Birlik İlmi
  DÜNYAYA DOĞUŞ
 

DÜNYAYA DOĞUŞ:

Dünya insanlığı, Zaman Kodları olarak beden almak üzere dünya sayfalarına inerken, Prizmal kristalize kayıtlardan çekilirler. Prizmal Kayıtlar, Cevheri Kayıtlar değildir. Bunlar, yaşamsallaşıp, Kürz hakikiyetinde kontrol kurmuş olan kaynak sayfaların kayıtlarıdırlar ve bu kayıtlar, merdivenler gibidirler. 

Her biriniz, o merdivenlerden dünyaya çekilirsiniz. Ve bu çekiliş esnasında, bizler de hakiki yoğunlukla olur. Sizin inişinizi izleriz. Her bir yüksek sayfadan, cevhere kodlanmış olarak inerken; yerin ışıklarından geçişler yaparsınız. 

Bir resim düşünün; üst üste konulmuş prizmal ışıklar olsun. O prizmal ışıkların en üstü olan 20. basamak, 1. Prizmal basamaktan daha ışıklıdır. Ve o ışık, esasında ışıksız olan 1 ve 20 arasındaki diğer sayfalara yansımaktadır. İşte bütün mesele, o en üstteki ışığı, en aşağıya çekebilmektir. Bunu yapabilmek için dünya planında daha istekli ve daha güçlü bir ışık kodlaması yapmanız gerekir. Sizin yüreğiniz, bu ışık kodlamasını bilir. Dişi ve Eril formların birleşmesinde en aşağıda güç artar ve en yukarıdaki ışık, yaşama iner. Ama inen, en aşağı için Işık Tohumudur. O tohum Bütün içindir. 

Geliş halinde ışık, ışığa ve o ışık, daha aşağıdaki ışığa iner. Her ışık basamak zirvedeki ışığın yansıma basamaklarıdır. 

Prizmal bir iş yapılır her inişte. Prizma Mikail’in de bildirdiği gibi üçken prizmadır. Her bir basamak, bir üçken prizma ve bu üçken prizma, dik üçken prizma; 90,45,45 derecelik açılardan oluşan ve her açının ışığında, kontrol olan Birlik Sessizlikleri… İşte inişin kendisinden başladığı o yüksek Işık, yeni yaşamı hak edip de diriliklere taşırken, gittikçe daha kabalaşan ve daha güçlü şekilde her basamaktaki prizmal sistemde, dairesel hareketle prizmaların örtülerini örten bir yoğunluk olarak o üçken prizmaların yüksek enerji noktaları olan 90 derecelik açılarından çekilirken, oluşan ışık vortekslerden akıp geçmektedir.

Basamakların en üstü en alta indiğinde, o yoğunluk, zaman tartısına oturur. Tartılır, acaba gelen ışık ile onu çekip alan görevli, Hak Taht’ta müşterek olarak kodlanacak ve sonsuz ummanlarda, bu tohumlama, kayıtlanacak dürümde mi diye. Ve görülürse ki böyle bir yaşam olmayacak. O görevli, bellek kayıtlarında olmayacak olan, kaynak işçiyi istemez. Böylelikle gelen, görev alamadan ölür. Bu olay doğum anında olur. 

Bir de döneminin ışığı olup, kendi yaşamını hak edenler var. Onlar, dünyaya kendi yaşam sayfalarından çekilirler. Çekiliş, kendinden kendine olur. Bu nasıl bir gerçekliktir bunu da size açıklayım: 

Ben, yarın için işçiyim. Ama beni dünyaya tanıtacak olan ilme gereğim var. O halde ben, bu ilmi, Hak Taht’ta benleştirecek olan görevlileri (ana ve babayı) hak edip bulmalıyım ve onlarla olmalıyım. Onlar, bana Kuran olur mu? Yoksa ben mi onlara Kuran olurum buna bakarım. Zor olmaz. Bilirim ki beni hak edenler benimle savaşırlar. Ben, onlara bir ışık olur inerim. Onların, beni tartıp; kabul edip, etmeme imkanları olmadığı gibi, kontrol altında, geçişlerimi, yahut geri çekilişlerimi sağlama imkanları da yoktur. Kararımı vermişimdir ve gelmişimdir

Bu şekilde gelen ben, Tanrı olan her diriyi Hak Taht’a oturtabilirim veya Tanrı olan beni has tartıya oturtabilir. Her ikisi de mümkündür. Ben tartıda iken, beni bilen, kanat alır kodlanır ve tohumlanır. Şu anda olduğu gibi. 

Arı balını her diriye indirebilir. Bu, İnsan Işıklar’ın hak edilmesi içindir. Müsterih olun ki arı, balını her diriye indirmiştir. Ölüyü hak edip diriltmiştir. Öyle çok çalıştık ki biliş için… Herşey bilinmektedir.

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 
  Bugün 152 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol