Birlik İlmi
  TURANLARIN KURANI (11), 4. AKIŞ 3. BÖLÜM
 

9.MAYIS.2018 TARİHLİ TURANLARIN KURANI 11
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ – 3. BÖLÜM

Ölüm olmadan, gerçek kalem olup gideceğiniz bir yer... Ve bizler, o yaratıcılıkla her şeyin gücünü hasat ilminde bütüne koklattıracağız ki, karşılıklı konuşmaların ötesinde, karşısız konuşmaların yapılabileceği bir sahra...

Hani karşımızda birisi var, hep sesleşiriz ya onunla... Ama karşımızda hiç kimse olmadan da, olmasa da onu bulup sesleşeceğimiz... Ben yokum ama ben oradayım... Herkes orada... Ama orada yok... Peki nasıl bir aşk bu? KAYNAK... İŞTE KAYNAK OLAN BİR SAHRA... Hepimiz oradayız ama hiç birimiz orada değiliz... Ve orayı kodladık... Ama orada yokuz...

Oğullarım!...

DOĞANIN GÜCÜ İLİMDİR... İLMİN KAPISINI AÇTIK, HEPSİ BU... VE BUNDAN ÖTE DÖNEMLER BAŞLAYACAK... KA, MA, Sİ, KA, HA... KA, MA, HA, Sİ, KA, HA... KA, MA, İS... İS, KA, HA, Sİ, KA, HA... Peki neden sesleştim şu anda? Kara ışığı tohumlamak için... BU BİR KODSUZ ÇALIŞMAYDI, KODLADIM... İşte olay budur... Kodsuz bir çalışma ve kodlayış... Mutlaka bunları anlatmam gerekti ve anlattım...

Biz Allah’ın eli ve yoluyuz... Biz aklın kalemiyiz... Ve biz masayız... Bu masada oturup konuşandan öte, ORTAK KALEM OLARAK MUTLAK KURANLARI KODLAYANLARIZ...

Koca doğan görev... Koca bir sahra ve koca bir ışık... Koca kuran... Ama hepsi koca... Ve koskoca... Ama çoban insandı... Yol yoktu çoban varken bilir misiniz? Çoban yolda olamazdı... Oyundu çobanlık yaşamda... Oyun... Yoktu çalışma... Sanıldı ki var... Ve rahman kuranda yokken, ruh var sanıldı, yoktu ruh yoğunlukta ruh... Hece hece veriyorum yok-tu... Bize dediler ki “DİNDEN ÇIKTILAR...” YALAN!... DİN KOLLARIMIZ BİZİM!... YOĞUNLUĞUMUZDUR AMA TOHUMUMUZ DA İLİMDİR İLİM!... Ve bize dediler ki “insanlıktan çıktılar...” Biz imparatorluk kodlarıyız... İnsanlığı tohumlayanlarız... Çırpar çıkarır mıyız insanı insandan? Asla!... Ve dediler ki “kalemleri kontrol dışı...” Aha kalem kelam!.. Bir tek insan ocağında toprak ve o toprak mutlak... Onun doğan güç olduğunu anlamayan, arza arş olup inmeyen kimse onu hak edip de dinleyemez ki... Biri dese ki “ben seni anlarım...” Sormaz mıyım ona “sen halik misin ki beni anlayabildin?”

Canlarım!...

Beni anlayan hakiki insanlar, insanlıktır... BENİ ANLATANSA HAK OLANDIR... Biz insana nurdan, kuldan, tüm zamanlardan öte bir yaşam verdik... ANLAMASI, HAK ETMESİYLE MÜMKÜNDÜR...

Korku... Büyük bir korku... Nesiller ne olacak? Yazar çizer olana derim ki “ölüyü dirilt... Haliki hak ol ve neslini hak et...” Sorar “peki neden?” Çünkü sofusun... Sofu olmak, savaş vermek için gerekir... Ve sen savaş ver ki, kaleme in ve kendini tohumla ve tüm hasatlarını hak et, başını eğme... Ve doğan güç der ki bize “kilin kumun ilmi ne ki?”

Beyler!...

Kine “KİL” derim ben... KİNNİ OLAN, KİL OLANDIR... İnsan kaleme inmeden kildedir... Ama kaleme indiğinde, kuma varır... Kuma varması, onun nur olması anlamında değildir... NUR OLABİLMEK İÇİN HOLOGRAMI AŞMASI GEREKİR... HOLOGRAMI AŞTIĞINDA ARTIK KUL OLUR... Kul olduktan sonra, hologram HOKKA BİLİŞLERİ tohumlar, yol olur... Ve sorumlu olan onu HOKKA olarak kodlayandır... Yaradan olması için aha geçmesi gerekir ilme... Geçip geldiği zaman, bellek kalemine iner... İşte o zaman, KEMAL OLUR!... KEMAL OLMASI, KALEM OLMASIDIR ASLINDA... ARZA ARŞ OLUP İNMESİDİR... VE KEMAL OLAN KARDEŞ, İNSAN OLUR...

Süper sahraları kodlayabilmesi için de ruhun koruma altında tuttuğu yoğunluğa varması gerekir... Ve biz oradayız... Onu kodlamak üzere... Hepimiz dünyalıyız ama hepimiz mutlak olarak her yaşamın kaynağıyız canlar... Bunları artık anlayın...

Kim elini köklerden göklere kodlayabilirse, onun eli ilmimiz olur... Ama biri birden bire dirilten ilim kodlanmamışsa, kelamda kontrol kurması için yasa gerekir... Yasa, Mikail’in kuranında yazandan çok ötedir...

“Kimden kime insan olunur” diye soranlara, imparatorluğun kuranından öte kuran olan, insandan insana varmadan da kurandır... Ama ilim olmadan her insan kendindedir... Sanaldır... Kendindeki kelamı aştığı zaman mutlak olacaktır... Ve biz ortak olacağız ona...

Şarkı, şarkı, şarkı... Her şarkı ŞAVK... Ama şavkın aşkı has insan... “Nerede nesillerimiz olduysa, muradımız olan orada kodlamaktır” diyenlere de şunu söyleyelim “nerede kalemimiz varsa, muradımız orada kodlayıcılıktır...” Ve biz orada yaptığımız kodlamalarla her anı kodluyoruz... An kalemi olarak mutlak kuranları kodlarken de, toprağı tohumluyoruz...

Heceledik, heceledik, heceledik... Sanal boyutları heceledik yaşamlarca... Sorduk, sorduk, sorduk... Soru sorduk, sonra yanıt bulduk... AMA SORAN SORDUĞUNDA YANITLANDI... HER ANDA... Biz mutlaka ölüydük... Biz mutlaka ölümlüydük... Sorduk, sorduk, öldük... Yeniden sorduk, öldük... Hep soru bizi öldürdü... Sonra örtüldü, örtündü, yine örtündük ve yine örtündük... Sonra öldük, öldük, öldük... Ve som altın ışıkla kodlandık... Örtüler bizi yoldan çıkarmadı çünkü biz o yolda örtündük...

DÜNYAYA İNİŞ, SİSTEMLİ OLARAK ÖRTÜNEREKTİR... Hepimiz yoğunuz, mutlakız, ışığız ama örtünüp geliriz yaşama... Ölüme böyle girilir canlar... Örtüne, örtüne... Ve sonra yeniden ve yeniden doğuma varılır... Bu kez soyuna soyuna varılır... Ve biz mutlakız ki, örtüne örtüne indik... Soyuna soyuna soprano var ya hani soprano... Ses olur... Çıkar yağmur olur... Yaşam olur yağar ya hani... Öyle, öyle yaşadık... ÖLDÜK DE YAŞADIK CANLAR!... ÖLDÜK DE YAŞADIK...

AH CANLARIM AH!...SULAMAK GEREKTİ YAŞAMI, SULUYORUZ İŞTE... SES SUDUR!... ANLAYIN... YAŞAMIN SULANIŞIDIR BU... BİZİMLE VE BİZİM YOĞUNLUĞUMUZDA... SİZİNLE YAŞAMI SULAMADAN, YARINI TOHUMLAYIP YAŞATAMAYIZ... BUNLAR ÖNEMLİDİR...

AŞKLA, SEVGİYLE KUCAKLADIM SİZİ... ŞİMDİ...

https://youtu.be/lOI9gf4svs0

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 83 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol