Birlik İlmi
  TURANLARIN KURANI (5), 4. AKIŞ
 

28.03.2018 TURANLARIN KURANI 5
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ

Dağı taşı deldik yaşamı kelama kodladık... Devinimi arttırdık ve tohumladık... Bütünü öz gerçeklikle kodladık...

Asla hata yapmadık... Hakiki insan, kendi dürümlerinde bitişken bilişin kelamı olan ve yaşam sürdüğü her anı hasata kodlayandır... Hakiki insan denir ki "ilimdir..."

Ve insan kelamın kuluysa; kendinde, kendi yüreğinde, mutlak kuranda hasatçıdır...

Cennetliler... bedenimiz ilim, yarınımız hakim, biz sessiz zamanların dili olan insanlığız...

"Kayıt dışı bilgim yok" dedi Ana... Hep öyle dedi... Hak etti dedi... Ve hakkın kalemi olup dedi... Bedene insan dersek eğer, Anayı hak ettiğimizi bilerek buradayız..

Kontrol ilimle olacak ve biz mutlak olarak burada olmak diledik...

Kopup gittiğim her an, bedenimi kodlardan çıkarttı... Kodları tohumladım ve dedim ki ben "et, kemik" olayım...

Biz Allah'ın ilmini dillerken, herkes kendi yaşam kalemleri ile mutlak kuran olacak diyerek geçip geldim...

"Bu yol aklın yolu" dedi Ana... Ben diye, Bir diye kodladı dürümleri... BSUİ oldu başka bir dürümlerde kodlandı... Ve toy olanları koklattı... "Acaba dünya yolunu kaybediyor mu?" diye düşündüm... 
"Acaba yaşam kontroldan çıktı mı?..." diye düşündüm... Batıya kodlandım... toprağı tohumladım... Dünyayı korudum... Bedenim, kök gerçekliğim ve ben meseleyi insanlığa açıkladım...

Anlattım dedim ki "toprağa tohum diye indirdiğim bilgi beni bana ben olup dillerken, toprağı tohumlayan bilgi kelam olup dinlendi...

Kaya insanın kelamında yoğunluğu tohumlayan ışığın kaydı... Kayaya ak tahtımı kodladım... Kayayı koklattım, doğan güçle dinlettim ve dünyayı yolun kontrolunda kaynağa çektim...

"Kaç yeşil mor oldu?... diye baktım... Kaç yarın kodlandı diye baktım... Kaç akıl tahtında mutlak oldu mu diye baktım...

Denge kurdu mu?... diye baktım... "Ol" dedim acaba mutluluk oldu mu diye baktım... Koca bir doğan güç... Dünya o güç...

Bu gücü kim dilledi?... Kim kodlattı?... Kim rahmi kalemde kodlattı?.. Kim muktedir kıldı bu dünyayı?...

Ben bu dünyayı kodlarken, kasttettiğim İslam mıydı?... Kil kum olan Mikhal'in Kuranı'nda ki yaşam mıydı?...

Her insana sormam... Deliler delim olu!r... Aklılar aklım olur... Hakka vardılar, vakti geldi dilledi... Dereyi dürümlenen ilim yaptı diye, bilişin kaydını yaptık... Hakkın hasatını yaptık ve dünyayı kodladık...

Ocak yaradanındır... Yaşamı kontrol eden yaradan, yaktığı ocağında kodlanır... Ocak Muhammed Mustafalar"ın topraktaki kaynak kaydıdır...

Aha onlar mutlak olup geçip geldiler... Keskin bir sahra... En kesin olan işçilik... Ve o kesin işçilikte Mikhail kelamı halik olduk... Daha öz gerçekliği kodlamadan okuyan okudu ölüm doğum olmadığını...

Bilirsiniz... Öldü öldürüldü... Tohum oldu, doğum oldu.. Okudu okundu... Okuttu yolu tohumlandı... Her şey ama her şey insanlığın kelamında ki kayıtlardan doğan hasat ilmi ile kayda giriştir...

Düzeni kuranlar iyi anlarlar ki islam dininde insan, sahranın kalemidir... Ve o her andır... Doğmadan doğar öz görevini yapar... Öldüğünde ise kök gökleri kültü olur her anda yaşar ve yaşam sahralarında muktedir olur...

Onun Özü, Sözü, Gözü dediğim zaman iyi anlayın ki kervan olarak yol olan ve tohum olan dildeki ilimdir o...

Kapı kapı gezip insanı kodlayanları sordular... Kim onlar? diye... Kodladıkları Tohumlarındaki kaydı kati kalemi dillemeye kalktılar...

Kaçtılar... Aşkla kontrol kurmaya çabalayanları buldular... Hastalıklı olanları kontrol ettiler... Çok özel bir dünya çalışması yapıldı...

Biz zararı önledik analar... Dünyanın ruhu olarak buradayken, zaman sahralarında zarar önledik...

Şeytan şarkı okuduğunda, o şarkıyla ile kodladık ziya olanları... Koruduk muktedir oldukları an, mutlak kuranlarında kaleme varmalarında ilimle dillettik...

Ve hepsini halik kıldık... Bugün doğan güç aklın kübra olan kelamı... Doğa dediğiniz hasat kaydını kodlayan yaşam, bizi bize kapı yaptı... Hepimiz düzen olduk... Süper insan olarak, kayda girdik...

Süper Sahra olduk... Şafak sökmeden akıl tohum olamazdı... Şafak söktü, akıl tohuma indi... Ve bugün ayrılık bitti... Dünya ruhunu kodladı... Bugün biz sizleştik ve size vardık...

Benim adım zeytindir... Nisa Ka Ha olan ilmi ka olan zeytin... İnsan ben bir zeytinim ama hani nerdeyim her anım ben... O yeşil zeytin tanesinin hakikiyetindeki teknik kaydın yasalarıyım ben...

Benim yasalarım mutlu huzurlu bir sahradır... Bu sahrayı kodlarken az öz ilimle yaptım... Kimim cevheri?... Kimin cemaati?... Kimin canı?... Kim tahtında kim olur?...Bunları anladım da anlattım... Kapı kapı gezmem diyenlere İslam dinini anlattım...

Şok bir zaman dediler... Şok bir akıl ve şok bir sahra diyerek gözün gözü oldu yüreğim... Kaçmış ilim... Yaşamın ilmi aklın kelamı olmuş.. Akmış ve yolu bulmuş...

Neden bunlar olmuş?.... Özü sözü bir olmayanların, özü sözü bir olmadan, öz köklerine varmalarını ve yoğunluklarını kodlamalarını sayfalayacak olandır bu yoğunlaşma ve bunu yapmışlar...

Şimdi daha özel bir görevi hakikiyetle dillemek üzere bedene inmek isteyenler var... Ölü bir tahta ölü bir ka ha olan kayda girecekler. Ve ölüleri dinleyecekler diye buraya gelmek istemişler...

Öyleyse bizler ölelim de onları dilleyelim bakalım ne olacak?

https://youtu.be/bj_UeNO6Avg

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 398 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol