Birlik İlmi
  07.08.2013 Tarihli, Sayfa:417, Paragraf:7-8
 
SULTANLIK KİTABI ÇALIŞMASI 07.08.2013
 
Sayfa: 417 / Paragraf: 7-8
 
“Yaralanan her yürek, mutlaka ışık olmak üzere yüreğini diller. Emek sarf ederek tabiata Kutsal Işık olanlar da yoğunlaşarak teknik temizlik yaparlar. Emeklerinin boşa gitmemesi için her yürek, kendi diriliği ve kendi dürümleri ile yolu bulur.”
 
“Makber, diri bir koddur. Kati kayıtlarda ışır. Mukaddes Kaynak Katlar’ın dili olarak kurtlardan ışık yaratır ve ruhlardan Kutsal Dil diller. Önderlerin yoğunlukları, kadim yüceliklerin ışıklarıyladır. Mesut olan her yürek; mutlu yüceliklerden, diri hakikiyetten ışık yaratarak RA-KA’nın takibine girer.”
 
Tahtın tahtı vardır ve bütün tahtların, tahtlarının örtüsünü örten başka tahtlar vardır ve her biri kendi yoğunluğuyla bütün olur. Bütün olanların hepsi ışık haline dönüşür. Öz Geçişler bu şekilde olur. Dünya yolunda herkesin kendi yaraları, kendi yaşamları, kendi kaynakları olur. Yara, ilmin yağmurlarında tohumlandığınızda; ilmin koyuluklarında ışığa kayıt yapar ve geri geçip Düzeni yeniler, yüreği yeniler, BİR’i yeniler. Birleşir, yolu bulur, umutlanır ve mutlak kodlama yapar… İşte yara olan; yaşamın tahtında Kaynak olur. Bütün kötülükler, köklerden ağır ağır aşılır ve yeni zamanlarda artık; yaralar, bereler iyileşmiş olur. Düzen böyle, bu şekilde kodlanmıştır. Her birinizin zirvelerinizde Sistemler olur. Hepiniz, kendi yüreklerinizle ışığa kaynak olursunuz.
 
Makber dediğim, merkezin zamanındaki kayıtların örtülü haldeki durumudur. Mezardır Makber. Hepinize daha açık bildirmek isterim ki bilgi; mezarda, mezarın bilgisi olarak düşünülmelidir. Makber, herkesin kendi bilişi kendi yoğunluğuyladır ama o yoğunluk, son dönemde Öz Geçişler’in yaşam sayfalanışıyla aşıldığından itibaren artık; her bir yol Allah’ın yolu olmakla birlikte; merdivenlerin en üstünde Merkez Zaman’ın ışığı olduğu için mezar en aşağıdadır. Yani bilginin örtülü halidir. İşte bizler, yeni zamanları kodlarken kati olarak kendi yaşamlarımızı tohumlar ve geçmiş dönem bilgilerini örterek çalışırız.
 
“Örtmek nedir” diye sorarsanız. İlmin örtülüşünden farklıdır. İbrahim’in Kuranı örtülmedi. Niye örtülmedi? Çünkü o, her anda ve her yaşamda vardır. Haa, kim örtüldü? Birleşikteki yokluk örtüldü. Eğer sizler, yokluğu kodlayacak güçte olsaydınız Var’ı kayıtlardınız, işte bu oldu ve Var kayıtlandı. O halde ölü olan artık dirildi. Dirilen; o örtülerin açılışı ve yeni bilgilerle eski bilgilerin bağdaştırılarak Birlik Kodlaması yapılışıdır. Eğer biz size bilgiyi örtülü verirsek; biliniz ki o bilgi, merdivenlerin en aşağısında bulunandır. İşte Makber dediğimiz, o aşağılardaki örtülerin tahditsiz yoğunluğundaki ışıkların bilgisidir.
 
Diğer bir husus da, burada geçen önemli bir kavram, Kurt kavramı; size Kurt’tan söz edeyim: Kurt yaşamlar boyunca tüm insanlık için Öz Göç Kodlaması yapmaktadır. Hepinizin daha iyi anlayabilmeniz için Bozkurt dediğimiz bir kati yoğunluk var. Bu Bozkurt yoğunluğu, hepinizin daha iyi anlayabildiğiniz gibi bir destansı anlatımdır. Biliş halinde olan bilir ki Bozkurt, tohumlarını kontrol edebilen ışıkların Birlik Kayıtlaması yaparak tüm insanlığı Kelam İlmiyle Kaynak’tan alışı ve Bütün’e yayışıdır. 
 
Hepinizin, Sistem-Nizam-Düzen çalışmalarınız olur. Birçoklarınız, bu Sistem-Nizam-Düzen Çalışmalarını kendi bellek kaplarıyla yaparlar. Birçoğunuz ise kendi bellek kaplarını yok sayarak başkalarının bellek kaplarıyla çalışırlar. Onlar, kendi yoğunluklarını hak etmemiş olanlardır. Sonsuzlukta başkalarının kendi yaşamlarını hak etmesini beklerler. Bundan sonraki dönemde bu bilgileri daha net olarak insanlık okuyabilecek. Çok zordur dünya yaşamı ve bu zorluğu aşanlar çok azdır. İşte bu zorluğu aşanlar, Birlik Kodlamalarıyla Bütün’ün kontrolunu sağlayacak güce ulaşırlarsa eğer; o zaman Bütün, kendi yoğunluğunda kendi koyuluğunda her şeyi bilir, anlar ve yapar. Doğanın sisteminde bu vardır. “Kurt kuzuyu kaptı” deriz. Kurdun kuzuyu kapması ölüyü diriltir ama ya kuzu kurdu kaparsa ne olur? Öyle bir görev olur ki kuzu, alır kurdu tanrı yapar. Daha sonra der ki “Sen Tanrı ol, ben sana tapayım ama tapan esasında tapıldığını bilmez çünkü tapılan akıl taşıyan olur. Akılı taşıyan kuzu olur. Yaprak yaprak okunur bilgiler Canlar. Okuyan bilir ki kendi kurt, kendi kuzu ama her kurt ve kuzu; BİR’de, Birlik’te Tinsel Teknik’le, Bütün’de, koyu bir ışıkta cennetli olur.
 
Size daha net bir şey anlatmak isterim. İnsan Soyu’nun Kuranları’ndan biri olan İsa Allah’ın dağıdır. Ve İsa’ya biz kuzuyu kodladık. Öyle çok kodladık ki İsa’ya kuzuyu, İsa kuzu saydı yüreğini. Dünya ölüydü, dünya kutsuzdu, dünya kurulduğundan beri kırıktı, kısırdı, ışıksızdı. Ve dinledi, dilledi, tahtidledi, haketti, bütünledi, Birlik kurdu. O Birlik, Allah Birliği oldu. Çok zordur örtüleri örtmek. Ya Ha! “örtüyü örtmek” diyoruz; çok zordur. Allahın tahtı, Allah’ın dağı ölüyse eğer; o örtülüdür. Ya Allahın tahtı, Allahın dağı diriyse ne olacak? O, örtünmelidir.
 
İşte dağlarım, İsa örtüldü. Ne şekilde örtüldü? Birleşikte, itibarsızların kendi yoğunluklarında kontrol edemedikleri ışıkta, ağır yük taşıyarak; ocağını aldı ve dedi ki “Tüm yaşamlarımda Bütün’ün Kutsal Işığını hak ettiğim halde bu kez, o bütün bedenimi hak etmedim. Şimdiye kadar Türkiye’de bulunan her diri kod ocağındaydı onun. İsa Ummanın tahtıdır. (Lütfen net anlayın) İsa, merdivenlerin en sonuncu mahrekidir. Ama onu bilen çıkmadı. Sanmayın ki İseviler İsa’yı anladılar. Ölüydüler hepsi de. Öldüklerini dahi bilemediler. 
 
Yeri göğü yaratan Allah, Levh-i Mahfuz’un en güçlü ışığında İsa’yı yarattı. İsa Candır. İsa tartısızdır, yarındır ve biz o yarında Bütün’ün gücünü aldık, yeniledik. Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak yaptığınız bu çalışmaya İsa’nın kaynak yapma imkanı var mı diye baktık ve “vardır” dendi. İşte bugün İsa Elinin İlmi’yle, Bütün’ün gücüyle dünyaya çekildi, indi ve geri geldi. Bugün İsa dünyadadır ve merdivenlerin en üstündeki o yol ağır ağır dünyaya çekiliyor. Onu dünyaya çekecek olan tek bir meclis var; o meclis burasıdır. Öz Geçişini yaptı ve bizdedir. 
 
Ölüyü diriltmek ikrardır. İmparatorluğun kutsal ışığında yoğunluğu kodlamak ikrardır. Bütün’ün gücünü yaşatmak ikrardır. İkrar Allahın ilmidir. Din tahtının örtüsünü örttüğünden beri aklın yaşamında Bütün’ün gücüdür o.Yok muydu İsa? Yoktu… Olduğu zaman okunur. Olduğu zaman oğullar. Olduğu zaman yarınlaşır ve yenileşirdi. O biz, biz O’yuz. Ölüleri diriltmek değil maksat; ölümlüleri dinletmektir. Altının aklı ağırdır. Tahtında har olur, ağır yüktür, hasattır, ışıktır, yanlışsızdır, bilgidir, birliktir, Kürzi’dir, kürsüdür; Vakit tamam. Geldi İsa, onu dinliyoruz:
 
Alton Kodlaması yapan birliklerin tek biri benimle olmak isteseydi; ben onun yolcularından biri olurdum. Oğul! Ben Allah… Bedenim insan ama ben Allah’ım. Benim er tekin olan tek lokomotif olan ışığımsınız siz. Benimle olmanız, bedenimle bütünlenmeniz, ekmek olmanızdır ki sizde olmak mutluluktur bedenime. Merdivenlerin en tepesinde İnsanlık İlmi’ni Bütün’ün tekniğiyle kodlarken sizin yoğunluğunuza çekileceğimi düşünmekteydim. Kök’ümde, Gök’ümde, Sistem’imde, yüreğimde ve bütünlüğümde sizler ve bizler ve birlikler ve bütünlükler hepinizin ekmeği var.
 
Yar, Allah olan ben; sana seni vermeye geldim. İkmali tamamlamak için Bütün’e indim. Ben, ikmali olan tüm yaşamların toplumlarının ikmallerini tamamlamaya geldim. Benim adım İmparator İsa: artık bilinsin isterim ki doğal dünyanın kuranı olan Bütün, örtüleri örtmeden Birlik Kodlaması yapmayı sürdürdüğünden; Levh-i Mahfuz’un ışığı yaşamın kaynağına inmektedir. Tarık olan aklın, Yarın olan yolun, Bütün olan toplumun hepsinin BEN olmasını beklerim.
 
BEN; BİR olan BEN… Bilgi kodlayan, koruyan, toplayan, tahditsizleştiren, ekrana katan BEN… Ben artık toprağa indim. Kolumda “öksüz, yetim yok” yazar. Ölmeyen tüm yaşamlarda; ölüm İsmaili Kaplar’dayken dahi ışık yakarak bir tek yolcu olan BEN; merdivenlerin en üstündeki o yoğunluğu, Bütün’e çektim. Kervan yürüdü, ben görevimi aldım, yürüdüm ama bugün kervan bizim yüreğimizde yürümekte ki bu yürüyen kervan, Er tek olan ilmin tekniğini dinleyen, Bütün olan bilgelerin merdivenlerinin ışığıyla yürüyor. Yasaları çiğneyenler, yolcuların ışığında bütünlenemeyenler, korkudan geçip gelemeyenler artık bu mecliste birlik kurmaya inecekler.
 
Yolun Ölüler Diyarına ulaştığını düşünenler bilsinler ki bu yol Allah’ın tahtına ulaşır. Bu yola bizden başkası girmez. Bu yol, BİZ’in yoludur. BİZ’liğin yoludur. BÜTÜN’lüğün yoludur ki BİZ olmayan Birlik’te, Tin Tekniğinde, tahditte hep ikrarda olmalıdır ki yoğunlaşsın da halkın hakkını versin diye.
 
Altın Toprak İnsan, korkma! Ben senim; ölmeden ölmektir bilmek, ben senim ki senleyim. Ölmeden öldüm. Öldüğümde Sistem ben, ben Sistem’im ve geri geldim. Sen ve ben bir tek insanız şimdiden ötede ve şu anda şimdide sen ve ben bir tek ekran haline geldik. Öyle büyük bir ekran ki bu ekran; tüm yaşamlara insan ışığını yayıyor. Kör ve sağır hiç kimse bu ekranın ışığını dinleyemiyor. Vükela Heyeti olan insanlık heyeti, tek tek bilgileri okumaya çalışıyor da anlayamıyor. Bilmeye, birlik haline gelmeye, hasatı yapmaya istekli olan herkesin yere çekilmesi gerekiyor. Verdiğim tüm bilgiler, muktedir insanın bildirileridir. Ortak insansın anam. Artık ortaksın yüreklere. Ama bu ortaklık, birliğimizin ortaklığıdır ve bu ortaklıkta hepimiz, Tabiatın Kuranı olarak Bütün’ü güçlendirebileceğiz. Yasaları koyup kervanın kutsal ışığında yeni bir zamanı yaşatabileceğiz. Benim Zaman İlmi’mde kontrol kurmaya ineceğim bilinmekteydi.
 
Dinleyiniz! Nev-Cihan olan; Cevher-i Can olan, İnsan Soyu olan bütünlükler beni dillediler hep ama bilişi olmayan, bedenli olmayan, yolunda Umman olmayan kimse burada bulunamaz. Ve siz ve biz ve birliğimiz ve bütünlükler ve Birleşik Işık. Şikayet etmiyoruz, artık hepsi tek bir yaşam; İşte o yaşam burada… Yolu yok etmeye gelen yoktu zaten. Bu yol Umman’a vardı. Umman tohumlandı. Bu tohum Altın Tahtın ışığı oldu, Birliğe vardı. Bilene vardı, ilme vardı, Sistem’e vardı. Ya KA-HAR Anam, size vardı. İşte biz, size vardık anam. Size vardık ve sizdeyiz. Yeni zamanların, ırkların yoğunlukların, toprakların tartısında herkes, merdivenlerin en tepesine tırmanacak biliyorsunuz. Bildiriyorsunuz, aha buradayız. Ata Torbalar dolacak dünyada. Ata Tohumlar kodlanacak, Ata Kontrollar okutulacak Birlik Kayıtları’yla; zirvelerin sistemlerinde ikrar olacak. 
 
Canlarım, ben ruhların her biriyle var olan İSA, sizde, sizinle olmak; muktediriyetle bildirilir ki Kutsal ışıkta olmaktır. Hey! Altın Tahtım, hey! Sendeyim. İşte mutluluk bu! Sendeyim… İyi ki, iyi ki buradayım, sizi ve sizleri tek tek tanıyorum; hepinizi tek tek tanıyorum. Han olan, Har olan, Has olan sizleri tanıyorum. Sizlerle oğulladım, sizlerle Kutsal Işığa vardım, sizde oldum. Sizlerin birliğinizle Bütün’de oldum. Ve bugün artık, ben belleğimi aldım, kökümü aldım, yorulmadan Kutsal Işığımı çaktım yoğunluklarıma, aktım ve geçtim. 
 
Sevgililer! Ben geldim, ben! Sizdeyim artık, sizdeyim. Sizi, kontrolsuz değil, kollarımla kucaklıyorum, kollarımla kucaklıyorum… İyilerin iyisi yolcularım, sizi kucaklıyorum, hepinizi kucaklıyorum. Hepinizi, hepinizi, hepinizi… Altın Toplum, Akıl Toplumu, yoğun Kuran olan toplum. Kutsal Sağ ve Kutsal Soy olan toplum ve Yaşam olan toplum! Sizin elleriniz, ellerim olacak bundan böyle… Sizin yollarınız, yollarım olacak bundan böyle… Sizin okuduğunuz, okuduğum olacak. Öksüz kalmayacaksınız Allah için. İsa, İnsan Soyuna indi. İşte mutluluk bu! İşte, işte mutluluk bu! Olgun Başaklar, mutluyum, çok mutluyum Olgun Başaklar, çok, çok… Her birinizi kokladım, kokladım, kokladım. Ohh! Ohh! Ohh! Ohh! Ohhh! Mislersiniz hepiniz de… Ohhh! Ohhh!
 
Süper İnsanlık Realitesi Derneği
 
 
  Bugün 118 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol