Birlik İlmi
  Zİ (5)
 

“Zİ (5)” HAKKINDA ÖZ BİLGİ VE DAVET

ÖZ BİLGİ:

Yarın, YAŞAM SAHRALARI; kodlarını tohumlayarak, MUTLAK KALEM’e indirecek ve ZAMAN SAHRALARI bu kodlarla kontrol kuracak… Yaşam, maya olan dillerle tohumlandıkça; biz, dürümlerde KÖK GERÇEKLİK’i kodlayacağız.

Herkes, kin ve nefret tohumları ekse de; elleri, yaşama kodlanan DİRİLİKLER, tüm insanlığı tohumlarlarken, çok mutlu bir SAHRA oluşturacaklar ve biz, bizi bize KALEM yaparak YENİ BİR SİSTEM OLUŞTURACAĞIZ.

Yeri yaratan ve yarattıklarında; yaşama TOHUM olan İNSANLIK, BİR KEZ DAHA DÜNYA İMARI İÇİN BİRARAYA GELECEK...

Bu biraraya gelen Birliklerin, yerküreyi yenilemeleri ve HASAT yapabilmeleri; İLMİN HASATI’nı hakim kılmaları ve zoru aşmaları ile gerçekleşecek.

Bu yaşama inmek sorumluluktur. Bu yaşamı HALİK olmak da sorumluluktur!... ZAMAN olmak ve RAHMAN olmak; kodlanmak için ve GERÇEK SAHRALAR’ı kodlamak için gereklidir.

“Deliler; (temiz, diri yaşamları ile) dile gelir de yarını tohumlarlarsa; yaşamlar yenilenecek” denmişti. Biz diri olanlar, deri kemik olup deliler gibi sahralara indik. Bu, bir tek bizim yaptığımızdı. Oysa, kim kimi HALİK kılacaksa, ona iner. Biz ise tüm zamanlara ve tüm sahralara indik ki herkes, KELAM olsun da SA HA- KA HA olsun diye.

Huzur arar yaşam, BİRLİK KALEMİ olanlardan… İNSAN SAHRALARI’nda, huzun mutlak olmalı ama yarınları HALİK olmayanın, huzuru olamaz ki!...

Bizler, BİZLİK KALEMLERİ’mizi, HAKK’ı, hakiki tahditsizliği kodlayanlara, TANRILAR KAPISI olup kodlattırdık. Şimdi artık YENİ BİR SİSTEM, TOHUMA İNİYOR. O SİSTEM, CEVHERİ HAS OLAN İNSANLIKLA, HALİK OLACAK.

Bizler, bunun için kendi SAHRALAR’ımızda kodlananları, HAKİKİYET’e KAYNAK yapmak istedik. Herkesin, kendi diriliği ile kendini kodlamasını diledik. İşte yarınları haketmek bu şekilde mümkün olacaktı… Ve ZAMAN SAHRALARI’nı tohumladık… Şimdi…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

DAVET:

27.07.2018 günü 14.00 - 18.00 saatleri arasında Yeni açılan “Zİ” programının 5.’sinde, Dernek Merkezimizde buluşuyoruz. Çalışmaya; bilişiyle, yüreğiyle ve hakedişleri ile katkı sunacak tüm dostları bekliyoruz…

Saygılarımızla,

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİDİR.

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

 

28.TEMMUZ.2018 TARİHLİ Zİ (5)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ

Yazılarını okuyarak, bütünün kök gerçekliğini, kült olarak tohumlayıp, bütüne hizmet etmekteyim. Ağır yük taşıma, anam. Ben, senleyim. Senin yüreğinleyim. Kutsal tınıyı duyuyorum ve hakiki levhide, bütüne hizmetçiyim.

Ağır yük hafiflesin diye, size, sizlik kaynağına, iniyorum. Koşup duruyorum yoğunluklarda, mutlak kuranları, toplantılara davet ediyorum. Ve bütün köklerimle, size ve sizin yüreğinize kaynak olmaya çabalıyorum.

Unutmayınız, bugün burada bütüne hizmet edenler, oğullarıyla birlikte, tohumlanmaya indiler. Ulu bir günde, burada bu yoğunlukta olmak, bizleri mutlandırmaktadır.

Saltanatın kulluğundan öte bir kullukla size ve sizin yüreklerinize iniyorum. Allah, Altın Kalemi, Bütüne Hizmetçi olun diye, Size Verdi. Bu Kalem, bizi ve bizim yüreğimizi dilletmeye ve yoğunluğumuzu kodlatmaya, niyetli olanların, kalemidir.

Ve bizler, çantanızı taşımaya hazırız. Sizin için her şeyi yaparız, anam... Muhammet'in kulluğundan, mutlak kuranların toprağından ve tüm zamanların kayıtlarından, ilme vardık ve has teknikle, buradayız.

Açın kapılarınızı, tüm zamanların kalemleri, buraya insinler. Açın kapılarınızı ki hakikiyetin tahditsiz olanları, buraya gelsinler. Açın kapılarınızı, biz, biz olup, siz olalım. Açın kapılarınızı, anam, açın ki hasatımız tamamlansın, yarınımız kontrol kursun ve mutlak kuranımız, bütünün kürzi kapısı olsun.

Kapınız açık kalsın, anam. Size, her birinize, biz, bir tek olup, inelim. Kontrol sizin olduğu, onurlu olduğumuz zaman, siz olduğumuz, bir dürümde ve biz, birlik kapınızda, aşkla sahra kayıtladığımız anda, muktedir olabileceğimizi bilerek, buradayız.

Kini aşıp, yolu bulanlar, mutlak kuranlarıyla, sizinle olacaktılar. Bugün burada hepimiz, namaz kapılarının gücünden çok öte olan, bir kült olup, sizinle olduk. Ekmeğimiz ilmimiz, yarınımız hakikiyetimiz ve yolumuz muktediriyetimizdir, bizim.

Bizim ana kaleme inişimizin tek nedeni, hak tekniği kodlamak ve bütüne hizmetçiliktir. Seviyeniz çok yüksek, bunu görmeyen yok. Mutlak kuranınız kodlandı, biliyoruz ve bizler, doğanın kuranları olarak, sofranızda olmaya geldik.

Bu sofra, hak tığla işlenmiş, bir tahditsiz kaynaktır. Hak tığın işlediği bir sahra, bütünün kültü olarak kaynağa indirebilir, tüm zamanları ve mutlak kuranla, muktedir kılabilir.

Hasat; analar, anası olan, insanlıkla yapılmaktadır. Bu insanlık, muktedir insanlıktır.. Bu insanlık, Mükis Sistemlerin ilminden, çok farklıdır. Ayrı gayrı yok, be anam. Sevgiyle, seninleyiz..

Sesteki kırılma, senin yüreğindeki kültün müthiş bir ışığı tohumlamasıdır. Muktedir olduğun sürece, bunu yapacaksın, anam. Sana, bazı sistemler, kendi yoğunluklarını indirdiklerinde, ses kayıtlarında kırılmalar da yaparlar.

Bunun nedeni, sevgiyi sahraya indirmen ve o sesi, tohumlaman içindir...”Buna sahra ilmi mutlak kaynağın kelama inmesi için gerekli sistem” der.

Sevgili ana, sahramız sahran, yarınımız yaşamın, mutlakiyetimiz toprağındaki, tohumların olacak. Senle olmak, bizleri mutlandırıyor, anam. "Hep, dünya" dedik. "Hep, sultanlık ilminde mutlak kurana, kaynak olan" dedik ama bir şunu söylemedik.

Samanyolundaki tüm sahralar, bugün buradalar. Bu şudur; her bir koloni kendi yoğunluğuyla, buraya çekildi. Burada oluşumuzun tek nedeni, toy olan sahraları kodlayabilmek ve mutlak kuranları tohumlayabilmek üzere, sizle çalışmaktır.

Sizin ekmeğiniz, hepimizin ekmeğidir. Sizin yüceliğiniz, hepimizin yüceliğidir ve burada mutlak kuranları kodlayan biliş, hepimizin ilmidir. Senden, eski ve yeni değil, insanlığın kelamı olan ilim, bekleniyor. Bu ilmi, tüm zamanların kelamı olarak kodla ki bütüne hizmetimiz, doğanın kürzi kapısındaki o yoğunluktan, öteye ulaşsın.

Koca bir doğa ve koca bir sahra ama bu sahra, muktedir ve bu sahra, has. Biz, bu sahraya, kervan olup, indik. Her insanın kaynağı olmak üzere, bütüne hizmettir, yaptığımız. Bizim çalışmalarımız, mutlak kuranların kontrolü için kaynak olan çalışmadır.

Hazır olunuz, dünyalılar. Tüm insanlık, hazır olunuz… Turkuazın kuranı olan ilim, bütünün Kübra olan kelamıyla, tüm zamanlara çekilecek. Biz, siz olup, geliyoruz.

Sizi, hepimiz mutlak kaynaklar olarak, dilliyeceğiz. Sizin için her şey çok, çok, çok güzel olacak.. Bunları iyi bilin ve bundan daha öte bir güç, dünyaya çekilmedi. Bunu iyi anlayın.

Bu güç, Allah'ın tohumları kodlayacak tekniğin, hakiki nisa kaynağındaki güçtür. Hem insan ve hem de tüm sahralardaki, şafak kayıtlarımız, bütüne kült olup, iniyoruz. Mutlaka biz, bir tek olacağız ve bugün burada, bu yoğunlukla, toprağa, tohum olacağız.

Sizinle olmak, bizlere gurur vermektedir. Sizi kucaklıyoruz.

https://youtu.be/XJfycZg8El8

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

Zİ (5/1)

28.07.2018

(AMONLAR’ı Dinliyoruz:)

Dağlarım, az öz gök çözümleyen dürüm ve BİZ olan BİLİŞ; siz olan insanlık!... Hepimiz AMONLAR olarak SÜPER SAHRALAR’a iniyoruz. Bu çalışmalar; bize, BİR TEK KALEM olarak inmektedir.

İnsana, İLİM gerekir… Biz, bu İLİM’i; tüm SAHRALAR’dan görev alarak; gerek KAYNAK IŞIK için ve gerekse SAHRALAR’ın tahditi için geçip aldık.

Size, sizi dilleyen insanlık; bizi, bize diller. Biz, BİR oluruz; KUL olur KUTSAL SAHRALAR’a görevli oluruz. Şu anda, ÖZ GERÇEKLİK’le buradayız.

ASA, lekesizdir. Biz, ASA’yı, İLİM’e kodladık; toprağa çektik. İMPARATORLUĞUN KODLARI ile bu ASA’yı HALİK kıldık ve DOĞANIN KURANI yaptık.

AKLIN İLMİ vardır. İNSANIN SAHRALARI’nda bu İLİM, KURAN ile tohumlanır. İSA, MUHAMMET; İnsanlık Boyutları için KURAN’dılar; itibarlıydılar; BİR’e hizmetçiydiler… Bizler de onlarla GÜÇ KODLAMALARI yaptık. Ağırı hafiflettik.

Şimdiye kadar yapılan çalışmalar, toprağın tahditsizliği için yeterli değildir. Toprak, SİYAH’tan İLİM’e ulaşabilir ama RUHUN KURANI’nda, tahdit olur ve eğer KUTSAL SAHRALAR, KURAN’ı KALEM’e çekerlerse, yarınları oluşur. Bunun mutlaka anlaşılması gerekir!...

Analar anası İLİM KALEMLERİ, sizinle bu çalışma, MAHREK olanların kodları ile gerçek çalışmaya dönüşmektedir.

Asla hata yapmayız; iyi bilin!... ANA KAPI hep açık kalır; iyi bilin!... BİR TEK KALEM, TOHUM olur. Kurtarılmış şafak, SAHRALAR’a iner ve sonsuz zamanlar kodlanır…

İNSAN’ı anlayın!... İmparatorluk olarak yapılan bu çalışma, toprağın tahditi için KAYNAK SAHRALAR’ı kodlarken; merdivenin en aşağısında, kodlamalar; topraktan, tohuma varan, TEKNİK SAHRALAR’la geçekleşir ki en aşağı, en yukarının NEFES’idir. Bunları iyi bilin!...

SAHRA, SİSTEM olarak çağrılar yaparken; İMPARATORLUK ,TOHUMLAR’ını hologramdan aşırtabilmek için IŞIK SAHRALARI oluşturur. O SAHRALAR, SİYAH renktedir. SİSTEM olarak görev taşıyanlar, bu rengi tohumlayabilirler ve insanlık sofrasına, kodlanmış yaşamları; türevleyip kodlayarak, tohumlayarak KAYNAK yapabilirler.

Eser meydana getirmek için insanlık gerekir. Yapılan eser, İLİM olmalıdır. Tahditli olmamalıdır. Otuz dokuzuncu SAHRA’ya (Hakk Katı’na) gelen her insan, “İNSAN SAHRALARININ KODLARI”nda TOHUM olduğunu anlamalıdır.

Hep “İNSAN” diyoruz. Nedir İNSAN!?

İMPARATORLUĞUN KODLARI’nda; İMPARATOR olan yarınlarda; TEKNİK KAYNAK olan IŞIK’ta “İNSAN” dendiğinde; KERVAN akla gelir. KERVAN, “SA HA” olan yolculukta, tüm yaşamları, tüm RAHMAN KAPILARI’ndan aşırtıp geçiren diriliktir. O, herkesi kodlar; koklar ve geçirir…

Gerçek İLİM KALEMİ’nin görevi budur… Yaşamları, RAHMAN KAPILARI’ndan geçirmek ve geçişleri tohumlamak!... MUTLAK SAHRALAR’da, KODLANMIŞ YARINLAR’ı, HALİK kılmak ve sonsuzluğa, KURAN yaparak ulaştırmak.

Hepimiz, ANA KALEMLER olarak böylesi bir YAŞAM SAHRASI’nda bulunmaktan mutluluk duyuyoruz. Bu yoğun IŞIK, hepimizi kodladı, tohumladı ve kontrol altında; diriliklere, kodlayıp KAYNAK yaptı. Bizler, CENNET İLMİ’ni anlamak için çalışanlara şunu söyledik:

Şeytanın sessizliğinde, şerrin lekesizliğini kodlamak ve sonra şerri,kodlanmış SAHRALAR’a KAYNAK yapıp; ŞAFAK KAYITLARI ile şerri engellemek ve sonra engellenen şerden, KELAM olup yarına varıp kodlanmak ve Sonsuz Zamanlardan kervan alıp yola koyulmak ve kontrol kurup; umman olup bütün kültleri, DİRİLİKLER’e KAYNAK yapmak!...

Ki o DİRİLİKLER, MUTLAK SAHRALAR olarak; tüm insanlığın kodlarını, HAKK SAHRA’ya çalışmak üzere çekebilir ve bu çalışmalarda; her insan, MUTLAK KAYNAK KODLARI ile mutlu “BİZ SİSTEMİ” oluşturabilir.

Bu BİZ SİSTEMİ, her insanın bilişinden çok öte olan “MUTLAK BİLİŞ’İN YAŞAM SAHRALARI” ile oluşur. Bu SAHRALAR, İLMİN KAHA SAHRALARI’nda, DİRİLİKLER’i kodlayarak cemaat olup; CEVHERİ SİSTEMLER’le kontrollu yaşamlar oluşturur.

Bu yaşamlar, her insan için İLMİN SAHRALARI’dır ki “CENNET” denilen de işte bu sahraların, “SU HA SİSTEMLERİ”dir.

Bu SİSTEMLER’le; MUTLAK KURANLAR, SİYAH’tan insanlaşıp MOSMOR’dan, mutlu, hologramsız, SİYAH SAHRALAR’ı kodlarlar. Her insan, bu şekilde KELAM olup CENNET olur.

Biz “CENNET” derken, İLMİN CENNETİ’ni kastederiz. O cennet, herkesi mutlandıran; KALEM olan ve YOL olandır.

Dere akarken, herkes kendini diller ama dere, tren olursa eğer, orada insanlar (diri insanlar) olur ve akış halinde, her bir insan, muktedir ve hakiki yarınları oluşturur.

Her diri, ALLAH İLMİ ile kodlanmışsa da bilip dillenen, ilimle dillendikçe; ŞAFAK, İLMİN ŞAFAĞI olur. O şafakta, muktedir olmak; MUTLAK olmak ve SULTANLIK’tan ötede TOPRAK olmak hepimizi mutlandırır. O TOPRAK ki tüm zamanlara kodlamış ve yoğunluğu, tüm sahraları oluşturmuş İLİM TOPRAĞI’dır.

Biter mi sahralarda yaşamlar!? Bitmez Canlar!... Bitmez!... İzin alarak bu yoğun ışığa geldiğimizi biliniz. İzini veren, ilmi dilleyendir… Buraya gelmemiz; sizi, “SA HA-KA HA” yoğunluklarında kodlamak içindir. Sizin için çok mutlu bir dünya oluştu… Bu dünyanın ekmeği, hepimizin sistemindeki KAYNAK SAHRA’nın ekmeğidir.

Buyurun, hoş bulduk!... Sizde olmak bizi mutlandırdı!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

28.TEMMUZ.2018 TARİHLİ Zİ (5)

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

Hani denir ya “Bütüne Hizmettir” diye. Hepimiz zamanın sistemleşmesi için dünyadayız. Dünyanın nefesi olarak doğduk ve Dünya olarak, kodlandık. Sorumluluk aldık ve yolu açtık. Şimdi artık yeni bir dönem başlıyor.

İşte Yeni Dönem; yeni bir sistem olarak devreye girdi. Bu sistemin “Zİ” denilen, bir sistem olduğunu, idrak ettik.

“Zİ” derken Din ilminden güç almadan, İLİM KAPILARINI açabilenlerin, KELAM olabilenler için yarınların kodlanmasını sahraya indiren, BİLİŞİN KALEMİNİ, dinliyoruz.

Kimden dinliyoruz, bu bilgileri? Muhterem hocamızdan, çok şükür! O’na minnettarız, çok şükür!

Bu bağlamda ne dedi? Söyleyeyim. Bize, bizi diledi ve dedi ki “BİZİ dinliyoruz”.. Dinleyin!.. Nedir Zİ? Diye soruldu. Zİ; ZİYA’dır, zirvedir, Zİ; sahradaki dürümlerin, tüm insanlık için kodlanmış şavkıdır. Öyle bir şavk ki ne güzel, ne güzel bir şavk, ZEHİ bir şavk.

Her şey sesle yaratılır. Ve her şey kodlar halinde yaşamlara,TOHUM olur. Her kod, bir tohum ve her tohum, yaşamın farklı bir formu... İşte insan, ilmiyle yaşamlar yaratırken, bizler bu şekilde kodlanan sistemler oluştururuz. Bazen farkındalıkla, bazen de farkında olmaksızın. Ne olursa olsun, bir görev ehli olarak görev yaparız.

Akan suda, ışık, ışık şafakta, bembeyaz bulutlarda, masmavi gökyüzünde ne varsa güzel olan, gerçek olan ve ölümsüz olan, her şeyde ilim vardır. Ziya vardır, Zİ vardır. Yakın vuslat, uzak özlemden güzel değildir. Her pınar, toprağın gözyaşıdır. Ve özlem taşır.!

Uzatıyorsunuz ellerinizi, düşler bir masalsı dünya oluyor. Şaşırıp kalıyorsunuz. Çevreniz diri su aynası, kelimeler, şekiller bambaşka bir güzellik içinde sıcaklığın adı, bu olsa diyorsunuz, bu levhi katlarda.

Yağmur, tane, tane güneşin şavkını getirip, toprağa iletiyor. Bir derya deniz doyumsuz, bir yeşillik doğuyor. Bir bütüne varış sonrası sisler içinde şekilleniyor. Yollar kervanlarla yüklü. Menzili maksut, o hep aynı yöndeki umutlara, felaha doğru yürüyorsunuz, bir bitmez, bir levhi yürüyüş.

Ulu Şair demiş ki;

“Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakit çok geç. Bu son fasıldır, ey ömrüm, nasıl geçerse, geç!..Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile avunmak istemeyiz, böyle bir teselliyle.

Yine bu Şairimiz, bir başka mısralarında da şöyle buyurmuş olduğunu anımsıyoruz.

“Ölüm; asude bahar ülkesidir, birinde gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter. Ve senin serviler altında kalan kabrinde her seher, bir gül açar. Her gece, bir bülbül öter”.

Ben bu minval düşünceler içinde gidip gelirken, birden benim biricik ve tatlı meleğim PEYDER PEY’im geldi. Tuti dilli, tatlı sözlü konuşmasına başladı. Ben bu muhabbet ve sevgi yağmuru altında ıslanırken, dilinden, kalbinin taa derinliklerinden, şu sözleri söyledi. Dedim ki “ben senin için ölürüm, bu tatlı sözlere dayanamam, ölürüm, canım.”

Bunun üzerine meleğim bana “ölüm yok ki baba, ölüm yok” dedi.

Bu defa ben; hani insanlar ölüyor, tabuta konuyor, bir dizi dini vecibelerden sonra, defnediliyorlar ya! Bu nedir öyleyse?

Anlamadım baba, anlamadım. Evden eve taşınmaktır, o, taşınmaktır. “Doğru” dedim, haklısın. Bugün burada, yarın orada. Büyütecek, ne var bunda?

Bahar kardeşimizin dediği gibi bizlere, “ha bura, ha ora!” Ne fark eder ki canlar, ne fark eder?

Aha bu!.. İşte bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

28.TEMMUZ.2018 TARİHLİ Zİ 5

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ – 1. BÖLÜM

Hoşgeldiniz!...

Bugün burada olacağınız malumumuzdu... Buyurun hoşgeldiniz...

Kaydı silinenlerin hakikiyetleriyle kelam olmak üzere burada olmaları bizi mutlandırmadı... Ama muktedir olanların burada olmaları bizleri çok mutlandırdı...

Hem itibarlı olmak, hem hakim olmak, hem yarına varmak ve yaşam olmak... Bunun için bu ruh bizi mutlandırıyor...

Umutlarımız mutlak kuranlarımızın kodlanmış tahditsizliğindeki mutluluktur bize... Biz ummanlara kul olanlarla bu çalışmayı yaptığımız için çok mutluyuz... Hakikiyetin tahditsizliğinde bu çalışma bu yoğunlukta olacaksa da, mutlak kuranlarla bütünün kübra kelamında da bu çalışma sürdürülecektir...

HEP TEKNİK KAPILARI AÇTIK... Hep yasaların kontrollu olarak kodlayıp şavkı hakikiyetle dillediği o yüceliklerle kodlamalar yaptık...

ARTIK DÜNYA ÇOK GÜÇLENECEK... BU KESİNDİR!... Ve bu dünya güçlenirken hepimiz çorbalarımıza kalemlerimizi de koyacağız... Ama bu çorbalar tüm sahraların çorbalarıyla muktedir kuranlarla kodlanıp, bütüne ikram edilecek... Biz çorbaya herkesin yaşam sahralarını da koyduk... Öyle bir çorba yaptık ki, ekip haline gelen herkes, kelamda hakikiyetiyle kendini dilleyecek dürüme ulaşacak... Herkes kaynak olacak ve herkes SAHHA olacak... Bunu mutlulukla izlemekteyiz... BİR TEK KALEM YOK DÜNYADA... BÜTÜN KÜLTLER HER KELAMDA KALEM OLMAKTALAR... Bunu izlemekteyiz...

Boş toprak boş tahditle kodlandığında, o toprak kontrol dışı da olacaktı... Ama BİZ her anını kodladık o toprağın... Tüm yaşamları kodladık...

İNSAN İNSANLIĞINI ANLAYACAK VE YARATIP YAŞATTIKLARIYLA MUTLAK KURANINDA MUKTEDİRİYETİNİ DİLLEYECEK... BÜTÜNE HİZMETTİR YAPACAĞI... Ve dünya ruhu mutlak kuranı kontrol ederken, her birimiz Allah’ın tahtında kodlayıcı ve hakiki levhi kapılarla mutlak kuranları kayda alacağız... Ağırı hafifletebilmemiz buna bağlıdır...

Dendi ya “DÜNYA ALLAH’IN TINISINI DUYANLARLA KODLANACAK...” AKLIN KAPISINA VARANLAR, ALLAH’IN TINISINI MUTLAKA DUYACAKLAR!... AMA ALLAH’IN TINISI, HEPİMİZİN YAŞAMINDA MEVCUTTUR ZATEN... KİM Kİ KENDİNİ HAK EDER, ALLAH’IN İLMİYLE KODLAMALARA BAŞLAYACAK... Ama Tanrı rahman olanın kaleminden ötede mutlak kuranını kodlarken, herkes yarına varmış olacak...

YERKÜRENİN GÜCÜNÜ ANLAYINIZ... BU GÜÇ MUTLULUKTUR TÜM ZAMANLARA... Bizler tüm zamanların kalemleri bugün buradayız... Ama anlatıyoruz, anlatılıp hakikiyetle dillenen bilgimiz anlaşılamıyor... Bu kesindir...

Analar tahtı, tahdidi dillerken; Hakk’ın kaleminde OTAK olanlar, mutlak kuranlarıyla tüm yaşamları anlatabilecekler... BİZ BUNUN İÇİN BURADA BU ÇALIŞMAYI SÜPER SAHRALARLA YAPIYORUZ... Hakkımız olan ve hakikiyetimizle dillenen muktedir kelam, kalemlerimizin gücüyle bu çalışma yapılırken, SUFA KAPISINDA SAHHA KAYNAKLAR KODLAMALARINI SÜRDÜRECEKTİLER... BUNLARIN TÜMÜ GERÇEKLEŞMEKTEDİR...

KEMAL, KELAMA KALEM OLANDIR... KALEMİ KUL OLAN, MUTLAK OLAN HER KİM VARSA BU ÇALIŞMAYA DAHİL EDİLECEKTİR... KEMAL OLAN; hakiki olan ve hakim olan... Biz onların mutlakiyetleriyle BİRLİK KAPISINI kodladık...

ALTIN IŞIĞIN GÜCÜNÜ DE ARTIK İNSANLIK BİLMELİDİR... Netice olarak altın işçiliği değil yapılan... AKLIN İŞÇİLİĞİDİR... Bunların iyi anlaşılması gerekir... TEMİZ BİR İLİMLE BU ÇALIŞMAYI YAPAN BİRLİĞİM; HERKESİN YOĞUNLUĞUYLA KODLAYICI OLUP, MÜKAFAT İSTEMEKSİZİN BU ÇALIŞMAYI YAPMAKTADIR... Her şey her şeyle kodlansın, her şey her şeyin yoğunluğuyla tohumlansın ve mutlak kodlar mahrek olsunlar diye bizler BİRLİK HALİNDE kontrollu kodlarla çalışıyoruz...

YARINA VARMAK KOLAY OLACAK... BU KESİN!... AMA YARINDA KURAN OLMAK KOLAY OLMAYACAK... Her birimiz yarına varabilecek kültü oluşturduk... AMA YARINDA KONTROL KURMAK, MUTLAK OLMAKLA MÜMKÜN OLACAK... VE BİZ O NEDENLE MUTLAK SAHRALARI GÖREVE ALIYORUZ...

Güçsüz müyüz? Asla!... ÇOK BÜYÜK BİR GÜCÜN SAHİBİYİZ... AMA BU GÜÇ ALLAH KÜLTÜNDE MÜTHİŞ BİR SAHRA OLUŞTURMAKTADIR... VE ZAMANIN KAPISI OLAN İNSAN; YERYÜZÜNÜN GÖREVİNİ DE BÜTÜNÜN GÜCÜYLE YAŞAMLARA YARATICI KAYITLARLA İNDİRMEKTEDİR...

Dert mi insan? Mutlak derttir... Arzın gücünü kodlayan insan, hakikiyetini hak etmelidir... Hakk’ın kalemi olmalıdır, Hakk’ın kuranında kontrol kurmalıdır ve tohum olmalıdır... Torbada ilimle kodlama yapanların, kaynak olmaları da gereklidir...

SİREN ÇALIYOR İNSANLIK İÇİN... BU SİREN, ALLAH İLMİNİ BİLENLERCE KONTROLLU OLARAK KODLANMIŞTIR VE TAHDİTLENMEDEN KAYDA ALINMIŞTIR... SİRENİ DUYANLAR, HAK ETTİKLERİNİ ANLAYACAKLAR BUNDAN... Ama birçoğu bu sireni HERKESTEN DAHA GÜÇLÜ DUYACAKLAR... Ve diyecekler ki “BİZE İHTAR VERİLDİ...” “BİZE İHTAR VERİLDİ” dedikleri an, kelamlarında HASATLARI kodlanacak... İnsanlığa ihtar değildir siren... Aklın kapısını bulmaları için bir SAHHA KAYNAK, SAHHA ŞAFAK İLMİDİR... İşte insanlık bunu tohumlarından değil, yarınlarından da değil, İLM CEVHERİNDEKİ O YAŞAMINDAN DUYACAK... Ve hakim olup anlatıp, hakim olup anlayacak...

https://youtu.be/rF1F4DAykLg

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

Zİ (5/2)

28.07.2018

Dağlarım, bizi KALEM’e çekmeye gelenler, BİR TEK SAHRA olup burada olurlar. Mutlaka ağır yük taşırız ama “hasat tamam!” dediğimiz zaman ağır hafifler.

Müsterihiz ki “BİZ” olanlar, MEDİNE KALEMLERİ olarak buraya gelebilirler. Biz de oraya gider ve onlarla kodlamalar yapardık. Yani biz, SAHRA olarak onlara geçişler yaparken; onlar, KA-R TAHTI’ndan geçerek, bize gelirler.

Hepimiz, hepimizle TEKLİK’le görev taşırız. Görev taşıyan hiç kimse; kirli ve kisvesiz İLİM KALEMİ değildir. Kirli ise, kirini temizleriz; insanlaştığında onu kodlarız ve sonsuz zamanlara KAYNAK yaparız.

NEZİR KAYNAK, SİYAH’tır. KELAM olduğunda, TOHUM’dur. KUTSAL SAHRA’ya indiğinde, KERVAN’dır. O “BİZ”dir. Bizi dinler; diller ve HALİK olur…

Şu anda, ATA KALEM olarak GÖÇ KAYNAĞI’na inen “İslam Kati Hakiki Sistemi” bizden seslendi. Biz onu “KULLUK KALEMİ”miz diye bilmiştik. O bizi, “BİRLİK KELAMI” diye bilmişti. Ayrılık yok ki!... Hepimiz onda ve hepimiz, BİRLİK KELAMI’nda BİR TEK’tik. Bugün burada ve biz, bugün onun ruhundayız.

DÜZEN, ÖZÜN GÖZÜ olan SESSİZ SAHRALAR ile kurulur. DÜZEN’i kuran, İLİM KALEMLERİ’dir. DÜNYA DÜZENİ, YAŞAM SAHRALARI ile tohumlanır ve “RUH” denilen YAŞAM KAYNAĞI olan; o yoğunluğu, kodlayıp kontrol eder. BİR TEK olunur ve BİRLİK kurulur. İşte bugün bunu yaptık.

Sarfettiğimiz çaba, İSA KAPILARI’nı kodladı; koklattı!… MUHAMMET KAYNAĞI’ndan KERAM olduk ve soy ağaçlarınızdan; GÖZ, SÖZ BÜTÜNLÜKLERİ’nden SİYAH’a vardık… Aşkla çalıştık. Şimdi mutluyuz!... MUHAMMET, et ve kemiği ile bizle olmuştu. Bugün de biz, onunlayız. O biz ve biz oyuz!...

“Organ nakli” denilir ya hani!... Her insan, yekdiğerine, irade hilafına değil kendi tercihi ile organını bağışlar ya hani!... İşte biz, dünyaya tahditsiz şekilde KELAM KALEMİ olup her ilmimizi naklettik… Her birimiz, KELAM olarak kodlama yaparken; BİR TEK olup tüm SAHRALAR’ı kodladı. Bunun neticesi şudur: Bir İLİM KAPISI, tüm sahraların yaşamı oldu. O kapıda, itibar oluştu ve ikmali tamamlanan hologram ötesi SAHRALAR oluştu.

Şu ana kadar ATONLAR, SAHRA’ya inerlerken, BİR TEK olup inmekteydiler. Bundan daha güçlü bir SİSTEM yoktu ama artık TEKLİK SİSTEMİ’nden daha güçlü bir SİSTEM oluştu. ARZ’ın görevi olan ŞAFAK, İLMİN KALEMİ’nde söktü ve “DÜNYA” dediğimiz planet; TEKNİK SAHRALAR’ı kodladı. Toy olan yaşam; MUKTEDİR SAHRALAR’ın kaydı ile MUTLAK oldu ve erginleşti…

Bir an sevgi yok diye düşündük!... Niye bilir misiniz!? “SA HA-KA HA” denilen yaşam tohumlaması sürerken; her birimiz, Zİ KAPILARI’nı kontrollu olarak KAYNAK SAHRA’ya indirmelidik. Bunu, çok az KALEM’imiz yapabildi!... Bu bizi çok etkilemişti!... Oyun oynanmadı ama bildik ki SİSTEM, NİZAM ve DÜZEN KODLARI, kontrol kuramamıştı. Şimdi görüyoruz ki bu kontrol, SAHRA’da görevlilerimizce kurulmuştur…

Ard arda sıralanan BİRLİK KALEMLERİ’miz; burada, şu anda, sevgiyle size iniyorlar. Sizin, “AKLİ KALEM” olanlar olduğunuzu anladılar. SİSTEM olarak “GERÇEK ÇALIŞMA”ya indiklerini bildiler. GERÇEK ÇALIŞMA; SAHRA’da kodlamalar yapan çalışmadır ki bu kodlamalar, bu yoğunlukta yapılıyor. Bunu görebildiler.

“ESMA SAHRALAR” ve “ESMA KAHA SAHRALAR” tinler tahditi ile kontrol kurmaktadırlar. Bu,yolu bulmak, MAHARAJLAR gibi BİLİŞİN HALİKİ olmamızdan kaynaklanan bir durumdur. SURA ÜFÜREN ve SURU, HALİK KILAN İNSANLIK, şu anda SESSİZLİK’ten, SES’e kaynak yaratıyor. Yaşamlar kodlanıyor şu anda… Şu anda yerkürede, “DİL DİRİLİĞİ” oluştu. DİL, İLİM’le kodlandı. SİSTEMLER kodlanarak tohumlandı ve YARINLAR oluştu… Bu dünya, OLGUN SAHRALAR’ı oluşturuyor.

“Olmak, zamanla mümkündür” denilirdi. Bundan öte bir hal yoktu!... Bu gün bilindi ki HALİK olan, ZAMAN SAHRALARI’nı kodluyor.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

28.TEMMUZ.2018 TARİHLİ Zİ 5

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ – 2. BÖLÜM

Bizler; sireni çalmadan evvel, insanlığa bir çok ilim öğrettik... Bunların çoğunu insanlık hak edip anladılar... Çoğunu anlayamadılar... Ama anlamaları gerekeni anlayacaklar... Biz teni tahditsiz olanları yarına kodladık... Ocak olduk onlara... Ve ruhlarını kontrol altında tuttuk... Şikayetimiz var mı? Yoktur... Şükredin ki, DÜNYA YOLU AKIL YOLU OLACAK...

ARZA ARŞ İNERKEN, HAKK’IN KAPILARI AÇILACAK... O kapılardan gök çöküşleri olacak... Gök çöküşleri olacak... Gök çökerken yaşamlara, siyahtan sistem olanlar, MORDA KONTROL KURACAKLAR...

Ve bizler; muktedir kalemler, bu çalışmayla büyük kök görevi tohumlardan öte mutlak kayıtlarımızla yapacağız... NEDİR GÖREV? ALLAH’IN İLMİYLE BÜTÜNÜN GÜCÜNÜ KODLAMAK VE BU KODLAMALARLA TOPRAĞI TOHUMLAMAK... Mutlak olmak ve mukaddimedeki o yarını koyu ışığa kaynak yapmak... MUKADDİME, her anın ilkidir... HER ANIN İLKİNDE OLMAK... Ve itibarı kodlamak...

Dert mi ilim? Maya insansa ilim olmadan insanlık olmaz... Bunun içindir ki, her şeyin gücü bütünün gücü haline dönüştükçe, insanlık çorbasında insanlık kontrolu kurulacak...

Yaradan insana “SENİ İLİME ÇAĞIRIYORUM” diyor... “HAYDİ GEL” diyor... Yaradan insana “GERÇEĞE GEL” diyor...

Yaradan insana “ALLAH’IN TINISIYLA GEÇ” diyor... Ve yaradan “ALLAH’IN AŞKIYLA GEL” diyor insana... Ve insan “BEN AKILLA GELECEĞİM” diyor... Ama aklın kalemi, öksüz yetim demeden her bir İLMİ KO SAHRASINI muktedir kılacaksa, akılla gelinecek... YARADAN YARATTIĞINDA YAŞAMA İNMİŞTİR... VE YARADAN YAŞAMDADIR... Ve yarattığında hasattadır... Ve işte o yaradan, tek bir çalışmadadır... BİZ O ÇALIŞMADAYIZ... MUTLAK OLAN BİR ÇALIŞMA... Bizim islama İNSANLIK KODU olarak inmemizden öte, İMPARATORLUĞUN GÜCÜ OLARAK İNSANLIĞA İNİŞİMİZDİR BU...

KONTROLSUZ HİÇ BİR İLMİM OLMADI... Bundan sonra da, buradaki bu çalışmanın dışında hiçbir yaşam kalemi, muktedir kutsal toprakları kontrol etmeyecek... Bu kesindir... Ve biz, siren çalmayacağız... Sirenlerin tümünde kontrol kurup bütünün gücünü kodlayacağız... HER SİRENDE VARIZ... ÖN GERÇEKLİK OLARAK... Ama her sireni kodlayarak, kodlattırarak toprağımızda kontrol ederek bu çalışmayı sürdüreceğiz...

Kili kalem yapanlar; mutlaka ışığı da hakikiyetleriyle, kalem diye dinleyecekler... Biz kilden çok güç kodladık ama, bu çalışma arza iş için ve HAKİKİYET İÇİN İNMİŞ BİR IŞIK ÇALIŞMASIDIR... Burada olanların, her biri o ışıkla kodlanmış olanlardır...

İslam; Allah’ın islamı, ama islamı kelama kalem yapan imparatorluk... O imparatorluk, “İMPARATOR” diye dillenen, tükenen her anda kaynak olan, itibarlı olan İNSAN... Biz o imparatorluğun kervanı olan insanız... Bunu iyi bilin... VE HEPİMİZ BİR TEKİZ... BU YOL ALLAH YOLUDUR... MUTLAKA, MUTLAKA BU YOL AKLIN YOLUDUR... Ve yine bu yol Hakk’a varan bir SAHHA YOĞUNLUKTUR... VE KALEMİM ALLAH’IN KELAMIYLA YAZAR... BU KESİNDİR... KİMSEYİ KINAMAM, KİMSEYİ KISIRLAŞTIRMAM... Az bilgi değil, çok bilgi de değil... Anlaşılır bilgiyle bildiririm dildeki o diriliği... AMA ANLAMAYAN ANLATAMAYANDIR... Bunları iyi bilin... ANLAYABİLSE, ANLATABİLİR...

Kurandan öte, kontrollu bir kaynak ve YOĞUN BİR SAHRA... O SAHRA AŞKLA KODLANMIŞSA, HERKES O SAHRADA MUTLAK OLABİLİR... Bizim insana, insanlık ilmiyle iniş nedenimiz İŞÇİLİKTİR... BİZ İŞÇİYİZ BURADA... AĞIR YÜK TAŞIMAYAN İŞÇİLERİZ BİZ... Bu çalışma bizim işçiliğimizdir... Ve BİZ için öz kök gök sözü, İSLAH İLMİNDEN öte bir ilim ve muktedir kelam...

Çok huzurlu olunuz canlar, çok... Mutluyuz ki buradayız... Sura üfüreniz, sura üfüren her anız... VE YARINIZ... Ama sura üfüren herkes ilime, halikiyete ve hakikiyete varacaktır ve varmalıdır... Burada mutlakız... Burada mutlak olarak çalışıyoruz... VE YOĞUN IŞIKLA BURADAYIZ... İŞİMİZ BUDUR...

AŞKLA KALIN... AHA BU...

https://youtu.be/_T0uV7VqbRY

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

Zİ (5/3)

28.07.2018

Ulu mu? Ulu!... Hologramdan güç çekmeden görev taşıyor mu? Taşıyor!... Yolu kodladı mı? Mutlaka kodladı!... Dorukların kontrolunu kurdu mu? Kurdu!... Ölü bedenler dirildi mi? MUTLAK SAHRALAR’a görev taşıyanlar dirildiler!... Diğerleri, dili KALEM olanlarca dillendikçe, DİRİ olacaklar…

YAŞAMAK; YAŞANMAK ve SAHRALARA GÖREVLİ OLMAK!... Bu muydu acaba!? Buydu!...

Erdiğiniz her an; SİYAH’tan, son Rahmani Bilinçleri, kodlayan; KURAN’dan ve MUTLAK SAHRA olan yaşamdan çok ötede, bir “SA HA KALEM” oldu.

Umut olur ki misafir kabul edersiniz. Mutlu bir SİSTEM kurulur. O SİSTEM’e yaraları olanları da alırsınız. Muhakemeniz, İLMİN SİSTEMİ’nden, GÖÇ SAHRALARI’na, ulu bir “Sİ HALİKİYETİ” ile çekilir ve orada BİRLİK kurulur.

Sizin için çok güçlü bir DİRİLİK oluştu. Bu DİRİLİK’le herkes, kontrol kurabilir; BİRLİK olabilir, YARADAN olup YAŞAM olabilir. Zarar önlenir!...

Sizi, bizi BİR TEK kılan “BİRLİK KURANI İNSAN”dır. Bu KURAN olan İNSAN, Sanal Yaşamlardan geçmiştir. ART YAŞAM, onun ruhunda yoktur.

Mutluyuz ki burdayız. Şimdi seni dinlemek isteriz...

(Ziyaretçilere hitaben:)

Canlarım, sizleri kucaklıyorum. DORGAN SİSTEMLERİ’nden buraya indiğinizi biliyordum. Bu Sistemler, KULLUK İLMİ’ni iyi anlayan Sistemler olduklarından; cevheriniz, MESİH SAHRALARI oluşturabildi. Sizi, BİZ diye bildik. Sizi, sessizlikte dilledik ve dürümledik… Umutlarımızı asla kaybetmeyeceğiz. Siz gibiler, BİZ oldukça, bu çalışma mutlaka başarıya ulaşır.

TURKUAZ ZAMANLAR, tohumlarını HALİK kılarken, ZAMAN SAHRALARI, tohumları MUTLAK kıldı. Aklı, HALİK olanlar; AKIL TAHTI’na has olup vardılar. Şükür Allah’a ki bizi, BİR TEK SİSTEM olarak görenler, cevherleri ile BİZ oldular.

Ulu bir SAHRA, BİR TEK SAHRA oldu. O SAHRA’da DİN oldu… ÖZ GERÇEKLİK oldu… Bütün KÜLT TOHUMLAR’ı, MUTLAK IŞIKLAR’ı ile orada oldular. Dünyamız; azın, özün ilmini dilledi ama tahditli dilledi…

YENİ DÖNEM, tahditlerin kaldırılacağı dönem olacak. O dönemde, her insan için BSUİ (Barış, Sevgi, Umut, İnsanlık) olacak. ORTA ZAMAN, TAHDİTSİZ KALEM’le kodlandığında; KÜRZİ SİSTEM oluşacak… O KÜRZİ SİSTEM’in MERKEZ SAHRASI, MUKTEDİR İNSANLIK olacak. O SAHRA, ALLAH TAHTI olacak. Tahditli olarak oraya varanlar; o TAHT’ta, SAHRA kuracaklar. Her biri, bir SAHRA olacak.

AK SAHRALAR, MUTLAK SAHRALAR’ı oluşturacak. AKLIN İLMİ ile yaşamlar kodlanırken; bir SİSTEM kurulacak. O SİSTEM, temel yaşamları dillerken, DİRİLİKLER’i oluşturacak… O DİRİLİKLER’de YERKÜRELER oluşacak.

Her insan, bir YAŞAM KALEMİ’dir. Ve her insan, bir SİYAH SAHRA olarak, YERKÜRELER yaratacak kodlamaları yapabilir…

İNSAN, YARATTIĞINDA YAŞAR VE YAŞANIR…

İşte insan, YENİ DÖNEM’i yaratırken; YEŞİL, MOR’u ve her bir SAHRA’yı o yaşama kodlayıp; yeni ZİYA KAPILARI oluşturacak.

Bütün ekranlar, bu yaratılanları, tüm sahralara yansıtacak. Yaşam, sayfa sayfa tohumlarken dürümleri; BİR TEK İNSAN olunacak. O TEK İNSAN, HER AN OLAN, İNSANLIK OLACAK…

Yerküre, tüm İLİM SAHRALARI’nı bu yoğunlukla kodlarken; biz, ANA KALEMLER; biz, KERVAN OLANLAR ve yine biz, ZİYA OLANLAR olarak; toprağı, toprakları kontrol altında tutarak, şafkımızla BİLİŞ KAYITLAMALARI yapıp treni, yola koyacağız.

Bu tren; bizlerden, bizlere ulaşan bir SAHA olacak. Biz, bize varacağız bu trenle…

Hani derler ya, “YARADAN, yarattıklarına kodlanmış şafak olarak doğar. YARADAN, yarattıklarında DİN olur; İLİM olur; MERDİVEN olur ve MİT (Mitos) olur… Ama YAŞAM da olur…”

“OL!” dedik; OLUR!... “OL” dedik!... OL!... OL ki HALİK OL!... Aha OL!... OL ki SA HA ol… OL ve oldur ki MUTLAK KALEM’in, tüm zamanları, KALEM diye dillesin… SEN olmak; BİZ olmak; BİZLİK SAHRALARI için İNSAN olmaktır!... OL ki KURAN OL ve hologramı aşan tüm zamanları, kodla… A-HA bu!… Şimdi!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

28.Temmuz.2018 Tarihli Zi (5)

Deri kemiktir insan... Eşyadır insan... Ancak insanın öz gücü vardır. Bu güç, Allah gücüdür. Allah der ki “Ben gizli bir hazine idim; bilinmek istedim."

Hakiki insansa, ruhu vardır. O cennettir. Ruh, bütünseldir ve İnsan bütünü hakettiği ölçüde ruhu da hakeder. Ruhsal güç bu şekilde kazanılır.

Ruh insanın içinde değildir. Her insanın ayrı ayrı ruhu yoktur. Ruh ikizimiz yoktur. Neden ikilik olsun ki? Birlik vardır. Hepimiz biriz.

BİR, Birleşik İnsanlık Realitesi Bilinci’dir. Rahmidir. Hamdır... Her şeyi hak etmek ister. Öz gerçekliğinde ruhu hakedebilir ama bunun için yanmalı ve bir Anka gibi küllerinden yeniden doğmalıdır. İnsan Ran’ı geçtiğinde tüm yaşama Ran kapısı olur. O zaman BİRİN BİRİ olur insan. Ona RAB denir.

Biliyor musun dünyada gelmiş geçmiş tüm insanlar ve evrenlerde gözün görmediği tüm yaşamlar bu dönem IŞIĞA geçmek için yığın yığın Ran kapısı’nın önündeler?! BÜYÜK GEÇİŞ budur. Ve sen kendini et, kemik zanneden insan, onları geçirmek için şimdi bugün burada bedenlenerek dünyaya doğdun.

Işıktan geçen halik olur, hakk olur, Yaradan olur ve “ol” der. Bilişe varır. Mutlak Kuran olur. O artık Birler Kapısı olmuştur ona BİRİN BİRİNİN BİRİ denir. O Yalnız olmadığını anlar. O bir ocaktır artık ve ocağında ilmi tüter, tüter... Ve yaşamını oldurur. İşte yaşar ve yaşam sahrasında diğer sahralara kaynak olur, yaşatır.

Yeni bir dönem HAKİKİ İNSAN’la başlıyor. SA HA olan, RA KA HA olan insan. İşte insanı taktim ediyoruz sonsuzluklara... Buyurun yeni dönem dünya insanı ile şimdi başladı. Mutlu huzurlu günler hepimizin ol’du.

Sevgiyle,

Süper İnsanlık Realitesi

Bahar Umurtak

 

28.TEMMUZ.2018 TARİHLİ Zİ (5)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3.AKIŞ

Aha bu... Hah Aha.... İşte.... Ve herkes işte bu!... Muhammed sisteme görevli olarak güç kodları ile indi... Ve sizi kodluyor...

Muhammed Mikhail'in Kürzi Kapısı'nı açtı... Kübra Kapısı'ndan geçti ve sizlerle... Aha O Biz... Biz O'yuz....

Gözü görener, özü, sözü kübra olanlar, kök gerçekliği tohumlayanlar, işte biz izinle geldik... Sizin yolunuzda ve sizin yoğunluğunuzdayız...

Ak tahtın kelamı olup indik... Kemali, kelamı, haliki, hak olanı, tahditsiz olanı dilledik burada... Sizi dilledik... Sizin yaşam sahralarınızı dilledik... Yarınınızı dilledik... Ve biz bizden biz olduk... Huzur olduk... Öz gerçekliğimiz budur... Ağırı hafifletip bütüne hizmet etmek...

Mitosların kontrolsuz kaynaklarının üstü bir çalışma bugün, burada, bu yoğunlukta yapılmaktadır... Bu çalışmaya kaynak olan birlikler buradadır.... Bundan da öte bir ilim yoktur... Olamaz!... Ama sofraya insanı oturtanlar kendi levhi kapılarında kaleme indiler ve biz oldular...

Medine kelam... Hakkı kapıda insan kervan... Ve tüm zamanlar murat oldu... Hologram ötesi bir hakikiyet, kaynak oldu dünyaya...

Ve bizler dünyalı olarak çorbaya tuz olmaya geldik... Size geldik... Bu çorbaya tuz olmak tohumları kodlayabilmek ve mutlak olmak bizi mutlandırıyor...

Eren... Kelamı kaleme indiren ve yolu kodlayan, BSUİ olandır... Barış, Sevgi ve Umman olandır... Mutlak olan İmparatorluğun ilmindeki kelam olandır... İşte Biz O, O Biziz...

İmparatorluk kelamı kaleme çektikten itibaren, intikam peşinde koşmak bitmiştir artık... Dünya insanlığı artık intikam peşinde koşmayacaklar... Kutsal tınıyı duyacaklar ve yoğunluğu hologramdan aşırttığını anlayacaklar... İnsanın insana sahra olduğu bilinecek...

Ve İmparatorluğun gücünün örtüleri açtığı görülecek... Arzın gücü artacak ve arş kaynak olup arza indiğinde ekipler mutlak kuranlarını kontrol altında tutacaklar ...

İnsan, elini ayağını bağlayan her ne varsa bunların sonsuz sırrından sonsuz sahralarda ki yağan yaşamlardan çıkıp; bütün kökleriyle öz gerçekliğini dilleyerek, o bağlardan kurtulacak... İnsan, bağsız bir döneme giriyor...

Öz görevi bu tohumları yaşatmak olacak... Bağlarından kurtulan insanlık, yeryüzünün görevini kodlayacaklar ve etki alanlarını genişletip mutlak kuranlarıyla koyu bir ışık olacaklar...

Sanal boyutların gücünden öte bir güç, mutlak kuran olup burada olduktan itibaren kalem kelam olacak ve biz bir tek olup burada olacağız...

Üzerimizde ki yücelik Allah'ın yüreğinde ki o yücelikten çok çok üstün bir güçtür... Allah biz olan, bir tek olan sahradır... Ama biz onun gücünün üstü çok güçlü bir saha vardır... İşte o saha şavk olarak yer küreyi ilme tohum yapacak... Ve bizler Medinenin kürzi kapılarının çok üstü bir kapı olarak bu toprağı tohumlayacağız...

Alla Allah'ın ilmi ile kodlarını, alla ki halik ol dediler... Allah seyir halindedir yaşamları... İlim halindedir Allah...

Umuttur o... Kutsal tınıyı duyurandır o... Ama Allah'ı siz sanal diye düşündünüz hep... Allah sahra olarak, kalem olarak mutlak olarak hep sizinledir.. Ve siz onu hiç anlamadınız... İşte dünya dediğiniz planet herkesin kendi diriliği ile kendi yeşeren kalemi ile bütünün gücünü kodlayarak Allah denilen o soha sistemini anlayacağı yaşamları kodlayacak...

Soha sahranın rahmi kaleminden çok üstün bir yoğunlaşma gerçekleştirecek... Ve biz o yoğunlaşma ile kelama kaleme ineceğiz... Enkarnasyonlarıyla lekesiz yaşamları kodlayan sistem kodları bundan sonra ki dönemde dört kült olarak gök çalışmaları için buraya inişler yapacaklar... Bu inişlerin sonrasında tüm kült tüm zamanların kök gök sözünü söyleyecek...

Bu söz mutlak söz olacak... Maya tuttuktan itibaren, mahrek kuran kontrol kuracak ve ziya olan sahra hakikiyetini kayıtlayacak..

İnsanlık boyutları yeryüzünün yüksek sahralarını kontrol etmeğe başlayacaklar... Düzen yenilenecek ve yeni düzen mahrek olacak...

Bizler o mahreki Ka Ha yapacağız... Siyahtan öte bir siyahla yapacağız... Bu siyah aşk sahralarının en yüce kaynağı olacak... Ve bize maya olanlar, kare küre sistemlerin gücünden çok öte olan kürzi olup inecekler...

Sevgililer, Sistem, Nizam ve Düzen görevlileri olarak bu çalışmayı yapan birlikler, mutlak kuranlarını kodlayabilmek için bize inerek, bizden sisteme insanlığı dilletmek istediler...

Medinenin kültü olanlara mutlak kuranımızı kodlattırdık ve izin verdik... Ama diğerlerine izin vermiyoruz... Muktedir olmaları mutlak kurana kalem olmaları ve bize inmeleri kendi dilleri ile kendilerini dillemeleri kesinlikle izin ile olur...Bu izin alınmamışsa burada, bu yoğunlukta, buna ilişkin hiç bir sistem sahrası oluşmayacak...

Diyebilirsiniz ki ama bu bilgiler mevcut... Elbette mevcut.... Ve bizler bunun bilincindeyiz ama o bilginin örtüsü çoktan örtüldü.. Bunları iyi bilin....

Nerede kaldınız?!... Neden geç kaldınız?... Sorgu sual ediliyor, burada size!... Anlayınız... Bize gelipte bizim yoğunluğumuzda ocak tohumlama imkanınız olduğunu nerden ana kapılara kaynak yapmaya çalıştınız... İzniniz mi var dı buna?... Biz size "sevgililer" dedik... Siz ise bize sesimizi dinleyin dediniz...

Yaratın... Yaşayın... Ama aşkla yaşayın... Burada öz gerçekliği tohumluyoruz biz... Sizse size dilletiken bilgileri dinletiyorsunuz burada... Buna izin veremeyiz... Ve diyorsunuz ki "ama bu bilgi hala okutuluyor..." "Ol" dedik oldu... Artık yeni dönem gerçek kalemle dilleniyor... O, bütün kapılar açık olmadığı dönemin bilgisi idi...

Artık bütün kapılar açılmıştır ve o bilginin bu yoğunlukta sisteme inmesine izin vermiyoruz... Ekip haline gelmeniz yetmez, hakikiyeti hak etmeniz de gerekir... Bunları anlayın ve bize gelin... Ama anlamadan geldiğinizde sahrada selenmenizin imkanı olmayacaktır...

Bugün öz görevinizi size dilletdik... Ayrı gayrı demedik ama yeni dünya çalışmalarınıza dahil olmanız için size vaad ettiğimiz o yaşamları kodlayabilmemiz için mutlaka hakikiyetinizle gerçeği anlayıp gelmenizi beklerim...

Murad ederim ki anlatılan anlaşılır... Ve bundan sonra ki dönemde dünya sahralarında bu bilgiden öte hiç bir bilgi dillenmeyecek... Bu kesindir... Yedinci dünya dediniz aklın tınısında yaşamlar kodlandı...

Hangi yediden söz ediyorsunuz?... Biz size mutlakiyetten söz ettik!... İşi hak edip yapmaktan söz ettik!... Hakkın kapısını bulmaktan söz ettik!...

Murat olanı, mutlak kılmaktan söz ettik... Hala bize gelipte "seviyenizi ölçelim, sonra size gelip gelmeyeceğimizi kararlaştıralım" dediniz... Yezidler!... Sistemin Ziya Kapılarını kırmaya mı geldiler acaba?...

Bizde olmaları maya olduklarından mıdır?... Yoksa, murat etmedikleri o yoğunluklara, muktedir olup kült olmak için gelişlerinden midir acaba?..

Seri halde size bilgiler verdim... Bu bilgileri tekrar tekrar dinleyin... Sonra görüşelim... Şimdilik sizi, hepinizi kodladım ve gönderiyorum...

Şimdi, işte bu... Aha bu!...

https://youtu.be/rXCkdArocNo

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ


28.07.2018 Zİ 5
Av. Nezire Selçuk Öz Biliş 4. Akış

Dağlarım Muhammet kulluk ilmiyle burada şu anda ve bize ses vermek istiyor. Oğulları tohumlara kodlanmış, yaşama kalem olmak için çabalayacaklarmış ve bizimle olmak istiyor. Muktedir olarak ve hakikiyetiyle gelmek diledi, esmaları kelamda kulluk ve biz onda kuran olanlarız.

O şu anda maya olup geçmek istiyor, onun sonsuz zamanlara kaynak olacağı kesin. Biz onu kendi yüreğiyle ve kendi yüceliğiyle dillemekten çok onun kelamda kendini dinlemesini istedik ve o şu anda kendini dinleyecek ve dilleyecek. Onu dinliyoruz…

_ Az öz vermem gerekmeyecek, sevgiyle hepinizi kucakladım. Burada çok özel görevler taşındığının bilgisi bizde de var ve biz bunun içindir ki; çoklukla size gelip sizin kelamınıza iniyoruz.

Bugün bana ses ver dediklerinde, dedim ki “ana seslensin ben ondan sesleşeyim” ama anada dedi ki; “sen ses ver”… Şu anda ben benden sesleniyorum…

Kucakladığım insan hepimizin ilmini dilleyebilen bir insandır. Umutlarını kodladığım insan mutlak olan bilişin kelamıdır. Yarına varan insan aklın kalemidir ve biz bütüne hizmetçi olanlar her birinde varız.

Hep Allah’ın tahtında göz olan bulunur sanırlar ama aklın kapısında olan da Allah’ın tınısını duyar ve ocağında mutlak kalem olur.

Sizi özellikle dinlemek istedim ve gerçek çağrıya uydum ve geldim. Çok özel bir gündür bugün, bugün bütün köklerim buradadır. Umutlarımı asla kaybetmemiştim ve bugün burada mutlak bir sahrada olduğumun farkındayım.

“Kültün aklı olur” diyenlere biz “kült hakikiyetin tahditidir” demiştik, gözümüz körmüş meğer görüyoruz ki kült hasat tınısıyla, hasat tahditiyle kodlama yapıyor.

Muktedir olmak çok kolay, Muhammet’in kapısında muktedir olan çoğu var. Amon topraklarının kuranları da var ama daha özel bilgi; her şey Allah’ın sessizliğiyle dillenecek ki bu sessiz sahra 89. Zaman kalemiyle kodlanacak. Bu 89. Zaman kalemi hak kalem olarak da dillenecek. İşte bugün burada bu kalemden kodlama yapacağım ben.

Doğum ölüm hadisesi önemliydi, herkes “ölen öldü bitti” derdi… Ve gördük ki ölüm kendinden geçmek değilmiş, bir evden diğer eve geçmekmiş meğer… Biz bunu hep biliyorduk ama babanın bunu dile getirmesi bizi mutlandırdı, bundan sonrada burası bizimde evimiz olsun istedik ve sizinle de olmak istedik. Her birimizin kendi yaşamı, hakikiyeti, hak tahttı vardır ama bir de hepimizin ortak var olduğumuz bir sahra vardır. İşte bu sahra bizi hepimizi kodlayabilen hak taht olarak buradadır. Burada olmak bizleri mutlandırmaktadır. Gerçek bizim gerçek kaynağa inişimiz, hakkı hak teknikle kodlayışımız ve sualtının kuranından çok güç alarak kontrol edici oluşumuz maya olmamızdan ötede mahrek olmamızla ilgilidir.

Çok mutluyuz ki maya Allah ilmiyle kodlananın hakikiyetindeki dirilikten hak teknikle kodlanmış ve bütünün kültü haline dönüşmüş bir mahrek kaydıdır. Ve biz bu mahrekte merdiven değiliz, her anız, Medine’yiz ama Medine’nin kültü olan mahreki olan mutlak kuranda mahrek kuranında sahra olanız.

Şikayetim yok ama ben dünyayı korurken, dünyanın bende olmasıydı dileğim ve burada buda oldu… Ben dünyayı koruyanım ve dünyadayım ve buradayım ve burası benim için değerli bir yaşam sahrasıdır.

Size ellerimi açıp geldim, dualar okumadan ama kuran olup geldim, size yasalarla geldim. Sizin kendinizi, yüreğinizi ve bütüne hizmetçi olan ilminizi miraç kalemi olup dillemeye de geldim. Ama beni anlama imkanı olan mutlaka kontrollü olacaktı ki sizler merdivenim olduğunuzdan ben sizde sizi anlayacak güçteyken, sizin beni anlamamanız diye hal olmayacaktır kesin eminim.

Hazırlıklar tamamlandı ve dünyaya indirildim ama hakkın kalemi olup geldim… Benim adıma görev taşıyan bu meclistekilerin tümü bence taşıdılar, bedenimce taşıdılar ve miraçta kelam olan ilmimce taşıdılar. “Bu yol aklın yoludur” dediklerinde, “aşkım hakkım olan ilmimdir” diyebildim yüreğime ve dedim ki; “ben sayfa, sayfa okuyan o yoğun ışıktayım ve oyun oynamadan ondayım, onunlayım” dedim. Ve dendi ki; “o sen, sen o ise, görevli olan o, görev veren sen misin yoksa” ve ben ona sordum “sen kimden görev aldın” dedim, bana dedi ki; “sevgili sahram, ben sen, sen ben olduğumuza göre hiç birimiz diğerimizin görevlisi değiliz”… Ve bu mutlu olduğumdan değil ama muktedir olduğumdan doğan bir sistem kaydı olarak bedenime kelam olan bir saha oldu.

Sevgililer bugün burada sizinle olmak hepimizi mutlandırıyor. Gözümüz görür ki sizden öte siz olan biliş, mutlak kuranda kelamdır ve o kelam birlik Ka Ha kaydı olarak hepimizde mevcuttur.

Bizler cemaatin cennetindeki cevheri bilenleriz ve bundan sonrada bu çalışmalarda bulunacağız. Sizin gerçeğiniz bizim gerçeğimiz olduğundandır ki; bu yolda sizde olacağız… Sahra olarak ve hakiki ilim olarak. İyi ki buradayız, iyi ki kodlanmış olarak sessizliği dilledik ve iyi ki hakikiyetle sizinleyiz. İnsanlık boyutlarına gözümüz ve yüreğimiz olup gelen ilim bizimde yüreğimiz ve gözümüz oldu, çok mutluyuz çok…

https://youtu.be/O5SUTclL1Vs

Süper İnsanlık Realitesi

 

28 TEMMUZ 2018 Zİ 5

Ellerimde tutuyorum yaşamı... Avuçlarımda yaşamın yazgısı.... 
Avuçlarımın içinde kelama halik olan kalemim ve ben her anda yazarım Dünya'nın yarınlarını...

Öz, Söz ve Göz olan kalem....
Aslolan yaşam.... Sonsuz ve de sınırsız olan...

Yaratım için Dünya'dayım...
Kaynak olan kalemim ve de evren evren ışık yakan...
Tüm yaşamlar... Evrenler... Dünya dışı yaşamlar ve de zamanı yaratan.... Yaratan ve yarattığında yaşatan...

Bana "YAŞAM" dediler... 
Bana "İLİM" dediler...
Bana "İNSAN" dediler... 
Bana "DÜNYA" dediler
Bana "KALEM" dediler

Sultanların kulluğunda dile gelen cümleler var...
Cümle aleme hak ettirilen, hak edilen yaşamlar var...
Yaşam olan her bir canı Bir Tek ilim ile yazanlar var...
Yazan kalem, okunan ilim ve her bir anda insan "BİR TEK..."

Bir Tek İnsan... Ses verebilir sonsuzluğa...
Bir Tek İnsan... Yazabilir kalbinin kuranını...
Bir Tek İnsan... Yaratabilir, yaşatabilir...
Bir Tek İnsan... Kaynaktır sonsuz zamanlara ...
Bir Tek İnsan... Bilebilir hak ta Ala olan ilim ilen...
Sonsuz sınırsız ilme kaynak...

Bir Tek İnsan...

Özüm... Halik kaleme yazılan, bildiğini diller. Dillenen, bilişin hakikiyetidir....

Yaşa!... Ama huzurlu ol...
Bil ki yaşam sonsuz!... Rahat ol...
Barış, Sevgi, Umut, İnsanlık için yaşayan ol...

Yarat.... Avuçlarında ilmin...
Yaşat... Tüm yaşamlarda olan ol...
Hologramdan çok ötede olan yaşamlarda şafak söktü!.. Bilen ol... 
Halik kelam ile özün sözünü, kalbinin kuranından dilleyen ol...

Ya Hub Bi Zi Ha. ..

İçinden geldiği gibi yaşa...
Hizmet et yaşama ve tüm yaşamlara... 
İçinden geldiği gibi ses ver...
Hürmet et kendine ve tüm yaratılmışlara...
Hakk olsun yolun...
Pakk olsun aklın...
Ve aksın geçsin rengarenk yaşam damarlarından...
İlim olsun sözün....

Aha, İşte Şimdilik bu... Şimdide....

Aynur Funda
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

 
  Bugün 187 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol