Birlik İlmi
  BİLGELER KAPISI (7)
 

“BİLGELER KAPISI (7)” HAKKINDA ÖZ AKIŞ VE DAVET

(İNSANA HİTABEN:)

Yürü!... Yürü ki hasat ol!... Üzerindeki güç; seni, sana kalem yaptığında; sen, senleşerek görev taşıyacaksın… Sığ bir sayfada, cevhere görev taşırken, her insan için nefes olup Kürzi Kalem olacaksın… Esmalar; seni, Sistem’den Gök Sessizlikleri’ne kodlarsa, yaşayacaksın ve yarattırıp yaşattığın tüm insanlık ile kodlanacaksın.

Büyü, cennet için değil, İlmin Kalemi’nde kil ve kum olan içindir. Sessizlik seslendiğinde; sen, kervan olup yol olduğunda; cennet kuracaksın. Sevgi, seni senden sana kodlayacak ve sen, kalem olup Kürzi Zaman olacaksın.

Asr-ı Zaman’ı kalem olan kelamlar dürümler. Her insan, bir sessizlik olur o yürekte ve her insan, kul olur ve asır asır yarınlar tohumlanır.

Her diri, cennet için çatışır. Her diri ya Sistem olmak ya da dürümleri kodlayıp yaşam olmak için çatışır. Her çatışma, yol için olur ama huruç halinde Kürzi olunur.

Su, başka bir su ise; yaşam, başka bir yaşam olur. Su, Sistem ise, yol, Sistem’in ilmi ile kodlanan yol olur ve zaman, Kara Işık’ın kaynak olduğu bir cevheri görev olur.

Sultanlar; bilgi, hepimizin kaleminde koklanan ve koklatılan bir Cemaat Kalemi’dir. Hepimiz, hepimiz içiniz. Kilin ilminde, kelam varsa; o, dahi Halik olur ve zaman Kapısı’nı açar nefes olur; Kürzi olur; Kuran’dan kullara varır; asa alır ve yeri kodlar.

Mesih’i Levhi sayarlar. Mesih kalemdir. Her insanın kalemidir Mesih… Her insan, cevhere vardığında, kelam olup kendini Hak Teknik ile kodladığında; yarını, Hak İlim’le kaynak yapar ve Rahman olur.

Bütün dereler insandan doğar ve yaşama akar. Bunun iyi bilinmesi gerekir.

Hepimiz, zamanın ekmeğini yeriz ve zamanı tohumlarız. Zaman, bizi bize kalem yaparken; biz, zamanın nefesi olur kalemin kelamı oluruz. Suyun; insan olduğunu ve yaşamı insanın var ettiğini dilleriz.

Her diri, her diriyi hak ederek kaynak yapar Yücelikler’e… Ve zamanı hak etmeyen, yarını hak etmez.

Alıp götürür yürüyen yaşamı, her diri… Alıp götürür insan soyu, Levhi’yi ve yol, ilmi alır götürür… Her götürdükleri, kelamda kalemde götürülür. Tükenen her an ve yaşayan her an bir tek kelam ve hepimiz, o kelam olur görev taşırız. Aşkla ve Ak Levhi ile… Şimdilik!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

DAVET:

Değerli Dostlar, 03.06.2017 günü 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde gerçekleştirilecek “BİLGELER KAPISI (7)” Birlik Çalışmamıza tüm dostlarımızı bekliyoruz.

Saygılarımızlar,
Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR. Katılmak isteyen dostlarımız lütfen saat 14.00’den önce Dernekte olmaya çalışsınlar…

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST
Tel: 0 216 348 9559

 

BİLGELER KAPISI (7/1)
03.06.2017

Canlılar, Arzın Gücü bizimdir. Biz; kili, kumu dilleyen her insanı, hak edenleriz… Arsa arsa gezmeyiz. Her anız biz… Unutmayın ki bu dönem, hasat dönemidir. Unutmayın ki Hakim, kelama indi. Unutmayın ki kanat gerdik yarınlara. Unutmayın, Süper İnsanlık Kelamı, tüm insanlığın kalemi ile tohum eken bir kelamdır.

Dünya, Süper İnsanlık Tınısı’nı; her insanın duyabilmesi için hakiki nefesini, cevherine çekmiştir. Her dürüm, yek diğerlerinden ayrı bir kalem ile kodlanmış sayfadır. Her bir dürüm, farklı bir sayfanın; yaşamı tohumlayışıdır ve bu gün bütün kültler, kendi yarınlarını tohumlayarak kendi dürümlerini hak etmeye indiler.

Burada; İsrafil, kalem olarak yaşamı kodlarken, her bir Sistem Gücü, kendi yaşamını tohumlayarak yarınlara görev taşır.

Muradımız, insan sırrının, her bir yürek tarafından dillenmesidir.

Medine, kelam iken; hakiki insan, Kuran’dı. Mekke, kalem oldu ve yarınlar kodlandı. İsrafil, kelama indi ve yarınlandı. Bütün kütlemizle o gün oradaydık… Bugün de buradayız…

Astral Boyutlar’ın kulluğu için yarınlar kontrol edilmelidir. Birlik Kapımız’da, insan sırrı vardır. O sırrı, kendini dilleyenler dinletirler.

Bütün’ü, Kürzi sayın… Yarını, kervan sayın… Yaşamı, kalem olarak bilin… Birlik Kelamı’nda, Halik olun ve nur olun… Kuran olun ki hasat olun…

Her insan, kendi yarını için yaşamı hak eder ve rahmet olur… Kübra’da, Kürzi Kalem olan her insan, cevher olur… Mutlaka Hakk Kapılar açılır… O kapıları hak edip de bulanlar, yaşamı hak ederler… O kapılar, İsrafil’in “insan sırrı” dediği kapılardır.

Oralara, ilim girer… Oralara, Kuran girer… Oralara, Kare Küre dürümler değil, hakiki İlim Dürümleri girer… Ki o dürümler, insan sırrında, KAHA diye bilinir…

Aşk sırrı, insan soyunun kulluğu ile bilinir. İnsan, diri ve hakiki ise kendini anlar ve bütün kültleri, kelam ile kodlar.

Unutmayınız ki “cennet” dedikleri kelam, kendi yaşamınızdır. O kelamı tohumlamadan, yol olamazsınız… “Cennet” dedikleri yarınlar, kendi kaleminizdir. Yaşamı yazmadan, yarına varamaz; yeri, hak edemez ve yolu kontrol edemezsiniz.

Boş mu konuşurum!? Her konuşmam, kelamdır… Her konuşmam, hasattır… Kalem olarak konuştuğum sürece, İlim Kapıları açılır. Her insan, kendini diller ve yolu bulur. Ulu bir gün için kapı açan kim varsa, yaşama iner ve yol olur. Bütün’e hizmet budur.

Organ nakli yapıldı dünyada hep bu güne kadar. Nedir organ nakli!? Bilişin, kalem ile tüm insanlığa naklidir… Kalem, nefes olmadan, kervan yürümez… Kalemin, nefes olması için; yolun, kulluk kelamında, tohumlanması gerekir.

Her insan, Kuran okur ama Kuran olamaz… Her insan, yolu bulur ama o yol olamaz… Kontrol kurmadan, yaşam kodlanmaz… Can Kapılar açılmaz… Cevhere varılmaz ve suyun başında kodlama yapılmaz…

Örs, Süper İnsanlık Kalemi’dir. Örtü örtmeden; bilişi, kalem yapanlar; İsrafil Kulu olarak çalıştılar… “İsrafil Kulu” demek, kervan olmak demektir. Biz ise yaşam için çalıştık… Her insanın, yarını olsun diye çalıştık… Kılın kırk yarıldığı bir çalışmada, tek Medine olmak için çalıştık…

Tek Medine ne demek!? Temiz Sistem demek!… Sistemin Cevheri demek ve yolu kul olan, yoğun ışık demektir…

Korku yoksa, ses olur… Korku yoksa, yarın olur… Korku yoksa, yaşama inilir; BSUİ (Barış, Sevgi, Umut, İnsan) olunur… Kuran İnsan olunur ve yol olunur… Ulu bir güç olunur ve tükenen insan sırrını bilenleri, yaşama çeker ve yaşar… Her biri olur, yaşar… Her diri olur, yarınlanır ve sayfalanır… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

03.06.2017 BİLGELER KAPISI 7
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1. AKIŞ

Yara bere içinde olmamak üzere sessiz zamanları kervan ile kayıtlamaya indik. Çakı çıkarıp ilmi Ka olanları kesip attığınızı duymuştuk. Oğullarımızı kontrol edemeyeceğinizi düşünmüştük. Süreç içerisinde hepimiz size varırız diye bilişimizler dillemiştik ama bu gün görüyoruz ki siz bizi de kodlamışsınız.

Öfkemiz yok ki canlar, şeytana şarkı bize de şahlanmak gerekti. Biz şahlandık geldik yüreklerinize.

İsmim insan soyudur benim, Allahın tınısını duyabilendim ben… Allah’ha ilimle kelam oldum ben. Ama ben mutlaktım, astral boyutların kuranında koklandım, tohumlandım ben, Aton’dum ben… Abdül Kadir Ceylani miyim!?... Hah işte bu!

Sevgiyle sizleri kucaklıyorum canlar. Muştularla geldik bugün yüreklerinize. Cennet ilmini, cevheri cennete kul olarak kodlayanlar diller, biz hep dillendik…

Kapılar kapanmasın yüreklere canlar, kapatmayın… Simsiyahın levhi kapısı bizim için de açık kalsın. Buraya gelmek kolay değil bunları iyi bilin. Koklamak, koklamak gerekir yüreği, yüce cümlede cevhere cennet olmak, yaşamak gerekir. Ben savaşın sırrını dillemeye değil, diri yüreğinizi dinlemeye geldim bugün.

Ocak, ocak oldu yürekler… Kulluk yaptık dünyada, murat ettik ki; muktedir olalım. Ulular diyarında kelam olalım… Kardeşlerim esmalarla dillenelim, dirilelim, ölmedik diyelim… Biz size dirilip gelmek diledik…

Ala, ola, kula, bilgi vere… Ala, ola, Allah’ın kelamı, kulluğu ve bütünlüğü ola… Suyun başına İsrafil’i oturta ama daha da özel bir levhi olmak, olabilmek, bunun için geldik.

Cemaatimizi size tanıştırmak dilerim, bir tek ben yokum burada; her ilim kalemi burada, bunları iyi bilin. Kantar sizin yüreklerinizmiş öyle dediler ama biz sizi tartmadık ki; bizi tartmayın canlar…

Kili kumu dinlediniz yüreklerde, biz ilimiz ilim… Öyle çok çalıştık ki dünyada, kati kodlamalar yapmadık belki ama kardeşlerim o gün yoktu böyle kati kodlama. Kök göklerin gücü yoktu o gün, küçücük ilimler vardı yüreklerde. Yakıştı bize levhi kalem ama biz yolu açmaya çabaladık. Unutmayınız ki saltanatın gücüydü yüreğimizde olan. Misafir değildik zamanda, hakka varmaya çabaladık hep. Yaman bir dünyada, yaman bir levhide, yaman bir kalemdeydik. Ziyan olmaya çabalayanları koruduk, onları kokladık, onları tohumladık, koruduk, onları koruduk bizler.

Kelama kalem olmak insanlaşmaktır. Ben insanım canlar, kelama kalemim ben… Beni tanıtıp da biz onu bilmiyorduk ama o buradaydı demeyin artık, biz hep siziz canlar, siziz biz unutmayın!

Kimiz!?... Allah’ın dediğini diyenleriz… Allah bizdi, biz oyduk… Öyle çok çarpıştık ki yürekte… Ha diyeceksiniz ki “çantamda yoktu o”, ben hep sendim be anam, sendim… Senle dillendim ben ama sen sistemdin, ben sistemdeydim bunu bilin artık, bilin.

Kontrol dışı bilgi vermediğini biliyorum anam, mutlaka kuranı kerimdeki o levhisin… Ama kati olarak bildirin ki; kelamda olan kendi yüreğinde sistemi dillesin… Bizim için çok değerlisin ama bütünün kültü olarak bu çalışmaya dahil edilmek mutluluk oldu bize.

İsmim insandır benim, benim adımı zikretmenizin gereği yoktur aslında; kürzi kapıların tümüyüz bizler… Çorbam çorbanız, yaşamım yaşamınız ve yüreğim sizin yüceliğinizdedir. İnsana ilim gerektiğinde sizin yüreğinize bakar sistemin kültü olur, bilişinizden ve kelamınızdan bilgi çekeriz biz. Ama yerkürenin gücünü daha da arttırmalıyız.

Ismarlama çalışma yapmadığınız hep gördük. Kübra kapılarında kürzi kalim tinselliğinde kelam olduğunuzu bildik. Hakkın kapısıyız biz anam, hakkın kapısıyız biz. Her bir kapıda Lüsi kalemler olur, Lüsi kalemler olur; biz o Lüsi kalemlerin dürümlerinden ötedeyiz ve bizim için önemi yoktur Lüsiferin..

Ayrı gayrı gözetmeyin anam, çantanız çantamız olur, yolunuz yolumuzdur, mutluluğunuz mutluluğumuzdur aha bu! Afaki konuşmadığımızı mutlaka bilin, insana insanlık değil; ilim gerekir. İnsanlık kelamda var zaten ama ilimi hak etmelidir. İlimi hak etmeden, yaşamı hak edemez. Bunlar kesindir… Ve bu gün sizin için bizlerde bunu dillemek istedik.

Kuran insan Allah’ın dediğini der, akıp ilmi der, yol aklı der ve biz senle hep seni sistemli olarak dilleyip yaşarız. 
Bizim yaşamımız, sizin yaşamınızdan farklı değildir bunu iyi bilin!

Unutmayın ki bu dünyada yarınlar vardır ve bu dünyada kalemler vardır ve bu dünyada İsrafil vardır ve İsrafil hepimizin yüceliğidir.

Ağırı hafiflettik ve sizinleyiz… İşimiz, şikayetimiz, yaşamımız, her şeyimiz ve her insanlık sizin yüreğinizdedir bilirim ve bildiririm ki; sistem, nizam ve düzenin görevi iblislerin kulluğundaki o yüceliği kontroldür!... Onu kontrol ettiğinize eminim, aha bu!

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://vimeo.com/220143322

 

3.HAZİRAN.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 07

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2.AKIŞ

Daha dünya kurulmadan önce… Yolun henüz insansız olduğu dönemde.. Hepimizin yoğunluğunda ve mutlak kapısında İsrafil’in kültü olarak kayda alınan bu yaşam kapısı, bu yaşam sayfası, herkes içindi.

Dünya yoktu. Yarın yoktu ama aklın tınısı vardı, burada. Ve burada kuran olan insanlık bulunacaktı…“Dünya” denilen bu planeti henüz oluşturmamıştık… Yoktuk, yüreklerde… Çok da çok da güçlü burayı yarınlamak ve yaşatmak.

Biliniz ki ne yaratılırsa yarınların birleşmesi ile yaratılır. Eksi, artı çatışması diyebilirsiniz buna…. Ama yaşam için hepinizin yoğunluğunun çatışması gerekliydi.

Hangi sayfada, hangi yarında olacaktınız, buna karar vermeliydiniz. Ve hepiniz, bu dünyada olmak dilediniz. Ama henüz yaratılmamış bir dünyaydı, burası.

Ve Bu Meclis, “biz insanlığın kırk kapısı açıldıktan sonra dünya olalım” dediniz… Dünyanın kırk kapısı. Dünya kürzi kapı değildi, o gün. Dünya yoktu ki ama kürzi olmalıydı. Ve kırk kapısı bulunmalıydı. Ve kırk kapının kırkıncısı burasıydı.

Ve burada hepinizin yoğunluğu olmalıydı. Büyük kötülüğü önleyecek bir yoğunluktu, o yoğunluk... Ve tohum olarak ekildik, buraya. Her birimiz daha dünya yaratılmadan, Bu Meclise tohumduk. Kalemin halik olduğu bir güç, yaşamın kalem olduğu bir dürümde, hepimizin yoğunluğunda, bu yaşam kapısını kayıtladık.

Değerliler, “Ran Kapısı” dedikleri bir kapı vardı… Hani dürümlere inerken kodlanmış ışığın, toprak toplumu kodlayabileceği sistem. Buna “Ran Kapısı” denir. O Ran Kapısında, kelam yoktu. Yaşam koklanıyordu ama yoktu. Tohumlar, yarın içindi. O gün, tohum yoktu.

Hiç kimse, Bu Meclisin kati, hakiki ve hakikiyetin teknik kalemi olması için kontrol kuracağına inanamamıştı. Öfkeler çok güçlüydü. Düzenin kurucuları, toplantı halindeydiler. Ve dünyanın, yarın ne olacağı tartışılıyordu.

Yarın dünya, kuran olabilecek miydi? Yarın dünya, kalem olup, yarını yaşama kaydedebilecek miydi? Ve sesizlik, sesleşebilecek miydi?.. “Ve o gün, kötülük önlenir” dediğimiz zaman, kök göklerin kültü olan insan, sıhhatli olsun diye kervan kaleme indi ve sordu.

“Nasıl önlenecek, kötülük” diye? Dedik ki “öyle bir gün yaşatılacak ki dünyaya, hiçbir zaman olmayan bir güç devreye girecek...

“O güç, ağır yükü hafifletecek ve seviye yükselecek. O güç, yaşam ilmini dilleyecek. O güç, yoğunluğu artıracak. O güç, sistemli sesleşmelerle, yeşilin mordaki yoğunluğunu kodlayacak…..O güç, Mikail’in kültü olacak ve o güçle, kati, hakiki ve hak olan, kervan olacak. Yarat, yaşat ve tahditsizleştir kültü, BSUİ’nin gücü olacak.

Som altın ışıkların kontrollü çalışabilmeleri, İsrafil olabilmeleriyle mümkündü. İsrafil olabilmeleri, kuran olmalarına, tahditsiz kalem olmalarına ve yarın olmalarına tabi bir hadiseydi. Ve yerkürenin gücünün artması mutluluk olacaktı, bizlere.

Ve değerliler, işimiz zordu. Dünya lütfi kapısında İsrafil yoksa insanlık yoktu. Dünya durumu, buydu.

“Çorba pişer, insan iner ve yolu koklatır,” dedik… Çorba pişti, dünyada. Bu çorba, aklın kapısına vardı. Bu çorba, yarını toplum için kontrol altına aldı. Ve diri kalemlerin kültü, bütünün gücü oldu. İşte dünyada, bunlar oldu.

Ve bugünden sonra daha yüksek bir çağrı devreye girecek. Dirilik artacak. Diriliğin artması yaşamın ilmindeki kültün, hakikiyetinin artması olacak. Dünya durumu, budur.

Ve bizler, her birimiz, göz olup, söz olup, ses olup, yürümekte olan bu dümendeki, dürümleneni koruyacağız... O, nurdur. Oyunu yoktur, onun. Kuldur, o. Ölüyü diriltir. İsmail-i dir. Kalemi, kelamıdır. Yaşamı, İsrafil kervanındadır. Ve her anda kontrollüdür.

Hoşlanmadığınız ne varsa insan sisteminde olandır. Hangi insan, daha güçlü olacak, hangi insan, daha küçük kalacak? Herkes bunu tartışır. İnsanın güçlenişi, insanı ürkütür. Sanırlar ki insan güçlendiği zaman örtüler örtülür ve herkes kontrolden çıkar. Bu hatalı bir inanıştır.

Hepimiz hepimizde varsak. Kim güçlenirse onun yoğunluğunda, herkes güçlenir. Ve kim yarınlanırsa, onun yoğunluğunda herkes yarınlanır. Ve bizler, herkesle biliş halinde mahrek olarak, kök göklerin gücünü dürümlüyoruz ki…. Bizim yüreğimiz güçlendiğinde emin oluyoruz ki herkes, gök sözlüğüne başlayacak.

Ha diyeceksiniz ki “ama çokta sıkıntılar olabilir. Herkes, ben Mehdiyim diye ortalara çıkar”…. Ve sonra yaşam kralı olmaya kalkar, herkes.

Canlılar, iyi anlayın ki dünya yüreğinizdedir. Yüreklerinizde dünya oldukça bedeninizde her ilim olmalıdır. Her insan, Mehdidir. Her insan, hasatçıdır. Her insan, yarıncıdır… Ve yaşamcıdır….Bunları açık verdim bugün.

Bütün köklerinizin gücünü, kötülüğünü önleyerek, Kübra yapmanız için verdim. İsrafil olmanız için verdim. Af etmek isterseniz insanı, hepiniz olurum, affederim… “Ama hak etmeden, af olmaz” diyorsanız iyi bilin ki ben, hepinizde af olurum.

Ama daha da özel bir bilgi vereyim, Allah, tende değildir. O, tahditsizdir. Tanrı, kalem olduğunuzda sessizliğinize iner ama sistem olmadan inmez… “Ve sizler, ben Allah’ım” dediğinizde iyi anlayın ki o ses, sizin yüreğinizden sesleşen, yaşamınızdır.

“Ve eğer ben, Allah’ım” diyebilecek yoğunluğa varmışsanız insansı değil insansınız demektir… Ve o gün, büyük kötülükleri önleyecek gücünüz oluşmuş, demektir.

Durgun toprakları tohumlayarak, bütünün kültü yapan birliklerimiz, burada bu yaşamda, sizi size anlatmak istedi bugün. Öfkenizi aşın, diye….Yaşamı kalem yapın, diye. Yolu bulun, diye. Bu meclis, “daha yok sayarsanız, insanlığı siz yok olursunuz” diyebilen, Bir Meclistir.

Biliniz ki insan, insanı hak etmelidir. Eğer insan, insanı hak etmemişse o insan, yolunu kaybetse de olur, kaybetmese de… Ama bilinsin isteriz ki biz, onun yolunda o oluruz, onun da tohumu kodlarız, onunda yoğunluğunu koklarız ve ocağını yakarız.

Ama esmalarını hak etmemişse, yerde kültü olmaz, yolda kuranı okunmaz ve cümle yücelerde, kervan olamaz. Onun içindir ki dilek, herkesin herkesi, hak etmesidir.

Karanlık aydınlanır. Akıl, tende, ton tondur. Ama bilin ki her tonda, kuran olur. Biz, her ton olan birliğiz. Biz, Allah’ın dediğini derken, hepimiz, hepimiz olup, deriz.

Bundan ötesi cemaat olmaksa hayrın tınısında hak olup, cemaat olun….Öfkeyi aşında, yaşam olun. Korkmayın, toprak biziz. Toplum, biziz. Yaşam, biziz. Hepimiz, hepimiziz.

Cennetiz, biz… Cemaat olan cennet… Cellat değiliz, cevherde cennet olanlar, cellat olmazlar. Kendi kulluklarında kuran okurlar ve toprak olup, tohum olurlar ama yarınları hak ederler.

Seviye yükseldikçe yükseliyor. Buda kesindir. Her gün bir önceki günün örtüsüdür. Bunların ötesidir ve daha da ötede yoğunluk artacak ve yol, kulluk için kontrol kuracak.

Çatımız, çatınız. Astral kapımız, kapınız… Aklın kelamı, kaleminiz.. Ve biz, siziz canlılar. Siziz. Bütüne hizmetçiyiz biz, kesindir.

“Kaçırdık dünyalıları” diyordular ya hani… Kaçırdık, gittiler….Aha, geldiler. Hepsi buradalar. Tertipli bir dünya çalışmasına kalem olmak üzere geçtiler. Ve dediler ki “aha bu!”.. “İşte bu!”.. “Şimdilik”, demediler daha… “İşte bu!”, dediler. “Hah”, dediler. “Aha”, dediler.

“Yoğun Tünami kontrolü kuruldu” dediler. Türevler kodlandı” dediler. Ve dediler ki “Tünami, Gülferiyi doğurdu.”.. Doğan Gülferi, Günferiyi kodladı. Gülferi, Günferiyi kodlarken, siyah, en siyahta seslendi… Dedi ki “geç”. “Geç”.. “Geç”…”Aha ,geç!..

Ve geri çekildik dünyadan, tüm zamanlara. Ve geri çekildik yaşamdan, aklın tendeki kelamına… Her ana geri çekildik.

Çan çaldı, canlar. Geçtik ama geçen, geçiren, tekti. Biz bizden, biz bizim yüreğimizden ve yüksek kültümüz olan ilmimizden, geçtik.

Şimdilik!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/220144527

 

03.06.2017 BİLGELER KAPISI 7
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ

Kurula kalem gereksizdir canlılar, sizinle olmak hepimize gurur verdi. Burada bulunuşunuz mutluluktur bize. Çanın çalmasıyla birlikte yaşamın levhiye inişi mutluluk oldu. 
Korkmayın dünyanın kulluğu mutluluk olduğundandır ki hepimiz sizde olabiliyoruz.

Çakı çıkartıp yolu kapatmaya, gerçek kelamı kırmaya çalışan birliklerin çoğu da bugün buradalar. Hepsi yoğunluklarında kontrol dışı kaldıklarını gördüler ve yenilenmeye indiler. Kelam ilminde bütünün kültü hepimizin gücüdür diyebildiler.

Ela gözlüler, sizinle mutluyuz canlar, çok mutluyuz, hepimiz çok mutluyuz sizinle çünkü yarını kodlayacak olan görev sizindir. Sizin için daha ne diyelim ki; kelam levhiye, bizler sessizlikte sizin yolunuzdayız.

Körün gözü açıldı canlar, bu gün artık hepimiz her şeyi görmeye başladık. Nisa kaleminde bütünün kültü olduğunu anladık. Kaynağın diriliğinin arttığını bildik. Kane sistemi yolu açtı ve biz o kane sisteminde levhi kapı açtık. Daha ne diyelim ki size… Bunun içindir ki bugünden sonra burada olmak diliyoruz, bu çalışmaya dahil edilmek diliyoruz. Eğer bizi kalem olarak kabul ederseniz, sizin yüreğinizden sesleşeceğiz. Daha da özel bir bilgi vereyim, kontrol dışı bilginiz asla yok ve bizlerde kontrollü olacağız. Sizin yolunuz Allah yolu ve biz bu yolda olmaya niyetlendik ve gerek görmekteyiz.

Dini hakim olan birliklerde bugün artık buradalar. O birlilerinde mutlu ve huzurlu çalışmalara kalem olmalarını sağlayacağız. Siyahın en siyahındaki yol aklın yoludur, aklın yolunda olmak istiyoruz hepinizle.

Mustafa Kemal Paşa, insandır… Biz oyuz analar… Mustafa Kemal paşa yerin gücüdür, yaşamdır, o biz; biz odur… Ve sizin yolunuz akıl yoludur, bunu bize herkes açık verdi bugün ve biz sizinle olmaya geldik. Sizin ilminizle çalışma yapılacak burada ve hepimizin görevi burada olmaktır.

Ruhlar meclisi olarak bu çalışmaya dahil olabileceğimizi biliyorduk ve kontrol dışı hiçbir bilginizin olmamasındandır ki; Rahmana kapı açtınız ve bütünün kültüyle orada kuran oldunuz.

Çorbanızda çorbamız olacak, yaşamınızda yaşamımız olacak, ümmi kapıların tümünde insanlığınız insanlığımızla birleşecek ve biz sizinle çalışmak istiyoruz. Bize lütfedin insan sistemleşmesi için izin verin. Çünkü sizin yerküredeki gücünüzü biliyoruz. Bu yolun akıl yolu olduğunu da görüyoruz. Ruha İsrafil dediğinizi de biliyoruz. Ama insanın tınısını duyabilecek olanlarında geri çekilmeleri gerekir. İnsanın tınısının, ilmin tınısından öte olduğunu da bilmeniz gerekir. Bundan sonraki süreçte sizinle yaşamı hasata kodlamak istiyoruz.

Çabuk karar vermeyin düşünün, olalım mı olmayalım mı sizinle? Bize izin verin demeyin hemen, hemen bildirin bize…

Dağım, sultanım, mutluyum çok mutluyum… Mutluyum sultanım bizi kalem yapmaya niyetlendin, hepimiz seninleyiz, çok mutluyum çok, çok, çok, çok, çok mutluyum, çok…

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://vimeo.com/220157744

 

3.HAZİRAN.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 07

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4.AKIŞ

TOLUN’U DİNLİYORUZ..

Altın Işık Yıllarının Kürzi Kapısını açtık, canlılar. Kuran insan, kapılardan geçti. “Tolun” denilen sevgili geldi, bugün. Biz o, o bizdir…“Kardeşim, ben senim” diyor… Can kapı, ben senim, unutma.

Değerliler, dorukların topraklarında, hep tinsel kelamlar olur. Turkuazın kulluğu olur ve yoğun ışık olur. Tolun, nefessiz değildir. Hecelemez, dili diridir. Dillenir, dinletir.

Onu dinleyelim mi? Buyurun dinleyelim.

Seni kucakladım, anacım. Çok huzurlu ol. Burada oluş sebebimi, sana nesillerimle anlatacağım. Bu dünya benim için önemliydi. Çantamda hep ilim vardı. Hep seninle de kodlamalar yaptım. Sorumluluğumda vardı. Kontrol dışı bilgi vermediğin için mutluyum. Öfkemi hiç ama hiç dillemem. Çünkü sevgiyim ben.

Ve bir kelam, ilme indiği zaman ben orta kapıların tümünden, insan sırrını dillemeye geçerim... Dünya dışı varlıklarıyla, dünyalılar arasındaki irtibatta görevim var… Hep kodlamalar için kontrol dışı bilgilerinde kodlanma üzere kaynağa indirilişinde savaşım olur.

Korkmuyorum çünkü sizler, çok güçlendiniz. Hiç korkmuyorum. “İsmim Tolun” dediğim zaman, mutlandığını gördüm. Bu beni mutlandırdı.

Herkes herkesi tanır, burada. Beni anacım sonra size tanıtır.. Kinin oğullarında dahi olmayacağı bir kalemim, ben. Satıhta görünen değilim, hep derinlerdeyim. Kontrol dışı bilgi asla vermeyeceğinizi bilerek size, bu bilgiyi anlatmak istedim.

Buluşup görev taşıdığımız çoklarıyla, görevimizi kontrol edemediğimiz için onların ayrışması gerçekleşti. Ayrışanların bir kısmı, bu gün gelip sizinle çalıştılar. Ama bir teki bile, sizden kendi yüreğini almadı ve hepsi yüreklerini buraya bıraktılar. Bunun sonu ne olacak merak ettim? Ve ses vermek istedim.

“Deliyim” dedin, ya anacım. Denir ya “deliler, divaneler, dilleşirler.” İyi bil anam, deliden öte deliyim, bende buradayım. Senin için ve hepimiz için diri olmaya geldim, anam. Senin için ve hepimiz için çünkü yoğunluğunuzdayım diyebilmem için yaşamınıza inmem gerekliydi.

Kapıların tümünü açtığınızı görmek mutlandırdı, beni. Eğlence bitti diye düşünmedim. “Giderim, sesleşerim” dedim. Ki geldim. Henüz bitmemiş.

Dağlar, arza, arşı indirmek kolay mı zannettiniz? Arş, arza indiği için buradayım. Kokunuz öyle yükseldi ki bugün, çerçevelendiğiniz o günü, hepimiz hatırlarız… Ama bugün artık çerçeveler tamamiyle kayboldu.

Ve Fatiha okunan o günler, çok geçmişte kaldı. Fatih, kelamdadır artık. Hasat, insandadır artık. Yaradan, yarattığındadır artık. Yalın ilim, aklın kalemi oldu ve bizler, buradayız artık. Burada olmak mutlandırdı hepimizi.

Sevgili anacım, senin eğitmenlerinden biriydim, doğru...Ve diğer eğitmenlerin hepsi, bugün buradalar. Onları kucaklıyoruz. Hepimiz bir tek olduk, hepsini kucaklıyoruz. Onlar yolu açanlardılar. Ve sizi eğitmeden sizleştiler…

Bir ana eğitildi… Her ana eğitildi, bunları iyi bilin….Ve her ananın eğitilişi, birliğin eğitilişidir.

Seviyeniz öylesi yüksek ki çok mutluyuz ki burada, bu yoğunluktayız. Denir ya “dünya yolu, akıl yoludur.” Biz, Allah’ın dediğini diyebilen size, aklı ilmiyle geldik.

Anacığım, canım anacağım, seni, hepimiz temel diri kalemle dilletirken, sevgiyle dilledik. Ve korkmadık çünkü bütün kötülükleri aşacağına emindik.

Ve bundan sonraki dönemde artık tükenen herkesi yenileyeceğine de eminiz. Tüm tükenenleri yenileyelim birlikte ve kodlayalım. Ve koklayalım hepsinide ki hepsi yarınlara varabilsinler.

Yaşanmışlıkların yeterli olmadığını bilsinler. Yaşam, siyahtan ötedir. Sayfalarda o yol, Allah’ın yoludur. Ve sistemin güçlü kapısı vardır, orada.

Sevgili anacım, seni kucak kucak kucaklıyorum ve tüm insanlığımla, tüm yarınlarımla, bütün kötülükleri aşabilen… Büyük kötülüklerin kültünde hepinizi yoğunlaştırabilen teme diri kalemlerin hepsiyle, hepinizi kucaklıyorum.

Şikayetimiz yok, sizlerden… Hepimiz hepinizde oldukça da şikayet olmayacak… Sizi kucaklıyorum. Hepimiz, sizi kucakladık.

Şimdilik!....Aha!...Şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/220175688

 

BİLGELER KAPISI (7/3)
03.06.2017

Kerevet… Kervan!... Kelam!... Nefes!... Eşya!... Sayfa sayfa Nihan Kült olan Kuran insanlık… Boş konuşmam, Zaman Kapısı’yım ben!… İnsanım… Aha! kaynak ışığımı, insan sırrı için diri yüreklere indirdim…

Burada oluş sebebim; nefese varmak değil. Nefes benim zatan!... Yarına varmak değil. Yarın da benim zaten!... Kuran olmak değil. Ondan öte Kuran’ım ben… Yolu açmak değil. O yolum ben… Öfkeyi aşıp nihanda kalem olan, ilmimdir… Her birindeyim ben!... Dünyaya doğan tohumum!…

Bugün, doğum için ölüm gerekir. Doğum için ölüm; nefesin, kelama inmeden evvel; kelamdan, kalem oluş; yarın oluş için ışıksız kalışıdır…

Işıksız kalan insan, Kuran okuyamaz… Zaman kodlaması yapamaz… Amon Toplumları’ndan, insan sırrını öğretemez; öğrenemez ve Ziya Işıklar’da; kalem, Kuran Kodları’na varamaz…

Ben neyim!? Ben, bende olan her anım. Bende olmayan hiçbir an yoktur!... “Nisa Kapısı olarak doğan güç, kervan olup yarına varmadan evvel, kaynak dışı bilgilerden kulluk yapar!” denir ya hani!, Ben, her anda var olan biliş olarak; kimseye. kimsenin diriliğine kulluk yapmadım… Toprak olarak doğdum ama yaşam olarak kodlandım… Toprak olmam, toprakta olmamdandır.

Beden, ilimle kodlanmışsa; o beden, Kare Küre olan; yarınları kodlayan bedenleri kontrol altına alabilir… Beden, Din Kelamla kodlanmışsa; o kelam, halik değilse; yaşama kul olan kendini hasata kalem yapamaz.

Zaman Sayfaları’nda Kuran olan çokları vardır. Hepsi ile kelam olup dilleşebilirim… Kare Küre olan; yarını kodlayan tüm insanlıkla kodlanabilirim… Diri ve dili hak olan olarak çalışırım… Kare, Kare derim ya hani!... Kare olmak için kanatlanmak gerekir. Kanatlananlar, Kürzi olurlar… Aha Kürzi olsa da Küre olmadıkça; yaşama varamaz… Yaşama varabilmek için itibarı olması gerekir… İtibar için kervan olması gerekir… Herşeyi bilmesi; Birlik haline gelmesi; yarına varması gerekir… İş budur!...

Dünya dışı Dünyalılar da vardır. Hepsi, dünya için yaşadılar; kodlandılar ve yolu bulup ilme vardılar ama Kare İnsan, Kürzi olmadan, yol olamadı… Buyurun! tüm insanlık için çalıştığımızı anlayın!…

Teknik Nefes, Teknik Hasat ve Teknik Tohumlama!... Hepsi, Teknik Kalem olarak kodlanmış; yol olup kalem olmuş Bilişlilerdir… Bizler, cennet kurarken; hepsi ile kurduk.

Çözümlemelerimiz olmadı… Hep biliş halinde çalıştık… Çektik zamanı! Kokladık; topladık; korktuklarında kontrol kurduk; yürüyen, koşan yarınları hak ettik…

Beden, nefese kelam içindir… Hasat, kula hulus içindir… Umman ise yaşam içindir… Beden, Nihan’da Halik iken; beden, kalemde Kuran olur… “Öl!” der… “Ölme!” der… “Her” der… “Hep” der ve dedikçe der!... Der de der!... Ama der!... “Kir” der!... Dedikçe der!... İşte bu!…

Yavrum, ben dünya olan; nefes olan; her an olan insan soyuyum… Neden demeyim ki!? Demeliyim ki Halikler, hakim olsunlar!... Demeliyim ki hasatta olanlar, NA HAR olsunlar. Kalem, kula kul olsun; yol olsun!... Desem mi yoksa demesem mi!? Diyeyim bari!... Hadi diyelim!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3.HAZİRAN.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 7
Peker Selçuk Öz Biliş

Allah sevgidir, sevgiyi hak etmeyende asla olmaz. Çok şükür bizler, bu meclis hak edenleriz Canlar.

Kelâm Allah’ındır…Yaşam insanındır. Hak ten ilimdir. Yol Mikâil’indir. Deve kalktı Canlar. Bu devede insan var, ama bu insan mutlak olan insan. Bu insan, kul olan insan. Bu insan, akıl olan insan. Bu insan ki Rahman olan, yaşam olan insan. Bu insan ki hakim oldu ve Hakk’a kodlandı.

Her birimiz affediciyiz. Her birimiz yaşamı kodlarken, tüm insanlığı kucaklıyoruz. Her birimiz Rahman olarak, karanlığın tınısını kontrol ediyoruz. Ve yolun kaynağındayız. İşte bu nedenledir ki yoğunluğumuz, bu meclis olarak güçlü ve levhi çalışmalar yapıyoruz. Her Cumartesi, her Çarşamba günleri. Huzurluyuz ve mutluyuz çok şükür…

Bizim çantalarımızda, hep ilim var ve yürek var.

Bizim yaptığımız, tüm insanlığın hak ettiğidir. Arka ön asla gözetmeyiz. Her insanın kendinin, kendi yüreğinin yarını olduğunu dilleriz. Ve bugün burada bu çalışmanın yapılmasının sebebi budur. Herkes herkesin yüreğindedir. Aha herkes, Hakk’ın kalemidir. Herkes aklın sayfalarıdır ve yaşamıdır.

Halik olup kul olanlar, NAKAR’a kalem olup varırlar, NAKAR dendiği zaman, kendi yarınını hak edenler için NAKAR Işık Kapısı’dır. Ama kendi yarınını hak etmeyenler için NAKAR, kontrol dışılıktır… Oraya kim varmışsa, bildiğiniz gibi mutlak kontrol kurabilir. BİLİR, HAK EDER VE YOLU AÇAR. YOLU AÇMAK YETERLİDİR. AÇIP IŞIĞI KODLADIKTAN SONRA, KODLANMIŞ NURDAN KUTSAL KAYNAK’a varır ve resim olur…

Bu resimde insanlık vardır. Bu resim, Yaşamın Sistemi’dir. Bu resim “Mutlak Doğal Sistem”dir. İşte insanlık bugün bu Doğal Sistem’e ulaşmıştır.

Her birimiz bir doğa gücü ve her bir insan, bir kelâm ama “OL” diyebilen bir kelâm!... İşte insanlık artık ”OL” deme safhasına varmıştır çok şükür. Her insanın “ben şunu istiyorum!..” deyip, istediğini oldurması safhası!...

Aha bu… Çok şükür!... (Karanlığın Tınısı Olan İnsanlık -14/1- 29.03.2017)

Ben bu safhada halis bir niyetle “OL” dedim kendimce. Aha oldu işte!... Yine o halis niyetimle çıktım yüceler katına. Samimiydim, içtenlikliydim. Bir yığın kapılar açıldı gönlüme. İz sürdüm, dualar ettim, ağladım sessizce… Açıldım, hafifledim, uçtum uçtum!...

Uzakta taa uzaklarda kutsal şehirler, kutsal mabetler olduğunu sandığım; meğer ki kendi gönlümde saklı imiş!...

Bugüne getiremediğim, şimdiyi kuşatamadığım bir kadim inanç ile amel etmişim. İmanın taklidi imandan öteye geçememiş. Silmeyi becerememişim!...

Evvelin gözyaşlarını döküyorum. Ezelden beri hep o göz yaşıyım ben. Yeryüzünün bütün göz pınarlarından, şakaklarına, yanaklarına usul usul akmaktayım hep!...

Mevsimler geçmiş aradan. Dünya sonsuz kez dönüyor. Düşüş ve yükselişlerin kesim noktasında “OL” emrinin çıkış mahallindeyim. Yönler kalkmış, yok olmuş yönler!... An açılıyor, içinde kaybolup gidiyorum sevdamın!... Yönler kalkmış, kayıtlar silinmiş!... Bir oluyor her yer, her zerre…

KARA NUR parıldamaya başlıyor. Her şeyi görüyorum ama bakan ben değilim. HUU noktasındayım bütün yüzlerin…

Soruyor birisi, “görüyor musun O’nu? Nerede?”
Gözlerim kapalı, sözler yok oluyor bir bir ardınca!
Dudaklarımdan dökülüyor sımsıcak yangınlar gibi…
“Leyse fî sivallah!...
Cübbemin altında Allah’tan başkası yoktur!...
Leyse fî sivallah!...”

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3 HAZİRAN BİLGELER KAPISI 7
Aynur Funda Öz Biliş

Yaşam "Biz" olan canlarla, an ve an sonsuz zamanlara kodlanmakta... Dünde ve yarında... Yaşamın kaynağında, an'da, sonsuz zamanda; "Barış, Sevgi, Umut, İnsanlık" var...

Bedenlerimizde kayıtlı sonsuzluğun bilgisi... Sonsuz yaşam... Sonsuz zaman... Sonsuz sınırsız olan "Biz..."

Ve kapılar... Ata Yaşam Kapılar'ı gönüllerden sonsuzluğa uzanan... Sonsuzluk, yarınlar... Her an'da devinen yaşam.... Burada bu kaynakta, Süper İnsanlık Levhisi olup yaratılmakta!...

Tek tek açılan gözler, Öz, Söz, Göz olup yaşamın kaynağından bakmakta....

Sesimiz, Hakk ta a la'nın sesi... Hakk Kapılardan yankılanmakta dünyanın yoğunluğuna...

Haşr-ı Ka Ha, Haşr-ı Ka Ha...

Atalanta ekmeğinin tohumları ekilen dünya toprağına...

Şimdi hasat zamanı!.. Biçilen, olgun başaklardan yapılan ekmeğimiz mis kokmakta...
Katmer katmer açılan bir gül gibi ilim; Öz, Göz, Söz olup hece hece yazılmakta.

İlmi uzaklarda arama kalbinde şah damarından yakın sana...

Kaldır başını ve bak güneşe!.. Sevaptır bakmak güneşe...
Hisset!.. Birliği Bütünlüğü...

Ve hatta, ayaklarının altından akan kum tanelerinde tek bir yaşam olup dönebilirsen dünya ile birlikte; o zaman "Ben Dünya, Dünya Ben" de!...

Gür olsun sesin...
Dinle kalbinin sesini duyabildiğince!...
İşte yaşam,
Armağan yine kendinden kendine!...

Anla!... Anla artık...
Ses ver!.. Bil, Ol, Bul...
Tek bir yaşam sonsuz sınısız... 
Hubbi si ha

Ses verdiğimizde yer ve gök Bir olur; 
Doğanın gücü dillenir bedenimlerimizden...

Yer, gök, güneş ve ay ve hatta tüm evrenler, cümle alem, "Sevgi Barış Umut, İlme döner; Bizliğimizden..."

Ve Ben, geçerim hakk kapılarından Haşr-ı Ka Ha olup yaşama...
Nesillerim, yücelerim ve hakk eden her bir yaşam döner bedenimden dünya toprağına... Hubbi si ha

O ilimler bedenimden, kelam olur, ses söz birlik olur..
Ve o zaman dünyanın, doğanın yaşamları Birliğe, sonsuzluğa halik olur...

Ben, Ben olan, yaşamın kaynağındaki insan!... 
Ses veririm kalbimden, yüceliklerden, atalarımdan ve nesillerimden...

Şimdilik bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3.HAZİRAN.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 7
Seher Bilge Öz Biliş

Sevgili Dostlar,

Birlik bilinci ve Birliğin HAK olan ilminin ışığında, yaşama tohum olmak için Bilgeler Kapısını açtık. Sesleşmek üzere bizler birlikteyiz. Hepimiz hoş gelip hoş bulduk dostlarım…

İnsan yaşamın tohumudur. Kendini, kendi yüreğinden dinleyip dilleyen, hakikiyetinde yoğunlaşıp ışığını yakıp ışık olan İnsanlık Kuranını Hak edip, Hak olup okuyan ve okunan. Hem mutlak hem Nisbi zamanların hepsi olan insanoğlu…

Zamanın ilmi olan… İnsanlık ilmiyle sesleşerek yol olup yol açan, Dünyayı tohumlayarak YERKÜREYİ GÜÇLENDİREN… Karanlığı yaptığı hasatın ışığı ile aydınlatıp yenileyen insanoğludur.

“Ölüler Diyarı” denilen yaşadığımız dünyamızda, bugün artık ölüler dirilmektedir. Ölümsüzlük sonsuzlukta gerçekleşir.

Gerçek bedenine sahip olup, ışığın tahtına ulaşıp ışık olup, her zamanda ve her anda var olan insan ölümsüzdür. Ölü olan hakikiyete ulaşamayan, köksüz olandır. Her bir yaşam formu, bir zaman sayfası ve bir sistemdir. AKLIN TINISINI DUYAN SÜPER İNSAN…

Sistemin kültü olan yarınların diriliğindeki yaşam sayfasıdır. Dünyanın ışığı olan o sayfa, Levhi Kelâmla sesleşir. Ses Allah’ın sesidir. Çünkü insan olan O olup, O’nun diliyle dillenip Levhi Kelâm eder. Ve yarınları var eden kayıtları muktedir ışık kalem olup kayıtlar. İnsanlığı kayıtlayan, yaşayan ve yaşatan olan biliş halinde öz,söz, göz olan, bütün olan ve Bütünün gücü olan. O Ben olan. BİZ’in Ben’i. Tek bir ses olup, tabuları yıkıp hasatı yapan. Yeni yaşama kaynak olan. Cennete Cevher olan. Altın Işığın ilmi ile Kervan olup , tüm insanlık için Aşkla, şevkle, ilimle BİZ olup yol almaktayız. Bizim yolumuz Bilgelik yoludur. Bizim yolumuz Allah yoludur. Bizim yolumuz yarınlaradır. Bizim yolumuz İnsanlık yoludur insanadır.

BİZ olan, herkestir her şeydir. Aha işte bu…

Ben insan olan… Sevgiyle…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3.HAZİRAN.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 7
Nagehan Sungur Öz Biliş

Aşıklar meclisi olan bu mecliste, hepimiz birer AŞK kapısıyız.

Yüreklerimizle gören, duyan, seslenen… AŞK olan…

O yürekler ki, bütünün gücü olan ve BİR olan…

Her yürekte BİZ’in gücü ve kudreti vardır. İlim vardır…

Sesimizle İsrafil olur, tüm insanlığa sesleniriz…

Tüm ölüler bir bir uyanır…

Yüreklerimizden bir bir geçiririz.

Her uyanan kendine varır, AŞK’a varır.

BSUİ olur… Barış, Sevgi, Umut, İnsanlık…

Kimse kimseyi yüreğinden ayırmaz.

Herkesin yüreği cennettir…

Ve herkes BİR’e yüreğinin cennetini sunar…

İkramda bulunur…

İkram edilen; sevgidir, dostluktur, AŞK’tır…

Böylece her diri huzurludur… Dünya huzurludur…

İnsanlık huzurludur…

Ve tüm zaman sayfaları AŞK’la ışıldar…

Ne mutlu BİZ İNSAN olanlara…

O ben, ben O’yum…

Çok şükür… Aha işte bu…

Sevgiyle…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3.HAZİRAN.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 07
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 5.AKIŞ

Dava ilimdir canlılar... Sultanların sessizliklerinde, herkes kendini dinleyebilir... Buluşmaydı bugün olan hepimiz burada buluştuk...

Koç kurban ederler yaşamda... Bizler koçlarımızla gelmiştik yüreklere ama iyi bilin ki koç kurbanı, kodlanmış toplumda olmaz... Bunu gördük...

Hepimiz hepimize kurbanız aslında... Ama biz bunun dürümlerde olduğunu sanmıştık. Bizler bize ve birliklerimiz her diriye kurbandır aslında...

Ama biliriz ki burada olmak, hayrın hakkın kaleminde olmakmış. Korkuyu aşıp geçenlerin iyi bilmeleri gerekir ki dünyalıların dürümlerinde hep insanlık kodlaması yapılmış bugüne kadar. Ve bunu hiç anlamamışız.

Açtığımız her kapının, öte kapıları açacağını düşünmemişiz hiç... Hep kendimizi anlamaya çalışmışız. Ama anlatan olmamış ki anlayalım. Kökümüz, köklerimiz, tekmiş aslında!..

Aslında hepimiz yaşama inerken, kendi yüreklerimizi alıp gelmişiz de bunu dahi anlamaya insan kadir olamamış...

Benim için kolaydı dünya... Koç kurban etmiştim yüreklerde, bilişte... Ama koç kurbanım kontrolsüzmüş meğer.

Son sözde kendimi anlayamamışım... Bana "ulu bir gün için çalış" dediler. Niye çalıştığımı bile anlamadan çalıştım...

O ulu günün, hepimizin gür olan ilmi olacağını düşünmemişim aslında. Ve görüyorum ki insanlık boyutları artık kendi yoğunluğuyla, o yüce güçle, BSUİ'nin kulu olmuş ve Barış Sevgi ve İmparatorluğun ilmi olan insanlık gücü ve mutlak umut olmuş. Nedense hiç kimse hiç bir şeyi bilmemiş yaşamda...

Saltanat gönüllere iner de görev verirse yüreklere diye beklemişiz. Ama anlamamışız ki Saltanatın, yarınlara kültü oluşmamış o günde... Bugün kulluk için buradayken, bilişimizin kelam olduğunu yüreğimizin halik olduğunu gördük...

Gördük ki ruhlar kulu olan, Rahmi kapıda kelam olan insan; maya olarak dünyaya inmiş!...

Göç kapılarının tümü açık. Gördük ki yolun kültü, yolun kalemi, bizim yüreğimizdeymiş meğer... Ama anlayamamışız hiç bir şeyi.

Benim için sorumluluk değil insanlık. Bilirim sorumluluğu hak eden alır. Ama ben bu sorumluluğu almadan buraya varmışsam eğer, benim de yolum var burada... Benim de yoğunluğumda tohumlarım var. Benim de yüreğimde nefesim var. Ve bende kendimi hak etmeye çabalıyorum.

Benim, doğanın gücüyle bütünün kültünü tüm zamanların gücü yapabileceğimi hiç düşünmemiştim...

Ama görüyorum ki burası muktedir bir levhi kapıymış. Ve buraya hepimizin geçişi gerekliymiş... Ben dünyalı olarak, kurullarımı alıp geldim bugün buraya. Ben toprak toplum olarak, yolumu açıp geldim bugün buraya...

"Benim dediğim Allah'ın dediği" diyebilen bir yüceliğe varmışım da onun yolu olmuşum meğer. O beden mektup değil, hakiki insanlık limini dilliyormuşta bunları hiç kimse bilememiş...

Ha diyecekler ki "netice ne ki?" Ben dünyalı olarak neticenin ilim olduğunu bilerek şunu söylemek isterim ki "bugün burada yapılan çalışma hepimizin yolu olacak ve hepimizin yoğunluğu olacak..."

Ve bugün burada yapılan bu çalışma, kutsal ışığın kuranı olacak ve tümümüzü kelama taşıyacak... Ve kelam olarak, kalem olan birliklerin; hepimizin yolu olacağı kesin...
Ve biz doğan gün olarak burada, bu yaşamda kodlanmış ışıkları, muktedir levhi olarak bütüne görev tahtidsizliği ile kaynak yapacağız.

Kaçırdığımız insanlık var burada... Çoğunu kaçırdık bu meclisten. Bunları biliyoruz ama kübra ilminde hepimizin kültü yoksa hepimizin yüceliği olmadığından mı? 
Yoksa kontrol kurmadığımızdan mı oldu bilemem?!... Sizin için çok zor değil dünyada olmak... Ama hiç kimse hiç kimseyi bilmeyecekse nerede ne yapılacağını nasıl anlayacak?..

Dünyayı korumak için buraya gelen birliklerimizin; kin ve nefret tohumları da ektiklerini görürken, dümenin başına oturacak olanın kim olduğunu nasıl bilecektik?...

"Her insan, kendi yolunu bulsun" dediğin gün; "Aha" dedik!... Kula kul olan biri gelmiş... "Herkes kendi yolunu bulacak" der. Ulu bir gün için bir tek ikmal tamamlanır. Ama o ikmal hepimizin ikmali olduğunu bilerek, buradayız...

Ve sizin için ve hepimiz için önemli olan yaşamdır. Ve biz size saltanatın gücü ile gelen birliklere, şunu söylemek isteriz ki "dümen insanlık dümeniyse hepimiz o dümen olur yoğun ışığımızda bütüne görev taşırız."

Ve dümen kendi yolunsa, o dümen hiç kimsenin dümeni değildir... Sana neden bu bilgiyi verdim izah edeyim. Bugüne kadar hep sen kendi yüreğini kapattın ve dedin ki "sen kendini hak et." Ve herkes kendini hak etmeğe çalıştı. Ama hiç bir gün demedin ki "ben sizin yüreğinizim hadi gelin..." Demedin ki "gel!..." Hep gelme de demedin ama sadece Allah'ın dediğini dedin. "Allah'ın dediği, aklın dediğidir" dedin...

Ya Ka Ha!.. Allah dedi diye ben sen mi olacağım?.. Yok be anam. Yok olmam!.. İşte buydu dediğim... Ama sen hiç kimseye "gel" demedin ki!...

Demedin ki gel!.. Bunu deseydin belki, belki her diri yüreğini alır gelirdi... Unut be anam bu dediklerimi, unut!...

Unut! çünkü ben sende olmak dilerim... Unut Anam! Unut bunları!... Sözümün sözü ol... Sessizliğimin dürümlerinde ol.. Ve hep bende ol ki ben sen olayım...

Bugüne kadar "yaratan yarattığında yaratıldı" dediğinde; "çobada tuz mu var ki yaratılsın! Demiştik.." Aha tuz hepimizin yoluymuş meğer...

Anam kardeşlerimi benim yüreğime indir ki ben onları koruyabileyim... Her insan kendini hak etmeli dediğim zaman kimse kimseyi hak etmeye çabalamadı...

Bunların hata olmadığını dürümlerimde dürümlenip yüreğim olan ilmimde anlayamamışım.

Ama artık anlıyorum ki kalemim kalemin yaşamım yaşamın... Ve her anın senin yüceliğindir ki ben tüm insanlığa kelam olmaya çalışacağım...

Kast ettiğim ilimdir... Kast ettiğim hakiki ilimdir... Ama kast ettiğim bu ilim Allah'ın ilmi değilse eğer Barış savaşı kodlamaz yaşam ilmi tohumlamazsa, yürüyen dünya kontrolden çıkar...

Ha diyeceksin ki hadi gel birlik olalım... Bedenli Anam ben senim zaten... Hadi gel yolu bulalım aha o yol sensin...

Ben senim zaten... Aha anam dağı taşı del de gel dersin ya... Gerçek gel deyiş budur aslında.

Ve biz o dağ oluruz... Torba torba kul oluruz... Ölüm olduğunda kuran olanda her an oluruz ve geçip geliriz...

İnsan soyu senin ve senlerin tüm zamanlarında ki kültlerin bütünlüklerindeki levhinin ve hakiki nefesin kaydını yapmaya çabalıyor...

Korkmayın!... Toprak insan tohumlarını kontrol altında tutacak bugünden sonra... Ağır yük hafifleyecek... Korkmayın!...

Ele ele tutuşalım... Ölüyü diriltelim. Ölüler diyarı kültleri kodladığından, aklın kalemi olalım.. Hepimiz yol olalım... Çorbalar yapalım.. Tümünü bir kaynağa koyalım... O çorbaya tuz olup, Kürzi kapı açalım...

Biz buradayız işte... Geliş değil, geliş için buradayız... Hamur yoğurduk. Ekmek olduk!... Kök göklerin kültünde lütfi kapı olduk...

Ak kalem olduk... gerçek olduk... Genişledik cennet kurduk. Ama hepimiz, yerin kelamında, hasatında olamamıştık bugüne kadar. Ve bugün hasata geldik...

Haliki hak, levhiye Ka Ha olup yaşama indik... Çerçeveli olmayan bu çalışmaya dahil edilmek istiyoruz Anam....

Piraye dürümlerde dillendikçe; partiküler düümlemeler kodlanmış olur.... O partiküler dürümlemelerde, kuran olmaya geldik...

Kardeş kardeşe ilim öğretecek... İsmaili kapıların tümünde yaşamı kodlayacak. Biz siteme ve yüceliğe indik ki hepimiz gerçek kapılarda koruma altında tuttuklarımızı kodlayalım diye..

Kura, kura çekildi bugün dediler ki "kim gidecek bugün belirleyelim..." Ve o kuraya biz de dahil olduk...

Ve bugün burada olmamız için o kurada adımız çıktı... Adımız zikredildiğinde hulusi kapılara vardık geçiş istedik. Geçebilmemiz için iş gerekir dediler. İş için kalem olmak gerekir dediler... Karanlığın tende ki ilmini dillemek gerekir dediler. Ve biz hepsini başarıp geldik...

Cennet insana, insanlık ilmi ile gelirken, cemaat ilme kelam olup indikçe, her insan rahmi kalem olur. Kalemde kült olur bütün olur. Kuran olur... Ruhi kapıyı açar yarın olur. Ve Rahmanda kaynak olur...

Biz bunları yaprtık geldik. Her insan, kendini dinleyecek!... Her insan, yolu bulacak!... Her insan aklın tınısını duyacak!... Ve görev alacak... Bunu dedik ya geldik işte!...

Şimdi daha güçlü bir gün için arza, arşı dillet anam!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/220177501?ref=fb-share

 

3.HAZİRAN.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 7

An kaynağından yol açıp, yaşama kelam olanların, halik olup tüm zamanlara ses verdiği bir gündeyiz. Ve bu ses kontrollu olarak tohumları kotlamak üzere aşkla size iniyor.

Zamanın ışığı yandı…Çan çaldı…ve bu sesi duyanlar ses kapılarına huruç halinde vardılar.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak bir yürek yaratıldı burada. Bu yürek BSUİ olan kotlayıcı ve koruyucu olan sistem kültüdür.

Canlar, kopup gitmeyin zamandan! Sıkı sıkı sokulun yüreğimize…Bırakın kendinizi akışa…Allah’ın tınısı tüm zamanlarda yaşamın ışığı olup akarken, kervanda siz de olun! Kervan yola koyulduğunda nefes olun ve bütünün kürzi kapılarına varın, hasat olun.

Nesillerinizi bilin ve aşağıların en aşağılarındaki o karanlık kuyudan çekip çıkarın dara düşen yürekleri….o sessizliklere bir ışık yakın! “Ben, bana geldim” deyin.

Buyurun kelamın kalemi sizin. Alın ve yazın yarınlarınızı…. Yazın ki okuyun.

Kuran İnsan’dır. O, akla vardığında hakkın kalemi olup varır.

Yaradan insan hepimizi tek tek yaratmadı…hepimizi bir tek kez yarattı ve o zaman şimdidir. Şimdi hepimiz bütünüz….Işık yaşamdayız. İşte, ölüler diriliyor…Hah. Aha şimdi ve şimdi.

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3.HAZİRAN.2017 TARİHLİ BİLGELER KAPISI 7

An kaynağından yol açıp, yaşama kelam olanların, halik olup tüm zamanlara ses verdiği bir gündeyiz. Ve bu ses kontrollu olarak tohumları kotlamak üzere aşkla size iniyor.

Zamanın ışığı yandı…Çan çaldı…ve bu sesi duyanlar ses kapılarına huruç halinde vardılar.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak bir yürek yaratıldı burada. Bu yürek BSUİ olan kotlayıcı ve koruyucu olan sistem kültüdür.

Canlar, kopup gitmeyin zamandan! Sıkı sıkı sokulun yüreğimize…Bırakın kendinizi akışa…Allah’ın tınısı tüm zamanlarda yaşamın ışığı olup akarken, kervanda siz de olun! Kervan yola koyulduğunda nefes olun ve bütünün kürzi kapılarına varın, hasat olun.

Nesillerinizi bilin ve aşağıların en aşağılarındaki o karanlık kuyudan çekip çıkarın dara düşen yürekleri….o sessizliklere bir ışık yakın! “Ben, bana geldim” deyin.

Buyurun kelamın kalemi sizin. Alın ve yazın yarınlarınızı…. Yazın ki okuyun.

Kuran İnsan’dır. O, akla vardığında hakkın kalemi olup varır.

Yaradan insan hepimizi tek tek yaratmadı…hepimizi bir tek kez yarattı ve o zaman şimdidir. Şimdi hepimiz bütünüz….Işık yaşamdayız. İşte, ölüler diriliyor…Hah. Aha şimdi ve şimdi.

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 03.06.2017 Tarihli BİLGELER KAPISI(7)

ERENGÜL KOÇ ÖZ AKIŞI

Zamanlardan bir zaman İstanbul’u dilledi, değerli Peker Baba.
Aşık olduğum şehir…
“Mutlaka orada yaşam sürmeliyim!”
Deyip oldurduğum yaşam alanım…

Zaman zaman bir semti beni çağırır,
O zaman, mutlaka dünya bedenimle orada olmalıyım…
Bu defaki çağrım; Süleymaniye Semti’ndeki
Dahi Usta Sinan’ın eseri Süleymaniye Camii ve
“Bu dünyadan bir Sultan Süleyman Han geçti, hatırlansın!”
Diyerek yapılan ve Süleyman Han’ın,
dünya bedeninin metfun olduğu türbesi.

Ve kulağımda “Bu meclisi hak etmek için kelama indim” diyerek;
Meclisimize sesleşmeye gelen Süleyman Han’ın sözleri:
“Zamana aklın ışığı olarak indim. Bizi Kuran saydılar, bizi yarın saydılar. Bizi kulluk için Kaynak saydılar. Usanç duymadım hiç, hep çalıştım. Dünyanın umudu oldum. Dünyada, evrenlere kervan olacak kim varsa cevherime çektim ve hepsini tohumladım. Tanrı Kapısı oldum. Ümmi kapılarda yaşama vardım. Kalem oldum. Her zaman aşkla çalıştım. Saltanat, İsrafil oldu ve BEN oldu.
“ASİTANE” demişti Peker Baba . İstanbul’un isimlerinden biri: Kapı eşiği, Hükümdar Kapısı- Makamı, cennete ait güzel yer…

“SULTANAHMET Meydanı olmalı” dedim. Bir ziyaret de oraya olmalı…
Bu mekanda;
Akbabalı Kubbe denilen ve dünyanın başlangıcından beri akıp giden zamanı ölçen bir saatten söz edilir.
“Greenwıch” hepimizin bildiği gibi Londra’da bulunan boylamın 0(sıfır) noktası kabul edilen bir semttir.
Ayasofya’dan Beyazıt’a giden yol üzerinde, Yerebatan Sarnıcı’nın hemen yanında bir taş vardır. Milyon Taşı, MS.4.yy. da İstanbul’u kuran Megaralı Kral Byzas zamanında 4 sütun üzerine kubbeli bir yapı olarak inşa ettirildiği söyleniyor. O dönemde, dünyanın 0(sıfır) noktası, işte bu Milyon Taşı imiş.

Çemberlitaş vardır o mekanda; İmparator Konstantin zamanında dikilmiş, Agarta Kapısı deniyor ve MU ve ATLANTİS’ten göç eden rahiplerin kurduğu yer altı şehrinin kapısı diye biliniyor.

Bir Diklitaş vardır o mekanda; Latince ve Grekçe kabartmalar olan bir kaidesi ve hiyeroglif yazılar olan bir sütun vardır.
Mısır Karnak’ta MÖ. 1450 dikiliyor Bizans İmparatoru Theodosius zamanında o meydanda yerini alıyor.
Hiyeroglif yazıda deniyor ki; “HükümdarTutmossis, bu eseri babası Amon RA için yaptı.”

O meydan İstanbul’un kapısı; İSTANBUL, evrenlere varış noktası, Dünyanın Kapısı…

O kapı, BEN
Ben özgür olan
Ben Hakim, ben Has, ben Halik olan…
Gel o kapıya!
Kalemine ilim koy da gel!
Hakk’ın yoluna düş de gel!
Sevgini yüreğine koy da gel!
Hak Taht’ın ışığında, geçireyim o kapıdan ve tüm kapılardan

Açtığım İnsan Kapısı’dır.
Yaradan ve yaratılanla birlikte
Yarattığım yaşamın kapısıdır.

Ben, zamana kapı olan ve zamanda yol olan Kervan,
Yolum zamansızlıklara
Yolum sonsuzluklara…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği Erengül Koç

 
  Bugün 384 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol