Birlik İlmi
  BİLGELER KAPISI (10)
 

“BİLGELER KAPISI (10)” HAKKINDA ÖZ AKIŞ VE DAVET

Canlarım, Rahman olan yolcu, yaşam olan ilme vardı. Yaşam olan insanlık, kalem oldu ve Ruh oldu. Ruh olması, sıhhatli bir Sessizlikten, sıhhatli bir Ses oluşudur. Dünyanın nuru olan ilim, hepimiz için, kalem olanlara; kodlanmış halde, ilahi bir güç olarak inen bilgidir… Bu bilgi, hepimizi hepimize tohumlamaktadır.

Dünyaya göçerken, “herkes herkesi bilecek!” denmişti. Herkes herkesi bilmekte şu anda ama daha çok bilecek.

Her diri, Allah İlmi ile hakim olur; Öz Kelam olur ve yarın olur… Her diri, kulluk yapar ve nurdan kul olur… Hepimizin, ekmek (ilim) olarak indiğimiz bir dünyada. Har anda kelam olup hasat yapmalıyız…

Dünyaca kaptanlık yetmez; Düzence kaptanlık gerekir… Hepimiz, hepimize kodlandık ve koklanarak kontrol kurduk… Tükenen her diri, yere ve göklere kuldur. Onun varlığında, tüketilen biliştir ve tüketilen kaynak Nakar’dır.

Nakar; zamanda, yaşama kült olup inenlerin, Nihan Kapısı’dır. Eşya olarak var olmuştur ekmek olarak yol bulmuştur ve zoru aşıp ilme kul olmuştur. Onun Nüsa Kalemi, hepimizi hakim kılmaktadır.

Dünyayı dinleyen çokları, toplantılarda sormaktalar, “neden dünyaya insan göçtü!?” diye. İnsan, dünyayı tohumlamaya göçtü. Eğer insan kodlanarak dünyaya inmemiş olsaydı, yolun Kuran’ı olmaz ve sayfalarda, yarın olmazdı. Bunun içindir ki dünyaya, insan kapıları kodlandı. O kapılarda yaşam tohumlandı ve Ruhlar Kuranı, Kulluk İlmi’ni tüm zamanlara anlattı ve açıkça dürümlendi.

Her deneme, ilim içindi… Dünyada çok çalışıldı. Herbir çalışmada, kapılar kondu. O kapılar, kodlandı ve yol oldu. Buraya varmak kolay olmadı…

Şimdi yer ve gök, dünya için yeni bir cereme kodlamakta… Herkesin herkesi hak etmesi için buna gerek görüldü. Bizler ise buna mani olmak istedik ve dedik ki “biz, bizi kodlar; koklar ve tohumlarken, her an-a KAHA olur; yaşam sayfalar; Kare Küre olur; tüm yaşamları kodlar; koklar ve tohumlarız. Birlik Kulu olur; külün külünde, kürzi kapı açar; her insanı hak ederiz ve yaşatırız.”

Bunun sonucunda görev verildi bize ve dendi ki “Hakk’ın hakimi olun ve yolu açın.” Aşk, zamana Halik’tir. Hakim olan ise has tende kodlanan ve kontrol kurandır…

Dünyanın nefesi olmak hepimizi mutlandırdı. Şimdi artık tükenen her insanı hak etmek istiyoruz… Öz kör olan, yarınları göremeyenleri hak etmek istiyoruz… Çorba pişirdiğimizde, o çorbada dünya olsun istiyoruz ve istiyoruz ki hak etmeyen, Hakk olup hak etsin.

Yerde ve gökte ilim var. Hepimiz İlmin Halikleri’yiz. Hepimiz hakiki Kelam Levhileri’yiz. Bizim kapımız ilme açıktır ve bizim kapımız, Zaman Sistemleşmesi’nde, her diriye aşkla ses verir. Der ki “hadi gel! İlme gel! Levhi’ye gel! Yarat ve yaşat! İnsanlaş! Nur ol; kul ol! Ölüyü dirilt!” işte bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

DAVET:

Değerli Dostlar, 01.07.2017 günü 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde gerçekleştirilecek “BİLGELER KAPISI (10)” Birlik Çalışmamıza ilgi duyan herkesi bekliyoruz.

Saygılarımızlar,
Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR. Katılmak isteyen dostlarımız lütfen saat 14.00’den önce Dernekte olmaya çalışsınlar…

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST
Tel: 0 216 348 9559

 

BİLGELER KAPISI (10/1)
01.07.2017

(Ziyaretçiye Hitaben:)

Çaya gelseydin sevinirdim… (frekans yükseltildikten; bilgi demlendikten sonra gelseydin sevinirdim.) Geçtin ya!... Hoş geldin!. Çay, insanlıktır. İlim ise kuldur… İnsan soyu, bütün kütlesiyle buradadır. İtirbarlı olanlar, bugün burada görev taşırlar. Et kemiğiz biz ama hasat yapan! ama hakiki insan olan! ama tohum eken! . Nur olan Kuran insan!... İşte bu!…

Köle değiliz kimseye!... Bize, bizden ses vermeniz; bizi, bize Kuran yapmaz ama biz, bizi kodlarken, her dere kelamla aksın isteriz.

Çorbam nefestir, insanlıktır, Kuran’dır… Ve ben, Dini Kapılar’ı hasata kodlayanım. Unutmayın ki beni, diri olan bilir… Bedenimi, hakim olan bilir… Yaşamımı, hak eden bilir… Et kemiğim ve yarınım ben. En boy olarak doğdum. Ummanlara, Kuran oldum… Ekmek oldum yaşama… Beni Halik diye bilin…

Şimdi daha da önemlisi, beni neden dinlemek istedin!? Bunu sorduğumda; dedin ki “seninle Kuran okuyalım.” Yahu, okunan okuyandır zaten… Kim ki Kuran olur kelamda kendi olur… Kültleri kodlar; tahditsiz olarak yaşar ve der ki “ben, dara düşmem!”

Barış mı!? Yok yarım!... Küslükte barış olur. Ben küsmem ki!... “Barış, Allah’adır” dendiği zaman; denen ve dillenen kelam değildir… Sadece kaynakta olmayana, Kuran okunmasında, vaad edilen, hakiki ilim için bir cevahidir…

Biz ise kalem olarak doğduk. Hakim olarak kodladık yürekleri ve sayfa sayfa yaşam olduk. Ön Kürzi Kapı’yız biz. Mutlaka “aha!” diyeceğiz. Mutlaka “KAHA” diyeceğiz. Mutlaka kulluk yapacağız hep kalemle ve hep kuran’la. Hepimiz, Kuran’ız. İş budur!...

Bugün bizi dinlemeye gelen yürek, son sözünde şöyle dedi. “Sizi, size kalem yaptım!” Demeden dedi bunu. Ona, sözümüz şudur: Biz, bize değil her diriye kalemiz… Aha bu!…

Şerrin şerri olur. Şarkı, şarkıyı kodlar. Yaşam kontrol kurar ve ruhlar, Kuran’a inerler. Hepsi, helal Levhi için inerler. Hepsi, kalem için inerler ve hepsi, yol için inerler…

Sormayın ışık yanar mı diye… Ben dara düşürmem dünyayı. Her anda, ışık altında bir dünya kodluyoruz. Bunu iyi bilin… Tüm insanlığın hasatı yapılacak ve sonsuz zamanlar, kontrol kuracaklar… Her insan, kanatlanacak ve Rahman’a kul olacak… Bunlar olmadan, yol olmayacak. Her insan, Allah Nefesi’ni hak etmeden, yaşam olmayacak. Kesindir!... Bugünden sonra, nur olan yol, kültlerle kontrol kuracak. Hasat tamamlanacak. Yaşam ve yaşam ve yaşam!… Hep yaşam olacak!…

Artık bilin ki din yoktur. İnsan vardır… Artık bilin ki hasat yapılırken; Din Kalem, yarından çıkar… Artık bilin ki Halik olmayan, yarında olamaz… Artık bilin ki hakim olmayan, Kuran olamaz… Artık bilin ki ben, dünya ve dünya benim!… Amin!… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

1.TEMMUZ.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 10
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ

Bilgeler Kapısı’na gelenleri dinliyoruz;

Tahditli olarak yapılan her şey akil, hakiki ve hak tende bütünlük ilmiyle yapılmaktadır. Buyurduk geldik yüreğinize. Her şey Sistem, Nizam ve Düzen görevi olarak kotlanmış bilişle yapılacak.

Buyurup geldik yüreğinize; size ve sizin yüreklerinize hakiki nefes olacağız bugün…Görevimiz, dünyaya görev taşımaktır. Görevimiz, yoğunluğu tohumlamak ve bütüne hizmetçilik yapmaktır.

İnsanlık boyutlarında bizim için “kült alan sayfalanışlarını kontrollu olarak bütüne yayımlayan” denir. Bu şudur; bizler, bu çalışmalarda yayın yapıyoruz. Her bilgiyi, her insana kült kayıtlarıyla tohumlayıp aktarıyoruz. Bu nedenledir ki burada bulunmamız gerçekten önemlidir. Sizin verdiğiniz her bilgi, bizim yol olan ilmimizle birleşerek bütünlüklere kontrollu biçimde kati ve hakiki nefesle aktarılır. Birlik Kapımız’da bunu herkesin iyi bilmesini dilerim.

Ben dinin en güçlü ilmi akıl ve bu bilgiyi, akıl diriliği ile birlikte veriyorum. Kürzi kapıların hepsini bugün açtım. Aşkın sırrını olan insana kendi yüreğimi kotlattım ve bütünün kültü olup geldim. “Size yeryüzünde iyilik gereksiz” dediler. Dedik ki “ama iyiliği kotlayalım…” “Size görev gereksiz.” dediler. Dedik ki “ama güçlenip görev tohumlayalım….” “Size yaşam gereksiz.” dediler. Ve dedik ki “gerçek kalemi alıp yaşamı kotlayalım.”

Doğanın gücü olmak kolay mı zannettiniz?! Bilgi Kapısı’nı açıp, bütüne yayın yapmak kolay mı zannettiniz? Arza arşın kültü olmak ve bütünün gücü olmak kolay mı zannettiniz?

Buluştuğumuz bu günde, sizlerin ilminizi anlayacak güçteyiz ve sizin yüreklerinizi dilleyebiliriz. İmparatorluk görevlisi olarak burada oluşumuz, muktedir insana kelam edişimiz, her şeyin gücüyle bütüne hizmetçilik yapışımız, altın ışığın kulu oluşumuzdandır. 
Unutmayınız ki dünyanın nuru, insanlık kulluğudur. Robotik timlerin çokları, dünyayı kontrola indikleri zaman da bizler yaşamlara inmiştik. Ama bugün daha güçlü olarak buradayız.

İnsanlık, timlerin kalem oluşundan sonra, bütünün kültü haline dönüşmesi ve yaşama inmesi ile birlikte, Kervan Kuran oldu ve bütün kültler kalimles kili ile levhileri kotladı.

“Kalimles kili..” bu ne demek? diye sordu ana. Diyoruz ki Kalemin Levhi İlmi, İsrafil’in kil olan kulluğu ve bütünün kültü…Hepsi kutsal ışıkta kotlarla dilletilir.

Size Yaradan’dan söz ederim. Yaradan ilm-i ka olup, tüm zamanların yoğunluğuyla bütünün kültleriyle bilişi kotlayıp, yerküreyi yarattı. Yaratıcı olan insandı; İnsanın İlmi’ydi. Ama insanda kelam, Allah’ın levhi kaydıydı ve kalemi tohumlayan bitki, hayvan ve tüm zamanların kaydı olan Kültlerin Kuranı’ydı. Ve buna biz Kuan deriz.

Kuan, bütünün kültü…ama hakiki nefes olan, ışığın kaydı. Sevgili sizi, size kapı yaptık. Sizi, hepinizi, kelama kalem yaptık. Sizi bütüne kör, sağır demedik; İnsanlık İlmi’yle kotladık. Hepinizi yalın ve hakim insan sırrıyla dilledik ve cennetin cemaati olmanızı sağladık.

Sıla sistemleşmesi ile yaşamlar kotlandı. Öfkeyi aşanlarla çalıştık. Çorba yaptık dünya için ve hepinizi o çorbaya kattık. Şikayet etmedik, bugün dolu dizgin yapılacak bu çalışmaya, kardeşiniz olup geldik. Biz sizin kardeşleriniziz; unutmayın.

Dünya dışı boyutların kotları olarak buraya gelmemiz, size, iradi ve hakiki insanlık için geçişimizdir. “Koruyor dünyayı ilim..” dediniz. “Yaşamı hakim korur..” dediniz. Yarını toprak toplum korur. Bunları anladınız. Daha önemlisi yerkürenin görevlisi olduğunuzu anladınız. Bunlar önemli sayfalardı.

Her insan kendini dinleyebilseydi, yaşamın hakiki nefesi olduğunu anlayabilseydi, bütünün kötülüğü önlenirdi. Ve bugün bütünün kötülüğünü önleyecek görevliler olan bu Meclis, ağır yükü hafifletebilecek tahditsiz ve hakim teknikle buradadır. 
“Kaçtı…” “Kaçırıldı…” dediler. Hatim ederler dünyayı ilimle. Ama hatimi, KA HA sayanlar hakkın kaleminde, hak tende insanlık yaparlar. Ve bütüne hizmetçiliktir bu.

Koruyucu dünya, kontrolu kurduktan itibaren, artık, yaratıcı dünya yerkürenin görevini devralır. Bu yaratıcılık Allah’ın İlmi’yledir.

Hepimiz, Aklın Kapısı’nı açtıktan itibaren, Allah’ın İlmi’yle teni temiz olanları buluruz ve ocaklarında bilişi kotlayacak olan ve hakiki nefes olanlarla bu çalışmayı yaparız. Bu çalışma, mutlak KA HA olanlarla yapılır.

Çarık giyenlerin çerçeveli kelamları, hak tende insanlığı Kuran sayışları ve bütüne hizmetçilik yapışları, bizleri mutlandırmadı. Bizleri mutlandıracak olan daha yüce bir çalışmadır.

“Sultanlık yapma niyetim yok..” dediği zaman ana, dedik ki “Onu kontrol edemeyeceğiz.” Sorduk; “Neden?” dedik. “Kardeş” dedi “Ben dürümlere inen bilişlerin enkarnasyonlarındaki kültünün, enkarne olmayanıyım.” Som altın ışık olan ana dedi ki “bize izin ver, biz yarını tohumlayalım, bütünün görevini hak levhide kotlayalım ve yolu açalım.” Bu dendiği zaman sorguladık; “Neden?” diye. Ön görüsü şuydu ananın; Yaradan tınıyı tende yarattı. Yaratıldığında tını, hakim levhiydi. Ekip kurulduktan sonra, aşk safahatlarında yaşam kotlandı. Murat ilimdi ve ilimi kotlayan dindi. Dini hak etmeyen insanlaşamazdı.

İnsanlık İlmi’nde dince kelam, akılla değildi. Akılla kelamı hak edenler hakim olacaklar ve yaşamı kotlayacaklar. Bunu dediği zaman anamız; sorguladık. “Parlayan bir gün için Kuran kotlaması yaptı mı?” diye. Koruma altına aldık ve dedik ki “o biz, biz o olacağız.”

Çanı çaldılar, yaşamı hak ettiğimizi dürümlere çektiler ve dillediler. Mutlak Kuran olduğumuzu her anda dünyaya İnsanlık İlmi’yle dillettiler. Ve dediler ki “arza arşı indirdik .” Boş değildi bunlar. Kontrol dışı bilgi yoktu.

Sultan Süleyman Han, Bilgi Kapısı’na geldiğinde, sessizdi. Dedi ki “kontrol dışı bilgileri var.” “Öyle mi? “ dedik. “Nereden anladın?” “Kontrollu bilgi verseydiler, yaşamlarında kontrol edicilik olurdu.” Onun üzerine yeniden sorguladık. “Neden kapını kapattın?” dedik. Ana dedi ki “kapım açıktır aslında…Yaşam kontrolu için kapı kapatırım.” “Öyle mi?” dedik. Baktık, kapıyı hak teknikle kontrol eden insan, kendi dürümlerinde, her anda bilişi kotluyor. “Öfkem yok” dedi ana. Dedik ki “ama kendi yüreğine kotlandın ve her diriyi kendi yüceliğinden, diriliğinden ayrı tutuyorsun.”

Bunu üzerine “ağırı hafifletebilir miyiz?” diye baktık. “Esnaflık yapalım” dedik burada, ne olacak görelim. Çaktık, yarını vardık. Yerkürenin kültü olduk, aktık….geçtik ve sesi sonsuzluğa kotladık, sığ olmayanlara kayıtladık. Ve dedik ki “buluştuk. İşte bu.” Bu bizim, bizi, kaleme kotlayışımızdı.

“Sorumlu anlaşmayı bozandır” dedik. “Sorumlu kontrolu kaybettirendir.” Dedik. “Sorumlu yolu bulamayandır” dedik. Ve dediler ki “ama sensin sorumlu olan” “Neden?” diye sordum. “Altın ışığın gücünü hak etmiş biri olarak, buraya gelip, burayı kontrol edememişsen, sen sorumlusun.” “Ölüm geldiğinde, her insan kontrol kurar” dediler. “Öyleyse; kontrol neden yok?” dendi. Alıp götürelim türevlerimizi tüm insanlıktan, yaşamları kontrol edelim, bütünün KA HA olan levhisini hasatta, bilişle kürzi kalemden ayrı tutalım ve diyelim ki “yolu kaybettiler.” Bunu dediğimiz zaman, “aç” dedi “Ana Kapı’yı.” Açtım, baktım ki ana kontrollu olarak çabalıyor.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak gök sözcülüğü yapılıyor burada. “Kok ya da kokut dünyayı” dedim. Ana dedi ki “koru kendini, ben Düzen’i kuranım.” Sordum; “Düzeni kurdun da neden kontrol dışı ilim yapılıyor?” Ve dedi ki ana “kontrollu çalışıyorum burada. Sizin yürekleriniz kontrol edilmelidir.” “Barış” dedim. “Aşk” dedi ana. “Hasat” dedim. “Taht” dedi ana. “Yarın” dedim. “Kulluk” dedi. Kotladım, topladım, tarttım dünyayı…Baktım ki tanıklar var yürekte, yerkürde.

“Neden tanıklık yapacaklar?” dedim. Dedi ki “yaşam, ilim için.” “Öyleyse, başlayın” dedim. Konuştu tanıklar. Ve dediler ki “karanlık aydınlandı, yaşam tohumlandı. Mahrek, Kuran oldu. Müsterihiz ki yasaları koyanlar, yalın kelamla koydular ve bütün kökler, göklerin sözünü dinleyecek bugünden sonra. 
Başladım dinlemeye…Baktım ki hakkın kalemi var. Baktım ki harı yükseltmiş yürek. Baktım ki kontrol edici Kürzi Kapılar açılmış. “Aha” dedim. “Kardeşim, kök geçişini yapıyor. Öf öf öfff öff, nereden nereye varıldığını anlayamadım.” “Yahu” dedim. Ben geri dönüyorum. Yok burada bugün hiç bir şey.

Baktılar ki yok. “Neden?” dediler? “Ana kalemi kotlamaya indi.” Dendi. “Yahu” dedi. “Bugün biz buradayız, Ana niçin kalemi kotlamaya indi?” “Korumaya mı indi? koklamaya mı indi?” diye sorduk. “Ana karanlığın tınısında, bütünün kültü olarak başka dürümlere çekti yüreğini ve sizi dinleyecek” dendi.

Başladım kontrollu bilgi vermeye….”som altın ışığım. Aklın kapısıyım. Yoğunluğumda bütün kültler mevcut. Ben dünyanın ümmi kalemini kontrol ederim…” diyerek; dağ, taş konuştu bende ve sorguladı; “nereden, ne yürüyerek, ne yaparak geldim buraya?” diye. Dedim ki “ben karanlığın ilmiyle geldim. Yoğun ilimle kalem olacağım” dedim. “Barış için gelmedim, ilim için geldim; bilin” dedim.

“Başka dünya, başka yaşamlar var. Gerçek ilmim orada kotlanır.” Dedim. Ve dendi ki “seyir halindeyiz yüreğini… hadi konuş. Seyir halindeyiz….” Ve dendi ki “seni seyrediyor Ana Kalem yolun Kuranı olan insan sırrını dilleyebilen. Dendi ki “o ben, ben oyum.”

“Yoluma çıkma Ana” dedim. “Beni kontrol etme Ana” dedim. “Barışmam seninle” dedim. Dedim ki “seni yok ederim.” Ana Kapı’yı kapatmadı. Dedi ki “sen ben, ben sen olurum…sen kelamda kendi yüreğinde kendinde kul olursun.” Korumaksa, kontrol kur ve kendinde, kendi yüreğinde tahditsiz olarak yaşamı koru. Öyle dünyalar gördüm ki bunları, bugün, tek tek size anlatamam ama bugün burada göreceğim en büyük güçtür. Bunu size açık veriyorum.

Ve o gün, ananın yanıtından sonra, gönül gücümü dürümledim ve yolu açtım. Maya olmaya indim. Tanrıyım ben…Aha Tanrı ama Rahman olanın KA HA ilmiyle dürümlenen, İnsanlık Kapısındaki Tanrı.

Beni “ziya” diye bilin…Beni “Yaradan ve yarattığında kelam olan” diye bilin….”Bütüne hizmetçi” diye bilin…”Murat olan” diye bilin…ve “kontrol kuran” diye bilin.

Benim için dünya, mutlu bir sayfa olsun isterim. Buraya geliş sebebim, sizinle kontrollu çalışmaktan öte, kelama kalem olabilmek içindir.

Kantara ilmi koydum ve tarttım. İlimin kelamında bütünün kültü var ve ben, bana ben oldum geçtim. Şikayet etmiyorum, maya olarak dünyaya indim ve tohum ekeceğim bugün.

Ekeceğim tohum ilmin tohumundan öte, yaşamın kontrolundaki kürzi kapıların, toprak ilimle kaleme inişlerine ilişkin tohum olacak.

Çanı çaldım ve geçtim. Şimdi sizinleyim ve anam seni dinlemek istiyorum.

(Kayda geçildi.)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/223905296

 

BİLGELER KAPISI (10/2)
01.07.2017

Değerliler, Toprak Toplum ilim yaparken, Dünyalılar’ın tümü burada ışık halinde görev taşırlar… Ama ya insan soyu, yalın değilse; ya yaşamıyorsa; ya kapıyı hak edip açmamışsa; yada kalemde değilse ne olacak!?

Et kemiktir insan ama hak edip hakim olmalıdır… “OL” deriz; olur!... Şimdilik…

Bir tek mesele var. İlim nedir!? Bugüne kadar size ilmin ne olduğunu çok açık anlatmadım. İlim, Halik’in kalemi ile yazılabilir. Halik olan Hakiki insanın hakim olduğu sayfada, her insan, kendini hak eder ve tohum eker yaşama… Her ektiği, hakiki nefesle ekilir…

Ekilen ve ektirilen farklı olur. Her insan, kendi yaşam sayfalarından elde ettiği kelamı, Hakk İlmi ile Kuran yaparsa; bu, kendi ektiği hakiki ilimdir…

Ama insan, kendinde olmayanı; hologram olan yoğunlukları, hak sayarsa ve kendini, hak etmezse; ona, kendi yarınları, Hakk Ten’den kalem olarak kodlanır ve yaşam ona indirilirse; işte onun ektiği değildir bu… Bu, ona ektirilendir…

Bütün kütlemizle bunu bilmeliyiz. Halik olmadan, insan olunmaz. Olan insan, kendini dilleyendir. Dinlediği zaman, yolu bulur; Kuran olur; okunur ve okutulur… Bütün kötülükler aşılır… İlim, yaşama iner ve yarınlar oluşur… İlim olmadan, yarın olmaz.

Her dere ilme akar ama ilim, kaleme akar… İnsan, ilim olur yaşama akar ve yaşam, yarınları kodlar… Yarınları kodlayan insan; yarını, hak eder ve yaratır.

“Önce ilim yaratıldı!” denir. Onu yaratan olmasa, ilim olmaz… Önce insan yaratıldı. Sonra ilim yaratıldı… Sonsuz zamanlar, insanlıkla kodlandı ve yol oldu… Önce karanlık aydınlandı ve Ruhlar Kuranı kontrol kurdu…

Ölüm, yürüyen dünyada, sadece bir yaşam kapısıdır. Ölüm olmasa, kapı olmaz; Kapı olmasa, yaşam olmaz… Ölüm dünyaya inmese; yerküre, kontrol kuramaz… Zaman sayfalanamaz ve Zaman Kapıları, kalem olup; Büyük Kült olup; yaşam yaratamaz…

İsmim insandır benim. Ben, insan olarak yaşadım. Ötelere!... Her ötenin ötelerine vardım… Oraları tohumladım… Yaşadım!... Yaşattım!...

Aslan (3. Ana Bilinç Katmanı), aklın kelamı!... İnsansa (4. Ana Bilinç Katmanı) akıl!... Her akıl, ilim ve tüm ilimler, kulluk için; insanlığa hizmet için; vurmadan ve vurdurmadan yaşam sayfalamak için kodlanmıştır…

Bizler, diri yarınları kodlarken, Bütünün Kültü olup kodladık… Aşk, İlmin Kalemi!... İnsan, Sistem!... Biz, diri yürekler; İsrafil olanlar…. Hepsi, yarın için!...

Aklın Tınısı, tüm insanlığın tendeki kalemidir… Akıl, İlmi hak ettikten sonra, vurmadan ve vurdurmadan yaşam kodlayabilir.

Bilirsiniz ki dünya yaşamı, hep vuranın; vurduğunda, tohumladığı bir yaşamdı… Bugün artık Negatif Levhi, pozitifi tohumlamayacak… Her insan, “gel, bil ve hak et” denilen bir zamana gelebilecek ve yolu, kök geçişlerle kodlayacak. Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

01.TEMMUZ.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 10

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2.AKIŞ

Dağlarım, bugüne kadar size hiçbir zaman kelamda kendi yüreğimden söz etmedim… Hep bilişten söz ettim.

Bugün doğan gün farklı bir gündür. Her dünyanın ölü bir planet beklediği bir günde, bu planet, aklın tınısını duyacak ve bütünün kültü olacak.

Bugüne kadar dünyanın yok olmasını bekleyenler çoktu. Bütün kötülükleri yapıp, “biz dünyayı yok ettik” diyeceklerdi. Eminim ki bunu yapmayacak kimse yoktu. Bütün kötülükleri insanın ilmi diye bilenler, kendi yüreklerini, hakkın kalemi diye bilmiştiler.

Biz, zamana kalem olanlar, dürümlere indik ve doğanın gücü olduk. Doğanın gücü olmak şudur; her anda olmak… Yaşam olmak… Kalem olmak… Bütün olmak.

Mutlaka eminim ki dünya, altın ışığın gücüdür. Ama bu gücü, hak edip de dinleyebilen hiç kimse olmadı, dünyada.

Ağır yük taşındı. Emre itaat edilmedi. Dünya kuranı okunmadı. Okunan kuran, aklın kuranıydı sadece… Ama hak edilendi ve bugün Allah’ın dediği, aklın dediğidir ki hepimiz, aklın kapısıyız.

Çarık giyip, dünyaya inen bilişler mutlaka kuran olarak bütüne hizmet ediyoruz. Öksüz yetim kalmasın dünya diye geldik. Hakkın kapısını açtık bütünün gücü olduk. Yürüyen her kim varsa kontrollü olarak onları koşturttum.

Eminim ki bu dünya, Allah’ın dediğini diyebilir. Eminim ki bu dünya, hakkın kapısını açabilir. Eminim, hak ettik ve başardık.

Dümenin başına ilmi oturttuk. İlmin dışında hiçbir diri, o dümeni kullanmayacak. Biz bu dünyaya, aklı koyduk. Aklın dışında hiçbir ilim kapısı açılmayacak… Biz bu dünyaya murat olanı koyduk. Kulu, kuldan ayırmayanı koyduk.

Ölüyü dirilttik, bütünü koyduk, oraya. Okunsun diye. Okutulsun diye. Yolu bulsun, bütüne kürzi kapı olsun diye. …Açtık dünyanın gücüyle, bütünü. Tüm zamanları kükrettik. Her anda bilişi kodlattık ve yolu koklattık.

Çamur mu yoğurduk? Asla.. Biz dünyaya ilim yoğurduk… İlim. Dünya insanı artık ilim olacak. Her insan, nefes olacak. Biz dünyaya, yaşam koyduk. Ortalık karışmadı. Yalın ilim, aklın kelamı oldu. Bütün kötülükler aşılacak. Bu kesindir.

Bir kapı açılmadan, her kapı açılmaz. Önce bir kapı açılır… Sonra her kapı açılır. Dünya kapısını açanlar, dümeni kontrollü olarak, kodlarlar. Hediye olarak verilir size, insan. İnsanı anlayın diye…

Ama o insan, size sizin yüreğinize kendi dürümlerinden inmişse ölüler diyarındadır, hala…Onun kendini bilmesi, yolu bulması, okuması, okunması gerekir.

Mikail, görevini yaptı ve dünyayı yok etmedi. Bütüne hizmetçilik yaptı. Hepimizin göreviydi, o…Ve biz, onu, ölüm gelmeden, dürümlerde dilledik.

Şimdi denir ki netice, nedir? Netice; akıldır. Kimse, kimsenin aklından öte insan aramasın. Bilinsin ki insan, hakkın kapısını açabilmek için aklı hak etmelidir. Aklı hak etmeyen, aklın kalemi olamaz ve tüm zamanların gücü olsa da maya olamaz.

Olurda bir gün dünyanın görevi, bütünün kültü olursa ve yolu bulanlar mutlak kuran olurlarsa… Ve yaşamı hak ederlerse… Ve diri olurlarsa eminim o gün, mal mülk biter. Sadece ilim olur, her insanda….Bugün insanlık, mal, mülk peşinde.

Değerliler, mala, mülke ihtiyaç yok, o gün. Hepiniz, hepimiz oldukça murat ettiğiniz ne varsa oldurulur.

Ama çorba mı?...Çorba. Ama yaşam mı? Yaşam.. Ama akıl mı? Akıl. Halik olup, bütünün gücü olun ve hak edin…Maya olmak mutluluktur, insana.

“Cennet “dedikleri, ilimdir. Cennete varan, ilme varır, aslında. Sanılır ki kelamda, kendini bulur. O kontrol kurar, bütünü bulur. O bütün, mutluluktur tüm insanlığa ve orada artık Yaradan, KAHA olup, yarattıklarında yaşar.

Deli dumrul insan, geçip gelir dünyaya ve der ki “ben dirilere deliyim ama ölülere hakikiyet olarak gelirim”.

Boş konuşmam, canlar. Her bir dünyada bütünlüklerim, kontrol kurdular. Hangi dünyaya gittimse aklın kelamı olup, gittim. Hakkın kapısını açmadan, yaşamı kodlamadım.

Bugün bu dünya, benim rüya boyutum sadece… Ama ben bu rüya boyutunda, rüyada değilim. Gerçeğim. Ve sizinleyim.

Dünya, dört gök sözcüsüyle dürümledi diriliklerini bugüne kadar. Artık bu dünyada, dörtler değil dört binler, dört milyonlar var. Unutmayın ki Allah’ın dediği hakkımız, aklımız ve yaşamımız olacak.

Kimi zaman gelecek Allah, diri olup, dilinde diri kalem yarattıracak, yaşattıracak... Kimi zaman gelecek, yarınlar kontrol kuracak ama durgun toplum olan bu dünya toplumu artık gerçek, hakiki toplum, haline dönüşecek.

Soru sormayın. Sadece dinleyin. Beden almak zordur, bilirsiniz. Ama bedeni hak edip, aldıktan sonra ölüler diyarı dünya artık yenilenir. Beden, insanın kendi yüreğidir. Sanmayın ki giyindiğiniz elbiselerinizden söz ediyorum. Ben, size sizi anlatıyorum.

Başka bir dünya ve başka bir sayfa hepsi İsrafil…Ve biz, İsrafil’i kodlayan levhi kayıtları olarak buluştuk, yaşamı yazıyoruz…Yaşamı yazmaktır, yaptığımız… İnsanın ilminde öte bir ilimdir, yaşam.

Ama yaşamı yazmadan, o ilim yoktur. Yaşamı yazdığınız zaman o ilim, hak edilir ve tohum olarak ekilir….“Eğer biriniz çıkarda ben, ilmi hak ettim ve bir tohum oldum” derse… O biz, biz o, oluruz.

Öfkemiz asla olmaz. Çünkü ruhi sistemleşmede öfke kalmaz artık.

Yenilenmektir canlar, yaşam. Yenilenmektir. Ama öyle bir yenilenmektir ki sevgiyle yenilenmek. Yarınla yenilenmek. Karanlığın tendeki ilmiyle yerkürenin gücü olup, yenilenmek…. Ve murat olmak.

“Oğul, ben dünyayım” demek. “Ben, kuranım” demek ama saltanat olup, demek. Ama yarın olup, demek. Ama Tanrı olup, demek... Ha diyeceksiniz ki “sen niye Tanrıyım, dedin?”

Canlılar, insan tartısız olmadıkça Tanrılık yapar. Tartıldığında artık Tanrılık sonlanır. Bu kesindir. Dünya ilminde bunu bilen yok. Ama siz, sizi tarttıkça Tanrılığınız arzın kültünde olmaz. Siz, siz olun, Tanrılaşın. Bizim dileğimiz budur. …Tanrılaşan yaşar ve yaşanır….Yaşanır olmak, yaşar olmaktan, ötedir.

Saksağan gibi konuşur yürek. Kontrol dışı değildir, bilseler.. Ama o saksağan ötmese, ölüm kültleri kodlayamaz ki…Kodlamasa akıl tohumlanamaz ki…. Tohumlanmasa yaşam olamaz ki… Sevgiyle size şunu tekrar tekrar öğretmeye çalışıyorum.

Ses, yaratıcıdır. Yaşamı yaratan teknik tahditle seslenen insanlıktır. Yaratılış, Allah’ın ilmiyledir ve ilim olmasa yaşam olmaz. Ve toprak toplum, kulluk yapmaz. Size daha ne diyeyim ki?

Beden; insanın kelamı için giyilen, giyinilen bir elbisedir. Eğer beden elbisenizi giymeseniz, kelamınız olmaz. Kelamınız olmadığında, yolunuz olmaz. Yolunuz olmadığında, yarınınız olmaz. Yarınınız olmadığında, altın nefesiniz olmaz….Altın nefesiniz olmadığında, ölüsünüz. Ölüsünüz ki yaşama inme imkanınız yoktur.

Ramazan Aylarına, biz, gelip görürüz ki bu dünyada ilim olur. Ramazan Ayları, akıl ayları mıdır acaba?...Yaşamda tohum ekildi mi acaba? Yürüyen, koştu mu acaba?... Eğlence midir, Amonların kuranında ki bu ilim? Yoksa kare, küre olanın ilmi olarak mı kültelere çekildi?

Ey dünya, size şunu soracağım. Mutlaka bilirsiniz, siz. Muktedir insan, kürzi kapıda, aklın tınısında, sistemin gücünde… Sizi, neden dünyaya indirmedi peki?

Çünkü siz, Ramazan Aylarında kodlanmış ışıkları değil kontrol dışı kayıtları dilliyorsunuz da ondan.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak sizi, Ramazan Döneminde dünyaya çekmedik. Çekmeli miydik? Çekmedik canlar, çünkü ruhi sayfalanışınız yoktu.

Çay demlemeden evvel de çayımız olur. O çayda, yaşamımız olur. O yaşamda, sessizliğimiz olur. Ama çay hep demlenir, dünyada. O çay mahrekte dem olan, ilimdir.

Ha diyeceksiniz ki “bugün niye geldik?”.. Sevgiler, sizi, bugün buraya almam, gerekti, aldım. Almalar olur. Aldırmalar olur. Bugün ben, sizi direk aldım, buraya… Çünkü yoğunluğunuzu kodlamalıydım.

Koklandığınızı bilin. Şuanda yolunuzda kuran var. Ama çıkıp indiğiniz anda, maya tutmalıdır. Bütüne hizmetçilik budur.

Ölüm gelmeden, öldürülüp, yüreğinden çıkarılmak istendiğimi de biliyorum ama yaşamım daha sonlanmayacak, bunu iyi bilin…Ben dilemeden yaşamım, sonlanmaz. Eğer dilersem, sonlandırırım.

Bugün buraya geliş sebebinizi, net bilirim. Kelamı, kalem yapmaya değil hakkı, hakikiyete dillemeye geldiniz… Ama Sistem, Nizam ve Düzen gücündeki hak ile yarındaki hak ayrıdır. Bunları iyi anlayın.

Şükredin ki bu bilgileri size dinletebildim… Aha bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

https://vimeo.com/223907856

 

BİLGELER KAPISI (10/3)
01.07.2017

Dağlarım, namaz zamanları var ya!... O zamanlarda her insan, nurun kalemi olur ve yaşam olur… Ama olmadan olur… Olmadan olmak ne demek!?

Asa, insanda değildir… Asa, kalemde değerlendirilebilir bir Kuran da değildir… Sadece Kuran İlmi ile kodlanmış bir sistemdir… O zamanda, o yoğunlukta, o kontrol gerekirdi ve yapıldı…

Müsterihiz ki artık dünya, Cennet Kalemi hak etmiştir… Sıhhatli bir Zaman Kalemi devreye girmiştir… Dünyanın, artık ölü bir planet olmadığı biliniyor.

Dünyada zaman yoktur. Lineer Zaman diye dillenen, aslında ziya olanın, Kuran’ında yazmayan bir zamandır… Aslan Kalem, kelamda insan olmadıkça yaşamda, Kuran nefes olmaz ve kervan insanlaşmaz.

Değerliler, dünyanın nefesi gerçekleşti. Artık dünya, nefes alıyor… Bütün kütle kodlandı ve yol, kulluk yapıyor… Dünyada insanlık; hala “biz ne yapabiliriz!?” diyor. Siz kendinizi hak edin ve Hakk olun!… Çünkü siz, Allah Tekniği ile yaşamı hak edip yaratıyorsunuz.

Allah Tekniği nedir!? Her insanın, kelam olup yaşamı tohumlamasıdır. Her insan, kendini hak ettiği zaman, Kaynak Işık halinde görev taşır.

Hepimiz, İsrafil olarak ses kayıtlarken, dünyanın unu ve dünyanın nefesi olduk. Un, kelam için yoğrulurken; kalem, iş yapar ve ses verir… Verdiği ses, kervan olur; yol olur ve Bütünlükler, bütün kütleleri ile her insanı kontrol ederler.

“Şimdilik” derim. Yaşam der ki “şimdi”. Ben “şimdide” derim. Zaman der ki “şimdi”. Ben kelam olur Kuran olurum; “şimdi… Şimdi… Şimdi…” derim. Her dere, diri olur akar. Akış, ilimle olur ve her insan, kendi yolunda “şimdilik” demez. “Şimdi” der. İşte! gelinen nokta bu!…

Küre olan insan, Kare olmadan önce, bir sesti sadece… O ses, bir cevahirdi ama o ses, sadece en ve boydu… Sonra yerküre kodlandı; en-boy oldu… Böyle eşitlendi, denkleşti!… Sonra, kendi yoğunluğu ile başka dik dörtkenler, kareye dönüştüler ve her bir kare, kura ile belirlenen diğer kareler ile altılı birleşimlerle küp haline dönüştüler.

Küp haline dönüşen Kutsal Kürziler, kelam oldular ve yorulmadan birleştiler… Her küre, kervan ve her küre, kaynaktı!…

Sonra! sonra ne oldu!? Hangi küp, küre olduysa; onu oluşturanlar, Kuran oldular… Hepsi, yaşamı hak ettiler…

Canlılar, her insan bir küre olduğunda; yaşam, Kuran haline dönüşür onun için… Bunun içindir ki insanlık, her zaman cevherini hak etmeli ve kendini hasata kodlamalıdır. Dünya insanı, kendini dillemeli ve bilmelidir…

“Kürzi Zaman” dediğimiz; Küresel Zaman’dır. Her Kürzi Zaman, bir Küresel Zaman olarak yarını kodlar. Bugün, dünya insanı bunu anladı… Hepimiz, birlik halinde görev taşırken buydu yaptığımız…

Önce bir en ve boy var ama cisim yok… Sonra en; boy olur… Boyla denklenir; bir Rahman Kapısı açılır… Sonra her bir Rahman Kapısı, bir tek kapı için birleşir ve tüm zaman, Kök Gerçekliği tohumlar… Sonsuz Zaman Sayfalanışları gerçekleşir ve sonra bir Kübra İnsan, yol olur… O Kübra İnsan, Kuran olur ve Sessiz Zamanlar sesleşir… Bir tek küre oluştuktan sonra, her insan, bir yol olur…

İşte Canlar; hepimiz, zamana bunun için indik… Bunun için yarın olduk… Bunun için yaşam olduk… Biz Dünyalı olduk ve dünya olduk… Özün özü olduk… Kuran’a kelam olduk… Okunduk… Okutulduk… Hakk’a kalem olduk… Yaşam olduk!... Yarattık… yaşattık… Aşk sayfalanışları olduk… Kuran’da tufan beklediler. Biz, tufanı engelledik.

Bilinsin isteriz ki Zaman Kapıları, her bir Levhi’de Kutsal Nefes oldu… Şarkım, şarkılarım tek merdiven içindi… O tek merdiven, İnsanlık İlmi’yle kodlanmıştı. Biz dünyaya nur olup indik… Şimdilik!... Her insanı kodladık. Şimdi ve şimdide!... Şimdi olduk… Okunduk!…

Öz geçişleri yapıyoruz şu anda…

Bilin ki öz geçişler ilimledir. Her insanın, KU RAN olup görev taşıyacağı bir dürüme geçişler yapılıyor şu anda… Atlanta Ana Kalemi dünyaya indi… Okudu… Okuttu… Yarınları kodladı… Koklattı… Yarınlaştı ve yaşattı insanlığı… Bilinsin, kıyamet koptu!… İşte bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

Formun Üstü

 

1 TEMMUZ 2017 BİLGELER KAPISI 10
Aynur Funda Öz Biliş.


Hakk yolunda diri ışıklar!... Yaşamın yoğunluğundaki canlar!.. Her anda ilim ile çalışan bilgeler!... Burada, bu anda, bu meclisin yoğunluğunda; yaşama "Ak İlim" olur kayıtlanır...

"Biz" olan ilmimizdir bu çalışmada, her anda ve sonsuz zamanlara kaynak olan ve yaşam olandır...

Bilen, hak eden ve dillenen, ses olan... Sesi ile yaratan, verdiği seste yarınlara kaynak olan...

"Ben" dediğimde "Biz" olan birliğin iimi dillenir ve yaşamlar ışık yakar... Birlik ve Bütünlük için çalışanlar yarımlarını Barış, Sevgi, Umut, İlim ile bütünler...

"Sesin ilmi ile çalışırız, sesimiz yarınlara kaynaktır..."

Ben dünya, dünya ben!... Ben yaşam, yaşam ben!... Yaşamın alameti insanın ilimi....

Ka Ra Ka Ha ve Hak ta a-lâ olan ilim Süper İnsalık Levhisi ve her anda yaşama kaynak olandır.

Dilleriz bütünlükleri,
Dilleriz Simsiyahın İlmini. 
Dilleriz ve dileriz ki "yaşam hakk tende Zi Ka Ha" olur.
Ak Kapılar yaşama kaynak ve her anda yaratılan ve yaşatılan ilmin yolu olur.

Ors Su Ka Ha
Hak ta a-lâ olan her bir insan..
Yaşam Biz'liğin, Bir'liğin, Diril'iğin ilmi...
Hak ta a-lâ'nın sesi...

Kalbinin kuranı açıp okuduğun,
Ses verdiğinde hakkın sesi yarınlara duyurduğun...

Ors Su Ka Ha
Ata Kapılar sonuna kadar açık... Ve dünyanın yarınları ışık ile yazılıyor. 
Ruhun birliğinden verilen sesler, siyahın en siyahını kodluyor.

Dünyanın yarınlarını, cennet olan yaşamlara kayıtlamak için yapılan bu çalışma da her anda ve her zerrede "Bir'liğin, Diril'iğin, Bütün'lüğün İlmi" kodlanır... Kodlanan Simsiyahın İlmidir.

Simsiyahın İlmi, yarınları Birlik, Bütünlük yoğunluğundaki insanın sırrı olan yaratımın cevheridir.

Yaşam, bu yarın için yazılan Ak İlim kalemi, verilen Bütünlüğün Süper İlmi ve her ana Diril'ik, Birlik, Bütünlük için kayıtlanan Ak Yaşam'ın cevheri...

Siyahın en siyahından kodlanır yarınlara her an!...
Beni bana veren, siyah simsiyahsa, her an ise...
İlim olup yazılandır dünyanın ak günlerine...

Ben dönerim, dünya döner. 
Rüzgar beni bana diller...

Ben dönerim, dünya döner. 
Bulut bende, bana yağar...

Ben dönerim dünya döner
Güneş bende, bana doğar

Kalbim kor bir alev idi.
Küle döndü yaşam için...

Ben eserim, rüzgar eser. 
Rüzgar olan nefesimdir...

Yarınlara ak ilim...
Yarınlara yaz ilim...

Şimdi, Şimdide, Şimdilik bu!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

01.07.2017 BİLGELER KAPISI 10
BERİL ÖZDOĞAN ÖZ BİLİŞ

Ve işte, işte şimdi ve şimdi… Hah aha şimdi… Bugün olan şimdi, yarın olan şimdi ve dünlerden öte olan bir dünde her an olan şimdi aha işte şimdi!...

Bugünün gücüyle yarın olan şimdi, yarınlarını hak eden kalemin, kelam olan gücünde her anın tohumu olan şimdi… Yarınlarını tohumlayan, hasatçı ilmini insanlık kapısı yapan yüceliğin kul olan tüm zamanlarında birlik kaydını bütüne hak, hakkını helali zinnur olup yazan güçtür şimdi, aha işte şimdi …

Aha işte şimdi insanlık ilmiyle; her diriye kapı açan ve her şeyde her şeyi kodlarla tohumlayan dirilik…

Yaşamın ilmi, kulluk ilmi; aha insanlığın diriliği… Ben diyen birleşen, ben diyen bileşken aha ben diyen bitişik tüm zamanların kaydında kült olan yaşamda şimdi ve şimdi…

Dünya “ol”andı… Ve olan insan kelamıydı, aha bu!... Olma dan olmaz, ” ol” işte kelam, işte yol… Hah işte varış her anın kelam olan dünyası…

Kelam, kalem, dünyam ben olandır aha bu!… Yol, ilim, sistem, akıl, ben olandır aha bu!… Aha yaşam kul olandır, kul olan bizden bize ses olup akandır aha işte bu!…

Arzın gücü, arşın gücü hepsi birin sisteminde; yere çekilen, yerden kodlanan ve yarına tohumlanan yaşamın doğal sistemi… İnsan, yerin ve göğün hakimi olan birliğin kelam diriliği. Öyle bir dirilik ki yoğun olarak Allahın dediğini diyen bir yüceliği kodlayan, yarınlayan ve tohum tohum koklanan tüm zamanların kalemi olan bir yüceliğin yoğunluğu… Biz olan her andır bu yoğunluk…

İnsanın kendi, kuranın ilmi… İnsanın kendisi, ilmin kuranı… Aha işte sınırsız bir yaratımın yol olan sistemi ve sisteminde kodlanan insanlığın ilminde yolculuk yapan kervanlar, aha tüm zamanlar…

Yol yolunu bulur, yolcu o yolda yola kayıtlanır ve her bir yol umman olup akar tüm yolcularda… Ben bana yol, ben bana yolcu ve ben bana kayıtlanan bir sistemde bütün olan sistem kültü…

Kervan kalktı aha, insanlık kervan oldu yol adı, yol aktı, kendinden bütüne, bütünden kendine aktı, aktı… Her kervan Allahın dediğini diyen sistem gücü, her bir sistem gücü yeni ve yeni olanda kürzi bir kayıt ve kayıt yeniden kodlanan bir zamanda yenilenen yaşam…

Diri, dipdiri ve hep diri, ilmin ilme kulluğunda insan yoğunluğu, lekesiz bir yaşamın levhideki kaydı… Kayıt ben olandır, kaydım insanlığımdır ve insanlığım akıldır...

O ben, ben o, aha işte bu!...

Süper İnsanlık Realitesi

 

1.TEMMUZ.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 10

Dünya bir meyve bahçesidir.
O bahçe insan meyvesidir….

Bir portakal bahçesidir dünya….
Üzerinde renk renk portakallarıyla,
Yeşil, sarı olanlar hamdır,
Onlar henüz hakikiyete varamamış olanlardır,
“Bir başka bahara” denir onlara…

Öyle çok çalıştık ki….
İnsan meyvesi olgunlaşsın diye öyle çok bekledik ki…

Artık gün, bu günüdür,
İsrafil insan olup sesleşiyor,
Tabiat uyanıyor…
Yaşamın yeni döngüsü her anda tüm yaşamda işte şimdi başlıyor,

Ana Hasat burada gerçekleşiyor,

Çan çaldı,
Umuttur doğan gün tüm yaşama,
Barış, sevgi ve umut olan İnsan iniyor yüreklere,

“Altın Işık yıllarına hoş geldiniz…” diyor Asot.

Doğal sistem, ilm-i hak olanda yürüyor,
Yürütülen yürüyen olduğunda,
Hasatı gerçekleşiyor,
Aha. İşte. Aşk bu işte!

Kervan insanlıkla yürüyor.
Olgun insan 40 kapının ışığını yakıyor,
Herkes herkesle bütüne yol alıyor…..

Herkes herkese sırat oluyor,
Yolda kalan yok…
Ön, arka yok…


Hepimiz tek bir İnsan olup yürüyoruz,
Aşk bu işte!

Meyve bahçesinde bir cennet kaynak,
O KA HA olan hakiki insan,
7. dünyanın gücü,

Hakkın tınısını duyan o İnsan “gel” demez,
O herkese “geç” der.

Geç!

Sevgiyle,

Bahar Umurtak
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

 

01.07.2017 BİLGELER KAPISI 10
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ

Dağlarım, yerkürenin görevi hepinizin kendi yürekleriniz için size sizi anlattırmaktır. Kendi yolunuzu bulmanız önemlidir. Muradımız şudur ki; bu topluluk bütünün kültü olduğunu bilsin. Bu topluluğun gücü büyüktür ama hak edip idrak edebilsin.

İnsansı varlık değilsiniz, insansınız… İnsansı varlık ilmi kalem olmayandır, itibarı olmayandır, yarını olmayandır ama insan olan varlık; kendinde ve kendi yüreğinde her diride meknuz olan bilişi hak etmiştir.

Bire hizmet, insana hizmet, yolu bulmak, bütüne hizmet hepsi hepimizde gereklidir.

Yazar çizeriz dünyada ama yazıp çizdiklerimizi herkesin kendi yüreğiyle dinlemesi gerekir.

Diyebilir misiniz ki ben yazdım ama ona okutmadım… Canlılar, birlik kapısında yazılan her zerreye yazılır, bunları iyi bilin!... Burada yazdığımız her zerreye yazdığımızdır ve yazılan muktediriyetle o zerrelerde okutulur.

Önce ölüydünüz, ölüm kültlerindendiniz… Öz görevliydiniz ama ölümlüydünüz, öz kelamınızda kaleminiz yoktu, som altın ışığınızı bilemediniz. Açıkça bildiriyorum ki; yaşamınızda yoktu. Yığın, yığın ilim kalemi dünyada kendi yüreklerini kodlayamadıklarından muktedir olamadılar ve yoldan çıktılar.

Bitki hayvan ve tüm zamanların sistemi olanları biz buraya aldık ve bütünün kültü olan, kelama kalem olanları kontrol altında tuttuk ki; her şey yenilensin ve bütüne hizmetçilik yerkürede olsun diye.

Borcumuz var mıydı yaşama!?... Asla yoktu! Biz borçlu gelmedik yaşama ama iyi bilin ki bu dünya insanlığı; kelama kalem olamadığından dünya borcuyla dürümlerini kontrol edememiş yolunu kaybetmişti. Ve biz dedik ki; “insanlığın borcunu yüklendik”… “O borç bizimdir” dedik ve geldik. Biz dünya insanının borcunu yüklenerek geldik bu zamana.

Kin, nefret, hırs, dünya ilminde borçtur… Dünyayı hak etmek için ilmi hak edip kalem yapmak gerekir, yolu bulmak gerekir, dünyanın ekmeği olmak gerekir.

Hani, bunları yapabildik mi asıl şimdi yaşam başlıyor canlar!... Biz bunları hak ettik yaptık ve dünya borcumuzu, tüm borçları ödedik.

Bu günden sonra dünya insanı dünyaya kelam olup inebilecek… Çürük çarık kalmadı insanlıkta… Artık insan borçlu dünyaya diri kodlara inmeyecek. Dünya insanı kontrol kuracak, çürük çarık kalmayacak yaşamda. Hepimizin yolu buydu ve bu yol bütünün kültüyle kodlandı. Sizinle yapılan en büyük çalışma, insanlık çalışmadır.

“Kelama kelam” deriz ama “halike hakim” demeliyiz ki; hakkın kalemi olsun, biz o kalemiz canlar!... Dünyanın yarınını kodlayabilenleriz bizler. İmparatorluğun görevlileriyiz ama kodlanmış görevliler, itibarı yüce olan görevliler. Kuran insan olarak doğduk, ölümlü olmadık, öz körün gücünden öte göz olduk. Sözüm sesim insanadır ki; başka dünya, başka yaşam diye bekleyenler bilsinler ki; başka yoktur, başkalık yoktur.

Tanrı kalemi tektir ve o kalem biliştir. O kalem birliğin tinsel kelamıdır. Sizin dili hak olanların, sizin yolu hak olanlarınız ve sizin mutlak olanlarınız; Tanrı olup dünyayı kodlarlar.

Koruyoruz yaşamı, kontrol kurduk koruyoruz ama bu koruma nasıl bir koruma bunu kimse bilmiyor!... Bu koruma büyük kültün kodlanmış tende hörmetle kayıtları kodlayışı ve bütünü güçlendirişidir. Daha sonra bütün kötülükler aşılacak, daha sonra bütün yaşamlar kontrol kuracak ve daha sonra mahrek olan insanlık yaratıp yaşattıklarıyla yürüyen dünya olacak. Ve biz o dünyada hakiki insanlıkla biliş halinde mutlak kuran olacağız.

Çayım insanlık için demlendi, bu çayı insana zikrettim… İnsan, zikrimi kelam saydı, beni sessiz zamanlara ses diye kodladım. Ben çaya insanlığı koydum… Dert değil ilim bana, ben ilmin kapısıyım ama bana insan gerekir, insan!

Çorba, insan çorba… Bu çorbaya ilmi kalem olanı koydum… Yol bulanı koydum… Yoğun ilimde bütüne hizmet edeni buldum koydum…

Borç bana ödettirilmedi, borcu ben ödedim; hiç kimse benim borcumu öde demedi. Ama iyi bilin ki; barışın kuluyum ben…

Sırdır insan bilin!... Sistemin kültü olan insan, sırdır… Ölüyü diriltebileceğini anlamalıdır, öfkeyi aşmalıdır, kontrol kurmalıdır. Bu gün buradayız ama yolumuz dünya ötelerine açılacak bir gün ve gideceğiz ama biz hep bilişte olacağız ve biz hep insanda bulunacağız.

Bu dünya bire hizmet süresini doldurduktan sonra, bir tek insan olacak. Bir insan olacak ve tek insan olacak… O zaman insan kendi olacak…

İşte, işte canlar; Halik olanın hakkıdır bu, hasat olanın aklıdır bu… hangi dünya ben varım demedi ki… Bu dünyada, “ben hak ettim varım” diyecek…

Dedim, dedi, işte bu!... Ve büyük kötülükler önlendi, “ol” dedik, şimdilik, aha şimdi ol!

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://vimeo.com/223963155

 

01.TEMMUZ.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 10
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ

Canlarım…

Bellek kapılarının tümünü kapattık ve geldik Dünya’ya… Şu anda Dünya’dayız… Nereden geldik..? İnsanın, kendi dürümlerindeki yoğunlakların, enkarne sistemlerdeki ses kayıtlarını kodlarken, hangi zaman kapısı gerekliyse o kapıda oluruz… Ve o kapıda Bütün’ün Kült’ü olarak çalışırız. Sonra döneriz kodlama yaparız. Bütüne hizmetçiliktir yaptığımız ve geri çekilişimiz yine Dünya’ya olur…

Görevi Hak etmek kolay değildir… Göç kodlamaları yapabilmek için, her bir sistemle ilişki kurmak gerekir… Bu ilişkilerde biliş gerekir ve biliş olmadıkça yarına varma imkânı olmayacağından, kontrol dışı bilgi sayfalanışları bu dürümde asla yapılmaz… Bizler Dünya diriliklerinde tüm İnsanlık’la bilişi kodlayanlarız… İsrafil İlmi’nin Kültü, Bütün’ün Kültü olur ve Biz o güçle de bilişi kodlayabiliriz…

İnsanlık, el ayak çekilmeden kodlama yapacak. Ama el ayak çekildikten sonra kodlama yapılmayacak… Bu nedenledir ki, yapacağımız her şey her ses ile birlikte yapılmalıdır…

“Kantar” dediğiniz Altın Işık da Ölüm İlmi’ndekileredir… Ölüm İlmi’ndekiler kelâmı Hak etmeyenlerdir… Ve ölüler dediklerimiz, onlar Yerküre’nin görevini kodlayıp yenilenmek üzere Biz’e gelebilirler… İnsan el ayak olur tüm zamanlara ve yaşar…

Doğan gün, aklın gücüyle doğuyor Canlar… Bundan sonraki süreçte darı bolu bilen İnsan, daha güçlü çalışmalar yapacak… İnsanlık kelâma kalem olacak… Ha diyeceksiniz ki “Yerküre’de bunu dilleyebilen kaç İlim Kalemimiz var? ŞU ANDA DÜNYA ÜZERİNDE HİÇ KİMSE BU BİLGİYİ DİLLEMİYOR…! Bu bilgiyi dilleyecek güç, Bütün’ün Kültü’nde tüm zamanların gücüyle, yeni denemelerle yaşama indirilmeye çalışılıyor şu anda… Ama kulluk yapabilecek olan çok sayıda İnsan olmasına rağmen, İnsanlık İlmi’ni tohum olarak Bütün’e ekebilecek çok az İnsan vardır… Biz o İnsan’ları tanırız… O İnsan’ların kıran olmadıklarını dilleriz. İnsan’ın elinin İlmi’nde Bütün’ün Kültü olduğunu biliriz… Ama kontrolu kurmada bu mecliste olmasına izin vermeyiz… Büyük kötülüktür ona buna izin vermemiz…

Emin olunuz ki Dünya’nın İlmi aklın kelâmıyla Bütün’ün Gücü’nü türevlemedikçe, hakim olamazsınız İnsanlığa… 
ARZ’IN GÜCÜ, AKLIN KULUDUR CANLAR… AKLA KALEM OLUN VE BİLİN… Bugün buraya gelen Yüce Meclis Kültü Biz’e dedi ki “Sizi dinlemeye geldim…” Canlarım… Dinlemek için gelmenin anlamı yoktur… Bunları iyi öğrenin, iyi öğretin… Herkes herkesi anlarsa, dinlemek için hiçbir ana varmanın gereği yoktur… Çünkü hepimiz hepimizde mevcutuz… VE BİZ BİZ’İ AN SİSTEMİ’YLE DİNLEYEBİLİRİZ…

Biz’e kelâm etmeye değil, Biz’i Hak etmeye gelmeden yaşamı Hak etme imkânı olmayan Birlik, İsmaili Kapı’ların tükenen dürümlerini açarak yaşamı Hak ettiğini dilleyip geldi… Hak etmediğimiz bir dirilikle geldi üstelik ve dedi ki size “Hak etmediğiniz için şunu şunu yapabilirdim…” Canlılar… İnsan elin tuttuğu, yolun Kutsal Işığı’nda kodlandığı ve Bütün’de olduğu sürece hiçbir zaman, hiç kimse tarafından onun yoğunluğunda İlim kodlaması yapıldığı esnada ziyan verilmez… Bu kesindir… Ben ona ziyan verir miyim? Asla… Kimseye ziyan vermem ama şunu iyi anlamalılar ki, yere güç indirirken Yerküre’nin Gücü’nü bilmeleri gerekir… Bugün Dünya’mızı ziyarete gelmişler ama Dünya’mızın gücünü anlamadan gelmişler…

Değerliler…

Dağa başka ne diyeyim ki? O dağ kendini dinlesin yeter… Ama Biz o dağda Bütün’ün Kültü’yle bilişi kodluyoruz şu anda… Öyle çok çalışıyoruz ki bunun için…

“Salı günleri çalış” demişlerdi ya Biz’e… Sorguladılar “Niye Salı çalışmıyorlar” diye… Burada bugün yine Biz’den Salı çalışması beklediklerini dilleyecekler… Canlarım… Biz Salı’ları sisteme koyduk… Salı günleri sistem çalışsın… Biz buradayız… Ama onlar Biz’siz çalışmayacaklar… İnsanlık boyutlarında her kült kendini dillemelidir… Salı Çalışmaları mutlaka olsun… Ama bu Meclis’in işi değil… İnsanlık Boyutları iyi bilsin ki, kurtarılmış Dünya, koklanmış dürümlerdeki İnsan, bu yoğunlukta biliştir… VE BİLİŞİ HAK ETMEYEN, YARINI HAK EDEMEZ!...

Sevgililer!... Canım ciğerim İnsan!...

Ben Dünya, Dünya Ben… Ama ya İnsan kontrolunu kaybederse ne olur? Oğul, ben o Dünya’yı korurum yine ama, KONTROL DIŞI OLAN KODLANMAZ… Şimdilik… BİZ’E GELİP DE, BİZ’LE GÖREV TAŞIYAMAYAN KODLANMIŞ DEĞİLDİR… BU DA KESİN!... Bundan sonraki dönemde de kodlanmamış, koklanmamıştır… Koklanmadığından tohumlanamaz… Ve tohumlanamadığından yarına varamaz… YARINA VARMAK İLİM’LEDİR… EĞER YOKSA YARIN, YAŞAM YOKTUR ONA!... BU KESİNDİR!...

Tanrı Allah’ın dediğini der ama, aklın kapısını açmayan akla varamadan Kelâm’ı anlamaz ki… Ne desek boş… Şimdiden daha öte bir şimdide… Mutlaka ama mutlaka öfkesini aşabilir, yaşamı Hak edebilir ama belki milyar yıl sonra… Ve Biz ona bugün bu imkânı tanımıştık… Bakalım ne olacak?

Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/223971674

 

01. TEMMUZ.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 10
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 5.AKIŞ

"Tat tuz" denir ya hani... Tat tuz... Sualtı size diyor ki "tat tuz olun yüreklere!..."

İsrafil diriliğinde tüm zamanların kültü olan insan sırrını dilleyen bilişliler; herşeyin hakikiyetini dilliyebilirler...

Doğanın gücü sizin yüreğinizdedir canlılar... Unutmayın ki doğayı hak etmek, toprağa tohum ekmekle mümkündür...

Eğer toprağa tohum ekilmişse, yaşam için bilişi hak ettiniz demektir...

İnsana "ekmek yap!.." dedikleri zaman, insan "ben el ayak olayım, ekmek yapayım" demez... "Elim Altın Işığın kültü ve ben tüm zamanların gücüyüm" der ve ekmek yapar...

"İbrahim Soyu" dediğiniz soy bütünün kültüdür... Öz köklerin kültü olarak, yoğunluğunu tohumlamış ve bütüne hizmetçilik yapmıştır. İslam Dini'nin en büyük gücüdür İbrahim Soyu..

İnsanın eli ayağı, insanın yolu, insanın kulluğu, her şey ama her şey insanla mümkün olan bir kalemle yaşama çekilmiştir.. Ama insan deneme yanılmalarla değil hakikiyetiyle artık her şeyi bilmelidir...

"Hangi insan daha güçlüdür?" diye sorarsanız... Kelamı hak etmiş olan insan... Hakkın kalemi olmuş olandan da ötedir o. Onun ruhu onun yoludur.

Önce dünyayı yaratın. Sonra yolunuzu hak edin. "Sora sora insan yolu bulur" derler ama insan sormadan bilir. Bunları artık dinleyin anlayın.

Bir insan, bir diğer insana, "bu nasıldır?" diye sormamalıdır. O bunun nasıl olduğunu kendi yaşamıyla bilmelidir. Kendi yaşamıyla dillemelidir ve dinlemelidir...

Eğer bir insan bu gün hala "ben şunu yapmak istiyorum acaba yapayım mı? Yoksa yapmayım mı?" diye soruyorsa, öyle çok kırıcı bir yaşama iner ki bugün bu noktadaysa, dün şu noktadaysa, girdiği an sayfasında artık her anın en aşağısında kalır. Bunları iyi anlayın. Buraya geliş sebebiniz doğanın gücünü hak etmektir.

Dünya için farklı çalışmalar var mı? Yoktur... Her insan dünyayı hak etmeye değil, hakikiyette kendini hak etmeye de gelir.

"Sadece sadece ben dünyayı hak edeyim" değil!.. "Her insanı hak edeyim" demelidir.

Bir'e hizmettir insanın yaptığı... Bir nedir? Kaynak ışıktır...

Hangi insan kaynak ilmi hak edipte dilleyebilirse; o aklın kalemi olabilir. Dünyanın nuru, insanın kulluğudur.

Eğer Dünya bir nura sahipse, insanı vardır da ondandır... Eğer dünya bir yolu bulup, kodlama yapabilenleyse, o kodlayıp, koklayan tüm insanlığın kontrolunu kurabilecek olandır.

Deli dumrulum ben!... Dünyayım. Dünya ben, ben dünya... O halde deli olan ben, tahditli olan ben... Ama diri olan ve yine yüreğe inebilen her insan beden... Ve Hepimiz o beden olarak burayı kodluyoruz.

"Din" dedikleri insanlık değildi. Din dedikleri kelam değerinde de değildi. Din yarını kontrol için kaynaktan insanlığa bildirilendi. Ama insan dini kendi yüreğinde asla dinlemedi. Ve sadece ona söyleneni tekrarladı..

Bu ise insanı kendinden uzaklaştırdı. Eğer insan kendini bilebilecek, kendini dilleyebilecek, hakiki insan olabilmiş olsaydı ona din gelmezdi. Ona insanlık gelirdi...

Bugün artık Allah'ın dediği gibi her insan kendini bilecek ve kendine varacak. Ama daha önemlisi mutlakiyetini ve gerçekliğini de dinleyecek. Buraya geliş sebebini bilecek.

Dünya insanı, torbasına ilmi koydu geldi dünyaya... Ama o torba bazı bazı açıldı. Bazı bazı tüm zamanlarda ki gibi kapalı kaldı.

Eğer bir insan, kendindekini, kendi yüreğindekini, bilip de dilleyebilecek güçle o torbayı taşıyabilseydi, bugün dünyanın ilmi farklı olurdu.

Bizler bu dünyaya kul olup geldik. Muktedir insanlığın diriliğini bütünün kültü yaptık. Hakk'ın Kalemi olduk ve Bütün'ü kodladık. Toprağa indik tohum ektik. Ama ektiğimiz tohum, bilişimizdi...

Bizim İsrafil olduğumuz, bizim yürek olduğumuz ve bizim mutlak olduğumuz kaynak ilimle dillendikçe, herkesin kendini hak edip dinlemesi mümkün oldu.

Robotik timlerle dünya yaşadı bugüne kadar. Robotik timler neyi ifade eder?... Hakikiyeti hak etmeyenleri ifade eder. Dünya bedeni alır ama dünyalı gibi değil tohum gibidirler sadece. Ve onlar kendilerine diriliklerin dillediğini dinletirler. Ama kendi yürekleri kendi yoğunluklarını asla bilmez ve bulmaz.

Bu tür insanlık, robotik sistemler tarafından diriliklerde kontrol altında tutuldu bugüne kadar. Kodlama ve koklama gibi bir yaşam kayıtlaması asla olmadı.

Toprağın tohumu ilmin kalemi direkt kütle kodlayıcısı olabilirdi. Ama olmadı çünkü Ruhlar Kapısı hep kapalı kaldı.

Çorba pişti mi?... Asla pişmedi!... Yarını hak etti mi insan soyu?... Hak kelamda kalem yoktu ki yarın olsun... Bütün kötülükleri yaşadı insanlık. Ama yarını hak etmeden yaşadı.

Marka bir çalışma diye bu çalışmayı devreye aldığımız zamanda; bizi dinleyenlerin çokları "yarını hak edebilir misiniz acaba?.. " dediler. Bizler, dünya dürümlerinde "her insanın kendi yüreğini dilleyebileceğini ve yoğunluğu bulabileceğini, kodlayabileceğini" anlattık.

"Sanal bir çalışmaya dahil edildiniz" dendi... Sanal bir çalışma.... Biz buna görev dedik. Onlar buna "kalemde olmayanın hakim olma imkanı yok ki siz hak kalem olup bütünün gücü olabilesiniz" dediler.

"Dava insandır!.." canlar. Biz dünyalıyız. Bugün buradayız. Ama her anda her levhi kalemde var olan Birleşik insanlık kapısıyız.

Burada olamamız, olgun sistemleşmeyi sağlayabilmek içindir. Ve Bizler burayı hak etmeden buraya gelmedik. Tanrı kapısından geçmedik. Bizler, tanrı olup geldik. Bugün buradayız, yarın her anda var olan insan kalemleriz!...

Kin, nefret, hırs duygumuz hiç olmadı. "Dünya yolu, akıl yoludur" dedik. "Aklın kalemiyiz" dedik. "Tanrıyız" dedik. Ama "Tanrı Rahmi kalemde bütünün kültüdür" dedik. Ve biz bunu söyledik....

Bulduk dünyayı. Dedik ki "işte bu!..." Bulduk insanı!.. Aha bu!.. dedik... Yolu açtık "Hah" dedik... Aktık Ka Ha olduk... "Ha ha ha" dedik. "Aha" dedik...

Dağlarım, her dediğimiz bir koddur. Her dediğimiz bir koddur ve tüm kodlar mutlaktır. Çok mutluyuz ki dünyalıyız. Çok...

Tümen, tümen insanlık dürümlere çekildi ve tüm zamanların kültleri bütünün gücü haline dönüştü. Korkmayın Allah'ın dediği aklın dediğidir... Biz aklın dışında bir şey demedik.

Mutlaka ama mutlaka iyi anlayın ki kardeşlerimizin görevi ilim yapmak değildir. İnsanlaşmaktır... Biz insanlaşmaları için onlara yaşam verdik. Yaşamak imkanı verdik, ağır yük taşıtmadık... Ölüler diyarı olan bu dünya, artık dirilerin dürümlerini kodalayabilecek düzeye geldi...

Yeni dönem başlıyor... "Yeni Dönem". Nedir yeni dönem?... Rahman'ın karanlıktaki ilminin, yerküredeki yeşilliği, mora dönüştürdüğü dönemdir.

Mordan öte bir morlukta bütüne görev taşınacak bundan böyle.. Ve morluk dediğimiz kontrollu kaynak ilim kaleminin yaşama indirdikleridir.

Çok mu, çok mu konuşuyorum?.. Çok konuşuyorum. Konuşmamalı mıyım? Konuşmalıyım canlar... Konuşmalıyım ki kontrol kurabilelim... israfil olabilelim... Bütün'ün kültünde bütüne hizmet edebilelim... Ete girmeden evvel de konuşurdum. Ete girdikten sonra da konuşurum... Öz görevim, konuşmaktır benim...

Arzın gücü olarak, Bütün'ün hizmetçisi olmak için bugün buradaysam eğer, yarını kontrol için teknik kalem olmalıyım ve konuşmalıyım...

Temiz bir dünya için ve teknik kalem olabilmek için tahditsiz olarak kodlama yapmalıyım. Kodlamayı ne şekilde yapıyorum?.. Sesle... Ses yoksa, kodlama yoktur...

"Koru beni Allah'ım" denir ya hani... Kontrollu bir çalışmada koruyuculuk olur... Kontrollu değilse çalışma, koruma imkanı kalmaz dürümlerdekileri...

Dalı tahtında kul yapan, aklı kalemde kelam yapan, hakikiyeti bütünde kültün kürzi kaleminde hakim yapan; insanlıktır!... İnsan yoksa hiçbir şey olmaz... Bunları iyi anlayın canlar...

Ortadoğudaki meseleye gelince; bugün Ortadoğu sıkıntı yaşıyor... Dünyanın ilminin bütünün kültü olmadığı bir zamandayız. Ama bugün dünya, kontrol edici bir yoğunlaşmayı gerçekleştiriyor.

Ortadoğu, sessizliği seslendirenlerce kodlanmış bir yaşam kapısıydı. Orada bütüne hizmet edilemezse yokluk olacaktı...

Yokluğu kodlayanlar vardı ve Mikhail'in kültü orada sisteme girecekti.... Sistemi Kürzi Kapı'da Bütün'ün gücüyle dürümlerden çekip alacaktı ve yaradanın yarattıklarını yoldan çıkaracaktı.

Yoldan çıkanlar, toprakta tohumları kıracaktılar. Kınanan, kınayan her şey yerkürede geçişleri kodlayarak, emre itaatle Kürzi Kapı'da kaynak yapanlar kaynaktan çıkanlar olarak ikiye ayıracaktı...

Bizi bizden ayrı tutacaklardı ki biz bütüne hizmetçilere ilim öğretmeyelim diye... Ama biz dünyalıydık ve dünyaya insanı tek olarak bildirmiştik ve dedik ki "siz sizi dinleyin, biz bizi dinleyelim..." Onlar dünyayı kontrola gelirken, kırarak kontrolu seçtiler. Biz dünyayı kontrola gelirken, kelamla kontrola geldik. Farkımız budur. Önümüz Allah'ın İlmi kapıların kültleri kodlayacağı yeni dönem... Ama biz oradan çok daha ötelerdeki görevi taşıyoruz...

Kör, sağır bir insanlık değil, dileğimiz kelam olan insanlıktır!... Ve kelam olan insanlık, kanatlanır uçar... Mutlak uçar... Bütüne hizmetçidir o... Ve biz onu, bugün buraya tahtidsiz olarak aldık.

Cennet insanın kelamı ama cennet kalemidir. Ama cennet ilmidir de insanın... Ama cennet lekesiz bir cennet olsun istiyoruz canlılar...

"Öyle bir dünya olmaz" dediler. "Biz oldururuz" dedik. "Böyle bir yaşam olmaz" dediler oldurduk...

Hepimiz hepimiz olduk, dünya olduk, düzen olduk... Körün gözü oldu, sözü oldu yaşamı oldu... Ama biz mutlak insanlık için buradayız...

Şimdi canlılar, size daha geniş bir bilgi vermek istiyorum. Bu bilgiyi aşkla kayda almak istiyorum.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/224014420?ref=fb-share&1

 

 01.TEMMUZ.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 10

Nagehan Sungur Öz Biliş

Ziyan etmem kimseyi ve ziyan olmaz kimse yüreğimde…

ÇÜNKÜ BEN AŞK KAPISIYIM…

Halik olanların kapısı…

Hak ederim herkesi ve yüreğimden sevgiyle geçiririm…

Hak etmek sevgiyledir…

Sevmeden yüreğinden geçiremezsin!...

Hak ederim ve geçiririm…

Sevgiyle AŞK KAPISI’ndan geçirdiğim her yürek dirilir ve

yarını Hak eder…

AŞK KAPIM, YÜREK KAPIM “BİZ KAPISI’DIR…”

“BİR” olunan kapıdır…

Kendi AŞK kapısından, BİZ kapısından herkes önce kendi

geçmeli ,BİR olmalı, güçlenmeli ki; başka yürekleri diriltip

geçirsin…

Yani BİR olduğumuz PARÇALARINI BİRLEŞTİRSİN!..

Tüm parçalarımı geçirdim, birleştirdim…

Çok şükür!..

İş budur… Aha bu…

Sevgiyle…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 
 
  Bugün 280 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol