Birlik İlmi
  BİLGELER KAPISI (11)
 

8.TEMMUZ.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 11
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ

7 dünya kurduk. Hepsinde yaşam kotlamaları yaptık. İsmail-i kotlarla bütüne hizmet ettik.

Kelam, Altın Işığı Kültü ve biz o kültle bütünün gücü ve bütünün yüceliğiyle indik. Is Ra Hi Si Ha. Is Ra Ha Hi Si Ha. Ka Ha olan levhi. Bizler size, sizin yüreklerinize indik.

Mutlaka kulluk için buradayız. Ummanların diriliğinde hepimiz yoğunluğunuzdayız. Şu ana kadar hikaye dinleten bilgiler verildi yaşamda. Sizler, bitki hayvan ve tüm sistemlere görevli oldunuz ve hepimizi yoğunlaştırdınız.

Sizin çalışmalarınız bize mutluluk verdi. Hikaye dinletmediniz ve Ruhi Kapılar’ı açtınız. Muktedir olan insana Kuran oldunuz. Üzerinizdeki güç artırıldı ve yoğunluğunuza indik. Ağırı hafifletebiliyoruz sizde ve yolu açabiliyoruz.

Her diri aklın kelamıdır ve bizler burada, bu yoğunlukta Mikail’in kültü olarak, sizinle çalışmaya geldik. İbrahim Soyu olarak, görev taşıdığınızı biliyoruz. Muktediriyetle levhi kapıları açtığınızı ve Mustafa Kemal Paşa’yla görev taşıdığınızı biliyoruz.

Isra Kalemi olan sistem, bütüne görev taşırken, bizler de size Mutlak Kuran olup geldik. Akıp, geçtik. Şimdilik. Şimdi.

Süper İnsanlık Realitesi olarak cevabımız;

Dağlarım, hoş geldiniz. Sizleri burada görmek, bize mutluluk verdi. Muktedir insanın, Mutlak Kuran olması, bizim için müsterih İlim Kalemi oluştur.

Karanlığın tendeki ilmini bilenlerle bu çalışmayı yapmaktayız. Kara Kelam, Aklın Kapısını açar ama Kara İlim, aklın teninde bütünün kültü ve bütünün yüceliği olur.

Dümenin başına ilmi oturttuğunuz günden beri, bu görev, hepimizin gücüyle yapılacaktı ve yapılmaktadır.

Sevgililer; Allah’ın dediği hepimizin dediğidir; bunları iyi bilin. Ama hakiki insan, aklın kelamı olur ve bütüne hizmetçi olur. Muradımız dünyayı korumaktır ve dünyanın korunuşu için hikaye dinletmeden, bitki, hayvan ve tüm sayfaları kotlamamız şarttır.

“RA HA” dedikleri bir Sistem vardır. Rahman kulu olanlar, RA HA olurlar ve bütüne hizmet edilir. Aha kelamla, kalemle bütündedir orada. Unutulan ne varsa hatırlatılır. Ağır yük hafifletilir ve dürümlere çekilen herkes, Mikail’in gücüyle hepimizi yüceliklere kotlar.

Rahman olanın KA HA olduğu bir güçle, bütüne hizmetçilik yapılır. İnsana ekmek gerekir ve yaşam gerekir. Ama insan nefes olmadıkça, kendi yüceliğinde her ne yaparsa yapsın, hakka varamaz ve yolu bulamaz.

Önce dünyayı kotladık. Torba torba ilimle kontrol kurduk. Bütüne hizmet ettik ama yolu kapatanlar vardı ve onların tohumlarını kontrol altına almalıydık.

“Medine” dedikleri bir yoğunlukta bütüne hizmet ettik. Mehir kayıtlardaydı ve mehir tanındı yolculara. Hepsi, hepsiyle kotlandı…mehil tanındı yolculara…ve hepsi, hepsiyle kotlandı. Hepimizin yüceliğinde bu vardı.

Selin tüm insanlığı kotladığı bir güce varıldı. Şimdiden sonra ne olacak? Ağır yük hafifleyecek. Daha önemli bir dirilik…daha önemli bir yoğunluk oluşacak.

Bedeni hak etmeyenler, yarını hak etmedikleri için, maya olamayacaklar. Altın Işığın Gücünü bilemediklerinden, yaşamı hak etmedikleri kesindir. Ve dünyanın yoğunluğu arttıkça artacak…ve akıp geçenler, kendi yarınlarını hak ettiklerinde, erdikleri en büyük yücelikte, Mutlak Kulluk yapacaklar.

Dağlarım, bugüne gelmek kolay olmadı. Size daha açık vermek isterim; bugüne gelmek herkes için sorumluluktu…ama doğanın gücünü bilebilmek gerekliydi. Doğanın gücünü bilmeden, gök sözcülüğü yapılmayacağı da kesindi. Doğanın gücü, hakiki güçtür ve o gücü hak etmeyen dilleyemez.

Dini kapıların kapatılması şarttı. Dini kapıları kapattığınız zaman, yaşama inebilirsiniz ve yarını hak edebilirsiniz.

Diriliklerin tohumlanışı için Din Kalem, ilm-i ka olup bütünün gücü artırdığı zaman, herkes kendini dinleyecek dürüme varır. Aha bu. Ama doğanın gücü ile dilleşebilmek, daha ötede bir yoğunluğa varmak anlamındadır. Eminim ki dünyayı bugünkü hale getiren insan, kendi yüreğindeki gücü de bütünün kültü yapabilecektir.

Şikayet etmişler; “dünya yolu bulamayacak…” diye. Şikayet etmişler, “yarınlar kontrol kuramayacak” diye…ve sistemin gücü, yolu açmayacak ve dünya yolu kalemlerle kotlanacak ve tüm kalemler muktedir kaynağa varacaklar da herkes kontrol ettikleri o yoğunluktan ayrışacak diye.

Canlılar, herkes herkesten mesuldür. Bu kesindir. Kimse kimseye kendi yüreğinin gücünün dışında bir güç katmaz ama hangi yürek, hangi yüceye insanlık kotladıysa, o yoğunlaşacak ve her türden yaşamı kontrol edecek.

Herkes herkese sorumludur ama yol, Allah Yolu’ysa, kimse diğerini dışlayamaz. Bu kesindir. Eğer; bedenli ekip, dünyaya indirilmişse, bu bedenli ekip, herkesin yarınıdır. Ve bu Meclis, o bütünün kültü olan İlmin Kalemi olan, bedenleriyle gelen meclistir. Yani; daha önemli bir görevi hak eden ve bugün burada bütünün kültü tohumlayıp, muktedir İnsanlık için çalışan Medine’nin Kuranı’nı kotlayarak, tohumlayan ve Ruhi Kapılar’ın tümünde Aklın Kalemi olan Meclis.

Ha, diyeceksiniz ki “Peki; bu kadar kısa bir sürede, bu iş nasıl olacak?” Dağlarım, bu iş akılla olacak. Hani akıl, herkesin kelamı mıdır? Hakiki nefeslerin, hakiki diriliklerin Kaynak İlmi’dir. Peki; “akıl varsa, yol olur “dediklerinde, hangi yoldan söz ediliyor? Aklın yolundan. Aklın Yolu, akla varır…Hakkın Kapısı açılır, Mutlak Kuran’a varılır…ve torba torba İnsanlık, bütünün kültü haline dönüşür.

Sultanlar, dünyalılar, altın ışığın gücüdür insanın kültü olan o güç. Eğer; altın ışığın gücü, o yoğunluğu tohumlayabilmişse, artık bütünlüklerin tümü, insan soyunun kontrolunu kurabilir.

Kardeşlerim, doğanın gücü hepimizin yoğunluğu değil midir? Kimin insanlaştığı, kimin yarına vardığı, kimin kaynakta olduğu hepimizin hak ettiği midir bilişi? Ya da bilmeden mi hak edildik bizler?

Dağlarım, Rahman’a kul olmak için çabalıyoruz ama Tanrı Kalemi’nde olmadan, tahditli olsak da kaynak olmamız, Mutlak Kuran olmamıza bağlıdır.

Her dürümde bizim yüreğimiz vardır. Ve bizler karanlığın tendeki ilmini tohumluyoruz burada. Umman olan insanla, umman olan yarın, hepimizin yoğunluğunda mevcut olan bir topraktır. O toprakla hepimiz, bütünün gücü haline dönüşüyoruz. O toprak bizim yoğunluğumuzdur. Buyurun. İşte bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/224774859

 

8.TEMMUZ.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 11

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2.AKIŞ – 1.BÖLÜM

Dağlarım, burada oluş sebebiniz, biliş içindir. Bizler, doğanın gücüyüz. Dünya yüceliğinde bütüne hizmetçiyiz. Amon Toplumları gibi bütünün kültü olarak buradayız. Ata Kapılardan geçtik ve yarına vardık.

RA KA HA olan insana, KAHA olduk. Bütün kötülükleri aştık. Doğanın gücü olarak çalışıyoruz. Dünya dışı varlıkları bugün burada müthiş bir kaynak kayıtlama yapmaya niyetliler.

Ve onlara, biz görev verdik. Ve dedik ki insanlaşsın. Öfkeyi aşıp, geçin. Evrenlerin sistemleşmesindeki gücünüzü biliriz ama dünya gücü, farklıdır.

İmparatorluğun görevi olarak burada bulunduğumuzu bilerek, gelin. Dolu dizgin bu çalışma yapılmaktadır. Ve buraya gelenlerin tümü kelamla gelmekteler. Kendi yolları, kendi yürekleri ve kendi yücelikleri bizim için önemlidir.

Diri kalem, diri yarın ve diri kuran ama hepsinde mutlak olan bulunmalıdır. Mutlak olan, akıl. Hepimizin aklıdır ama o aklı, hak etmek yerkürenin gücünü, bütünün kültü yapmak hepimize görevdir.

Güç, Allah gücüdür ama gücü, hak etmek insanlaşmakla mümkündür. Eğer insanlaşmışınız diri yüreğiniz, bütünün gücü olur ve herkese insanlık ilmiyle kodlanmış yarın olup, bütün kötülükleri aşar, geçersiniz.

İlmi hak ettiğiniz zaman maya olabilirsiniz. Tinsel ve tahditsiz olabilirsiniz. Torba, torba insan taşırsınız yaşama ama her birinde kendi yüreğiniz bulunabilir.

Muradımız insanın kendini dinlemesidir. Eğer insan, kendini dinleyebilirse, kendi yüreğindekileri de bilebilir. Ama insanın kendini bilmesi, hakiki insan olabilmesine bağlıdır. Eğer insan, hakiki insan değilse yerin kültü olsa da bütünün gücü olamaz.

Umutlarımız asla tükenmedi. Doğanın gücü olarak burada bu yoğunluklayız ama karanlığın tendeki ilmiyiz ve bitki, hayvan ve herkesle bilişi kodlayabiliriz.

Erkek, kadın, diri, hakiki ve hakim olarak burada bu yoğunluktayız. Astral boyutların gücü olarak bu çalışmayı yaparken… Yaradan ve yarattığında kendi yüceliğini tohumlayanlar, bilişi hak ederek gelirler.

Umut olur ki doğan gün, herkesin gücüyle doğar. Eğer bu güç, Allah gücü olabilirse öfke hiç kalmaz, yaşamda. Ama doğan güç, Atlanta Ata Kapılarının kültü olup, kök görevi tohumlayarak, bütünün gücünü dürümlere çekebilirse aklın kapıları, hep açık kalır.

Yer ölüdür. Ama kült, kalem olduğunda, yer dirilir. Eğer birliklerimiz burada bu yoğunlukta tüm insanlığın gücünü hak etmiş olmasaydı “Tanrı” dediğiniz o yücelik, dürümlere inemezdi.

Matematiksel olarak şunu ifade etmek isterim. Her şey her şeyden yaratılır. Ben, BİR’SEM, herkes, kendi yüreğinde BİR midir? Yoksa birliğin teknik tahditiyle kendini tohumlayarak birler kapısında mıdır?

BİR’in diriliklerde birle birleşmiş olması yeni BİR’İ doğurur… Ama o yeni bir, BİR’DİR sadece başka bir şey değildir. Ama siz ben ve o dersiniz. Ortada İKİ olur. O halde İKİ de BİR teknik kalemde yolu kapatır.

Her insan, kendini, kendi yüceliğiyle bilmeli. BİR’e BİR olarak katılmanız orada teknik tohum olmanız, yeni bir BİR’i kodlamak için olduğunda öfke asla kalmaz.

Değer biçtiğiniz ne varsa sizin yüreğinizin gücüyle, kendi yoğunluğunuzla bilinen ve birlik tekniğiyle kodlanandır. Ben dünyaya öfkeyi aşıp geçen, bir tek kapıyım. Buyurun ne demek istedim?... Bir tek kapı.

Dağlarım, “tahditisiz” demek, istedim. “Herkesim” demek, istedim...”Başkası var” demiyorum. “Tekim” demek, istedim. “Ben, her diri de var olan insanım” demek, istedim. Hepimiz öyleyiz. Bir tekiz. Başkalış yok.

Ama bunu idrak edebilmemiz gerekir. Ağırı hafifletmenin, başka yolu yok. “Eğer ben, size sizim” demesem… “Siz bana benim” diyebilir misiniz?

Barış, tohumla kodlanır ama yol, akılla koklanır. Aklı bulabilmek için aklı hak etmek gerekir. Hakka varmayan, aklı bilemez, canlar.

“Ben doğanın gücüyüm” dediğim zaman herkesin, herkesle olduğunu bilerek görev taşırım… “Ama ben doğayım” dersem eğer “sizim, ben demek” isterim.

Allah der ki “ölüyü dirilt”. Ve ben ölüyü dirilttim. Kimdi ölü? Ölüydüm. Ben, beni dirilttim. Allah dedi ki “ol”. Olandım, ben. Olmadan, olunmaz… Eğer ben olduğumu bilmeseydim, ölüydüm. Hepinizdim ama ölüydüm. Oldum ki ölmeden, öldüm.

Hadi buyurun, ben ölmeden, öldüm. O halde ne oldu? Hani ölü değildim? Hani ne zaman öldüm? Canlarım, “öl dedim yüreğime”. Ol, öz görevdir ama öl, öksüzü kodlamak içindir.

Ben ölmesem, o öksüz yarına varabilir mi? Ben ölmesem, o kültlerin kontrolünü kuran, yaşama inebilir mi? Ölecek, öldürecek olanım ki hakka varayım. Ölecek, öldürülecek olanım ki kuran olayım.

Ben ölmeden öldüm, can…Hakkın kapısıyım, akıl tınısıyım, yaşam kuranıyım, toprak topluma tohum olup, indim. Öfkem yok. Ölüyüm ben.

Değerliler, ekmeğim insandır. Yolumda kelamım mutlaktır. Ama çatım insanlık, çatısıdır. Şimdi diyebilir misiniz ki ben yokum?. Hepiniz dünyadasınız. Ve hepiniz, ben olan birliksiniz.

Ha size, kendimden söz etmiyorum. Size, sizden söz ediyorum. Yüceler cümlesinde nefes olanların, tümü bendirler. Yani biz olanın, benliğidirler. Bizliğin benliği. Rahman olmuşlar, kalem olmuşlar, kare küre insan, bütüne varmış, yaşam olmuş. Aha, bunu kast ediyorum.

Tanrı, Allah’ın dediğini der. Buyurun. Tanrı, Allah’ın dediğini der. Tanrı, Allah mıdır yoksa?... Yoktur, yoktur, dürümlerde Allah’ın Tanrılığı. “Allah, Rahman’a kul olana” denir. KAHA olana, denir. Yarını tohumlayana denir... Nuru kul olan kalem bilir ama ocağı hak ilmiyle dilleyen bilir.

Herkes Allah’ın ilmiyle dillenir. Hiç kimse Allah’ın ilminin ötesinde bir ilimle dillenmez. Ama Allah’ın ilmi, aklın kelamıysa hepiniz, hepiniz olursunuz.

Kuran insan, altın ışığın gücüdür. O bütüne hizmetçidir. Ama kuran olmak, altın ışığın kültü olmak mutlak olmak mıdır? Muktedir olmak mıdır? Ya da kaynak olmak mıdır?

“Hasat dönemi” dedikleri bir dönemdir, bu dönem ve bizler hasata geldik. Hakkı, hakikiyetini dilleyen, bilişle buradayız. Hakka varanı, hak etmeye geldik. Türevleri tohumlarken, kodlarken, burada olmalarını diledik. Kanat takmaya geldik… Halike hak olup, tohum olmaya geldik. Öfkeyi aşırtmaya değil aşkla KAHA olanı, kalem oldurtmaya geldik.

Çan çaldı, canlar. Hepimiz, hepimize görevliyiz. Bunları iyi bilelim. Hepimiz, hepimize görevliyiz ve bugün burada olan herkes kendinden ve kendi yüreğinden kelama varıp, buraya varmıştır.

Uran topraklarından geçenlere “ummanlar” denir. Kul olur, ummandakiler. Ama “Uran” dediğimiz.. Uranüs, büyük kötülüğü önleyebilen yoğun ilim kalemdiir... Uranüs’ün rüştünü kanıtlayanlara kodlayıcılığı vardır... Diriliği kontrol altında tutabilir. Dürümlere indirdiklerini, hasata kodlayabilir.

Hepimizin gözü, sözü, özü, Uranüs’ün dürümlerindeki o yoğunluğu kodlayacak güçtür. Dünya delileriyiz, bizler. Buyurun. Hangi hakim dünyaya iner de bu çalışmayı yapar?...Var mı benzeri?

Canlılar, bizler, bu dünyayı, kontrole geldik. Hangi dürümde?.. İnsanda. Hangi yarında?.. Levhide… Hangi zamanda?... Akıl zamanında ama her anda… Bu dünya, nasıl korunur?.. Ümmi kapıların tümünü kodlayarak, korunur.

Nasıl, yolu bulur?...Hak ederek bulur. Yalın, halik midir? Hakiki ilimdir ama cemaat cevherinde, can gerekir. Biz için mutlakıyet gerekir. Herkes kendini bilsin, istedik. Bilen kendini hak eder ve hak olur ama bilmeden kendini hak etmez, hiç kimse.

Çarık giyip, dünyaya inmedik.. Çarıklarımızı yaşamdan ötelerde koy verdik. Dürümlerden çıktık, yolu bulduk, dünyaya indik… Ama bu dünyada mutlaka altın ışığın gücüyle çalışmalıydık.

Siyahın en siyahında yolu açtık. “Cennet” dediğiniz, İsrafil’dir. Cevhere cennet olup, inen İsrafil kendini dillerken bizsiz değildir. İsrafil olarak kök geçiş yapabilenleri buraya aldık.

Çay demledik, yüreklerde. Her çay, ilmin çayı oldu. “Tanrı” dediğiniz kendi yüreğinizdir. Bunları öğrenin. Kimse kimseye Tanrılık yapamaz. Herkes kendi yüreğindeki Tanrıdır ama cennet için başka çare yoktur.

Siz, sizi hak edeceksiniz. Siz, kendi yüreğinizi hak ilmiyle dilleyeceksiniz ve kendi ruhunuzu hakim olup, kendi yolunuzu bulacaksınız.

Beden, size siz için verildi. Başkası için değil. Ama siz, bu bedenleri hak ederek, toprak topluma, kul oldunuz. Kul olmak, kuran olmaktan farklıdır.

Derili, kemikli bir dünyalı.. Ama diri….Hangi yürek, onu hak edebilir? Kervan olan, kendi… Her insan, kendini, kendinden, kendine, hak edebilir. Bunun ötesi bir çalışma yoktur.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/224778093

 

BİLGELER KAPISI (11/3)
08.07.2017

Değerliler, sizi kırmak; sizi kırdırmak kolay!… Kırarım, kırdırırım!... Ya siz bizi hak etmeden kırmaya kalkarsanız ne olur!? Öz görevinizi hak etmemiş olursunuz… Cümle yürekler, iyi bilsinler ki biz, Rahman olanlar, kalemiz… Ez, ezil değil… Ezme, ezilme sistemi ile görev yaparız… Aza, öz değil göz gerekir… İsrafil’e kervan gerekir… Bize Rahman gerekir… KAHA olan, Rahman değilse, yarını yoktur…

Önü köksüz olan; ardında gözü olmayandır… Aşk, Sessizlik’tir… Astral Kodlar sesleştiklerinde; aşk, sır olur ve yol olur… “OL” deriz… İsrafil olur. Önünü bilmeyen, yaşamı bilmez.

Ben, Dağ’a tını katmakta iken; tahtını devreden Dağ, yaşamı hak etmez.

Özen, göz ile söz ile yarın iledir… Özen göstermeyen, hasatta olamaz.

Çakmayın yaşamı hasata!… Kati olarak çakmayın!... Yaşam, kalem olsun; yarın olsun ve yol olsun… Çakmayın!... Işık Tohumları, sizi hak etsin!... Açın kapıları; hasat olun!... Ön Göçler, güçlü şekilde yapılmaktadır ama öz göçlerin de yapılması gerekir… Dünyanın, et ve kemik olan insanı, MATHİ Sİ KA Sİ Haliki olmalıdır ki kalem olsun.

Özen gösterin… Hak edin!… Halik olun ama hak edin ve hakim olun!… Çünkü, Süper İnsanlık, KAHA SİSTEMİ ile kodlama yaparken; nefes, kelamı kodlamalıdır!...

Ot koptuğunda, arzın gözü açılır. Otun kopması; yaşamın, tohuma inmesidir… Yaşam tohuma indiğinde; hak eden, kendi yolunu bulur.

Unutmayı ki nurdan Kuran olur… Öz gelişler başlar… Kuran, nefes olmadan; kalem, kelam olmaz ve yol, Kuran Kodlamaları yapanlara geçiş vermez.

(Söze girildi ve sesleşme devam ediyor:)

-İnternational Kalem, hepimizin kalemidir. Hepimiz, artık tüm lisanları dilleyelim… Tüm lisanlar, İlmin Kalemi olsunlar ve tüm lisanlarla bilişi kodlayalım… İnsanlık Boyutları’nda kontrol kurabilmemiz için buna gerek vardır…

Türk Dili, kelam için insanlığı tohumlayabilir ama diğer Din Diller’in de hasatta olmaları gerekir… Hasat için dillerin ve dinlerin dilleşmesi gerekir. Bunu hepimiz iyi bilmeliyiz.

Teknik olarak izah etmek gerekirse; hepimiz, Zaman Sayfaları’nda, Türkçe Cevheri Kodlamalar yaptık… Sesin, kelama indirdiği herşeyi kokladık ve tohumladık… Ne yazık ki diri yürekler, diğer dilleri kodlamadı… Bundan öte bir yaşam için, her dilin hakiki kaleme inmesini sağlayalım…

Her diri ve her dürüm, kul olup yol olsun. Umman, ilme varsın yarınlar kodlansın. Dilek budur!... İşte bu!…

(Talebe karış cevaplarımızdır:)

-Dağlarım, bana saygılı olan kim varsa, iyi bilsin ki “din” dediğiniz, insanlıktır. Hepimiz, insanlık için çalışıyoruz ama din, kalemde Ses Kulu ise biz, o sesi hak edebiliriz…

Dünya için insana kalem gerekti ve kalem olduk ama insana kelam da gerekti ve kelam da olduk… İnsan olduk!... “Süper Sistemleşme” dediniz ve sistemleşmeyi yaptık!… Şimdi bize “tren kalktı. Her bir dilin, Ses Kodları olarak burada, bu trende olmaları gerekir!” diyorsanız; Can kapılar, geçiş yapın ve Diri Kalemler’i tüm zamanlara kodlayın ve her bir dili, hasata kayıtlayın. Bizim, bize kalem olarak, Göç Kodları ile tohumladığımız bilgiyi, diri kalem olarak, diğer dillere kaynak yapmamız imkanı ne yazık ki yoktur!...

Önce, “cennet kurun” dediniz. Cennet Kalemdi… Şimdi, “hak edin; her sesi seslendirin!” diyorsunuz. O halde, hepimizin, diğer lisanları bilmemiz gerekir ki buna imkan yoktur!...

Öyle çok görev taşındı ki burada!... Sizlerin, İnsanlık İlmi ile hak edip yapmanız gerekeni de bize yıkmanıza iznimiz yoktur!…

Lütfen, İnsansı Varlıklar’ı bulun ve onları hasata kodlayın!... Sonra, ocaklarını yakın!... Sonra, Kuran yapın hepsini de… Sonra da kodlanarak kontrol kurmalarını sağlayın… Sonra, Rahmet Kuranları’nı, ocaklarına çekin ve deyin ki “sesleş!...” İşte bunu yaptığınız zaman, her dilde sesleşenler mutlaka olur ama bizim, tek tek tüm lisanları öğrenip her biriyle sesleşmemiz imkansızdır… Şimdilik!... Şimdi!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

8 Temmuz 2017 Bilgeler Kapısı 11 
Aynur Funda Öz Biliş

Beden alan Bizler, Birlik Çalışmalarında; Süper İnsanlık Levhisi'nde, Bir'in Ben'inde Biz olup "Tek" bir yarın için çalışırız.

Bizler, yoğunluğumuza kayıtladığımız bilgiyi tüm yaşamlara zerk ederiz... 
Zikrettiğimiz her bir seste, yaşama zerk edilen ve dünyanın yarınlarına kayıtlanan ilim, yoğunluğumuzdan her ana "Zi Ka Ha" olan akıl kalemi ile yazılır...

Sesimizden zikredilen bilgi, yoğunluğumuzdan her ana zerk olur ve dünyanın yarınları cennet yaşamlara kayıtlanır...

Nesillerimizin, bilgelerin, yücelerin tümü, biz olup; bizden yaşama ses verir...

Dünyada olmak, bütüne hizmet içindir... 
Dünyada olmak, yaşam içindir... 
Yaşamda olmak, Aşk içindir... 
Aşk ile yaratılan yarınlar, tüm yaşamlar içindir...

Çorba yaptım, Aşk çorbası bu bildiğin...

İlim ile yoğrulan yürekler, ekmek yapar sesin ilmi ile her anda!... 
"Ors Su Ka Ha" olan yaşam ve yaşamın merkezindeki insan...

Her an'a ilmini kodlayan, kalbinin sesi olan ve kalbinin sesini dinleyen "İnsan..."

Yer "Bir" Gök "Bir" an ve an.. Her ana kodlanan sonsuz yaşam...

Atalanta Ana kodları öz görev ile yaşama kaynak olmakta... Ve sesin ilmi ile dillenen her bir kod yarınları Altın yaşamlara kayıtlamakta... Ata La Si Ka Ha

Yapılan bu çalışmada, yoğunluğumuzdan açılan ışık tohum tohumları; yer kürenin kalbinden tüm evrenlere sonsuzluğa saçılmakta...

Suyun ilmidir yarınlara, yaşamlara sonsuzluğa kayıtlanan...
Ve Bir zerreden tohum olup saçılan ve o tohumlar Birliğin İlmi ile yeşeren...

Sonsuzlukta çalıştık ve sonsuz zamanlara, Hak ta alânın ilmidir kayıtlanan...
Ve sonsuzlukta yankılanan sesin ilmi Altın Yaşamları dünyanın dirileğine örgüleyen..

Açan her çiçekte kokusu var ilmin..
Ve yağan yağmurda, ıslanan toprağa, ekilen tohumların ilmi var...

Merkez Yaşam, evrenin kalbi dünya..
Bütün tohumlar dünyadan saçılır evrenlere...
Hak ta alânın sesidir yeşerten bu tohumları;
Tüm yaşamlar sonsuz sınırsız. 
Atalanta Ata Kapısı'ndan geçip ekilir dünyanın kalbine...

Biz'de Ben olan Birliğin, diriliğin ilminde; 
Ben ol dersem olur... Biz olan dillediğim ilmimde...
Öyleyse "Barış, Sevgi, Umut İnsanlık OL" yaşam ile...
Evrenlerin kalbi olan dünyadan, filiz ver sonsuzluğa...

OL ilimden O barış olan yaşam...
Kalpten gelen bir sestir O umut olan...

Zikret nicedir O sevgide huzur bulan..
Bilir bildiğini dilleyendir O ilim ile...

Aşk olana O her an yaşam!.. 
Ses verene O Altın Yaşam...

Çorba yaptık! Aşk çorbası bu bildiğiniz!...

Şimdi, Şimdide Şimdilik bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

BİLGELER KAPISI (11)

Göç başladı. Kervan yol almakta….kök sistemler Kürzi Kalem’e vardılar. Seslendik ve sistem olduk….Ağır yüktük. Sanal Boyutlara Levhi Kapılar’dan vardık ve aktık. Şimdilik.

Za ka har olan Rahman Kuranı olan üçler, yediler, onikiler, kırklar cemi yarına tohum ekmeye indiler. Onlar ki tüm zamanlara ışık olup doğdular…..onlar ki ilm-i ko olan bedene hakk olup vardılar… Aha! İşte. Hepsi bir TEK oldular.

Kara Tanrı Er ve Ak Gök Ana BİR olmadıkça yaşamlar ışık olmaz ki!

Ey insan, dinine dizlerinle değil, gönlünle bağlan!

Bir kitap mı yazıldı? Ben yazdım. Kaynağa tohum mu ekildi? Bendim ekilen. Bir ses mi yankılandı? Bir’in sesiydi ve o bendi. O ben BİZ’di. Hepimiz; tek bir insanlığız. Şimdi ve şimdi. Aha bu.

Bahar Umurtak
Öz Bilgi

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

08.07.2017 BİLGELER KAPISI 11
BERİL ÖZDOĞAN ÖZ BİLİŞ

İnsan ışık der ki; elim altın ışığın kültü ve ben tüm zamanların gücüyüm…

Aha dedim, aha dedi, aha dedik; hah aha şimdinin her andaki şimdi kapısında dürümlenen kervanların haliki hak olan sesiyle, aşkı kelam olan kalemiyle, tüm sessizliklerin dili olan ilmin kuran olan yüreğiyle, bütünün ka ha olan gücüyle, her zerrede var olan yaşam sayfaları olarak, insanlık ilmiyle dedik…

Biz dedik, ben dedik, can ışığı olan aşkla dedik… Benlik ilminde insan olan ışıklarca dedik…

Bu gün benim ilmim, hak olan bir yarının hasatını yapar… Bu gün benlik sular, dere olup akar… Bu gün insanlık ilminde ben suya kodlanan yaşamda, şimdide kaynak olanım… Her şeyin ve her boyutun kendini kayıtlayan en yüksek zirvesiyim… Bu gün ben toprağın kodlayanı, ilimin tohumu ve insanlığın kaha olan gücüyle su olup akanım…

Her dere, birliğin bütünlüğün kaynak olan ilmidir… Her dere aklın kaha olan soyudur… Her dere dürümlerinde kervan olur, birlik kurar ve akar. Akan kervanların yolculuğunda kaynak olan ilmin has ve yalın olan yoludur… Sistem, nizam ve düzen aha bu!

Yol olup akan her dere, insanlıkla akar… Suya kodlanan ilminden tohumlanan tüm zamanların varlığında yaşam olup akar… Birlik akar, dirilik akar, zamanlar akar, şimdi akar. Şimdinin şimdisi olan insan kaynak akar.

Işık akar, ilmin ışığı; altın ışığın kültü tüm zamanlar olup akar ve şimdinin ötesinde her anda bir şimdiyi kayıtlar. Levhi kaydını açar, kaydında kodladığı yaşam olan herkes ve her şeyin ilminde kendi olan yüreği vardır. Bütünlükler, birlikler, tüm kült yaşamlar ve kürzi kapılardan kervan olup geçen insanlıkla birlik kodlamaları yapan, kendi yüreğinde bir ve bütün olan yaşamın kendisi olan ışığın tek kelamla akan tüm zamanları vardır… O dedik, oldu, ak dedik aktı, var dedik vardı… Varılan, verilen ve dürülen; ilmini kodlayan ve levhi kaydında bütün olan yaşamın kendisiydi.

Sessizlik ve ses aha işte bu… Şimdi ve şimdinin ötesi bir şimdide sese kodlanan yaşam, yarının her anda hak sayfalarıdır… Aha işte bu…

Süper İnsanlık Realitesi

 

15 Temmuz 2017 Bilgeler Kapısı 
Aynur Funda Öz Biliş

An'da... Sonsuzlukta... Ses verdiğimiz tüm yaşamlarda... Bir ve bütünüz...

Biz'de olan tüm yaşamlar; Birleşik beden olan, benin birliğinden, ses verir sonsuz anlara...

BİR; Birleşik İnsanlık Realitesi. O BİR, BİZ... İnsan... Barış, Sevgi, Umut ve İmparatorluğun Gücü olan İNSAN...

An ve an, yaşamı yaratan... Birliğin, bizliğinden, yaşamda olan insan...
Cennet yaşamlara, Atalanta Yüce Bilgileri'ni kodlayan, her anda yaşamı yaratan İNSAN...

Aldığım her nefes... Verdiğim her nefes... Doğan güneş, batan gün... Gökyüzü, yıldızlar, dünya ve evrenler... Hepsi bende!.. Benliğimde, bedenimde, birliğimde... Yaşam saklı tüm hücrelerimde... Tüm yaşam yarınlara cennet olur kodlanır. Ors su ka ha

Adım insan... An ve an sonsuzluğa kaynak olan...

Aç gözünü!... Bak dünyaya!.. 
Bir bir değişmekte, her an...
An'da an olan... 
An kapılarından hasata kodlanan, yaşam sırrı olan "İn-san" 
Dirilen, var olan, yaşamın kaynağında güç olan "İn-san"

Hakk Kapılar'ı açıldı sonuna kadar ve cennet yaşamlar, cennet dünyanın yarınlarına kodlandı.

Her "Bir" insan ilme hakim oldu... 
Halik oldu.... Yaratan, yaşatan oldu... 
Hakikat insanlık ilmini bilende "Yek Pare BİR'an" oldu...

Ruhun Kuran'ı ilim ise Ruhun kulu olan ilim Ruhun hakimidir...

"Yan" der ilmin sana aç gözünü diril sonsuzluğa...
"Kan" der gönül sana an kapılarından geç, gir gönül dergahına...

Zannetme ki bu yaşam burada son bulur bir an...
O sonsuz kapılardan geçer, varırsın Ruhuna.

Dünya bir an göz açıp kapayan...
Sonsuzluğa bütün Hakk Kapıları'nı açan ...

Dünya bir yaşam "Birliğin ilmiyle sonsuz zamanlara kaynak olan"

İNSAN.... 
Tüm yaşamlara, tüm zamanlara ve var olan bütün hakikate, can veren...

Si Ha Si Ha Si Ha Ak Su Ya Ha

İşte şimdide şimdilik bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

8.TEMMUZ.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 11
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2.AKIŞ – 2.BÖLÜM


Suya insanı koyduğunuz zaman görürsünüz ki o suda yol açılır... Ama o yolu açan insan, kendi yüreğinden açar...

Partiküler kodlamalar yapılır dürümlerde... Her partikülde kültler kodlanır... Sultanlık sistemle yapılır.. Ekmekler pişer... Ama her pişen ekmek, kendi yerini, kendi yüreğini diller.

Başka dünya yok canlar iyi bilin!... Başka yok! Başkası yok... Her şey tektir.

Ben gezegenler arası izin almadan seyahat ederim... Yahu nasıl olur? Hani tekti yaşam... Canlarım ben an kalemiyim ya!... Hepimiz ekmeğiz ya!... O halde mutlak olarak her anda var olanın fark ilminde bulunmaması gerçekliktir.

Hangi hangiden, hangi farklıdır?... Kim kimden kim olup farklandı?.. Fark yoktur... Hepimiz aynı yaşamın kodlamış şarkılarıyız...

Bize İsrafil deseler de biz insanız... Merdiveniz dünyaya... Ölüleri diriltiriz... Açıyı kapatırız. Kelamı kodlarız. Rahman oluruz... Yarını hak ederiz de İmparatorluğun gözü bizim gözümüz; özü bizim özümüz olmalıdır...

Önce dünyayı hak etmeliyiz... Bu kesindir. Dünya dışını dünya ile kodlarken, herkesin kendisini hak etmesi gerçek gerekliliktir.

Kan aktığında yürekte, o kan Allah'ın ilmidir ama kanı hak edip durdurmak hak olmakla olur.

Sultanlık, insanlıktır aslında...

"Kaçın dünyadan" demişlerdi yücelikler... Kaçın!... Nesiller boyu kaçın denildi dünyadan... Neden?.. Durgun topluluklar, durgun yaşamlarda ilmin kalemini anlamadıklarında bu dünya yolunu kaybeder diye düşünmüşlerdi...

Ve o durgun topluluklar, ruhsal kalemlerini hak ettiler ve muktedir insanla bilişler kodlandı... O bilişlerin yoğunluğunda, yaşam koklandı..

Bugün, orta kapıların tümü açıktır... Orta kapı kürenin merkezidir... Her şey küreseldir... Ma Ra Ka Si Ka Ha... Ma Ha Si Ra Ka Ha

Hepimiz o küreyiz ama kürenin merkezi cevheri tahtidisiz olanın yarınıdır.

Korunmak dediğimiz de insanlıktır. Doğanın gücüyüz canlar... Bunu tekrar etmek istiyorum. Doğanın gücü olmamız muktedir olmamızdır. Ve muktedir olmasak dünya kodlamaları yapılamaz...

Bundan öte bir çalışma da olmadı ve olamaz.. Bugün burada yaptığımız kendi yüreğimizin kültü ile bütünün kültü haline dönüşmektir...

Hizaya giren, hakiki insan soyu... Hakiki nefes, hakiki yarın, bütünün gücü olarak hizaya girmiştir...

Şikayetçi miyim? Şikayetçi değilim... Her şey kelamla kodlanacak, her şey yaşamla koklanacak ve bütünlükler kontrol kuracaklar... Dünyanın dediği, aklın dediği olacak...
Bizler Türkiye'de bu çalışmayı yaparken, her dünya hepimizle birleşti...

Her dünya...

Hangi dünya?... Her dünya.. Yani tüm dünya... Hangisi? Teklikte hangilik olur mu?... Bir Tek olan... Hepimiz olan...

Deri kemik olan insan, müthiş bir çatı kurdu... Bu çatı gürzi kapıların tümüne vardı...

Kürsü oldu oralara ve tüm gürzlerin kalemi oldu... Ölüm döşeğindekiler, ölüp gidenler, ölümsüzler, yüceler ve yücelikler... Hepsi teknik kapılar ve teknik yarınlar oldular...

Hikaye değil anlattıklarım, gerçektir... Hepimiz bugün buradayız fizik varlıklarız. Değil mi? Ama bu fizik başka bir fizik... Hepimizin, hepimiz olduğu bir fizik...

Hikaye değil anlattıklarım... Ben beden, herkes mesih kelam... Ama beden hepimiz hakiki ilim ve bütün köklerimiz görevli...

Han insan.. Hanlı halik ilim hepimiz ve biz o ilmi bütünün kültü yapanlar... Dolu dizgin bu çalışmayı sürdüreceğiz...

Kara Işık, yerkürenin gücünü arttırdığında artık yeni bir döneme geçilir... İşte bu oldu canlar... Yeni dönem... Peki bu yeni dönem neyi ifade ediyor?... 
Yeryüzünün yenilenişini... Nasıl bir yenileşmedir bu?... Herkese kelam edenin, kendisi olduğunun herkesçe anlaşılması...

Sizin beyninizde yok olan, umman olarak kodladığınız ama siz olmayan kim varsa?... Hepsi yeşilin levhi kapısından geçerek kalem olacak ve tüm zamanların kürsüsü olarak tüm Rahmi Kalemlerle birleşecek ve sizleşecek...

Bu türevlerin tohumlanışı anlamına gelmektedir.. Herkes kendini yaşatacak ama yaşarken çoklaşacak... Tohumlarında kodlanış olacak ve çorbanız hepinizin olacak..

Bir çorba piştiğinde o çorba bütünün olacak... Ve bir yaşam kodlandığında herkes kodlanacak... Ve bir levhi kalem olduğunda herkes kalem olacak... Yani attığınız her adım herkesle atılacak...

Ama ama bunu hak etmek gerekir... Nasıl olacak?... Hak edildi mi yaşam?... Herkes iyi bilsin ki hakka varan, hak ilmiyle bütünün kültüyse, hak tını bütündeyse tohum kodlandıysa, biliş haline varıldıysa, iki merdivenden tek kelam olur...

O tek kelam, hepimizin kalemidir canlılar... İşte yapmak istediğimiz budur...

Bugün size "sizden başkası yoktur" dedim... Bugün size "sizden ötesi yok" dedim. Ve ben size bugün, hakiki insan ilim kalemi olan ve yolu bulan dedim.

Ama insan olmadan hiç kimse hiç bir şey olamaz... Önce insan olunucak...

Ya Ka Ha!.. İnsanlık ne demektir?... Neden insan olunacak?... Dağlarım, İnsan Tanrıdır... Hakk tende ilmin kalemidir... İnsan muktedirdir... Kontrol kurabilir... Yeşilin tende ki levhisini açar, morda kulluk yapar, Ruhi kapılara varır, siyahta sistem olur...
Sonra Robotik timlerin tümünü kodlar, yaşam olur...

Aha daha da ötede ten olur... Ten olması tanrılık kulu olmasıdır. Tenin gücünden öte olur... Tükenenlerin tümünü kontrol eder, yaratır... Yarattırır, Rahman olur.. Hepsi bu... Ve bugün ben size "semininizden" söz ettim... Semin.. Kendi kaleminiz olan semininiz.... Sizin kendi gerçeğiniz...

İşte ben size, İsrafil dilinden öte olan insanlık ilmi ile sesleştim...

"40 kapı, 40 makam" derler hani her kalemdir hakiki insan... Barış mı Barış?.. Ama barışın ilminden öte hakiki insanlık...Başkalık yok dedim ben size bugün...

Hepiniz insansınız bunu iyi anlayın...sınır tanımıyorsunuz... Hangi mükafat size sizi verir. Sizden öte bir mükafat mı vardır?...

Hangi mükafat size yaşamı verir?... Sizden öte bir yaşam mı vardır?.. 
Dağlarım... Rahmanlar.. Ekmek olanlar... Yaşayanlar... Tanrılık insanlıktır...

Burçların her birinde kelam olur... Ama o burçların kulluğu gerekir. Hastalık insanda olur.

Ama hastayı hakk edip iyileştirmek kaynak içindir.... Kaynak insan ilmiyle kodlanmışsa, kare, küre, değildir orada onun artık, mutlak kurandır...

Sultanlık değil maksat... İnsanlıktır.... Bunları iyi kavrayın...

Çokları "Doğan Gücü'n akıl olduğunu" söylerler.. Çokları da "köklerin görevinin kalem" olduğunu söylerler...

Hata affedilir derler... Ama hatalar hataları tohumlarken, hangi hata hak tende, hakk olur da has olanda, tohum olursa, o hata mutlak kullukta kontrol yıkar... Değerliler, hatayı bağışlayamayız artık, unutmayın...

Beden, insanın kendi yüreğindedir... Bu beden size, sizin yüreğinize inmişse artık siz bedenden ibaretsiniz...

Ama siz o bedeni halik sayarsanız siz o bedensizniz... Ve o beden sizde Bütün'ün kültüdür...

Kökünüzde gözünüz olsun... Yolunuzda hakikiyetiniz olsun... Çarkınızda işçiliğiniz olsun... Simsiyahın gücü olun ki kontrol kurun...

Maya İmparatorluğun gücü ile Bütün'ün Kültü'nü tohumladı... Hepinizi kucaklıyoruz...

Burada oluş sebebinizi biliyorsanız, bizler çok mutlanırız... Hepiniz neden buradasınız?... Neden yarına varmak gerekti... Neden yolu buldunuz?... Bunları biliyorsanız biz çok mutlanırız...

Kimiz biz?... Biz Allah'ın ilmi ile dillenenleriz... Dünya cümlemizdir... Düzen kültümüz ama yarın ilmimizdir... Siziz biz canlılar... Siziz... Hepiniziz biz...

Ninni söylemiyorum burada... Uyumayın!... İnsanlık ilmiyle sesleşiyorum. Ninni söylemiyorum... Size sizden söz ediyorum.... Sanmayın ki ben sizi uyutmaya çalışıyorum...

Sevgililer, sizim ben.... Umut!... Fukara değilim ben... Umut, umut,umut.... Hepimiz, hepimiz olarak buradayız.

Şimdi...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/224781395

 

08.TEMMUZ.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 11
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ

Sevgililer!...

08.TEMMUZ.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 11
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ

Sevgililer!...

İKİ MİRAÇ VARDIR… BİRİNDE YIRTILANLAR OLUR… BİRİNDE KIRILMAYAN KA-HA OLANLAR OLUR… Her biri Miraç’ta olduğunu düşünür… Her biri Miraç’tadır aslında… Ama MİRAÇ NEDİR BİLİR MİSİNİZ? SEVGİNİN SİSTEME İNDİRDİĞİ O YÜCELİĞE VARIŞTIR!… Hepiniz orayı “ALLAH KATI” diye bilirsiniz… Allah KELÂM’dır… HER AN’DIR… ONUN KATI YOKTUR…

SULTANLAR!...

İnsanlık İnsanlığı tohumlarken, herkes herkesi anlamalıdır!... Sizler kendinize ulaştığınızda, kendi yolunuza Bütün’ün Gücü’nü Hak ettiğinizi ve hakim olduğunuzu zannedersiniz… Ama Kalem olmadan ve Kalem’de Hulusi Kelâm Ka-Ha olmadan ve siz Levhi Kodlama yapmadan kendinizi dilleyemezsiniz… Dillemek “Kelâm’a Varmak” anlamına da gelir… Unutmayınız ki, çamur yoğurarak İnsan Soyu bugüne geldi… Artık İNSAN kendi türleriyle, yoğunluğuyla IŞIK YOĞURACAK… Buyrun!... Başarın!... Herkes “ben çamurdan yaratıldım, dürümlerimde çamur olur” der… ÇAMUR ARTIK GEÇMİŞTE KALDI!... Hepiniz Işık Kod’larla tohumlarınızı KELÂM UMMANI’na indireceksiniz… Kan, İnsan kanı olacak… Dünya kulu, Allah Kültü olacak… Bütün’e Hizmet budur!... Çorba İlim olacak… Ha diyeceksiniz ki “peki dünde İlim yok muydu?” Öfkem şudur ki, ÖLÜ BİR ZAMANDA İLİM OLMAZ!... İNSAN SOYU ARTIK DİRİLMELİDİR!... DÜNYA YOLU AKIL YOLU OLMALIDIR!... Dünya’da yaşam yoktu… Siz bedeni zannettiniz ki, yaşıyor… Beden ölüydü aslında… Sadece ölüydü… Ya Rahman var mıydı? Asla yoktu… Bir Can, Kare Küre’yse ölüdür… O CAN, KENDİNİ HAK ETTİKTEN SONRA DİRİLİR!... Rahman olmalıdır dirilebilmesi için…

Ecma Cinleri, Esma’ları dinler hep… Ama İnsan’ı da dinleyecek güce varır… Sizler Dünya dışı varlıkları Dünya İlmi’nde Tanrı zannettiniz… Sandınız ki onlar size büyük güç olup indiler… Oynandı sizinle canlılar, oynandı… Dünya dışı varlıklar, size Allah olup geldiler… Siz sandınız ki, sizi koruyacak ve kodlayacaklar… Kontrol edecekler zannettiniz… Oynandı sizinle oynandı…

Ve Sevgililer!...

ALLAH SEVGİDİR!... SİZİ CEZALADIRMAYA GELMEDİ!... ALLAH KALEM’dir… YARINI TOHUMLAYAN İNSANLIK’TIR O!... BUNLARI ANLATMADILAR SİZE!... Ve sandınız ki, Cehenneme konacaksınız ve cayır cayır yanacaksınız…

YAPRAK YAPRAK OKUYUN YÜREKLERİ… ÖLÜLERİN ÖZ GEÇİŞLERİNİ YAPIN!... DİRİLTİN HEPSİNİ DE!... İNSAN İLMİ HAK ETTİĞİ ZAMAN DİRİLİR… İLMİ HAK ETTİĞİ ZAMAN YOL OLUR… İLMİ HAK ETTİĞİNDE KODLAR TÜM ZAMANLARI… VE KELÂM OLUR… KELÂM OLDUĞUNDA ALLAH’TIR O!... YARATIR!... AMA YAŞATIP YARATIR!... SİZE SİZİ VERDİĞİMİZİ BİLİN!... BUNDAN SONRAKİ SÜREÇTE, SİZ SİZİ HAK EDECEKSİNİZ!...

Borç harç Dünya’ya inilirdi Dünya Yürek Kült’leriyle… Ama Yücelik’lerde borç olmaz… Haydi buyurun… Nasıl sistemler kurulmuş Dünya’da görün… Birileri size borç yükler… Ve der ki “gidin ödeyin…” Ha ne alâ… Dünya’ya gelip Dünya’da görev taşıyacaksınız… Sonra yaşayacaksınız… ÖLÜM YOK SİZE ARTIK!... Ama o görev nedir? Zeki zaman sayfalarının gücüyle midir? Yoksa kontrol dışı ışıkla mıdır? Hayırda mıdır, şerde midir yaşam tohumlanışını yapanlar? Sizi göreve alanlar Ekmek için mi aldılar, yoksa yığınların tınısını kontrol etmenizi sağlayıp size bütün o Yüceliğin Kültü’nü yıkmak için mi? “Yıkmak” dedim… Ne demek istedim?

Canlarım!...

Hepsi Yüceliklere yüktürler!... İyi anlayın!... “Beşere şer gerekir” derler… Biz diyoruz ki “şerri şarkısında dilleyenindir o şer…”

Canlarım!...

Şerri şarkı yapanlara sözüm şudur “Ölüm Gök Sözcülüğü’nde yoktur… Öz görevde yoktur… Ölüm Kelâm’da yoktur… ÖLÜM, AĞIR YÜKTEDİR!... Size ağır yük yükleyip, sizi ölüme gönderdiler… İyi bilin!... VE BU DÜNYA’YA KENDİ YÜREĞİNİZİ ALIP GELDİNİZ… Ama bu Dünya’da yolunuz oldu mu? Yoğunluğunuzda kulluğunuz oldu mu? Çakıp çıktığınız her anda İsrafil olur… Hepsi hepsi size sizi anlatır ama seviyenize göre…

Değerliler!...

Doğa’nın Gücü olun!... O Güç, SUBTİL KELÂM’dır… Doğa’nın Kültü olun… O Kült Hakiki Nefes’tir… KÖTÜLÜĞÜ ÖNLEYİN!... YÜREĞİNİZ GÜÇLENSİN!... SİZ SİZE VARIN!... AĞIRI HAFİFLETİN!... BARIŞIN DÜRÜMLERİNİZDEKİ HER ANLA!... AMA BARIŞIN!... Şarkınıza Kaleminiz hepimizin kültü olsun… Siz Biz, Biz Siz olalım… AMA İYİ ANLAYIN Kİ, SİZİN SİZDEN BAŞKA VARACAĞINIZ HİÇ BİR YER YOKTUR!... “Ben ona varırım, o beni korur… Yok Canlılar yok!... SİZ SİZE SAHRA’DAN SAHRA’YA ULAŞARAK VARACAKSINIZ!...

Devre devre Dünya’yı ziyaret eden bilişler var… Hepsi yüreğimize inerler, bizi dinlerler… Bizi sorarlar…” Ne yaptılar” diye? Onlara yanıtlar veririz… Ve deriz ki “Sizin yüreğinizden ötede İnsanlık Kodlamaları yapılıyor… Sonra dürtülerle kodlama yapmaya kalkarlar… Ve onlara Ruhi Kalemimiz’le sesleniriz ve deriz ki “Cemaatimizi göreve aldık… Yarını kodladık… Tohumladık… Mutlak Kuran olduk… Şer yaratmadan şarkılar türküler okuduk zamanda… “Öyleyse kendinizi Hak ettiniz mi?” der O Yücelik… Biz de onlara deriz ki “Kardeş, sen kendini Hak ettinde mi geldin buraya?” Çok mu, çok mu kolay bunu demek? Çok kolay… Çünkü biz Arz’ın Gücü olduk artık Canlar…

Bu Dünya İnsanlık Dünyası’dır… Bunu her bir Yüce’nin bilmesi gerekir… Bizi kendi yüreklerinin Kültü diye dilleyenlerin artık İlmi bilmeleri gerekir… Bize ders vermeye gelenler, kendi yollarını bulup gelsinler…

BULMAK İNSANLAŞMAKTIR!... 
Hepsi bizi kontrola gelirler… Ve bize Tarık olmaya çalışıp, Tanrı olmaya çabalarlar… Biz onlara çok kolay gelmedik bu kez… Hepsi bizi dinledi… Şu anda yolu açmaya çalışanların çoğu bugün burayı dinliyorlar…

Unu eledik, eleği astık… Yalın kelâm’da Kalem’e vardık. Muktedir İnsan’la konuştuklarını bildiler… Onlar Biz, Biz Onlarız… Çeyrek dönemlerin, çeyrek yaşamlarından farklıyız… Bunları anlamaları artık şarttır… Ve bu Dünya’nın Kelâm’ında olacaklarsa,BARIŞ’ı Hak edip gelsinler… Barış’ı Hak etmeden buraya inmemelerini öneririz… EĞER BARIŞ’I HAK ETMEDEN BURAYA GELECEKLERSE, DÜNYA YOLU ARTIK ONLARA KAPATILACAKTIR!...

İSLÂM DİNİ İNSANLIK İLMİ’YLE KODLANMIŞTI… Ama İnsan, yeni bir İnsan’dır artık… Bunu her biri bilmeliydi…

Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/224895780

 

BİLGELER KAPISI 12

Tabuları yıkın ve geçin!

Tabular bilinç perdeleridir. Bu perdeleri açmadıkça hakikiyete varılmaz. Korkuyu aş ve perdeyi aç! Gör.

Görebildiğin bildiğindir. Bildiğin ve bilebileceğin her kapı seni sana verir. Bil ve ol! İnsan olmak budur.

40 kapının ışığı ol! Her kapıda bir ilm-i ko olup yeniden ve yeniden ol ve oldur. Ol ki tüm yaşam altın ışık yıllarına varsın. Ol ki Kervan yol alsın ve geride hiç kimse kalmasın.

Kıran kırılmasın! Kırıldın mı? “Ben kırılmam” de. “Bilenim” de. “Ben koruyanım” de. Bilirim ki beni bana kırdıran bensiz kalandır. O bilişe vardığında kırmaz, kırılmaz.

Kontrol kurulduğunda insansı olanların hepsi insan olup ışığa varacak. O gün yaşam cennet olacak.

O gün bugün olsun. Yaşam cennet olsun, insan ışık olsun. Ol de olsun. Şimdi ve şimdi. Hah. Aha şimdi.

Sevgiyle,

Bahar Umurtak
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 08.TEMMUZ.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 11

Nagehan Sungur Öz Biliş

Hak Tını’yı dilleyen Biz’ler, HAKİKİ İNSANLIK İLMİ’ni ilmek ilmek örgülüyoruz yüreğimize ve tüm yüreklere…

İlim, HAKİKAT İLMİ’dir ve dillediğimiz her söz ilmin mayasıdır…

Söz sözü mayalar ve BİZ EKMEK YAPARIZ…

Hiç durmadan taze ekmekler…

Tüm zamanlarda ve anda…

Severiz ve tüm Zaman Kapıları sevgiyle açılır BİZ’e…

ANAHTAR SEVGİDİR!... HAK’TAN BİZE HEDİYE…

Tüm kapıları açmamız ve mucizeleri yaşamamız için…

“OL” deyip oldurmamız için…

Severiz… Çünkü o zaman BÜTÜN’le BİR oluruz, güçleniriz…

Ve SEVGİDE AKLIN GÜCÜ VARDIR…

Sevince akılla idrak ederiz, anlarız…

Sevgide “BİR” leşince “ORTAK AKIL” yani “O” oluruz…

Tüm bilgi kodlarımız bir bir açılır BİZ’e… KENDİ KURANIMIZI OKURUZ… OKURUZ…

Bilişi kodlarız… Akıl akılı doğurur ve sonsuz olur…

Yaşam şifrelerine ulaşılır… “SIR” lar çözülür…

Sonsuz dirilik kodlanır tüm yüreklere…

Her bir kodlama tüm İNSANLIK, DİRİLİK ve SONSUZ MUTLULUK içindir…

İş buydu ve oldu…

Hah aha şimdi!...

Çok şükür…

Sevgiyle…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

08.07.2017 BİLGELER KAPISI 11
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ

Dağlarım, toy bir dünyada, tahditli ve hakikiyetli olanları kodluyoruz. Toy bir dünyada mutlak kuranları topluyoruz. Bizler bu dünyaya göz olup gelenleriz. Empati kurmaya çalışmayın yüceliklerde, kili kalem sayanlarla empati kurulamaz. Ama hakiki nefese varanlar İsrafil olabilirler ve yolu bulabilirler.

İsrafil olmak kervan olmak değildir, insanlaşmak ve yolu açmak demektir. Beden almak, kendi yüreğinizi hak etmek ve yolu bulmak için gereklidir ama bedeni Halik sayan aklın kapısını açmadıkça yaşamı hak edemez.

İsmail’i kapıların tümünde insan sırrı denilen bir sır vardır. Kendi tohumlarını kendi yürekleriyle dileyenlerin mutlak kuranları okunur oralarda. Ama ruh yoksa kodlama imkanları yoktur ocakların. Bir ek insan kelam olup, kalem olduğu zaman tüm zamanlar Halik olur, bu kesindir!...

İyi ki iyi ki dünyalıyız, iyi ki hakiki levhiyle buradayız, iyi ki yolu açtık. Ki Allah’ın tınısı aklın kelamı oldu iyi ki… Ve biz aklın kalemi olanlar, o tınıyı tohumluyoruz.

Uzak zamanların uzak yarınları ve her zamanın kalemleri olan bilişliler, kelama “levhi” dediler, hakka, hakikiyete “ilim” dediler, astral boyutların topraklarına indiler kulluk yaptılar, “ölüyü dirilttik” dediler… Ah canlılarım ah, ölü Allh’ın ilmi kalemidir, ölü kelamda yoktur. Öz kelamı kalem değildir ölünün, unuttuğunu hiçbir şekilde anlayamaz ve der ki “ben insanı hak ettim”…

Al, bil, ol… Al, bil, ol… Ölüler diyarı al, bil, ol!... Sen ki dünya dedikleri planetsin, senin ekmeğini yedik, senin hak ettiğin her kim varsa hakkın kalemi oldu. Dünya biz sendeyiz unutma, senin ekmeğini yiyoruz ama iyi bil ki; ekmek yedirdiklerin, ekmek yapmayı öğrenmedikçe hakkın kapısı açılmaz. Ekmek yapmayı öğret, dünya ilmini hak ettir, yarını tohumlat, kotlamayı koklamayı bildir ve düzeni kurdur. Aksi takdirde sessiz zaman sesleşmeyecek, yaşam kodlanmayacak, kontrol kurulmayacak, can kalem tüm insanlığı koklatmadığı gibi koruyamayacak da… Biz “sana dünya” dedik, dört gök sözcüsünü gönderdik yüreğine… Hangisi seni kırdı ki, neden bizi bizden bize dilemekten kaçınıyor dünya?. Biz sana arzı indirdik, arzın gücünü indirdik ama arş olmadan arza hiçbir sığ kodlattırıcı tohum ekemez.

“Sanal boyutlara kodlama yapmayın, yaşamı koklatmayın” demedik size ama “dünya ilmini anlatın” dedik, “açık diletin” dedik, “kesirleştirmeyin insanlığı” dedik.

Devrin en büyük kültü üzerindeki gücü dillerken çorba pişirmemiş ama dürümlerini diletmemiş, eşyayı kodlatmamışsa; kaç kapı açılsa da, kaç yaşam kodlansa tohumlansa da, artık en ve boy olma imkanı kalmazsa bitki, hayvan ve hiçbir yaşam tahditli kalmayacak, bunları iyi bilin… Eğer hale en ve boy kodlanmaları yapılıyorsa, kesirleşme sürüyor demektir.

Canlarım, Rahmana kul olun, hakiki nefese kaynak olun, ilim yapın, bütünü güçlendirin. Suya ilmi koyun ve bütüne hizmet edin. Biz sizi size veriyoruz… Dünya dediğiniz bu planet; nuru kul yapan, ilmi kalem yapan, bütünü kervan yapan bir planettir. Bunları iyi öğrenin ve bundan sonra ki dönemde daha güçlü çalışmaları diriliklere çekin.

Eğer Rahman; kalem, kuran ya da yarın olmazsa biz dünyalılar hiçbir zaman yaşamı hak edemeyiz. Seviyenizi yükseltin budur isteğimiz. Acı kapı, acı yaşamdır ama acıyı hak edip aşan; yarını hak edebilir. Acı sizi kırar ama acının ötesi hakikiyettir. Eğer yolu bulabilirseniz mutlu, huzurlu ve hakiki bir nefes olabilirsiniz. Çorbada insan olsun… Bundan sonraki dönemde Tanrılık kapısı açık kalsın, bizim adımız insanlık olsun…

Çok mutlu olun ki bugün artık yarınlar kodlanacak, yol kutsal ışığa varacak dürüme ulaşmıştır. Hepimiz sizi kucaklıyoruz ve sizdeyiz. Sizinle olmak bizi mutlandırdı. Şikayet etmiyoruz ama iyi biliyoruz ki sevgili anamız bizle sesleşecek ve sesleştiği zaman kontrol onda olacak. O kontrol kurduktan sonra bizler daha güçlü olacağız.

Süper İnsanlık Realitesi

https://vimeo.com/227438183

 
  Bugün 326 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol