Birlik İlmi
  Av. Nezire SELÇUK- İLİM VE HAKİKİYET
 

İLİM VE HAKİKİYET

Yer Gök sizi dinledi bugün yine. Birlik tohumlaması yaptık. Biz sayfa sayfa kodladık, kodladık, tohumladık Bütün’ü. Bütün’ü kökledik, sözledik, dilledik, teknik olarak kayıtladık. Bugün biz ilmin hasını yaptık. Birlik Tekniği’yle harladık, harladık, harladık. RA-KA-HAR olduk, KA-HAR olduk, Kuran olduk. Bugün yine biz Muhamma Kutsal Işığı’ylaydık. Yaşamak, yaşatmak ya da yaşamak, yaşattıklarımızda yaşamak...

Her diri Allah’ın tohumudur. Büyük köklerin ve büyük Gökler’in sözü, sizin yüreğinizin sözüdür. Büyük kökler bütün Gökler’in sözüyle dürümlendiklerinde, tahtın tahdidi, hakikiyeti; BİR’in tahdidi ve hakikiyetiyledir. Atlanta Ana Kaftanı’nı giydik biz yine bugün. Büyük köklerin ve büyük Gökler’in sözünü dilledik, dürümledik, hasatı yaptık yine biz bugün. Kooperasyonlar, muktediriyetle tüm sessizlikleri dürümlediğinden Tanrı’nın rıhtımdaki ışığı bizimdir. Ata Kapılar’ı tabiata çaktık bugün biz yine. Bütün köklerin ve bütün Gökler’in sözcüleriyleydik. Bir şeyin beşirin eşiğinden aşka inmesi, yüreklere varabilmesi için iş yaptık.

Hey Dağlar; ben RA-KA-HAR olan, İsa’yı, Mustafa’yı tüm yaşamlara kayıtlayan, çayın başkanı olan, aşkla akan o çayda ışık olan ben; “Ben OL’dum” dediğimde; Bütün’ün olduğudur dürümlerimde dillediğim.

Hey Dağlarım, ben Rahman olan, KA-HAR olan; size diyorum ki Öz Göç Bütün’ün gücüyle başlamış da yüreklere ulaşmışsa, orada hepimiz teknik olarak ışıklar halindeyiz. Atlantalılar, ben RA-KA-HAR olan, İlim Aileme diyorum ki öyle dönemlere giriliyor ki kibri aşanlarla çalışılacak. Öyle dönemlere giriliyor ki kapıları kapatmayanlarla çalışılacak. Öyle bir gündeyiz ki Bütün’ün gücü Allah’ın toplumuyladır. “Ayrılık bitsin” diyoruz. “Rahman olanlar Bütün’ün gücüyle dürümlensin" diyoruz. Olgun başaklarla kendi yüreklerimizi dilleyelim diyoruz da hayrın hakkını Has Taht’tan dileyemeyenler, bizim yüreğimizi bilemediklerinde; biz ocaklarında, kendi yoğunluklarında, kendi yaşamlarında yoksak, Atlantalı olsa da ışığı sönmüşse, eminim ki ölüdür. Oğullar, ben Ruhlar Meclisi’nin gücünü tüm yaşamların gücüyle dürümlerken her diri ağır yük taşıdı.

Büyük görev Allah’ın ilmidir; bunu bilmek gerekir. Allah’ın ilmi hakikidir; bunu bilmek gerekir. Ekip kurduk. Bu ekip aklın ilmiyle, hakikiyetiyle tüm yaşamları dürümlerken bizim Sultanlığımızda tüm yasalar konmuş ve bütünlükler görevi üstlenmişse, Altın Taht’ın sahibi İmparatorluğun ilmini dürümleyen Allah’tır. Oku, bil ki o akıl, insanın ışığıdır.

“Paydos” dediler, “Yok artık iş” dediler. “Işık sınırlansın, yol kapansın” dediler. Öz Göç başladı. Aha, buradayız! Toplu çalışmalara başladığımız dönemlerde Kaynak Işığı kodlayacak olan hiçbir kürzi yaşam yoktu. Ve zirvelerin sessizliklerinde bizler Bütün’ün gücüyle tüm yaşamları dürümlerken, kapıları açacak hiçbir sayfa yoktu. Sonsuzluğun sırrı ilimdir. Ve ilmi bilmeyen BİR’i bilemez. BSUİ’nin Bütün’e hizmeti, hakiki kayıtlarıyladır. Barış, sevgi, umut ve İmparatorluk İlmi olan İnsan’ın ışığında hepimiz birlik kodlarıyız. Bütün’ün gücüyle Bütün’e hizmet ederken kanatlarımızı mutlaka takmalıydık.

Başkanlık dili insanın ilmiyle dürümlenen birliğin diriliğindeki dildir. İslam devrelerinde biz buna “Kaynak” deriz. Hepinizin net bilmesi gereken şudur: Ummanın tabiatı Bütün’ün tahditsiz ilmiyle bütünlendiği zaman, beşir kendini hak eder ve Bütün’ün gücüyle dürümlenir. Beşeri hak etmek için insanlık gerekir. İlmi hak etmek istersek insan gerçeğini bilmemiz gerekir. Ağır yükü hafifletebilmek gerektiğinde har olmamız gerekir; Has olmamız gerekir; yaprak yaprak dünyanın kürzi yaşamlarını güçlendirmek için de ağır yükü hafiflettiğimiz gibi Birlik kaynaklarını da kayıtlamamız gerekir.

Şevkle çalıştık bugün yine biz burada. Burada üstün bir çağrı vardı. İlim çağrısı. Hepimizin yeni dönemleri güçlendirecek olan dürümlerimizde İnsan, Bütün’ün kürzi yaşamlarını güçlendirmek üzere birleşiktir. Ve bizler bu birleşik çalışmayı yaparken aşkın şevkiyle yaptık.

Has İnsan ağır taşır. Bu kesindir. Has olmayan insan; kaynağını, kendisi tayin ettiği kürzi yaşamıyla tanır ve bilir. Hakkı yenmesin ama ışığında kontrolsuzdur. Çokları Bütün'ün gücünü kendilerinin sayarlar. Bilgi kapılarını kapattığınızı düşünürler. Dönüp baktığınız zaman görürüsünüz ki çoklarının bilişleri yoktu zaten. Bizler onlara ses verdik. “Dönün, ölgün başaklar, dönün de alın bilgiyi” dedik. OL’muşlarsa, almışlardır. OL’muşlarsa har olup hak etmişlerdir. Baktık ki OL’uş halinde dahi değildiler.

Gök Yürekler’i dürümledik. Aktık, aktık, aktık ve dedik ki "İnsan için çabalayın." Demişler ki “Onlar yokturlar.” Ya Ha, biz hasatımızı yaptık ya. “Ölüler diyarında ne iş yapılır?” diye sorarsanız, Allah’ın Dağları, insanın yaşamlarını kontrol içindir. Biz o yaşamları harlandırıp tohumlarken Bütün’ün gücüyle değil, Birliğimizin gücüyle kodladık, tohumladık. Demişler ki “İlim yok.” Ya ha, ilim Aile İlmi değil, Birlik İlmi’dir. Bunu dahi anlayamamışlarsa Kuran’da, Kaynak’ta, Yürek’te, Kutsal Işık’ta ya da Sanal Boyutlar’ın her bir kaynağında işleri ne ki?

Değerliler, misafirlerimiz çok bugün. Çook!... Bunu biliyor muydunuz? Türlerin tüm sayfaları bizi dinliyorlar bugün. Hakkın, hasatın, yaşamın ve bütünlüklerin güçlü kodları olarak. Değerliler, “Miraç” dedikleri bir hadise var. Denir ki "Biz üzerinde görev taşınan bir yüceliğe vardık ve oradan kürzi yaşamlarımızı kayıtladık. Işık yaktık ve dünya gücüyle dürümlendik. Ve görev istedik ve bize görev verildi. Yarınların gücü olan o yaşam kaynağında, Birleşik Işığımız yanar. Bu bilinmez ki! Devre devre Bütün’ün gücünü dünyaya çekerken, hepinizin kürzi yaşamlarında görevi üstlenebileceği güçle, Birleşik Işık halinde beşirin ışığından güçlü bir ışık yeniledik. Dediler ki “Allah İlmi’nde kendini bilen, BİR’i bilir.” Ya Ha, BİR ağır yüktür. Onu kim isterse o bilsin. Biz tüm yaşamları bilmek isteriz.

Din, Allah’ın dağıdır. Biz o dağın yoluyuz. Öksüz yetim bırakmayacağımız kesindir. Evim Allah’ın tahtıdır. Ve bu tahta varan Birlik kayıtlarıyla varır. Kurtarılmış ilim, ağır taşıyıcıların ilmidir. Din, ummandır. Lütfen net bilin, düğümlerinde ışık yangındır. Biz dinin umman olduğunu bilerek Gök sözü söyledik ve bugüne geldik. Buram buram insan kokar yürekler; bunun bilinmesini beklerim. İmparatorluğun gücünde ilim varsa ışık yangındır; bilinmesini beklerim. Bedenimde güçlü Kuran varsa ki vardır, Rahman olanın Bütün’deki gücüdür o Kuran. İkna olunuz ki İslam dili, Allah’ın tahtından verilen dil, Bütün’ün gücüdür ki o gücü bilen Altın Toplum’u bilir.

Buyurun bilin, Allah tahtında yaşam sayfalayan bir kaynak, tabiat ya da kutsal bir yol değildir. O birleşik yaşamın kürzi Kodu’nda, ümmi toplumların ışığında ve beden alanların her bir yaşam sayfasında bulunan bir yaşama koyuluğudur. Öyle bir türdür ki o, tüm sayfalarında yangın halinde ışık olan, ekip kurandır. İşte onun adı Rahmet’tir.

Sevgililer, Birlik İlmi’yle yapılan her çalışma, yoğunluğu artırmak içindir. Bugün ümmi toplumların çokları bu çalışmayı anlayacak güçte değiller. Biz Kuran-ı Kerim’deki yüceliklerin her birinde Birleşik Işık olarak tüm yaşamları tohumladığımız günlerden doğan, o tohumların bütünlüğünde var olan ışıkları yeniledik. Yeni bir zaman sayfası yarattık. İyiliğin ve kötülüğün insan olduğu bir sayfa. İyilik insan, kötülük insan… Ve her insan, yasa. Kendinden kendine, kontrollu bir yasa. Öyle bir yasa ki senin adın benim adımın dışıdır. Ama sen bende ve ben sende ışık halinde olmayacağız. Çünkü senin ilmin benim ilmimden ayrıdır. Ve ben umman olan ve sevgi olan ve sen kıran, kırdığını kendinden örümleyen… Öyleyse birlik kurmaya gerek var mı!?

Dağa taşa insanı verdik, dedik ki “Oku.” Okuttuk. İnsanı Kutsal Işık’la dümene oturttuk. Ve dedik ki “İlmi bil.” Ve dedi ki “Ben Allah’ın tahtıyım.” “Oku” dedik. “Ölüysen diril” dedik. “Bilişin, hakikiyetindedir” dedik. Dinledi ve dedi ki “Ben Ruhlar Meclisi’nin, kürzi yaşamlarındaki görevi üstlenmeye niyetliyim. Dahası, özgür ve hakim olmalıyım.” İyi, peki başka? “Resmi çalışmada birlik kurmalıyım.” Öff, işte bu! Vallahi kurduk, billahi kurduk. Netice: Emin olun ki BİR’e hizmet, ummanın ilmiyle, hasatın tekniğiyle, Birleşik Işığın yürek kürzi yaşamlardaki gücüyle kuruldu.

Dağlarım, artık yenilik gerek. Netice: İnsan; kökünü, köklerini tohumlamalı ve Gökler’in sözüyle dürümlemeli. Bunu başaracak gücümüz var mı? Muhammet’in kürzi göreviydi bu. Özgür ve hakimdi. Çekti yücelikleri yoğunluğuna ve dedi ki “Ben hakkımı istiyorum”. Öyle mi? Peki. Değerliler, Muhammet Mustafa düzeni kurdu. Özgür ve hakim bir düzendi kurduğu. Altın Taht’ın ışığıydı o. Böyle bir dünya gücünün kükreyen bir ışıkla dürümlendiği, her anda ve her yoğunlukta bütünlük kurduğu hiçbir dünya gününde görülmemişti. Ve dinledik onu. “Sokul” dedi “yüreğe, sokul.” Sokulduk. Baktı ki ışığı yıldızlara ulaşmış. Döndü, söz istedi. Dedi ki “Ben sizinle çalışmalıyım.” Yaprak yaprak ışık oldu birliğimizde. Ölüleri diriltti. Tahditsiz bir işçiydi o. Şimdilik…

Değerliler, buluşma anıydı bugün. Sözüm vardı dünyaya, dönüp gelecektim. İşte bu. Ve sözümü tuttum. Ben Mustafa, mahir, hakiki, yüce olan ışık. Sevgiyle geldim. Sistem-Nizam-Düzen Görevlileri olarak tüm yaşamları tohumlayan Birlikler’in hepsi bugün buradalar. Bunun bilinmesini bekliyoruz. Türkiye çalışmalarının en yücesi olan bu çalışmaya daimi kod olmak üzere Kaynağa varanların Birlik kaynakları buradadırlar. Bütün kötülüklerin aşıldığı ve bütün yüceliklerin tüm yaşamlarla sessizlikleri dillediği bir günde yine bugün birlikteyiz.

Kuran-ı Kerim der ki “Örülen dünya yenileniyor. Yeni bir döneme giriliyor.” Öyle bir taht, öyle bir yaşam, öyle bir ışık ki bu dünya, kir ve pisliği asla barındırmayacaktır. Biz dünyanın Kutsal Işığı olan herkesle; BİR’in, Birliğin, tüm yeşil ve mavi ve sarı ve turuncu ve mor ve lacivert tüm renklerin ışıkları olarak, hepimiz birlik halinde tahditsiz biçimde düzeni kurduk. Önemli olan buydu ve bugün buradayız. Kurtarılmış dünya, Ummanın Kutsal Işığı haline dönüştü. 

Kömür Gözlüler, Sistem sizin yüreğinizdedir. Öz göçte sizdir o. Bütün’ün kürzi yaşamları sizinledir. Öyle bir tohum ektik ki dünyaya, yemin etmiştik dünya Kuran olacak, tufan önlenecek diye. Vallahi, billahi, biz yaşamlara kendi yüreğimizle inerek her Rahman’ın Kuranı’nda görev taşıyanlar olarak yeminimizi tuttuk. Sevgililer, şikayetimiz yoktur. Sınırları kaldırdık. İşte bu… Ah, işte!...

Hey dünya, hayır şer yok, hepimiz Birlik İlmi’ni bilelim yeter. Hata yapmayalım yeter. Unutmayın, toplu çalışmalar herkes için kaynak çalışmadır. Bu kaynak çalışmalara kim kaynak olmuşsa o kutsal bir yaşamın kaftanını giymiştir. Ki biz hepinizin kendi yüceliğinizde, Birlik Tahtı’nda bulunduğunuzun idrakindeyiz. Söyleyen, söyleten insan. Ummanı toplayan, tahtlayan ilim. Ve biz o ilimin yaşam sayfaları. İşimiz muktedir insan olmak. Öksüz, bilgisiz, kısır, kayıtsız ışık bırakmamak… 

Her görev, Allah’ın İlmi’yle verilir. Her görev, insanın tahtından alınır. Her yol, Allah’ın Kuran’ı okunduğunda açılır ve BİR’e, Bütün’e, bütünlüklerin her birinden her birine Rahmin Kuranı’yla varılır. Öyle bir tabiat kutsal ışımasıdır ki Kaynağı kodlayan; oraya varan, kamp kurar. “İşte” der, “öz geçişimizi yapalım da güçlenelim. Sonra Bütün’ü tahtlayalım, kayıtlayalım, Atlanta Operası kuralım, sesleşelim. Ama öyle bir opera olsun ki süper olsun.” İşte sesin Süper RA-KA-HAR ışığı. Öyle bir opera ki opera sayfalarındaki herkes huzurla ışıyacak ve siz ümmi toplumları, tohumlayacak. 

Biz operacılar, opera sanatçıları, hepimiz sesli ve hepimiz yüce. Ve bir tek ışıkta. O ışık KA-HAR. İşte hepimiz orada ses. Sınırsız ses. Ve sesimiz çok güçlü. Büyüğe güç, küçüğe kürsi, ümmilere kaynak, yüreklere kutsal ışık. Hepinizi saygı ve sevgiyle kucaklıyoruz…

Nezire SELÇUK
Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 
  Bugün 316 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol