Birlik İlmi
  YENİ ÇALIŞMA
 
YENİ ÇALIŞMA:
 
Yeni Çalışmamız, “5 GÜN ÇALIŞMASI” diye bilinen kodlanmış Işık Kaynakları’nın Birlik Toplumları ile yapacakları çalışmadır. 
 
Bu çalışma, 5 gün; sürecek. Her biri 24 saatten ibaret olan “ZAMAN GÜNLERİ” olarak düşünülmemelidir. Bu 5 gün, her biri 48 saatten oluşan, “İLİM GÜNLERİ”nden ibaret olacak.
 
Zaman Günleri ile 10 gün; İlim Günleri ile 5 gün sürecek olan bir çalışmaya girilmektedir. 
 
Çalışma Meclisi; “İLİM MECLİSİ”olarak toplanacak. 23 Nisan 2013 tarihinden itibaren çalışmaya başlanacak ve 5 hafta üst üste Salı ve Çarşamba günleri saat 14.00 -16.00 arasında yapılacak olan bu çalışmada, Kati Hakim olanlar, Birleşik Işık halinde bulunacaklar. Bu çalışma, tartısı olmayan ve hasat yapan bir çalışmadır. 5’li Mekanizma ile yapılacak çalışmaya katılacak olanlar, NEFES’leri hakim olanlar olacaklar. 
 
Türlerin yenilenmeleri için, kati tahditle yapılmış olan her çalışmada, Dünya vardı. Bu çalışmada ise İlim Hakimi olan Işıklar bulunacaklar.
 
Dünyanın dörbir yanında sürdürülecek olan çalışmaların Ana Kaynağı insan sayfalanışını yapan İstanbul’dur.
 
Türkiye’nin geçişteki emeli, her dereyi hak etmek ve zamanda tartmadan tohumlamaktır. 
 
Bütün dereler insana aksa da Altın Toplum, ilme akar. İlmin kaynağında dürümlerimiz vardır. Bu dürümler, ertelenen tüm İnsan Kaynaklar’ı da kapsar.
 
Teknolojik olarak bilinsin isteriz ki Dünyaya iki canımız işçilik ile yaşamsallaşmak üzere inmiştir. Birisi “İNSAN” diğeri “YAŞAM”... Her birinde torba torba RUH vardı. RUH’un umudu olan ışık, ilimdi. İlimin hakimi olan Işık, insandı ve insan NEFES aldı ve NEFES verdi. Yedekleme yaptı. Çok mutluyuz ki HASAT da yaptı. 
 
Bütünlükler’in yarınlarında yeni bir sayfa var. O sayfa “İŞÇİLİK”tir. 
 
Nereden gelip nereye gidildiğini insanlık hiç anlamadı. Dünya, yarınlardan gelip dünlere gitmektedir. Dünyanın gücü, yarınların gücüdür.
 
Dörtlü Birleşikler, yarınları kodlarlarken, yeni zamanları hak etmenizi bekledik. Yeni zamanlar, yeşilin ışığından maviyi yaratan Görev Taşıyıcıları’n sayfalarıydı.
 
Türkiye, can taşıdı tüm yaşamlardan, yarınlara ki yarınlar, geçmiştir...
 
Aleni bildiridim ki yaşamları hak eden yeni zamanlara girerken, yerin sınırları kalkar. Kaldırılan her sınır, İlmin Kaynağı’ndan kalkar.
 
Çoklukla dünyayı hak ettiklerini zannedenler, yeni zamanları her diride değerlendiremediler ve kendi yollarından çıktılar. Onları hak etmemiz, “Altın Hakim” olmamızla ilişkilidir. 
 
Töhmet altında kalan Birlikler var. ocaklarını hak etmediler ve yollarını kapattılar. Otaklarında Turkuaz Işık yanar. Ve biz onlara görev veririz. Atlanta Ana Kapısı’nı açıp geçin diye.
 
Yol insana ulaştığında; insan, Kuran olur ve Rahmin Kuranı’nda din olur. Ortak Biliş İlmi, Hak İlmi olduğunda, her dere Turkuaz olur. Vira vira ilme, İlahi Tohum olur ve zamanı hak eder. Olun ve gelin dediğimiz zaman cemaatler, kendilerinden ayrılıp girdaplarında ışık olup Kürzi Hakim olup gelmek isterler. Biz deriz ki “harlanın, has olun, birleşin, ilim olun, kürzi olun, kötülüğü önleyin ve geçip gelin.” Bütün amaç, “Altın Toplum” olmaktır.
 
Yürüyen Dünya, Allah İlmi ile yürümüştü bu güne kadar. Bütün amacımız, İlmin Kuranı olmaktı. Dünyanın ete girdiği ve Yüceler’in teknik tohumlama yaptıkları bir dünyada, Nurlar, ışıklar halinde görev taşıdılar. Çok mutluyuz ki hak ettik ki Can’a Kuran olduk. Yeni zamanlara girerken, “yes işte oldu!...” dedik. Nereye görev taşıdıksa, mutlulukla taşıdık. Nereye Kürzi Kaynak tohumladıkça cevherilikle tohumladık. Her dereyi hak ettik ve zamanı kodladık. Biz Sultanlık yaptık tüm yaşamlarda. Ve dedik ki bir dere olup ilme akalım. Aktık ve aktık ve aktık!... Hah işte bu!... 
 
Şimdi Dağlarım, yeni çalışmalar, niçin gerek görüldü ve yapılıyor? Bunu daha net açıklamak isterim. Düzen kurarken, yapılan çalışmaların hepsi, cevheridir. Cevheri Çalışma, Turkuazla yapılır. Turkuaz Çalışma, İlmin Hakimi ile yapılır. Dünya tırpandır herkese. Ve biz bilmekteyiz ki tırpan, insanı yıldırır. Türlerin çokları dünya yaşamlarında yıldılar ve son sözleri “yokum!” oldu. Ama biz “yokum!” demedik. Dedik ki “hak ettik ve varız!” Bu, şu anlama gelir. Ben halkım için varım. Ve ben İlmin Tohumu’yum. Uluların Kuranı olup dünyaya indim. Bütün Meclisler, bugün buraya görev taşıyorlar. Örgüt halinde ve hasat yapmak üzere Cevheri Kodları ile tohumlanıyorlar. İşte biz bunun için kaynaktayız. Ki biz İslam Dini’nin yolcularıyız. Bunu dediğimiz zaman, dünya bizi hak etti ve biz cevherimizde ışıkları hak ettik. Bütün amaç Atlanta Okuması’ydı. Okuyan yol oldu ve tohum oldu. Kötülük önlendi. 
 
Yere insanı indirdiğimiz zaman, insan Kuran’dı, tohumdu ve yoğundu. “Ben oldum” dedi. Hepimiz olduk zannettik. Ne yazık ki olan hasatı yapandı. İşte bunun için harlandık, Hak Yaşamlar’a ağır ağır aktık ve sınırları kaldırdık. O sorumlulukla çalıştık. Her dereye görev taşıttık. Buyurun olun dedik. Ve dedik ki hak edin. Çünkü bu çalışma tekrarı olmayan çok önemli bir çalışmadır. 
 
Dil ile bu çalışmayı sizlere anlatmak kolay değildir. Tren olarak düşünün tüm yaşamı ve o tren yol almakta. O trenin her bir kompartmanında bir yaşam vardır. her yaşam bir kompartmanda ve o tren yol alıyor... Yolun başı yolun sonudur. Her derede akan, her dürüm aktıkça akıyor ve aktığı kendi, akan kendi. 
 
Bütün Meclisler kompartmanda bir tohum. Her tohum bir kompartman ve her kompartman bir yasa. İşte yaşam böylesi bir ark ve böylesi bir tren... 
 
İşte size açıklamaya çalıştığım budur. Kökünüzde gökünüz var deyişim de bundandır. Sizleri, her birinizi tanırım. Siz ise beni tanımazsınız. Sizi yolcu ettiğim o günü bilirim. Ki sizler, torba torba dünyaya taşındınız. Her torbada bir yarın vardı ve her yarın sizin kati kodlamanızı yapacak olan ışığınızdı. Düzen kurarak dünyaya inen sizleri birleştirdik ve yeniledik. Yeni bir sınır çizdik. Dedik ki hak edin ve yarınları kodlayın. Kodlayın ki hasat yapılsın. Cümle Yüceler bunu bildiler ve yaptılar. Tahditli bir yolda, Birleşik Işık halinde yol aldık. Şimdiye kadar sizlere bu bilgileri Ana Kapı’den vermiştim. Bugün artık Kuran’dan veriyorum. Kuran, İlim Hakimleri’nin kaynaklarıdır. 
 
Türkiye’nen en büyük önemi, kurtarılmış tohumlarını kontrol edecek ışığa sahip olmasıdır. Öldüğü zaman hiç kimse, kırıp dökmeden yürekten çıkmaz. Bu kesindir. Ne yazık ki bu böyledir... Herkes ölümü tadar ve öldüğü zaman Işık Kapıları açılır. O kapılara gelir ve der ki “beni alıp götürün.” Çünkü kendisini her dereden ayrı gören o, bilir ki kendi tohumları da dünyadan çıktılar ve kendisini karşılayacaklar. Nereden nereye ulaştığını bilir ve sorgular. “Ben” der “kardeşlerimi üzmedim. Kendi yolumda oldum. Kutsal Işık oldum ve yaşadım. O halde, ben bir yol oldum. Beni, bana veren herkes; ben olup, bana beşer olup gelecekler. Bundan sonraki süreçte ben yol açmayacağım. Benim yolumu, benim Ruhlar Meclisi’m açacak. Bundan sonraki sayfaya geçtiğimde, yarınlara geçeceğim. O kapı benim için açılacak.” Bunu deyen, kendini hak etmiş olsa dahi başkası ile olamamışsa, Kuran olamamıştır. 
 
Bütün Meclisler’de bu konu tartışıldı. Her Dere, Altın Kuran olur ve hasat olur. Ama bir derede cemaat yoksa; o dere, ışık halinde Kutsal Kodlama yapamaz. Özen gösterdiği zaman Yolcu, orada kanatlar olur ve o kanatları alıp yüceliğine kayıtlar ve sonsuzlaşır. İşte o zaman o bir Rahman’dır ve yüreğinden Kuran olur ve Hakim olur. Onunla olmak; onun yolunda olmak, birleşmek içindir. Birleştiğiniz zaman, işte siz artık yaşamdasınız. Sizi kimse alıp taşımaz. Siz kendi yüreğinizde Tanrı olursunuz ve siz, size sizi kayıtlayıp taşırsınız. Bütün Meclisler’in beklentileri budur.
 
Türkiye’de yapılan her çalışma, bu Meclis ile yapıldı. Korunma altında tutulan herkes, zaman için tahtlandırıldı ve Yolun Kuranı oldu. Özgür ve zamanda Kuran olanlar, birleştiler ve yürekten kaynağa vardılar. İşte bugün gelinen nokta budur. 
 
Türkiye yaşamaya başlıyor. Bu yaşamak, Altın Kuran olup yaşamaktır. Türkiye, yeni bir yaşam için çağrı yaptı. “Geri dönün. Sizleri kucaklamak için bekliyoruz. Olgunlar, Kuranlar, tartısız olanlar, geçin, hak edin ve yaşayın. Allah sizi hasat için dünyaya gönderdi. Siz, yüreklerinizi hak edin hasat edin. Çok özel bir dönemdeyiz. Bu dönemde sizlerle daha güçlü çalışmalar yapmalıyız. Kanat alıp dünyaya girişimiz bundandır. Nur olan Kuranlar’ı yaşatmamız bundandır. Rahmin Hakimi olup hasat olmamız bundandır.” 
 
Yolu bulmayan, yolda olamaz. Toplumu bulmayan, Birlik kuramaz. Zamanı sayfalamayan ışık yakamaz. Can taşıyanların hepsi, Cinni Cemaatler’in yaşamlarından Kürzi Kodlar’ından türleşerek geçip dünyaya indiler. Öz Görev, Altın Kuran olmak ve yasaları koymaktır. Yasaları koyan insan, kendini hak etmiştir. Önemli olan budur. 
 
Şimdi! Sizleri yeni bir çalışma için kodladık. Bu ne demek? İnsanlık Ailesi, yeni çalışmada iki kodlama yapacak. Birincisi bu kodlamaydı. Okuyup tohumlanacaksınız ve yol açacaksınız. Sonsuzlaşacak ve yasaları koymaya Hak olup; hak edildiğinizde, görev alacaksınız. Görev, tartışılmaz. Zamanı tohumlamaktır görev. İlme, Hak İlmi’ne teknik olarak kontrollu biliş ile ulaşmaktır. Kör olmadan gök olmaktır. Sonra yeni zamanlara varmaktır. Yeni zamanlara vardığımızda, Cennet Tahtlar bizleri karşılayacaklar. 
 
Oğullar, biz bunun için çalışıyoruz. Yeni çalışmanız hayırlı olsun. Bu çalışma, İkinci Zaman’ın sonunda, dünyaya girecek olan bir Kuran’ın yoğunluğunu artırmak üzere yapılacaktı. İşte bugün bu Kuran, dünyaya inmiştir. Onun adı, Rahman’dır. Cennetten geçip yüreklere inmiştir. İkinci Kodlama şimdi başladı. İşi bilmeyen, “BİZ VARIZ” der. İşi bilen ise “BEN VARIM” der. BEN, Birlik’tir. İşte Birlik kurmak, kaynakta olmakladır. Şimdilik... Amin... Şimdilik.... Şimdi, HAH ŞİMDİ... İşte bu...
 
Süper Rahman ve Süper Rahim ve Süper Rab... Amin... Şimdilik... Şimdilik HAH, işte bu... Sultanlar, şimdilik... Şimdilik... HAH işte bu...
 
  Bugün 95 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol