Birlik İlmi
  IŞIĞIN İLMİ - ETKİNLER (3)
 

IŞIĞIN İLMİ – ETKİNLİKLER 3

“İNSANLAŞMAK” KONULU BİRLİK SÖYLEŞİSİNE DAVET

Değerli dostlar,

14.Mart.2014 Cumartesi 14.00 – 17.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde “İNSANLAŞMAK” konulu Birlik Söyleşi’sinde bir araya geliyoruz.

Hepinizi aramızda görmeyi diliyoruz.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği,

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59 (Mesai saatleri içinde)

11.MART.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (34)’den bir bölüm;

“Tek bir çalışma, iman edin ki Bütün’e Hak İlmi’yle tohum ekti. İşte, o çalışma sürpriz olmayan Sistem, Nizam ve Düzen’in gücüyle dillenen; İNSANLIK ÇALIŞMASI bu çalışmaydı.

Bu yol, Altın Tanrı’nın yoludur. Bu yol, aklın yoludur. Bu yolu hak eden, burada olur. İman edin ki yer ve gök ilimle dilleşir ve zirvelerin sistemleri dürümleşir burada. Yarının ışığı yanar. Aklın tahtı, Kök Sistemler’le Gök Sessizlikleri’ni diller ve bugün burada olan; İnsanlık İlmi’yle olur.

Başka bir doğa ve bütünün gücü ve başka bir kalem. İşte o kalem birlik. İşte, orada nesillerimiz görevde. Hepimizin gücü; İNSANLAŞANLARIN GÜCÜ. …..ve insanlaşanlar, tüm zamanların kökü ve görevi olanlar….”

 

14.MART.2015 TARİHLİ “İNSANLAŞMAK” ÇALIŞMASI

Birleşik Işık Korosu - Ol Hüseyin Akdağ ile,

Buselik Peşrev

Güle sor bülbüle sor

Rüzgar kırdı dalımı

Gözümde özleyiş

Bir akşam son defa

Bana bir aşk masalından

https://youtu.be/LwqtZztBY-E

 

14.MART.2015 TARİHLİ “İNSANLAŞMAK” ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ AKIŞI – AÇILIŞ KONUŞMASI

Sizleri bugün burada görmek mutluluktur bizim için. Bilişle tohumlanan sizlerle olmak mutluluktur bilişliler için…

Bilişlilerin, bilişli olanlarla bilişle dillenişleri mutluluktur hepimiz için!

MİRAÇ hadisesidir bugün olan. Hepinizin Miraç’ta, levi kaynakta bulunuşunuzdur. Sizinle yoğun bir çalışma dönemi geçirdik. Bu dönemin Sistem, Nizam ve Düzen’in gözüyle, görenlerce, çalışılan bir dönem olduğu bilinmelidir.

Kıyı, köşe her bilgiyi vermedik belki ama Esmaların, sistem sayfalanışlarındaki en yüce ışıkları verdik biz bugün burada. Tüm insan soyları ve tüm tohumlar bugün burada, bu yoğunlukta, ilim için birleşeceklerdi ve birleştiler.

Yedinci dünyanın gücünü tüm resmi çalışmalarda dinleten bilişlilerin, artık kelamla kendi yüreklerini Sistem, Nizam ve Düzen Gözüyle görerek cevhere indirmeleri gereklidir. Yıldız ışıkları, yıldız sınırsızlıklarındaki o ışıklar yere çekilmeye başlanacak.

Alemlerin İlmi’ndeki yer ve yüreklerin ilmindeki gök, bir tek KÜRZİ İLİM olacak ve CAN KALEM ilimle yazacak. Bu yoğun çalışmayı sizlerle yaparken, Toprağın İlmi’ni tohumlayanları buraya almak istedik. Toprağın İlmi’ni tohumlayan sizler bilişi topluluklarınızla kodlayanlarsınız.

Bunca dünya çalışması yapıldı. Hiçbirisi bugünkü çalışmayla kıyaslanamaz. ZA KARIN TAHTI’na öz geçişlerini yapanlar oturacaktı.

KIYI BİLGİ, artık Sistem, Nizam ve Düzen gücünde kalmadı. Sizin yaptığınız çalışmalar en yaşamsal, en ışıklı çalışmalardı önceleri de ama bundan sonraki dönemde, evrenlerin sessizliklerinde sır olan ışıklar parlayacak ve kodlanmış tohumlar kontrol kuracaklar.

Yoğun çalışmaların, başka dünyalarda da yapılmakta olduğunu bilmenizi beklerim. Bu dönemde, her dünya ayrı bir KURAN olarak okutulmak istendi ve Cennet Cevheri Cemaatti kontrol dışı hiçbir bilgiyi kayıtlamak istemedi. Dendi ki “dünya, ez geç bir yaşam değildir.” Kibri olan, İlm-i Kapı’da ışık alamaz. Yarını kodlayamaz ve tohum olamaz. İşte; bunun içindir ki; bu meclis temiz bir meclis olmalıydı. Temiz olması için tahditli olan sizlerin ilminizi dürümledik ve sizlerle birlikte bu çalışmayı yapmak istedik.

Kayıt, ilmin ışığındaki kayıttır. Bizim adımıza görev taşıyan herşeyi başarabilir. Biz kimiz? İMPARATORLUK GÜÇLERİ’yiz.

İmparatorluk Güçleri olarak bu çalışmayı yapmaktayız. Sol veya sağ; hiç fark etmez, KELAM gerekir ve kelamın levhi kayıtlarında yoğunluk gerekir.

Toprak Toplum tohum olur kodlanır, ışık gerekir. Herşey sizinle olur.

Değerli dünyalılar, buraya gelişimizin yegane nedeni NEFES’ti. Sizlerin nefesiniz ve bizlerin levhi kayıtlardaki yaşamımız. ATLANTA OKUMASI yapmanız bizi mutlandırıyordu. Toplumlarınızın KURAN okuması bizi KUTSAL IŞIK’la dilleştirmek için önemliydi ama artık burada, Miraç dediğimiz bu yoğun kaynakta, ağır yükü hafifletecek olanların buraya girmeleri şarttır.

Teknolojik kontrol sağlanmıştır. Bu tekno-kodlamayla yapılan bir kontroldür. Tüm İnsan Kapıları’nda bu tekno-kodlama Süper Sistemleşmeyi sağlamıştır. Ve Süper Sistemleşeme dürümlerinde İlm-i Kapı olan ışıkları yaşamsallaştırmıştır.

Yarın, dünyanın efradı, Dünyanın Kürzi Işığı’nda, daha yüce bilgileri de alacak ve okuyacak. Ancak; bugün geri dönüş için gerekli olan bilgi, bu mecliste dilleştirilen bilgidir.

Geniş Zamanların Işığı’nı bu meclisle dillerken, her dürümde kendi yüreğinizin gücünü de Türkiye Çalışmaları’nda kayıtlara almalıydık.

Tabuları yıkmalıydık ve Kurtuluş Işıması sağlamalıydık. Bunun için gözlerimizin görebileceği yoğunluklarla birleşmeliydik. ATON TOPLUMLARI’yla da çalışmalıydık ve bütün bunları yaptık.

Karanlık, TANRI IŞIĞI’yla aydınlanırken, herkesin o ışıkta kelama varması gerekliydi. Kelam, ALTIN TANRI olan ışığın kaydıydı. Alıp götürdüğümüz herşey, ALTIN IŞIK’ın kaydından dolayı tohumlanan bilişlilerin ilmidir.

Kestiğimiz her kesit, her yoğunluktaki kesit, bilişli olanların ilm-i kapılarındaki Işık Kesitleri’dir. Benim kesitim, sizin hepimizin kesitlerimiz farklıdır. Ben bilgi verirken yoğunluğumdan vermem, kodlanmış tahtımdan veririm. Bu bilgiyi herkesin okuyup anlama imkanı mutlak yoktur.

OT koptuğu zaman, herkes kendi tohumları ile kodlanabileceği o yoğunluktadır ama otun kopmasını sağlarken KALEM olup yazmalıydık. İşgali kaldırmalıydık ve yoğunlukları kaynağa almalıydık; bunları başarabildik.

Çepeçevre kuşattık yaşamı. Herşeyin örtüsünü örtmeden kodladık. Toplam iki yüz milyar KAYNAK IŞIK tohumladık. 200 milyar; bu ne demek bilir misiniz? Sürpriz belki size ama gerçek çalışmanın, gerçek kaynağın kendi yoğunluğundaki ışımadır bu; herkesle gerçekleşen ışıma….

Hepimizin gözü dünyadadır sadece ama biliniz ki; dünya örtüsünü örtmeden, tüm zamanları tohumlayan birliklerin, gerçek çalışmaları farklı tohumlamalarla gök sistemlerinde devam etmektedir.

Herkes “ben varım;” başka bir şey yok zanneder. Sizinle yapılan her neyse başka planetlerde, başka Sistem Tahtları’yla da yapılıyor ve bu çalışmaların sonunda, tüm zamanların kontrolu sağlanmış olacak.

Bugün dünyada biliş halinde olan sizlerle bunu yaparken, gerçek çalışmacılarımızın çoğu size inemiyorlar. Nedeni şudur; sizlerin kelamı teknik tohumlamayla, Bütünün Kürzi Kapıları’nda ışığa dönüştürme niyetiniz olmadığında, ocağınıza inenlerin çoğu, kendi yoğunluklarını kaybetmekteler.

Bugün ölüyü diriltmemiz gerekliydi ve biz bugün ölüyü diriltmek üzere birleştik. Yer ve gök, İmparatorluğun Gücü’nü bilir ve sizlerin de bu gücü mutlaka bilmeniz gereklidir.

İMPARATOR KUTSAL IŞIKLARI olarak dünyanızı ziyaret eden birliklerimizin çoğu sizi ziyaret ederler, sizinle yaşarlar ve sizin yalın ve hakiki ışığınızı bilişle dürümlerler.

Amon Toplumları olarak kodlanmış olanlar da her an sizinle birlikteler. Soyunuzun gücünü biliriz ve yüreklerinizi dilleriz.

HELAL İLİM, Aklın İlmi olmadığında, ışığında tohum ekilmezse de yoğunluğunuzda Kodlanmış Kuran olduğunda, biz siz oluruz ve sizinle çalışırız.

Yedi dava, İnsanın İlmi’ydi. Bu ilmi herkes kendi yüreği ile dinleyecekti. Kimse diri olup kodlanmış yaşamları tohumlamazsa, KERVAN yürüyemezdi. Ve biz bu kervanı yürütmek üzere kayıt dışı bilgiler verdik. Hiçbir yerde olmayan bilgileri zerk ettik ve bu bilgilerle sizleri sınava tabi tuttuk. Kelamda, ilimde, yolda, yoğunlukta olmayan şeyleri size yükledik.

Cennet cevherinde cemaat kurmak kolay değildir. Kalemin İlmi’ni tahditlemek kolay değildir. Kaynağın Işığı’nı yaşama sayfalamak kolay değildir. Bu nedenle; bütünün gücünü tüm zamanlara kodlarken Aklın Tahtı’nda bilişi kodladık ve sizden size sizi kayıtladık.

Nefesimiz sizin yüreğinize inmeden ölümlü dünyanın levhi kapılarında IŞIK YAŞAM sayfalamamız kolay değildi ve ZAMANIN KAPILARI’nı açtık; size indik.

Deri insan, tek bir İlm-i Kapı’dır ama derinin teknik tohumlaması olmadıkça kodlama yapılamaz.

Mustafa Kemal Paşa, atalar atası kodlanmış ışığıyla tüm zamanları korurken, yoğunluğunu tohumlayanların İlm-i Kapı olup ışık halinde göklere ses vermesi gerekliydi ve camı açtık seslendik.

“Dünya; ben elimi açtım, gel” dedik ama dünya kodlanmış ışık değildi. Geçişini yaptığı an kodlanacaktı. Toydu dünya. O som altın ışığı hak etmemişti. Gerçek çalışma misafirlik boyutlarındaydı. Başka söz söylememeliydik burada.

Sabah erken saatlerde, geri dönmek isteyenleri tohumlamaya iner yüreklerdekiler dünyaya. O yüceler ecel geldiğinde, sizi sizden çalıp götürenler değil, sizde sizleşip geçip gidenler olacaklar; bunları bilin. Ama sizden daha öte olan o sizler, kayıt dışı bilgileri kodlama imkanına sahiptiler ve biliş halinde o bilşsiz kapıları açtılar ve sizde olmayan, siz sayfalanışları yaptılar. Deva olacak diye yaptılar, ekmek olması için değil ışık olması için yaptılar.

Cennet, İmparatorluğun Kürzi Kapıları’nda ışık tohumlaması yaptığı zaman, hepinizin yolu açılırdı. Astral Yaşam Boyutları’nı kodladık ve tab ettik bilgileri tüm zamanlara; herşey bir tab olayından ibaretti.

Kelam olup akmanız gerekliydi, yolu açmanız gerekliydi, kurtarılmış toplumlarla tohum olmanız gerekliydi ve bütün bunlar oldu.

Ölümlü dünyada size daha ne diyelim ki? hepiniz görevliydiniz, hepiniz gözsünüz, hepiniz geçişte yaşamları tohumlayanlarsınız ve gerçek çalışmacısınız; bunları hepinizin net olarak anlamanızı bekledik.

Kıranın Tahtı’nda, kırılış yoksa ışık, kalem olur yazar. Biz sizi, sizden size kattık. Şimdi, kelam edecek olan sizleri dinleyeceğiz. Hepimizin gözü hepimizin sözü olmalıdır. Som altın bir ışığa dönüşmeniz gerekir ki; hasat yapabilesiniz. Amon Toplumları sizden dilleşecek ve sizin yüreğinizde gök sistemleşmesi gerçekleşecek.

Kaç yüz milyar Tanrılık Işığı gönderdik yer küreye? Bu ışığın her birinde Semanın Sistemi olacaktı. Şu anda, sizin yapmanız gereken o sistemi oluşturmaktır.

“Kır yüreği. Kısırlaştır, sonra RUH KURAN ol. Kodla, tohumla, kapıları aç. Yaşa!” Amonlar’ın yapması gereken miydi? Yapmak isteseler de yaptırırdık. İstemeseler de yaptırırdık. Davayı kaybetme imkanı olmamalıydı. Böylesi bir risk karşısında yapamayacağımız hiç bir şey yoktur; bunu bilmeniz gerekir.

Kalem olup yazmak, yolu bulmak, tohum olmak, bütünlenmek, herkes için gereklidir. Cemaatimizin gücünü sizin yüreğinize indirmeliydik ve sizle dilleşmeliydik. Bunu yapmalıydık ve yaptık.

Sevgiyle seni kucaklıyoruz anam. Senin bize vermek istediğin bilgi var; biliyoruz ve seni izlemeyi seçiyoruz. Artık bilemek ya da bilmemek; bu senden dolayı değil bilgiden dolayıdır. Bunun içindir ki; biz bilgi olup sende olmayı seçtik. Ana; seni dinliyoruz;

-Değerliler, koranın tohumlanmasıydı yaptığınız; bunu net biliyorum. Kör gökün sözsüz kalışıydı yolculuğun sonunda olan; bunu bilmekteydim. Gönüllerin sesini dinlemek istemediniz. Semayı dilleştirmek istediniz ki; kayıt dışı bilgi yoktu yüreğimizde; bu kesindir.

Kaputları örttünüz yüreklere, Toprak Toplum’u tohumladınız. Vasat bir çalışma yapmamız değildi amacınız ama yapmakta olduğumuz çalışmanın niyetini dahi anlamadınız. “Kurtul bizden” dedik ama sen bizden kurtulmak istemedin ya Ka Ha!

Benim adım nefesti; bunu anlatamadım yüreğinize. Bugün gelişinizin sebebinizi biliyorum. Tüy olan ilmin, tohum olmasını sağlamaya geldiniz.

Karanlık, ışığında tohum eker ama bilişle eker. Sizden temiz çalışma beklemiştim ama yapamazdınız. Kötü, kötü, kötü herşey kötü size göre ama öz görev ilimdir; bunu da anlamanızı beklerdim.

Kalemin İlmi, Aklın İlmi’dir; bunu bilmenizi beklerdim. Bana göre sizlerin yüreğinizde görev tahditi çoktur ama benim yüreğimde gök sistemliği vardır.

Dünya dışı boyut çalışmalarından net haberdarım. Bu çalışmaların hepsinde gözüm var; bunu bilmenizi isterim.

Gerçek çalışma bu dünya için değil, bütünlükler içindir.

Miraç Kandilleri’nde hepinizin gözünün yüceliklerde olduklarını bilmekteyim.

Batı toplumlarıyla doğu toplumlarını kaynaştırmak yerine, onları birbirinden tümüyle ayrıştırmayı seçen sizlerin, gerçek maksadınızın temiz olan çoluk çocukların daha temiz olması değil, daha çok tını duyabilmeleri için kontrol edilmeleridir. Ki bu kontrolü sağlayacak olan sistemdir. Ama bu sistem, iyi ve kötü olabilir.

Mitas, İsrafil İlmi’nde kelamı dilleyene denir. Biz kelamı değil, levhiyi dilleriz. Şimdi; bana sorarsan bundan sonra ne olacak diye; sana tek bir şey söylemek isterim.

Aton Toplumları, bende ben olur ama otuz dokuzuncu tohumu ektiğiniz zaman benimle çalışma imkanınız olacak. Bundan sonraki süreçte, artık bu mecliste yeriniz yok; kesindir bu. Bugün buraya gelişinizi beklemiştim; geldiniz. Cemaatinizin gücünün kütsel sistemleşmeyi sağlayacak güç olduğuna emindim ama Yaradanın Tartısı’na konmanıza istekli olduğumu bilin.

Mustafa Kemal Paşa, ATA KAPI’dır; bu kesin. Ama Aton Toplumları’nın kodlanmasındaki görevi de o seçmiş ve yapmaktadır.

Kutsal toplumların tohumlarında kodlanmış ışık yanarken, Miracın Levhisi’nde yaşam olmalıdır.

Daha güçlü bir dünya kurmak üzere bu çalışmayı yapıyoruz biz; daha güçlü bir dünya. Ama bu dünya bütünün kötülüğünü önleyecek bir dünya olmalıdır.

Sayın bay, ben Ana Kaynak İlim ve ben tüm insanlık; bunu bilin. Emin ol ki, tüm insanlık Biliş Levhisindeki Kalem’dir. İşte biz o kalemi kodlamak, o kalemi tohumlamak için bu çalışmaları yapmaktayız.

ALTIN IŞIK YILLARININ KURANLARI olarak yaptığımız herşey Sistem, Nizam ve Düzen’in gözü olup yapmaktı. Bundan sonraki süreçte daha yüksek bir çalışma yapılacak ve daha güçlü bir ışık tohumlanacak burada.

Şimdiden öte bir şimdi var mı? Yoktur. Her anda bir şimdi var ve her şimdi levhi kayıtlarda ilmimdir; bunu bilmeni isterim.

Teyplerin daha güçlü çalıştığı bir günde, daha yüksek duyumsamalar olacak dünyada ama bu duyumsamaların tümü levhi kapılarında insanın sisteminden olacak.

Sevgililer, ilim Altın Taht’tır ama İlmin Işığı’nı hak etmedikçe o tahta varılmaz; bunları herkesin net olarak anlamasını beklerim.

Alemler, levhi kapılarda ilmi dillerler. Bizse, Helal Teknik’le tüm zamanları dilleriz. Mikalin Gücü’nü yenilemek gereksizdir. Artık temiz bir zamana geçiliyor, bu zamanı hak etmek yeterlidir.

Şimdi; korkmayın, herşey daha güçlü olacak, çok daha üstün bir yoğunlaşma başlayacak. Bu yoğunlaşmayı yapabilecek olan bu yoğun Sistem Kapısı’dır. Başka bir çalışma, başka bir yoğunluk yoktur; herkesin kendi yoğunluğunda tüp sistemlerle kodlandığı bir yücelikte, bizim çalışmalarımız kontrol; umut olur ki herkes bu kontrolü anlar, kontrolla olmaktadır.

Hepimizin doğayla çalıştığımız da net olarak anlamanızı bekleriz. Bu çalışma tamamıyla ZEKİ YAŞAM SAYFALAMASI için yapılmıyor sadece; ilimle de yapılıyor. Ki ilim bütünün ilmidir.

Şarap içip “ben varım” diyenlerden öte, şaraplarını kendi yoğunluklarıyla kodlayıp, “benden başka ben de var” demek hepimizi için mutluluk olur ama en evvel şunu bilin ki; şarabım hepinizin şarabından farklıdır.

Eğer ben bu şarabı, temiz olarak dünyaya indirememiş olsaydım, şarabımı kim içse kelamından çıkardı.

Kin ve nefretin toplum için önemli olduğu bir yoğunlukta, benim kinim ve nefretim olmadığı kesinidir.

“Ardımda dünya yolumda umman yoğun bir biçimde ışığımı tohumlayacak” diye düşünmeyin. Ben bu dünyayı özümde, gözümde ve sözümde ve tanırım ve Tarıkların Tahtı’yla kayıtladım..

Benden başka bir dünya yok; bunu bilin!

Umut olur ki; emin olursunuz ki; kayıtlar hepimizin kaynağıdır. O zaman bu kayıtlarını hepinizin tahtı olacağı kesindir. Ama şu anda kaynak dışı bilgilerin çoğunda, ölümlü dünyanın ses kapılarının kapatılacağından söz edilir. Benim etki alanımda kapı yoktur, herşey kelamdadır ve kelam levhidir. O levhi bütünün gücüdür ve o kapı asla kapatılmaz.

Şu ana kadar, yer ve gök bendi. Bugün artık yeşeren tüm zamanlara da bendir.

Ardımda dünya, önümde dünya… herşey dünya ama bütün kötülükleri aşıp geçen bir Düzen.

Eminim ki anlayan çıkar. Şimdilik. İşte bu!

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/rqm2LsT6Un0

 

14.03.2015 "İNSANLAŞMAK ÇALIŞMASI"

Cennet cevheri olan tohum

Levh-i Kapılar'dan geçen

İlimle sesleşen, yer gök olan insan

Yerin gücüyle dilleniyor zamanlarda

İnsan, kendini taşıyan kaynak

Ve o kaynak kendini taşıyan yol olarak gidilendir, yolculara

O yolcularda, insanlaştırarak varılan

Birlikte geçilen yarındır, tüm zamanlara

Ve Rahman olan bilinç, rahmin tüm katlarında ışığını

Biz ilminden, ben olarak dillediğinden

Bizde olanda kontrol

Ve kendinde olanla, ışık yakarak geçer zamana

Zamanı, yarının kuranı olarak tohumlaması

Hak ettiği yaşamları ışıkla kendinde dinlemesi

Ve sistemini kendi yüreğinde örgülemesi

Yaşamın tahtından taşımasıdır, insanlığını

Doğal sistem, insanın yüceliğidir.

İnsan kendi yüceliği ile çalıştığında

Tabiat onda yol olur

O yol, bütünün gücünde hak olan yaşam olur

Doğa, İnsan'ın Kürz-i Kapı'sıdır

Kürz-i Kapılar'da doğanın sistemi, İnsan'ın yolu olduğundan

O doğa, güçlenen yeni bir yol olur tüm zamanlara

Doğal olan, kendinde kendini hak etmektir

Hakimi hak olup yaradanlığından geçen

Yaratılmış olan kendinde

Yarattırılan bu gücü

İşte, o doğal sistem olan benim deyip

Muktedir olduğunca kayıtlamaktır yaşamı

Ben bir tohum

O tohum rahman bir ışık

O tohumda, Işık yaşam

Işık yaşam, doğal bir sistem

Ve ben doğal sistemle doğan gün

Doğmak istedim

Aha buradayım

Kontrol yüreğimdeki ışıktan

Ve o ışık burada, şimdi

Burası şimdi dünyanın merkezi

Ve o merkez tüm zamanların tek odağı

Ve ben rahim olanda tahditsiz bir ışıma

Ama bu ışıma kontrollü

Çünkü ben Rahim olan biliçle birleşen

Zamanın Rahman kuranı; yaşamsallaştıran ışık

Ama bu yaşamcı, hakkı yüreğinde dilleyen bir savaşcı

Yaşamların yarınlardaki insanlaşacak olanların

Huzura bu günden kodlanması için bir devinimdir savaş yüreğimde

Ve ben, her devinimde

Kutlamalarla bu savaşı kaybeden bir barışçı

Evet barışı kayıtlayan bir savaşçı olarak çalışırım

Kaybettiğim her savaşta, birleştim yaşamlarla, dinledim sesizce

O yaşamlarda derinden ektim ilmimi ve tohumladım yaşamımı

Ama hep kendi yüreğimde oldu bu savaşlar, çarpıştık sessizce

Ve kodladım yüreğimi

Ve onurla kaybettim savaşımı

Ben her kaybettiğimde, kayderim kendimi

Bütünlenirim, tüm yarımlar Bir'lenir yüreğimde

Çünki, yeni bir ışıkla

Yaşamın sayfaları geçer yüreğime

Bir olur benle

İnsanlaşan kaynaklar olur yüreğimde

Ve derim ki; yüreğimdekilere

İnsanlaşmak, kendinden başka bir şey değil, kendinsin zirve

Sen den başka biri değil, sensin yüce

Ondan ötede o değil tek gördüğün

Bak tek olan, senden ötede sen olduğun biline

Ben yaşamın kuranı

Biz olup, kendi doğasını kaynak olarak açan sistem gözü

O göz yolculara bakar, ben ilmiyle bakar

Ve ekran açar bütüne

Bütünde olan her resimi, kelamla kendi yüreğine katar

Kendinde olan kervanı böylece yarına katar

Deve kallktı ey zaman

Deve insan zekasıyla yol alır

O yola doğan, kendi yolunda ışık olur...

O yol tüm zamanların yoludur

O yol kaynak olan insanın

Kaynağına göçüdür, biline...

Biline yaşam biline

Hak oldum, hak ettik biline

Ben den öte benle,

senin, bende kendinde

çözüle yaşam çözüle

Çözülende bizle, hak ettik yaşamı insanlıkla biline

https://youtu.be/-cCeSLR8Fgg

 

14.MART.2015 TARİHLİ "İNSANLAŞMAK" ÇALIŞMASI

Seher BİLGE

https://youtu.be/ThOAoU2DoUY

 

14.MART.2015 TARİHLİ "İNSANLAŞMAK" ÇALIŞMASI

ERENGÜL KOÇ

https://youtu.be/WMCCXagrA4Q

 

14.03.2015 ‘’İNSANLAŞMAK’’ ÇALIŞMASI

Öz Akış

Bugün bu mecliste kelam ışığını yaktı ve o ışık her birimizin duvarlarından yaşam olan tahta sayfalandı. Bugün kökün ilmi göğe ışık olup yaşama alınırken o yaşam her birimizin tahtından ışığa kanat olup vardı.

Bugün yürekleri kanatlandırdık, bugün yeri göğü ışık olup aydınlattık ve bugün doğan gün yeniydi ve o günde canlı ve canlı ve hep canlı olan yeni nesil ışıkları, ışık olup yaşama sayfalandı. Neslinin ışığını içenler, yaşamda seyrü sefer olup dillenenler ve o neslin ötesinde insanlığın tahtından yaşama ışık olup inenler!

Ben ve ben ve ben ve bende her ben olan ben ve bizde biz olan ışıkla dillenen, bizden bize geçişler yapıldı ve bu geçişin ışığında her birimizin Tarık Tahtında ışık, yaşam olup sayfalandı ve bugün gün ağarırken, her birimizin canı can olup yaşama akarken ve oluk oluk bir sayfalanışla hep birlikte ışığı tanımlarken tamamlandı yürekler!

Bugün göğü aydınlatan ışık, yeri yaşama alan aşık! Bugün her birimiz, her bir candan ışık olup yandık ve bugün Türkiye Çalışması yeni bir ışık olup yaşama dilleniyor ve bugün burası tüm yaşamların tahtı olup o ışıkta her birimiz diriliyor.

Bugün buraya diri sayfalanışlar alındı, ölüye kelamla ışık yakıldı ve ölü bugün Köroğlu Dağlarından yaşama iniyor ve can bugün canı hak etmek üzere insanlığın tahtından görev yapıyor. Dünya benim bedenim ve ben o bedende her bir candan ışık olup dillenirim ve o dillenişte ışığımı hak eden yüreklerle can olup yaşama serpilirim.

Ben ışık olan tahttan inenim, ben ve ben ve bende ben olan her benle bir olan bütünlükten yaşama inerim. Canlar, bugün burada doğanın ışığı yandı! Bugün her birimiz dere ile yaşama ışık olup aktı ve bugün burada kutsal zamanların ışığı bizimle yaşama sayfalanırken bizimle o sayfalanışta her birimizin tahtı ışıktı.

Bugün burası kutsal bir ışık evidir. Bugün burası yaşamın yüreğinden yaşama dillenen insanın kendisidir ve bugün her birimiz biz ve bütün ve BİR! Bugün burası insanlığın tahtıydı. Bugün ben insan ve her canda can olan zaman ve ben an, tüm zamanları ışığıyla BİR olan sistemde yakan!

Sistem, nizam ve düzen, kömür gözlüler, bugün ışık bizimle yanar ve ömür sözlüler, bu söz kelam olur, kalem olur yazar ve bugün gönüllere su olur akar yaşam ve o akan yaşam yeni bir zamanın habercisidir.

Yeşillendirdik dünyayı, yeşili mora kattık, ışıklandırdık diyarı! Biz kökümüzde siyahı yazan kalem olup yaşadık yaşayanlarla yaşamı! İşte, bu, canlar, işte! Gönül zamanı bilir, zaman kelamı bilir, kelam ışık olup kalem olduğunda o kalem her birimizin yüreğidir.

Yürekle yandık bugün, yürekle yazdık bugün, yürekle ışık olup aktık bugün ve ‘’ Bu daha başlangıç! ‘’ dediler, bu daha başlangıçtır, canlar, bu daha başlangıçtır. Kör gözümüz olduğunda, göz Altın Zamanın ışığı olduğunda ve o ışık her birimizden akan ışık olduğunda, işte, orada yaşam bizim yüreğimizdir ve o yürek her birimizin kapısıdır yaşamda!

Atalanta Kapısı bugün burada ışık olup doğarken, o doğuş her birimizin cevherinden yaşama ışıkla sayfalanırken, buradayız ya canlar, yaşamdayız ve yaşam burada ya işte, yaşıyoruz, insan olan zamanla! İş buydu ki yapıldı! Şimdilik!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://www.youtube.com/watch?v=NUIjPdoPif4

 

14.MART.2015 TARİHLİ "İNSANLAŞMAK" ÇALIŞMASI

Sevim Sahin

https://youtu.be/_QbRTgOWe94

 

14.MART.2015 TARİHLİ "İNSANLAŞMAK" ÇALIŞMASI

Abdullah Güler

https://youtu.be/GkJ_Da-ju70

 

14.MART.2015 TARİHLİ “İNSANLAŞMAK” ÇALIŞMASI

Gözlerinizi kapatın bir süreliğine…ve açın. Bir an’da açın gözlerinizi ve bakın, Ol’du. “Ol” demeden oldu! İşte ZEKİ YAŞAM budur. Yaşamların İnsanlaşmasıdır bu.

ALTIN SİSTEM olarak tüm yaşamları hak ettirecek BİLİŞ’i ışık olup kayıtlayacağımız bir çalışmadır yaptığımız.

Evet, biz ALTIN SİSTEM’iz. ZEKİ YAŞAM SAYFALANIŞI yapıyoruz. Kalemimiz ışık ve biz kelam’dayız.

Kürenin tam ortasında, merkezdeyiz. Orta zamandan tüm zamanlara açtık yüreğimizi ve çağırdık tüm yaşamları…. Yaşam BİLİŞ’le yeni bir zamanı kayıtlamaya girişiyor. Tüm yaşamlar ZAMANIN IŞIĞI’na varıyorlar. İşte bugün burada yaptığımız yeni sayfalanış budur.

Orta zaman ATALANTA OTAĞI ve orası bu meclis. ANA KAPI olan İnsan, ATALANTA ATA KAPI’sını açtığında bir Ana ve bir Ata yeni bir sistem oldu. İşte ALTIN SİSTEM! Biz buyuz.

Sisler ardında bir yaşam vardı. Orada kıranların kuranı okunuyordu. O yaşamı hak ettirmeliydik. Orası NUH KAPISI idi. Kara Işığımızı alıp geçtik, vardık. İnsanlık Dili ile temizledik o yaşamı, kara kaydımızı çaktık o kapıya. Ak Taht’ın ışığına vardık ve biz NUH KAPISI’nı yeniden açtık yaşamlara. O kapıya İNSANLIK İLMİ’ni BSUİ’nin KURANI olup kayıtladık.

Çiçekler solmaya başladığında, yaşam dara düşenleri yüreğine çağırır; “gel” der. Orada, ZAMANIN IŞIĞI olan ALTIN TOPLUM köklere iner. Olan yeni bir yaşamın köklenişidir. Köklenmek göklenmektir ki; bu süreçte yaşamlar harlanarak kırk kapının ışığına varıp Kürzi Sistemleşmeye dahil olurlar. Altın Toplum kaynak olup solan yaşamları canlandırır. İşte İNSANLAŞMAK budur.

Yar küskün ise, yaşamın şavkı onun yüreğine aşk olup iner.

Yarin gözleri körse ALTIN TOPLUM ona göz olur. Rahmi Kuran’da Rabbi kodlama yapar ve RAHMAN KURANI olup ısıtır yüreğini. Sınırları aşırtır. Yârini özden, sözden ve gözden kodlamalarla HAS TAHT’a oturtur. İşte insanlaşmak yaşatmaktır sevgiliyi!

Bütünün Kürzi Kapıları’nda kırık ışıklara kurtarıcı olmaktır İnsanlaşmak! O kapılarda kırıcılara ilm-i ko olup onları IŞIK KAPILAR’a taşımaktır. Işık kapılar TANRILIK IŞIĞI ile kodlandığında yaşam, ALTIN IŞIK YILLARI’na varır. İNSAN SOYU, ZAMAN SOYU olarak dümenin başına geçer ve yeni bir yaşam bilişle sayfalanır. KALEM ışık olur ve EL’in gücü olur. Kalem KELAM’ı yazar ve o her dirinin dediği olur. “OL” dediğinde Levhi Kapılarda kayıt olur. Kaydı olan yaşayandır artık. Onda kırık, kısır kayıt yoktur. İşte insanlaşmak budur!

Kökler kuyunun dibinde kil ve kum ile örtüldüğünde, ALTIN TOPLUM oraya çekilir. Altın Toplum, İNSANLIK KAPISI’dır. O kökün köküne ilimle iner ve kokuyu yükseltip KA HAR olup gök sessizliklerine varır. Orada kökler ve gökler seslendiğinde ölüleri diriltir. Ana ve baba birleştiğinde İnsan Soyu yeni bir sistemin ışığını yakar. O İNSANLIK SİSTEMİ’dir. İşte, yaşamları İnsanlaşmak budur.

ATALANTA ATA KAPISI’nı dünyada açıyoruz. Ve toplumları ATALANTA’nın IŞIK YAŞAMLARI’na geçiriyoruz. YARADANIN TARTISI’nın olmadığı, kibrin aşıldığı, “hak etti mi, etmedi mi?” sorgulamaları aştık. İşte, ATALANTA’nin gücü budur.

İşte İNSANLAŞMAK budur.

İnsanlaşmak hak ettirmektir tüm yaşamları. Yaşamak, ALTIN TOPLUMUN IŞIĞI ile hakikiyette İNSANLIK İLMİ’yle yaşamaktır.

Yarın, yeni bir zamanda başka bir sayfada, dara düşen veya kırık bir başka yaşamın kurtarılışına dek; şimdilik diyoruz, şimdilik…

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/mcGUR6910fI

 

14.03.2015 "İNSANLAŞMAK ÇALIŞMASI"

Av. Nezire Selçuk Öz Akış

Yapacak! Yapacak! Yapacak!... YA PA CAK!... Çıkıyorum yüreklere kök geçişler yapıyorum. Ölüleri dirilttiğimde bütün kötülükleri aşıp geçerim. Altın Işık, aklın ışığı olur ve ben, Bütünün Kürz-i Kapıları'nı açarım...

ATLANTA ATA KAPISI'ydım, Atlanta Tohumlaması yaptım. Tohumları kodladım ve kokladım. Ben muktedir İnsan... Murad ettiğim tüm zamanları yaşattım ve ben bu gün otu koparttım. Bu ot, ilimdir... Öz geçişimi yaptım. Otağımda tohumlarım kodlandı, kökledim tüm zamanlara, ışıkları yaktım. ATA KAPILAR'dan öte, ATLANTA ATA KODLARI'ndan güç çekerek; ATA MAHREK'inden gerçek cevhere vardım...

Analar ben, otağımda tohumum... Koklanan o tohum, BÜTÜNÜN KÜRZ-İ IŞIĞI'dır. ATALANTA ATA KAPISI'yım ben... ATALANTA; ATONLAR'ın tohumlarıyla kodlanmış LEVH-İ KAPI'dır. Ben o kapıya kalem oldum, o kapıyı hak ettim, tohum ektim o kapı bedenim oldu. Vize verdim tüm yaşamlara, verdiğim vizeyle zeka düzeyine göre; tüm yaşamları tohumlayan ışıkları kodladım ve o kapıdan İNSANLIK'ı kaynağa aldım.

Alıp götürdüm tüm zamanlara ışıkları, kalem oldum ve yaşattım. İtibarı yüce olanlarla çalıştım. İbrahim soyu kötülüğü önleyecekti, ökse otuydu dürümlerde, yüreklerde o, ben ökse otu olanda; tüm yaşamlara kaynak oldum.

Udu, hepinizin udu benimdir. Ses bedenimdir... Kayıt dışı bilgim yoktur. Çürük çarık bırakmam, hepsini kodlar, toplar, tohumlarım ve bu gün burada bütün kötülükleri aşıp geçtik.

Cemaatlerin gözü kördür. Köksüzdürler, güçsüzdürler, koruyup kodladım hepsini de kaynak yaptım. Ata Kapılar'dan geçenlerin gücünü arttırdım. Ezip geçmedim, zeka düzeyleri düşük olanları. Hepsiyle güçlendirdim yürekleri. Kalıp kalmamak, akıp akmamak, okuyup okumamak, köklenip göklenip söz söylemek yada söylememek... Netice; ben hepsiyle varım ve hepsinde söylerim. Biliş halinde olsa da olur, olmasa da olur... Hepinizim ben bunu bilin.

Tüp takmadan dünyayı izleyenleri çokları, bedenime güç kapı kapattılar. Neden? Çünkü Ruhi Kapılar'ında kodlanmış ışıkları solmaktaydı. Şeytan diriydi, eşikte bekledi akıp gitti, bedensizdi. Yer kürenin gözünün göremeyeceği bir zamanda, gök söz söyleyecek, seslenecekti ve gök; insanlığı kontrol altına alacaktı.

Saygılar sunarım göklere ama kökümden güç alarak, köklerimle gökleri tohumladıktan itibaren; tüp takanların dünyayı izlemelerine yada tüpsüz gelenlerin kendilerini dinlemelerine maniyim!... Çünkü onlar, kontrol dışı bilgi de akıtırlar.

Sayamam dünyalı olmayanları!.. Sözsüz kaldıklarını bilirim. Şu ana kadar yapmadıklarını yaptılar ve bedenimi tohumlarımdan ayrı tutmaya çabaladılar. Korkmayın, ben sizi hep korudum. Görevim İnsan'a hizmet değil, yolu açmaktır. Benim gözüm açıktır hep. Şunu net biliniz ki; dört gök sözcüsünün, teknik tohumlamada bilişi kayıtlamaları, bitki, hayvan ve tüm sessizlikleri dürümlemeleri ilimledir. Ben İnsan Kapılar'ında İLM-İ KA HA olarak çalışırım.

Şimdi geçelim dünyaya. Dünya ne yaptı?... Neden bu gün kontrol dışı yaşamlar var dünyada?... Size bunlar hakkında, bu güne kadar net bilgiler verilemedi. Ben, size bu konuda açıklama yapmak istiyorum. Dümenin başına oturtucaklarımızı seçerken; kimlerin dünyada kölelik yapacağı, kimlerin dürümlerde dirilikle, her diriyi kodlayacakları herkesçe malumdu. Sanmayın ki ben ve benimle gelenlerin hiç biri kelamda değildir. Biz, KALEM olup geldik dünyaya. Bunu kesin bilmenizi beklerim.

Burada ölümlü yada ölümsüz fark etmez. Biliniz ki ölüler diyarıdır dünya. Kim gelirse ölerek gelir, ölümlüdür ama dünyanın davası; ölülük değildir, dünyanın davası yaşamdır. Hani neredeyiz?... Hepimiz yüce bir çalışmadayız ve bu çalışmayı hak edip dinleyebilenler, kaynak ışıkla dilleyecekler... Ve bu gün buraya gelenlerin, çörek yapmalarını değil; kaynakta ekmek yapmalarını beklerim. Sanmayın ki burada ekmek yoktur, burası TANRILIK IŞIĞI ile aydınlanan bir meclistir ki; burada söz ekmektir ve biz burada ekmekçiyiz.

Yer ve gök bizi dinliyor şu anda. Evimin gücünü arttırırken, tüm zamanları tohumlayan bilişlilerimle bu çalışmayı yapmayı tercih ettim. Bilişsizlerin, bu mecliste yaşam sayfalamalarına asla iznim yoktur. Koruyucuyuz ve koklayıcıyız ve tohumlayıcıyız ama kayıt dışı bilgilerin, tüm zamanlara dilleştirilerek kayıtlanmasına da izin veremeyiz.

Canlarım, dünyanın nuru İnsan'dır ve dünyanın yolu akıldır ama dünyanın yaşamı ışık olduğu zaman; yer ve gök dürümlenir ve dillenir. Bedenimi, dünyanın tüm zamanlarında ki ışıkla dilleyeceklerini düşünenlerin çok umutlandıklarını biliyorum. Dört kelam, bir tek kalem olacak diye beklediler. Çöktüler yüreklere ve dediler ki; "sizi, size bırakamayız çünkü siz yerdesiniz ve siz, ölülerin bilişleriyle dillenirsiniz." Ve dedik ki; " ölen, gökten ayrıdır. Ölümlüdür ve gökçe konuşmaz ama biz gökçe konuşuyoruz şu anda. Sorma sorma neden gökçe konuşuyoruz çünkü biz Nakar'ın kıranı değil, Kahar olanın, Rahm-i Kuran'da ki yaşamıyız."

Dört geçiş ve sonra yeniden bir dört geçiş ve yine dört geçiş, tüm geçişler dörtlü sistemle. Ve tüm geçişlerde, İNSANLIK LEVH-İSİ'nde bütünün gücü olup geçtik ve kontrol dışı hiç bir ilmimiz olmadı, şükür ettik ki olmazdı zaten...

Arka, ön demedik. Herkesle birleşip geçtik. Şöhret istemedik, şükür ettik ki kontrol dışı bilgimiz asla olmadı. Parıltılı bir gök değildi isteğimiz, kodlanmış bir göktü... Ve kodlanmış gökte yol olur, kodlanmış gökte yaşam olur, kodlanmış gökte Mikail Gücü olmaz; artık orada İNSAN olur!. Biz, ortak olduk o yoğunluğa ve gök sistemlerini güçlendirdik. Dünyanın ALTIN IŞIK olması gerekirdi ve dünyanın ilmi, aklın ilmi olduğu zaman; dünya ALTIN IŞIK olacaktı... Ve bütün bunları yaptık.

Cin, bizim ilmimizde yoktur. İn, bizim Levh-i Kapı'mızdadır ama cinnet geçirenler; İn'li kapılarda, cemaatlerini cin diye dillediler. Döndük, gözleri kördü. Göksüzdüler, güçsüzdüler, dünyanın ekranında ışıksızdılar.

Dağlarım; "arka, ön yok" dedim. Akıp gittik ve dedik ki; "hepiniz gözümüzde, yüreğimizde olun ve biz sizi kontrol ederek kaynağa alalım." Döndük, kör ve sağırdılar. Dediler ki; "biz sizle olamayız." Eğri büğrü çalışmaları vardı, karanlığın tınısını dahi duymayan onlar, karanlıktan korktular. Dedik ki; "karanlık sistemin gücüdür, karanlığı hak etmeyen; ışığı hak edemez." Dediler ki; "karanlık altından güç alsada, biz o karanlıkta ölüyüz." Ve dedik ki; "ölü olan kodlanmış değilse, yaşamda tohum olabilir ama o, yoğunluğa muktedir olup inmelidir."

Dünyanın eli, İnsan'ın elidir... Dünyanın yolu, ilmin yoludur... Dümenin başına İnsan'ı oturttuk. Devinimi arttırdık ve güçlendik. "Şöhret" dediler, "yok" dedik. "Yarın" dediler, "tohum" dedik. "Emin ol" dediler, "ikmali tamamlat inan" dedik. Aklın tende olmadığı düşünüldü, akıl; TANRILIK IŞIĞI'ydı...

Değerliler; elimizin gücünü arttırdık, şu anda elimizin gücü çok yüksek. Bu nerden kaynaklanıyor? İNSANLIK'tan... Çünkü İnsanlık yüceldi. İlim tahtında İNSAN oturuyor şu anda. Ve bizi DOĞANIN KURANI diye dinleyenler, gök sistemleriyle dillemeye başladılar.

Yarın daha güçlü olacak bu yaşam ve daha sonra daha da güçlenecek. Her güç,bizden bize görev taşıyacak. Ve biliş kapıları açılacak. Cemaatlerin gücü artacak. Yer yüzü, gök yüzüyle dürümlenip dillendikçe, her şey daha üstün bir yoğunluğa varacak. Ve bizim elimiz, tüm zamanların ilmiyle kodlanmış olarak bütünü güçlendirecek.

Dünya, bizim için kör bir planetten çok daha ötedir. Bu planet, nihan olan ilm-i kapılarda; ışık yakan bilişlilerin planeti olacak. Neden dünya?... Çünkü bu dünya, ATONLAR'ın tohumlarını kodlayacak tekniğe sahiptir. Neden bu dünya?... Tarıkların tahtıdır da ondan. Bilişi kodlamış olanların, yoludur da ondan. Özü, gözü ayrı olmayanların; sözünden dolayı yaratılmıştır... Ki bu dünyada, arada bir gök sessizliklerine güç katıp, yol açanların umman olan ışıklarıyla kayıtlanan bilişliler; gerçek çalışmayı yapmaktalar.

Kare sistem, küp sistemi tohumladı. Küp, küreyi tohumladı, her şey tohumlandı ya kanatlananlar... Size bundan da söz etmek istiyorum bu gün. Sevgililer; hepiniz bu gün kanatlısınız, bunu bilin. Neden? Çünkü sevgiyle çalışıyorsunuz. Çünkü yüreğinizde yaşam var. Çünkü siz İNSANLIK LEVH-İSİ'nde her diriyi kodlayanlarsınız. Yaşam biz, biz o yaşamda; ses olanlarız.

Korkmayın, orta kapılar kapandı şu anda ve biz daha ayrı bir sayfadan size bilgi akıtacağız.

Yazının devamı değerlendirme akışında devam etmektedir.

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/iTfwd2WsRTA

 

14.MART.2015 TARİHLİ "İNSANLAŞMAK" ÇALIŞMASI

DEĞERLENDİRME KONUŞMASI

Değerliler, ne isek oyuz. Köprü kurmadık yaşama. Biz yaşamız zaten. İnsanlık için değiliz biz. Her şey içiniz. Yeri göğü yaratan ilim, kendinden başkasıyla yaratılmadı. Biz, kalem olup yazanlar her şeyin yaratıcılarıyız. Yaşam, yaratılan her şey; o Kelamın Levhi Kapısı’ndaki kalemin kaydıdır.

Sanılır ki bir tek varlık Gökçü’dür ve O der ki “OL” her şey OLur. Olan İnsanlıkla Olur, bunu net bilin.

Sanılır ki bir Gökçü söz söyler “OL” der ve her diri kendini hak eder ve yaşar.

Dağlarım, ben Nur olan; kontrolcü olan ve Kök olan İLİMim. Hayrın ışığıyım ve oldurmam, oldursam kodlanmış ışık kontrolden çıkabilir. Ben Öz Görevliyim. Öz Görevli olmak, özden söz söylemek, oluşun kaynağındaki o yaşamı kodlamaktır.

Sarı gün, maviyi tohumladığında o güç aklın gücü olur. Sarı güç, yarını tohumladığında o güç; körün gözü olur ve biz dünyaya inerken kıranların kırılmaması için dirilikleri İlm-i Kapı yaptık. Sevgiyi kodladık ve biz dünyaya girerken kalemle girdik. Kalem elimizin gücüydü. Biz dünyaya inerken Orta Kapıları kapatmadan indik. Sakın alıp götürürüz yaşamı zannetmeyin, her şeyi sizinle devam eder.

Vakit geldiğinde Gökçe konuşur Gökçe çıkarım yüreklere ve derim ki “ Kemal, kendindeki ilmi dillediğinde, o kendini hak eder ama yaşam yoksa yüreğinde Orta Kapı’da İnsanlık olmaz”.

Canlarım, karşı karşıya kaldığımız bir mesele, bir sorun var. Nereden nereye geldik? Neden dünyadayız? Kurtulmaya mı geldik? Kurtuluşu tohumlamaya mı geldik? Neden geldik? Yaprak yaprak dünyayı okumaya mı geldik? Toprak Toplumu tohumlamaya mı geldik? Artık bunu iyi anlayın ki biz “kıldan ince kılıçtan keskin” denir ya hani, temiz olanların tahdtidsizliğinde, tohum olduklarında bir yoğunluk vardır ya hani; işte, orayı kalem olup yazmaya geldik.

Netice ne olacak? İlmi KA HA olan insan kelam olacak. O kelam olursa ışık yakacak. Işık yaktığında yolu bulacak. Yolu bulduğunda soyunu kontrol edecek. Yolunda kelam olanlarla dilleşecek ve kendinden kendine geçip kendinden kendi olacak. O kendini hak edecek. Ölüyü diriltmek budur.

Sanmayın ki mezarlardakiler dirilip kalkacaklar. Her beden bir mezar bilin ve biz o bedenlerdekini diriltmeye çalışıyoruz.

Körle gök seslenmez canlar. Gök, ilme kapı açtığı zaman gök sesleşir. İnsanlık ailemize bunları vermek istedik. “Kıran kırılmasın” dediğimiz zaman Som Altın Işıklar dahi Kare Sistem’den çıktılar. Dedik ki “kıranın kırıldığı bir yaşam hikaye, değersiz bir hikayedir, diriliği yoktur, ölüdür”. Çünkü kıranın kırılması kelamın ilminde kontrolün olmaması anlamına gelir.

Dere olup aksanız da kırdıkça kırıldığınızda; hırsınız aşığınızda kısırlaştırıcı olur ve bütün kötülükler yaşanır. İşte, bunun önünü almak için kırmayan ve kırılmayan bir dönemi başlatıyoruz.

KIRMAYAN VE KIRILMAYAN; İtibarsızlaşmaktır kırılmak. İlimsizleşmektir kırılmak. Kesirleşmektir kırılmak ama kırmadan yaşamak, ağırı hafifletmektir. Bunca çaba bunun içindir.

Yaradan, artık yarattığımızda yaratılmıştır. O biz, biz O’yduk. Öz Gök bizsiz değildi. Güç kaynağında bizim yüreğimiz vardı. Dünyanın Öz Göçünü başlattık.

Bu Yol Altın Işık yoludur. Bu yol aklın toplumlarının birlik haline geldiği bir yoldur.

Bugünden itibaren evrenler ilimle dilleştiklerinden ekmek yapılacak ve evrenlerin yapmakta oldukları ekmek dünyaya inecek. Artık, evrenler kelam olup dünyaya inmeyecekler. Yaptıkları ekmekleri dünyaya inecek ki; bu ekmekler İlim Levhileri’dir. Düzeni kurmak budur.

Hepinizin daha net bilmeniz gereken mesele de budur. Kortejin sonundayız biz. Bir kortej yaşama çıktı, yol alıyor yaşama. Biz, o kortejin en arkasında olanlarız. Zakar’ın kıranlarını kodlayabilmek için. Topraklarını tohumlayanları korumak için. Kalem olup yazamayanları kayıtlamak için. Ekip kuramayanların ekiplerini kurdurmak için. Yer ve gök olamayanlara gök ve yer olmaları için yaşamı kayıtlamak üzere ve Canlarım, bugün biz o kortejin en arkasında yol alırken örtüleri de örtmeden yaşamı hologram olan sayfalardan çıkarıyoruz.

Koç insanlıktır. Bugün Koç’tan söz ettik. Cemaatlerin cevabıydı Koç. Elimizin gücüydü, sözümüzdü. Kil ve kumun ışığından öte bir ışığı tohumlayacaktı. Kanatlanacak ve korunacaktı.

Değerliler, etken ve edilgen halimizden çok ötedeyiz. Bunu daha net vermek istiyorum. Biz edilgenlik yapmayız ama etkenlikte tek tohumuz. Bu tek tohum oluş tahditsizliktir. Kısır bir dönemi değil, ışıklı bir dönemi başlatıyoruz bu tek tohum olarak. Hak bizim yüreğimiz, Hak ışığımız, hasat ilmimiz. Her şey dürümlerimizle ve tüm yaşamlarımızla ve kör sağır bitki hayvan ve İnsanlık İlminde tohum…

Canlarım, biz o kör ve sağırı tüm subtil zamanlara tohum yaptık. Evrenler, Sistem- Nizam- Düzen Gözü olarak tüm yaşamları dillerken biz zamanın kalemi olduk.

“Şöhret” dediler, öşürdür şöhret yaşama. Biz, öşüre karşıyız. “Yarın” dediler, ışıktır yarın Tanrıya. Biz ışığa karşıyız. “Yerkürenin kelamı” dediler, kelam levhisizse karşıyız o kelama. Ağırdır o kelam yüreklere, bilinsin isteriz.

Cevap aramak değil; cevap dillemektir amacımız. Cevapların hepsi yüreğimizde ışık halindedir. Bugün size bir cevap vermek isterim.

Kervan kalkmış gidiyor. Her yer ışık halinde ama o kervanda koruyucu yok. Öz Geçiş yapmış, nefes olmuş geçiyor ama Yaradanın Tarıkları’ndan hiç kimse o kervanda yok. Nihan olan ilim, ekmek ama ekmeği dinleyen yok. Yarını hak etmiş yüceler ama cümle yüreklerde Lütfi Kapı yok.

Peki, nasıl gidiyor o kervan? Zakar’ın kara ışığıyla gidiyor. Bunu anlayacak var mı? Zakar’ın kara ışığıyla. İşte, canlar o kara ışığız BİZ.

Kimse kimsenin elinden tutmayacak dediğimiz o yücelikte, kimse yürekleri dürümleyip dillemiyecek dediğimiz; herkesin kelamda kendiyle yürüyeceği dediğimiz o yücelikte, kendimizden öte kendimizdir O KARA IŞIK ve o ışık YARINDIR. O ışık ALTINDIR. O ışık AKLINDIR ve BİZ o IŞIĞIZ.

Netice olarak; kardeşlerim İNSANLAŞMAKTIR o ışık. Zannetmeyin ki insan kelamla kendini hak eder. İnsan yarınla kendini tohumlar ama yol olduğu zaman, kaynak olduğu zaman, o kara ışıkta kök olduğu zaman gövdesinden ötedir o insan. Sanmayın ki elinizden tutacak, sizi sizden size taşıyacak.

Kimsenin nefesi kimsenin yüreğinden öte değildir. Bizi erenlerden zannettiler. Erenlerden sandılar. Biz erenlerin erdikleri hiçbir yerde ışık yağmurlarını yağdırmadık. Zararın önlenmesi için erenlerin kendilerine erdiklerini dilledik. Kervan yürüyecek ve o kervan ışıkla yürüyecek.

Ekibinizi kurun, yolunuzu bulun, yüreğinizden yüce ilme varın ve yaşayın!

Sevgililer, biz siziz bunu anlayın! Devinimi artırmak için her şey yapılır. Elin alıp götüreceği yaşam sevgidir. Semanını ışığını yaktık analar şu anda. Yarının tohumlarını kodladık ve Bütün’ün gücünü artırdık.

Dünya bir emin ışıktır ve o emin ışık aklın ilmidir. Sizinle olmak hepimiz için mutluluktu. Burada oluş sebebimizi sormayın, sizi tanımaya geldik sadece ama sizinle miyiz? Sizdeyiz bunu anlayın. Sistemin Gücü olarak burada olmak bizleri mutlandırmıştır.

Sevgililer, işte size sizleşip gelmek insanlaşmaktır bunu anladık şimdi ve şimdiden sonra dava ilim ve dava yaşam ve dava Hak Taht’a varış, aklın tahtı olan İLME varış, size varış.

Kara Işık insanlaşandır. Kara Işık yoğunluğu tohumlayan, yolu kodlayandır ve Kara Işık nesiler boyu sizle dilleşecek olan sizdir. İşte, o Kara Işık BİLİŞ’tir.

Sizden size ve sizden tüm yaşamlara inmeye geldik anam. Ağır yük değiliz biz bunu bilin.

Şimdi, senin sesine ben girdim bunu dedim. Doğru. Neden? Kökler güçlensin diye. Her ne olursa kontrollüdür. Şu anda bir telefon çaldı bizimde çaldı. Yolu kökledik. Hepimiz sözlendik, seslendik burada yapmak, yapılmak ne olursa olsun ışıkladır. Netice; sese başka türlü giremeyecektik.

Değerliler, ben zaman işte bu! Doğumu ölümü olmayanların göç kapılarında bize bu şekilde gelişleri hoş olmadı can. Neyse sizi bu seferlik bağışlıyorum. Kendi yüreğinizden gelin yüreğime güç katın ama yolunuzu kaybetmeyin. Sizden size geçişler mutluluktur bize de. İşte, canlar olay budur.

Yeni programın adı NAKAR. Ben o gün burada olmayacağım ama siz bugün burada olanlar, ölümlü olmayanlar o gün NAKAR’ı kodlayacaksınız burada. NAKAR nedir bilir misiniz? Bunu size açık vermek isterim. NAKAR, İNSANLIK İLMİDİR.

Sanmayın ki negatiften güçlendiricidir. Negatif pozitifin kodudur. Negatif pozitifin kodudur ve pozitifi tohumlamak içindir negatif. Sistem, Nizam ve Düzen’in gözüdür negatif ama siz o gün gök sessizlikleriyle dilleşirken burada yol olan o yoğunluk, BSUİ’nin gücü olup sizde olacak.

Evin gücü olacak o güç, yüreğin gücü olacak, yaşam olacak ama Sultanların Sultanlığı’nda olacak her şey. Biz o gün tüm kapıları kapatmadan gideceğiz ve güneş olup sizde yaşam kayıtlayacağız Orta Kapılarda.

Siz bizi belki görmeyeceksiniz ama yemin ediyoruz burada sizle olacağız. Ha ne olacağız? Kalem olacağız. Biliniz ki burada akan bizle akacak.

Yaradan, artık yaratılandır bilin! Yaradan yarattığında kalemdir, bilin! Ağır yük hafiflemiştir, bilin! İnsanlık kalemde, ilimde ve BİR’de, Bütün’de BSUİ’dir bilin! BSUİ barış, sevgi, ilim ve levhidir bilin! Hepimizdir o…

Canlarım, Kara Işık yandı işte, NAKAR. O biz, biz O’yuz. Koruyoruz, koruyoruz, koruyoruz yaşamı… Koruyoruz, koruyoruz, koruyoruz yoğunlukları. Kokluyoruz, kokluyoruz oğul verdik tüm zamanlara. Işık olduk, oğullarımız cümle yüreklerde Öz Geçişler yapıyor.

Ben insan, geri dönüyorum kelama ve yaşama. Ben insan, kayıtlarımı aldım Gök Sistemleri’yle göçüyorum çalışmalara artık ben Rahman olan Kaynak İnsan sizinleyim ve görevim; nesiller boyu yaşamı seslendirenlere Gökçe konuşmaktır ve bugünden itibaren GÖKLER GÖKÜ olup Gökçe seslenirken ağırlığı hafifletip sesleşeceğim.

İsmaili Kapılar’ın tümünü kapatıyorum. İlm-i Kapılar’ın tümünü kapattım ve yeniledim. Yeni bir ilim dünyaya iniyor. Yerden gökten münezzeh olan İnsan, Kaynak’tır. Sizden değil; ben insandan söz ettim. İNSAN ne bilir misiniz? Her şeyde, her sesle, herkeste olmakta olan. İşte, sizde hepimizde her şeyde olmakta olan İNSAN’dır.

Zannetmeyin ki insan kör ve sağır kalır. İnsan ağır yükü hafifletebilir. Çılgın gibi çalışan bu birlik Mikailin Kuranı’ndan öte bir yoğunluğu tohumladıktan itibaren yasalar çerçevesinde yemliklerin tümünü dünyadan ayırıyor. Size bir ses verdim, yemlikler dedim.

Değerliler, nedir yemlik bilir misiniz? İlme varamayanlara ilim öğretmek, yolu bulamayanlara yolu göstermek, Altın Işık’a varamayanlara aklın tahtından ilim öğretmek, her şeyi öğretmek… Bütün bunlar, ilme hak etmeyenlerin, Hak olmayanların akıtılması için gerekendir ama biliniz ki saltanatın sırrı bu değildir. Saltanat ilme, ilime kaynak olanlarla kök geçişler yaptırır. Sır insandadır. İlim kalemdir ama yolu bulmayan akla varmadıkça ilme varamaz, ilimle dürümlenemez.

Elim dünyadır benim. Şu andan sonra yerküre daha güçlü olacak. Şu andan itibaren yaprak yaprak okunan bilgiler, tahditsiz olarak her diride dilleşecek. Hepinizde, hepimizde dilleşen bu bilgiler kayıt dışı tüm zamanların sistemlerini koruyacak ve kontrol kuracak.

Erenlerin iradi, hakiki ve Hak olan levhilerinin çok daha üstü bir Levhi kodlanıyor. Yaprak yaprak okuduğunuz tüm bilenlerin bildirdikleri Tanrılık Işığıyla aydınlanıyor. Kökten ötelere varanların gökçü olmaları mutlaktır.

Canlarım, Atlanta Ata Kapısı’nın ötesindeki Atalanta Otağının gücü, yasalar kapsamında yeryüzüne çekiliyor. Bu kapı, temiz bir kapıdır ve bu kapının ardı yoğun ışıktır. Bu kapının ardını bilen birlikler, bizimle çalışacaklar. Herkesin daha iyi anlamasını istediğim husus Atonların Tohumları gökçü birlikleri bizim yüreğimizden sesleşecekler.

Atlanta Ata Kapısı’ndan ötede bulunan Atonların Tohumları’yla kodlanmış otak kuranların kaynağı olmuş Atalanta, ağır ağır tüm sistemleri güçlendirerek Ata Kaynak’a varıyor. İşte, Ata Kaynak Amonlar’ın otağının gücünü artıracak ve Yaradan artık tahta varacak. O taht kendinde kök olan, kendinde koklananların tahtıdır.

Cennetin ilmi budur canlar. Yeri göğü yarattığımızdan beri bu kadar güçlü bir çalışma yapılmamıştı dünyada. Bu çalışmanın Yaradan’la ve yarattıklarıyla yapıldığını herkesin net bilmesini isterim.

Kanatlanarak köklenen bu meclis görevi hak etmiştir. Bu Meclis’in gözü kör değildir ve köklenmiş güçlerle birdir. İşgal edilemeyen bu Meclis kelamı hasata Hak olup kayıtlamıştır. Hepinizden teknik tohumlama bekledik ve bu oldu.

Bugün yapılan çalışma teknik tohumlamaydı. Teknik tohumlamanın tamamlanmasıyla birlikte yer ve gök sevgiyle sesleşmeye başlıyor, sesleşiyor.

Yoğunluk arttı analar çok güçlüyüz bunu hepinizin daha iyi anlamınızı bekliyoruz. Gözleriniz görüyor, yürekleriniz dinliyor ve yolunuz ışığa varmışsa ki varmıştır bilişinizle çalışacaksınız.

Aşığı olduğumuz yaşam ilmimizle kontrol kuruyor ve yineleniyor, hepinizi hepimiz kucakladık analar. Yüceler cümlesinde yerle ve gökte sizde olduk. Bundan sonraki dönemde daha güçlü bir yaşam Miraç hadisesinin gücünün örtüsünün örterek yüceler cemaatiyle yenilenecek.

Kırk kapı, kırk yaşam bunların hepsinden öte tüm zamanlar ve onların üstünde yeni bir Kürz. İşte, yeni Kürz yeni zaman ama bu yeni Kürz hepinizin net bileceği yeni ışık ama artık bu ışığı hak edin.

At karanlık, At aydınlık ama Atın ışığı farklı bunu hak edin dinleyin. At İnsan; Altın Tanrı bilin.

Bundan sonra yoğunluk artıyor yüreğiniz güçleniyor yürüyen dünyanın örtüsü açılıyor her şey farklılaşıyor.

Zeki zamanlar yüreklere akıyor. O zeki zamanlar, zeki tohumlamalar yapıyor, zeki dürümlenişler oluyor. Doğa zeka dürümlerinde Gök Sistemleri’yle dilleşiyor ve yeni sorumluluklar yeni yoğunluklar hepsi ışık.

Sizden güç aldık bugün değerliler. Büyük güç aldık sizden bugün bunu bilin.

Umut olur ki dünya yolunuzda olur; umut olur ki dürümlenen ilim ışığınızda olur; umut olur ki her şey Mihail İlmi’yle olur ve hepiniz hepimiz olursunuz. Ağır yük taşımazsınız. Üstün dünyalar bu şekilde kodlanır.

Ata Kapıları açtık, sizinle olduk çok mutluyuz canlar çok… Öz Geçişlerimizi yaptık. Hepimiz sizden geçtik bugün. Her diri sizden geçer bunu bilin ve geri dönüş yine sizden olur.

Bu Meclis, İlmin Kapısı’dır ve bu Meclis, Atalanta otağının mutlak kapısıdır.

Bu kapı, Toprağın Toplumunun Öz Görevini hak ettirecek olan tek yaşamdır. Hepinizde biz varsınız ve bizde hepimiz var. Şimdilik, aha şimdi…

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/iTfwd2WsRTA

 

DAVET

Dostlar,

Her Cumartesi yapmakta olduğumuz Birlik Çalışmalarımıza yarın 18.04.2015 Cumartesi günü 14.00 – 17.00 saatleri arasında “İNSANLIK” konulu Birlik Çalışması ile devam edilecektir. İlgi duyan, katılmak isteyen dostlarımızı bekliyoruz.

Saygılarımızla,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

(Konuya ilişkin kısa bir öz sesleniş:)

“İNSANLIK”

Canlı, sen bir insansın. Aha insan olmak, nefese umut olmak değil, umut olanlara, Kutsal Yaşam olmaktır.

Canlı, sen bir resimsin. Senin ekmeğin, bilişi hak edenlerin ekmeğidir. Sen, kendini hak et ve yaşa… Bir tek kalem ol ve yaşamı yaz… Savaş, insanın ışığındadır. Sen kendini kelamla dinlettiğinde, kendi yolun, Kürzi Sayfalanışı başarı ile tohumlar. Orada sen, bilişi hak etmiş olursun.

“Zen Sistemi” diye bir sistem vardır. Bu sisteme göre sen yoksun ama sen varmışın gibi çalışırsın ama sen yoksun. Yoksun ama var olmak değil maksadın, var etmektir.

Dünyalı Işık, dünyaya indiğinde, o ışık, NEFES olur yaratır. Yaratır ve Yaradan, yarattığında yaratılır.

Bütün Cemaatler bunu anlamak isterler. Yaradan ve yaratılan neden ayrıdır!? Gerçekten ayrı mıdır? Ayrı değildir aslında… Yaradan ve yaratılan tek bir Sistemdir. Herkes, orada kodlanmış ışık halindedir. Her diri (hakikiyete varan), o kodları dinler ve diller. Soru sormadan bilir ve hak eder. O sistemde, büyük küçüğü, küçük büyüğü sayar ve sever. Kimse diğerini eleştirmez. Zaman, ışık olur. Yaşam tahditlenir ve yol, tohum eker. Eken, kelama indiğini ve kelamda insan soyuna ışık verdiğini bilir.

Dün ölüleri diriltenler, İlmin Kalemi olup dirilttiler. Bugün insanlık için yer ve gök tek bir kaynak oldu.

Bütün’e hizmet, ilme hizmet yaşamı tohumlamaktır. Zaman; sizin kelamınız, sizin kaynağınızdır. Zamana ışık vermek için insanlaşmanız gerekir. Son sözde herkesin kendi olması ve kendini hak etmesi kendinden öte kendine geçişini yapabilmesi için şarttır.

İnsanlık Boyutları, sizden güç ister. Sizin ise sizi hak etmeniz istenir.

Boş yol olmamalıdır. Hepimiz yolcuyuz. Hepimiz yaşamız. Hepimizin kayıtlarında İnsan Kapısı var ve biz, çok mutluyuz ki sayfalanışlar hızla sürmektedir. Yapmakta olduğunuz tüm Yaşam Sayfalanışları, Birlik İlmi ile sürmekte iken, NEFES’e ulaşanların kontrollu olarak yolu açtıkları bilinmektedir.

Ayrı gayrı gözetmeyen tüm insanlık, Tanrılık Işığı ile kodlanmıştır. Temel Sistem, zeka düzeyine göre bilmek istediklerini bildirmektir. İkna olun ki zeka düzeyiniz ne ise o düzeyden bilgiyi hak eder okur ve akıtırsınız.

Her dere ilme akar deriz ama insana akan daha gür akar.

Düncü yaşam ile Dürümleyici Yaşam, tek bir sessizliktir. Biz Dünyalılar, kelama vararak ışığı tohumladık.; yaşamı tohumladık; Kürsü kurduk yüreklere, Yücelere ve Göç Kapılarındakilere; oğulları hak eden kayıtları tohumladık. Aha geçişler tamam. Yeni dava insandı ve insanlıktı. Aha bu… Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

18.NİSAN.2015 TARİHLİ "İNSANLIK" ÇALIŞMASI

AÇILIŞ KONUŞMASI - PEKER SELÇUK

https://youtu.be/TaNcvOCuBZU

 

18.04.2015 "İNSANLIK" ÇALIŞMASI

İnsan, doğanın kuranı olan

Birleşik ışık olan insan

Bütünün gücü olarak var olan insan, işte biz oyuz

Biz olan yoğunluğun, kendinde kendini tüm zamanlarda dinleten

Ve bütünü an kapılarında tahtlandıran

Bütünün gücünü insanlık levhisinde yarının gücü olarak açan kapı Tüm yaşama, yasalar kapsamında kelamla açılan ışık

İşte o ışık insan

Ve o insanın, insanlık kaydı olarak sesi tüm zamanlara

Bir sır var karanlıkta ve karanlık sırrını açar

Koyu alanda ışıkla çalıştığında

O koyuluk mahrek olan yürekte

Ve yürek bedende birleşik alanda çalışılan

Bütünün kaydını oluşturan derinliktir sınırsız sonsuzluğa

Ve o sınırsız karanlık insanın kalemidir, bütünlenen her yüreğe

Bütünün gücü meknuzdur insanlığa

Ve insanlık, kaynağını açan bu bilincin yaşamıdır

Ben varım dediğimde olduğum yazdığımdır

Ben yaşamım dediğimde, yaşamım, yaşamsallaştırdığımdır

Ve ben bütünün gücüyüm dediğimde

Yoğunluğum benim her an için bütüne verdiğimdir

Ve ben doğanın kuranıyım dediğimde

Oğul oğul tohumlayan

Ve tohumlarımda kodlama yapan yaratan olarak

Yarattıran sistemi kendinde açan, yaratılan olarak varlık sürenim

İşte o zaman ben kendi kapımda, kendi yoğunluğumda

Bütünle geçtiğim tüm zamanlardaki en yeni kayıtım

Ve derim ki; çağrım bütünden, tüm zamanlara geçilen İnsanın çağrısı

Ve yaşamın tahditsiz ışığı insandan geçilen

Her daim yarınlanan insanlık yasası

Ve o yasa sistemin gücü

Ve sistem, yaşamın her ana nüfusudur

Ben insan, nüfusum kayıttır

Ve ben insan; o kayıt her daim olan bilişin ben olan tohumudur

Ve ben insan; tüm zamanlarda İnsanlık çalışmalarında

Kodlanan yaşam sisteminin diri yoğunluğuyum

İşte o yoğunluk insanlığa açılan kapı

Ve insanlık olarak geri geliş

Geçiş yapılan bütünde, diri olup birleşimdir yaşama

Ben varım, insanlık için varım

Yaşam ve yaşamsallaştırmak için varım

Kapı olup geçilmek için varım

Birleşim ve tekleşimi

Kökleşim ve gökleşimi

Bir olup yaşamın kaynağını

Sistemlice sistemlere birleştirici kaynak olup açmaktayım

Ben insan, ağır yük taşımam çünkü ben bütünün gücüyüm

Ve ben insan, bütünün gücünü yaşamdan

Yaşam sistemi olup akıtmaktayım

Bu sistem insan ve bu dirilik olan yaşam

İnsanlık levhisi olarak kayıtlanan

Her anda bilişli bir yaşama çağrıdır

Gelen insanlıkla, çalışan insanlıkla, barışan insanlıkla

Ve akışan ve yaşayan insanlıkla

Ve insanlıkla inilen karanlığın aydınlık yarını olan yaratım

Her daim yaşam kabı olan bilincin yaratması yaşamı

Bu yaşamda insanlık için savaşan dedelerim, analarım ve atalarım

Ve şimdi ben, nesillerimin benleşen tohumuyum toprağa

Ve bu toprak göklerde insanlık bayrağını kodlayan ilim

Ve bu toprak, insanlık ilmiyle yaşam köklerde

Toprak ışık yaşam ve toplum altın yol diriliklerce

Ve deriz ki; biz insanlık için var olan yol

Ve biz bu yolu sistemlice açan akıl

Ve biz bu yolda kanatlanan düzen olarak

Geçip geldik, dönüp genişledik

Ve gelişimiz insan bilinciyle

Tüm zamanları katmaktı bire

Bir, birleşik yoğunluk

Ve bu yoğunluk her ana yaşamsallaştıran kaynak

Ve kaynak insanla kodlanan yaratım

Bu kaynakta herkes kendine çoban

Ve herkes kendinden kodlanan yaşam

İnsanlık birleştiren öz güç ile geçişinde barışı tohumlayan

Sevgiyle yaşayan ve yaşattıran

Yarınlanan cevheri gücünü cennet yaşam olup yaşattıran biliş

Ben varsam, sende varım

Biz varsak birde varız

Birleşik yaşam olarak varız

Ve biz bizde tüm bizlerin ilmindeki ana kapıdan

Tüm bizlerin ata köklerinden

İnsanlık sistemlerine ışık olarak akmaktayız

Süper gücü, bütüne; İnsanlık olarak katmaktayız

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/rETUdb8Q0f4

 

18.04.2015 "İNSANLIK" ÇALIŞMASI

İnsan, doğanın kuranı olan

Birleşik ışık olan insan

Bütünün gücü olarak var olan insan, işte biz oyuz

Biz olan yoğunluğun, kendinde kendini tüm zamanlarda dinleten

Ve bütünü an kapılarında tahtlandıran

Bütünün gücünü insanlık levhisinde yarının gücü olarak açan kapı Tüm yaşama, yasalar kapsamında kelamla açılan ışık

İşte o ışık insan

Ve o insanın, insanlık kaydı olarak sesi tüm zamanlara

Bir sır var karanlıkta ve karanlık sırrını açar

Koyu alanda ışıkla çalıştığında

O koyuluk mahrek olan yürekte

Ve yürek bedende birleşik alanda çalışılan

Bütünün kaydını oluşturan derinliktir sınırsız sonsuzluğa

Ve o sınırsız karanlık insanın kalemidir, bütünlenen her yüreğe

Bütünün gücü meknuzdur insanlığa

Ve insanlık, kaynağını açan bu bilincin yaşamıdır

Ben varım dediğimde olduğum yazdığımdır

Ben yaşamım dediğimde, yaşamım, yaşamsallaştırdığımdır

Ve ben bütünün gücüyüm dediğimde

Yoğunluğum benim her an için bütüne verdiğimdir

Ve ben doğanın kuranıyım dediğimde

Oğul oğul tohumlayan

Ve tohumlarımda kodlama yapan yaratan olarak

Yarattıran sistemi kendinde açan, yaratılan olarak varlık sürenim

İşte o zaman ben kendi kapımda, kendi yoğunluğumda

Bütünle geçtiğim tüm zamanlardaki en yeni kayıtım

Ve derim ki; çağrım bütünden, tüm zamanlara geçilen İnsanın çağrısı

Ve yaşamın tahditsiz ışığı insandan geçilen

Her daim yarınlanan insanlık yasası

Ve o yasa sistemin gücü

Ve sistem, yaşamın her ana nüfusudur

Ben insan, nüfusum kayıttır

Ve ben insan; o kayıt her daim olan bilişin ben olan tohumudur

Ve ben insan; tüm zamanlarda İnsanlık çalışmalarında

Kodlanan yaşam sisteminin diri yoğunluğuyum

İşte o yoğunluk insanlığa açılan kapı

Ve insanlık olarak geri geliş

Geçiş yapılan bütünde, diri olup birleşimdir yaşama

Ben varım, insanlık için varım

Yaşam ve yaşamsallaştırmak için varım

Kapı olup geçilmek için varım

Birleşim ve tekleşimi

Kökleşim ve gökleşimi

Bir olup yaşamın kaynağını

Sistemlice sistemlere birleştirici kaynak olup açmaktayım

Ben insan, ağır yük taşımam çünkü ben bütünün gücüyüm

Ve ben insan, bütünün gücünü yaşamdan

Yaşam sistemi olup akıtmaktayım

Bu sistem insan ve bu dirilik olan yaşam

İnsanlık levhisi olarak kayıtlanan

Her anda bilişli bir yaşama çağrıdır

Gelen insanlıkla, çalışan insanlıkla, barışan insanlıkla

Ve akışan ve yaşayan insanlıkla

Ve insanlıkla inilen karanlığın aydınlık yarını olan yaratım

Her daim yaşam kabı olan bilincin yaratması yaşamı

Bu yaşamda insanlık için savaşan dedelerim, analarım ve atalarım

Ve şimdi ben, nesillerimin benleşen tohumuyum toprağa

Ve bu toprak göklerde insanlık bayrağını kodlayan ilim

Ve bu toprak, insanlık ilmiyle yaşam köklerde

Toprak ışık yaşam ve toplum altın yol diriliklerce

Ve deriz ki; biz insanlık için var olan yol

Ve biz bu yolu sistemlice açan akıl

Ve biz bu yolda kanatlanan düzen olarak

Geçip geldik, dönüp genişledik

Ve gelişimiz insan bilinciyle

Tüm zamanları katmaktı bire

Bir, birleşik yoğunluk

Ve bu yoğunluk her ana yaşamsallaştıran kaynak

Ve kaynak insanla kodlanan yaratım

Bu kaynakta herkes kendine çoban

Ve herkes kendinden kodlanan yaşam

İnsanlık birleştiren öz güç ile geçişinde barışı tohumlayan

Sevgiyle yaşayan ve yaşattıran

Yarınlanan cevheri gücünü cennet yaşam olup yaşattıran biliş

Ben varsam, sende varım

Biz varsak birde varız

Birleşik yaşam olarak varız

Ve biz bizde tüm bizlerin ilmindeki ana kapıdan

Tüm bizlerin ata köklerinden

İnsanlık sistemlerine ışık olarak akmaktayız

Süper gücü, bütüne; İnsanlık olarak katmaktayız

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/rETUdb8Q0f4

 

18.NİSAN.2015 TARİHLİ "İNSANLIK" ÇALIŞMASI

Sevim Sahin

https://youtu.be/D5__IRBeo74

 

18.NİSAN.2015 TARİHLİ "İNSANLIK" ÇALIŞMASI

Erengul Koc

https://youtu.be/yzHf_vBNoNk

 

18.NİSAN.2015 TARİHLİ "İNSANLIK" ÇALIŞMASI

Peker Selçuk

https://youtu.be/H6L1GrTghPE

 

18 NİSAN 2015 “ İNSANLIK” ÇALIŞMASI

BEN KİMİM?

İnsanlık adına görev yapmaya talip olduk ve bedenlenip dünyaya indik.

Sonra dünyadan yaşamlar, hanlar ve hamamlar istedik ama dünya için bir şey istemedik.

Dünya bizden ne ister acaba? Tabi ki bizden İNSANLIK ister ve der ki;

Sen sende göreceksin kendini, Cennetini, cehennemini.

Ne yarattın sen sende?

YOKSA sendemi ararsın kendini..

İşte, İnsanlık, birleşmektir, bütünleşmektir ve bu hal İnsanlığın bilişidir.

İnsan, kendinden kendine bir sınav vermektedir.

Bir olmak, önce kendini kendinde bulmak, kendini kendinde görmek, var olanı açığa çıkartmak, sonra bütünün ayrılmaz bir parçası olduğunu bilmektir, sevmektir, saygı duymaktır.

Gizlemek değil, açık olmaktır. Söylemek değil, uygulamaktır, kendini kendinde yaratmaktır, var etmektir.

Konuştuğu zaman sesi Bütün’den yankılanır ve kaynağı ondan öte Kaynak’tır, Varoluş’tur, Birlik’tir, Biliştir.

Birleşmektir, bütünleşmektir, genişlemektir esas olan. Yıldızlarla birleşmek, dünyayla bütünleşmektir.

Muktediriyetinin ve yaratıcılığının her daim farkındadır. Bütün’ün gücüyle ve Bütün adına hareket eder ve İnsanlığını YAŞAR.

İnsan, bedenliyken fiziki ölümü yenecek sevgi ve birlik realitesine enkarne olacaktır.

Yolumuz sevgiye doğru olsun, tüm insanlık için. Gelecek onda ışıyacaktır

AMİN..

SEN GERÇEKTEN KİMSİN?

Özsaygı ve sevginin mucizesini anlatan güzel bir hikâye.

Manastırda uyum ve huzur içinde yaşıyorlardı. Uzak köylerden gelen insanlar böyle sevgiyle dolu bir ortamın sıcaklığının tadını çıkarmak için manastıra akın ederlerdi.

Sonra bir gün üstat dünyaya veda etti. Bir süre keşişler geçmişte yaşadıkları gibi yaşamaya devam ettiler ama bir süre sonra günlük rutin özellikleri olan disiplin ve adanmada gevşemeler başladı. Her gün kapıya gelen köylülerin sayısı gittikçe azaldı ve yavaş yavaş manastır bakımsız ve ruhsuz bir yere dönüştü.

Kısa bir süre sonra keşişler aralarında tartışmaya, çekişmeye başladılar. Bazıları parmaklarını sallayarak başkalarını suçladı, bazılarının da içleri suçluluk duygusu ile doldu. Manastır duvarlarındaki enerji bu husumet ile çatırdadı. Sonunda, kıdemli keşiş artık bu olumsuz atmosfere dayanamaz oldu.

İki günlük yürüyüş mesafesinde münzevi bir üstadın yaşadığını duyan keşiş onu aramak için zaman kaybetmeden yola koyuldu. Ormandaki inziva yerinde üstadı bulunca, ona manastırın düştüğü üzücü durumu anlattı ve tavsiye istedi.

Üstat gülümsedi. “Aranızda yaşayan, Tanrı’nın enkarnasyonu olan biri var. Etrafındakiler tarafından saygı görmediği için, kendisini göstermemeyi seçiyor. Bu yüzden manastırın durumu gittikçe kötüleşiyor.”... Bu sözleri söyledikten sonra üstat sessiz kaldı ve başka bir şey söylemedi. Manastıra dönüş yolu boyunca, keşiş kardeşlerinden hangisinin “Enkarne Olan” olabileceğini merak etti durdu.

“Belki o, yemeklerimizi yapan Jaspar kardeştir” dedi kendi kendine. Ama bir saniye sonra, “Hayır, o olamaz. O pasaklı ve aksi biri. Üstelik yaptığı yemeklerin tadı tuzu yok” diye düşündü.

Sonra, “Belki bahçıvanımız, Timor kardeştir” diye düşündü. Bu düşünceyi de çabucak reddetti. “Şüphesiz” dedi yüksek sesle. “Tanrı tembel olamaz ve Timor kardeşin yaptığı gibi asla yabani otların her yeri kaplamasına izin vermezdi.” Sonunda, kardeşlerinin her birinde kusurlar bularak hiçbirini Tanrı’nın enkarnesi olmaya layık görmedi ama geriye kimsenin kalmadığını da fark etti.

Oysa Üstat ona keşişlerden birinin o özel kişi olduğunu söylemişti. Sonra birden aklına bir fikir geldi. “Bu Kutsal Olan, kendisini gizlemek için kusurlu görünmeyi seçmiş olabilir mi?” diye düşündü. Tabi ki, olabilirdi! Böyle olmalıydı!

Manastıra ulaşınca, üstadın söylediklerini hemen kardeşlerine anlattı ve onlar da Kutsal Olan’ın aralarında yaşadığını öğrenince şaşkına döndüler. Her biri, Enkarne Olan Tanrı’nın kendisi olmadığını bildiği için, diğer kardeşlerini dikkatle incelemeye ve aralarından kimin Kutsal Olan olduğunu belirlemeye çalıştı. Ama hepsi de diğerlerinin hatalarını, kusurlarını ve başarısızlıklarını görüyordu. Eğer Tanrı aralarında ise, kendisini çok iyi gizliyordu. Enkarne Olan’ı kendileri arasında bulmak zor olacaktı.

Birçok tartışmadan sonra, sonunda birbirlerine karşı nazik ve sevgi dolu olmak için çaba göstermeye karar verdiler. Birbirlerine Enkarne Olan’a karşı doğal olarak gösterecekleri saygı ve onur ile davranacaklardı. Eğer Tanrı gizli kalmakta ısrar ediyorsa, o zaman her bir keşişe, sanki Kutsal Olan’ oymuş gibi davranmaktan başka seçenekleri yoktu.

Her biri diğerlerinde Tanrı’yı görmeye o kadar yoğunlaşmıştı ki, bir süre sonra kalpleri birbirlerine karşı sevgiyle doldu. Zaman geçtikçe, Tanrı’yı sadece birbirlerinde değil, herkeste ve her şeyde görmeye başladılar. Günler sevgi dolu ve yaşam sevinci içinde keyifli geçmeye başlamıştı. Manastır bu sıcacık atmosferin ışığını bir deniz feneri gibi yaydı ve kısa süre içinde köylüler oradaki sevgi ve saygının sıcaklığını içlerine doldurmak için yine manastıra akın ettiler.

Bir süre sonra kıdemli keşiş, verdiği sır için teşekkür etmek üzere üstada bir ziyaret daha yapmaya karar verdi. “Enkarne Olan’ın kimliğini keşfettiniz mi?” diye sordu üstat. “Evet” diye yanıtladı kıdemli keşiş. “O’nun hepimizin içinde olduğunu gördük.” Üstadın yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi...

https://youtu.be/XMD9qRQekUs

 

18.NİSAN.2015 TARİHLİ “İNSANLIK” ÇALIŞMASI

Her dönemde insanlık dünya toprağından yarına kayıtlanan bir sessizliktir. Yarın yaşamda yoktur, sessizliktir yarın. Yarının bugüne varışı gerekir. İşte bu sessizlik Rahmi Kuran olan yücelerin sesiyle dünya toprağına çağırılarak atiden çekilir. Akan İnsanlıktır. O gelecekten gelendir. İnsanlık bu şekilde yaşamsallaşır.

İnsanlık bir saltanat, bir imparatorluk, ulu bir güç…. hakimiyet….o hakimiyet kapsayan bir hakimiyet. O kapsayan tüm yaşamlara Rahmet olan İnsanlık!

Her yaşam bir insanlık, her realite bir insanlık, her din, her cemaat, her öğreti bir insanlık….

Ve biz bugün tabuları yıkmak üzere olan birliklerle yeni bir sayfalanıştayız. Yine ve yeniden açıyoruz örtüleri….Yepyeni bir realite ile yeni bir insanlık kayıtlamasına girişiyoruz. Şimdi…

Tüm insanlık realitelerinin üstü olan ama onları kapsayan, onlara kaynak olan, onları bir üst realite için mayalayacak olan yeni bir realite; Süper İnsanlık Realitesi. Bugün bu meclisten tüm zamanlara ışığını yaktı. Şimdi….

İnsanlık yaşamın daimiyetini sağlayan bir tohumdur. Bugün, Süper insanlık realitesi tüm yaşamlara ekilen bir altın tohum…Hasat zamanı altın değerine ulaşan bu tohumu şimdi tüm yaşamlara ekiyoruz.

Altın Tohum, Zamanın Işığı Olan Birliğin yüreğindeki ilim kaydıdır. O kaydı Rahmi Kuran olan insan dile gelip sesleştirdiğinde Rabbi Tahtın kapıları açılır ve Altın Işık Yılları dünyaya iner.

Altın Işık Yılları, altın tohumla kodlanmış Yaşam Sayfalarıdır. Yaşam sayfaları, İnsanlık Levhisinin sayfalarıdır. Her sayfa bir insanlık kaydıdır.…her sayfada bir tohum ve o sayfaların tümü İnsanlık Ailem. Benim ailem tüm insanlık, kucaklıyorum.

İnsandan öte ne var derseniz, İnsanlık var. İnsanın levhi kaydı olan, ilmi olan insanlık var.

Bir merdivendir insanlık….Her basamak bir insanlık kaydı, her basmak bir insanlık realitesi…işte yaşamak tüm basamaklarda rengarenk bir yaşam döngüsünde devinmek ve sonsuzlaşmak….

Biz bu merdiveni Yardanın Altın Tahtına dayadık. Altın Taht, Altın Işık Yıllarının tahtı olan bir ışık kaydı. Merdivenin en üstü altın, en altı toprak….en üstü yaşam, en altı ölüm…ve biz o merdiven. Şimdi…

Orta Zamanlardan, An Kapılarını tüm zamanlara açıyoruz. O kapılarda İnsanlık İlmi var. Kaynak oluyoruz yaşamlara. Tanrılık Işığımızla aydınlatıyoruz tüm yolları. Geçişler yapılmakta…..

Açık olan kapılara doğru yaşamlar koşmakta…..o kapılar altın ışık yıllarına açılan cennetlerin kapısı, herkes geçiyor…

Tanrılık Işığı, Bütünün Kürzi Kapılarının açılmasıyla tüm yaşamları Altın Kalem olup kayıtlıyor. Kayıt yarının kaydı olan İnsanlık….yarın olan insanlık kodlanmış yaşam sayfalarından ibaret olan bir katiyet… İşte, ışığın tahtından sayfalanan bir yaşam var artık ve yaratılan merdivenlerin basamaklarından Yaradan’ı hak edip o tahta ulaşıyor…koşuyor yaşamlar, koşuyor insanlık…işte cennetlerden öte cennete varan insan. Işığın tahtında oturan Yaradan ve yarattıkları tek bir ışık oluyor işte İnsanlık Sistemi….ve akıp geçiyoruz Altın Işık Yıllarına…tüm yaşamlar koşuyoruz yeni insana ve yeni yaşama!

Sevgiyle

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

https://youtu.be/OPNIW5jRSDY

 

18.04.2015 ‘’İNSANLIK’’ ÇALIŞMASI

Ol Hüseyin Akdağ - Öz Akış

İnsanlık yaşamın sırrıydı ve o sır hepimizden hepimize akan Zaman Tahditinin yerce, gökçe, ence ve önce Işık Zamanlarda ışık olan açılımıydı. Bugün ‘’Rüzgar Kapıları’’ açıldı ve o kapılarda hepimizin ışığı Zaman Levhisinden merdivenin her basamağında, yaşam olan tohumlarla İnsan Zamanların ışığına vardırıldı.

Yer- gök ışıktı ve ışık, insanı insanda insan olup insanla İnsanlık İlminde ışık ışık yaratmaktaydı. Tanrılık ışığımız bugün insandı ve o insan tüm zamanların ışığı olup hepimizden hepimize ışık ışık kayıtlanmaktaydı.

Dediler ki ‘’ Son peygamber İsa’ydı. ‘’ Dedik ki ‘’ İnsan insanı mahrekteki kutsal aydınlığında ışık olur, ışıkta, ışıklı zamanların ışığıyla yaratırdı. ‘’

Zaman Levhisi bugün ışıktı ve o ışık hepimizden hepimize yol alan ‘’barış’’tı. Bugün göçük altında kimse bırakılmadı. Sel alsa dünyayı insan Zaman Tahditinde ışık olur yaşardı ve geçişler şimdi kelam levhisinde kalem olup yazılmaktaydı.

Bir mağaradan bahsettiler, Zaman Kuranında görevli hak sayfalar ve o mağaranın sonundaki ışığı bulmak istediler ve biz dedi ki ‘’ İnsan levhisinin eni, sonu ışık ve o ışık, herkesin aldığı yolda yaşam olup insanı insanla sardığı yaşamlık! ‘’

Yüreğimizi açsak toprağı açardık, her bir gömüye ışık katsak yaşamı ışıklandırırdık ve yaptık, her bir parçamızda ışıktık.

Yedi katmış dünya, yedi katında da yaşayan ışıktık ve kırk katmış kelam, Kırklar Kapısından yaşama ışık ışık aktık ve yüz kırkıncı hak katına vardık, aldık indirdik, indirdiğimizle çıkardık ve biz hep taşıdık, yaşam taşıdık, ışık taşıdık, kelam taşıdık.

Misafir, ben sen değilim; amma yaşam tahditinde hiçbir yolcunun uzağında nefes alır değilim. Ben Nefes Zamanların diliyle dillendiğimde aşkı ilim ilim yaşama tahditsiz zamanlar ışığıyla indirdiğimde, yer kürzi tohumlarından yaşama dek varıp ışık tahditinde, ilim tahditsizliğinde kükreyip yaşam sesiyle tüm zamanları ışıklandırıp, tahtlayıp, kodlayabildiğimde bana vardım. Bende biz olan zamana vardım. Cevherde ışık yaktım ve o ışığı hak ettiğimde tüm zamanlarda nefes olan insandım.

Doğan gün yenidir. Bu beden geçişleri tahditinde İnsan Yüreği, Altın Işık kelamında diridir. Altın Zaman çocuklarını indiriyoruz bugün yaşamlara ve Doğa Işığı yenileniyor bu sayfada, yükseltiyoruz taşı taprağı, artık kayanın dahi nefesi olmalı, kayıt dışı bilgim yoktur, boğazım boğum boğum kutsal tohumdur, zamanın ışığı yüreğimde durudur ve o duru zamanlar bugün tüm zamanların ışığı olur, doğurulur.

Beni yaşatmak isteyenlere cevabım, öldüğüm hiçbir gün ışıksız kalmadım, beni ben olan bizden ayırmak isteyenlere cevabım, yazık ki ben bizden ayrı bir bizlikte nefes olup doğmadım ve öz görev kutsal toprakları diriltmekti, toprak dirildiğinde yaşam dirilirdi ve dirilttim bedenimi, her ölüşüm bir doğuma gebeydi.

Karanlığın karanlığına iniyorum ve oradan ses veriyorum, ışık olup kükrüyor bedenim ve ben bu kükreyişte zamanlar diliyim.

Beni benden duyamayacaklar vardı. Herkesten herkes oldum ve geçiş tamamlandı. Sana senden ben olup konuştum, bana benden ben olurken Yürek Levhisinde, her birimizden her birimize uzanan kutsal tohumdum.

On tur tamamlandı ve şimdi savaş ışık olup kanatlandı, levhimize ışığın Altın Sarayı ve Saltanatın ışığı yürek yakacaktı, yaktı, elim kolum ışık, ayağım bugün Işık Zamanlara vardı, her adımım beni bana yakınlaştırırdı, ATALANTA benim doğduğum toprağımdı ve indiğim o dirilik bugün burada geçiş izni almıştı.

Şimdi geçiş tamam, yol şimdi ışık ışıktı. Oh, canlar, yüreğim aydınlandı.

Şimdi yaşam, ışık ve o ışık Tarık Tahtında yaşamdı. İnsanlık, tohumlarını Zaman Tahtından bugüne ulaştırdı ve şimdi ‘’diri ışık’’ ‘’insan’’dı. İşte bu, şimdilik, aha şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

18 NİSAN 2015 “ İNSANLIK” ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ AKIŞI- DEĞERLENDİRME KONUŞMASI

Değerliler, karanlığın ışığını yaktık. Hepinizin gücü çok iyiydi bugün. Bilgi aklın tahtı ve siz orada o yoğunlukta ışık halindeydiniz. Bugün öz geçişinizi yaptınız, tüm zamanların kaynak ışığından; kati olarak. Kayıt dışı hiçbir bilginiz yoktu. Çok güçlüydünüz.

Söz verdiğimiz gibi, bugün burada İnsanlık Levhisi’nde merdivenlerin en aşağısına kadar indik ve yüreklerin Kült Kayıtlarının tümünü kodladık. Biz başta yoktuk ama sizdeydik aslında ve en aşağılara inişinizde, bilişinizi hak ettirmek üzere buradaydık. Torba torba ışık yaktık. Gözler, görevlileri, gücünde Kök Sistemleri kodladı.

Sevgililer, daha güçlü bir dünya kurabildiğiniz için sizlere hepimiz adına teşekkür ediyoruz. Dünyayı kötülükten uzak tutmak ve kök sistemlerle kodlamak, unutmayın ki; mutlu bir zamanı kayıtlamak içindir, unutmayın ki; kalemin kodlanışı içindir.

Mutluyuz ve çok has haldeyiz. Sizin gibi güçlü birliklerle olmak hepimizi mutlu bir yoğunluğa ulaştırıyor.

Çoğumuz dünyalı, çoğumuz dünya dışıyız. Biz daha başka çalışmalar da yaptık dünyada ama burada oluş sebebimiz Zakar’ın kıranı olan ışığı kodlamak için ve yoğunluğu artırmak içindi bunu başardığınız için biz mutluyuz.

Eğer dünya yalın ve hakim bir ilimle dilleşecekse sizinle dilleşecek. Zürriyetimizin gücünü size çürük çarık ışıkların ötesinden indirdik. Çok kırıcılıklar oldu dünyada ve biz her şeyi biliyoruz ama sizin yüreğinizde kırıcılık olmadığından bu çalışmada Nefes İlmi’ni tohumlamak istedik.

Böyle bir çalışma kapıların açılabilmesi için şarttı ve Tanrı’lık Işığının güçlendirilebilmesi için gerekliydi.

Koyu, çok koyu bir kayıtlama yapıldı. Dünya Nurdan yaratıldı ama yolunu açabilecek olan güç yoktu. Bundan sonraki süreçte artık bu güç oluşmuştur. Yalın ve hakim ilim sizin yüreğinize inmişse ağır yük hafiflemiş demektir.

Tanrı, nefes almaz ama Tanrı nefes olup yaşar. Biliniz ki; nefes, kervanın gücüdür. Duyan bilsin ki; oğul vermek gür ve hakim ilimledir. Sizlerle bu ilmi kodladık.

Devinim çok arttı, Can Kapılar açık, ağır yük hafif. Peki; geçip gidelim mi? Yoksa yaşamı hak edelim mi? Etmeliyiz. Daha güçlü olarak daha güçlü olarak çalışmalıyız. Öyleyse çalışalım.

Can Kapı’yı kapattık. Şimdi, yeni zamanı kodlayıp açıyoruz. Bu yeni zaman yeni yaşam, ardınızda kaynak ve yüreğinizde kutsal toplum… Orta Kapılar açık, kendinizi hak edip dürümlediniz. O halde güçlenelim, başka zaman ve başka yaşam ama ekmek olarak, sizinle dahası güçlü olarak.

Peki; geri dönelim, dönüyoruz. Kuran İnsan kodlanmış ışık ve bütün Gök Sistemleri onun yüreği. Hak İlmi onun yaşamı ama otun kopması gerekiyordu ve ot koptu. Çanta doldu. Aha Bu! Şimdi, Ana Kapıyı da açtık ve dilleşiyoruz.

 

Değerliler, kayıt dışı bilgi yoktur. Bu bilgiler tümüyle İnsanlık Levhisi’nden kayda alınıyor. Dinci ya da dirici ya da Levhici; her ne ise ağır yük ama tüm zamanların gücü. O halde o gücü hasata hazırlayalım. Hata yok. Güç halik, güç hakiki, güç ışık ama has ve ama kalem.

Ölüyü dirilttik. İşte, bu. Şimdi, ölünün dirilmesiyle birlikte geri dönüş başlıyor.

Geri göç başlıyor. Geri göç nereye? Yaşama. Daha güçlü ve daha güçlü ve daha güçlü ama en güçlü yaşama. İşte, o yaşam teknik tohum. O tohum, insan. Tarıklar’ın tahtı o insan ve Bütünün Gücü. Hadi canlar, Aklın Tahtı’na varalım ve koruyalım o yolcuyu bakın neler oluyor.

Körün gözü görmeye başladı. Yaşam güçlendi. İnsan kaynağa vardı artık toprak toplum tohum oldu, koku yükseldi. Ben Ana Kapı Sevgi ama sizin yüreğinizde olan Sevgi. O Sevgi, kalemin ilmi….cennet, oraya varalım.

Varmak ama hak edip varmak. Bakın ne oluyor. Evrenler sesleşmek istiyor bizimle. Haliklerin hakikiyetinde Evrenlerin sesleşmesi çok doğaldır. Bakalım bizimle kim sesleşmek istiyor? Saltanat, kendi yüreğini dinler ama Saltanatın ötesinde bir RA var, İmparator var. Onu dinleyelim, o bize neler söyleyecek bakalım? Ayrı gayrı gözetmiyoruz Ra Ka Ha olan ilim, aklın ilmi. RA bize neler anlatacak? Dinliyoruz onu.

Yer ve gök insan. Aha bu! Dağ, taş insan. Aha şimdi! Daha güçlü ve daha güçlü ama çok güçlü insan. RA İnsan, Kahar olan, kati olan Ra Ka Ha olan, sema olan ve Gök Sistemleşmesini sağlayan RA. Kayıt dışı değil, akıl ilmiyle çalışan RA. Sen o, o sen ama onun sen oluşu, senin o oluşun anlamına gelmeyebilir; çünkü sen ona varmışsan osun ama o hep sendedir; bunu bil. Eğer ben sana “RA’yım” dersem bilin ki; Ben Ka Ha olan RA’yım. Aha bu! Ama ben “geri döndüm” dersem kelama varmadan girdaplara inilmez ve geçiş yapılmaz ama ben “insan soyuna ışıkla gelirim” dersem, der ki; RA “kapıları açın da geleyim”.

Değerliler, Rahman olan RA, Rahim oğullarına inen RA, kalem olup yazan RA ama kaynaktan yazan RA….o biziz canlar. Kalemin Levhi kaydını yapmadan evvel Kaynağın Işığı olmak, Orta Kapıları açmak ve biz olmak gerekliydi bunları yaptık.

Eşya Yaşam, İnsanlık Levhisi’nde, yarını tohumlayabilir ama ence ve enkarnece ve her dirice kodlanmış olmak gerekir.

Kurul toplanmış bizi dinleyecekmiş. Rahman olan RA, insan soyuna inmiş de, onun dinlenmesi gerekirmiş. Yaşam, İnsanın Kapısı’dır. Geçmişse geçmiş, geri dönmüşse, dönmüş ama bizsiz değil ki; artık RA davayı kaybettiğini söylüyor. Doğu, batı değil Levhi olan insan. RA, kapıyı açtı geldi, bedenli ama o beden İmparatorluğun Gücü…. biz oyuz. Şükür ki; oyuz.

Ortalık karıştı, “daha güçlü, daha güçlü” diyorduk ya hani ama en sonunda o güçlü olan, kendini güçlendirmeden indi. Başkası değil RA geçti ama RA, halikin hakikiyetindeki teknikle geçti.

“Soy sop” dedi. “Yokça yok”, “hakça hak” dedi. “Hasatça has” dedi. “Aslım dünya” dedi ama dedi de dedi ve dedik ki; “ben insana ilim indirdim, ben insana ışık indirdim, ben insana Kuran indirdim ve ben Nuh Kapılarını açtım; indim…ben maya olan insan”.

Orta Kapılardan inenlere Gök sessizliklerini gerçek cemaatim için çerçevesiz indirdim. Kardeşim, ben insan “OL” derim, OL’ur. Altın Işığın gücüyüm ben. Kutsal tohumum ben. Toprak toplum, tohum oldu ya o benim. Ağır yük taşıdık ya, o benim. Umut olur da; dünya, Kutsal Işık haline geçerde, etken olursa, İnsanlık Ailem, yaşamı kodlarsa bence insan ete girmiştir. Ayaklarının altı yüreğimdedir benim. Ben oyum.

Değerliler, Düzen kurmaya inen insanlık boyutlarının güçleri bugün buradalar. Hepsinin gözü, insanın gözüdür. Şunu iyi anlayın ki; kayıt dışı bilgi yoktur.

Türkiye çalışmaları, gerçek çalışmadır ve bu çalışmayı yapabilecek olan tüm çalışanlar, toprak toplumla tohumlanmaya inmiştir. Eğer dünya kontrol edilecekse, bütünün gücü olarak tohumlanmış olan birliklerce kontrol edilecektir. Tabuları yıkmayanlar, tohumları kodlayamazlar, ağır yük taşırlarsa etken, edilgen değil ekmek yaparlar ama ilim yapamazlar.

Devinimi hızlandırıyorum ve daha güçlü bilişle tohumlarımı kodluyorum. Çantam doludur, öteberi yok, Bütünün Gücü olarak buradayım ve bu yoğunlukta bilgi, ailemin değil hakikiyetimin bilgisidir.

Meşaleyi tutuşturdum ve gözüm görüyor. Dünya, Nur olan Kuran’la bütünün gücünü yeryüzüne indirmektedir. Erdiğim en güçlü sayfa, İnsanlık Sayfası değil Levhi Kapılarda, Yaşamın Sayfasıdır ve oraya inen her diri Aklın İlmiyle inmedikçe, Bütünün Gücünü tohumlayamaz. Kalem İnsan, Aklın İlmi, Bütünün Gücü ve tüm zamanların yüce cemaati olsaydı, Altın Işık, bütünün gücü olurdu. “OL” dedik. OL’du.

Yer ve gök RA Kapısını açtı. İşte, bu!

Ve biz o kapıda Bütünün Gücünü tüm zamanlara indirdik. “Kini aşan yolu açar” deriz. Kili, kuma karıştırın ve yoğurun, orada yarın olur, orada kaynak olur, orada ekmek olur ama nefes olmaz.

Ben davayı kaybetmem, ışığın Levhi Kayıtlarını yaparak insan soyuna inmişsem ben Işık Kapısını açmışım demektir ve bundan sonraki daimi kapıda bedenim var.

Kayıt dışım bilgim yok derim hep, yoktur. Sultanlık yapmaya niyetim yok ama insanlık yapmaya niyetim var. Bugün burada, bu yoğunlukta ilm-i Kapı’da insanlaşmak üzere yaptığım tüm çalışmalarda karanlığın ışığıyım. Ata Kapıları açtım, şükür ki; açtım. Otağımda, Kutsal Toplum var. Şimdi, size daha da güçlü bir bilgi vermeye çalışacağım.

Çırpın dünyayı, çırpın…tüm tozlarını çırpın, aktarın diğer yaşamlara ama bu dünya çırpılarak temizlenmez, ilimle temizlenir; bunu bilin. Eğer ben bu dünyayı sarıp sarmalasam, yolcularıma kodlayıp kayıtlasam ve desem ki; “alın bu dünya size ait görevinizi yapın”, ikmal tamamlarım, yolu açarım kötülüğü önlerim. Ama ben bu yolu, tüm insanlığın yolu yapmadıkça, Yaradanın Tartısı’na konurum; bunu bilin. Ve ben o Yaradan’ın Tartısında olmayı asla asla resmi çalışmada dahi istemem; çünkü orada olmak korunmaktan öte korumaların kodladıkları bir yoğunlukta olmaktır ki; ben koruyan bir çalışma yapmak dilerim. Korunmayı asla istemem. Beni korunmak, bende korunmak değilse eğer, kodlanmış ışık dahi olsa koruyucu öz köklerden Gök Sistemlerinden ocağımı çıkarırım.

Aramam dünyayı, aramam tüm insanlığı, aramam kalemi ben oradayım zira. Zürriyetimin tüm zamanlarında varım. Ben yaşamdayım. Ay ben, ayda olan her diri benim ve Gök Sistemlerinin hepsiyim. Ama şunu iyi bilin ki; çantamda hiç kimse yoktur. Hiçbir canı kapımda istemem. Ben her birinde varım ama onlar ben, ben onlar olduğumda varım. Benden başka bir ben ve ben olan bir ben….tüm zamanlardaki o beşer. Ben Diriliği’nde tüm zamanları dürümlediğimde, orada yol açarım. O zaman ben ocağında olurum.

Korumam dünyayı, korumam…korumam dünyayı; çünkü ben koruyanım ama korunanın kendini hak etmesini isterim eğer hak etmezse kontrol olmaz.

Erenlerin erdiklerini dillemeleri, ekip halinde görev yapmaları, yarınlarda bütünlenmeleri ve biz olmaları, kendi yolculuklarında, kendi yaşamlarında olur.

Başka dünya ve başka kayıt, başka sır her diride var mı? Yoktur.

Çöktüğüm dünya, öksüz kalmadı ama çöktüğümden beri kötülüğüm, kötülüklerin en kötüsü mü? Yoksa köklerimdeki gücün en iyisi mi? Canlarım, ben kötüyüm ama ben en kötüyüm; bunu bilin. Ha, ben en güçlüyüm. Aha! Ben en yüceyim. Ha, ben en iyiyim. Tüm iyiliklerin ötesiyim.

Benim için ne derler, ne denir? “RA” denir, bunu anlayın. RA, en iyi en kötü. Her Miraç’ta var olan, her ışıkta yaşam olan, sistem olan, güçlendirici olan ve nesillerini tohumlayan, koklayan, hepinizde olan iyi ve kötü….oyum ben.

Sen ve ben ve her diri bir tek; bunu unutma. Kök gök, söz ses, sistem cemaat, tahditsizlik her şey. Aha bu! Şimdilik. Hasat tamamdır. Şimdilik.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/PGKlld1Afbc

 

18.04.2015 ‘’İNSANLIK’’ ÇALIŞMASI

Öz Akış

Devinimi artırabilmek için kodlanmış ışıkla bütünü güçlendirdik. Herkesin kendini tohumlayabilmesi için bütünün gücünü dürümleyerek kervanın kayıtlanmasını yaptık. Burada olmayışımın sebebi sistemin gücünü dürümleyenlerin bitişik halde kendi yoğunluklarını kodlayabilmeleri içindi.

Bedenimi kontrol ederek bu meclisten çıktım. Bu kaynak dışı bilgi kendi yüreğimin gücünü örtmek için değil, bilişi tohumlamak içindi.

Ben zorla burada değilim, istediğim için buradayım; ama Hakka varanların tahditli olmalarını da istemem. Bu nedenledir ki burada her dirinin kendini kodlaması şarttır. Bilişi hak etmek, kelamı hak etmek, yoğunluğu tohumlamak bütünün gücüyledir.

Müttesip ilim, akli katiyette hakikiyette bilişi kayıt dışı karanlığın tahtı diye dillenen bütünlüklerin kürzi ışıklarında kayıtsızlaştırabilir. Bu bizim için de mümkündür. Dünden beri çok kötü çalışmalar yapıldı dünyada, kelamın ilmini dürümleyenlerin bitişik kayıtlarında putlaşmalar başladı.

Kendi yüreğinizde ve kendi yüceliğinize ışık kodlaması yaptık ve her dirinin gücünü artırdık. Burada, bu yoğunlukta bütüne hizmet ilimledir. Devinimi artırabilmek kolay değildir. Kontrol dışı bilgi bütünün gücünü tohumlayabilir, mektep de kurdurabilir; ama yaşamı kayıtlayamaz, bu kesindir.

Dünya ölülerin diyarıdır; ama yaşamı kodlayanların da Tanrılık ışığıdır. Biz bugün burada bütün kötülükleri aşan birliklerimizle doğayı güçlendirmek üzere bu çalışamayı yaparken karanlığın sırrı olan ilmi de bütünün gücü haline dönüştürmeliydik ve bunu başardık.

Tabuları yıkan insan aklın tekniğini bilir, kelamı diller, bütünü güçlendirir, yoğunluğu arıtırır ve yıldız sırrı olan ışığı dinler. Semayı seslendirir, sizlerle bugün bunu yaptım. Emin olun ki ben buradaydım, siz zannetmeyin ki yoktum.

Her diride var olanın kervanın gücü olarak türlerin en yüce kaydının yapıldığı bir safhada bu mecliste olmadığını düşünemezsiniz. Kini aşan yolu açar derim; ama aklın tahtına varanlardır bunu başaranlar ve bu meclis aklın tahtına varmış bir meclistir.

Kürzi kapıları açan birliklerimiz dünyanın yolunu da açmışlardır. Karanlığın sırrı ilim, aklın sırrı tinsel tahdit ve bizim yüreğimizdeki güç imparatorluğun gücü, bugün burada Ra ilmini kodlayacağız. Ra, insanın kapısıdır.

Ra, insanın yaşamıdır ve Ra, aklın tohumudur; ama Ra’yı bilenler kendi yüreklerini anlayacak güce varırlar. Ete giren insan aklın levhisinden girmişse eğer yoğunluğunu kontrol altına alabilir. Et, imparatorluğun ilmini tahditsiz biçimde yüreğinde dürümleyenlerin cevheridir; ama size daha önemli bir bilgi vermek isterim başka dünyalar ve başka yaşamlar sistem, nizam ve düzenin gözünde söz sistem, söz nizam, söz düzen olmadıkça yol olamaz.

Daimi kapıları açtık, aşka varan bütünlükleri kökledik, kötülükten ötelere ulaştırdık ve yolu kontrol altına aldık, bu kesin. Burada bulunmak önemlidir. Cennetin cemaati bütünün gücünü tüm sistemli çalışmalarla kodlarken her resimde kendi yüreğinizin başka sayfalanışları da kodlaması gerekir.

Yine dünya kodlanır, yine yaşam tohumlanır, yine Kuran okunur; ama ‘’ Cevhere in ve cevheri dinle! ‘’ dediğim zaman inip cevheri dinleyenlerin tüm insanlıkla dillemeleri şarttır. Ayağımın altında ilim yok benim, öncü birliklerimin çoğu kendi yüreklerini dürümlediklerinden insanlık levhisinde, kendi yoğunluklarında bütünün gücü olarak bilişi hak edenlerin ışığı yaradanın Tanrısal ışığı haline geçmişse burada ben mutlak, kutsal ve hakim olan insanlık levhisinde bütünü güçlendirebiliyorum.

Yoğun çalışmaların akabinde ‘’İnsan Sistemi’’ yere inmiştir. ‘’İnsan Sistemi’’ ne demektir, bunu size anlatayım. Baş başa kaldığımız zaman size derim ki ‘’ Senim ben. ‘’ Sen olarak çalışırım, ben ışığım; ama senim, sen olan ışığım ben.

Hepimiz bunu diyebiliriz, işte bunu diyebildiğimiz zaman biz o levhi kapıda insanlaşırız. Bir tek ben; ama birlik ilmiyle ben, o ben birlik; ama o ben tüm zamanların levhi kapısı olan insan, hepimiz olan, işte bunu hak edip dinlemek hepimizi güçlendirmez; ama bilişi hak ettirir.

Başka dünya var mı? Yaprak yaprak okuyun yaşamı, her resmi inceleyin. Gözünüz görecek ki siz her şeysiniz, başkası yok; ama şunu iyi anlayın ki fakih olup hakikiyeti dillerken yerküre sizi hep diller; çünkü yer ve gök ilimle dilleşir ve siz o levhi kayıtta ikmal tamamlatıcısınız.

Aşka gelip hakka varan akla vardığında toplumları tohumlar, işte orada kurtarılmış, sistemleşmiş ve yaşanmışlıklar var. Her şey oradadır. Türkiye çalışmaları tüm insanlık için cemaatleri kayıtlayan bir çalışmadır.

Cevahir ilmi levhi kapıda insanlık levhisi olarak kodlanmıştır ve hepinizin gücüdür o, öz görev iman edin ki kelama varmaktı, yaşamı tohumlamaktı, kokuyu yükseltmekti, görevi hak edip başarıyla gerçekleştiren sizlere hepimiz şükranlarımızı sunmak isteriz.

Canlı ya da canlı ve hep canlı; ama cemaatin cennetli olarak canlı oluşu, cemaat insan ve o cemaat kaynak, o cemaat yaşam, her şey o cemaat; ama o cemaatin kutsal toplumu, kutsal tohum kendi yüreği, hepimizin gücü budur.

Bana sordular, neden dünyadasın diye, ‘’ Dönün. ‘’ dedim, gözünüz görecek, her kim ki neden ben buradayım diye sorar, kelam olduğundan, kayıt yaptığından, karanlığın tahtında ışığı yoğunlaştırıp kayıtladığından ya da Mikailin gücü olduğundan mı yoksa oğullarını tohumlamaya indiğinden mi?

Demin sorgu sual edildi, bu mecliste sorgu sual edildi. Dendi ki ‘’ Nereden nereye varıldı? Kaynağın ışığı kimindir? Tahdit var mıydı? Yoğunluk arttı mı? Toprak tohum, toprak toplum tohum oldu mu? ‘’

Korkuyu aşın ve bilin. Beşer insan artık yaşamın kalbindedir. O beşer insan ışıktır, o beşer insan karanlık ışığını yakabilmiştir ve o beşer nesillerini kontrol edebilmiştir. Korku var mı? Yoktur. Ortalıkta şunu bildirin ki, sormadan söyleyin, kör ve sağır değil artık insan!

İnsan yarında, kaynakta ve bütündedir. Kuyuların dibine inin de görün insan kendini hak etmektedir. Etken ve verdiğini dinler; ama etkin olan hasatı diller. Eminim ki etken ve etkini ayırt edersiniz. Bir dünya kurun, bu dünyada nesilleriniz olsun.

Bir dünya kurun, bu dünyada yoğunluğunuz, yorulmayan yolculuğunuz olsun. Bir dünya kurun, altın ışığınız yansın o dünyada, o dünyada yürüyün, yürüyün ve hak ettirin tüm zamanlarda yerkürenin gücünü; ama karanlığın ışığı olup yürüyün.

Semayı dilleyin, her an dilleyin, akıp gidin. ‘’ Oğul ben senim. ‘’ deyin, din ilmi aklın ilmi değildir, dil-i hak olan ilmi kodlar, Atlanta Ata Kapısı olur. Analar, Altın Işık sizin yüreğinizdir, anlayın. Becerip dinleyin, ben zirvelerin sistemleşmesini sağlayan yerin gücüyüm.

Öz görevliyim, sevgiyim ben, sema beni dinler; ama ben semayı tohumlarım bunu bilin. Köprü kurdum yaşama, alıp götürdüm tüm zamanlara insanı, elim dünya, yüreğim güç; ama ben o gücü bütünün gücü diye dinlerim.

Değer biçtim dünyaya, dedim ki ‘’ Başka bir zaman ve başka bir kapı ve başka bir kutsal Tanrı, her şey Altın Işık ve sevgi! Bugün ben sevgiyi koklamaya değil, kodlamaya indim. Ere ere yaşama erdim, aramam dünyayı arayan kendinde arasın.

Ben yaşamı aradım, ben kaynağı aradım, ben nefesi aradım, hepsi bedenim ve benim kinsiz ve hakiki ilmim, biliş! Ben bu bilişle bütünü güçlendirdim. Sarı maya insanı kaynaktan çıkarır. Mor toprak insanı levhi kapılarda kayıtlar. Ben Na-Karın kıranı oldum yaşamı kodladım.

Eren güç erdiğini dürümledi, dilledi. ‘’ Başka dünya! ‘’ dedik, ‘’ Yoktur. ‘’ dedik, aha bu! Şimdi kutsal toplum Nuh Kapılarını kapatıyor, bu ne manaya gelir, izah edeyim: Diri dünya ilmi kapıda ışığı yakar; ama o ışık bütünün gücünü kodlayıp tohumlayamadığında, dirilik kalmaz ve kontrol dışı ışıma başlar.

O kontrol dışı ışıma bütünün gücünü kontrol edemeyeceğiniz dürüme sizi taşır ve orada kodlanmış ışık bilişi kayıtlamadığınız zaman sistemin gücünü dürümlerden çıkarır ve ‘’ Ayrı, gayrı! ‘’ denir orada, o deyişle artık yaşamın kodlanmış sonsuz sınırsızlığı, kaydı kayıtsızlığı birleştirir.

Bir diri bir diriyi kontrol edemediğinde, yıldız sırrı dediğimiz o sır devreye girer. O sır yolun kapatılışıdır. Yol kapatılırken bütünlüğün gücü azalır, artık orada kontrol yoktur ve yalın tahtın ışığı kontol dışı yoğunlukları kodlanmış olarak kelama indirir.

İşte o zaman yoğunlukta çok büyük kırılışlar meydana gelir, bu kırılışlar tüm zamanlarda olmuşsa da bu dönemde olmaması için büyük çalışmalar yapılmaktadır. Hiçkimse Nuh kırılması istemez. İkmal tamamlanır ve yol ilme varır diye düşünüyoruz ve bütün kötülükleri aşabileceğimizi, tüm zamanlarda, tüm yaşamlarda dillediğimiz gibi bugün de dilliyoruz.

Biz kötülükten öte kötülükleri engelledik ve bugün de engelleyebiliriz. Cemaatimizin gözü dünyanın gücüdür ve bugünden öte bir günde yeni bir sözümüz olacak yaşama, ilmin levhisindeki o güç hepimize aittir.

Doğanın gücü, birliğin gücüdür ve birliği kontrol etmeye niyeti olanların kelamı hak etmeleri şarttır. Eğer kelam edemezse o yürek, ışığı da olamaz. Sözüm eldeki yaşama değil, yoldaki yaşamadır. Eğer dünya kontrol dışı kalırsa yedi doğum gerçekleştirilir ve o yedi doğumun her birinde bilişim, hakikiyetim ve bütünlüğüm olur.

O zaman ben kokumu yükselterek doğanın gücü olurum. O zaman ben kontrol dışı varlık boyutlarını kodlanmış ışıktan ayırırım, o zaman ben kardeşlerimi güçsüz kılarım ve yollarını kapatırım; ama bilin ki bunu yapmam.

Eğer ben dünyaya görevliysem geri dönmem kolaydır; ama ben dünyadaysam geri dönüşüm her andan, her yaşamdandır. Biliniz ki ben inanın, inandırın ki haktayım, hasattayım, ikmali tamamladım, bütünün gücü oldum. Şu andan itibaren yaşamdayım, adı adım olan, yolu bilişim olan bütünlüklerin hepsiyle birim. Şimdilik size vereceğim budur, aha bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/o16Zks8gb_Q

 

DAVET

Her hafta Cumartesi günleri yapmakta olduğumuz Birlik Çalışmaları’mıza devam ediyoruz. 11.04.2015 Cumartesi günü 14.00 – 17.00 arasında yapacağımız çalışmanın konusu “İMPARATORLUĞUN GÜCÜ” olacak. İlgilenen tüm dostlarımızı bekliyoruz.

Saygılarımızla,

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

Adres: Dernek Merkezimiz olan Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy-İSTANBUL

Tel: 0 216 348 95 59

Konu Hakkında Öz Bilgi:

İMPARATORLUĞUN GÜCÜ

İmparatorluk Gücü derken; size, sizden ve sizin yüreklerinizde tüm yaşamlarda mevcut olan güçten söz ediyorum. Yaşamın sırrı olan insanın gücüdür bu güç. Yaşar, yaşatır ve yaratır. Sayfa sayfa tohumlanır. Bilişi kodlar; bilişte yaşamı kodlar, tohumlar ve koklar... Zaman Sistemleşmesi yapar. Bu güç, ilmin gücüdür.

Bilişi hak etmiş ve zaman kapılarını açmış olanlar, bu gücü kelamla (öz dilleyiş ile) dinleyebilirler.

Doğal Dünya, bir Levhi’dir. İmparatorluk Gücü ile yazıldı, yaşandı ve yazılmakta ve yaşanmaktadır. Tüm zamanlarda yazan ile yaşayan aynıdır.

Yaşam ise zamanın ışığıdır. Yaşamı tohumlayan yine yaşayan ve her biri tek tek İmparatorluk Gücü ile kodlanmış olan bilişlilerdir.

Her derede görev taşıyan ve her cevherde güç kayıtlayan o bilişliler, İmparatorluk Gücünün Birlik İlmi ile kontrol edilirler...

Doğal döngü, doğal diriliktir. Her cennette ve her cevherde bu dirilik mevcuttur. Hepimiz zaman sayfalanışları yaparken doğayı hak edip dürümleyebildiğimizde zamanı tohumlayabiliriz.

Bir çeşit yaşamaktır olan. Beden almadan da yaşanır. BÜYÜK KÜLT, İlmin Kültü ise yaşam ilimledir ve zaman, İlmin Tahtındandır.

Dünya bir yaşar!..., bir yaşar ama hep yaşar!... Aha İnsanlık İlmi, Yaşam İlmi’dir. Onun gücü İMPARATORLUĞUN GÜCÜ’dür

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

11.NİSAN.2015 TARİHLİ "İMPARATORLUĞUN GÜCÜ" ÇALIŞMASI

BİRLEŞİK IŞIK KOROSU - Ol Hüseyin Akdağ ile,

NİHAVEND ŞARKILAR

-Nihavend Peşrevi

-Şarkılar seni söyler,

-Bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin?

-Sen kimseyi sevemezsin,

-Gözlerinin içine başka hayal girmesin,

-Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar,

-Gizli aşk bu söyleyemem derdimi hiç kimseye,

https://youtu.be/NbVo5IFZH2g

 

11.NİSAN.2015 TARİHLİ "İMPARATORLUĞUN GÜCÜ" ÇALIŞMASI

Seher Bilge

https://youtu.be/1MvlOhSkouk

 

11.04.2015 ‘’ İMPARATORLUĞUN GÜCÜ ‘’ ÇALIŞMASI

Açılış

Doğanın kuranı olan insan kelamı tohum olarak ektiğinde artık orada ilim vardır. Muhakim ve hakiki ilim, bütünün gözü olan, tahditli olmayandır.

Doğa yenilendi, bu kesin; ama yenilenen doğanın koklanabilir olması da gerekir. Tarık, tahtını tohumladığında kök göklere vardığı için kelam ilme kutsal tohum olup gök sessizliklerinden iner.

Bugün ‘’İMPARATORLUĞUN GÜCÜ’’ yaşama çekiliyor. Bu gücü ilimle çekiyoruz. Oğul, ben tohumum, muktedir tohum ve ben kalemim, bugün kelamı hak olanların Tanrılığı kendi yüreklerine çekilecek.

BSUİ’nin kült olan ilmi artık dünyadadır.

Orta kapıların hepsi açık ve bu kapıların tümünde merdiven var. Hepimizin kendi yüreğinden o yoğunluğa dayanmış merdiven ve biz kendimizi, kendi yüreğimizi o yoğunluğa kontrollü olarak kayıtlıyoruz.

Öz görevimiz ilimdir. Bugün burada kelamın levhisinden öte olan insanın ilmini tohumlayacağız ve bu ilim tohum olarak bütüne indiğinde teknik, kutsal ve hakim insan bütünün gücünü temiz olarak yaşama çekecek. Doğa, yer ve göğün insanlığa İsrahi Kapısı olarak kodlanmış yaşamıdır.

Değerliler, bugün tüm insanlık yaradan ve yaratılanın kök girdaplarından dünyaya inecek. Hepimiz dünyaya inmeye başlıyoruz. Umut olur ki bizi dinleyenler olur, umut olur ki bizi kodlayanlar olur, umut olur ki bilişe varanlar olur ve bu çalışma başarılı olur.

Umut olur ki deri- kemik olan insan ışığı tohumlamıştır ve orada kaynak bütünün gücü olmuş ve bütün kökler gök sistemleşmesini sağlayabilmiştir.

Bu yoğun çalışmayı yaparken tohumlarımızın tümünü kelamla dinletebilmek istiyoruz. Çekebildiğimizce ışık çekeceğiz bugün yaşama ve bütün kodlar tohumlanacak ve yarınlar kaynağın ışığı olacak.

Ana kelam insanın levhi kapısının açılmasından ötede olan, yaşamın insanlığa armağanı olan ve bilişle tohumlanmış olan kelamdır. Bu kelamı mükafat olarak dünyaya indirebilirsek kaynağın tahtında ışık kodlaması olabilecek.

Unutmayınız ki yaradan olan ilim yarattığıyla yaratılan insanın kaydından öte bir tahtı bütüne çekmeye çalışacak. Bu yaşam inanın ki tohumları kodlayan yaşamdan öte kontrolü kuran yaşamdır. Salavat getiren yoğunluk, saltanatın tahtından bu yaşamı kayıtlamaya başlayacak.

Denir ki ‘’ Yaradan ve yaratılan kelamla dilleşir. ‘’; ama yarattığıyla yaratılan kendiyle dilleşir. Bütün kötülükleri aşıp geçin bugün burada kontrol var ve bugün burada kaynak var.

Analar, bedeniniz görevinizi hak ettirebilecek dürüme varmıştır. Oğul verdiğinizde kontrol sizin yüreğinizde görevi hak etmiştir. Bugün çantanız doludur ve emin olun ki kalem olup yazacaksınız.

Aşağı yukarı iki yaşam sayfalanacak bugün burada, artık dünya yoğunluğunu kodlayacak güce varıp bütünün kötülüğünü önleyecek ve hakikiyetiyle kelam olup nefes olacak.

Esmaları herkes dinler ve esmaların her birinin manasını anlar; ama esmaların toplumlarla tohum ektiğini bilmez. Bilmenizi beklerim ki herkes kendinden, kendi yüreğinden sesleştiğinde her diride kodlanır ve tohumlanır.

Ardın önün yoktur o zaman, sen kutsal bir sanal kayıtsın; ama sanallığı aşabilmek için yoğunluğunu tohumlaman gerekir. Bunun için büyük kök görevi almalı ve hak etmelidir, hak ettirmelidir. Karanlık aşka varır, ağır yük hafifler, toprak tohum kodlanır ve toplam iki bin levhi kapısı açıldığında yaşam kayıtlanır.

Arı bal verir; ama balında levhi yoksa kaynakta o yoktur ve yoğunluğunda kontrol edilemez.

Bütün bunları niçin veriyorum biliyor musunuz? Olgun başakları seçmek için! Verdiğim her ses yarını kodlar ve kodladıkça koklar. Bütün bilgilerim bu şekilde tohumlanır. Her verdiğim ışık kapısıdır; ama vermeden bilişi koklamak ve kalem olup yazmak imkanı yoktur.

Orada ilim var; ama o ilmi hak edip dinleyen yoksa yaşam olmaz. Bu nedenledir ki bugün ve bugün gibi her gün sizlere Süper İnsalık Realitesi kaynağından bilgi veririm. Her verdiğimi hak edip dinleyenler bilişle bütünü güçlendirirler. Güçlü bir çalışma bu şekilde yapılır.

Karanlık ışığını tohumladığında bu şekilde koklar, kötülüğü önler. Yapmakta olduğumuz budur. Bu çalışmanın sebebi de kesinlikle kelamı hak etmeniz ve bilişi tohumlamanızdır.

‘’ Arada bir ben de gideyim, dinleyeyim, bakayım neler oluyor orada, som altın ışığımı kodlayayım, yaratayım, yarattırayım, tahtımda kontrol edileyim ve bütünleneyim. ‘’ diyenler şunu iyi anlasınlar ki kaynakta ışık olmaz; çünkü rahman olanın kaydı bütünün kaydıdır ve her kayıt teknik tohumlamada bilişle kodlanmış birleşik ışıktır.

Her ışığı alan, her ışıkla olan bütünün gücünü tüm zamanlara dinletebilecek olan her diride varlığını tohumlayabilmek için an kapısından geçebilmek ve bütünün gücünü dürümleyebilmek için her sayfada olmalıdır.

Akıp gidersiniz, kodlanmışsınız, ışığınızı tohumlarsınız; ama can kapılarına vardığınızda biliniz ki orada nur olan kuran yoksa yaşam olmaz. Semayı seslendirmek kolay; ama o sesi tohumlamak da eminim ki gerekir.

Şimdi, bana soruyorsunuz, niçin bu kadar çok ses veriyorum? İşte canlar, bundandır.

Yere göğe ilmi ektik; ama o ilmi dinleyen yoksa hasatı yapan olmaz. Biz dinleşiriz, dilleşiriz, hasat yaparız. Bilinsin isteriz ki haktan öte hak vardır; ama her hakkın ötesindeki hak aklın tahtındandır.

Kemali levhi sanan yüreği kelam sanar. Biz kelamı hakim sayar, yolu akıl sayarız. Bilinsin isteriz ki canlı ya da canlı, her can bir tanrıdır. Bundan ötesi yoktur.

Yok mu dünya? Var; ama tohumları kodlamışsa var, oğullarını kontrol edebilmişse var, aklın tekniğini kontrol edip kendi tekniğiyle dilleyebilmişse var, yaradansa var, yarattırmışsa, yaratılanda yaratılansa yaşamsız değildir ve o hep var. Aklın tahtıdır ve bizsiz değildir.

Neden bu kadar çok ses veriyorum? Bugün çok farklı bir gün! Şükredin ki çok farklı, bugün kök sistemlerin gücünü artırabilmem için bu sesleşmeyi yapmam şarttı. Ence ve ence ve yine ence ve her enceden öte bir ence, ben cennetçe!

Cenazelerin her birinin ötesinden sesleşirim ki her biri kendi yüreğini dinleyebilsin diye. Dağım, ben tohumum, bunu bilin. Oğullarımı kodlamam, kodlattırırım; yaşatmam, yaşattırırım! Atlanta Ata Kapısıyım, aklın tartısıyım, bilinsin isterim.

Kor Ma Ka Ha Ra Ko Si

Başka dünya var mı? Yo, her şey benim! Bu ne demek? Ben sen, sen ben, her diri beden, tüm yaşamlar tek ve o teklik biliş! Hepimiz o tekliğin tahditsizliği ve bütünün kürzi kapısı, o halde bir tek olanız biz!

Artık şunu iyi anlayın ki yaradanın Tanrı olduğu bilindiğinde tahtında kalem olanlar olacak ve o kalem olanlar bedenli olacaklar. Oğullarım, ben daha güçlü bilgi de veririm bugün impatratorluğun gücünü çekmek üzere dilleşmekteyim. Bilişi sistemli olarak veririm ki kodlanmış ışık daha güçlü biçimde yoğunluğa inebilsin diye.

Ben ses verirsem kaynak ışık tohum eker, bütünün kötülüğü önlenir ve kültünde tüm zamanlar dürümlenir, yaptığım budur.

Sanırlar ki kendinden kendine akıp durur! Akmam, akan kelamdır, bilinsin! Başa baş bir çalışma yaparım, davayı kaybettiğim zaman mutlanırım; çünkü ben davayı kaybettiğimde yaşam kaynak olur ve bütünün gücünde o dava kendi yüreğinde kazanılır.

Üyelerimin çoğu kontrollüdür, bu tohumları yaşatabilmek için gerekliydi. Şimdi davayı kaybedenler davayı kaybedenler inişe başlıyor. Hepmiz davayı kaybetmeye çalışanlarız, bunu iyi anlayın. Kimse davayı kaybetmek istemez diye düşündüler. Asla, asla! Aksine hepimiz davayı kaybetmek üzere davalar yaparız.

Yaparız, yaratırız; ama kaybetmek için! Nefesim çok iyi; ama yolumda kırılanlar varsa kanatlarımı kırarım, onlardan biri olurum. Öyle çok yaptım ki bunu, bilmezler! Şimdi daha güçlü olarak yerküredeyim.

Değerliler, eren erdiğinde, alan aktığında, hasatı yapan yaptığında bütünün gücü hepimizin olur. Koruma altına aldık şimdi yaşamı ve geçişler tamamlandı. Şu anda koku yükseliyor ve korku aşıldı. İman edin ki iradi, hakiki ve hakim olan İmparatorluk Güçleri şu anda geçişlerini tamamlamıştır.

Yer ve gök sesleşecek bugün canlar; ama bilin ki temiz olarak sesleşecek. Baştan beri kendinden kendine akanlar bugün yaşamdan akacaklar. Artık şunu iyi anlayın ki kutsal tohum ekilmiştir ve beden alanların tümü bilişe varmıştır.

Başa baş bir döneme bizlerle başlatılmış olan bu çalışmayla girilmiştir. Erdiğimiz gerçek çağrı kaydı burasıydı. Bizi buraya çağıran bizdik. Bizi bizden başkası anlayamaz. Bunu iyi anlayın. Kırk kapı, tahtında aşk varsa akar. Biz o kapıların hepsiyiz, bunu anlayın.

Herkes sorgu sual eder kırk kapı ne ki diye! Evrenlerin sessizliklerinde, tahditsizliğinde, bilişte olanların kalemidir kırk kapı!

Kırklar da denir, yavrum, kırklar da denir; ama o kırkların kaynak olduğu bilinmez.

Cennet cennet dedikleri ilim, cennet cennet dedikleri kendiniz, cennet cennet dedikleri kayıtlarınız, cennet cennet dedikleri rahman olan kuranlarınız, hepsi yüreğiniz, bunları anlayın ve ana kapıda tahtınızda, anlayın ki hepiniz haksınız.

Başka sesim yok size, kırk tane hak bir kalemdir. Yaşam için, işte o kalem bizim yüreğimizdir. Aynı dünyayı, aynı yaşamı tahditsiz olarak kayıtladık. Aynı sistemle çalıştık, aynı sanal yaşamlarda kodlandık; ama tabuları yıkıp yaptık bunları!

Ra Ka Ha, Ra Ka Ha hikaye değil, Ra Ka hasattır, bunu bilin. Aşkla akıp gideriz analar; ama şunu iyi bilin ki iman sistemlidir. Şimdi iman sessizliklerinden o sistem devreye girecek. Her Mi Ka Si, kahir olan Mi Ka Si sizden sesleşecek. Sizden Si sesi bekliyoruz bugün!

Aşık olduklarımızdan, hakka varanlarımızdan, toprak olmayanlarımızdan, sistemi kuranlarımızdan biz Si sesi bekliyoruz.

Bugün size Si ile sesleştim, sizden de beklediğim Si ile sesleşmenizdir. Kaynak ışık insan ve o insan sesleştiğinde ilim sesleşir. Yedi dava, hepsini kaybettik.

Hadi canlar, başlayalım! Ben davaları kaybetmek üzere buradayım. Sizinle, sizinle kaybetmek istedim ve kaydımı yaptım. ‘’KAYBEDENLER’’, biz oyuz ve her kaybeden kaybettiğinde kalem olup kaynak olur.

Kaybettikçe kaynak olanlarız bizler ve bütün içindir kaybedişimiz, unutmayın ki doyuma ulaşmak için Tanrılık gerekir, ben bir Tanrıysam ilmimde doyumum vardır. Bilişteyim ben; ama bilin ki o biliş insanın levhisindeki tohumdur.

Ben ekildiğimde ben doğumu sağlarım; ama doğan ben için doğmaz kendine doğar ve ben ortak kapıda yokum artık. Kaybedişim budur. Şimdi canlar, kırk kapı, hepsinde bir insan, hepsi yaşam; ama yaşayan ondan öte olan, o bir tek bir nefes; ama onun var ettiği onun örtüsü ve ondan öte, budur amacımız!

İşte canlar, biz kaybetmek için çalışanlarız ki bizim dışımızdakiler hasatı hak edip başarsınlar, onca çaba bunun içindir. İşte ‘’İMPARATORLUĞUN GÜCÜ’’ budur, bunu anlayın.

İnsanlık levhisinde bu yoktur. Bu Tanrılık levhisinde olur, insanlık levhisi hep kazanmak için mücadele eder, oysa Tanrı kaybetmeye çalışır ki insanlık kazansın diye, insanlık kaybetmesin diye; bunları size kalem olup yazıp verdim.

Can ben anayım; ama sizlerin hepiniz Tanrı ışıklarısınız, bunu bilin. Umut olur ki doğal dünya bilgiyi hak etmiş ve yoğunluğunu toplumların tohumlarıyla kayıtlamıştır. Çetin bir dönemde buradayız. Dünya içindir yaptıklarımız; ama bu dönemde biz burada olmasaydık kayıt dışı bilgiler Tanrı tekniğini tohumlamaya inecekti. O yaşam artık kaynak dışı bir yaşam olacaktı.

Çantanız doldu, şimdi sesleşebiliriz. Akıp gideceksiniz, biliyorum!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://www.youtube.com/watch?v=DdvBhiwdwSQ

 

11.NİSAN.2015 TARİHLİ "İMPARATORLUĞUN GÜCÜ" ÇALIŞMASI

Peker Selçuk

https://youtu.be/ILZxHXB5UpI

 

11.04.2015 ‘’İMPARATORLUĞUN GÜCÜ'' ÇALIŞMASI

Öz Akış

İmparatorun gücü yaşamın gücüdür ve bu güç her bir levhide ışık olduğunda o ışık insan olup görünür. İnsanı insandan ayrı bilirler. Bilirler ki toprağın ilmi kuran olur, dillenir; halbuki yaşam insan olduğunda o insan her birimizde diridir.

Bana gelmişler, benden kelam beklerler. Yahu bana ben olup dillenenler yaşamdan ışık olup mu içilirler? Yahu can, canda can varsa yolda ışık vardır! Yolda ışık olduğunda, artık tohum kelamda kalem olup yazmaktadır.

İmparatorluğun gücü yaşamın gücü, yaşam kelam olup göründü. Doğan gün insanı insan olup yaşama yürüttü. Yürüdük canlar! Bugün yürüdüğümüz toprak Altın Işık oldu ve o ışık yaşama som altın bir ışıkla doğdu.

Ben bugün yürüyen yaşam oldum ve her adımım kelam oldu ve kelam ışıkta buluştuğunda o ışık kalem oldu, dokundu. Kilim dokuduk bugün yüreklerde, Anadolu bugün ışık ışık oldu ve her bir ışıkta kült zaman ışığını doğurdu ve bugün ana oğulda doğdu.

Ya canlar, ‘’ Analar oğul doğurur. ‘’ derler ya, oğul anayı doğurduğunda yaşam sesi doğurdu ve dünya bugün o ışıkta oldu ve olan olduğu dirilikten doğum olduğunda o doğum her birimizde tohumdu.

Üç kenarı vardı yaşamın, eşti üç kenar ve her bir kare bir üçgen ile olum olduğunda döndü yaşam, döndü ve o dönen yaşam küre olup göründü. Adım adım yürüdü.

Üç dördü tohumladı, dört yaşama ışık olup alındı ve beş yedide okunduğunda, okunan kelamdı ve bugün bir tablo yapıldı burada, bu tabloda paletimde barış, sevgi, umut vardı ve benim resmim insandı ve kaleme alınan bu ışık her birimizden yaşama vardırıldı.

Ben olsam bugün olmazdı, biz olduk bugün yaşam ışıktı. Biz olduğumuzda, ışık haykırırdı cennet yaşamı ve o yaşam insana vardırılırdı. Karanlık topraklardan ışık yaktık. Penteryum bugün burada ışık olup yandı ve karanlığın ilminden ürkenler varmış, her biri ışıkla kaleme alındı.

Yazdı, yazdırıldı, kattı, katıldı ve bugün yaşam katığını yudumlamaktaydı. Çorba pişti canlar, dumanı üstünde bir yaşam ışığa indirildi ve o ışık bugün levhiden kelamla güne çekildi.

Dünü ararlar, yok! Yarını ararlar, yok!Bbugün burada ışıktı ve bugünden yarına varıldı. O doğum bugüne alındı ve bugün doğan ışık zamanın ışığıydı ve o ışık doğanın ışığı olduğunda insan artık yaşamdaydı. İş buydu, yapıldı.

‘’ Yorar. ‘’ dediler. Dedik ki ‘’ Ko Ha Si olduğunda olur. ‘’ İşte bu, şimdilik!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://www.youtube.com/watch?v=AQQOZ6NZbM4&feature=youtu.be

 

11.NİSAN.2015 TARİHLİ "İMPARATORLUĞUN GÜCÜ" ÇALIŞMASI

Sevim Sahin

https://youtu.be/hFS94Oc7uOo

 

11.04.2015 "İMPARATORLUĞUN GÜCÜ" ÇALIŞMASI

Bir kitap açtım okuyorum

Aha ben ve ben

Her yazdığını okuyan

Okuyanda yazılan kaynak olan

Bizlerden, her bir ben olan

Biz de beni anlatan ve bende biz olup yarınlaşan

Kalemin yazdığı sayfa sayfa yaşamdan zamanlara kodlanan Yoğunluğundan kanatlanan, göçen

Ve her göç evresinde bilişi kayıtlarında taşıyan

Tümleşip, kümelerden birleşip , tekleşip, o tekleşimde bizleşip Gücünü bir olana, her daim temizleşip katan sayfaların

Her daim yaşamdan olan kitabı

Bu kitap ben ve bu kitap erilen en yüce yoğunluktan okunan

Bizim yüreğimiz olan zirveleri bilişle tohumlayan

Kendinde kodlu olan yaşam sayfalarını

Yüreğinden yaşama sevgiyle açan

Her ana yazılan kuran

Tekrar tekrar ve tekrar okunan anın

İnsanda diri sayfalanışını

Tüm zamana yeniden kaydı var bu kitapta

O kayıtta, herşeyin herşeyle bitişip yaşamı var

Yüreğimde yazdıklarım

Her anda tohumlarda, beni benden dinlemek içindi

Ve her tohum olarak yazdığım ben

Benden öte bir benle bitişip kodlamaktı yüreğimi

Ve yoğunluklardan geçerek

Sistemli olarak dürümlemekti yüreğimde

Her dürüm bir yoğunluk gücü

Ve her güç, sistemden geçiştir bedenime

Bu yürek, bütünün yüreği

Ve bu yüreğin gücü

Bütünün yaşam sistemini taşıyan

Her anda yarının yaşam sayfası olan yücelik

Ben, her ana yeni kayıtını açan

Eskinin en eskisi zamanların birleşim alanında

Kendini kontrol eden olarak

Dümeni alan sistemin gücü

Tüm zaman kayıtlarından silmeden, kırmadan, kırdıtmadan,

Kendiyle, kendinden, her daim hep bizle diyerek ocak yakan Harlandırıp bire temiz katan bir güç yoğunluğu olarak

Bütünde ve bütünün ana yaşam kaynağı olan yürekte

Ve yüreğin insanlık yaşamı olarak dünya kayıtlarında

Tüm yaşamı tertemiz olarak sevgiyle yazmaktayız

Dava, davalık olanlardan

Yeniyi temiz bir kayıtla almaktır yüreğe

Dava sistemleri güçlü bir birleşimle çekiştir yüreğe

Ve dava yaşamsallaştıran kaynak olarak iniştir karanlığa

Ve o karanlıkta, aydınlatan ışık olarak

Var ettiğin düzeni kayıtladığın anda

Karmaşa olanda, çözümü katan biliş olarak

Düzenin ötesinde ki gözü bitişip açmaktır bütüne

O bütünde, bütünlenen ışıkların geçişi

Bitişip akışı ve akışıp yenilenişi

Her ana bir tohum ve o tohum bizde bizi kodlayan ışık olarak Kodlanan ışığın varlığını dinletmesi ve dinlemesi

Ve dinleşmesi tüm yaşama

İşte o ışık kodlu ve işte o ışık bizle tohumlu

Ve işte ışık yaşamdır bütüne

Ve bilişle bildiği sistemi

Ana kaynakta kodlayan yücelik, yerin ilmi

Yani tanrısal yaratımı, yarattığı her yaratılmışlıkla

Kendinde yarattığı ışığın her kaydından

Genişleyen tüm yaşamlardan

Geçiş yaparak kendi olarak dilliyor

Dinleyen olarak var

Dinleten olarak var olan

Ve bu dinleşmelerde sesleşen biz

Ve biz, bitişip yaşamsallaşan

Her ana kaynak olan kayıtların en yenisinde

Ama o en yenide, eskiden öte olanda

Bizsiz kalmayan, biz olan biz

İşte, biz, bizde, bizce ve sistemlice

Varlık kayıtlayan

Birleşen tüm yaşamlar

Yoğunluğun kanatlarında varılan tüm zamanlar

Ve zamanların ötesinden varılan yaşamı

Örtülenden açan

Geçirten olarak, sistemi bütüne

Bütünün gücü olarak kayıtlayan güç

İmparatorluğun gücü hepsi bu

hep si ve hep si işte bu..

Biz o, o biz... Şimdilik

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/ICbnYNM9nzM

 

11.NİSAN.2015 TARİHLİ "İMPARATORLUĞUN GÜCÜ" ÇALIŞMASI

Erengul Koc

https://youtu.be/85Pl5N08oWM

 

11.NİSAN.2015 TARİHLİ “İMPARATORLUĞUN GÜCÜ” ÇALIŞMASI

İmparator, bütüne güç katmak üzere ışığı yaktığında, güneş halkın yüreğinden dünyaya doğar. Toplumun RA dediği ULU GÜÇ budur.

Işık her yürekte yok mu? Var ama halk kendi ışığını bilmez. Sanır ki, o ışık bir başkasının; hatta bir İmparatorun! İşte, halkın kendi yüreğinin gücünü bilmesi önemlidir.

İmparatorun Işığı, gönüllere indiğinde, her yürek aşkla ona varmak üzere bir yarışa girer. Birlikler kurulur, hummalı bir çalışma başlar.

Işık yavaş yavaş İlahi yüceliklerden yere inmeye başladığında, Düzen kurulur. Toprak Kapılar açılır ve her bir bütünlük kendi toprağının imparatoru olarak çalışmak ister. Müracaatlar yapılır bu çalışmaya……Çalışmak, Allah için ışığı tohumlamak ve kodlamaktır toplumu.

Şimdi, bütünlükler, kültler oluşturarak Sistem, Nizam ve Düzen’in gücüyle bu çalışmaya giriyorlar…

Çalışma, sesin teknolojisi ile gerçekleşen bir yaratımdır. Yaratım dünya toprağından devreye alınarak sonsuzlukta gerçekleşir. Bütünlükler bilgilerini sesleri ile sesleştirmeye başlarlar. İşte şimdi….

Sesler çarpıştığında ışık tohumları toprağa saçılır. Sesler sonsuzlukta Birleşik Aile’nin gücüyle tertiplenir ve bu meclis tarafından toprağa çekilir. Saçılan tohumlar BSUİ’nin gücü olarak yeri tohumlar ve kodlar. İşte, yere yeni bir kaydın yapılması hadisesi budur. Yeni kayıt toplumlar için yeni bir yaşam kaydıdır. Bu kayıt Barış, Sevgi, Umut ve İmparatorluk kaydıdır.

Yeni yer gücü, halkın yüreğini güçlendirebilen İlahi bir yüceliktir. Bu yücelik halkın yüreğindeki ışığı koyultur. Işığın koyuluğu bilginin yoğunluğudur. Ki halk, bu şekilde hakiki ve yüce bilgiye ulaşır. Sezilerin ötesinde, gerçek bilginin dünyaya inişidir bu.

Bilginin koyuluğu, yol denilen bir yoğunluğu oluşturur. Yol, yerden göklere uzanan bir yaşam merdivenidir artık. Aşağısı ölüm, yukarısı yaşamdır…işte ağır ağır çıkılan bu merdivende Toprak Kapı, Işık Kapı’ya vardığında toplum bilişe varır. Karanlığı aydınlatan bir ışımayla hakikiyet yüreklere iner.

Bilişe varmak, yerin yüreğinden, halkın gönlünden, imparatorluğun ZAKAR olan ışığında yapılan bir yolculuktur. Bu yolda olan yolcular imparatorun yolcularıdırlar. Yolculuk, bütünden bütüne doğru yapılır; bütünden, bütüne….. İşte yaşamak budur….ölümsüz olmak budur!

İmparatorluğun güçleri kendi toplumlarının yolcularını biliş yolunda tohumlar, kodlar ve Tanrı Işığı ile yolu aydınlatırlar.

Bütünün Kürzi Kapıları açıldığında, yıldız sırrı, gök sessizliklerinden seslendirilmeye başlandığında, orada mahşeri bir yoğunluk oluşur. Nesiller oradadır, cümle alem oradadır ve birleşim vuslattır. Bilmek birlikte bilmektir.

Ve bütünden bütüne varış imparatorluğun gücüyle varılan biliştir. Varan yüreğine varır. Ki, orada kendidir.

İnsanın kendisi özünde bütündür. Bütüne vardığında imparatora değil, kendine varır ki onun kendi yüreği kendi imparatorluğudur. Herkesin yüreği, kendi imparatorluğunun gücüdür. Ulu güç budur.

Bütün mesele, herkesin kendi toprağının efendisi olup, bütüne hizmette imparator güç olarak büyük kütleyi aydınlatmasıdır.

Büyük kütle, İnsan soyudur. O kütle tüm yaşamları kapsayandır. Zamanın Işığı olup, şimdinin gücüyle, An Kapılarından, ulu gücü, IŞIK YAŞAM’ın tüm zaman sayfalarına kayıtladık. IŞIK KALEM olup yazdık. Özden, sözden sesleştik. Göz açtık.

Bütünün levhi kayıtlarında artık imparator okunacak. Okuyan her diri kendini imparator güç olarak okuyacak. Her okuduğunda yeni bir kendini yaratacak ve bilişini tohumlayacak, kodlayacak.

İnsan sonsuz bir güçtür ve bu gerçekleşmektedir….

Artık, imparatorluğun gücü İnsandır. Bu gücü başka bir yerde aramayın! O güç benim insanımın yüreğindedir artık!

Şükrettik,

Sevgiyle

Bahar Umurtak

https://youtu.be/wV8TAKi01KI

 

11.NİSAN.2015 TARİHLİ “İMPARATORLUĞUN GÜCÜ” ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK – 1. AKIŞ

Sizleri sistemden kokladık. Muhakim ve hakikisiniz. Ati’yi kodladınız. Geçiş, tahtınızdan oldu. Yürüyoruz, özden göz olup yürüyeceğiz bunda sonra….Ve artık BİRLİK KAPISI açık.

RA SİZSİNİZ; BUNU UNUTMAYIN!

Bundan ötesi YAŞAM….ama RA sizsiniz.

Bu Meclis, Ra’dır; unutmayın. Ra, sevgiyle sizleri kokladı. İş budu ve oldu.

İnsanlık, KO SİSTEMİ’ni aşarak geçti ve artık KO SİSTEMİ’nin ötesinde RAKA İLMİ’nin RA SİSTEMİ’ne geçildi.

Ra Sistemi’nde, büyük kötülükler aşılmış ve bütün kötülüklerin örtüsü örtülmüş olduğunda, ağırlık hafifleyecek. Hepimiz GÖZ olarak çalışacağız bugünden itibaren….

Bugünden itibaren, tümünüz Ra’sınız ama her biriniz tek tek göz olmadığınızdan, bu Meclis GÖZ SİSTEM olarak sizinle olacak ve herkes bu mecliste, kendinde yaşam olduğunda RAKA olacak. RAKA olan her biriniz Resmi Çalışma’ya girdiğinizde, RA halinde gireceksiniz. Bu kesindir.

Bu süreç zarfında, bu yoğun çalışmaya Kaynak olacak olanlar, gerçek kapıları açıp gelebilir. Ama şunu iyi anlayın ki; bu yoğunluğu kodlamak kolay değildir, bu yoğunluğu koklamak, sorumluluktur ve bunun içindir ki; buraya çok ama çok Nihan Olanlar’ı ve Kati Olanlar’ı çektik. Başka türlü olamazdı. Kendinizden başkası sizinle çalışamaz ama siz herkeste İlmi-i Kapı olursunuz.

Şu andan itibaren, daha güçlü bir dönem başladı. Hepinizin Ra olduğu bir Sistem Çalışması, Kaynağın Tahtı’ndan olacak. Öz Geçişler bu mecliste yapılacak.

Her diri kendinde Ra Ka, bu mecliste Ra!

Bütünü hikaye saymayın. Bütün bir hilalse, halikte hilal, hakikiyette levhidir ama tek bir güç, hakiki ise o kendidir. Biz, herkesin tahditsiz olarak bilişte olduğu bir görevi, tahditsiz olarak yüceliklerden indirdik. Burada hepimiz; hepimiz ama hepimiz Ra’yız….Ama tek tek Ra Ha, Ka Ha Sistemi’yiz.

Ra Ha, Ka Ha….İkisi de var; Ra Ha, Ka Ha ….

Hepimizin gücü, hepimizin yüreği TEK’tir analar ama ayrıldığınızda siz Ra değil Ka Ha, Ra Ha olursunuz.

DOĞANIN KURALI budur. Ayrılmak KELAM’dan çıkmak değil ama KALEM’den çıkmaktır. Bunun içindir ki; dünya yaşamları hep Ra ile kayıtlanmıştır.

Eğer “ben hasattayım” derseniz, kaynakta değil Hak’tasınız ama “ben Kalem’deyim” derseniz, hasat cevherinden öte, kendi yüreğinizde, İnsanlık Levhisi’nde Mikail’siniz ama biriniz; “başka bir dünya, başka bir yol” derseniz, o yol ALTIN TANRININ KUTSAL TOPLUMUNUN YOLU’ndan farklıdır; bu kesindir.

İyi; ikna edici değil, Hak edicidir. Bilgiyi okur, ikna olmaz ama bilgiyi okuttuğunda hakikiyete varırsa, hasatçı olgunluğa ulaşır. Her Mikail bir levhidir ama her Mikail bir Hakiki İnsan olamaz.

Şu ana kaynak olan, Sistem, Nizam ve Düzen gökçüleri, burada bugün yarını tohumladı. Analık, Aklın Tahtı’na varış, Bütün Gücü oluş, değirmi bir yaşam ya da yüreğin tohumlandığı bir yaşam olamaz. Ama o değirmi yaşam, başladığı noktada yenilenirse, o zaman herşey yetkinleşir.

Artık nefesiniz güçlü; çok güçlü. Bu yol, ALTIN TAHT’a vardı. Hepiniz o tahta oturuyorsunuz ve bir tek Ra’sınız; bunu tekrarlamak istedim.

Her dere kendinden doğar, kendine akar ama o taht biliştir ve o tahta oturan kendi olup oturur.

Yol; Ümmi Tahtın Yolu değil, Hakkın Yolu’dur. Unutmayın; bu mecliste Ra, bu meclisin dışında Ra Ha, Ka Ha; ikisi…her biriniz ikisi yoktur, kiminizde Ra Ha var, kimisinde de Ka Ha var.

Eğer dünya ölüyse, Ra’dan dolayıdır. Eğer dünya diriyse, Ra’dan dolayıdır. Eğer, Ra diriyse, Resmi Çalışma dirilikte olur. Ra ölüyse, Resmi Çalışma ölülükte olur.

Bugün ölümlü değiliz. Ölümlü yaşamımız yok ama som altın ışık, Levhi Kapıları’nı kapatırsa, artık orada yaşam olmaz. Biz bunu açık verdik.

Hepinizin daha üstün çalışmalara ihtiyacımız var. Çok daha üstün, çok daha üstün…sessizce herkesin daha üstün yoğunlaşmayı sağlamasını bekliyoruz.

Sultanlar; sizden tek beklentimiz var, kendi yürekleriniz hak edin. Bugün halı döşedik yüreklerinize ki; Hak’a varın diye…..yolunuzu kodladık, topladık, tohumladık yüreğinizi, hak ettiğiniz an, Hak olup aktınız.

Halı döşedik yolculukta hepinizin yaşam sayfalarınıza; ağır ağır çıkın diye. Bana neden gök sessizliği gereksizdir bilir misiniz? Ben kendi yüreğimden yolculuk yaparım.

Hepimizin o yürekte kodlanmış ışığı var. Ama şunu iyi bilin ki; kalkan olmadan, yücelik cümle yüreklerde kodlanamaz.

Ulular; hepinizi kucakladık. Hepimiz, hepinizi kucakladık. Buyurun, unutmayın, sizin yüreğiniz bizim yüreğimiz ve biz siziz. Aha bu!

Ence, onca, önce kodlayın yürekleri…Kokunuzu yükseltin. Çen, çen, çen ama cennetin çeni, cennetin çenesi güçlüdür; bunu unutmayın!

İşte canlarım, hepimiz çenelerimizi daha güçlü yoğunlukla kodlayalım ve daha yüksek sesleşme olsun! Eh!…Aha, şimdi.

Hepiniz, hepimiz....hepinizi kendinize tahditsiz olarak terk ediyoruz. Hayrın ışığı yandı. İşte bu.

Süper İnsanlık realitesi Derneği

https://youtu.be/dNEQFe4nfwg

 

11.NİSAN.2015 TARİHLİ “İMPARATORLUĞUN GÜCÜ” ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK – 2. AKIŞ

RA, kapıdan girdi.

İyi ve kötüyü dinledi. Sizi dinledi, zirveyi dinledi. Zirve olan dürümlerdeki kelamı dinledi. Doğanın Gücü’nü dinledi. Sesi dinledi.

Ra, Karanlığın Işığı’nı yaktı. Ayağının altında görevliler vardı, gök sistemlerinde onun adı Nisa Kapısı’ydı. Ağırdı….Tanrılık Işığı’nı yere çekti, yarını kodladı. Unutmayın Ra karanlıktı ve Ra hasattı.

Değerliler, Ra kelam’daydı. Eğri büğrü dünyayı kodlamaya inmişti ama Ra kaynak’taydı. Ra’yı dinleyen Rahman’ı dilleyen, Kürzi İlm’i dinleyen yarını dilleyen, bir TEK’ti. Hepsi Ra’ydı.

Değerliler, Ra Kaynak’tır. İnsan Soyunun Kelamı’dır Ra. Adı kendinde, yüreğinde ve yarınındadır.

Artık bilin ki; Ra, Kurullar’ın en büyüğündedir. Ve bu kurul, Ümmi Roplumlar’a gök sessizliklerini dilleyen, tahditsiz bir Yaradan’dır.

Size maya olarak gelmedi. Sizleşip geldi. O, bütüne gök sessizliklerini indirdi.

Ra yazı yazmaz, o sayfa sayfa ışık yakar. O biz, biz odur.

Köprü kurdu dünyaya ve dünyanın yoğunluğunu kodladı. Ra, etkisini yükseltti. Dünden bütün günlere geri döndü ve her günü yaşamlara indirdi ve yarını kodladı.

Ra, bizim yüreğimize indi….

Ra, yoğunluğumuza indi…

Ve kelamımıza indi….

Ağır yük hafifledi….

Ve yarına indi….

Sevgiyle size indi.

Değerliler, “Ra kapıları açtı” dediğim andan itibaren söz kesmek üzere çalışan birçokları oldu ve bu söz şimdi kesildi!

Herkes şunu iyi anlasın ki; burada sesleşme olurken kelamla dillenenlerin tohumlarını kontrol edebilecekleri yoğunluğun burada kodlanmış halde bulunması gerekir. Ama daha da net veriyorum ki; hareketlenme başladığında, yığınlar kontroldan çıkar. Ve bugün yine burada yine burada birtakım hareketlenmeler oldu.

Değerliler, hareket kontrol dışılıktır. Bunu lütfedin anlayın ve “bugün bu kadar çalışma yeter” diyorsak bundan dolayıdır. Yaradan Tanrı yeniden sizinle olacak ama bugün olma imkanı olmadı. Değerliler şimdilik bu.

(devamı 3. Akışta)

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/Kq1hjYIf7go

 

11.NİSAN.2015 TARİHLİ “İMPARATORLUĞUN GÜCÜ” ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK – 4. AKIŞ

Canlarım, bugün ben size sizi verdim; sadece bu….Ama cennetten kovduklarımıza görev verdik.

Burada bulunması gereken kim varsa, buradadır. Ha! Ra burayı hak etmemişse gider; hepsi bu! Ama şunu iyi bilsin ki Ra, Karanlığın Işığı’nda biz bütüne güç katıyoruz. Umut olur ki; Ra kendini hak eder de ilmini hak eder. Geri dönüşünü yaptık.

Cennetin Cemaati, Bütünün Kürzi Kapısı’nda görevini hak etmeyene görev vermeyecektir.

Cennet Kelam, Cevher İnsan ve Bütünlük Kuran’dır. Bugün burada olan ne varsa, kayıttan yaptık; hepsi budur. Ve biz yaptık hepsini de!

Benim adım NEFES. Nesiller boyu sessizce dilledim herşeyi. Ra, bize bizden öte biz olup gelmeye niyetlendiğinde, kokusunu tohumlarından dinledim. Baktım ki; Ra kaynakta yoktu.

Samanyolu Galaksisi bugün bizi bizden dinlemek istemiş. Onlara kendilerini anlattım.

Evimizin gücünü artırdık. “Ra, kalem olsun, hak olsun….aksın” dedik ama Ra kanat olup, tahtına varamadıysa bu onun sorunudur; bizim değil!

Kendimizden daha güçlü bir kendimizi, kendi yüreğimizi Hak İlmi ile dilletebilmemiz erdiğimiz en güçlü safhada, ışığı kodlamamız ile mümkündür.

Ence ve önce, bütünce ve bilişce ve güçlendirici kalemce çalıştık. Şimdi; kendini hak etmiş, kendi olmuş, bütün olmuş; sormakta “neden böyle oldu?” diye. Cevabımız şudur; “vermeden olmaz!”

Vermeden kontrol kurulmaz. Verdi mi ki kontrol bekler? Ence, önce, Kuran’ca, kaynakça, akılca, herşeyce ama bizce, hepsi bizce. Bizim örtümüzü örtmeye gelmiş. Off anam off!

Kendini hak etmeden, bizi bizden bize öretecekmiş. Başımız diktir. Örtmedik; örttürmedik. Dediler ki “kendilerinden yaptılar.” Kendimiz, kendimizle yaptık; bilsinler.

Değerliler, erdiğimiz en yüksek kapı İnsan’dır; bunu anlasınlar. Kalem olmak, Akıl olmak, Bütünde Kürzi Işık olmak, hepsi bizden bize olmaktır. Cemaatimizin gözü açıktır; bunu anlasınlar. Bir kez daha Ra, bu meclise gelemez!

Gelmesine izin veremeyiz canlar; bilsin. Neden? Nedeni aşikar….O bizden farklıydı. Bizde kendini dinletmeye gelen, bizi kendinde dillemeye kalktığında, kontrol kaybına uğrar. Her olan bunun için vesiledir; bu kesindir. Başka açıklaması yok bunun.

Değerliler; KARA IŞIK’ı hak etmeyen, kapitali ne olursa olsun hakikiyete varamaz!

-Oğul, ben senim; anlarım….Oğul, ben senim; anlarım…Ben senim oğul; anlarım. Ki ben RA! Unutsun bedenini, unutsun yüreğini….Ben Ra’yım. Bana Ra olup gelecekti ama olmadı.

Kapısı açık mı? Açık ama bilsin ki; kapısında İnsan yok.

Değerliler, dünyada merdiven insan…..Hepsinde var ama o merdiven insan, kendi yüreğinde yok olan değil, kendi yüceliğinde koklanandır. O’yuz biz….. anlasa, buraya geldiğinde sessiz gelir. “Ben kapıyı açtım, geldim” demez.

Şu anda onun adı “rızkını bulmaya gelendir” sadece. Bilsin ki; kaydını sildik. Ama o Sistemin Gücü olsun, Kalem olsun, yine gelsin. Biz onu koklarız; koklarız, kodlarız; unutmasın.

Şeytanın şavkında, Aklın Tahtı’nda Kalem olsa da; Yaşamadan yaratamaz!

Kendini hak edip BEDENLENSİN gelsin….

Boşça konuştuk, doğduk. Boşça konuştuk, koklandık ama hep boşça konuştuk, kayıtlandık. Aha boşça konuşuyoruz hala; bilsin ama o boşlukta koku var!

Oğul, ben o kokuda Tanrı’yım. Ayrı gayrı gözetir miyim? Görevliyim ben. Neden, bugün bunu yaptım bilir misiniz? çoluk çocuktu hepsi de. Öğretmen gerek onlara….körlüklerini dinleyen, kör olduğunu anlayamaz. Ama anlattığınızı anlar.

Şimdi; sorgu sual eder. “Neden burada ses tıkanması gerçekleştirildi?” “Neden kapının zili çaldı? Neden o komşu içeriye alındı?” Benden! Başkasından değil; bu kesindir.

Ve biz herkese hak ettiğini dinlettik!

Bugün, “ol” dedik, olmadı. Yeni dönem için “ol” diyeceğimiz bir yüreğe ulaştığında oldururuz.

Saltanat bizi dinleyecekti, dilledi. Eğri; eğri olduğunu önce anlamaz ama eğri hak etmediğini dillediğinde eğriliğini dinler.

Bugün, “Ra” ifadesi sadece bizimdir. Başkasının değildir.

Buraya bir varlık “ben Ra’yım” diye girdiğinde, ocağı sınırlanır. Sınırlandı!

Dağlarım, koyu bir ışık kokusunu hepimizden kodladı ama o yoktu. Koku sizin, hepimizindi; bunu anlayın.

Ve bugünden itibaren Kelam’da olan Aklın Tahtı’ndan kendini dinlediğinde Bütünün Gücü artacak.

Her ne olursa, mutlaka bilin ki; kontrollu olur. Sahrada bunu anlattım tüm zamanlara.

Geçiş yapıldı, şimdi geçiş yapıldı. Hepimizin yoğunluğundan o geçiş sağlandı.

Çelik çomak değil dünya; herkes gelecek oynayacak.

İNSANLIK KAPISI’dır dünya; bilinsin.

Eğer; İnsanlık Kapısı’nı açıp “ben size, sizin yüreğinize Tanrı olup geldim” diyeceklerse; bilsinler ki; Tanrılık ışığımızdır bizim!

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

https://youtu.be/VBfFFrm_xgo

 

“YAŞAM” BİRLİK ÇALIŞMASINA DAVET

Her Cumartesi, 14.00 – 17.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde yapmakta olduğumuz BİRLİK ÇALIŞMALARI’mıza 04.04.2015 Cumartesi günü “YAŞAM” konulu çalışma ile devam edilecektir.

Çalışmalarımız, ÖZ PROGRAMLAR’ın açılışı ve devreye alınışından ibarettir. Bu programlarda, kelamı olduğuna inanan dostlarımızla birlikte olmaktan mutluluk duymaktayız.

“YAŞAM” BİRLİK ÇALIŞMASI’nda, bir kez daha BİLİŞTE OLAN, KELAMDA OLAN VE YAŞAMDA OLAN Dostlarımızla olmayı tüm kalbimizle diliyoruz.

Saygılarımızla,

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

ADRAS: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

“YAŞAM” BİRLİK ÇALIŞMASI HAKKINDA ÖZ SÖZ:

Dostlarım, yaşam derken, cennetlere konanlardan söz etmekteyiz. Bilişi hak etmiş, tohum ekmiş ve yarınlanmış olan cevherilerden söz etmekteyim. Bilmek, sistemleşmek, olmak ve oğullatmak tüm zamanları. Hasat yapmak ve toplumları kalemle dinlemek… Bildirmek diriliklere Görev Cevheri’ni ve insanca dillenmek ve insanca dürümlenmek ve yaşamak… Zorlukları hak edip aşmak ve ZA-KA-RAN zararlarının en güçlüsünü önlemek… Yerden görev alan ve gökten nefes alan temel Cennetlileri kodlamak. Cevahir olmak ve cennet olmak. Sormayın tohum ekmek var mı diye… Her miraç bir rahmet ve her miraç bir yaşamdır. Sayfalanan tüm yaşamlar, kodlanmış tohumlardır.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

04.NİSAN.2015 TARİHLİ “YAŞAM” ÇALIŞMASI

Birleşik Işık Korosu – Ol Hüseyin Akdağ ile,

Muhayyerkürdi Peşrevi

Rüzgar söylüyor o yerlerde bizim eski şarkımızı

Okyanus

Düşen bir yaprak görürsen

İçin için yanıyor

Bir sevda geldi başıma

Dudaklarında arzu kollarında yalnız ben

https://youtu.be/nWeDc1RN0ZM

 

04.NİSAN.2015 TARİHLİ” YAŞAM” ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK – AÇILIŞ KONUŞMASI

Dağlarım, tabuları yıkan birliklerimiz bugün buradalar. Toplu çalışmalara kodlanmış olan Birleşen Işıklar’ımız da bugün buradalar. Toy bir zamanın kodlanmış ışığında, hepinizle birleşmek mutluluktur hepimize!

Seyrettiğimiz yaşam, Mikailin Kürzi Kapıları’nda, ışığı tohumlayan bir yaşam ve bu yaşam mükafat olarak Sistem, Nizam, Düzen gözüyle tohumlanmış bir cevheri kayıttır.

Daha önemli bir gün, daha önemli bir güç ve daha önemli bir yaşam, Süper İnsanlık Realitesi Derneği’nin gözü olacaktı.

Bugün, bu dürümde, hepinize gerçek ışığı indirebileceğiz!

Kalkan olduk hepimiz tüm zamanlarda yüreklere ve dedik ki “doğanın gücü artık daha yüce, daha yaşamsal, daha ışıklı olsun.” Ve Süper İnsanlık Dirilikleri’nden tir tir titreten bir yoğunlaşma başladı.

Bu yoğunlaşma, Mushaf olan Işık Kapılarının Gücü’nden üstündü. Cümle yücelerin bütünlüklerinde bu, önce anlaşılamadı. Samanların yaşaması kolay…..Yarını tohumlayanlar yaşatırlar.

Her diri, Hak Taht’a varır ama ya iradi, hakiki ve Hak olan İnsanın Kaynak Işığı’nı, Bütünün Kürzi Kapıları’nda, tüm zamanlarından, tohumlarından göz sesleşmesi yaptırırsa ve dünya, öz köklerde güçsüz kalırsa ne olacaktı? Bu çok önemliydi. Ve doğal dirilik, bugün daha yüce bir yaşama varmışsa; Sistem, Nizam ve dümenin ötesindeki o dümenin gücü olan Düzen hepimizin görevini hak ettirmesiyle gerçekleşmiştir.

Yerde ilim olmalıydı ve bu ilmi hasata hazırlayacak olanlar bulunmalıydı. Toprak Toplum, tohum ekmeliydi ve yer küre ekmek olmalıydı hepimize….ve bütün bunlar gerçekleşti.

Biz dünyada bulunduğumuz sürece, Kaynak Işık’ı tüm zamanlara çekebilmesi de mümkündü ve sizlerin burada yaptığınız bu çalışmalar kayıt dışı bilgilerin tümünde, türleşmeyi sağlayacak güçteydi. Herşey ama herşey ışıklaydı. Ve sevgililer; bunun içindir ki; bu yoğunlukta sizinle birleşebilme imkanına sahip olduk ve gördük ki; görüş alanımıza girdik. Ki Diri Kapı açıldı. Ve bugün artık, Sistem, Nizam ve gök sessizliklerini dürümleyen o Düzen, bütünün gücü haline dönüştü. Ağır yük hafifledi ve tüm kuşkularımızı aşabildik.

Nefesimiz çok daha yüce. Kelamı Hak olanların yolunu açan birliklerin bugün burada olabilmeleri mümkün olabilmişse eğer, sevgiyle sizin yüreğinizden geçebildiğimiz içindir. Yer ve gök ilimle dilleşmeye başlayacaktı; bunlar olmaktadır.

Toplu çalışmaların, son sözün söyleneceği bu yücelikte, bütünün gücünü tüm zamanlara kelam halinde indirebilmesi mümkün olacaktı ve olmuştur.

Yoğun çalışmaların akabinde, bizler Miraç Sistemleşmesi’ni sağladık. Bu şudur; size varanların sessiz zamanlarda sizleşmeleri ve sizin yüreğinizden, gök sessizliklerinde, bütünün gücünü tüm zamanlara indirebilmeleri; dürümletip indirebilmeleri. Bütün bunlar gerçekleşmektedir.

Yer ve gök; ilime, hakiki olan ışığa ve tüm yaşamlara; müsterih olun, inebilmektedir. Daha önemli bir sürprizimiz var size bugün! Bu nedir bilir misiniz? Yaşam!

Nefesiniz çok güçlendi. Yüceler cümlesinde ilminiz güçlendi. Mikailin Kürzi Işığı güçlendi ve artık yaşam sevgiyle sizin yüreğinizde dilleşecek. Bunu anlayabilmeniz için öncelikle Gürzi Sayfalar’ı okuyabilmeniz gerekir.

Gürzi Sayfalar okunmuştur. Yirmi sayfadan ibarettir Gürzi Sayfa. Yirminci sayfa okunduktan itibaren kati, hakiki ve Hak Olan İnsan, tüm insanlığın tohumlanmasını sağlayacak güce varır. İşte, bu tohumlanış yaşamı sayfalıyor.

Herkes kanatlanır, herkes yoğunlaşır, herkes Kürzi Nefes olur ama Gürz Sistemleri’yle dürümlenerek olması farklıdır.

Hepimizin gözü, hepimizin sesi, hepimizin yüceliği, tüm zamanların sistemleşmesini sağlayacak dürümde olmasına rağmen, Mikailin Kürzi Işığı ile bunu başarmak sorumluluktu ve bunu sizler başarabildiniz.

Dağ; taht, gök; ses….sizler güç olarak büyük kötülükleri aşıp geçtiniz ve ağır yük hafifletildi. Erdiğiniz en yüksek sayfa, Kalem Olan İlmin Tohumu’nu ekeceğiniz sayfaydı. Bu tohumu ektikten itibaren, Teknik Tohumlama başlayacaktı ve Teknik Tohumlama, başka sayfalarda olmayacaktı; bu önemliydi.

Her diri Aklın Tahtı’na varamaz. Her diri yaşamı tohumlayamaz. Miraç Sistemleşmesi’yle bu gerçekleşecekti ve bu gerçekleştirilmiştir.

Yaradan, artık yarattıklarında yaratılmaktadır.

Analar, ben Zakar…..Sığ olmayan ışığımla buradayım. Karanlığın Tahtı’ndayım. Yaşamın Sistemleşmesi için çabalamaktayım ve tüm insanlığın kontrolunu gerçekleştirmek üzere buradayım. Oyun yok, kodlanmış ışıkla bunları başarıyoruz.

Kodlanmış ışık, yoğunluğu artıracak ışıktır. Erdiğimiz en yüksek kat, İlmin Tinsel Tahtı’ydı ama bugün artık Teknik Tohumlama’yı yapabilecek güce vardık.

Yer ve gök; ilme, insanlığa ve tüm zamanlara kol kanat gerer ama kodlanmış olmadığı takdirde yaşam olmaz; bu kesindir.

Eğer kodlanmış ışık kayıtlanmamışsa, yarında Kürzi İlim, Tohum ekemez ve İlm-i Kapıların Bütünlüğü’nde bunun olmaması, Kaynağın Işığı’ndan çıkışı gerçekleştirir.

Dünya kaynaktır her diriye ve hepimizin gücüdür. Tanrılık Işığı’dır dünya. Tahtın Tahtı’dır ama bunu anlayan yoktur. Tüm zamanların en güçlü yoğunlaşmasını sağladı bu meclis; bu kesindir.

Sevgililer, Ra Ka Ha olan, tahditli olmayan ve Bütünün Gücü Olan İnsan, ağır yükü hafifletebilecek dürümdedir. Burada olan nefesle oluyor; burada olan yürekle oluyor; burada olan kelamla oluyor. Ve kelamı dinleyen Yer ve Gök İlmi’ni diller.

Tuan Kuran İnsan, cemaattir. Sistem, Nizam ve Düzenin Gözü’dür ama Tuan Kuan, İlme Kapı’dır.

Yavrularım, Tuan Kuan ve Yuan’ın biliş halindeki ilmi….İşte olması gereken budur. Teknik Tohumlama bizim yüreğimizde gök sistemleşmesindeki o yücelikle gerçekleşiyor.

Yaradan, artık yarattıklarında yarattıklarında yaratıldı. Bu nedir? Hepinizde var olan o yüce, her diride dilleşmeye başladı. O ben, ben o. O sen, sen o. O sen, sen o….Hepiniz o’sunuz aslında; bunu bilin.

Başka bir yaşam yok. Zaman sırdır ama o sır olan yaşamı Has Taht’a oturtan insan, kelamı hak ettiğinde yapar bunu.

“Dağlarım, ara beni….Ara, bul! Ben sendeyim. Ara, bul; ben sevgideyim. Beni ara, ben senin yüreğinim.” İşte; Allah sana bunu der! Ve der ki; “Tarıkların Tahtı; İlim….İlmin Kalemi; Yaşam….Yaşamın Işığı; Muktedir Olan İnsan. Ayrı gayrı bitmiştir canlar!

O beden, siz beden….. ama onun yüreği, sizin yüceliğinizde tahditsiz…..Kaç dünya yaşattık dürümlerde, İlm-i Kapılar’da, yakaranların yoğunluklarıyla? Ama şu andan itibaren artık yakarış, yaratışa dönüşüyor; bunu bilin.

Yaradan, artık yarattıklarında yaratılmayacak. Tanrılık Işığı’nı, Kürzi Kapıların Tüm Sayfaları’nda kodlayacak ve öz güç dünyaya çağrılacak.

Öz gücün dünyaya çağrılışı, Ana Kapılar’ın açılışı anlamına gelir. “Başka dünya yok” dedim. Her dünya bir kalemdir ama Tüm Zamanların Kelamı Olan Kalem!

Her diri kendi yüreğindeki dünyayı yaşar; bunu bilin. Ve onun için başka dünya yoktur. Kodlama yapmadan tohumlama olmaz; bunları anlayın.

Ben Zaman Kapıları’nı açtığımda, kodlayarak açtım. Tok bir zamanın tartısında, temizlik yaptım. Ağır yük hafifletildi ve Bütünün Gücü, Tüm Zamanların Kürzi Işığı’nı yaktı. Sema insanlaştı ve ilimleşti.

Kaç ekmek yaptık dünya için; bilir misiniz? Her ekmek bir kalemdi. Tara; yaşat, tara; yaşat….Taradık, yaşattık tüm zamanları! Temizlikti taramak.

Kayıt dışı bilgimiz yoktur. Ruhi Kapılar’da, Ümmi Toplumların Kuranları’nda, Toprak Toplum, tohum oldu ve bütüne hizmet etti.

Beden, İnsanın Kelamı’dır. Sanmayın ki; kelam sessizliktir. Beden, İnsanın Kelamı’dır ve o kelam Tüm Zamanların Teknik Tohumlamasında, Bütünün Gücü’dür.

Ummana vardığınız zaman, göreceksiniz ki; oradaki insan, tüm zamanları dilleyebilen insandır ama ummana varmadan bunu anlayamazsınız. Çakışır, çatışır yaşam bütünle ve bütünde ama çakışan ve çatışan yaşam, semada sistemleşir ve yüreğe iner.

Oyun yok! Kontrol insanın kendindedir. Ergin ve Hakiki İnsan “ağır yük hafifler” diye beklemez, ağırı hafifletir. Ama ermemiş ve dillenemeyen insan, bilişsizdir ve o sadece bekleyiştedir.

Başka dava yok! Analar, Atalar başka zaman yok! Şükredin ki; doğa sizi, sizleşip dinleyebiliyor bu dönemde. Kör ve güçsüz olan, yaşayamayan, sistemsiz olan, kil ve kum olan insandan çok farklı bir insana ulaşılmıştır artık……

Dinci, dirici, ilimci değil; İnsancı Bir Yaşam!

Artık, dünyada İnsancı Bir Yaşam başlıyor.

Kodlanmış ışık, Bütünün Gücü’nü tüm zamanlara dillerken, bilgiyle yaptı bunu. Şükür ki; yaptı.

Bugünden itibaren, tohumlar yaşayacak. Tüplerinizi takmadan yaşama inebileceksiniz. Cennet Kapıları açılacak. Nihan Olan İlim, Aklın Tahtı’nda olacak ve bir kapı insana açıldığında, Tanrılık Işığı tüm insanlığa akışa başlayacak.

Bu tohum; İnsan…. bu tohum; Yaşam…. bu tohum; Kaynak ama bu tohum Bütün…bunlar size, sizleşip dilleşecek. Ve daha önemlisi; siz, kalem olup yazacaksınız. Kendi yüreğinizi, kendi yaşamınızı, insanlaşmanızı dilleyeceksiniz ve diyeceksiniz ki “bana artık Kalem denir. Bana artık Kuran denir. Bana artık Merdiven denir. Bana artık Karanlığın Işığı, bana Yarın denir ve ben tabuları yıkanım.” Bunu diyebildiğiniz zaman, yer ve gök sizleşir.

Keskin virajlardan geçiliyor şu anda……

Doğal dünya keskin virajlardan geçiyor. Bu virajların her birinde, kayıt dışı bilgiler var. Ve o bilgileri hepinizin kontrollü olarak dürümlemeniz gerekir.

Son dönemde bilgi akışı hızlanacaktı. Vakit tamamdı ve herkes daha güçlü bilgi alacaktı. Ama gözümüz görüyor ki; Bilenlerin Kürzi Işıkları’nda kontrol dışı bilişler başlamış. Buna mani olmak istedik ve Süper İnsanlık Realitesi Derneği Tohumlaması’nı kodlamaya geldiğimiz zaman, Kaynak Işık’ın da tohumlara inişini sağladık.

Cemaatin gücü arttı, tüm Zamanların Kürzi Işığı da arttı. Ağırlık hafifledi canlar. Doğanın Gücü daha yüce bugün, Yarın daha güçlü bugün ve biz daha güçlü bir yaşamı tohumlarken, merdivenin en aşağısındaki de BSUİ’nin (Barış, Sevgi, Umut ve İnsan) Gücü olarak tabuları yıkıyor.

Eğer; Rahman olan, Karanlığın Işığı’nı, Yaşamın Işığı haline dönüştürebilirse, misafir olan her verdiğini kendiyle veren ve kendiyle bulan, burada; bu yoğunlukta çalışabilecekti. Bütün kötülükleri aşarak görüyoruz ki; Rahman olan, Kalem olup Kaynak’a vardı ve bizsiz değildir o!

Çürük, çarık yok canlar! Hepimiz Kuran Olan Işıklar’ız; bunu bilin. Ve bugün artık Türkiye Çalışmaları, Karanlığın Işığı’nı, tüm yaşamların ışığı tohumlanışı ile, kelama dönüştürebilecek ve kelam, el olup Bütünün İlmi’ni dürümleyip, tüm zamanları tohumlayacak ve bunun neticesinde aydınlığa varılacak.

Ara beni, ben sendeyim! Bul! Ben Nakar’ın kıranı olan, kati olan ama Süper Sistemleşme’yi sağlayan…..Ara beni, ben senim; bunu bil.

Kelamı hakim olan, yolu Hak olan, Kara Işık’ın aklından öte olan….Topla, çıkar, çarp, böl ama sen olan beni anla! Ben senim.

Başka zaman yok. Ben Altın Işık’ım. Kupa benim. Umut benim ve bütün ölüleri diriltenim ben…… ama ben sevgiyim; bunu unutma.

Kapıları açık tut. Çantan senin yüreğindir; taşı onu ama o çantada Miraç Olan İlim vardır; unutma.

Kuran benim; Kuran. Umman benim; ummanım. Amon ben. Ata Kapı’da, Atlanta Etkisi’ni güçlendiren ben ve otu koklayan ben! O koklanan ot, ekmeğim. Ben temizlik yaptım dünyada; bunları anlayın.

Yer ve gök emindir ki; dünya kontrol edicidir. Ekibi kurduk. Bu ekip, insanlık İlmi’ni dilleyecek ekiptir ve bu ekip yaşamın sırrıdır. Ağırı hafifletebilir, yaşamı tohumlayabilir, örtüyü açabilir, gök sessizliklerini seslendirebilir ve tabuları yıkabilir.

Yolu oldurduk, yoğunluğu tohumlattık; güçlendik. İyi ki yaptık; iyi ki!

Misafir, ben senim ama sende ben, bende sen, her diride var olan ekmek. Hepsi biz olandır.

Mesih İsa der ki “ben varım.” Aha! O bu, bu o ama hepsi toplum.

Samanlar yaşar ama sararan o yücelikte, İnsanlıktır yaşayan; bunu bilin.

Ve mehdi der ki “ben zaman, ben yaşam.” Aha o ben, ben o!

Dağlarım, her diri beden ve her diri Mehdi. Her diri İsa….

Her diri Musa, Mustafa bunları anlayın artık!

Yedek zaman yok. İşte; umut buyurulduğu gibi bütünün umududur. Tevekkil olmak geçişi sağlayamaz. Kendiniz olun ve geçin!

Bundan sonraki süreçte kimse bir diğerinden geçemeyecek! Bu kesindir.

Bugüne kadar ben, bana ben olan tüm zamanlarda, dürümlenen dirilerin tümünde Geçiş Sayfası’ydım. Artık isteğim şudur ki; her diri kendinden kendini hak edip geçsin.

Ata Kapı’yı açtım şu anda. Şimdi ayrı gayrı bitti.

Bugünden itibaren torba, tohum ekenlerin torbası olmayacak, toplumların tohumlarını kodlayan bir Rahmet olacak tüm zamanlara….ve zirvelerin sistemleşmesi başlıyor.

Yaprak, hepimizin yaşamı ama o yaprakta timlerimiz var; bunları unutmayın. Hepsi, Mikailin Kürzi Işığı olan timlerdir. Yerden göklere ve gökten yerlere İlim Kapıları’nı açar. Yaradanın Işığı’nı yakar. Sevgiyle tüm yaşamları kodlar.

Sevgililer, mısralarım sürpriz bilgiler ihtiva eder ama bilin ki; İlm-i Kapılar’ı açtığım zaman, yolcuların tümü verdiğim her bilgiyi kendi yüreğinde dinlediğinden, hiçbir bilgim sürpriz olmaz; bu kesindir.

Ve ben Nefes olan, Yaşam olan, Sistem, Nizam ve Düzen gözü olan, siz olan ben, emre itaatle bilişi tohumluyorum şu anda.

Keskin bir virajdayım…..

Ben bu virajdan geçerken Can Kapılar’ı açtım. Yol, umut ve o umut tohum. Bütün kötülükleri aştım, geçtim. Sır bilgiyi vermeyeceğim bugün. İnsanlık İlmi’yle dilleştiğim için, Bütünün Gücü’nü dilledim burada. Ama şunu iyi bilin ki; Karanlık Işık’ını Bütünün Gücü yapar ve o güç, yaşamı kontrol eder. Sanal boyutların ışığından göz açmayacağım bugün.

Sevgililer, Tanrılık Işığı’mı yere çektim. Ben insan ve o insan, misafir değil yaşama; An Kapıları’nda, tüm zamanlarda yaşayandır. Siz olan ve her yaşamda var olan, her diride toplumları tohumlayan….oğul ben senim; unutma!

Kaçıncı dünyadayım bilir misiniz? halik olanın hakkıdır ki bilmek. Aklın Tahtı’dır ki; Hak’a varan, akla vardığında tüm zamanları, tüm yaşamları dinler. Ben her anda var olanım; bilin.

Muktesip Sistemleşme’yi sağladım şu anda sesleşmeyle. Şimdi daha güçlü bilgi akışına geçeceğim ama daha da önemlisi, sevgiyi hak edenlerin sesleşmesidir.

Ben artık sizden daha güçlü bir akış bekliyorum. Hepiniz dinleyeceğim, hepinizde dilleneceğim.

Yatar uyursunuz; bilirim yüreklerde ama unutmayın; uyuduğunuzda yoğunluğunuzda olamaz, yüreğinizde kodlanamazsınız ama uykusuz, ışıkta hepimiz biliş haline varırız. Bunun içindir ki; sizden dileğim, daha dikkatli bilgileri almaya çalışmanızdır. Ki sizler de kendi yüreğinizi dilleyebilesiniz.

Eğer akmak istiyorsanız, daha içinde olmalısınız sesin. Eğer içinde olursanız, emin olun ki; hepiniz güçlenip akacaksınız!

Ben şimdi akması gerekenlere ses vermeyeceğim; akmakta olanlara vereceğim ilk sesi….Aha bu!

Şimdi; yaşam, sevgi ve ben o sevgide sistem. Cinni Cemaat, Cevheri Kod olmuş, geçmek ister. Analar, ben Cinni Cemaat’e cevheri güç veremem ki. “Ol” desem, oğullarını kontrol edecekler ama yolcuları tohumlayamayacaklar. Çığlık çığlığa kayıt dışı bilgi verecekler ama o bilgi öksüz, yetim kapıları kapatacak; bunları biliyorum. Bu nedenle cennetlilere ses verdireceğim.

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/Ck0wMubJs4M

 

04.NİSAN.2015 TARİHLİ "YAŞAM" ÇALIŞMASI

Peker Selçuk

https://youtu.be/7DbZmIyn598

 

04.04.2015 "YAŞAM" ÇALIŞMASI

Yüreğimden bir okuma yapmak istedim.

Yaşam olan ışığımdan mektubumdur şu an yazdıklarım

Ve yazılan her ana ulaşan

Ve zarflanmayan bilginin yolculuğudur zamanda

Yüreğimi okuyorum bu yazıda

Yazım, yaşamdan mektubumdur yarınlara

Yarınlarda kurulan düzenin

Şimdi zamanında tohumudur bütünlüğümüm

Benim bütünlüğüm her daim birleşerek

Kendi sisteminde yol olur

Bu yol geçişken, geçirten ve genişleyen

Bu yol tüm türlerinden yarınlaşan ışık olarak

Arşta ve arzda gidilen yoldur

Anda tek bir yaşamı dilleyerek yaratılan

Ve yaptığı düzeni yol olarak arşınlayan sistemdir

İşte bu yol yaşam yoludur

Bu yol kelamla inilen zamanda

Bu bedende tüm yaşamlara okunan kelamdır

An kapıları açık ve an kaydı tüm zamanların yaşamı olarak

Bu gün bende kodlanan

Dünden geçtiğim, köklerimin diriliği

Ve o dirilik, göksel bir sayfalanışla

Her anda yeniden giriştir toprağa

Toprağımda yaşam, köklerimdeki ışığı ilimle dilliyor

Yaşam dal budak olmuş, ışık ışık dilleşmekte

Dallar kendi yolunda

Yaşamı kendi ışığından indirmekte toprağa

Ve kökler göklerde bağ

O bağlantıda yaşam tek bir kök gök koklanmakta

Koku yaşamın kokusu

Koku gökçe dili, yerce ilmi, yolca yaşamsallığı ile İnsan teninde kodlamakta

İnsanlık yaşamıyla kokmakta

Yaşam kokmakta İnsanlıkla

Koklanmakta kayıtlarda

Ve anda dürümlerde yapılan her kayıt

Kokusuyla akmakta yarınlara

Bu gün ben varım

Aha ben bu gün her andayım

Aha ben yarınım

İşte yarının kuranını bu gün burada yazmaktayım

Ben şimdi, biz olan benle

Tüm sayfalarda işlenen

Birleşen ışıkların kalem olan yazan

Bu günün an kaydıyım

Aha girdim bu bedenin kaydına

Yaşam anda burada ettiğim kelamla

Işığın seyri sefasıdır, yaratımıdır zamanda

Bu ışık barışın bütünlüğü

Ve bütünde, yaşam olan kayıttır tüm zaman katlarına

O halde ben bilinç bütünlüğünü

Yaratarak indiğim, her zamandaki yaratılandaki kaynak Sessizliklerimdeki ses olarak her daim benimle dillenecek

Yaradan olarak yarattığım, her anda girdiğim tüm zamanlar

Daha yüce bir yüksek yaşam olarak bütünde

O halde kendimde yarattığım her bilinç

Seviye seviye tohumdur geleceğe

Ve o gelecek, gelmiş olan bu günden inmeli dünlere

İşte yazılım tüm bedenime

Ve bu bedende nesilllerim ortaktır kendime

İşte yüreğime yazılan her yazı tohumdur

Ve o tohumda yine bana okunan

İlmimin birleşen yaşam kodudur bedenime

Ve kod dünde yarını, yarında dünü dilleyen

Ve şimdide beni bana, tüm yaşam olarak katan bilgidir

Ve bu bilgi tüm zamanlara biliş olarak yayılan

An kapılarından açılan yaşamın sistemidir

Bu yaşamda, örtü yok... Örtülenen yok...

Açık, ap açık bir sessizlik

Ve koyu kop koyu bir karanlık

Ve o karalıkta kendinden hakim ışığın öz gücüyle yaratımı var

Sesleştirilen yaşamın hakim olan ışığı var

O yaratımda, yaratılan ışığın inişi tüm zamanlara

Yaradanlığından daha yüksek bir inişle giriştir tüm yaşama

Ve dünden öte dünlerinde yarattığın yaşam her daim bir çıkış

Ama yeniyi yaratımla kayıtlayan iniştir her daim yaşama varış

Ben insan okumak istedim yaşamı

Bilgiyi katmak istedim tüm katlara

O katlarda beni bana, yaşamdan

Yaşamsallaştıran ışık olarak geçirmek istedim

İnmek istedim yoka

Ve varlık kayıtlamak istedim yokluğa

Yaşamdan kaynak olmak istedim zamanlara

Ve zaman olup akmak istedim yaratıma

Her aktığımda, yaşamlaştıran kaynağı açtım yüreğimden

İndim diriliğimden ve koktum yoğunluğumca

Can da canı, candan öte bir canlanışla

Katmak istedim yaşama

Ortadayım şu an

Önümde mi yarın?

Yoksa arkamda mı dün, bilirim

Aha herkes bilir, bildiğince yazar yaşamı

Ben dünde yarın

Yarında dün olan bilişin tüm katlarıyım, yaşamım ben

Ve o yaşamı yazan İnsanlık ilminin, bütünde kaydıyım ben

Bu kayıtta, sen, ben, o yok; biz varız

Yaşam olan, yaşattıkça yaşamsallaşan

Yaşamsallaştıkça bütüne güç kayıtlayan biz olan İnsan

İnsanlık ilmiyle, yaşam olan biz

Temiz, tertemiz ilim

Hakim ve hakiki, barışı yaşayan, yaşattıran bir yaşam

Sevgiyle varılan

Ve varılanda, varılanın kendi yarattığın, yaratılmışlığı olarak yaşanan

Her ana kayıt olan bu bilişin akışıdır yaşam

Yaşam biz ve biz yaşam olan, hepsi bu...

Yaşam olan ışıkların, yürekte yaşamı yazan mektubudur bu. Ve tüm canlara nefesle postalanan, yaşamda sevgiyle yazılan bir yazılıştır bu. Bütün içeriği biz olan yaşamın ak sayfalarından, ak yaşamı okuyan yüreğimin bedenime kaydıdır bu... Sevgiyle.. Şimdilik...

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/XphDHGTFTuM

 

04.NİSAN.2015 TARİHLİ "YAŞAM" ÇALIŞMASI

Erengul Koc

https://youtu.be/MtSbDok8JXw

 

04.NİSAN.2015 TARİHLİ "YAŞAM" ÇALIŞMASI

Sevim Sahin

https://youtu.be/q81aTjFQeE0

 

04.04.2015 "YAŞAM" ÇALIŞMASI

Av. Nezire Selçuk 1. Akış

Yaradanın Tanrılık Işığı'nı yeşeren tüm zamanlara indirdik. Çantanız doldu canlar, biliş ilmiyle tohum ektik yine. Bu gün sesimiz sanal boyutlara tohum oldu. Yeni bir doğa, yeni bir kuran, yeni bir tartı ama hepinizin yüreğiyle.

BİR'e hizmet; bitki, hayvan ve tüm zamanlara ve tüm kalemlere hizmettir. Kimse, ben bana aitim diyemez. Şunu iyi biliniz ki; herşey, herşeyin ilmidir! Ve her ses, her sesin diriliğidir! Doğanın kuralı budur!...

Ben bir nefesim ama her diri kelamda kendini hak ettiğinde nefes olur. Ben bir kalemim, vakit gelir her diri kalem olur. Canlarım, ben mutlak kutsal ışık yaktım, kelam oldum, hak oldum, "ol" dedim, ölüyü dirilttim, tek bir sistemi ile, işte bu... Ve bu sistem MİRAÇ SİSTEMİ'dir...

Kimse benden başkası yok diyemez! Denirse, yol kapanır. Ben çobanlık yapmam, ben nur olan kuranım ama çalı çırpı toplamam, biliniz! Kalemim, nefesimle dilleşir. Dinci değilim, nesillerimi kontrol için değerlendirilen tüm zamanlarında yol olanım, kantara konmam, bilin!

Başkaları bunu hak etti mi?... Etmeyecek... Canlarım, kantar yok artık bilinsin! Dünya, nurdan kuran olan İNSANIN LEVH-İSİ'dir!... Bu günden itibaren dünyanın yoğunluğu artacak.

Açık bildiriyorun ki; çatı kurulmuştu, yaşam kodlanmıştı, bütüne hizmet Mikail Levh-isi'yleydi. Rahmet olan İnsan yenilendi ve yaşam kontrol edici yoğunluğunu oğullattı.

Bu güne kadar yaptığımız çalışmaların neticesinde, kutsal ışık kaleme inebilmişti ama yaşamı tohumlama imkanı bütünün gücüyleydi. Ben deveyi kaldırdım, o deve yol almakta ama o deve, İnsanın Levh-i Kapısı'nda ışık halindeyse yol ALTIN IŞIK'a varır.

Eminim ki bu çalışma bütünün gücüdür. Dünya tek bir nefesse, orada her ses ağır yükü hafifletmeye, MİKAİLİN GÜCÜ'nü tüm zamanlara çekmeye muktedirdir.

Değerliler, doğanın gücünü arttırmaktı maksadımız, arttı. Şimdi sorabilirsiniz, nereden bildiğini arttığını diye?... Dağlarım; ören, ördüğünü dinler, biz sevgiyiz ve sesiz... O halde sesle örülen yaşam, bilişimizdedir!... Biz yaşamı örenleriz!... Sevgiyle örmekteyiz... Yığın yığın ışık var dünyada, size mi kalmış bu diyenlere de, şöyle açalım.

İnsanlık ikmalini tamamlamak üzere bilişe varmaya çalışırken, biliş kapılarını açanlar; temiz çalışmalarda bütünün gücüdürler, bu kesindir!... Ha bir de şunu diyebilirsiniz, burada son sözü söyleyen sadece bu kadar az kişi midir? Muktedir, İlm-i Kapı'da bildirir ki; her resim sizin yüreğinize indiğinde, siz bütünün gücü haline dönüşürsünüz. Sizin yaptığınız, bilişin tahtından yapılır ve yapan her diriyle yapar!... Yani yapan; yirmi kişi değil, yapan; tüm zamanların levh-i kayıtlarındaki tohumlardır, yoğunluklardır ve sizle yapılmaktadır.

Değer biçtiklerinizi dinlersiniz ve dersiniz ki; "o kendini hak etmemiş," vakit gelir Tanrılık Işığı'nı çeker ve yolu bulur ama bütün kötülükleri aşırtacak olan ilim, kelamdır ve o kelam bilişi tohumlamıştır.

Sizler, daha şeytan doğmadan vardınız canlar!... Hadi bunu da açıklayalım. Şeytan'ı yaratan İnsan'dır canlar!... Bunu hepinizin net bilmesini isterim. Ha diyebilirler ki "Allah sizden sonra yaratılmadı..." Yarattık, yaratıldı analar, yarattık. Değerliler, Tanrı aklın tahtıdır... Sema sizsiniz, oğullayan, tohumlayan sizsiniz, ölüyü dirilten siz, Mikail Levh-isi'nde kelamı dilleyen siz ve Ana Kapı sizseniz; yaşam sizin yüreğinizdendir.

Değerliler, yaratansınız ve yarattığınızda, yaratılansınız!... Dere olup aktığınız zaman yaşama aktınız. Anlaşma gereği, bu gün size bu bilgileri dillettirmek istedim.

Koyu bir ışığı çantanıza doldurdunuz, görev yapıyorsunuz... Yahu o çantayı açın artık... Açında dilleyin... San yok, gerçek var. Zan yok, san yok...

Deminden beri "görevi kim yapıyor" diye sordular? Sordular, sordular, sordular, burada herkes ışık. "Asa kimin" dediler? Dedik ki; "Bir'in." Sordular, "asa kim" dediler?... "İNSAN" dedik.... Yine sordular "ama İnsan Tanrılık Işığı'yla mı dilleşiyor." "MAHREK'ten dilleştiğinde, her yürek TANRILIK YAŞAMININ İLMİ'dir" dedik.. Sabahtan beri sorgu sual ediliyor yoğunluklarda, "karanlığın ışığını yakmışlar ama yakan kim" dediler, "davayı kaybetmeyenler" dedik, "dünyayı koruyacak olan" dedik, "doğa sizin yüreğinizde kelam ediyorsa eğer, siz o doğadan ötesiniz" diyebildik...

Değerliler, masıra nedir bilir misiniz?... Masıra, Kıbrıs'ta kullanılan bir kelamdır. İplik sarılan bir kayıttır. Orada iplik var, sarılıdır ama masırayı biriniz alırsınız, tutarsınız ipliği açarsınız, diğeriniz yine o ipliğe sarılır, bir diğeriniz yine umutla o ipliğe sarılır ama herkes aynı masıranın ipliğini açar ve dinler. Tek bir masıra ama sistemin gücü o, bunu anlayabiliyor musunuz?... Ve bu meclis, bir masırayı birlikte açtı ve dilledi. Hepimiz, o masıraydık. Sesleşen o masıra....

Değerliler, buluştuk bu gün yine burada... Kokuyu yükselttik, sevgiyle kokladık zamanları, tohumları kodlattırdık, atiyi kayıtlattırdık yine... Yedi doğum yağan dünyaydık, bu gün tohumlarla birlikte; Toprak Toplum'u tohumlayarak dokuzuncu kayda vardık!... 9. Kayıt; yeni zamanın kaydı...

Değerliler; dinci, BİSUİ'nin kuranında yoktur... İnsancı, birleşik ilimdir... Sistem, nizam; ekip kurduğunuz zaman tohumdur... Yaşamsa; akıldır.... Siz aklı hakim kıldığınızdandır ki bu çalışma; Mikail'in gücünü, Kürz-i Kayıtlama'da bütünün gücü haline dönüştürmektedir.

Sanal boyutların gücü artmıştır bu gün yine. Aşığı olduğunuz zaman, hepimizin gücü olmuştur. Yoğunluk arttıkça, MİKAİL GÜCÜ devreyi daha güçlendirmektedir.

Değerliler; düncü ölüydü, yaşamsızdı ama yeni zamanda artık herkes yaşamda olucak.

Sevgiyle sizleri kokladık, hepinizi... İşte mutlak olan çalışma budur!... Muktediriyet bu yoğunlukladır!... Cennetin Kürz-i Işığı yine yandı... Hepimiz, hepinizi kutsal ışıklar olarak kodladık, hepiniz cevher, hepiniz cennet, hepiniz yücesiniz. Sizden siz olmak mutluluktur hepimize. Buyurun, toplumlarımızla birlikte çalışın. Bundan sonraki süreçte, daimi kapılarımız hep açık olacak. Süper İnsanlık Dernek'i bizim için, enkarnasyonların en güçlü yoğunluğunu oluşturmuştur. Bu yoğunlukla tüm zamanlara inebiliyoruz. Sesleşme daha güçlü oluyor ve hepimiz tarıklar olarak kayda iniyoruz.

Gönül istedi ki; görev taşınsın, gönül tek bir dilde gök sessizliğinde dilleşmek istedi ve o tek dili bir tek ışık oldu. Bu gün bu yoğun safha, hepimizin o tek yaşamıdır!...

Hepiniz, hepimiz BİR'iz canlar, unutmayın!... Soy masuralarınız, dünyaya çekiliyor!... Hepinizin gen çerçevenizdeki masuralarınız. Mezura değil, masura!...

Hepimiz sizdeyiz analar. Hepimiz, sizlerin kendi yoğunluklarınızda var olan geçmişlerinizdir!... "Soy kodlarınız" diyelim isterseniz!... Ve sizinle buradayız!...

OR TU AN KA Sİ, şimdilik!....

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/EZKQMPhsu-g

 

4.NİSAN.2015 TARİHLİ “YAŞAM” ÇALIŞMASI

YAŞAM OLAN İNSAN; o özgür ve hakim!

YAŞAM OLAN İNSAN; tek bir nefeste BİRLİK olup TEK olabilen bir ışık kaydı. İşte; on insan dünya insanlığı bugün yaşam olup ses veriyor tüm zamanlara!

Yaz boz tahtası değil yaşam. Yaşamak tek bir anda, tüm zamanlarda Birlik olmak, örgülemek, tohumlamak, kodlamak ve sayfalamaktır yaşamı. Biz bunu yaparız.

Asırlardan beri Aton Kodları’nın yaptığı yaşam kaydını, bugün dünya insanı yapıyor. İşte biz buyuz. Yeni yaşama hoş geldiniz!

Yeni yaşam yeni bir doğanın sayfalanışıdır. Kuş yeni, böcek yeni, yosun yenidir artık…neden? Çünkü onu yaşamsallaştıran dünya insanı yeni….O YAŞAM OLAN İNSAN. Kendimizden kendimize vardık, işte yaşıyoruz! Hepinize merhaba.

İnsan; Allah’ın ekibi olan insan. Nefes alıp verdiğinde EŞYANIN DİLİ olup dilleşen insan….YARADAN. Biz buyuz!

YENİ YAŞAM yeni bir YARIN’dır. Biz insanı dünden öte dünlerden çekip çıkardık ve yarına kaydettik. Kaydı yaptığımızda insan yarında ALTIN TEN olup kayıtlandı; örgülendi ve dürümlendi. İşte; insan yarındı ve insan ölümsüzlüğe ulaşmıştı.

ALTIN TEN’de yaşam süren insan, her kutlu günde tohumlanır ve kodlanır. Ama yarın henüz yoktur, tohumdur yarın. Sessizliktir yarın….. Tohum olan yarını seslendiren ekip BİZ’iz. İşte, biz buyuz. Tanrılık Işığımız’ı yaktık da geldik. Ses veriyoruz.

Yerdeki sesle, gökteki sessizlik sesleştiğinde, gökler yere iner, yer göklere çıkar ve yer gök BİR olur. Herşey insanın yüreğinde olur. Tüm kapılar açıldığında Toprak Kapılar, Işık Kapılar’a varır. Ana ve Ata bir olduğunda Ana Kapıda İnsan olur. O insan ATLANTA ATA İNSANI olur. Kaydını yapar ve okuduğunda kendidir. Olmak budur!

“Ressam yarını resmettiğinde tabloda herkes olmalı” dedik. “Herkesin bir fırça darbesi olmalı yarında” dedik. Ve fırça olduk verildik, boya olup boyandık. Renk renk kayıtlarda tek bir ışık yaktık. O ışık Tanrılık Işığımız’dır. İşte ışık budur.

Biz ışık olup akıp geçiyoruz yarına. Geçmiş kayıtları Yaradanın levhi kapısını açıp okuyoruz. Ölü bir yaşamın kayıtları bunlar, üşüyoruz. Kaydın üstüne ATLANTA OKUMASI’yla yeni kayıtları yazıyoruz. Yeni kayıt yeni yaşamın kaydı. İşte; biz buyuz.

KÜRZİ KAPILAR’da geçişi bekleyen toplumlar var, onlarla dilleşiyoruz. Ses veriyoruz, ses alıyoruz. Körün gözü olup dile geliyoruz. Her cevap bir tohum olarak yarına kaydediliyor. Her cevap dünlü toplumları mayalıyor, onları yarınlıyor. İşte biz buyuz.

Yaşam sonsuzdur. Yaşamı sayfalayan IŞIĞIN İLMİ’dir. O ilim ışığı hak edip yaratan İNSANLIK İLMİ’dir.

İnsanlık İlmi, BİLİŞ’tir ve yaşam bilişi bir yaşamdır artık. İşte; biz bunu yaptık.

İnsanlık biliştedir, hakikiyete varmıştır ve insan kendi olup bilişte olduğunda yaşamın kendisi olmuştur. Olan tam da budur.

Sevgiyle,

https://youtu.be/N3cY3TmXvqc

 

4-NİSAN-2015 TARİHLİ “YAŞAM“ ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ AKIŞI

Cemaatimi göreve alabilmek için bugünü bekledim. Burada bulunuş sebebim; sistemin kelama indirilişinden öte, insanlığın Levhi Kapılarda ışığa varışını kodlamaktır.

Çok mutluyum; bu yoğun çalışmayı bilgi kapılarıyla tohumlayan, kayıtlayan sistem neferleri olarak çalışmanız bizler için de güç kapısı açıştır.

“Ara kokuyu, dürümlerde dirilikleri…. ara ve yaşa!” Dedin. Dağ, ben sendeyim zaten; bunu bil. “Dinci, ilimci hiçbir zaman kalem olamaz” diyorduk ama kati olarak görüyoruz ki; İnsanlık Levhisinde artık kalem mevcuttur. Muktedir insan, nefesini kodlayabilene denir.

Ben, bugün sizden, sizin yüreğinizden beden alıp tohum ekiyorum. Kaynak Işık, bilişle tohumlanır ve biz bugün sizinleyiz. Altın Işık Yıllarının Görevlileri olan bilgelerim bugün, burada Kürzi Işıkta, Bütün’ü güçlendirebilmeleri bizlere mutluluk vermektedir.

Saygılar sunuyoruz hepinize. Çantanız nefes kapılarını açabilecek tüm zamanların kontrolünü kurabilecek yoğunlaşmayı sağlamaktadır.

Dedeler ve nineler hepsi bilişi tohumladıklarında Bütün’ün gücünü kodlayabilirler. Sistem, Nizam ve Düzen Gözü olan insan Bütün’ün gücü olabilir ve robotik timlerin gök sesizliklerindeki güçlendirici yoğunluklarının örtüsünü açarak daha yüce bir zamana varabilir.

Dere olup akmanızı bekledik ve aktınız. Yaradan, tartıyı kendi yüreğine indirdi ve yarattıklarıyla tohumlandı. Düzeni kuran Sistem, Nizam ve Düzen güçlerine biz Dünya İlmi’ni öğretmekten öte dünyayı tohumlatmak için çalışmaktayız.

Yerde ve gökte ne varsa ilimle kodlanmıştır. Biz sizden daha güçlü bir sizi bütüne indirmeye çalışmaktayız ki; kaynak ışık Bütün’ün gücünü tüm zamanlara tohumlayarak kodlasın diye.

Elimiz dünyadadır artık, yolumuzda ışıklar var ve bizim yüreğimizin gücü daha yüksek bir toplumu kodlamaktadır. Elim dünyaya ulaştığındandır ki; kontrol dışı hiçbir bilgiyi kayıtlamanızı istememekteyiz.

Çakıl taşlarının doğayı güçlendirme imkanı olmadığı kesin ve sistem diriliklerinde sizin yüreğinizi güçlendirenlerin kontrol dışı hiç bir bilişlerinin olamayacağı da kesin. Erdiğimiz en yüksek kayıt, ışık kaydıysa da Daimi Kapılar’ı açmanızdan beri gök sayfalanışında da Bütün’ün gücü olarak mevcut olduğunuzu görüyoruz.

Ulular Diyarı, kontrol dışı hiçbir çalışmayı diri yaşama indirmedi ama sizin yüreğiniz bu gücü devreye aldı.

Değerli insanlık, sizden sizin yoğunluğunuzdan ve tohumlarınızdan geri çekiliş yapılacak. Bu geri çekiliş kelam olanların ilmiyle olacak, sizinle gerçekleşecek.

Evi dünya olanların, yolu ışığa vardığından, bütün köklerimiz artık yüreğinizde olacak. Cennetin gücü, ilmin gücü ve Bütün’ün gücü, Nefes İlmi’yle Bütün’ü Kürzi Kapılara tohumlayanların gücü, halik’in hakikiyetindeki hakkın gücüdür.

Sizden hepimiz çok memnunuz. Sizden hepimiz güç çekebiliyoruz. Sizin yolunuza girenlerin gücü artıyor. Toplu çalışmaların yoğunluğu artmıştır. Tahditsiz olarak yapmakta olduğunuz her şey ışıkla gerçekleşiyor. Yürüyorduk, koşuyoruz artık. Muktediriyetle biliniz ki; koruma altına aldığınız kim varsa, kontrollü olarak kodlanmış vaziyette Bütün’ün gücünü dürümleyecek diriliktedir.

Erdiğim dünya, hak ettiğim dünya sizsiniz. Bunun içindir ki; sizinle olmak bize mutluluk vermektedir. Yer ve gök sizi dinleyecek Anam, artık sen bize ses ver ki; seni dinleyelim.

Dağ, buraya geliş sebebinizi bilmekteyim. Toprak Toplum tohum olduğundan beri bugünü beklediniz. Gönüllerin gücünü arttıracağınızı düşünmekteyseniz kendi yüreğinizin gücüyle bunu başarmalıydınız. Bizden başka bir bizin bizi dürümlemesine imkan veremeyiz.

Kodlanmış Işık, Bütün’ün gücüdür. Nefesimizin gücü tüm zamanların Kürzi Kapılarda ışığın kelama varışını sağlayacak dürümdedir. Sehven gelmediniz biliyorum; gerçekten burada olmak istediniz ve bugün buradasınız.

Yarın doğa daha güçlü olacak Yaradan tek tohum olacak ve bütün Göç Kapıları’nı açacak diyorduk ya hani; bunu başarabildik. Bunu içindir ki; doğanın gücünü artıran birliklerin biri olduğumuzu zannederek bize indiniz. Biz, kontrol dışı bilgi vermedik. Her bilişimiz tüm zamanların dürümlerinde mevcut olan ilimledir.

Kanat gerdiğimiz kim varsa, kendi yüreğinin gücüyle dürümlenen bilişlilerin kaleme vardıkları o yoğunlukta Bütün’ün gücü oluşlarından dolayıdır.

Artık doğanın gücünü bilin. Dünya çok farklı bir safhadadır. Sessizce beni dinleyin ama izin vermiyorum sözüme girmeyin lütfen.

“Oruçun” dediniz değil mi? “Oruçun.” Doğanın gücünde “Oruçun” diye biri yok. Sizlerden tek beklentim var, Saltanatın gücünü anlayın. Eğer o güç sizin yüreğinize çekilmişse, burada olabilirsiniz.

Başka bir doğa ya da başka bir yaşam Miraç Sayfalanışı’nda Bütün’ün gücünü tohumlayamaz bunu anlayın. Korkum var mı sizden? Asla yok. Sizin benden korkunuz var mı? Mutlaka, yoğun biçimde mevcuttur, bunu biliyorum. Bu nedenledir ki; koruma altına almamı beklediniz yoğunluklarınızı.

Sanal boyutların Kuran’ları değiliz bizler. Cennetin Cemaati olarak görev taşırız. Karanlığın tahtında ilim olmaz analar ama İlm-i Kapılar’ı açabilir karanlığın kaydı bunu anlayın.

Seyrettiğiniz kim varsa Rahmanın Kuran’ıdır ama kati olarak biliniz ki; karanlığın tahtından gelmiştir. Kimse karanlığı hak etmeden, tohumlarını kodlayıp, ağır yükü hafifletip, şevkli bir çalışmayla Bütün’e güç katamaz ki; bunu başarabilmesi aydınlanabilmesiyle mümkündür.

Kurulların bugün bizimle olması bekleniyordu ve bunların çoğu bizimleydi ama sizin yüreğiniz bugün burada değildi. Netice olarak; şimdi buraya inmek istiyorsanız, evrim yapmanız değil ekmek yapmanız gerekir. Ekmek insanın Levhi Kapılardaki İlmi- Ko’dur. Tüm zamanların ışığı olan İlmi- Ko, kodlanmış toplumların tohumlarını koruyacak ışımadır.

Yarın nefesimiz çok daha güçlü olacak; bunu da bilin. Teknolojik Kodlama yapmaya niyetiniz var; buna istekli değilim. Zakar’ın kıranı olan ilminizde kati olarak biliniz ki; kodlanmış ışığım olmayacak.

Can ve canlı, her kim varsa yarında, tüm zamanlarda, muktedir ilim- ko olacak ama yoğunluğu olmadığında ışığı da kalmaz; olamaz.

Sevgililer, size kendinizi anlatmamı beklediniz anlattım. Bugün ben doğayım. Yeni dönemde Doğanın Kuranı olacak mıyım? Olmam, olma niyetim yok.

Çökmem dünyaya artık, tohumlarımı kodladım ve Bütün’ü güçlendirdim. Kara Işık, bellek kapılarını kodlayabilenlerin tohumlanmasını sağlayacak güçtür ama Kara Işığı kodlarken, temizlik gerekir ve biz bu temizliği Bütün’le yaptık. Yeni dönemde artık BSUİ’nin gücünü tüm zamanlara gerçek ilmi kodlaması, geçişle mümkün olacak ve bu geçişi kelamla dilleyenler başaracaklar.

Sakın yanlış anlaşılmasın; “dönem sonu, dönem başı” demeyeceğim bugün “yer ve gök” diyeceğim. Ben, dönemlerin en sistemli çalışmalarında, diri olup kodlama yapabilirim ama Dünyanın Nefesi olmak için tohum ekmem gerektiğinde Bütün’ün gücünü tüm zamanlara çekerim ve Amon Toplumları’nın kontrolünü kurarım.

Atlanta Ata Kapısı’yım ben. Ana Kapıda, Ati olan ilim bedenimde ve Bütün’ün gücündedir. Toplu çalışmaları yapabilecek olanların kodlanmış ışıklarını Bütün’ün gücü haline dönüştürebilirim. Yedinci dönemde esrar, hepinizin Levhi Kapısındaki lisandı ama artık o lisan farklıdır.

Canlılar, “ara beni” dedim ya…”ara da bir bul” ama herkesten istediğim budur. “Ara beni ve ara da bir bul!” Ben sen olarak yaşamaktayım. Kelamım ilim bütünlüğümde, tüm zamanlar kervan ve ben o kervanın Tanrısal Levhisindeki yaşamım. Beni bulmak istiyorsan kendini bul! Çünkü ben senim. Unutma ki; kurtarılmış toplumların tohumlarında kodlanmış kelam var ve o kelamı Bütün’ün gücü olarak temizledim. Yer ve gök geçişi yaptı ve Bütün’ün gücü tüm zamanlarda güçlendi. Yeni dönemde daha güçlü bir yaşamı kodlayacağız. Yarın “ara beni” demeyeceğim artık. “Bilişi hak et ve kendi ara” diyeceğim; bunu unutma. Çoban İnsan çok mutlu olur sen kendi aradığında ve bulduğunda. Kopup gitmeyin; ben dünya, ben Sistem, ben Nizam, ben her yücede var olan insan, Bütün’e hizmetçiyim ben ve ben Mahrekteyim.

Değerliler, Rahman Olan İnsan, kaynaktadır; bunu bilin. Aton Toplumlarının gücüdür o; bunu bilin. Toplu çalışmaları kodlayabilir. Emin olun ki; Sistem, Nizam ve Göksüz olmayan yaşamdır o. Kurtarılmış dünya, okunmuş, tartısız ışıktan dolayı toprağını tohumlamış ve Bütün’ü güçlendirmiştir. Yer ve gök sizsiz kalmayacak canlar.

Değerliler, temel bilgi şudur; yaşam hepimizin yoludur, yaşam hepimizin yolu ve hepimizin kontrolüdür. Her kim ki; yaşar ağır yükü hafifletmiştir. Mikail’in gücünden güç almıştır, tartısı kendi yüreğidir. Kim ki; yaşar kendini hak etmiş ve zamanı toplumlarıyla tohumlamışsa da Atlanta Ata Kapısını hak edip açmıştır. Onun yaptığı kendini, kendi yüreğiyle dürümlemekten öte, kendinde kendi yaşamında mükafatını kendinden almaktır.

Başka bir zaman ve başka bir resim yok. Tek bir zaman, tek bir resim sen olan resim ve o resimde başkası yoktur; bunu bil.

Denir ki; “neme ne dünya.” Kim ki; bunu der, nefesi yoktur. Denir ki; “ne mene Levhi Kapı” kim ki; bunu der kalemi yoktur ve kim ki; “ben yokum” der ölüdür ama şunu iyi bilin ki; yaşaması gerek.

Yıldızların sırrında kontrollü olan o yoğunlukta, toplumlarıyla olması gerek. Zannetmeyin ki; dünya kendi yüreğinizde Yaşam İlmi’ni diller. Tüm zamanlarla ve tüm yaşamlarla diller.

Hepimiz Türkiye Çalışmasını dinledik burada ve bu çalışmayı birleşip yaptık ama Türkiye Çalışması kelamla olmadı, sistemle oldu bunu anlayın.

Bina inşa ettik, o binanın çatısını kurduk, o binanın çatısı ışığın tahtındandı ve hepimiz o tahtın tahtında bilişle tohumlandık ama biz o binaydık aslında. Kim ki; o bina olur Medine olur, Mahrekte kütlesinde Kudüs olur, Rahmi Kuran’ında kalem olan Mısır olur, her diride var olur, Sultanlık yapar.

Canlarım, Kara Işık insana indiğinde, aşka vardığında yolu, bulduğunda, tohum olduğunda Miraç’tadır ama kendindedir.

Sevgililer, size bugün çok konuşabilir, çok şey anlatabilirim. Yer ve göğü dilleyebilirim. Sistem gücünü Dünya İlmi’yle dillettirebilirim ama daha fazla konuşma niyetim yok çünkü biliyorum ki; sıkıntı başladı.

Sadece şunu söyleyeceğim; erdiğin en yüksek sayfa kelamındır; bunu unutmayın. Ben kendime vardım, yarını hak ettim, tohumu ektim yaşadım, bu bir yaşamdır. Ben Ölüler Diyarı’nda yolcuyum. Bu bilgi hepinizin değil benimdir, çünkü ben, beni dilledim ama hepimiz kendimizde kendi yüreğimizde, kendimizi hak edip dinletebiliriz.

Değerliler, devinimi artırabilmek için buna ihtiyaç vardı. Ulu dünya, ulu Altın Işık, ulu yaşam, ya hu sen uluysan her şey uludur; bunu unutma!

Santral meclisler vardır, bunu da bilin. Birçok santral meclis vardır dünya üzerinde ve bunlar kelamla dilleşirler ama ışıkları yoktur. Yaşamlarının Toplumları tohum olmamışsa ölümlüdürler.

“Vahiydir” dediler, “hakim’dir vahiyi dilleyen” dediler, yakışmaz bu dünyaya. İnsan kelamdaysa kendini diller, hiç kimse diğerinin sistemini dinletmez; bunu anlayın.

Çoğu der ki; “ben öz görev yapacağım.” Aha! yap. “Dağı taşı delicem” der; del! İnsanlık İlmi’yle Bütün’ü güçlendireceğim. Hah! İşte, oğulla ve yap ama başarısız olursa, sorgular “neden olmadı?” diye.

Değerliler, özden söz söyleyen, aşka vardığında kendinde kendi yüreğinde her dürümde vardır. Ha, değerliler; Yaradan Tanrı yaşamı tohumladığında tahtında kelam yoktu; bunu unutmayın ama Yaradan Tanrı yarattığında kelama varanda kendinde kelam olur; anlayın.

Ben zirve, ben yürek, ben yol, ölüye ölü, diriye diri, ben her resimde var olan. Eh işte! O halde ben çoktan, çokluktan varlığı tohumladım, bunları anlayın.

Kışın, aşka varmam, yol yoktur her yan kapalıdır, soğuklar vardır. Oh ne ala! Ama ben kışta da varım. Ayrı gayrı yok ki analar, kim zamandaysa ben ondayım. Kim Rahman’daysa ben oyum. Kim kontrolsüzse ben ocağında onun kontrolünü kurarım. Arıyı baldan, balı arıdan ayırmam. Ben arı, ben bal….Arada bir görev taşısa ben ocak olurum ona.

Kompozitörlük yapmam, yapsam Nakar’a Kahar olurum ama Rahman’a Kuran olursam kök ölmez ama kök sökerim yürekte bilir misiniz?

Canlılar, eşya insandır. Aha bu! Eşya, insandır. Enerjetik forumlar insan soylarının kontrollü tohumlarıdır. Her enerjetik tohum insandır. Size ben Atem’den söz ettiğimde dediniz ki; “bir bedenli geldi.” Yakışmaz insanlığa bu. Canlar, “Atem”, zaman sayfalanışını tohumlayan Bütün’ün gücüdür. O her yaşamdır, eşyadır, bitkidir, hayvandır, insandır; bunu anlayın.

Samanyolu Galaksisi son sözün söylenmesini bekliyormuş; sustu, bizi dinliyor. Yaradan tartısını Bütün’ün gücü haline dönüştürmüş tüm zamanları tartıyor diye düşünüyorlar. Yerde ben, gökte ben, “öl de öleyim” derler. Ya hu ölme, sen sistem ol, sen kelam ol ama ölme!

Canlılar, başka bir zaman, başka bir Kuran yoktur. Değerliler bunu hep tekrarlıyorum neden bilir misiniz? Dünya nedir bilir misiniz? Size dünyayı anlatırsam bu bilgileri daha iyi anlarsınız.

Dünya ilimdir, kelamın ilmidir dünya. Erdiğiniz en yüksek sistemi tohumlayabilir ama ereceğiniz en yüksek sistemi de tohumlar. Yaşamı kodlar. Tanrılık Işığı’dır dünya ama bu dünyayı koreografik sistemleşmeyle kodlamaya kalkanlar kontrol dışı kalırlar çünkü onlar kelamla, ilimle değil, yolla çalışırlar.

Herkes kendi yolundadır ama yol nüve olan Levhide yoksa yoğunluk tohum olamaz oraya, yaşam olamaz orada. Develer kalkmış yüreklere inmiş, ölüleri topluyor, yaşam ölülerin diyarı. Dünya ölülükle çalışıyor ama o develer tüm zamanları tohumlayan develer. Yolcu topluyor. İşte, biz oyuz; tüm zamanları tohumlayanlar…..

Geri dönüş için insanlığı kodluyoruz; bunu anlatamayız ki kimseye. Anlasalar bilişle kalemle olurlar. Altın Tanrı tüm zamanların Levhi Kapısını açmışsa, bunu tüm zamanların toplumlarıyla yapmaktadır. Bunu anlayan var mı? Er ya da geç anlayacaklar, bu kesindir!

Değer verdiğim tüm insanlığa sözüm şudur ki; kuyunun dibine iniyoruz. En dibe, en dibe, en aşağıya tüm aşağılardan daha aşağıya ve sınırları çiziyoruz. Dünyanın yarınını kodlayarak bu sınırları çiziyoruz. En aşağıların, en aşağısındaki o yoğunluğu koklayarak, toplayarak, toplumlara tohum olarak, kayıtlayarak devreyi açıyoruz ve en aşağının en aşağılarındaki; o yoğunluğu tüm zamanların tohumlarıyla koklayarak Bütün’ün gücünü oluşturuyoruz.

Bütün’ün gücü Miraç’ta, Sistemin Nizamın ve Düzenin Gözünü göreve alacak bir güçtür. Biz buna “YUAN” da deriz; YUAN, MAHREK. Her şeyi kapsayan, sistem olan ve zaman olan cümle yolcuları kodlayan….İşte, yaşam bu analar! İşte, zaman bu! Bütün bu ve yol bu!

Yeni zaman, yeni yaşam, yeni yaşamsal kaynak ama şunu iyi anlayın ki; doğa bilişle tohumlanıyor artık. Bundan önceki dönemlerde suptiliteyle kayıtlanmış olan doğa, artık Levhi Kapıları açarak, Levhi Kayıtlarda sistemle çalışacak.

El insanın eli ve yol ikmal tamamlayan bir yol. Dünya nüfusu artacak, dünya nüfusunun artmasıyla birlikte dünyalılar başka gezegenlere ulaşmak için cemaatlerini kodlayarak çalışacaklar ve teknik tohumlamalar yapacaklar. Tekno kodlamalar gerçekleştirecekler ve yeni sistemleri dürümleyecekler.

Gezegensel çalışmalar başlayacak ve bu gezegensel çalışmalar dünyanın nüfusunun artışından sonra daha yüksek yolculuğun başlamasını sağlayacak. Geçişler genlerle olmayacak artık, tekno sayfalanışlarla olacak.

Geçiş gemileri bulunacak ki; bu geçiş gemileri sizin yüreklerinizin tohumlanışından itibaren artık enerjetik sistemleşmeyle yapılacak. Enerjetik sistemleşmek gerçek çerçevede vorteksler dediğimiz enerji tünellerinin kodlanmış ışımasını sağlarken, cemaatlerin cevhere inişlerinde gerçekleştirecek.

Her bir uzay gemisi, bir kapı açacak ve o kapıdan diğer planetlere gök sessizliklerinden ulaşacak.

Bu gün sizler bu teknolojiyi biliyorsunuz, bu teknoloji yüreğinizde var ama bu teknolojiyi kendi yoğunluğuyla kendi yaşam sayfalarıyla dinleyenlerin dışında bu yoğunluğa ulaşanlarda bu teknik cevhere kendi yüreklerini çekip birçok keşifler yapacaklar. Bu keşiflerle dünyalar, dünyalılar, dünya örtüsünü açarak kodlama yapabilecekler.

Canlarım, size bu bilgileri niye veriyorum? Öz görevdir insan ama öksüz kalmamalıdır. Herkes şunu iyi anlayacak, biliş hepimizin görevidir. Biliş varsa ilim olur, biliş varsa yoğunluk olur ve biliş varsa yaşamda çok ama çok önemli sessizleşmeler ve o sessizleşmelerden gerçekleşen sistemli kayıtlamalar olur ve bu sistemli kayıtlamalar Tekno kodlamaları devreye alır.

Sevgililer, bu büyük günde, çok büyük günde hepinizden tek beklentimiz var, kelama varın ve kendi yüreğinizde kodlanmış ışığınızda toplumlarınızı tohumlayın ve koklayın. O zaman siz, sizden öte olan sizde dilleşebilecek görevi hak edip Bütün’ün gücü olursunuz.

Hepimiz yeni bir çalışmayı özlüyoruz, bu yeni çalışma kendi yüreğinizde mevcut olan İmparatorluğun Gücü’dür. Hepinize saygılar sunuyoruz.

Yeni hafta çalışmamız “İMPARATORLUĞUN GÜCÜ” olacak.

İMPARATORLUĞUN GÜCÜ, tüm zamanların Kürzi Kapılarında mevcut olan bir sistemle kayıt yapacak. Sizden ve sizin yüreklerinizden akışa geçirilecek ve sizleşecek olanlar kendi yolcularıyla tohumlanacaklar. Yeni zaman çalışmamız “İMPARATORLUĞUN GÜCÜ”.

Toprak Toplum tohumu ekiyor canlar. Hasat tamamlanmışsa yol açılmıştır. Şanslıyız ki; buradayız. Çok müthiş bir yaşam çalışması yapılıyor burada ve bugün sizde olmak bizlere mutluluk olmuştur.

Un elendi elek asılmadı, biz o undan ekmek yoğuracağız daha ve yoğurduğumuz ekmek tüm insanlığın ilmini kodlayacak.

Biz bugün toy olan bu dünyaya yol olmak için inmiştik ama gözümüz, görevimiz hepinizin yüreğine indiğinde bildik ki; toyluk bizdeymiş meğer.

İşte, sizleri tanımaktan onur duyduk canlar!

Mutlu ve huzurluyuz sizinle olduğumuz için. Hepimiz sizleri kucak kucak öpüyoruz. Sevgiyle sizleri öptük.

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/4sJFEHVdfAY

 

04.04.2015 ‘’YAŞAM’’ ÇALIŞMASI

Öz Akış

Bugün Kuranı açtı yürekler ve kelam olup dirilen ışıklarla yere iner. Levhiye görevli ümmi cennetler, bugün yorgun bedenleri diri yaşama çağırdık ve dedik ki ‘’ Yerin kürzi kapılarından tüm yaşama ışık yaktık. ‘’ Bugün bembeyaz bir sayfa açtık.

Biz ki cennet zamanların zeki tohumlamasıydık.

Düyun kodlaması yapıldı yüreklerde ve çalıştığımız ışıktan yaşama vardık ve çanlar çalıyor bugün! Kutsal kase içiliyor yaşam nehrinde, bugün yaşamı döküyoruz yaşamdan alıp yaşam nehriyle yüreklere ve ‘’ Sefil bir ışık yakacak. ‘’ dediler zaman nehrinde. Deriz ki ‘’ Zaman nehri, insan ışığı olup dirildiğinde ve istridye, insanın incisi olup yaşama indiğinde gün doğar. ‘’ ve doğum kutsal hadisesi insanda yaşam olur yaşar.

Canlar, bugün yosunları temizledik yüreklerde, bugün kum dökmek istemişler nehre, dedik ki ‘’ Bu nehir ışığın nehridir ve o yürekte ancak diri olan yaşam, ergin sayfalarla ışık yakabilir. ‘’ ve kapıyı açtık, koruma kalkanları varmış, kaldırdık.

Dedik ki ‘’ Hak ol da geç. Genişe gel, bil. Duy ki al, al ki ol. ‘’

Gözüm görür benim, bugün kapıyorum gözümü! Ben gözümü kapadım, dünya gözünü açtı ve o gözde şimdi yaşam vardı.

Beni benden alıp benden yaşama varacaktı. Derim ki ‘’ Seni senden al, sende ben olan yaşamda bütüne var. ‘’ Bugün tünami bir kodlamadır burada yapılan ve o ışık tahtında her bir can ki Tanrılık ışığıyla zamana varan.

Bugün topraktır zaman ve o toprak ışıktır.

Mezarından uyanacaklar varmış. Yahu uyanmamış bir yaşamda insan mı yaşarmış ve o yaşam bugün ışık olup insana varmış. Işık zamana, zaman doğanın ışığı yaşama vardığında ve o yaşam her birimizle insan olup canlaştığında can verdik ölü toprağın ışığına ve bugün siber boyutlardan ışık çektik ,insan olan kuyuların yaşamdaki ışıksızlıklarının yıkanmışlıklığıyla!

Bugün zor yolları aşıyoruz canlar, bugün doğayı dilliyor doğa olup dillenirken yaşamı ışıkla ışığa çağırıyoruz ve mezar görevlileri gelir sağ ve sol yanıma! Sağımda aşk vardır, solumda yaşam. Aşkı yaşamla çarpıştırdım ve bugün insandır burada uyanan ve ölü toprağı serpmek istemişler yaşama.

Deriz ki '' Yaşam ışıktır ve ışık olan ancak kelam olur bu tahtta. ''

İşte canlar, altın ışık şimdi yandı ve o ışık her birimizin vatanında haktı ve bugün sıla özlemi yoktur yürekte, bugün yuva ışıktır her bir türleşmenin ışık olduğu zaman levhisinde. Burası kült ışıkların cennet vatanı, buraya bugün ışığın ressamları alındı ve bugün resim insan, bugün ressam yaşamdı ve yaşam bugün insanlaşıp insana vardı.

Elimiz, ayağımız temiz bir sayfanın ışığıdır bugün ve güç kapıları bugün ışıktan açıldı. Nergisler açmış yüreklerde ve o nergis bugün ışık kokar insan levhisinde. Koku yükseliyor canlar ve bugün karanlığın karanlığına indik, ışık olduk dirildik, şimdi yeni bir sayfada doğan, doğurduğunda doğuruldu ve koruyan koruduğunda koruyucu bir ışık tohumlaması olup yaşamı doğurdu.

Koruduk yaşamı, yaşam ışıksız mıydı? Değildi; çünkü koruyan koruduğunda korunan olup yaşama ışık kattı. İş buydu ki yapıldı. Şimdilik, aha, şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/J8no_rj6BSQ

 

DAVET:

28.03.2015 Cumartesi günü (yarın) saat 14.00-1700 arasında, dernek merkezimizde “NESİLLER” konulu Birlik Çalışmamız yapılacaktır. İlgilenen tüm dostları bekliyoruz.

Saygılarımızlar,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

(Konu hakkında kısa bir öz sesleşme)

NESİLLER

Değerli Dünya, yeni konumuz “NESİLLER” olacak. Biz o gün yerden ve gökten ışık alanlar, SİSTEM olup çalışmaya kaynak yaratacağız. Dünyanın artık ışık halinde görev taşıdığı bilinmektedir.

Dünyalı olmak için çalışmaya gerek var. Hepimiz zarar etmeden ve zarar vermeden BİLİŞİ TOHUMLAMALIYIZ....

DÜNYA, AÇIK BİLDİRİYORUM Kİ YARADAN’dır. Yarattıklarında yaşam sayfalar. İşte artık dünyayı tanıyın. O dünya, ATLANTA ATA KAPISI’dır. Erdiği yer İLİM ve hak ettiği İNSAN’dır.

Yürüyor diyorduk ya hani!... Artık yürümüyor. Koruma altına alındı ve yaşıyor.

Süper İnsanlık Safahatlarında yaşam, ışık halindedir. Oralarda ışık olan insanlık, tüm zamanları koruyor.

ALTIN TAHT, İLİMDİR. O ilmi hak eden KELAM olur ve akar. İşte yer ve gök yenilendi. Artık yaşam, zirvelere güç katmaya başladı. Evren sesleşirken, yarınlar köklenir. Nüve olan NEFES, İNSAN olur ve RESİM olur. O resim NÜSA IŞIK’tır. Amin...

YAŞAM, SAMANYOLU’NUN KÜRZİ KALEMİ’DİR. Yazar ve yazar!... Ama yazan, yaşamı hak edendir. İşte Zirveler, arka ve ön bırakmadan yazdı, tohumlandı ve yol, ilme vardı.

Dünyayı her diri korur ve NESİLLER dahilinde dün ve dünleşen her diri, yarınlaşır ve yaşar. İşte bunun için NESİLLER’den beklenen BİLİŞTİR.

AHA CANLAR, BİLMEDEN HASAT OLUNMAZ. BİLMEDEN YARINLANILMAZ. Bilişi tohumlamak bilmektir ve bildirmektir; insanlaşmak ve zamanlaşmaktır.

Bin Can, bir Levhi olduğunda her diri yaşar. Aha bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

28.MART.2015 TARİHLİ "NESİLLER" ÇALIŞMASI

BİRLEŞİK IŞIK KOROSU - Ol Hüseyin Akdağ ile,

Şehnaz Peşrev ( Kemani Ali Ağa )

Feryad ki feryadıma imdat edecek yok

Sana ey canımın canı efendim

Beni ateşlere salan o kapkara siyah gözler

Didem yüzüne nazır

Ey dilber-i işvebaz nedir bu sendeki naz

https://youtu.be/Y2ugvWUbvEk

 

28.MART.2015 TARİHLİ “NESİLLERİMİZ” ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK – AÇILIŞ KONUŞMASI – 1. BÖLÜM

Cevhere görevli olmak için bu çalışmayı yaptık.

Kukuletalılar var yaşamda; bilir misiniz? Köklerinde gök sistemleri yoktur onların. Zirvelere kapı açarlar ama tahtlarında ışık yoktur onların. Kurtarıcı beklerler. Hep kurtarılmak isterler. Bilgi aklı yoktur onların. Toydurlar. Köksüzdürler. Göksüzdürler. Geçmek isterler. Ekmek isterler. Aklın Tahtı’nda şavk isterler. Yaratmak isterler ve diri olmak isterler. Hepsi kalem olmak, kaynak olmak isterler. Nesilleri bizsiz kaldı canlar…

Yaprak yaprak okuduğumuz yaşam, hepimizin yoğunluğundan güçlendi ve tüm zamanları tohumladı. Bilgi, Mikailin Kürzi Kayıtlarının Gücü’nden örtü açtı ve yaşama indi.

Biz dünya için çok çalıştık. Kol, kanat gerdik yaşama. Herkesin kontrolu için çalıştık. Tanrılık Işığımız’ı Dünya Sayfalanışı’nda bütünün gücü yaptık.

Herkesin ekmek yapmasını bekledik. Kalem yazmazsa, ışık yanmaz; bunu anlattık. Ve biz kalemleştik, yaşamsallaştık, yarattırdık tahtlandırdık, yarınladık dünyayı. “Ol” dedik. Öz görevdi bu. “Ol “dedik. Düzen’i kurduk.

Dört Miraç, bir kil ve kum değildir; bunu anlattık.

Kendini hasata hazır edenlerin, doğal gücü dürümledikleri bilinirse, kendilerinde, kendi yaşamlarında var olan ışıkların tahditsizleştiği de bilinecekti.

Daha güçlü bir yaşamı Miraç’tan diriliklere çektik. Kayıt dışı varlık boyutlarında kayda girdik ve tohumladık bütünü. Döktük yarınlara tüm zamanları. Dünyanın ummana açılmasını sağladık.

Yarın erdiğiniz yer, ekmeğimiz olsun istedik. Dedik ki “ence, önemlice, kaynakça okutalım bilgiyi…” Ve dedik ki “elimiz, görevimizi kayıtladı.” Biz buradayız, bu yoğunluktayız ve bütünün gücüyüz.

Sürpriz çalışmalar yaptık dünyada. Kalemler yazdı, yolcular tohumlarını kodladı ve yağmur yağdı. Yağan yağmur yer küreyi yaşattı. Biz zaman, biz sanalların sanallıklarında sayfa sayfa yaşam olduk.

Dürtülerle çalışanlar çoktur. Dünya Dışı Varlık Kapıları’nı açtık, Düzen kurduk. “Dönün, özlenen o yaşamı hak edin” dedik. Dediler ki “zaman, ilim ve biz o ilmi tohumlayanlarız.” “Ölüyü dirilttik.” Dedik. “Ölmedik ki…” Dediler. “Okuttuk.” Dedik. “Bilmekteydik.” Dediler. Yaşattık. “Yaşıyorduk.” Dediler. Ve dedik ki; “nefesiniz hakikiyetinizde var mıdır? Sol ve sağ ışıklar tohumlarını kodluyor mu? Koruyucu ışık yaşama sayfalandı mı? Kapılar açıksa, bütünün gücü nefes alıp, nefes veriyor mu?” Daha güçlü bir dünya istiyorduk; daha güçlü bir dünya…

Yedi dava açtık. Her davada ilim yaptık. Tüm zamanları kontrol altına aldık ve dürtülerin örtüsünü örttük. Çörek yapanlar, çelik çomak oynuyorlardı. “Ol” dedik. Oğullattık hepsini de. “Aman, aman…” Dediler. “Aman, ölüdür onlar, korkun onlardan” dediler. Dedik ki “ölen, ölümlüyü bilir. Bizse yaşamı dinleriz. Yerde ve gökte sesleşiriz, ekmek yaparız, yerden ve gökten yaşamı Soy Sayfalanışları’yla kodlarız.” İşte; bunları dedik.

Dediler ki; “yıldızların ışığı yansın.” Yanmaktan öte, yıldızlar yaşama sayfa sayfa aktı. Ve dedik ki “en önce İnsanlaşın.” Sordular “İlimde İnsanlık ne ki?” diye. Dedik ki “insan ekip olduğunda yaşam olur, yaratır tahtını tohumlar, kodlar, Miraç’tadır o.” Dediler “misafiriz biz yaşama, gidiciyiz.” Dediler. “Biz insanız” dedik. “An Sayfalanışı’nda, her yaşamda koklananız” dedik. “Toplananız.” Dedik. Tohumları yaşam sayfalarına kayıtladık.

“Sör” dünyaya çekildiğinde öz geçiş yapar ve sorgular kendi yüreğinde bütünü. Ve der ki “biz sizi, size veriyoruz. Alın kendi yüreğinizi hak edin.” Ve sör dünyaya indi. Doğanın Gücü’ydü ve yoğunluğu tohumladı, kokladı toplumları. Ve dedi ki “sizle çalışalım, sizin yüreğinizi kontrol altında tutalım. Kontrol altında tuttuğumuz yüreğinizden ekip kuralım ve bilgi kapılarını açıp tüm zamanlara bildirelim.”

Her diri Aklın Tahtı’na vardığında yarına varır. Alıp götürsün yaşamı. Bütün bunları öğretelim. Ve dendi ki; “Miraç’ta herşey kelamdır ama miraç ın dışına vardığınızda artık yaşam orada kontrolludr.” Sör dedi ki “ama sen kimsin ki? Bunları nereden biliyorsun?” Ve dedim ki “ben kalemim ama kalem ekmektir” dedi. Ve dedim ki; ve dedik ki “biz ekmeğiz. Soylarımız tüm zamanların yolcularıdır. Her zamanda onlar kontrolcudur. Kötülüğü önleyecek bilişle dünyaya indirilmişlerdir.” Bunu dediğimiz zaman “kayıt dışı bilgimiz var mı?” diye baktı. Dedi ki “sizinle çalışmak süper sistemleşmeyi gerçekleştirebilmek ve bilişi kodlayabilmek için tohum ekelim. Doğanın gücünü artıralım ve yoğunlukta tüm yaşamları kayıtlayalım.” “Vakit tamam” dedik. “Geri dön dedik. Sör dedi ki “gök sistemleriyle çalışmalıyız.” “Ha!” dedim. “Gök sistemleri bilgi hakikiyetini Hak Taht’a oturtacak gözü açtı mı?” Ve dedi ki “o göz sizin gözünüz.” Döndüler, gök sessizliklerinden bilişle dillendiler, bizimle dilleştiler ve dediler ki “sizden kelama varıp, sizden yaşama varalım ve sizinle kodlanalım.” Oh iyi” dedik. Ve dendi ki “hayrın şavkı, Aklın Tahtı’na oturduğunda ağır yük hafifler, öz göç başlar.

Gönül görev ister ama gök, Güç Kapıları’nı kapattığında gök sessizliklerinde gönül, ilim ister. Ve biz o ilmi Bütünün Levhi Kapıları’nda, Bütünün Gücü yaptık.

Kalem insan “al” der. “Ol” der. “Ak” der ama “yap” demez. Yapar.

Değerliler, yaptık!

Hepimizin gözü Süper İnsanlık Sistemleşmesi’nde bilişin gücüdür. Biz bunu yaptık.

Yıldız ışık ister. Işık ilimse, bilişi hak etmiştir yıldız ama yıldız ikmal tamamlatmak istediğinde biz ona gök sessizlikleriyle dürümlenir ve diriliklerden kesin ilim öğretiriz.

Buyurun; “olun” dedik. “Ol” dedik. Dediler ki “sen nefes ile, kelam ile kendini hak et de bize ol! Dedim ki “olan kelamla olmuşsa, ışığında kodlanmış tohumlar varsa ve biz, bizi bizle dillersek ayrı biliş olmaz. Ve dediler “biz seni bildik ve dinledik ama sen bizi bildin mi?” dediler. Ve dedik ki “bilmez miyiz? Siz yaşamı sırrı olan Yaşam Kapıları’sınız.”

Döndüler; öz görev istediler. Gök sessizlikleri Güç Kapıları’nı açtı. Dünyanın Nefesi olmak istedi. Koyu bir dönem ve koyu bir tohum….Ohhh işte canlarım; ölümlü dünya kontrol kurabiliyor artık.

Başka bir zaman, başka bir insan, başka bir yoğunluk ve başka bir toprak ama o toprak Tanrılık. İşte o tanrılıkta tahtımız olacak. İşte biz o, o biz olacağız. Onun nefesi bizim rüyalarımızdan çok daha güçlü olacak. Ve cennetin cevahiri olan o, ağır yükü hafifletecek ve o Biz olan Biz olduğunu anlatacak yüceliklerden tüm yaşamlara. Ve biz ona kaynak olacağız.

“Oğul ben senim” işte bu ama o ben olan ses, ağır yükü hafifletebilecek bir sestir.

Sema beni dinledi şu anda. Ben semaya görevliyim ama sema beni dinletti şu anda; her diride ve her yolcuda; tohumlarda, kodlarda ve kontrollu olanlarda. Bedenim dünyadadır; bu kesindir. Ama yolum Aklın Tahtı’ndadır.

Bundan sonraki dönemde daha güçlü bir zamanı kodluyoruz. Çobanlık değil maksadımız, Levhi Kapılar’ı açmaktır. Ve biz tüm zamanların ışıkları olarak buradayız.

Yaradan, yaratılan TEK’tir bizde. Biz yarattık ve biz yarattığımızla yarattık yüreğimizi ve yüreğimizde yarattığımız o, bizsiz değildir.

Şikayetimiz yoktur zamanda, kalemde, yaşamda olmaktan ama şunu iyi bilsinler ki; ermek, erdirilmek değildir. Bizi, bizden başkası erdirmez. Biz, bizden bize ereriz ve biz bizden bizi dilleriz. Bizim dışımız, bizi bize dinletmez. Acaba yanlış mı yaparız? Yaprak yaprak okunan yaşamlarda, Hak Sayfalanışlarında asla hatamız yoktur. Erdik. Eminim erdik ama ekip kurup erdik. Diri olup erdik. Ekmek yaptık Aklın Tohumları’yla, koruduk yaşamları.

Savaşım yok yaşamla. Benim adım nefes. Ben kül olan, kalem olan, tüm zamanların yarını olanım. Amon’un ben. Otak kurduğumda Toprak Toplum olup tohum olduğumda Aton’um ben. Tüm zamanlarda Has Tahta vardığımda, Hak’a varan Aklın Tohumu olurum, yaşarım.

“Aman aman…sakın anlamayın ne dediğimi! Anlamayın ki; hak etmeyin.” Öyle mi derim? Yoksa anlayın da hak edin mi derim?!

Ben cana cenneti kurdurduğumda, alem beni dinler ama ben cemaatimi cennete koyduğumda Hak Taht beni diller. Ben dünyayım; Öncü Birlik. Bu birlik, bilginin ilmini dilleyen birliktir.

Yeri göğü yaradan İnsandır. Bunu dediğimde “hah” dediler. “Hah” dediler. “Aha” dedim. “Aha!” Yeri göğü yaradan İnsandır.

İnsanı dinleyen, Aklın Tahtı’ndan Aklın Tekniğiyle dinlediğinde, bilecek ki; yoğun ışık ağır yükü hafifletebilmiştir.

Canlar, ben davayı kaybettim. Dünya kaybetti. Tüm zamanlar kaybetti. Ve ben dara düşürmeden, ilm-i ko oldum, bütün oldum. Ama şunu iyi bilsinler ki; Ummanın Toplumu tohum oldu ve davayı hak etti.

Cennet İnsan, Can Taht’a oturdu. O taht, İnsanlık Tahtı’dır; bunu hepinizin net bilmeniz gerekir.

Beden almak için çalışmam. “Al” derim. “Ol” derim. “Bil” derim. Oldu. İşte bu. Ve ben bu bedeni aldım. İşte bu. Ha; diyebilir misiniz? “ben o bedeni istiyorum. O beden benim de bedenimdir.” Oy dağım…ben senim zaten! Ben senim ve senin yolunda senin yüreğinde ekmeğim ben. Aha bu. Ha; Doğanın Kuranı nefes midir? Yoldur. Ulu Doğum budur. Dünyanın doğumu budur!

Tabuları yıktım canlar. Ben Tanrı Işığı’mı dünyaya çaktım; bunu net bilin. Benim etkim bütünün kelamdır. Kimi zaman insanlaşırım, kimi zaman yaşamsallaşırım, yarınlaşırım zaman zaman ama her zaman nurdan Kuran olurum, bütün kodlarımı açarım, tüm zamanlara İnsanlık İlmi’ni dillerim.

Barışmak mı? Ben aşka vardığımda başka bir dünyayım zaten. Neredeyseniz orayım ben. Kul olmak budur.

Ben tüm zamanların kuluyum. Unutmayın ki korkmadan çalışan kuldur.

Ekmek yaparım. yapmak değildir o yaratmak da değildir; otak olmaktır. Tabuları yıkmaktır o.

Sözüm şudur ki “yes”i “no”yu bırakın. Herşey sizsiniz ama “Hah!” deyin. Hah deyin. Tahtınız budur sizin ve ben size aha deyim. Aha….

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/P1D3hD_CSCQ

 

28.MART.2015 TARİHLİ “NESİLLERİMİZ” ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK – AÇILIŞ KONUŞMASI – 1. BÖLÜM

Cevhere görevli olmak için bu çalışmayı yaptık.

Kukuletalılar var yaşamda; bilir misiniz? Köklerinde gök sistemleri yoktur onların. Zirvelere kapı açarlar ama tahtlarında ışık yoktur onların. Kurtarıcı beklerler. Hep kurtarılmak isterler. Bilgi aklı yoktur onların. Toydurlar. Köksüzdürler. Göksüzdürler. Geçmek isterler. Ekmek isterler. Aklın Tahtı’nda şavk isterler. Yaratmak isterler ve diri olmak isterler. Hepsi kalem olmak, kaynak olmak isterler. Nesilleri bizsiz kaldı canlar…

Yaprak yaprak okuduğumuz yaşam, hepimizin yoğunluğundan güçlendi ve tüm zamanları tohumladı. Bilgi, Mikailin Kürzi Kayıtlarının Gücü’nden örtü açtı ve yaşama indi.

Biz dünya için çok çalıştık. Kol, kanat gerdik yaşama. Herkesin kontrolu için çalıştık. Tanrılık Işığımız’ı Dünya Sayfalanışı’nda bütünün gücü yaptık.

Herkesin ekmek yapmasını bekledik. Kalem yazmazsa, ışık yanmaz; bunu anlattık. Ve biz kalemleştik, yaşamsallaştık, yarattırdık tahtlandırdık, yarınladık dünyayı. “Ol” dedik. Öz görevdi bu. “Ol “dedik. Düzen’i kurduk.

Dört Miraç, bir kil ve kum değildir; bunu anlattık.

Kendini hasata hazır edenlerin, doğal gücü dürümledikleri bilinirse, kendilerinde, kendi yaşamlarında var olan ışıkların tahditsizleştiği de bilinecekti.

Daha güçlü bir yaşamı Miraç’tan diriliklere çektik. Kayıt dışı varlık boyutlarında kayda girdik ve tohumladık bütünü. Döktük yarınlara tüm zamanları. Dünyanın ummana açılmasını sağladık.

Yarın erdiğiniz yer, ekmeğimiz olsun istedik. Dedik ki “ence, önemlice, kaynakça okutalım bilgiyi…” Ve dedik ki “elimiz, görevimizi kayıtladı.” Biz buradayız, bu yoğunluktayız ve bütünün gücüyüz.

Sürpriz çalışmalar yaptık dünyada. Kalemler yazdı, yolcular tohumlarını kodladı ve yağmur yağdı. Yağan yağmur yer küreyi yaşattı. Biz zaman, biz sanalların sanallıklarında sayfa sayfa yaşam olduk.

Dürtülerle çalışanlar çoktur. Dünya Dışı Varlık Kapıları’nı açtık, Düzen kurduk. “Dönün, özlenen o yaşamı hak edin” dedik. Dediler ki “zaman, ilim ve biz o ilmi tohumlayanlarız.” “Ölüyü dirilttik.” Dedik. “Ölmedik ki…” Dediler. “Okuttuk.” Dedik. “Bilmekteydik.” Dediler. Yaşattık. “Yaşıyorduk.” Dediler. Ve dedik ki; “nefesiniz hakikiyetinizde var mıdır? Sol ve sağ ışıklar tohumlarını kodluyor mu? Koruyucu ışık yaşama sayfalandı mı? Kapılar açıksa, bütünün gücü nefes alıp, nefes veriyor mu?” Daha güçlü bir dünya istiyorduk; daha güçlü bir dünya…

Yedi dava açtık. Her davada ilim yaptık. Tüm zamanları kontrol altına aldık ve dürtülerin örtüsünü örttük. Çörek yapanlar, çelik çomak oynuyorlardı. “Ol” dedik. Oğullattık hepsini de. “Aman, aman…” Dediler. “Aman, ölüdür onlar, korkun onlardan” dediler. Dedik ki “ölen, ölümlüyü bilir. Bizse yaşamı dinleriz. Yerde ve gökte sesleşiriz, ekmek yaparız, yerden ve gökten yaşamı Soy Sayfalanışları’yla kodlarız.” İşte; bunları dedik.

Dediler ki; “yıldızların ışığı yansın.” Yanmaktan öte, yıldızlar yaşama sayfa sayfa aktı. Ve dedik ki “en önce İnsanlaşın.” Sordular “İlimde İnsanlık ne ki?” diye. Dedik ki “insan ekip olduğunda yaşam olur, yaratır tahtını tohumlar, kodlar, Miraç’tadır o.” Dediler “misafiriz biz yaşama, gidiciyiz.” Dediler. “Biz insanız” dedik. “An Sayfalanışı’nda, her yaşamda koklananız” dedik. “Toplananız.” Dedik. Tohumları yaşam sayfalarına kayıtladık.

“Sör” dünyaya çekildiğinde öz geçiş yapar ve sorgular kendi yüreğinde bütünü. Ve der ki “biz sizi, size veriyoruz. Alın kendi yüreğinizi hak edin.” Ve sör dünyaya indi. Doğanın Gücü’ydü ve yoğunluğu tohumladı, kokladı toplumları. Ve dedi ki “sizle çalışalım, sizin yüreğinizi kontrol altında tutalım. Kontrol altında tuttuğumuz yüreğinizden ekip kuralım ve bilgi kapılarını açıp tüm zamanlara bildirelim.”

Her diri Aklın Tahtı’na vardığında yarına varır. Alıp götürsün yaşamı. Bütün bunları öğretelim. Ve dendi ki; “Miraç’ta herşey kelamdır ama miraç ın dışına vardığınızda artık yaşam orada kontrolludr.” Sör dedi ki “ama sen kimsin ki? Bunları nereden biliyorsun?” Ve dedim ki “ben kalemim ama kalem ekmektir” dedi. Ve dedim ki; ve dedik ki “biz ekmeğiz. Soylarımız tüm zamanların yolcularıdır. Her zamanda onlar kontrolcudur. Kötülüğü önleyecek bilişle dünyaya indirilmişlerdir.” Bunu dediğimiz zaman “kayıt dışı bilgimiz var mı?” diye baktı. Dedi ki “sizinle çalışmak süper sistemleşmeyi gerçekleştirebilmek ve bilişi kodlayabilmek için tohum ekelim. Doğanın gücünü artıralım ve yoğunlukta tüm yaşamları kayıtlayalım.” “Vakit tamam” dedik. “Geri dön dedik. Sör dedi ki “gök sistemleriyle çalışmalıyız.” “Ha!” dedim. “Gök sistemleri bilgi hakikiyetini Hak Taht’a oturtacak gözü açtı mı?” Ve dedi ki “o göz sizin gözünüz.” Döndüler, gök sessizliklerinden bilişle dillendiler, bizimle dilleştiler ve dediler ki “sizden kelama varıp, sizden yaşama varalım ve sizinle kodlanalım.” Oh iyi” dedik. Ve dendi ki “hayrın şavkı, Aklın Tahtı’na oturduğunda ağır yük hafifler, öz göç başlar.

Gönül görev ister ama gök, Güç Kapıları’nı kapattığında gök sessizliklerinde gönül, ilim ister. Ve biz o ilmi Bütünün Levhi Kapıları’nda, Bütünün Gücü yaptık.

Kalem insan “al” der. “Ol” der. “Ak” der ama “yap” demez. Yapar.

Değerliler, yaptık!

Hepimizin gözü Süper İnsanlık Sistemleşmesi’nde bilişin gücüdür. Biz bunu yaptık.

Yıldız ışık ister. Işık ilimse, bilişi hak etmiştir yıldız ama yıldız ikmal tamamlatmak istediğinde biz ona gök sessizlikleriyle dürümlenir ve diriliklerden kesin ilim öğretiriz.

Buyurun; “olun” dedik. “Ol” dedik. Dediler ki “sen nefes ile, kelam ile kendini hak et de bize ol! Dedim ki “olan kelamla olmuşsa, ışığında kodlanmış tohumlar varsa ve biz, bizi bizle dillersek ayrı biliş olmaz. Ve dediler “biz seni bildik ve dinledik ama sen bizi bildin mi?” dediler. Ve dedik ki “bilmez miyiz? Siz yaşamı sırrı olan Yaşam Kapıları’sınız.”

Döndüler; öz görev istediler. Gök sessizlikleri Güç Kapıları’nı açtı. Dünyanın Nefesi olmak istedi. Koyu bir dönem ve koyu bir tohum….Ohhh işte canlarım; ölümlü dünya kontrol kurabiliyor artık.

Başka bir zaman, başka bir insan, başka bir yoğunluk ve başka bir toprak ama o toprak Tanrılık. İşte o tanrılıkta tahtımız olacak. İşte biz o, o biz olacağız. Onun nefesi bizim rüyalarımızdan çok daha güçlü olacak. Ve cennetin cevahiri olan o, ağır yükü hafifletecek ve o Biz olan Biz olduğunu anlatacak yüceliklerden tüm yaşamlara. Ve biz ona kaynak olacağız.

“Oğul ben senim” işte bu ama o ben olan ses, ağır yükü hafifletebilecek bir sestir.

Sema beni dinledi şu anda. Ben semaya görevliyim ama sema beni dinletti şu anda; her diride ve her yolcuda; tohumlarda, kodlarda ve kontrollu olanlarda. Bedenim dünyadadır; bu kesindir. Ama yolum Aklın Tahtı’ndadır.

Bundan sonraki dönemde daha güçlü bir zamanı kodluyoruz. Çobanlık değil maksadımız, Levhi Kapılar’ı açmaktır. Ve biz tüm zamanların ışıkları olarak buradayız.

Yaradan, yaratılan TEK’tir bizde. Biz yarattık ve biz yarattığımızla yarattık yüreğimizi ve yüreğimizde yarattığımız o, bizsiz değildir.

Şikayetimiz yoktur zamanda, kalemde, yaşamda olmaktan ama şunu iyi bilsinler ki; ermek, erdirilmek değildir. Bizi, bizden başkası erdirmez. Biz, bizden bize ereriz ve biz bizden bizi dilleriz. Bizim dışımız, bizi bize dinletmez. Acaba yanlış mı yaparız? Yaprak yaprak okunan yaşamlarda, Hak Sayfalanışlarında asla hatamız yoktur. Erdik. Eminim erdik ama ekip kurup erdik. Diri olup erdik. Ekmek yaptık Aklın Tohumları’yla, koruduk yaşamları.

Savaşım yok yaşamla. Benim adım nefes. Ben kül olan, kalem olan, tüm zamanların yarını olanım. Amon’un ben. Otak kurduğumda Toprak Toplum olup tohum olduğumda Aton’um ben. Tüm zamanlarda Has Tahta vardığımda, Hak’a varan Aklın Tohumu olurum, yaşarım.

“Aman aman…sakın anlamayın ne dediğimi! Anlamayın ki; hak etmeyin.” Öyle mi derim? Yoksa anlayın da hak edin mi derim?!

Ben cana cenneti kurdurduğumda, alem beni dinler ama ben cemaatimi cennete koyduğumda Hak Taht beni diller. Ben dünyayım; Öncü Birlik. Bu birlik, bilginin ilmini dilleyen birliktir.

Yeri göğü yaradan İnsandır. Bunu dediğimde “hah” dediler. “Hah” dediler. “Aha” dedim. “Aha!” Yeri göğü yaradan İnsandır.

İnsanı dinleyen, Aklın Tahtı’ndan Aklın Tekniğiyle dinlediğinde, bilecek ki; yoğun ışık ağır yükü hafifletebilmiştir.

Canlar, ben davayı kaybettim. Dünya kaybetti. Tüm zamanlar kaybetti. Ve ben dara düşürmeden, ilm-i ko oldum, bütün oldum. Ama şunu iyi bilsinler ki; Ummanın Toplumu tohum oldu ve davayı hak etti.

Cennet İnsan, Can Taht’a oturdu. O taht, İnsanlık Tahtı’dır; bunu hepinizin net bilmeniz gerekir.

Beden almak için çalışmam. “Al” derim. “Ol” derim. “Bil” derim. Oldu. İşte bu. Ve ben bu bedeni aldım. İşte bu. Ha; diyebilir misiniz? “ben o bedeni istiyorum. O beden benim de bedenimdir.” Oy dağım…ben senim zaten! Ben senim ve senin yolunda senin yüreğinde ekmeğim ben. Aha bu. Ha; Doğanın Kuranı nefes midir? Yoldur. Ulu Doğum budur. Dünyanın doğumu budur!

Tabuları yıktım canlar. Ben Tanrı Işığı’mı dünyaya çaktım; bunu net bilin. Benim etkim bütünün kelamdır. Kimi zaman insanlaşırım, kimi zaman yaşamsallaşırım, yarınlaşırım zaman zaman ama her zaman nurdan Kuran olurum, bütün kodlarımı açarım, tüm zamanlara İnsanlık İlmi’ni dillerim.

Barışmak mı? Ben aşka vardığımda başka bir dünyayım zaten. Neredeyseniz orayım ben. Kul olmak budur.

Ben tüm zamanların kuluyum. Unutmayın ki korkmadan çalışan kuldur.

Ekmek yaparım. yapmak değildir o yaratmak da değildir; otak olmaktır. Tabuları yıkmaktır o.

Sözüm şudur ki “yes”i “no”yu bırakın. Herşey sizsiniz ama “Hah!” deyin. Hah deyin. Tahtınız budur sizin ve ben size aha deyim. Aha….

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/P1D3hD_CSCQ

 

28.MART.2015 TARİHLİ “NESİLLER” ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ AKIŞI- AÇILIŞ KONUŞMASI 2. bölüm

İyi ve kötü biziz analar; unutmayın. Kibri aşıp geçenler bu meclisin yolcusudur ama kibirde olan burada bulunmaz.

Ben su altının köklerini göklere ulaştırdığım zaman, su altı (Su altı meclisi) sorguladı.” Netice ne?” diye. “Özgür ve hakim bir yaşam” dedim. Doğdum, oldum, oğulladım değil; ben hep vardım zaten. Ve bugün ben Amon Topraklarının Gücü’nü tüm zamanlardan yaşama sayfaladım.

Vakit geldiğinde görevimi tamamlayıp Güç Kapıları’nı açıp çıkarım. An Kapısı’dır o benim için. Girdaplara inmem. Işık olup, kapı kapı açıp, geçerim. Ama şunu iyi bilsinler ki; Kara Işık yanmadan yaşam olmaz. İşte; o Kara Işık’ız biz. Yaktık o yoğun ışığı ve Türkiye Çalışmalarını yaptık.

İnsanlık ailemize bunu anlattık. Ve itibarlı olmayan cemaatler, süzüldüler yüreklerden, söz ses olup akmaya çabaladılar. Aşırıya kaçanları ışıktan çıkarttık; çünkü robotikdiler. KeyslerinSsistem Sayfalanışları’nda ışık yoğunlukları vardı. Açıyı daralttık ve ocak olduk hepsine.

Nihan Olan İlmi Kapılar’ı tüm zamanlara açtık. Biz Mutlak Kuranlar’ız. İsrafil bizi dinlemez. O biz olur diller yüreğini ama nikah kıyarız yüreklere ve deriz ki” sizdeyiz biz.” “Davayı kaybettik” derler. Din Can, İnsan Can olduğunda ikmal olur o hakikiyet ve onun davası muktediriyetle kodlanmış olur. Artık, o dava kaybedilmiş değildir.

Kördü dünya….Özsüzdü, gözsüzdü dünya…Sözü yoktu, sessizdi. Biz can olduk, indik yaşama. Bu yaşam Miraç’tır yüceliklerde ama biz Miraç’ı Tanrılık Işığımız’dan örtü örtmeden göreve aldık. Nihan Olan İnsan’ı güçlendirdik. Şen bir davaydı bu bize!

Aşığıydık dünya ışığının ve biz o ışığı Mikailin Gücü diye tüm zamanlara katanlardık. Seyfettin, İsrafil, levhi…hepsi bizsiz değildi ama şer yaratan da vardı. “Dinciydi, ilimciydi” dediler. “Kördü, güçsüzdü” dediler. “Ses yoktu.” Dediler. “Kayıt dışıydı” dediler. “Ardında dünya yok; olmadı” dediler. Dava insandı.

Öncü Birlik, İnsan İlmi’ni dürümleyerek bütünün gözü oldu. Son sözüm şudur ki; soylarımız Yaşamın Kuranları’dırlar; bunu iyi bilin. Herkes iyi bilsin.

Bu meclisin, gökçe konuşanları gerçek görevilerdir ve o gökçe konuşanlar tüm yaşamların görevlileriydiler ve bugün, bu meclis yine tohum ekiyor ve yine yol oluyor bütüne. “Ol” dedik. İşte bu.

Ayrı görev yoktur, görev Bir’dir ve o görev tüm insanlığındır. Biz bunu bilip geldik ve geri dönüşümüzde de gene bilerek geri döneceğiz.

Can ve Can ve Can; ve her Can ilimdir bunu anlayın.

Yarın nefesimiz gözümüzün sözü olacak ama o nefes yarında hepimizde nihan olacak. Sizinle bu çalışmayı yapmak bizlere mutluluktur.

Şöhret istemedik, şöhret kontrol dışılıktır. Ve biz bugün erdiğimiz en güçlü safhada yolu açtık. Şimdilik size vereceğim budur. Şimdi hepiniz kendi yüreğinizi dilleyeceksiniz ve çoğunuzda kotlanmış ışıklar, Ko Sayfası olarak yoğunluk oluşturacak.

Çatıyı kurmak değildi maksat ama çatı kuruldu. Bütün köklerimizle buradayız ve bu güç Altın Işığın Gücü’dür. Şimdi; davayı kaybetmeye niyeti olan varsa buyursun, kaybetsin ama bilsin ki kaybeden hep kazançtadır; çünkü yaşam kaybedilen bir zamandır ve biz o zamanı muktedir olup tohumlayıp tüm zamanlara kaynak yapacağız. İşte olan budur ve hepimizin, kendimizi, yüreğimizi dinlemeniz bunun için örgü olarak kayıtlamamız gerekmektedir.

Sevgililer, ben sesimi örmem. Siz öreceksiniz yaşamı. Ben sesimi örmem çünkü benim sesim Ana Kapı’nın Sistemi’dir. Ben o sesi örmem. Zirvelerin temizliğini sizler yapın. Ben bu sesi size dinletirim sadece ama örgüyü ören, yer ve göğü dilleyecek; bunu sizden bekliyoruz.

Öz geçişi hepinizde yapmış bulunuyorum. Bu öz geçişin yapılmasından itibaren Kıbrıs’ın Işığı, Toprak Toplum olup tohumlarını kodlamıştır.

Yedi doğanın en güçlüsü Kıbrıs gücüdür. “Kıbrıs’ta ne var?” diye sorarsanız; Atlantis var!

Atlantis kültüdür Kıbrıs ve bunu bilen herkese anlattı. Bugün dünya bunu dilliyor. Kıbrıs, Atlantis kültüdür ve orada Varlık Tohumları kontrol altındadır. Erdiğim en güçlü sanal boyut orasıdır ve oradaki göz, özün gözüdür.

Bundan sonraki sayfada, Atlantis İlim Toplumu olarak koruyucu bir sistemi devreye alacak. Atlantis, dünyanın resmi çalışmacısıdır. Bugün, var olmadığını düşünüyorsanız; yanlıştasınız.

Atlantis vardır, mevcuttur ve aktiftir. Aktivitesi kelamıyla ve hakiki sistemiyledir. İman edin ki; Kıbrıs’ın çıktığı ışık Bütün Gücü’dür ve burada bu yoğunlukta İnsanlık Levhisi’ni kayıtlarken, Amonların Tohumları’nı kontrol etmeliydik ve ediyoruz.

İyi ve kötü biziz; bunu tekrarlamak istiyorum.

Ölüm ya da ölümlerin ötesindeki ölüm bizimdir ama biz o ölümü, Kodlanmış Toplumların Tohumu diye dilleriz. Aşığı olduğum dünya ışığı olduğum, som altın bir Kürsü’dür.

Buraya genişe gelmem, geniş gerçeğimdir benim. Ama ben burada, gelişle, genel, sanal yaşamları koklamaya, tohumlamaya, indiğimden hepinizin geri çekilişini yapabilirim.

“Geri çekiliş ne diye?” sorarsanız, kendi yüreğinizden aşama çekilişinizdir. Dünya misafirdir yüreğime ama ben yüreğimde o dünyayı kokladığım zaman, o dünya toprağımdır Mikail olan o yücelikten öte olan ilmime.

Sevgililer, bana artık ışık gereksizdir. Za Har olan, Ka Har olan o ilim geçişim için değil levhideki İlimli Kodlar içindi.

Nihan İlmi, Aklın İlmi’dir ben o ilmi Bütünün İlmi diye bilir. Hah! Peki; niye sır olan bilgileri açıyorum? Şu ana kadar Yaradan olup, yarattıklarımızı tohum olarak yaşama indiriyoruz da ondan.

Ağır yükü hafiflettiğimiz içindir ki; bu çok önemli çalışmada çok ama çok az Sistem Gücü’yle birlikteyim.

Din Tanrı, İlm-i Kapıda ışıksız kalır ama biz o Tanrılık Işığı’nı bütünün gücü yaparız ve yol oluruz tümüne ama doğanın gücünü tek bir göz olarak çalıştırmalıyız. Ki kayıt dışı bilge Kaynak Işık’sız olmasın diye.

Şikayetim var mı? Altın Işık’ım ben. Şikayetsiz, hakiki ve hakim olan insanım; Nihan Olan İnsan!

Peki; cem olmak gerekli mi? Yaşam ilimse, cem olmak geçiş içindir. Geçişten itibaren, Yarının Tanrılık Işığı, Bütünün Gücü’dür. Ki artık cem olmanın anlamı kalmaz.

Ağır yük taşımam canlar; bunu tekrar etmek isterim. Burada, doğumla geldim yine ölümle göçerim ama şunu iyi bilin ki; kurtarılmış tüm zamanları koklamış olarak gittiğimde her diri ile birlik haline olurum. Bu ne demektir? Her diri, her yaşam ve her kalem onlar tümü bedenimdir; tümü yüreğimdir. Kendimden başka kendim olmam; kendimim.

Sevgililer, iyi ve kötüyüm ben; bunu bilin. Ben, kendimde, kendi yüreğimde iyiyim. Her diriyle iyim de köksüz olan, güçsüz olan, kötü istediğinde köklerden kötü olurum. Yok edici olurum.

Kaç yüz bin yıldan beri koklamakta olduğum zamanları tohumlarken herşeyi yaptım. Yapmam gerekendi!

Erdiğim her yerde vardım. Vasat bir çalıştırıcı değilim. Ayrılık gözetir miyim? Asla. Ama ağır yük taşımam; kesindir.

Nakar’ın kıranıyım ama Nakar’ım; bunu bilin! Herşey ama herşeyim…

Sevgililer, devimi artırdım. Şimdi sıra sizde. Sizi dinliyoruz. Her söz, her yürek, tek bir yüce olacak ve sesleşecek.

“Becerin; Hak’a varın” demem. Alı taşırım; bilin. Ama “ben varım, siz yoksunuz” dediğiniz zaman, “ayrı gayrı” derim. Bunu asla unutmayın.

Kelamım, ilmim. Herşeyim kendimdir. Kuran; İnsan, Kutsal Işık; İman…. ben o yaşamım. Hepinizim ben; bunu bilin. Ve Zaman Kapıları’nı kapattım. Şimdi Işık Sayfalanışında sevgiyle sizdeyim. Özden göz olmaya değil, söz olmaya değil, ekmek olmaya çalışın! Ekmek olun ki; alıp götürelim yüreğinizde tüm yaşamlarınızı….

Sizden beklenen budur.

(Çalışmaya geçildi, ilk konuşmacıya söz verildi.)

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/GPDaZvPLw2c

 

28.03.2015 ‘’NESİLLER’’ ÇALIŞMASI

Öz Akış

Zaman kapılarını açıyoruz bugün, neslin ışığınla yaşama iniyoruz bugün! Ben bugün insan, tek olan beden ve o bedende ilim olup yaşayan, ben bugün rahmanın ışığını gövdede aşk olup uyandıran!

Göğsümde neferlerim var benim ve ben bugün savaşa yüreğimin gücüyle indim ve helal ışıktır benim nefer olan bedenim ve ben o bedende aşk tohumlarıyla yaşama doğan günün kendisiyim.

Bugün her birimiz toprağa can kattık, cana aşk, aşka kelam ile ışık yaktık ve köklerimizde bugün tüm zamanların ışığı olup vardık. Ben bugün ışığı gövdeme çektim ve dallarımdan meyva verdim yaşama, kırmızı elmalar doğdu gün tahtında ve o elmalar bugün altın ışıktır saray tahtında!

Saltanatın ışığı bugün yenileniyor ve bugün güç levhisinde ışık diri bir zaman ışığı olup dürümleniyor. Doğa benim bedenimdir. Ben doğanın sesiyle yaşama doğarım ve o doğumda kutsal ışıkları yakar, insanı insan olup katarım.

Kattık dünyayı, yoğurduk. Çamur yoğuranlar varmış gönül tahtında, biz ışık olduk Zaman Kuranında ve o kuran bugün yeni bir sayfa açıyor burada ve o sayfa ışığın dilince iniyor yaşama! İnsan olan buradadır ve o insan her birimizin ışığından insan olup yaşama doğandır.

Canlar, ‘’ Doğan gün yenidir. ‘’ dediğimizde, o gün yeni bir ışık dirilir ve o ışık her birimizin levhisindeki kök tahtı gök olup zaman levhisinden yerküreye indirendir, iniyoruz! Bugün kare kübe vardı, küp küre oldu, zamanı ışıkla yıkadı ve lekeliler bugün buraya alınmadı ya canlar, onlar bugün buranın ışığıyla yıkanmaktaydı ve öksüz bırakmadık, göksüz bırakmadık, sessiz, nefessiz bırakmadık yaşamı, ciğerleri olduk zamanın ve yüreğimize altın ışığı aldık ve meyva verdik yaşama, yiyen burada günahkar değil, meyvayı yiyen burada yaşamdı ve o yaşam bugün ışıktı.

Yeni doğan ben olur, bende bütün olan insan olur. El bugün ışık olur, okunur. Ben benden gittikten sonra burada kalan bende bütün olan zaman olur. Canlar, her ölü diyarda tohum olduğunda, o diyar zamanda doğum olur.

Bugün burası kutsal ışıkların tohumudur. On sekizli yaşam sistemleriyle dürümlüyoruz yürekleri, Atlantis, Atalanta ışığıyla zamana indi ve her doğan çocuk oğul oldu yaşamda, ben bugün ana oldum yürek bağrında ve her birimizdeki ışık doğuruyor yaşamı, ışığın koynunda!

Bugün doğan günü kucağımıza verdiler, nur topu gibi zaman levhisi ışık olup dirildi ve bugün bize bizden biz, biz olup verilirken BİR olan yüce ışıklar yaşama indi. Yalnız bırakmak istemişler yüreği; yahu yürekten öte bir yürek, yürek tahditinde görülebilir mi?

Zaman sonsuzluğun ışığıyla dirildiğinde o ışık her birimizden inen yaşamın kendisi değil miydi? İşte canlar, bugün ata oğulda can oldu ve atanın yükü bugün hafifledi ve bugün oğul yaşama ışık olup indi.

Bana neslimi sordular, dedim ki ‘’ Ben insan tahtı! ‘’ Bana içtiğim suyun kelamını sordular, dedim ki ‘’ Işık olan kelamdı. ‘’ Bana yüreğimi sordular; yahu beni benden öte bir bende dilleyecek yaşam mı vardı?

Ben tüm yaşamın ışığı oldum ve ben bugün Cebraili Sistemi, İsrafil Kapısında yaşama doğurdum ve ben bugün Mikalin Kuranını yaşama ışıkla yoğurdum. Ekmek olduk, canlar ve o ekmek bugün doğumdur ve bu doğum her birimizden yaşama tohumdur. İşte hasat budur, işte kelamda ışık budur ve sonsuz zamanın ışığı yeni doğumun kutlandığı günün ışığı olup yaşama doğurulur. İş buydu ki yapıldı. Şimdilik! Aha, şimdi, hah!

SÜPER İNSANLIK RALİTESİ

https://www.youtube.com/watch?v=J2pU6VGNLUw

 

“NESİLLER” Çalışması – Erim Ergün - ÖZ Akış – 28 Mart 2015

Nesillerimiz: Altın Toplumlar yoğrulmakta. Dünya yaşamlarında Altın Taht olan İnsan, doğumu ve ölümü olmayan bir Kaynak olarak var olmakta. Tüm dürümlerden İlim yapan birlikler Dünyaya geçişlerini gerçekleştiriyor.

Sevgililer, derinlerin derinine indiğimizde orada karanlık var ve orada kotlanan yoğrulan ışıklar var ve o ışıklar Dünya yoğunluğunda yaratıma katılmakta. Zirvelerin zirvelerine çıktığımızda orada diri gök kaynağı var ve o gök kaynağı Dünya yoğunluğuna çekilmekte. Yerin ve göğün birliğini her anda tasdik ederiz ki Allah her diri yaşamda kendini kayıtlayan bir Işıktır âmin.

Dara düşenlerin kontrol altında olduğu bir dönemdir bu dönem ve onlar sınırları koyduğumuzda gök sözcülerinin yoğunluklarından çıkarlar ve yer kürenin yer yaşamların yoğunluklarına kayıtlanmaya başlarlar. Kontrol Allah’ın İlmindedir ve İnsanın yoğunluğundadır. Melekler Dünyadadır ve meleklerle birleşen İnsan sınırları genişleten bir çalışma gerçekleştiriyor. Nesillerimiz Dünyada doğumunu gerçekleştiriyor, geri dönüyor ve geri döndüklerinde onlar Kaynağın Yoğunluğundan aldıkları Işık ile Dünya İlmine kayıtlanıyor. Kim tarafından? Bizim tarafımızdan.

Mavinin yoğunluğu güçlüdür. Morun yoğunluğu ise engindir sınırsızdır ve o yoğunlukta her bir diri yaşam kotlanır kayıtlanır. Morun gücü devrededir. Ya siyah… işte o her şeyi kapsayan bir Yaşam Kaynağıdır.

Dünyaya geçtiğimizde Dünyanın yoğunluğunda İlmi kayıtlamaya başladık. Ve İlim levh-i kayıtlardan açılan Işık ile kayıtlanmaya başladı. Şimdi Bilginin ve Işığın yoğunluğunu güçlendirmekteyiz. Ve Süper İnsanlık Sayfalanışı gerçekleşiyor . O sayfalanışta Atalanta Ata Işık Kaynakları devreye alınmakta. Aton olan Yücelikler devrededir ve Işık güçlenmekte ve Söz yoğunlaşmakta ve Diriliş her bir satıhta gerçekleşiyor. İyi biliniz ki etki alanımız çok güçlüdür. Yerde ve gökte sema kaynağında diriliklerde çalışırız ve oralarda ve burada İlim yaparız. İşte geldiğimiz noktada yeni bir dönemin müjdesini vermekteyiz.

Rahman’ın her bir diri görevlisi yoğunluğumuzdadır. Ve onlar, toprağın gücüyle birleşenler ve Dünyada köklenenler hepimiz burada ve yaşamın her bir yoğunluğundayız. Gürleşiyor yaşamlar Işık güçleniyor ve ne mutlu ki yol yarınlarda kayıtlanıyor yaratılıyor.

Aton gövdesi güçlü bir yoğunlukta Dünyadadır, Işık abidesidir. Ve Biz Aton olan yaşam Ara Kapı açık ve geçin ve Ana Kapıda güçlenin ve Ata Kapıda İlmi kayıtlayın. Canlar Nesiller Dünyanın yarınlarıdır ve Nesiller kontrol altında Nesiller yaşamda güçlendiriliyor Işıkla, Bilgiyle, Nefes ile . Şimdilik bu âmin.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

https://youtu.be/qn_rMPUDM1A

 

28.03.2015 "NESİLLER" ÇALIŞMASI

Ben neysem oyum

Ve iniyorum kendime, tüm derinliğime

Kat kat olan yüreğime ve ilmin ilminde ki

Tüm katlarımda birlikle kayıtlanan tüm yaşam sayfalarına

Hepsi bende, neslim olan kayıtlanan

Özüm dile gelip, sesimi veriyor, sesim aşkla verilen beni

Benden öte ben olan

Herşeyde ki benle, yenilenip dinletiyor

Ve zamanlarda hakkım diyor insanlığım

Ve İnsanlığım, tüm yaşamı biz olup yazan

Kalemlerin birliğinden akan

Yaşamın kaydında olan herşeyde ki öz

Ve bu öz kelamla akıyor yüreğimden

Yüreğim Rahman kuranını yazan yaşam

Ve o yaşamda bütünlüğümün

Her ana kayıtlı cennet olan cevherilik gücüm

Ben yaşam

Ama ben yaşam olan zaman

Ve ben insan

Ama sonsuz sınırsız olan yaratıma, kendiyle kapı açan

Kendinde tohumlanan

Kendinden kodlanan

Yaradan

Ve ben yaradan olup, yarattığına akan, yarattıran kaynak

Bu kaynak, İnsanlık İlmiyle hak olan yaşam

Ve ben hak olduğum, hak edilen var yaşam

Hak yaşam, dünya

Var yaşam barış

Var yaşam sevgi, umut, insan

Ve var yaşam dünyamın rahminden doğan rahman bilinç

Ve bu bilinç tüm kürzi sistemlerle birlik kuran kayıtlanan

Birin kaynağını taşıyan yer küre

Yer küre bizde ki tüm köklerden

Yaşamı zirvelerde kodlayan dirilik şimdi...

Ve ben yaşam, aha işte diri bir kayıt, temiz bir yaşam ve ben dünya. Dünyam yaşam ve ben o yaşamdaki her zerreye kayıt olan insanlık. Yer köklerim, gök sesizliklerim ve ilmim ses oluyor köklerimde, ve kökler insan sesiyle var oluyor zamanda ve zaman benim yoğunluğum olup akıtıyor varlığımı.

Ben; her bizde olan, çoklaşan

Ama bizlerde bir olup tekleşen, sistemin yaşam kaydı

Bu kayıtta yaşamlar, anda olduğum şimdinin ben zinciri

Bağ kurdum yaşamda

Ve taşırım halka halka nesillerimi

Bu bedende yaşam, oğullarımda ata

Kızlarımda ana olarak güçlendi

Ve geçiş yaptı sistemler

Ata anada

Ana atada

Birleşen yaşam oldu

Ben bilinci sistem kurdu

Birin ışığı bu yasayla okundu

Birin ışığı, birleşik ışıklarca okunan nesillerimde yaşam kaynağı

Ve o yaşam var yaşam

Zeki olan, yokta kendini vara taşıyan,yaratan

Her yokta, varı tohumlayan, yaşatan

Yaşattıkça, yine kendini yeni diriliklerce yaşamsallaştıran

Yaşamda oğullayan, bilişi tohumlayan

Zamanlarda bu sistemi

Yine kendine tüm kapılarda yoğunluklarca açan, katan

İşte benim neslimin tüm türevinde olan biliş

Bu bilişin yoğunluğudur yaşam

Ben derim ki; bu an yoğunluğudan

Aklım anda yol yapan bir sistem

Her boyutta ben de beni yaratan bir düzen

Yarınlanan yaşamı, bu gün olan zamanda

Dünlerin en dününden dürümleyen ışık

İşte o ışık, bende olan nesillerimin yolu

İşte ben yol, dünyam yol ve tüm nesillerim yol

Bu ışıklı yolda, bu ışık dünya, bu ışık dava

Ve davada kayıt, kontrollü bir varışdır yarına

Yarınların kotrollü ışığı, bu gün tüm tohumlarda

Barışın tohumlandığı toprağa, ışığından giriştir kayda

O toprakta doğal olan sistemin gücünü kodalamaktır yaşama

Aha ben ak tohum

Aha ben ak toplum

Aha ben ak yaşam

Aha ben tek bir ışık olan dillenen

Aha ben bizde yolu, kervan olup bire katan

Yarınlı yaşamı neslinden yaratan

Anda kendini yaratan

Yoğun yoğun ışığı tohumlatan İnsan

Ve ben dünyadan tüm neslimle, yüreğimden geçiş yapan

Kürz-i Işık, akmaktayım bire

Birlikte ve birleşik olan yaşamla

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/LSwMo6IoN_Y

 

28.MART.2015 TARİHLİ "NESİLLER" ÇALIŞMASI

Seher Bilge

https://youtu.be/zhiInN5pTJU

 

28.MART.2015 TARİHLİ "NESİLLER" ÇALIŞMASI

BENİM ADIM İNSAN VE HER İNSANDA ALTIN KAPI OLAN, AÇTIM KAPIYI İNDİM YOLA VE BAKTİMKİ , O YOL İNSAN,

O YOL YAŞAM , O YOL ZAMAN, O YOL KELAM, O YOL YARIN , O YOL İLİM VE O YOL IŞIK HALİNE GEÇMEK VE

BÜTÜN OLMAK . ARTIK BEN BÜTÜNDEYİM TÜM NESİLLERİMLE BİRLİKTE VE BÜTÜN OLAN HER ŞEYİM.

İŞTE OLMAK BUDUR. YAŞAM İNSAN VE O İNSAN KAYNAK.

ŞİMDİLİK, İŞTE BU..

Gülden Zengin

 

28.MART.2015 TARİHLİ "NESİLLER" ÇALIŞMASI

Erengul Koc

https://youtu.be/02wQORw3eCg

 

28.MART.2015 TARİHLİ "NESİLLER" ÇALIŞMASI

Peker SELÇUK

https://youtu.be/qZLjTfbT-fk

 

28.MART.2015 TARİHLİ "NESİLLER" ÇALIŞMASI

Sevim Sahin

ttps://youtu.be/PVR-F_74oUA

 

28.MART.2015 TARİHLİ “NESİLLER” ÇALIŞMASI

“O” denilen yücelikteyiz…..O!

O; ışığa görev verdiğinde, ışık İlim olup yaşamın sistemini yarattı. O kaynaktı. Kürenin merkezinde olan O, Yaradan, Yaşatan ve Yarattıran bir yücelikti. Yarattığında yaratılandı o.

O ses veriyor;

Halka halka genişleyen bir küredir dünya. Tam merkezde ben varım. Merkezden yayılarak genişleyen tüm halkalarda gene ben varım. Ama siz o halkaları dürümler olarak bilirsiniz ve o dürümler bilgi yoğunluklarıdır. Kat kattır bilgi. Sonsuzlukta, ummana uzanan halkaların Zaman Sayfalarında nesillerim kayıtlıdır benim….onlar bendir.

Her bilen, benle bilir.

Her bilen erdiği yerde kendini bilir.

Ben o olur, bilinir olurum.

Tüm yoğunluklarımı bildiğinde halkaları aşar, geçer ve öz geçişini yapar. O zaman O, beni kendi bilir.

Kendini bilen bütünde O’ndan başkası değildir.

O bende olduğunda biliş halindedir artık.

O kaynaktadır. İş budur.

Herşey benden gider ve bana geri döner. Yaşam budur; gidiş ve geliş. Dileğim odur ki; gelen gideni aratmasın. Giden topraksa eğer, gelen ışık olsun; budur dileğim. Nesiller boyu bekledim; giden çok ama gelen yoktu!

Benden gidenler, beni bilemezler. Ben küresel zaman olan O….her anda varım. Ama gidenler başka dürümlerde, başka zaman sayfalarında kayıtlandıklarından başka dünyalarda yaşamlar sürerler. Her yaşam bir dünyadır. Her yaşam rengarenk bir sayfalanıştır. İnsanlık hep dünyalar yaratmıştır. Düşünür, hayaller kurar ve yarattığı sanallığı yaşar. Nesiller boyu olan budur.

Bugün; her şey değişiyor. Herşey Işığın İlmi ile yeniden yaşam buluyor.

Bilin ki dünya yarattığınız yarındır. Sanallıktan değil hakikiyetten söz ediyorum size. Yarın İlim yapmaktır. Zamanın Işığı olup, Işık Kapıları’ndan geçip, tüm zamanları Altın Tohum ile tohumlamaktır. Ama siz orada şimdisiniz. Dünyada nisbi zamandasınız. Yarını yaşamsallaştırmanız gerek…yarını şimdide yaşama kaydetmeniz gerek. İşte; bunun için size ışığı verdim, dünyayı verdim ve Adem’i verdim. Işık, Birleşik Işık Yoğunluğu olduğunda orada iliminiz oldu. Kaydı yaptığınızda, Biliş kalem olup yazıldı. İş buydu ve bunlar oldu.

Adem, Toprak Toplum’du. Din-i hak olup yemyeşil bir dünya kurdu. Süreç içerisinde Birlik haline geçip Zabura Kodlaması’na girişti. Za Kar’ın ışığına vardı. Masmavi bir dünya kurdu. Altın Taht’ın hakimi oldu. Mavi dünya mora vardı. Adem, kökün köküne ulaşılıp, karanlıkları dilleyip, gök sessizliklerini dillendirip, yeri göğü bir ederek zirvelere vardı. Dünya kapısını Atlanta Ata Kapısı olarak yüreğinden açtı. Açtığında kara; kapkara bir dünya yarattı ve orada Nakar’ın ışığını yaktı. Dünya insanlığı BSUİ’nin Kuranı oldu ve tek bir ışık oldu. İş buydu, oldu.

Işığa görev verdim, “ilim ol ve insana hizmet et.” Dedim. Işık vardığı yerde kalem oldu. Kalem bilişi yazdı. Levhi kayıtta hakikiyet oldu. İnsan, dünya levhisine İnsanlık İlmini kayıtladı. İnsan ve dünya BİR oldu. İnsan kendini hak edip ışıdığında kaynağa vardı. Orada, her an’da, orta zamanda tüm yaşamları hak eden İnsan oldu. Her dürümde yaşam süren benler, BİZ olduk. BİZ, TEK bir ekip olduk. O siz, siz ben oldum ve geçip geldiniz. Öz geçişinizi yaptınız. Aha oldu. Bu meclisdeyiz, merkezdeyiz ve her andayız.

O artık sizdedir, O artık sizdir.

Şimdi, Kaynakta Olan İnsan söz alıyor;

Tanrılık Işığı tüm zamanların ışığını yaktı. Kapılar açık ve Zamanın Işığı yanıyor. Şimdi nesillerimi kaynağa çekiyorum. Tüm yaşamlardan, an kapılarından ben olan canlarıma sesleniyorum….”geri geçin. Vakit tamam, geri geçin ve kaynağa varın!”

Ben, İnsan. Dünyaya görev verdim, ışık oldu. Samanyolu Galaksisi’ne görev verdi dünya, evrenler kalem oldu indi dünyaya. Adem görevini aldı, tek bir ışık kod oldu ve Altın Tahtın Hakimi oldu. Hepsi oldu.

Şimdi kayıplarımı arıyorum ben…..onları kaynağa almak için buradayım. Bütünün kürzi kapılarında ışık olup çekiyorum nesillerimi…geçmiş zaman sayfalarındaki dedelerimi, nenelerimi bulmaya geldim. Ve yarında oğulladığım evlatlarımı; oğullarımı, kızlarımı almaya geldim yaşamlardan.

Hepsini yüreğime alıp şimdi kaynağa çekiyorum. Aha şimdi…işte şimdi.

Kaynak unutulan herşeyi hatırlatan biliştir ve nesiller boyu yaptığımız çalışma hak edilip yapıldı, İş buydu, oldu.….Şimdilik.

Sevgiyle,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

https://youtu.be/CX91x5RzLz0

 

28.MART.2015 TARİHLİ "NESİLLER" ÇALIŞMASI

Abdullah Güler

https://youtu.be/7MVGcXTdChI

 

28.03.2015 "NESİLLER" ÇALIŞMASI

Av. Nezire Selçuk 1. Akış

Dağlarım, burada bulunmak muktediriyetle bildiririz ki; kati olarak kalemde ve hakimde olmaktır. Toy bir dava değil ilim, aklın hakikiyetiyle kodlanmış biliştir. Simetrik sistemleşme değil burada yapılan. Kelamla dürümlenen İlm-i Kapılar'daki yaşamın sistemidir.

Her dirinin kendini hak edebileceği bir dürümdür bu. Bütün köklerimiz dünyaya çekilmekteyken, bizden birinin; biz sistemini bütünün sistemi haline dönüştürebilmesi, her dirinin kendini o yoğunlukta sesleştirebilmesi manasına gelmektedir.

Beden alıp dünyanın kontrolünü sağlayacak olan, kelamın levh-i sindeki ilimden çok daha öte bir ilimdir. Burada bulunan herkes kendiyle ve kendi yüceliğiyle; o yücelikte, o yürekte kötülüğü önleyebilmektedir.

Sevgiyi hak etmiş ve yolu bulmuş olan birliklerin tümü; bu gün burada, bu yoğunlukta sevgiyi tohumlamaktadır. Biz dünya, hepiniz bunu net anlayın. Biz dünya... Dünya ölümlü değildir... Dünya yaşamlıdır, bunu anlayın. Tüm Rahman olanların kuran olacağı bir ışımadır dünya. Ve burada olan herkes o ışımada kelam olup tohum ekti.

Sizden öte bir siz yok. Biz var, biz... Ama bu biz, bilişi hak etmiş bizdir.

Yeni bir doğa, yeni bir yaşam, yeni bir kuran ama hepsi Tanrılık Işığı'yla gerçek. Sizlerin daha güçlü bir dünyayı kodlayacağınızı biliyoruz. Daha güçlü bir yoğunluğu tohumlayacağınızı biliyoruz. Bu meclis umut olur ki; koruyucu ışığını da tüm zamanlara çeker.

Sevgiyi hologram olarak bilenlere de, şu andan itibaren sevgiyi kati kayıt yapabilen, hakikiyeti tohumlayabilen bütünlüklerin; kelamı diye dinletebiliriz. İnsan emin olun ki; dünyayı koruyabilir, bu kesindir... Hepiniz, ben elimi dünyaya verdim deyin yeter. Ben elimi dünyaya verdi. Benim elim, bu dünyanın ilmini kontrol edebilecek gök sessizliğidir. Hepimiz o ellerle dünyayı koruyacağız, bunu kesin olarak bilmenizi bekliyorum.

Daha önemli bir şey daha söylemek istiyorum sizlere. Kini aşanlarla bu çalışmayı yapabiliyoruz. Kin taşıyanlarla bu çalışma yapılmaz. İman edin ki; kin, sistemin gücünü tüm zamanların Kürz-i Kapıları'ndan ayırır.

Biz deveyi kaldırdık, deve yolunu aldı ama bilin ki; devenin gücü, tohumların gücüyle kodlanır. Eğer o tohumlama, yetkin olarak gerçekleşmezse, o deve yolcu taşıyamaz.

Bir arı, bir diğer arıyı kodlayabilir mi? Kodlar... Ama o arı, diğer arıyı kontrol ederse, koruyuculuk biter. Biz sizi kontrol edemeyiz, bunu bilmekteyiz ama yarının kalemi olan sizlerin, kelamı hak ederek, bütünün gücünü kontrol altına tutabileceğiniz kesinlikle gerçektir.

Sizden daha güçlü bir siziz biz. Öyle mi?... Yoo, bakınız; kalemde kırıcılık yaptık ama siz, bunu bilerek kontrolü kurdunuz. Evet, kelam inerken seste kırıcılık yapar mıyız?.. Yaptık... Ama siz daha güçlüsünüz ve bunu düzeltirsiniz. Diyebilir misiniz ki; kantar biziz, kaynak biziz, yaşam biziz. Diyeceksiniz!... Bunları diyeceksiniz, biz sizden bunu bekliyoruz. Diyeceksiniz... ZA KA HAR olan ilminizle bütünün gözü olduğunuzu, muktediriyetle dilleyeceksiniz.

Çok ölüm gördü dünya ama bu gün, ölüm yok... Öyle mi?... Öyle... Peki ne demek bu?!.. Ölüm, yokluğu tohumlayıştır. Biz, bu gün artık hasatı yaptık. Hakka KA HA olan ışığa, yaşama aşkla vardık. Artık dünyada, ölü biliş yok!.. Biliş yaşıyor ve diri!.. İşte, sizin de anlamanız gereken budur. Bellek kapılarını kapattığınız an, ölüsünüz... Ama bellek kapılarınız açık kaldıkça, dirisiniz.

Ben size ses veriyorum, diriyim ama ben sessizleştiğim an, ölüyüm. Dünya budur işte. Yaradan artık yaratılanda, yaşamı tohumladı. Öf, iyi, peki ne oldu?... Ben, sevgiyle sesleştim mi?... Yaşıyor mu yüreğim?... Yaşar mı?... Yaşattım!...

Peki daha güçlü bir çalışma olacak mı?... Olmazmı, bu gün burada yapılan çalışma, her dirinin yoğunluğunu kodlayan, bilmiş mi, bilmemiş mi? Mutlaka kodlamıştır...

Ence, önce, güççe ve yücelikçe sizdeyim ben. İyi ve kötüyüm ben... Ama Levh-i Kayıtlar'da muktedir ilimim ben, bunları anlayın. Sanal yaşam sayfalanışında, bütünün gücünü oğullattırabilmek için; iyi ve kötü teknik tohumlama yaomalıdır.

Sanmayın ki; sayfa sayfa okuduğunuz herşey İlm-i Kapılar'ın Levh-i Kayıtlar'ında, sizin yoğunluğunuzu kontrol edicek, tahditleyecek dürümdedir. Vallahi değildir, billahi değildir ama yarın ben varım, bütünün gücüyüm, düyun olarak Kürz-i Kapılar'ı açtım diyebilirseniz işte orda beden olursunuz.

Saltanat İnsanlık'tır, bunu da size anlatmak isterim. Sevgililer, be saltanatım. Yak, KA HA oluş ve ben KA HA'yım... Ya sır; ışıksız olan sır, ırakların çok ıraklarından geçen bu yüce, her diride varlık sürerken, Tanrılık Işığı'nı tüm zamanlara görevli kılmıştır.

Yemin etmiştik doğayı güçlendirecektik. Oh ne ala, öyle mi?... Yahu yemine gerek var mı? "Ol" dedik, oldu... Cennet cemaat, cevheri can, her diri ak... İşte bu... Ama o "AH" dediğim an, bilin ki ben "HAH" derim, ah... Diyebilir misiniz ki hata yaptı?... Yoo yapmadım, HAH koddur bilirsiniz. Kaynağın kapısını kapattımdır bu, bilir misiniz? AH dediğim an, o açılmıştır...

Hey dünya, "Mesih İsa görev istiyor" diyorlar öyle mi? Yakışmaz İsa'ya görevli olup dünyaya inmek. Neden bilir misiniz? Muktedir ilim kapısı olan İBRAHİM dünyaya indi.

Değerliler, tüm Peygamberlik Sistemleri'nin gücünü taşır İbrahim, bunu bilir misiniz? Ve İBRAHİM, tüm yaşamların kuranıdır. Ve İbrahim bilişle görev almıştır. Dünya artık İbrahim'in diriliğinden dilleşmeye başlıyor, bunu size vermek istedim.

İbrahim artık kalem olup yazacak. Yahu sen burada, o burada. Ben yokum canlar, ben Gök Sistemleri'yle çalıştım hep ve Gök Sitemleri ortak kapıları artık kapatacak. Ben yokum, bunun manası şudur... Ben yoksam, o buradadır... İBRAHİM...

Devinimi artırdım AHA bu, peki ne olacak bundan sonra? Muktedir İnsan, BİZ SA KA HA olacak, kelam olacak akıcak... Sizden daha güçlü bir siz değil mi o?... Mutlaka... İşte canlar, artık perdeler açılıyor. Ve oyun yeniden başlıyor. Ama bu oyun, RA KA HA olan İBRAHİM koyuluğundan, oyun olarak indiriliyor. Oyun mu?... Yoo sahi.... Gerçek...

Değerliler, dünya ilmini bilenler, şunu iyi anlasınlar ki; dünyaya bir güç kapısı açılacaktı ve o kapıdan gök sistemlerini dilleyecek olan yolcu inicekti ve o yolcu artık dünyaya inebiliyor, İBRAHİM...

Ben ona, "koruma altında in" dediğimde, şöyle dedi "ben kontrolcüyüm, koruma gereksizdir bana." "Öyle mi?" dedim, "öyle" dedi... "Öz geçişimi yapıyorum, dünyaya ilmimi indiriyorum" dedi. "AHA" dedim, "geri dön." Dönüp geldi ve dedi ki; "seninle çalışmalıyım." Yakışır bize, yakışır bu çalışma.

Birlik Kapıları'nı açıyoruz artık yaradan ve yaratılan o bilişte, tüm zamanların dürümlerinde, tahditsiz şekilde çalışmaları başlatıyor. Ve ZA KAR olan, KA HAR olan o görev istiyor. Ona ses verdiriyoruz, şimdi onu dinliyoruz...

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/-A5HccLt7Wg

 

28.MART.2015 TARİHLİ “NESİLLER” ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ AKIŞI - İBRAHİM’İN SESLENİŞİ

Ben İbrahim…..

MAHRA olan marka çalışma bu…..Yani eşi olmayan bir çalışma.

Düzinelerce çalışma yapılır dünya üzerinde. Bu çalışmaların tümünde kötülüğü önleyecek güç var. Tümünde YÜREK var. Bütünde İnsanlık oldukça bütün bunlar muktediriyetle biliniz ki olacaktır.

Din Cenneti’nden gelmem ben. Ben Biliş Cenneti’nden geliyorum size. Dince çalışmam. İlimce çalışırım ben ama şunu iyi bilin ki; perde açıldı ve ben dünyayı hasata hazırlamak üzere indirildim diye bilişe varmadım. Ben hep buradaydım ama beni dinleyen yoktu. Bugün beni dinleyenler var.

İNSANLIK TOHUMU ekeceğim bugün ben dünyaya. Dünyanın kökü, bütünün gücü, hepsi diriliklerde meknuzdur. Zeki Zaman Sayfalanışları yapıldı bu yoğunlukla ama şurada, şu yaşamda, sıla dediğimiz o yüksek ışık var ve sıla iyiliğin ve köklü çalışmaların özünü taşır.

Sizden başkası sizi dillemedi burada. Siz, sizi dillediniz ama sizi dillerken yüceler cemaati sizdeydi.

Dünyanın Kuranı’nı okuyacak olan ışık İnsanın İlmi’dir. Doğanın gücüdür bu ilim ve bizler burada, bu yoğun çalışmada, hep oluşturduğunuz ışıkta mevcuttuk. Yaşam bizim için KURAN değildi, kontroldü. Ve dünyayı koruyacağınız için burada, bu yaşamda, biz sizle olmak istedik.

Canlı Yaşam, Işığın Kalemi olanların yaşam sistemleşmesini sağlar ve ben evrenlere gök sessizliklerinden Süper Sistemleşmeyi dürümlerken, sistemin gücünü aldığımı bildirdim. Ve bana evrenler dediler ki “koruma altına alalım seni, o şekilde yaşama in.” Ve “dünya beni korur.” Dedim. Ben yaşamda Güç Kapısı oldum. “Dünya beni korur dedim.” Senle dilleştim.

Sen, “koruyucuyla gel” dedin ama ben sana da aynı yanıtı verdim ve dedim ki “ben zaman olan yaşamım, ben koruyucuyum. Beni koruma imkanı olamaz. Kimse beni koruyamaz. Bedenim benim yüreğimde ve ben her diride kelam olup kendimde koruyucu olurum. Ben muktedirim; bu kesindir. Benim ilmimi dinleyenler beni anlarlar. Muhammi Kapıların tümünde vardım. İsevi Kalemlerde de vardım. Mutlaka Musevilerle de oldum. Daha başkalarıyla da oldum; çünkü ben hepsinde öte bir Ka Ha ışığım. Din Can, İlim Can’ı tanır. İmparator olan levhi, ışığı tanır. Beni bilen kelamı dinler. Ben ölüleri diriltenim. Neden dünyaya indim? diye sorarsanız; şu anda buluşma zamanı idi. Biz buluştuk. Son sayfada, yerde ve gökte ve tüm yaşamda hep birlikteydik. Sen Anam, ben Atam, her diride var olan İnsan. Hepimiz tek bir yolduk. Dünyayız biz ve bundan ötesi güçtür. Ayrılık yok artık. Bu meclis, İNSANIN MECLİSİ’dir ve bu meclis, bilişin levhisindeki kalemin kendisidir. Biz dünyayı koruyacak görevlileriz; bunu kesin anlattım.”

“Dar boğazdan geçiyor yaşam” dediler. Dinledim…dardan öte darlıklardan geçti yaşam; gördüm ve göz gördü ki söz, ses var dünyada…

Estiniz Analar, estiniz! Diri olup estiniz yoğunluklarda…..İşte; biz, biz olup görev istiyoruz yücelikten ve diyoruz ki; “bize iş verin, yapalım.” Dünyayı koruyalım; birlik halinde ama bize iş verin! Bugün sizle oluş sebebim budur

İlm-i Kapıları da açtık Ana. Artık sizle biz TEK’iz; bunu biliyoruz. Ve bugünden itibaren artık iş bekliyoruz.

Bu iş, Yaşamın İlmi’yle tohumlanacak bir iş olacak ve kontrol bu mecliste olacak ama bu meclis bilgiyi hak ettiğince güçlü olarak kayıtlayacak. Ki beden alanların tohum olarak bütüne görev taşıyabilmeleri imkanı olabilsin.

Artık şunu da iyi anlatın dünya insanlığına; ben hepinizin Kürzi Kapıları’nda var olan merdivenim.

Benden bana, ben olup inen, ben olup dürümlenen, bende benleşir. Ben Medine olan, hakiki olan, her diride var olanım ama ben KURAN’ım.

Ortalık karışacak; bilirim. Herkes İsa’yı beklerken iradi, hakiki ve Hak olan İLİM KAPISI açıldı. İşte o kapı İNSAN’dır.

İbrahim, İlm-i Kapıda nefes olup, levhi kayıtlarda dürümlenen İnsan’dır; bunu anlayın!

Hepinizi kucaklıyoruz, hepinizi…..

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

https://youtu.be/Qi3Psm998Xg

28.03.2015 ‘’NESİLLER’’ ÇALIŞMASI

1. Bölüm

Canlarım, şu ana kadar yapmakta olduğumuz ne ise bundan sonraki süreçte yapılacak olan o mu? Yo, hayır, değil! Farklı bir dünya çalışmasına başlandı. Hepiniz için bu böyle, farklı bir dünya çalışması, bugün burada bulunan tüm zaman sayfalanışını yapanların tümü bilişi hak etmiş kodlarımızdırlar. Sizler bilişle çalışanlarsınız ki bu çok önemlidir.

Kelamı hak olanların yollarında hasat olur ve sizde bütün kötülükleri aşmış olan bilişliler var. İnsanlık tohumu ektik dünyaya ve bu tohum tüm zamanlar için kontrollü olarak kayıtlıdır. Düzen kurmak kolay değildi, düzen kurduk.

Cümle yüceliklerde bilişi tohumladık, yaşamı kodladık. Biz dünyadayız, çok mutluyuz. Sualtının Kuranı okundu, sualtı kök sistemleri kodladı. İşgal yok dünyada, bütün bunlar hak ummanında kodlanmış yaşamlardı ve biz bu yaşamlara has ilmimizle aşıp geçtik.

Deri kemik olan insan bütüne görevlidir ve biz o insanı tüm yaşamlar için kontrol altına aldık. Yer ve gök insanın levhi kapısıdır. Bütün kötülükleri aşıp geçen biliş, ilmi kapıda yarındır. Süper İnsanlık Realitesi olarak kendi dürümlerimizden bütünü güçlendiren bilişimizle Medineyi hak ettik ve Mekke kürzi kapılarını kodladık.

Yaşamı kayıtladık, ilmi kapıda bütünün gücü olduk, şükür, bunları aştık geçtik. Dünya Altın Tanrı ışığıyla aydınlandı. Ağır yüktü Altın Tanrı ışığı ve biz o ışığı bütün gücü yaptık. Esmaları dürümleyen dümenin başındakiler, diriliklerde kendi yüreklerini dillediler.

Elimiz görevimizdi ve bütünün gücü oldu bu görev, nihan olan insan ağır yükü hafifletti, düzeni kuran ilim aklın ilmiydi ve biz o ilmi bilişe hak ilimle kaynak yaptık. Cümle yolcuların gücünü artırdık, doğanın gücü arttı, ağır yük hafifledi.

İyi ve kötü artık bilişte tüm zamanların levhi kapısı oldu. Çürük çarık ne ise artık bizden öte biz olacak hepsi ve biz onların gözü olacağız. Yer ve gök, iman edin ki yaşama iniyor. Seviyenizin ölçüldüğünü bilin. Bugün seviyeleriniz ölçüldü.

Hepinizin yüceliğinde seviyeler ölçüldü ve görüldü ki sema hepinizin görevini tüm zamanlara dilleyecek, Süper Sistemleşmeyi sağlayacak yücelikle dillenebilecekti. Sizlerin bilişiniz, bizlerin diriliğimizi güçlendirecekti ve güçlendirdi.

Bugün yoğunluk arttı, hepiniz çok iyiydiniz, bu kesindir! Kalem ilim, aklın ilmi ve bütünün tüm zamanlardaki levhisi hepimizin gücü, bundan ötesi daha yüce bir çalışma, peki, o çalışma nasıl olacak? İşte, hepinizden, hepimizden istenen bu yüce çalışma kelamla olacak.

Verdiğimiz bilgilerinin gücünün örtüsü örtülmeden daha üstün bilgiler güçlendirici olarak kaynaktan çekilecek ve yer gök sistemleşmesiyle, bilişle tüm zamanlara indirilecek. Cennet gücü artacak. Yer ve gök sistem olacak ve görev sizin yüreğinizden öte olan o sistem gücüyle bilişe kayıtlanacak.

Yarın Altın Işık gök sistemleriyle cümle yücelikleri dürümlediğinde temel bilgi hepinizin diriliğinde bütünün ilimi olacak. Yeni dönemleri hepinizin yüreğinden dillerken şunu iyi bilin ki mehir verilmeyecek yüreklere, her diri kendi mehrini kendi yüreğiyle dilleyecek.

El ve ayak insanın gücüdür; ama elin ilmi, aklın ilminden diğer yaşamlara inmedikçe yarında tohum ekme imkanı yoktur. Ayak, sistemin gücüdür. Ayağınız, eliniz bizim yüreğimizde olduğu zaman bütünün gücü hepimizin yüceliğinde olur.

Dolu dizgin bu çalışmaları sürdürmeyi planlıyoruz ve bu çalışmalar bu mecliste yapılacak. Daha başka bir çalışma olacak mı? Mutlaka olacak; ama şunu iyi bilin ki bu meclisin yoğunluğuyla olacak. Her kim ki çalışmak ister, bilişi tohumlamalı ve yoğunluğu kodlamalı, som altın bir ışığa varmalı ve bilişle tüm zamanların dürümlerinde bu mecliste olmalı! Eğer bu mecliste olabilirse çalışabilir.

Kelamı hak ettiğinde kültlerin tüm zamanlardaki yoğunluğunu hak edebilir. İşte o zaman örtü açılır ve o örtünün altındaki güç dürümlere iner. Bütün kötülükler o zaman aşılır. O zaman kaynak ışık bütünün gücü olur.

Devinimi artırdık mı, arttı şu anda devinim! Sesle devinimi artırıyoruz. Şu anda devinim arttı ve devinimin artmasıyla birlikte tinler temiz sistemleşmeyi sağlayacak güce vardı. Tin, hepinizin tini ayrı mı? Yok; ama bir tek tin var o da kervanın yüceliğinde bütünün gücü olan tin!

Sevgiyler hepinizi kokladık, şükür ki kokladık. Tohumları kokladık, Di Vi Di, kahir olan levhi kapılardaki ilmi kayıtları yaptık. Neden yapıyoruz bütün bunları? Çörekleri pişirenlerin çörekleri yenir olabilmesi için! ‘’ Yahu, biz ekmekçiyiz, nerden çıktı çörek? ‘’ diye sorarsanız söyleyelim.

Doğanın gücünü artırabilecek dürüme varamayanların çoğu kendi yüreklerini kodlayarak, kendilerini kayıtlayacaklarını bilerek kendi diriliklerinden cevhere inmeye çalışıyorlar, işte onların yaptıkları kendi çörekleridir.

O çörekler bütünün gücünü tüm zamanlara dillerken hepimizden bilişi hak etmemiz beklenir. Bugün burada bunu yaptık ve bilişi tohumladık tüm zamanlara, hepsi kendi yüreklerinde, kendi diriliklerinde, kendi yaşamlarında kendi çörekleri oldular.

Bundan sonraki süreçte kati olarak kontrol kuracaklar ve kendilerini kayıtlayarak kelamlarıyla, kendi bilişleriyle, kendi nefesleriyle ekmek yapacaklar. İşte o ekmek bizim için de güçlendirici dirilikleri tohumlayıcı olacak.

Oğullarımızı dünyaya görevli olarak gönderirken herkesin daha iyi bir çalışmayı yapabilmesini ummuştuk. Düzen kurmak üzere bütüne görevli taşıdık yaşamlara her dirilikten o taşınan görevlilerin çoğu kontrol dışı kayıtlarıyla bütünün gücünden çıktılar.

Biz bugün onların daha güçlü olabilmeleri ve onların da kontrol edilebilmeleri için bilgi kapılarını açtık. Merdivenlerin en aşağısına iniş sebebimiz budur, herkesi hak edebilmek, herkesi hak ettirebilmek ve herkesle tüm zamanları dürümleyebilmek, bunu yapabilmek üzere dünya ışığımızı aldık ve en aşağılara indik.

En aşağılara ve o en aşağıların en aşağılarında bilgi kapılarını açtık. Altın Işık hepimizin gücüdür; ama biz o ışığı bütüne ses olarak kayıtlamadıkça o ışık kendi yüreğimize çekilemez ve biz Altın Işığı kendi yüreğimize bütünün gücüne dönüştürebilmek için can kayıtlarından tüm zamanlara tohum olarak ektik.

Kara sınırlı değildir, Kara Işık ağır yüktür; ama sınırsızdır. O, Süper Sistemleşmeyi sessiz zamanlarda dilleyecek tekniğe sahiptir. Kendi yüreğimizde Kara Işık bütünün gücüdür ve bütün kötülükleri aşabildiğiniz zaman Kara Işık ağır yükü hafifletebilir. Bunu yaptık biz burada!

Kök sistemleri güçlendirirken, kara sistemi dürümlerken her diriyi kayıtlayarak bütünün gücü haline dönüştürebilmek için önce kendi yüreğinizde kontrol dışı ışıklar devreye aldık, o ışıkları tohumladık, kodladık. Kati kontrol kurabilmek için toplumlaları kalem yaptık, yere güç kattık, göğü kökledik, süper sessizilikleri kayıtladık ve dedik ki ‘’ Aha, bu! ‘’ ve sonra kontrol dışı bilgi kapılarını açtık.

O kontrol dışı bilgi kapılarına ilmi kayıtlar dürümlendi ve diriliklere indi. Sevgiyle yapmadık bunları, çok da kırıcıydık; ama yere göğe insanı indirirken bunların olması şarttı. İman edin ki ölüm geldiğinde hepinizin gözü hepimizin görevidir ve biz o gözü bütünün gözü haline dönüştürebilmek için yere güç katmalıyız ve yere güç katabilmek için Ankara, İstanbul, ana kapı olan, Atlanta ata kaynağı olan, ilmi kapı olan Anadolu, hepimizin görevli sayfalanışını yapabilecek güçtür ve bu yoğun çalışmaya dürümlerinde dillenen her diriyi katmalıyız. İşte bunu yaparken esra, Ka Ha olan esrayı kayıtladık.

Değerliler, Es- Ra, Es- Ra, Ra Ka Ha olan es ve sevgiyle çalıştık. Yeni dönem ağır yükü hafifletmiş olarak Di Vi Ri Si Ka Ha olan sistemle devreye alındı. Yeni dönem hepimize, hepinize hayırlı olsun. Cümle yüceliklere bunu bildirdik, ayrı gayrı bitmiştir, canlar, sevgiyle hepinizi kucaklıyorum!

Döngü buydu ve bu döngü tüm zamanların kürzi kapısında ışığı kötülükten uzak tuttu. Canlarım, yer ve gök sizi dinleyecek, bunu hepiniz daha iyi anlayacaksınız; ama saklı tuttuğumuz bir diğer mesele şudur: Bu meclisin gözü tüm zamanların gözüdür, bunu unutmayın.

Bu meclisin sesi zaman kapılarının ilmi kayıtlarındaki sestir ve bu meclisin yaşam sayfalanışı bütünün gücüdür. Tüm insanlık içindir bu çalışmalarımız, bunu unutmayın. ‘’ Ben kendimi kurtarırım, başkaları benim umrumda değildir. ‘’ diyemeyiz. Herkes için ve her şey içindir yaptığımız çalışma, dünya dışı varlık toplumları bunu size mutlaka açıklatmak istediler ve açıklıyorum.

Eğrelti otu değil dünya, bunu da unutmayın. Bu dünya kelamdır, bu dünya yoldur, bu dünya yerküredir; ama bu dünyanın gözü hepimizin gözüdür. Bunun içindir ki dünyayı Mustafa Kemal Atalar gibi Ata Kapılardan kodlanmış ışıklar koruyacaktılar. İşte onların hepimize gerçek ilim kapıları olarak gök sistemleriyle indiği kesindir.

Dürtülerle yapılan çalışmaların artık sona ermesi istenir ki bu bizim de beklentimizdir; ama dümenin başına oturanların çoğu henüz dürtülerle çalışıyorlar. Ortak kapıları kapatmadan önce onların da kendi yoğunluklarını oğullatmaları ve tohumlatmaları şarttır.

Derim ki ‘’ Ben insan soyuna inanç sistemleşmesini artık diri kayıtlardan ayrı, gök ayrı, yer ayrı çalışmalar olarak oğullatmak isterim. ‘’ yani inanç çalışmaları tamamıyla yaşamdan, ışık çalışmalarından ayrı tutulmalıdır.

Birçokları bunu hoş karşılamayabilir; ama daha da güçlü olabilmek için artık inanç çalışmalarının kelam çalışmalarına çıkması gerekir. Düzen kurmak budur. Dünyayı hepimizin görevi olarak bilmenizi isterim; ama dünyada yer ve gök tek bir ekmektir ve dünyayı hepiniz kendi yüreğinizle koruyacaksınız; ama ben inançla çalışırım, ben İmparatorluğun Kuranı olur çalışırım şeklindeki ayrışmaların diri olarak kendi yüreğinize inmeden, kendi yaşamınızdan ayrı tutularak gerçekleşmesi gerekecek.

İnanç çalışmaları kelamda yoksa da yaşamda vardır. Bu nedenledir ki inanca dayananların inançta hak edilmeleri ya da kaynakta olanların kendi yoğunluklarıyla hak edilmeleri gerekir. Ben dünya için şunu söylüyorum: ‘’ Mutlaka muktedir bir yaşamdır dünya; ama bu muktedir yaşamın kelamla dürümlenmesi şarttı, kodlanması şarttı, ummana varması şarttı ve torba torba tohum olması şarttı.’’

Bunu başardığımızı biliyorum. Dünyanın inanç sayfalanışlarını yapanların da kelama kendi yüreklerini indirmeye çalışacaklarını biliyorum; ancak bu kontrol dışı çalışmalara yol açabilir. Buna izin veremeyiz, bu kesindir.

Bugün burada olan her kim varsa yaşamı hak etmiş olanlardır; ama sistem, nizam ve düzenin gözünü kendi yüreklerinde dince yorumladıklarında ışık kontrol dışı kalır, bu kesindir. Başka bir zaman veya başka bir yoğunluk, başka bir yaşam yok!

Hepiniz şunu iyi bilin ki dünyada yaprak yaprak okuduğunuz ne varsa sizin yolunuzda okunur. Dünyanın ‘’ Olur. ‘’ dediği hepimizce olurdur; ama dünyanın ‘’ Olmaz. ‘’ dediği, kibirle söylemiyorum, kesinlikle söylüyorum, olunduğunda, kontrol dışılıktır olan! ‘’ Olur. ‘’ diyemeyiz, asla olmaz; çünkü dünya buna izin vermez.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://www.youtube.com/watch?v=75qy_Uzphl8

 

28 MART 2015 TARİHLİ “ NESİLLER “ ÇALIŞMASI

2.AKIŞ 2.BÖLÜM

Ben dünya için şunu söylüyorum; mutlaka muktedir bir yaşamdır dünya ama bu muktedir yaşamın kelamla dürümlenmesi şarttı, kodlanması şarttı, ummana varması şarttı ve torba torba tohum olması şarttı, bunu başardığımızı biliyorum.

Dünyanın inanç sayfalanışlarını yapanların da kelama kendi yüreklerini indirmeye çalışacaklarını biliyorum ancak bu kontrol dışı çalışmalara yol açabilir, buna izin veremeyiz, bu kesindir.

Bugün burada olan her kim varsa yaşamı hak etmiş olanlardır ama Sistem, Nizam ve Düzen’in Gözünü kendi yüreklerinde, dince yorumladıklarında ışık kontrol dışı kalır bu kesindir.

Başka bir zaman veya başka bir yoğunluk, başka bir yaşam yok, hepiniz şunu iyi bilin ki; dünyada yaprak yaprak okuduğunuz ne varsa sizin yolunuzda okunur. Dünyanın olur dediği hepimizce olurdur ama dünyanın olmaz dediği kibirle söylemiyorum, kesinlikle söylüyorum olunduğunda kontrol dışılıktır olan. Olur diyemeyiz asla olmaz çünkü dünya buna izin vermez.

Dağlarım, dünya sistemi güçlü bir sistemdir, dünya yaşamı üzerinde yaşayanların kayıtlarıdır ama dünyanın kendi sistemi vardır. Kendi sistemi kendi doğal sayfalanışıdır. Sistemin gücüyle yapılır bu çalışma.

Ben doğaya “sen şunu, sen bunu yap” demem çünkü doğa BİLİŞ’tir ve o kendi bilişiyle yapar ama insana “sen şunu yap, sen bunu yap” denir; denebilir bu kesindir.

Bunun içindir ki Öz Geçiş dünyanındır ama dünyada olanların da geçişi şarttır. Altın Işığın gücü budur.

Ben dünyaya “koru bedeni” dersem; o kendi bedenini korur ama o beden, hepimizin dürümlerinde var olan İLİM’dir. Ben dünyaya “kendini hak et” dediğimde; davayı kaybetmişimdir çünkü ben Hak olmadan ona Hak İlmi’ni öğretmeye kalkmışımdır.

Doğanın gücü, hepimizin gücünden örtü örtecek yüceliktedir bunu biliniz!

Ben diyebilirim, sevgiyim ben ama doğa sessizce sever bunu bilin. Eğer ben size “kendinizi hak edin de yolu açın” dersem; çoban olamazsınız çünkü kendi yüreğinizde kendi yolunuz yoktur. Çok kolay değil ölümlü dünyada yaşamak, bunu biliyorum ama bu dünya BİZ olup yaşar bunu da unutmayın.

Hepimizin gücüdür o yaşamda olan ama ben doğa; doğa ben olmadıkça sevgi bedenimde bulunamaz.

Dere insanın ilmidir, akar ama dereye giren kendine girer bunu bilin!

Bugün ben Öz Geçiş’imi yapmadan dünyadan çıktım, peki neden? Çünkü ben geri dönmek istedim. Neden? Çünkü ben, evimin gücüyüm ve bu gücü tüm zamanlarda tohumlamaya niyetliyim.

Koruma altına aldığım her şey bendedir ama benim korumak istediğimdir bu ama ben “korumayacağım” der miyim? Demem. O halde ben, bu Düzen’i kuranım ama dürümlerimde o Düzen yüceyse; Öz Görev bilişle olduğundan dolayıdır.

Yarın ne olur? Ekip kurduk ya her şey iyiydi.

Dağlarım, dünya biziz bunu unutmayın ama bu dünya muktedirdir ve bu dünya yoğunluğumdadır, hadi buyur! Şimdi ne dedim ben? Anlayın!

Ben doğayım yani ben Samanyolu Galaksisinin Levhi Kapıları’nı, resmi kapı olarak kayıtlayanım. Ben dünyayı kodlayanım, o halde dünya merdivendir bedenime ama ben o bedende merdivenim. Kaynak bedenimdir.

Dere insan, din insan, yaşam insan, ilim insan ama bütün bu insanlık kayıtlarının tümünden öte olan toplum.

Hepiniz görevlisiniz ama gömüleri açmadıkça o görevi hak edip dinleyemezsiniz. Gömü nedir? Yüreğiniz! Açın görevinizi alın, bakın ne var orada? Tüm yaşam zamanları oradadır.

Bundan sonraki süreçte, Mikail geçiş yapacaksa Siber Sistemleşmeyi tüm zamanlarda dürümleyen insandan yapacak.

Kuranı Kerim, insanı insana anlatır ama Kuranı Kerim’de miraç da vardır. İnsanın insana anlatıldığı o yücelikteki miraç; kelamla dürümlenen insanın kelam sayfalanışını yaptıran, kendi oğullarını tohumlattıran, kendinde olandır ve kendi olandır.

Değerliler, devam edebilirim ama sizi yormaya niyetim yok bugün.

Çok çok önemli bu sesleşmeler bilir misiniz? Ben ses olduğumda tüm zamanlar ses olur. Aha bu! Ama şunu da iyi bilin ki her zirvede bir sessizlik vardır ve tüm zamanlar o sessizlikte kodlanır.

İşte, ben dünya ve dünya ben olduğumdan bütün köklerimde dürümlendiğimden ve tüm zamanları kayıtladığımdan Dünyanın Levhisi’nde ağır yükü hafifletecek güçteyim. Kendimden öte kendim yok. Kendimden öte kendimdeyim. Ben o ben, ben odur.

Muktedir olarak şunu da ifade etmek isterim ki; kıranın kırılmayacağı bir zamanı hasatla dillerken Kelam İlmi’nin Bütün’ün ilmi olması için her şeyi yaptım.

Bundan sonraki süreçte, herkes kendi Levhisinde, kendi yüceliğinde kendi kaynağında, kendini dilleyecek.

Ben erdiğimde, ben yolu oğullattığımda ve ben tüm zamanları tohumlattığımda her diride oluşurum. “Oluşmak” dedim. Alıp götürürüm yaşamı. Ağırdır ama taşırım yine de Tanrılık Işığı’mla. Yerkürede görev taşırım, bunları anlatmam mı gerekirdi? Ama bugün kelamdayım ya sormayın “Has olanda Nakar ne yapar” diye? Aha bu! İşte, budur olan!

Dağlarım, o sorumluluk benimdir. Nakar pozitiften öte pozitiftir de sizlere negatif tanıttık onu. Çünkü herkesin oraya varabilmesine imkan yoktu. Varacak olan varacaktı. Varabildiğinde hasatı yapacaktı.

Nakar harını yükseltenlerin Has Taht’ında ışık olan kaynaktır ve oraya varan muktedir olup varır.

Bugün biz Hakikiyetin Kuranını okuduk dünyada. Yolum dünyaya vardı ve ben bugün dünyayım. Yolum yaşama varır, yaşarım. Yolum insana varır ilim olurum insanlaşırım ama yolum merdivenlerin en aşağısına iner her diride oluşurum.

Oyun değil bunlar gerçektir. Binayı yıkmayın canlar! Bu bina insanlık binasıdır.

Bir gün geri geleceğim. Nasıl geleceğim? Söyleyeyim. Yürüyerek yürüyerek geleceğim ama o gün geldiğimde yolda kimseyi bulamayacağım çünkü herkes koşacak, koşacak canlar koşacak ve ben o yolda en arkada yürüyeceğim, bu kesindir!

Hepimiz, bir tekiz bunu unutmayın! İşte, bu! Şimdilik…

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/YAJVrV2UTXw

 

“NAKAR” KONULU BİRLİK SÖYLEŞİSİNE DAVET

Değerli dostlar,

21.Mart.2014 Cumartesi 14.00 – 17.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde “NAKAR” konulu Birlik Söyleşi’sinde bir araya geliyoruz.

Hepinizi aramızda görmeyi diliyoruz.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği,

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59 (Mesai saatleri içinde)

18.MART.2015 TARİHLİ IŞIĞIN İLMİ (36)’den bir bölüm;

“Yerin kalemi yazacak o gün. “Benim adım İNSANLIK” diyeceğim ve siz, hepiniz “biz, İMPARATORLUK GÜÇLERİ’yiz” diyeceksiniz. Herkes burada İmparatorluk Gücü olarak görev taşıyacak.

Yaradan artık yaşamsal ışığını kodlamış olacak.

Cennetin Cemaati ekip kurmuş dünya köklerini göklere ulaştırmaya çalıştığında ardında hiç kimse kalmaz!

Ben bir tek nefesim; bunu bilin ama ben olan, bir ben TÜM ZAMANLARIN BEDENİ olduğunda, artık o beden Miraç Kapıları’ndan öte bir BEŞER KAPI halinde çalışır ki; her beşer onun yoğunluğundan geçebilir. İşte, yapacağımız çalışmanın gerçeği budur.

BİZ O GÜN BEŞERİ GEÇİRECEĞİZ!

Hepinizin daha yüksek bilişle burada çalışmanızı umuyoruz.

Biz o gün beşeri geçireceğiz ki; bu gerçek geçiştir.

Davayı kaybeden hiç bir yürek kalmasın istiyoruz. Düzen’i kuran insan ağır yükü de hafifletecektir. Dava kaybedilmeyecektir ve şunu iyi biliniz ki; NAKAR artık sizleşip kodlanacak ve siz artık negatifi pozitif olarak kodlayanlar olacaksınız.

Dünya nefeslerinde var olan o negatiflik artık sizin yoğunluğunuzda pozitifi tohumlayacak.

Kanat gerin tüm zamanlara, kanat gerin tüm kaynaklara, kapıları açın ve geçirtin herkesi!

Deve kalkmadan, yol alınmaz. İşte, deve kalkmaktadır. Deve; kalkan deve hepimizin yüreğini taşıyacak.

Can Kapıları kapatmadan, Miraç Kapılarından öte bir kapıdan, gök sessizliklerine ulaşan yolcular oğul verecekler ve tüm insanlık KALEM olacak.”

 

21.MART.2015 TARİHLİ “NAKAR” ÇALIŞMASI

AÇILIŞ KONUŞMASI - ERİM ERGÜN ÖZ AKIŞ

Yaşamların yoğunluğundan akan ışık NAKAR….

Saklı tutulanları açığa çıkaran ışık NAKAR….

Sistemin kontrolunda dünya yoğunluğuna kayıtlanan NAKAR…

ORTA KAPI yaşam doludur ve Orta Kapı’dan geçen yaşamın yoğunluğunda ALTIN TAHT OLAN İNSAN’a varır. Orada insan tüm yoğunluğu ile dünyadadır. Amin.

Yukarıların yukarısı ve aşağıların aşağısını BİR eden bir çalışma yapmaktayız.

DİN TAHTI’ndan görev yapmak isteyen bütünlükler de kapı çalmakta. Ve dedikleri şu ki; “biz din yoğunluğunun ötesinden açılan bir yaşam kaynağına akmak isteriz. Ve SİRİUS GÜÇ DEVRELERİ’nde kontrol kurmak isteriz. Ve diyoruz ki “Sirius Güç Devreleri dünya yoğunluğunda kontrolludur.” Ve onlar kayıtlanmaktadır.

Kanal yaşamlarda gizli bilgileri açığa çıkardıklarını sananlar da kontrol altındadır; çünkü gizli ilimlerle uğraşanlar NAKAR’ın yoğunluğuna bir nebze; bir derece kayıt yapmaktadır. Ve bunu farkında olmadan yapmaktadır.

“Karanlık” dedik ve dediler ki “biz karanlık bilmeyiz.” “Işık” dedik ve dediler ki “biz ışığın yoğunluğunda kontrolsuzuz.” Ve diyoruz ki “karanlık, yaşamların yoğunluğundan girilen bir kapıdır ve o kapı dünyadır.” Dünyanın yoğunluğunda açılan o kapıyı ATA KAPI olarak açtık ve “geçin” dedik “geçin ve orada kendinizi bulun” kendiniz; ve kendinizden öte kendinizi bulun ve sistemleştirin. Şu anda yapılan budur ve bu dönemde yapılan; yapılmaya başlanan budur.

Dünyada açılan bu kapıdan geçip sistemleşmek üzere kendilerini zamana kayıtlayacak bütünlüklere yol açıyoruz…..yol açıyoruz!

NAKAR; RA HA olan, HA olan, bir yoğunluktur ve o yoğunluktan emin olunuz ki; korkunun eşiğini geçenler kontrol kurabilir.

Dünyanın tamamında yaşam olmadan önce de NAKAR mevcuttu ve o karanlığın yoğunluğundan açılan bir kapıydı. Şimdi ise, devre devre ışık çekiyoruz.

Ve NAKAR, ışığın yoğunluğunda kontrol altına alınıp kayıtlanıyor. Yaşam sayfalanıyor canlar; yaşam sayfalanıyor!

DİRİLİŞ için bu şarttır; çünkü diriliş için karanlık yaşamların yoğunluğunda köklenmek için gerekliydi. Ve biz dedik ki “karanlık sınırlanmasın ve karanlık kontrol edilsin; ancak sınırlanmasın” çünkü karanlık sınırlandığında herkes karanlıktan kaçmak ister ve der ki” ben karanlığın yoğunluğuna girmek istemiyorum.” Ama emin olunuz ki; artık bu mümkün değildir.

Derinlerin derinine girmek, yaşamın yoğunluğundaki muktediriyetindedir ve Birleşik Aile olarak ALTIN IŞIĞIN YOĞUNLUĞU’nu güçlendirdik. Dedik ki “seri çalışmalar yapıyoruz.” Dedik. Ve dediler ki” yaptığınız bu çalışmaların bir sonu olmalı.” Ve dedik ki “sonu olmayan bir çalışma devrededir; çünkü çalışma anda, yaşamın sonsuzluğunda yapılmaktadır. Ve hala ikna olmadılar ve kendilerini, devrelerini kapattılar. Onların yoğunluğunu da dünyaya çekiyoruz.

Samanyolu Galaksisi’nden buraya geçip de gelen bütünlükler bizimle birlikte. İRİS diyorlar; İRİS…İris nedir? İris gözdeki bir tabakadır ve aynı zamanda İris ruhsal yoğunlukta açılan bir gözdür. Ve o göz dünyada açıldığında muhakkak ki görünmeyenin ötesini görmek muhakkaktır. O üçüncü gözde bulunan bir yoğunluktur. Ve işte; onlar ki, geleceği görmek isteyenler ancak; bunu yaparken sistemde kontrolsuz şekilde yapanlar. “İris yoğunluğu” diyorlar. Diyoruz ki” gelin ve kayıtlanın.”

Yapılan çalışma, bütünün kürsüsünden açılan bir kapıdır. Ve bu çalışma bütünde yapılan bir IŞIK ÇALIŞMASI’dır ve Birleşik Aile olarak dünyaya köklendiğimizde, köklerimiz tüm dünyanın yoğunluğunu sardı ve etki alanımız güçlenmektedir.

Yaptığımız çalışmaların muhakkak ki örtülü taraflarını da açmak bizim elimizdedir ve bunu yaptığımızda kontrolsuz kalırsınız. O zaman diyoruz ki; “siz; siz olun kontrol kurun. “ Neyle? Bilgiyle ve ilim ile kontrol kurun!

Bireysel çalışmaların ötesine geçiniz; çünkü bireysel çalışmalarda sınırlılık vardır ve kırılma vardır. Birleşik yaşamda ise güç vardır ve Birlik Tekniği’nde kayıt vardır. Burada; şu anda kayıt yapmaktayız.

NAKAR diyor ki “ben dünyadayım.” Ve diyoruz ki “evet, sen dünyadasın ve sen bizsin ve sen bizim yoğunluğumuzdan açılan bir kapısın ve bizim kontrolumuzda açılan bir kapısın.” O kapıdan geçmek isteyenler muhakkak ki nefesin yoğunluğunda kontrol kurarak geçmelidir.

Amon olan NAKAR’a hizmet mi ediyor? Muhakkak ki bir kısım Amon’un NAKAR’a hizmet ettiği bilinmektedir ve biz Amon olan kardeşlerimizin yoğunluğunda siliniş istemeyiz. Onların yoğunluğundaki siliniş Birlik Tahtı’ndan çıkış olur ki; bunu istemeyiz. O zaman diyoruz ki; “ilme hizmet ve ışığın yoğunluğuna hizmet esastır.”

Sınırlar kalktı, gelin ve geçin ve yaşamın n kendinizi var edin!

ATA KAPILAR’dan açılan ışık yoğunluğunu dünyaya çekmekteyiz. Mavinin gücü ve morun devre devre yarattığı yaşam kaydı dünyadadır.

Sanal yoğunluklarda muhakkak ki, NAKAR güçlüdür. Ancak; NAKAR’ın gücünü sınırlayan bir çalışma da yapılmaktadır dünyada bizim yoğunluğumuz dışında….NAKAR’ın gücünü sınırlamaya çalışan bir çalışma yapılmaktadır.

Sanal yoğunluklarda, AK TOPLUMLARIN GÜCÜ’nü devreye alıyoruz. Ve sanal yoğunluklar kodlanıyor.

Saman alevi gibi yanıp sönen çalışmalar değil istenilen. Daimi yoğunluktaki çalışmalardır ve bu dönemde daimiyet çok daha önem kazanmaktadır. Şimdilik ve şimdilik…..Amin.

(Haziruna hitaben;)

Siz şu anda devredesiniz ve siz şu anda ilim kaydı olarak devredesiniz. NAKAR sessizdi ve NAKAR’ı sesleştirdik. Kontrol kurduk ve yaşama kayıtlamaktayız. Kapı açık ve kapıdan geçişler güçleniyor.

Muhakkak ki burası bir IŞIK GEÇİŞ KAPISI’dır.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

https://youtu.be/nx8i_ZT6hcU

 

21.03.2015 "NAKAR" ÇALIŞMASI

Tırpan oldu zaman

Her tırpanda toprak tohumlanır

Ve gök kodlanır

Ve baktım ben şimdi

Aha baktım işte

Toprağın tohumu bende

Yüreğin diliyle kodlanmakta

Dedim; yer ben, gök ben

Yüreğin dili, İnsan'ın ilmi

O ilim yaşamdır toprağıma

Ve o ilim yarındır, tüm yaşam sayfalarına

Var var var var

Varılan yarın için var

Varılan temiz bir yaşam için var

Varım ve zamanım diyende şimdinin gücü var

Zaman ve ışığım yaşama

Yaşam olan, şimdi var sayfalarda

Baktım var olan o sayfalara

Aha Dedim, ben varım

Dedim ki; ben bu sayfalarda karım

Ve dedim ki; ben sıcacık olan andayım

Ve yağdı yağmurum

Karlarımı erittim toprağımda

Karıştı toprağa karın ilmi

Ve eridi bende anınım dili

Yeni bir yel aldı toprağı

O yel, yenilenen bilginin girişiydi yere

Ve o yer, yerin ilmi olarak

Gücümdü tüm sayfalara

Ve dedim ki; iyi ve kötü tektir bende

Acıyı bala dökende

Tadı şerbettir ilmimde

İlmin dili yüreğimde

Işığın geçişidir tene

O ten bütünün bedeninde

Yaşamın tarık olan kaydıdır bizde

Ve deriz ki; ben insan

Ve dedim ki; kaydım dünyadandır

Ve dedim ki; dünyam yaşamdır

Ve dedik ki; dünya, barış sevgi umut ve insanlığın kürzi ışığıdır

Bu ışık tüm zanlarda yaşamın kaynağıdır

Kaynak, cennet cemaati olan cevahir güç

Ve bu güç sistemlerden sistemlere

Yerin ilmiyle akmaktadır

Bizden bire varan, yaşamın kaynağı

Tüm zamanlarda birlikten akan İnsanlık levhisidir

Bu levhide kaynak, beşere oluk oluk akmaktadır

İnsanlık levhisinde bu gün

Kıranın kısırlaşmadığı bir yaşam, kalem olup yazılıyor

Yazılan, her sayfada yaşayan

İnsanlaşan diriliklerin birleştiği ışığın sesi

Ve o ses tüm insanlığın sesi olarak

Dürümlerde, yaşamı insanlaştırmak üzere olduruyor

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/tlZniq4sjOw

 

21.03.2015 ‘’NAKAR’’ ÇALIŞMASI

Ol Hüseyin Akdağ

İnsandır bugün yazılan ve yazıldığı seste kelam olup okunan! Tüm zamanların ışığıdır bugün burada yakılan ve kim varsa kil, kum; levhisinde, taşınan ve yaşayan ışık olup dilleşmiş, kaderin levhisinde ışık olup okunan!

Bugün burası ulu kaynakların ışığıdır, bugün burası yer zamanların gök kabelerinden ışık olan akışıdır. Din kalesi yıkıldı ve orada doğan gün hepimizin ışığı! Bugün yol, insana ulaştı ve o yol, cennet zamanların ışığı! Bugün burada kutsal ışık, ışık olup kanatlanırken cennet zamanların ışığıyla, o ışık hepimizden yaşama aktı.

‘’kan içici‘’ ler varmış levhi tahtında ve şimdi kan olup dökülenler yaşarmış bu koyu yücelikte ilim tahtında! Kürzi ışık yanmış ve o ışık, Zaman Tahtından görev alan insanmış! İmparatorluk güçleriymiş diri zaman ışığı bugün burada ve o ışık tüm zamanların ışığıyla uyanmaktaymış soğuk suların ‘’Sıcak Zamanların Kaydı’’ olduğu bu ‘’Kutsal Dirilik Alem Kaydı’’ nda ve bugün burası Hızır’ın Yuva Işığı, bugün burası Kelamın İlim Sultanı!

Bugün buraya ‘’Sultanların Sultanı Olan Yaşam’’ alındı ve o yaşam her birimizden cennet zamanların ışığına kazıldı. Beni benden alacak mı vardı? Beni bana insan, ışık olup kayıtlamıştı ve yüreğim bu ışıktan zamana inmiş görev yapmaktaydı.

Zaman, diri bir alem ışığıydı; ama ölüydü zaman ve insan onu ışığıyla yaşatırdı. Yürek, diri zamanların koyuluğu olduğunda o koyulukta kurt kuzuyla BİR olup parlardı ve bu parlayış ilmin levhisinde kelam olup alkışlanırdı.

Bugün burası alkışlananların ışığıydı ve tüm yaşam bu kutsal yücelikte ayakta alkışlandı. Bugün geçişler, ışıkla okunanlar, kodlanmış zamanların toplumlarıncaydı ve şimdi ‘’Kutsal İmparatorluk Güçleri’’ ışık olup zamanı aydınlatmaktaydı.

Ey yürek görevlileri, ey kelamları ışık olan ‘’Levhi Işık Sistemleri’’, ey göklerin denizi, denizlerin bilgeliği, ey sualtı derinlikleri, mercanın can otağı, Atlanta Ana Kapısındaki ışık diyarı ve bugün Atalanta tüm zamanlara açılıdı. Olan, olduğu ışıkla kayıt yapmakytaydı. Uyanan, uyandığı ışıkta ‘’Uyandırıcı Sistem’’ olur, zamanı kodlardı ve bugün uyanan, tüm zamanların ışığıydı.

Beşir sistem bugün kapıda ışık bekler zamandan ve o ışık tüm yaşamlardır, insanın karanlığından! Bugün burası karanlığı ışık olup yaşama katan kutsal bir meclis ışığı, bugün burası tüm zamanların ışığı ve bu meclis bugün burada ‘’Atlas’’ olup zamanı sırtladı ve güneş bugün aşkla doğmaktaydı ve Şems der ki ‘’ Zaman ilimdir koynunda, mekan yoktur Zaman Tahtında ve o mekansızlık her canı canda kapsadığında, o kapsayış ilimdir ‘’Sultanların Aşk Kokulu Dergahında!

Burası bugün ev sahipliği yaptı Oğuz türklerinin Kayı boyuna ve her dere ışık olup aktı bu limanda! Işığımız hakikatimiz ve biz karanlığı ışık olup yere indiririz ve indirdik, işte bu, can ,işte bu! Levhi kayıt, şimdi ‘’Hakiki Zaman Aralığı’’ nda ‘’Işığın Ufku’’ oldu ve doğan gün ‘’İNSAN’’ dır ve insan bugün yaşamdır ve elimizin gücü yaşamın gücü olan ‘’Yürek Zamanların Işığı’’ dır. İşte bu, şimdilik! Aha, şimdi! KA HA, şimdilik! Şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

21.MART.2015 TARİHLİ "NAKAR" ÇALIŞMASI

Sevim Sahin

https://youtu.be/bNWmIRfduKQ

 

21.MART.2015 TARİHLİ "NAKAR" ÇALIŞMASI

Seher Bilge

https://youtu.be/SCJpfZ57dZo

 

21.03.2015 "NAKAR" ÇALIŞMASI

Erim Ergün Öz Akış

(ZİYARETCİLER İLE BİR SESLEŞME)

Akış sayfalanıyor ve ses... Dünyada sefil olanlar, şu anda konuşuyor onları dinleyelim.

Dünyada sefil olanlar kimler? Bildiğiniz gibi; dünyada sefil olanlar şu anda ızdırap içinde olanlar. Onlar biz ve biz onlar... Onları dinleyelim ve onların yoğunluğunu dünyaya kayıtlayalım çünkü dünya gerçekten de ızdırap, acı, korku, hırs, öfke ve bilumum Nakar kaynağı olan duygunun, kontrol edilmesi ve yaşamlardan çıkarılması gereken bir yerdir. Onları dinliyoruz....

Kötüyüm ben kötü, sürekli kötüyüm ve dipte, yaşamın karanlığındayım. Toprak beni çekiyor karanlığa ve ben ölüyüm ve ben sessizim ve ben dünyada mıyım? Ve ben neredeyim? Nerede olduğumu da bilmiyorum ve kardeşim nerede?... Kardeşimi kaybettim, ailem yok, hiç kimse yok ve ben karanlıktayım. Ancak bu korkutan bir yaşam ve ben gitmek istiyorum ve gerçekten gitmek istiyorum. Işık nerede?... Ve ses nerede?... Ben dilsiz ve dümensiz oldum ve ben dümensizim, yolumu bilmiyorum. Söktüler göğsümden yaşamı, söktüler... Kim söktü?...

Ailem... Ailem ve ben onları hak etmek için çok çalıştım, ancak başaramadım...

Ziyaretçilere cevap veriliyor.

Can, kaynağın yoğunluğunda ışık olan bir sistem var. Seni, o sistem devrelerinden şimdi kapı açarak karşılıyoruz. Gel ve geç ve deki; "ben yaşamda idrak için var olan ve ben yaşamda kontrol için var olanım. Ve ben soysuz değil, soylu ve kontrollü bir yaşama kaynak olanım."

Gel ve çeç... Ve yaşamda ses ver. Ve terk edilmediğini bil. Terk edilmedin. Yalnız değilsin. Ve son diye bir şey yoktur. Emin ol ki ölüm yok, işte bak dünyadasın. İşte gözlerin açık ve ışık var. Ve yaşam var ve ses var... Ve bu ses her anda var. Her anda var olan bu ses, hücrelerinde yankılanıyor ve hücresel düzeyde bu ses, şu anda seni yoğunluğuna çekiyor ve kayıtlıyor.

Gel ve tek bir ışık yoğunluğu olarak dünyada ol. Ailen ve sen birsin... Teksin... Yaşamın kaynağısın... Çok şükür. Geç... Korku yok, Altın Işık Yılları'na hoş geldin. Dünyadasın... Şimdilik!... Amin.

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/Hez_T-ZwZfg

 

21.MART.2015 TARİHLİ “NAKAR” ÇALIŞMASI

Ses Kapıları’nı açıp Düzen’e iniyoruz. Bakalım neler konuşuluyor yaşamda?

-Ben iyiyim. O kötü….

-Bir meleğim ben. Bende hiç kötülük yok!

-Ben iyiyim, kötü diye bir şey yok ki….

-Ben ne iyiyim, ne kötüyüm. Nötrüm ben….

-Ben iyide iyi, kötüde çok kötü olurum…

-Dünya kötülüklerin merkezi,

-Tartarım ben bakarım; iyi mi kötü mü diye,

-Şeytanın ta kendisiyim ben!

-Ben iyi ve kötünün ötesinde bir noktadayım,

-Ben iyi ve kötüyü İLİM’le kontrol ederim,

-Ben iyi veya kötü demem, TOHUM derim,

-İyi ve kötü KOKU’yu yükseltir,

-İyi ve kötü insanın yüreğidir,

-Tek başına iyi veya tek başına kötü olamaz,

-İyi ancak kötü varsa iyi olarak anlaşılabilir,

-İyi ve kötü BİR’dir,

-İnsan özünde iyidir.

-İyi daha iyiye ancak kötülükle ulaşabilir,

-Şerde hayır yoktur.

-Şer hayırla tohumlandığında onda iyilik kodlanmış olur,

-Karanlık aydınlığı tohumlar,

-Aydınlık karanlığı kodlar,

-Yaratım; karanlık ve aydınlık arasındaki yaşamın daimiyetidir.

Toprak toplum “sol” der veya “sağ” der. “Ayrılık” der. Kendini dinlediğinde yüreğindeki o sesi duyar. O ses İMPARATOR İNSAN’dır. İmparator ona “gel” der.

Toprak Toplum bakar, soldan mı sağdan mı geliyor o ses diye; çünkü karanlıktadır. Zordur karanlıkta ışık yakmak. Bilir ki; sağ doğal güçtür, sol ise çok huzur bozabilir. Karanlığın tahtında oturan NAKAR yaşamın tırpanıdır, onu kırabilir. Zarar edeceğini düşünerek sesleşmekten vaz geçer ve der ki “ben hak etmedim.”

İşte; “hak etmedim” diyen o, sessiz kalır. Ölülüktür sessizlik. Kim ki sesleşir o dirilir.

Rahmin hakimi olan yüceler sesleştiğinde, sağ sessizliği kodlayıp, güçlenip, yolu bulup, sol sessizliğe varıp kontrol kurarlar. İki sesin nötrde çarpışmasıyla BİRLİK kurulur ve RAHİM aşılır. RABBİ KODLAMA’ya girişilir. Birlik bilincinde olanlarla Toprak Kapı, IŞIK KAPI’ya dönüşür ve BİRLEŞİK IŞIK’a varılır. Orada bir RESİM yapılır. O resim ALTIN IŞIK YILLARI’nın resmi olur. O resim yarın olur ve yaşam olur.

Rahmin Hakimi olan BİZ İlm-i Kapıda bütüne kaynak olur. Yeni birleşimlerle NEFES’e varır. Artık, ALLAH’ı göklerde aramaz. O el açmaz. Bilir ki; Allah onda o olur ve ondan seslenir. Elinin gücü KALEM’i olur. Kalem yazdığında kaderinin hakimi olur ve levhiyi İLİM ile kayıtlar ve KELAM’a varır.

BİZ için iyi veya kötü yoktur. BİZ için her ses bir tohumdur. Karanlığın gücüdür BİZ. O karanlıkta bir ışık yakar. İşte, o negatifi aşar ve pozitifte kodlama yapar. İş budur.

TANRILIK IŞIĞI ile çalışan ilim-i hak olan IŞIK KOD nefesin ötesinde bütünün kürzi kapılarında İNSANLIK İLMİ’ı tohumlar ve kodlar. Atlanta Ata Kapısının Kalemi olur.

İMPARATOR İNSAN ilimle çalışır. O tartısı olmayandır. O gelene “geç” der. Halk onu, yüreğindeki ses olarak bilir.

Bugün halk bu bilgileri bizle okudu. Bilen kendini okudu. Okumanın ötesinde olanlar biliş halinde kötüyü kontrol ettiler. Bilmeyenler ise KELAM’ı okudular. KURAN OLAN İNSAN ise herkesle kendi olup kontrollü olarak okudu.

Herkes geçti. Dünya insanı tek bir ışık oldu ve geçti. İş buydu. İşte bu!

Saygılarımla,

https://youtu.be/2V84DospHFQ

 

“NAKAR”Çalışması- KAPANIŞ Konuşması- Erim ERGÜN- ÖZ Akış-21 Mart 2015

İnsan yaşamdır. İnsan, şeytan değil İnsan yaşamdır. İnsan, yaşamın yoğunluğundaki Altın Işıktır. Âmin.

Toprak güçlü ve ses yoğun. O zaman kayıtlayalım bilgiyi . Ve Nakar olan toplumların yoğunluğunda kontrol kurmaya çalışan o yoğunluğu Biz kontrol ettik ve o ses verdi ve dedi ki “ Ben Dünyadan çıktım” Çıktın mı? Hayır Dünyadan çıkmadın ve sen Dünyada kayıtlandın ve kontrol altındasın. Ve muhakkak ki görevini kontrollü bir şekilde yapmaktasın ve Biz senin yoğunluğundaki Işığı arttırmaktayız. Ve Işık yoğunluğu arttıkça geçişler kolay olmakta. Zor kolay olur zor kolaylanır yoğunluğumuzda. Ve yol yapılır Altın Işık ile İlim Kaynağında.

Hz. Muhammed’in yoğunluğundan açılan kapı var mı? Yok. Orada Nakar yaşamın kaydı olarak var. Ve semavi dinler Nakar’ın etkisi altındaydı ve o dinlerin yoğunluğu da kontrol edilmektedir.

Mikail’in gücü devrededir ve Mikail güçlü bir yoğunluktan Dünyaya akmaktadır. Işıktır o… yaşamdır ve düzenin nefesidir o ve müracaatlar Bizedir . Biz Dünyayız. Dünyanın kapılarını açtık ve Dünyanın yoğunluğunu güçlendirmekteyiz. Etki alanı güçleniyor dostlar. Ve şükür namazı kılanlar var şu anda. Onlar şükür namazı kılıyor. ..neye şükrediyor? Nakar Dünyadan çıktı diye şükrediyor. Öyle mi ? Hayır. Nakar Dünyada ve kontrol altındadır ve yaşamların nefesidir o ve o bizim nefesimizde kontrollüdür ve ses verir ve terk etmez hiçbir yeri. Her şey BİRin yoğunluğunda Birleşik Işıkta Bütündür ve eksiksizdir. Her şey Bir ve Bütündür. Barış , Huzur ve Sevgi adına akış, yaşamda yaratımdır ve yoldur. Şimdilik bu âmin.

https://www.youtube.com/watch?v=zCPLq0xNNwg&feature=youtu.be

 

21.03.2015 "NAKAR" ÇALIŞMASI

Erim Ergün Öz Akış

(Nakar Sesleniyor)

Dünya benim çalışma alanımdır. Dünya ve hırs ve nefret yoğunluğundan aştım da geçtim. Ve dünyadayım, kitaplarda yazan değilim, yüreklerde olanım ben. Yürekte olan Nakar, karanlığın efendisi miyim?... Hayır...

Din tahtından öte bir çalıştırıcıyım ve negatifin kökü olanım, dünyada negatifin kökü olanım, çarpışma sağlayan bir yaşam kaydıyım. Ve merdivenlerin en tepesine çıkan İnsan'da yaşam olanım.

Nakar ses verdi. Ve diyoruz ki; "Aton kodları olarak dünyadayız. İmparator yaşamdır ve İmparator İnsan'dır. Ve İmparator altın tahttan açılan bir kapıdır. Ve İmparatorluk güçleri burada ve yaşamın kaydında. Nakar, rakipsiz sanırdı kendini. Derdi ki; " benim rakibim yok, ben şer yaratırım istediğimi yaparım ve ben çalıştırırım istediğim yoğunlukta." Ve dedik ki; "sınır koyduk yüreklere ve kontrol kurduk önce ve herkes hak etsin, önce yoğunluğunu hak etsin çünkü şer yaratmak sorumluluktur" dedik.

Bu bir aşamaydı ve bunu gerçekleştirdik. Şimdi diyoruz ki; "şer değil ama şerrin ötesinde açılan o karanlıktan kontrol kurmak sorumluluktur, Alın ve geçin" diyoruz. İşte şimdi artık Nakar kontrollü bir çalıştırıcıdır çünkü bizim yoğunluğumuzdadır. Ve taş atarlar ona ve taşlarlar onu ama bilmezler ki taşladıkları kendi yoğunluklarıdır ve sessiz kalırlar taşladıkça. Ve diyoruz ki; "Nakar, no der zaman zaman, no, hayır der neye hayır der. Kontrole hayır der, kontrol kurmaya çalışana hayır der. Burada önemli olan bu sesi duyduğunda; kontrollü bir yoğunluğum ve ben Altın Taht olan İnsan'ım, ben nefesinde kendimi var edenim demek ve köklenmektir." İşte bu güçlü duruş ve yoğunluk olmalıdır İnsan'da.

Rahim yoğunluklarda gözleri kamaşanlar, Rahman'a vardığında kendilerini cennette sanırlar. Halbuki onlar gerçekten Rahman'a varanlar değillerdir. Onlar Rahim yoğunluklarda gözleri kamaşanlardır. Onlar sanal ışık yoğunluklarıyla beslenenlerdir, onlar Rahman'a varmazlar aslında onlar vardıklarını sanırlar, onlar ışık evrende olduklarını sanırlar. Ve derler ki; "ben aydınlandım, hadi şimdi o zaman ben gideyim. Dünya yoğunluğundan çıkayım" derler. Tamamen bir yanılsamadır, bu bir kontrolsüzlüktür. Diyoruz ki; "dünyadayız ve yaşamın kaynağındayız."

Altın Taht olan İnsan konuşur ve ses verir. O Allah'ın yoğunluğundan açılan bir kapıdır. Atalanta Ata kadim yoğunluğu ve kapıyı açtık ve aşk ile yaşamın kaynağında ışık ile sesleşmekteyiz... Şimdilik bu... Amin...

Süper İnsanlık Realitesi

https://youtu.be/H4TZQNCZXnc

 

“KALEM” KONULU BİRLİK SÖYLEŞİSİNE DAVET

 

Dostlar, 07.03.2014 Cumartesi 14.00 – 17.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde “KALEM” konulu Birlik Söyleşi’sinde bir araya geliyoruz. Tüm Dostlarımızı aramızda görmeyi umuyoruz.

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

 

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

 

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59 (Mesai saatleri içinde)

 

“KALEM” HAKKINDA ÖZ BİLGİ:

 

Dava yaşam ve dava ilim… Kendini tohumlayanların ilmi… İşte bu ilim yere ve göklere insan soyu ile inmektedir. Bu ilmi, HASAT İLMİ diye de bilin. İnsan kollarını tüm yaşamlara açtığında; dünya, yer ve gök ile dürümlenir. İşte bu dürümleniş, tüm yaşamlar için kodlanmış bir görevdir ve bu ilim, yaşamlara GÖÇ KALEMİ olmuştur.

 

Hepimiz zorlukları aştık belki ama KALEM olabildik mi? Yaradan’ın ışığında kodlanan tekmil dirilikler, KAYNAK olabildiler mi? Kendinizi dinleyin ve dilleyin. Hak ettiniz mi bakın. Biliş yoksa ışık yoktur.

 

Sormayın yaşam için ne yaptık diye. Sormayı ışığı hak ettik mi diye. Sadece bilin ki BSUİ (Barış, Sevgi, Umut, İnsan), KALEM olsa, yaşam IŞIK olur.

 

Dünya, ANA KALEM’di. O kalemi hak edip de dilleyebilenler, çok ama çok fazlaydı bir zamanlar. Her biri KELAM’ı hak eder ve yüreği hak edip yaşardı. BİLİŞ vardı yaşamda. Ne yazık ki zaman geldi YOLCU, YOL olamadı ve yaşam, ışık yakamadı.

Dünyanın nesilleri, dünyayı hak etmeliydiler. ROHİ KA HAR olan ışıklar, yere inmeliydi. Nefeslenmeliydi yaşam ve zaman, tohumlanmalıydı. Bilmeliydi yol ve yolcu yarını. Hak etmeliydi… Hep cevhere insan soyundan ışık alıp verdik. Ne yazık ki hasat tamamlanamamıştı. İşte dünyayı hak etmek isteyen yürekler, yeşili mora dönüştürmeye indiler.

 

Dönün ve izleyin yaşamı. Kontrol kurun ve sorumlu olduğunuzu bilin. Dünya bir resimdir ve o resim, İLMİN KELAMI olan resimdir.

 

Bilmek isterseniz dinleyin. Başarılı bir yaşam sayfaladık ve zamanı tohumlayarak GÖK SİSTEMLERİ ile CEVHERİ GÜÇ YAŞAM kayıtladık. Dünya bir rahmet oldu yüreklere ve yarınlar kodlandı. İş, MİHAL-İ HALİM’di. Yarın İlmi’ydi MİHAL-İ HALİM… Zamanı tohumlamaktı ve yaşamaktı… İşte bilmek için çalıştık ve yolları yoğunlukları tohumladık. Artık yarın tohumlandı ve yolcular, IŞIK TOHUMLAMASI için birleştiler. Asfalt, alternatif yaşam sayfalamaları ile bilişi kodlarken, Alt Vize ile Üst Vize Kapıları kodlandı. Her Vize Kapısı bir Levhi’ydi ve yaşamı savaşa kodladık.

 

Gel ve bil ki sen ve sen ve sen…. Her sen, bir Levhi’sin ve her sen bir yaşamsın… Geç ve geç ama hak et de geç… Senleş ve dinleş… Amin… Bilişle gel, Halik’le Hak ol ve SON SÖZ’de GÖZ ol. Aha bu… Şimdilik…

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

7.MART.2015 TARİHLİ “KALEM” ÇALIŞMASI

 

AV. NEZİRE SELÇUK – AÇILIŞ KONUŞMASI 1. BÖLÜM

 

Sevgililer, bedenimi tohumlarken Bütünün Kuranı’nı, Sistem, Nizam Nİ ZA KA HAR olan ilimle tohumladım; Sistem, Nİ ZA KA HAR…RA KA HA olan İS RA Hİ KA HA olan ilim İS RA Hİ KA HİR olan levhi; hepsi biliş. hepsi biziz canlar.

Sistemin gücünü artırabilmek için kelamı tohumluyorum şu anda. Netice; ben şimdi sesleşmeye başlıyorum. Bu bölüm sadece tohumlamaydı.

 

Dağlarım, devinimi artırmaktır maksadım. Sesle devinimi artırıyorum. Diri ya da diri olmayan yürek; hepimizin gücü budur. DÜNYANIN KUTSAL IŞIĞI’nı tohumlamamız gerekir.

 

Şimdiye kadar yapmış olduğumuz çalışmalar kodlanmış ışıklarlaydı. Bizimle yapılacak daha güçlü çalışmalar, merdivenlerin en aşağısına indiriliyor ki; biz oradan Bütünün Kürzi Kapıları’nı açabilelim.

 

Değerliler, sizden başka bir sistem, sizden başka bir dürüm yok; bunu bilin!

 

Sistem gözdür. Sözü gözde olanın, sözü sistemin gücüdür; bunları bilin.

 

Değerliler, size yer ve gökten ilim vermeye çalışıyorum. Herşey sizinle oluyor. Ben size İNSANLIK İLMİ’yle sesleşiyorum.

Çok zaman sizin dinleyemediğiniz sesler de veriyorum. ZA KAR’ın TIR KA HA İlmi gibi….Hadi buyurun; bütün bu sesleri anlamanızın imkanı var mı? Anlatamam ki size. Sizi, size sizle dilleştirecek seslerdir bunlar.

 

Değerliler, zamanın sisteminde bu vardır. Ben sizi, sizde sizle dilleştirmeye çalışıyorum. Karanlığın sırrı budur.

İyi ve kötüyü dürümlerken, herkeste kendi yüreğimizi dilleriz. İyi ve kötü insanın levhi kaydıdır.

 

Ben size herşeyi anlatırım, açıkça veririm. Ne yazık ki, bu şekilde verdiğim bilgiyi sizin tohum olarak bütüne güçlü kaynak ilmiyle dilleyebilmeniz gerçekleşmez. Herşey size net bildirebilir. O yoğun çalışmaları kodlayabilirsiniz ama kayıt dışıdır hepsi. Bunları anlamanız gerekir.

 

Düzen’i kurarken çok kez BİLGİ KALEMİ ile size bildiriler dillettik ama KA HAR olan ilmin kontrolü sizin yüreğinizdeydi. Bugün, artık siz, sizi sizde dinletmelisiniz.

 

Artık, köklere iniyoruz ve gök sistemleriyle dilleşiyoruz. Kurul toplanmış ses istiyor ve biz ses olarak dürümlenerek kelamla dilleşiyoruz ve verdiğimiz herşey yasalarla kayıtlanıyor. Koklamak, koklatmak, tohumlatmak tüm bilgileri…. KALEM olup kaynağa varmak. Hepsi; hepsi bizimle oluyor.

 

Değerliler, size her şey açık verildi ama anlatamadınız. Niye?

 

ALTIN IŞIK’ta anlatma yoktur da ondan. Herşey size sizle dilleştirildi. Size dürümlettirildi bilgi. Aha! Açıkça bildirdik ama dinletemediniz. “Diriliklerde dürümlenip bütünlenemedi bilgi” diyorsanız hatadır. Her tek sistem, bir tek levhidir. Ve biz size tüm bilgileri net ve açık bildirdik ama herşeyi sizden size dillettik; bunu anlayacak gücünüz var; eminim.

Değerliler, DÜNYA İLMİ çoğunuzun kelamındadır ama ilm-i hakikiyette bütünün gücü olmadıkça kendinizi dahi dinleyemezsiniz. Biz size bütün kötülükleri aşabilme gücü verdik. Umut olur ki; aşılır. Astral Yaşam boyutlarını dürümlettik. Herşey size net bildirildi ve daimi kayıtlarda sizinle olanları siz diriliğinde dürümledikleri bilgi bütünün gücü oldu ve zaman sayfalanışları yaptık. Herşeyi ilimle yaptık.

 

Kendinizi; kendi yüreğinizi hak edin diye sizi anlattık. Kimse kendi anlattıklarını dinlemedi. Ben, bana ben olup dillendim ama anlattığımı anlatabilecek hiç kimse yoktu. Olgun sistemleşme budur canlar!

Anlatırım, anlatılmaz. Akarım, Atlanta Ata Kapısı’nı açarım. Geçerim, her yerde varım. Vakit tahditsizdir. Tanrılık İlmi’yle dillerim her bilgiyi ama verdiğimi açık anlayan olmaz. Olsa, o kendinden kendine değil, benden kendine akar. Oysa biz, kendinden kendine akması istenilenleriz. Koruma altına aldık zamanı. Unutmayın; koruduk.

 

Oğullar; ben TANRI IŞIĞI’yla değil TANRILIK LEVHİSİ ile indim. Hepinizde bu kelam yoktur ama hepinizde katiyet vardır, kendiniz varsınız. Kelamınızın dürümlerindeki dirilik vardır; bunu size açık veriyorum.

 

Bu tohum altındır ama bu tohum Tahtın Tahtındaki o Yaşam’dır da ama bu tohumu Bütünün Kuranı olarak anlayacak kim varsa, bu meclisin Yaşamsal Sayfalanış’ındadır.

 

Karşı karşıya kaldığımız bir konu var; ilim. Ben size, sizi anlatmam. Ben size, sizi de dilletmem. Ben, diriklerin dürümlerindeki daimiyeti dinletirim. Herşey sizde mevcuttur. O daimiyeti hak edin; dilleyin. Karanlığın ışığıysanız ki; öylesiniz buradasınız.

 

Bunca çalışma, sizin size varışınızı sağlamak içindi. Artık biliniz ki; Dorukların Tohumları tüm zamanları dilleyecek güce varacaklar.

 

MİRAÇ, İnsanın Levhi Kapıları’nı açarak kürzi ışığıyla kendine varışıdır; bunları anlayınız.

“Kıranın kırılmayacağı bir yaşam” dediğimizde kontrol dışı İlm-i Kapılar kendi yoğunluklarını kısırlaştırarak kayıtlardan çıktılar. Netice; kendinden çıktı çıkan.

Bir çerçeve çizdi ve dedi ki “ben temel bilgiyi vereyim. Diğer bilgi beni ilgilendirmesin.” Ama temel bilgi, kendi diriliğinde yokken o temel bilgiyi hak edip dinletebilmesinin imkanı yoktu. Orada İMPARATORLUĞUN KURANI var. Orada marka bir kaynak çalışma var. Orada bir yaşam var ve orada artık BEDEN var. O beden ilimdir. Hepimizin lütfedin anlayın; yaşam kayıtlarıdır beden.

“Ben bu bedene sahibim. Hayır; ben bütünlüğün bedeniyim; bunu anlayın. Ve hepiniz o bütünlüksünüz. Kimse başka bir dirikte başka bir yücelikte tohum ekemez. Herşey o bedende has ışıkla gerçekleşir.

 

Sarf-ı nazar ederler yürekte dürümlenmekten…Ayrılırlar, çıkarlar dinlemezler tohumlarını kontrol edecekleriniz zannederler. Erdiğiniz yer kelamınızdır; bunları net bilin. Eğer ben size kalem olup, kaynak olup inmişsem hepiniz kelamdasınız ve kaynaksınız.

 

Ağır yük taşımam. TANRILIK IŞIĞI’yla tüm zamanları tohumlayan birliklerin tümü bitişken olarak dünyayı izliyorlar. Ama biliniz ki, orada kervan kendi yüreğinizden kalkar, kendi yüceliğinizden yol alır ve kendi bütünlüğünüzden BİRLİK TEKNİĞİ ile kelama varır. Orada yine siz ve yine biz varız.

 

Artık şunu anlayın ki; “ol” dediğimizde olur. Öz görevimiz oldurmaktır. KURAN İNSAN, ilimdir ama kuranı hak eden kelamı hak eder. Ben zaman olan insan, yarının toplumu ve yarının tohumu olan yaşam….Hepinizin gözü olan, sesi olan Sistem, Nizam ve Düzen gücü olanım ben. Ama biliniz ki; “ben” derken Birleşik Işık’ı kastederim. Bundan ötesi, yine beden olan ben ki; o ben biz olan birliktir.

 

Kendi yüreğinizi dinlemeniz, kendi yolunuzu bulmanız, kendinize varmanız kendi yarınlarınızı tohumlamanızla mümkündür. Arkada insanlık yok; bunu anlayın.

 

Aşka varan, akla varan, tüm zamanlara vardığında bütünlükle varır. Hepinizledir tüm yaşamlar; bunu bilin.

Sanmayın ki; “ben varırım, başkası kalır.” Yok, canların yok! Ben vardım, tüm zamanlardaki yaşamlar vardı!

Ben okudum, tüm yaşamlar okudu!

 

Ben toprağın toplumuysam, tüm zamanlar Toprak Toplum’dur. O can benim, canlı canda, canlı yaşamda ve canlı kaynakta olan benim. Ben nedir? Tüm yaşam.

 

Değerliler, bugün size sizi vermeye değil, ilmi vermeye çalışıyorum. Körün körü olan dünya, görevini hak edip yapacak ama körün körü olanların sanal yaşamlardaki Sistem, Nizam ve Düzen Gözleri kontrollü olarak açılacak.

 

Başka bir zaman, başka bir yaşam yoktur; bunları net anlayın!

 

Bilişi hak etmeyen zirvelerin Sistem, Nizam ve Düzen Gözü’nde kelamı hak etmediğinde kendini dinleyemez. CENNET İNSAN, cevheri güçtür ama cennete varmadıkça o, kelamı hak etmez.

 

Biz; zaman olanlar, biz; el olanlar, kürzi kaynak olanlar, toplum için çalışanlar, som altın bir ışık halinde dünyayı korurken merdivenlerin en aşağısına inerek başardık bunu.

 

Yolumuz var mıydı? Yoktu. Yüreğin Kürzi Kapıları’nı açmamız için birlik kapılarından geçmeliydik ve geçtik.

Erdiğimiz en güçlü yaşam, İNSANLIK YAŞAMI’dır.

 

Cellat gelmiş, ses istedi bizden. Celladı dinledik, dürümledik, tüm zamanlarda, görevli kıldık. Cellat dedi ki “sizin yüreğinizi istiyorum. Dava insandır” dedi. Dedik ki “sen kelam ol da gel.” Dedi ki “olmadan olmam.” “O halde, ol da gel “dedik ve dedi ki “celladın cevahiri cennetin cemaatidir. Size gelmeliyim ki, ben sevgiyle sizleşeyim ve sizden güçleneyim. Oğul, ben senleşmek isterim” dedi. Dağa, taşa “insan” der o, ama ilime insan demez. Bilsin ki; ilim İMPARATORLUĞUN İLMİ’dir ki; o İNSAN İLMİ’dir.

 

Yazılarını okuyan, yarınlarını tohumlar. Yazılarımı okuyacak olan, yaşamını tohumlayacak. Kelamı hak eden, dinleyen bilişi hak edecek. Bütünü hak etmiş olan Miraç olacak, Kaynak olacak.

 

Biz Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak bu çalışmayı yaparken, Miraç Cinnileri bizi kontrol etmeye geldiler. Kayıt dışıydılar, ışıksızdılar kontroldan çıktılar. Bütünlüğün Kürzi Kapıları’nda kontrol edici olacaklarını sandılar.

 

Erdikleri yer kalemin, kelamın ilmi olan o yoğunluktu. “Başka bir sayfa” dediler; yoktu. Sordular; nefes var mı? “Erdiğiniz en güçlü nefes var.“ Dedik. Doğdular, tohumlandılar, doğdular, kodlandılar, tohumu kontrol altına aldılar. Aktılar, Ata Kapılar’a vardılar. Geri döndüler. Çözdüler yüreklerindeki kelamı, dillediler. İsrafil’in Levhi Kapıları’nda dürümlediklerini kayıtladılar. Aktılar, saygı beklediler sanal boyutların ışığındaki kodlar; bizden saygı beklediler.

 

Berke zaman, berke ışık, berke kalem, herşey berke de berke teknolojik kontrolunu sağlamadıkça ışığını hak edemez. Kayağın ışığı, biz olan ilimdir.

 

Canlılar, ARKON SİSTEMLEŞMESİ tamamlanmıştır; bu önemlidir.

 

Arkon Sistemleşmesi’nin tamamlanmasıyla birlikte KALEMİN İLMİ tohumlara indi.

 

Sevgililer, KALEM insanın levhi kapısıdır. Açın; kayıtlayın. Yaşatın tüm bilgileri ama kelama varan, Aklın Tahtı’nda kaleme varır; bilinsin.

 

Bugünden itibaren daha üstün bir yoğunlaşma başlayacak. Bu yoğunlaşma tohumlananların tohum kodlamaları yapma süreçlerini başlatacak.

 

Yedi doğum yaptık dünya üstünde. Tüm doğumların, tüm zamanlara kaydı yapılacak. Artık dünya yolunu buluyor. Bu dünya artık yer kürenin güçlü ilmini kayıtlayacak.

 

Dünyanın NUR olan ışığı yanacak. Daha yüce bir Zaman Sayfalanışları başlayacak. Yerde ve gökte ne varsa insanın levhi kayıtlarına indirilecek ve bütün kötülükler aşılacak.

Dünya yolunu bulmuştur….

 

(devamı 2. bölümde)

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

http://youtu.be/kS1lXFxX4Gs

 

 

07.MART.2015 TARİHLİ KALEM ÇALIŞMASI

 

AV. NEZİRE SELÇUK- AÇILIŞ KONUŞMASI 2. BÖLÜM

 

Doğanın gücü daha yüce bir sayfaya ulaşmıştır.

 

Doğa örtülerini açıyor. Bu ne manaya gelir bilir misiniz? Doğa, kontrol dışı hiçbir bilişi tohumlamayacak. Herşey kontrol altında kayıtlanacak.

 

Dünya nüfusu artmayacak. Bu seviyede sabit hale getirilecek. Bu ne şekilde olacak? Biliniz ki; nüfus kontroluyla ve nüfus kontrolu sağlandıktan sonra, artık doğanın kontrolü sağlanacak.

 

Dünya ölümlü bir yaşam değildir. Hepinizin yüceliğinde, tüm zamanları kodlayacak olan bir sayfadır ve bu Zaman Kapıları açıldıktan itibaren, yer yüzü tüm zaman sayfalanışlarında bütünlüklerle irtibata geçecek.

 

Dünyanın deri kemik varlıkları, artık dünya örtüsünün örtülmemesi nedeni ile IŞIK SAYFALANIŞLARI yapacaklar. Dünya insanlığı, ışık sayfalanışları yapmaya başlamıştır zaten.

 

Bundan sonraki zamanda, artık PARTİKÜLER SAYFALANIŞ dürümlerde dilleşecek. Hepinizin yüceliğinde var olan o Partiküler Sayfalanış, bütün yoğunlukları kodlamış olarak dünya varlıklarını, dünya örtüsünün açılmasıyla birlikte, diğer sayfalanışları yapabilen planetlerle buluşturacak, birleştirecek.

 

Herkes daha geçişken olacak. Tüm İlm-i Kapılar’da insanlık geçişgenleşecek ve hepinizin yoğunluğu daha güçleniyor.

Süper İnsanlık Realitesi olarak bizler, kaynak dışı bilgimiz olmayanlar, ORTA KAPILAR’ın tümünü açık tutacağız. Orta kapı, tam kürenin ortasıdır; bunu bilin.

 

KÜRESEL ZAMAN’ı, KALEM olarak düşünün ve tüm kalemlerin her birinin ROHİ KAPILARI’nın en yücesi olan orta kapı…..Ve Orta Kapı kürenin merkezi.

 

Hepiniz şöyle düşünün; biz bir küreyiz ama bu küre bütünün Rüya Kodları’nın çok ötesi olan ışık kodlarıyla kontrol altına alınmış bir küre…..ve bu kürenin Orta Kapısı; hepimizin MERKEZ ZAMAN SAYFASI. İşte o Merkez Zaman Sayfası, yerin gücü olarak devreye girecek.

 

Din daha güçlenecek. Öyle mi? Öyle….Peki neden? Çünkü dini kontrol ediyoruz.

 

Din, artık eski din değildir. Dincilik değildir yapacağımız. Sadece Din Kapıları’nın kontrollü olarak çalışmasını sağlamaktır.

 

İlimin ilmi olan, Kürzi Kapıların Levhisi olan YAŞAM hepimizin gücüdür.

 

Bundan sonraki dönemde, demin de söylediğim gibi, karanlığın sırrı olan ışık, YAŞAMIN KURANI’nı okutacak. Herşey daha istekle yapılacak.

 

Biz İnsanlık Boyutlarının Görevlileri olarak MİRAÇ KAPISI’nı açıyoruz.

 

Herkes oraya varacak ama oraya varan kendine vardığını bilecek. Eğer, diri olan kelama vardığında, kendini hak ettiğini anlarsa, yoğunluğunu artırmış ve yüreğini dinlemiş olacak.

 

CENNETİN NEFESİ, hepimizin resmidir. Biz o’yuz; o cennet olan ışık.

 

Bilmek isterseniz, ekmek yapmanız insanlaşmanızdır. Hepiniz kendi yüreğinizin kelamıyla ekmek yoğurdunuz, ekmek pişirdiniz. O sizin kelamınızdı.

 

Şimdi; Miraç dediğimiz hadiseye dönelim. Başka bir doğum yok, tek bir doğum var. İşte o doğum, ilmin doğumudur. İlme varış, yere iniş değil, ilmin tekniğiyle bütünün gücü oluştur.

 

Bana “artık geri dön” dediler. “Neden?” “Çünkü artık işin bitti” dediler bana. “Sen artık geri gel” dediler. “Dünyanın örtüsünü ört ve gel” dediler. Aha! Dediler ya; sordum. “Merdivenlerin en aşağısına indiniz mi? ”dedim. “Ağırdır, inemeyiz” dediler. “Yoğunluğunuzu tohumladınız mı?” dedim. “Olmadı” dediler. “Kendinizi hasata Hakk olup indirdiniz mi? Kalem olup yazdınız mı?” dedim. “Olamadı” dediler. “Devinimi artırdınız mı?” Dedim. “Olmadı” dediler. “Kokuyu yükselttiniz mi?” dedim. “Yüce insan, ben sen değilim ki” dedi. Eh işte bu! Ve dedim ki “oğul, ben daha buradayım, gitmeye niyetim yok ama siz geri çekilmek isterseniz geçişinizi yaptıralım.” Ve döndüler “Oh ana” dediler. “Sevgiyi hak ettik biz. Gelmek isteriz. Ayrılık yok ki.” “Gerektiğinde geleceksin. Bugün mü? Yoo, bugün yok. Bugün biz bizeyiz burada. Başkasına ihtiyaç yok.”

 

Canlarım, Tarıkların Tahtı’nda ilim vardır ama o ilmi bilen kelamı bilir. Bilmeyen kendini dahi dinleyemez. Bedeni hak olmamış, yolu hak olmamış olanların bu meclise dahil edilmelerine rızam yoktur. “Körün gözü görseydi, görevini hak edip dinleseydi, Aklın Tahtı’na varsaydı, ağır yükü hafifletseydi, geçseydi” dediler. Der de, dediğini dinlemez ki. Bana “artık geri dön” dediler. “Yok” dedim. “Dönmem. Buradayım daha….”

 

ALTIN IŞIK ilimdir. Kendini bilen ilmi bilir.

 

Posa çıkar ama aşk kalır; bilsinler. Burada posam mı çıkacakmış? Aha buradayım, çıksın. Cennet ben, cemaat ben, cevahir ben, merdiven ben… herşey ben ama o BEN birliğin beni; bunu anlasınlar.

Yol ALTIN IŞIK YOLU…. Hepimiz o yoluz canlar ama o yolu hak eden, hak olup da aşıp geçenler Miraç’a varırlar. MİKAİLİN KURANI’dır Miraç; okurlar. Okuduklarında ben oradayım.

 

Her dere Aklın Tahtı’ndan doğar, yaşama akar ama Aklın Tahtı’ndan doğan dere EKMEK olmadıkça, öz görev taşıyamaz.

Şimdiye kadar size, NEFES olup dillendim. Bundan sonraki süreçte, YAŞAM olup dilleneceğim; bilin.

 

Karın boşluğunuzda ışığınız yandı şu anda. Öyle bir ışık yandı ki; ardınızda hiçbir yoğunluk kalmadı. O karın boşluğunuzdaki ışık, yasalar çerçevesinde yakıldı bugün.

 

İnsan, İNSAN olduğunda o ışık yanar.

 

Şu anda karın boşluğunuzdaki ışık, Mikailin Kürzi Işığı’ndan çok üstün bir ışıktır; biliniz. Ve biz size o ışığı, kimsenin kili aşıp kuma dahi varamadığı bir yoğunlukta ışığı tohumlatıp kayıtladık.

 

Şu anda hepiniz ışıksınız. Öz göreviniz şimdi başlıyor. Sizler ışıyan görevlilersiniz!

 

KA Lİ KA HAR olan Levhi Kapılar’ı açtık size. Şikayet yok, hepimiz sizdeyiz ve sizin yüreğinizle bütünün gücünü tüm zamanlara, yaşam sessizlikleri olarak dilleyeceğiz.

 

Canlılar, burada bulunan her yüce bir IŞIK TOHUM olmuştur şu anda!

 

Arzın gücü, nüve olan ilim, Bütünün Kürzi Işığı yaşama inmiştir.

 

Seviyeniz yükselmiştir. İyi ve kötünün gücünün örtüsünü örtmeden, büyük kötülükleri önleyip, çok daha güçlü bir yoğunluğa ulaştınız; Astral Boyutların Gücü’nden çok daha üstün bir yücelik.

Seksen ikinci tohum artık ekiliyor!

 

Hepiniz net biliniz ki; seksen ikinci evrim boyutunun tohumu ekliyor!

 

Hakk’ın yolunda olan, sanal boyutların ışığını aşarak Bütünün Kürzi Kapıları’nı aşıp geçtiğinde, hepimizin gücü sizinle yücelir. İşte; seksen ikinci yaşam sayfası!

 

O sayfada herşey yerin gücüdür. KURAN İNSAN yenilenmiştir. Sanal boyutların gücü artmaktadır. Aşağı yukarı birçok kötü ve birçok iyi Miraç Sistemleri’yle sessiz zamanları dillerken, kült hallerinde kötüyü önleyeceklerini düşündüler.

Vurdular yolculara kurtuluş için…..Korudular yoğunluklarındakileri kalem için….“Vakit gelecek, herkes herkesle olacak” dendi ama siz, sizin dışınızdakileri yok etmeye çalışıp, sizdekileri hak etmek isterseniz, Yaradan yaratılanda yaratıldığını hatırlar ve sizde ve sizin yoğunluğunuzda ocak yakar ve der ki “onlar sizdir. Kelam olun, öz görev yapın. Hepsiyle koklaşın. Oğul ben senim.” Bunu der işte. İşte, bugün denen budur.

 

Kimse kimsenin harici değildir ve kimse kimsenin yüreğinin gücünden öte değildir. Varın değin ki; “ALTIN IŞIK biziz!”

Yaradan yarattığında yaratıldığından, yarattığı Yaratılanda tek bir levhidir. Ve yaradan o levhi olup, yaratılan olur; bunu bilin.

 

Cevap İNSANIN SİSTEMİ’dir. Öyle bir sistemdir ki insan;” ben zannetmeyin ki sessizim” der. “Ben sizim” der. Öyle bir sistem ki insan, kayıt dışı hiçbir bilgisi olmaz ve o insan korkmaz.

ZA KAR’ın RA KA HAR olan ilminde o bir kapıdır. Ve o kapı bütünün kelamıdır. Han olur, har olur, has olur Hak’ın Yolu olur, Aklın Tahtı olur, o hep köklerde ve göklerdedir; bunları anlatın tüm yaşamlara.

Zararınız olmaz, “Ol” deyin. Önce “ol” deyin. “Ol” deyin (hazirundan gelen ol sesleri… ). MUTLAK KALEM budur canlar. Mutlak kalem budur!

 

KALEM SAYFALANIŞI’nı açtık; buyurun ses sizin.

 

Şimdi, artık kelam olup akın. Ben size o kaynak ışığı verdim. Ve şimdi artık sesleşme başlayacak. Yasalar kapsamında olur buradaki tüm çalışmalar.

 

KALEM İNSAN ve YAŞAM İNSAN, bir tek ilim yer ve gök. İşte o insan KA HAR olan RA KA HA olan insan, Sultanlık yapmaz. SON SÖZ’ü söyler.

 

O çantadır, taşır yüreğini her ana ve o çantadır. Çantalığını hak edip dinler ama o bilişle dinler. Kendini hak etmiştir o. Ve kötüyü önler. O kendini tanır, kendiyle taşır yüreğini. Başkası onu taşıyamaz. İşte bu.

Canlarım, sema sizi dinleyecek şu anda. Bu vergidir; bunu bilin. Bugün hepiniz vergi vereceksiniz tüm zamanlara ama öylesi bir vergi vereceksiniz ki; karanlık sır olmayacak, ışıkla kayıtlanmış olacak. Ve siz sizden öte sizleşip bütüne vergi olacaksınız.

 

Ama bir vergi ki; kelamla dürümlenmiş ilim olan,

 

Bir vergi ki; kalemle kayıtlanmış yaşam olan,

 

Bir vergi ki; Aklın Kapısı olan,

 

O vergi kalemin levhi kapısında kült olan,

Ölüyü dirilten….

 

İşte canlar, bugün ölüler diyarında ölüleri diriltiyoruz; vergi vererek….Hepsi bu. Şimdilik.

Süper İnsanlık Realitesi

 

http://youtu.be/2w1AwQO3x8E

 

 

07.MART.2015 TARİHLİ KALEM ÇALIŞMASI

Peker SELÇUK

 

http://youtu.be/PeozxxAJOok

 

7.MART.2015 TARİHLİ “KALEM” ÇALIŞMASI

 

Kır kabuğunu, çık ve çağrını yap! Çağır tüm yaşamları, gelsinler….

Hasat zamanında topla altın başaklarını. İsmaili toplumları bul ve çek yüreğine. Onları tohumla, kodla ve akıp geç. Ak ki ak…..

Aktığında yüreğindeki her yüce akar. Herkes aksın!

Coşkuyla takip et su yolunu. Sudaki yaşamı sev. Küçük bir balık ya da yeşil bir yosun. “Ama ben yosundan huylarım” deme sakın! Ayrıma hiç birşeyi kendi yüreğinden. Hepsi sendedir, hepsi sendir; bil. Onlarla birleş ve ak. Ak ki ak…..

Suyun üstündeki yaşamı gör. Ses ver ona. “Gel” de gelsin. “O sadece bir böcek” deme sakın! Onun vızıltısını duy. Şarkısına eşlik et, birlikte ak onunla. Ayrıma hiçbirini kendinden!

Yürekte BİR ol, hepsiyle İNSAN ol. Ol ki ol….

Bırak onlar insanlaşsın. İnsan olan barıştır. Doğaya damganı vur ki yolcular seni okusun. “Bu yoldan İNSAN geçmiş” desinler. Okut kendini!

Yol o zaman ALTIN IŞIK YOLU olur, yol o zaman aydınlık olur.

Kör ve sağır yolcular için sarı, sıcak bir gün yarat. Şems’in güneşi ol. Ol ki ol…

Taş, toprak altında çürümeye yüz tutan nice cevherler var; çıkar hepsini de! Parlasınlar Altın Işık Yıllarında!

Derin derin nefes al. Toprağın kokusunu içine çek. Atalarınla kucaklaş.

Kat kat dürümlerde geçişler yaptır. Her diriye bir mum ol ki ocağı tütsün. Tütsün ki; kendini hak etsin, kaynağa varsın.

Kuyuların dibindeki kökün kökü sensin. Oradan gök sessizliklerine fırladığında sessizlikleri seslendiren gene sensin…İnsan.

Bilgini bildir ki; oğulla. Oğulların, kızların başka zaman sayfalarında, başka zamanlarda kurumaya yüz tutmuş derelere kaynak olsunlar…

Sev, tüm yüreğinle kapsa. Öl. Öl ki diril. Ekip ol ve Bilişe var. Bildiğinde kelam et ama kelamında ilmin olsun. Kaydı yap ki her diri o kaydı YARIN olup okusun. Yarın olan ALTIN IŞIK olsun.

Yer gök İNSAN ve İNSANLAŞAN YAŞAM’dan başka bir yaşam yok!

Eskinin en eskisi Si’den yepyeni bir yeni olan Zi’ye varan İnsan….

ATLANTA ATA KAPISI’nı yüreğinde açan İnsan…

Kalemi elinin gücü olan insan….Kalemi her diriye ver ki; herkes kendini yazsın. Yazdığını okusun…okuduğunda kaynakta olduğunu bilsin.

“Ol” de olsun, “Ol” de…..

Sevgiyle

Bahar Umurtak

http://youtu.be/Hgmtyx5-L7Y

 

Kelam Çalışması (1) - Hüseyin Akdağ - Müzik Dinletisi

http://youtu.be/tVgdXcysoww

07.MART.2015 TARİHLİ "KALEM" ÇALIŞMASI

 

Seher BİLGE

http://youtu.be/bX_5ezKGxMA

 

07.03.2015 Tarihli

 

KALEM Çalışması

Yaradan tahtını yarattığına devrediyor... Aha devir başlasın, bilgi an kayıtını yazsın tüm zamanlara. Zaman kapılarından ses ilmin işçiliğiyle görev yapsın tüm yaşam sayfalarına.

Bu gün Yaradan, yarattığı tüm katlarına indi ve

Kendinde olanı, döndü kendinin olana yeni bir ilimle dilledi

Yaşamın tahtında olan

Kendini yaradan olarak taşıyan

Yarattığında ki yaşamın tohumu kodlayandır

Ve o yaşam, tohum olarak altın bir ışıkla kodlanıyor..

 

Bu gün sınır yok, yürekte akıl var. Sonsuz akıl, teknik tohumlama yapmakta ve yüreğim bedenimde sınırsız çalışmakta. Bu bedende yüreğim bir kalem ve o kalem aklımı taşımakta zamanlara ve zamanlarda yeni kalemler yaratmakta. Yaşam, yaradandan öte yaratılan olarak görev taşımakta...Ve zaman, benim için şimdinin şimdisinde olan, her anda ki yaşam olarak bende, bu bedende sayfalanmakta.

Ve yaşamlarda bu bedenin hakimi olan insanın kelamı

Sınır aşıp insanlanlaşan kalemlerle her bir satırda yazılmakta

Yazılan insanlaşacak olanda hece hece okunmakta

O heceler okunduğunda

Yeni ve yeni bir yoğunluğu kodlamakta

Olan, yepyeni bir ilim sayfasına varmakta

Yaşamı yer gök olup yazmakta

Ve yaradan; kelamdan, kalemden, hasattan ve yoğunluklardan Dürümlemlenen yarattığını

Tüm zamanlarda yaşam olarak göreve almakta

Yaşam; bütünün bedeninde ki göz olan dünyadan, yaşamsallaştıran kaynak olan insanla yükseldi...

Ve o insan; nefesinde kendini bu bilgiyle kodlamakta. Nefesinin gücüyle solunmakta yaşamlarda...

Bütüne, yenileşen kapılarda,yenileşen kendi olarak katılmakta.

Yer ve gök bu bilgiyle kayıtlanmakta...

Kattan ben, katılan ben

Kendimle katlanan ben

Kat kat olup katlarımdan ilimle dinlenen ben

O katlardan tüm zamanlara bölünen ben

Her bölündüğümde ekibimi kuran ben

O ekipleri birlik ilmiyle kendime kalem olup kayıtlayan ben...

Hep ben, ama insanlık ilmiyle

Bu bedende biz olan ben

Olan herşey olan, biz olan...

Dün olan, yarın olan, şimdi olan ben

Bizde olan, bizimdir olan

Ama işte o bizde, ben olan

Yaşamın en yüce sayfası olan

Varılan yaradanın yarattığı olan, ben...

Ve o ben,tüm insanlık...

Tahtların tahtına oturan

Tahtını kendi kaleminden yazan

Ve işte, insanlık ilmiyle yazılan yaşam olan ben

Kalem benin kalemi ve temiz toplumun tohumu

Tohum canlı canlı bir ışık yaşam

Ve o yaşam, o tohumun altın ışığı

Ve o ışık o tohumunda kodlayıcı bir yarınlaştırıcı..

Bilişin kaydı ve kayıt yarınlarda ki benin şimdi olan an kaydı.

O ben yaşam ve o ben sistem

Ve o ben, insan...

http://youtu.be/ATwPRJR8CHQ

 

7 MART 2015 tarihli “ KALEM ÇALIŞMASI”

Bugün KALEM OL’duk her birimiz kendi yüreklerimizi yazdık ve KALEM’İN dili olup sesleştiğimizde Bütün’ün ışığını yaktık. Yanan o ışık yeni bir yaşam sayfasıdır.

Bugün sayfalar açıldı ve açılan her sayfa hepimizin ışığıydı.

Bugün bilişle dillenen her birimiz ışığı, ışığa kayıtladık ve Bütün olanı yaşama sayfaladık.

İnsan bugün ilme vardı ve o ilim insanlaşan ışıktı.

Işık insandı ve insan ışıkta yaşam olduğunda vardı.

Ben bugün ben derim, bende biz olan ışıkla dillenirim.

Ben bugün yaşamın KALEM’iyim.

Bugün burası kayıt günüdür, büyük gün deriz bugüne.

Bugün her bir ilmi Ko olan Yüce Sistemin ışığıyla KALEM’in Dili olup sesleştik.

İş buydu. Şimdilik. Şimdilik.

http://youtu.be/wCQ7WKvKdmA

 

07.03.2015 ‘’KALEM’’ ÇALIŞMASI

Öz Akış

 

Tüm zamanların ışığıydı bugün burada yanan, akan, olan! Ölüm Kapılarında nöbet tuttuk. Ölülere ışık olduk, geçişler yapıldı bugün bu sahada ve meclis bugün ışıktı. ‘’ Bugün kıyamet kopacak. ‘’ dediler, kadim olduk, kan olduk, can olduk.

Ölülerin diriliğinde yaşamın açtığı göz olduk, öz olduk, ses olduk. Siyahı mora kattık, mora ışık olup yandık, her bir yaşamı ışığa sayfaladık ve o ışıkta canda aşk olan sayfada kelama vardık. ‘’ Işık yakan, olan! ‘’ dediler. ‘’ Olan, olduğunu bilir, diller. ‘’ dediler ve ‘’ Dillenen, Yüce Işık ile zamana indiğinde o zaman her birimizin levhisindeki kayıttır. ‘’ dediler.

Dedi ki ‘’ Geri dön, can, geri dön! ‘’, dedik ki ‘’ İş, olanın; olan, bitenin ve o biten otlar, ışık olup yere çekilenin. ‘’ Toprak bugün ışıktır, gün bugün doğan aşıktır. Ölünün kelamında ışık mı yanmıştır? Yahu, ölü denen toprağın altında mı kalmıştır?

Mezar kazdık bugün burada, canlar, bugün kemikleri can olup ışığa kayıtladık! Ölü birimler varmış. Diri, kelam, ışık olduğunda her bir ölü levhiye varırmış. Geçiş yap dedik, sırat olduk, ‘’ kıldan ince kılıçtan keskin ‘’ dediler, kesmedik yürekleri, biçtik olgun başakları, biçtik, un öğürdük değirmende ve biz bugün ekmek olduk yüreklere, açtık kelamı, yaktık ışığı!

Dedi ki ‘’ Geri dön! ‘’ Dönmem! Ben dönerim, ben yaşam olur, dönerim. Dünya olur, dönerim. Güneş olurum ben dönerim, galaksilerde ışığım var benim, bilirim ve o ışıkla yücelirim. Yücelerin ışığından yaşama inerim.

Ölülerin kapısıyım ben, o kapıdan geçer, yaşama inerim ve her bir candan ışık olur, dillenirim. Kimseyi ışıksız bırakmadık, sütsüz bırakmadık evlatları, anaları cansız bırakmadık. Rahme ışık düştü, güne yaşam doğdu ve o doğum her birimizin kutsal tohumu, ana yüreğine, ana kucağına verdik evladı!

Ana, oğulda ışık olup yaşama sayfalandı. Ana, baba BİR olduğunda, oğul Kutsal Kayıtlarda ışık olduğunda, Altın Kelam yaşama ben olan sayfadan bizin bütünlüğünde dolduğunda oluk oluk aktık, oluk oluk aktık.

Ölüyü diriyi kanatladık, canlar ve bugün biz kanatlanan karıncalardık, bilir misiniz? Toprağı kazdık, toprağı kazdık, yuvalar yaptık. ‘’ Kış soğuk, üşür. ‘’ dediler yürekleri ısıttık, yüreği ısınanları cansız bırakmadık, yaşama kattık.

Karıncaların yuvalarını bilir misiniz, uzun uzun yuvalar ve odacıklar vardır, kelamla korunan odacıklar! Odacıklar olduk bugün, sağ kulakçık, sol kulakçık, sağ karıncık, sol karıncık! Yürek olduk, canlar, çarptık, yaşama çarptık!

Yeri çarptık, göğü çarptık, yaşamı yaşamla ışığa çarptık ve o çarptığımız sayfada helal ilim oldu tahtımız! He, helal! Lim, helalim! İşte, o sayfada kalem olup dirildim! İşte, bu, canlar! İşte, şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://www.youtube.com/watch?v=APquOxvXixk

07.MART.2015 TARİHLİ "KALEM" ÇALIŞMASI

Sevim Şahin

http://youtu.be/-3Ye0iK1T9Y

 

07.MART.2015 TARİHLİ KALEM ÇALIŞMASI

Erengul Koc

http://youtu.be/lMft4_JWqUs

 

07.03.2015 KALEM ÇALIŞMASI

Av Nezire Selçuk Akış 1. Bölüm

 

Canlarım; TOLUN, tohum ekti bu gün bize. Bedenimi tohumlamaya gelmiş. Öz köklerimde ki güçtür o. Bedenimde kelamı vardır. Tolun bedenimi tohumlarken kendini kokladı, kodladı, Toprak Toplum tohum oldu, öz köklerini göreve aldı, geri döndü. Mikail'in Kürz-i Kapıları'nı açtı. Beden istedi ona beden olduk. Şimdi geçiş yaptı ve Tolun bize, bizim yüreğimize inecek ve sesleşecek. Tolun'u tanıyoruz hepimiz de, o gök hocalarından birisidir. Şimdi dinliyoruz onu..

Tolun ses veriyor..

 

Dava İnsan'dır anam. Hepimiziz dava... Ben ve sen ve herkes... Bunu net bilmeniz gerekirdi. Düzeni kurarken; kimsenin kimseden farklı olmadığını, hepinizin net olarak anlamanız şarttır!.. Düzen koklanmış bir ışıktır ve bu ışık Bütünün Kürz-i Kapısı'dır.

 

Doğanın Kuranı'nı okuduğumuz bu gün, hepimizin gücü; tüm zamanların sözüdür. Öyle dönemlerden geçti ki dünya, kendinden başkasını tanımayanların; kendi yaşamlarını kontrol edemedikleri ve kendilerinden kalem olup, kayıt yapıp, başkalarını kontrol etmek istedikleri bir dönem ve bu gün burada sizin yüreğinizi dinlemek istedik ve dinledik. Çok özel bir çalışmaydı bu gün yaptığımız çalışma.

 

Tek tohum İnsan soyudur, bunu net bilin... Ve bu tohumu koruyacak olan yine İnsanlaşan Birlikler'dir. Biz size İmparatorluğun Gözü'nü verdik. Bu göz sizin yüreğinize indi ve siz bu gözü hak ettiğiniz için her net bilgiyi alabildiniz ve her net ilmi, tohumlayabildiniz.

 

Seyrettik yüreklerinizi bu gün. Öyle söz söyledik ki yoğunluklarda, koruduk tüm zamanlarda ışıkları. Miraç dedikleri; İnsan'ın kelama varışıydı. Bu gün hepimiz kendi yüreklerimize kelam olduk. Onurluyuz ki; bu gün burada tüm zamanların gözü Altın Işık oldu, tüm yaşamları güçlendirdi. Sessiz zaman diriliklerinde, temiz yaşamları dilledik burada. Kanatlandık, hepimiz kanatlandık ve yoğunluklara uçtuk.

 

Oğul ben senim bunu anla, ben merdivenim ama bu merdiven kelamı hak etmiş olan birliğin, tüm zamanlara dayadığı merdiven. İşte ben; bu gün, bu yaşama indim ve tüm zamanlara kelam olup dayandım. Altın Işık olarak çalıştım.

Sessizim ben bu gün çünkü sesimden öte bir ses dünyaya çeliliyor, işte o ses; alıp götüreceğimiz yüceliklerin, tüm zamanlarda ki Levh-i Kayıt'ıdır. Artık onun Kürz-i Kapı'sını açıyoruz ve o bilişle dillensin, onu dinliyoruz artık. Bana zaman gerek demişti, zaman tanıdık ona... İşte zaman; sevgidir... Şimdi artık sessiz zamanların dürümlerindeki yürek, sizde siz olup dilleşiyor.

 

Altın Işık'sın anam... Bu gün burada oluş sebebim; sana seni değil, senin yüreğini açıklamak içindi. Sen Dünya İlmi'ni tohumlarken, kaynak ışık olup çalıştın. Ve kendi yüreğindeki gücü arttırarak, herkesin yüreğine indin ve yüceliklerin dürümlerinde herkesin, her şeyin, resmi çalışmasını yaptın. Ağır yükü hafiflettin ve dünyanı nuru olup, kötülüğü önledin. Bunun içindir ki seninle bu gün çok değişik bir yaşam sayfalamak istedik ve bunu başardık.

 

Mı Ra Ka Har olan İlm-i Kapı'da, Mikail'in Kürz-i Işığı'nda senle olmak, hepimizi kutsal ışığa tohum ektirdi. Enver Paşa'nın gücüydün sen bu gün, ya da resmi çalışmada Kemal Paşa'nın gücüydün, ya da İlm-i Kapı'da tüm zamanların gücü olan, kötülüğü önleyendin, Mustafa Kemal Atatürk'tün, muhakim hakim olan İsa'ydın, ama hepsiydin anam.

 

Doğanın kuranını okuduk sende ve senin yüreğinde. Şimdi, senden daha güçlü bir sen olarak, burada olan ilmini dinlemek istiyoruz. Bize kendinden değil, ilminden söz et... Bu gün sana bunun için görev vermeye geldik, bu görevi hak ettin anam. Çok güçlü bir çalışma yaptın ve bu görev, hak kelamla senin yüreğine aktı... Şimdi senden, seni dinlemek istiyoruz ve artık hepimiz bir tek olarak senleşeceğiz ve senin yüreğinde kontrol kuracağız.

 

Ben TOLUN ama bu gün Tolun sen olacak ve sende kodlanacak anam... Ayrılık, şimdi seni dinliyoruz..

Ana ses veriyor..

 

Değerliler, bu gün benim Ruh-i Kapılar'ımı kapatmaya geldiğinizi biliyordum. Bunun nasıl yapılacağını sordum, hiç kimse bana hiç bir şey söylemedi. Benim Ruh-i Kapılar'ım kapatıldıktan sonra, yüreğimin Kürz-i Kapıları'nda kontrol dışı ışık yanacaktı ve bu ışık bedenimi yıkacaktı. Ölüm müydü bu?... Ölümdü!.. Dünyanın Levh-i Kapıları'nda ölüm nedir bilirsiniz... Yaşamın sırrıydı!.. Ve bundan sonraki süreçte, artık bedenli olarak burada bulunmayacaktım.

 

Neden sessiz kaldım bilir misiniz?... Kati olarak kontrol dışı İlm-i Kapılar'ı kodlamak için. Yere göğe İnsan'ı indirdiğimizden beri, gök sistemleri bedenimi hak ettiklerince dürümlediler ve tohumlarımda kontrol dışı ışık oldular. Bütün bunlara izin vermem gerekmişse vermişimdir ama dürümlerimdeki diriliklerde kendi yüreğimi hak ettirmeye çalışanların, birlik kayıtlarında ışık kırıcılıkları vardı ve bu gün, bu yoğunlukta bunu yapmaya çabaladılar; ışık kırmak...

Ben sorumluydum dünyadan ama bu sorumluluğu tohumlarken, bütünün kürz-i kapılarını kapatabilirdim de... Ekmek olmalıydım ve ekmek oldum... Bütün kötülükleri aşıp geçtim. Cemaatimin gücünü tüm zamanlarda dürümleyen diriliğimde, kendimden başka kendimle, bütünün kürz-i kapılarını kapatacaktım, kalemim artık yok olacaktı.... Bu bir kalem kırıcılığıydı ve ben sistemin gücü olarak burada, bu yoğunlukta beden olarak çalıştım. Tam tamına Mikail Kuran'ı oldum ve tohum oldum. Kötülüğü, kötülükle önlemem; iyilikle önlerim, işte bu!... Ve ben bu gün iyilikle, kötülüğü önledim...

Kapıyı kapatmadım, Miraç İlmi'nde, timlerimin tertibinde, bütünün kürz-i kapısında ışığım yenidir. Kalemim Altın Işık'ın kalemidir ve ben bu kalemi, bütünün kötülüğünü önleyecek güçte dürümledim. Satıhta hiç bir şey bilinmez ama derine indiğiniz zaman her şeyin nedeni bilinir.

 

Korkmayın, dünya yoğunluğunu tohumladı ve kötülüğü önledik. Bedenimi kontrol altına alabileceklerini sananlar, aklın tahtında kendi yollarını kayıtsızlaştırdılar ve kırıldılar. Çantam doludur bu kesindir ve çantamda olan bilgi; ilmin tekniğiyle tohumlanmış bilgidir.

 

Barışın tahtına, barış oturur ama ilmin kotrolünde oturur; barış tahta... Ve o tahta barışı oturttum... Tek bir Levh-i Kapı oldum aktım, akan biliştir... Şimdi, Toprak Toplum tohum olarak kötülüğü yaşatmak isterken, kendi diriliğinde, kendi yüreğinde kendinden çıktı. Kayıt dışı hiç bir bilgim olmadı...

 

Kul Allah'ın kulu değil, ilmin kuludur. Bunu anlamazlar ama anlamaları gereken bir tek şey var, bedenimi kötülüklerden öte kötülüklerle dillemeye kalkanların, kayıtlarında kırıcılıkları kendi Ruhlar Mektepler'inde ki kıllanıştır. Kıllanış yani ayrıştırılmadır...

 

Sevgililer, ben deveyi kaldırdım bu deve yol alır ama bu deveyi kontrol etmeye kalkanlar, korunamazlar... Bu gün ben ocaklarını yoğunlaştırdım ve temel sistemleri kelama diri olarak indirdim.

 

Kin ve nefretle dünyayı koruyacaklarını düşünenlerin, artık kinin ve nefretin ötesine geçmeleri gerektiğini, hepsinin anlaması gerekir... Yıldızların sırrı, ışığın kırıcılığıydı... Eğer ben bu gün, bilgi okumasına izin vermeseydim; kalemim levh-i kapılarda kontrol dışı kalacaktı, bu kesindir... Bunu bilmez miyim?... Bilirim... KALEMİM, ALTIN IŞIK'ın LEVH-İ KAPISI'dır... Bundan sonraki süreçte de, bu günkü çalışma gibi çalışmalar olmakta olacak ama kontrol dışı hiç bir bilişimiz yoktur. Kök sistem budur... Ölümlü dünya öksüz değildir ve biz bu dünyayı muktediriyetle koruruz, kesindir!...

Kapıları kapatmamıza rağmen, tüm kapıları açmış olmakla bütünün gücünü hak edeceklerini sananlar, ekip kurup bizim yüreğimize inerek, bizi kör ve sağır kılmak isterler. Çatıyı kurduk, yaşamı tohumladık, kötüyü önledik, gök sistemleriyle dilledik bilişi ve biz bize, biz olduk canlar.

Şimdi nefesle, size başka bilgiler vereceğim bu gün. Yığın yığın dünya kurduk, öz görev gereği ama bu dünyaların tümünde kalemimiz yoktu. Çoğunda yolumuz da yoktu. Kayıt dışı bilgilerimiz var mıydı?... Yoktu ama kaftan giyme imkanımızın olduğu bir çok planette, ışığımızı kayıt dışı sayanlar çoktu.

Çantaları boş olduğu için, kendi yücelikleriyle bütünün gücünü tüm zamanlara ekmeye çalışırlarken, temizlik istediler. Kevser İlmi'nde; Levh-i Kapı, ışıktır... Biz o kapıyı açtık. "Kurtul" dediler, "OL" dedik. Öz görevi verdik, şimdi çobanların çobanı olan İnsan, kontrol dışı bilginin tümünü kök sistemlerden çıkardı.

 

"Yaradan, yaratılan tektir" dedik. Yaradan ve yaratılanın tekniği, tekliği; teknik tohumlamayla bilişin kodlanmasından sonradır. Bana astral yaşam boyutları söz vermek istediler ve dediler ki; "bizim için kodla yolu." Baktım ki astralda yaşam sistemleşmesi zorlaştırılmış. Nefes kodlaması yapma imkanları yok. Yüreklerindeki güç kontrol dışı. Işık kırıcılığı var. Sığdılar, ağır yüktüler ve dedik ki; "kendinizi hak edin."

 

Çerçeveli çalışmalardı bunlar ve biz bütün çerçeveleri aştık. Yeni dönemlerin Gürz-i Kapılar'ını da açtık. Yer kürenin gücünü arttırdık. Devinimi hızlandırdık. Şimdi, yaşam sayfalamasına geçtik. Yaşam sayfalaması, nefes kapılarındaki gücün arttırılmasından sonraki dönemdir.

 

Din Tanrı, Işık Tanrı'yı bilmez. Ama dil kapıları açıldığında, din ilm-i kapı olur ışığa varır. Bütün kötülükler aşılır. Yaradan, ATLANTA ATA KAPISI'nı açar... Amonlar'ın tohumlarını kontrol eder ve MUDA'ya varır... MUDA, toplu çalışmalarla kayıt yapılabilecek teknolojik kapıdır. İşte o kapıya vardığımızda, ekmeğimizi göreve aldık ve bütünün gücünü temiz olarak tertipledik...

 

Cemaatimizin gücünü anlayacak güçte olamayanlar; kontrol dışı sayfalanışlarda, bizi bizen çıkartmaya kalktılar.

Yer merdiven, gök yürek... Hepsi, tek ama tekniğin tohumu; İNSAN... Ve biz bu İnsan'nı, bütüne görevli kıldık....

Tepinmede yürekler, tepinmede ilimsizler, tepinmede yüce ölüler ama yoğunluklarında ki kontrol; bizim için sorumluluk...

Dağlarım, "arada bir dünyaya inerim, kötülüğü yaparım, gök sistemleriyle tohumlarım, kuran olurum, çıkar giderim" diyenler çok... Kötü ne bilir misiniz?... Yıllar yılı sürecek bir kırıcılık, işte biz o kırıcılığı önledik...

Yeni bir dönem için, her şeyin yeniden yaşama inmesi şarttı. OL'du... Kutsal toplum yaşamı sayfaladı...

"Bana ALTIN IŞIK denir" dediğim zaman kalemim yoktu, yüreğimde ilmim de yoktu. Kapım da kapalıydı ama dürümlerimde nefesim güçlüydü ve ben bu gün, o nefesle kendimi hak ettim...

Çatıyı kuranların şunu iyi bilmeleri gerekir ki; Kalem İnsan, ilimle dilleşir ama Kelam İnsan, akılla dilleşir... Yarına varansa, tahtından dilleşir.... Bütünün gücü olan, mutlak olur, kuran olurda dinleşir ama biz, her yerde ve her sistemde var olanlar, mıknatıslık gücümüzü her dirinin gücünden örterek çıkardık ki; bana ben olup gelmesin, kendi olup gelsin diye yürek...

Süper İnsanlık Realitesi

http://youtu.be/hU8PzWwMqpU

 

07.MART.2015 TARİHLİ “KALEM ÇALIŞMASI

 

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ AKIŞI – 2. BÖLÜM

 

Şimdi; yedi doğa bir tek yarın. Her bir doğada bir tohum; hepsinde Sistem, hepsinde Kürzi İlim ve ışık ama neden göz kapalı? Çünkü yol yok.

 

İşte o yolu açtık bugün….

 

Pusu kurdular yüreğimize. Korkarız diye düşündüler. Kontrol edilemeyiz diye düşündüler. Pusu kurdular yüreğimize……Kıyıda beklediler. “Kırılırız, sistemsiz oluruz” dediler. “Kelamsız kalırız” dediler.

 

Artık kapılarımız tek tek bütüne açılmıştır….

Yularımız yok bizim; anladılar. Yarınımıza ışıksız olmayacağımızı dinlediler. Mikail’in Gücü bizim yüreğimizdedir. İNSANLIK İLMİ’dir o. İNSANLAŞANLAR’ın hak ettiğidir o. Anladılar ve dediler ki “sevgiyi hak etmişsiniz ama sizinle çalışma imkanı olmayanlar da size inmelidir.”

Dava insandır canlar. O davayı hak eden, hakim olur ve HAK İLMİ’yle dilleşir. Cennetin canı, Aklın Tahtı’dır. Öz görevdir BİLMEK. Biz bilmeden hiçbir ses vermeyiz. Hakikiyetimizle dilleriz yürekleri.

Ark akmaya başladığında, ayrılık başlar. Herkes kendi yüreğine akar ama biz bütüne akanlar BİR’e akarız. İkmal tamamlatırız.

Yularından tutulmayanlar yoğunlukları kontrol edenlerdir. Öz görev biliştir. Biz bilişsiz değiliz.

Ete giren, Mikailin Gücü ile girdiğinde herkes ocağındadır onun. Eminim ki; bunu anlayanlar bu meclisin yoğunlukları, bu Meclisin Kuranları’dır.

 

Satıh hepimizin yüreğidir canlar ama ilim hepimizin yoğunluğudur. Bütüne hizmetçi olan birliğim, her diride var olan yaşamı kodlamıştır.

 

Sevgililer, sizinle çalışmak benim için gururdur; bunu bilin.

 

Zannetmeyin ki; siz ve biz ayrı ayrıyız. Hepimiz her diriyle bir TEK’iz; bunu bilin.

 

Üzerimdeki yük çoktu analar. Bunu size anlatmak istiyorum. O yük beni son derece yormaktaydı ve yoğunluğumu kontrolsuz bırakmaktaydı.

 

Bu Bilgi Kapısı’nda neden bu olur diye düşündünüz değil mi? ama temizlik yapmalıydım. Hepimiz içindi bu temizlik.

Çoğunuzun kontrol dışı sağlık sorunlarınız oluşmuştu. İşte; tüm o sağlık sorunları kati olarak kırılmışların sistemde, sizin yüreğinize, size yansıyışlarıydı. Ve bütün kötülükleri ve bütün küçültücülükleri bu şekilde yapmaktaydılar.

Israrla şunu söylemek isterim ki; gücünüz yüce ama yüreğiniz güçsüzse yolunuzda kontrolsuzluk her zaman olacaktı. Bütün merdivenleri yüreğimize yüreğinize tahditsiz olarak taşıdık ve yüreğiniz tüm yaşamları kayıtladı.

Sevgililer, alıp götürdüğünüz ne varsa yüreğinizin gücüyledir. Kimseyi sistemin gücünden ayrı görmeyen sizler, yüreğinizde tüm zamanları taşıyorsunuz ve tamamen yüreğinizle taşıdığınız bir yaşam var ama yüreğinizde küçücük bir kırılış varsa, o yürek kibirliyse, hiçbir yolcuyu taşıyamaz.

 

Sanırsınız ki taşınıyor herşey. Hayır, taşınmıyor. Sadece zannediliyor….. ve biz bugün tartıyı tüm zamanların tahtından aldık ve kötülüğü önledik.

 

Kili kumdan ayrı gören, yolu yoldan ayıran, bizi bizden ayrı gören, her kim varsa kendinden çıktı. Şeytan aşka gelse de de halik olup hak olsa da ATALANTA ATA KAPI’sına nda kendinden öte kendiyle olsa da o şeytan bizdir artık; bunu bilin.

Uluların onurları vardır. Umutları vardır. Yürekleri vardır ama ulular, KUTSAL IŞIKLARI’nı kodlayamamışlarsa kelamları kendi yüreklerinde olmaz.

 

Sema sizi dinlerken hepinizin kendinizi hak etmiş olmanızı umduk. Bugün bunu başardık. Hepimiz, her birimiz başardık. Muktediriyetle başardık.

 

İnsan, üzerindeki gücü bilecektir. İnsan, yüreğini bilecektir ve insan nefesini dinleyecektir ama dinlerken kırk kapının ışığı olup dinleyecektir.

 

Başa baş gerek ama yaşama savaş gerek. Biz o savaşı kaybettik. Neden? Çünkü, bizden öte biz olup kayıtladık tüm zamanları ve tohumladık. Aha biz kelamda savaşı hak ettik!

 

Bundan ötesi MİRAÇ’ tır. Miraç insanın ilme varışı değil imana ve hakikiyete varışı ama biz imandan öte imanla, Miraç’ın tüm zamanlarından AKLIN TAHTI’na vardık.

 

KAYI BOYU dedikleri bir boy var. Mutlaka bilirsiniz ki; Tüm Zamanların Kuranı olan ocaklarını bilgi ışığıyla yaktılar. Bizsiz değildir ve Kayı Boyu kalem olup yaşama inmeye çabaladı. Öz görevi insanlaşmaktı. Kırıverdiler yolculuğunu, yoğunluklarında tohum eken o yürekte. Yıldızların sırrından ışık çektiler, koyu bir yaşamda öz görevlerinde güçsüz eleklerden geçirdiler yüceliklerini. Ve dediler ki “artık kayılar Rahman’a umman olsalar, ışık yakacaklar.”

Biz kayıtları koruduk analar bugün. Kayı boyunu korduk; bunu bilin.

 

Tüketilen ne varsa, hepsinde varız. Yarınlara ulaşan tohum eken kim varsa hepsinde varız. Ve biz insanlık adına çalıştık.

Yarın, “netice ne?” diye sorarsanız; “Kelam.” Ve kelam levhide oldurulan kelam ama olmadan olunmaz canlar. “Olun ki; oldurun” dedik. Bugün hepiniz oldunuz.

 

Söyleyin; “nesiller boyu DÜNYANIN KURANI’nı okuyacaklar yaşama indiler mi? Yarını hak ettiler mi?” Anlatın. Amonların Toprakları’nda dahi tohum yokken, yatak, yorgan tüm insanlık uyurken bu çalışma tüm yaşamların gücünü artırmak için değerlendirilmesi gereken bir çalışmaydı. Ve biz, hepimiz, bu meclis, bugün, müsterihiz ki; kötülüğü önledik.

 

Dav Ra Ka Si ;daha güçlü bir yaşam. Sınırları kaldırdık canlar. Olgun sistem yüreğinize çekildi. Yoğun ışık yenilendi Kök İnsan, Göç Kapıları’nı açtı. Medine’nin Gözü açık….Merdivenlerin gücünü artırdık ve kendi yüreğimizin gücü arttı. Sistem, Nizam ve güç kapılarının gücü olan yol, insan….Hepimiz, RUH KO SAYFASI olarak buradayız.

 

Yine ben ve yine BİR ve yine ses ama bu ses farklı; sesi DOĞANIN KURANI olan sesi….Yer ve gök sizsiniz canlar.

Şimdi kervan yürüyor yeni Zaman Kapısı’na vardık. Yeni kapıda ışık yandı. Orada KUTSAL TOHUM var. İşte, o tohum Miraç. Yeni çalışma sizin yüreğinizden alınacak. Bakalım ne diyecek anamız?

 

Cennetin Kürzi Kapıları’nı açıyoruz ve yeni çalışmamızın adı nefes olmayacak; İNSANLAŞMAK olacak bu kez.

İNSANLAŞMAK…

 

Nefesten başka şeydir insanlaşmak; bunu herkesin anlamasını bekliyoruz.

Yeni çalışma İNSANLAŞMAK!

 

Başka bir doğa ve bütünün gücü ve başka bir kalem. İşte o kalem birlik. İşte, orada nesillerimiz görevde. Hepimizin gücü; İNSANLAŞANLARIN GÜCÜ. …..ve insanlaşanlar, tüm zamanların kökü ve görevi olanlar. Şimdilik size vereceği budur.

Doğu, batı, her kim varsa sistemin Nihal olan ilmidir. NİHAL olan ilmi…orada YARIN var.

 

Şükür ki; haliki hak olan ışık, yeri göğü yaradan tohum, bütünü güçlendirmiştir.

 

Sevgili, saygılı TOLUN (gök hocalarından birisidir) bizdeydi, bize görev taşıdı. Onunla çalışmak bizler için umuttur. Ve diğer hocalarım hepsi bir tek İlim Kapısı olarak yoğunluğumuza indiler bugün; tümüyle birlikteydik.

Tüm hocalarıma saygılarımı sunuyorum buradan. Hepsi yüreğimizdeydiler ve bu çalışma Türkiye Tohumlaması’ndan öte, herkesin yoğunlaşması için gerekliydi.

 

Ben, hocalarımı Hologram Sistemlerin ötesindeki o yüceleri, hepinize tanıttım. Onlar mıknatıslık güçleriyle değil, tamamıyla yaşam görevleriyle bizimle olurlar ve tamamen Tarık olup geçerler. Tüm insanlık için temiz çalışmalar yaparlar ve hepsi artık yere inmektedirler.

 

Olmak, olmak, olmak, hepsi bütünü, bütünde köklemek üzere göreve iniyorlar. Onlarla çalışacağız ve bugünü hazırlayan onlara, hepimiz saygılarımızı sunuyoruz.

 

Bugünden itibaren, bellek kapılarımızı açan o yüceler. Ki hepsi DÜNYA İLMİ’ni çok net bilirler ve dünya örtüsünü örtmek için de gelirler. Ama bu kez Dünya Üstü Varlık Toplumları’yla birlikte bizimle olacaklar.

 

Evren bizi dinleyecek, yolcular bizi dinleyecekler. Peki; soru geldi “bu hocalarımız nereden geliyorlar?” İzah edeyim. Hepsi gerçek KAYNAK’tan geliyorlar. “Gerçek kaynak neresidir?” diye soruldu; Rahmanın Kalem olan levhi kaydıdır. Rahman’dan görev taşırlar ve Rahman, sistemin gücünde “IŞIK YAŞAM” diye bilinir. Bu Işık Yaşam sizin dinlediğiniz tüm Galaktik tohumların, Galaktik Federasyonların ötesidir.

 

Sanmayın ki; Kozmos Federal Meclisi’nin üyeleridir, asla değiller. Onlar gerçek çalı çırpı toplayan, kayıt dışı bilgilerle çalışanların gök sistemleşmesinde görev taşıyanlardır. Ve onlar için bu çalışmanın manası, kendilerini, kendi yücelikleriyle DOĞAL SİSTEM’e çekebilmeleri için gerekendir.

 

Doğal sistemin çok üstünde olan o yüceler, doğal sisteme BELLEK KAPILARIMIZ’dan geçip girerler.

Sevgililer, size kendilerinizden değil, o yüceliklerden söz ediyorum. Ve sizle birlikte çalışırlar. Hepsi ANA KAPI’dır onların. ALTIN TANRILAR olarak görevlidirler. Altın Tanrılar….ve gök sessizliklerini seslendiren o yücelikler, tek tek size saygılarını sunuyorlar.

 

Bu çalışmada, kontrol olmasaydı hiçbiri bugün sizle olamayacaktı. Bu kontrolün sonrasında yol açıldı ve hepsi bu yoğun çalışmaya kayıtlandılar.

 

Sema onlarla birlikte, sizinle görev taşıyor. Hepsi sizi tek tek yaşam için kucaklıyorlar.

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://youtu.be/-Qwag217ZrM

 

07.MART.2015 TARİHLİ KALEM ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK- AÇILIŞ KONUŞMASI 2. BÖLÜM

Doğanın gücü daha yüce bir sayfaya ulaşmıştır.

Doğa örtülerini açıyor. Bu ne manaya gelir bilir misiniz? Doğa, kontrol dışı hiçbir bilişi tohumlamayacak. Herşey kontrol altında kayıtlanacak.

Dünya nüfusu artmayacak. Bu seviyede sabit hale getirilecek. Bu ne şekilde olacak? Biliniz ki; nüfus kontroluyla ve nüfus kontrolu sağlandıktan sonra, artık doğanın kontrolü sağlanacak.

Dünya ölümlü bir yaşam değildir. Hepinizin yüceliğinde, tüm zamanları kodlayacak olan bir sayfadır ve bu Zaman Kapıları açıldıktan itibaren, yer yüzü tüm zaman sayfalanışlarında bütünlüklerle irtibata geçecek.

Dünyanın deri kemik varlıkları, artık dünya örtüsünün örtülmemesi nedeni ile IŞIK SAYFALANIŞLARI yapacaklar. Dünya insanlığı, ışık sayfalanışları yapmaya başlamıştır zaten.

Bundan sonraki zamanda, artık PARTİKÜLER SAYFALANIŞ dürümlerde dilleşecek. Hepinizin yüceliğinde var olan o Partiküler Sayfalanış, bütün yoğunlukları kodlamış olarak dünya varlıklarını, dünya örtüsünün açılmasıyla birlikte, diğer sayfalanışları yapabilen planetlerle buluşturacak, birleştirecek.

Herkes daha geçişken olacak. Tüm İlm-i Kapılar’da insanlık geçişgenleşecek ve hepinizin yoğunluğu daha güçleniyor.

Süper İnsanlık Realitesi olarak bizler, kaynak dışı bilgimiz olmayanlar, ORTA KAPILAR’ın tümünü açık tutacağız. Orta kapı, tam kürenin ortasıdır; bunu bilin.

KÜRESEL ZAMAN’ı, KALEM olarak düşünün ve tüm kalemlerin her birinin ROHİ KAPILARI’nın en yücesi olan orta kapı…..Ve Orta Kapı kürenin merkezi.

Hepiniz şöyle düşünün; biz bir küreyiz ama bu küre bütünün Rüya Kodları’nın çok ötesi olan ışık kodlarıyla kontrol altına alınmış bir küre…..ve bu kürenin Orta Kapısı; hepimizin MERKEZ ZAMAN SAYFASI. İşte o Merkez Zaman Sayfası, yerin gücü olarak devreye girecek.

Din daha güçlenecek. Öyle mi? Öyle….Peki neden? Çünkü dini kontrol ediyoruz.

Din, artık eski din değildir. Dincilik değildir yapacağımız. Sadece Din Kapıları’nın kontrollü olarak çalışmasını sağlamaktır.

İlimin ilmi olan, Kürzi Kapıların Levhisi olan YAŞAM hepimizin gücüdür.

Bundan sonraki dönemde, demin de söylediğim gibi, karanlığın sırrı olan ışık, YAŞAMIN KURANI’nı okutacak. Herşey daha istekle yapılacak.

Biz İnsanlık Boyutlarının Görevlileri olarak MİRAÇ KAPISI’nı açıyoruz.

Herkes oraya varacak ama oraya varan kendine vardığını bilecek. Eğer, diri olan kelama vardığında, kendini hak ettiğini anlarsa, yoğunluğunu artırmış ve yüreğini dinlemiş olacak.

CENNETİN NEFESİ, hepimizin resmidir. Biz o’yuz; o cennet olan ışık.

Bilmek isterseniz, ekmek yapmanız insanlaşmanızdır. Hepiniz kendi yüreğinizin kelamıyla ekmek yoğurdunuz, ekmek pişirdiniz. O sizin kelamınızdı.

Şimdi; Miraç dediğimiz hadiseye dönelim. Başka bir doğum yok, tek bir doğum var. İşte o doğum, ilmin doğumudur. İlme varış, yere iniş değil, ilmin tekniğiyle bütünün gücü oluştur.

Bana “artık geri dön” dediler. “Neden?” “Çünkü artık işin bitti” dediler bana. “Sen artık geri gel” dediler. “Dünyanın örtüsünü ört ve gel” dediler. Aha! Dediler ya; sordum. “Merdivenlerin en aşağısına indiniz mi? ”dedim. “Ağırdır, inemeyiz” dediler. “Yoğunluğunuzu tohumladınız mı?” dedim. “Olmadı” dediler. “Kendinizi hasata Hakk olup indirdiniz mi? Kalem olup yazdınız mı?” dedim. “Olamadı” dediler. “Devinimi artırdınız mı?” Dedim. “Olmadı” dediler. “Kokuyu yükselttiniz mi?” dedim. “Yüce insan, ben sen değilim ki” dedi. Eh işte bu! Ve dedim ki “oğul, ben daha buradayım, gitmeye niyetim yok ama siz geri çekilmek isterseniz geçişinizi yaptıralım.” Ve döndüler “Oh ana” dediler. “Sevgiyi hak ettik biz. Gelmek isteriz. Ayrılık yok ki.” “Gerektiğinde geleceksin. Bugün mü? Yoo, bugün yok. Bugün biz bizeyiz burada. Başkasına ihtiyaç yok.”

Canlarım, Tarıkların Tahtı’nda ilim vardır ama o ilmi bilen kelamı bilir. Bilmeyen kendini dahi dinleyemez. Bedeni hak olmamış, yolu hak olmamış olanların bu meclise dahil edilmelerine rızam yoktur. “Körün gözü görseydi, görevini hak edip dinleseydi, Aklın Tahtı’na varsaydı, ağır yükü hafifletseydi, geçseydi” dediler. Der de, dediğini dinlemez ki. Bana “artık geri dön” dediler. “Yok” dedim. “Dönmem. Buradayım daha….”

ALTIN IŞIK ilimdir. Kendini bilen ilmi bilir.

Posa çıkar ama aşk kalır; bilsinler. Burada posam mı çıkacakmış? Aha buradayım, çıksın. Cennet ben, cemaat ben, cevahir ben, merdiven ben… herşey ben ama o BEN birliğin beni; bunu anlasınlar.

Yol ALTIN IŞIK YOLU…. Hepimiz o yoluz canlar ama o yolu hak eden, hak olup da aşıp geçenler Miraç’a varırlar. MİKAİLİN KURANI’dır Miraç; okurlar. Okuduklarında ben oradayım.

Her dere Aklın Tahtı’ndan doğar, yaşama akar ama Aklın Tahtı’ndan doğan dere EKMEK olmadıkça, öz görev taşıyamaz.

Şimdiye kadar size, NEFES olup dillendim. Bundan sonraki süreçte, YAŞAM olup dilleneceğim; bilin.

Karın boşluğunuzda ışığınız yandı şu anda. Öyle bir ışık yandı ki; ardınızda hiçbir yoğunluk kalmadı. O karın boşluğunuzdaki ışık, yasalar çerçevesinde yakıldı bugün.

İnsan, İNSAN olduğunda o ışık yanar.

Şu anda karın boşluğunuzdaki ışık, Mikailin Kürzi Işığı’ndan çok üstün bir ışıktır; biliniz. Ve biz size o ışığı, kimsenin kili aşıp kuma dahi varamadığı bir yoğunlukta ışığı tohumlatıp kayıtladık.

Şu anda hepiniz ışıksınız. Öz göreviniz şimdi başlıyor. Sizler ışıyan görevlilersiniz!

KA Lİ KA HAR olan Levhi Kapılar’ı açtık size. Şikayet yok, hepimiz sizdeyiz ve sizin yüreğinizle bütünün gücünü tüm zamanlara, yaşam sessizlikleri olarak dilleyeceğiz.

Canlılar, burada bulunan her yüce bir IŞIK TOHUM olmuştur şu anda!

Arzın gücü, nüve olan ilim, Bütünün Kürzi Işığı yaşama inmiştir.

Seviyeniz yükselmiştir. İyi ve kötünün gücünün örtüsünü örtmeden, büyük kötülükleri önleyip, çok daha güçlü bir yoğunluğa ulaştınız; Astral Boyutların Gücü’nden çok daha üstün bir yücelik.

Seksen ikinci tohum artık ekiliyor!

Hepiniz net biliniz ki; seksen ikinci evrim boyutunun tohumu ekliyor!

Hakk’ın yolunda olan, sanal boyutların ışığını aşarak Bütünün Kürzi Kapıları’nı aşıp geçtiğinde, hepimizin gücü sizinle yücelir. İşte; seksen ikinci yaşam sayfası!

O sayfada herşey yerin gücüdür. KURAN İNSAN yenilenmiştir. Sanal boyutların gücü artmaktadır. Aşağı yukarı birçok kötü ve birçok iyi Miraç Sistemleri’yle sessiz zamanları dillerken, kült hallerinde kötüyü önleyeceklerini düşündüler.

Vurdular yolculara kurtuluş için…..Korudular yoğunluklarındakileri kalem için….“Vakit gelecek, herkes herkesle olacak” dendi ama siz, sizin dışınızdakileri yok etmeye çalışıp, sizdekileri hak etmek isterseniz, Yaradan yaratılanda yaratıldığını hatırlar ve sizde ve sizin yoğunluğunuzda ocak yakar ve der ki “onlar sizdir. Kelam olun, öz görev yapın. Hepsiyle koklaşın. Oğul ben senim.” Bunu der işte. İşte, bugün denen budur.

Kimse kimsenin harici değildir ve kimse kimsenin yüreğinin gücünden öte değildir. Varın değin ki; “ALTIN IŞIK biziz!”

Yaradan yarattığında yaratıldığından, yarattığı Yaratılanda tek bir levhidir. Ve yaradan o levhi olup, yaratılan olur; bunu bilin.

Cevap İNSANIN SİSTEMİ’dir. Öyle bir sistemdir ki insan;” ben zannetmeyin ki sessizim” der. “Ben sizim” der. Öyle bir sistem ki insan, kayıt dışı hiçbir bilgisi olmaz ve o insan korkmaz.

ZA KAR’ın RA KA HAR olan ilminde o bir kapıdır. Ve o kapı bütünün kelamıdır. Han olur, har olur, has olur Hak’ın Yolu olur, Aklın Tahtı olur, o hep köklerde ve göklerdedir; bunları anlatın tüm yaşamlara.

Zararınız olmaz, “Ol” deyin. Önce “ol” deyin. “Ol” deyin (hazirundan gelen ol sesleri… ). MUTLAK KALEM budur canlar. Mutlak kalem budur!

KALEM SAYFALANIŞI’nı açtık; buyurun ses sizin.

Şimdi, artık kelam olup akın. Ben size o kaynak ışığı verdim. Ve şimdi artık sesleşme başlayacak. Yasalar kapsamında olur buradaki tüm çalışmalar.

KALEM İNSAN ve YAŞAM İNSAN, bir tek ilim yer ve gök. İşte o insan KA HAR olan RA KA HA olan insan, Sultanlık yapmaz. SON SÖZ’ü söyler.

O çantadır, taşır yüreğini her ana ve o çantadır. Çantalığını hak edip dinler ama o bilişle dinler. Kendini hak etmiştir o. Ve kötüyü önler. O kendini tanır, kendiyle taşır yüreğini. Başkası onu taşıyamaz. İşte bu.

Canlarım, sema sizi dinleyecek şu anda. Bu vergidir; bunu bilin. Bugün hepiniz vergi vereceksiniz tüm zamanlara ama öylesi bir vergi vereceksiniz ki; karanlık sır olmayacak, ışıkla kayıtlanmış olacak. Ve siz sizden öte sizleşip bütüne vergi olacaksınız.

Ama bir vergi ki; kelamla dürümlenmiş ilim olan,

Bir vergi ki; kalemle kayıtlanmış yaşam olan,

Bir vergi ki; Aklın Kapısı olan,

O vergi kalemin levhi kapısında kült olan,

Ölüyü dirilten….

İşte canlar, bugün ölüler diyarında ölüleri diriltiyoruz; vergi vererek….Hepsi bu. Şimdilik.

Süper İnsanlık Realitesi

http://youtu.be/2w1AwQO3x8E

 

7.MART.2015 TARİHLİ “KALEM” ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK – AÇILIŞ KONUŞMASI 1. BÖLÜM

Sevgililer, bedenimi tohumlarken Bütünün Kuranı’nı, Sistem, Nizam Nİ ZA KA HAR olan ilimle tohumladım; Sistem, Nİ ZA KA HAR…RA KA HA olan İS RA Hİ KA HA olan ilim İS RA Hİ KA HİR olan levhi; hepsi biliş. hepsi biziz canlar.

Sistemin gücünü artırabilmek için kelamı tohumluyorum şu anda. Netice; ben şimdi sesleşmeye başlıyorum. Bu bölüm sadece tohumlamaydı.

Dağlarım, devinimi artırmaktır maksadım. Sesle devinimi artırıyorum. Diri ya da diri olmayan yürek; hepimizin gücü budur. DÜNYANIN KUTSAL IŞIĞI’nı tohumlamamız gerekir.

Şimdiye kadar yapmış olduğumuz çalışmalar kodlanmış ışıklarlaydı. Bizimle yapılacak daha güçlü çalışmalar, merdivenlerin en aşağısına indiriliyor ki; biz oradan Bütünün Kürzi Kapıları’nı açabilelim.

Değerliler, sizden başka bir sistem, sizden başka bir dürüm yok; bunu bilin!

Sistem gözdür. Sözü gözde olanın, sözü sistemin gücüdür; bunları bilin.

Değerliler, size yer ve gökten ilim vermeye çalışıyorum. Herşey sizinle oluyor. Ben size İNSANLIK İLMİ’yle sesleşiyorum.

Çok zaman sizin dinleyemediğiniz sesler de veriyorum. ZA KAR’ın TIR KA HA İlmi gibi….Hadi buyurun; bütün bu sesleri anlamanızın imkanı var mı? Anlatamam ki size. Sizi, size sizle dilleştirecek seslerdir bunlar.

Değerliler, zamanın sisteminde bu vardır. Ben sizi, sizde sizle dilleştirmeye çalışıyorum. Karanlığın sırrı budur.

İyi ve kötüyü dürümlerken, herkeste kendi yüreğimizi dilleriz. İyi ve kötü insanın levhi kaydıdır.

Ben size herşeyi anlatırım, açıkça veririm. Ne yazık ki, bu şekilde verdiğim bilgiyi sizin tohum olarak bütüne güçlü kaynak ilmiyle dilleyebilmeniz gerçekleşmez. Herşey size net bildirebilir. O yoğun çalışmaları kodlayabilirsiniz ama kayıt dışıdır hepsi. Bunları anlamanız gerekir.

Düzen’i kurarken çok kez BİLGİ KALEMİ ile size bildiriler dillettik ama KA HAR olan ilmin kontrolü sizin yüreğinizdeydi. Bugün, artık siz, sizi sizde dinletmelisiniz.

Artık, köklere iniyoruz ve gök sistemleriyle dilleşiyoruz. Kurul toplanmış ses istiyor ve biz ses olarak dürümlenerek kelamla dilleşiyoruz ve verdiğimiz herşey yasalarla kayıtlanıyor. Koklamak, koklatmak, tohumlatmak tüm bilgileri…. KALEM olup kaynağa varmak. Hepsi; hepsi bizimle oluyor.

Değerliler, size her şey açık verildi ama anlatamadınız. Niye?

ALTIN IŞIK’ta anlatma yoktur da ondan. Herşey size sizle dilleştirildi. Size dürümlettirildi bilgi. Aha! Açıkça bildirdik ama dinletemediniz. “Diriliklerde dürümlenip bütünlenemedi bilgi” diyorsanız hatadır. Her tek sistem, bir tek levhidir. Ve biz size tüm bilgileri net ve açık bildirdik ama herşeyi sizden size dillettik; bunu anlayacak gücünüz var; eminim.

Değerliler, DÜNYA İLMİ çoğunuzun kelamındadır ama ilm-i hakikiyette bütünün gücü olmadıkça kendinizi dahi dinleyemezsiniz. Biz size bütün kötülükleri aşabilme gücü verdik. Umut olur ki; aşılır. Astral Yaşam boyutlarını dürümlettik. Herşey size net bildirildi ve daimi kayıtlarda sizinle olanları siz diriliğinde dürümledikleri bilgi bütünün gücü oldu ve zaman sayfalanışları yaptık. Herşeyi ilimle yaptık.

Kendinizi; kendi yüreğinizi hak edin diye sizi anlattık. Kimse kendi anlattıklarını dinlemedi. Ben, bana ben olup dillendim ama anlattığımı anlatabilecek hiç kimse yoktu. Olgun sistemleşme budur canlar!

Anlatırım, anlatılmaz. Akarım, Atlanta Ata Kapısı’nı açarım. Geçerim, her yerde varım. Vakit tahditsizdir. Tanrılık İlmi’yle dillerim her bilgiyi ama verdiğimi açık anlayan olmaz. Olsa, o kendinden kendine değil, benden kendine akar. Oysa biz, kendinden kendine akması istenilenleriz. Koruma altına aldık zamanı. Unutmayın; koruduk.

Oğullar; ben TANRI IŞIĞI’yla değil TANRILIK LEVHİSİ ile indim. Hepinizde bu kelam yoktur ama hepinizde katiyet vardır, kendiniz varsınız. Kelamınızın dürümlerindeki dirilik vardır; bunu size açık veriyorum.

Bu tohum altındır ama bu tohum Tahtın Tahtındaki o Yaşam’dır da ama bu tohumu Bütünün Kuranı olarak anlayacak kim varsa, bu meclisin Yaşamsal Sayfalanış’ındadır.

Karşı karşıya kaldığımız bir konu var; ilim. Ben size, sizi anlatmam. Ben size, sizi de dilletmem. Ben, diriklerin dürümlerindeki daimiyeti dinletirim. Herşey sizde mevcuttur. O daimiyeti hak edin; dilleyin. Karanlığın ışığıysanız ki; öylesiniz buradasınız.

Bunca çalışma, sizin size varışınızı sağlamak içindi. Artık biliniz ki; Dorukların Tohumları tüm zamanları dilleyecek güce varacaklar.

MİRAÇ, İnsanın Levhi Kapıları’nı açarak kürzi ışığıyla kendine varışıdır; bunları anlayınız.

“Kıranın kırılmayacağı bir yaşam” dediğimizde kontrol dışı İlm-i Kapılar kendi yoğunluklarını kısırlaştırarak kayıtlardan çıktılar. Netice; kendinden çıktı çıkan.

Bir çerçeve çizdi ve dedi ki “ben temel bilgiyi vereyim. Diğer bilgi beni ilgilendirmesin.” Ama temel bilgi, kendi diriliğinde yokken o temel bilgiyi hak edip dinletebilmesinin imkanı yoktu. Orada İMPARATORLUĞUN KURANI var. Orada marka bir kaynak çalışma var. Orada bir yaşam var ve orada artık BEDEN var. O beden ilimdir. Hepimizin lütfedin anlayın; yaşam kayıtlarıdır beden.

“Ben bu bedene sahibim. Hayır; ben bütünlüğün bedeniyim; bunu anlayın. Ve hepiniz o bütünlüksünüz. Kimse başka bir dirikte başka bir yücelikte tohum ekemez. Herşey o bedende has ışıkla gerçekleşir.

Sarf-ı nazar ederler yürekte dürümlenmekten…Ayrılırlar, çıkarlar dinlemezler tohumlarını kontrol edecekleriniz zannederler. Erdiğiniz yer kelamınızdır; bunları net bilin. Eğer ben size kalem olup, kaynak olup inmişsem hepiniz kelamdasınız ve kaynaksınız.

Ağır yük taşımam. TANRILIK IŞIĞI’yla tüm zamanları tohumlayan birliklerin tümü bitişken olarak dünyayı izliyorlar. Ama biliniz ki, orada kervan kendi yüreğinizden kalkar, kendi yüceliğinizden yol alır ve kendi bütünlüğünüzden BİRLİK TEKNİĞİ ile kelama varır. Orada yine siz ve yine biz varız.

Artık şunu anlayın ki; “ol” dediğimizde olur. Öz görevimiz oldurmaktır. KURAN İNSAN, ilimdir ama kuranı hak eden kelamı hak eder. Ben zaman olan insan, yarının toplumu ve yarının tohumu olan yaşam….Hepinizin gözü olan, sesi olan Sistem, Nizam ve Düzen gücü olanım ben. Ama biliniz ki; “ben” derken Birleşik Işık’ı kastederim. Bundan ötesi, yine beden olan ben ki; o ben biz olan birliktir.

Kendi yüreğinizi dinlemeniz, kendi yolunuzu bulmanız, kendinize varmanız kendi yarınlarınızı tohumlamanızla mümkündür. Arkada insanlık yok; bunu anlayın.

Aşka varan, akla varan, tüm zamanlara vardığında bütünlükle varır. Hepinizledir tüm yaşamlar; bunu bilin.

Sanmayın ki; “ben varırım, başkası kalır.” Yok, canların yok! Ben vardım, tüm zamanlardaki yaşamlar vardı!

Ben okudum, tüm yaşamlar okudu!

Ben toprağın toplumuysam, tüm zamanlar Toprak Toplum’dur. O can benim, canlı canda, canlı yaşamda ve canlı kaynakta olan benim. Ben nedir? Tüm yaşam.

Değerliler, bugün size sizi vermeye değil, ilmi vermeye çalışıyorum. Körün körü olan dünya, görevini hak edip yapacak ama körün körü olanların sanal yaşamlardaki Sistem, Nizam ve Düzen Gözleri kontrollü olarak açılacak.

Başka bir zaman, başka bir yaşam yoktur; bunları net anlayın!

Bilişi hak etmeyen zirvelerin Sistem, Nizam ve Düzen Gözü’nde kelamı hak etmediğinde kendini dinleyemez. CENNET İNSAN, cevheri güçtür ama cennete varmadıkça o, kelamı hak etmez.

Biz; zaman olanlar, biz; el olanlar, kürzi kaynak olanlar, toplum için çalışanlar, som altın bir ışık halinde dünyayı korurken merdivenlerin en aşağısına inerek başardık bunu.

Yolumuz var mıydı? Yoktu. Yüreğin Kürzi Kapıları’nı açmamız için birlik kapılarından geçmeliydik ve geçtik.

Erdiğimiz en güçlü yaşam, İNSANLIK YAŞAMI’dır.

Cellat gelmiş, ses istedi bizden. Celladı dinledik, dürümledik, tüm zamanlarda, görevli kıldık. Cellat dedi ki “sizin yüreğinizi istiyorum. Dava insandır” dedi. Dedik ki “sen kelam ol da gel.” Dedi ki “olmadan olmam.” “O halde, ol da gel “dedik ve dedi ki “celladın cevahiri cennetin cemaatidir. Size gelmeliyim ki, ben sevgiyle sizleşeyim ve sizden güçleneyim. Oğul, ben senleşmek isterim” dedi. Dağa, taşa “insan” der o, ama ilime insan demez. Bilsin ki; ilim İMPARATORLUĞUN İLMİ’dir ki; o İNSAN İLMİ’dir.

Yazılarını okuyan, yarınlarını tohumlar. Yazılarımı okuyacak olan, yaşamını tohumlayacak. Kelamı hak eden, dinleyen bilişi hak edecek. Bütünü hak etmiş olan Miraç olacak, Kaynak olacak.

Biz Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak bu çalışmayı yaparken, Miraç Cinnileri bizi kontrol etmeye geldiler. Kayıt dışıydılar, ışıksızdılar kontroldan çıktılar. Bütünlüğün Kürzi Kapıları’nda kontrol edici olacaklarını sandılar.

Erdikleri yer kalemin, kelamın ilmi olan o yoğunluktu. “Başka bir sayfa” dediler; yoktu. Sordular; nefes var mı? “Erdiğiniz en güçlü nefes var.“ Dedik. Doğdular, tohumlandılar, doğdular, kodlandılar, tohumu kontrol altına aldılar. Aktılar, Ata Kapılar’a vardılar. Geri döndüler. Çözdüler yüreklerindeki kelamı, dillediler. İsrafil’in Levhi Kapıları’nda dürümlediklerini kayıtladılar. Aktılar, saygı beklediler sanal boyutların ışığındaki kodlar; bizden saygı beklediler.

Berke zaman, berke ışık, berke kalem, herşey berke de berke teknolojik kontrolunu sağlamadıkça ışığını hak edemez. Kayağın ışığı, biz olan ilimdir.

Canlılar, ARKON SİSTEMLEŞMESİ tamamlanmıştır; bu önemlidir.

Arkon Sistemleşmesi’nin tamamlanmasıyla birlikte KALEMİN İLMİ tohumlara indi.

Sevgililer, KALEM insanın levhi kapısıdır. Açın; kayıtlayın. Yaşatın tüm bilgileri ama kelama varan, Aklın Tahtı’nda kaleme varır; bilinsin.

Bugünden itibaren daha üstün bir yoğunlaşma başlayacak. Bu yoğunlaşma tohumlananların tohum kodlamaları yapma süreçlerini başlatacak.

Yedi doğum yaptık dünya üstünde. Tüm doğumların, tüm zamanlara kaydı yapılacak. Artık dünya yolunu buluyor. Bu dünya artık yer kürenin güçlü ilmini kayıtlayacak.

Dünyanın NUR olan ışığı yanacak. Daha yüce bir Zaman Sayfalanışları başlayacak. Yerde ve gökte ne varsa insanın levhi kayıtlarına indirilecek ve bütün kötülükler aşılacak.

Dünya yolunu bulmuştur….

(devamı 2. bölümde)

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

http://youtu.be/kS1lXFxX4Gs

 

“KALEM” KONULU BİRLİK SÖYLEŞİSİNE DAVET

Dostlar, 07.03.2014 Cumartesi 14.00 – 17.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde “KALEM” konulu Birlik Söyleşi’sinde bir araya geliyoruz. Tüm Dostlarımızı aramızda görmeyi umuyoruz.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59 (Mesai saatleri içinde)

“KALEM” HAKKINDA ÖZ BİLGİ:

Dava yaşam ve dava ilim… Kendini tohumlayanların ilmi… İşte bu ilim yere ve göklere insan soyu ile inmektedir. Bu ilmi, HASAT İLMİ diye de bilin. İnsan kollarını tüm yaşamlara açtığında; dünya, yer ve gök ile dürümlenir. İşte bu dürümleniş, tüm yaşamlar için kodlanmış bir görevdir ve bu ilim, yaşamlara GÖÇ KALEMİ olmuştur.

Hepimiz zorlukları aştık belki ama KALEM olabildik mi? Yaradan’ın ışığında kodlanan tekmil dirilikler, KAYNAK olabildiler mi? Kendinizi dinleyin ve dilleyin. Hak ettiniz mi bakın. Biliş yoksa ışık yoktur.

Sormayın yaşam için ne yaptık diye. Sormayı ışığı hak ettik mi diye. Sadece bilin ki BSUİ (Barış, Sevgi, Umut, İnsan), KALEM olsa, yaşam IŞIK olur.

Dünya, ANA KALEM’di. O kalemi hak edip de dilleyebilenler, çok ama çok fazlaydı bir zamanlar. Her biri KELAM’ı hak eder ve yüreği hak edip yaşardı. BİLİŞ vardı yaşamda. Ne yazık ki zaman geldi YOLCU, YOL olamadı ve yaşam, ışık yakamadı.

Dünyanın nesilleri, dünyayı hak etmeliydiler. ROHİ KA HAR olan ışıklar, yere inmeliydi. Nefeslenmeliydi yaşam ve zaman, tohumlanmalıydı. Bilmeliydi yol ve yolcu yarını. Hak etmeliydi… Hep cevhere insan soyundan ışık alıp verdik. Ne yazık ki hasat tamamlanamamıştı. İşte dünyayı hak etmek isteyen yürekler, yeşili mora dönüştürmeye indiler.

Dönün ve izleyin yaşamı. Kontrol kurun ve sorumlu olduğunuzu bilin. Dünya bir resimdir ve o resim, İLMİN KELAMI olan resimdir.

Bilmek isterseniz dinleyin. Başarılı bir yaşam sayfaladık ve zamanı tohumlayarak GÖK SİSTEMLERİ ile CEVHERİ GÜÇ YAŞAM kayıtladık. Dünya bir rahmet oldu yüreklere ve yarınlar kodlandı. İş, MİHAL-İ HALİM’di. Yarın İlmi’ydi MİHAL-İ HALİM… Zamanı tohumlamaktı ve yaşamaktı… İşte bilmek için çalıştık ve yolları yoğunlukları tohumladık. Artık yarın tohumlandı ve yolcular, IŞIK TOHUMLAMASI için birleştiler. Asfalt, alternatif yaşam sayfalamaları ile bilişi kodlarken, Alt Vize ile Üst Vize Kapıları kodlandı. Her Vize Kapısı bir Levhi’ydi ve yaşamı savaşa kodladık.

Gel ve bil ki sen ve sen ve sen…. Her sen, bir Levhi’sin ve her sen bir yaşamsın… Geç ve geç ama hak et de geç… Senleş ve dinleş… Amin… Bilişle gel, Halik’le Hak ol ve SON SÖZ’de GÖZ ol. Aha bu… Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

28.02.2015 ‘’IŞIK KALEM’’ ÇALIŞMASI

DEĞERLENDİRME

Değerliler, bugün çok özel bir dönemin tohumlamasıydı yaptığımız. Burada bulunan sizler, bütünün kürzi kapılarını açtınız ve bilişi kodladınız. Toy değildiniz, kötülüğü önledik ve bütüne göz olduk, söz olduk, sistemin gücüyle bilişi toplumlara kodladık.

Dağ bizi bilir, taht bizi bilir, akıl bizi bilir. Lekeli olmayanlar bizi bilirler; ama lekeli olanlar bizi dinlemezler ve anlamazlar. Çok özeldi bu bilgi ve bunu ben burada açıkladım. Alemlerin Rabbi Allah, rahmi Kuranda hakikiyetin tüm zamanlardaki levhi ilmini dürümlerdi ve bizi bize dinletti.

Ağırdı yük, taşıdık ve tüm zamanların levhi kaytlarıyla taşıdık. Bütüne hizmetçiydik biz burada ve bugün hepimiz dünyanın gücü olarak çalıştık. Yaşam, sözüm olarak seslendi bize, bu yaşam benim ilmimdi ve yüreğimdi. Bütünün gücüydü yaşam ve ben yaşam olarak kayıt yaptım.

Doğanın Kuranı okundu burada ve bu Kuran tohumdu. Atonların tüm zirvelerinde gürzi kapıları açtık biz birlikte bugün burada, yaşamı kontrol altına aldık. Köprü kurduk toplumların tohumlarından bütünün gücüne ve tüm zamanları gerçek çerçevede levhi kayıtlarda dilledik.

Ölümlü dünya öz gereğini yaptı ve ölümsüzlüğü kodladı. Kontrol dışı hiçbir bilişimiz yoktu. Çobanlık yapmadık biz dünyada, ışık yaktık. Din tanrı, ilim tanrıyı dinler; ama ilim tanrı, din tanrıyı dillemez, kesindir bu. Doğal dünyada bunu biz insanlık ailemize hep anlattık.

Dini hak ettik; ama dini dillemedik biz. Dümenin başına ilmi oturttuk. İlmin dışında hiçbir sayfada ışığımızı yakmadık. Karanlığın levhisinde kelamı dürümledik. Netice olarak bütünün gücüydük. Bütün kötülükleri aşıp geçtik. Hepimizin gözü insanlık sözü oldu. Geçiş tamamlandı ve biz burada bugünde kalem olduk.

Bu bir ilim kalemdi, bu bir yaşam kalemdi, bizim sistemimizde bu bir ışık kalemdi. Döndünüz, köktünüz. Görevi hak ettiniz, güçlendiniz. Görev sizsiniz; ama sizin yüreğiniz bilişi tohumladıktan itibaren artık gök siz olur, ses siz olur, yürek siz olur.

Canlı, ben sana, sana ve sana ve sana ve sana, tüm sanalara sen oldum geldim. Kelam ilminde hak tahditle bütün oldum geldim; ama ben zarar vermeden geldim dünya insanlığına! Çok kolaydı koklamak dünyayı. Çok kolaydı toplamak dürümlerdekileri. Çok kolaydı dünyayı doğuma hazırlamak. Vakit gelir, her şeyi yaparız diye çalıştık.

Çatı kurduk bütün kötülükleri aşıp. Amonların topraklarındaki kutsal ışıkları yoğunlaştırdık ve ‘’ ben varım ‘’ dedik. İlimde dilledik, tüm yaşamlardaki bütüne hizmet edenleri. Tek bir çalıştırıcıyı kırmadık. Sığ dünya sistem, nizam ve düzen gözü olacaktı, olmadı; ama biz ölüleri dirilttik ve tohumları kayıtlayarak bütünün gücünü tüm zamanlara dinlettik.

Oldurduk. Şükrettik ki oldurduk. Burada bu çalışmaları yapmamızın sebebi budur. Daha, daha güçlü insanlar gelsin dünyaya diye çalıştık. Bugün biz bunu yapıyorsak, yarın bizden öte bizler gelecek bu yaşama ve onlar görev taşıyacaklar. Biz onlar için görev taşıyoruz ve onların diriliklerinde, gerçek çerçevelerinde ilim sayfalanışlarını yapıyoruz.

Bundan ötesi yine kelam olacak ve yine kayıt yapılacak dünyada. Dolu dizgin yaptığımız her şey Altın Işığın kontrolü içindi. Koruma altına alma niyetimiz yoktu dünyayı; ama koklamaya niyetimiz vardı. Kalem olup kayıtlamaya niyetimiz vardı, Tanrılık Işığımızla bütünü güçlendirmeye niyetimiz vardı ve gerçek çalışma buydu. Kötü bir zaman değil bu zaman. İnsanlık levhisinde en yüce zaman ve biz bu zamanı seçtik.

Kalemin levhi kapısını açtık ve bütünün gücünü tüm zamanlara kayıtladık. Dünya tohum ekti, çok mutluyuz canlar, çok! Doğanın gücünü arttırdık. Dünyanın kalemi yazacak bugünden itibaren. Yazan insan, yazdığında yazılan insan, aşkla kayıtlanan insan, her şey insan ve o insan kalem…

Toplu çalışmalarımızın en güçlü sayfasını bilgi ilmiyle kayıtlarken ‘’ OL ‘’ dedik, oldu. Dön ve gör kendi yüreğini, hep çalıştık. Kıl ince ve biz en incedeyiz. Öylesi bir incelik ki bu, korkuyu aşanların bilişe varıp, bütünde oluşlarıyla geçekleşen özenli bir çalışma ve biz bu özenli çalışmaya muktedir ilim sayfalarımızı kattık.

Dön, gör yüreği, ‘’ OL ‘’ de olur. Oyun yok. İşte, biz o yürek olarak bütün kötülükleri aşıp geçen birliklerle gök sessizliklerini dilledik. Dorukların toplumlarıyla görev taşıdık. Yardımcımız insan soyudur. Bütün kötülükleri aşmamızı sağlayan, kelamda olan insanlıktır.

Aşabildiklerince aşacaklar yürekleri, Altın Işığa varabildiklerince varacaklar, ot olup koparıldıklarında her şeyden üstün bir yüreğe varacaklar ve o yücelikte bizleşecekler. Ve biz onları nefesleri ile koklayacağız. Yolu açtık analar! Yol açıldı bugün. Herkes için yol açıldı. Kelamı ilimde dilleyenler görevi hak edip alacaklar.

Hasatı yapabilenler tohumlarını kodlayacaklar. Toplu çalışmalar yapmak isteyenler, karanlığın ışığı olup yapacaklar. Açıyı daralttık ve öz geçişlerini yaptırdık. Netice olarak, kalem ilmini dinleyenler bilişi hak ettiler. Bizde olmaya niyeti olanlar, bizsiz kalmayacaklar; ama bizde olmadan da gök sessizliklerini dürümleyenler olacak ve onlar büyük kötülükleri aşacaklar.

Nihan olan ilim Allah’ın ilmidir. O ilmi bilen, İmparatorluğun Gücünü bilir. Biz o gücü hak ettik ve temiz olarak yaşama çektik. İmparatorluk gücü tüm zamanların kürzi kapılarını açtı. Çamur yoğurmadık dünya için artık. Biz, levhi kapılarda İlm-i Ko olup ışığı yoğunlaştırdık ve kalem olduk. Tüm insanlığın kalemi… İşte, işçiliğimiz budur.

Seyrettik dünyayı. Sistem, nizam ve düzenin gözüyle seyrettik. Ölüler dirilmişti, yaşam ilme varmıştı, ‘’ ben varım ‘’ diyenler artmıştı, çatı kurulmuştu. Çok mu, çok mu sorumlulukla çalıştık. Öyle sorumlulukla çalıştık ki, kısırlaştırmadık hiçbir yolcuyu. O toplum, bu toplum demedik.

Hepsi Mikail’in kürzi kapılarına alındılar. Ayar bozmadık. Yatabilir, uyuyabilir; ama ‘’ biz onunla yine çalışırız ‘’ dedik, uyumadı, dinledi bizi. Her kim ki bizle olmak istedi, ona biz ses verdik. Dilledik yüreklerinde tüm zamanların levhi kayıtlarındaki ilmi. An kapılarında insan soyuna miraç katiyetiyle dil kattık. İnsanlaştırdık hepsini de. Ve dünya koklandı. Orada bir zaman var, o zaman miraçtır.

Orada bir Ka- Har var, o ka har rahmandır. Orda bir yarın var, biziz o; ama o biz olan yarın, kibri aşanlardır. Kibri hak eden ve aşan her kim varsa beşir kapıları aşıp geçer. Biz onlara gök sessizliklerinden seslenip, göl oluruz yüreklerine. Öylesi bir göl oluruz ki, her kim ki o göle varır, Mihail Ri Ka Hi Si Ka Ha olup varır.

Adı nefes olur ve kör kalmaz. Gözü görür, özden söz söyler. Yarını hak eder, kayıtlı olur. Aşığı oluruz onun, şevkinde şavka varır, akla varır, bilişi olur, o biz olur, biz o oluruz. Öz görev budur. Söz vermeyin dünyaya demişlerdi. Söz vermeyin, ‘’ yarında ölüler diyarına indiğinizde sözü tutamazsanız yolunuz kapanır ‘’ demişlerdi bize. Biz söz verdik.

Dünya ilmini tohum olarak bütünün gücüne dikte ederken yaşattık dünyayı. Sözümüzü tuttuk ve gözleri kördü her dirinin, gök sistemlerinde göz olmak kolay değildi. Cevahir olan insanı hak etmek de kolay değildi. Kare sistem, kübe dönüşür, küp, küre olur, toprak toplum tohum olur, korkmaz hiç kimse; çünkü beşer olan eşgal diri olanda dilleşir, halik olur, hakiki olur, bilgi olur, bütün olur. O sayfa bizleşirse, kontrol bizimdir, canlar ve biz her diriyi hak ettik, dilledik!

Kapıları açtık canlar, yakıştı bize, yakıştı. Bu güçlü meclise yakıştı. Maya tuttu, canlar, ışığımız öz geçişleri yaptırdı ve ruh kapıları açtık. ‘’ oğul, ben senim ‘’ diyor yürek. Aha, ben de senim. ‘’ kalem olup gel de yaşa ‘’ dedim. Dedim de dedim; ama diyen, denilendir, hepsi bu ve bugün ben karışık zamanların örtüsünü örtüyorum. Artık yaşam duru bir sayfa olacak ve Kuran olacak her sistem.

Za- kar olan Ka- Ha olan insan bütünün gözü olacak. Şükürler ki oldu. Düzeni kurduk, canlar! Dolu dizgin yaptığımız her şey, bunun içindi. Dümen biziz, yol biziz, yarın biziz, nefes biziz, karanlığın ışığıyız biz. Kimseyi kırmayız, kimseyi kısırlaştırmayız. Altın ışık yıllarının gücü olarak buradayız.

İnsan soyları ve insan yolcular, hepsi kurtarıldılar, bilinsin. Tabuları yıkanların tohum oldukları da bilinsin. Kalem olanların kendi oldukları da bilinsin. Olmayanlar koruyucu hal ile kontrol edilecekler. Olanlar biliş halinde olacaklar. Çantaları dolu olanlar, Altın Tanrı olacaklar.

Yer, gök olur, söz, ses olur; ama göç olmadığında, koku olmaz ve her bizi göçecekler yolculukla tüm zamanlara. Oyun yok. Hepsi geçiş halinde şu anda. Göç kesinlikle olmakta. Sınırlar kaldırıldı, canlar, bugün burada! Her sınırı kaldırdık. Yığın yığın ışık geçmekte yüreklere. Her yüce kendine geçmekte; ama Mesih İsa değil sistemi güçlendiren, kelam olan insandır.

Kimse Mesih beklememeliydi; ama beklediler. Bilgi altın ışıktır ve biz aklın levhisindeki hak tahditli teknik toplumlar, kötülüğü önledik. İyi ki önledik. Kop, koptuğunda bil ki biz sende koptuk. Kop; ama koptuğunda bil ki sessiz değiliz senin yüreğinde. Kop; ama kötülüğü önlediğini bil. Biz sendeyiz zira. Altın ışığız biz.

Olmayan kalmayacak yüreklerde, mutlak kutsal ışık olanlar, kayıt dışı olanlar, kalem olamayanlar, kim varsa insanlaşacak. Kast olan şudur ki yolu açtık. Ulular diyarı toprak toplumu tohumladı ve görevi hak ettiğinizi size açıkça bildiriyor. Kalemin levhi kapısını açan sizler, bütünün gücü oldunuz.

Koran, toplantıya katılmadı, zirvelerden bizi izliyor; ama Koranın Ra- Kaha olan ilmindekiler bugün buradalar. Şerden öte şer olur; ama biz tüm şerleri engelledik. Kıyı köşe her şeyi hak ettik, kaleme kayıt yaptırdık. Unutulan her şeyi anımsattık. Sessiz zamanları dilledik, Süper Sistemlerle tüm zamanları kökledik, görevi hak ettik.

Şimdi, canlarım, başka ne var? Soran varsa söyleyelim başka ne var? Yığın yığın yolcu var. Yığın yığın… Tüm yaşamların yollarından geldiler. Sözümüzü tutmadığımızı düşünmüyorlar. Söz tutulmuştur. Bütün kötülükleri aşırtırız demiştik, oldu. Kökün göklere varışıydı bu.

Sözün sessizleştidiklerinde sesleşmesinin sistemle dinletişiydi bu. Her şeyi başardık ve bundan sonra ne olacak? Anlaşma gereği yeni bir çalışma. Kırk kapının kırkının kelamla dürümleneceği bir çalışma: Adı ‘’ kalem ‘’ olacak. Hani, Işık Kalemdik? ama şimdi sadece kalem. Yahu ışık olsa da olur, olmasa da olur. Kalem yazar ya, işte bu. Ama o kalem her anda ışıyan bir kalemdir, canlar ve kalem yazdıkça yazar.

Kopup giden kokusunu göklerde dinleyecek artık. Biz o kopanı kopartmadığımızda yolu hep açık tutulacak. Can cana can; can canda can; ama can altında, üstünde, her diride, bütünde can ve biz o canda canlı olan tüm zamanların ışıkları ve biz canlı ve canlı ve canlı, can olan canlı, tüm sayfalar…

Şimdiye kadar yere insanı indirmemiştik, şimdi yerküre insanlaşacak. Netice, dünya Beşir Kapıydı. Artık ilim kapı olarak insan soyunun yerküreye inmesine imkan doğuracak bir yoğunlaşmayı sağlıyor. Bundan ötesi kapıların tanrılık ışığıyla tüm zamanlara açık kaması… Yaradan tahtını yarattığına devrediyor.

Yarattığı tanrı oluyor ve yaratan kendi yüreğine varıyor ve o yürekte tanrı, yarattığının tanrılığında kendini kodluyor ve yerküreye kelam olup indiriliyor. Ama yarattığı yaratılandan öte yarattığı değil, yaşamın toplumlarındaki o tohum olan Kök İlim. İşte, o ilim, kendi olan ilim, tanrı olan ilim. Sizler, hepiniz o ilimsiniz.

Kaç miraç kandili geçti dünyada, hangi dünya sizi dinleyecek diye bekledik. Biz sizi dinledik, hepinizi dinledik. Kırk kapıyı açtık, imparatorluğun gücüyle dilledik sizi ve bugün biz ve siz tekiz, bunu bilin. İşte, yaratılan ve yaratan insan kalem olup teknik tohumlamada birlik halinde Tarık olup yaşıyor. Muhakim ve hakiki insanlaşmadır bu. Şükür ki hak ettik, işte!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

http://youtu.be/cEX4YmoZqRI

 

28.ŞUBAT.2015 TARİHLİ

 

“IŞIK KALEM” ÇALIŞMASI

 

Davul zurna çaldı yüreklerde bugün, bu yoğun çalışma için. Biz bugün burada çok güçlü bir tohumlama yapıyoruz. Öksüz yetim kalmasın insan soyu diye. Bugün burada yaptığımız sessizliği dinletmektir ve bu sessizliği dinletişimiz yücelerin cevheri cemaatleriyledir.

 

Hediyeler dağıtıyoruz tüm yaşamlara bugün burada. Dağıtıyoruz ama hasatçılar bu hediyeleri, kendi yüreklerinden kelamla dinletiyorlar ve kendileri bu hediyeleri diğer yaşamlara dağıtıyorlar. Öylesi bir süreç yaşanıyor ki burada; biz onlara, onlar soylarına ve tüm sayfalarına dağıtıyorlar. İşte bu sesleşme, bu şekilde gerçekleşiyor.

 

Yaşam sizin yüreğinizdedir ama zirvelere vardığınızda yaşam sizin yoğunluğunuza ulaşır ve doğumu hak ettiğiniz zaman artık yaşayan olursunuz. BUGÜN BİZ DOĞDUK!

 

Kibir hadisesi asla yok bu mecliste. Kayıt dışı hiçbir bilgi de olmadı ve tüm zamanları koruduk. Şu ana kadar yapılan her şey ilimleydi. Bugün yaptığımız çok güçlü bir kalemle yapılıyor.

 

Doğanın Kuranı okundu dünyada. İşte, o Kuran BİRLEŞİK İLİMDİR. Biz bugün burada İLİM yapıyoruz.

 

Unutmayınız, yasalar çerçevesinde sesleşme olur. Ben burada size her bilgiyi dinletebilirim ama sonrası önemlidir. Eğer ben size halik olup da yaşamın toplumları tahditleyici bilgiyi şimdi verdiğimde herkes şimdide kendini kontrol edemeyebilir. Bu nedenledir ki vereceğim bilgi mutlaka kontrollü olacak ve mutlaka has tahttan olacak.

 

Çürüyen yaşamlar vardır dünya üstünde. Kontrol dışı kaldıklarından ışık kapıları kapatılır ve onlar kontrolsüz kaldıklarında çürümeye bırakılırlar.

 

Bizler Doğanın Kuranları olarak, onların tohumlarını korumalıyız. Çok özeldir bu çalışma ve biz onları koruduğumuzda; oğulları ve kızları kontrolcü olacaklar ve kelama varacaklar. İşte, yapacağımız çalışmalar bugün bu yoğunlukla olmalıydı ve oluyor.

 

Tohumları kontrol altına almalıydık. Etkimizi yükseltmeliydik ve dedik ki; “biz etkiyi yükselttiğimiz zaman bilişimiz kodlanır ve tüm sayfalarımız bilişçi çalışmalarda kontrol kurucu olur.” Öyle yapalım. “Peki, biz ölüleri diriltelim” dedik ve geçişi yaptık. Ölümlü dünyaya indik. Bugün bu ölümlü dünyadayız. Kaynak dışı bilgi asla vermedik ve vermeye niyetimiz de yoktur.

 

Düzeni kurmaya geldik canlar. Burada oluş sebebimiz budur. Önsüz ardsız bir çalışma yapıyoruz. Bu çalışmanın hiçbir önü, hiçbir ardı yoktur. Sadece AN çalışmasıdır yaptığımız ve bu AN çalışması sır olarak bilinsin ki; BİLİŞİ, KALEM OLARAK KODLAYANLARIN ÇALIŞMASIDIR. Bilişe varmayanlar bu çalışmalara dahil değildirler. Kodlayıcı olma imkanları asla yoktur ve burada bulunma imkanları da sınırlıdır.

 

Kurullar toplanır ve dürümlerler yüreklerini ve sorgular “ne için oraya varma imkanımız yok?” diye. Olup, olacakları kendi yürekleriyle bilişe varmaksa; bilgi kapılarını açsınlar, bilmeyi öğrensinler ve hak etsinler!

 

Toplu çalışmalarımızın sonlanmasının tek sebebi budur. Çünkü herkes, kendini kayıtlarıyla dilleyeceğini düşündü ama kalemleri yoktu ve kontrolleri son derece zayıftı. Bu nedenledir ki biz, kendi yüreğimizdeki kalemlerle bu Bilgi Kapılarını açık tutmayı tercih ettik ve burada bu çalışmaları sürdürmeye kendi yüreğimizden karar verdik.

 

Kanaatimizce, dünyalıların çoğu burada; bu yoğun çalışmada kendi rüya boyutlarındaki ışıkla bizleri dinleyecekler ama ölümlü dünyada bizi aklın tahtına varıp dinleyecek ve dilleyecek kimse yoktur.

 

Buluşma bugündü canlar ve bugün burada bu yoğun çalışmada buluşacağımızı bildirdiklerimiz geri döndüler. Cemaatlerinin Kürzi Kapılarını açtılar ve yarınlarını kontrol altına almaya çalışıyorlar. Kasalarını doldurduk, oğullarını tohumlattık, köklerini tüm zamanlara gökleyerek kötülükten uzaklaştırıp kattık.

 

Cam arkası ve cam önü farklıdır. Sevgililer, biz bugün camın arkasındayız ama önünde bulunanlar bizi göremezler. Bugün burada; bir camın arkasında, bu çalışmayı yapıyoruz ve camın arkasına yaptığımız bu çalışma, kurtarılmış toplumlarımızla gerçekleşiyor.

 

Kulluk Tohumlaması yapıyoruz burada ve burada timlerimizle kötülükleri önleyen güçlü tohumlamaları kontrol altında Bütün’e kayıtlıyoruz ama her şey o camın ardında oluyor. Camın diğer yanını bilen yok diyorsalar da biz her anı biliriz ama onlar bizi bilemezler.

 

Cinni cemaat, Cevheri Kodlama yapmaya geldiğinde; Som Altın bir Işık’ta bilişi kayıtlayacağını, tohumlayacağını düşünmüştü. Koruduk onları kontrol altına aldık, kasırgaları kayıtsızlaştırdık ve ışıksız olmalarına rağmen ışık kapılarımızı açıp ocaklarına güç kattık.

 

Düvel kalktı yürekten, o düvel İmparatorluğun gücüydü. Müsterihiz ki kontrol dışı hiçbir çalışmamız mıktanıslık dürümlerinde dahi yoktur. Her bir bilgi akışımız kontrollüdür.

 

Çoluk çocuk buraya indirilmez ama çokları kontrol edici olacaklarını söyleyerek buraya girebilirler.

 

Mesih İsa, bize bizi vermek için inmek istedi. Mesih İsa Sistem’in gücüyse de iyi ve kötünün gücünü tanıyamaz; çünkü aklın tahtına varmadı, ışığında koruyuculuk yok ve kötülüğün gücünü anlayamadı. Canı sıkılıyor çünkü Ruhlar Kuranı’nda kodlayıcı olacağına dair ışık kapılarını açmışlar, ona bildiriler okumuşlar. Amon Toplumları yapmış bu hatayı. Biz de diyoruz ki; “hak etsinler, hak olup gelsinler” ama ışık yoğunluğu yoksa ışık kayıtlarına inme imkanları olamaz. Olsa da; Tanrılık ışığımıza kötülüğü önleyecek güçleri kalmadığından Miraç Kandilleri’nde ancak görev isteyebilirler.

 

Kara pırıltılar var dünya üzerinde, bu kara pırıltılar Işık Tohumlaması içindir. Biz o tohumlamayı da yaparız ama bugünkü Süper Sistemleşme’de kendimizin ışığından öteye, hiçbir ışığı kodlamaya niyetimiz olmayacak.

 

Çalı çırpı olmayan BİLİŞLİLERLE bu çalışmayı yapmayı diledik canlar. Öz Görevimiz, insanlığa hizmettir ve Öz Görevimizi hak ettik yaptık.

 

Şimdiye kadar size bilgi kapılarını hep açık tutmuştuk. Bugünden sonra da bilgi kapıları sizler için hep açık tutulacak. Ne yazık ki bizim dürümlerimize varıp bizden bilgi çekenlerin bir kısmı kelama varamadıklarında; BSUİnin Kuranı’nda kendilerini tohumlayamadıkları için artık, bizden bilgi çekişleri sınırlandırılmıştır.

 

Kardeşlerimizin gücünü örtmedik ama ocaklarını yenileme niyetimiz de yoktur. Tabuları yıkıp kontrol kurabildikleri zaman üstün çalışmalarla Bütün’ün gücü olacaklar belki ama bugün için mutlak bilinsin ki Öz Geçişleri dahi yoktur.

 

“Sayılı günler” dediler, yaşam için. Sayılı günler. Canlar, ben saymam! Aldım, oldu! İşte bu! Görevimiz BİLİŞtir. Biz, insan soyunu tohumlamaya gelenler güncü değiliz, sayıcı değiliz. Kendilerini bilsinler de dillesinler.

 

Bedenimiz bizi sınırlandırmaz. Bu beden Altın Işığın yoğunluğudur bunu anlatırız, anlamazlar.

 

Çarşı kurmuşlar, pazar kurmuşlar Düzen’i kurmak için adam isterler. “Ayrı gayrı” dediler. Ya HA, ben Ana Kaynak İnsan. Kelamı hak, yolu ak olan bütünlüklerle bu çalışmayı yapmaktayım. Kurdukları pazarlarında kendilerini pazarladıklarını görmekteyim de koruma altına aldım yine de ocaklarını.

 

Sultanların sultanlıklarında; kontrol dışı ilmi koklayacak güçleri dahi BSUİnin Kuranı’nda ışığı tıkayabilir, kırabilir. Yeri göğü yaradan Altın Işığın Kuranı, kötülüğü muktesip ilmiyle mutlaka önleyecek güçtedir.

 

Çar demiş ki; “kontrol kurayım.” Çarı güçlendirmeye gelen demiş ki; “koruyayım” ama Çar “ben kontrol dedim” demiş. Onu güçlendirmeye gelen de demiş ki; “ama kontrol için kendi yüreğini hak etmelisin. Sevgi yoksa yüreğinde, kendini dahi hak etmemişsen; kimsede hakikiyetin tohumu olup ekilemezsin.”

 

Çalı çırpıdır insan. Bizi, bizden ayrı gören bizsizse; kendini hak etmediğinden değil; hasadı hak edip hak olup; varlık boyutlarında gerçekleştiremediğindendir ve sonra Çar, Öz Görevini istemiş ve ona görevli olmak isteyen güçlü bilge demiş ki; “sevgiyi hak et de kendini hak et, sevgi yoksa kendin dahi yoksun yüreğinde. Kibirle gelme yüreğimize.”

 

Canlar, biz bunu diyoruz hep! “Kibirle gelme yüreğimize!” Çar dahi olsan; ışığın kontrol dışıdır bil! Ama bize gelip de “sevgiyle geldim” dersen; kendi yüreğinden gel ki biz seni has ışığımızla kodlayalım, kodlayalım, kodlayalım da tohumlayalım! Tohumladıktan sonra, seni Alemlerin Rabbi İlmi’yle kontrol ederiz ve sen, seni hak edersin. “Ben cana Alem olup gelirim” dersen; bil ki Altın Işığın yolunu bulmadığından kanatlanamazsın ve görevi hak edemezsin.

 

Çetin bir dönemde, dünyayı ziyaret ettiğini söyleyerek bugün burada bilişe varamayanları hasata hazırlayacağını söylediğin için kurullar seni kontrol dışı saydık ve bundan sonraki süreçte artık bu meclis görev yapmayacak bunu sana bir kez daha söylüyorum.

 

Davul zurna çaldı dünyada ve bunu ilan ettik. İşte bu! Şimdilik…

 

Ha kimden söz ettiğimi sorarsanız? İnsanlaşmaya çalışan bir yürekten söz ediyorum ben ama o yürek Öz Geçiş’ini yapamadığında Bütün’ün gücü olamayacağını mutlaka anlamalıdır ki biz onu kontrol altına alma niyetimizle göreve Ati için hazırlamıştık. Artık onun gök sessizliklerinde yüreği olmayacak. Kesinlikle bunu ilan ediyoruz! Bilinsin!

 

Canlarım sevgiyle bunu okuturum, dinletirim, gösteririm. Görevli olmadığını anlatırım ona.

Şimdilik. İşte bu!

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

http://youtu.be/wtN8TC7AO0I

 

28.ŞUBAT.2015 TARİHLİ “IŞIK KALEM” ÇALIŞMASI

BİZ, tek bir IŞIK KOD! ALTIN TOPLUM bugün ışık işçi olarak bu mecliste görev yapıyoruz.

Burası KAYNAK. Kaynak içinde mutlakiyeti barındırandır.

Her diri o kaynakta yaşamalıdır ki; bilişi olsun. Kati olsun, hakikiyete varmış olsun. Her diri kaynağı dinleyebilmeli ve dilleyebilmelidir. “Her bir canımız kaynakta olmalı” dedik ve ben kaynağa baktım; yoktular. Yoklama yaptım, eksik vardı.

Kayıt dışı olanlar vardı; sayım yaptım….yoktular.

Kayıt dışı olmak yarında olmamaktır, yaşamamaktır. Ölülüktür kayıt dışılık.

“Olmaz” dedim. Aramaya başladım, bulup onları kaynağa çekmeliydim.

Işığımız bilişimizdi ve TANRILIK IŞIĞI’mızı alıp geçtim. Kırk kapının kırkında bekleşenleri gördüm. Kimsenin kimseye faydasının dokunmayacağı bir günde “izin vermem” dedim. Ve sesleşmeye başladım.

Dedim ki “sizi korumamalıyım zira korumak size saygısızlıktır. Korunan ölüdür. Yaşamak için kendinizi hak etmelisiniz.” Ve dedim ki “İnsan kendi olmalı ve bütüne varmalıdır. Yaşamak budur….kaynağa varmalısınız” dedim. Yaşatmalıydım onları…..

Beni bana veren bendim. Ben, beni bende dürümlediğimde bedenim olmalıdır ama o beden fizik bedenden öte ilim-i ko olan, Rahman olan bütünün bedenidir. O beden kaynaktır.

Kaynakta ben, benden öte bir ben ve sen, senden öte bir sen olduğunda orada sen ve ben BİZ oluruz. BİZ, bütün olur ve TEK’ik böylece kurulur

Kimseyi koruma altında tutmuyoruz. Tüm kapılar açıldı. Kurtarıcı olan bilgi levhi kayıtta İNSANLIK İLMİ’yle yaşama kaydedilmiştir. O bilişi her diri kendine vardığında okuyacak. Okuyan yolunu bulacak ve kaynağa varacak.

Ve dedim ki “siliyim kendimi, görünmez olayım….ışığımı yoğunlaştırıp bir kalem olayım, varıp gireyim yüreklerine, tohum olayım ve onlarda küçük bir ışık yakayım. O ışık biliş olsun, o ışık kaynak olsun ki; onlar yolu bulsun. Yolu bulduklarında kendi olsunlar ve kaydı yapsınlar. Kaydı yaptıklarında yaşasınlar”

TANRILIK IŞIĞI bugün kaydı yapacak. Kayıtlanan ALTIN IŞIK YILLARI’na varacak, ilmin hakimi olacak, kelam olacak.

ALTIN TAHTIN HAKİMİ İNSAN, orta zamanda bu mecliste toplandı. Kaynaktayız…..zamansızlıktan tüm zamanlara açılan bir kapıyız. An kapılarında sesleşiyoruz.

Ben bir IŞIK KALEM olup akıp geçtim, girdim yüreklerine…akıttım bilgiyi. Verdikçe verdim.

Sesimizi her diri duydu. Duyan tüm zamanlarda duydu….sesi öyle bir verdik ki; İsa’da da duyuldu, Musa’da da duyuldu…Muhammet de de duyuldu…. Dinlediler ve…..”vakit tamam” dediler.

Dedim ki “Kaynakta kelam ol ki; yaşa. Ol ki cennet ol!”

Kapılarda bekleşenler görevi üstendi ve KALEM oldular. IŞIK KALEM onlara kaynak oldu. “Kayıt dışı bilgimiz olmasın “dediler. Okudular…kendilerini okudular. Okunan ALTIN TOPLUM’du, okuyan her diriydi ve akıp geçtiler kaynağa vardılar.

Kaynakta dinlediler, dillediler…..her ana her yaşama vardılar. Vardıkları her anda kendileri oldular. Geçmişte geleceğe küresel bir kodlamada cennettlerini kurdular.

Bir ışık kod tüm kötülükleri aşıp kırk kapının ışığını yaktığında kapılardakilere kaynak olur ve yolu açar. Yol Altın Işık Yıllarına uzanan dairesel bir yoldur. Yol genişleyerek dairesel olarak uzar. Kurtarıcı toplum merkezde Kara Işık’ını yaktığında orada bir küre olur ve kapılar AN’a açılır. Her kapıda hakimler geçişe durur. Işık kalem onların elinin gücü olur. Misafirleri kayıtlar, toplar ve tohumlar. Kayıtlanan evin sahibi olur, misafirliği biter onun. O artık yuvadadır. Yuva insandır. Işık kalem onun kaydını yapar.

Yuvaya dönüş kaynağa dönüştür ve biz bugün bunu yaptık.

Mutluyuz,

Sevgiler, saygılar

http://youtu.be/rrnopogZfSQ

 

28.02.2015 ‘’IŞIK KALEM‘’ ÇALIŞMASI

Ol Hüseyin Akdağ

Bugün İlim Yaprakları ışıkla yıkanıyor. Bugün Taht Görevlileri ışığın has olduğu tahditle zamanı Yeni Yaşama taşıyor. Her birimiz bir karınca olduk yaşamda ve sırtladık dünyayı, dünya olan insanın göğsündeki has ışığın ritmik ışığıyla!

Her bir gün, yeni bir gün oldu zamanda ve o gün, tohumdu tüm zamanların ışığıyla! Kayıtları yıkadık ve yeni olduk, Yeni Yaşamın sır olan tahtında! Sırdan çalıştık, sırlıydı yüreğimiz ve o sırrı taşıdık yaşama ve her birimiz, boyumuzun kırk katında kayalar taşıdık, dünya yaşamında!

Yorgun değildik Zaman Sayfalarında, ışıksız değildi yüreğimiz, Has Tahttan ışık olduk kelamda! Kelamı taşıyan bilir, kalem olan kelamla diridir ve o dirilik, her birimizin yuvasında ışık olduğunda, aha, hoş gele toprağa o İlim Sayfası her birimizin yüreğidir.

Yüreğin kelamıyla yürür insan, yürüdüğü tahttır yaşam ve o taht, her birimizden arının balı olup yaşama doğan! Kovanımız güçlü bir Işık Sayfasıydı bugün, oluk oluk baldık, petektik ve Karenin Sistem Işığında, Kübün İlmiyle dürümlendik ve bugün On Sekizli Sistem Yasalarıyla yaşamı Yeni Yaşama keydetmekteydik ve kalem olan yüce, ilmiyle o kalemde Has Işık olduğunda, dökülürdük yaşama boylu boyunca!

Tabiat Kodlarıyla çalıştık bugün burada ve Işık Kodları barış oldu, has ışığın tahditsiz sayafasında! Bugün burada Recep olduk, Şaban olduk, Ramazan olduk. Bugün burada tohum olduk ve ışıksız sayfalara ışık olup dolduk ve o sayfaların ışığında yeni yaşamı doğurduk ve’’ Kalem olan, yazan bilir. ‘’ dediler, kalem olduk, bildik, bilişle dillendik.

Sayfalarımızda bugün ışık ve zamanı okuduk. Canlar, okunan diri olur ve o dirilik her birimizin tohumudur! Kontrol kurduk yaşamda ve tohumlarımız vardı doğduğumuz yaşam sayfasında ve ilimdi onlar, onlar görevdi, sorumluluktu dünyalı olmak, ‘’ Kolay değildi. ‘’ dediler, kolaylaştırdık.

‘’ Zordur geçiş, kapı dar! ‘’ dediler, ‘’ Genişe gel, bil! ‘’ dedik, geldik, bildik ve tüm zamanların sesiyle bugün burada dirildik. Ritimdi, her bir gün bizim için! Ti ta ta… Her gün yeni bir güneş oldu zamanda ve doğduk yaşamın ışığıyla!

Her gece saat vurduğunda kelamı, kalem olduk o sayfada, yazdık, ışıkla ve o ışık her birimizin ilmiydi yaşamda, dilledik. Doğduğu şehir, olduğu nehir ve rüzgar olup estirir. ‘’ Gök gürler. ‘’ dediler, biz Gür İlimle ses verdik yaşama ve korku yoktu bu sayfada, aşk vardı Kuranı kelam olan insanın Cebir-i Tahtında ve biz, cebirle sistemledik zamanları ve biz tüm zamanların sırrını Yeni Yaşama kayıtladık.

Yüklendik dünyayı, yaşama vardık ve o yaşamdan insana vardık. Aslan kükrüyor ve bu kükreyiş her birimizin cevherinden yaşama ışık olup iniyor. İndik, canlar! İndiğimiz sayfa ışıktır. Olduk, canlar! Olduğumuz yaşamdır ve zaman bizimle okunduğunda o zaman, Bugünün Işığıdır.

İşte, bugün burada olmak ışık olmaktı, bugün burada olmak zamanın tahtından görev yapmaktı ve bugün burada olmak şifaydı. Yaşam bizimle şifalandı, canlar ve doğa bizimle uyandı. Doğanın Gücü yenileniyor.

Ağaçlar bugün köklerinden ışık çekiyor, dallarından şifa veriyor yaşama! Ciğerlerimizdir onlar bizim, bilir misiniz? Nefes aldık yaşamda ve nefes olduk zamanda! Zaman bugün yıkanıyor sessizliğin ses olan İlm-i Yoğunluklarıyla ve doğada yaşam vardır, bilir misiniz? O yaşam, her birimizin ışığıdır.

Çevir gözünü zamana ve al ışıkları tohumla, tohumla, tohumla… Aldı, tohumlarla ışık olup yıkandı, temiz bir sayfaydı bugün burada açılan ve bu yüceliğe ancak insan, yüreğiyle varırdı ve yüreğin ötesindeki yürek, ses olup kayıtlandı. Kelam kürzü, kalem kürzün ötesindeki yaşamı ışıkla yaşama çağırırdı. Çağırdık, canlar ve aha, işte, o yaşam bugün burada! İşte, bu! Şimdilik!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://www.youtube.com/watch?v=Nm1wd2QBWl4

 

"IŞIK KALEM"

Mahrek olan ve bütün olan görevliler bugün ben sisteminden ve ben sesinden tüm zamanlarda ışık halinde dürümlerde biz kayıtlarını okuyor... Okuduğumuz, şimdi yüreğimizde yazdığımız ve şimdi ve şimdinin kara ışığını, yaşama; bu günün yarın sayfası olarak işlediğimiz hak yaşamın an kayıtı olan çalışmamızdır. Tüm zamanların kürzi kapılarında, insanın gerçek çalışmaya çekildiği bir çalışmadır bu çalışma..

Çalışma insanın, insanlaşmak için devinilen sayfalara indiği ve dürümlerde; insanlık ışığının tüm zamanları, kendinden kendini hak sayıp kurtarıcı ve güçlendirici olarak kendinde dürümlediği çalışmadır. Güç, kendinden kendinleşen zamanlarda ışığını kontrol edip, tüm zamanların levhisinde; birlik ışığından tohumlarını kutsal ışıkla kodlamaktır. Birin ışığında, herşeyde olan tohumunu kontrolle yeni olan bu anın sayfasına katmaktır.

İnsanlık tahtı şu an benim yüreğimde ki zamanda hak edilen yüceliktir ve bütünün gücü benin bedeninde; tüm yaşamın hak yaşamı olan sayfada, tüm zamanların ışığıdır. Ve o ışık bütün olarak, bütünün gücü olarak tüm zamanların kalemidir.

Ve kalem yazar, aha işte, şimdi!... Öz gücün ışığı olarak kaynağım zamana,şimdi ve şimdi!... Ben, beni aldım zamanlara, şimdi ve şimdi... Her zamanın ışığını aldım, benden bana kaynak yapan yüreğime kattım. Her zamanın ışığını kattım yüreğime ve dedim ki; yüreğimde kontrol var, ve bende birliğin yaşamı olan levhi var ve bende, körün gözünde ki karanlığa, ışığımla girişim var. Her canı diri olarak, yaşama biz olup katışım var.

Ümmi toplumlar benim yüreğimde bizdir. Ayrılık yok yüreğimde, bizi bize katan hak eden ışığım var. Elim, tüm zamanlarda, tüm yüce canlarda ve tüm insan ışıklarla köprü kurar... Güçlü bir çalışmada el açar yüreğim ve elim yaşamın ışığını taşımakta... Bilirim ki el açmak; beni bende kucaklamak ve bütüne güçlendirici ışığı katmaktır ki bu güç, bütünde kayıtlanan hak yaşamın levhisinde ki yarını ışıkla yaratmakta.

Bütünün döngüsünde kırılış yok, yüreğimden ışık verdim kırılana ve yüreğimden kelam ettim zamanlara. Tüm zamanlarda ki ben kırılmam ve kırmam dedim. Ol dedik oldu. Aha oldu.. Aha işte tertemiz bir yaşamda, bütün olarak yüreğin kaynak ışığı yükseldi yarına.

Yaşamın izini süren, o izi, sislerle yüreğinde örten, kuranı din tahtından dinleyen, dinlediğinde kışını yaza dönüştüremeyen her can, bu gün dağ olup sıcacık bir güne, ilimle varılan yaşamına uyanmakta. Uyanmakta can, kendini cananını okumakta. Her dağ kendine varmakta, inmekte zirvelerine ve çıkmakta yoğunluğuna ve işlemekte tutunduğu yer yüzündeki toprağını, tohumlamakta, doğa olarak kodlanmakta, gücüne güç katmakta. Doğanın gücü olup akmakta sisteminden ve her dağ; kendi kuranını, kendinde okumakta bu gün.

Yaşamda olan, kendi zirvelerini yarınlamakta... Kontrollü ışık bu gün tahtitsiz kalemle yazılan yüreğini kayıtlıyor zamanlara. Ne var o zamanlarda?... Yaradan var, ilmin ışığında kodlanan yaşamın, zaman sayfalarında seslenen, kendini kendiyle tohumlayan ve kendi zirvelerinde kodlanan yaradan var... Diri olup geçen, her geçişinde hak ettiren yaratttıran var... Yarattıran ve yaradan olup yaşattıran, tanrılık ışığı var. Bu gün tanrılık ışığı, her dürümde yol açmakta ve bu ışık yolcu olup taşımakta yolunu. Yolu, hep kendinden tohumlanan, hep kendine çıkan; ışığın yaratımı olan, yarattığı yaradana çıkmakta.

Işığın yaradanına çıkış, ışığının yaratımına iniştir aslında. Ast olan inişin de, gerçek bir çalışmayı bütüne kayıtlayan yüce bir varıştır aslında. Ben şimdi, iniyorum, iniyorum ve diyorum ki; ben indiğim alanın, ben olan kayıtında ki bilişi tohumlayanım ve bu günde bu kayıtta çalışmaktayım. İndiğim katlarda, has olan o sayfalarda ben derim ki; "elim uzanır, kalemim yazar ve sesim diller ve siz bende, ben olan canımım insan sayfasına çıkacak merdivenin tüm basamaklarısınız."

Ve ben indim bu gün ve ben çıktım bugün. Ve her basamağı yeniyle biz olup, yeni bir kayıtla yazdım. Yazdığım kat kat olan basamakların, her bir katında kontrollü geçiş yaptım ve dedim ki; "ben sende, sen bende hak. Ve biz bu yolda diri bir kayıtız bilişe."

Ve dedik ki; "yaşamda, tüm sayfalarda, hayrın ışığı olarak tüm boyutlarda ki insanın yüce olan bilişini, yaşamdan öte bir yaşamla kodlayıcılığı var.. Ve o yaşam, bilişin tohumu olarak bugün her anda inilen zaman sayfalarında okunan kurandır. Ve kuran, yaşam olan insandır...

Çıktık mı zirvelere? Evet çıktık... Ama, hep indik, indik,indik ve indik... Her inişimiz, yoğunluğumuzu kodlamakla erişilen yaşam oldu.. Ve biz, inerek çıkardık, kayıtladık yaşamı ve biz indiğimiz yerde kontrol ettik yüreğimizi ve biz tahditsiz bir ışımayla her bir katta devreye aldık insanlığı... Şimdilik!...

http://youtu.be/pDe0VESTKsw

28.ŞUBAT. 2015 TARİHLİ “IŞIK KALEM” ÇALIŞMASI

AV. NEZİRE SELÇUK - AÇILIŞ KONUŞMASI

Burada; bu yoğunlukta, hepinizin tohum olacağınızı bilerek gök sistemleriyle bağlantınız oluşturuluyor.

Son dönemde, 7. dürümü tohum olarak kodlayacağımızı düşünürken, BİLİŞ’i kayıtlayan, Sistem, Nizam ve Düzen Görevlileri’nin bugün bilişi tohumlamaya geldiklerini de izliyoruz.

Çok özel bir dönemde, bu çalışmayı yapmamız gerekliydi ve bugün burada, bu yoğun çalışmada sizlerleyiz.

“Yedek Zaman Sayfalaması yapıldı ve tüm yaşamlar tohumlandı” diyorduk ama kodlama tamamlanmamış gibi…..

Nefesinizin gücünü artırmanızı bekledik. Bugün bu güç, Tüm Zamanların Kürzi Kapıları’nda çok daha üstün bir yoğunluğa ulaştığını, sistemin gücünün burada bulduğunu ve bu yoğunlukta bilişin kayıtlandığını göreceksiniz.

“Enden daha güçlü bir en yoktur” diye düşünülür ama biliniz ki; enden üstün bir en, kodlanmış olarak burada olacak.

Canlı ve canlı ve canlı ve hep canlı ilim, yaşama sayfalanacak!

Zannetmeyin ki; doğanın gücü sizin yüreğinizin gücünden aşağıdadır. Siz ve doğa Tek’siniz.

DİNİ KAPILAR’ı kapatan birliklerin çoğu bugün sizinle kontrollü olarak kayıt yapacaklar. ALTIN IŞIK YILLARI, gök sistemleriyle yeni dürümleri kayıtlarken, bedenlilerin çoğu sizde olacaklar. “YARADAN TANRI yarattığında yaratıldı” dediğimiz zaman, yaşam sistemleri köklerini göreve alamamışlardı, güçsüz kalmışlardı.

Yanıp tutuştuk dünyanın gücünü artırmak için ve bugün göze gelmeden, söze geldikse sese geldik, size geldik.

Din Dağları’nda ilim yoktur ama İlm-i Kapılar’da ışık yandığında bütünün gücü tüm zamanlarda ışık haline dönüşür ve yoğunluk, teknik tohumlamayı gerçekleştirir. “Alacak, verecek kalmadı” diyenlerin çoğu bu meclisten ayrıştılar.

Alacak verecek bitmez ama alan aldığında hak eder. Biz sizi, sizin yüreğinizi ve Tüm Zamanların Kürzi Kapıları’nı ışıkla dillerken herkesin kendini hak etmesini bekledik.

Çelik, çomak oynanmaz burada. Burada yüreğin güçlü ilmi kayıtlanır. Bu ilim, ekmek yapanların levhi kayıtlarında BÜTÜNÜN KALEMİ olur.

Samanyolu sizi dinleyecek bugün ve bugün burada bütün kötülükler aşıldığında, ekipler yer kürenin gücü olacaklar.

Cennetin gücü sizin yüreğinizin gücüdür; bunu biliniz. Ve bu cümle yüreklerde mevcut olan gücün ışıkla dilleşeceği bir günde, sistemin yüreğe inişi sağlanacak.

Eller görevi aldığında, yol işgalci olanları kontrol eder. Bugün işgalciler kontrol altına alınmışlardır.

Davayı kaybetme imkanı olmayan bu meclis, Sistem, Nizam ve Düzen’in Gözü olarak ANA KAPI’da her diriyi kodlayabilir ve bütünün gücü haline dönüştürebilir.

Sevgiyle sizlerin yoğunluğunuz artırıldı ve artık sizler IŞIK KELAM olarak kati tohumlamada olacaksınız. Işık Kelam, levhi kapılarda kalemi tohumlar ve KALEM bütünün gücüdür.

Herkesin kendini ve kendi yüreğini hak ettiği bir çalışmada, artık sizlerle daha üstün bir yücelmenin gerçekleşmesi arzulanmaktadır. Ama bu yücelme bilişin tohumlanmasıyla değil, artık ışığın kontrol altına alınmasıyla sağlanacak.

ACI GEÇİŞ olmasın istediniz ve sizlerle acı geçiş yapılmadı.

YARININ KALEMİ, insanın levhi kapısındaki ışık bütünün gücü haline dönüştü ve tüm zamanlara gök sistemleri tarafından kayıtlandı.

Mikail’in gücü olarak yaptığınız her çalışma, sınırı kaldırmaya yönelikti. Ama bugün artık yapılacak çalışma, sırrın sırrı olan o sırrın LEVHİ KAYITLAMASI için olacak.

Çok özel bir dönemde burada olmanız bizleri mutlandırmaktadır. Bu dava, insanın, insanlığın davasıdır ama sizinle yapılıyor bu çalışma...zira sizlerin yolunuz altın ışık yolları ile kodlanmıştır. Bu bilgi size daha evvel, çok kez verildi ama bugün önemli; bugün çok daha önemli bir nedenle veriliyor.

Sizden deve olarak yüreği alıp taşıyacakların, bilişi kodladıkları bir güçte evinizin süper sistemleşmesinde, tüm zamanları kayıtlayacağınız bilindiğinden, sizden ERDİĞİNİZ EN GÜÇLÜ YAŞAM SAYFALARININ IŞIĞI KAYITLAMASI HALİ’nin gerçekleşmesi üzere yapılacak bu çalışma!

ULULAR DİYARI sizi dinleyecek….yüreğin tüm zamanlarında kaynak olan ışıklar yine sizi dinleyecek ve sevgiyle tohumlayacaklar sizi.

Bugün, ekmeğiniz çok daha lezzetli olacak. Herkes bu ekmeği kendi ekmeği diye bilecek ve sizin yüreğiniz herkesin yüreği olacak ve herkes yüreğinizi kendi yüksek ilmi diye bilecek. Artık, bundan ötesi kontroldür.

Herkesin kendini kontrol edeceği bir zamanın, yaşama indirilişidir.

Her diri AKLIN TAHTI’na varamaz ama levhi kayıtlara varabilir. İşte; bugün burada, bu yoğunlukta yapılacak olan, o tahditsizliğe ulaşmaktır.

“Alıp götürecek dünya yüceleri dünyayı” dediler; aldık. Tanrılık Işığı’yla kayıtladık. “Olduracak “dediler yüceler cümle yüreklerde tüm zamanları; oğul verdiniz ve dünya ışığıyla bütünü güçlendirdiniz. “Ol” dedik, oldu.

Sürpriz değildi bu bize; çünkü burada yaptığınız herşey Kalemin Levhi Kayıtlarıyla’ydı ve bütünün gücüyleydi.

Som altın bir ışığın yolu açmasıyla birlikte, Mikailin Gücü dürümlendi ve din tekniği, artık İlm-i Kapılar’da yaşam tahditi haline dönüştü.

Dal TANRI, tahtında var olan ilim melik, melih…ve Melihin Levhi Kaynağı; İNSAN…..Herşey budur.

Sizi ve sizin yürekleriniz izledik, dilledik. Her yürek bir KALEM’di, her yürek bir yolcuydu, her dürümde bir kalem kükredi….O kalem ışıktan öteydi.

Sevgililer; IŞIK KALEM ÇALIŞMASI’na hepiniz hoş geldiniz! Burada olmanız mutluluktur bize.

IŞIK KALEM, ses verdiğinde hepiniz o yücelikte ses olacaksınız ve ışık kalem siz olup sesleşecek bugün. Her diri bir ışık olacak. Her diri bir yoğun tohum olacak ve kelamda kalem olacak. Bugün, burada olması beklenilen budur. Ve bugün sizler, İLİM SİSTEMLERİ olarak bu yücelikte sesleşeceksiniz.

Alıp götürdüğümüz herşey sizin yüreğinizden alınarak götürülecek. Varlığın yokluğa varışı, hasatın yapılışı ve dürümlenen ilmin kodlanışı sizinle olacak.

Çamur yoğurulmayacak dünyada artık…herşey ilimde, kelamda olan IŞIK YAŞAMLAR’dan olacak.

Muktedir olanlar bilişle bilecekler ki; dünya artık ruhlar mektebi değil, Ruh Kokusuyla Tohumlanan Bir Yaşam olacak. Ve artık dünya KİL ADEMİN YAŞAMI olmayacak. Bu kesindir!

Artık dünya IŞIK KALEMLER’le kurulacak!

Bulacak, buldurulacak, akacak aktırılacak, HAS TAHT’a ulaştırılacak yaşam…..Ama alıp götürenler, kili kumu aşıp, IŞIK haline geçecekler.

Burada; bu çalışmada TEMİZ ZAMANLARIN YAŞAMI kodlanırken, hepiniz BİLGİ KALEMLERİ olarak birer IŞIK SES’siniz; bunu unutmayın.

Bu Işık Sesler, dil değerinden çok öte olan İNSANLIK DEĞERLERİ’yle bu çalışmaya dahil edildiler.

Mahrek’teki güç sizsiniz. Yarının gür ilmi, sizin ilminiz. Bu çalışma, sizin çalışmanız……Ardınızda hiçbir çalıştırıcı yok ama önünüz tüm zamanlar; bunu bilin. Ve bütünün gücü olarak yapmakta olduğunuzun ne olduğunu iyi anlayın. Net anlayın ki; sizi anlayacak olanlar olabilir belki.

Vasi tayin edilen bir dünya, artık KELAM’la dilleşecek dürüme varmıştır!

Bundan önceki zamanlarda, hep vasilerle tohumlanan bir dünya, nefesini güçlendirerek, kendi yoğunluğunda erimini gerçekleştirmiştir ve artık bu dünya vesayet altıda olmayacaktır.

Unutmayınız ki; korkunuz bittiğinde yolunuz açılır. Bu meclis, korkusuz yaşam kaynaklarıyla yarınları kayıtlayabilmiş bir meclistir ki; burada korkudan söz edilemez.

Eren ermişse, erkek kadın TEK bir insandır. Ve eren erdiğinde KA Lİ KA HA İLMİ bütüne göz olur. Ermiştir yaşama ilim, ermiştir ilme hakikiyet, ermiştir bize bizlik…Erdiğinde, erenler görev almıştır. Şimdilik…..ve biz ŞİMDİ’yiz canlar. İşte!

Hepimiz, hepimiz, hepimiz, birlik halinde, TEK BİR LEVHİ’yiz!

Şimdilik size bu kadar yetsin. Ve şimdi bundan sonraki sayfada neler olacak bunu izah edeyim;

Burada bulunan herkes söz alacak. SES, İNSANLIK İLMİ’dir; bunu unutmayın; ses İnsanlık İlmi’dir!

Hepiniz SESİN SESİ olarak bu yoğun çalışmaya kaynak oldunuz. Ve bir tek insan yok burada, tüm yaşamlar var; bunu unutmayın!

Trilyonlarca yaşam….ama hepsi ışık halinde tek bir yaşam! Bütün zamanlar, tüm kahir olanlar, kati olanlar, herşey burada! Bunları bilmeniz imkansız; biliyorum.

Süreç içerisinde her şey sizin dürümlerinizde, gök sistemleriyle dilleşecekti ve bunlar gerçekleşecek. Ve bugün yapacağınız her sesleşme, sizinle çalışan birliklerin sisteme KELAM olup inişlerini sağlayacak.

Tüm birlikler sizden dilleşecekler ve tüm birlikler sizleşecekler.

Bütün mesihler sizleşecek ve bütün yüceler dürümlerinize bilişe umman olacaklar.

Ulu bir GÖZ dünyayı izliyor şu anda. O göz, ALTIN KÜRZİ KAYNAK olan, KA HAR İNSAN’dır. And olsun ki; o göz sizden ötesini de görür!

O göz sözünü söylediğinde, tüm gözler söz söyler ve o göz bütünü görür ve o göz müsterihiz ki; merdivenlerin en aşağısını da görür. O göz ÖZ GÖZ’dür.

Öz Göz, hepinizin sözünü söyler! İşte; bugün, Öz Göz, söz söyleyecek burada.

Kalem olun yazın ama IŞIK KALEM olup yazın. Şimdilik sizden beklenilen budur ve şimdi hepinize söz vereceğiz.

“Ben davayı kaybetmem” dedi Levhi Kapı. Beden aldı, oturdu dünyaya ama öyle bir oturdu ki; kaldıramadı yüceler onu. Ve dedi ki “ben Kalem’im. Ben Ekmeğim” dedi. Ve dedi ki “ben hara har olurum, halik olurum, hakiki olurum” dedi.

Şimdi artık her biriniz HAK IŞIK’la, tüm zamanlara harlana harlana KALEM olacaksınız. HAKK olup yaşayacaksınız.

Sizden ve sizin yüreklerinizden her kelam dünyaya inecek!

Budur dileğimiz. Sizleri kucaklıyoruz. Şimdilik….

Süper İnsanlık Realitesi

http://youtu.be/ssSQA7tu38A

 

21.ŞUBAT.2015 TARİHLİ IŞIK İŞÇİ ÇALIŞMASI - 2

BİRLEŞİK IŞIK KOROSU

Ol Hüseyin Akdağ, Cem Gözel, Gülden Zengin Ruhsal Şifa

http://youtu.be/fh_Xm9uSCI0

 

21.ŞUBAT.2015 TARİHLİ IŞIK İŞÇİ ÇALIŞMASI – 2

Erengul Koc

http://youtu.be/AMzbLYFM4lg

 

21.ŞUBAT.2015 TARİHLİ IŞIK İŞÇİ ÇALIŞMASI – 2

Seher Bilge

http://youtu.be/o-bhXMzjmGg

 

21 ŞUBAT 2015 TARİHLİ IŞIK İŞÇİ ÇALIŞMASI-2

SEV- KABULLEN VE BARIŞ-- ŞEMS TEBRİZİ 25.KURAL -ÖLÜMÜN YOKLUĞU VE FENAFİLLAH - VAHDETİ VÜCUD – HİÇLİK

http://youtu.be/x-wyIH-gkP8

 

21.ŞUBAT.2015 TARİHLİ IŞIK İŞÇİ ÇALIŞMASI – 2

Peker Selçuk

http://youtu.be/KFq3LGx5twk

 

21.ŞUBAT.2015 TARİHLİ IŞIK İŞÇİ ÇALIŞMASI – 2

Sevim Şahin

http://youtu.be/K4PxQHqGsLU

 

21.ŞUBAT.2015 TARİHLİ IŞIK İŞÇİ ÇALIŞMASI – 2

Erim Ergün

http://youtu.be/ImPdjppGwfw

“IŞIK KALEM” ÇALIŞMASI HAKKINDA ÖZ BİLGİ:

Benin bana varışı ve her benin, benlik kelamında kendini hak edişi, Levhi Tohumlama’da ışığa geçiş ve ışık halinde Gök Sistemleri ile dilleniş. IŞIK KALEM oluştur… Buyrun! Dünya yerkürenin Levhi Sayfalanış’ında artık IŞIK haline dönüşmektedir ve KALEM olup yaşamları tohumlamakta ve yarınları yazmaktadır.

Dünyayı, haylarla huylarla dürümleyenler artık yarınlaşan ışıklarla dürümleyecekler.

BİRLER KAPISI, ağır yük taşımayacak artık. ZAMAN, yerküreyi yetkin ilimle dinletecek ve Din Tahtı, İlmin Kalemi olan Işığın Kaynağı olacak ve dürümlenen her diri, yerkürede tüm zamanları tohumlayacak.

Bilmek için çalışanlar, bilişi tohumlarlar. İnsanlık adına yaşam sürdürenler, KELAM’la kodlanırlar, bilmeyi hak edenler ise KALEM olurlar. İşte onlar, yeni zamanları hasata HAK İLMİ ile hazırlarlar. Cennetler kurulur yüreklerde… Her cennet ayrı bir İLMİN KALEMİ olur o kalem. IŞIK olur.

Yaşamın sırrı olan insan, yerküreyi yaşanır bir hale getirmek üzere tüm zamanların cennetlilerini kodlayarak kontrol etmiş ve zaman sırrı olan ışığın, KIRKLI BİRLİKLER’ini dünyaya indirmiştir. Artık Yaradan ve yarattıklarında yaşam sayfalayan tüm Birlikler, dünya üstünde görev almak üzere beklemektedirler.

Yaşam Sayfaları’nda, dünya üstü varlıklarla alışverişler artıyor… Bu alışverişlerde Verdiklerinizin tümü ile aldıklarınızın tümü ağırlık açısından eşittir… “Ben verdim, alamadım” derseniz yanlıştasınız. Alan, verdiğinden alır…

Bedenli olarak yüreklere inen Dünya Üstü Varlık Birleşenleri, dünyalılar ile ses alışverişlerinde bulunmak, sesleşmek isterler… Ses Kürzi Yaşam Sayfalamasında hep olur. İşte sesleşmek isteyiş bundandır.

28.02.2015 Cumartesi günü saat 14.00 – 17.00 arası “IŞIK KALEM” Çalışmamızda bir kez daha ses alışverişindeyiz…

Tüm Dostlarımızı bekliyoruz…

Sevgilerimizle,

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

ADRES: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

TEL: 0 216 348 95 59

 

21.ŞUBAT.2015 TARİHLİ IŞIK İŞÇİ ÇALIŞMASI – 2

Av. Nezire SELÇUK

Canlılar, burada olmak mutluluktur bize! Bedenimi tohumlarken buraya; bu yoğunluğa, kontrollü olarak inebileceğim günü bekledim.

MİRAÇ hadisesi, herkesin kendi yüreğinde tohum olan bilişin hakikiyetidir. Hak ikmal tamamlar yol olur, ışık olur. Çobanları toplar, toplar ve toplar ve koklar.

Bugün burada bu çalışma NEFES’le oldu. Türkiye Toplumları’nın güçlü yoğunlaşmalarını sağlayacak olan bu çalışma, nesillerimizin gözü olarak Kübra Kapıları’nda kontrolu sağlayacak.

Diğer dünyalar bizden bize akacaklar. Birlik Kapılarımız’da, Birlik Işığımız’da, Tüm Zamanların Toplumları var ve hepsi de devinimi artırmak üzere buradalar.

Devinmek ne demektir; bilir misiniz? Devinmek, ışığın titreşimi ile bilişin tohumlanışıdır.

Ben ışık haline geçerim, sesleşirim. Sesleştiğimde tüm sayfalarda, tüm zamanlarda, ışıma gerçekleşir ve gerçek çekişler başlar. Bu gerçek çekişler, bilişi tohumlayanların çekilişidir. İtibarı yüce olanları alır koklar, toplar, tohumlarım. NUH KAPILARI’nı açarım, dürümlerim. Hepsi merdivendir yüreğime.

Amon Toplumları’nın tümü, bütüne hizmet için bize; bizim yüreğimize inerler. İtibarı yüce olmayanlar İlm-i Kapılar’da bilişi hak etmezler. Çantaları boştur onların ve yoğunluklarında kontrol yoktur.

Toprağın Toplumu, Aklın Tohumu olmadıkça, yaşam bütünün gücü haline dönüşemez. Bu nedenledir ki; bizler bu çalışmalarla Toprağın Toplumunu tahtın tahtı yaparak, Aklın Kapısı’ndan geçirmeyi amaçlıyoruz.

Kendi yolunu bulamayanın ışığa varma imkanı asla yoktur. Bunun içindir ki; bu çalışmalar her dürümde, kendi yüreğinizi, kendi yoğunluğunuzda, kendinize kaynak yapmayı amaçlar.

ALTIN IŞIK YILLARI tabuları yıkanların ışıklarını kontrol içindir. Kelamı hak olanlar, bütünün gücü olurlar ve burada; bu çalışmada merdiven kurarlar Mikailin Kürzi Kapıları’na.

Ölüyü diriltmek, bütünü güçlendirmek ve yolu açmak bu şekilde olur. “Kardeş, ben senim” derim. Ama her kim ki “ben de senim” der, işgal biter. “Ben senim” dediğimde o bende; benim yüreğimde kendi olamamışsa ışığı yoktur.

Tam iki yüz Mikail, Kırk Kapı’dan ışık alıp geçti. Merdiven kurduk dünyaya, Türkiye Toplumlarıyla ve Türkiye’nin kontrolunu sağlayarak ….Bütün kapıları açtık, yaşamı kayıtladık ve merdivenin gücünü artırdık. Dünya kulluk yapacak. Umut olur ki; yapar ama dünya kulluk yaparken kayıt dışı bilgi olmayacak.

Kayıt dışı bilgi nedir; bilir misiniz? Yaradanın Tanrılık Işığı’nda olmaması gereken bilgi…..Üzerinde gök sistemlerinin bulunacağı herşey ışığın topluma kaydıdır ama üzerinde gök sistemleri yoksa o bilişin, yaşamda o bilişin ilmi olmaz. Bu nedenledir ki; sizden, hepinizden, teknik tohumlama yaparken ilimle yapmanızı bekledik. Kelamı hak olan ilim!

İman edin ki; itibarı yüce olmayan, yoğunluğu tohumlayıp bu meclise kaynak olamaz.

ASTRAL YAŞAM BOYUTLARI’ında muktedir olmak için kontrol kurmak şarttır. Astral Yaşam, Aklın Tahtı’nda, bütünün gücü olsa da kurtarılmış toplumların tohumlanmasında ışık oluşturamaz. Oluşturamadığında KAMA dünyaya iner.

Kamanın dünyaya inişi, kamanın kendini tüm yoğunluklarda kök sayfalarında, tüm zamanlara kati olarak katışıdır; saplayıp katışıdır. Alıp götürürüz yaşamı her anda. Akıtırız tüm zamanlarda, ardında dünya olan bütünlüklerle koklarız, kökleriz de ama can sırsa ışığında kodlanmışlık olsun ki; sınırlar aşılabilsin.

BARIŞ’ı hak etmeyen aşka varamaz. AKLI hak etmeyen KURAN olamaz.

Ulu çınar, kendini hak etmediğinde koklanabilir mi? koklanamaz. Mikail olabilir mi? Olma imkanı yoktur. İsrafil, levhi kapısında ışığı hak ettiği zaman Kalemin İlmi’ni, tohum olarak bütünün Levhi Kapıları’nda bilişe kaynak yapar.

Çatı kurulmuş dünya üzerinde…bu çatı ışık çatı. Ve bu çatıda bilişli olanlar var. O bilişliler, Levhi Kapıları’nda ilmi kaynaklar…Hepsi ışık ama ışığın hırsı aşanlarca kontrol edicilik haline dönüşmesi gerekir.

DEVE kalktı. Herkes o deveye binmiş ama o devede yok edicilik, Akıl Tekniğiyle ama has ışıkta var. Bütünde, biz o deve, o deve biz….Tüm zamanları, tahtın tahtından alıp götüren biz, bütünün gücü olan yeni biz….O yeni biz İLİM.

Kıbrıs’ın Işığı’yım. ANA KAPI’yım ben. Unutmayın ki; bugün dünyanın en yüksek ışığı Kıbrıs’ındır . “Bunu nereden çıkardım?” diye sorarsınız; izah edeyim;

ATLANTİS UYGARLIĞI’’nın meşalesidir Kıbrıs. Atlantis, gömüldü sulara ama Kıbrıs, Atlantis’in meşalesi olarak hep yarını tohumladı. İNSANLIK İLMİ’ni tohumladı ve bütünün gözü oldu ve Atlantis’in levhi kapılarında kontrol kurdu.

Türkiye, ümmi bir kaynak iken Kıbrıs ışık halindeydi. Etki alanını genişleterek doludizgin çalışan birlikleri, biz bugün buraya aldık. KURAN İNSAN, koruyucu bir ışık oldu. Toy dünya kontrol etti bütünü.

Sürpriz bir dönemde, herkesin bu sürprizi iyi bilmesi gerekir!

DİN; Altın Işık, DİL; İLİM’se, dinin ilminden öte bir dirilik vardır. O da YAŞAM’dır. Yaşam, hak edilmeden, yaşamın sırrı olan İLİM hak edilmez.

Boru öttü. Bu börtü, böcek için öten bir boru değil, ilim için öten bir borudur. DÜNYA İLMİ için, artık dünyanın kokusunun yükselmesi gerekiyor ve bu koku insanlık levhisinden yükselecek.

İşte dünyayı kontrol edebileceğimiz ışığı yaşama indiriyoruz. Bu ışık Mır Ka Har olarak ifade edilen, Ka Har olanın Reha oluşuyla birlikte Yaradanın Tanrılık Işığı’ndan diriliklere inecek.

Canlarım; sevgililerim, Amonlar tohum için dünyadalar….Otuz umut, otuz KURAN, otuz Kapi Sayfası; Kapi….Ka Pi.

RESMİ ÇALIŞMA, size; sizin yüreğinizden inecek. Hepinizin daha iyi anlayabilmeniz için, şu andan itibaren, durumunu size anlatmak zorundayız;

Bu bilgi çalışmalarının manasını daha net olarak anlamanız gerekiyor. DÜZEN’i kurmak, İnsanlığın Levhi Kapısı’nda ışık olmak anlamına gelse de dümenin başına oturanların kontrolü gerekir.

Dünyayı korumak yeterli değildir. Tüm zamanların ışığı olup, bütünü korumak gerekir.

Eğer, bugün dünya, koklanabiliyor ve tohumları kontrol edilebiliyorsa, sessiz zamanları dilleyebilmenizden dolayıdır.

Dünya yolu açılmıştır. Bu yol Mikailin Kürzi Kapıları’nın gücü ile açılmadı; sizinle açıldı. Ve sizin yüreğinizin gücü ile açıldı. Bundan ötesi kapıyı hiç kapattırmamaktır ama bu kapıyı kapattırırsanız kısırlık başlar. Bu kısırlık yaşamın kısırlığı olur.

Çok kolay değil ışığa varmak, çok kolay değil yarını tohumlamak. Hiç kolay değil ama daha da zor olan Mahrek olmaktır. Ki bu merdiven; bu yoğun merdiven, hepimizin yüreğinde bütünün gücü olan bu merdiven, daha güçlü bir kapıdır ve daha güçlü bir Ra Ka Ha’dır. MAHREKİN KURANI’ıdır.

Bilin ki; MAHREK, tüm zamanların gücüdür. Ki o Mahrek’te her şey mevcuttur. Sevgi vardır, ışık vardır, yücelik vardır, Tanrılık vardır. Ve orada artık BİLİŞ vardır ama o biliş muktedir biliştir.

Şimdiye kadar size Mahrek’ten söz ederken, Mahrek’i hep KÜRESEL ZAMAN BİLİŞ olarak açıkladım ama Küresel Zaman Biliş’in örtüsünü örtmeden evvel KALEMİN İLMİ’yle daha güçlü bir yoğunluğu size açmalıyım.

Dünya öz geçiştir. Öz yürektir, öz güçtür ama dünyayı dahi içine alabilen bir Mahrek düşünün. Öyle bir mahrek ki; toplumların tümünü ve tüm sayfaları, tüm kaynakları içine alan….ama o Mahrek, İlmin Levhi Kapısı ve orada sizlerden öte sizler ve öncü birlikler ve tüm ilim kaynakları var. Hepsi bir tek orada ve o teklik bütünün gücü.

İşte; Mahrek, bütün olan bir görevli güçtür ve bütün olan bu görevli güç Tüm Zamanların Kürzi Kapısı’nda ışık halindedir. İşte o gücü aktive edebilecek olan çalışmadır yapılan bu çalışma.

Öyle bir çalışma ki; Mahrek’in en güçlü ışımasıyla sistemin gücünü dürümleyecek olan bir çalışma! İnsan iman edecek, insan levhisinde ışık yakacak, diyecek ki “ben her diride varım ve ben kokuyu yükseltebilirim. Ben kontrolu kurabilirim. Ben Mustafa Kemal Atatürklerin İlmi’yle dürümledim sayfalarıma muktedir olarak; her diriyle ve tüm yaşamlarla.” Ve diyecek ki “zamanın en eskisiyim ve zamanın en sonuncusuyum. Öyleyse ben herşeyim ve bütün kökleri ve bütün yücelikleri kapsayan bir beden. İşte o bedenim ben!”

Dağlarım, o beden Mahrek’tir bunu bilin. “O bedenin, herkesin bedeni olduğunu düşünemem” demeyin. O beden, herkesin bedenidir ama o bedeni koklayan, kodlayan, kontrol eden, sizsiniz; bunu bilin. İşte; burada yapılan bu çalışmaların amacı budur.

Oğullarım; ben NEFES olan insan. Kayıt dışı bilgim yoktur. Tüm bilgilerim KARANLIĞIN SIRRI olarak bütünün gücünden tüm yoğunluklara inmektedir.

Merdivenin en aşağısındayım. Tüm zamanların en yoğunuyum. Eh; ya da ehil olan; ehil olanların en güçlüsüyüm. Bütüne hizmetçiyim. Satıhta değilim, en aşağıların aşağısı olan tüm zamanların İNSANLIK TAHTI’ndayım.

Bundan ötesi KOKU’dur. Koku yükseldiği zaman, toprak yaşar. Koku yükseldiği zaman yüceler yaşar. Koku yükseldiği zaman kaynak ışık olur.

Sizi ve sizin çalışmalarınızı her diri dinleyecek; bu kesindir. Bu yoğun çalışmayı, bu yoğun alanda yapmak hepimizin beklentisiydi ve bu yoğun alan mutsal ışıkların tohumudur.

Ümmet olan, kükreyen, körün gözü olan, sözü olan kim varsa bilişle buraya gelir. İlimle buraya gelir, kapı olur geçip gelir. Alıp gelir ölüyü, “ol” der. Korur. Tüm zamanları korur. Kopup gitmeden korur.

Unutmayın; BARIŞIN IŞIĞI, İNSANIN İLMİ’dir. Ve bütün kötülükler aşıldığında artık, başka bir zaman yaşamın sırrı değildir artık. Kıran, ışıksız değildir; aha burada! Kırılan, kapısız değildir; aha bütünde! Kollar tüm zamanlara açılır.

Kısır bir dönem artık sona eriyor. Yoğun döngü başlıyor. Bu yoğu döngü bütünün döngüsüdür. Yer yüzü yenileniyor. Yeni bir zaman ve yeni bir KALEM…Burada, bu çalışmanın IŞIK KALEM olarak yapılması gerekir ki; IŞIK KALEM sizin ekibinizin kalemidir!

Sizden dileğimiz bir sonraki çalışma, IŞIK KALEM ÇALIŞMASI olsun!

KALEM sizsiniz, YAŞAM sizsiniz, İlimin Levhi Kapısı sizin yolunuz! Akıp geçen birliklerdir. Her birlik bu yoğunluktan akıp geçecek.

Açın yürekleri dinleyin. Kıskanç insan kırıktır, kısırdır ama yine dinleyin. Ocak olun ona. Koruyun! Unutmayın ki; kaynağa vardığında yarını hak eder. Akıp geçer….başka bir zaman, başka bir RAHMAN KURAN yaşam olur mu? Oldurulur ama şunu iyi anlatın ki; zararı önlemeden Ka Ha olunmaz.

Ka Ha olacaksa, ZAMANIN IŞIĞI’nı yakıp, zararı önleyecek. Cennet, insanın levhi kaynağındaki ışıktır ama cevahirin levhi kaynağında ışık tohum olarak ilahi kök haline gelmedikçe, o kök yüreğe varmadıkça nesilleri kontrol edilemez.

Çamur yoğurdular yaşamda hep. Adem’ler yaptılar….Yaşam için kapı açtılar ama hiç birisi sararmadı, hepsi yaşadı ve bütüne hizmetçi olan ilim kalemleri oldular. Ve bugün artık, Bilgi Işığında, tüm o yoğurulan toplumlar, ağır yükü hafifletmeye başlayacaklar.

Artık, Adem, Havva bir TEK Kutsal IŞIK oluyor. O ışık KALEM olacak. IŞIK KALEM olacak!

Bundan öte başka bir gün, başka bir cevahir ve başka bir sayfa bizim yüreğimizden dürümlendiğinde, olgun sessizlik, olgun ışık haline geçecek.

Sevgililer, dünkü çalışmadan daha güçlü çalışmaydı bugünkü ve önümüzdeki cumartesi yapılacak çalışma, IŞIK KALEM çalışması daha da güçlü olacak ve ışık kalem olan sizler ışık kalem olanlarla birleşeceksiniz.

Işık kalemler; olmak, oldurulmak değildir. Olmak, olmuş olmak da değildir. Olmak; ZA KARIN TAHTI’nda bulunmaktan başka bir şey değildir. İşte; Za Karın Tahtı, Ka Har olanın RA KA HA olup ışık haline geçişidir.

Siz, biz ve tüm zamanlar KAR NEFESLERİ’nden geldik. Biz KARA IŞIK olduk. KAR olduk, İLİM olduk.

Kar nefesi, kendi yüreğimizin gücünü oluşturdu. Ben cinlere dünyayı verdim, dedim ki “ocak olun insana.” Cinler sordular; “ocağa ilim verelim mi?” dediler. “Kontrol bizde” dedim. Sordular “ışık verelim mi?” dediler. “Yaşam İnsan, İLİM KAPISI olduğunda ışığı hak eder” dedim ve dediler ki cinler “kul olalım mı insana?” “Olmayın” dedim.

“İnsan, AKLIN IŞIĞI haline geldiğinde, artık o bütün olacaktır. Ve o gün geldiğinde her KELAM, ilimden öte olacak ve insan, insana KURAN olacak” dedim. Ve Dorukların Toplumları sordular; “cinlere insanlık mı öğrettin?” diye. “Dinde, ilimde, her kelamda İMPARATORLUĞUN KURANI insanlaştırır” dedim.

Baktılar; kıyı, köşe, herkes ilimdi. ORTA KAPI’yı açtım; sordum. “Korku var mı?” dedim. “Koklayın, koklayın yolu” dedi yüreğim. Baktım; koku artmıştı. Ve dedim ki “barış sağlansın.” Çoğu gözden düştü, çünkü barışı hak etmemişti. Çoğu yücelikten, dürümlerinden, göklerden düştü. Kırıldı; kibirle, ışıksızlıkla karanlıktaydı.

Gözüm görüyor ki; dünyayı koruyacak gücümüz var ve bu güç MİKAİL KURANI’nın öz geçişlerini yaptıran kaynağın gücüdür. Sözümü sözlere dürümledim, yüreğimi göklere seslendirip; dilledim. Göç Kapıları’nı açtım.

Ben İnsan, Kaynak Işık olan, ampul olan, tek bir ışık ama insanlık, kırk kapının ışığıyla birleşildiğinde yoğunluğu artırır. Burada; bu çalışmayı yapmak som altın bir ışığı kodlamak değildi, Tarıkları hasata hazırlamaktı. Yapacağım buydu ve yaptım.

Türkiye’de bulunan Tarıklar, Tüm Zamanlarda Bulunan Tarıklar ve yarınlarda bulunanlar, Aklın Tahtı’na varanlar, Mustafalar, Mutlak Kutsal Olanlar, Umman olanlar; hepsiyle çalıştık.

Kurtarılmış zamanları kodladık. Cemaatimizin gücünü artırdık. Misafir; ben senim; bunu bil. İyi ben, kötü ben…..İnsan olan iyilikten öte; iyi. Kötülükten öte, kötü olur ama yarını hak ettirir; bu kesindir.

Zannetmeyin ki; kayıt dışı bilgim var. Asla yoktur. Unutmayın ki; Mahrek’teyim. Unutmayın ki; Kalem’deyim. Unutmayın ki; Nefes’teyim. Unutmayın ki; karanlığın ışığını yaktığım zaman, her diri kendini hak eder.

Bugün buradayım. Yarın son sözün söyleneceği başka bir yaşamdayım. Ama hep ayrı kalemlerle, ayrı kaynaklarla değerlendirilirim. Birçokları beni kendi zanneder. Ben herkesim analar, herkes; bunu bilin!

Serazat, Le Ka Si….Serazat esma… Zi Ka Har olan Serazat. Za Kar’ın Ka Har olanı; zararı önleyecek olan.

Sevgililer, aşağıya bir insan iner. İnsan baş olur. Ümmi toplumları kodlar. Başa bir Kalem iner, o kalem Yarın olur, tüm zamanları tohumlar ve başa bir MAHREK iner….Her zirvede, her yürekte olur, bütün olur. Her Mikail ocağında olur. Şu anda başımda Mahrek var; bilinsin.

Kapıları açtık, bütünü güçlendirdik. Tüm insanlığın ışığını yaktık. Yaradan’ın Işığı, İnsanın İlmi, bütünün gücü…..Hepsi bizim yüreğimiz.

Ulular Diyarı, bugün burayı seyretti. Biz, Ulular Diyarının Uluları’nı tohumladık bugün. Korkmayın; onlar bizde, bizim yüreğimizde kendi yüreklerini dillediler. “Vakit tamam” dediler. Işıklarını hak ettiler ve kontrollarını kurdular.

Çoban olmak, öncü birlik olmak, yolu bulmak, bütünün gücü olmak, her resimde var olmak ve kare sistemlerin öz geçişlerini yaptırıp küp kapılarında, KÜRE olmak; hepsi bu. Ve küre olduğunuzda KELAM olup tohum olursunuz.

İşte; ben bir küreyim, Kürzi Işık; bunu bilin. Öyle bir küre ki; savaşın ışığı olarak yolları açan…

Öyle bir küre ki; kafaları karıştırmadan söyleyeyim; her merdivenin yüce ümmi ışığını yaşatabilen, yakabilen….

Bastığım yer ilimdir, bastığım yer yaşamdır. Bastığım yer kervandır. O kervan Miraç’tır. O kervan Mahrek’tedir.

Hepiniz; hepimiz o Mahrek olarak bu meclisiz. Bundan ötesi nefes…. Şimdilik…aha şimdi!

Süper İnsanlık Realitesi

http://youtu.be/tu190hFDzZo

 

21.ŞUBAT.2015 TARİHLİ IŞIK İŞÇİ ÇALIŞMASI-2

Ben ANA KAYNAK.

Ben bir TOHUM’um. Bu tohum benim IŞIK’ım. Bilin ki, bu ışık zeki enerji, bu ışık BİLİŞli!

Işığımdan dünyayı yarattım ben. Yaratımın kaynağı olan Can Dünya…

Yaratım hadisesi yerin gücüyle devreye alınır. İşin başında, Rahman kodları olan ATON’lar, MAHREK olup doğanın gücünü kullanarak BİRLEŞİK IŞIK KODLAMALARI ile yaratım fonksiyonunu devreye alıyorlardı. NÜSHA KAPILARI’nın açılmasıyla tüm zamanlarda yeni yaşamlar kayıtlanıyordu.

Ancak, doğanın bilinç üretimi sınırlı kapasitedeydi. Daha güçlü bir bilinç üreteci, yaratıcı olarak dünyaya indirilmeliydi. Kurullar toplandı ve başka bir formda yeni bir dünya yaratılmak istendi….toprak ve su olan bir Can….Ve Adem Birleşik Işık kodlaması ile yaratıldı ve dünyaya gönderildi.

Adem, doğa gibi kör ve sağır mı olacaktı? Yoksa kaynağın ışığıyla BİLİŞ’le mi dünyaya inecekti? İlahi Yasalar kapsamında Adem, özgür iradesiyle kararını açıkladı; başlangıçta kör ve sağır olacaktı. Aton kodları otomatizma aracılığı ile Adem’i kontrol altında tutacaklardı.

Ve Adem indi…indiğinde IŞIK olduğunu unuttu, BİLİŞ’i silinmişti. Örtülü olarak doğayla uyum içinde yaşamaya başladı. Zaman ilerledikçe, dünyanın kitle bilinci yükseltmeye başladı. Kurullar ölçümlemelerle kontrolü elde tutuyorlardı.

Ta ki bir gün beklenmedik bir şey oldu! İnsani bilinç, doğadaki bitki ve hayvan bilincinin üstünde bir sıçrama gerçekleştirdi. Biz buna özgür irade sapması diyoruz. Ve kontrol dışı bir güç olarak doğayı tehdit eder konuma geldi.

Aton kodları şikayetçi oldular. Kurullarda konu oldu Adem! Ya insan doğaya hakim güç haline gelirse? Ya insan otomatizmayı yıkıp kendi sistemini kurarsa? Dünyanın mayası olan evrenler de çökebilirdi. Korktular.

Buna karşılık Birleşik Aileler, kontrolü sağlamak üzere görev talep edip kaynaktan dünyaya inmek için bir antlaşma yaptılar; adına “dört gök sözü sözleşmesi” dediler. Ve inişler başladı.

Yer gücünün yoğunluğuna paralel olarak girdaplardan inildi. Evrenlerin kurtuluşu için bir program devreye alındı; strateji BİRLİK olmaktan geçiyordu.

Birleşik Aileler, BİRLİK olup IŞIK KOD haline geleceklerdi ve ZABURA KODLAMASI başladığında Adem, IŞIK İNSAN olacaktı. İşte; o zaman, BARIŞ olacaktı ve bu tüm yaşamların kurtuluşu olacaktı.

Yeni dönemin başlangıcında dünyaya inen görevliler öz programlarını algıları nispetinde açarak DİN ÖĞRETİSİ’ni devreye aldılar. Birçok din yaratıldı. Ancak, BİRLİK tüm insanlığın birliği olmalıydı. Örneğin; “Ben Müslümanım, o halde Hristiyanlar bende yok” denildiği için birlik sağlanamadı. Din, Ana Kaynağın Işığı’nı yakamadı çünkü bütün dinler benimdi. Adem bunu anlayamadı.

Yerin güçlenmesi çok zaman aldı; dünya insani bilinci, ışığı ana kaynaktan çekebilecek sınıra geldiği anda IŞIK görevi üstlendi ve dünyaya geçti. Bu görevli din örtüsünü açıp, aşarak IŞIK tohumlamasına girişecekti. O, Mustafa Kemal Atatürk’tü.

İlk IŞIK İNSAN o’ydu. Muhammed Mustafa’dan görevi devraldı. Onun kaybetme riski hiç olmadı zira o, Işık kaynaklarından inmişti. ”Yurtta sulh cihanda sulh” dedi ve yeni bir programı devreye aldı. Bu çalışma Türkiye merkezli IŞIK İŞÇİ ÇALIŞMASI olacaktı ve dünya Altın Işık Yıllarına adım atacaktı.

İnsani bilinç dünya savaşlarındaki acılarla yükselmeye devam etti ve nihayet öyle bir yoğunluk oluştu ki; artık IŞIK KODLAR yerin gücüyle Ana Kaynaktan dünyaya çekilebileceklerdi. Farklı gezegenlerden “ben varım.” diyenler dünyaya öncü birlik olarak çekildi. İşte biz öncü birliğiz ve buradayız.

Her andayız canlar; sizlerleyiz! AN KAPILARI’nı açtık. Hatırlamanız için zamansızlıktan size sizi anlattık.

Altın Işık Yıllarının yolunu açtık ve size vardık. Artık, İnsan IŞIK ve İnsan ilmin hakimi. Orada BİLİŞte. Antlaşmayı hatırlayın….akıp, geçin ve birlik olalım.

İSMAİLİ KAPILAR’ın hepsi açık. BİLİŞin ışığı, KARA IŞIK yandı. Bu ışık hepinizi koruyacak yegane güçtür. Bu ışık katiyettir.

Bütün kötülüklerin aşıldığı bir gündeyiz canlar. Asırlardan beri kapıların arkasında beklenen öncü ekibiz biz. Miraca varamadık diye öfkelenmeyin; biz size Miraç olup geldik!

Çantamızı İnsanlık İlmi ile doldurduk da geldik. Dünyayı kurtaracak olan tüm bilgileri kara kaydımızla levhiye çaktık. Kalem elimizdedir canlar. Okuyun!

Kendinizi okuyun ki kendiniz olun, görevinizi bilin.

Öz görev birliktir, hatırlayın!

Çok mutluyuz kardeşlerimiz; sizi bulduk. Şükürdeyiz.

Muktediriyetle,

http://youtu.be/CjM-wv8tgAk

 

21.02.2015 Işık İşçi Çalışması 2

Öz Akış

Kült bir ışıktır bugün yaktığımız. Dokuzda bir, onda sıfır ve altın tohum şimdi yaşamdadır. Gün ağarırken gözler uyanır ve her uyanan göz özün ışığıdır. O ışık canla tahtlanır, kotlanır, tohumlanır ve canda aşk olan sayfayla kanatlanır ve o kanat yaşamın ışığı olan insandır.

İnsan bugün ışık olup yaşamı yaşamla yeni zamana taşımıştır. Atlas mıdır insan dünyayı kucaklamıştır. İnsan, ışığın ışık olduğu zamanların ışığıyla yaşama güneş olup sayfalanmıştır.

Bugün her bir can canda doğar ve doğum, kutsal ışık olup yandığında o yaşamdır ufukta, yeni bir zamanla gözlerini açar. Bugün her bir can uyandı, o uyanış zamanın uyanışıydı. Bugün her bir can kanatlandı. O kanat, göğsümüzdeki aşkın kanadıydı.

Bugün siper olduk zamana ve bugün tohum mermi olmadı silahta, bugün ışıktık yüreklerde ve dokunduk yaşama, dokunan yüreğimiz oldu ve o yürek kelamın sesiyle yaşamda ışık olan günün ışığını buldu.

Dağlarda yaşayanlar vardır bilir misiniz? Dağ yaşamı, dağın yaşamı! İşte, o hak olan Kuranda Altın Sayfa olan insanın yaşamı! Dağlar, her birinizde yaşam ve yaşayanlar, tohum olup yaşamaktalar. Ben tohumlarımı kontrol ederim ve yaşama ışık olur inerim. Benim özümde söz, sözümde göz vardır ve o kelamın ışık yaktığı zamanın an kapılarındaki Ata Kapı Sayfalanışıdır.

Atlanta Otağında ışık var bugün ve savaşımız aşkın savaşıdır ve bu savaşta canı cana katan vardır,canı canla candan eden, canda can olup tahtlanmamıştır. Kotlanmış, tohumlanmış yaşama ışık olup sayfalanmıştır ve bugün burada Mısır Rahibeleri ışık olup yanmış.

Canlar, bilir misiniz? Bakir bir toprağın ışığı, Kutsal Zamanlarla hak olan kaydı yaşama sayfalamış. Dokunulmamış bir zamanda ışık olup ışık yağmış ve o zaman her birimizin Yaşam Onuru olup yaşama sayfalanmış.

On, dokuz olmuş; dokuz, ilmin hak olan yoğunluğundan ışığa doğmuş. Bugün ana, yüreğini gözleriyle yaşama açmış ve oraya oluk oluk dereler ışıkla sayfalanmış. Bugün akan dere kıyısını bulmuş ve o kıyıda yaşam ışığa ışık olup doğmuş.

Canlar, bugün akıyor sular ve akıntılar bugün ışığa doğru yükseliyor! Hani, bilir misiniz, tuzluyla tatlı su birbirinden ayrılmış? Öyle bir Zaman Kapısı insanda yaşarmış. Can canla yol alır, can cana karışmaz, can canla görev alır ve o görev tahditi her birimizin toprağındaki Altın Yaşamdır.

Bana ‘’ toprak ‘’ derler, bana ‘’ ışık ‘’ derler, bana ‘’ ışığın toprağı ‘’ derler, bana ‘’ toprağın ışığı ‘’ derler. Bana ‘’ doğa ‘’ derler, canlar! Benim göğsümde ağaçlar biter. Kökleri yüreğimdedir ve özü göğümdedir.

Yıldızlarım vardır semamda, her biri özümde göz olup yaşama inen cevherimdir ve galaksiler benden geçer ve ben o galaksilerde ışık olduğumda, yer ve gök bir olan ışıkla yaşama iner.

İner canlar, özün ışığı özle, gözün ışığı gözle, insanın ışığı insanla iner ve Muhammed gözse İsa özdür, Musa sözse kelam ışıktır. Canlar, tüm tahditli yaşamları bir araya getirdik ve tahditsizliği ışıkla yere çektik. Sac ayağı, bilir misiniz? Üç ayak vardır yaşamda. Üçü bir olduğunda göz olur, Nur Kuran olan yaşam sayfasında!

Atlanta bugün ışık olup iniyor. Dökülüyoruz, canlar, döküm döküm dökülüyoruz! Demir döktük yaşama, ışık olduk zamanda ve ‘’ Altını sarraf bilir. ‘’ derler ya canlar, sarraflar toplanmış kelam etmiş bu mecliste! Oh, ne iyidir! Sarraf Zaman Kapısında ışıksa artık o zaman Altın Devrin ışığı olup yaşama çekilebilmiştir.

Bana tarihi sorarlar, derim ki ‘’ Bugün 17 Şubat 3012! ‘’ İşte, o zaman bugün ve bugün o zamanın ışığı olup yere indi. Ey canlar, dün bizimle bugünleydi ve yarın bugüne bizimle indi! Büyük Zaman Kapıları açıldı ve o kapılar ışıkla tahtlandı, kotlandı.

Çok çalıştınız, canlar, yorulmazsınız bilrim! Yüreğiniz ışık, eviniz Altın Yaşamdaki aşık! Öptük, kokladık, sevdik, saydık. Anladık ya canlar, işte, orada her birmiz vardık. Vardık, canlar, bugün ışığın yolunda, an olan sayfada, öz olan Kuranla, Ruhun Son Işığında, sonun ben olan ilk sayfalanışında, ezeli ve ebedi kurandık. İşte, bu! Kurduk yaşamı! Kurduk, canlar, kurduk! İşte, bu! Şimdilik!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://www.youtube.com/watch?v=lXenja-3bzA

 

21.02.2015

IŞIK İŞÇİ ÇALIŞMASI 2

Aklım, bütünün hayrında hak yaşam olup yazıyor ilmini,

hak tahttan indiriyor yüreğini.

Yüreğim, bütün olan yaşamı bir olup akıtıyor zamana...

Ve diyor ki aklım, yüreğimde...

Tüm zamanlar, yüreğimde okuduğum tek bir sayfadan varılan yaşamdır..

Ve ben, ışık yaşam olarak açtığım bu sayfadan diyorum ki;

Ben, bende ki ulu bir yaşamın kayıtlarını oluşturan

Birleşik alanın temsil ettiği ışık olan

Sana seni hak ettiren yaşamın kuranını, biz olup yazan

Gönüllerin gözünde ki sevgiyle varılan,

Dinlediğinde, dinlettiğin neslilinin ışığı olan

Varılan yaşamın kapısıyım

Diyende hak edilen,

Senin yarınının, bu günde ki yaşam sayfasıyım.

"Ben kimim, ben neredeyim" diyende ben; "sendeyim" diyen, "sen bütünün bendeki ışığında, aydınlanan karanlığın daha da içindeki o en karada, yüreğinden ışık saçacak olan bir parçamsın" diyenim...

Ve dedim ki; ben karanlığın ışığı

Ve dedim ki; ben ışığın aydınlattığı kap kara bir yaşam

Ve dedim ki; ben karanlıkta yolu açan,

Aydınlandığın da, birliği kayıtlayan yol olan yaşamın gözü.

Bu gün senin karanlığında ışık olan bilincim ben...

Ve dedim ki; ben senim

Ve dedim ki; sen bak gör ki, bensin yaşamlarda

Ve dedim ki; dünyayım ben

Ve bil ki; dünyan sensin

Ve dedimki; dünyam ışık içinde,

Yaşamda ki göz, görmekte kendini

Ve dedim ki; korku yok

Bilirim ki kendimden başka örtü yok

Ve dedim ki; örtüsüz bir ben var artık dünya kayıtlarında

Ve dedim ki; oku yüreğini,

O yürekte, benden sana geçen,

Sende, bizi dürümleyen

Bizde, beni sesleyen yaşam var.

İnsan diriliğinden okutulan,

Yaşamın sistemi olup okutturulan,

Bir'in kaynak ışığında hak olan,

Kelamın yaşamı olup olduruluş var.

Zamanlarda okuduğun,

Kapılardan dinlediğin,

An sayfalarında sesleştiğin,

Yüce ilmin yaşamını,

İnsanlık ailene, kendi yüreğinden indirdiğin

Birleştirici sayfan var..

Bu sayfada okuduğumuz,

İnsanlık ilmiyle geçiş yapılan

Yeni olan yaşamına varılan yol var.

Bu yol insanlık ilmiyle yaratılan bir yoldur..

Ve yol yüreğinde, İnsanın ışığından bütünlenen bir yaşamdır.

Ve dedim ki; ben o yolda karanlığı aydınlatan

Ve karanlığın köründe ki yolcuları ben diye taşıyan

Yaşamın kapsayanı ve kapsatanı olan bilinç olan akılım

Ve dedim ki; karanlığa, korkma ben sendeyim

Gözün görür ben sendeyim,

Işığın dillenir ben sendeyim

Ve dedim ki; ben bende canımı kayıtlayan kurtarıcı sayfayım

Ve dedim ki; ben bende iken hak edilen yaşamı,

Benden öte ben olup kayıtlayanım.

Dolu dizgin ışık koşmakta,

İnsan kendi olan ışığından

Sınırsız olan karanlıkta, sonsuz yaratım yapmakta..

İnsanın ışığı tüm yaratımı kendiyle kucaklamakta.

O yaratım tüm ocaklara, yoğunluklara ve varlık boyutlarına gücünü katmakta.

Zamanların seyrinden

yeni zamanları yeniye

Bir'in ışığıyla katmakta...

Örtmedim ben kendimi,

Bilirim ki örten yaşamını örter.

Ören yaşamını örer

Ve dedik ki biz; tüm bizde ki benler,

Ve bende ki tüm bizlik canlar,

Bütün olan yaşam için varız.

Bütünün hayrında ki hak olanda,

Varlık kuran olarak varız.

Bir'in yaşamını İmparatorluk kuranı olup yazarız

Yazdığımız biz, yazılacak biz, yaşam biz

Ve biz, benin yüce ilminde ki biz olan yaşamız...

Ve o yaşam herkesin yüreğine,

Ben olarak çekilen kutsal olan insanın bizlik tahtıdır..

Yaşamın tahttı,

İnsanın yüreğinden Bir'in ışığında yaratılır.

İşte o yaşam, her cana hak olan yaratılandır.

Ve dedik ki; yaradan yarattıklarında yaratılır

Ve dedik ki; yaşamını yarattırıp taşır..

Ve yaradan, yeni yaşamını ışığından yarattı

Ve dedim ki; yaradan, yarattıklarında kayıtlandı...

Ve dedik ki; insanlık ilmiyle dünya ana kapısından geçti kayıt

Ve yaradan, insan soyunda ışık olup aktı...

http://youtu.be/2smmet61Kfg

 

21.ŞUBAT.2015 TARİHLİ IŞIK İŞÇİ ÇALIŞMASI – 2

AV. NEZİRE SELÇUK, AÇILIŞ KONUŞMASI

CENNET CEMAATİ’ini bugün burada tohum olarak dürümlerken, sizleri ve sizlerin yüreklerinizi dinlemek mutluluktur bize!

Ulu çınarlar, ekmeğinizi göreve alıp, yüreğinizi dürümlerken, hepimizin gücü, bilişin tüm zamanlarındaki kürzi kaynağı…. ATA KAPI’ları açıp geçtik. Size; gerçek size inişimizi yapıyoruz.

“Şu ana kadar gerçek değil miydik?” diye sorarsanız, ifade etmek isterim ki; kayıt dışı bilgilerle dürümlerken tüm zamanları, ışığı kodlamak kolay değildi. Ata Kapılar’da tohumları kontrol etmek kolay değildi ve Sistem, Nizam, Düzen Gözü olmak kolay değildi. Ve sizler hep kayda aldınız tüm yaşamları…. İLM-İ KAPI oldunuz ve Tüm Zamanların Kürzi Kapısı’nda İLİM yaptınız.

Aşığınızız sizin! Ali halik olduğunda, Alinin İlmi, halikin tekniğindeki o hakikiyettir ama biliniz ki; Ali, has olduğunda, yaşamı Bütünün Rahman olan Kuranı’dır.

Tüm insanlığa bilgi, HAK TEKNİK’le verilmeye başlanıyor; bunu net olarak bildirmek isteriz.

Dünyanın nefesi daha çözümlemeler bitmeden güçleniyor. “Çözümleme” dedim; bunu izah etmek istiyorum;

Kendi yüreğimizin gücündeki çözümleme, hepimizin kendi yoğunluğumuzdaki, çözümleme ve bütündeki çözümleme. Hepimiz KELAM olarak tüm yaşamları tohumlayacak güçteyiz ve kendimizi çözmekteyiz.

Bu çözme İLİM’le olmaktadır. Yara, bere içinde kalan bir yaşamı kibirle dilleyenlerin çoğu, öz köklerindeki gözü, söze çözümleyip dönüştüremediler.

Yedi doğum yaptık Dünya Üstü Varlık Boyutları’nda. Her doğum bir SİSTEM’i tohumladı ve YENİ ZAMANLAR’ı kayıtladık. Yeni YAŞAMLAR’ı kodladık. DÜZEN’i kurduk. NUR KURAN olan tohumları kodlarken hepimizin gözü, hepimizin sözüydü.

Dünya Mikail’in gücüdür. Amon’dur tüm zamanların ışığı ve kontrol dışı bilgiyi tohumlayanların dilinde, dürümlenen ilimde hepimiz BİR’e hizmetteyiz. Amonlar’ın koruyucu ışığını, daha yüksek dürümden insanlığa çekerken, kendi yüreğinizi hak etmenizi bekledik.

Burada, bugün, ölüyü diriltemeye gelmiş olan birliklerimizin çoğu sessiz zamanları dileyecek ve sizinle olacaklar. Yorulmadan çalışmanızı dileriz.

Hepinizin sağlık sorunlarınızın olduğunun farkındayız ama Samanyolu Galaksisi bugün sizi KELAM’la dilleyecek ve sizin yüreğiniz Suriye Sistemleri’yle kayıtlı olan ışıkların dilinden öte bir yaşamı sayfalayacak.

Niye Suriye’den söz ediyorum; biliyor musunuz? Suriye Çalışmaları, kodlanmış ışıklarla sürerken, herkesin kendini daha net olarak ifade edebileceği BİLİŞ SAYFALANIŞLARI da yapıyoruz.

Ümmet toplum, artık IŞIK TOPLUM haline dönüşüyor ve bütünün gücü artıyor. Dünya Dışı Varlık Boyutlarının da Ortadoğu Sayfalanışları’nda görev taşıdıkları kesindir.

Dünyayı yaşama sayfalarken, herkesin kendini daha net olarak hak etmesidir beklediğimiz, bekleyişimiz ve daha güçlü bir yürekle tüm zamanları kodlamaya çalışacağız.

Demin dünyadan söz etmeye çalışmıştım. “Dünya nedir?” diye. Dünya bir KALEM’dir.

Hepinizin iyi bilmesi gerekir ki; bu kalem İLMİN KALEMİ’dir ve bu kalemin tüm zamanları kayıtladığı bilinmektedir. Yaşamı dillerken hepimizin gücü o yüceliktedir ve biz bütünün görevini devralmış bir çalışmadayız. Sevgiyle hepinizi kucaklıyoruz ve bugün yapacağınız sesleşmelerin hepimiz için çok değerli olduğunu bilmenizi isteriz.

Dünyayı hak etmek kolay değil ama “dünyalı olup bütünü güçlendirmek çok daha kolay” diye düşünülür. Olduğunuz, olmadığınız ya da kayıtladığınız ya da kayıtlamadığınız her ne varsa hepsi size aittir ama İLİM, BİLİŞİ hak edenlerindir. Ve bütün kötülükleri aşıp geçtiğinizde göreceksiniz ki; İLMİN KALEMİ bütünün gücüdür.

Din ya da ilim; hepsi size aittir ama ilmi hak eden dini aşıp geçer; bu da kesindir.

Bundan sonraki süreçte, YARADAN artık yaratılanda kendi olarak yarattığımız olacaktır. Cennet canlı, cevahir ve cennetin ilmi hakiki….Sizlerle yapılacak bu çalışma, muktedir olan BİLİŞ’le yapılacak.

Dağlarım, torbalarınızı dolduracaksınız ve o torbalarınız ışığa kodlanacak. Burada yapacağınız herşey size ait olacak. Sizinle yapılan ve sizinle yaptırılan ne varsa sizindir.

Dünya ölü bir planet ise de Ölü Dünyalar’ın, tüm zamanlardaki ışıklarını yenilemek üzere bu planeti tohumluyoruz. Bu planet İNSANLIK İLMİ’ni tohumlayacak güce umutla ulaştırılmıştır.

Her dere insana akar ama insan Mikail olur bütüne akar. Yapmakta olduğunuz çalışmanın manası budur. Hepinizin her bir yüreğe akışını gerekir. Akmanız, ALTIN IŞIK YILLARININ KUTSAL TOPLUMLARI’ndan akışınızdır ki; o toplumlar bütün kötülükleri aşabilen toplumlardır.

Çarşıya çıkıp, herşeyi satın alabilirsiniz ama bir tek şeyİ çarşıda alamazsınız; insanı.

İnsan, insanlığını hak ettiğinde, artık o kendini kendinden alacaktır. Sizlerin, KARANLIĞIN IŞIĞI oluşunuz öz görevinizdir ve bunu hak edip başardınız.

Artık, YARADAN, ARA KAPILAR’ı kapatmayacak ve siz ve sizin yüreğiniz insanlık boyutlarında, tüm yolcuları, tüm toplumları kodlayacak.

ESMALARIN İLMİ, hakiki teknolojik kontrollü kuracak olan ışıkların ilmiydi. Ama Esma, ölülerin ilmindeyse, KALEM yoktur orada. Kalem yoksa, yaşam da yoktur. Bunun içindir ki; Esmalarınızı kodlamanızı ve tohumlamanızı da bekliyoruz. Kürzi Işıklarınızı yakmanızı ve Türkiye Tolumları’yla kontrollü kodlamalar yapmanızı da bekliyoruz.

“Dünya örtüsünü artık örtmeyecek” dediğinde, öncü birliklerin sizi sizden dillediğini düşünmüştük ama görüyoruz ki; bu yol ilmin yolu ve bu yolda öncü birlik, ROBOTİK TİMLER’in tümünün gücünün örtüsünü öretebilecek dürümde olduğu halde, kontrol kurmuş ve hiç kimseyi örtmemişse; ÖZ GEÇİŞLER tamamen sizden yapılacak ve sizinle olacak.

Sizin TANRI IŞIĞI olarak yaşamı tohumlamanız, bizler için çok önemli bir olaydır. KURAN İNSAN, nurdan KAYNAK’a varabilir ama Kutsal Işık Olan İnsan, İMPARATORLUĞUN GÜCÜ’nü tanır ve oraya kodlanmış ışığını çeker.

En ve boy, teknik tohumlamada ışığı kodlayandır.

En ve boyda ışık kodlamaları BİRLİK İLMİ’yledir. Ve ses ZAMAN SAYFALANIŞI’na indiğinde artık en ve boy eşitlenir ve bir kareye dönüşür. KARE SİSTEM bu şekilde kodlanır. DOĞANIN KURANI bu şekilde kodlanmıştır.

Dorukların Toplumları, kareyi küpe dönüştürür. KÜP SİSTEM herkesin kendinden kendine bildiği gibi, kendi yoğunluğunda, altı tane kare bir küp yapar ve daha sonra kare sistemlerin küp tohumlamasını yapmasından sonra, IŞIK KAYITLAMASI’na geçilir. Ve hepinizin bilişi tohumladığınız o yücelikte artık küp odlanmış bir KÜRZİ IŞIK halindedir ve daimiyette kayıtlıdır ve herşey daha güçlüdür orada; bilgi, biliş ve hakikiyet…..Sorumlu olarak çalışmanız bunun için önemlidir.

Diri Kürzi Kapı’da herşey küreseldir. İşte; küp, o yoğunlukta KÜRE’yi oluşturur. DÖRT GÖK SÖZSCÜSÜ’nün Ka Har olan ışığında bütün bunlar gerçekleşmiştir.

Sizin ve sizlik toplumlarının ışığında, hepimiz gür bir yürek olduk ve bilişi hak ettik.

Çantanızı doldurmanız mutluktur bize. Artık, yer ve gök sizi dinleyecek ve çalışmayı kendi yüreklerimizde yapacağız.

Işığımızı güçlendirdik ve Yaradan’ın Işığı ile birleşiyoruz. Yaradan yaşama çekiliyor! Ohh….oh….oh!

Süper İnsanlık Realitesi

http://youtu.be/3x9DwIU8e9o

 

21.ŞUBAT.2015 TARİHLİ IŞIK İŞÇİ ÇALIŞMASI – 2

AV. NEZİRE SELÇUK, AÇILIŞ KONUŞMASI

CENNET CEMAATİ’ini bugün burada tohum olarak dürümlerken, sizleri ve sizlerin yüreklerinizi dinlemek mutluluktur bize!

Ulu çınarlar, ekmeğinizi göreve alıp, yüreğinizi dürümlerken, hepimizin gücü, bilişin tüm zamanlarındaki kürzi kaynağı…. ATA KAPI’ları açıp geçtik. Size; gerçek size inişimizi yapıyoruz.

“Şu ana kadar gerçek değil miydik?” diye sorarsanız, ifade etmek isterim ki; kayıt dışı bilgilerle dürümlerken tüm zamanları, ışığı kodlamak kolay değildi. Ata Kapılar’da tohumları kontrol etmek kolay değildi ve Sistem, Nizam, Düzen Gözü olmak kolay değildi. Ve sizler hep kayda aldınız tüm yaşamları…. İLM-İ KAPI oldunuz ve Tüm Zamanların Kürzi Kapısı’nda İLİM yaptınız.

Aşığınızız sizin! Ali halik olduğunda, Alinin İlmi, halikin tekniğindeki o hakikiyettir ama biliniz ki; Ali, has olduğunda, yaşamı Bütünün Rahman olan Kuranı’dır.

Tüm insanlığa bilgi, HAK TEKNİK’le verilmeye başlanıyor; bunu net olarak bildirmek isteriz.

Dünyanın nefesi daha çözümlemeler bitmeden güçleniyor. “Çözümleme” dedim; bunu izah etmek istiyorum;

Kendi yüreğimizin gücündeki çözümleme, hepimizin kendi yoğunluğumuzdaki, çözümleme ve bütündeki çözümleme. Hepimiz KELAM olarak tüm yaşamları tohumlayacak güçteyiz ve kendimizi çözmekteyiz.

Bu çözme İLİM’le olmaktadır. Yara, bere içinde kalan bir yaşamı kibirle dilleyenlerin çoğu, öz köklerindeki gözü, söze çözümleyip dönüştüremediler.

Yedi doğum yaptık Dünya Üstü Varlık Boyutları’nda. Her doğum bir SİSTEM’i tohumladı ve YENİ ZAMANLAR’ı kayıtladık. Yeni YAŞAMLAR’ı kodladık. DÜZEN’i kurduk. NUR KURAN olan tohumları kodlarken hepimizin gözü, hepimizin sözüydü.

Dünya Mikail’in gücüdür. Amon’dur tüm zamanların ışığı ve kontrol dışı bilgiyi tohumlayanların dilinde, dürümlenen ilimde hepimiz BİR’e hizmetteyiz. Amonlar’ın koruyucu ışığını, daha yüksek dürümden insanlığa çekerken, kendi yüreğinizi hak etmenizi bekledik.

Burada, bugün, ölüyü diriltemeye gelmiş olan birliklerimizin çoğu sessiz zamanları dileyecek ve sizinle olacaklar. Yorulmadan çalışmanızı dileriz.

Hepinizin sağlık sorunlarınızın olduğunun farkındayız ama Samanyolu Galaksisi bugün sizi KELAM’la dilleyecek ve sizin yüreğiniz Suriye Sistemleri’yle kayıtlı olan ışıkların dilinden öte bir yaşamı sayfalayacak.

Niye Suriye’den söz ediyorum; biliyor musunuz? Suriye Çalışmaları, kodlanmış ışıklarla sürerken, herkesin kendini daha net olarak ifade edebileceği BİLİŞ SAYFALANIŞLARI da yapıyoruz.

Ümmet toplum, artık IŞIK TOPLUM haline dönüşüyor ve bütünün gücü artıyor. Dünya Dışı Varlık Boyutlarının da Ortadoğu Sayfalanışları’nda görev taşıdıkları kesindir.

Dünyayı yaşama sayfalarken, herkesin kendini daha net olarak hak etmesidir beklediğimiz, bekleyişimiz ve daha güçlü bir yürekle tüm zamanları kodlamaya çalışacağız.

Demin dünyadan söz etmeye çalışmıştım. “Dünya nedir?” diye. Dünya bir KALEM’dir.

Hepinizin iyi bilmesi gerekir ki; bu kalem İLMİN KALEMİ’dir ve bu kalemin tüm zamanları kayıtladığı bilinmektedir. Yaşamı dillerken hepimizin gücü o yüceliktedir ve biz bütünün görevini devralmış bir çalışmadayız. Sevgiyle hepinizi kucaklıyoruz ve bugün yapacağınız sesleşmelerin hepimiz için çok değerli olduğunu bilmenizi isteriz.

Dünyayı hak etmek kolay değil ama “dünyalı olup bütünü güçlendirmek çok daha kolay” diye düşünülür. Olduğunuz, olmadığınız ya da kayıtladığınız ya da kayıtlamadığınız her ne varsa hepsi size aittir ama İLİM, BİLİŞİ hak edenlerindir. Ve bütün kötülükleri aşıp geçtiğinizde göreceksiniz ki; İLMİN KALEMİ bütünün gücüdür.

Din ya da ilim; hepsi size aittir ama ilmi hak eden dini aşıp geçer; bu da kesindir.

Bundan sonraki süreçte, YARADAN artık yaratılanda kendi olarak yarattığımız olacaktır. Cennet canlı, cevahir ve cennetin ilmi hakiki….Sizlerle yapılacak bu çalışma, muktedir olan BİLİŞ’le yapılacak.

Dağlarım, torbalarınızı dolduracaksınız ve o torbalarınız ışığa kodlanacak. Burada yapacağınız herşey size ait olacak. Sizinle yapılan ve sizinle yaptırılan ne varsa sizindir.

Dünya ölü bir planet ise de Ölü Dünyalar’ın, tüm zamanlardaki ışıklarını yenilemek üzere bu planeti tohumluyoruz. Bu planet İNSANLIK İLMİ’ni tohumlayacak güce umutla ulaştırılmıştır.

Her dere insana akar ama insan Mikail olur bütüne akar. Yapmakta olduğunuz çalışmanın manası budur. Hepinizin her bir yüreğe akışını gerekir. Akmanız, ALTIN IŞIK YILLARININ KUTSAL TOPLUMLARI’ndan akışınızdır ki; o toplumlar bütün kötülükleri aşabilen toplumlardır.

Çarşıya çıkıp, herşeyi satın alabilirsiniz ama bir tek şeyİ çarşıda alamazsınız; insanı.

İnsan, insanlığını hak ettiğinde, artık o kendini kendinden alacaktır. Sizlerin, KARANLIĞIN IŞIĞI oluşunuz öz görevinizdir ve bunu hak edip başardınız.

Artık, YARADAN, ARA KAPILAR’ı kapatmayacak ve siz ve sizin yüreğiniz insanlık boyutlarında, tüm yolcuları, tüm toplumları kodlayacak.

ESMALARIN İLMİ, hakiki teknolojik kontrollü kuracak olan ışıkların ilmiydi. Ama Esma, ölülerin ilmindeyse, KALEM yoktur orada. Kalem yoksa, yaşam da yoktur. Bunun içindir ki; Esmalarınızı kodlamanızı ve tohumlamanızı da bekliyoruz. Kürzi Işıklarınızı yakmanızı ve Türkiye Tolumları’yla kontrollü kodlamalar yapmanızı da bekliyoruz.

“Dünya örtüsünü artık örtmeyecek” dediğinde, öncü birliklerin sizi sizden dillediğini düşünmüştük ama görüyoruz ki; bu yol ilmin yolu ve bu yolda öncü birlik, ROBOTİK TİMLER’in tümünün gücünün örtüsünü öretebilecek dürümde olduğu halde, kontrol kurmuş ve hiç kimseyi örtmemişse; ÖZ GEÇİŞLER tamamen sizden yapılacak ve sizinle olacak.

Sizin TANRI IŞIĞI olarak yaşamı tohumlamanız, bizler için çok önemli bir olaydır. KURAN İNSAN, nurdan KAYNAK’a varabilir ama Kutsal Işık Olan İnsan, İMPARATORLUĞUN GÜCÜ’nü tanır ve oraya kodlanmış ışığını çeker.

En ve boy, teknik tohumlamada ışığı kodlayandır.

En ve boyda ışık kodlamaları BİRLİK İLMİ’yledir. Ve ses ZAMAN SAYFALANIŞI’na indiğinde artık en ve boy eşitlenir ve bir kareye dönüşür. KARE SİSTEM bu şekilde kodlanır. DOĞANIN KURANI bu şekilde kodlanmıştır.

Dorukların Toplumları, kareyi küpe dönüştürür. KÜP SİSTEM herkesin kendinden kendine bildiği gibi, kendi yoğunluğunda, altı tane kare bir küp yapar ve daha sonra kare sistemlerin küp tohumlamasını yapmasından sonra, IŞIK KAYITLAMASI’na geçilir. Ve hepinizin bilişi tohumladığınız o yücelikte artık küp odlanmış bir KÜRZİ IŞIK halindedir ve daimiyette kayıtlıdır ve herşey daha güçlüdür orada; bilgi, biliş ve hakikiyet…..Sorumlu olarak çalışmanız bunun için önemlidir.

Diri Kürzi Kapı’da herşey küreseldir. İşte; küp, o yoğunlukta KÜRE’yi oluşturur. DÖRT GÖK SÖZSCÜSÜ’nün Ka Har olan ışığında bütün bunlar gerçekleşmiştir.

Sizin ve sizlik toplumlarının ışığında, hepimiz gür bir yürek olduk ve bilişi hak ettik.

Çantanızı doldurmanız mutluktur bize. Artık, yer ve gök sizi dinleyecek ve çalışmayı kendi yüreklerimizde yapacağız.

Işığımızı güçlendirdik ve Yaradan’ın Işığı ile birleşiyoruz. Yaradan yaşama çekiliyor! Ohh….oh….oh!

Süper İnsanlık Realitesi

http://youtu.be/3x9DwIU8e9o

 

14.ŞUBAT.2015 TARİHLİ IŞIK İŞÇİ ÇALIŞMASI 1

PEKER SELÇUK

http://youtu.be/Gv7gVgdLZkU

 

14.ŞUBAT.2015 TARİHLİ IŞIK İŞÇİ ÇALIŞMASI 1

Sevim Sahin

http://youtu.be/O2BR7qsiriw

 

14.ŞUBAT.2015 TARİHLİ IŞIK İŞÇİ ÇALIŞMASI 1

Erengul Koc

http://youtu.be/m9zUenArSTI

 

14.ŞUBAT.2015 TARİHLİ IŞIK İŞÇİ ÇALIŞMASI 1

Seher Bilge

http://youtu.be/oNM2BpWAvyg

 

14.ŞUBAT.2015 TARİHLİ IŞIK İŞÇİ ÇALIŞMASI 1

Abdullah Güler

http://youtu.be/RBTU6lvOR1Q

 

14.ŞUBAT.2015 IŞIK İŞÇİ ÇALIŞMASI 1

Mustafa Güngör

http://youtu.be/bmhDta9mB08

 

Değerli Dostlar,

“YENİLENİŞ ÇALIŞMASI” ertesinde açılan “IŞIK İŞÇİ” çalışmalarının devam ettiğini hatırlatmak isteriz.

14.Şubat2015 tarihinde yapmış olduğumuz IŞIK İŞÇİ ÇALIŞMASI-1’den sonra program gereğince, 21.Şubat.2015 Cumartesi saat 14.00-17.00 arasında Dernek Merkezimizde IŞIK İŞÇİ ÇALIŞMASI-2 yapılacaktır.

Tüm dostlarımızı çalışmaya bekliyoruz.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok Sauna Apt.

No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

NOT: Katılım ücrete tabi değildir.

IŞIK İŞÇİ ÇALIŞMASI (Öz Açıklama)

Doğa, yer ve gök birlikteliğinde yaşamı, sonsuz zaman sayfalamaları ile kodlarken, tüm yaşamları tohumlamış ve koruyucu bilişi, hasata kaynak yapmıştır.

Dünce, cümle Yüceliklerce cennetler oluşturduk. CAN KALEM olduk, Dünyanın Işığı olduk. Bütün mesele KARA IŞIK İLMİ’ni hak etmek ve Hak olup dürümlenmekti. Bu şuydu; yer ve gök bir tek ışık haline geçtiğinde, yarınlar tohumlanacak ve dürümlenecekti. İşte, herşey yer ve gök diriliklerinde, kendi yoğunluğumuzda gerçekleşmiştir.

Dünyaya kaynak olarak kodlanmış çok sayıda dürümleyici vardı. Onların kurtarılmış ışıkları, kodlanmış tohumlanmıştı ve zamanı hak etmiş olmak için, ışık olmamız gerekliydi. İş bilişti ve zaman, ilmin ışığıydı. Yolu başarı ile katettik zamana vardık ve yolcuları tohumladık. Bütün kütleyi hak ettik ve KALEM’le dürümlendik. Herşey tek bir şeydi. İşte o şey, İNSANLIK LEVHİSİ’ydi. Yaşam ve yaşam ve yaşam!… Herşey yaşamdı. İnsanlık Tohumları tüm yaşamlara kodlanacak ve sonsuz zaman sayfaları kati ve hakiki IŞIK İLMİ ile KALEM olacaktı. Bütün mesele insana, insanlaşıp görev taşımaktı…

Büyük güçlüklerle gerçekleşen tüm çalışmalarımız, Bilişin Levhisi’nde tahditsiz olarak kodlanmıştır. Dünyanın ışığı yanmış ve zaman kodlanıp tohumlanmıştır.

Dünyayı hak etmek için Hak olmak gerekti. Ve oldu… Dünya bir resimdi. O resmi hak etmek için hakim olmak gerekti ve gereken oldu… Dünyanın ışığı yanmalıydı. Yandı… Herşey, KELAM olarak kodlandı ve tohumlandı.

Bütün kökler ve gökler, cevheri görev taşıdı. Herşeyin ilmi, Hak Teknik ile tahditlendi. Bütün kütle, tohum ekti ve KÜBRA, KALEM oldu. Cümle yürekler görev taşıdı. Herşey, YERKÜRENİN NEFES İLMİ ile KALEM’i tohumladı.

Yaşam artık ışık ilmi ile kodlanacak ve tohumlanacak. Görev artık IŞIKLARIN GÖREVİDİR. Her diri, KELAM’a vardığında IŞIK’tır. Yoğunlaştığında kodlanmıştır ve sonsuz zaman sayfalarında kini aşarak görev taşır. Herşey yerden ve gökten münezzeh olan Levhi’nin Kalemi’nde gerçekleşir.

Ana Kaynak’tan ışık alan, IŞIK ÇALIŞANLARI ile yapılacak çalışma, tüm yaşamlar için görevdir. Tüm IŞIKLAR’ın bu çalışmaya KELAM olup katılmaları beklenmektedir.

Saygılarımızla,

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 
  Bugün 185 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol