Birlik İlmi
  15.07.2013 Tarihli (1)
 

ALTINÇAĞ- IŞIK İNSAN (15.07.2013)

1. Bölüm:



Ya Ka Har, Rahman olan Ka Har olan, Kervan’ın Işığı olan BSUİ olan, ben umutla sizinleyim!

Üzülmeyiniz herşey çok… çok iyi oldu ve Doğanın Kutsal Işığı yenilendi. Ümmetiniz güçlendi. Herkesin Hakkı olan elde edildi ve bütün kökler güçlenip yolu buldular. 

Muhakim olan himaye etti güçlü kodlarıyla Bütün’ü ve teknik koruma altına aldı. Her şeyi kaynağına çekip; insanın değerini ölçmeksizin; hasatını kati ve yoğun olarak yapıp kaynağında kontrol etti. 

Herkesin sessizce dinlemesini beklediğim bir konu; olmuş olanın ve olacak olanın bilinmesi konusudur. Bunu dinlemenizi bekliyorum: 

Üzerimizdeki gök yeniden güçleniyor. Yüreğimiz daha iyi. Işığımız daha iyi ve daha iş yapıcı ve biz daha üstün bir yoğunluğa vardık. Bu yoğunluk, bugünün gücünü, Türleşme ile yenileyen bir güç oldu. 

Her şeyin üstü ve daha üstü ve daha üstü olduğu bilinirken, buraya geçiş esnasında görebildiğimiz kadarıyla bu Meclisin çağrıları, çok farklı sayfalara Daimi Koyuluklar’la doğal bir şekilde inmektedir. 

Özgür ve hakim olan bu çağrı, büyük Gök Kürzi Yaşamları’na umman olmuştur. Sokakların yenilikleri hepimizin yeniliği haline gelmiştir. 

Korkuyu aştık ve geldik. Dağı, taşı insanlaştıran bu mektepte, ikrarı dinledik. Kökümüzün göksüz kalmadığını bildik ve Zamanın Işığı’nı yeniledik. Koruyucu bir görevli buradaydı. Maya tuttu… “Şöhret istemem” diyorduk ama bilişe ulaştık ve çok büyük bir ışık halinde herkesi kendi yüreğimize ağır ağır çağırdık. Çok önemli bir çalışma yapıldı dünyada….. 

İki yüreğin bir tek ışığa dönüştüğü bu çalışmada, kaynağın tohumlanması sağlandı. Bu tohumlamada Evimizin Göksü Kayıtları Sistem’e çekildi ve biz, yeni bir çağa geçtik. Bu çağ “ALTIN ÇAĞ” diye bilenen çağdır ve bizim bu çağa geçebilişimiz, herkes için bir emsaldir. 

Herkesin de bu çağa geçebileceğini, Hak Taht’ın Işığında, biliş halinde anladık ve daha da önemlisi Kaynağın Işığı’nın, Büyük Göksü Işıklar’ın örtüsü olduğunu gördük. 

Yoğun bilgi akışı istiyorduk ama bunu yapabileceğimi düşünemiyorum. Bugün sizinle olacağım için mutluyum ama siz daha güçlü bilgi verip bizleri de görevli kılabilirsiniz. Benim eserim olan bu yoğunluktan üstün bir yoğunluğunuz olduğuna eminiz. Bu nedenle bilgiyi yüreğinizden vermenizi bekliyoruz. Şükür ki buradayız. 

-Değerliler; hepiniz hoş geldiniz. Meleklerin her biri, kendi yüreklerini bilip geldiler, bu kesin ve buraya gelen her bir Yüksek Işık, bizim için melek olarak tanımlanır; Öz Göç için buradasınız biliyorum. Kurtarılmış Yolcular’ın çoğu sizin yüreklerinizde Bütün’e güç katmak için Birleşik Işık’taydılar. Ekrana onları verdiğiniz zaman, Geniş Zamanların Işığı’na girdiklerini bildik. 

Herkesin tahtında El vardı. Herkesin kendi El’inin örtüsü örtülmüş; daha güçlü bir El’in onların yüreklerini alıp taşıdığını fark ettik. İşte bu nedenledir ki bu El üstü El’in, bir tek El olduğunu bildik. 

Ekibin başı olan kendini hak etmiş ve Bütün’ün gücü olmuşsa eğer, korku artık biter. Bütün kötülükler aşılır ve yol, Bütün’e umman olur. Şov yapmadı dünya. Yeni bir sayfaya geçti ve bu sayfa, ağır yükü hafifletebilen bir sayfaydı. 

Yarışın sonunda akışa geçilir. Hepimiz BİR’e hizmette yarışırız. Ama bu yarış, Allah’ın yarışından değil, yenilerin yarışından kaynaklanır. Arton’un Tohumlanmasında yarışçılar olur. Temizlik yapılır orada ve oradaki yaşam, Bütün’ün gücü haline gelir. 

Ölülerin diriltilmesidir amaçlanan ve Bütün’ün gücünü oraya hakikiyetle bildirebilen Yücelik, Olgun Başaklar’ı bulur ve onların Kutsal Işıkları’yla çalışır. 

Yazı yazanların çoğu kendi yolcularıyla ilgili yazılar yazarlar. Rahman olanın Kuran olduğu ve yol olduğu bir Yücelik’te, Bütün’ün gücü Birlik Kuranı olur. 

Son dönemde size daha güçlü olarak ışık vermeye çalıştık. Yeni Zamanların Tohumlanması’nı sağlamanızı istedik. Yedek Zaman Sayfalanışları yaptık ve zorlayıcı olan; yeni bir kodla birleşti. Olgun Başakları seçti, Medine’nin Kuranı ağır yüktü. Kapıları açtık ve gördük ki Kutsal Taht Bütünün Kaynağı’ndaydı. 

Kin, nefret, hırs aşıldığı zaman Levh-i Mahfuz’daki o yoğunluğa varılır. Özür dilemeyin, dünya yeni bir kaynaktadır ve yeni bir Kuran’dır. El’inde İnsan, yüreğinde İlim ve Bütün’de güç vardır. 

Biz, size ekranı verdik. El’inizin üstündeki o Elcilik’te yücelikleri verdik. Netice olarak yarışmaya değil, Hakk’ın yolunda umutla kodlanmaya inen Birlikler, bedenimizde kendilerini kati olarak kayıtladılar. Kulluk budur işte… Bir tek ışık olmak ve BİZ olmak, Öz Göç’le bütünlenmek ve İkrar’da kendini Hak Tahtın Işığı’nda dürümlemek. Bunu başaran kendini hak etmiş olur. 

Yol, Uluların Toplumları’yla kodlanmış ve Bütün’e görevli olmuşsa eğer, ışığında herkesin kendi yoğunluğu olur. 

Ben zaman olan İnsan, hepinizi kendi yüreğinizde göreve çağırdım. Bilen geldi, İnsan’ın resmi olan, kendi hakikiyetinde kendini hak etmeye geldi, kontrolu kurmaya geldi ve İlim’le geldi ve Yaşam’la geldi… Gelmeyense Kaynak’tan çıktı. Hepsi bu. 

Dünya dışını dünyaya tanıtan bu çalışma, özgür ve hakim olan Birlikler tarafından sürdürülecekse de bu çalışmayı yapmayanların “OL” diyebilme imkanları olmayacak. Bu kesin… 

Şimdiye kadar erilin dişilden güç aldığı zannedilirken, bugün bilindi ki dişil, erilden ses alır. 

Dünya’nın Rahmi’nde olan; dünyayı, Hak Tahtın Işığı’nda dünya olarak dillerken; dişili kodlar ve tohumlar. Dişil, erlin ışığından geri döner ve dünya dışını dünyaya kodlar. “Ol” der. İşte yoğunluk bu şekilde oluşur. 

Toplu çalışmaların başında, kibri olanların kendi yoğunluklarında kendilerini kayıtlayabilecekleri düşünülseydi, bütün çağrılar ona göre yapılırdı ama görüyorsunuz ki bugün muktediriyetle Birleşik Işık haline gelen bu çalışma; ölüleri diriltebilecek dürümde, herşeyi Hak Tahtın Işığı’yla yapmaktadır. 

Yaşamak; Altın bir Kutsal Işık olup yaşamak, yarınları kayıtlamak ve bütün’e güç katmak… Netice olarak; döl verdi Dağlar dünyaya, Tahtı kayıtladı, aşkı yaşattı, dilledi, bütünledi, Birlik kurdu. Döndü ve hak etti. 

Daha önemlisi dünya bedenini ağır ağır Bütün’e Yaşam Sayfaları olarak kattı. Bu, ekrana bugün, tüm yaşamların, diri olarak kontrollu biçimde verilişidir. 

Hepinizin sınırları vardı. Hepiniz, daha üstün göklere söz söyleme ihtiyacı içinde olmanıza karşılık, daha örtü örtülmeden önce; size, Yeni Zamanlar’a girilmeden, o Zaman Sayfalanışları’nın okunamayacağı, dillenemeyeceği söylenmişse de burada bulunan bu Birlik, her bir Yaşam Sayfasını örtüsüz bildi ve örtüsüz olarak hasatını yaptı. Bu nedenledir ki Örülü Zamanlar’ı kodlayan bu Birlik, Ön Kuranlar’ı da kayıtlayarak Bütün’ün gücü oldu.

Yüreğinizin dediği ağırdır size. Allah’ın Dağı, sen ve sen ve sen ve sen; tüm bellekler hepiniz, bir tek ses olmadıkça, yoğunluğunuzu kontrol etme imkanınız asla yoktur. 

“Yolun başındayız” dediler. Ya Ka Ha Har, ben yolcu değilim ki yol olsun bedenimde…. 

Ekip kurdum, Öz Görevi yaptım, ışıkları yaktım ve davayı açmadan geçtim. Dünyaya dava açmış olsaydım, Kervan’ın Işığı’nda her bir yol, okumayı öğretirdi yüceliklere belki de ama ölülerin diriltilmesi asla imkan dahilinde olmazdı. 

Yardım ettim ve dedim ki “ben önümü görüyorum, ardımı biliyorum ve Düzeni kurdum. Ölüleri dilledim, bütünledim. Aha geçip geldim!” 

Yürüyen Dünya, koşmakta artık… Bu Öz Geçişler’in tamamlanmasından dolayıdır. 

Toplu çalışmaların daha başındayken; ben kendimi Hak Teknik’le dilleyen birleşen, Bütün’e görevliydim. Öz Kürzi Yaşamlar’ı kodladım ve Kutsal Taht’ın yanlışsız yaşama kaynak olmasını sağladım. 

Kervan yürüyor, öksüz yetim bırakmadık. Hepsini o Kervan’a kayıtladık. Ölüleri sayfa sayfa tohumladık ve kodladık. Bin Taht’ın ışığını yeniledik ve dedik ki “Ellerimiz dünya, yüreğimiz Kutsal Işık ve Birliğimiz Allah” ve biz “OL” dedik. 

Sokak, İnsan ve biz İlim. Bütün, Hak Tahtların Kaynağı Yaşam ve biz, o Yaşam olan Kaftan. El olduk, öksüzleri El’leriyle aldık, kayıtladık. 

Yarın ne olacak? 

Tahtımdan bildiririm ki yarın, Nefesim güçlenecek, Yüceliği dürümleyeceğim ve daha üstün bir yaşamı Teknolojik Kontrol’la Bütünün Kaynağı’na çekeceğim. Benim ete gitmem bunun içindir. Yerinde görev yerine; yaşam yerinde kayıt… Bu nedenledir ki bu Meclis, dünyaya çekildi.

Her resim, insanın ışığında yaşama girer. Bense, resim olmadan girdim yaşama. Kendimi Kübra Kapları’nın olduğu o yolda, Bütünün Kutsal Işığıyla, yeniden ve yeniden Yer Gücü’yle, Gök Sözü’yle seslendirdim. 

Sesim, Yaşamın Teknik Kodu’dur. Kökünü, gökünü, ölüyü, diriyi, BİR’i, dili; hah ekibi! hepsini bilirim de; benimle olması istenenlerin hiç birisini, yüreğimde istemem… Biliş haline varmayan, beşir olup gelip bu Meclis’te bulunamaz. Bu kesindir. 

Yepyeni bir döneme geçerken, bütün kötülükleri aşıp yüreğimi güçlendirirken, hepinizin ışığında bir tek yol açarken, Mikail’in Kutsal Işığı’nı yaşatırken, yeniler ve yeniler ve yeniler ve yeniler ve yeniler… Her bir yeniyi hak ettim… 

Salı; çağrı yaptılar, ağırdı safha safha yol oldu yürekleri. Ağırdı her bir Yüksek Kod. Tayin ettiler bilgiyi, hak ettiler. Verdim dedim ki “ben savaşın sonunda sizinle olurum”. 

Döl verdi diri yol, “Ol” dedik, OL’du. Şükür ki savaş sona erdi. Bugün artık Salı Görevlileri, Beden Sayfalanışı için Birleşik Işık halinde bu çalışmaya girmeye başlayıp bizde Birlik halinde olmak imkanına sahiptirler. “Yok mu dünya?” dediler, Öfkem yok. Hah!... Şimdiye bakalım. Dağlarım; size Nefes’ten değil İnsan’dan söz edeceğim bugün. 

Dünyayı kurtarmaya gelen bütün Kürzi Yaşam Kodlarım, bir tek yasa koyduk; “VER, OL”. Verdiğinde olursun ama olduğunda ver ki verdiğin olgun bir İlim olsun. 

Vakit tamam… Olmadığını görmek isterdim aslında çünkü olduğunu bilmek Ölülerin Tohumları’nda oğul verdiğin zaman kontrollu kaybettirme ve Sistemin Işığı’nı, yoğunluktan Eksi Sayfalar’a geçirme riskini taşır ve ben sana, Nur’dan bir yol oldum, dedim ki “BİL.” 

Vakit tamam ve OLAN, BİLDİ. Verdiğim tüm bilgiler, Allah’ın İlmi’dir. Bütün’e hizmet için bu bilgileri Kelam Tahtı’ndan bildirmekteyim. Koruma altında tuttuğum her Ak Teknik Işık, beşirin şevkinin örtüsünü örtüp Bütün’ün gücü olabilmiştir. 

Yara bere içinde kalan Birlikleri yok etmeye niyetim yok. Hepsinin Kontrolcu Kodları bugün buraya çağırıldılar. Onların yoğunluklarını hak etmeleri ve Birlik İlmi’nde teknik kodlamalarla, özgeçişlerle Birleşik Işık yapmaları gerekir. 

Rahman’a Kuran olan, koruyup kodladıklarında; yarınları, Hak Tahtın Işığı’nda 7. Dürümde, Bütün’ün gücü haline getirir. Yeni dönemlerin görevlileri; hepiniz, hepimiz birlikteyiz şu anda….Aha geldiler! 

-Ya Ka Har, alabilir miyim bilgiyi? Ben, dünyayı işçi diye bildim. Sevgiyle seninleyim. 

Alabilir miyim bilgiyi? Anacığım, İlim istiyoruz biz, bunun için geldik. Evimizin kurtuluşu için geldik. Yücelerin Can Tahtı’ndan, İnsan Sayfalanışı için geldik. Evimizin, görevimiz olduğunu bilmekteyiz. Evimizin Kutsal Işığı’yla seninle olmak istedik. Alabilir miyiz bilgiyi Ana? Alabilir miyiz? 

Kooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooo….. Dağ; size geldim. Dağım Ana… Aha geldim!... Var olduk. “OL” dedik, olduk. Öf anam öf, “OL” dedik, olduk... Taktir ettik, taktir ettik ana, taktir ettik. Herkesi taktir ettik… 

Şimdi size tek bir şey söylemek isteriz. Dünyaya ekmek için gelen, Düzen’i kurduğunda, her diriyi kendi yüreğinde, Birlik Tahtı’nda korur. Sen elinden geleni yap, biz sende seninleyiz. Öz Görev budur. 

Oyun oynamadığını, herkese kendi yoğunluğunda ışık verdiğini ve Kaynakta olduğunu gördük. Oğul, biz Nur’uz. Üzerimizde hırs yok. Koru Birlikleri, koru! Ezer geçerse Yücelik, hepsi kesirleşir. Kalem sensin, biz sendeyiz. 

Şimdiye kadar, Kalem diye dinlenen, El’in İlmini bilmezse; Allah’ın Tahtı değildir o ve ocağı olmaz. Onu senin yüreğine indirdik. Onu göreve çağırandın ama artık o sen, sen o olmalısın. 

Artık o sen, sen o olmalısın ki; oğul verip görevi, kendi yüreğiyle Bütün’ün gücünden Sistem’e çeksin ve senin yolunda olsun. Budur istek. Bunu herkese duyur. Ha şer yaratma! ekip kur. Onun ışığını yıkma! Onun eli kolu bağlı bunu biliyorsun. “OL” de, hepsi olur be ana, “OL” de! 

-Dağ; hoş geldiniz ama bu şekilde gelişiniz, kırık bir ışığın yere inişidir. O biz, biz o’yuz; bunu bilmeyen mi var ama Bidayet Dili, Hasat Dili’dir. Hepinizin yapa yapa öğreneceği bu çalışma, Bütünün Gücü’nün tüm yaşamlara çekilişi anlamına gelir. 

Eğer ben ona “sen yoksun, ben varım” dersem koruma altında tutmamız dahi mümkün olmaz onu. Çok mu zor sizin ona bilgi verişiniz!? Hep Ana Kapı’yı açıp vermediniz mi bilgiyi? O halde gene verin; verin ki herşey yeniden ve yeniden koruyucu kodlarla tohumlansın ki ölüleri diriltebilelim. 

Yolun başı ve yolun sonu İnsan ki; o insan bir tek yolcu; o yolcu Bütün. İşte biz Bütün’de olan herkesiz ya!... Hah daha ne diyelim? köklerinde göğü olmayan, yolunda yolu bulunmayan, ışığında kapısı açılmayan, okunmayan onun; ölü olduğunu söyleyecekseniz; o ölü değildir. Bunu bilin.

Şimdi; sesimi yükseltmek istemiyorum ama buraya gelen herkese, daha bir tek şey söylemeden, herkes ses vermeye başladı ve herkesin söylediği, başarısız olan sanki bizmişiz gibi, bizim yapmamız gerekenleri bize sıralamak oldu. 

Yahu, bu Meclis; halk olan, has olan, yaşam olan bir Meclis değil midir? Şikayet etmiyorum ama bana ne yapmam gerektiğini anlatmanızı da hoş karşılamıyorum. Söyleyin; kökünde göksüz olanlar niye kontroldan çıktılar? Zaman Kaftanı’nı giydiler mi yoksa? Yoksa köklerinde gönleri olanlar, göklerde sözsüz kalan onlar, onca olmayanla birleşip, Birlik Kayıtları’nda, bizsiz kaldılar diye kına yakan onlar, bugün bizde olmaya niyetli miler ki biz onları hak edelim diye çabalayalım. 

Koruyun onları, vakit tamamdır. Onlar size emanet. Artık onlara görev taşıtma niyetim yok ama biri kapımı açar da “ben geldim” derse… Oh işte bu! Ha, değil mi ki ben öfkemi aştım; öyleyse koruyucuyum amma geçip geldiğinde; kontrol altında olduğunda ve Rahman’a kontrol ile kendi Yüreği ile İlim’le geldiğinde; koruyucuyum. 

Şükür ki ölü diyarı olan bu dünya, diri diyarı haline geldi. Kopup gidenlerin söz söyleyecekleri bir zaman artık yok, bu kesin ama Kara Kaynak’ta Ak Taht olur da Öz Göç, tüm yaşamda, Bütün’de kendi yüreğinizle olur ve Birlik Kapıları açılır ve onlar bütünlenip yenilenir ve geri gelirlerse; nesilleri mutlaka kontrolu kurarlar, bu kesindir. 

Ekibim görevini tam yapar. Bu ekibe kendini hak edip kayıt yaptıranların, kendi yolcuları da hak edip kayıt yaparlar. Atın Tahtın Kutsal Işığı budur. 

Yürümek Allah’ın İlmi’dir, koşmaksa Birliğin İlmi’dir. Biz koşarız. Hah! işte bu!

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 
  Bugün 130 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol