16.MAYIS.2018 TARİHLİ TURANLARIN KURANI 12
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ 1. BÖLÜM

Gelenleri dinliyoruz:

Değerliler, dünyanın ruhu olan ilim, Mikail’in kübra olan kelamı olup, “mutlak kuran” olup Sistem, Nizam ve Düzen’in “kült” olarak kodlandığı bir “sahra” olan bu Meclisle, bu yoğunlukta olmak üzere gerçekleşen çalışmada, sessizliği dilleyecek ve diriliği tohumlayacak. O biz ve biz o olacağız.

Side kapıları vardır dünya dürümlerinde… O side kapıları da bugün açılacak. Ekmeğiniz, ekmeğimizdir. Yasalar konulacak ve o konulan yasalar mutlak kuranların toprağında “tohum” olacak.

Eli kodlamışlar, yoğunluğu tohumlanmış olanlar ve “miraç kalemi”ne umman olanlar burada olacaklar. Karanlık, altın ışığın kutsal tahtından aydınlatılacak. Ve bu gün burada, kök gerçekler kodlanıp, tohumlanıp, bütüne hizmetçilere kayıtlanacak.

Burada ekranlar kaynağa, altın ışık olup, kaçanları tohumlayacak, kübra olarak ağır ağır kodlanacak. Emre itaatle sizinle olmaya gelenler olacak. Emre itaat ederek kodlananlar burada tohumlanacaklar ve kontrol dışı hiçbir bilgi, bu Meclis’te kaynak olmayacak.

İmparatorluğun görevini kodlayanların sırrın sırrındaki o yoğunluğa inmeleri mümkün olacak. Korkmadan çalışılacak ve korkmadan kodlama yapılacak burada bugün yine...

İmparatorluk görev ilmiyle dürümlere inenlere, ilm-i ka olacak. Hasat tamamlandığında, herkes kelama, ilime ve resmi yaşamlara indirilecek. Medine insanlarıyla mahrek olanlar, “mutlak kuran” olacaklar. Hayır, şer hepimizin gözüdür. Ama “hayrın kalemi”, mutlak olduğundan, şafakta “şer” kontrol edilecek.

“Seri sistem çalışmaları” yapılacak bugünden itibaren. Bu sistem çalışmalarında, hazır olanlar bulunacak. Medine’nin görevlileri olanlar da burada olabilecekler. Hem insanlık hem de bütün kodlar için bu çalışma çok değerlidir.

Medine’nin gözü de burada olacak. Koyu bir ışığa dönüşülecek. Her şey o şafakta diriliklere inecek ve yedinci dünyanın kulluğu kodlanıp, tohumlanacak.

Soyunuz öz gerçekliğinizle kodlanacak. İtibarınız yüceler cevherinde kontrol kuranlarca da dillenecek. Seksen dokuzuncu dürümün kök gerçekliği, mutlak kurana indirildikten itibaren, doksan sekize “ilim”le inilecek. Ve dünya ekmeği bütün kökleriyle, tohumlarıyla ve hakikiyetiyle yoğurulacak.

Bu ekmeğe bedenliler, “hasat ilmi”yle girecekler ve kontrol kuracaklar. Çamur yoğuranlar, burada olamadılar. Ama çamuru kodlayanlar bu mahrekte bulunabilecekler.

İki Medine değil, “tek” Medine kodlanacak. İnsanlık yeniden ve yeniden “göz” olacak. Ağır yük hafifliyor, çok mutlu olacaksınız… Hepinizin yoğunluğu artacak ve dürümlerdeki insanlar büyük kötülükleri önleyebildiklerince, Medine’nin kültü olanlarla birlikte mutlak kuranları kodlayacaklar.

İmparatorluğun görevini kontrollu olarak yapabilen sizler, bizlere gerçek ilmi kodladınız. Bu nedenledir ki bizler bugün, burada, bu yoğunlukta “kelam” olabiliyoruz. Gözümüz, ümmet; yolumuz, kervan… Biz dünya ve dünya biz. İşte bu.

Süper İnsanlık Realitesi olarak cevabımız:

Değerliler, hologramı aşıp gelmeniz bizleri mutlandırdı. Bugün burada olacağınızı düşünememiştim. Hepinizi sahraya bekliyordum ama bugün mü? Yok. Asla bugün beklemiyordum sizleri.

İnsanlık boyutlarında “göz” olabilmeniz için, mutlak ummanlara kodlanmış olmanız şarttı. “Geri çekilişiniz”i yapabildik, çok iyi… Ama yarını kontrol altında tutacak görevimiz oluştu mu? Mutlaka oluşamadı henüz. Umutlarımızı kaybetmedik ama daha önemli bir “görev” için burada olmalıydınız.

“Santral görev” yapan bu Meclis, sahrada bütünün görevini de kodluyor. Santral kelamın kaleminde de var ama hepimizin gerçeğidir bu yaşam ve biz bu yaşamı, bu yoğunlukla kodluyoruz…

Umut olur ki tüm sahralarda bu çalışmaları kodlayanlar bulunur. Bedene inmeniz mutluluktu bize ama Medine olmanız da gerekliydi.

“Mitosların çorbası”na insanı koyamam ben… Onlar kontrol dışı ilim de yaptılar… Ama “tanrılık kalemleri”, “insanlık kervanı”na hep “ilim” olup indi. “Miraç” dediğiniz olayda da insan, kendini haketmeye çabaladı.

Evrenlerin sistemleşmesini sağlayacak olan görev, ilimdir. İtibarınız yücelmeden, “Muhammet ilmi”ne inmenizin imkanı olamayacağı gibi, imparatorluk “gör gerçeğine”, insanlık kelamına inmeniz de mümkün olamayacaktır.

Dere olup akarsınız. Yarınlara varırsınız ama yanıp tutuşmanız, yaşama kalem olmanızı gerçekleştirmenize yeterli olmaz. İkmal tamamlamanız için daha çok çalışmanız gerekecek.

Bugün buraya gelmeniz hepimizi mutlandırdı ama “telef kelamı”nda, halikiyetiniz olmalıdır… Ve kelamınızda kontrolunuz olmalıdır. Her insan kendini dinler. Her insan resim yapar ama yapılan resmin, “hakkın kalemi”yle yapılması şarttır.

Murat ederim ki bu dünya mutlakiyetini kodlar ve tohumlar. Muktedir olur ve hologramı, tükenen her anda birleşip aşar. Burada olmanız çorbaya kontrollu olarak kayıtlanmanız anlamına gelirse de kelama, “kalem” olabilmeniz için, daha çok çalışmanız gerekecek.

Bereket ki dünyalıyız! Bereket ki kontrol kurduk! Bereket ki kodladık dürümledik “insan sofrası”nı… Ama bu sofrada, “hakkın kalemleri” olmalıdır.

Bazı bazı dümene insanı oturttuğumuz, görevi kodladığımız sahralar da oluşur… Ama biz, bu dünyada “robotik timler”in kodlama yapmasına asla izin veremezdik. 
Onlar kontrol dışı bilgilerle dünyamızı tohumlayacaklarını düşündüler. Her biri kendi “rüya boyutlarının görevi”ni kodladılar. “Tanrılık kalemi”ne inmeleri imkanı olduğu halde, tahditlendiler ve kendilerini, kendi resmi çalışmalarına “rahmet” olarak kodlarken, tahtlarını kontrol edemediler.

Ölü bir dünyaya, “Medine” olmak kolaydır ama maya olup, “Mikail okuması” yapmakla, otakta “tohum” olmak mümkün olamaz.

“Süper sahra”larımız oluştu. Bu sahralara “tını”yı koyduk. Her tını, “ilim tınısı” olmadığı halde, verdiğimiz her bilgi, “ilim kalemi”yle verildi ve tını, hakikiyetin tınısı oldu.

Çok ölü bir yaşamdır “insanlığın kervan olan levhi kaydı”….

(Devamı 2. bölümde)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ


https://www.youtube.com/watch?v=mjok3vYJUgQ&feature=youtu.be