Birlik İlmi
  DİRİ VE GÜÇLÜ İNSAN SOYUNA
 

DİRİ VE GÜÇLÜ İNSAN SOYUNA:

(Ziyaretçi söz aldı:)

-Bilmeyen, bilimin ilmini hak etmeyen ve zamanı, toplumları ile dürümlemeyen kim varsa yaşamsızdır. Eğer bilmek isterse, kalem olmalıdır ve yaşama inmelidir ki hak etsin yaşasın.

Yarında yaşamak için yarınlanmak ve zamanlanmak gerekir. Yaşamak, yarınlanmakla mümkün olur. Dünya bir küçücük gezegendir. Bir mıknatıstır. Kendinden daha güçlü olanları, kendine çekemez ama daha güçsüz olanları çeker ki onları toplumları ile tohumlasın da kontrol etsin diye.

Birkısmınız, Işık Kapıları’ndan dünyaya geçtiniz. Çoğunuz ise yaşamı hak etmek için vortekslerden geçtiniz… Bilişinizle, geçen her diriyi tohumlamaya kayıtlandığınızda, Yolcu olup olmadığınıza baktık.

Birler Kapısı denilen bir kapı var. O kapı İlim Kapısı’dır. O kapıdan geçtiğimiz zaman yaşama geçeriz. O kapıdan geçtiğimiz zaman nüve olan nefese geçeriz. Gerçek ışık insanın nefesidir; insana geçeriz…

Eller insana ulaştığında, tahditlenme başlar. Tahdit, ilmin tahditidir. Çünkü o insan, nereden gelmiş, nereye gitmeye çalışır. Bunu bilmek gerekir ki ona ocak olalım ve onunla Birlik kuralım. Onun nuru, unutulan tüm yaşamların ışığı ise onunla Birlik olmak gereksizdir… Zira, o unutulanları hak etmiş ve dillemiş bir resim yapıcıdır…

Ona ev verdik “yaşa” dedik. Ama “evinde kelam yoksa yaşanmaz” dedik. Ama baktık ki kelam, insanmış. “Oh aman!” dedik “onu hak edelim. Olduralım ve yaşatalım.” Baktık ki sabırla bizi dinliyor… Ama ses vermiyor. Nur mu? Kutsal yaşam mı? Yoksa ekran mı? diye düşündük… Gördük ki Halik’tir.

Bilmek için yaşamak gerekli mi? Yoksa yaşam, ışığın bilgisi mi? Kimler bu bilgiyi hak edip okurlar? Kimler ışık haline geçerler? Ve kimler nefes olurlar? Bunları, ölülerden dinlemek istedik. Geldik!… Gördük ki cevherinizde yaşam var. Bildik ve hak ettik… Sizi dinliyoruz. Anlatım bize neden buradasınız?

(Açıklamalarımız:)

Canlarım, ben İNSAN… Kin varsa ben o yoğun ışıkta olmam. Kir varsa ben o yoğun sırda bulunmam. Ben nefes olan cevherilerde olurum… Benim adım YAŞAM… Israrla sordunuz. Kimsin diye. Dinlettim… Ben yaşam… “Arı, bal” dediler. Ben “RUH” dedim. “UMUT” dedim. Ama bir şey daha dinlemek istediler. “Nefes, zamana Kuran okutur mu sormak gerek” dediler. Dedim ki “NEFES, IŞIĞIN KAYNAĞIDIR.”

Dün, özler söz söyledi. Sonra söz, seslendi. Sonra yaşam, dirildi. Ve dedin ki “ben yarınım.” Vakit. ışıkta olur. Yaşam. resimde olur. Üzerinde güç olan kapı, iman edende olur. Ve dedim ki “ben yağmurum.”

Ölmeyene. ölüm anlamsızdır. Ölümlü olmayana, kanat gereksizdir. Bence herşey geçişlerde dinletilir. Size, bizi ve bizim yüreklerimizi anlatırken, sesleşen her derenin kelam olup akması gerekir ki Ana Kapı’nın açılması mümkün olsun.

Çöken yolcu, kelama çöker. İlme çöker. Kini aşar rahmet olan Levhi’ye çöker ve der ki “ben insanım. Ben yarını tohumlayan insanım… Beni bilen, kelamı bilir.” İşte bunu dediğinde, dünya umman olur ve Hak İlmi ile kodlanır.

Temiz bir yaşam, İnsan Işık’ın dileğidir. O yaşamı tohumlamak, Işık Kapıları’nı açmayı gerektirir. Bu gün bu kapıları, ardı sıra yaşam kayıtları ile tek tek açıyorum. Ben Dünya ve Zaman… Ama bilin ki zamanı hak etmek için İNSANLAŞMAK ve KAYNAK olmak gerek.

Yıldızların ışığı her an dünyayı teknik olarak kodlar. Her bir yıldız, bir yaşamdır. Yaşam sistemleşme ile kodlanır ve dünya kodlanarak yenilenir. Bugün dünya yenilenmekte ve yarınlaşmakta.

Dünyanın kıyamıdır olmakta olan. Her kim ki yaşamın sonlanmasını bekler yanılgıdadır. Dünya her diri ile yaşar ve her dürümde köklenir. Onun Kuran olması gerekmez. O bilişli bir sayfadır. Onu bilen, bizi bilir.

Dünyayı, insan ilmi ile yaşama indirdik. Yaşam, ilimdir. O ilmi tohumladık ve yaşattık. Yaşam ilmi, arzın sırrıdır. Sır; ışıktaki kaynak teknik katiyettir. Dünyada Bütünlük kurmak, İlmin Kapıları’nı açmak ve yaşamın sırrına varmak içindir.

Dünyaya Altın Işık Kapıları’nı açıp gelen yürekler var. Doğum yolu ile dünyaya gönderildiler. Ama onlar, kendilerini hak etmediklerinde, KAYNAK TOHUM ekemediler ve zamanı tahditleyemediler. Zaman sırrı, ilimdir. İlmi, kelamla dinleyemediler.

Dünyaya görevliler gönderildi ve gönderenler, güçlendirici yaşam kayıtlarını da onlarla dünyaya gönderdiler. Onların, yaşama ölümleri (Yaşama ölüm = Dünyaya doğuş), Altın Taknik’ledir.

Onların haricinde Altın Işık Yılları’nın Tahtlar’ı da dünyaya geldiler. Bu gün dünyada tüm yaşamlar, NEFES ZAMANLAR’dan görev taşıyor. Sultanlık yapanlar ve sonsuzlukta tohum olanlar… hepsi birlikte çalışıyorlar.

Sözler verilmişti yaşam için. Bilmek için ve bildirmek için. Sözler tutuldu. Bilindi ve bildirildi. Ama zamanın tahtına varamayanlar, ışığı hak etmediler. Onlar, bilişe varamadılar ve yarını hak etmediler.

Türkiye’de ve başka ülkelerde cennetler kuruldu. Ama kuranların bir kısmı, cennette cehennem yarattı. Tüm yaşamlarda yarınları tohumlayanlar bildiler ki cennetin cevherinde kalem olur. Kalem yoksa, yaşam yoktur. İşte bunun için İnsan Kaynaklar’dan Levhi’ler kayıtladılar ve RUH KURAN oldular. Dünyayı, hakikiyetleri ile tüm insanlığa kapattılar.

“Bin-ci, bir-ci’yi bilmez ama bil-ci, bin-ci’yi bilir.” Bu şudur. “Ben, birlik haline geldim. Tüm yaşamda varım ve ben emek sarfettik. Herkes benimle olacak.” Onlar, bincidirler. Ama biri çıkar ve derse ki “ben emek sarfettim. Ben çoklarından görev taşıdım. Ama onlar, bende olduklarını anlayamazlar. O ise bilicidir. Bilici binciyi bilir. Binci biliciyi bilmez. Kapatılış budur…

Dünya örtüleri örtüldüğünde bilecekler ki herkes, kendinden kendini hak etmektedir. Karanlık, ışıkta kodlandığında bilecekler ki hasat tamamlanmıştır. Bilmek, Alamlerle olur. Halel gelirse yaşama; Alemler, Haliktir ve yarınlanır, kontrol kurar ve zoru aşar görev taşır.

Alem, hakimdir. Hasatı yapar ama Alem, hasat yaptığında; Dünya, kaynak olur.

Bu gün dünyayı kontrol etmeye geldim… Görev vermeden, görev almam… Sen ve ben bir tekiz. Benim adım İNSAN ve sen, o İNSANDA KAPI. Açtım kapıyı indim yola. O yol İNSAN ve baktım ki yol, YAŞAM. Zamanın Tahtı’nda “lütfen!” diyen bir güçlü kapı. Kapıyı açtım baktım ki ZAMAN orda YENİ BİR IŞIK… ATLANTA ANA KAPISI’nda bekleyen her diri, İNSAN SOYU’nu dinliyor.

Kontrol ilimdeydi. İlim ise kapıların açan kapatanı olan nefesteydi. İşte hepinizi izledik ve bildik ki hakim olan hasatı yapandı. Nefesin, hepimizi hak ettiğimizce güçlendirdi. Seni sana veren, beni hak etti ve bana verdi… Ben, kapı olan, insan olan CEVHERİ GÖREVLİ’yim. Hasatı yaptım. Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

AÇIKLANMASINA GEREK GÖRÜLEN KAVRAMLAR:

BİLMEK: Yaşamı bilmek ve kontrollu ilmi haketmek.

İLİM: Kalem olanın hakikiyetindeki biliş kayıtları.

KALEM OLMAK: Zaman olmak, hakim olmak ve sonsuzlaşmak. Bilmek ve biliş ile kontrollu bilgi vermek.

YAŞAMA İNMEK: Yaşam, ışığın tahtıdır. Yani her kim ki yaşar, ilimle yapar. İlme inmektir yaşamak.

ZAMAN: Yaşamın ışığı ve yaşamın tahditi.

YAŞAM: Zamanın Işığı olan sayfalanış. Her bir sayfa ayrı frekans ve bu frekanslarda devinmek. İşte yaşam budur.

YARINLANMAK: Yaşamın sırrı olan insan ile ilim yapmak ve o Zaman Kapısı’nı açıp ilimde tohumlanmak ve kontrollu olarak ağır ağır yer küreyi kapsamak ve Zaman İlmi ile kontrollu olarak ışık haline geçmek ve Zaman Kapıları’nı açıp Işık Kapıları’ndan görevi almak ve tüm zamanları tohumlamak.

ZAMANLANMAK: Yarın için ışık haline geçmek.

IŞIK HALİNE GEÇMEK: Kimse ben Levhi’yim demez ama İlm-i Ko olan Levhi olur. İşte Levhi’de kalem olanlar, Işıktırlar. Onlar kalemi, tohum olarak tüm yaşama indirirler. İşte onların sessizliklerinde kelam vardır.

İLM-İ KO: Zamanın nefesi olan.

LEVHİ: Kaynak ışık ile kati hakiki ve hakim olan bilgi.

IŞIK KAPILARI: Teknik tahditle tohumlanmış olanlardırlar. Ocaklarında, tohum olmayan ama kelam olanlardır onlar. Hepsi birer ışıktır ve hepsi bir tek kelam olur köklenir ve göklenirler. Böylelikle, zamanı ağır yük diye taşıyanlara, kaynak olurlar. Ocaklarını yakarlar ve onları köklettirirler. Kül olan ışıkları ile tüm yaşamı sayfalarlar ve kalem olanları, kanatlandırırlar. O kapılar, İlim Kapıları’dır.

YOL OLMAK: Bilmek ve bilişle kodlanmak; tohumlanmak ve zamanlanmak. Ama bilmek ve Bilim’in Levhi’sinde, Levhiler’in tümünde kök olmak.

YOLCU OLMAK: Yaşamın ışığı olmak ve o ışık ile yol olmak. Sonsuzlaşmak ve kaynak olmak.

YOLDA OLMAK: Yol, olanın yolunda olamayan kim varsa yoldadır. Henüz onun için yolculuk başlamamıştır. Önü ve ardı olan bir yolun bir safhasında bekleyendir… Gün gelecek yolcu olacak ve yolun umudu olacak…

 
  Bugün 139 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol