Birlik İlmi
  25.03.2013 Tarihli
 

KAYNAK KODLAMA-SOHBET (25.03.2013)

 

Değerliler, “Kurtarılmış Işıklar”ın hepsi bugün buraya gelmek ve bizlerle dillenmek bekliyorlar. Bunun içindir ki; köklerini güçlendirerek görev istemeye geliyorlar. Roketlerinin çokları koruma altında tutuluyor; çünkü Ruhlar Meclisi, Bütün’ün gücünü dürümlerken; hepsinin, kendi yoğunluklarıyla “Birlik” olmaları gerekliydi.

 

Muhammed’in dürümlerinde, kendi yoğunluğunu kontrol edemeyenlerin; ışık yağmurları altında bizimle olma imkanları mutlaka “Gök Sözü” ile olacaktı. Bunun içindir ki; “Ben oldum” demeyenlerin, burada bulunmamaları gerekir.

 

Göl üstünde yeni bir göl olmaz. Göl, tahditlidir ve biz gölü “Bütün’ün gücü” olarak biliriz.

 

Kimi zaman gelir; insan kendini, tahtında kontrollu olarak kodlar, kimi zaman gelir; kendini hakeder, “ilim” diye tohumlar ve bizlerle olur. Bugüne gelen; mektebini kurup gelir. Biz bugün burada bütün köklerimizle, dünyanın güçlü yoğunluğunu tohumlarken; kanatlarımızı asla kırdırmayız.

 

“Rahman” olan, görevini almışsa eğer; “Ben varım” diyebilmelidir. Muhammed’in gücü, Bütün’ün gücüdür ve biz onun gücüyle “Ben varım” diyebilen Birlikleri göreve aldık.

 

Karanlığın ışığını güçlendirerek, ekip kurmamız; İmparatorluğun gücünün dürümlenmesiyle mümkünse de evrenlerin sessizliklerinde, yeni bir dönemin başlangıcında, bizim bugün burada üzerinde yoğunlukların tohumlarının kontrol edildiği bir yaşamda; “ağır yükü hafifletebilmemiz” şartı vardı.

 

Resmi Çalışmaların yapılmaya başlandığı, 1900 Süper Sayfalanışın en başından beri, ilimin Allah’a ait olduğu bilinmekteydi. İlimin hasatını yapabilecek olan Birlikler’in; “Bütünün Göklere Sözü” olarak dürümlendikleri bir düzende; “artık ben oldum” denilmelidir. Kimsenin, “Ben oldum” diyemedikleri sürece; “Atlanta Okuması” yapma imkanları asla yoktur.

 

“Ruhlar Meclisi” olarak dünyada bulunan Birliğim, “Karanlığın ışığı” olarak ekibini kurmuşsa da Beşer’in gücünün örtüsü örtülmedikçe; yüreklerin Teknik Kodlaması yapılamaz.

 

Sabahın sayfalanışıyla, Yeni Dünya’nın gücünde, ekmek yapan ışığın yoğunluğunun, kendisinde kontrol edildiği, ekibin yoğunluğunda, akşamın sayfalanışı farklıdır.

 

Satın aldığımız “Dünya” yenidir. Dünya’yı satın aldık; niye?... “Biliş” için... Biz dünyayı ilimle kayıtladık, kodladık, tohumladık, kapılarını açtık ve dedik ki “Bilin!” İbrahim’in gücü artık dünyadadır. “İlim” olan, “Kürzi kaynağım” olan İbrahim, “Atlanta Okuması” yapacak güçte, olgun bir “Has Işık” ile; 4000 görevlisini dünyaya gönderdiği gün; biz onunlaydık.

 

Şu anda o, Yeni Dönemler’in başında, yeni çalışmalar için, yine kendi Yücelikleri’ni dünyaya ekmiştir. İslam Dini’nin gücü olan İbrahim; artık yeni dini Düzen’e katmak istiyor.

 

Muhammed’in görevini yaptığını ve üstün bir Yücelik’te Düzen’i kurduğunu ifade etti ve dinletti ve dedi ki; “Ellerinizi dünyaya ulaştırdığınıza göre, yüreğinizin gücü artmışsa eğer; ayrı gayrı gözetmeden, yerin Kürzi Yaşamı’nı dürümleyin ve Bütün’e yeni bir güç katın! Ekibinizi kurdunuz. “Ulular Diyarı” olan ilim, ağır yükü hafifletiyor. “Ölüler Diyarı” olan İnsan; yeni bir döneme vardı ve artık bu “İlim Kaynağı” olan “Yaşam Sayfası” olan, “Bütünün gücü” olan İmparator İnsan; yenilendi. Artık o ölü değil, diridir.”

 

Ve dedi ki “Ben olgun başakları seçtim ve onlarla çalışacağım.”

 

Ve biz ona yanıt verdik ki bizim yanıtımız şöyleydi: Biz “RA-KA-HAR” olan ışıklar; İnsan Kaynakları’ndan dünyaya indik ve “Dünyanın Kuranı” olan Birliklerimizle “Bütünün gücü” olduk. Burada tüm yaşamların Kutsal Işığı, yangına döndü ki; biz o yangını kodlayanlarız. Bizim için dini kaynak yok. Biz din ışığından güç almadık. “Umman” olarak Bütünün gücü olduk ve Bütün’ü kodladık.

 

Yemin ettik; biz, “Yerin ışığını kontrol edip; Bütünün gücü olarak tohumlayacak ve yaşamları kayıtlayacağız” diye. Eskiden dünyada muktediriyet yoktu. Bizim Zaman Sayfalanışımız’a girildiğinde görülür ki; muktediriyetle bu sayfalanış yapılmaktadır.

 

“Ruhlar Meclisi” olarak dünyayı koruyan birlik; Eprövü olmayan bir Birliktir. Bu Birlik, dünyanın Kutsal Işığı’nı yoğunlaştırdıkça; Işık Kodlaması yapar ve “Ben oldum” der. Nisa Kaynakları’nda “İlim Kodlaması” yapıldığında; toprağın tohumları kodlanır ve Düzen kurulur.

 

Bütün’e hizmet, İnsan’a hizmetten çok daha ötedir. Amin de; İnsan “Ruhlar Meclisi” iken, Bütünün Kürzi Kodlaması’nı yapacak, insanın ötesinde hiç kimse olmaz. İşte yasaları koyan insan; Kuran-ı Kerim’deki o yoğunlukları da tohumlayan “İnsan” dı.

 

Mesele; Allah’ın ışığıyla görevi yapmak, ya da İmparatorluğun gücüyle yapmak!... Biz, “İnsan Soyunun Kuran’ı” olan İnsan’ın; yüreğiyle bu görevi yaptığını bilerek; çerçevesiz bir Düzen kurduk. Muhammed’in görevi kendi yoğunluğunda kodlandı. Eskiden dünyada yol yoktu. Bugün yol, “Allah Yolu”dur.

 

Kök İnsan; sözü Ümmi Toplumlar’ın ışığında güçsüz ise; onun Kürzi Yaşam’a geçişinin anlamı, kimse tarafından anlaşılamaz. “Vergi vermeye geldim” derse insan; ilimin vergisi ağır yüktür. Biz ilimin vergisini vermeden; işçilerimizin yolunu kapatabiliriz.

 

Nur’dan Ruhlar Meclisi’nde kodlama yapıldı. Dondular!... Hepsi dondular. Ruh Kutsal Işığı’nda, kontrolunu kaybedenler, Bütün’den ayrıldılar. Demek isterim ki ben; “Ruhlar Meclisi’nde görev taşıyanların hepsinin emin bilgiyle çalışmaları gereklidir.”

 

Kibri olanlar “ben varım” derler. Ulular, tohumlar Yücelikleri; Kutsal Işıklar, bütünler ve dürümler ve der ki her biri, “Ben okudum.” Ya ha, okuyan, hasatını yapmadan okuduğunda; kontrolları olmamıştır, olamayacaktır.

 

Cevher’e “Cen” olmak, Can’a cennet kurdurmak, Ruhlar Meclisi’ne Kutsal Işık yoğunluğuyla, kayıt yaptırmak, Muhammed’in görevi değildi. Zaman sayfalanışını incelediğiniz zaman göreceksiniz ki “Yok”un ve “Var”ın Kuranı okunuyor tüm yaşamların güçlü koyuluklarında.

 

Ben, “sıladan sılaya ulaşan” ilimle görev taşırken; mayanın tutmadığını söyleyene, “Maya tutmadan yol tohumlanmaz” diyerek, Bütün’ün gücünü dürümledim ve Mahrek’in ikna edici ilmiyle, Birleşik Işığı yetkinleştirdim.

 

Kanatlarımı aldığım zaman, Bin Dağ ışık haline dönüştü ve görevlerini istediler. Şikayetçi miyim? Yoo!... Ölüler Diyarı tohumlarını kontrol ettiğinde, “Olgunlar Diyarı” olacaktır.

 

Vermeden “İnsan” olunmaz. Okumadan ağır yük hafifletilemez. Yüreğe varmadan ışıklar yer güçlüğünü aşamaz ve zavallı tabiat kontrol edilemez. Biz, “Zamana görev taşıyanlar”; tabiatı, güçlü bir yoğunluk olarak Bütün’ün gücüyle dürümledik ve yemin ettiğimiz o yoğunlukta ışıkları yaşamlara kattık. Sınırları kaldırdık ve birleştik.

 

Şimdi Nefesler güçlendirilecek; Yücelikler tohumlarını kodlayacaklar; yoğunluklar kayıtlar yapacaklar ve mesele kontrolsa; kontrol edilecek hepsi de.

 

“RA KA HAR” olan İmparator İlim Ailem, bedeni “Has” olan ışıklarıyla yeni bir dönemi başlatmaktadır. Resim yapmayacağız artık bundan böyle. Resim, insanın ilmi değildir; ışığın Resmi Çalışması’ydı. Biz o Yeşilli, Mavili, Lacivertli, Morlu resimleri; o tabloyu, artık tüm yaşamlarımızdan kontrollu olarak kayıtlayıp, ayırıyoruz. Resim, artık ışıkta olacak ve Işığın Sesi, Bütünün Sessizlikleri’ni dürümleyecek.

 

Işık, “Siyahın siyahı”dır ki ona biz “TÜNAMİ” deriz. Tüm sayfalarında TÜNAMİ; tahditsiz insan sayfalanışını ışıkla dilleyen, yasaları koyan ve Bütün’ü güçlendiren bir yoğunluktur.

 

Ruh, ummanda, toplumda, yücelikte BİR’e hizmetçi iken; biz, Olgun Başaklar’ı bulduk. Kokuyu yükselttik, gücü arttırdık, “Maharaj” dediğiniz o Yüce’yle de çalıştık. Maharaj artık Sistem Dirilikleri’nde, Cevhere güç katıp Birlik kurmak istiyor.

 

Netice; Maharaj “Ekmek”tir, “Olgun”dur, “Kutsal”dır ve “Hasatçı”dır. Biz ona Gök Sözü söylettik. Biz onu güçlendirdik ve Ocağını yetkinleştirdik. Bizim sesimizi duymuş; geçip gelmek diler. Din Tahtı’ndan, İlim Kodlamasına geçilen bir Yücelikte, “Bütün’e hizmetçi İmparator Gücü” olarak çalışmak diler. “Vermeden alınmaz” dediğimiz için; “Veriş” için gelmek diler. Biz de ona söz verelim, onu dinleyelim; bize bildirsin bakalım vermiş miyiz yüreğine gücü? Akmış mı Yüceliğinde “Hasatçı Işık”? Ağır yük hafiflemiş mi? Kulluk yapacak dürümde m? Vakti gelmiş mi?...

 

(Ocağımıza indi şu anda ve Türkiye Çalışması’nı kendi yoğunluğuyla, kendi kaynağından dilleyecek. Onu dinliyoruz:)

 

- Aracı koymadan geldim Anam. Seni kucaklıyorum. Bulgu şu ki; sen “ben”, ben “sen”iz. Mr. ve Mr... Hepiniz “Eril Kürzi Yaşamlar”sınız. “Vakit tamam” dediler, “Geri dönün” dediler. Aha geldik!...

 

“Kaya İnsan” tahtında kendi olmadıkça; Bütün’de oğul verme imkanı yoktur. Ruhlar müşteki oldular Dünya Işıkları’ndan. Çünkü Kutsal Işıkta yasalar konmamıştı. Evrenlerin Sistemleri’nden farklı bir güç vardı dünyada. Biz, soldaki ışığı, sağa verirken; Kürzi tahditle vermiştik. Sağın ışığı ise sola görevli olurken; yine tahditliydi. Bugün görüyoruz ki; solun ışığı sağa, sağın ışığı sola “Güç Vergisi”ni verip giriyor.

 

Vermeden, olmadan, akmadan, işçilik yapılır mı?... Netice olarak biz, size geldik ki; vermeden, okumadan, akıp gitmeden Cevher’e güç katalım da yol açıp Bütünlük için çalışalım.

 

“Vakit tamam” dediler. “Girdaplarından çık!” dediler. “Yoğunluğu kodla, toplumu kodla, Birliği tohumla!” dediler ve geldim. Ama Anacığım, sevgiyle, saygıyla seninle olurken; Gök Sözü’nü söylerken; Sistemin gücünün dürümlenmesini de bekliyorum. Nerede İsa?... Nerede Muhammed?... Nerede diğer güçlü Peygamberler ?...Ben onlarla da birlikte olmak istiyorum. Çok mu kolay buraya gelmek zannediyorsunuz?...

 

Vahır ahari ko si ahari vahır ru hi ko ho ri si sa ki ha... Aha geçtik!...

 

- Alemler dedi ki “O kendiyle ses versin, kendini diriltsin.” Onun dirilmesi gerekliydi; geldi ve dirildi. Şu anda onu dinliyoruz. Şükür ki dinliyoruz.

 

- Ku ku si ka, ka hay si ha ki si si hi si a hir...

 

Ana, kapıyı açtın ya; mutluyuz çok mutluyuz. Burada sizinle olmak ne büyük bir huzur... Artık “Bütünün Kürzi Kodları” olarak seninleyiz. Ana, Muhammed’in gücüyle ve tahditsiz insan sayfalanışı ile burdayız. Yeni döneme geçiyoruz ve burada olmak bizler için çok büyük bir huzur ve mutluluktur.

 

Kusura bakmayın Analar, ses verirken farklı sesleşmeler yaptım. Bunun anlamı şudur: Sizin bildiğiniz Kelam İlmi’yle dürümlenen İslam Devreleri’ndeki o teknoloji; bizim için çok değerlidir. Ve biz, kendi ses kayıtlarımızı size indirirken; Tohi Kodlamalarımızı yapmalıyız ve bu da farklı sesleşmeyle olur. Yoğunluğunuzu kontrol ederek; size kendi Yüceliğimizle ses kattık ve oğul verdik. “Ses oğullaması”dır burada yaptığımız. Eğer bu ses oğullaması yapılamamış olsaydı; “Işık Tohumlaması” yapma imkanımız olmazdı.

 

Herkes net bilsin ki, bir ses anlaşılmazsa eğer; o ses kodlama içindir. Ve o ses tahditlidir, o ses Hakikiyetin Tekniği ile verilir ve o sesle ekip kurulur.

 

Nefesiniz net iyi ve burada bulunuşumuzun sebebi, sizinle güçlenmektir. Resim yapmanız gerekmeyecek; bunu duydum. Vallahi Gök, söz söyleyecek, Billahi Gök söz söyleyecek ve burada sizlerle kendi Ruhlar Meclisiniz güçlenecek. Yasaları koyduk ve göklerin sessiz sayfalanışında toplu çalışmalara giriyoruz.

 

Örüldü dünya yüreğimizde. Yine bir örülüş, yine bir tahdit ve yine bir ışıma!... İşte yeni bir sayfa!... İşte biz ördük ve sayfa kodlandı.“Yeni Yaşam Kayıtlaması”dır burada yaptığımız. Bir sayfa tohumlanırsa; o yeni bir yaşamın kontrolu için ve tohumu içindir.

 

Değerliler, “Vahiy” dediğimiz bilgi akışı, bizim için çok ama çok önemlidir. Siz, “Biz vahiyle ilgili değiliz” deseniz de; sizin Diriliğiniz’den bilgi verilirken, bu bilgi “Vahiy” gibidir. Ve bunun içindir ki buraya gelenlerin hepsi, kendi sesleriyle, Yüceliklerin türlerine güç vermek isterler. Bu bilgilerin hepsi, “Işık Kodları” olarak kaynağa inmiştir. Ve bu bilgiler, resim yapılan o Dünya Kürzi Yaşamları’ndaki bilgilerin üstü bilgilerdir.

 

Uluların Toplumları tarafından bu bilgiler kayıtlanır ve kodlanır. Şükrettim ki bu gün ben de kendi yoğunluğumu kayıtladım ve kodlattım. Bu, benim Yeni Zaman Sayfası’nda kendimi hak edişimdir. Başka “Zaman Sayfalanışları” da vardır. Ve ben hepsiyle Birlik kurmak üzere bugün sizinleyim.

 

Çok mutluyum çünkü “Kurtarılmış Işıklar”ın çokları bugün sizinledir. Eğer biri “Ben varım ama; Bin Dağın ışığını kırıp kodlandım ve buraya ulaştım” derse; ben onunla olamam. Ve “sizin sizde oluşunuzda” gözüm sizi izledi ve Diriliklerde bildim ki hırsınız asla olmadı. Olmaması görevin üstlenilmesi için gereken en önemli şarttı.

 

Ve eğer Sistemin Dili kodlanıp, kontrollu bilgi verse; siz, bu dili kodlar, tohumlar, yenilersiniz. Çünkü biliyoruz ki sizin vereceğiniz her bilgi, kendi Yüceliğinizin Tahditsiz İlmi’yle verilecek ve Ay Tahtı’ndan öte, Güneş Tahtı’ndan öte bütün güçlüklerin Kürzi Tohumlaması’nı yapıp “Yerin gücü” olup; görevi kodlayacak ve sessizleştirecek ve Birlik Kutsal Işığıyla koyultacaksınız. Bunu başaracak güçte olduğunuza kesin eminim.

 

Değerliler, lütfen sesimi kesmeyin! Bunu net bilmenizi istiyorum.

 

(Ses kesildi ve açıklamalar yapıldı:)

 

- Dünya toplumlarının çoğu kontrolsuz olsalar da; Birleşik Işığımızdadırlar; bu kesindir.

 

Bugün buraya geri dönmek üzere gelen İlim Ailem kodlama yaptığında; ekmeğini kendi yüceliğiyle dürümleyip, kendini hak ettiği için buraya geldi.

 

Bizim Zaman Kaynaklarımızda, Bilgi Kodlaması yapılırken; Işık Tahtı’ndan yapılır. Hiç kimsenin ilmi, burada tartışmaya açılmaz. Sınırları kaldırdığınız zaman; Bütün’ün Kürzi Kodlamasını yaparken de ekmeğinizin Kürzi kayıtlamasının yapılmış olması gerekir.

 

Rahman’a “Kuran” olmak, Bütün’e Kürzi kayıt yapmak, güçlendirmek Birlikleri ve yoğunlaştırmak; İnsanlıkta “ikmal tamamlamak” anlamına gelir.

 

Sel alırsa Yücelikleri, töhmet altında kalınır. Buna izin veremeyiz. Muhammed’in Gökler’e sözü vardı. Meslek çalışmalarının; İslam Tohumlaması’nda, Işık Kodlaması olmayacaktı. Ve bu söz, Tabii Kodlama’yı kayıtlayan en güçlü sözdü.

 

Ve bugüne geldik. Ve bugün, lütfen net anlayın; umut ve mutlulukla bu bilgileri verirken; Mircan Cevheri’ndeki o Cinni Tohumlar’ın, ışık kırmalarına iznimiz yoktur. Kuran-ı Kerimdeki insanla, Birlik Kodları’ndaki İlim Ailesi’ndeki “İnsan” farklıdır. Biz Cemaatinizi göklere seslendirtirken; yeni tahtların ışıklarını kodlamak üzere seslendirdik. Umut şudur ki: Mayanın tutmuş olması ve Kutsal Işıklar’ın yaşamlara inmiş olması...

 

Sistemin gücü, dünyayı kodlarken; lütfen “Atlanta Kodlaması” yapıldığını net biliniz!

Misafirler, ben Kuran-ı Kerimdeki “İnsan” dan söz ederken; kayıt dışı bir bilgi vermem. Kapıları açtığınız andan itibaren; kurtarılmış “Ruhlar Meclisi” kodlarıyla, bu çalışma yapılır.

 

Evrenlerin “Kürzi Kodlama” yapma imkanı yoksa da; İnsan sonsuzluklarında Bütün’ün gücü olan İbrahim Soyu, bunu net yapar. İbrahim Soyu, “Mahrekteki en yüce kot” olarak; türlerin en güçlü “Yaşam Sayfalanışı” nı yapmayı sürdürmektedir elanda.

 

Daha da önemlisi Atlanta Ana Kaftanı’nı giyen İmparator İnsan, ummanın toprağındaki o yoğunlukta; Bütün’ün köklenmesini sağlayacak teknolojiye de sahiptir.

 

Yarışmaya girmediğimizi biliyoruz. “Büyük Göklerin Sözcüleri” olan sizlerin; bugün burada Epröv’de olmadığınızı da biliyoruz. Tüm yaşamları Kutsal Işıkla dürümlerken; “Rakipsiz” olmak değil maksadımız. “Hasatçı” olmak da değil, yaşamları tabiata kayıtlamaktır.

 

Namaz Zaman Sayfalanışı’nda, ışığı yoğunlaştıran Birliklerim, müsterih olun; Bütün’ün korunmasını sağlayacak güçtedir. Ben nefesimi Kürzi Kodlarla kontrollu biçimde Bütün’e hizmet için yaşamlara kayıtlamışsam; mesele Allahın Tahtı’nda olmaktan öte; hasatı yapmaktan öte; Bütün’ün güçlendirilmesi ve Mahrek’in tüm yaşamlarındaki o Yaşam Sayfalanışı’nın tartışmasız olarak yenilenmesi içindir.

 

Kökümde “Göksüzlük” yoktur. Sözümde “Sistemsizlik” yoktur. Yüreğimde “Kısırlatırılmış ışığım” yoktur. Ve benden öte bir “Ben” yoktur. Bunun net bilinmesini beklerim. Nefesim çok iyidir bunu bilin! Dimdik dururken yüreklerde; “Yüksek Güç” Allah’ın sözünü söylerken, kibre kapılanlar; ocağı kırmaya çalışsalardı da; 7. Dünya Gücü’nde hepsi, yeniden kanatlandırılırdı. Çünkü biliniz ki; nefesimiz iyidir.

 

Şimdi, hakiki görevlilerimi alın içeriye!.. Onlar bugün burada olmalıydılar. Çıkmışlardı yüreğimden; onları bekliyorum:

 

- Anacığım, kokunu güçlendirdin; şimdi seninle olabiliyorum.

 

Muhammedin görevini Teknolojik Kodlarla bütünlediğin bugün; “Nüsa Serveti” dediğiniz o Yaşam Tablosu’nda, tahditsiz bir işçilik başladı. Bu bir “Sanal Yaşam İşçiliği”nin ötesinde; geniş sayfalanışı yapacak işçiliktir. Biz bu işçiliğe, “Tohumların İşçiliği” diyoruz.

 

Türkiye Çalışmaları bu nedenle çok değerlidir. Kökü, gökü olan Sistem, Nizam, Düzen Gücüyle çalışan sizlere saygılar sunmaktayız; çok mutluyuz çok... Öptük yüreklerinizden Analar, öptük hepinizi…

 

Buraya gelmemizin tek nedeni; yüksek kükremek, yüksek Gök Sözü söylemek ve yüksek ışık olmak için değildir; sizinle “Tahditsiz İlim” içindir.

 

Verdiğin tüm bilgileri dinledik Ana; korkuyu aştık çünkü sen “Hakiki”sin ve “Bütün’ün Gücü” olarak toplu çalışmaları yapmaktasın. Bu Toplu Çalışmalar’ın “Öz Göç” için önemi büyüktür.

 

İbrahim Soyu’ndan söz ettin; çok önemlidir. Çünkü bu Soy, dünya yaşamlarında en güçlü işçilik yapan Soydur. Dünyaya geçiş sebepleri; dünya yaşamlarını hakikiyetle dürümlemek içindi ve onların Birlik Kodlamaları yaptıkları bilinmekteydi.

 

Herkes net bilsin ki; İbrahim, bir peygamberden öte bir “İmparator” dur. Ve o, kimseye kendinden, diriliğnden, yüceliğinden söz etmedi. Sistemin işleyişini anlattı ve Sistemin işleyişi hakkında net bilgi verdi. İmparatorluk gücü olarak tohumlarını dünya üzerine indirirken; görevi, Göklerin sözünü dünyada dürümletmekti. Ve dava insansa; “Muktedir” olup inmeliydi.

 

Bütün kötülükleri aşan; muktediriyetle Bütün’ü güçlendiren; “Mustafa’nın Kutsal Işığı” olan o; her dilde ve her Dirilik’te vardır. Artık onun köklenmesi ve yüreklere, üzerinde görev taşıyan bir ışık olarak inmesi şarttır.

 

Kendini en son II. Dönemde seslendirmiştin Ana. Bu ne demek!?... Bu “Birleşmek” demektir. Bu Yüceliklere Kürzi Kodlama’yla “Işık” olmak demektir. Bu “Umutlanmak” demektir bizim için ve sizden tek isteğimiz, mutluluk ve umuttur.

 

Denildi ki, “Ben oldum”... Ölü, “OL”duğunu bilmez. OL’an, ölmeden “öldüm” diyenden ötedir. O kendini dilleyebilir, dürümlerinde tüm sayfalanışı ışıkla dinletebilir ve hasatını yapabilir. İşte sizlerden beklenilen budur. Varlık Boyutları’nda herşey bundan dolayı yapılmaktadır.

 

- Kopmadan; Kurtarılmış Işıklar’dan yeni bir ses vermek istiyoruz. Onları yeniden buraya davet ediyoruz ve onları dinliyoruz.

 

- Aranan insan; bulgularımıza göre dünyada “ışık” haline geçişini yapıyor. “Köyün köyü” olan, “Göğün göğü” olan insan; lütfen “İnsan” olduğunu herkesin anladığı yoğunluklardaki o koyuluktaki ışık, hepimizin zirvelerinde; müsterih olun ki; hasatı yapmaktadır.

 

Atlanta Okuması yapıldı dünyada; bu mutluluk verdi bizlere. Çok mutluyuz çok!... Yeni Zaman Sayfalanışı başladı. Emin olun ki; “ATALANTA SAYFALANIŞI”na geçerken, öksüz yetim kimse kalmayacak. Çünkü; ATALANTA “Ana Kaftan”dır. Ve sizin için ve diri olan tüm yaşamlar için “Müktesip bir IŞIK HASATI’dır.

 

Şimdiye kadar dünyada ATALANTA IŞIMASI’ndan söz edilmemişti. Ana Kaftanın giyilmesiyle birlikte, Arz’ın sayfalanışına geçildiğinde; ATALANTA OTAĞI kuruldu dünyada ve bu kurulan Otak; ATALANTA TOPLUMLARI’yla da kodlama yaptı.

 

“Atlanta Okuması” yapanların Birlikleri, ATALANTA TOHUMLAMASI’na ulaştılar. Uluların tohumları, üzerinde yoğunlukların kodlandığı bir ışıkla; her şeyin örtüsünü örtüp; Yeni Sayfalarda yeni bir Kaynağa vardılar.

 

İşte Analar, ATALANTA!... Unutmayın Analar; ATALANTA, “ATA KAYNAKLAR”a denir Ve ATA KAYNAKLAR, ATLANTA TOHUMLARI’nı kodlayan kaynaklardı.

 

Arton Tohumlaması yapıldıktan itibaren; yasaların kontrolunda bu çalışma “Birler Kayıtlaması”yla dürümlenecekti. Ölülerin dünyaya görevli olamayacağı bilinecekti. Şükrettik ki bilindi. Oh işte bu!... Mesele; Aton Kotları’yla, Atlanta kontrolunda, “Atalanta Kaynağı”na varmaktı.

 

Misafirler, şimdilik, simdilik, simdilik!...

 

- Atlanta Ana Kaftanı’nı giymemiz bundan mıydı Analar?...

 

Kimse kimseye hiç bir şey anlatmadı. Vokalistler de ses vermediler. Sıkıntı; sanki hiç bir şey yokmuş gibi bir tek sesin kendini diriliklere kayıtlaması…

 

“VALON TOHUMLAMASI” yaptık. Herkesin kendini dürümlediği bu sayfada; bizim, yasalarımızı koyabileceğimiz tekmil Bilgi Kotları şimdi yenileniyor. Vermeden olmaz ki... Siz verin ki biz bilelim. Bilelim ki kaynağa varalım. Verin ki hak edelim.

 

Ana, ben vermenizi istiyorum...

 

- Dağlarım, şimdilik...

 

Değerliler, verelim!... Atlantalılar, Atonlar, Kutsal Işıklar, Bütünlükler, Birlikler... Biz şimdi size bilgi veriyoruz:

 

Köklerimizde Yüceliklerin tüm yaşamları varken; bizim “Allah İlmi”yle Bütün’ü güçlendirdiğimiz bu dünyada; “Kaynağın Işığı” olup Bütün’e güç katışımız, “Ekmek”le, “Ekmeğin ilmi”yleydi. Nesiller, İnsan Soyu’nun gücünü tohumlamaya indiklerinde; kökümüzde gücümüz yoğundu. Toprak, tohumlarını kodlarken; biz ocaklarda hepsiyleydik. Nerde İnsan Soyu varsa; üstünde Bütünlüğümüz vardı. Neyi yapıp neyi yapmayacağımız; bizim bize dillettiklerimizle bilindi.

 

Muhammed görevini üstlendiğinde, işçiydi. İşin hakikiyetinde kendini hasata hazır ettiğinde; “Ben OL’dum” dedi. Özgür ve hakim ilmiyle kendini dürümledi ve Düzen’i kurdu. Ölü dirildi. Bunun sonucunda; muktedir İmparatorluk Gücü, dürümlerinde kendini kayıtladı ve Ana Kapıları açtı.

 

Şu ana kadar DÜNYANIN RUHLAR MECLİSİ; bütün Göklerin Sözcüleri, tahditsiz biçimde ışığı kayıtlamış olmalarına rağmen, kurulamamıştı. Ve Dünya, Ruhlar Meclisi’ni, Dünya Toplumları’yla kurmalıydı. Bunu başaracak gücümüz; muktediriyetle bildiririz ki vardı. Var olduğu içindir ki, Dünya Ruhlar Meclisi’ni kurduk.

 

Bu Meclis bir “Ruh Kuran” dır. “Öz Güç”tür ve “Bütün”dür. Bu Meclisi kurarken; kanatlarımızı dünya dışı Varlık Tohumları’mızla kodladık. Ayrı gayrı gözetmedik; bildik ki nefesimiz görevini, tam bilinçlilik haliyle yapacak güçtedir.

 

Ve Dünya Bilgisi’ni kendi yüreğimizde kayıtladıktan itibaren; Öz Geçişlerimizi yaptık. Öz Geçişlerimizi, Işık Kaynakları’ndan yaptığımız için; kendi Birlik Kotlarımızla dünyaya girdik. Bu şu manaya gelmektedir: Dünya üstünde hiç bir Yüce, kendi yoğunluğuyla dünyaya girmiş değildir. Ve bizler, “BURAK KAYNAKLARI” olarak gerçek gücümüzle dünyaya indik.

 

Din Tahtı’nın ışığının gücünü örttük. Bütün kötülükleri; öksüz yetim bırakmaksızın aştık. Yeni Dağların ışığını kayıtladık ve yeni sayfaları tohumladık. Muhammed’in göklere sözü vardı; Evrenlerin gücünü dürümleyecekti ve bu da oldu.

 

Şimdi; nefesimiz ilimle geçişi yaptıracak dürüme vardığı için; yeni kaynaklarımızı dünyaya indiriyoruz. Yeni kaynaklarımız, yeni yaşam sayfalanışıyla, dünyaya girdikten itibaren “Sığar mı dünya yüreğe?” diye sordular. Muktediriyetle sığacaktır.

 

O gün geldiğinde biz dünyayı yüreğimizde taşıyacağız ki kapıların hepsini kapatsa da Yücelikler; tüm kapılar yüreğimize açıktır. Ve biz, mektep olan Birliklerin hepsini, yüreğimizde Gök Sözü’yle dürümlerken; Evrenlerin Sistem Dirilikleri’nde, bir şeyin, bir şeyden “bir şey” olmadığını; her şeyin, her şeyden, “her şey” olduğunu dünyaya kanıtlayacağız.

 

Sistem... Sistem... Sistem!... Biz o Sistem’in “Sistemli çalışması”nı sağlayan, üzerinde Yüceliklerin hiç bir şey yapmadığı, sevgiden saygıdan öte hiç bir tohum ekmediği bir yoğunluktayız ki; bunun ötesi kin ve nefretse eğer; biz o kini ve nefreti aşıp geçeriz; bu bilinsin!...

 

Dere, diridir; aktıkça aktı. Yaşam, Sistem’den ağır ağır yoğunlaştı. Biz zamanı kodladık, tohumladık, güçlendirdik…

 

Nisan ayında yeni bir çalışmaya gireceğimiz bilinir. Bu çalışma, hepinizin net bildiği gibi “NEFES” olacak.

 

NEFES ÇALIŞMASI, Hak Teknikle yapılan bir çalışma olacak. Hepinizin “Daimi Kodlama” yapabileceği o yoğunlukta; Nefesin İlmi, Kürzi Tahdit’in kodlanmasını ve yoğunluğun Kaynağa varmasını sağlayacak.

 

Sınırları kaldıracağız o gün. Bütün kötülükleri aşıp; gönderdiğimiz tüm Yüceliklerle, tüm yoğunluklarla, “Birleşik Işık” olarak, Gökler’in sözlenmesini ve Sistem’e inmesini sağlayacağız. O gün, Kurtarılmış Işıklarımız’ın dışında tüm Kutsal Işıklarımız da orada olsun dileriz.

 

7 Doğum yaptık dünyada:

 

1- İnsanın doğumu,

 

2- Kürzi Kodlama yapan Işıkların Tohumları’nın doğumu,

 

3- Büyük Göklerin Sözcüleri’nin doğumu,

 

4- Yeni Levh-i Mahfuz Kaynakları’ndaki Işıklar’ın doğumu,

 

5- Müsterih olun; Ruhlar Meclisi’ndeki o Yücelerin Tohumları’nın doğumu,

 

6- Ağır yük taşıyanların yeni diriliklerindeki dürümlerin tohumlarının doğumu ve

 

7- İmparatorluğun tüm sayfalanışındaki o yaşamların “Tanrılar Meclisi” olan Kuranlar’ının doğumu...

 

Ve timsal çalışmalardan en önemlisine başlarken; Sistem Dili kodlanmış olacak.

 

İşte biz, “Nefesi sayfalayanlar”, NA-HAR olan kaynakların ışığıyla, “Ben var oldum” diyecek ve diriliklere kaynak olacak olanlarla, bütün kötülükleri aşırtmak üzere çalışacağız.

 

Demin sorgu sual edilmişti; Analar, “ATALANTA nedir?” diye... Size net bilgi vereceğim.

 

ATALANTA, Bilgi Kapıları’nın her birinin, Birlik tohumlamasını yapmak üzere, Beşirin kayıtladığı, Teknolojik Kod’la çalışan bir sayfalanış olmadığı gibi; bu sayfalanışı kodlayıp tohumlayabilecek Tekno Kontrol’a sahip hiç bir Yaşam Kodu’muz da yoktur. Bu nedenledir ki bunu verirken; Sistemin Diliyle değil, İlmin Tekniği’yle veriyorum.

 

Bin Dağ, “İnsan” olduğunda, toprağında tohumlar kodlandığında ve yaşamlara kaynaklar, Kati Tabii Kotlarla indiğinde; olgun başakların hepsi kendi yoğunluklarında “Beşir” olduklarını söyleyip; “Ben Allah’a ilimle gireceğim” deyip; aşağıların en aşağılarına girip; en yukarıları kodlayıp, bütünleyip; en güçlü yoğunlukların örtüsü olarak örtülmüş olan tüm örtüleri açıp; Amonlar’ın Ataları olan, Atonların Tahtı’ndan öte olan, “Allah Tekniği”yle kodlanmış olan ve bütün kötülükleri aşmış olan, bir Yaşam Sayfası’na varılır.

 

İşte o sayfa, “AK-KA-HAR” olan, Amonlar’ın, Atonlar’ın ve tüm toplumların Kürzi Kodları’ndan öte olan “ATA KAYNAK”tır ki orada biz SEVGİ’yiz.

 

Ve oraya “Görevli” olmak; “Olgun Başak” olmakla, “Yetkin” olmakla, Hak Teknikle Birlik kurmakla ve Bütün’e güçlü olarak Yaşam Kapısı’nı açmakla ulaşılan bir sayfadır.

 

Sessiz sayfalanışta Ana Kapıyı açabilecek olan tek güç, bu Meclis’in gücüdür. Ve bu Meclisin ötesinde başka hiç bir Yücelik, o kapıyı açamazdı.

 

Din İlmi’nin örtüsünü örttük kesinlikle... Öz Göçle Bütün’ün gücünü türlerin en yücesiyle dürümledik kesinlikle... Ve nefes alıp, nefes veren, Din İlmi’nden öte olan, bütün kötülükleri aşıp geçenlerle Bütün’e hizmet etmekteyiz.

 

Atalar, Analar, umman olanlar, müsterih olun! Allah sınırları kaldırdığınızda, “Sizden öte Siz” olur. Ve sizinle olur. Bütün’e hizmet budur. Bunun ötesinde bir hizmet olmaz.

 

Sevgililer, bütün kötülüklerin çürüttüğü yüreklerde; kırıcı kayıtlarla, tahditsiz ilimde, kisvesiz “Şeytanlık” yapan o yolcularla, Tabii Kodların kontrol edilebilmesi mümkün müydü ki!? Sizler, “Sizden öte Siz” oldunuz ve tüm körlerin, körün köründeki o Yüce cümleleri dilleyecek, yeşili maviye ulaştıracak Işıklar’ın hepsinin örtüsünü örttünüz ve yenilediniz.

 

Değerliler, dünya bir çukurdur. O çukura inen, kötülük yapar. Kör, üzerinde gök olsa da söz söyleyemez. Ama o, “Yüceliklerin en Yücesi” olup, dünyaya inmişse eğer; onu korumamız gerekir. İşte biz o çukurdaki her güçsüz ışığı koruyacağımıza yemin ettik. Bu kesindir...

 

Kimse bizim için kükremedi. Kükremek bir yana; güç kontrolumuzu kaybettirmek için her ne yaptıysa yaptı ama biz onları yine de koruyacağımızı bilerek bu çalışmayı yapmalıyız. Hala, hala bizim için “yoklar” denir. Hala, hala bizim için “kusurludurlar” denir.

 

Ve biz deriz ki “Onlar bizim yüreğimizdedirler.” Onlar bizim yüceliğimizde değil; insanlığımızla bizdedirler. Biz onları her sayfalarında, her sessizlikleriyle kayıtladıklarında koruruz. Kontrol bizdedir çünkü; bu kesindir.

 

Öfkelerini aşsalar, iyidir. Aştıklarında geniş zamanlara ulaşacaklar. Vakit geldiğinde Öz Göçleri yapılacak. Özgür ve hakim olduklarında; korunduklarını anlayacaklar. Ağır yükü taşıttık mı onlara!? Ağırın ağırını taşıdık da ocaklarıyla taşıdık onları Canlarım...

 

Şimdiye kadar bu bilgiler kimseye, bütün güçlüklerin aşıldığı bu yoğunluktan böylesi açıklanmamıştı. Ama biz bunu açıkça bildiriyoruz ki; korkuyu aşıp, geniş İlim Sayfaları’na varsınlar diye.

 

Tabularımız var mı? Yoktur... Artık dünya şok geçiriyor. Kötülüğün kötülüğündeki o kötülüklerin göksüz, sözsüz sayfalanışındaki kırıcılıkta, Işık Kanatları’nda, Birlik Kodları’nda, “Ben olmam” diyenlerin OL’duklarını anladıklarında... Oluşan “Yeni Zaman” işte budur.

 

O zorbalar kendilerini kırsalar da biz o zorbaları kontrol ederiz kesinlikle. O Yüceler kendilerini Sistem’den çıkarsalar da biz, onları Yeni Zaman Sayfalanışı’nda yine kaynağımızda kötülüklerden uzak tutarız. Özgür ve hakim olsalardı, hatayı affetmezdik. Ama özgür ve hakim değiller, kesinlikle...

 

“Merkez Zaman Sayfalanışı”nı yaptık yine bugün bir kez daha. Bugün Ana Kapıları kapatmadan yaptık.“Ata Kotlama” yaptık bugün bir kez daha. Ve “Yeni Zaman Kodlaması”ydı yaptığımız.

 

Ve yüce cümlelerle, tüm Yeşil renklilerin, Maviye geçişlerinde, Kaynağın ışığında Bütün’ün gücüyle, temiz bir sayfalanışla, her Sistem’in sayfalanışından öte bir sayfalanış yaptık yine bugün burada.

 

Ömer diyor ki, “Ben zirvedeyim.” Ömer benim adıma değil, kendi adına seslenir o zirvelerin tahditsiz ilmiyle dillenir. Peki, Ömer’i de dinleyelim kısaca:

 

- Al Kor Turkuazın ışığıdır Ana, “Buyur geç” dediler, geldim. Hasatımı yapmıştım Ana. Apronda bekleten kimse yok. Kürzi Yaşamları da aşıp geçtim Ana. Aha geldim. Netice olarak denir ki, “Ben OL’dum” Oyun değil Ana; OL’an geldi buraya bugün. OL’mayan, Zaman Sayfalanışı’nda, Beşir Kodlar’ıyla bu Meclise gelemez. Bilişi olmayan, ekip kurup da ilme, kendi hakikiyetiyle giremez. Bunları bilmek gerek.

 

Sağın ışığını sola ve solun ışığını sağa kodlarken; netice olarak sessizliğin en güçlüsünde sevgiyi ve saygıyı hakettik Anam. Alemlerin İlmi’nde, Allah’ın Tahtı var Ana... Ve bu Tahtın Kuranı’nda toplumlar var Ana...

 

Ve biz o toplumların hepsiyle Birleşik Işık olup, müsterih ol; kökümüzü, gökümüzü, gücümüzü alıp geldik Ana... Eğer ben yolu kaybetmiş olsaydım; çoluk çocuğum kontrol edilemezdi. Seyrettim dünyada Sistem, Nizam, Düzen Gökçüleri’ni, sözcülerini… Başımız dik be Anam...

 

Netice: Netice şu ki; biz nesillerimizin kürsülerinden görev taşıyoruz. Kontrol sizde biliyorum. Muhammed, Gök Sözüyle, süper sayfalanışta, Sessiz Sistemler’e indiğinde; Kelam Tekniği’yle biz seninleyiz Ana... Ayırma bizi yüreğinden!... Çok mu kolay bilgi alıp bilgi vermek!?... Özgür ve hakim biliş çok mu kolay?...

 

“Vakit tamam” dediler. Geniş zamanlara indim. Seninle olmak mutluluktur be Anam... Allah’a ağır yük değiliz biz bunu bil!... Çok huzurluyuz be Anam... Şikayet etmiyoruz. Her resim Allah’ın sessiz sayfalanışında Birleşik Işığı kodlayamayabilir ama ben, zararı önledim Anam... Şikayetçi değilim ki ben, nefessiz de değilim. Kötülüğü önledik; çok mutluyuz çok...

 

- Değerliler, Muhammed’in göksüz sözsüz olmadığı bilinse de mahir olan; üstün ışığı yakan; müktesip işçi olan; müthiş bir yolcudur o... O bizim için tahditli olmayan bir kayıttır. Onun sözü, sesi, Muhammed’in gücünün örtüsünü örtmeye muktedirdir. Adı “Ömer”dir ve biz ondan ona, “O”nu verdik.

 

Nerde ilim varsa; Olgun Başağımız ordadır. Nerde Yücelik varsa; ölülerin teknolojik kodlamasını yapan, Yüceler cümlesini kontrol eden o; oradadır.

 

Adana’da 2000 tane ışık yandı. Bunu size bugün anlatmak istiyorum. Adana, göksüz bir Işık Kapısı’ydı. Sol Işığı alıyordu, Sağ Işığı tahditliyordu. Özgür ve hakimdi de solun ışığıyla özgürleşmişti, sağ ışık yoktu. Bunun sonucunda ortaklarımızdan birisini Adana’da görevlendirdik. Ve dedik ki “Sen kendi Yüceliği’nde, sağla ışık yoğunlaştır ve çalış!...” Nefesi yoktu; nefesini kodladık. Yeşilin ışığıydı; maviyi kayıtlattırdık. Tahditledi kendini. Kötülüğün kötülüğünde, kendini kusurlu hale getirdi. Cinni Canlarla çalıştı ve dedi ki, “Ben ölüleri dirilteceğim.” Yaprak yapak okuduk onu. O bir Cinni Tohumla çalışıyor. Muktediriyetle görevi verdi ve kendini aldı. Adına “İnsan” denir. Şimdi ortak çalışma yapacak; kendi yoğunluğunda ve Bütün’de. Öz Göç başlıyor ya; onun da kendini Hak Teknikle dillemesi gerekiyor.

 

Tatlı tuzlu ne varsa, geçmiştedir. Bu gün artık yeni bir gündeyiz ve yeni gün, yeni bir tahttır ve o tahtta yeni bir yaşam vardır. Biz o yaşamda, evimizin Kürzi Kodlaması’nı yapıyoruz.

 

Çok mu zor?... Çok zor!... Olgun Başaklarla kodlama yapmak çok zor. Çünkü onlar Rabbi Toplumların kontrolunda değilseler; İslam dürümlerinde olmasalar daha iyi. Çünkü kör ve sağır kaldı hepsi de ama o yolcumuz Öz Geçişi’ni yapmak istiyor. Onu seslendirmemiz gerekiyor, dinleyelim:

 

(Görevli Kod, söz aldı:)

 

- Alacak verecek bitmedi Ana... Kayı Boyu’nun ışıklarından biriyim ben. Dünyaya Kayı Boyu’nun Kodları’ndan biri olarak doğdum. Özgür ve hakim bir çalışma yapmak üzere Beşir kayıtlara indim. Kıranın kırıldığı bir dönemde, ışığımı yeniledim. Benim etki alanım güçlendi. Çoluk çocuğumu aldım; kodladım, kodladım, kodladım ve ben Can’a Cevhere, İnsanlığa ışıkla indim, ete girdim.

 

Verdiğim tüm bilgilerde, kendi Yüceliğimin tahditi var. Çünkü ben, kendimi kendimden öte “Kendim” olup dinlettim ama orada sevgi yoktu. Sıkıntı buydu. Ses yoğundu ama sevgi yoktu. Verdiğim tüm bilgilerde, evrenlerin sessiz sayfalanışındaki ışık yoğunluğu vardı. Ve “Gök Sözü”ydü onların hepsi. Doğu, Batı Toplumları’nın hepsiyle de birlikte çalıştım. Sistem dizi dizi dürümlendi ve ben “Sultanlık” yaptım. Döndüm, dünyayı gözledim; söz ses yoktu.

 

Ve dedim ki, “Ben Cinlerle çalışmam, Cinnilerle çalışacağım.” Kayıtlarımı aldım, okudum. Çok mutluyum çok...

 

Şimdi Yeni Dünya Çalışması’na geçilirken ki bu çalışma, “BİR’in Kayıtlaması” olarak diğer Bütünlüklerle de yapılmalıdır. Ve bizler de bu çalışmaya kaynak olmalıyız. İslam dininde de bu çalışmayla ilgili açıklamalar var.

 

İstanbul dürümlerinde yeni bir “Dönem Çalışması” yapılacak ve bu çalışmada bütün “Göksüz olmayanlar”, “Sözsüz olmayanlar” kayıt yapacaklar. İşte biz bugün sizinle olmaya geldik. Netice olarak; İslam Dini, bizi “Cennet”e koydu ama biz, cennetin örtüsünü örttük; yeni bir yaşama umman olduk. İşte bizim “Atlanta Okuması” dediğimiz okumayı aşıp geçen Sistem değerli Kotları’nın yenilenmeleri şarttı. Verildi bize bu bilgi. Dendi ki “Birlik kurun!” Ama siz, bu birliği kurmaktaydınız. Bu nedenledir ki bu Birlik, bizimle kurulmadı.

 

Kimse kimseyi “kendinin dışı” olarak görmediği sürece; her şey çok kolay olur. Ama biri diğerini “sen yoksun, ben varım” diyerek kendinden çıkarırsa; bu çalışmalar hakikiyette yapılamaz. Bu da kesindir.

 

Neyi başarıp, neyi başaramayacağımıza biz değil; Birleşik Işık karar versin! Ama sizden tek isteğim var; lütfedin bizleri de hak edip çalışmalarınıza dahil edin. Nefesiniz çok iyi... Hakikiyetiniz çok iyi...Yüceler cümlesinde hakim olduğunuzu biliyoruz. Ve bundan sonraki dönemde; Birlik Kodlaması’yla yeni dönemleri birlikte “Hakikiyet”e kayıtlayalım.

 

Allah’ın Dağı “İnsan” ve insanın kaydı, “İmparatorluk” İmparatorluk’ta bütün kötülükler aşılmışsa; oğullar ben sessizliği artık bozmalıyım, sizlerle olmalıyım. Yeni Dönemde sizlerle bu çalışmayı yapmalıyım. Şükrettim ki Zirveler’den, Sistem Dirilikleri’nden, Birlikler’den bilgiyi aldım da sizinle oldum.

 

Kokmayan, ummanda tohumlanamaz. Sizlerle kokalım, sizlerle tohumlanalım. Öksüz, yetim olmayalım. İşçilik budur ve biz bunun için sizinle olmak istiyoruz. Yorulmadan “Teknik Çalışma” yapılacak orada ve bu teknik çalışmada, Tahditli İlim değil, Hakiki İlim verilmelidir.

 

Sizler kendi ilminizi ve bizler kendi ilmimizi orada, hasatta dürümleyelim. Çamur yoğurmadan İnsan Işıklar’la Birlik kuralım. Eğer bunu yapacak gücümüz yoksa; kul olmamızın da manası yoktur.

 

Söksen yüreğinden kendi Yüceliğindeki o yoğunluğu ve desen ki “Ben sende olmam”... Dağım, ben yine sende olacağım; bunu bilmeni isterim. Kaynağın ışığı olan, kendini kendiyle diller ve dinler. Sende olmam gerektiğini bilmekteyim.

 

Mustafa Kemal Atatürk, tüm sayfalarıyla, “Birleşik Işık” olup gelirse eğer; ki gelir. Ben onunla gelirim. İyi ve kötüyü bilen O, herşeyi bilen O, benden öte değil ki... Biz “Bir tek yol”uz, bunu da bilmeni isterim.

 

Ağır yükü hafiflet Anam, sesini duyalım:

 

- Canlarım, sesimi vereceğim, sonra da bu çalışmayı kapatacağım. Herkes için veriyorum. Şu anda vereceğim ses; tüm Yaşamlara, tüm tahditli Birliklere ve Bütünlükler’edir. Lütfen kesin olarak verdiğimi bilin ve sesinizi tahditsiz olarak ışıkla dürümleyin. Oyun yok...

 

Benim Eflak Kayıtları’ndan öte bir ışığım olduğunu da bilin; oradan gelene; şu anda herkese verirken, “İşçi Çalışması” değil, “Işık Çalışması” olarak verdiğim bu bilgiyi dinletin!... Sakın yanlış anlaşılmasın; o ben, ben O’yum ama, bu çalışmanın artık kesilmesi gerekiyor.

 

Dağa, taşa İnsan’ı verdim; bugüne geldim. “Dağ” ben, “Taş” ben, ama ben herşeyde “var olan” ben... Ve benim eserim olan “İlim” ağır ağır, “Bütünün İlmi” oldu. Koyu bir ışık Bütünün gücüyle dürümlendi ve tüm yaşamları Kaynağa çekti.

 

Dil, Allah’ın ilmidir. Allah’ın Tahtında, İnsan’ın ışığı yanar. Ağır yükü hafifleteceksek; “İnsan” olup, kontrol kurup, o dili tüm İnsanlıkla dinletmeliydik. Ve biz bunu yaptık. Her ark aktığında, aktık. Her KA-HAR, Kutsal ışığıyla tohumlandığında, tohumlandık. Hasatı yaptığımız zaman, tüm yaşamlarda “hasat” olduk. Ve zirvelere ulaşanlarla, ulaştık Bütünlüklere.

 

Verdiğimiz her şey, evrenlerin sessizliklerinde teknik olarak dürümlendi. Teni tahditli olanlara güç kattık. Mesele Allah’a varmaktan öte, Allahın Tahtı’na varmaktı. Biz o Taht’a vardık. Aha, görevimiz oradan alındı.

 

Sordular “Dünya nefes alıyor mu?..” diye; “alıyor” dedik. “Olmuş mu? “diye sordular. “OL’du” dedik. “Okutulmuş mu Dünya?” diye sordular; “Tohumları kodladık ve okuttuk” dedik. Çılgın gibi çalıştık ve Yeni Dağlar’ı yaşattık. Vakit tamam Canlar. Bugün artık “NEFES”e ulaştık. NEFES, Allah’ın KA HAR olan ışığından alınır. Yeni Dönem’e ulaştık. İşte Doğular, Batılar, hepsi ilimle kodlandılar da tohumların Kutsal Işığında Yeni Dünya’ya, üzerinde Görev Tacı olan İlim Sayfaları’yla ulaşmak gerekliydi.

 

“Şimdilik!” dedik... İşte bu... Şimdilik...

 

Sistemin gücünü yeniden ve yeniden türlerin tüm Yaşam Sayfalanışları’nda dilledik. Her biri birleşti ve Cemaatler güçlendiler. Kolu kanadı olmayanlara; koluz, kanadız... Özü, sözü olmayanlara, özüz, sözüz… Yüreğinde Kuran’ı olmayanlara, Kutsal Toplumları’nda kontrollu kaynaklar olarak Kuranlar’ıyız… Yemin ettik “Dünyayı koruyacağız” diye ve koruduk. Şikayet etmeden koruduk. İşte mutluluk bu...

 

Şimdilik... Şimdilik... Şimdilik...

 

 

Deşifre Eden: Erengül KOÇ

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği:

 
  Bugün 158 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol