Birlik İlmi
  TURANLARIN KURANI (12) 4.AKIŞ, 1. BÖLÜM
 

16.MAYIS.2018 TARİHLİ TURANLARIN KURANI (12)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4.AKIŞ – 1.BÖLÜM

Hakkınızdır ki hakiki teknikle kodlamaları tohumluyoruz, burada.

Vatikan’ın kelamı da Sistem, Nizam ve Düzenin gözü, sözü ve özü oğullaması yapacak olan bilişe, kaynak olmak üzere, buraya inmekte.

İmparatorluğun gücü, insanlık kuranı olarak, yine burada... Ve bugün burada, toprak kelam olmak üzere kodlamalar yapacak.

Ne resim gerekir, dünya için. Ne de yaşamda kırılış, gerekir. Resim, dünya yaşamının tohumu olarak kodlanır ama kelamın kapısına gelenler artık o resmin ötesindedirler ki… O resim, onların toprağına, kontrollü olarak inmek ve indirmek üzere, kayda alınır.

Sevgiyi hak etmeden, buraya gelemez, insan… Ama sevgiyi kodladıktan itibaren de burada, koruyucu olmalıdır... Bize, altın ışığın gözü diye görevler verildi... Biz, dünyayı kodlarken de burada bu çalışmada, hakikiyetimizle bulunduk.

Şikayetimiz yoktur. Ölümü hak etmeden, hakikiyete varılamaz. Ama önce ölmek gerekir.. Buraya ölüp, geldik.

Huzurlu bir zamanda ve huzur içinde bu çalışmanın yapılması gerekliydi ve bu çalışma yapılabilmektedir.... İmparatorluğun görevidir, bu çalışma ve burada olmak bizleri mutlandırmaktadır… Sevgiyle, sizi hak etmek ve hakikiyetinizle bulunmak üzere buradayız.

Kontrol dışı bilgimiz, yoktur. Çok huzurluyuz, çok. Şükür ki sizdeyiz. Ve sizin yüreğinize indik. Eğer dünya yolu, aklın yolu değilse bizim burada işimiz olmazdı zaten… Ama bilin ki dünya yolu, hak ettik ve hakikiyetimizle dillenen, ilmin yoğunluğunda, kodlama yapmayı başarmaktadır… Ve burada, Allah’ın tahtında, ilim oturuyor….Aklın ilmidir, olan.

Sultanlar, doğan güç, aklın kültü olarak görevi, hak etti ve devir aldı. Bundan sonraki süreçte dünyada, kontrollü çalışmalar yapılacak. Sahranın kuranı kodlanacak ve dünya toprağı, tohumlanacak.

Çürümeye başlayan bir insanlığın artık yerkürenin görevini kodlayarak, yasalarını kendi yüreğiyle koymasının zamanı geldi. Dedin ki “Allah; teknik kapıdır”... Bizde deriz ki “akıl tahditli ve hakiki olmadığında, kontrol kuramaz”.

Senin hakikiyetinde, tahdit yoğun yok. Bunu görüyoruz. Ve bizler tahditsiz olan senden, sana, sevgiyle gelmeye çabalarken, senin hakikiyetinin kontrolsüz olmayacağını da biliyoruz.

Kuran olan insanın, yeryüzünde yenilenişinin gereği yoğundur. Sizin göreviniz, bizim için çok önemlidir. Hakkınızı vermemiz gerekir. Hak olup, hakim olmanız gerekir ve hasat yapmanız gerekir.. Sizden beklenilen, budur. Bunu hak etmeliyiz ve hak olup, yapmalıyız.

Artık senden daha güçlü bir seni devreye almaya çalışırken, senin yoğunluğunun kontrollü olarak bizi kök gerçekliğimizle dillemesini beklemeye gerek var, anam.

Bu nedenle sonradan, daha sonradan ve daha sonradan yer ve gök köklerin, görevini sessizce vermek istiyorsan, bizim seslenmemize izin vermelisin. Senden dileğimiz, budur.

Dağlarım, koruyucukodlarla, burada olduğunuzu, biliyorum. Ağır yük taşımanıza izin vermem ama ellerinizin göreve hakim olup gelmesini beklemeyeceğim. Çünkü siz, yolun kontrolü sağlayıp, dürümlere inmişseniz artık burada olabileceğinize eminim.

İki nefes ya da bir kelam, hepsi akıl ama sizin yüreğinizin gücünün artması, bizi mutlandırır... Şuandan itibaren doludizgin çalışmanızı bekliyorum… Eğer bize gelip, birlik kuracaksan, hakkınızı, hak ettiğinizi, hak olup, dilleyin. Hak olup dillemeden, koruyucu tohumlama yapma imkanınız olmayacağını da bilin.

Dönem sonunda dünyayı kodlamaya gelen insanlık, yerkürenin gücünü de diller. “Şimdi dünyadır, yaşam” derseniz, buna karşın, derim ki “yaşam; insanlıktır”. Eğer insanlığı hak etmemiş, yarınları hak olup, tohumlamamış olanlar, masamızda olmak dilerlerse… İyi bilsinler ki kayıt dışı bilgi verme niyetimiz olmayacak ve sessiz zamanları dilleyenlerin, bedenimize inmelerine izin vermediğimiz, kesin olacak.

Çamur yoğurarak, dünyayı kodlamak imkanı artık kalmadı. Dünya, yarınlar için bu yoğunluğu tohumlamıştır. Koruyucu bütün, köklerini göklerde dürümleyerek, yer yaşama indirmiştir. İnsanlığın eli ayağı, bilgidir ama imparatorluğun levhi kapısı da, bütünün kültüdür. Bunların net olarak anlaşılması gereklidir.

Ala, ola ve bile. Bize gele ve bizde dillene ama bile ola da halik ola. Hakk’a vara, “namahrem” dedikleri kelamdan, öteye vara.

KUMA Sİ KA HA Sİ HA şikayet etmiyorum ama kasalarınızın mutlaka kontrollü olmasını bekliyorum.

Eve dönme zamanı geldiğinde, bedenimi alıp götürecek, hiçbir yaşam yoktur, bunu bilirim… Ama ben öldüğümde, kelamım hakim olacak ve bütün kötülükler aşılacak. Sistem, Nizam ve Düzenin gücü burada olacak. Benim ölümüm, Allah’ın ilmiyle olacak.

İlmi kalem yapanlara, biz deriz ki “gel, ol ve hak et”. Ama bizi, hak tahtan indirip de bütünden çıkarıp, bütün kodlarıyla, kontrol etmek isteyenlerin Yaradan ve yarattığında tahditsiz olarak, yarattığını tohumlayan bilişin ilmine, hak olup varmaları, sorumluluklarıdır ki bunu başarmak kolay olamayacak.

Deliler, diriler ve bizler, masamız; dünyalıların masasıdır. Ama dünyanın doruklarına varmadan, bu masaya gelinmez. İmparatorluğun gücüdür, ilim ama insanlaşmadan bilişi kodlamakta mümkün değildir.

Kelam kalemim, hak tahtım bilgi ve ben, o birliğin kuranı olan, insanlığım. Nereden nereye vardığımızı sordun?... Yarattığımız her ana, yarattığımız olup, vardık… Yarattığımız her yana, yaratılan olup, yavrularımızla kodlandık… Ve yarattığımız her anda, hak kalem olduk, tohum olduk ve kontrol kurduk.

Şevkim, şavkım var mı?.. Yoktur....Ben şafağın aşkı olan, sahrayım. Beni nereden tanıyacak, nereden bilecek, yaşam kalemleri?.. İtibarı yüce olanların, mahrek olduklarında, kelamı kalem yaptıklarında, kendi nefeslerini anlamaları, bizim için mutluluk olur.

Basa, basa bildirim ki kalıp gitmek, benim kendi yoğunluğumla ve kendi kodlarımla olacak. Bunu, ben seçeceğim. Giderim, kalırım ama benim etkimi, benim levhi kapımı kapatıp da arzın gücünü al ve git diyen, kelamdan gider.. Çünkü ben ondan, onun ruhunda, mutlak kuran olmam.

Değer biçtiklerinde, din dersleri vermeye kalktıklarında ve yasaları koyduklarında ölü planete geri çekildiğimi zannettim. Bildim ki ölü planet; öksüz ve köksüzdür.

Şimdi biliyorum ki öldüğünde kontrol kıranlar, ölmeden de görev alabilirler. Ama onların kırıcılıkları, kaynakta kelamı kırar.

Şikayetim var mı? Ellerim, ellerine vardığımda, yolum kodlandığında tohumlarımda mutlak olduğunda bilişim ve mükafatım olan ilme, kalemi çektiğimde, onursuzluk kalmayacak, yüreklerde. Onlar, hak edip, dilleyecekler ve anlayacaklar.

https://youtu.be/otJWO0X-YjQ
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 75 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol