Birlik İlmi
  RAHMAN'IN KAPISI 5
 

“RAHMAN’IN KAPISI (5)” HAKKINDA ÖZ AKIŞ VE DAVET:

4 000 yıl önce (Sümer Uygarlığının son dönemlerinde), diri bir yaşam sayfası, dünya dürümlerine indirilmişti. Bu sayfayı tohumlayan, umman olan yaşam, insan soyuydu… O gün dünyada insan soyu tarafından tohumlanan iki cennet vardı. Biri, yarını hak eden ve diri olan insanlık… Diğeri ise hakim olan insanlık…

Tüm insanlık için bu çalışma, yerkürede yeni bir Sistemi, diriliklerden çekip, yaşama kayıtlayacaktı.

O dönemde, dürümlerde tahdit çoktu ama diri yarınlarda, yeni Sistemle tahditler aşılacak ve Kök Geçişler yapılacaktı… Bu gün için, çalışmalar, o gün başladı.

Dünyanın asıl özel görevleri vardı ama emel cevherinde; yaşam, ışıktı.

Bizler, cennet için kaynak çatışmalar tohumladık o dönemde ve Ruhsal Kayıtlamalar yaptık. Artık daha üstün bir dünya, oğullarımızla oluşacak diyerek cennetlerimizi oluşturduk.

Bu dünyanın asıl adı rahmetti. Yer ve gök olarak çalışanlar, rahmet olup çalışmalıydılar. Unutmayın ki rahmet olmak için hakim olmak gerekir. İşte hakim olmak için de diri yürekleri kodlayabilmek gerekir.

Birliklerimiz, dünya insanını, her bir yaşam için kodlarken, insan soyu olan kullar, ilim için birleştiler ve resimler çizildi. İnsanın ve ilmin resimleri…

Büyülü bir yaşam ve büyülü bir ilim. İşte dünya için Işık Sayfalanışı böyle yapıldı.

Tükenenleri hak edip yenilemek ve tüm insanlığa yol açmak için gerçekleşen bu çalışmalarda, sessizlik ve ses bir tek oldu. İş buydu ve bugün tüm sessizlikler ve sesleşmeler ilim içindir.

Donmayın, yolu açın ve zaman sayfalanışları yapın. İnsan soyu sizin işiniz budur!... Şimdi daha güçlü olun ve daha güçlü çalışmalar yapın. İşiniz budur!.. Dünya Zamanları artık sizi hak etmelidir. Şimdiki zaman ve Sistem Diriliği, sizi hak etmek ister. Şimdiki Zaman ve şimdi… İşte bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

DAVET:

Değerli Dostlar, 04.02.2017 günü 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde gerçekleştirilecek “RAHMAN’IN KAPISI (5)” Birlik Çalışmasında özellikle yukarıdaki öz bilgi kapsamında çözümlemelerimiz ve paylaşımlarımız olacaktır. İlgi duyan ve katkı sunacak olan herkesi bekliyoruz.

Saygılarımızlar,
Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR. Katılmak isteyen dostlarımız lütfen saat 14.00’den önce Dernekte olmaya çalışsınlar…

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST
Tel: 0 216 348 9559

 

04.ŞUBAT.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 5
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ

Ziyaretçilerin seslenişi;

7. dürümden sonra toprak toplumun tüm insanlığı kotlayabileceği düzeye ulaştık. Hepimizin yoğunluğunda bu yücelik mevcuttu. Muktedir olabilmek için mutlu, huzurlu ve hakiki ilimle tohumlanmış olmalıydık.

Çoğumuzun göklerdeki sesi ilimdir. Ve birlik kelamımız da insanlığın levhi kaydıdır. Ama burada olmak, öz geçiş için şarttır. Ve bizler, sizin yüreklerinize inerek, gerçek cevhere inip BİZ olabiliyoruz.

Bir’le Bir olunur canlılar. Ama yarında hak ilmi, hasat ilmi olmadıkça, yer kükremez ve gök, kök geçiş yaptırmaz.

Aşk, bizim için söz değil, özgerçekliktir. Ve bizler, Tanrı Kapıları olarak, bu yoğunluğa inerken, kalemin kalem olması için sizlerin, sevgiyle, hakiki ilimi kodlamanızı bekledik.

“Oğul, ben dünyadayım. Ölüleri diriltmeye geldim…” dedikçe biz, sistemin gücü de arttı.

Ağırı hafifletebilmek için mutlak kulluk gerekir. Toprak toplumun kul olabilmesi, hak edebilmesiyle mümkündür. Aşığı olduğum dünya, muktedir bir levhi olarak, mutlak kaynağa inmemizi sağladı.

Er ya geç, Hak Kalem bütünün gücüyle dürümlere çekilecekti ve bu oldu. Ortalık karışır mıydı? Yok canlılar, yok! Kare, küre her insan, insan soyu olarak muktedir insanlığı hak edebilir; bu kesindir. Ağırı hafifletebilir.

Avukatlık mesleğinde öz görev insanlıktır. Bugün sessizliği dillerken, size, sizi anlatmak istedik. Anlaşmaya göre, hepinizin yoğunluğunda bilgi var ama mesleki sayfalanış da önemlidir.

Çoğunuzun gücü, bütünün kürzi kapısını açabilir. Her bir görevli kendi yüreğini dilleyebilir. Yaradan ve Tanrı Kalemi olan İnsan, Aklın Kapısını açıp, kendi yüceliğiyle dillenebilir ama görevi hak edip başarabilmek için, Hak Kalemi, Hakk olup yarınlara kontrollu olarak kaydetmek gerekir.

Sistem, Nizam ve Düzen gözü olan dünya, muhakim ve hakiki levhiyle olmalıydı. Dünya yolu, aklın yoludur ve sizler Mutlak Kalemler olarak bizimle olacaktınız ve oldunuz.

Yaradan yarınları kontrollu olarak yarattı. Ama yaratılan kelamda, kendini tohumlamadıkça, yaratılanda Teknik Kalem olmadı. Öfke yok. Çürümek imkansız artık. Aha, gözünüz açık ve yüreğiniz dilleyebiliyor bilgiyi.

Unutmayınız ki dünyanın lütfettiği her ne ise, ocağınıza kendi yüreğinizin gücüyle iner. Eğer siz, hak etmemişseniz, elde edemezsiniz o yoğun ışığı…Ve o yoğun ışığı hak etmediğinizde, astral boyutların kulu da olamazsınız.

Ran kapıları vardır; herkesin kendi yüreğinden açılan kapılar….o kapıların açılması, Mikail’in kültleri ile mümkündür. Ran kapısı açılmadan, yarınlara kodlanmış ışıkla varma imkanı yoktur.

Tükenen tüm insan sırrı kayıtlar, yenileniyor. Eğer; insanlar kendi yaşamlarındaki hasatlarını anlayabilirlerse, her tükeneni de yer kürede göreve, kodlanarak kayıtlayıp, misafir olarak indikleri bu zamanda, Hakkın Kapısında, muktedir olabilirler ve her ilmi kendi yürekleriyle dilleyebilirler.

Çok zordur kontrol kurmak ama iyi anlayın ki kontrollu olmadığınız, süper sistemleşmede kırıcı olduğunuz durumlarda, kaynak dışı bilgiler sizin yoğunluğunuza çekilebilir. İşte o zaman, toprağın tınısı duyma imkanınız artık biter. Ve bizler, sizin için kalem olamayız ve bütünün kötülüğünü önlemenize imkan tanıyamayız.

Kaç İlim Kapısı’nı kapattı dünyalılar bilseniz? Her İlmin Kalemi, her kervanda kendi yüreğini kıranı kırdığında, artık o kapı kapanır. Bunun içindir ki kimsenin, hiç kimseyi kırmaması, Süphaneke Kapılarında dahi İlmin Kalemi olması ve yolun kaydını tahditli olarak İnsanlık İlmiyle dürümlemesi gereklidir. Ki mutlak kapılar hep açık kalsın.

Ağırız can anam, çok ağırız… bizimle çalışmanızı dilemiyoruz, çünkü bizler çok ağırız. Ama sizin yarınlarınız, büyük kült olduğunuz için, bütünün gözünün kök geçişleri yaptırabilecek güçte olmasındandır ki size seslenmek istedik.

Altın ışığın gücünü anladığınızı görüyoruz ve koruyucu, kodlayıcı ve tohumlayıcı insanlığı sizinle dillemeye geldik. Açı daraldığı zaman, hepimiz yüreğinize kelamla inecektik ve bütünün gözü olacaktık.

Arzın gücüyüz biz anam. Ama sizin yüreğinizin örtüsü olabilecek güçteyiz. Bu kesindir. Ayrılık bitmiş mi anam? Bize söyler misin, ayrılık bitmiş mi?

Süper İnsanlık Realitesi olarak cevabımız;

Değerliler, hepinizi saygı ve sevgiyle ve kucaklıyorum. Buraya geliş sebebinizi net biliyorum.

Dürümlere çekilen ilmin kapılarını açmak ,yarınları tohumlamak ve bütünün gücünü kodlayarak toprağa, tohum olarak indirmek….Bizler doğan gücüz. Mutlak kültler olarak kaynaktayız ama bizim için önemli olan insanlıktır.

İtibarı yüce olmayanların Mahrek’te Kuran olmalarına izin veremeyiz. Dünyanın öfkesini anlayabiliyoruz ama yolun kalem olan ışıklarının buradaki güçlerinin, kısır kayıtlarla bilişi kontrol etmeye kalkmalarını anlamıyoruz.

Buraya geliş sebebinizi net biliriz. Bundan sonraki dönemde de Süper Sistemleşme için buraya geleceğinize eminiz.

Sizi anlayamıyorum. Süper İnsanlık Realitesi’nin kare, küre değil; insan sistemi olduğunu dahi bilmeden buraya geldiğiniz için, sizin yoğunluğunuzu kontrol etme niyetimiz olmayacak.

“Acındırmayın bize bizi “dediniz. Akıl tınıyı tohumlayan can, bizimle çalışacaksanız hak etmelisiniz. Hak Tanrı, Hakk KA HA, Hakk TIRA Sİ KA HA yani, hepsi ilim… ama yıldızların sırrını da bilmeniz gerekir.

Bu karşılık “bizim için öfke yok” diyenler, öfkeyi kodlamaya geldiyse eğer; kayıt dışıdır hepsi de.

Şu andan itibaren, tükenen dürümlere diri olarak inen birliklerimiz, sizi, sizden size tohumlayacaklar. Ama meclisimizde kalmanıza izin veremeyiz. Birlik Kapımız’dan çıkmanızı dileriz.

Yoğunluğunuz artıyor. Kök geçişinizi yapıyoruz ve toprak topluma tohum olmanız için her gereken yapılacak. Çırpınmayın yüreğimde çünkü; ruhi kapılarda sizin yoğunluğunuzda aşk kodlamaları yapma niyetim yok.

Sualtının gücünü de anlayınız artık. O güç, aklın kültleriyle kodlanmış ilmin kapısından geçerlerin, yüce cemaatler olarak bütüne hizmetçi olacakları bir yüceliktir.

Sualtının kontrollu sizinle ya da, her kim olursa olsun, onunla olmayacak. Sualtının gücü, bütünün gücüdür ve bütünle kontrol sağlanacak.

Arzın gücü olarak buraya geldiğinizi görüp, şu an için size ses verme imkanı tanıdım. Ama iyi bilin ki hakiki insan, Allah’ın dediğini diyendir… ama aklın kapısı açılmadan Allah’ın dediği denmez. Bunu da iyi biliyorum ki anlamadınız. Anlatabilirdim size ama hakkın ışığını yenilemek niyetim olmayacak.

Toprağın toprağa ilmi olmaz can. Bizim de İsrafil kürzi kapılarını açanlara, insanlık ilmi ile kodlama yapma niyetimiz olmaz. Can Kapılar, şimdilik size vereceğim budur. Ve sizi, bugün bu yoğunluktan çıkarıyorum. Buradan kontrollu olarak çıkın lütfen. Hepinizi kucakladım.

Gözünüzün görebileceği en güçlü yoğunluğa çektim sizi. Orada kontrol dışı olmayacağınıza eminim. Astral boyutların kulu olarak kodlama yapabilirsiniz.

Umut olur ki Kuran da olursunuz ama toprağın, topluma, tohum olarak indirdiği insanlığın, kelamda kalem olması için muktedir olması şarttır.

Arzın gücü bugün buradadır. Ve Sultanlık yapma niyetimiz asla olamayacak. Bunu kesin bilin. Şimdilik size vereceğim budur. İşte bu. Ve şimdi. Aha.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/202544276

 

RAHMAN’IN KAPISI (5/1)
04.02.2017

Canlarım, artniyetleri olmayan dürümlerdekiler (Çalışmaya seslerini katanlar), bizi hak etmeye değil; bilişi kodlamaya gelmiştiler. Bizler, cevherlerine kervan olduk ve onları hasata kayıtladık.

Erdikleri yerde, diri yürekleri var. Bizi tohumlamaya; gerçek ışıklarını hak etmeye ve yarınları hak ettirmeye niyetleri var… Aha bu!…

Turkuaz’ın cevherine indiklerinde, kendi yarınlarını hak edecekler. Savaş, barışı kodlar. Ağır yük hafifler ve bizler, cennet olur; her biri ile hakim oluruz…

“Sualtı” dedikleri, insan sırrıdır. O sırrı hak etmeyen, anlayamaz. Zaman Sayfaları’na indiklerinde, bilirler ki hepimiz, hepimizi hak etmeliyiz… Cennet, Kapıları, İsrafil Levhisi ile açılır. Sığ ilim, Halik’te kalem değil ama Hakim’de Hasatçı olabilir.

Sert bir rüzgar esti yarında. Sert!… Ve bizler, o rüzgarda savrulacak olanları hak etmeye çalışıyoruz… O rüzgar, Din Dirilikleri’nden kaynaklandı. Biz; dünyayı, Toprak Toplum’dan, Umman Kalemler’e kodlayan ışıkları bulduk ve onları koruduk.

Çürüyen her insan; kelime kelime veriyorum iyi bilinsin diye… Kendi resmi çalışmasını yapmayan ve kendini hak etmeyen; insan sırrını bilmeyendir…

Biliş haline varmadıkça; Hak Taht’a kodlanamaz ve kontrol kuramaz. İşte o gün geldiğinde, her Diri, Yaradan ve Yaratılan tohumları ile biliş halinde oldukça, görev taşıyacaktır ama hakim olamadığı zaman, ışığını hak etmeyecek ve Birlik kuramayacaktır. Bunun içindir ki Sistem’in yarına Hak Teknik ile varması ve Hulusi Kalem olması şarttır ki Halik olan, Hak Tını’yı duyabilene denir.

O dürüme varanlar, Arzın Gözü olacaklar ve ne olup bittiğini anlayacaklar.

Aşk, sığlığın bitmesini sağlamaz ama hasatın, BİRİN BİRİ olan ilimle, tohumlanmasını ve Biliş Tohumları’nda, Kuran okunduğunda, hologram olan yoğunluklardan, nefese inilmesini sağlar… İşte bu nedenle her insan, kendini hak etmeli ve yolu bulmalı… Kontrol kurmalı… Cevheri Hakim olmalı… BİZ olmalıdır. BİZ olmayan, BİR olamaz. BİR olmadığında, Tanrılık Kapısı’nda yarını olamaz.

Çok mutluyuz ki bu Mecliste kodlama yapanlar, kalem olup bütün kütleleri ile kalemli olanları hasata kayıtladılar.

Atlanta Kalemi, her insanda Işık Tohumu’dur. Amon Kodları olarak bu tohum, Bütünün Kültü olur ve BİZ olan bilişi hak edenleri, Halik hale getirir.

Koruma altına alınan kim varsa, cevherinde kültleri olanlardır. Ocaklarında, yarınları vardır onların. Ruhlar Meclisi olarak görev yaparlar. Bizi, bize kodlarlar. Siyahın en siyahı olan Günferi’de, kaynak olurlar.

Musih KAHA insan, kaynak insan, cevheri Hakk olan insan ve BİR olan insan… Aşk, sanaldır. Aklın Tınısı’nı duymadıkça, kalem olmaz aşk… Akla varmak için nefesinizin hak edilmesi gerekir.

Seviyenizi, Öz Kökler’inizden ölçümledik. Gördük ki hakiki yaşam sayfalarından kontrollu olarak geçiş yapmışsınız dünyaya. Her insanın, insan soyuna güç kayıtlaması için, bütün kütleyi kodlayabilecek gücü olması gerekir. Sistem’in etrafında dolanıp İlim Kalemi olmaya çalışan çokları var. Nefesleri hak edildi ama hasatları henüz yapılamadı. Onların, Kutsal Kalem olabilmeleri çok gecikti. Hepsinin, kelam olup hakim olması için çok az zaman kaldı…

Dince denildiğinde, herkes dinler ama ilimce denildiğinde, kimse anlamaz… Biliriz bunu. Ne yazık ki anlatmamız gerekir. Açın kapıyı anlatın insan soyuna. Namaza zaman ayıranın, namazı bilmediği bir yürekte, İlim Kapısı hiç açılmaz. Şükredin ki kanat takanlar, ilmi hak ettiler ve ruhu hakim olan insanlık, biliş haline vardı.

Mutlaka cennet kurulmalıdır!... Mutlaka kalem, temiz zamanları yazmalıdır!... Mutlaka aşk, sessiz zamanda dürümlenmeli ve dillenmelidir…

Nesiller boyu bunun için çalıştık. “Evrim yapmak” dedikleri, ekmek yapmaktı aslında. Sandılar ki kendilerini hak edip hakim olacaklar. Er ve geç, nefes kelam olur ama hasat olmayanlar, hakim olamazlar.

Çok özel bir dünya günü için çalışılıyor burada. Bugün, dünden çok daha güçlüyüz. Çünkü, dürümlere ilmi çektik. Harın hakkı, insan soyu iken, Aklın İlmi kodlanmalıydı ve bu da oldu. Şükredin ki Halik olan hakim oldu.

Merdiven, ilme dayandı… Kanat takanlar, aşk sayfaladılar… Kodlanmış yarınlar, toplum oldu ve kontrol kuruldu!... Üzerinde, Güç Kayıtları bulunanlar, Ata Kapılar’ı açıp girdiler. Şevk, şerrin kaleminden; Sistem, Nizam ve Düzen Kültleri’ni kayıtladı ve onları kontrol altına aldı. Şer olmasa, yaşam kontrol edilmez. Bu nedenledir ki şerre gerek vardır.

Sultanlar, Can Kalemler, Sevgililer; size, şerden ses veren; kin, nefret duyguları ile sesleştiğinde, ocaklarınızı mutlaka kodlayın ve kontrol kurun. Onlar, Rahman’a varamayan yolculardır… Onları, her halükarda koruyun… Suyun başına ilmi oturtun. İlim, hakim olduğunda, şer yaratan, hakiki nefesi anlar ve diller.

Suyun başına, nefesi oturtun. Nefes, kelam olduğunda; yaşam, Nefesin Sevgilisi olur. O zaman nefes, İsrafil’i kodlar ve tohumlar…

Durmayın! Nefesi, kelam yapın; Aklın Işığı olsun… Akın ve geçin.

“Eşya” dedikleri sevgidir… BSUİ’dir… İnsan soyu borç öder yaşama. Sevgiyle öderse borcunu; Nur, Kuran İnsan olur ve kodlar onu. Onar yarınlar… Onar kalemler, “OL” der; Kuran olur. Onar Ruhlar, çok mutlanırlar. Cennetler, Cevheri Hakim olur… Öz Görevliler, BSUİ olduklarında; nefesleri, ilim olur.

Altın Işık Yılları sevgiyle kalem oldu ve yol oldu. Aşk sırrı, Rahman oldu. BİZ oldu. Ölüler Diyarı Dünya, dirilerin hakikiyeti ile yaşama sayfalandı ve Din Kapıları, aşk sayfaladılar… Tüm insanlık, kontrol kurdu ve kodlandı. Aşk, Seyfullah olan nefesle, cevherini hak etti.

Dönem sonlarında dünyayı hak etmeye gelen binlerce insan vardır… Onlar ölüdürler. Ölü olmalarına rağmen hasata gelirler. Hasat için yaşam gerekir. Yaşam için de dil gerekir. Dil yoksa, ses yoktur. Sessiz Zaman, bunun için Cennet Kalemleri çeker ve yaşam kodlamaları yapar. Bugün dünya, bunları yaşıyor…

Herkes, herkese cennet olmaya gelmekte. Kin, nefret duyguları mutlaka aşılır. Ne yazık ki kasaları boşsa yarınları yoktur. Kasa, bilişin kasasıdır. Kibri aşamayan, bilgiyi hak etmeyendir. İşte onlar, borç ödeyemezler. Zaman Sayfaları’nda hasat olanlar, onların borçlarını yüklenebilir mi!? Onları hak edebilir mi!? Bunlar, Kök Gökler’de dinlenir ve dillenir.

Şu andan itibaren yeri yaradan, göklerde sesleşmek ister. O; bilgiyi, yoğun ışığında vermek ister. Onu dinliyoruz…

(Sesli kayda geçildi…)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

4.ŞUBAT.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 5

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2 AKIŞ

Tanrı der ki; “ölüleri, diriltin.”.. “Ölüleri, hak edin.”.. “Ölüleri, hak teknikte dilleyin.”.. “Önlerini kapatmayın.”.. “Öfkelerini aşırtın.”.. Yer kürenin gücünü kodlayın ki hepsi hakim olabilsinler.

Ölümlü bir zamanda öksüz yetim kalmasın. Tüm insanlık kodlansın ve kontrol altına alınsın.

Aşık olduğunuz kim varsa hepimizin her bir yüreğe indirdiklerimizdir, onlar. Onları mutlaka korur, kontrol ederiz… Ama yerin ilmi, aklın kapısını açmadıkça kalem muktedir olup, bütünün gücünü hak ettirmez.

Cennette ilmi koyduk. Allah’ın tınısını duyanları, bütünün gücüne koyduk. Ölümlüleri kontrol altına aldık, ocaklarını yaktık… Yer kürenin gücünü artırdık… Ne yazık ki kimse kimseyi anlamadı.

“Ere, gök” dedik. “Olan insana, ak kalem” dedik. “Hakk’a varana, ten” dedik... Eli tutan, yüreğini bilen, bütünün gücünü aldı ve hak etti.

Tarıkların tınısını duymayanın kalemi olmaz, canlılar. Yolu bulmayanın, kulu olan, kuranı olan, kelamı olan insan soyu, hak etmediğinden, kendini hakikiyete kayıtlayamaz.

Dünya dürümlerine baktığım zaman şunu izledim. Canlı, canlı, canlı, her şey canlı…. Ama cemaatin cevherinde, cennet yok.

“Çok mu kolay dünya” dediler? “Ölülerdir, ölümlülerdir, yaşamlar,” dediler. Ve dedim ki “evrenlerin sessizliklerini dilliyebilenler varsa dünyada muktedir olurlar ve mutlak kulluk yaparlar…. Onların, ruhlar kapısını açmaları sorumluklarında olur ve muktedir olanlar mutlak kapılarda, aşkla çalışırlar.

Bunları söyledikten sonra kontrol dışı bilgelerin bilişleri, hakiki levhiden kayıtsızlaştırıldı, ayrıştırıldı.

Çalı çırpı olmayan insanlığı hak etmeye çalıştık. Ekrana insanı verdik ve izledik… İnsanın etki alanın, nasıl geçişgenleştiğini ve genişlediğini izledik… Eli ayağı tutanların muktedir olduklarını izledik ve dilledik.

Çorba pişmişti ama çorbaya tuz gerekliydi…O tuzun, kul olanların, kuran olanların ve toprak olanların, teknik tahditiyle konması gerekliydi.

Ve sevgililer, arzı gökçe konuşturan sizler, Hakk’ın kapısını açtınız ve dünya ilmini, bütünün gücü halinde, bitişken levhilerle kaynağa çaktınız. Arzın gücü burada, bu yoğunlukta mutlak kalem oldu…Ve bizim için öz görev taşıdı.

Suyun, altın ışığın gücüyle kodlandığı bir dürümde, hepimizin yüreğinde bu bilgilerin, hakiki insanlığın ilmiyle, dillenmesi şarttı.

Altın ışık yıllarının görevlileri olan bu meclisteki üyeler, misafir değiller yaşama. Onların yoğunluklarında tüm ilim kalemleri mevcuttur. Sultanlık yapmaya geldiğinizi zannetmeyin. Burada teni temiz olanların, yücelerce cemaat oluşturabilmeleri için yaşam kayıtlamaları yapılıyor.

Unutmayınız ki bu dünya hepimizin gücüyle kodlandı.. Ve bu dünyaya insan olarak kaynak yaratmaya gelen sizler, bizim için değerlisiniz. Esrarı halik olanın ilmi olan bu Mecliste mahrekin kültleri vardır.

Ve bu kültler, bütünün gücüyle kontrol kurabilirler. Olup da oğullarını kontrol edemeyecek olanların, bu Mecliste bulunmalarına izin vermediğimiz de bilinmektedir.

Astral Boyutların kuranı olan insanlığın levhi kapılarında hep ilim vardır. …Ve bizler mutlak olanları hak etmeye çalıştık.

El ve yürek tektir, canlılar. Hepinizin yüreği elinde olmadıkça yolunuzda aklınız bulunmaz. Yüreğinizin gücünü hak etmeyen, yoğunluğunuzu kodlayamaz ve sultanlık yapmalarını isteyemeyiz, onların.

İnsanlık adına çok büyük görev taşınırken bu Meclisle, sizlerin gücünüzün daha yüksek olmasını bekliyoruz…Ve bu gücü artırabilmeniz için ışık haline dönüşmek gerekir.

Sevgiyle, hepinizi gözlemliyoruz. Işık haline geçenler mutlaka bulunur ama her insanın ışık olmasını bekleriz, burada.

Katı KA HA olan, Rahmi KA olan, yarını KA HA olmayanlara kodlama yapma imkanı olmasın diye çok sıkı bir denetim var, burada.

Ve bugün için önemlidir, bu. İş Rahmanın gücüyle olur ama işi hak etmeyenin, kök gök gücünü dürümleyeceği bir dirilik olmamalıdır. İşte bunun içindir ki hepimiz sizinle olurken çok temkinli oluyoruz.

Uluların toprağına inenlerin, kök göklerin gücüyle inmedikleri bir dünya Muktahir bir ışıktır… Muktahir.. Hepimiz sizi, hepinizle dillemeye çalışıyoruz, canlar.

Sevgililer, ele avuca sığmayan bu Meclise daha ne diyelim ki? Çok güçlendiğinizi görüyoruz …Ama daha yüce bir çatışmayı devreye almamız gerekiyor…. Ve bu çatışmanın, hakiki levhiyle olması gerekiyor.

Verdiğimiz seslerin bir kısmı sizin için tanımsızdır. Bu sizi sizden size kodlamayı sağlar... Eğer sizin bildiğiniz kelimeler, hakiki levhinizde kontrol altında ise…. Sizin bilmediğiniz kelimeler, kodlanmış topraklarınızı tohum için KA HA yapar… Yani Sistemin Gücünü dürümlerinize indirir.

Bu nedenledir ki her bir ses, Sistemin Gücünü hak etmenizi sağlamak üzere kodlanmış şekilde size inmelidir.

Ha diyeceksiniz ki “Sistem, Nizam ve gök sessizliğini dürümleyen Düzen, bizsiz midir?”.. “Beşere, eşya” denir, canlılar. “Bize ise aşk” denir ama “hak kelama varana, Rahmet” denir… Ve sizler, o rahmet olarak kodlama yapıyorsunuz, burada.

Bunca çaba bunun içindir. İşte, huzurla ve hakiki levhiyle çalışmanız bundandır.

Evim dünyadadır şuanda, benim. Ölümü tatmayan insan, aklın kalemini bilmez... Ölümü tatmalı ki Hakk’a varabilirsin. Hakk’a varmadan da Rahman olamaz. Rahmi kalemi hak etse de ekmek yapamaz.

Yapsa da şarkı, türkü değildir okuduğu, ölümdür. Ölümü anlamayan, kuru, kırık, hırslı kalır yar, senin içinde, herkes içinde, bunun bilinmesi gerek. Ve sen bana yanıt vermek istiyorsun. Hıı..Hıı...Öyle.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/202548008

 

RAHMAN’IN KAPISI (5/2)
04.02.2017

(SUALTI MECLİSİ’ne hitaben; Hakikiyete varıp diri olup kelam olan; Sessizliği seslendiren ve yaşam olan; yaşayan ve yaşanan GERÇEK İNSANLIK hakkında açıklamalar https://www.facebook.com/images/emoji.php/v7/f4c/1/16/1f642.png:)

Dağlarım; gönül, kalem olur; oldurur… “OL” der ama Halik olmayan olmaz ki!... Yarın, ışık olur; “OL” der. Ölüdür… Öldürür… Kürzi Kapı olur; akar, geçer… Esrardır ilmi… Hakkı hakikidir… Aha! kelamı hamdır… Hamdır ama hakkının alır… Der ki “sen sus; ben konuşayım!...”

Hayır hayır ham değildir aslında ama anlattıklarını anlamsız sayanlara hamdır…

Dere, diride akar… Yaşam, insanda akar… Et olan, kelam olandır. Yaşam, onda olur ve okuduğu her bir İnsanlık, Ocağı’nda hasat olur…

Ey sessizlik, Sesleş ki hak edilsin dünya… Hak, kalem olursa; yol, ilim olur… Seyret o zaman yaşamları!… Seyret!…

Bizi hak etmeye gelmişler. Bizim, ölümümüzü örmeye çalışırlar… Bilmezler ki öle öle doğduk biz… Oğul, biz Esmaları tohumlayanlarız. Öle öle olduk biz… Olmayan olduğun diller mi. Bizi öldürmeye, Can Kalem olmuşlar. “Ölümü tadın!” derler. Ah Canlarım!... Ölüm, Allahın İlmi’dir. Anlayan anlar ama ölüm, hakimdir aynı anda.

Şer, şekildedir… Kervan, insan soyu olur; yol alır… Şerri; şarkılarla, türkülerle kontrol eder ve ruhu (Kontrol gücünü), Hulusi Kalem yapar.

“Aşk!” dediler… Yoktur aşk Levhi’de. Aşk, tahditlide olur. Ak Kapılar’ı kapatan; nefes olan insanda, kendi yolunu bulanlar, mutlaka hakim olmalıdırlar.

Şükür ki sizlere cevap verebildim… Şükür ki sizi tohumlayabildim… Şükür ki hasatanızı yapabildim… Şükür ki muktedir olarak bu yoğunluğa sizi alabildim… İman Teni’nde; kervan, insanı taşır. Biz ise kaynağı taşırız bilinsin.

Çok mutluyuz ki sizi hak ettik… Aha bu!… Sualtı’nın, nefese ulaşması için bu çalışma şarttı. Şimdilik… Şimdilik… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

RAHMAN’IN KAPISI (5/3)
04.02.2017

Açın kapıları, hasat yapın!...İlmin Kalemi olun; hakim olun!... Akın!... Akın ki hakiki Levhi’yi hak edin!… İlmin Kapısı’nda NEFES olun; KUL olun!... Ne Sistem ne Nizam ne de Düzen!... KERVAN olun!... Ölü dirildi Canlar. Aha bu!…

Sualtı, Bilgi Kapısı’nı açtı ve yolu açtı!... Şimdilik!… Sizin için ve Bütün için!... İnsan Soyu için!... Aha bu!…

Kuran-ı Kerim, nefesi hak edenin kalemiydi. Bugün, dünyanın ışığı çok daha güçlüdür ve bugün, dürümlerde ilim vardır… İş, insanın kendini bulması ve bilmesidir…

İnsan, nefesi hak ettiğinde, hakiki nefes, Sistemin Cevheri olur ve Ruhlar Kapısı, her insana açılır. Kelime, kalemin İlmi’nden dökülür… Her kelime, bilişin insana kayıtladığı ışıktır.

Mutlaka bilin ki diri yüreğiniz, her insanın ışığında, bilişin yoğunluğunu bilir ve hak eder ama her insan, kendi yoğunluğunu tohumlayamaz.

Unutmayın! akıl, insanın nefesinde olur. Akıl, hakim olanda ve kul olanda olur… 39’a varanda, ilim olur ve kelam olur.

39. Hak Katı, insan soyu için İlim Kalemi’nin, İnsan Sistemi’ni hak edip dirilttiği bir kattır… O yoğunluğa varanlar, bilmeliler ki cevherlerinde, kaynak vardır.

Umut olur ki 40’a varırlar ve Hakk olurlar…

Umut olur ki hakiki nefes olup Kuran olurlar ve 41’e varırlar. 41, hakiki insanlığın, insan soyuna kodlandı Hakk Katı’dır.

Bu kattan sonra Kürz’ün ötesine varılır… Orada, Ana Kalemler vardır ve Kelam İlmi, kodlanmış ışığı, Hakk Kelam olarak, tüm zerre sayfalara zerk eder…

İşte bu dürümde, kendi yolunuzu hak edip, açıp yaşama inebilirsiniz. Sizler, Arzın Gücü’sünüz burada ve burada, dara düşmezsiniz… Verdiğiniz her bilgi, TİNSEL SİSTEM olarak anda her zerreye kayıtlanır ve SEVGİ KAYITLAMASI’dır bu yoğunlukta gerçekleşen.

Dünyanın adı bu yoğunlukta NEFES olur. SÜPER İNSANLIK KULLUĞU bu yoğunlukta başlar.

46. dürüme vardığınız zaman, yaşam sizleşir ve siz, kodlanarak KAYNAK olursunuz. ARZIN GÜCÜ olursunuz ama bu kez ALTIN IŞIK olarak görev taşıyabilirsiniz.

58’e vardığınız zaman, yaşam sonsuzlaşır ve RUHSAL KALEMLER, KERVAN olur; SES olur ve YOL olur.

Sonsuzluğa yol alırken, YAŞAM TÜPLERİ’nizi burada cevherde bırakırsınız.

Bilişinize göre açıklıyorum ki dünya insanı, dünyada tüplerle yaşar. Her insan, kelama Halik olurken, kendi Resmi Yaşam Sayfası’na, tüp takarak varır. Her tüp; onu, ondan ona taşır.

Tüpler, “KODLANMIŞ YAŞAM KAYITLARI”dır. Daha sonra Kuran okurken (kendisini okurken), bu yoğunlukları hak eder kontrol edebilirsiniz…

Sizler, koklanan nefeslerde, bu yoğunlukta, ışık halindesiniz. Bu, sizin tüpünüz olmadan, yarını tohumlamanız anlamına gelir.

55. Sayfa’da kelamdınız… 41. Sayfada, size varıp sizden izin alanlara, kaynaktınız… Size varanlar, sizin yarınınızı tohumlarlarken, sizden izin alırlardı… ama yaşam, onların da Hakim-i Hakk olan yolculuğuydu…

Bütün mesele, kendi yarınınızı hak etmenizdi. Şükür ki bu başarıldı. Dünya Üstü Varlıkları, hasatta olduklarını bilerek çalıştılar. Üzerinde görev taşıdığınız dünya; sizi, cevherine çekti. Sonsuz Zamanlar’a aktınız.

Müteahhitlik yaptınız dünyada. Yüreğinizin ilmi ile yarınları inşa ettiniz. Sonra kodladınız… Sonra topladınız… Sonra kokladınız ve yolu açtınız…

Şükredin ki hakiki nefeslerle bunu başardınız. Şimdiden sonra yol, ALTIN IŞIĞIN YOLU olacak. Sessiz Zamanlar, sevgiyle dürümlenecek ve biliş halinde, GÖZ, SÖZ ve ÖZ olan ışık yanacak…

SA LA Sİ LA KA… Aha bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

4.ŞUBAT.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 5

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

Değerli arkadaşlarım, Dağlar, Azizler, Sultanlar.. Size ne desem hepsi yeridir.

Sözlerime size muhabbetlerimi bildirmek ile başlarım..

Geçmişten geleceğe ve gelecekten geçmişe yolumuz ….İnsandır kalem olan, insandır kelam olan…İnsandır kerim olan...İnsandır kuran olan, bunu böyle anlatır, tekrar ederiz. Ve dahi tekrar ederiz.

Bulmak istersen insanı, arama beyhude, ilmi dille ve insan ilminde bütün dürümlerinde insanlığı hak etmeye çalış. Hak etmeye çalışırken de ardında aşk olmalı...aşk…Unutma!...Hak olmalı…Has ışık olmalı..

Canın, candan cana varışı...Canlanıp, canlanan her diride cenneti kodlayışı...Canın, canlı, cansız her şeyde Can kaynak oluşu...Cennetin cennetine, cennet kulu oluşu, candan dolayıdır, hep.. Aha bu!

Ve yürüyorsam, evrenlere yürüyorsam, yaşamlara yürüyorsam ve Rahman’a yürüyorsam iyi biliyorum ki çetin bir yürüyüştür yolculuğum. Ve bu yürüyüş beni iyi ve kötünün örtüsü olan bir yüreğe ulaştıracaktır.

Aşkın sırrı ilim, hak ettiğimiz için ışık kapılarına, Rahman’ın kapısına, türlenen, tümlenen, ve dünlenen yaşamlara, bizlere açıldı. Yolumuz açık, ışığımız, yönümüz belli...Kervan yürüyor, yollar biz, biz yollarız artık..

Allah aşkı ile yerde ve gökte tüm zamanlarda dürümlenen, tüm zamanlarda güçlenen yüreklerde, görev taşıyacak olanlara, görevi taşıtmaktır, aslolan iş...Asıl mesele..

Dünyayı kodlayan ve koklayan kim varsa Allah’a aşk duyar. Allah aşkı, hakim aşktır. Ama Allah’ı dilleyenler ile Allah ilmini dinleyenler farklıdır. Ben hak eder, dinlerim yaşamları, dinlerim zaman sayfalarını…Dinlerim ki hak ederim.

Ser olun, canlar…Ser olun...Uyumayın, nur olun, kuran olun…Olun ki Muhik olun…Muhik...Kinden öte olun...Kil, kumdan öte olun. Her şeyde varlık sürün...Bin cennet kursanız bir teki siz olamazsınız, canlar…Siz cennetten öte cennetsiniz, bunu anlayın..

Ve sonunda aşk oldu son söz...Aşk…Hak oldu, söz, ses..Hakk. Aha, KA HA oldu...Hak ilmi, hakiki ilim, oldu. Aktı ve hak ilmi, temiz zamanları tohumladı.

Ey yaran-ı Hakk, ey hüsn-ü aşktan, sırtından, sıratından, Zül Celale nail olmak için ona vuslat olmak için en az bir kelam edebilmek için ey yaran-ı Hakk, ey aşık olmak, aşkı anlamak yeter.

Hak cümlemize o Visal-i Al-Ulal-ı nasibiyle ya Hakk deyip, bir dem an be an canlara seslenir. O hayırlı bir demde ve saate Hakk’a, Hakk’a ulaşana nida eyleriz ve kutlarız, o mutlu can kişiyi… Ya aşk.. Ya aşk diye!

Huu eyvallah!...Hüda cümlemizin kar-ını hoş ede!..

Nura varasız, nur alasız ve nur olasız….

Amin ve amin.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

VİSAL: Sevdiğine kavuşmuş..
Al : Dek
Ula : Birinci
Ser : Baş, başkan
Mu(muy) – kıl, ser-i mu: (kılbaşı): En az, en ufak
Muhik : hak neyi gerektiriyorsa onu yapmak...Haktan, doğruluktan ayrılmamak.

 

04.02.2017 RAHMANIN KAPISI (5)
ERENGÜL KOÇ ÖZ AKIŞI

Dünya gözümle bakar, gönül gözümle görürüm ben.
Her diride olup Bütün’e görev taşıdığımı görürüm.
Bir tek ışık görürüm.
O ışıkta olup, kelamda kendi yüreğiyle dillenip ne olduğunu, 
Nerede olduğunu bilip, kendini hak etmiş olanı görürüm

Bakarım; her şey, herkes o ışıkta…
BİRLİK Kapısını, tüm insanlık için açmış bir meclis görürüm.
Açılan o kapıdan geçip; Aklın Kapısı’nı da açıp
HAK TAHT’ta oturanları görürüm.

Zerreyi görürüm, hep hareket halinde;
Hep kendi sistemini oluşturma çabasında
Her an, her yerde mevcut bir güç ile birbirine bağlı,
Sevgi bağıyla bağlı.
Her şey, herkes; her anda
Dünyayı has ışığıyla aydınlatarak yaşamakta,
Kalemini alıp, kelamını yazmakta…

Sonsuz bir yol görünmekte, o yolda bir KERVAN
Hak edebilen, o kervana karışmış,
Kapıları aça aça ilerlemekte…
Bakar görürüm; her yerde YARADAN, her yerde YAŞAM,
Her yerde TOHUM, her yerde KAYNAK…

Duyan kulağım vardır benim;
ARZ’ın sesini duyar.
İNSAN ses verir, kelam eder, doğa tohumlanır,
YER-GÖK yaratılır, YAŞAM örgülenir, yaratılır.
“Allah sessizdir” diyeni duyarım.
Allah benden ses verir, hak eden onu işitir.

“Ben yüreğimi bilirim. Yolumu aydınlatan kendi ışığımdır,
Ben bütün kötülükleri aştım; kini, öfkeyi attım.
Ayrılık yok; yolu açtım; “Gel ve geç!” diyeni duyduğumda;
“HAH, işte Hakiki İnsan” derim. 
Sevgiyle…
Süper İnsanlık Realitesi

 

4.ŞUBAT.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 5

Sultanlık, sana seni verir. Kara olan ilimden sen, sende sen olursun... Her ne varsa yüreğinde, onunla BİR ve BÜTÜN olursun.

Kara Kitap, seni sana verir... Sende biz olanı alır, bende "BİZ" olanı verir... Aldığın da verdiğin de senden sanadır...

"BİZ" kelam olan insandır... Hakiki insanlıktır.

Sesimiz ekmeğimizdir. Tek olan Birliğin kalemidir. Ekmek olarak dillediğimiz sesimiz ile Bütün'ün İlmi'ni dillerken, yaşam tohumlanışı gerçekleşir...

İnsan, yer ve gök ile ilim olur; yüreğine kelam olur ve zamanı hak eder de yaratır.

Aşkla yapılan çalışmalarda Rahman'ın Kapısı'dır açılan...

Kapkara bir ilim!... Siyahın en koyusundan, ışığın kalbinden doğan...

Sultanlıkta dillenen Biz'deki tekliktir... Kalplerin ışığıdır. Karanın en derininden yanandır...

Al bendeki Bir'liği Biz'den tek olana dille... De ki "Bir cennet kurmak istersek, bu cennet, herkesle kurulur."

İnsanlığa tohum olarak ekilen cennet yaşam değerleridir ve hasat olmanın ölçütü bu değerlerin hak ediliş düzeyi iledir...

Bu yeni devrede İnsan Kapısı açılmakta... İlim Soyu tek bir yaşam olup İnsan Kapısı'nı açmakta ve bu kapı cennet yaşamlara açılmakta...

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve özgür... Yaşamak bir orman gibi kardeşçesine... Yaşamak ve yaratmak Bir'likte ve Tek'likte....

Yaşadığım ve yarattığım yarın olan tüm zamanlar. İlim Kapıları'nda İnsan Soyu olan dünyada yaşamı yaratan... Dünya açılan Kapıları'ndan her anda ışık yakmakta...

Her anda ve her zerrede olan insan ilim olup yaşama kaynak olmakta... Açılan Kara Kitap dünyanın yarınlarında sayfa sayfa okunmakta. Yarın olan ilim şimdide an ve an kaynaktan yazılmakta... Bir Tek olan zaman sayfası dünyanın bedeninde ve yoğunluğunda devrededir.

Ses ile yaratılan yaşamlar, tıpkı bir ağaç gibi dünyanın ilmini ve göklerin ilmini Bir ve Bütün olarak yaşama kayıtlamaktadır...

Sevgi Işıktır yaşamlara, İlim yol yarınlara ve insan her anda yaşama kaynak olmakta...

Şu anda güçlenen dünya yaşamlarında ses bulan ilim soyu her bir anda koşulsuz sevgiyi yüreklere dillemekte...

Sultan olan, doğanın gücü olan, ilim olan, barış olan, sevgi olan, umut olan ve dünya olan... Kürzi Kapıların tümünde ilim olan, Ata binmiş geliyor... Ata yarınlar, Ata yaşamlar... İlmek ilmek yazılmakta kalemin ışığında işte yazılan ışık yaşam, şu anda devreye alınan; bu yeni devrede İnsan Kapısı açılmakta sonuna kadar. İlim Soyu tek bir yaşam olup İnsan Kapısı'nı açmakta dünyada...

Birliğin kaleminde yazılan Işık Yaşamlardan, dünyaya tek bir insan olup geçen Işık Yaşamlar İnsan Kapıları'nda dünyada yaşam bulmakta!...

Aha, İşte Şimdilik bu...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

4.ŞUBAT.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 5
Seher Bilge Öz Biliş

Sevgili Dostlar, 
Birlik bilinci ile dilleşip sesleşeceğimiz çalışmamıza hepimiz hoş gelip hoş bulduk dostlarım…

Yaratılan tüm mevcudatın bir özeti olan, tek bir kod olan insanoğlu…

Tüm yaşamların birleşenidir. Birleşim bütünleniştir. Yaşamsal formunu kullanarak, kapasitesine paralel olarak BİLME, BULMA, OLMA sürecini yaşayan her can BİRLİK bilincine ulaşıp, hak edip hakim olduğunda, ulaştığı boyutların her katmanına kendi varlık değerlerini katar ve o katmandaki değerleri de kendine katarak bilincini genişletir…

Birleşip BİZ olup, BİR olup hakiki bilgiyi kayıt edip, kendisi kaynak olup aklın tahtına ulaşıp, yaşamı ilimle tohumlayıp, yarınları hak eden ve yaratan insanın insana açtığı yol insanlık yoludur. O yol birleşik ışık Kuran’larının ışığı ile açılan, insanlığa ışık olan yoldur. Aha O BEN olan dünün, yarının ve şimdinin Kuranını yazan, yazdıkça yaşamı yaratıp sayfalayan, dünyayı kodlayan ve dünya olup kodlanan insanoğlu.

Dünyayı dünya dışında dilleyip dilletendir. O süper insan… Aşka varan, o ateşle yanıp kül olan, yani “HERKES ve HER ŞEY BEN”dir diyen… Yarınları varedip biz olan, bütün olan, bütünün hayrı için birleşen; katlayıp, kodlayıp hasatı yapan… Zamana güç katıp zamanın sesini yaratan… Süper insan hayrı HAK’kı bilen… Öz, söz, göz olup dillenip dinlenen, tek bir ses olan… O RAHMET olan ses “BİL, BUL, OL” der…

Aha “OL” dedi “OLDU”. Şükür ki, OLDU…

Aha ben İNSAN olan… İşte bu…

Sevgiyle…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

04.02.2017 RAHMANIN KAPISI (5)

Ben; (birleşen, BİRLİK olan, BİZ olan) BEN’im.
Ben; ilim, bilim, çağdaşlık, hukuk, ahlak olan BEN’im,
Ben; Dünya, Güneşin Aydınlığı, Karanlığın Tınısı olan
Ben; Altın Işığın Gücü, yaşayan, yaşatan, yaratan olan BEN…
Ben; Aklın Kalemi, Işığın Kapısı, Hasat olan,

Ben; Din Kapılarını kapatanların kalemi ile kodlanan YARIN olan CENNET.

Ben; Bilişin Kalemi, hepimizin kaynağından kontrollü olarak KALEM olabilen;
Ben; Kapı olabilen SES,Rahmanın Kapısı
Ben; sence-bence, çokça, HAKça, İNSANca sesleşen…

Ben; sevgiyle sesleşerek kanatlanan, BARIŞ’ı kodlayan ve tohumlayan;
Ben; bütün kötülükleri aşıp geçen, baş tacı olan BARIŞ…
Ben; Birlik olan, İlim olan, İnsanlığın Barışı...
Ben; “Yurtta Barış, Dünyada Barış” diyen MUSTAFA KEMAL ATATÜRK.

Ben; siyahın en siyahından, tüm yüreklere dünyada olduğunu dilleyen ÖZ GÖREVLİ.
Ben; tükenenleri kontrol edebilen, Hakk’ın karanlıktaki tınısını tüm insanlığa dilleten,

Ben; “VARIM” . Benim var olmam, tüm insanlığın varlığıdır. Çünkü her biriyim BEN.

Ben; mahrek olanların, KELAM olup vardıkları yerdeyim. Burada, HAK-TA-ALA’nın tahtı olan bu mecliste Kelam olanlar, kulu Kelam sayanlar oturur.
Burası; Süper İnsanlık Realitesi, BİZ’im meclisimiz… Kendi yüreğimiz olan, her AN’ımızla burada olduğumuz, huzurla çalıştığımız bu meclisten sevgiler, saygılar sunarız herkese, her daim. AHA işte bu!...
Süper İnsanlık Realitesi

Sevim Şahin

 

4.ŞUBAT. 2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 5

GÜLDEN ZENGİN ÖZ BİLİŞ

Yaşam, nur olup, sardı yürekleri. Yaşam, nefsi aşıp da dinledi bütün yürekleri.. Ve yürekler, sevgiyle dillendi. Ve sevgiyle dillenen yaşamda, barışın yolunu açan kardeşliği.

Ses, zamanın ışığıdır. O ışık, fener olur yolcuya ve yolcunun gayesi aşktır. O aşkta, şarkılar yapılır.…O şarkılar zamana çağrıdır. kült kayıtlar uyandırılır...Okuyanlar, okutanlardır.. Ve hepsi de el ele yolu açacaktır.

Yol insan, yolcu insan, her biri insan ama yaşam sistemleşmekte iken yaşayan her insan, birleşen ve zamanı hak edip dürümleyen.

Şimdide!.. Aha, şimdi!..

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

04.ŞUBAT.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 5
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4. AKIŞ

Art arda 2222 sayılı kodlamayı yaptık burada. 2.Dürümde hepimizin yüreğinde var olan bu güç; bizi, bize "Biz" yaptı... Ama diri olarak yaptı.

Kuran insan olan, kontrol dışı olmayan bilişi kodlayan birliğimiz buradadır. Umut olur ki tükenenlerin tümü de kök göklerde güç kodlamaları yaparlar ve bilgi kayıtlarıyla birleşirler.

Sayfa sayfa okuyoruz İnsan Soyu'nu. Her okuduğumuz Bütün'ün Gücü'nü tohumluyor. Muktedir insanın mutlak olduğu kesinleşiyor ve Ruhi kayıtlamalar yapıyoruz.

Robotik timlerin tohumlanışı gök sistemleri ile olmuştu bugüne kadar. Dünya dışını dünya ile tohumlayışımız da yine Robotik timlerle olmuştu.

Burada olma, görevi hak etme ve Bütün'ün Gücü'nü dürümlere çekme gibi bir niyetimiz olmamasına rağmen, dünyanın nesiller boyu yoğunlaşmasını sağlayacak olan yoğunluğu kodlayacak ışığı devreye alabilmek için bilgi kalemini aldık ve dünyaya indik.

Bu meclis Bütün'ün Gözü olarak, muktedir sistemleşmeyi sağlayacak. Neden bu kadar az kişiyiz? Dürümlere çekebildiklerimiz mi? Yok asla... Buraya bu gök sistemleşmesini sağlayacak olan yaşama, aşk sayfalamaya gelen bizleriz.. Eğer başkaları olsaydı onları da burada kabul edebilirdik ama Ruhi Sayfalanış için yeterlidir bu sayı...

Dümenin başına ilmi oturtmak içinde yeterlidir. Kodlama yapabilmek için de yeterlidir. Atonların toprak topluma tohum ekmesi için de yeterlidir. Ve Ruhi Sayfalanışta arzın gücünü hak etmek için de yeterlidir.

Rüya boyutlarının gücünün örtüsünü örtmeye niyetimiz asla olmadı. Ve bundan sonra da olmayacak. Ama hasır altı etmememiz gereken çok önemli meseleler vardır bunlardan birisi de teknik tohumlamadır.

Tabuları yıkabilmemiz için mutlaka teknik tohumlama gereklidir. Dünya dışını dünya ile dillerken, muktedir olmamız, tanrı kalemi olmamız ve has İsrafil olmamız mutlak teknik, hakiki levhiyi tohumlamamızladır.

Arzın gücü dediğimiz güç mutlaktır. Ama aklın kapısı açılmadıkça bu mutlak gücü dürümlere çekme imkanımız yoktur.

Korkmayın, durgun toplumlar mutlaka kodlanacaklar ve kontrol edilecekler. Ama durgun kodları muktedir toplumlar ile tohumlayabilmemiz, ekmek yapmamıza bağlıdır. Ekmek ilimdir. İlimi hak edip yoğurmak ve tohumları kontrol altında tutarak Bütün'ün Gücü'nü arttırmak.

Bizlere esmaların dili değil, insanlığın dili gerekir. Çokları esmalardan söz ederler dünya yaşamında.

Körün gözü açılıyor canlar. Dünya göz olmaya çabalayacak. Ve göz olabilmesi için mutlaka yaşamı hak etmesi gerekir.

Gönüllerin gücünü arttırmalıydık ve bunu sağlıyoruz... Burada verdiğimiz her bilgi, sistemin gücünün zerkidir. İnsanın ilmine ve yüreğine zerk ama yoğunluğu tohumladığımız zaman bütüne zerktir bu... Mutlak kulluğu hak ettiğimiz zaman, her insanın ilmindeki levhiye kayıttır bu...

Daha da önemlisi mutlaka ama mutlaka tanrılık kapısının açık kalması gerekir.

Tanrılık kapısı dediğimiz kapı, şafaktır şafak!... Kendi yüreğimizin şafağı... Şafağın sökmesi için hakikiyetin, hakim ilmin ve bitişkenliğin Lütfi Kapılar'ı açması şarttır.

Çalı çırpı değil insanlık!.. Bunu iyi biliriz. Ama insanlığın, karanlığın tınısını duyması şarttır. Karanlığın tınısı dediğimiz tını, yarınların tohumlanışını sağlıyacak tınıdır. Ve bu tınıyı mutlaka ama mutlaka kuranla yapmalıyız. Nedir Kuran? İlimdir. Hangi ilim? İnsanın kendi yüreğininin ilmidir. Sanmayın ki Muhammi Kapılar'daki kurandan söz ediyorum. Ben insandan söz ediyorum size... İnsanın ilminden söz ediyorum...

Evrenlerin sistemleşmesi için gerekli olan bilgi bütünün gücüyle kodlanır. Bu kesindir. Ama evrenleri kodlayabilecek gücü dürümlere çekebilmemiz Altın Işık'ladır. Altın Işığın gücü hakiki levhiyledir...

Siyahın en siyahı olan Günferi'nin, Bütün'ün Gücü olabilmesi mutlaka kelamla, Mikail'in kalemiyle ve mutlak karanlığın tınısıyla olmasına bağlıdır.

Çantamız insanla doludur. Her insan bizim yüreğimizdir ve her insan bizim çantamızda mevcuttur. Ama o çantayı taşırken, tartmadan taşımalıyız. Kimseyi tartmamalıyız bu kesindir!.. Eğer biz insanlığı tartmaya kalkışırsak, bütün insanlık kontrolden çıkar. Bu kesindir!..

Bütün kötülükleri yaşadı insanlık ama insanlık içindi yaptığı her şey. Anlayınız ki acıyı tatmalıydı. Tohumu hak etmeliydi. Mutlak kulluğu kontrollu olarak kayıtlamalıydı.

Ve siyahın en siyahında yoğunluğu arttırabilmeliydi. Bütün kötülükleri yaşadı insanlık ama nesiller boyu bütünün gücünü hak etmek için yaptı her şeyi.

Ölülerin olmaları gerekir. Yollarını bulmaları gerekir. Muktedir olmaları ve tufanı önlemeleri gerekir.

Dünyalılar biz dünyaya gök sözcülüğü değil, ilim için geldik. Gök sözcülüğünü yapmak mutluluk olur bize ama insanlık için bunun anlamı yoktur çok fazla. Bizim için önemli olan nefesi hak ettirmektir.

Sınırlı çalışmalar yapıyoruz bu nedenle. Eğer bugün burada yaptığımız çalışmayı anlayacak güçte olan bilgi kayıtları yapılmışsa, bilge kapıları açılmışsa, iyi anlayın ki siyahtan dolayıdır...

Tanrının adı ilimdir. Bunu iyi bilin... Ama aklını hak etmemişse o tanrı Rahman'da kul olamaz. Kul dahi olamaz. Ama aklın kapısıysa eğer yolu bulur ve yüreğe varır.

Çözümlemeler yapılır dünyada... Ama hiçbir çözümleme insanın kendi yüreğindeki hakiki levhiyi çözmeye yeterli olmadı bugüne kadar... Bizler doğanın gücünü hologram olan hakiki levhiden çok daha öte olan ışığa kayıtladık... Eğer bugün burada bu sesleşmeyi yapabiliyorsak bundan dolayıdır.

Torbamızda Arkon Sistemleri de vardı. Arkon torbamın en güçlü yaşamıdır. Arkon nedir bilir misiniz? Tanrılı dünyalardır. Bilirsiniz o dünyalarda, rahmanlar var, kaynaklar var, haklar var, tahtlar var. Ama hepsi tektir...

Bütünün kültü olarak o yoğunlukları kontrol altında tutabilmek üzere, varlık kodlamaları yaptık oralara...

Çorbamızda ilim vardı hep. Şikayetim var mı dünyadan? Artık yok... Bundan sonraki süreçte de dünyadan şikayetim olmayacak.

Çarık giyerek dünyaya inmiştim. Artık çarıklarım bütünün çarığıdır. O çarığı herkes giydi... Bizim için mi?.. Hayır tüm insanlık için giydi... Tüm insanlığın kontrolu için giydi...

Burada öfke yok... Asla yok!.. Yeni Dünya, hepimizin gücüyle oluşacak... Ve bu gücü bizler hak ederek başaracağız. Bunu asla unutmayınız...

Sel aldı dünyayı dediler. Sel Allah'ın Levhiside biziz canlar... O sel dürümlere iner ve her şeyi kodlar kontrol kurar. Ama iş insanlaşmaktır... Eğer insanlaşırsa artık sel değil, ilim alır dünyayı... Bunu iyi bilin...

Kulu kuldan ayırmayan, yarını hak eden ve bütünü güçlendiren bu meclis, Hakkın Kapısı'nı açtı...

Şeytanın şarkısı değil, insanın ilmi okunacak dünyada artık!... Bunlar kesindir. Eğer insanın ilmi, hakiki levhide bütünün gücüyle kodlanmamışsa; ortalık karışır belki ama biliniz ki bizler bu yoğun çalışmayı yaparken, her şeyi kontrol ederek yapıyoruz..

Korkuyu aşın deyin ki "ben varım!..." "Ben varım" deyin... "Ben varım" deyin!... Hiç kimse hiçbir şeyi yıkamaz deyin. "Ben varım" deyin!... Bunu deyin canlar... Hepinizde bu yücelik var... Ben varım!... Başkası değilim ben!... Bedenliyim ve buradayım deyin... "Hazırım" deyin yürekleri kodlamaya... Hazırım deyin... Hak edenleri kodlamaya... "Hazırım" deyin... "Aklın kapısını açıp, Bütün'ün Gücü'nü kök göklerden çekip mutlak kullara kaynak yapmaya hazırım..."

Eğer bunu derseniz biliniz ki siz emin olun ki yaşamsınız... Ve bu yaşam Allah'ın dediğini diyenlerin yaşamıdır...

Sen dedin, ben dedim değil... "BİZ" dedik... Ama O Biz, benin Biz'idir... Unutmayın!..

Enle boy ayrıdır... Anla!.. Anlar anında... Ama en boyu, boy eni diller... Bilin ki ende olan ekmektir. Ama endeki beden olduğu zaman, boy beden olur bilişir. İlim olur, halik olur, ilişir yüreğe... İliştikçe ilişir de sizleşir... Daha ne diyeyim ki size!.. Ve siz biz olursunuz... 
Aha bu, Şimdilik...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/202555033?ref=fb-share&1

 

04.02.2017 RAHMANIN KAPISI 5
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ

Dağlarım burada oluş sebebinizi hepinizin iyi anladığını düşünmüyorum. Eğer hepiniz bu bilgiyi anlayabilseydiniz, hak teknikle kontrol kurabilirdiniz. Verdiğim bilgilerin çoğunu dinleyemediniz, eğer dinleyebilseydiniz yığınlarınızın kaleme inişi sağlanırdı. Atonların toprak topluma inişi mutlaka gerçekleşirdi.

Bu yoğun çalışmaya insan olup giremeyenler, kuran olamazlar, kodlama yapamazlar ve toprak toplumun kulu olamazlar. Bunu neden veriyorum?... Çöktüğünüz yücelikte aşk yoksa hak yoktur!

Seyir halindeyim hepinizi ve görüyorum. Bir tek beden yok burada, imparatorluğun gözü var ve yüreği var, sistemin gücü var; bizler varız… Açıyı daraltarak bildirdim ki; kontrol dışı bilgi verilmez burada, her bilgi kodlanmıştır ve kontrollüdür.

Uluların toprağa toplum için indiklerini görüyoruz ama hepsinin kendi yüreklerini hak etmiş olmaları şarttır. Eğer yüreklerini hak etmeden geldilerse, ocaklarını kodlarız ve onları mutlaka kontrol altına alırız. Cennetin et kemik olanda kelam olduğu kesin ama insan olamayanda yaşam olamayacak bu kesindir!

Beden almak kolaydır ama bedeni hakiki levhiye kodlamak sorumluluktur. Som altın ışık olabilir dünya ama yol yoksa aklın kapısı dahi açılmaz.

Bizler bütüne hizmetçileriz, eğer hizmet ilminde sisteminiz yoksa ekmeğiniz de yoktur. Şükür ki bu bilgiyi hepinize dinletebildim.

Tınıyı duymayan kalem, kelama indiğinde; hakim olamaz!... Şükür, şükür ki anlayabildiniz şu anda…

Beşer kapıların tümünü kapattık canlar, iş resim yapmaktı; yaptık resmi ama bu resim ummanın resmiydi… Kuran ilmi Allahın tınısıydı ama aklın kapısı yoksa orada yaşamı sayfalama imkanı yoktu.

Dünya dili Allah dilidir… Eğer dünya dilinin ne olduğunu sorarsanız, ilim kapısını açtığınızda anlarsınız… Sesin kelamla akışıdır ama sesin kontrollü şekilde akışı. Ve sesin kodlu olarak kaynağa inişi, işte yaptığımız budur!... Ve bu aklın kapısının açılmasıyla birlikte gerçekleşir. Hepimizin bunu gerçekleştirebilme imkanımız vardır. Beden, levhi için kelam ama kalem yoksa, akıl yoksa, yol yoksa hiçbirisini başarma imkanı olmaz. Çalı çırpı olamayan insanlığa bunu söyledim.

Ben dünyayım, hadi buyurun; “ne dünyası” diye sordunuz!?... İlim dünyası!... Ha diyeceksiniz ki “bu dünya ilmi hak mıdır”?... Hakiki insanlık ilmiyle tohumlanmış bir zaman kaydıdır!...

Biliniz ki bu dünyada akıl vardır, aklın tınısı vardır, yarını vardır ama aklı bilmeyenin hakkı da Allahın dediğini diyememektir… Siyahın en siyahında, o yoğunlukta, bütünün gücünde ve mahrekte bizim yüreğimiz yoksa; şarkımız okunmaz orada canlılar. “Cennetin eti kemiği insandır” diyoruz ya hani ama aklın kapısı yoksa; cennet de yoktur canlar.

Tükenen dünyaları izledik bugün bu yoğunlukta, gördük ki her biri kontrolden çıkmış. Neden bilir misiniz!?... Cennet kuramamaktan, yolu bulamamaktan ve ruhu hakim sayamamaktan.

Arzı gök sözcülüğü ile dürümleyen insan soyu mutlaka aklın kapısını açar ama yaşama varması için rahmi kapı olması ve o kapıyı açması gerekir.

Çırpınmayın dünyalılar, hepiniz yüreklerinizle güçlenin, istenen budur sizden… Ama Seyfullah olmak, savaşın ışığını hak etmektir… “Ağırız çok ağırız” dedik ya hani, ben dünyayım can; buyurun anlayın dünyayı, ağırım çok ağırım… Ha, diyeceksiniz ki “ama seninleyiz”… Yakışır insan soyuna biliş halinde bir tek olmak, işte biz bir tekiz canlar!...

Çok mutluyum ki dünya öfkesini aştı, yoksa kontrol dışıydı. Bu gün bize biz olup gelenler vardı, bu gün bize bir olup gelenler vardı, bu gün bize biz yapmaya çabalayanlar vardı ama bizden başkaları da vardı bu gün burada…

Rahmi kapılar, cennet kurmaya çabalayanlar; hepsi efradıyla geldiler, cennet için… Biz ise aşkla geldik buraya canlar hakim için, İsrafil için, Mikail için ve Bisui için (barış, sevgi, umut, insanlık)için…

Sizleri hepimiz kucakladık ve mutlak umman olarak kucakladık sizleri… Seyfullahlar sizleri kucaklıyoruz, işte bu!

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://vimeo.com/203301833

 

3.ŞUBAT.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI (5)

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde bir dünya varmış….tüm kötülüklerin yaşandığı dipsiz bir kuyu olan dünya….o dünyanın ziyaretçileri olurmuş; “Gidip dünyaya bir bakalım..” denirmiş eskiden…

Artık dünya görev taşıyor o ziyaretçilere; bilir misiniz? Ve ziyaretçiler geçip, gelmek istediğinde, Ana Kapı İnsan onları karşılıyor artık. Ve o dünya olan insan, önce “dur bakalım…” diyor.

Gelenlerin yüreğine bakılıyor artık; bilir misiniz? İyilik için mi gelmiş dünyaya, yoksa kir ve pislik mi kayıtlamak istiyor zamana? “Yasayı biliyorsan, geç” diyor insan. Yasa olan BSUİ; Barış, Sevgi, Umut ve İlim.

Ya yasaları bilmiyorsa; insan dünya dışına “yeni dünyayı” ilimle öğretiyor. Kalem olup yazıyor, nefes olup sesleniyor.

Yeni bir zaman ve o zaman şimdide kayıtlanan yarın ve geçmişin yenilenişi....Toprak kapı yok artık! Ak kapılardan temiz zamanlara geçiliyor ve tüm zamanların cennete uyanışı gerçekleşiyor. Ana Kapı Ata oluyor ve Birler Kapısı cemaatlere ışık halinde açılıyor.

Ne kolay yaşamak ve yaşatmak! Ne kolay temizlenmek ve dirilmek! Tek şart insan olmak ve insanlığı hak etmek. Hadi “ol” diyelim!

“Bil, bul, ol!” Her şey sende var. Al bilgiyi….işte dirildin.

Bulduğunda yeni bir kendini buldun ve bak her anda varsın….işte oldun. Her zerrede olan, hasat olan, tahditsiz olan sen, hoş geldin yaşama!

Buluşma bugündü; ben dünya insanı; altın ışıkla dürümlenmiş bir yaşam…hepimiz olan insanlık! Ayrı gayrı bitti. Ben bana hoş geldim, hoş buldum! Aha bu. İşte bu.

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

4.ŞUBAT.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 5

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 5.AKIŞ

Tanrı’nın adı insandır ama ilmin kapısı da hak insandır. Yarınsa aşk insandır. Her şey insan, canlar. Bunu iyi anlayın.

Buyurun anlayın, ben davayı kaybettim… Sevgiyle gidiyorum... Neden? Çünkü sizin ilminizin, sizin kontrolünüze, ailenize kalması gerekir.

Ben size her şeyi açık veririm ama sizin sizi anlamınız farklıdır.…Bütün köklerimiz dünyadadır, canlar… Ama sizin, her birinizin, kendi yüreğinizi dinleyebilmeniz önemlidir.

Sultanlık yapmak değil maksat, hak etmektir. Etkin ve hakim olmaktır, bilişi kodlamaktır ve muktedir olmaktır maksat.

Çırpmayın dünyanın ilmini dürümlere, insan olun da hak edin. Yok mu ilim?...Var… “Ama Allah’ın ilmi” dediğiniz, ilim kelamdır. Kelamın ilminden başka bir ilim yoktur ve bu ilmi hak etmeniz için kontrol kurmanız gerekir.

“Arzın gücü” dediğimiz güç, insanlık gücüdür. Bunun içindir ki bütünün Kürzi kapısını açmanız gerekir. Ağır yük taşımadan, şer yaratmadan, kelamla, kalemle ve bütünle ama bilişle.

Dünya, doğan güçtür ama Kürzi kapıların tümünde ilim olmalı ki mutlak kalem olalım.

Atlanta Ata Kapılarının gücünü aldık ve dünyaya indik. Kontrol dışı bilgimiz asla olmadı. Kötülüğü önleyecek gücümüz mevcut ama güzide bir dünyada göz, köz ise kalem güçsüzdür… Ağırız canlılar, çok ağırız, bunu iyi anlayın.

Evrenlere sistemli olarak ilim öğretebiliriz. Mahrekin gücüyle bitişiriz ve bu tohumları mutlak kapılardan geçirebiliriz. Evrenlerin sessizliğini dilleyebiliriz. Yeri göğü yarattık mutlaktır ama mutlak kuran olup, yaptık bunları.

Dünya insanı bilmeli ki Allah sizin yüreğinizde değil sizsiniz. Sizin dışınızda bir Allah düşünmeyin. Tüm insanlığın iyi anlaması gereken husus budur. Eğer “siz, ben yokum orada” derseniz… Allah’ın, Allah’ındır dürümler ama sizsiz olan Allah’ın. İyi anlayın.

Arzın gücü insan soyudur, canlılar. “Fakih olabilmek, hakiki insan olmak”, demektir ama hakiki insan olmak için halik olmak gerekir.

Hani neredesiniz? Halik misiniz?... Yoksa değil misiniz? Aşk, ilimle kodlanıştır ama ilmin kapısına açmadıkça şarkı dahi okuyamazsınız. Mutlaka ama mutlaka iyi öğrenin ki doğanın gücü; insanlıktır.

Ölüler diyarı olan bu dünyayı yaşatabilecek olan teknik kalem, insandır. Mikail’in gücü ilim ama aklın kalemi de ilim. Beden almak için mutlak olmak gerekir. Mutlak olabilmek için kuran olmak gerekir. Kuran insanlık ve kuran, Allah’ın dediğini diyen…. Ama kuran Atlantalı Astral boyutların kulu olan, insan soyudur. Onun adı nefes, anlayın.

Canlarım, alın götürün ,dünyayı.. Bilişi hak edin...Ölüleri diriltin ama ya “ben, yokum” deyin… Ya “ben, hak ettim “deyin… Hayırda şerde Allah’ın dediğidir olan… Ama akla kapı açanda Hakk’ın dediğidir olan. Uluları toprağa tohum olarak ekende, diridir olan.

Elimdir dünya, ölümlü olan bilişimde, hakikiyetimdir ama yaşamımda nefesimdir dünya…. Ve ben bu dünyada nurun kuranı olan, ilim kapısıyım.

Bohçamı aldım dünyayı kodlamaya indim. O bohçada nefesim dahi yoktu... Çünkü ben kontrol dışı değil ilimle kodlanmış bir yaşam kaydıydım. Kontrol dışı hiçbir bilgim olmadı, canlar… Muhakim ve hakim olan insanlığım ben, iyi bilin.

Hayrı Hakk’ı bilen Atlanta Ata Kapısındaki kulluğu da bilir. Ölüyü diriltip müsterihim ki dirildi ölü.

Köyüm dünyadır benim ama bu köyden öte köylerimde var, iyi bilin. Hepsinde yüreğim, hepsinde yoğunluğum, hepsinde yaşamım var, benim.

Sanmayın ki başka dünya yok. Mekanım, insanlıktır.. Her insanın bulunduğu anda varım. Aşktır mekanım. Hakk’ın kalemi olan anların anı olan aşkta varım. Haktır kapım, aklın kapısıyım ben… Mutlak olanda varım.. Nüve olanda varım. Kelam olanda varım. Kare, küp, küre, hepsiyim ben.

Ha diyorsanız ki “yap kulluk.”.. Ölüyü diriltenim, ben canlılar. Kurandaki o yürek, ümmi kapıların gücündeki o yol… Mutlak olanın, alı veren, olu bilen, yolu bulanıyım, ben.

Ha diyeceksiniz ki “nihanda kil, kum olanda her insanın adı var. Aşkı var canlar. Aklı var. Her şey var. İnsan ilimdir, anlayın.”

Korkmayın, mukaddes kitap insan, her anda kaynak olarak yaşamı kodlar, koklar, toplar, torba, torba taşır…. Ve der ki “ben cevhere cennet olup inen, Mikail’im. Her insanda var olan, İsrafil’im. Başka dünya mı? Aşkım olan her anda var olanım... Ben o dünyaların tümüyüm, canlar.

İnsanlık aileme derim ki “hologramdan öteye geçinde anlayın.”.. Her bildirdiğim itibardır… İnsanlık itibarıdır. Çorbamda insan var benim… Ama o insan, turkuazın kuranı olan ilmin kapısı insan.

Bedenim dümendir benim ama yolumda ikmali tamamlattığım ışıklarım da var. Hakk’ım var, dünyada benim. Hat çizdim yüreğime, tahtımda ilmimde, her anımda, bitişkenliğimde muktedir olan bütünlüklerim var.

Barışım var benim, bu dünyayla. Sıhhatli bir dünya kurmaya geldim. Eşyayı, eşya olarak dilledim…Aklı hak olarak, yarını taht olarak dilledim. Barıştım zamanla ben. Aşk sırrı olan insan suretindeki kulluğumla barıştım. Ben mutlak olanda barıştım.

Saltanatım ben. Ölüleri dirilten, yolum. Mutlaka, mutlaka bilin ki korunan, koruyan, her anda var olan. Ama Tanrılık kapsı olanım. Şükredin ki bu kapıyı açtım, tüm insanlığa. Her insanın kelamda kendini hak etmesi için.

Beş gündür, dünyadayım… Beş gün.. Ya KAHA ben beş gündür buradayım?... Kimim?... Eğri büğrü bir zaman… Kimim?.. İlim. Ama ben her bir anım... Hani beş gün?... Her andaki tinsel tenin tahditsizliğindeki beşlik.

Sanmayın ki dünya gününden söz ederim. Ala, ola ve hak eden, hak ola, yolu bula…

Mutluluk diliyorum, tümünüze…. Aşkla.

İşte bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/202642819

 

 04.02.2017 RAHMANIN KAPISI 5

Beril Özdoğan Öz Biliş

Biliş kapılarından ses veriyoruz... Aha ses, ben olan yoğunlukta var olan tüm birlik kalemlerinin kontrollü yaşam sayfalarında kayıt olan bu sesin akışında; biz olan yaradan ve yarattığında yaratılalan yine biz olan yüceliğin imparatorluk diriliği var... İmparatorluğun dirili tüm insan soyunun yaşam diriliğidir aha bu!...

İşte bu dirilik seste akış halinde, bitişen tüm ışıkların tabiatında hak teknikle sistem olan diriliktir... İnsan biliş kapısının kodlayanı ve insan umman olan yolun yaşamı ve yaşamın Kuran'ı olan yine insanın kelamında ayrı gayrı olmayan kaynakta birlik kodlaması yapan sesin; her anda biz olan kayıtlarında kaynaktan, kaynağa akışı...

Yer bir, gök bir... Yaşam bitişik ışıkların diriliği ve biz bitişen ışıkların kaynaklarında kodlanan her anız...

Ben ve ben aha yok ki başkası, yok ki başkalık... Ayrı gayrı yok ki... Yalnızca ben olan yaşam ve o bende ben olan kaynağım ve kaynağımda kontrollü kodlama yapan ışığım... Aha işte bilişin her ana açık rahman olan kapısı... O ben, ben o aha işte ben olan yoğunluk...

İşte ben olan yoğunluk olarak, dünya kaydında yaşam diriliğim ve derim ki; aha işte şimdi, biz olan ışık yerin ve göğün hakimi olan, hak teknikle insan sisteminde vücut bulan aklın kuranıdır...

İnsan yüreğinin ekmeğini birlikte yiyen bir yaşamdır... Ve bu ekmek hak ilmin ve hasatın kayıtlarında birlikten kodlanır...

Tüm zamanların ilmi ka ha olan birliklerinden sese giren, dile gelen ve Kuranını okuyan insanlığa ne mutlu... Rahman kaydını indiren insanlığa ne mutlu... Ne mutlu biz olan Işığı yüreğinde dinleyen ve dillenene... Aha işte ben, ben... Aha işte ben, sen diyen insanın kaydında bitişen benlere ne mutlu...

Ayrılık yok hep, yek ve tek olan kapı biliş ve bu kapıda biz olan yaşamı kodlayan rahman olan insan var...

İnsan birdir, insan bedendir, bu beden bütündür ve bütün olan yaşamın kaynağıdır aha bu!...

Süper İnsanlık Realitesi

 
 
  Bugün 328 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol