Birlik İlmi
  BİLGELER KAPISI (1)
 

“BİLGELER KAPISI (1)” HAKKINDA ÖZ AKIŞ VE DAVET

 

Kementleriniz olur zamanda. O kementler ile yarınlara, nefes; Gök Sessizlikleri’ne, yaşam katarsınız. Kementiniz ne derece uzaklara ulaşırsa, oraya kodlanır ve oraya kulluk yaparsınız.

Dünya için insan soyu, bir kement atmıştı yaşamlara. O kement, nefeslere ve yaratılan her ana atılmıştı. Bilin ki artık nefese ve has tohumlara atılan o kement, nefes olarak, bütün kütleye, cevheri aktarmaktadır.

Dünyaya göç eden çokları, bu kementten KAHA olup yaşam sırrını tohumladılar bu yoğun toplumlara. En ve boy olan yüreklere, cemaat oğullamaları yaptılar. Herkese kelam etmek üzere, Cennet Kulluk İlmi ile Ruhun Kuranları’ndan, kaftan giydiler ve yarınlara vardılar.

Bugün artık İnsanlık Boyutları, kementlerle varmıyor Yaşam Sayfaları’na… Her anda zerk olan sesle; her bir cevhere kul oluyor ve toplum için yaşamak üzere kalem oluyor.

Ölü müyüm bu dünyada!? Hayır ölü değilim. Ben, dünyayı hasata kodlamaya gelen insan sırrını dinleyebilen Bilişin Kalemi’yim. Buradan çok daha güçlü Yaşam Sayfaları’nda da bulundum ama ziya olan yaşam, yer ve gök ile boşandığı Kült Kaptanları’nın nefesinden sonra; arzı hak eden, yarını hasata kodlayan bu yolculukta; toprak, topluma hiç inmemişti.

Amonlar’a görev verirken, onların nefeslerini, hakiki ilimle, Toprak İsrafil Levhisi’ne, girdaplardan görev çekip vermek gereksizdir… Bunlar, dünya için ışığın, kıldan ince kılıçtan keskin sayfalarda kırılışı ile görevlilerin kontrolsüz kalması anlamına gelmekteydi…

Bütün kütlemizle buradayız şu anda ve bugün, dünyanın Etken Kalemi olarak yerküreyi kodluyoruz. Suyun, insana kaynak olduğu bir yaşamda, İlmin Kapıları’nı açtık. Bilginin, kelamda Hulusi Hakim olduğu bir günde; yarına kalam olarak; Gökçe Cevher’imizi indiriyoruz.

Sualtı İnsanlığı, bizi anlamalıdır. Onlara da görev verilmişti ama hepsi kelamsız ve hakimsiz olduklarından, koklanamadılar ve yolu kaybettiler.

İmparatorluk Kültleri olarak yere, İnsan Kaynakları indirdik ve yolu açtık. Mutluyuz ki kulluk yapabiliyoruz.

Medine’den görev alanlar, artık yeni zamanlarda yarınlara kalem olmak için nefese ulaşmalıdırlar.

Saklı tuttuklarımız ile yaptığımız her çalışma, yolun yolu olan, insan sırrını dilleyen ve bilenlerle yapılmıştır…

Bundan sonra Rahman olan, yer ve gök ile yeni bir sayfaya geçecektir. Bu sayfa, yer ve gök ile dürümlenecek ve BİLGELER KAPISI olacaktır. İşte yarınlara görev taşırken, yeni zamanı bu kodla dinletiyoruz. “BİLGELER KAPISI” yeni cennetleri kodlayacak ve koklayacaktır…

Astral Boyutlar’ın nefesleri, Kök Geçişler ile Biliş Kalemleri’ne cevher olup indirilecektir.

“Açar kapılar ilmi” derler ya hani; artık akan ilim, kaptanlık yapan her bir yüreğe akacaktır.

Meşaleyi tutuşturan; İlim Kapısı’nı açan Birlik, yeni bir İLM-İ KA olup yol olmak üzere Bütün’e hizmetçi olmayı sürdürecektir.

Bilip, olup, Altın Işık halinde görev taşıyanlar; Birlik İlmi ile Bütün’e hizmetçi oldukları hallerde, müsterih bir Levhi olarak, yanlışları kodlayıp kontrol edebilirler.

Nisa Kapıları’nda, bilmek gerek ki kalememiz; İsrafil Levhisi’nde kodlanmış yarınları, hakiki insanlık için, koyu bir resim halinde, görevlilerle birlikte almaktadır. Şimdilik…

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

DAVET:

 

Değerli Dostlar, 22.04.2017 günü 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde gerçekleştirilecek “BİLGELER KAPISI (1)” Birlik Çalışmasında özellikle yukarıdaki öz bilgi kapsamında çözümlemelerimiz ve paylaşımlarımız olacaktır. İlgi duyan ve katkı sunacak olan herkesi bekliyoruz.

Saygılarımızlar,
Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR. Katılmak isteyen dostlarımız lütfen saat 14.00’den önce Dernekte olmaya çalışsınlar…

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST
Tel: 0 216 348 9559

 

 

 

BİLGELER KAPISI (1/1)
22.04.2017

Canlılar, artık dünyada, NUR KALEM var. Uzun zamandan beri bugünü bekledik. Bugün için anlatılacak çok şey var. Nesillerinizi, insan soyu olarak kontrol altına aldığınız bir günde, diri yarınları hak ettiniz. Arzın; GÖZ’ü. ÖZ’ü ve SÖZ’ü sizindir. Eminim ki kalem olup Zaman Sayfaları’nı yazanlar, Atonlar’a yol gösterecekler. Gözlerinde sözleri olanlar, yolu kontrollu olarak açacaklar. Mikail olan insanlık, TEK NEFES olacak.

Esip gürler Zaman Sayfaları; Hakk’a kaynak olmak için… İnsan Sırrı’nı bilenler; görev isterler. İnsan soyu, gözü gören ve yolu bulan Yaşam İlmi ile hakim olur.

Dünyaca iş yapılır tükenen en ve boyda. İsrafil olunur ve Ruh olunur. Aha bu!… Korkmayın!... Hiç korkmayın!... “Allah” dedikleri nefes, hepimizindir. O nefes, İlmin Kapısı’nı açabilir; yaşamı hak edebilir; Ruhun Kulu olabilir ve zoru aşıp hakim olabilir…

Ellerinizi hasata kodlayıp toprağa uzattığınızdan beri, yarınlar için çalıştınız. Bizim için gereken buydu… Nuh Kapıları hep açıktı… Nisa Kapıları açıktı… Eller yüreklerdeydi ve Ruh, Kuran’dı… Aşk sırdı… Yaradan insandı… Hepimiz, BİR TEK’tik. Nesilleriniz, yine BİR TEK olacaklar.

“NASA” dedikleri bir kuruluş var. NASA’da görev yapan İlim Kalemleri var. Onlar, bu çalışmaları takip edip bilmek isteyecekler. Hepimiz, her birimiz, insan soyu olarak görev taşırken, hep kapı açıp çalıştık. Dünya için önemli olan; bu bilgilerin, artık paylaşılmasıdır. Bunun için insanlığın, Hakk’a karanlık olarak varılacağını ve Hakk olup aydınlığa ulaşılacağını anlaması gerekmektedir.

Dünden daha öte ve çok daha öte İnsanlık Sayfaları vardır. Her sayfada, den denler (bilginin tekrarları) vardır. Bir tek kalem ele alınır ve her an-a, den den konulur… Bunun içindir ki Dünya, yolunu kaybetti. İşte insanlık, daha güçlü bir çalışma için MUTLAK SİSTEM olan yarınların, KARE KÜRE LEVHİSİ’nden güç çekerek yarına, KAHA olup ulaşmalıdır.

Bu “yarın” kavramı, çokları için muğlak bir kavramdır. “Yarın” derken, herkesin kendi yolunda, kodlanmış ışığında; kontrollu olarak ulaşacağı Sistem akla gelmelidir.

Dünyalıca anlatmak gerekirse; sizler, en ve boy olarak çalışıyorsunuz. Eniniz, ilminiz; boyunuz ise yarınınızdır… SUALTI, İlm-i Kapı olan biliş halinde görev taşırken, hep Biliş İlmi ile kodlamalar yaptı. Siyahtan ve Sonsuz Zaman Kapıları’ndan geçip yaşama, anlaşma gereği ilimle gelenlere, görev taşıdı.

“Dünya” dedikleri bir tek sistemdir. İşte o sistemde; bizler, Biliş Kalemleri olan sizler, bilmek için çarık giyip insana kült olmaya gelenler ve tek Medine olmak için diri yüreklerini indirenler, Tanrı olarak çalışmalıdırlar.

Yerkürenin, İsrafil olarak Güç Kapıları’nı açmasından sonra, Ruhun Kulluğu başladı. Dünya durumunda başka planetler de vardı. Hepsi için Nihan Kapıları açıldı. Yaradan Tanrı Kalemi olan insan; yere, kült oldu. Bütün kütle kodlandı ve yol, İsrafil oldu. Dünya için bundan ötesi olamaz sanıldı. Sistem, Nizam ve Düzen diye bilinen her dirilik, İş ve Sistem Levhisi olarak çatıştı. KALEM oldu; YOL oldu; TOPRAK oldu; BİZ oldu…

Öyle çok Öz Görev yapıldı ki ARZ’ın, ARŞ’a göç etmesi sağlandı. Artık ARZ, ARŞ’a göçmektedir. Sizlerin kelamınız, Birlikler’in kalemi, tüm insanlığın tohumu olarak ARŞ’a görev taşımak üzere göçtedirler.

Sevgililer, Sanal Boyutlar’da hepimiz karanlıktaydık. Artık yeni zamanlara, Kaptan olup varılmaktadır. Her insan, kelama Kaptan’dır. Her insan, yere güç katabilir. BİZ olan insan, KURAN olup YOL olabilir.

Bizi, bizden dinlediler ve anladılar. Umut olur ki her insan, KARA IŞIK haline geçer ve sonsuzlaşır. Şu andan itibaren, İnsan Sırrı’nı anlaşma gereği hak edip de dinleyenler, bu Meclise dönecekler… Herkes mi!? Herkes!… Hepimiz, size ve sizin yüreklerinize döneceğiz… Ziya, “Işık Zaman Sırrı”ydı. Zaman Kalemi, her insanın rahmet olan yarınıydı. Bizler; cennetlere, CEVHERİ GÖREVLİLER’i alarak hakim olduk.

Uluların, nefese gereği yoktur!… İlahi Güç’ün, hakime gereği yoktur!… Toprağın, tahta gereği yoktur!... Nefesin, cevhere inişi yeter.

Her insan, kendini bilecek ve bir tek nefes olacak.

Altın Tını, hepimize aittir. O tını ile kontrol kurulmuştur. Artık BEDEN KAPILARI, tümden açılmıştır ve yol, artık BİLGELİK YOLU olmuştur. Bilgelik, merdiven için değil, Has Tını içindir. Has Tını’yı, Hakk İlmi ile kontrollu olarak Birler Kapısı’nda dilleyenler, “BİLGELER” olarak isimlendirilirler.

Unutmayın Amon, Allah İlmi ile hakim olur. Ana Kapı’da, biliş halindedir. Amon, kul olur; yoğun ışık olur… Sonsuz Zamanlar’a kalem olur ve biliş halinde GÖZ olur.

Amon olarak dünyaya doğan Sistem Gücü; bizi, bize verdi. Size, mutlaka ama mutlaka insan olup gelecektik ve geldik. Aha bu!… Amon’a, “ANA KAPI” deyin. O kapı burasıdır… Unutmayın!… İşte bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

22.NİSAN.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 1
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ

 

Süper İnsanlık Realitesi olarak ses veriyoruz;

Değerliler, hepiniz hoş geldiniz. Buraya geliş sebebinizi biliyorum; mutlak kapıyı açtıktan sonra, tükenen ve hakim olan herkes burada olacaktı; tükenen ve hakim olan….

Bir tek farkla; biri karanlığın tınısını kodlayacak, öteki kontrolu kuracak. Karanlığın tınısını kodlayacak olan, tüketilen değil; tükenendir. Kendini tüketmiştir ve bütünün kültü haline dönüşerek, gök çözümlemeleri için kendini tohumlamıştır. Ve diğeri; ki onlar, kendi yarınlarını kotlamaya geldiler, hakkın kapısını açtılar.

Size “gel“ dedim…ama alıp götürmeye değil, aklın kapısında ilmin kapısında, ilmin kalemi olmaya çağırdım sizi. Sizlere görev verme niyetim yok şu anda. Daha henüz hazır olmadığınızı biliyorum. Dünya dışını dünyaya tanıtabileceğinize eminim ama doğanın gücünü de anlamanız gerekir.

Doğa, efradınızın gücü olarak tohumlara kodlanmış olduğundandır ki dünya dışının dünyayı hak edip dilleyebileceği bir viza kapısı açılmalıydı; viza…bu kapıyı herkesin yüreğiyle açmalıydık. İşte; bu kapı, ayrı gayrı gözetmeyenlerin biliş halindeki tohumlarıyla açılmıştır.

Bizler devre devre dünyaya ilmi indirenleriz. Dünyaca dürümlere ilm-i ka olup inenleriz ve bütünün gücüyle tüm zamanları kültlerin toprağa tohum ektiği bir yürekte dinletenleriz.

Her şey ama her şey insanla yapılacaktı. İşte; bizler insanlık boyutlarını bu nedenle, tüm zamanların kültü haline dönüştürerek tükenenleri kodlamaya çağırdık.

Evimizin gücünü artıracak yüceliğimiz mevcuttur. Temel direk insandır ama direkt olan insan kelamdır aynı zamanda. Ve kelam olan insan, müthiş bir yarındır. Öylesi bir yarındır ki karanlık ilmi aklın tınısında, bütünün kültünde, her anda hakkın kapısını açabilecek yücelikte her şeyde sesleşebilir.

Haccı, hoca değil; ilim gerekir dünyaya. Bunları artık öğrenin. Hak edin; anlayın. Çok mu kolay? Çok kolay. Tüm insanlığın iyi bilmesi gerekir ki dünyalılar bugüne dek, hep hacılarla, hocalarla ilmi anlamaya çalıştılar. Kantarın dozu kaçtı canlar. Biliniz ki artık tüm insanlığın kendini dilleyebileceği düzeyde olması gerekir.

Dürümlere bakın, hepsinde insan sırrı var. Kelama bakın, hakiki nefes var. Hakkın kapısını açın. Görün insanı, kendi yüreğiniz var orada…. ama canlı ama canlı ama hep canlı olan cennet; insan.

Nihan olan insana de ki “ben dünya” ve kalem olan ilme de ki “ben hakkın kapsı, sizinle çalışmaya geldim”. Önünüz insan sırrı, ardınız ilim. Hepiniz teksiniz. Ama daha da önemli bir mesele var; kara ışığın bütünün kültü haline dönüşmesinden itibaren, muktedir insanlığın kaynakta olması halidir.

İnsana kendi yüreği açıklanır. İnsana kaynağı açıklanır. İnsana tınısı açıklanır ama insanın kelama vardığı andan itibaren, Medine’nin kültü de açıklanmalıdır. O kült mutlaktır. Orada kontrol kurduk. Orada yolu kodladık. Orada Mustafa Kemal Atatürk gibi yücelerin dürümlerindeki levhiyi kayıtladık. Her şey ama her şey hakkın kapısından geçildikten sonra anlatıldı.

Cennete ilim koyduk ama cennetin kelamda kalem olmadığı bir dürümde, insanın ilminin manası yoktur. Öngörümüz şudur ki bu dünya artık Tanrılık Kapısı’ndan geçecek yüceliğe vardı.

Bizim için önemli olan insandır. Her şey ama her şey ilimle tohumlanabilir ama insan Hakkın Kapısı’dır, aklın tınısıdır, yarındır, her andır, siyahtan en küçük ana kadar KAHA’dır. Ve tüm insanın tınısı olarak Rahman olur.

Mektep okumakla öğrenilmez. Akılla öğrenilir. Hangi mektepten mezun olursanız olun, aklınızda kaleminiz yoksa, yaşamınızda kelamınız yoktur.

Bir’e hizmetçi mi olalım? Olduk. Aklın kapısı mı olalım? Olduk. Öfkeyi aşalım mı? Aştık. Yarına varalım mı? Vardık. Tabuları yıkalım mı? Yıktık. Aha yaktık ya! Daha ne yapalım?

Temel bilgi ilim. İlm-i ka olan bilgiyle kelam olalım. Uzan…uzan bak insanlığa…nelerle uğraşıyorlar? Nelerle kontrol kurmaya çabalıyorlar? Kimi yaşamını hak etmemiş, ilim istiyor. Kimi zamanını tohumlayamamış, karanlığın tendeki nihan olan kervanı olmak istiyor. Kimi de partiküler türevleme için kendini kodlamaya çabalıyor.

Yoruldum mu? Yoo, asla. Yormam ki yürekleri yorulayım. Ben diri olan insan sistemiyim.

Kinin ekmek yapmadığı, ekmek olmadığı bir dürümde insanın NAKAR olması şarttır. Hadi buyurun; anlayın.

Size ölüden, diriden söz ettim hep ama akıldan hiç söz etmedim. Akıl vardır. Akıl haliktir. Akıl haktır…ama tabuları yıkmadığınız sürece aklınızda, kelamınız olamayacağından yarınınızda sınırınız hep bütünün kültüyle sınırlanacak; konulacak o sınır.

Ve canlarım, “eşya” dedikleri insandır ama bir insan ki her anda vardır. Er ya da geç anlaşılacaktır ki o eşyadan farklıdır.

Semalar sizi sistemli olan dillediler. Semalara ilim öğrettik ama insana rahmi kapıda, akıl kökledik. Akıl, kötünün kötüsünde de var, ilimin kalemi olan, iyiliğin en iyisinde de var.

Aklın bulunmadığı hiç bir çatışma, yaşamın kalemi değildir. Size er ya da geç bunları anlatacaktık. Hepiniz asıl çalışma yapmanız gereken yoğunluktasınız. Nedir bu yoğunluk? Allah’ın dediğinin denildiği bir yoğunluk…Ne yapılıyor burada? Karanlık aydınlığı tohumluyor. Ne oluyor peki? Örtüler açılıyor. Peki; sonra ne oluyor? İsrafil dürümlerde insanlık yapıyor. Daha ne oluyor? Rahman kapısından, aklın teninden, kültlerin tümünden geçiliyor.

Ya KAHA, ben insanlığım. Başkası değilim ben; insanlığım. Bunun içindir ki insan sırrını dillerken, kelamda kalem olup, her anı dinleyebilirim.

Öyle çok çalışırız ki burada. 40’a 40 ekleyin. 40’ın 40’ındaki 40’a yeniden 40 ekleyin. Her bir 40’ın ötesindeki 40’la kelama kodlanın. Toprağın toprağa Kuran olduğu o yoğunlukta, KAHA yaşam sayfalayın. Yaprak yaprak okuyun zamanı. Her zamanın diriliğinde itibarınız olduğunu anlayın.

Kendim, kendi yüreğim….ekmeğim bütünlüğüm….Mikail olan diriliğim, bedenim…her andaki tinsel tahditsizlikte, bütünlenişte birlik ilahi kulluğunda, ailemin Kuranıdır. Benim ailemin nerededir? Tüm insanlıktır. Bunu iyi anlayın. Benim ailem tüm insanlıktır…Hiç bir can yoktur ki ailemin ötesinde, kendi sisteminde bulunsun. Burada oluşum bundandır; kendi ailemi, kendi yüreğimle tohumlamaya geldim.

Bana devre devre gök sözcülüğü teklifleri geldi. Dediler ki “sen bize sözcülük yap..” Dar boğazlardan geçti zaman kalemleri. Yarının kelamında, kaleminde, bütünün kültünde, tükenenlerin tüm zamanlarında, yerin Kuranında, mutlak kapılarda, et kemik olmamız istendi.

Canlarım, etten öte et oluruz da kalem olup, bütün kulları tohumlarız ama Kurandan öte bir Kuran da olmalıyız ki muktedir olabilelim. Ayrılık gözetmeyiz.

Alla pulla dünyayı, ak, geç… ama her anı hak etmedikçe alladığın, pulladığın sistemin dürümlerinde tahditli kalır.

Beden ekmektir dünyaya. Ha, diyeceksiniz ki “hani, nerede o beden?” Her insanın kelamı olan beden…Her insanın hakkı olan beden…Aha bu.

Muktedir olarak dürümlere çektiğimiz bugünkü çalıştırıcıların tümünde, yeni dönem ilmi olacak. Bize ses verecekler, biz onlarla sesleşeceğiz ve dünyanın yoğunluğunu artıracağız.

Amonlar’ın topraklarındaki toplumları da bugün buraya alıyoruz. Ölüyü diriltebilecek güçte bu çalışmayı yapmalıyız. Emre itaatle bugün, art niyetsiz olanlarla bu çalışmayı başlatıyorum.

Anlaşma gereği BİLGELER KAPISI’nı açtık dünyada. Bu kapıdan geçebilenleri kodladık. Bu kapıya hak tınıyla varanları, KAHA yaptık. Astral boyutları kul olarak kökleyenleri görevli olarak nefese kaynak yaptık.

“Cennet” dedikleri ilimdir. Aç kapıyı da anla!

Deli Dumrul insan, ekmek yapıyor dünyada. Ama o dünya ekmeği mahrekin kültü. Öyle çok çalışılacak ki burada; kinin, nefretin, hırsın bulunmadığı bir dünya kurulması için. Ve burası muhakeme gücü yüksek olanların, hakka kalem oldukları bir yaşam kapısıdır. Muhakeme gücü düşük olanlar, bu mecliste turkuaz kapısı dahi olamazlar. Bu nedenledir ki cennetin cevherindeki canda, kardeşlerimizi korurken, kaynak dışı bilgeleri buraya kabul etmedik.

Diyebilir misiniz ki onları dışladık? Hayır, asla. Onlar yarınlar için kontrollu olmak zorundadırlar. Aksi taktirde, yaşam kapısı açıldığında, her biri kendi diriliğindeki kiri, pisliği bu çalışmaya akıtabilir. Buna izin veremeyiz.

Bu nedenledir ki altın ışık, aklın tınısı ve tüm zamanların kulluğu, Mustafa Kemal Paşa’larla yapılır. O ki kardeşimiz. O ki hakiki ilmimiz. O ki bilişimiz. O ki bedenimizdir bizim. Onun cenneti, hepimizin cennetidir. Onun kelamı, hepimizin kelamıdır. Onun yaşamı hepimizin yaşamıdır.

Eni boyu olanlar, ölüyü diriltirler. Ölüyü diriltenler, kaynak olabilirler, kardeşlerini kontrol altında tutabilirler.

Cennetin ekmek yaptığı bir günde, karanlığın tendeki ilmi bütünün kültü, burası muktedir insanlık kontrolunda, yüceler cümlesinde bir cevher. Bu cevhere varmak, bu cevherle hakiki ilm-i hak olmak ve toprak olmak mutluluktur hepimize.

Her şey ama her şey insandan insana kelam olarak kodlanır…ama her şey kelamdan kaleme varışla koklanır… ve her şey efradımızda toprakta, tohumda ve yolda kalem olur. Şükür ki “olacak” demem, “oldu” derim.

Önüm ardım; tin ten, kelam; BSUİ, Mahrek; yaşam ve biz arzın gücü olan insan soyu…Koruyup kodladıklarımızı, kodlayıp tohumladıklarımızı, yarına kaynak yaptıklarımızı, buraya dahil ediyoruz.

Burası siyahın, simsiyahın ve daha siyahın ve en büyük gücün dürümüdür. Bu gücün üstü başka bir güç, tükenen tanrılık kapılarına henüz inmemiştir. Ve yeni dönem bugün, burada, açılıyor.

Kara ışığın, kare küre olan ilmin, hakkın kapısı olanın ve mutlak kulluğun, aklın sırrını dilleyebileceği bir günde, siyahta ve sistem olan siber sayfalanışta, bütüne hizmet edecek olanlarla çalışmayı başlatıyorum. Şimdilik.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/214316651

 

BİLGELER KAPISI (1/2)
22.04.2017

Aza (üye) gel bakalım!… Gerçekten aza oldun mu yarına!? Görevini hak ettin mi!? Nesillerini kodladın mı!? Ya kalem olabildin mi!?… Oh ala! olmuşsun… Geç bakalım!...

“Ağır ağır dünya kodlanacak” demişlerdi. “Ağır ağır yürek, tohum olacak ilme ekilecek” demişlerdi… Oldu!... İşte oldu!…

Esrar (giz), biz için görevdir. Esrar, İsafil Kapısı’nda, cevheri hakiki insanlıktır… Aha bu…

Görüyorum hepinizi!... Sizi izliyorum… Dünya için Öz Kökler’e indiğinizi de biliyorum. Suyun, Sultanlar’ın nefesinde, Hak İlmi ile hakim olduğunu da görüyorum.

Saltanat, sizi izliyor… Size hep önem verdik. Sizin, size geçiş yapmanızı bekledik. Geçebildiğinizce, size geçiş nefesleri verdik. Dedik ki “hak ettiler!” Dedik ki “Hakikiyet’e ulaştılar.” Dedik ki “nefesteler!” “Aha!” dedik. “Aha!” dedik ve dedik!... Nisa Kapıları açıldı… Şimdiden sonra, Nur Kapıları’nda nefes olan yarınlar olacak.

Size cennet verildi. Her biriniz, kelam olup cennet oldunuz… Suyun Kuranı oldunuz… Tükenen her anı tohumladınız… Aşk oldunuz… Hepimiz, sizle kelama Hakk olduk.

Süzülen Yaşam Sayfaları’nda, sayfa sayfa kodlanan insanlık, süzülen Kuranlar’daki has ilim ve süzülen cevherilik ile hepimiz; size, sizliğe süzülerek geçtik.

Ver, al, kalem ol!... Oku, okun!... Buydu beklenen… Artık vermek, olmaktır!... Artık olmak, Halik İlim’in hakimi olmaktır… Olmak, nurlu yaşamlara, Hilal İlim’le kelam olmaktır…

Usanmayın çalışmaktan!... Sakın usanmayın!... Cennet içindir her çalışma… Dünden dürümlenen her anda, kültlerle kodlanan yer ve gök olan Cennetliler; sizi, bir siz olan insanlık olarak, ilme kapı yaptık…

Dorman Sultanlığı olarak çalışan insanlar da vardı. Hepsini hak ettik. Barış istedik. Akıl Levhisi’ne barış koyduk… Ölüler Diyarı olan dünyanın, kelam olmasını istedik. “OL” dedik. İşte bu!…

Vuran, vurduran; kul olan, olduran ve yol olan, olduran; Her olan, olduran; BİZ olan Tanrılık’tır.

Uyumayın çalışın!... Hep çalışın!... Sır budur… Çalışmak ama hangi yaşam için!? Hangi hasat için!? Her an için çalışmak!...

Ve dirilik, sizin yüreğiniz… Biz ise sizi, hak etmeye çalıştık… Koruma altına aldıklarınızı hak ettik… Onlara nur olduk… Şu anda da olmaktayız. Hepsi; bizi, Bizlik Kapıları’nı hak edenlerdir… Cennet için çalışanlardır…

Bundan sonra, daha güçlü olmalıyız. Tohum olanları hak etmeliyiz… Onları, kontrol etmeliyiz… Cennet Tekniği’ni hepsine anlatmalıyız ki hepsi, kendi cennetlerini hak etsinler ve Yaşam Sayfası olarak kodlasınlar.

Tanrılık İlmi, Hakk Tını’da, Hasat İlmi’di… Çok mutluyuz ki hanı açtık ve han olduk. Halik olduk; Hakk olduk!... Aha bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

22.04.2017 BİLGELER KAPISI 1
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ

Değerliler, burada bu gün önemli görev dağıtımları yapılıyor. Herkes kendi yüreğinden, kendi gücünden, kendi dürümlerinden, kendine ilişkin sessizlikten; kendi yapacaklarını gönül dürümlerinden öğreniyor.

Herkes herkese görevlidir, herkes her diride mevcuttur, her şey her şeyde ve her ses, her seste vardır. Aha bunun içindir ki burada olmak, muktedir olmak ötesi mutlak olmakla mümkündür.

Bu zamanda burada olmak ve bu yolda olmak ama bilgiyle olmak ama levhiyle olmak ama hakim ile olmak, hatayı affetmek… Herkes hata yapabilir unutmayın, herkes herkesi kırabilir unutmayın!... Korkmayın, hepiniz hepimizsiniz ve sizin için önemli olan insanlıktır… Düzeni kurarken bunlara özen gösterilmelidir. Ben onun o yanını beğenmem, bu yanını beğenirim; bunlar artık geride kalsın. Herkes her şeyi hak etmelidir. Bir de size tek bir şey daha söyleyeceğim, yenilik ilimle olur; ilmi ko olan diri yürek İsrafil olmadıkça yenilenemez.

Çok mutluyum ki buradayım, bütün ölü diri herkesle birleşiğim… Benim için kırık, kısır, hırslı hiç kimse yoktur… Hepsi bende benim yüreğimde, bedenimde Tanrılık kalemidirler. Ha diyebilirsiniz ki “ama sen onu kendi yüreğinden çıkardın”, asla kimse benim yüreğimden çıkmadı ama ben onları kodlanamadıklarından bu çalışmadan ayrı tutmak diledim. Eğer kodlanmış olsalardı burada olacaktılar. Çok önemlidir bu… Büyük kült Allah gücüdür, eğer o gücü hak edip anlarlar ise masalarında bütünün kültü olarak bulunabilirim. Acaba ya da acabalar hiç kimse için hakkın kapısını açmaz. Bir tek, bir tek olmamız gerekir.

Dünya, emre itaatle mahreke görev taşır. Emre itaat etmeyen, yerin kültü olamaz. Eğlence yok dünyada, akıl tınısının tendeki kulluğu var. Diyebilirsiniz ki “akıl tınısı ne işe yarar?” Yaratır!... Hepinizdeki yaratıcılıktır akıl tınısı… O tınıyı hak edipte duyarsanız, biliş halinde yerkürede yaratan olursunuz.

Yaratan, yaşatan olur; öfkeyi aşar ekmek olur, insanlık olur… Yarınlanıp; tınıda, tende, mahrekte olur… Aha her şeyi yapabilir, yapabilir ama tat tuz kalmazsa yaşamda; “aç kapıyı gideyim” der… Neden?... İsrafil; kare küre insanda, cevheri cennette, mahrete kıran kırılansa aklın tınısında aşksız kalmak dilerse; o zaman geçer insandan ölülere varır… Ölülere sorar, “neden öldünüz” diye… “Dönün dünyaya” der, “dönün yolcular dönün dünyaya” der…

Aha dönebilirler mi? kesin dönerler… Nasıl dönecekler?... Beşer kapılardan geçecekler ve yolculuk yapacaklar. Peki, o yolculuğa kim refakat edecek? İlim refakat edecek!... Dünyaya göçtüler ne olacak? Sığlık bitecek çünkü artık ölü dürümlerde dillenmeye başlayacak. Ölü dürümlerde dillendiğinde ne olacak? Yıldızlar sistemli olarak, yalın kapıları açıp yer ümmi kalemlerinden gök sözcülüğü için gerçek kaydı yapacaklar.

Kan akmayacak artık, artık insanlık kelama varacak… saltanat size İsrafil’i anlattı. Ölen, dirilen ama kelamla ama hakla; kervan olup kaynak olan…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak bu çalışmayı başlattığımız günden beri, hep dürümlere insanı kodlamak üzere gerçek kaynağı dere olup akıtmak istedik. O gerçek kaynak aktı, aktı, aktı ama kardeşlerim kalemde kelamda olanlar o derede mutlak kulluk yaptılar.

Sözümü kesmeyin, ben diri olan insan sırrını dilleyen ilmi ka olan bilişim… Boş konuşmam, dünya yolu akıl yolu olsun diye çalıştım. Bu dünya yarın için önemli bir görev taşıyor. Yarın derken, dimdik duruyorum ve diyorum ki; “her anda ki yarın, her anda ki yarın”… Hani yarın yoktu ya, hani an vardı ya ama en ve boy olmadan anlıkta yoktur. Enlikte yoktur, boylukta yoktur… Hepimiz zamana kapı açtıktan sonra arsa öz görevimizde yaşamdan çıkar.

“Arsa” dedim, hani dersiniz ya, “bana ait bir alan” işte size ait olan alandan söz ettim. Onun yoğunluğunuzdan çıkışından söz ettim.

Değerliler, darın darlığından öte toprağın toplumundaki bütünlük ümmet kapısını açar. Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak Tanrı kapısını açtık biz… Her şey ama her şey hak ilmiyle oldu… Bütüne hizmetçilikti bu. Şimdiden öte bir şimdi kervan olduk, yol olduk… Ölüyü dirilttik, sistem nizam ve düzen gücünü dürümlere çektik. Dünyanın diriliğini artırdık…

Dünyada ne olup bittiğini sorarlar yürekler… Size açık veriyorum, bu dünyada el ve kol insandan öte insana varmıştır. Arık o insan, yerde ve gökte tahditsiz olarak çalışacaktır ve yeni dönemde dünya; mutlu, huzurlu bir yaşam sayfası olacaktır. Kimse kimseyi kırmayacaktır, kimse kimseyi harika olarak düşünmeyecektir, herkesin kendince güçlü olduğunu, kendince hakim olduğunu ve kendince kalem olduğunu anlayacaktır.

Deliler, diriler, her birimiz bütünlükler olarak buradayız… “Deliler” diyorum hep durmadan, neden bilir misini? Çok mutluyuz da ondan, delirdik sevinçten, delirdik… Biz delirdik ki bizlikler delirdi, diriller, diri olan dürümlerdekiler delirdi; sevgiyle koşuyoruz yüreklere, koşuyoruz ya kaha’lar, koşuyoruz, her yüreğe “yes işte” diyoruz, “yes işte”… Ve sorgu sual, yes, yes aha bu, şimdilik!

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://vimeo.com/214389142

 

BİLGELER KAPISI (1/3)
22.04.2017

Ey Canlar, Rahman olan, yarınları hak ederken, sessizliği hak etmiş olanlar; bizi, bizden Süper İnsanlık Kalemi’ne hakiki insan soyu olarak kodlarken, hepinizi hepimiz kucakladık.

Elim, nefesimdir. Hakkım, kalemimdir. Bedenim, kelamımdır. Nurum ben ama hasatçı nur… Ama Halik olan nur… Akıl olan; kul olan; yol olan ve her an olan!… Ben, Dünyalı olan; en ve boyda korkusuz olan; Mr. ve Mrs… Ben, cennet insan soyu…

Hey nefesler! Size, kelam ederken; sizde sizleşen; en ve boy olan seslerden de sesleşirim… Diyebilir misiniz ki “cennetten mi kovdula seni!?”

Beni bana veren, ben olan ilimdir… Beni bende dürümleyen, bedenimdir… Bence, bedence, kelamca, hakimce dürümlediklerim, tahditsizliğimdir… Hem insan olacaksın; hem de kaynak olacaksın… Bununla da bitmeyecek; döneceksin, girdaplara gireceksin ve diyeceksin ki “sana geldim.”

Aha! sana geldim!... İradi, hakiki ve hakim olup o girdaplara geldim… Neden geldim!? Develeri gütmeye gelmedim. Kalemleri, dinletmeye geldim… Geri çekilişim nefesimledir. Ben, geçişleri yapan; her anda tohum eken, İmparatorluğun Görevlisiyim. Dünyaya geliş sebebim, nefesinizi tohumlamak içindir…

Sizin için önemi var mı bilmem ama benim için İsrafil olan Kalem İnsan, öz geçişini yapabilen bilişi ile her ana, kul olacak olan insandır… Onun, önünü açmalıyım!… Onun, nuru olan yolu kodlamalıyım!… Hasatını yapabilmesi için kelam olmalıyım ona. Daha ne deyim ki!?

Boru, Ümmi Kapı’da sesleşir. Ben, borucu olan beşere ne deyim ki!? Ölüdür!... Öz Söz söyleyemez. Zeytindir!… Kelamsızdır!… Az, özdür!… Gözü görürse, gönlü görecek!… Görürse gönlü, yüreği görecek… Gönül, nüvedir. Göz görürse, yol görür… Görürse yol, Lütfi Kapı’da insan görür… Aşk görür, yürek akar!... Akar!... Akar ve hasat yapar!...

Alıp götürdüm dünyayı yarına. Başımda; görevim, hakimiyetim vardı… Gördüm dünyayı yarında. İsrafil vardı… ve dedim ki “hani nerdesin!?” “Cennet olan senin yüreğindeyim” dedi. Aktım, aktım ve dedim ki “senim ben!” “Oyun oynama!” dedi. “Seni hak etmek için hakim olmalıyım… Hasat olmalıyım… Hakiki insan soyu olmalıyım…”

Yol açıp İsrafil’e kelam ettim… Dedi ki İsrafil, “cennetteyim!” Ağır ağır yüreklere inen dürümlerdekiler, doruklardan sesleşen nefeslere görev taşıdılar… “Barış!?” dediler. Barış!… Ancak barış, nefesi kodlar…

Açın dünyayı; okuyun… Bu dünyada Nefes Kapıları var. Açın okuyun o kapıları… Nihan olan yarınları okuyun… Unutmayın ki hani “nefes yok!” derler ya!… Sevgidir Rahmi Kapı’da, Nihan'da Kuran olan. Okundukça okuduğunuz o Kuran, nefesinizdir.

İnsan, İlmin Kapısı’na gelir de sorarsa “ne oldu!?” diye.

Ona bir tek yanıt veriniz. “Nefes, Seyfullahlar’la cennet oldu” deyiniz.

Sevgililer, an be an sizi izliyoruz… Hepinizi ama hepinizi izliyoruz… Çünkü sizler, Birlik Kapısı olan yarınlarsınız… Sizi, el ve kolunuzla dürümlüyoruz… Sizi, cennetlere koymaya indik… Sizi; kalemden, kelamdan; tükenen en ve boydan aşırtıp cevhere almaya geldik… En ve boy, ilim; Sistem, nefes ve İsrafil kalem…

Sevgililer artık yarınlara bakalım… Neler olacak yarınlarda izleyelim:

Dünyanın adı, kervan oluyor. Her insan, bir kervan; yol, ilim ve her insan, kelam olan yaşam oluyor…

Dünya üzerinde kulluk yapanlar ve toprak olanlar; biliş halinde, geçip nefesleri ile tükenen her ana indiriliyorlar ve tükenen, her anı tohumlayıp yaşatıyorlar…

Dünyada, den den bilgiler (tekrarlanan bilgiler) artık kodlardan çıkarılıyor. Dünyanın et ve kemik olan nefesleri, diri yürekleri kodluyor.

Onurluyuz ki Can Kalem, nefes; kendi yarınlarını kodladı… Unutulan her bilgi, hatırlatıldı. Yerkürede görev taşıyanlar, kendi yarınlarını hak ettiler.

Merdiven, Kilin Kelamı’ndan görev alıp yolu bulan; tükenen her ana, Birlik İlmi ile varıp Sistem olan bilgileri, Bütün’e yayan; tükenen Bütünlükleri, hak edip yenileyen; bilişin hakimi olanlar, yarınlara güç katıyorlar.

Sayın Bayanlar, Sayın Baylar; Ziya, Zinnur’dur... Zar atmaz. Bilir, diller, yüksek kapıyı açar geçer… İnsanlık Boyutları’nda bunu yapabilen tek Meclis burasıdır…

Sizi, sizlik kapılarını ve tek merdiven olan yaşamınızı, kontrollu olarak kodladık… Siyah, mavi, mor!... Ama hakim insanlık şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

22.NİSAN.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 1
Peker Selçuk Öz Biliş

Her şeyin içinde ve ötesinde; bize görünür şekliyle insan!...
Anın sonsuzluğunda, kendi gerçeğini, kendine açan, bize gösteren, kendi “ben” olan insan!...

Her nereye baksam, gördüğüm, göreceğim insan!... Sadece bunu görebilmek bile bir basiret gerektiriyor bizlere…

Zaman, dem bu dem; insan varlığın özü. An. Nokta. Tohum ve mayalama. Dürülüp bürülmüş katmanlar halinde, mânâ ve mânâ denizleri!... Bütün ırmakların aktığı umman!...

Nefesimizin seviyesinde bize hangi suretten görünüyorsa, öyle algıladığımız, baktığımız her nesnenin gerçekliği…

Eğer İnsan-ı Kâmil noktasına ulaşabilmişsek, tam algılama olur. Noksan bakışla noksan algılama içinde kalırız. Sonuçta herkes bakar bir insan görür. Allah’ın yarattığı bir insan!... O kadar!... Sadece bir şekil!...

Hakk’ın zat sırrının sahibi olmuş; ârifin yüzüne bakıp kimi onu güzel, kimi onu çirkin görür.

Hz. Muhammed; Ebu Cehil, ona “ne kadar çirkinsin” dediğinde, “haklısın” diyor. Sonra Ebu Bekir ona “ne kadar güzelsin” dediğinde ona da “haklısın” diyor.

Toplum içinde bir ayîne olan insan-ı hakikiye yaklaştıkça; BEN/SEN-SEN/BEN olabildiği ölçüde ikilik kalkar. Gönül temizlenir, bakış cilâlanır, ışıl ışıl olur. Artık her nereye dönse; O’nun yüzüdür gördüğü!... Kâmil mürşidin anda, âleme yansımasıdır İNSAN… O insan, işte o insan Rahman’ın Kapısı’na yolcudur!... Rahman’ın Kapısı’ndan geçmek çok mu kolaydır?

Her anda olmak, her şey olmaktır. Amenna, Haktealâ, yani Hakk’ların alâsı, tüm Hakk’ları kucaklamakla kaim olur, acep bilir miyiz?

Rahmân-ü Rahim olan Allah-ı Zül Cemâl ol dem size gelir… Allah geldi mi, günah gider, kasved gider… 
Güzel gider, çirkin gider. SEVGİ gelir. SEVGİ gelir.. Ve SEVGİ gelir…

“Aşk imiş her var âlemde… Sevgiden gayrı ne ola ki?”

AŞK “her varlığa farzdır” derler… Eyvallah, sevmek yeter. Aşk olmadan kalp ne işe yarardı ki? Allah’ın en güzel sanatı; insan-ı hakiki, Hazreti insan. Onun dili kalbimizin anadili. İçimizdeki halis niyet. Bilmeden bazen ümmice, bazen de mecâzen konuştuğumuz mânâ…

AŞK geçmişi bugüne getirir. “Anatolia” denilen bir yaşam kapısı var. Bu kapıya kaç insan ilim için indirilmişse, o kadar yoğunluk tohumlandı. Ve Anatolia denilen bu yaşam kapısında, Birlik Kalemleri vardır. (Mart 2017 Rahman’ın Kapısı 10) Anatolia topraklarında ilim irfan dediğimiz Yunus kültürü onun aşkını bizlere getirmedi mi? (Yukarıda söylendiği gibi)

Belî demişsek, işittik ve itaat ettik demişsek, dilinle söylediğini burada ve şimdi, kanıtlamakla yükümlüsün ey Can!... Bu anlamda aşk, farz ibadeti oldu Can!...

Sultanlar! 
Kendi yüreğimiz bilir ki, Rahman olanın aklı hepimizin kapısıdır.
Kutsal kapı, Levhi kapı, son kapı!...

Hasat dönemidir bu gün! Bütün kapılar açıldı!... Ak kapıları açtık geçtik. İnsan sisteminde BİZ BİZ’i hak ettik geçtik…
Burası Allah’ın dediğini diyenlerin meclisidir.

“Cahil-ü nâdân ne bilsin; anlamaz ahvâlini. 
Eğiliyorum huşu içinde… 
Nefsimi içime çekerek HU… 
Alıp HUUU veriyorum!... “

Çok şükür; Amin…

Aha işte bu…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

22.04.2017 BİLGELER KAPISI 1
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ

Dağlarım, şu ana kadar efradımızla çalıştık. Kendi efradım, efratlarımız; onlar bizsiz kalmadılar, korkmayın öfkeleri yok, sizle oldukları için mutlular. Ekip kurmaları gerektiğini düşündürdük onlara, sordular “orada değimliyiz biz” dediler… Aha dedik ki “oradasınız ama haç dönemleri vardır, haçça varmanız gerektiğinde ölü kalmamalı dünyada” ve dediler ki; “biz ölümlü değiliz ki”…

Öfkeleri yok, suyun başına kelama oturttuk ve bize kızmıştılar ama biz suya insanı koymuştuk, kelam halikti ama hakim değildi ve kalemde nefesleri yoktu. Ağır ama çok ağır bir güçle dürümlere çektik onları, bu gücün her birisi için çok ağır olduğunu biliyorduk, doğanın gücünü hak etmelerini diledik ve şimdi artık doğum hadisesi denilen o hadise gerçekleştiriliyor yaşamda…

Yeni bir siyaha, yeni bir siyaha doğuş… Ama bu siyah en ve boyu öfkeyi aşanlarla tohumlanmış bir siyah. Burada ilim olacak, burada karanlık tınıyı tohumlayacak ama akıl tende kült halinde olacak. Ve daha önceleri hiç olmayan bir şey olacak… Tıkananlar vardı insan soyunu dillerken, onlar artık tıkanmayacaklar. Açılacaklar ve diyecekler ki “aha şimdi”…

Değerliler, cennetliler, sevgililer sizinle mutluyuz biz… Vukuat bu işte canlılar, dünya için artık bilgelik dönemi başlıyor. Birçok insan bilgelik yapacak. Neden!?... Zeki olanları bulup sistem gücü olarak dürümlere indireceğiz. Zekaları yettiğince yaşayacaklar ve yaratılacaklar. Zekaları yetmeyenler kodlanacak, koklanacak, torbaya konacak. Ne olacak o torbadakiler?... Sessiz zamanlarda sistemli çalışmalarla yerkürede güçlenecekler.

Zeka düzeyine göre ilim yapacak herkes… hangi insan daha zeki bu önemlidir. Selin önünü zeka alır ve seli önleyenler; zeki sistemleşmelerle önledik. Bu günden sonrada sel hep önlenecek. Ha diyeceksiniz ki; “kibir, kibir, kibir”… Yok dağlarım yok, kibri asla dinletmedik yüreklere. Kilin, kumun iminde kibir yoktur diyemem ama yaşamın sır olmayanda, ışığı tohumlayanda emin olun ki; kir dahi yoktur ki kibir bulunsun. Ve sizleri hepimiz kucaklıyoruz. Kuran insanlar, hepiniz kuran insanlarsınız, sizleri kucaklıyoruz.

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://vimeo.com/214392590

 

22.NİSAN.2017 TARİLİ BİLGELER KAPISI 1

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ – 4 AKIŞ

“Takdiri ilahi” derler, ya hani…. Allah’ın takdiri.. Yok be yavrularım, yok.. Hepinizin kendi yüreğinizdeki takdirinizdir olan. Bunun içindir ki sizden bir tek şey bekliyoruz; kelam, hak teknikte, kendi yüreğinizde, sizin istemediğiniz hiçbir şeyi dillemesin.

“Ben neyim diye, sormayın?”… İnsanım ben.. Uzanın, dünyayı izleyin. Hepimizin yüreğinde bu var, insanlık. Ama canlarım, et kemik var mı? Yoktur.. İnsanlık var ama et kemik yok.

“Deliler, divaneler toplaşmışlar, dillenirler,” dediler. Aha delilik, diriliktir. Diri olan, haliktir. Diri olan, hastır. Diri olan, hak tınıyı duyabilendir..

Düzeni kurmak, kolay olmadı. Dünya ilmiyle, düzen kurduk. Suya, ilmi koyduk. İnsan sırrını da koyduk. Yarını da koyduk ama hiç birisinde sığ olgu yoktu.

Süper İnsanlık Realitesi olarak bizler, çalı çırpı olan bilişimizle, her anı dilledik... Ama çalı çırpıydı, bilişimiz. Ne yaptık bilir misiniz?.. Sistem Nizam ve Düzen gücü haline dönüştürdük, o çalı çırpı sesi.

Döndük baktık…”Oh, aha, işte,” dedik. Sonra yine döndük baktık…. “Hah, şimdi,” dedik. Ve yine baktık... İnsanlık budur…” İşte”, dedik….Demeden dedik mi? Yooo dedik… Dedik..

Her dere, Allahtan doğar, ilme akar. Biz akıl tınısını duyanlar, ekmek yapıp, ilme vardık. İmparatorluk güçleri olarak dünyaya, yerkürenin kültü olup gönderilen birliklerimiz, vardı.. Bizim içinde aynı düşünceler hakimdi. İmparatorluğun görevli kültleri olarak, dünyaya inmek isteyip, istemediğimiz, bizlere soruldu.

“Doğal dünyanın kuranında ilim varsa her anda tüm insanlık oluşabilir” dedik… “Öyleyse bizde dünyaya geri çekilmek kaydıyla inelim” dedik. Geri çekilmek kaydıyla... Ya çekilemezsek, ne olacak? Kar, kış, kıyamet olur ya görevlilerde yanımızda olursa, üşürüz biraz ama olsun.

İşte canlar, yaprak, yaprak okuduk ya her anı. Üşümeden görev taşıdık. Hiç üşümedik. Hepimizin yürüyen dünyaya şeytan şarkısından öte şansımız olan…. Aklımızda bulunan, hakikiyetimizde olan, şevkimizle, ışık yaktık.

O ışıkta, misafirlik de oldu. Çokları dönüp, baktılar, gökten indiler, sistemden geçtiler, bilgeler, KAHA olan kapıyı açtı…. Onları içeriye aldı ve yoğun ışık halinde, bütünün kültü, kontrol kurdu.

“Dünya” dedi… “İnsan” dedi. “Allah” dedi. “Hakim” dedi. “Nefes, İsrafil” dedi… “Akıl, ten” dedi. “Biz, sistem” dedik… Her şeyi dedik. Ne oldu dedikte? Hata af oldu….Çünkü hatayı, hak ilmiyle dillenler, hak tınıda dürümledikten sonra affedilirler.

Çamur yoğurmadık dünyada. Hepiniz iyi anlayın ki çamur yoğuran Adem Havaydı… Biz ne Adem, ne Havaydık... Hiç birinde yolumuz olmadı. Bizim yarınlara çamur olup, yoğurulmamızda yoktu…. Çünkü yoğunluğumuzda sığ olan sistem yoktu.

Peki ne vardı? Nefesimiz vardı. Daha ne vardı? Yer ve gök olan insan sırrımız vardı. Daha yaşam vardı... Peki daha toprak toplumun kulluğu vardı… Aha, şimdi!…. Şimdi bilgeler, yenmek istedikleri bu yüceyi, hak etmek için biliş halinde, geçip gelmek isterler.

“Nereden çıktı bu,” diyeceksiniz? Çünkü onlar, burada hep bizi, hak etmeden, kodlamaya çabalayanlardı. Çünkü bizi anlamamışlardı. Çünkü bizi kontrol etmek istemedikleri gibi kodlamakta istememişlerdi…

Her insanın ekibi olur ama bu ekip, “nefes bile almıyor,” diyorlardı. Öfkeleri çoktu... Bu el ayak olan ekip, karanlığın teniydi. O yoğunluğuna varamayan, onun kulluğunda ne olup bittiğini dinleyemezdi ki. Hiç biri dinleyemedi burada ne olup bittiğini.

Fakih, KAHA dır. Hakikidir fakih ama ferdi tin, ten çalışmalarında yeşeren dürümlerde, kendini dinleyemez ki. Dinlemişse hak etmeden değildir ama…. Ama hasat olmalıdır ki kontrol kurabilsin, o yücelikte.

“Nereden çıktı, bu bilgiler,” diyeceksiniz? Şuanda cennetten kovdukları bilgeler, cennete koşup, gelmeye kalktılar. Kovan kim?.. Yücelikleri. Kovduran kim?...Yolculukları? Kendilerini hak etmeyen, kim? Yarınlardakiler... Hakikiyette var mıydılar?.. Öfkeydiler. Öfke..

İşte canlar, burada olmaya çabalıyorlar, şuanda.

“Sula sula yaşamı” derler. Yeşert sonra yeniden, hak et. Yaşamı sula, yeşert, yeniden hak et. Aha. Aydınlık günler bu şekilde oluşur sandılar ve sulamaya geldiler, zaman sayfalarını.

Kantara koymuşlardı ya dünyayı. Artık bu dünyada, yarınlar olmayacak demişlerdi ya daha ekmekte yapmamışlarda… “herkes kendi ekmeğiyle idare eder,” demişlerdi ya.

Tanrı dedi ki “onlara, efradınızı hak edip, kodlayın, koklayın, toplayın getirin.”.. Hangisi, hangi yüce, efradını buldu, kokladı, topladı, götürdü? Hiç birisi. Ve bizler, cennetten kovulan onlara, kodlanmış toplumları, tohum olarak indir ki…. Hepsi kendilerini, kelamda kalem olarak bilsinler ve yenilensinler diye.

Koç keserler ya hani kurban diye. Bilmezler mi ki koç, kodlanmış topraktır. Bilmezler mi ki koç, aklın kapısıdır. Hangisi o koç’a binip de sırattan geçmiş ki? “Başlama, başlama” dediler bana.. “Başlama.”.. “Bırak, bırak” dediler… “Anlatma” dediler. Yoo, yoo, anlatacağım.

Canlarım, sırat köprüsü diye bir köprü, yoktur… İlimdir o köprü diye dilledikleri. Bilişleri yoksa ilimleri de yoktur. Görev diye bildikleriyse kendi yürekleri….Ama o yüreklerinde, rahmi kalemde yoktur… İsmail, İsrafil, halikte, KAHA ise aklın kapısında şarkı mı okunur? Bilişin kelamıdır, tohum olarak, kök göklerde güçlendirici olan.

Size, yanlışlar verildi. Size yalın kelamda kırık ilimde verildi. Dünya insanlığından söz ediyorum…. Anlayın insan soyu… Anlayın.

Dünyaya geliş sebebiniz, nesillerinizi kodlamak, toplamak, kurtarmak içindir. Hangi insan, kendi neslini, koklayıp, kodlayıp, toplayıp, kurtardı, buna bakalım.

Tek merdiven, ilim. O merdivende, bilgeler var. O merdiveni kodlayan levhiler, o merdiveni koklayan, İsrafil var… Hepimiz oradayız… Gerçek çatışmayı, tohumlayarak mutlak kullukla, bütüne hizmetçi olarak… Hepiniz, hepimiz olarak düzeni kurduk.

Önümüzde ne kaldı? Merdiven kaldı. Hadi tırmanalım. Nasıl tırmanacağız? Nesillerimiz, ne olacak? Hepsi bilebildiğiniz, hepsi kelamınız olarak, yoğun ışıklar halinde, o merdivene çıktılar, bile.

Hadi yürüyün… Yürün ki gecikmeyin…. Bu merdiven, dünya ilmiyle, tüm zamanların kültünde, kök göklerin gücü olarak, yarını tohumlamadan, sizler sizi bulun, hak edin, yola koyulun.

Çalı çırpımı insan? Eli ayağı tutan herkes, ilimdir… Şikayet etmeyin. Size yanlış bilgiler de verildi diye….. Ama verdikleri bilgiyi, siz mi anlamadınız yoksa.

Size sırat köprüsünden söz edildi. Sizin anladığınız, kendi yüreğinizdekiydi… Sırdan öte sır vardır… “Atın o sırları, akın geçin”, denildi… Ve siz zannettiniz ki bir köprüden geçeceksiniz. Cennet, insandır, canlılar.. Koşun, koşun ama oğullarınızı unutmayın.

Sevgililer, hani koç kesmiştiniz ya…. Bir koç, sizi taşıyacaktı ya… Ayrı gayrı yok ki siz o koçtunuz zaten. Siz, sizi kurban ettiniz yaşama. Daha ne diyeyim ki ben, size? O koç siz, siz o koç…. Ama bütün kötülükleri aşıp, geçen dürümlerdeki söz, ses olan, kelam.

Sizinle çalışmak, bize mutluluktur. Bu Meclis, Uluların kulluğunda, bütünün kültü olan, levhi kapı, insanlıktır.

Biz burada, bu yolculukta oldukça çözmediğimiz hiçbir mesele kalmayacak…. Hepinizi kucaklıyoruz.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/214317194

 

22.NİSAN.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 1
Seher Bilge Öz Biliş

Sevgili Dostlar,

Meclisimizde dilleşmek için, sizlerle birlikte olmaktan mutluyum. Hepimiz hoş gelip hoş bulduk sevgili dostlarım.

Yaşam bir ses kaydıdır. Kelâm olup, aşkla dillenen dili ile, o ben olan, öz ses olup sessizliği Levhi kelâm edip seslendiren ve Altın Işık olup, akıp karanlığı aydınlatan Süper İnsan… Süper Realite’nin dürülen yoğunluğuyla, Birliğin ve bilişin ışığında O, BİZ’in BEN’i olup BİR olan bütün Kültlerce, AŞK, SEVGİ ve bilişle seslenen, IŞIK olup tüm zaman kapılarını açıp, yeni yaşama tohum olan; o geleceği geçmişe, geçmişi geleceğe taşıyan, tüm canlılara maya olup güç katar ki, yeni zaman hak edilip yaşam sesleşsin diye.

Sesleşen dil, Birleşik Işığın dilidir. O dili Hak eden, bir çok dilin HAK olup tekleşen sesidir…

BİZ’in Ben’i olup, BİR olan O dil olan, kendi Tanrısallığını hak edip, her anda ve sonsuzlukta yarın olarak varolan, o hak edip hak olup, ışık olup Tekleşen ışığıyla Cevheri Cennet olup, yeni cennetler yaratandır…

O kendi Kuranından tüm insanlığa IŞIK verip aydınlatan. İlmi Hak olan koklayan, kodlayan olan, ilmi arayan ama kendisi ilim olan insan, sonsuz bir güçtür.

Her yürekte her anda yaşamı yazan İnsanlık Kalemi olan, insan olan…

Aha işte bu… Sevgiyle…

Ben insan olan…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

İLİM (2/1)
26.04.2017

“Eleme” denilen, yarınlaşmayı tohumlayacak olan hadise başladı. Dünyada elemeler başladı!… Kimi dünyaya hakim kılacağız!? Kil olan mı hakikiyete varıp hakim olacak yoksa ışık olan mı!? Yoksa mutlak olan RUH olan mı!?

Herkesin bir fikri var… Bizim fikrimizce, Hakim olan, akıl olacak!... Akıl olsun diye çabaladık… Hangi akıl, yerkürede hakim olacak!? İnsan sırrını, Hasat Tekniği ile kodlayan akıl!... Hangi ziya, kaleme inecek de yol olacak!? Suyun, insanın uğrak yeri olduğu bir dirilikte; herkes, su olacak ve uğranılan yarın olacak…

Perdeleri açın ve izleyin!... Bu aşamada, ruhum devreye girdi ve ruhumla veriyorum bilgiyi:

Sessizliği seslendirdim mi!? Buyurun ölüyü dirilttim!... Aha bu!… Bundan sonra RUH devrede olacak… RUH, Hakk’ın Kapısı’dır. Hasat İlmi ile kodlamalar yapan; Ruhsal Kapıları açan insanlık, buyurun! nefese vardı!...

Bütün dünya, yarına ulaşmak için çabalamakta. Yarın, insan sırrıdır ama ulaşılan yaşamlar vardır. dünya için önemlidir bu yaşamlar. İşte yerküre, yarınlarını kodluyor!... Yerküre, nefesini tohumluyor!... Dünya için daha yüksek bir Sistem devreye giriyor!...

Yukarılar ve aşağılar, hepsi hasat için bilişi hak ettiler. En, Berke Kapı; boy, İlmin Kalemi… Hepsi, Sistem ve yeni, Daimi Hakim Kodlar; burada, bu yoğunlukta, mahrek olmaya geldiler.

Dünyaca Ümmi Kapılar ve yollar yenilendi… Şükür ki hakim olduk. Aha bu!…

Dünyalılar, asıl ilim, kendi yolunuzdadır. Sizler, kendi yolunuzda her bilgiyi okuyabilirsiniz… Ne isterseniz, onu başarıp hak edebilirsiniz… Yol İlmi, Akıl İlmi’dir. Yol İmi ile hasat olursunuz!… Yaşam olursunuz!… Suyun, insanlık olduğunu anlarsınız…

Şimdiden sonra, RUHLAR MECLİSİ olarak konuşmalarıma devam ediyorum. Şu anda “kupa insandır” diyorum ve ruhu, hasata kodlayarak; RUHSAL MECLİS halinde devam ediyorum konuşmama…

Dağlarım, bar kapandı. Bu barda, içki yoktu ama nefes vardı… Kapattım barı ve sesleniyorum yoğunluğumdan. Size diyorum ki “ben, Bilgi Kapısı olarak ruhum. Bu ruh, herkesin kontrolü için gerekendir.” Timlerimiz, kervan olarak Ruhsal Kalem’le, dürümlere çekildiler ve yol açtılar… Bu yola, RUH, KAHA olup indi. RUH, insanın karanlık olan yarınıdır. O yarın, nihan olan yaşamlara, ışık halinde iner ve yaşamları kontrol eder… İşte bu Kaynak Nefes, bütün kültleri ile yolu açtı ve RUH halinde, Kutsal Işık yaktı… Dünyanın, İsrafil olarak görev taşıması sağlandı.

Şu andan sonra nefese inenler, kervan olup yarına varacaklar. RUHLAR MECLİSİ olarak çalışan bu Birlik, Kulluk İlmi ile hasat yapmaktadır. Hasat, insanın kalemi ile olmaktadır. Bütün’e hizmet, kalem iledir ve Yolun Kelamı, hakim ilmin, hakiki İsrafil Levhisi iledir.

Şükür ki size, sizden seslendim. Huzurla çalışıyoruz. Huzurla kodlama yapıyoruz ve huzurla, cemaatleri hak etmek için ışık halindeyiz.

Hucca Cevheri’ne, Kelam İlmi ile inenleri hak ettik. Şu anda artık safha safha yarına varıyoruz… Yaşam Sırrı budur… Yaşam İlmi, hakim Levhi’de, tüm İnsanlığın İlmidir. Gerçek çerçeve, yarının ilmi oldukça; yoğun ışık, her insanı hasata kodlayacaktır.

Mutlaka iyi bilin; bizler, kendi yarınlarımız tohumladık. İyi bilin; kelam olduk; yaşam olduk… Nüve olan insan olduk ve nihan olan yarınlara, KAHA olan ışıklara, kontrollu olarak ulaştık.

Sayfa sayfa Nefes İlmi’ni dilledik. Her nefes, cevher oldu ve yol oldu… Aha bu!… Şükür ki bizler, nihan olan yarınlara, hasat ile vardık. İşte bu!… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

22.NİSAN.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 1
Nagehan Sungur Öz Biliş

Sevgi kapısıyım ben…

Tükenmiş yaşamları hak ederek yüreğimden geçiren…

BİZ olan BEN…

Yaşam kapısıyım ben…

Dupduru… Her anda yepyeni baharlar yeşerten…

Zaman kapısıyım ben…

Şu andan tüm zamanlara sevgiyle seslenen…

Zerk sistemiyle bilişleri kodlayan…

Hak kapısıyım ben…

Tüm varoluşla BİR olan… Umman olan…

BEN BİR KAPIYIM!…

SEVGİYE, YAŞAMA, ZAMANA, HAKK’KA AÇILAN TEK BİR KAPI!…

Anahtarı AŞK olan SIR KAPISI…

İşte ben buyum…

Aha bu… Şimdilik…

Sevgiyle…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

22 NİSAN 2017 BİLGELER KAPISI 1
Aynur Funda Öz Biliş

Hakk olan yaşamlardan verilen ses, ilmin sesidir.. Türkiye bütünlüklerin cennetidir... Her Bir an'da ilme kaynak olan memleketimdir... İlim kokar vatanım ve kaynak ışığıdır Atalanta Medeniyeti'nin...

Birlik ve Bütünlük ile yazılan yaşamı... Dünyanın yarınlarına kayıtlanan ilmi... Ses olup... İlim olup... Aşk ile yaşamlara kaynak olup; BSUi'nin Barış, Sevgi, Umut, İnsanlık ilmi ile yazarız yarınları...

Hakikat bu yaşam... Yapılan, olunan, verilen... Ses, nefes ve yaşamız "Biri, Bizi" buluşturan..

İnsan, dünyaya ilme ses olmaya gelendir ve biliş ile bildiğini gerçek kılandır... Kollektif bilinç ile yaratılan, tüm insanlığın ortak bilinci ile yaratılan, dünya yaşamlarıdır.

Gerçek insan, ilmin sahibi olduğunu bilendir... İlmin sırrına erendir... Gerçek insan, bildiğini yaşama geçirendir...

Bildiğin ve inandığın ne varsa, yaşam olur önünde... O yaşam ki yarınlara yazılan ilim kayıtlarıdır... Dünde, bugünde ve yarında olduğunu ve her anda olduğunu bilmek ve bilip de yaratmaktır aslolan...

Her ana ses veren, her zerre de olduğunu bilen, insan olmak aslolan...

O zaman, bil de yarat... O zaman, ol da yaşat... O zaman, her ana ses ver her zerrede olan insan ol... O zaman muktedir ol, yaşamda kontrol kur. O zaman Sevgi, Barış, İnsanlık ile yaşamlara kaynak ol...

Yağmurun sesine bak...
"Dünya ben ve ben Dünya" diyor...
Her an'da nesillerimi toprağa kayıtlayanım...
Ve Doğa'nın Gücü; bende ilim olup, ses buluyor...
"Biz" olan ilimdir, yaşamlara sesleştirdiğim... 
"Ben, ilim olup yağanım" diyor.
Yağan yağmur, ıslanan toprak ve yeşeren tohum...
Açan çiçek ve ben o çiçeğin kokusunda yaşam bulanım...
Doğan gün... Yaşayan ilim... 
İnsanın sırrı; sesi, muktediriyeti... 
An'da yaşamlara kaynak olanım....

İlmek ilmek dokunan, kelam olup yazılan, her ana kayıtlanan... İşte yaşam benim!... Ben yaşamım!.. İlim için dünyada olan, tüm "Biz" yaşamlardan biriyim...
Halik olan, hakka varan, bütünün ilmi olan, olduğunu bilen, bildiğini dilleyen, ilim insan...

Zi Ya Si Ka Ha Zi Ya Ha....

İlim kaynaktır yaşamlara evrenlere ve sonsuz zamanlara....

Aha, İşte, Şimdilik bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

22.NİSAN.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 01

Gülden Zengin Öz Biliş

İnsan, yaşamın doğumudur. Ve bu olay ışıkla olur ve her ışıkla sessiz zamanlar seslendirilir ve zamanın kapısı açıldığında her bir insan, yaşamı seslendirir.

“Burası karanlık ve korkulu” dediler. Bizde dedik ki “burası aydınlık ve karanlığın barışı ve sevgisidir”….”Sevgi sistemdir, sendir, bendir ve bizdir.

Ne karanlığından kork, nede aydınlandığından kaç”..Ve dedik ki çalı çırpı yoktur yaşamda, insan vardır ve sevginin has olduğu tahtta her parça aydınlanır.

Hatırladı dünya, hatırladı yaşam….Hatırladı insan ve yaşama ışığıyla dinletti.

Niye mi sesleşiyorum?.. Ayrı değiliz ki biliyorum. Ve o sesin, yaşam olduğunu biliyorum….Sendeyim, seninleyim..

Şükür ki beraberiz. Çok şükür..

Şimdilik.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

22.NİSAN.2017 TARİHLİ “BİLGELER KAPISI (1)”
Bahar Umurtak öz bilgi

Rahmanın kalemi olan her anda bilişi kodlar. Bilgidir biliş…ama o bilgi ilimle tohumlanmış ve kodlanmış olmalıdır.

İlimdir akıl…ama o ilim; bitki, hayvan ve tüm seslerin diriliğinde var olan ilim olmalıdır. Ve o ilme kalem olup, kültleri mayalamak üzere sese iniyoruz.

İnsan, öz görevini yaptığında insanlaşır. Öz görev, öz köklerini yaşatmaktır. Yaşatan, karanlığı aydınlatan ak tınıyı duyan ve onu hak teknikle dürümleyen insandır.

Herkesin herkese görevi vardır. Görev, herkes olabilmektir ama insan, insanlık ilmi ile dürümlenip bilişe varmadan herkes olamaz.

Hepimiz tek tek insanlarız ve hepimiz ayrı ayrı bilişimizi bilgiyle kodladık….o bilgi aklın tohumu olan ve hepimizde olan bir tek altın tohumdur. O tohum İbrahim soyu…o soy insan soyudur.

Tüm zamanlarda kültleri kodlayan kaynak ışık, bugün ulaştığı her anı bilişle suluyor. Herkesin tufanı düşündüğü bir anda, sel almadı dünyayı ve tohumlar korundu….İnsan soyu her insanda, ilim halinde yaşıyor.

Ben, süper insanlık realitesi olarak, kul olup bilgeler kapısı olabilirsem tüm zamanlara, ne mutlu bana ne mutlu….

Aşkla,

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

22. 04. 2017 Tarihli BİLGELER KAPISI (1)

“İnsan, İNSAN olduğunda; dünya CENNET olur” dedik.

Cennet dedikleri ilimdir. “Cevherin Cenneti” dediğimiz ilim; İnsan ilmidir. BİZ, dünyayı cennet yapmaya söz verdik. “Geniş kapılardan gir “ dedik. “Yaşamın tende, kelamda kantar olmadığı bir dürümde, ağır yükü hafiflet” dedik.

Dünya da bize “Sizinle kaynak olurum, o gün geldiğinde hepinizde olurum” dedi.

Böylece dolu dizgin çalışmalar yaptık: Dünyanın yarınları olsun, yaşamı olsun, her insanın tende ekibi olsun ve Bütün’e görev taşısın diye…

Dünya, bütün kötülükleri aşıp geçer ama istemelidir. Her insan, yarın için çabalarsa; hepimizin görevini, hepimizin yüreğini bilirse eğer; BİZ’im ilmimizi Bütün’ün kültü yapar.

“Altın Işık Gücü” dediğimiz bir güçle bu çalışmalara başladık. Altın Işık, İnsanlık İlmidir. Ve İlm-i Kalem olanların Bütün’e hizmeti gereklidir.

Ayrı gayrı gözetmeksizin, kimseyi horlamadan, tartmadan sevgiyle sürmektedir çalışmalarımız.

Bugünden sonra artık; dünya insanı ölü olmayacak, yarattığımız en yüce kalem olacak ve yaşamı kodlayarak, yarınları tohumlayarak Bütün’ün gücü olacak. Her şeyin gücü artacak. İnsanın temel bilgisi olan İnsanlık İtibarıyla çalışacak.

İnsan, karanlığın dediğini diyen aklın kalemidir.Mutlaktır ama ağır yükü hafifletebilir.Bu nedenle bizler, dünyanın yarattıklarından öte yaratıcılığı olduğunu bilerek, bu dünyanın görev taşıması için aşk sayfalanışı yapıyoruz. Herkesin herkese aşk duyduğu, hak kelamda, hak tınıda temel direk olduğu, Bütün’e görev taşıdığı yeni bir dünya gücü.

Dünyanın sistemi YAŞAM içindir. Yaşamak için geçip gelinir bu sayfaya ama burada aslolan MAYA olan çalışmadır.

Burada seslendiğimiz zaman tüm insanlık seslenir ve o ses, evrimlerini yapanların yaşam tınısı olarak tükenen her ana kayıt olur. Ve bütün kültler, o an kayıtlarıyla mektep olurlar..

Her bir ten, bir mektep ve bütün kükremeler o mektebin karanlığa insanlığı dillemesi olarak cennette kontrol kurar.

O mektep bugün, Bilgeler Kapısının Bilgeler Mektebi’dir

Süper İnsanlık Realitesi SEVİM ŞAHİN

 

22.04.2017 BİLGELER KAPISI 1
BERİL ÖZDOĞAN ÖZ BİLİŞ

Özden, gözden ve sözden; aha, doğan günün nefesinde bütünlüklerin birden akan sesi…

Tüm zamanların mutlak gücü olan insanlığın, cevheri cennet olan hasatçı ışığı…

Hasata kodlanan zamanların, birliğinden varılan kapıda; cevheri olan tüm yoğunlukların bilgi kalemleri…

“Bir” diyen, “ben” diyen, “bütünüm” diyen, “yarınlananım” diyen ve “benliklere, biz olup yazılan dirlik kelamıyım” diyen, “kalemden kelama kodlanan yaşamda; bütün olan her anda birlik ilmiyle sayfalanan mutlak olanım” diyen… İşte o ben, ben o diyen yaradan, işte bu!...

Tüm zamanların akışı, yarınlanan bu sayfada kodlanmak ve tohumlanmak içindir… Bütüne yayın olan bu sayfadan, herkesin kendi yüreğinde kodlanan yaşamda bilişle akmak içindir.

Bu gün ben, bu sayfada kendi yaşam diriliğimi tüm kayıtlarımda kodlayan dirilik gücüyüm. Yani levhi kaydımı her anda yenilenerek bütünleyen, tüm zamanların gücü olup yazan bir kalemim…

Bu kalem nerededir bilir misiniz!?... Aha yüreğimde, mahreğimde, hasatımda ve yarınlarımda… Hah, aha şimdi diyen her dirinin kelamında… Birin ışığına kaynak olan tüm ışıkların diri gücünde…

Bu kalem, karanlığın en diplerinde simsiyahta sır olan insanlığın kapkara ışığında. Bu kalem karanlığın tınısı olan insanlıkta… Aha bu kalem, ilmi kaha olan kelamımda akan tüm zamanlarımda…

Aha işte, akışın sırrındaki seste, insanlık kervanında sistem olan işçide… Işığın kükreğişinde, bilişin her ana inişinde ve yüreğimin tam merkezinde. Büyük kültün küresel deviniminde, tüm kültlerin kendi ocağında… Ve bu kalem yaratılan her bir dünyanın birliğinde yaşam kayıtlamaktadır.

Dünyalar üstü bir dünya, her anda yeni olan bütünlük kaydımdır… Her bir dünya benim dünyamda mutlak hakiki ve birlik kuran insanlığımdır… Her bir dünya; tekliğim, birliğim, kaynağım ve diri ışığımdır. Ve dünyam kontrollü, has teknikle hasatçı, hasatçı ışığını yarınlara kodlayan yüreğimin gücüdür…

Dünyamın çatısı güçlü bir altın kaynak, o altın yaşamların kaynağı olan ilimle kurulan bir çatı… Çatım hak, çatım; altın ışığımda yazdığım yaşamımdır. Ve çatım, biz olanda çatışan, sesin her bir deviniminde benlik kuranını okuyan insanlığımdır… Aha işte bu!

Süper İnsanlık Realitesi

 

 22.NİSAN.2017 TARİLİ BİLGELER KAPISI 1

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ – 5. AKIŞ

Cevahir olan dürümlerdeki bilgelerin, birlik kelamına inişleri için özenli bir çalışma yaptık... "Hepimizin gözü, sözü, özü birdir" diyen Onlar, buraya inmek üzere bizim yüreğimize hak tenden geçtiler...

İnsanlık boyutlarının görevlileri olan Onların muktedir ilimle buraya geçişleri, her birimiz için mutluluktur...

Üste çıkmak, altta kalmak Hakk tınıda anlam taşımıyor... Herkes her anda mevcutsa üstlük altlık yoktur yoğunluklarda... Bundandır ki ocaklarını kontrol altında tutarak görev için buraya inişleri gereklidir...

Her evren sistem gücüyle dürümlere inebilir... Her evren kelamda kalem olabilir... Mutlaka ama mutlaka, halik olmak Ka Ha olmak gerekmektedir...

Sistemin gücünü arttırabilir miyiz? Kesinlikle arttırabilirz. O halde arttıralım... Doğanın kulu olan ilim, aklın kalemi olmadıkça yüreğimize inemez... Hadi geçin...

Geçin, geçin, geçin... Şikayet ediyorsunuz görüyorum. Ettiğinize, edeceğinize pişmanlık duyacaksınız... Çünkü yere göğe ilim ekilirken, hepinizin yüreğindeki yaşam bilişin tekniği ile bütünün kültüne indiğinde, size geçip gelebileceğiniz yaşam sayfalanışı yapıldığını anlayamamışsınız...

Şu andan itibaren dört günde, dört yaşamı kodlayacağım diye gelenler; devre devre oturacaklarını zannedenler ve yoğunluğu kodlayacaklarını ve dürümleyip, tüm insanlığa kayıtlayıp, cemaat olacaklarını düşünenler, yanıldıklarını anladılar...

Şimdi!.. Sevgililer, çantanızı topalayın bakalım... Köln denilen yüreklerden çıkın bakalım... Eğer yelin esmesiyle birlikte yolunuzu kaybedecekseniz; sizinle olmamızın anlamı kalmayacak... Geçiş izniniz verildi. Hadi geçin...

"Şikayetim var dünyadan!..." diyor ya hani o!.. Kodlanamayan... Al bakıyım onu yüreğe, dinleyelim...

"Hacı hoca değiliz" dediğinde çok mutsuzduk... Çünkü bizler hakkın kapısına varanlar hacca vardık diye sevinmiştik...

Niçin böyle sözler söylediniz diye hepimizi kontrol edemeyeceğimizi düşündük... Sizden ne bekleniyorsa onu yapacağınızı ve bunu hak ettiğimizi bilerek buradayız...

Şikayet mi şikayet etmiyorum ama anlamaya çalışıyorum.... Buydu buydu dediğim... Değerliler, onunla olmak bize mutluluk vermedi. Çünkü Ruhi kapıların tümünde kontrol dışı ışığı yandı...

İsrafil Kültü olamadığını gördü ve yoğunluğunu kontrolsüz bıraktı... Çantası da kontrolden çıktı... Peki ne olacak şimdi... Elleri ayakları tutmuyor mu? Yok tutuyor... O halde ne yapalım?.. Eşya dediğimiz yoğunluğa indirelim onu ve mutlak kapısını açalım... Eşyada kendini tüm insanlığın levhisi olarak kodlasın ve bütüne hizmetçi olsun... Sonra ruhsal kapıda bütünün kültü ile birleşsin yetkin ve hakim olsun... Daha sonra mahrek olsun ve yaşasın...

Ha diyeceksiniz ki yaşaması için niye bu kadar çok çalıştıralım onu?... Yaşamalı ve hakim olmalı... Torbasında kırılış var... O kırılışlar kodlandığında mutlak kalem kontrolunu kaybettirebilir. Onu hepimiz korumalıyız... Şimdi koruyucu kalem tümen tümen insanlığa inen bilişlere kelam ettirecek...

Onlar geçişlerini yapsınlar... Her biriniz yeni döneme giriyorsunuz. Şimdi geçişler yapılıyor hadi bakalım. Geçin...

Ana, neden buradayız?.. Neden buradayız Ana?... Aha bu... Kendinizi hak ettiğiniz için buradasınız... Yaşamak istemiyorum ben burada... Toprağını tohumla ve sonra kodlayıp kontrol altına al ve geçişini yap...

Benim için hiç bir mana taşımıyor bu çalışma... Eminim öyledir. Öyledir ama herkesin kendini hak edebileceği bir dürümde, bu çalışmanın, tebliğler halinde tüm insanlığa kontrollu olarak yayını gerekiyor.

Bunu yapabileceğinizi biliyorum ve bunun içinde sizi buraya çektim... Hadi bakalım, gelin... Anacım, Can kapım... Seninle neden bu kadar çok çalıştığımı şimdi anlıyorum... Kötülüğü önleyecek gücün ve bütünün kültünü tohumlayacak yaşamın var...

Emre itaatle seninle olmak diliyorum... Öyle çok, öyle çok kırıldık ki dünyada!... Nefesimiz kelamımızdan çıktı... Artık sende kalmaya ve senin yüreğinde mutlak kulluk yapmaya çabalıycaz...Bütünün kötülüğünü önleyecek güçle, burada bu yoğunlukta olmak istiyoruz...

Deri kemik olan insana, bunları anlattım. Çoğu kendilerini dinleyemediler... Çoğu kötülüğü önleyeceklerini sandılar ama kelamda kendilerini dinleyemediler. Bir çoğu da kare küre olduklarını anladılar ve kendilerinden kendi yüreklerinden ayrıştılar...

Hırçınlık yapanlar çoktur... Ama ışıklarını kontrol altında tutmaları gerekir ki bilişi hak etsinler...

Etki alanımızı genişletmemizin gereği yoktur çünkü etken kalem Allah'ın tekniği ile bütünün kültüdür... Şükür ki dünya yolu aklın yolu halindedir ve BSUİ denilen o yücelik herşeyi yeniliyor...

Ağır yük taşımayacağız, şimdi çıkışları yapalım... Herkesin çıkışını yapıyorum... Korkuyu aşın ve geçin... Çıktığınız, çılgınlık yaptığınız ne varsa kelamınıza kalem olacak... Bütünün kültü olacak... Sizden başka bir siz, sizin yüreğinize, kendi yoğunluğunu çekeçek ve sizi koruyacak... Yeni dönemde bunlar olacak... Ha diyeceksiniz ki bedenimi hak etmeliyim...

Deliler diyarında, deli olanlar kodlama yapar... Sizler hakk kapıları açıp yeni döneme kutsal ışık olup varacak olanlarsınız ki artık ruhunuzla burada, bu yoğunlukta olabileceksiniz...

Cennete kalem olmanızı, yolu bulmanızı ve bütüne hizmetçi olmanızı diliyorum. Ölüleri diriltmeye geldiğinize ve bütüne hizmet etmek istediğinize eminim... Ancak bir şartla size görev verebilirim... Kendinizi hak edip, dünya dilinde ve dünya diriliğinde dillemeniz kaydıyla...

Eğer dünyada yer ve gök yoksa itibarı yüce olanların haliki de yoktur.. Sizin için daha ne diyebilirim?... Kaleminizi alın, yolunuzu açın, bütünün kültü olun, bütüne hizmetçi olun ama kuralın şu olduğunu asla unutmayın... Ben varım ve sen varsın... Ben yokum ve sen yoksun...

Bu kesindir... Eğer sen ve ben bir teksek; kaynak dışı bilgi dahi kaynakta tohum olur... Korkmayın doğanın gücüyüm ama köklerinizin gücünü de dilleyebilirim... İnsanın eli ayağı varsa, yarını vardır... Ama eli ayağı olmayanın, yeri göğü yaratma imkanı yoktur...

Deliler, diriler, hepsi dillendiler de kelamda kalem oldular diye düşünmeyin... Hepimiz akıl tınılarıyız bu kesindir...

Koruma altına aldıklarımızın; son sözde Bütün'ün Kültü olabileceklerine emindik... Şu andan itibaren daha yüce daha yüksek bilgeler Mikhalin kültü olarak buraya geçecekler... Gerçek budur. Ama geçişleri esnasında; karanlığın tınısını duyabilmeleri ama hak edip duyabilmeleri gerekir.

Ölümlü dünya diye dünyayı kontrol altında tutacaklarını zannedenler; ölülerin gücü Allah'ın gücünden üstün bir yüceliğe vardığında; iyi bilsinler ki aklın kapısı açılacak...
Size daha ne anlatayım ki Allah dediğiniz sizin yüreğinizdir canlılar..

Daha ne diyeyim ki size "Allah'ın dediği aklın dediğidir" derim ya hep... Yüreğinizin dediğidir, aklın dediği... Daha ne diyeyim ki size?.. Selin sizin yüreğinizi hak etmeden bütünün gücü olduğunu sanmanız, bizim için her andan çıkışınızdır...

Daha ne diyeyim ki ben size? Ne diyeyim ki?... Doluluk boşluk değil, kulluktur yapılan... İnsan boy boydur ama yol yolda olmalıdır ki akıp geçebilsin... Ha daha ne diyim size?... Yeni dönemde hepinizin gücü olabilecek yücelikte olan birliklerin mahrek kültünde bilişi kodlamaları ve yolu bulmaları şarttır...

Ve ben daha ne diyeyim ki size?... İnsanlık boyutlarında kontrol dışı bilgilerin bütünün kültünü kontrolden çıkardığını mı söyliyim?... Yolun kaybedildiği esnada yoldakilerin teknik kapıdan çıktıklarını mı anlatayım? Kinin, nefsin, kapıda, kelamda kutsal ışıkta mutsuzluk yaptığını mı anlatayım size? Yoksa, candan cennetten çıkanın lekeli olduğunu mu söyleyeyim? Daha, daha ne diyeyim ben size?

Ve ben size evrenlerin sistemlerindeki yürekten mi söz edeyim?... İsrafilin gücündeki kürzi kapıdan mı söz edeyim?... Nesillerin levhide ki kalemi kırdıklarından mı?... Kaynaktaki tanımlanamayan o tınının, mesihlerin kültü olduğundan mı söz edeyim size?..

Hepinize daha neler söyleyebilirim ama yakışır ki hakkınızı hak edin... Hakikiyetinizle dilleyin ve sistem gücüyle bütünün kültü olun da siz, sizi dinletin...

Ben size her şeyi açıkça verebilirim... Ben size misafir olarak kükreyen insanlığınızı anlatabilirim... Hepinize çarık giyerek yaşama indiğinizi de anlatabilirim... Ocağınızın kodlandığını da anlatabilirim. Ölüleri dirilttiğimizi de söyleyebilirim. Kök göklerin kültündeki küçücük ışıklarınızı, sığlığınızı anlatabilirim size... Ama niye açıklayayım ki bunları...

Şimdilik, Aha bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://vimeo.com/215002065?ref=fb-share&1

 

 

 

 
  Bugün 171 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol