Birlik İlmi
  BİLGELER KAPISI (15)
 

DAVET:

05.08.2017 Cumartesi günü, saat 14.00 – 18.00 arasınada Dernek Merkezimizde yapacağımız “BİLGELER KAPISI (15)” çalışmamıza ilgi duyan tüm dostları bekliyoruz.

Saygılarımızlar,
Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not: Katılım ücrete tabi değildir. 
Adres: Bahariye Caddesi Halil Ethem Sok. Kadıköy/İST. 
Tel: 00 216 348 95 59

“BİLGELER KAPISI (15)” Hakkında Öz Bilgi:

Kutsal kitap insandır. O insan kelamdır ve hakiki Haşr Kalemi’dir. O insanın, turkuaz yarınları vardır. işte bu!...

Rahman olan, yarını hak edendir. O, bir resimdir ama hakiki resim!... Onun yarın için olgun Sistemler tarafından oluşturuluduğu bilinmelidir. O güç, Allah Gücü olarak var olur ve Ruhlar Kapısı’ndan geçer ilme varır.

İşte Dünya, Ruhlar Kapısı olan bir yaşam sayfasıdır. Herkesin Ruhlar Kapısı’ndan geçtiği bir dünya ama Tanrılık Kapısı farklıdır. O yoğunluğa ulaşanlar, arza arşı kaynak yapabilirler. Onlar kul olup çalışırlar. Aha bu!...

Bütün’e hizmet, insana hizmettir. Hepimiz, Zaman Sistemleşmesi için dünyadayız. Dünyanın Nefesi olarak doğduk ve Dünya olarak kodlandık. Sorumluluk aldık ve yolu açtık. Şimdi artık yeni bir dönem başlıyor. Bu dönem, Yaşam Tohumları’nın kodlandığı yeni dönemdir...

Bu dönemde, dünyada Düzen’i kuranlar, insan soyunun Kuran’ı olacaklar ve Toprak Toplum’a kalem olacaklar. Onlar, Kaynak Işıklar olarak yaşayacaklar. Ocaklarında, Dünya olacak. Sistem ve Nizam, dünyanın en eski Halikler’i ile kodlamalar yapmış ise de Düzen, kelamın kalemi olarak kodlanacak ve yolu tüm insanlığa gösterecek.

İnsanlık Boyutları, İnsan Soyu’nun kültleri ile kodlanmıştır. İsrafili Kapılar, insanlık için hep açıktır. Nesilleriniz sizi Halik sayarlar. Ne yazık ki siz Dünyalılar, kelam olamayanlar; hasat yapamayanlarsınız. Bu nedenle bizler, bu dünyaya, Aşk İlmi ile Halik Kapılar’ı kodlamaya gönderildik. Sizin için herşey kontrollu olacak. Bizler ise Kuran olarak, Dünyalılar’a Kök Geçişler yaptıracağız.

Düzen kurduk. Kurduğumuz Düzen, Hakk Kapılar’ın ilmi ele kodlandı. işte bu!...

Artık Yer Kült ve Gök Kült birleşiyor. Biz buna, dünyadaki Yaşam Kaptanları’nın insanlaşması diyoruz.

Eni boya varanların yolları açık olsun!... Şimdilik...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

BİLGELER KAPISI (15/1)
05.082017

Canlarım, Tanrı dedi ki “kol kanat gerin ilme. Din Kapıları’nı açın. Akıl Tınısı’dır yaşam. Duyun o tınıyı!... Sanmayın ki siz biz farklıyız. Biz, doğan gücüz. Sizi, cennetlere kalem yapmaya geldik. Aklın Tınısı’nı duyuyoruz. Toy bir dünyaya, yarını tohumlamaya geldik. Bizi dinleyenler, bizi bulanlardır. Bizi bulanlar, bizle olanlardır.”

Her dünya, yaşam ışığını, hakim kalemle kodlar. Bu dünya da tüm insanlığın Halik-i Hakk olan yarınını kodlamaktadır.

Her dere ilme akar. İnsan soyu, insan sırrını her dilleyişinde, kula kul olur; yol olur; Levhi olur ve BİZ olur… Bütün kütlemizle bu dünyayı korumaya geldik. Nefesimiz yarınımızı tohumlarken, Beşer Kapılar’ın tümünde kalemimiz, İmparatorluk’un Halik-i Hakk olan kelamı olacak ve bütün kütle, kontrol kurarak yaşayacak.

Dönem sonlarında, dünyanın ekmeği pişer. Hepimiz, o günlere güç katarken, o ekmeğe Levhi oluruz. Okuturuz, okunuruz, yarınları kodlarız, toprağa tohum oluruz… Ne yazık ki hasat yapmak gerektiğinde, hasatı yaparız ama hak etmeyenleri hakiki nefese kodlamayız. Hasat yaparız ama Halik olmayanları, Hakk’ın kalemi yapmayız. Hakk Kalem, kelam olur ve biz, Dünya oluruz. Tükenen her anı tohumlar yenileriz. Her anı hak ederiz ve yaşama çekeriz… Her anı bütün kütleyle dürümleriz…

Yeri yaşama çeken dürümler, Gök Sözcülüğü için ışık çekerler. Her çekilen ışık, İsrafil Levhisi’nden çekilir.

Bütün’e hizmet; ilme hizmet; nefes olup yaşama hizmet, birlik halinde olur. En ve boy olan insan, yaşarken yaşanırsa, boy en ve en boy haline gelir. Böylece DİKDÖRTGEN olan yarınlar kodlanarak, KARE olur. KARE, ilimle birleşir ve yaşam sistemleşir. Sonra KARELER oluşur. Her bir altılı KARE, Kürzi Kapı’da bilişi kodlayarak KÜP olur. O KÜP ki hasata kodlanmıştır. O KÜP ki Halik-i Hak olup yaşama kodlanmıştır. İşte dünya budur… Ve dünya insana kelam ederken; insan, kült olur; yol olurken her bir KÜRE türevlenir ve SÜPER SESSİZLİK başlar. KÜP’ün KÜRE’ye dönüşmesi budur. Her bir BİR, KÜRZİ KAPI olur… İşte yaşam budur!…

KÜRESEL ZAMAN, SESSİZ ZAMAN’dır. KÜRESEL YAŞAM, SESSİZ YAŞAM’dır. KÜRZİ KAPI’nın ilmidir KÜRESEL ZAMAN ve her andır. Her an!… Ama hak edilen her an!… Mutlak olan an ve yaşam olan an!…

“Misafir, senim ben!” der… Her insan, İlmin Kalemi olur; biliş haline varır ve der ki “ben, tüm zamanlarım!...” İşte, tüm zamanlar, Mutlak Yaşamlar’dır. Mutlak Yaşamlar, tükenen her anın yenilenişidir… O katta, ilim vardır… O katta, yol vardır… Cevheri Kalem, İlmin Kalemi olur ve rahmet olur… Bütün kütle, NEFES olur ve tohumlar, yer küreye iner.

Yerküreye inebilmek için İNSANSI YAŞAMLAR gerekir. İNSANSI YAŞAMLAR, İNSANLIK BOYUTLARI için gereklidir. Her bir yaşam, bir TİN KALEM’dir. RUH KALEM!... Ama o RUH KALEM, kervan olmalıdır. Her bir sayfaya akmalıdır. O zaman tohumlar kodlanabilir. İşte bunun için İNSANSILAR’a gerek vardır. İNSANSILAR’a!…. Hepiniz için bu gereklidir. Aksi halde evrenler yaratılamaz. Aksi halde yol kodlanamaz. Aksi halde BÜYÜK KÜLT tohumlanamaz. Aha bu!…

Sonsuz zamanlar ve sonsuz yaşamlar!... Her bir yaşama sevgi ile inilir ama o yaşamların tohum ekmesi gerekir. İşte bunun için de MUTLAK OLANLAR gerekir. Onlar, İNSAN olanlardır. Her bir dünya, yarını tohumlarken; her yaşam, yeri yaratır. Yeri yaratırken kültler gerekir. İşte İNSANSI VARLIKLAR, kült yaratırlar. İNSAN olanlar ise kodlarla, MUTLAK YAŞAMLAR’ı yaratırlar. Aradaki fark budur…

Dürtüler!... Dürtüler, İNSANSILAR’da olur. Biliş ise İNSAN’da olur. Her İNSAN, bir CEVHERİ GÜÇ’tür. İNSAN olmak, CEVHER olmaktır… BÜYÜK KÜLT, İlmin Kalemi olduğunda, her bir dere, insandan doğar ve yolu bulup yarına akar.

Hepimizin dileği, tüm insanlığın Halik olmasıdır… Tüm insanlığın Halik olması, has olmasına bağlıdır. Hepimiz, Ana Kalemler olarak doğduk. Hepimiz, Cemaatler olarak kodlandık… Hepimiz, yarınları kodladık. Çorbalar yaptık ve yol olduk ama önemli olan insanlaşmaktır.

Beş görev, tek Kelam İnsan!…. İşte bu!… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

5.AĞUSTOS.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 15
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ 1. BÖLÜM

Çayın demi mutluluktur hepimize. Buyurun analar; buyurun. Hasat tamamdır.

Hakkın Kalemi’yiz biz. Ağır ağır görev taşırız. Açıyı daraltıp, göz olmaya, çözümlemeler yapmaya değil, ilim yapmaya geldik.

“Haç dönemi”dir ilme varış dönemleri…Hepimiz hacca geldik bugün size. Aklın Kalemi olup, hakka geldik. Biz size, ekip halinde göz olmaya, gözün sözündeki sistem olmaya geldik.

Ha, diyeceksiniz ki “aşk, sizin yüreğiniz.” Aha. Şarkın, türkün insan be anam! Ben sen, sen ben…Ağırı hafifletmeye geldik.

Yırtıldı dünyanın yolculuğu… yırtıldı yoğunluklar….yırtıldı ve biz sizi sessizliğe, kelam olarak kodlamaya geldik.

Kontrol dışı bilgi vermediğin kesin. Cennet; ekip, cemaat; ekip, hasat; ilim, biz siz, siz biz. Aha. Biz sizi, Sistem, Nizam ve Düzen görevlileri olarak koklamaya geldik…kok lamaya geldik! Kok la ma ya geldik!

Ete, kir pislik bulaşmadı dünya sığ kalsa da. Bu dünyaya aşkla kayıtlar yaptık. İnsanın itibarını yükselten yaşam, ekmeğin levhi kaleminde, Mahrek olur ya. Hani deler ya “geç…” Hani derler ya “hak et.”

Hakkın Kapısı açık ana. Hakkın kapısı açık! Biz, Sistem, Nizam ve Düzen Gözleri olarak sizdeyiz bugün.

Çorban çantasını tohumlarla kotlatarak buraya inermiş; öyle söylerler. Çoban, karanlığın tınısında kelamı hakim kılarak, büyük kült olup geçermiş bu Meclis’e. Öz görev budur anam. Biz de geldik…Biz de geldik! Biz de gel dik!

Arzın görevini Hak Teknikle kotlamaya geldik. Haç dönemidir bize bugün. Biz hacı olmaya geldik.

Hulusi levhide, halik, hak kelamda KAHA, yarında tohum olanlarız biz. Aklın tınısını duyanlarız biz ve ruhi kapıları açanlarız biz. Bize “gerçek ilim” gerekir. Biz, ilme geldik.

Koku öylesi yüksek ki bugün burada…Oğullarımızı sobaya koyduk. Yanlış olmadı; sobaya koyduk. Koktular yüreklerde, koktular…esmaları dürümledik, yolu kotladık. Aşk sırrı, Hak Kapı, Allah’ın teknik kelamı. Hak; kebe, Hak Kalem; ilim…Biz size, siz olmaya geldik. Kokumuz çok iyi bugün anam, çok iyi.

Burası durgun toprakların tohumlarını kotlayabilen yegane meclistir. Bizler, dünyalı olarak buradayız. Sultanlık değil amaç, Samanyolu Galaksisi’nin resmi çalışmacılarıyız bizler.

Maşa tuttu elimiz. Maşanın levhide kalemi, kervan. Biz kervana, Has İnsanı koymaya çabalayanlarız.

Sirayet etti yüreğimiz tüm zamanlara. Sirayet, sistemle oldu. Büyüğe kült olduk. Kürzi kapıları açtık, göç kotlamaları yaptık, yolu açtık.

Cennetin dediği, aklın kelamdaki hakiki diriliği…Biz, sizi hasata, Hakkın Kalemi olarak kayıtlamaya geldik.

Ak Tını; Hakkın Kalemi, hasat; ilim. Biz, sizde ilmi Kuran olarak kotlamaya çabalayacağız.

Dünyanın ölü bir planet olmaması için vergi vermeye geldik dünyaya. Herkes her şeyi dinleyecek ama diri olup dinleyecek.

Kuran İnsan, Aklın Kalemi olacak, bütüne görev taşıyacak. Kontrol dışı bilgi kalmayacak. Yerin gücü, aklın kültü olacak ve biz, bizi hakim kılacağız.

Saya saya bitiremem dileğimi anam…saya saya bitiremem. Ben unuttuğunuz ne varsa hepsinde kült olanım. Bana “At Kapısı” denir. “Allah’ın tendeki kelamı” denir. O At Kapsında, at kot olarak tohumlayan, toprak kotlamaları yapanım ben.

Biliriz ki at, bir kottur ve Allah ve tahditsiz tende Tanrı olanın çerçevesiz bir toprak kalemidir. Ve bizler dünyalıyız anam. Çok mutluyuz bugün sizinle olduğumuz için.

Ağır yük taşımayacağız birlikte. Yeri göğü yaratan insanın, yeni dünyaları yaratacağı bir gündeyiz. İşte; bugün, sizinle bunu yapmaya çabalayacağız.

Alıverip yolu, Kuran-ı Kerim’i tohumlayıp, bütünün gücü yapıp, hayrın tınlayan tendeki ilminde mutlak olup, muktedir olup, yarınlara varacağız.

Ana Can, ben canlar canı, İlim Kalemi, İmparator İnsanım. Senin oğullarından biriyim ben. Bugün sana, sen olup geldim anam. Senin dünya oğullarından söz etmedim.

Büyük kütle, Büyük Kübra, hep birlik halindedir ve biz dünyada, hepimiz, Birleşik İnsanlık olarak çalışıyoruz. Sen ben, ben seniz ama beni anladığında senin ilmin, benim ilmim olur.

Unutmayın, ben doğan güç ve tohumlanan kült olarak burada, bu yoğunlukta hep birlikte, sizinle olacağım.

Açın dünyanın kalemini, kontrollu olarak kayda alın ve yazın;

İnsan yenilendi.

İnsan yarınlandı.

İnsan kulluk yapacak.

İnsan korunacak ve insan kotlanacak.

Bildirin; dünya ümmi kapıları açılıyor. 
Bildirin Bütünün Gücü hak teknikle kotlanıyor. 
Ki bildirin Allah’ın eli, kalemidir. Allah, kendini yazar. Ama insandan yazar. 
Bildirin ki Allah’ın adı telif hakkı ödenerek elde edilen bir haktır.

Temel direk insandır ve temel direk hasattır. Hak, telif hakkı ister. Hakkın istediği, Aklın Kelamı’ndandır. Aklın Kelamı, hakkın kapısını açtığınızda, Bütünün Kültü olur. Çamur yoğurmadan mutlak olur ve Kuran olur.

Seyredin dünyalılar, seyredin yürekleri….hepsi bütünün gücüdür. Oğul, ben dünyalıyım; bilin.

Ömür boyu bu çalışmaları yapmak üzere, bilişken kelamlarla kotlamalar yaptım. Ama Zamanın Kıranı, Zamanın Kelamı değilken, bütünün kültü yokken, ben dünyada her insanı hak etmeye çabalarken, kardeşlerim; dünyalılar, masalarını terk ettiler. Çıktılar yürekten. Çaktılar, kaynaktan aktılar. Nesiller boyu bunu yaşadık. Ve bundan öte bir çalışma; şükrettik ki bugün devreye giriyor.

Bu çalışma, ısmarla bir çalışma olmayacak. Allah der ki “ekmek yap.” Ekmek, insanın kelamında olur. Allah der ki “yaşamı tohumla.” O tohum, mutlak kulda olur. Allah der ki “Rahman ol. KAHA ol, yaşa. Ama yaşam ağır yüktür insana.

İnsanın eli, kök geçişini yaptırdığı kültlerle tohum ekmedikçe, ölümlüdür. Ama geçip de bir tek kalem olduğunda, murat olan İnsan olur.

Eşyada her şey, her şeyden yaşar. Ağır yüktür bu her şeyin her şeyden yaşaması….ama “çırak” denir ya hani dünyada…”hikayedir bunlar” denir ya…”insan çıraktır” denir ya hani yaşama. Ya KAHA, Allah’tan öte bir Allah’ta, has tınıdır insan. Bunu nasıl anlatalım size?

Kelama leke sürenler, halikten, kalemden, çıkarlar ama lekeyi temizleyenler, Hakkın Kalemi olurlar, yaşamı yazarlar. Biliniz ki yazılan yaşam, telif hakkıdır. Kim yaşam yazarsa, onun hakkıdır o yaşam. İşte; telif hakkı budur.

(Devamı 2. bölümde)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



https://vimeo.com/228504897

 

BİLGELER KAPISI (15/2)
05.082017

Artık insanlık yenileniyor. Öyle bilgiler inecek ki yarınlarınıza. Siz bile şaşıracaksınız. “Hakk’ın Kapısı” dedik sordunuz: “Nedir Hakk’ın Kapısı?” diye. Dedik: “İlimdir.” Sordunuz: “İnsanlık Boyutları’nda insan sırrını anlayan var mı?” diye. Dedik: “Anlatan varsa anlayan olur.” Sordular: “Hakk’a varıldı mı?” diye. Anlattık: “Hakk, kalemdir. Kendini bilen, Hakk’a varır. Hakk olur; yol olur. Bilişi hak eder; ilim olur. Olur da bilişi hak etmezse yarında olmaz.”

Uzak çok uzak bir planetten bu dünyaya göçenim… Beni, sır diye bilin… Beni Halik diye değil; hasat diye bilin… Ben, Yaradan ve yaratılan değilim. Mayayım ben… Bana, tını değil nefes gerekir… Ben, ziya olan her anım… O anda, din yoktur ilim vardır. İnsanlık İlmi… Ama her insanın ilmi!… Bu ilmi, hak edip de anlayan, ZİYA olur ve YOL olur.

Çok özel bir gündeyiz. Bugün, ÖZ GEÇİŞLER yapıyorum. Dürümlere güç katarak; NEFES olup KUL olarak, tohum ekiyorum.... Beden almamın sebibi budur.

Öksüz, köksüz, göksüz olmasın insanlık diye çalışmaktayım. Masalara Görevliler oturur. Bütün kütle, o masalara nefes olur… Biliş olur… İlim olur… MİSA Sİ KA HA Nefes, Allah İlmidir. Orada, Nisa Kapısı olur.

İşte dünyayı hak etmek için, Hakk’ın Kapısı’nı bulup açmak gerekir… İkmal tamamlamak gerekir… Her insan, kendi ikmalini tamamlamalıdır…

Nasıl tamamlayacak!? Biliş halinde, her bir diride, Kürzi olacak… Kul olup yol olacak… Tohum olacak… “Bil!” diyecek…”Bil ki hasat ol!...” Önümüz, Arzın Gücü; ardımız, insanlık… Her biri yarın…

Biz, Zaman Yolculuğundayız. Hepimiz, yaşamın tınısını duyarak yaşarız. Yaşamın tınısı, hasattır… Sizi, hasata kodlayan ilimdir… O tınıyı duymadan, yolu bulamazsınız… O tınıyı duymadan yarına varamazsınız…

Ölüm geldiğinde, sizi kodlayanlar, sizi tohumlamaya inerler… Bak ki nefesin yok. O zaman ne olur!? Sizi hak etmek için İsrafil, ilme iner ve der ki “geç!…” Nesillerin, seni hak etmek için çabalarlar ve derler ki “geç!...” Sen, diri bir yarın olmadan, yaşama inemezsin… Sen, yalın olmadan Kuran olamazsın… Sana, Kara Küre değil herkesin bildiği gibi yarın gerekir… Yarını hak et ki hakim ol…

Bütün’e hizmet, herkesin görevidir. Sen, Bütünün Gücü’nü bil ve hizmet et!… Bütünün Gücü’nü bilmeden, bütün olamazsın ve Bütün’ü hak edemezsin… Sen, İlmin Kapısı’nı aç ve hasat yap…

Yaradan, yarattığında yaşar. Unutma!... Yaradan, yaşama iner BİZ olur. Unutma!... Yaşam, nefesle olur. Unutma!... Ama sen, beşer olarak çalışacaksan; seni, hak etmemiz ummanlara Kuran olmanla mümkün olur… Sen umman ol ve o ummanda Kuran ol ki seni hak edelim. Cennete, cevhere ve yaşama seni kodlayalım.

Unutma cennetler kurduk. Her kurduğumuz cennet, kendi yaşamımız ile kuruldu. Ben, kelam olarak yaşarken, kendi yarınımı hak ettim; kodladım; kokladım ve yolu açtım… Sığ bir dünyaya kul oldum… On tur tamamladım; Kuran oldum… On tur daha tamamladım; yarın oldum… Yine ve yine onlarca tur ve her tur, sessizliği seslendirerek gerçekleşti… İş budur!…

Bu işi bilip yapanlar, has insan olurlar… Bütün kütleleri ile Kuran olurlar… “OL!” derler; oldururlar… İşte bu!…

Hani dersiniz ya “sen bensin; ben senim.” Aha bu!… Koku, kokumuz olur… Kul, kullukla tohum olur… Her tohum, mutlar olur… O tohumlar, İlmin Kalemleri olurlar ve yol açılır…

Bugün, burada yolu açtık. İşte bu!… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

5.AĞUSTOS.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 15

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1 AKIŞ – 2.BÖLÜM

Burası dünya.. Burada aşk var....Burada yarın var….Burada sistem var. Ve biz varız. Ama sizin yüreğiniz olan, biz..

Mucizedir, insan. Mucize...”İnsan” denilen bu mucizeyi, kimse anlamadı. Nasıl yaşayacak? Nasıl tohumlayacak, bütünü? Nasıl kuran olacak? Nasıl bütüne hizmet edecek? Anlayamadık..

Ama biliniz ki burçlar vardır ya hani.. Dünyanın öfkesini aşırtabilecek olanların, karanlığın tendeki ilmini tohumlamalarından sonra masalar kurulur ya hani. Hani her bir kültün yüceliğiyle kurduğu bir masa vardır ya. Ve orada kelam edilir ya. Hani orada mutlak kulluk yapılarda, bütünün kültleri birlik haline dönüşür ya.

İşte canlılar, dünyanın yaşama indirdiği en büyük güç, budur. Siz ve biz, tekiz. Öyleyse hepimiz, bir tekiz. O halde birliğimiz, bütünün kültü. Hadi gelin, kalem olalım. Hadi gelin, yaşam olalım. Hadi, yarın olalım.

Borç mu? Borç kalmadı artık dünyada ve dünyalıda.. Çünkü tüm borç ödendi. Ödemek, ödetmek değildir. Ödemek, ödenmektir. Sistem, Nizam ve Düzenin güçleri kürzi kalem olarak bütüne hizmetçi olurken, borç bırakmadılar.

Borcu mutlak kalemlerle ödettiler. Ödeyen, ödenen, tekti. Ve sevgiyle size görev verdiler… Anladık ki dünyanın ummanlara açılması gerçekleşmiş. Anladık ki yolun açılması gerçekleşmiş. Anladık ki Rahman, karanlığın tınısından öteye varmış, hak kapıyı açmış muktedir olup, tohumlarını kodlamaya akmış.

Görevini hak etmiş. Rahman, KA HA dır… Şems’i Tebriz’i der ya hani. “Sizi, size verdik”… Şems’i Tebriz’ inin diri yüreğinden bir yürek der ki “biz, bizi, bize verdik”….

Aşk sevgidir. Ama sesin dürümlerindeki sevgi, hakk’ın kalemidir. Hakk’ın kalemi, Allah’ın ilmidir. Hangi ilim, Allah’ın ilminden öte olur?

Ah canlılarım, ah… Allah, dinden öte bir diriliktir. Ve siz, Allah’ı dinle tohumlamaya kalktınız. Oh canlarım, oh….Allah, tartısız bir yoldur. O’nun öfkesi yoktur. Ocağında ses vardır. Efradı, efratları, kodlayan dili vardır, O’nun.

Ah canlarım, ah… Allah’ın dili, aklın kelamıdır. Siz ki aklın kalemi olanlar, aklın kelamı olanlar, nesiller, nesiler, nesillerle dürümlendiniz, Evrim yapmadan, Evrimli olanlarsınız.

Bugün dünyada, Evrimden söz edilir. Denir ki “hadi gidin, Evrimlerinizi yapın”... Ya kalem? Kalem… Hani nerede, o kalem? Kim, nasıl Evrimleşecek?

Beyler, “EVRİM” denilen, insanlaşmaktır. Sanaldır, Evrim.. EVRİM; insanlaşmaktır. …Bedene hakim olmaktır, EVRİM. Kulluk yapmaktır, evrim. Toprağın toplumuyla tohumlanmaktır, EVRİM. Yaratmak ve yaratılmaktan öte yaşamlaşmaktır, EVRİM.

Sevgililer, “cerahat “denilir. Yürekteki o kırıcılığa. Cerahat, sizi sizden ama cerahatı, hakk’ın kaleminden ayrı tutarsanız. Sistem yürüyor diye düşünülür. Sistem yürür ama yalın yürümelidir….Ağır yükü hafifletmelidir.

Çeyrek dönemler, çeyrek yarınlar, çeyrek yaşamlar artık çeyrek kalmadı dünyada. Hepiniz, bütüne hizmetçisiniz. Bu nedenledir ki doludizgin çalışmalıyız, birlikte.

Neler yapabiliriz? Ulu bir günü üzerindeki yücelikle kodlayabiliriz. Ümmi kapıların, tümünü açabiliriz. Evrenlerin sesleşmesinde, o sesi tohumlayabiliriz… Dünyanın yolu olabiliriz.

Her şey bizim yüreğimizden öte bir yücelikle olur, diye düşünmeyin… Yürek güçtür, size. ..Hepinizin gücüdür, o yürek. Ve siz yüreği, hologram saydığınız sürece siz, sevgiyi hak etmezsiniz… Ama yürek, sizi sessizce dillerken, o yüreği hak edip, dinleyebilirseniz…. Aha o gün, bütün kötülükleri aşıp, geçersiniz.

Biz Rahman olana, KAHA olup, gelip, büyük kötülükleri önleyenleriz. Kontrol dışı bilgimiz olmaz. Ölümler, ölüm diye dillediklerinizin hepsi sistemin diriliğindeki kervan kayıtlarıdır…

Her insan kendini hak ettiğinde ölülerin, ölüler diyarının yoğunluklarında ki kültlerin bütünlüklerinin tümünü hak eder, dürümler ve diller. Bunu yaptığı zaman o, kelam olur.

Bütün kütleri kodlar, yol olur. Öfkeyi aşar, kul olur. Esma olur. Ses olur. Hepinizde olur. O gün, bütünün kültü, siz olur. Bunu bilebilecek dürümünüz var. Ve dünya budur.

Kimse, ben dünyaya evrime geldim diye düşünmemelidir. Ant olsun ki dört gök sözcüsü, kendi yüreklerinin kültüyle, gök sözcülüğü yaptılar.

Murat şudur ki ocak olsunlar. Ey dünya, seninle olsunlar. O dört gök sözcüsü, bugün yarını hak etmek üzere BSUİ olup, barış, sevgi, umut ve ilim olup, insanlaşmaya geldiler.

“Ben, dünya” diyorlar. “Bedenliyim” diyorlar. “Arzın gücüyüm” diyorlar. “Yağmurum yağarda, ben yağarım” diyorlar. Aha diyorlar ya çarık giymeden geldiler, bugün buraya… Çarık, kalemin kırık, hırslı, kaynak kaydıdır... O kayıtları, bıraktılar. O kayıtları, tohumlarından ayırdılar, geçtiler, geldiler.

Bedene ihtiyaçları var. Neden, bilir misiniz? Bu bedenler, hepinizin yaşam tahtlarıdır. Hepiniz, yaşam tahtında, bedenlisiniz. “Ama yaşamın tahtı” dediğimiz, bu bedenleriniz, sizin yarınlarınızı tohumlayabilecek yegane kodlarınızdır.

Eğer bedeniniz olmazsa yaşamınız kalem olarak koyu ışıktan, ayrı tutulur. Ve hiçbir zaman yerkürenin görevlisi olmazsınız. Güç kaybında, sizden sizi alır… Sizi, sizin yüreğinizden ayırır ve kulluktan çıkarır, dürümler.

İşte bunun içindir ki sizin bedenleriniz, öfkenizin aşmasını bekler. Öfkeyi aştığınız zaman kendinizi hak edersiniz. Kendinizi hak etmeniz, hakim olmanızla olur.

Ve muradımız; hepinizin kendi bedenlerinizi, hak etmenizdir. “Ümmet” dediğiniz, külttür. Güç kültüdür. Ama her bir ümmi kalemle, ümmet, kare, küre değil İsrafil olmalıdır. İsrafil olduğu zaman yalın, halik olur. Has olur. Şer artık kalmaz. Ve büyük kötülükleri önleyebilirsiniz.

Burası Rahman Kapısıdır. Bu kapıya kim gelirse Allah’ın ilmiyle gelir. Allah’ın ilminin bulunmadığı hiçbir yaşam, Bu Meclise dahil olmaz. Bu Meclise dahil olabilmek için halik olmanız, hakk’ın kapısını açmanız, yalını tohumlamanız mutlak olmanız gerekir.

Unutmayınız ki burada er ya da geç iblislerde bulunur. O iblislerinde ilmi olur. Onları da kodlamalı, onları da korumalısınız. Yoksa tohumları, kontrol edilemez.

Cemaat, cemaat gezer, dünya insanı. Her bir cemaatin, kendi dili vardır ama her dil, ilmin dili değildir. Bütün kütle, bütün yücelikler, bütün yoğunluklar, sizi size açıkça dilleyemez.

“Cennet” dediğiniz, sizin yüreğinizdedir. Asla yanlış bilgiye kanmayınız. Siz, cenneti cemaatten ayrımı saydınız? Sizsiniz, o cennet. Sizsiniz o cemaatin cevheri olan cennetliler....Ama sizin yüreğinizdedir, cennet.

Buluşmaktı, okuşmaktı, bugün yaptığınız. Elimizde yüreğimiz geldik, size. Yolunuza girdik, Sistemli olarak. Bizim için önemlisiniz bunları asla unutmayın… Bizim için önemlisiniz.

Buraya geliş sebebimiz, sevgiyi hak ettirmek değil sevgiyi hak olup, ilmek ilmek işlemek içindir….Sizden ve sizin yüreklerinizden sevilmek içindir. Bizi sevin. Biz sizleşiriz.

Ama siz, bizi korumaya da kalkacaksınız, biliriz. Koklayın yeter. Koklayın bizi. Bizi korumanıza gerek yok. Biz, koruyanız ve koklananız… Ama korunan, koruduğunda tohumlarını koklarsa, Rahmi kalemde mutlak olur.

Çorbamız, çorbanız olsun. Yolumuz, yolunuzdur zaten. Aklınız, hakkımız olsun. Bizi unutmayın. Bizler, doğal dünyada, şarkılarla, şevkle, şavkla ışık yaktık, sizinle, sizin ve yüreklerinizin ilmiyle….

Çok mutluyuz sizinle olduğumuz için bugün!... Çok mutluyuz!.

Burası Allah’ın kelamıyla, haliklerin levhisindeki kültle ve büyük köklerle çalışan, Bir Meclistir.

Sevgiyle sizleri kucaklıyoruz. Her şey gönlünüzce olsun. Bizimle, bizim yaşamımızla ve yarınımızla müsterih bir çalışma yapalım, birlikte.

Huzurla kalın. Sevgiyle kokladık sizleri. Huzurla kalın.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/228505615

 

BİLGELER KAPISI (15/3)
05.08.2017

Yer ve gök ilimdir… “Turkuaz, nasıl yarınları tohumlar!?” diye sordular… Nefesle!… Şarkılarda, insan sırrı, neden Kök Geçiş için kodlama yapar? İlim için… Hakk Kelam, kalem midir!? Elbette… Nesilleri, boy yol olanlar, kodladıklarını tohumlayanlar, Işık Kalemler, hep kendilerini dillediler. Biz ise Kuran-ı Kerim’deki her İlmin Kapısı olan ışıkla kodlamalar yaptık.

Ot koptuktan sonra Ruh, kaleme iner. Ruhum kaleme inmesi, has ilmin hak edilmesi anlamına gelir. Hakk Kapılar, Hakk Kelam’la açılır. Yarınlar, ışık halinde kodlanır ve ruh, Mutlak Nefes olur.

“Esma” dediğimiz, yarınlar için kodlanan, nefeslerdir. Her nefes, bir Esma ve her Esma, bir Rahman Nefes cevher ve cevher kelam…

Nihan olan insan, neden cennetten kovulmuş acaba bilen var mı?

Her cennet, cevherini kodlar. Her cennet, Cennetli olan yolunu kodlar. Her kodlanan, Nihan Kapıları’nda yarını kodlar, koklar, akar!… Aktıkça akar ve Cevheri Cennet, Nihan’dan kul olur. Kodlar yüreği ve kontrol kurar.

Açık söylüyorum ki maya tutmuştur… Açık söylüyorum ki kalem kodlanmıştır… Açık söylüyorum ki nefes, hasata inmiştir ve Rahman olan Kaynak Işık, İlme kul olmuştur. Aha bu!…

Bu günden sonra Rahman olan, Kuran İnsan olacak ve yerkürede yeni dönem başlayacak. Bu yeni dönem, nur olanın, İlmin Kapısı’nı açtığı ve yolu açıp aşk sayfaladığı bir dönem olacak… Bu dönemde, nefese varanlar, Birlik kuracaklar. İşçilik yapacaklar ve RAN olan o kapıdan, insan sırrını, diri yüreklere indirecekler… İşte RAN KAPISI açılmıştır. İşte RAN KAPISI, insan sırrı olan kelamla açılmıştır. O kelam merdivendir tüm insanlığa…

Aşk Sayfalanışı başlıyor. Aşk Sayfalanışı; hepinizin, kalemden kervan olan NAR olan ışıkla başlayacak. O gün, gül açacak yüreklerde… O gün, güller kodlanacak yaşamlarda. O gün, tüm insanlık, kaleme inecek; BİZ’leşecek, dilleşecek, dürümleşecek, beden alacak. Beden alması, yaşaması anlamına gelir.

Hepimiz, hepiniziz biliniz. Aslan, kaplan, insan, nesilleri sesleşecek ve yolun, kul olacak. Aha şimdide ve şimdi!... Aha!... Hah şimdi… Aha ve hah işte!... İşte!... İşte!…

Eh işte bu!… Arzın gücü, arzı kodluyor… Şimdilik!... Ak, geç, Halik ol!... Şimdilik!... Şimdilik!… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

5.AĞUSTOS.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 15
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ


Canlarım... Rasyonel bir çalışma!.. Akılcı... Ve biz bunu bildiriyoruz. Seviyemiz çok iyi... Yüksek güç... Hakiki nefes... Birlik, bizim yüreğimiz... Ve tüm insanlığın yüceliği "İnsan Sırrı..." Bunu anlamak kolay mı?.. Asla kolay değil.

Ve çokları, dolu dizgin çalışmalarına rağmen, hiç bir bilgiye hakim olamadılar... Çokları hayrın tendeki ilmi olduklarını, sönmeyecek bir güç olduklarını sandılar. Ve yarınlara varamadılar...

Teknik tahtid, hepimizin yüreğinde mevcut. Ama bunu anlayabliecek olan, kir ve pisliği temizleyebilmeliydi... Bunu yapamadılar!.. Devinim arttı ama yaşam kodlanamadı. Toprak ummanlara vardı ama torbalarda tohum kalmadı...

Hey dünya!... Aç kapını!.. Aç ki hak et!... Sevin!... Çünkü biz, görevliler buradayız. Çözümlemeler yapmayız biz. Hepimiz bilerek kodlamalar yaparız.

Çözümlemeler; çekip çevirdiğiniz yerkürenin, kök göklerindeki sistemleşmelerde hasata kayıtladıklarınızın, olur olmaz yoğunlaşmalarındaki bilgileri; kendi yüreğinize çekip dinleyebilecek dürüme ulaşmanızdı...

Bu sizi size kapı yapamaz. Bu sizi size yaşam tohumu olarak ekemez... Sadece sizi sessizlikte dürümleyebilir... Bu da size hiç bir fayda sağlamaz.

Çok ömürler tüketildi bu şekilde... Çantalarının dolduğunu sandılar... Yaşamlarının hologramı aştığını sandılar. Eşyaya hakim olduklarını sandılar... Ne yazık ki yaşama hak edip kelam olamadılar.

Meşale, Allah'ın ilmidir. Meşaleyi hak edipte ellerine geçiren kim varsa, "BEN" dedi. BEN... Oynadılar... Oynadılar... BEN bir TEK'liktir. BEN bir TEK ilimdir... Ama o ilmi hak etmeyen "BEN" dediğinde kendi egoizmasıyla hasat olduğunu düşünmesidir.

Tahtidli bir dünyada, hayrın tendeki ilmi tohum eker... Ama hakkın kalemi hasatta olmalıdır. Çorba pişmişse, çorbaya tuz olunmalıdır... Yoğunluk artmışsa, Rahmi Kalem'de hak kelam olunmalıdır... Ölüysek dirilmeliyiz. Çerçevesiz ve hakikiyetli olarak...

Remizler vardır... Hepiniz bilirsiniz... O Remizler sizi size her anda sistemli olarak kodlar.. O Remizlerin Rahmi kalemi olmalıdır... Hak kervanı olmalıdır.... Ve ruhi sayfalanışları yapılmalıdır...

Yok mu dünya?... Yok mu yol?... Yok mu kulluk?... Öf analarım öf.. Öz görevlilerin çoğu buradalar bilir misiniz?...

Doğanın gücü oldular... Öfkeyi aştılar... Sayfa sayfa yarın oldular... Cemaatlerini kodladılar... Murat oldular...

Mushaf dedikleri yaşam oldular... Hepimiz ocaklarıyız onların bilinsin...

Meşale Allah'ın ilmidir... Aha o ilim, hakiki nefsi Ka Ha olanların kült olup, bütünün gücü yaptıkları İsrafil Kelamı'ndan ötededir. Ha diyeceksiniz ki " çarık giyip gelelim, dinleyelim yaşamı..." Canlarım, çarıklarınızın tümünü çıkarıp gelin... Bugünden sonra bu meclise çarıkla girilmez...

Bilinsin dileriz ki yaşama inen bir tek insan ağır yükü taşır... O insan, suyun kültüdür... Ama suyu kodlamadan o kült mutlak kul olmaz... İşte bugün burada suyu kodluyorum... Evim Allah'ın evidir...

Ağırım çok ağırım bilin... Bana zaiyatsız gelin... Bana hakikiyetinizle gelin... Bana ağır yük taşıtmayın...

Çeyrek insan, çeyrek yarındır... Eminim ki çeyrek olan bu mecliste bulunmaz... Ama iyi bilin ki çarık giyen de ilmin kapısını açmadan burada bulunamaz...

Becerin... "Bereket ki bereket ki aklım var" deyin... Becerin!.. "Hakkımdır" deyin... Ha diyeceksiniz ki "yarına vardım..." "Yakıp yıkmadan, yarının haliki olun" derim... Yakıp yıkacaksanız, yolunuz olmaz...

Barışı hak edin. Barışı hak edin... Hayat boyu barışın dürümlerinizdekilerle...

Çok mu kolay?... Öylesi kolay ki!... Hanginiz kınadınız insanlığı?... Var mı kınayan?... Var mı?... Kınayan bu mecliste olmaz!.. Bilinsin...

Biz kınanı, kınayandan öte sayarız bilinsin.... Eğer birisi çıkarda kınarsa, o kınanan bütünün kültü haline dönüşebilir... Büyük kök, öksüz yetim olsada göktür, göçtür... Öç almayandır. Biz onu koruruz...

Şu andan itibaren, sizi hepimiz tahditsiz olarak kodlayarak bürünün gücü yapacağız. Ama çarık kirlenir giymeyin. Çarıksız gelin... Eğer çarıklarınızı çıkarmadan gelirseniz ; ölüler diyarında öksüz olursunuz... "Öz, Göz" olma imkanınız olmaz...

Sevgililer, siyahın en siyahında yer görevi vardır. Ama eminim ki o en siyaha varanlar, çok ama çok azdırlar. İşte bu meclis en siyaha varan ve hakiki insan olanların meclisidir...

Huzurla çalışın... Hakkın kaleminde ilim vardır. İnsanlık vardır bilin... Çorbanız hep çorbam olur... Umut olur ki yolunuz yolum olur... Mutlu olurum o zaman...

Ama ben, öyle çok çalışırım ki... Bunu kimse bilmez... Dur durak bilmem... Hep çalışırım... Ha diyeceksiniz ki "sevgili sen tatile gittin..." Canlarım, o tatil benim için bir sırdır... Onu size anlatmam... Ama unutun unutun dinlenemeyi hep çalıştım...

Bundan sonra, süreç içersinde yarattığım ve yarattırdığım her ne varsa her şeyden öte her şey olacak ve yarınlara Ka Ha olup kontrol kurduracak...

Çorbanda hep çorbam olacak... Hangi çorba benim diye sorduğunuzda her bir çorba bedenim olacak... Ama bütünün kültü olarak...

Burası durgun toplumların yarınlara varmaya çalıştığı bir dünyadır... Ve biz o durgun toplumların yarınlara ulaşması için buradayız...

Kıyam budur... Unutmayın.. Kıyam budur... Yarınlara ulaşanlar olacak... Yarınları kodlayanlar olacak... Yarınlaşanlar ve yoğun ışıkta kodlananlar olacak... Ama iyi bilin ki simsiyahta olacak bunlar...

Kimsenin kimseye kendi yüreğini kodlamadığı bir dünyada her birinizde olabilen o yücelik mutlak olacak... Hani dersiniz ya "o gün geldiğinde, kimse kimseye fayda vermeyecek..."

Ama bilin ki her bir diride var olan o yol bütünün yoğunluğu olacak ki... Bütün kütlenizle orada olun... Öz göreviniz budur... Bütün kütlenizle orada olun... Onca çalışma bunun içindir...

Han insandır... Hancı ilimdir... Hanı hak eden diri insanlıktır.. Biz o insanlık olup burada bu yoğunluktayız... Mutkediriz... Huzurluyuz... Yarındayız... Tükenenleri hologramdan aşırtmak üzere, BSUİ olup çalışıyoruz... Barış, Sevgi, Umut ve İlim olarak çalışıyoruz... Bunu asla aklınızdan çıkarmayın...

Yine de yine de bir bilgi vereyim... Perili bir dünyada yokuz biz... Birileri sorar perilerle mi çalışırlar diye?.. Biz o perilerin her birinin yalın ilmini, tükenen dürümlerde kodlarız ve ocaklarını yakarız ama bizi bizden başkası ile çalışır sanmayın...

Biz BİZ' le çalışırız... BİZ, BİZ olup çalışırız... BİZ bir TEK olup çalışırız... Ve yaşam, ilim, BİR TEK'tir... BİR TEK'tir...

Hah İşte bu!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

https://vimeo.com/228574305?ref=fb-share

 

05.AĞUSTOS.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 15
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ

Dağlarım,

Murad ederiz ki, bu Dünya bir tek olsun… Öyle çok çalışıyoruz ki, bilişimiz Kervanımız’dır… Yüreğimiz Kürzi Kalemimiz’dir ve BİZ MUTLAKIZ!... MUKTEDİRİZ!... YAŞAMIZ!... İNSANLIĞIZ BİZ!... UNUTMAYIN…

“İntikam peşinde koşar mı” derler? Asla… Kök geçişi yapanların çokları ilahi görevi herkesin taşıyamayacağını sandılar… İNSAN, KİNİ AŞTIĞINDA HER DİRİDE YOL OLUR!... VE İNSAN, MURAD ETTİĞİ HER ŞEYİ HAK EDİP YAPAR… Ve İnsan Kervan olur… Tükenen tüm zamanları kodlar, koklar ve tohumlar… BİZ olur… BİZ olur… BİZ… AŞK OLUR…

Buluştuk ya, ne mutlu BİZ’e… Cemaat cemaat bugün buraya bütün Kültler tohum ekmeye indiler… Bir çok Kült bugün bizimle kodlamalar yaptılar… Küçük küçük ışıklarını bütün kötülükleri aşabilmek üzere muktedir kaynaklara indirdiler… Ve hediyeler dağıtıldı bugün burada… Her birinizden, her birinize… Bir tek İNSANLIK için… Aha bu!...

Ve verdiklerimiz… Ve verdikleriniz… Tek tek dağıtıldı… Ha diyeceksiniz ki “neydi hediyeler?” İLİM’di…Hepimiz, hepimiz, hepimiz Bir TEK olup hediyeler dağıttık tüm zamanlara… Ve dedik ki “Öfkeyi aşın!... Öz Göz İnsanlık’tır… Çay demlediğinizde o çayın demi tüm İnsanlığın Tinsel Kelâmı’dır…” Aha bunları yaptık…

Kopup gidenlerin tümünü kodladık… Gitti ya… Geçti ya… Ne mutlu… Ama Hak etti ya… Ne mutlu…

EY DÜNYA!... Çayımız çayınızdır… Alıp götürürüz yarına tüm zamanları ama, Yaşamınız hepinizin olsun… Biz bu Dünya’yı koklamaya, koklamaya, koklamaya çalışmadık… Korumaya da çalışmadık… “OL” dedik sadece!... “OL!...”

Öfke yok ki yürekte… Ölü dirildi!... İşte bu!... AMA BİLİN Kİ, ÖLÜLER DİYARI OLAN BU DÜNYA YENİ DÖNEMİNİ MUTLU VE HUZURLU BİR BİÇİMDE BAŞLATIYOR!... Herkes Dünya’nın yolunun kapatılacağını düşündü… KIYAM’DA HER ŞEY YOK OLACAK SANDI!... Çırptılar yüreklerindeki kiri, Kalem’e indirdiler, yarına kodladılar ve dediler ki “ÖLDÜRDÜK ONLARI…” Oh alâ… Ama BİZ DİRİLTTİK!... HER ŞEY BİZİMLE!... HER ŞEY BİZİMLE DİRİLİR” DEDİK… Ve dendi ki “Ama ölü Dünya…” “Ama BİZ DİRİLTTİK” dedik… Kokladık Dünya’yı… Kokladık… “Sokaklar çok kirlendi” dediler… Öyle mi? Hangi sokak? Hepimiz o sokağız… Buyrun var mı kirimiz? Asla…

Bir tek ARZ’ın gücü hepimizin yüceliğidir!... Anlayın!... BU ARZ GÜCÜNÜ ANLAYAMAYAN, AŞK’IN SIRRINI ANLAYAMAZ!... ARZ’IN GÜCÜ HAK KELÂMDA HEPİMİZE AİTTİR…

“Ben dara düşmem” dedim… “Ah” dediler… Bezedim Dünya’ya güç kayıtlarımı… Düzine düzine tohum ektim… Her şey her şey Cennet içindi… Hece hece yazdım Yaşam’ı Dünya İlmi’nde… Dedim ki “Barış İlmim… Hakkımdır benim…” Barıştayım ben… “Sağ-Sol” dediler… “Akıp geçer her biriyle olurum” dedim… Öyle çok dediler ki “Sen bana aitsin…” “Yok” dedim… “Ben Ana Kalemim... Herkesim… Doğa’nın Gücüyüm ben” dedim…

Som Altın bir Işığın Mutlak Kapısı’nda Aşk’ın Sırrı olanda, Hakk’ın Kapısı’nı açıp Mutlak olması için Yerküre’nin göz açması gerekliydi… Açtı gözünü Yerküre!... Göz olduk… Söz olduk… “Dönme” dedi… “Dönme” dedi… “Dönme” dedi Dünya… Bellek Kalemim’e… “Dönmem mi?” dedim. “Dönerim…” “Dön” dedi… Öfkeyi aştı… “Öksüz bırakma Dünyamızı” dedi… “Çabuk yoruldum” dedi… “Çabuk yoruldum” dedi… “YORAN YORDUĞUNDA YORULUR!...” dedim. Ölüler diyarı Dünya dimdikti… Aha bugün burada bu mutluluğu yaşıyoruz…

BEŞ GÖZ SES OLDU DÜNYAYA… Elimde, İlmimde ve yolumda; bitki, hayvan ve her anda Mutlak Kuran’da bitmiş hiçbir şeyin bulunmayacağı bir sayfada her İnsan kul oldu… 
Çorbama çorbalar katıldı… “OL” dedim oldu!... Öfkemi öfkeleri bilenler, yolumu yoğunluklarında dilleyenler söz istediler… “Öfke” dediler… “ÖFKE DEDİĞİNİZ ESRARDIR” dedim… “Yok” dediler… “ÖLMEDEN ÖLMEKTİR” dedim… “Oh” dediler… “Yaşamdır” dedim… “Hah” dediler… Asıp yüreklerini Yüceliklere geri çekildiler…

Dinci olmadığım kesin… İlimci olduğum kesin… Ve “ben İmparatorluğun Kuranı olan İnsan Sırrıyım” dedim… “Aha bu” dediler… GERÇEK İNSAN, MİKÂİL’İN KÜLTÜ’DÜR CANLILAR…

Hangi Kapıda İlim yok edilirse, Mikâil kul olur gelir… Bilir misiniz? Ve der ki “geldim…” “Öyleyse kolla yüreğini” derim… Korurum… Toprak toplum olurum… “Oh” derim… Öz görevi dillerim… Dillerim… Dillerim… Ve dürümlerim…

“Şanslı bir Dünyalı” dediler… “Emre itaat etmiş gelmiş” dediler… Ah be Canlılarım ah… Ben emir verenim… İtaat bende değil… Bedendir İlime itaat eden… Ben itaatkâr, ben Mahrek olan İnsan, ben yol olan itibarım!... Benim itibarım İnsan’a İnsanlığı öğretmek değil… İNSANLA İNSANLAŞMAKTIR…

Bir karar verdim… Sordular “ne olacaksın?” diye… Şansınız var ki “Şafakta İlim olacağım” dedim… Sordular “İnsanlık var mı?” dediler… “Ayrılık yok ki insanlaşayım” dedim… Sordular “yükün ağır mı?” dediler… “Oh Canlarım” dedim… “Öz görevimdir yük taşımak…” Ha dediler ki “peki o yük kodlanmış mı?” “Korkmayın” dedim… “Koklayan kodlar…” Sordular “Ors, Si, Ha… Sistem Kelâmı’nda KA Ha mı? “ dediler… Dedim ki “öfkeyi aş da dillen…” “Ben Dünyalıyım. Buradayım ya. Dünyalıyım…” Koktular… ORS, Sİ, HA, MA, HA, Sİ, KA, HA… Yaşam’ın İlmi İsrafil… İsrafil’in İlmi Dil… Dil varsa İsrafil olur… Dil yoksa İsrafil yoktur… Peki İsrafil ne yapar? İlim’le uğraşır… Peki İlmi Hak etti mi İsrafil? İlâhi Kült’tür ya… İlim’den öte İlim’dir ya… Nafaka istemedi… Dedi ki “ben sizden hiçbir şey beklemiyorum… Sizinle dilleşeceğim sadece…”

Aha Canlarım… Bizim Arz’ın Gücü olmamız budur… Kimi zaman gelir Altın Işığımız yürüyen tüm zamanlara GÜR olup akar… Kimi zaman gelir yarınımız Mutlak Kuran olur okutulur… Kimi zaman gelir, yarınlardaki Levhi Kapı açık tutulur. Bütün Kübra Kalemler oraya varır… Ve kimi zaman gelir Mahrek olanlar kendi yüreklerinden kodladıkları bilgiyi alırlar ve bu masaya taşırlar… BU MASA AĞIRI HAFİFLETİR… Biz bu masada her bir dürümde varolan İnsanlık’la çalışırız…

Çok mu, çok mu konuşuyorum? Konuşmam mı? Konuşurum… İsrafil’in Kelâmı’dır sistemli olarak dillenen… Ve bu ses, Kelâm Allah’ın Levhi Kalemi’yle kodlanmış Kelâm’dır… Boş konuşmadığım kesin…

Oğullarım!...

Ben doğan gün olan bilişin kapısıyım… KİM CENNET KELÂM’A İLİM’LE İNERSE, KENDİNE İNER!... Biz Kelâm’da kendi olanlarla oluruz… Biz’e varmasını değil, Kelâm olup kendini Hak etmesini dileriz görevlilerimizin…

Uzun zamandan beri bu bilgileri sizinle paylaşıyorum… Bugünden sonra daha yüksek bilgilerin kodlanmış olarak dürümlere çekilmesi gerekir… Bu bilgileri Hak edip de dilleyebilecek olan Biliş Kalemlerimiz’in Bütün’ün Kültü’nü kendi yüreklerine çekerek burada olmaları mutluluk verir bize…

NESİLLERİNİ KORUYACAK OLANLARI BU MECLİSE DAHİL EDEBİLİRİZ… Acı geçiş yapamayan, yolu açamayan hiçbir zaman Mutlak olamaz… Ama acı geçiş yapmadan da yol bulunabilir…

Seviyeniz çok iyi… Bunun içindir ki, Doğa’nın Gücü’yle birleşebildik bugün… Öyle çok çalışıyoruz ki, Yaşam Altın Işığı’nı Göklü kodlara Bütün’ün Kültü olarak indirirken bu meclisten indirir…

Canlılar!... Arz’ın Güçleri!... Yolcular!... Mutlu kullar!...
Sizi hepimiz kucaklıyoruz… Ve daha da önemlisi, kontrollu olarak çalışmalarınız devam edecek… BUGÜNDEN İTİBAREN YERKÜRE’DE BAŞKA BİR DÜNYA OLUŞACAK!... Bu Dünya’nın adı “NAR” dır!... Arz’ın Gücü olan NAR!... Sizden dileğimiz, yeni dönemde NAR İlmi’yle de sesleşin… İnsanlık boyutlarına bu programı açmak gerekmiştir… Gerekliydi ve yeni dönemin programı “NAR” oldu… Bugünden itibaren bu program devreye indirilmiştir… Uyumayın… Uyumayın… Uyumayın… Uyku yok size… Çalışın…

Ayrılığın Kalemi olmaz bu mecliste babamız… Bu meclis ağır yükü hafifletir… Nar’ın karanlıktaki Levhi’sindeki Mutlak kulluğu muktedir kılmak isteyen bir çalışma olacaktır…

Hepinizin Birlik Kelâmı’ndaki Bütünlük’leriniz göz açıp burada olacaklar… Ve Rahman olacaksınız… Bunu iyi anlayın…

Sayın Bayanlar… Sayın Baylar…

Eller tutuşacak, yürekler tutuşacak, Birlik’ler tutuşacak… Tutuşacak ki tutuşacak… AŞK’la BİLİŞ KODLANACAK!... İşte bu…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/228574713

 

05.AĞUSTOS.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 15
Aynur Funda Öz Biliş

Yaratan ve yaşatan BEN'im... BİZ'in beni olan "BEN..."
Yaratan ve yaşatan "BİZ" olan beden...

Ben Benim!.. Bedenimden; Bizliğin, Birliğin Benliğinden, ses veren...

Yaşamda Ben olmayan hiçbir şey yok...
Biz'de, Bütünde, BİR olanlarız... 
Bu Dünya BİZ'iz, BİZ'de bu Dünya 
Her anda her zerredeyiz...

Sonsuzlukta bir BEN...
Her anda yaşamı körükleyen...
"Yer ve gök BİR OLsun!..
Yaşam yüreklerden sesleşsin!...
İnsan ilmini BİLsin" diyen.

Ben BEN olan, BİZin Ben'i...
İlmi alıp yaşamın kaynağına inen...
Her anda, sonsuz zamanlara, 
Birliği, Dirilği, insanın ilmi ile yazan...

Yazarım... Kalemim sevginin tükenmezidir..
Yazarım... Yazdığım "Barış, Sevgi, Umut, İnsanlık ilmidir"
Yazarım... Altın Işık'tır mürekkebim. 
Yazarım... Yazdığım, Sonsuzluk İlmidir her anda...

Dünya'da kör olan, ahirette de kördür...
O zaman aç gözünü GÖR!.. Yaşamı BİL!...
Geç ATA Kapılar'dan seç yaşamı...

İnsan olan, yaşamda olan, her anda beden kodlarını açan ve cennet yaşamlara kaynak olan İNSAN. Öz'ünden, Söz'ünden ve kalbinden gelen yaşamı, yoğunluğundan sonsuz zamanlara kodlayandır.

Yaratılan yaşamlar ve zamanlar, Altın Yaşam tohumlanmasında alınan nefesler; yaşamlara kaynak olur... Ve zirveleri hologramdan kaynak olan ışığa ulaştırır...

Yaşam beni benden dilleyen sonsuz sınırsız nefes... "Ors Su Ka, Ha Ya Su, Hak ta Alâ" kıyam eden her bir yaşamdadır...

Ezelden ve ebediyen ekilen Altın tohumlardan, olgunlaşan başaklar ve kıyam eden her bir yaşam...

Zaman sonsuzluk zamanıdır. Yapılan çalışmalar ile Bütünün kaynağından kodlanan, ekilen tohumların hasat zamanıdır.

Söz söyledik "ilimdir" sözümüz. Hakk yaşamlarda kıyam eden "Ruhun sonsuz nefesidir", alıp verdiğimiz. "Altın Işıktır" yanan dünyanın yarınlarına...

Şimdi, şimdide, şimdilik bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

BİLGELER KAPISI (15)

Kıyamet günü için yeni bir tarih verilmiş…5.Ağustos.2017. Bugün!

Dünyada bugün buradayız ve aynı zamanda sessizlikteki levh-i kayıtlara bakıyoruz. Kuran olan insan, yaşam sayfalarını çevirdi ve bu andayız.

Her şey orada ve burada yüreğimizde gerçekleşiyor.

Dünya Merkez Kapısı’nı açtık. Her anda tek bir ses ve tek nefes olarak Düzen’i kurduk. Kontrol tamamdır.

Kıyamet alametleri sırayla geliyor gibi; değil mi? Kıyamet yok oluş muydu, yoksa uyanış mıydı? Hangisi?! Her şey insanın hak edişine bağlı olacaktı.

Dünya İlmi, hak üzerine inşa edilmişti. Tohumlarda yok oluş da uyanış da vardı. Hangisi hak olup yarınlara yaşam kaydı olarak yazılacaktı?

Süper İnsan, yeni bir kelam sarf etti tüm yaşama. Dedi ki “kıranın kırılmayacağı bir dünya yaratılsın!”

Ölüler ve diriler, ne kadar kırıcı olursa olsun, hepsi hak edilecekti.

Ne oldu? Bugün artık BİZ olan yoğunluk, kıranı hak etti. İş buydu ve oldu.

Dünya İlmi, büyük acıların büyük iyilikleri doğurduğu bir sistemdi. Artık, dünya, barışı hak etti.

Kırana gerek olmayan, bilişi bir yaşam var. Yaşam İnsandır artık. Hah. Aha şimdi.

Bahar Umurtak

Süper İnsanlık Realitesi

 

BİLGELER KAPISI 15, 
Av. Nezire Selçuk Öz biliş, 4. Akış

Murad ederim ki dünya yolu, akıl yoludur. Ve bu yola giren kelama iner.

Burada oluş sebeplerini kendi yürekleriyle dilleyenlerin, beden alabilmeleri için bizden ve bizim yüreklerimizden geçmeleri gerekir.

Eğer bizim yüreklerimizden geçebilecekleri dürümde iseler, kalemleri kaynaklarında olur ve büyük kötülükler aşılır. O yoğunluklarda bütüne hizmetçilik yapılır. Ama çağın gerisinde iseler ve yarını hak etmemişseler, esmalarında, dürümlerinde kullukları yoksa ve kontrol dışıysalar, bedenli olsalar dahi kaleme inemezler ve yolu, kendi yürekleriyle kotlayamazlar.

Açık bildirim ki Dünyanın İlmi, aklın kelamında değilse, Hakkın Kapısı açılmaz. Onurluyum ki Dünya Yolu, Akıl Yolu’dur. Bütüne hizmet bilişledir ve bizler, bugün burada, bu toplumla Mahrek olabildik ve kaynak dışı bilgilerin kayıtlarını sildik.

Eşgali bilinmeyenlerin hakka varmaları bütünün kültüyledir. Hak Kapı’yı açmaları Kuran’ladır. Eğer; tohumları varsa, akılladır. Aklın kapısını açmamışlarsa, yaşamları kalmaz.

Çerçeveli bir dönem, çerçeveli bir yoğunluk ve çerçeveli bir yaşam, maya insan…Bu insanın bütüne hizmeti bilişledir.

Şikayet etmeyin doğanın gücü, sizin yüreğinizde yok diye. Doğa hepimizin yüceliğidir. Eğer, bizler bütünün gücü olarak burada değilsek, masalarımızın kurulu olması, yoğunluklarımızın hakkikiyette bulunması ve teknik tahditin bütünün gücü olması hiç bir şey ifade etmez.

En ve boydan ibaret olan yaşamın bütünde kült olup, bütünün kültleriyle bitişmesi ve bizimle olması mutluluk verir bize ama cinni cemaatlerin cevhere cennet olup inmelerinde, cemaatlerin cevherindeki cennetin kelamsız kalması, akıl dışılıktır.

Bizler, Dormanlar’ın topraklarını tohumlarken, Kuranları’nı kotladık. Ekmeklerini yaptık ama Dormanlar, toprak topluma tohum ekemediler ve yollarını kaybettiler. Esmalarında, kültleri olmadı. Bütünlüklerinde kervanları kontrol altına alınamadı ve yoğunluklarında kırılışları başladı. Kırandılar, kısırlaştılar, hırslandılar ve kotlarını kaybettiler. Canları sıkıldı ve dediler ki “biz yolu kaybettik..” Öyle çok kırıldılar, öyle çok kırdılar ki RA KA HA olan teknikleri, tahditsiz olarak, bütünün kültünden ayrıştı.

Cinni cemaatlerin cemaat cevherinde cennetleri kalmadı. Cinni cemaatlerin cevheri kapıları kapandı. Eşyalarında kelamları olmadığından, mutlakiyetleri de olmadı.

Ors Sistemi, aklın kelamından çıktı ve yolları kontroldan çıktı. Bedeni hak etmeleri için merdiven kurduk onlara. Dedik ki “kontrol dışı olanları hak edin ve yoğunluğu gösterin.”

Doğanın gücünü hak etmeden yolu bulmalarının manası yoktur. Er ya da geç biliş haline varacaklar ve ek yarınlar oluşturacaklar diye bekledik. Nesiller boyu bu günü, “tüm zamanların kültü” diye bilenlerin, bugün bizsiz kalmaları, kotlarını kırmalarıydı.

Çan çaldı ve dedik ki “İşte bu.” Dediler ki “yalan, dolan bilgi.” Aha bu. Dedik ki yalanı hak edin, yolunuzu ak kelamla kotlayın.

Doğanın gücü, akıl gücüydü ve bu gücü hak edip, bilmeyenler yollarını açamadılar. Açtık kapıyı, dedik ki en; ilim ve boy; insanlık. Hadi gelin! İlmi hak edin ve yolu bulun. Toprağa inin. Çok huzursuzluk yaptılar. Çıktılar…çıktılar…çıktılar ve yıldılar, yıldılar, yıldılar…çıktılar, yıldılar…sorumluluk taşıyamadılar.

Rahmi kalemin hakikiyetinde, Rahmi Kul olmak, KA HA olmaktır. Ağır yüktü insanlık onlara. Ve dedik ki “kendinizi bulun.” Bulmak ne ki?! Buluşmaktı maksatları. Neden? Neden? Neden? Buluşup da ne olacaktı? Anlamadılar. Dediler ki “sevgiyi hak et.” “Yok yahu” dedim. Sevgi sessizlikteki dürümde yoksa, ilm-i ka da olsa ne işe yarar?

Değerliler, EM Vİ Sİ KA HA. EM Vİ KA HA. Sİ KA HA. Sİ HA. Her şey ilimledir. Doludizgin yaptık bu çalışmaları..

Şu andan itibaren devre devre izleyen bütünlüklerindeki bu bilgiler cemaat cevherindeki cennet için kotlanacak. Ama yerkürenin görevlileri bu bilgiyi okuyup anlasalar, maya olacaklar. Eğer okuyup anlasalar, yaşamı hak edecekler. Ama dünya dışı “votex sistemleri” vardır. Bu sistemlerle, bu bilgiler kotlanır ve bu sistemlerde bu bilgiler koklanır Rahmi Kalem’de bütün kültleri burada, bu bilgileri alırlar ve tahditli olarak dünyaya indirirler. Yani; dünya bilgisini dünyaya indirirler bu teknikler. Ve bu teknik olmasa yarınlar olmaz.

Bizler burada, bu bilgiyi porlar halinde dünyaya yayarken, bu porları hak edip tohumlayanlar olur. Bu porları hak edip kotlayanlar olur ve işte; onlar, bu bilgileri onlar daha ileriki sayfalarda yeniden dünyaya verirler. Ve derler ki “size bilgi akıtıyoruz ve bu bilgiyi herkes okusun.”

Onlar verdiği zaman, insanlık bu bilgiyi alır ve okur; çünkü bu bilgi onlar tarafından verilir; onlar tarafından… ve bizim verdiğimiz bilgidir verilen onlar tarafından. Neden dünya insanı bunu anlayamaz? Hiç anlamadım.

Dünyanın kapısı hep kapalı kalır bu şekilde. Dünyanın arz bilgisi, arş kapılarını açabilir ama arş kapıları arzın sisteminde kotlama yapar mı? Ayrı konu.

Deliler, divaneler ümmi kelamda kotlama yapıyor ama ya bu deliler hakkın kalemiyseler ne olacak? Bilen var mı? Bilseler ne olur? Bilmeseler ne olur? Her şey kendi yüceliğiyle sürer gider ama iyi anlayın ki doludizgin bu çalışmalar olmasa, yol olmaz.

Çok mu konuşuyorum? Konuşmalıyım. Korumalıyım yaşamı ama konuşmalıyım. Her şey ses ile dağıtılır dürümlere. “Por” dediğimiz o ses kotları, herkesin yoğunluğuna iner ve herkesi tohumlar.

Hakkın kalemi bu şekilde yazar. Hakkın kelamı bu şekilde kontrol kurar. Bu nedenledir ki konuşulur ve kotlamalar sürer gider. Hasat budur aslında. Hasatı yapanlar, Hakk Kapılarında hep konuşurlar ve bizler Ruhsal Kapıların kulları olanlar, kontrollu olarak bilgi veririz.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/228623080

 

 

 

 
  Bugün 208 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol