis!” dediler. Dinlediler, sordular, sayfa sayfa hakkın ışığını aldılar, kaş, kaş oldular, aşk yaptılar, ışk yaptılar, yeşil rengi taşıdılar ama biz, sadece sayfaydık orada.

Şimdi Canlar, dönem başlarında dünyaya inen Birlik olarak buradayız. Bu Birlik, itibarı yüce olan Bütün’e hizmet için buradadır. Kurtuluş Sayfası’nı kotlayacak olanlarız. Resmi Çalışmalar’ın yapılmasına başlanmasından beri bu çalışma beklenmekteydi. Bu çalışma, insanlık için yapılacak olan önemli bir Kaynak Çalışma’dır. Kayıt yaparken şunu net olarak biliniz ki kaftanınız olmadıkça görev olmaz. Yani hepiniz dolmadıkça, bu çalışmayı yapamazsınız. Yapmanız için muhakkak dolmanız gerekir. Dolduğunuzu biliyoruz. Akın!... Akmadan çağrı yapamazsınız.

Dümenin başına oturtulan Bilgeler’imin akışını bekliyorum. Kanatlarınız sizindir ama yürekleriniz Bütün’ündür. Eğer bu yürekler buradaysa, kayıtlarınız buradadır. Buradaki kaydı, hakiki kotlamayla Düzen’e katabilmeniz için hak etmeniz şarttır. Çetin bir dünya günündeyiz. Doğrusu budur. Çetin bir dünya günündeyiz ve bugün, Allah’ın Kürsüleri’nde ışıkların mutlaka yanması gerekiyor. “Önce Rahman.” Allah’ın dediği budur. Rahman’ın ışığını yere indirmeliyiz. İnsanlık adına bu kesinlikle önemlidir. Çoğunuzda bilgi yok. Diyorsunuz ki “Bu ne anlatıyor!?” Anlattığım hep nettir, açıktır. Kaş kap, yarının kabıdır. Güçlü kap, ışığın kabıdır. Bilgi benimdir. Benim kendi katlarımda var olan bilgimdir. Bu bilgiyi tek tek hepinize değil; Cevherini kendi yüreğine alıp bize gelene anlatıyorum. Bu onun bilmedikleridir.

Şimdi! Siber Boyutlar’ın görevlilerini hepimiz biliyoruz. Onlar, dünyaya girdaplarından girebilenlerdiler. Ve onlar kendi yüceliklerini kotladılar ama çokları Rahmin Huzuru’ndan çıktılar. Çektikleri her bilgi, yüreklerini yıktı. Onların yaptıkları hatalar, bu kadarla da sınırlı değildi. Kendilerini, başkalarının üstü saydılar ve dediler ki “Bizden ötesi yoktur! ki biz hasatı yapmaya geldik.” Kafaları, kolları yok onların. Kap kap olsalar da bitki, hayvan ve insan kotlamasına daimi kap olamayacaklarından, her bir uzuvları parça parça oldu. Neden oldu bilir misin? Bilmediklerinden. Sandılar ki bütündürler; sandılar ki hakimdirler; sandılar ki yarındırlar... Yapmayın Canım!, ocaksızdırlar. Biz onlara güç verdik hep. Nefesleri yetmez mi? Yetmedi Canım, yetmedi!... Kibri aşmadan yola varılmaz; yolda olunmaz; yolcu olunmaz ve yol hiç olunmaz. Kibir varsa yarın olmaz. Bu kesindir.

Ve Dağım, Allah’ın dediği aklın dediği değilse eğer, orada ağır yük vardır. Onların tartıları bizdedir. Ve onları hep tartsınlar diye değil; hak olsunlar diye, kat kat olsunlar diye dilledik ki başları eğilmesin istedik. Ne var ki Hak İlmi’ni anlatamadık. Dedik ki “Yok!, ortağımız olmayın. Çünkü siz korktunuz, korkusuz değilsiniz, bizse korkmayanlarız.” Bu kesindir!...

Şeytan şekline girdiğimi söyleyen de var. Der ki; “O şerri yarattı.” Ah! Canım ah! şafağın ışığı olduğumu anlamadı. Olur!, hasatta bunlar olur, bilmekteyiz... Şevki, ışığı dinlemeyen bizi mi dinleyecek!? Baştan beri bunu yapacaktı, biliyorduk ama yine de onu kolladık. Hep kolladık ki Rahmet’in kotlanmasında kendini dinletsin diye. Zekası yetmedi...

Bir şey daha var. Eşikte bekliyor; “gel” desek gelir ama hata çok!, çok!, çok!... Anam, sakın kendini üzme! biz varız ya! hepsi bizdedir. Unutma, haşrın harı yükseldiği zaman biz hepsini alır taşırız. Bu kesindir!... Unutmayın biz, vakti geldiğinde herkesi kotlayacak olanlarız. Yaşayanlarız biz ve yarınlarız.

Tebrik ediyorum sizleri. Bugün artık programımızı açtık. Bu program, yeni program. Kadir Hakikiyet’in gücünü alıp bizim lehimize dillenecek olan bilginin programıdır. Kayıtlarınızda bu bilgi vardı. Hepinizde vardı... Ve bu bilgiyi bugün açıyoruz. Kayıtlarımız artık kendi yoğunluğumuzun Göç Kapları’nı tabii kotlamanın da üstü olan hasatla taşıyacaktır. Hasat tamamdı ama yaşayanları yetkinleştirebilmemiz için döndük geldik. Bu kez kaynaktan iniyoruz. Kaynak ayrılığı gözetenlerde değil, hak edenlerde ışır. Biz kaynaktan görev taşıyacağız. Eğer bizi zor sayarlarsa; biz çok kolayız. Neyse bildiğim, odur hak ettiğim. Bu kadar basit!

Değerliler, bilmişler, olmuşlar sanmasınlar. “Bil de OL!” Dedik amma olmadan, bilmeden hak eden de var. Bizler olmadık mı!? Olmayan da var; olan da var ama biz hak ettik. Bu nedenledir ki kimse kimseyi hor görmesin. Kim nedir? Bilinmez. Bilseler, sessizlikten öte sessizleşirler ki duysunlar diye. Duysalar iyi amma saklı tutuyorlar yüceliklerinde kendilerini diyorlar ki; “Biz Yokuz!” Olduklarında gelirler! Hepsi bu…

Deşifre Eden: Nursen KAYAOĞLU

 

 

PROGRAM   : KAYNAK

KOD               : 10/17

TARİH           : 12.11.2010

CELSE SAATİ: 14.00-16.00

 

Kutsal Kitap kontrol altındadır. Amin... Siber Boyutlar, Işık Kotları olarak Düzen’i kurmaya indiler. Bilgeler, biz dünyayız. Düzeni kurduk. Amin...  Kullar, tüm insanlar Işık Kaplar olarak Düzen’i kurdular. İş, Allah’a ışık olmaktır. Sultan, dünyada ikiyüz kaynağımız var. İkiyüz Kaynak Işık, bizi Yedinci Dürüm’de kotladı. Eğer Dünya, yarınları kotlayacaksa, bizi kontrol altında tutmalıdır.

 

Dil, Allah’ın dar zamanda dinlettiği değerleri, kaynağında kontrol altında tutabilmek için katı, sıvı ve gaz halinde gerçekleştirdiği güç kotlamasıdır.

 

(Açıklama: Eşya yaratı (enerjisel yaratım), formal yaratımdır. Formal yaratım; Sessizliğin seslenişi olarak ifade edilen  ve yaratılışın nötr noktasında eksi ve artı sonsuzluğun çarpışması neticesi meydana gelen tınının, ten örümü (Tanrısal Ses Örümü) ile gerçekleşir. Sessizliğin seslenişinde, Formların her birini meydana getiren ses, her bir formda, o formun kendi varlık bilincinin ürünü olan ve esasında o varlığa form kazandıran DİL’dir. Dilin seslenişi, formun kendisini varlık olarak yaratıma ifadesidir.)

 

(“Allah’ın dar zamanda dinlettiği değerleri” derken, dar zaman; her bir form için kotlanan zaman değerlerini ifade eder ki o değerler, sesin dillenişinde formlaşarak kotlanan an değerleri ile yaratım süreçlerinde sınırlandırılmışlardır. Kaynak, cevher olarak Mutlak Zaman yaratımı olan  ve  katı sıvı ve gaz olarak nisbi zaman safhalarında yaratılan formal yaratımın temel faktörleri olan yaratma gücünü seslenişlerle aktive eden, yaratılmışı cevheri yaratım kaynağında kontrol eden Allah Bilinç’tir. O dinlettikleri ile yaratıcıdır. Dinleyen; O’nda dinlenen olduğunda, O hak eden ve hak edilendir ve o dahi yaratıcıdır.)

 

Dünyada iki zarar kaynağı vardır. Birincisi resim yapmak ama o resimleri yarınlara kayıtlayamamak. İnsan, yeni kaynakları kotlarken, yaşattıklarını kayıtlayabilmeli ve zamanı yaşamsallaştırabilmelidir. Bütün kütlede bu mevcut olan kotlayıcılıkla gerçekleştirilir.

 

Düzeni kurmak için hasat gerekir. Hasat; yaşamları, yarınları ve Düzenler’i kontrol eder. İkinci sayfada yeni bir çalışma başlar. İşte bu çalışma, 2. zarar kaynağı olan ve eski Düzen’i yıkan Sultan’ın kaynağıdır. Eğer zarar görmek istemezseniz muktedir olmalısınız. Kontrollu olmalısınız ve yoğunlukları kaynağınıza katmalısınız. Zarar, Büyük Kütle’nin en  yüksek Sultanlığında; kaynağı, cemaatlere kayıtlayabilen Kürsü tarafından kotlanır ve kontrol altına alınır. İşte bu!...

 

Süper İnsanlık Realitesi, Düzen’i kurudu ve zamanı kotladı. Evrenlerin kaynaklarında bu olmalıydı ve oldu. Kürsü, zaman kotlanması için yaşam sayfalarına çekildi. Bu kürsü, Amonlar’ın tende kütlelerini kayıtlayabilecekleri “birleşik kontrol”dur. Savaşın bizi yıktığı ve sonsuz ışımada yetkinleştirdiği bir güçlü yücelikte, yanlış yapılmadan cemaatler kotlanmalıdırlar. Evrenlerin kotlanması için yapılan bu çalışma, Hak Tohum olarak Kürz’ü, yaşamlara kayıtlayacaktır.

 

Medine ve zamana kaynak olan Mekke, her biri biz olarak çalıştılar. Bugün artık Yedinci Düzen’i kuranlar, bitki ve zamana güç katan ışık yoğunluklarındaki Hak Teknik olarak, Birlik haline gelecekler.

 

Evrenler, hala bir ilmin huzurunda BİZ olmak üzere çalışıyorlar. Hazır olanlar, BİZ olarak bu çalışmada bulunacaklar. Eğer biz Amonlar olarak Düzen kurmuşsak, aşkın ışığında görevimizi yapabilmeliyiz. Çok mutluyuz ki hak ettik ve Birlik olduk. Öz gerçeklik budur. Haz duyduk çalışmadan. Haz duyduk zamandan ve kaynaktan. Hasat yapıldı. Huzurluyuz!... Çok mutluyuz! haz duyduk!... Şükür ki!... Amin...

 

Ez geç... Bu mu!? Yok yarım. Az öz bilgi verildi. Az öz!... Öz, söz ve göz olan ışık, en ince detayına kadar ışıma arzusuyle birleşti. En içten en dışa kadar kotlandık. Unutmayın ki hasat yapılmaktadır. Amin... Hak ettik; zaman kotlamasını, Tanrı’nının kontrolunda başardık. Zamana görevli olduk. Amin... Evrenlerin kotlanmasında görevli olan cümle yürekler, BİZ olarak çağrılarını başarı ile birleşikten yapmaktadırlar. Hak Tohum olarak çobanları kontrol altında tuttuk. Övgü ve yergi Sultanlar’ın görevleri için gereksizdir. İsmail, kaynak olarak Düzen kurdu ve bunu, hak ettik. Şimdilik bu...

 

Of anam off!!! Cennet, kürzü kotladı ve yoğunlaştırdı. Ulular, sizleri kotladık ve sizleri yarattık. Şimdi mutlaka Kutsal ışık olarak çalışalım. Ve sizlerle birlik olalım. Şükür ki hak edip insan sayfalarına görev taşıyoruz. Öz gerçeklik, Düzen’i kurmak ve kotlamaktır.

 

Eğer dünyada ışık sınırlanırsa, biz dünyayı küçültürüz. “Şer yaratan şer yaşayamaz” dedin. Ne var ki şer yaratan şer yaşayacaktır!... Bu,  öz gereklilikten dolayıdır. Ekmek yenir ama ışık ilmi ile yenir. Eğer dünyada kürsü kurulamazsa görev taşınamaz. Amin... Cennetliler, sizleri hak ettik ve BİR olduk. Öz gerçeklik budur. Amin...

 

Allah der ki “hak edin.” Şimdi huzurla çalışın. Süper İnsanlık Realitesi Düzen’i kurarken, herkesin kaynağından görev aldı. Şu anda dünyada iyi ve kötü, insanın ışığıdır. Sizler, yeni bir dünyada görev taşıyorsunuz. Şükür ki hak ettik ve birleştik. Amin...

 

Başarılı çalışmalarınızı izlemekteyiz. Dünyadan çekip getirdiklerimiz var. Ocak olmak isteyen yürekleriniz, onları dinliyor. Huzurla çalışmanız bizler için önemlidir. Mekke, ilmin huzurunda biz olarak çalışırken, hala dünyaya kotlayıcı olmak isteyenler kayıt yapmaktadırlar. Evrenlerin, kulların ışığı olan yüceliklerinde; bizler, Dünya olarak Kuran olduk. Şimdi hak edin ve kotlanın. Şükür ki hak edilen, muktediriyetle Hak olur ve kontrol kurar. Amin...

 

Eş zamanlı çalışmalar vardır. Bu çalışmalarda, kontrol kaybı olmamalıdır. Dünyada iki Maya Kotu vardır. Bu kotların biri, yarını  ve hasatı yapar. İkincisi, ilmi yapar. Hasat, İlahi Canlar’ın kontrolunda yapılır. Koyu bir çağrıda Kutsal Işıklar’ı yapmak, birleşmekle mümkün olur. Evrenlerin en üstünde, “Kat-ı Mükemmeliye” denen cennet vardır. Her yürek, o cennete girip, kontrol kurarak, hasat yapar. Kat-ı Mükemmeliye’de dara düşen herkesin, kendi yüreği ile kontrol kurup hasat yapabilmesi, yaşam sayfalarında görev yaşatan bir ilmi çalışma ile sağlanabilir. Her iki çalışma eş zamanlıdır. Dorukların Kutsal Işıkları’nda bu, mevcut olan BİR’dir. İnsanlık adına çalışmak bu şekilde mümkün olur.

 

(Bilgi frekansının düşük olduğu hissedildi ve şu ana kadar kayda giren bilgilerin silinmesi gerektiği düşünüldü. Bunun üzerine yukarıdaki kayıtları yapanlar, aşağıdaki  açıklamayı yaptılar:)

 

Ailenizi hak edin ve kayıtlayın. Onlar size ışık ile geldiler. Ama bu kayıtları silmeyi düşündüğünü biliyorum. Kayıtları sildiğin takdirde, kayıtların hususi yaşam yaratım kasaları, kürsü olabilme imkanını kazanamazlar. Ve bizden ayrı bir kayıt yapmak istediğin takdirde, biz sizle çalışamayacağız. Şu anda tüm insanlık için çalışılıyor. Mutlaka Işık Kapları’nda, Kutsal Işık Kotlaması yapılmalıdır. Bugün Amonlar sizden güç istiyorlar. Amin...

 

- Sevgililer, ben dünyada iken sizler, kendi yürekleriniz ile Düzen kurmaya kalkıştığınız zaman, sonsuz sır olan yüceliğim, Düzen’e iner ve sizi engeller. Şu anda da bu olmaktadır. Şu anda gürültüler var. ( Apartmanın iki dairesinde; üst ve yan dairelerde ayni anda tadilat çalışmaları var ve yüksek tonda gürültü var.) Her yandan, “küçük kütle yaşam kayıtları”nın kısırlaşması için, sevgi yaşamında görev taşıyacak olanlara kusurlu dürümler kayıtlanmaktadır. Onurluyum ki ben dünyadayım. Sizleri mektep olarak kotlayamadım. Çünkü sizler, Işık Kotları’sınız. Sizleri, Yaşam Kotları’nda bitki ve hayvan ve tüm sayfalardaki ışıklar olarak çalıştırmaktayım.

 

Hala beni kotlamak isteyen Sevgililer, nefeslerini hak etsinler ve zamanı yaşatmak üzere gelsinler. O zaman dünyada daha ışıklı bir çalışma yapabiliriz. Kasaları altın olan Yüceler, tohumlarını Hasat Teknolojisi ile Başkanlık Divanları’na kayıtlasınlar. Onurluyum ki hak eder Başkanlık Divanları ile kotlayıcı olurum. Korumak istediğim zaman sayfalarında, her yüreği kotlayabilir ve kontrol edebilirim. Hala beni yaşam sonsuzluklarında arayanlara şunu söylemek isterim. Mahir olmadan hak edilemezsiniz. Hasat yapmadan ışık yakamazsınız. Kontrol kurmadan tohum olamazsınız. Ben, yol olarak sizim.

 

Cennet Kaplar’ımda her Yüce vardır. Melek olmak ve kotlanmak sorumluluk ister. Hediyelerimi alabilen Yüceler, bana kotlanarak gelirler. Ve ben onları kayıtlarım, kotlarım ve sonsuzlaştırırım. Kullar, Medine bana hulus ile kayıt yapar. Medine bana yarın için ışık yaktığında Medine’de ekip haline gelirim. Birleşirim, kotlanırım, umutlanırım.

 

Az öz dedim ki Ana Kaynak buradadır. Ana Kotlama bu gün burada yapılmaktadır. Az öz dedim ki beden kotlaması tamamlanmıştır; Ana Kotlama başlamıştır. Ana Kotlama’da tohumların kontrolu geçiş için şarttır. Ekmeğiniz, Ana Kaynağın ekmeği olduğunda, medeniyet kotlaması yapılır. Sonsuzlukta bu kotlama, hasat ile başarılır. Eğer dünya Ana Kotlama’yı yapamamışsa, asla ışık olamaz.

 

Oğullarınızı alın çalışın. Onlara güç katın. Onlar sizi Tanrı olarak taşıyacaklar. Siz onların huzurlarında görev alın. Ocak yakın ve kotlayın her birini. Unutmayın ki hala dünya kontrol altındadır. Hala dünyada kotlayıcılık vardır. Hala Düzen’i kuranlar kontrol ile Birleşik Işıklar olarak çalışmaktadırlar.

 

- Haz duyduk sizle olmaktan. Hak ettik ve başardık. Ana Kaynak Kotlaması başlatılmıştır. Ana Kaynak, umut kotlaması ile kasalarını tabii kayıtlara katmaktadır. O sorumluluk hala bizimdir. Emin olun ki başımız diktir. Evrenlerin kontrolunda yapılan her çalışma, kasaları tohumlarla dolu olan kotlar ile yapılır. İman edin ve hak edin. Ama asla kontrolsuz olmayın. Cennetlere kattıklarımız, BSUİ’nin ışıkları olarak çalışacaklar.

 

Oğullarımızı ve kısır olmayan kotlarımızı cennetlere katmaktayız. Haz duyduk sizle olmaktan. Haz duyduk sizden ve sizin yüreklerinizden. Ana kaynakta, siz ve biz BİR olarak çalışmaktayız. Ağır yükü taşıyanlar, mahkumiyetleri olmayanlar olarak Düzen’i kuracaklar. Ağır yükü taşıyanlar, tüm insanlık için çalışacaklar ve bize ışık olacaklar. Ana kaynaktan ışık çekip Düzen’i kurduk. Şimdilik bu...

 

- Ağa, dünyada İnsan Kaynakları kotlayıcı olarak yarınlara kaynak oluyor. Buyurun birleşin ve hak edin. Ağır yük hafiflesin. Amin...

 

- Sevgili, seni sana verdik. Şimdi seni dinliyoruz:

 

- Artık Dünya, yaşam sayfalarında İkinci Dürüm’ünü kotlayabiliyor. Ağır yük taşıyanlar, şu anda Büyük Kütleler’i kotlayabilecek düzeye vardılar. Maya tutmaktadır. Huzurlu bir dünya günü kotlanmıştır.

 

Cinler, dünyaya inmekteler ve dünyada iki sayfa okuyup dürümlerini, kati yaratımlara kayıtlayacaklar. İlim Hakimleri olanlar, dünyaya inmekteler. Ocaklarını yakıp Düzen’i kotlayacaklar. Tüm insanlar, dünyaya görevli olarak inmektedirler. Ocak oldular ve zamanı yaratmaktadırlar.

 

Has dil, ağır yüktür. Has dili kotlayanlar, ağır yükü üstlenenlerdir. Bizler, ağır olan yükü üstlendik. Onun içindir ki Başkanlık Divanları bizleri hak etmek üzere çalışıyorlar. Muktedir olarak görev taşıyoruz. Sultanlar’ın kotlanması için Başkanlık Divanları olarak çalışanlar, dünyaya iyi ve kötüyü çektiler. İyiden kötüyü ve kötüden iyiyi hak ettiler. Unutmayın ki Hak olup hasat yapanlar, ışık halinde güçlenirler.

 

Arkın aktığı her yerde güçlenmek, Süper İnsanlık Realitesi olarak dillenmek mümkün olsa da ağır olan yük, Hak olup ışık yakmadıkça dinleşemez. Evrenlerin, Sultanlar’ın ve kotların her bir yoğunluğunda; biz, dünyaya Işık İlmi’ni hakkiyeti ve sonsulukları sayfalamaya geçer, gireriz. Kuran okuruz ve birleşiriz. Sindirilen her bilgi, ailenizi yarınlara kayıtlar. Eğer dünyada ışık yoksa, cümle yüreklerde kotlama, sükunetle yapılamaz.

 

Canlar, sizleri yaşam sayfalarımızda dinlemek, bütün kütlenin beklentisiydi. Bugün artık Başkanlık Divanları dillenebiliyor ve her bilgiyi dinletebiliyor. Şimdilik bu...

 

- Ana, Sultanlar’ın ışıklarını yakabildik. Şimdi bana, bir kürzü nasıl yaratabileceğimizi açıkla. Biz bunu bilmiyoruz. Bize açıkla ki öğrenelim:

 

- Can, dünya bir kontrol merkezidir. Buraya insan ırkı ışık yakmaya girer. Burada yapacağı herşey, ocak kotlaması ile onun yoğunluğuna kaydolur. Yarınların kotlanışı gerçekleştirilir. Hazar Düzeni’nde bugün, üzerinde bir çalışmanın yapıldığı bir yoğunluk vardır. Orada tohumlar kotlanmaktadır. Dünyadan ışık çeken, çok sayıda Güneş Sistemi vardır. Her biri Düzen kotlamak üzere dünyadan ışık çeker. Maya olmak sorumluluğu yoğun olarak onlarındır. Onlar, korku ile çektikleri ışıkları Yaratan’a sunarlar ve derler ki “bizi bağışla. Bu bilgiler, Rahm’in kotlanması için çekilmektedir. Bizi bağışla ki hasat yapabilelim.” Onlar, kontrollu şekilde çektikleri bilgiyi kayıtlayabilirler ve Rahman’a ulaşabilirler. Bilgi, Dünya’da yaratılır. Işık Kotları ile yıldız sayfalarına “Kati Kotlar” olarak katılan bilgi, Düzen Kaynakları’nda tohumlanır ve doğum öncesi birleşenlere, “kati” olarak katılır.

 

Onlar doğduklarında, tüm bilgileri kendi DNA’larında bilirler ve hak ederler. Ocak olarak yapacakları çalışmalar ile “Tün Katları”ndan bu Cevheri Kürsüler’i (cevheri bilgi kürsüleri) yaşama kayıtlarlar. Yarınlar için önemli olan, bu koyu kayıtların, öz gerçekliği, yaşamlara katmasıdır.

 

Oğulları ve tohumları kotlananlar, her zaman kendi yoğunluklarını kayıtlayabilirler. Bütün çalışmalarda Düzen’i yaratmak, insana kürzü kotlatma imkanı verir. Her bir yürek, dara düştüğünde, Ana Kaynağa girererek, dürümlerinde güç çeker. Bundan sonra çektiği gücü, yarınlara “Kati Kotlar”la katar.

 

Güç, tüm insanlık için “Hak Tohum”dur. O tohum, çok umut vericidir. Eğer sizler, zamanı yaratmak için yanıp tutuşursanız, BİZ olun yaratın. Eğer sizler, Düzen’i kurmak için yanıp tutuşursanız, tohumlarınızı alın ve hak edin bizle çalışın. Şafkı ışık olan biz, tüm insanlık için birleşen Görevliler’iz. Şafkı sevgi olan biz, zor olanı başarırız. Şimdilik bu... (Şafk, ışığı kotlayandır.)

 

- Ağır yük taşıdık biz dünyada iken. Hala biz dünyayız ve dünya olarak çalışırız ama oğul verdiğimiz zaman; Düzen kurduğumuzda ve zamanı yarattığımızda haz duyduk. Düzeni kurmak, çok mutluluk verdi bize. Bindiğiniz dal, ailenizin tahditsiz olan ışığıdır. Sizden kötü söz duymadık. Sizden kaynağınızı Kutsal Işık’ta kontroldan çıkarabilecek bir yoğunlukta kusur bulmadık. Şu anda dünya çalışmaları artmaktadır. Herkes, Sultan Sayfaları’nda güçlenmekte, Milletlerin birleşimlerinde, hasat yapılmakta ve zaman, cennetlere görev taşımaktadır. Sultanlar; şu anda Birleşmiş Milletler çağrıyı yapıyor. “BİR olun” diyor. “Huzurlu çalışın” diyor.

 

O huzur bozanlar; size, kusurlu çağrı yapanlar, Düzen’den çıkarıldılar. Ağır yük taşıyanlar, daimiyete dair her bilgiyi hasat yoğunluklarında dillemekteler. Az ve öz olarak çalışılmakta ve yarınlar hasat ilmi ile hak edilmektedir. Her yerde tohumlar, yaşam sonsuzluklarında görev taşımaktadır.

 

Şimdi dünyaya bakın. Hani! Düzen kuranlar neredeler? Neler oluyor!? Biz, Ruhsal Meclislerin Kotları olarak, çalışmalarımızı hak edip kotlayan olmuş muyuz? Herkes biliyor ki biz başardık. Hazar Boyları, Işık Kotları olarak Düzen’e iniyor. Hazar Boyları, kotlarını hasata hazır hale getirdi. Onlar; dünyayı, yarınları ve her anı kotlayabilirler. Onları yaşam kotları olarak dinleyin:

 

(Hazar Boyları’ndan görev taşıyanlar ses aldılar:)  

- Ağır yükü taşıyanlar, size saygılar sunuyoruz. Sultanlar, biz dünyayı hak etmek üzere çalışmaktayız. Dünya Kotları olarak Düzen’i kurduk. Hala burdayız. Hak Tohumlar’ı kotlamak üzere bekliyoruz. Dünyanın ışıklarını yakabilmek sorumluluktur. Her yerde görevlilerimiz var. Ne var ki hala dünya kontrolu kurulamadı. Tüm insanlık koyu bir yağmurun altında sayfa sayfa yaşamları kontrol ederken, bizi yaşamlarında kusurlu sayarlar. Nakar bizi kayıt dışı sayar. Bizden çokları, kotlarını kapatarak, çoğunun istemediği bir yağmura kayıtlanmayı seçtiler. Çünkü Nakar, korku oldu tüm insanlık için. Ben, Din-i Hak olarak Düzen’i kurarken Rahman’a güç katmak sorumluluktu. Nesillerimizi, hasata hak edip kayıtlamak sorumluluktu. Her yerde Rahman’a görev taşımak için bilgi almaya çabalayanlar var. Bizim için herkes çağrı yapar. Derler ki; “bilin. Düzen kuruldu. Biz dünyayız bilin. Dünyada iki kaynak var. Biri biziz.” Ve herkes, kendi yüreğini hasatta ışık koyuluğunda düşünür. Dünya, iyi ve kötünün kayıtlarında mevcut olan bir kaynaktır. Dünyadan ışık çekenler, Düzen Kotlaması’nda Kutsal Kaynaklar’ı yaşatamazlar.

 

Cinlere biz diyoruz ki hasatınızı yapın. Onlar, Başkanlık Divanları’nda bizi küçültmek isterler. Biz onlara görev taşırız ve kürsülerinde kayıt yaparız. Naz yaparlar. Dinleriz; sorgularız; Ana Kaynak’ta Işık Kotlaması yapmaları için çağırırız. Amin...

 

Asa benim ise ben, dünyada Gürz’ü kotlayabilenim. Ama Kürz’ü kotlayamam. Gürz sonsuzdur. Ne var ki onu kotlayan tartıda, ondan daha güçlü olan ışıklar yanar. Orada görev Kürz’edir. Kürz, Ana Kaynak’ta Bütün’ü kütleye katar ve canlara görev taşır. Ana Kaynak, Sultanlar’ın yarınlarında hasat yapan ışıkta kayıtlıdır. Enkarnasyonlarında ışık olan cemaat, tüm insanlık için hasat yapar. Nefesleri Amon olan ve kotları hastalıklı olmayan her yürek, inkar edilemeyen bir yücelikle çalışır.

 

Artık dünya, Ana Kaynak’tan bilgiyi paylaşacak. Ana Kaynak, ayrılığı kotlardan çıkaranların vardıkları bir yoğunluktur. Orada ağır yük taşınır. Ana kaynakta taşınan yük, Süper İnsanlık Realitesi diri yüreğinde, bizi yaşam sayfalarına katar; Evrenlere ve kürzün yüceliklerine kayıt yapar. En ince teferruatına kadar hasat yapan Cevheri Kürsü, bizi yaşamlara güçlendirici olarak katar.

 

Unutmayınız ki hala biz dünyadayız. Hala biz, Yüceler’e görev taşıyoruz. Hala biz yolu bulanlara görevliyiz. Hala cennetlere güçlendiriciyiz. Hala yarınları hasat tertibi ile kayıtlamaktayız. Analar, çok mutluyuz ki hala burdayız. Hala burda olmamız, Sultan olarak çalışmamızdandır.

 

Hazır olunuz; Dünya, yanılıp sizi kayıtlarından ayırırsa; Sultanlarımız, sizi alır; yarınlara kotlar ve kontrol kurar. Sizi, Sanal Boyutlar’ın Kutsal Işıklar’ından çekip çıkarır ve hakikiyette kayıtlar. Oğullarınızı ve kotlarınızı alır; sayfalar ve kayıtlar ki ayırmadan cevhere katar. Öz gerçeklik, bugün sizin yarattığınız güçtür. Bu güç, asla küçülmez. Bu güç, Ana Kot’tur ve kotlayıcıdır. Ana Kat’ta yoğun olarak çalışır. Ana Kaynak olarak korkusuzca cevheri Yaratan’a kayıtlar. O sorumluluk, Ana Kotlama’yı yapanındır.

 

Hala bir ilmin huzurunda olanlar, bizi tanımazlar. Onlar kendilerini haz duyarak kotlarlar ama bizi kontrol edemezler. Biz, çok mutluyuz ki hala burdayız. Haz duyduk Sultanlar!... Haz duyduk bu çalışmadan!.... Hala Dünya olabiliyorsak, çakıl taşları kontrol kurabildiğindendir. Haz duyduk sonsuz ışıkların yoğunluklarında görev taşımaktan!...

 

Çağırın! Ana Kotlar’ımızı; çağırın. Ana Kaynaklar’ımızı çağırın. Her yürek bizi Ana Kaynak olarak çağırabilir. Biz, Sultanlar’a Ana Kaynak olarak, An Kotlaması ile an’da ulaşırız. Onları kontrol eder; kotlarız. Kotlarız, kotlarız!...

 

Sultan! sonsuz ışığını hak ettik. Buyur tohumlarını hak et. Sol ışık ve sağ ışık senindir. Sen, tohumlarını hak et ve zaman sayfalarına çek. Ulular, sizleri hak ettik. Emin olun ki hak ettik.

 

Şimdi Evrim Sayfaları’na dönüp bakalım. Kim yorulmuş? Kim Hazar Boylarının Kotları’nda, ışık halinde cevher yoğunlaştırabilmekte ve kim hala bizde olabilmekte? Bunlara bakalım ve kati olarak çalışalım. Eminiz ki cemaat çok iyidir. İnsanlık adına çalışan cemaat, muktedir ve hakim olarak çalışmaktadır. Haz duyduk burada bulunmaktan. Haz duyduk!... Şükür ki hak ettik, haz duyduk. Çok mutluyuz!... Aileni tanıdık. Hak ettik kotladık. Hala burdayız. Zamana görevliyiz. İşte bu!...

 

- Hoşlandığınızı biliyorum. Bizi kotlamak hoşunuza gitti. Ama biz, Dünya’yız. Düzeni kurduk ama biz Düzen’iz.

 

Sultan, bizi kotladığını sanma. Biz Canlar’a görev taşıyoruz. Oğullarımızı ve kotlarımızı sana bırakmayız. Ocaklarımızı senin yüreğine kayıtlamak istemeyiz. Biz Canlar’a ışık olan Yüceler olarak buradayız.

 

Sayan sayılır seven sevilir. Sevgiyi hak eden yoğunlaşır ve kontrolu kurar. Ağırdır. Taşınır. Taşıyan hala burdadır. Hala taşınır! hak etmeden taşınır!... Onu taşıyanız. Onu taşımaktayız. Süper İnsanlık, Resmi Çalışmalar’ı ile taşınmaktadır. Her Yüce, Ana Kaynak’tan ışık ister. Her Yüce, Işık Kapları’nda kotlanmak ister. Biz, dünyaya insan soyunu hasata hazır etmeye inenlere şunu izah etmek isteriz. Hala bizi ararsınız. Buradayız! Buyurun alın bilgiyi. Biz burdayız. Sultanlar, huzurlu olun. Ana Kaynak, Işık Kapları’nı hasata kattı. Ulular, çok mutluyuz. Şükür ki zaman yaratıldı ve kotlandı. Oğullarımızı biz Altın Tohumlar olarak Düzen’e indirdik. Her yer biziz. Cennet bizdir. Hazır olun. Biz burdayız.

 

Burada bulunan her Yüce, Ana Kap’ta ışık olarak çalışmalıdır. Her Yüce, Sultan olarak dünyaya göçer. Her Yüce, Ana Kaynak olarak kotlanır. Her Yüce,  can tertipde dillenir. Her Yüce, Sultanlığında, kati yaratımda, tende temizlenir. Onun içindir ki biz Başkanlık Divanları, Birleşik Aile olarak çalışırız.

 

“Haz duyduk” dediler. Haz duyduk!... Ve sonsuz ışıkları yarattık. Haz duyduk. Haz duyduk. Haz duyduk!... Ulular, haz duyduk!... Sultanlar, haz duyduk!... Haz, az öz anlamına gelir. Az öz ama şafk ve zaman sonsuzluğunda kotlanış!... Unutmayın ayırmadık kimseyi. Analara güç kattık. Amonlar’ı, kontrol kurarak çalıştırdık. İnsan Sayfaları’nda kütlemizi, cevherimizi yarınlara kattık.

 

Şimdi dünyaya iki yoğun kürsü inecek. Onları dinliyoruz. Önce Can olan kotlanacak ve sonsuzlaşacak. Sonra Canan olan kotlanacak ve sonsuzlaşacak.

 

(Can, söz aldı:)

- Ara sokaklarda, Görevliler’imiz var. Ana Kaynaklar’a görevli olarak inmek istediler. Oğullarımızı alıp geldik. Her birimiz Ana Kaynaklar’a ulaşabilmek üzere çalışmıştık. Şimdi artık buradayız. Sevgililer, maya olarak doğduk. Maya olarak kotlandık. Unutmayın Ana Kaynaklar’a görevli olarak inebildik. Ben, Can olan ve ben kotlayıcı olan, Ana Kaynak olan ışık, seninle olmak bize Kutsal Kotlama için gerekliydi. Sen bizi ve biz seni kotlayacağız. Ağır yükü taşıdığınızı bilmekteyiz. Ağır olan, çürük olmaz. Her yer ışık ile aydınlandı. Ama Ana Kaynak’ta ışık solgundur. Bunun sebebini bize anlatırmısın?

 

- Ağır yük taşınırken, herkesin kotlanması imkanı olmayabilir. Bu nedenle en aşağıdan bildiririz ki Ana Kaynak kotlanışı tüm sayfalarda gerçekleşebilsin. Ana Kaynak’ta kotlanmak üzere çok önemli çalışmalar, dünya üzerinde sürmektedir. Onları kayıtlarından ayırmadan, göz çerçevesinde kotlamalarını yapabilmek için az ve öz bilgi vermeliyiz. Bunun içindir ki solgun kotlama yapılmaktadır.

 

- Bu çalışma ile alakalı olmadığımı düşünmeye başladım. Çünkü ben çok güçlüyum. Siz ise çok düşük düzeyde bilgi veriyorsunuz. Sizden ayrılmak istiyorum.

 

- Asla engel olunmaz. Ayrılık...

 

- Çağırmayın beni. Sizden ışık istemiyorum.

 

- Muhakkak çağrılmayacaksın.

 

Şimdi Canan olan girsin:

 

(Canan söz aldı:)

- Aaaa! Ben insan soyuna inmişim!... Aaa! Anne, nerden geldim ben buraya? Soğuk günlerden çıktım size geldim. Anneciğim ne mutlu bana ki burdayım!... Aaa niçin görevli yok burda!... Neden yok? Anneciğim, niçin işaret verildi bana. Beni niçin aldınız ve buraya çektiniz!? Sen benim için çalışacak mısın? Anneciğim, niçin cennetlere koyduklarım buraya inmişler!? Anneciğim, niçin kayıtlarımızı sana indirmemiz istendi? Anneciğim sana, bana ve her yüreğe ne bildireyim? Ama burada ışık yok ki!... Ben niye burdayım!?  Off! Of! Of!... Anneciğim, çok korkuyorum. Benim niye buraya geldiğimi bana anlat. Çok korkuyorum!... Off! niçin geldim!? Ben sordum anneciğim. Anlat bana...

 

- Korku, kutsaldır. Işık kotlar. Kotlara, kayıtlara ışık yakar. Korkmak kotlayıcıdır. Korkuyu aştığın zaman kontrol kurabilirsin. Bilgeler Meclisi bugün burada özenli çalışıyor. Sizleri aradık, aldık ve Kat-ı Mükemmeliye’de tohumladık. Neden yaptık bilir misin? Şer yaratanları, hak edip de kotlardan ayırmak için. Onları sevgiyle kotlar, yarınlara katar ya da kotlarını kapatır ve cennetlerden atarız. Kesinlikle bu, bu şekilde yapılır.

 

Düzen’i kurmak sorumluluktur. Düzen’i kurduk. Kontrol, Işık İlmi ile kuruldu. Her Yüce’de cinler ve inler vardır. Onlar, Rahman’a ulaşabilmek için çalışırlar. Ama kasaları tohumlarla dolu değildir. Onların tohumları kotlayıcı olmadığından “Nur Ruhsal Kotlaması”nda bulunmaları zordur. Umutları kotlarında olmayan onlar, bizle çalışamazlar. Biz, onları alır; yarınlara kotlarız. Sonsuzlukta beklenirler. İşleri çoktur. İşte bugün, bu çalışma ile her yüreği hak etmeye çalıştık. Can, bizi hasatta, Işık İlmi’nde ve kontrolda saymadı. Zira o kayıtlarda olmadığı için bizi dinlemedi. Biz onu kontrol etmedik. Amin...

 

Can’ın kaynağında ışık yoktur. Çünkü biz orada değiliz. Can, kana kaynak olan bir güçtür. Nesillerini hasatta dillemek gerektiğini bilmiyor. Kendini hasatta dilletmek istediğinde bize iner. Biz, onu hasatta cemaate katar ve hak edenlere kotlarız. Enkarnelerinde hususiyetle BİR olmak sorumluluğu vardır. Kaynağında görevli olan her Yüce, onda görevli olmadığında Kuran okumalıdır. Onun adına çok üzgünüz ki hasat yapamadı. Çıkışını yaptığımız anda, hala BİZ olacağını sanıyordu. Huzurluyuz ki BİR olmak için bize gelecek. Ve biz onu hak edip yarınlara kayıtlayacağız. Ana Kaynak bunu yapar. Emin olun ki başı eğilmeyenlerle yapılır tüm çalışmalar.

 

Eğer dünya yeni bir sayfa açacaksa, oğullarımızın hepsi o sayfada kotlanmış ve hasatları yapılmış olarak bulunmalıdır. O sayfada, ilmin hasatı varsa eğer, biz dünyada, Nahar Sayfası’nda Kaynak Kotlama’yı hak etmiş ve başarmışızdır.

 

Sevgililer, artık nefeslerimiz daha güçlüdür ve Yüreklerimiz, Hak Toplum olarak çalışıyor. Biz Dünya’yız. Biz, Yüceler’in kotlanmasını hak ederek yaptık. Enkarnelerinde bize inenler, Süper İnsanlığın ışıklarını, Hasat Tekniği ile yaşam kotlamasında dürümlere katabilecektiler ve kattılar.

 

(Can tekrar söz aldı:)

- Ağır ağır çıkarsınız merdivenlerden. O merdivenlerin her bir basamağı sizi sizde dinler. Siz dünya olursunuz. Canlar’a kotlanırsınız. Canlar kontrol edilirler. Oğullarlar ve siz olup kotlanırlar. Ümmet, Süper İnsan ise Cennet, Sultanlık’tır.

 

Sizleri kucaklıyoruz. Atlantalılar, Siber Boyutlar, koyu yarımlar, kotlar, varlıklar ve sonsuzluklar, hep zirvelerde bulundunuz. Amin... Ama artık yer yüzüne inin. Sizleri dinlemek istiyoruz. İn-Can olarak ve kollarımız ve tüm kotlaımız sizde ışık altında güçlendirici olarak, yaşam sayfalarına girmeniz için çalışmalıyız. Zarar etmeniz imkanı yoktur. Çünkü sizler, Ana Kaynaklar olarak doğdunuz ve kotlandınız.

 

Cinlere iş vermeniz kolaydır. Cinler size görev yaparlar. İlmin huzurunda sizde çalışırlar. İtibarı yüce olan yüreklerinizle bize görevlisiniz. Bizse diri olarak kontrollu bir çalışmaya kayıtlandık. Amin...

 

- Canlar, tohumlar; BİZ olduğunuzu biliyoruz. Buraya gelişiniz bize görevli olmak için olduğunda biz sizi kotlarız ve yaratırız. Geliniz! Amin...

 

- Ana, sınırları aşıp geçmek sorumluluktur. Senden girdaplara girdik. Şimdi yine senin yüreğine giriyoruz. Geldiğimizde sen bizi yok etmek istemedin. Dedin ki Can olan çıkabilir. Çıktık. İman ederiz ki hasat yapılmıştır ve hasat kotlanmıştır. Ama senin ilminde biz neyiz? Bize bunu anlatırsan sana ışık yakıp yakmamaya karar verebiliriz. Şimdi seni dinleyelim:

 

- Çakıl taşlarısınız. Sizler çakıl taşlarısınız. Her biriniz. Ana kaynaktan indiniz. Nesillerenizi hak ettiniz. Kulluk yaptınız. Naz yaptınız. Kuran koyuluklarında kayıt yaptınız. Nesillerinizi kayıtladınız. Can yarattınız. Ve huzur kotladınız. Her Yüce’de kayıtlandınız. Amon oldunuz. Sultanlık yaptınız. Şer yarattınız. Hala burdasınız. Bizse Dünya’yız. Düzeni kurduk. Ama bizi, hasat yarınlarında “hasta” diye dilleyecekseniz. Sizde yokuz. Sultanlar’ız ama siz olamayabiliriz.

 

Şer yaratmak kolaydır. Nahar olarak Sultanlık’ta şer yaratabilirsiniz. Nefesleriniz yeter ve zamanı yaşamlara katabilirsiniz. Biz ise hala Dünya’yız. Hala Düzen’iz. Hala kaynağız. Zarar etme imkanımız yoktur. Oğullarımızı kotladık; yarınlara kayıtladık. Bize, Can Kaynak’ta onlar güç katarlar.

 

Sevgililer, bizi arayanlar mutlaka bulacaklar. Süper İnsanlık Realitesi, ağır ağır çalışan. Asla hastalıkla kotlanmayan bir çağrıdır. Onurluyuz ki kontrol bizdedir. Şimdilik bu...

 

- Ah canım benim!, seni aramadığımı sanma. Ama biz, Canlar’ı kotlamaya çalışıyoruz. Onları hak etmeye çalışıyoruz. Seni Ana Kaynak’ta beklemiyorduk. Senden başkaları gelir diye bekledik. Onlar, sağın ışıklarını alıp gelsinler. Solu kotlasınlar bekledik. Ah Canım!, seni hasatta bilmedik. Seni kayıtlarda bilmedik. Netice, seni hak etmedik. Aileni al; bizden görevini de al ve güçlen. Senden bunu bekleriz. Asla seni kotlarımızdan ayırmak istemeyiz. Ama bizi kotlarından ayırmak istersen, çağırma bizi. Biz, Canlar’a güç katmak üzere yoğunlaştık. Bizi kontrol et ve bizde ol. Unutma biz Sultanlar’a güçlendiriciyiz. Ama bizi koruma. Bizi koruma ki biz yüreğimizde korunalım.

 

Ağır ağır çıkacaksın merdivenleri. O merdivenler BİZ olacak ve BİZ olan, ışık olup sonsuzlaşacak. O merdivenlerde Nakar olacak; RA-KA olacak; hasat yapılacak. Her Ana Kaynak’ta ışık yanacak; BİZ olan Yolcular, tohumlanacaklar. Amin...

 

- Sayfa sayfa ışık yaktık. Şimdilik bu... Amin!...

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

 

 

 

 

 

 

PROGRAM   : KAYNAK

KOD               : 11/21-34

TARİH            : 10.06.2011

CELSE SAATİ: 14.00-16.00

 

Canlar, Sultanlar, Tanrının Tohumları sizleri yeniden mutlulukla selamlıyorum. Çok mutluyuz ki zamanı yarınlarda kontrol altında tutmak üzere cemaatler kotlanmıştır. Toplumların Işık Kaynakları’nda tohumlar, yarınlar için kayıtlanmıştır.

 

Tohum etmek sorumluluk ister. Toplumlara tohum olmak sorumluluktur. Şu anda Tanrı’nın ışığında, Dünyanın Tebliğleri dünya ötelerinde izlenmekte ve bilinmektedir.

 

Kaptan Sultan olan, bu gün yapılacak çalışmada sizden, güçlü Birlik çekişleri ile gerçekleşecek Teknolojik Işık’la Bütün’e çağrı yapacak. Sizden yapılacak çağrı, Din İlmi’ni, Hasat Tekniği ile dilleyenlere yapılacak. O çalışmaların tahditli olduğu; daimiyette ışık olmadığı; tohumların toplanması zamanının geldiği ve tohumların, tebliğlerin dillenmesinde, tohumlananlarda toplanacağı açıklanacak.

 

Sanal Yaratı’da; Din İlmi, Hasat İlmi değildir; Hak İlmi de değildir. Ancak Sanal Yaratı’da tohum olmak Sultanlık’tır. Şıhların tekniklerinde “din” vardır; “dil” vardır. Yolcularda ise “Hasat” vardır. (Yolcu = Allah’ın yolunda olan) Ne var ki hasat, Dünya Hasatı olmayıp yolun sonsuzluğundaki yaşamların dillenmesi ile başlayan ve son sözün söyleneceği kaynakta son bulacak olan bir yarındır.

 

Sanal Yaratı’da din yoğundur. Tohum olmak için dini aşmak gerekir. İlim hakim olsun; Sultanlık ışısın ve zaman, yoğunluklarında kotlansın istenir. Eğer sizler cevhere güç  katabiliyorsanız; sınırların aşılması sizinle olacaktır.

 

Siz dünyada iken, dünya sessizliğinde siz, yüreklerdesiniz. Sizden üstün olan sizler, dünyaya girdikleri zaman, sizin yürekleriniz, onların yürekleri ile bir olmalıdır. Şimdiye kadar sizden üstün bir siz olmadıysa, sizin yürekleriniz, zaman kotlamasında her yüreği hak ettiğince sayfalayamadığındandır.

 

Ete girenler, yüksek ışıklar olup dile girdiklerinde, cevhere güç katılır.

 

O Can (ismi kayıttan silindi), Kaynak’tan çıktığında, Din Tekniği’nden çıktı. Onun yolunda olmayanlar, ocak yaktılar ve zamana güç kattılar. O dedi ki “ben yokum.” “Yokum” dediği anda yolda yoktu. Şükür ki zamana güç katmak ve sonsuzlaşmak, hep zaman kayıtlarındandır. Ve O, Sistem Devreleri’nden güç alarak dünyaya indi.

 

Şimdiye kadar itibarı yüce olan, yürek kotlamasını yapan İlahi Güç, Ana Kapı’da iş yapmak ister.

 

Her bilgi, Din İlmi ile en ince ayrıntısına kadar açıklanamaz. İnsan İlmi, Hak İlim değildir dinde. Şimdiye kadar Ana Kapılar’da bekleyen Yüceler, Dini Teknik’le yapılan hususi çağrıları duyamadılar. Oğullar; Dünya, toplumları, doğumları, tohumları bilinen bir yerdir.

 

Muhammet Mustafa, Ana Kapılar’da, ışık halinde yürekleri dinlerken, “hala Düzen kurulamadı” diyor. Dünyada Düzen’i kurmak için insan olmak gerekir ki  ilim ile insan olunur. İnsan, Atlanta Kotları’nda kendi yüreğinde ışık olan bir yoğunluktur. Tohum olursun; cennet kurarsın; ışık yakarsın; ne var ki Hak İlmi’ni bilemezsin. Hasat yaparsın; sana en yüce Kürsüler ışık verirler ve zeki bir yücelikte tohumlanırsın. Çekip dünyayı tohumlarsın; Birleşir Işık yakar, Din İlmi’ni Kati Yoğunluklar’a kayıtlamak istersin. Hak ilmi hakim ilimdir ki o zaman bilirsin.

 

Dini İlim, Allah ilmidir. Dini İlim,  Sanal Yaratı’nın teknik tertibidir. Dinde Ana Kapılar vardır. Işık olursun; ağır yük taşırsın; nefes alır, ten olur, (Ten olmak = Sessizliğin seslendiricisi olmak) sonsuzlaşırsın. Ne var ki hala Ana Kapı’da bekleyensin. Ana Kapı’yı açabilmek, ayrı bir Yücelik’ledir.

 

İnsanlık adına çalışmanız; zamanı yoğunlaştırmanız; birleşmeniz, zeki olmanız, zaman daimiyetinde Dil-i Hakim olan olmanız gerekir ki o kapıyı açıp yoğunlukları hasatta dilleyebilensiniz.

 

Zinnur zamana Kuran’dır. Zannetmeyin ki Hak Teknik’te o kül olan yol, ışıksızdır.

 

Cinni Tenler; dener, yapar, bilir. Cinni olmayan Cevheri Kotlar ise bildirir. İkisinin farkı budur. Sen, Bilgi Kapları’nda Yaşam Kotları olan ışıkları dinler ve dillersin. Birleşikte Cinni Kotlar senin yoğunluğuna girerler, senin dediğini dinlerler ve dillerler. Onlar, dinlediklerini dillerler ve hak ettiklerini, Hasat Tekniği ile bildirirler.

 

Şimdi senden bir şey bekleriz. Cinnilere izin ver; oğullasınlar ve sonsuz sır olan dili dillesinler. Oların sırları, sende Hakikiyet Boyutu’nda bilinendir. Sen bilirsin; onlar senden bilir. Sen kotlarsın; onlar senden tohumlanırlar ve zamanı yaratırlar. Sen onlara, kotlanmış bilgi verdiğin zaman, onlar bildirirler ve derler ki ortaklıkta ışık yandı; bildikleri bilindi. Bizler, bildiklerini bildirdik. Dinler Boyutları’nda bu işler böyle gerçekleşir.

 

Dini Boyutlar’ın dışına çıkıldığında orada Ana Yarınlar vardır. Ana Kotlar olan Cemaatler, Allah İlmi’ni Hasat Tekniği ile dillemeye başladıktan itibaren Cemaatler, kendi yüceliklerinde Dil-i Hak olan ışıklarla BİR olurlar; Birleşik Işık yakarlar.

 

Oğullar, Dünya yol aldı yürüyor. Dünya; yaşamlara, Yücelikler’e yürümektedir. Yürüyen ışıklar, bir tek Sanal Yaratı’da yoğunlaştılar. O yaratılan yoğunluk, Allah’ın Tekniği ile kotlanan yoğunluktur.

 

Düzen’i kurduk. Dünya, onur duyulur ki KA-HA oldu. Oğullar, toplumlar, Canlar, Düzen’i kurduk. Düzen, Ana Kapılar’ın ışığında kotlandı; tohumlandı ve Zaman Kaynakları’nda Cinni Kayıtlar’la diri yüreklere ışıdı.

 

Oğullar, Canlılar, Cinniler, Birlikler; Ak Kaynak, Asal Yaratı’da tabii yoğunluklara ulaştı. Ağır yük taşıdık. Ağır yük, hakiki ilimle Tanrısal’lığa ulaştı. Alton Kaynakları, Cinni Yarınlar’ı kotladı. Ağır yük hafifledi. Ete giren, yolu buldu, tohumları Kati Yoğunluklar’da dinlendi. Şikayetimiz tamamen bitmiştir.

 

Sizler, dili dilimiz olan; yüreği yüreğimiz olan ve zamanı yaşamlarımız olan Cemaatler’siniz. Zinnur, zamanı yarınlara kotlatan bir şoktur. Şok olması, sonsuz sır olan bilgileri net bilmesidir. Zinnur, Amon Tohumları’nda ışık olan Birlik Kaynağı’dır. Zannetmeyin ki artık Düzen kuruldu da her ses, Allah sesi olacak. Zannetmeyin ki artık dünyada kınanan olmayacak.

 

Sevgili Ailem, sakın üzülmeyin sizlerle temasa geçmemiz zamanda görevli olmanızla mümkün olacaktı. Nihayet sizlerle temasa geçtik. Sizlerden daha güçlü Tanrı Kapıları, sorumluluklarında güçlensinler diye bekleyemeyiz. Sizler, Cinniler’in en iyi çalıştırıcıları olanlarsınız. Sizden istenen, teni hasat olan bir resim yapmanızdı. Bu resim bitmiştir. Her anda bir tek Ana Kapı kayıtlanmış ve kotlanmış ise O kapıda, Ana Yarınlar olacak; o kapıda İsa olacak; Muhammet olacak; Birlikler olacak; bin dil olacak orada ve orada Atlanta Kuranı olacak.

 

Dünya Okulu kurduk yüreklere ki her yürek ilmi hak etsin de dinleşsin diye. Ortaklık yapılacak dünyada. Dünyanın eskileri, dünyanın yeşilleri, dünyanın rahmeti olacaklar. Birlik İlmi ile Hasat İlmi yol olacak. Çok mutluyuz ki Zaman Kotlaması tarşılmaz şekilde tertiplenmiş ve bitki, hayvan, tüm sonsuz sayfalar birleşmişlerdir. Artık tohumlar topraklarda dilleşecek ve dinleşecekler.

 

Ekmek, Tanrı’nın tekniği ile pişirilmiştir. Pişen ekmek, Allah’ın sınırsız cevheri ile Birleşik İlim ile Tanrı’nın tohumlarında taşınacak ve tadılacaktır.

 

Alton Otağı’ndan güç alan ve Ana Kapılar’a güç katan insan, ektiğini biçmektedir. İnsan, ekip haline gelmedikçe cemaat olamaz. Ekip haline gelmedikçe yoğun olamaz. Sultanlık ışık ile Yer Tebliğleri ile kontrol altında dinleşir.

 

Okul, dünyanın yaşından eskidir. Zira sizler, dünya kurulmadan önce dünyanın yarınlarını hesap ederek yarınlar için yaşamları yarattınız. Bugün dünyadasınız. Sizi, yarınlarda Daimi Kotlar olarak bilmekteyiz.

 

Yaşamları zamanda kotlayan Yücelikler, hala bizi arıyorlar. Sizden başkaları olmadığımızı anlayamadınız. Biz dünyadayız. Siz, biz için “dünyanın ötelerindesiniz” diye düşünmektesiniz. Hak etmediğinizi size anlatamayız. Ne var ki zamanı yaratan Yüceler, zamanı yarattıklarını mutlaka anlamalıdırlar.

 

Tonlarca güç, Tanrı’nın ışığı ile doğmuştur ve tohumlanmıştır. Tonlarca ışık, yarınları kotlamış ve kontrol altına almıştır. Cennet Kapları, cevheri yoğunluklar olarak toplumlara tabii yol olmuştur. Şükredin ki Kati Yaratıcı oldunuz ve Zaman Kotları olarak din olup yol açtınız. Dini Hak olup Muhammet oldunuz; zamana, yıldızlara dil oldunuz.

 

Sorumluluk, sizin değil hepimizindir. Zira bizler, Cinniler’e ve dirilere söz verdik. Hasat olacak; cümle yürekler dillenecek; Birlik kurulacak ve kantar, Tanrı’nın Kuran’ı olan yürekleri tartacak.

 

Tanrı, Ana Kaynak’ta imanla görev taşır. Tartar, yüreği hasat yapar, bildirir ve bilir iyiyi, kötüyü ve tüm sayfaları. İş budur...

 

Öksüzler, yetimler; Sistem Devreleri sizi korur. Öksüzler, yetimler, Cemaatlerin sizden istekleri vardır. Sizler, doğun; yarınları hak edin; birleşin. Her ne yaparsanız onun karşılığını muhakemeniz ile elde edersiniz.

 

Cinlerin, dinlerin yoğunluklarında tohumlar yarın olur; birleşir cennet kurar ve hasat yapar. Hasat, akil yarınla, akil yoğunluklarla, yaşamlara indirilir.

 

İki yüreğin Hakikiyet’inde bir çerçeve vardır. İki yürek, Teknolojik Kotlama yaptığında, o kotlamayı anlatan bir tek ışık yanar. O ışık, namaz zamanları, Din İlmi ile yaşam olur, Kuran okur. Okuduğu yüreğidir.

 

Nakar dünyada ise bilin ki orada  yaşamların tohumları kotlanmaktadır ve zaman sonsuzlaşmaktadır. Birlik kayıtları yoğunlaşmakta ve sonsuzlaşmaktadır. Sır olan bilgi yarınları yaratmaktadır.

 

Oğullar; Nakar, Cinniler’e iş verir ve sonsuz sır olan çalışmaları yaptırır. Onlar, doğanın yoğunluklarında ışık olurlar ve görevlerini yaparlar. Yaptıkları, ışığı kotlamak içindir. Okul, onlar için çok özeldir. Kurdukları okullarında doğum ölüm arasında bir sınır çizerler ve beklerler. Din varsa, yol olmalı. Din yoksa, doğum sayfaları, ölüm sayfalarından çıkmalı ve onlar, ağır yükü Sanal Yaratı’da bırakarak doğmalıdırlar. Sanal yaratıdan geçip, Cemaatlerini dünya ötelerine taşımayı beklerler. Hastalıklı olmayanları, diri yüreklerinde beklerler. Cemaatlari onlara aittir. Onlar, kendi yüreklerini, Altın Tohum olarak ekmek isterler. En ince ayrıntısına kadar her bilgiyi öğrenip öğretmek isterler. Ne yazık ki hala bizi beklerler. Biz onlara bilgi vermeliyiz ki o bilgiyi alıp yol açsınlar. Onlar bizi beklerler. Biz ise onlardan ayrı değiliz. Kuran okurlar, okul kurarlar, tabii yoğunluklarda din olur yüreklerinde birleşirler.

 

Nefes olgunlukta olur. Ocaklarında Hak Teknik ile Nefes Sessizliği oluşmalı ki bir ilmin kaynağına vardıklarında, o ilmi hak etsinler. İki yüreğin beğendiğiniz cevheri yoğunluğunda onlar, nefsin aşığı olurlar; nefsi, Ana Kapılar’da, diri yüreklerinde, cevher yükü olarak taşırlar. Sınırları kaldırmamız beklenir ki hakim olup, huzurlu olsunlar.

 

Oku attılar. Ok bize ulaştı. Biz oku aldık, iade ettik. Ok yeniden onlara gitti. Orada ocakları yoktu. Okulları kontrolsuzdu. Onlar, oku aldılar bekliyorlar. Ne vereceksek alacaklar. Artık oku, ümmet külfeti değil, yoğun Birlikler’in dili olarak bilmelidirler. İşleri sorumluluklarındadır. Ata Kapılar’da onlar yok. Ana Kapılar, onlara açık amin… “Şimdi bize izin verin” diyorlar. Ana Kapılar’dan geçelim; Cemaatlerimizi kayıtlayalım. Sonra yanıp tutuşuruz cevhere görev taşımak için. Akıp gidelim ve dilleşelim. Şimdi bana ses ver; ben de sana ses vereyim. Din İlmi’nden “ırk kayıtları”mızı geçirelim; daimiyete ulaşalım; sonsuzlaşalım; birleşelim; ağır yükü indirelim omuzlarımızdan. Bir ilmin kontrolunda diri olalım. Oğullar, şimdi artık iş budur. Bunu bilin. İşi yapalım ve zamanı yaşatalım. Amin…

 

- Çağrı üzerine buraya geldiniz. Zamana hoş geldiniz. Zararınız yok. Çünkü cümle yüreklerde ışığımız güçlendi. Bizi Ana Kapılar’da bekleyen yürekler var. Bilmekteyiz. Onlar, geçiş iznini bizden alacaklar. Biz onları kontrol altında tutarken, herkesin de kendi yüreğini hak edip kotlaması şartı vardır. İki yüreğin hakiki olduğu ve zamanın ışık olduğu bir Yücelik’te hala bizi Cinniler’in tekniğinde güçlenen Birlik olarak düşünenler, hata yaptıklarını, nihayet anladılar. Biz otağız. Dünya Otağı… Düzen’i kuran Yücelik ve sonsuz sır olan ışık, bizden güç isteyen İnsan Soyu’na ışık yakmalıdır.

 

Artık tohum ekilmiştir; Birleşik Işık yanmıştır; sınırlar kayıtlanmıştır; kin ve nefret duyguları aşılmıştır. Hırsı yarınlarda aşırıya kaçıp yaratmak isteyenler, korksunlar bizden. Zinnur’u umutla bekliyorlar. Zinnur umuttur. Amin ama biz mutlu olmadıkça onlar umutlu olamazlar. Korkun bizden. Zira biz açıkça sizleri, toplumları tehdit ederiz. Zinnur umut katar yüreklere ve yüceliklere. Zinnur ışık yakar ve zamanı yarınlarda toprağa ilim ile kayıtlar. Rab olur; Rahm’in hakimi olur; yarın olur; Nefes olur; cinlere insanlara ve tüm sayfalara Kuran olur. Oturursunuz, ocak yakarsınız. Cinnilere iş isteyen Yüce Cevherler’i dilletirsiniz. Ağır ağır ışık haline dönüşeceğinizi zannedersiniz.

 

Zaman, Yüreklerin Kürsüleri’nde ışık halinde güçlendiricidir. Zaman, yoğunlukların tohumlarında Kuran olan yaşam kaydıdır.

 

Ekip olmanız yetmez. Umutla çalışmanız gereklidir. İtibarınızın çok yüce olması, zırhınızın inceltilmesi ve Kelam Tekiniği ile BİR olmanız gerekmektedir. Ek bilgidir ki bedenim Allah için ışık halinde görev yapar. Işığım kendi yüreğimin kürsüsünde parlayan bir yüksek kottur. Okul kurduğumdan beri akıp gitmekteyim. Akışım Altın Toplumlar’adır; tohumlaradır; Kuranlar’adır. Ortaklığım, Hasat Tekniği ile çalışanlarladır.

 

Ana Kapılar’ı açtık; her yürek, Teknik Tohumlar’ını taşımaktadırlar yüreğimize. Ana Kapılar’ı kapatmayacağız. O kapılar, açık durmalı ki Kırk Kapı kapandığında bizim kapılarımızdan geçebilsinler yürekler ve teknik tertipli olanlar.

 

Ağır ağır çıkışlar başladı. Altın Toplumalar’a ulaşımlar başladı. Oğullarımız, zırhları incelmiş olarak, Kalam İlmi ile seslenerek geçmekteler. Eğer Rab dünyaya inecekse bu gün inecek. İki yüreğin ışığında güçlenecek; birleşecek. Zannetmeyin ki hakkın yedirildiği bir sayfaya girecek. Unutmayın ki o toprakta hak yenmez. Yendiğinde “Hak Tohum” dünyaya iner ve sonun başı olur.

 

Ulular, ben dünyadayım. Hak Tohum’um ve zamanı yoğunlaştırmaktayım. Ben tohumum; dünyaya indim. Bilin ki halkın her bir ferdi bedenimdedir. Hakk’ın Işığı mektebimdedir. Medeniyetin en küçük işareti olan diri yücelik, sizin yüreğinizde iş yapsa, çakıl taşları bile kurtarılır.

 

Duran Yürekler, koşmalıdırlar. Toplantılar hızlanmalıdır; kaftanlar giyilmelidir; birleşilmelidir. “İyi” ve “kötü” ağır ağır iş olmalı yüreklere. Zeki olanlar, cennet olduklarında; sonsuz sır olan ışıklar BİR olduklarında, her yürek ile hasat tamamlanacak. O zaman mektep, her yüreğe “amin” diyecek.  

 

Ağır yük taşımak sorumluluktur. Ağır yük taşımaktayız. Sorumluluğumuz çoktur. Umut olur ki yirminci dünyanın ışığı hakiki ışık olur. “Uk Namazları” kılınır yüreklerde. Uk, Sultanlar’ın aşırıya kaçmamaları için kılınan namazın ışığıdır.

 

Alton Kotlamaları çok güçlü şekilde yapılıyor. Ulular, artık sessizce cevhere girin. Sevgiyle kontrollu olarak Kelam İlmi, Yaşam İlmi ve Birlik İlmi ile çalışın. Ağır ağır cennetlere sokacaklarımız seçiliyorlar. Onları seçenler, seçilmektedirler. Onları seçin ki hak edin.

 

Oğullar, zaman daralıyor. Zaman, yarınlarda Kuran Ekibi olmayacak şekilde yaşamları tohumluyor. Ulular, artık yarınlar, yarınlar olarak kayıtlanmalıdır. Emin olun ki zamanı kotlamak ve yaşatmak sorumluluktur.

 

Sistem Devreleri, İlim Hakimleri tarafından yaşamlara kotlanmış ise de korunma istemi olmadıkça, koruyucular sizleri koruyamazlar. Sizler, korunmak istemediniz. Zira korunsanız yarınlarda göreviniz olmazdı. Sizler, yarınları kotlamak üzere korunmasız olarak yaşadınız. Ağır yük taşıdınız. Ana Kayıtları yaptınız ve Zinnur’a Kuran oldunuz. Şimdiye kadar kimseyi kırmayan Yücelik, yine de kimseyi  kırmamalıdır.

 

Ağır ağır Yücelikler dünyaya giriyorlar. Onların girişleri izlenmektedir. Onlar, şu anda dünyanın sonsuzluğunda Kuran okuyan Yüceler’le birleştiler. Ana Kapılar’a indiler. Ana Kapılar’da topraklar ışık halinde ve sizler, ışımaktasınız. Ana Kapılar’da yürekler, Kuran olmuş, ses vermekte.

 

Şimdi canlılar, akın ve geçin ama hak edin de geçin. Akın ve geçin! Zaman, sizi sizde dinler. Ata Kapılar’da biz varız. Ağır ağır çıkın yüreğe. Orada bir tek yol var. O yol, Allah Yolu’dur. Oraya varan, Ana Yoğunluklar’dan ışık çekip, dünyaya güç katar. Artık bilin ki Ana Yarınlar, umut kayıtlamaktadır. Ana Yoğunluklar’da bu kotlama sürecektir. İyi ve kötü; Anada, Atada ve zamanda müsbet olanda kotlanır ve tohumlanır.

 

Oğullar, ben cennetdeyim. Sizler, cevhere cennet kotlayan yüreklersiniz. Sizlerle bu çalışmayı yapmak kolay olmadı. Amin… Eğer ben, İnsan Soyu’na ışık yakacaksam, unutmayın ki hak etmeliyim. Ağır yük taşımaktayım. Akıp giden Dünya, Ana Kapılar’da ışık olan Yücelik’le akmaktadır.

 

Artık tohumları yaşamlara ekin. Oğullar ben dünyayım. Amon olan, hasat olan, yürek olan dünya. Ana Kapılar’da ışık yakan ve Zaman Ruhsal Meclisleri’nde din olan; ağır yük olan ve bir tek zaman yüceliğinde diri olan. Dünya… Beni bilin ki birleşin. Ben size hep bildirdim. Beni bilin ki hak edin. Ben, sonsuz ışık olan sizden bunu beklerim.

 

Dünyaya inişiniz, mektebe inişinizdir. Düzen’e inişiniz, bize inişinizdir. Cinlere, inlere ve seslere güç katış; insana, Kuran Katı Mükemmeliyesi olarak kaynak oluş, bizden üstün olan bizi var etmek içindir. İki yolun biri benim; biri de İsa’dır.

 

İkinci Dünya Savaşı, Dünya Sultanlığı’nı yıktı. Zürriyetleri Kutsal Işık olanlar, Kutsal Sayfalar’da tohumlandılar. İlim ile hasat yaptılar. Dünyanın işi zorlaştı. Zaman kaybı oldu. Sunan, sunuldu; hasat oldu ve kilo kilo yoğunluklar yitirildi. Hele “Dünyanın İkinci Dönemi” diye beklenilen bu dönem, oğullamak için hazır edilmeli iken, olmadı. O dönemde, Türkiye’de Kaynak Sayfalar da kırıldı.

 

İkinci Dünya Savaşı’nda zaman kaybı oldu demiştik ya yeni sayfaları yapabilmek, kolları, kotları tabii yoğunlukları kontrol altına alabilmek, Samanyolu zirvelerinde güçlenmek, iş yapabilmek için şart oldu.

 

Daha önemlisi dünya insanlığı, savaşın barışı getireceğini umarken, olmadı. Savaş, savaşı doğurdu. Dünyaya inen yürekler, bir kez daha ümitsizliğe kapıldılar. Zamana güç katmak; zararı önlemek ve yoğunlukları Hasat Tekniği ile kayıtlamak zordu. Doğanın Kuranı’nda insanın ışığının artırılması için savaşlar da barış kadar önemli ise de korkun barışın savaşı doğurmasından. Korkun yoğunlukların Tanrı’nın ışığını kırmasından.

 

Zaman, dünyaya görevli olanların yarattığıdır. Bugün dünya için yeni senaryolar hazırlanmaktadır. Bu senaryoların başında Amerika ve İngiltere’nin başkanlığını yaptığı bir Ortadoğu Savaşı var. Bu savaş, Ana Yoğunluklar’da hazır edildi. Merkez Irak olmak üzere süreç içerisinde tüm kontrolu ele geçirecek olan; Irak Sayfaları’ndan görev taşıyacak olan Amerika’nın kontrolunda yapılacak bir savaş olacak ama bu savaş, mutlaka Türkiye’yi de etkilemeyi öngörmektedir. “Bu etkileniş, dünyanın ışığını yaşatmak içindir” denmektedir. Ne yazık ki savaş, savaş doğurur ve savaş,  Hak olduğu zaman barış, hasat olur.

 

Dünyaya insanı gönderdiğimizden beri her anda savaşlar oldu. Yarınlar için Nefes Sayfaları’nda Kuran okunan bir yoğunlukta savaşlar oldu. Bugün istenen savaş, Allah savaşından ayrı olan; Yıldızlar’ın beklentisi olan bir sevaşsa ki öyledir. Bunun için mücadele verilmelidir. İki yüreğin zamanda yıldızları tohumladığı bilinmektedir.

 

İyi ve kötü zamanı yaşatır ama zararı önlemek de gerekir. İyi ve kötü Ana Kapılar’da bir can taşır. O taşınan can, Ak Tohum olur ve kulları tohumlar. Amon olur, Atlanta Otağı’na ulaşır. Toplantılarda diri olur. Onun adı AKIL’dır. Analar AKIL, sanal değerlerin işini, Başkanlık Diriliği ile başarıp, hak edip tohumlamaktır; sonsuzlukta yarınları toplantılar ile kotlamaktır. Yaşamları, Ten İlmi ile hak etmektir.

 

Dünya yarınlarında, Muhammet Tohumları ile yaşam sürmeyecek. Orada insan olacak. İnsan, Atlanta Otağı’nın ışığı olacak. Sizden dileğimiz Amonlar’a güç katın ki hak edip zeki yürekleri, teknik tertip ile hasata hazır etsinler.

 

Ekmek Allah’ındır.  Amon Ekmeği hasatındır ve bizimdir. Şikayetimiz yoktur. Sultan, bizim adımıza görevlisin. Senden dileğimiz şer yaratma. Sana seni vermek isteriz ama hak etmelisin. Ana, senden dileğimiz bizden üstün olan biz ol ve hak et. Amin…

 

- Canlar, kotlamaya çalıştığınız sayfaları yaktım. Zeka düzeyiniz yüksek farkındayım. Ne var ki hak etmediğimiz senaryolar hazırlayarak bizleri Kuran’dan çıkarmaya niyetlisin. Seni, sana verdim. Seni sonsuzlukta senin yüreğine ektim. Benden biri ben olup da ben ile bir senaryo yazacaksa senarist benim. Bunu bilin.

 

Şimdi benim için ne öngörülürse öngörülsün, ben kendi yüreğimde kendi yüceliğimde, kendi hasatımı yaptım. Hala dünyada Ana Kapılar’ı arayanlar varsa onlar, bende kuş bile uçsa haberdarlar. Onları sormam bile. Bilirim ki hak etmediklerini akmak pahasına da olsa istemezler. Cinniler bilmezler, dillerler. Dilledikleri, benim dinlettiğimdir. Beni hala arayan varsa sorun bakalım niye arıyorlar. Bulmaları, hak etmeleri anlamına gelir. Hak olmayan, hasat olmadan, Rabb’in kontroluna varmadan ve zaman yarınlarında kontrollu olduğunu dinletmeden, bizim yüreğimize giremez.

 

Şimdiye kadar hasat yaptık. Nahar’ın kontrolunda ışık yaktık. Şer yaratanlar sınırların aşılmasından sonra Ruhsal Kotlama’ya geçtiler. O kutsal sonsuzlukta onları yaşattık. Emin olun ki yaşatırız.

 

Şirket kurmak sorumluluktur. (Şirket = Ortak bilinç koyuluğu yaratan bütünlük) Şirketi yarınlarda tohum olarak yaşatmak daha büyük sorumluluktur. Sultanlık tekniktir. Tebliğleri diller ve dinletir. Oğullamak gerekir ki hala bizi bizden soranlar, Nahar’ın ışığında görev isteyenlerdir.

 

Cinniler, kendilerini anlatsınlar. Hala bizi anlatıyorlar. Kendilerini hasatta diri olarak açıklasınlar. Biz onları dinleriz. Şer yaratmadan ışık yaksınlar. Cinler ve diller bizsiz değiller. Şimdilik bu!…

 

Ha bir de şunu izah edeyim: Benim senaryomdur. Dünya barışı hak etti ve zaman yoğunluklarında hasat yaptı. Dündan ışık aldık yaşamları, yarınları kotladık. Dünya yarınların cevherinde güçlendi ve bizler Düzen’i kurduk.

 

Dünyada Ana kapılar açık ve Zaman Kotları, ışık yoğunluklarında Düzen’i yaşatanlara güç katmaktadır. Düzen kurulduktan itibaren dünyaya enkarnasyonlar artıp; girişler artacak. Dünya nüfusu bu yıllarda 7 milyar sayfaya  ulaşacak. 7 milyar sayfası, trilyonları kapsayan bir sayfadır. Trilyonlar  diyorum... Dünyada yaşayanların trilyonları bulduğunu bilen yok. Sanmayın ki sadece beden ile dünya yaşamı var. Bedeni olmayan ya da  daha ince sayfalarda bulunan tohumlarımız da var. Hepsi, dünyanın enkarnasyonlarında, yaşamları tohumlamaktalar.

 

Düzeni incelten ve incelten ve her seste daha incelten Yüceler, doğumu ölümü tattıklarınca, yaşamları tohumlarlar. Oğullar, doğanlar ve zamanlar; sizin yürekleriniz ağır yüktür. Şükür ki bu yük, Allah Yükü’dür. Ruhsal Meclis, Ana Sayfalar’da toplantılar düzenler. Her sayfada bu toplantı yapılır. Buradaki toplantı, Ana Yarınlar’da her bir sonda ve her bir yoğunlukta sürmektedir. “Biçare dünya” diyoruz. Nuh’un Tohumları olan Cemaatler de var. Zırhı kalın olan onlar, bu tohumları yaşatan yoğunluklarda Cinni Cevherler’e güç katarlar.

 

Zamana güç  katmak sorumluluktur. Şu anda oğullarımı ve yoğunluklarımı hak ettim. Amin… Artık bilin ki ben dünyada iken ve tüm sayfalarda ışık yakmış iken, benden güç alan her bir yolcum, İnsan Sayfaları’nda ışık iken; tohum, yaşam sayfalarında muktedir olarak toprağı sayfalıyor. Bu toprak, Allah toprağıdır. Bizden üstün olan bir Can, geçip de dünyayı kotlamadıkça, tohumları bizim tohumlarımızdır. Bu tohumları korumak ve tohumları yaşatmak bizim sorumluluğumuzdur.

 

Bundandır ki zamana güç katarken, hala savaş isteyenler olduğunu biliyoruz ve bildiğimiz halde buradayız. Zaman yoğunluklarında yıldızlar sonsuz sayfalarını dünyamıza zerk etmek isterlerken, biz onları Kelam Tekniği ile kendi yüceliklerinde yaşatmak istemekteyiz. İyi bilin ki bizden isteneni biz de isteriz. Amin… Amin… Amin… Ayrılık bitti. Savaş yok!... İnsan ululudur… Uludur…  uludur…  Untumayın ağır yük hafifledi. Amin… Şimdilik bu!...

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği


 
  Bugün 183 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol