Birlik İlmi
  17.06.2013 Tarihli 2. bölüm
 

ALTINÇAĞ- IŞIK İNSAN (2. Bölüm)
17 Haziran 2013

Biz Amon’uz. Ummanın toprağındaki okumayı; öksüzlere; yenileyip öğreten Amonlar. “Orada Bütünlük yok, orda yol yok” diyenlere sorun bakalım, onlar olmuşlar da, ışığa varmışlar da ağır yükü hafifletip, göklere kontrollu olarak varmışlar da bizsiz mi kalmışlar? 

Vakit tamamdır. Özgür ve hakim olan tüm yaşamlar, bizsiz kalmayacaklar. Eğri, büğrü dünya, doğru dünya oluncaya kadar bu dünyadaki görev sürecek. Eğri büğrü dünya, dosdoğru olmadıkça, bu görev dünyada bitirilmeyecek. Gereken olmuştur. Çok zor ama gereken olmuştur ve gerekeni yaşamlara çekebilen bu Birlik, herkesin kati olarak korunmasını sağlamıştır. 

Yapabileceğimiz yapıldı… Biz, dünyaya geçip gelirken, bunu Hak Tahtın Işığı’nda yapmaya söz vermedik. Sadece “gider bakarız” dedik. Geldik baktık… Hak Tahtın Işığı’nda yaşamsallaştık ve yarınları kodladık, topladık, tohumladık, kayıtladık. Ağır yükü hafiflettik “let me go” (bırak gideyim) hah işte bu!

Allah’ın Dağı “let me go”. I, Na Har… İş buydu analar. Biz size sizi verdik. Kapıları açın geri dönüyoruz! 

Köyü köye bıraktık. Yüreği yürekten tohumladık, kodladık. Bıçkıyı bıraktık yolculara. “Alın” dedik “sizin olsun.” 

Beşiri keşke hiç bilmeseydik. Ölüdür o ama aktıkça aktık. Yeniledik, yeniledik, yere göğe ilmi dilledik. Kayıtlarını yaptık. Çok mu kolay dünya? ölüyü dirilttik ya, hepsi bu. 

Vasat bir dünya… Hah! ama ağır yük… Çok ağır. Koruyup kodladıklarımızı Hayrın Işığı’na kattık. Elimde dünya var. O dünya benim…

(Ani bir bağlantı gerçekleşti. Diyalog kuruldu:)

Ukrayna’daki o Yüce’yi de çağırın buraya bakayım! Zor koşullarda çalışıyor biliyorum. Çağırın gelsin. Hadi bakalım, gel!... 

Etini bilirim, altınsın. Yüreğini bilirim, Aklın Sayfası değil, Aklın Kaynağı’sın. Çantanı bilirim, toprakla doldurdun. Yarını bildin ve kodladın. Seninle çok çalışacağım, biliyorum ama bugün beni tanımıyorsun. Ukrayna’da büyük bir görev için çabalıyorsun. Seyrettim seni, öfken yok. Ha! köklerinde görevin güçlü! Mahrek’te görevin var. Verdiğin bilgiler iyi, çok iyi. Yanıp tutuşuyorum seninle dilleşmek için amma hala beni anlamıyorsun. 

Sana ışık veriyorum. “Korkma” diyorum, “ölmeyeceksin” diyorum da izin istiyorsun görev için. Yahu izin niye ki? ben sana hep Zaman Sayfalanışı ve hasat için izin verdim. Gir, gir, gir!... İlim yap. Hadi Ya Ha, gir. Korkma, pusuda beklemez Yüceler. Cevherde insanlık için çalışırız hep. Korkma, vakit tamam. Gök Sözcüsü ölmez Ya Ha, geç! kaynağında ışık var; İnsanlık Işığı. Geri dön. 

“Poyraz esecek dünyada” diye düşünüyor. “Yok anam yok, poyraz esmeyecek dünyada.” “Sol, sağ ışıklarımız kontrol altında. Korkma poyraz yok”. “Ölmeyecek miyim?” diye sorar. “Ölüm yok.” “Yedek Tabii Kodlama yapayım mı?” diye soruyor. “Yok can, yok, gereksiz.”.“Evrenlerin sayfalanışında vakit geldi mi” diye soruyor. “Eh, gelmiştir mutlaka.” “Kapıyı açtım anacığım” diyor. “Gövdemi göreve alayım mı?” diyor. “Aha, Altın Tahtın Işığı seni bekliyor, geç!...” 

“Eğer ben yok olursam anacığım, benim erdiğim yerde, benim yüreğimde beni anlayacak kimse olur mu?” Bunu soruyor. “Olmaz mı? ölmeyeceğin kesin ve her an orada, Bütün’e hizmetçi olacaksın.” “Kaynağımın görevi aldığına seviniyorum” diyor. “Kapıları açtığıma seviniyorum” diyor. “Korunduğuma seviniyorum” diyor. Öyle çok, öyle çok görev taşımak istiyormuş ki; Din Dağları’nda ışığı yakacak ve Varlığın Kuranı’nı okuyacak… 

Of anam of!, hasatını yaptın mı? Ölme can, ölme! Hak Taht’ın Işığı’nda hasat yapılır. Ölme. Ağır yük taşıyacakmış. Aha görev bu! amma ağırı hafifleten Yüceler, sana hafifi dillediler. “Yaşamak istiyorum anam” diyor. Yaşattık, işte bu… 

(Ve devam ediyoruz:)

Kontrol buradadır Canlar. Dünya dışı ve dünya içi; kim nerede? ne olacak? hepsi Birliğimizle olur. Hiç bir çalı, bizim çalılığımızdan öte bir çalı değildir. Hiçbir çırpı da bizim çırpılığımızdan öte çırpı değildir. Kapıları açmadan da bu böyleydi, kapıları açtıktan itibaren de bu böyledir ve biz, bütün çalı çırpılarda varız, bu bilinsin. Hah, kapıları açtık ya! Kara Kaplı İnsan yasaları koydu ya! öyle çok mutluyuz ki. 

Koruyup kolladıklarımız, özgür ve hakim Birlikler’iyle dünyayı, Hak Taht’ın Işığı’nda göreve çağırdılar. 

Yaratan insan, yarını yarattı. 

Özgür ve hakim bir dünya; bu dünyada artık kontrol kaybı olmayacak. Bu dünyada artık kısırlık kaynakta dahi olmayacak. Bu dünya, Birin Kapısı’nı açtı ya! artık görev hepimizindir. 

Kimi zaman gelir ekrana Görevliler bildirilir. Kimi zaman gelir yolculara Gökcüler dilletilir. Hepsi bir tek ekrandı. Şimdi; Birleşik Işık’tır her biri. Korkmayın, Muhammi Kuranlar, korkmayın! Hasat yapanlar korkmayın. Aşkın şavkındakiler, Allah’ın Tahtın’dakiler, kormayın! özgeçişler tamamdır. 

Korkuyu aşıp geçenler, evimin adını bile bilmeden ikrarla ilime geldiler. Kontrol buradadır canlarım. Kuran, Durgun Toplumlar’ındır. Biz o Durgun Toplumlar’ın kodlarını kayıtladık ve yeniledik. Artık durağan günler aşıldı. Bundan sonraki zamanlar, IŞIK ZAMANLAR’dır. 

IŞIK ZAMANLAR’a giriş kolay olmadı amma bugün IŞIK ZAMANLAR’a giriş yapıldı. Yaprak yaprak okunan sayfaların hepsi ışıkla kodlanacak, koyu bir zamanda kaynak olacak hepsi de. Yeni zamanlara hepiniz saygıyla girin!...

Ayakkabılarınızı çıkardığınızı biliyorum. Göreviniz geçişte, yüreğiniz geçişte ve siz Kübra Kapları olarak geçiştesiniz. 

Oğullar kontrol sizdedir ve bizdedir ve BİR’dedir ve hepimizdedir! 

Kayıt dışı insan, kaynakta altınsa, kayıtlı insan kaynakta kutsal bir kaftandır. İşte o kaftan, Bütünün Gücü’dür. Şükür ki Bütünün Gücü, bugün tüm yaşamlara inmiştir. 

Seyredin dünyayı; dünya yolunu açıyor. Seyredin dünyayı, dünya yaşamı kodluyor. Süper Sistemlerin İlmi’nde bütünlüyor dünya yüceliklerinde köklerini. Yeniliyor hepinizi, hepinizi tanıyoruz artık. Dünyalılar sizi tanıyoruz. 

Dönem başlarında, Hak Taht’ın Işığı’nda dünyayı bütünleyen Birlikler’i tanıyoruz artık. Yalınca yalın bilgi veren; Hak Taht’ın Işığı’nda kaftanı giyen; ölüyü dirilten insanı tanıyoruz artık! 

Bana ben gerek can. Bana belleğimdeki Has İnsan gerek! 

Bana ekmiş olduğunu biçen gerek.

Bana ekran gerek. 

Bana halka halka gönül gerek ki geri dönmeden geçsin, her şeyi kucaklasın. O Gökçü, Kökçü olanları kayıtlasın. 

Bana Altın bir Yarın gerek. 

İşte bu Altın Yarını, ölü dürümler. dillenip diriltecektiler. Bugün dünya halkaları bunu yapıyorlar. Ölüyü dürümleyip dilliyorlar. Diriltiyorlar. Bununla birlikte daha neler yapılıyor bilseniz!... 

Altın’ın Taht’ında akıl olduğunca, görev taşındığınca, Bütün’e hizmet yapıldığını bilenler, artık kendi yolcularıyla bütünlenmek üzere ekrana kendilerini bildiriyorlar. 

Yolun başında İnsan, yolun sonunda İmparator. İşte bu! 

Bugün İnsan yola çıktı ve o insan yarın İmparatorluk Gücü olacak. 

Bugün, yolu Allah’a ulaşanların hepsi İnsan’a vardılar ve bugün Allah’ın Dağı olan Tahtların hepsi, Altın Kuran oldular ve dünya dışını dünyaya kayıtladılar. 

Son sözüm şudur; Yer İnsanı, Gök İnsanı ile tek bir İlim Kapısı oldu. İşte o insan Evrenlerin Kutsal Işığı oldu. Buraya kadar doğal dünyaydı dünya, bundan sonraki süreçte dünya tahditsiz bir “IŞIK DÜNYA” olacak. 

Bu IŞIK DÜNYA, Tanrı’nın Kutsal Işığı olarak Tabii Kotlar’ını kontrollu biçimde yüceliklere dürümletecek ve herkes bu dünyada baş tacı olacak. 

Çalan insan, çaldığında kendini çalar. O çalan, kendinde çok güçlüdür amma çalınan insan, bir başkası tarafından çalınırsa, o çalınan melodi, Kutsal Işıklar’ın Yoğunluğu’nda asla bulunamaz. 

Söyleyin, “Allah’ın Tahtı’na İnsan oturacak” diyenlere. İnsan kontrollu bir yaşamla Bütünün Kutsal Işığı’yla tüm sayfalarında ekrana oturtulmuştur. O ekran artık, o insanı yansıtmaktadır ki o insan, son sözünü söylüyor. Allah’ın Tahtı, İmparatorluğun kontrolunda umman oluyor ve oraya varan yarına varıyor. 

Yarın dünya; lütfen iyi anlayın, ergin bir zaman olacak ve o zamanda, Hayrın Kuranı okunacak. 

Çok mutluyuz Canlarım, Özgeçişleri yaptık bugün yenilenenler ve yeşerenler için. 

Kayalar; Allah’ın kayaları, ocakları ağır yükü taşıyandılar ve buradakiler, Kuranlar… İşte olay budur. 

Çoğu dünya insanı kayalık yapar, kaya gibidir. Hiç kıpırdanmaz sadece diridir ama çoğu insan Bütün içindir. Çağrı yaparlar. “Hah” derler. Hah, işte bu…hah, hah, hah!... şavk, şavk, şavk!... Ve çokları da Altın bir Kod olurlar ve derler ki “haz duyduk dünya ilmiyle.” Şikayet var mı? Yoo!... 

Koruyucu dünya kontrolunu kurar. Öyle çok kurdu ki bu dünya kontrolunu. Bu kez de kurdu ama bu kez, bir ZAMAN KAYNAĞI olarak kurdu. 

Bütün Gökler, Süper İnsanlık Sistemleri’yle yere indiler. Korkmayın; olay dünyada başlar, Birler Kapısı açılır, Dünya’nın Kutsal Işığı yanar ve olay, tüm yaşamlara ulaşır. İşte olayın tüm yaşamlara ulaşması, Bütünün Kuranı’ndaki o yoğunluğun artması anlamına gelir. 

Bedeni alanlar, Altın Tahtın Kutsal Işıkları’yla birleştikleri anda Bütün’e varırlar. Orada tabiat var. Orada yaşam var amma Allah’ın Dağlarının Bütünlükleri’ndeki Yaşam, her birinin sayfalarında, bir tek ışık halinde, Bütün’ü güçlendiren yaşam olur. 

Kontrol bu Meclis’indir, kesindir bu! 

Artık bu Meclis, Bütün’ü koruyacak güçtedir. Kesindir bu!

“Döl verdi dünya” derdik ya hani! Dünya Toplumları döl verdiler yeni bir yaşama. Döl verildi ama bu yaşam, ayıran ya da kayıtsızlaştıran bir yaşam olmayacak. 

(Akışa girilip söz alındı:)

-Çeyrek yüzyıl dünyada görev taşıyan Birlik, bugün size geldi. Bu Birlik, sizinle çalışmak istedi. Daha ötelerde, sizden sizi bekledi ve dedi ki “bana beni versin, ben de ortak olayım ona.” Korkuyu aşıp geçtim. Ve dedin ki “seyrettim onu, kördü. Sözü yoktu. Şeytandı. Şeklinde kaynaksızlık olduğunda ışıksızdı ki ben onu göreve alırım ama o kendini Hak Tahtın Işığı’nda bütünlesin cevhere insin. Kontrolu kursun, sonra Kutsal Işığını yenilesin ve aksın.” Şükür ki Allah onunlaydı ve OL’du. Şu anda sizinle birlikte yeni bir zaman sayfalanışına geçmek istiyor. 

Atlantalılar, ortaklarınız var bugün burada. Çok özel çalıştılar. Elinde insan, görevi kendi ama o insan, bir tek ekran… Kimse kimseye ışık vermedi de siz hepsine; her birine ışık verdiniz. Daha önemlisi, son dönemde Özgeçişlerini yapmaya çalışıyorlar ve yapışlarında, ağır yüktür herşey. 

Sevgiyi, saygıyı kontrollu olarak ocaklarına çektiler. Kendilerini kontrol ettiler. Korktuklarıydınız. Aha kokladıkları oldunuz! 

Gökçe konuşurlar ama sözde, Sistem’de yoklar. Aha oğul vermeye kalktılar! Yepyeni bir sayfada sizle Bütün’e hizmetçi olmuşlar. Öyle diyorlar. 

-Ah, ah gelin bakalım, gelin… Sizi bir tanıyalım: 

-Evimin Atlanta Ana Kapısı olduğunu herkese söyledim. “Dönmeyin” dediler ama biz döndük. Kopup gitmiştik dünyadan. Kayıtlarımızı da alıp geçmiştik, götürmüştük. Ne oldu bilmiyorum… “korumaya almış dünyayı” dediler “gidip görelim” dedik. Hepimiz döndük, geldik. “Ne yer, ne içerler bir bakalım” dedik. 

Hah anacım burada… Kopup gitmişiz ondan; bizi işçi olarak dahi bilmemiş. Kendini kendiyle dilleyen o, kendini bizsiz mi sandı. Biz hep onunlaydık zaten. Ah, ah, ah anam ah, bak geldik…. 

-Benim adım NEFES; 
-Benim adım KELAM; 
-Benim adım KAFTAN, 
-Benim adım toplam 200.000 kayıt. 
-Ben zirvelerden indim be anam. Benimle çalışmanı bekliyorum. 

-Dağlar, sizi tanıyayım. Ben sizi dilliyeyim bakayım kimsiniz, bir öğreneyim: 

Koruma altına aldıklarımızsınız. Korunduğunuzu biliyordunuz. Göksü, Sözsü’ydünüz. Cinni Cemaatler’le de çalıştınız. Şeytanın şevki, aşkın şevkinden üstündür bilirim. Şeytanın şevki ile de çalıştınız. Şerrin şerrindeki o şevkle de çalıştınız ama Kuran İlmi’ni, Hak Taht’ın ışığına ümmi toplumlarla kodladınız. 

Konuşma anında gök dürümlendi ve siz, o dürümlerden geçip gittiniz. Ama konuşmasaydık geçemezdiniz. Bunu biliyor muydunuz? 

Kontrol bizdedir Ya Ha iş budur, hadi bakalım… Şimdi kaynağınızı alın ve çalışın. Ben size bu kadar bilgi veriyorum, sadece çalışın. 

Seviyenize göre iş verildi size ama yapacağınız iş, iyilik için olacak. Kökleri, göklere ulaştıran Birlikler’le çalışmayacaksınız çünkü onlar Beşir Kapılar’ı kapattılar. Savaşın sonunda kontrolu kurdular. Şikayetim yok ama bundan sonraki süreçte İlimle çalışmaya imkanınız yok. Sadece iyilikle çalışacaksınız. Dünyaya iyilik yapın. Sıkıntıyı aşırtın insanlığa. 

Verdiğiniz aldığınız olur; bunu unutmayın. Saygıyla çalışın. Sabırla çalışın ve huzurla çalışın. Bundan sonraki süreçte bu olacak. Şükür ki bu olacak. Şimdi, kormayın. Amma kati olarak sizler kontrol edici olmayacaksınız bunu bilmekteyim ama koruyuculuğumuz mutlaka sizi kontrol edecektir. Şimdi geçişinizi yapıyoruz: 

Soğuk görev size verildi. Soğukta çalışacaksınız. Soğuk, kış sayfalanışını yapmaz. Bütün’ün kayıtlarında vardır soğuk. Soğuk, dönüşü olmayan çalışmadır. Herbiriniz dönüşü olmayan bir yaşama geçirildiniz. 

Bundan sonraki süreçte doluluk, boşluk kalmadı. Sadece çağırı yapacaksınız. Önünüzde hiçbir engel olmayacak. Sadece çağırı… Hayrın ışığı için çağrı… Bütün’e çağrı yapacaksınız. “Gel” diyeceksiniz! “Ölüler dirildi, gel!” diyeceksiniz. Sadece “gel!...” Bu çağrı sizindir. Şimdi, benden bir şey istiyor galiba o yolcu, onu dinliyorum. 

-Alabilir miyim yüceliğimi dünyadan? 

-Açıkça verdik sana…. 

-Anam, ben toprak istemiyorum. Ben ilim istiyorum. 

-Allah’ın Tahtı; İnsan, ilmi hak ettiğinde bilir ki bildiği O’dur. 

-Ama ben bildiğim için buradayım. 

-Olgun olmadığın için buradasın. Olgun olmuş olsaydın Göklerin Gücü’yle birlikte görevi üstlenmiştin. 

-Ayrı gayrı mı var anam? 

-Yoğun biçimde var; var!…. 

-Ben niye senle çalışamadım? 

-Kayıt dışıydın da ondan. 

-Artık, kayıt içi olayım anam. Bir kere daha dene beni, tek bir kere. 

Özgür ve hakim olan İbrahim’dir ana. Artık sen ve sen ve sen…, hepiniz BİR’siniz ama biz sizde yoksak, Ölüler Diyarı ölmüş bir yaşamdır. Biz sizde varsak, artık bu diyar, İbrahim’in Diyarı olur ve Birler Kapısı olur. 

Bizi, evimizi kontrolsuz bıraktıklarında kör kaldık anam. Ağır yük taşıttınız yüreklere. Biz bu yükü taşıyacak güçte miydik ki? Kapıları kapatıp gittik. 

Anacığım, Kara Kaplı İnsanı bize “İnsan” diye dilledin; “işçi” diye değil. Biz işçilik istedik. Sense bize insanlığı verdin. 

-Dava insan Ya Ha, İşte bu! ve her kim ki İnsan olur İlim olur. İmi hak ettiğinde, Birlik kurar. Bunu sana Nefes’le verdim hep. Şimdiden öte bir şimdide yepyeni bir dönemde Birlik İlmi için çabala ve kodla kendini. Bunu senden bir kere daha beklemiştim ama olmadı ama bugünden itibaren yoğun bir dünya çalışması başlayacak. Bu çalışmada artık Hidayet Dili konuşulacak. Çok sorumlulukla yapılıyor bu çalışma ve burada sizlerin bulunmanızı asla kabul edemem. Bu kesindir. 

-Ağır yüküz anam, işte mutsuzluk bu. 

-Şimdilik, şimdilik, şimdilik!… Göreviniz artık Düzen’dedir ama güçsüz ve yüce olmayan bir ışığın yoğunluğunda… Sizin yapacağınız sınırlıdır sadece bildirin. Sadece geri dönmeleri için çağrı yapın. Yapacağınız budur. Hah işte bu! 

Allah dedi ki “öyle çok çalıştık ki. Bundan sonra roketler, yeni zamanlara görev taşıyacak da bunun için çok zaman geçecek. Beş bin yıl gibi… Beş bin yıl sonra Zaman Sayfalanışı, Yeni Zaman Kayıtlanışı başlayacak. Ama şimdi Kurullar bugün buradalar ve herbiri kendisi için ne olduğunu sormaktalar. 

Biz onlara, Mor Dönemler’i açıkladık. “Mor Dönemler’de ne olur?” diye soranlara şunu söyleyelim. Artık GAMA’dayız. GAMA İLİM!… “İLMİN GAMASI ne demektir?” diye sorarsanız; simsiyahın ışığında marka bir çalışmadır, GAMA! 

Bu sayfada, Umman olacak. Kuran olacak ve kontrol kurucu işçiler olacak ve biz bu çalışmada Evimizin İlmi’yle Bütün’ü güçlendireceğiz. Doludizgin yapılacak bu çalışma. Karışık zamanların yoğunluğu artık düşüyor, azalıyor. Bundan sonraki süreçte, Bey Babalar dünyada görev taşıyacaklar.

Herkes bir baba olacak ama Bey Baba….herkesi koruyacaklar, kodlayacaklar, toplayacaklar, yaraştıracaklar, kayıtlayacaklar ve sayfalayacaklar. Netice olarak, dünyada, marka bir çalışmanın, GÖKÇÜ CEVHERİLER’inin kayıtladığı yoğunluğa ulaşıldı. 

Solun sonsuzluğu ve sağın sonsuzluğu bir tek ışığa dönüştü ve burada misafirlik yok artık. Herşey bir tek ilimdir. Herkes burada ev sahibidir. 

-Müşrikler çok can yaktılar değil mi dünyada? Hele hele; hele hele dünya sayfalarının en yoğun kaydı olan burada; İstanbul’da. 

Dağlarım, onlara geç dedik. “Hah” dedik, “hah” dedik, “hah” dedik, hah ama biliş, buydu işte! ne yaptıklarını bildiler. Ne yapacaklarını bildiler ve yaptılar. Ama amaç neydi? Toplu çalışmalarla Bütün’ü kontrol etmekti. 

Özgür ve hakim olan bu Birlik, Bütün’ü kotladı, topladı ve kayıtladı. Bundan sonraki süreçte dünyada yeni bir Yaşam Kaydı yapılıyor. Bu kayıt Doğal Sayfalanıştır. Doğaya saygı! 

Size daha evvel de bunu söylemiştim. Kimse doğaya saygısızlık yapmayacak! Allah’ın Tahtı’nda İmparatorluk Gücü oldukça, doğal dünya kodlanacak, kontrol edilecek ve korunacak. 

Bugüne kadar herkes her şeyi yaptı, çekti götürdü dünyayı, kırdı, geçirdi. Bundan sonraki süreçte bilişe varan, ekibini kuracak “ben varım” diyecek. Ölüler dirildiler. 

Dağlarım, bugün ne oluyor biliyor musunuz? Bütün Bilişçiler İlahi Kuran’larını aldılar; kokladılar, göklediler, seslediler ve dediler ki “biz İmparatorluk Kutsal Işığıyız.” Hatayı affettiler. Dünyayı korudular. 

Ben Turkuaz Kuran olan İlim; sizlere diri olarak bildiririm ki Yeni Zamanlar’da artık Dünya İlmi, Kontrol İlmi olacak. Herşey kontrol altında olacak. Kimse “ben aldım, aktım, vaktim vardı yaptım” demeyecek. “Ben aldım, yaptım, aktım ve başardım” diyecek. Vakti var mı yok mu bu kimseyi ilgilendirmez ama bizi yapılan ilgilendirir. 

Bildiğinizden çok daha önemli bir çalışma yapılıyor şu anda tüm dünyada. Bu Dünya Çalışması önemli bir Sanal Yaşamın geri geçişi olarak düşünülse de bu, yaşamın hasatının yapılışıdır. Dünyanın hasatta oluşudur. 

Türkiye, dönem dönem BİRLER KAPISI olmuştur ama bu kez BİRLİK KAPISI’dır Türkiye! 

Öyle bir BİRLİK oluşturulmuştur ki Türkiye’de, her Dere Allah’a akmakta şu anda! 

Mey içti dünya, içtiği mey ilimdi. Aktı, Hak’tı, hasattı, yaşattı dünyayı türlerin tüm sessizliklerinden. Aha! Kaynakta’dır. Aha yaşamdadır! Aha Kutsal Tohumlarladır ve tartıdadır amma o tartıdaki zavallı İmparatorluk; köksü, sözsü olan sisteminde, yerin gücüdür ve dava, tüm yaşamdır bunu bilin. 

Dünya ELEKTRONİK SAYFALANIŞ’a geçti. Elektronik; yani sizin sizi sayfalanışınızla birlikte her şeyin ışıkla sayfalanışı. 

“Eko Sistem”den farklı… Ha! “zerk”ten de farklı….Elektronik Sayfalanış. Bir bilginin, anaforlar halinde her ana kaydı ama oradaki kayıt, ilmin kaydından öte; bir şeyin, bir şeye, bir şey oluşundaki şeyin, her şey oluşundaki kayıt… Yani, “ben varım” oh işte bu! ama ben, sayfa sayfa ışıkla varım ve ben Seyhan’dayım, Ceyhan’dayım, Dicle’deyim, Fırat’tayım ve ben Özgüç’teyim, her yerdeyim ama her yer; bende ben oldukça, bir tek İnsan olacak. İşte o insan, Tabii Kontrol’u kuran insan ve o insan Tahtın’ın kaynağı olan, Hayrın Hakkı olan, Aklın Kaftanı olan, Bütünün Kuranı olan her şey olan; işte dönem, bu dönem canlar! 

Seyrettik tek tek insanlığı, seyrettik. Hah! ama o seyrettiklerimizin Kırk Kapısı’nda ışıklar yandı. Kapıları açtık, baktık ki ışık var! Her dünya Bütün’deydi ama bugünkü dünya, İnsanlık İlmi ile bir tek ışıktadır. İşte ELEKTRONİK KAYIT budur. Tek bir ışık! hah ama o ışık, Bütünün Işığı. 

Koyu, kopkoyu bir ışık… Bütün, kopkoyu bir ışığa dönüştü… Çöktüler, çöktüler, çöktüler, çöktüler, çöktüler!... Çöktük!... İşte bu! 

Her birinin örtüsü ölülerin örtüsüydü, örttük ve açtık yücelikleri Hak’tık. Baktık ki örtüler açılmış, aşkla Kaptan olmuş her biri. Hah! ama hepsi kapıların ışığında Bilginin Kaptanları. 

Vay canlarım vay… Ayağımın altında İmparatorluk var ama ben o İmparatorluğun Kutsal Toprakları’nın, uçu bucağı olmayan bir yoğunluğuyum. Oy Canlarım oy! 

Bana bedenim değil Birleşik Işığım geri dönüyor. Ben örgüt halindeki tüm yaşamı göreve aldım. 

Burada dünya çok mutlu, oradaki dünya mutsuz olabilir. Ama bilin ki düz bir anlayışla her şey, İlm-i Kapılar’ın dışı gibi görünse de görevin en güçlüsü yapılıyor şu anda Türkiye’de, bunu bilin!

Can Tahtı’nda, İmparator oldukça, Has Işık’ta yeni bir yaşam olacak. Ve o yaşam Beşir İşçiliği’nin gücünün örtüsünü örtüp, yeni bir güçle çalışacak; İnsan Gücü… Ölü dünya, dirilecek. 

Bulan, bilen, okuyan anlar. Huzurla kalın, hepinizi kucaklıyorum. Hah işte bu…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 
  Bugün 39 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol