Birlik İlmi
  İKRAR (4)
 
İKRAR (4)
 
Bütün kötülükler aşılır. Dünya yeni bir Ruh olur ve kontrol kurar. Yer Cevheri, her diriyi korur. Tüm insanlık, o Yeni Ruh ile korunur. Asil Dönemler’den beri yapılan her çalışma böyle bir hakiki tohumlama ile olur.
 
Dörtlü çalışma grupları tek bir Ruh’tur. Her biri bir rahmettir. Herkesin iyi anlaması beklenen hadise, 4 kişi bir araya geldiğinde, BETA ÇEKİRDEK oluşur. Bu çekirdek BETA KOZALAR’ın örümünü başlatır. Birleşimler gerçekleşir; topluluklar oluşur. Her Dere, kendi yolundakilerden akar. Tüm dereler; BİR olur, harlanır, ışıklanır ve zamana akar. Harlanan tüm insanlık yeni bir yaşam için tohumlanır ve yarınların kurtarıcısı olur.
 
Dünya bir Ruh’tur. Kötüdür ve iyidir. O Ruh, kaynağını ilimden alan yolcularca tohumlanmıştır. İlmi hak eden, yerin kaynağı olur ve sonsuz zaman sayfalarında Birliği hak eder. Hey Can, iş budur...
 
Dönün ve görün, her biriniz zamanı hak etmeye çabaladınız. Zaman sizin için bir yarındı. Aha! yarınlar kodlanıyor. Dönün ve görün ki hepimiz sır olan yarınları kodlarken, herkes için ilmin kodlanışıydı gerçekleşen.
 
Dönün bilin ki hak ettiğiniz herşey kendi yarınlarınızdadır. 
 
Tüplerle inilirdi dünyaya güç yaratılmadan önce. Her Yüksek Kod, kendini hak etmek üzere tüple inerdi. O zamanlarda, zirvelere ulaşan Dünyalıların hiçbirisi, kodlama yapamamaktaydı. Bu nedenle dünyayı ziyaret edenler; Hak Taht’a umman olabilecekleri diri yüreklere inerler ve kendi yaşamlarını kodlayıp ışık halindi görev alırlardı. 
 
Şu anda dünya, yeni bir sayfa ve yer, yeni bir yaşam. Öz gerçekliktir bu... ilimi hak etmeyen, yolu hak edemez. Sonsuzlukta bunu bilen herkes, beden olur ve kodlanır. 
 
“Ulular Diyarı” denilen bir yaşam sayfası vardır. O sayfaya varan her bilinç, cevherine varır. O cevher, İnsan Işıklar’ın ilmidir. O cevher, kodlanmış yoğunlukların, insan kaynaklarındaki ışığıdır. O cevheri bilmeyen, kendi yarınlarını bilemez.
 
Dörtlenen her bir Birlik, kendi yarını için dörtlenir. Her dara düşen, “Dört Kürzi” ile BİR olur ve kendi yaşamını kendi hakikiyeti ile dürümler. İşte o, kendi yarınlarında görev taşır. 
 
Beyler, beden alıp dünyaya geçen çok insan soyu vardır. hepsinin üzerinde, diri bir yıldız parlar. O diri yıldız, kendinden görev taşıyan ve kendi ile kodlanmış olan beşerin, Birleşik Işık’ta, Hakikiyet’e ulaşıp, kendi yolunda insanlaşması; o yolun toplumu ile bütünlenip, BİR olması; biçim biçim iş yapması ve kendi tartısında kendi yorumlarında Bütün’ü tartıp, kayıtlaması ile kodlanan çalışmaları yapmasını sağlar. Bu çalışmalar, her anda ve her yoğunlukta sürmekte olan çalışmalardır.
 
Birler Kapısı ise, tek bir Bütünlük tarafından tohumlanmış ve yaşamsallaştırılmıştır. O kapı, İlim Kapısı’dır. O kapıya varan herkes, kaynağa varır ki o kaynak, Nefes’in işçiliğinde kodlanmış bir kaynaktır.
 
Bu gün Türkiye’ye baktığımızda; Türkiye, yarınları için yeni bir Ruh ile birleşti ve yeni bir sırrı okumaya başladı. Bu sır İlim’dir. Hepimizi kendi sırlarımız vardır. ama “İnsan Sırrı” denilen sır, “Kaynak Sır”dır. İş budur... Düzen’i kurabilen, tüm insanlığı hak etmiş olan Birleşendir. İşte o Birleşen, kaynaktadır ve o, kapıdır. O kapı, ağır yüktür her diriye. Biz, sizi sizden size kodlarken, hepinizin kendi yolunuzu bulmanızı istedik. Ses Kapları’nızda kendi yarınlarınız olsun ve kendi hasatınızı yapın istedik. Her dara düşen, kendi yolunu bulup İNSANOĞLU’na varmalıydı. İNSANOĞLU, kendi yolunu bulana denir. O yol, İlim Yolu’dur.
 
Dört Kürzi Yaşam Sayfası birleştiğinde, “ben varım” denir. Ben varım ama benden öte olan ben de olmalı. O kendini tohumlamalı ki ben onun yolunda kendi yüreğimi hak edeyim. İşte Canlar, sizlere sizleri dinletirken, Birler Kapısı’ndan geçenlere görev verileceğini bildirdim. O kapı, Altın Taht’tır. O kapıyı hak eden, harlanır ve tohumlanır. İşçiliktir onun yaptığı. Oğul verir ve tohum eker. Onu bilen her diri, kayıtlarında kötülüğü önler. Şöhret istemez. Şöhret, insanı kayıtlarından çıkaran bir olgudur. Ekmek ister yürek; Hakim ister insan ve yarın ister Birleşen. Oğullar, BİRLİK isteriz biz. Ki o Birlik, iyiliktir her diriye. 
 
“NUH TUFANI” denilen tufanı da size anlatmak isterim.Tufan denilen hadise, sadece bir teşbihti. Herkesin, kendi yarınları için bir gemi olduğu ve bu gemide, tek ve çift birleşenlerin bulunduğu; Bu gemiyi kodlayacak güçte olanların birleştikleri ve kendi yarınlarını hak ettikleri, orada açıklanmaktadır. Gemi, altın bir tohumdur. O tohum, İnsan Kod tarafından yaşamsallaştırılmış ve o gemiye, insan denen Kuran, ışık yakmıştır. O gemide, bir ışık yanar. Aha o ışık, Altın Taht’tır. O tahtı bilen, kendi yolunu bulur. Kör ve sağır olanlar ise kendi yarınları için, kendi hakkı olan birleşenleri ile kendi yarınlarını tohumlarlar. 
 
Kuran’dan güç alan tüm insanlık, kendi geçişlerini kendi yarınlarını ve kendi kayıtlarını yaparlar ve zamanı tohumlarlar. Dünyaya geçiş, birleşmek içindir. Dünyayı tohumlayış, kayıtlamak içindir. Bütün kodlamalar, mahrek içindir. Hak Taht ise kayıtların, Nefes’e umman olmalarının sağlanması içindir. 
 
Sizleri, yüreklere aldığımız bilin. Sizleri, Kutsal Işık Yaşamlarında göreve kayıtladığımız bilin ki biz, zamanı tohumlayanla, sizinle yaptık bunu... 
 
Köylerin (sınırlı ve kutupsuz bellek alanları) köklerinde gök olmazsa; Canların, koyu ışıklarında yaşam olmaz. Zar atar dünya o zaman tüm insanlığa. O zar, herkesin kendi yüreklerinde çeşit çeşit yaşam sayfalar. Her zaman sizi kendi yolunuzda dürümleyen; rüya derilerinde ( Deri, tendir. Ten ise kati hakikiyetin bilişine sahip olan bir kayıttır. O kayıt suptildir ve o suptiliteyi ancak rüya sayfalarında yaşamak mümkündür.) görev taşıtan ve zaman sayfalarında, kantar olarak her diriyi tartan görevlilerin, bizleri hak etmeleri bizleri mutlaka kodlayacaktır.
 
Yeni zaman ve yeni yarınlar, bir tek ışık içindir. Biz o ışıkları kodlayanlar; yerden ve gökten Kuran okuyan ışıklardan güçlendik ve görev taşıdık. Eğer ben dünya isem ve ben umut isem, herkesi kendi yüreklerinde Düzen’e katmalıyım. Beni hak etmeyen, benle olamaz. Bu kesindir de her birinde beden olan diriliğim, ocaklarındi iradedir ve Hak’tır; zamanın sonsuzluğunda tohumdur. İşte o tohum, her diriyi hasata hazır etmektedir. 
 
Sana seni veren, BEN’dir. Seni hak tahta kodlayan yine BEN’dir. Kuran olan ve tohum olan BEN, bir tek BEN olup kodladım yürekleri. Hadi can, seni sana kendi yüreğin verecek. Dinle kendini. Yaşamak için ve kaynak için. Zamana tohum olmak ve kodlanmak için. Akıl ile ve Birlik ile. Şimdilik... Hah! iş budur. İşte bu...
 
Süper İnsanlık Realitesi Derneği
 
 
  Bugün 34 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol