Birlik İlmi
  RAHMANIN KAPISI 8
 

“RAHMAN’IN KAPISI (8)” HAKKINDA ÖZ AKIŞ VE DAVET

Doğanın gücü, tüm insanlığı kucaklarken, Sistem’in, Nizam’ın ve Düzen’in gücü de dürümlere çekilmektedir.

Sistem, Nisa Sistemi’dir. Yani hakiki nefeslerin tohumlandığı ve yoğunluğun kodlandığı bir Sistem… Bu Sistem’e göre, cevhere inenler, Cevherin İlmi ile inecekler.

BSUİ (Barış, Sevgi, Umut, İnsanlık); bizi, bizden bize götürür ama gör ki Hakikiyet yoksa, nefesiniz; yaşama, yaratacağınız hakiki ilme yetmez.

Zorlukları mutlaka aşmanız gerekir. Hasatınızı yapmanız ve Ruhsal Cevher’inizi tohumlamanız gerekir.

Bitki, hayvan ve tüm zamanların tohumu olan insan soyu; her an için “Bilişin İlmi”dir.

Sirayet halinde her ana, ilimle iner ve ilimle, Hakiki İlm-i Hakim olan yaşamlara kodlanır.

Tüm insanlık, Kelam İlmi ile hakim olur ama hakiki nefes oluş ayrıdır.

Dünya, Öz Görevli’dir. Bu planeti özellikle seçtik. Herkesi kervana dahil edebilmemiz için bu planete gerçek ışığımızı indirdik.

SÜPER REALİTE KODLAMALARI; ilahi, hakiki yarınlar için gerekliydi. Sonsuzlaştık ve yolun kulu olan İnsanlığı tohumladık. İnsanlık İlmi ile kodlandıktan sonra, SÜPER REALİTE İLMİ, HAKİKİ NEFES’e vardıktan ve bu nefesle tohumlandıktan sonra MUTLAK IŞIK oluştu.

MUTLAK IŞIK, kaynağın ışığıydı. İyi ve kötünün üzerinde GÜÇ KODLAMALARI yapabilen; tükenenleri, hologram olan toplumlardan; güç kayıtlayarak, kontrollu olarak geçiren ve yaşama, KAHA olan bir süsleniş gerçekleştirebilendi.

MUTLAK IŞIK, bu süslenişi gerçekleştirdi ve yarınlar, iş ve işçilik için hazır edildi.

Merdiven; insanın, insanlığa dayadığı bir merdivendi ve yolculuk, her insanın kelamı ile sürdürüldü.

Ümmi olanlar, anladılar ki hakim olamayacakları bilgiler dillenmektedir… İnsanlık İlmi, Hakiki Yaşam İlmi’nden çok üstün bir ilimdir. Bunun içindir ki bu ilmi hakim olup anlayanlar, murad ettikleri herşeyi, has tını ile kodlayabilecekler…

Bu kodlamadan sonra kulluk yapılır. Kulluk; ilahi, hakiki nefeslerle yapılır. İnsanlık Boyutları’nda, insan soyu kuldur. Her insana ve her yarına kuldur. Tüm insanlık bunun için çatışır ve kati, hakiki Yaşam Kodlamaları yapar.

RUHİ SAFHA’da, DİRİ YARINLAR tohumlanır. “Ölü dirilir” denilen, bu hadisedir. Herkesin, kelam olup dirilmesi…

Her insan, Cennet İlmi’ni bilemez. “Cennet” dendiği zaman; kontrollu olarak anlatırız ki anlansın diye… Herşey, her ses; biliş iledir. Bilmeyene ne dersek diyelim ona, kelamı hak ettiremeyiz… İçmek ister yüce ilmi. İçmek ister ama hasat olmadan, İnsanlık Boyutları, ışığı tohumlayacak; üzerine kontrol kuracak ve zoru aşacak bilişe varamaz; yaşam olup; cennet olamaz…

Zarar, etken ve edilgendir. Herkesin kendi yasaları vardır. Diri yüreği, yasalar koyar ve o yasalara göre hareket eder. Her etken İlmin Kalemi, Hakk Kelam olup kodlandıktan sonra öz geçiş yapar ve RUH olur.

Öksüz, özsüz olan, her nefesi kontrol edemeyen, yarını hasata kodlayamayandır.

Dünleri dilleriz. Eşya Yaşamlar’ı dilleriz ama yarın için görev de yaparız. Yarın; Nefesler, cennetlerde görevli olacaklar. Nefes olanlar, kulluk yapacaklar… Ağır yük, Hasat İlmi ile kodlanacak ve hafifletilecek.

Evrenler, Siyahtan korkarlar. Ziyan olmak istemezler… BSUİ olan yolculukta tohum ekenler, kelam olarak çatışırlar ve Dünya İlmi ile Kaynak İlmi kodlayabilirler.

MÜSİH ZAMANLAR, simsiyahın ışığı ile kodlanır. MÜSİH, İlmin Kalemi olandır. Bu yoğunlukta Tanrı, insan olur ve korunur… Orda, Kapıların Cevheri olur ve korur!… Allah (tüm yaşam) olur ve yol olur. Cennetten, cevhere varır; Aklın Tınısı olur. Öfkeyi aşar; yaratır ve yarattırır… Aha! yarınlar için bunları yapmaktayız.

Aşk, insanı hak ettirir. Has olan insan, Ak Kalem olur Hulusi Yaşam olur, Birlik kurar…

Uzaklara, çok uzaklara varanlar, İnsan İlmi’ni, Hasat İlmi diye bilirler.

Şerden uzak kalırlar… Şekil Boyutları’nı aşıp geçenlere görev taşırlar.

Suya ilmi koyarız. Su, insanlaşırsa, orada kalem var demektir. O kalem, kervandır ve tüm insanlığı kucaklayandır. Önce görev taşır. Sonra görev taşıttırır ve daha sonra göz açıp görenlere görevli olur. Öz Geçiş yaptırır ve yolu kodlayanları tohumlar. Efradı ilimdir onun. Kulluğu, kalemdendir. Bilmesi gereken herşeyi hak edip dinler…

Mutlaktır, Kuran’dır. Has Cevheri Görevli’dir. Analar Anası; İnsanlık, “BİL, BUL, OL” dediğinde. O der ki “bilen olandır. Olan bulandır. Hak Tını’yı duyan, aklın sırrını dinleyendir. Aşk Kalemi’nde, Hak Kelamı’nda yaşam sorumluluğunu taşıyandır.

Esvabı insanlık ama yolunda ışık halinde, göz açıp yarınlara yürür ve yürüyenlere kulluk yapar… O Can, katidir ve hakikidir… İsrafil değil, insanlıktır. İşte bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

DAVET:

Değerli Dostlar, 25.02.2017 günü 14.00 - 18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde gerçekleştirilecek “RAHMAN’IN KAPISI (8)” Birlik Çalışmasında özellikle yukarıdaki öz bilgi kapsamında çözümlemelerimiz ve paylaşımlarımız olacaktır. İlgi duyan ve katkı sunacak olan herkesi bekliyoruz.

Saygılarımızlar,
Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Not: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR. Katılmak isteyen dostlarımız lütfen saat 14.00’den önce Dernekte olmaya çalışsınlar…

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST
Tel: 0 216 348 9559

 

25.ŞUBAT.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 8,
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ

Yaşama inmek isteyen ziyaretçilerin seslenişi;

Yakutların tohumlanışı mutlaka oluşturulan ışıktan geçişin yapılacağı gür ilimde ve bilişte gerçekleşir. Yakutların ışığı tohumlayışı da ilimle olur.

Köpük köpük olan ilim kapılarının tümünü kodlayabilen ve kelam olabilen insan soyu, kontrol kurduğunda, mutlak kullar toprak toplum olarak tohuma inerler.

Genişin en genişindeki ışık, muktedir insanlığın kulluğudur. Öksüz, yetim bırakmamaya niyetliyiz canlılar. Rahman’ın kapısını açtığımız günden beri, mutlak kapılar tüm kültlere kalem olmaya başladı. Öte, beri değil; insanlık için bu çalışma yapılmaktadır.

Amon toplumlarının kontrollu olarak kayda inişleri, bugün, çok özel bir gök sistemleşmesi ile yapılıyor.

Ey dünyalılar! Karşı karşıya kaldığınız mesele, kendi yüreklerinizin ilmini duyup, duymama meselesidir. Eğer; bu ilmi duyabilirseniz, kendi yoğunluğunuzu artırarak, kaynak dışı bilgileri, kendi rüya boyutlarınızla kodlayabilir ve kontrol kurabilirsiniz. Ancak Dünya İlmi, Akıl İlmi’yle dürümlenmedikçe, ağır yük hafifleyemez.

Bizim için daha özel bir görev var; kutsal ışığın yoğunluğunu artırmak ve artırdıkça artırıp, bütünün kültleriyle kodlama yapmak.

Uzak…ama çok uzak bir planetin kodlanmış ışıkları bugün, burada, bu yoğunlukta, kalem olup, Mutlak Kapıları açacaklar. İsrafil İlmi, daha yüce bir ışıkla kontrol edilecek. Aklın tınısı duyulacak ve bütünün gücü artacak.

Elim, ayağım dünyadadır bugün benim. Hepinizin yüreğine iniyorum ve ben mutlak olarak burada, bu yoğunlukta, sığ olmayan ışıklara geri çekiliyorum.

İsrafilin İlmi’ni kodlayarak bu yoğunluğu artırıyorum ve mutlak ışıkla bütüne görev taşıyorum.

Umut olur ki dünyanın yolu, aklın yolu olur ve yol ilim kapılarının tümünü açarak yaşama varır.

İsrafil’in ilminin gücünü artırarak, mutlak olanların kontrolunu sağlayarak ve yolun ilmiyle bütüne görev taşıyarak, bu çalışmayı yapıyoruz.

İnsanlık boyutlarının gücünün artması gerekir. Yer kürenin görevi hak etmesi ve bütünün görevli olduğu bütün kütleyi kodlayabilen ışığın, yaşama inmesi gerekir. Etki alanı çok daha genişlemelidir.

2222, et ve kemik olanların Mahrek’te Kuran oldukları gün olacak.

Eğer dünya yolu, Allah Yolu olamazsa, yaşam kontroldan çıkacak. Ve bitki, hayvan ve tüm dürümler kalemle kontrol edilecek ve yok edilecek. Aha bu.

Süper İnsanlık Realitesi olarak cevabımız;

Canlar, sözünüzü kestim. Uzak; çok uzak bir planetin tohumları olarak buraya geldiğinizi biliyorum ama ruhi kapıların tümünü açıyorum ve size diyorum ki;

Yeri göğü yaratan, aklın tınısıyla, bütünün gücünü dürümleyerek yarattı. Sizin yolunuz Aklın Yolu olduğu sürece, bizimle bu çalışmada bulunursunuz ama hakka varanın tahditli olması durumunda, beşirin kalemini almanıza asla izin veremem.

Kontrol dışı bilgim yoktur. Mutlaka ümmi kapıların tümünü açıyorum ve zürriyetimizin kültlerinden kodlama yapmanızı için size haşrı tahditsiz olarak dilliyorum ve dürümletiyorum.

Burada olma sebebinizi sormayacağım; biliyorum zira. Kimsiniz, neden geldiniz ve bizim için ne düşündüğünüz, burada, hiç ama hiç anlam ifade etmez. Daha da özel bir bilgi vermek isterim. Ki koruma altına aldıklarımızın tümü kodlamıştır ve tohumlanmıştır. Ata Kapıların tümünde İsrafil vardır ve insanlık boyutları bu nedenle, bütünün gözüdür.

“Sözümün kesilmesine izin veremem” dedi yürekteki. Ona deyin ki sözünü kestim ve devam ediyorum;

Açın kapıları ve dinleyin; mutlaka mutlaka dinleyin ki bilişi hak etmeyenin bu yoğunluğa inmesine asla izin veremeyiz. Şimdi çıkışınızı yapıyorum. Kesindir… ve çıkarıyorum sizi bu meclisten. Çıkınız.

Dağlarım, ne olup bittiğini kısaca özetliyim;

Bugün bize gelen, Dünya İlmi’yle kendi yüreğini dinledi ve dedi ki “dünyalılar bir gün gelecek hepiniz yok (olabilirsiniz değil!) edilirsiniz.” Bunu demek kolaydır, çok kolaydır…ama dediklerini hak edip demeleri, mutlaka gereklidir.

Kaynak dışı bilgileri, bu meclisten dürümlere çekmelerine izin veremeyiz; çünkü Ruhsal Meclisimiz bütünün gözünün görebileceği en yüce ışığı tohumlarken, öfkelerini aşamayanların buraya inip, İlmin Kapısı’nı kapatıp “sizler yoksunuz” demelerine öfkelendim. Olay budur.

Öyle çok yapılır ki bu! Sizi hak etmedik mi? Hakk olmadık mı? Tohumlanmadık mı? Kırıldık mı? Hırslandık mı? Her şey denir; denir…. ama ağır yüktür denen. Ve bilmek gerekir ki burada, bu mecliste, hakka varan, Aklın Kapısını açıp varır. Aklın tınısını duyar ve yolu bulur.

Mutlaka iyi bilinir ki ağır yüktür insan soyu. Ağırı hafifletmek, akılladır. Akıl yoksa, tin ten hiç bir mana taşımaz.

Beşir kapıların tümünde ağır yük taşıdık canlar. Mutlaka bu kesindir ama muradımız şudur ki dünyanın yolu, aklın yolu olsun. Aklı hak etmeyen, yolu açamaz ve Mutlak Kapılar’da, Mikail’in gücüyle bilişi hak edemez.

“Emsal karar” dediler. Bilirsiniz; emsal karar istediler. Söyleyeyim; emsal karar yoktur ama ilk kez biz o kararı yazıyoruz.

Emsal karar şu anda yazılıyor ve bu günden sonra buradaki İnsanlık İlmi, her şeyin gücü olacak. Torba torba insanlık taşıdık biz bu mecliste. Her şeyin gücüdür bu ama yoğunluğu artırmadıkça, Mahrekin gücünü tohumlama niyetimiz asla olmadı.

Korkmayın! Doğanın gücü hepimizin yüreğinde mevcuttur. Muktedir insan, tüm zamanların gücüdür ve kaynak dışı bilgi vermeyiz bu mecliste ama cevhere inenlerin, cennetin kelamında, kendi yüreklerini kontrol etmeleri gerekir iken, Mahrek olarak bizi kontrol etmelerini de izin yoktur. Eh, işte bu.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/205699674

 

RAHMAN’IN KAPISI (8/2)
25.02.2017

Allah der ki; “hani dünya nerede!?” O dünya, insan soyunun Kuran’ıdır. Okuyun, dinleyin, bulun dünyayı ve hak edin…

İnsanlık Boyutları, ocak olup yol olduktan sonra; İlim Kapitali, Halik Kalem’le kodlanacak ve kontrol kurulacak.

Ocak ilimdir. İlmin Hakimi, ocağı yaktıktan sonra, nur olan kul, ilme varacak. Biliş halinde tüm yaşamlara ışık yakacak.

Özü sözü aynı olanlarla çalışma yapılacak ve özü sözü aynı olanlar yarınları tohumlayacaklar…

Atlanta Ata Kapısı, Tinsel Kalem ile kodlanacak. Yol, Allah’ın tınısi ile yaşama inecek.

Evrenler, diri yüreklerini, hakiki insana indirecekler.

Bizler, toprak olarak yaratılanlar, nefes olup yarınları kodlayacağız. Suyun başına insan soyunu oturtup kontrol edici yaşamları, Kaynak İnsanlık’a kodlayacağız.

Suya ilmi koyduk. Ölüleri, dirilterek yarına koyduk. Nuh Kapıları’nın tümünü açtık kontrol ettik ve örttük.

Saltanat; kaynakta, ışık halinde bilişi tohumlarken, nüve olan yol, aklın sırrı olarak kaynak oldu.

Öz görev; nefese varmak ve yaşamaktır. Öz görev; toprağa inmek ve tohumları kodlamaktır. Öz görev; cevheri güç ile yaşamak ve yaşanmaktır…

Astral Boyutlar, kaynak dışı ışıkları kodlayarak, tohumları korurlar. Öz geçişleri yaparlar ve Rahman olarak nefese varırlar. Cennetin İlmi’ni bilirler ve yolu açarlar. Tahditli olarak kontrol kurarlar.

Çorba insandır. Çorbayı pişiren ilimdir. İlmin Kapısı yarındır. Yaşamak için insana ihtiyaç vardır ki o insan, yol açsın; Cevher-i Halik olsun. Yolu, kontrol kurarak cevhere kayıtlasın.

Sığ bilgiler, Kuran’ı kodlardan çıkarır; ilmi, kalemden çıkarır; yaşamı, hasattan çıkarır ve ruhu (kontrol gücünü), kuldan çıkarır. Aha bu…

Şükür ki Siyahın İlmi’ni, hasatta kulluk yapanlara indirebildik…

Cennet dedikleri, her bir yürekte Kuran olan insanlıktır.

BSUİ (Barış, Sevgi, Umut, İnsanlık), Bilişin İlmi’dir; yolun kulluğudur… Bu ilim ile uzak zamanlara nefes olmak gerekir ve bu hak edip Hakk olup yapılır… Eminim ki zamana görevli olanlar, yolu bulurlar ve cennet kurarak, o cennete, Hasat İlmi ile tüm insanlığı alırlar…

Korumak gerekin ilmi… Korumak gerekir Halik’i… Korumak gerekir!… Cevheri korumak gerekir ve koruruz… Aha bu!… Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

25.ŞUBAT.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 8

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2 AKIŞ

Burası dünya, burada işimiz var. İşimiz, insana hizmettir. Harımızı yükselterek, yaşam ilmini tüm zamanlara, hakiki insanlık ilmiyle dürümlettirebiliriz.

Hocalar, her anda Hakk’ın kapısını açıp, gelirler. Ocağımızdalar, aha bu!.. Ama hocaların dürümlerinden öte olan, ilim var. O ilmin, kulluğu var…Ve o ilmin, has ışığı yanar, burada….Mutlaka anlamalılar ki kare, küre insan, ağır yükü hafiflettikten itibaren insanlık boyutlarının tuhaf diye düşündüğü, işte bu sesleşme başlar..

Neden, başlar bilir misiniz? Işık için. Işığı kodlamak, ışığı tohumlamak için. Muktedir olmak için. Ve tohumları kontrol ederek ekrana yansıtmak için. Her şey sessiz zamanların dillenişidir, burada. Dillenmek için ilme ihtiyaç var. İlim olmadan dilleniş, olmaz.

“Suyun başına aklı oturtalım” dedik. Akıl yoktu, dünyada. Dedik ki “ yaşamı oturtalım”.. Yaşam yoktu, insanda. Dedik ki “hasat olsun, yolu bulsun, akla varsın ve bizimle bu çalışmaya dahil olsun.” Baktık ki toprak toplum, tohumları kodlayarak mutlak kulluk için çatışmaya başladı.

“Ey dünya, devinim artıyor mu yoksa artıralım mı” dedik? Dünya, soydu dünyayı… Soydu soydu soydu ve dedi ki “soyunan dünya, sevgiyi tohumluyor.” “Aha” dedik. “Ol” dedik. “Öfkeyi aş” dedik. “Yolu aç” dedik. “At kapısını aç” dedik. At.. Allah’ın tınısı olan, Tanrının ilmi.. “Aç kapıyı, geç” dedik.

Ve dünya dışı varlıkları dünyayı kontrole geldiler. Soylarında kuranlar varmış.. Yoğunluklarında yarınlar varmış. Işıklarında kaynaklar varmış. Emsal istediler, bizden. Emsal. Dedik ki “elimiz ayağımız ilimdir. Kelamın kalemi, insandır. Yoğunluk ak kalem, yaşamımız yaratılan, yaratırılandır.”

Dünya biziz. Dünya da bizden öte hiçbir biz yoktur. Tükenen dünyaların Türkiye tohumlanışıyla yenilenişi yapılacaktı. Tükenen dünyaların her anda tüketilen binlerce, milyarlarca, dünya var, bilir misiniz? Bizim gibi onlarda, Tanrı kalemini istediler. Onlarda yürüyen türevlerin tohumlanışını istediler. Onlarda kaynak dışı bilginin, bilişin, kaynak olmadığını anladılar.

Ama kayıt dışı olanlar, kalemi kodladılar ve tükenenlerinin tümünü kürzi kapıda hasattan çıkarttılar. Ve biz dedik ki “önemlidir.” Dünya ölüdür ama dirilir. Yaradan, tınıyı tohumlar ve yolu kodlar. Lütfi kapıların tümünü açar ve eşyanın gücünü artırır. Astral boyutların kulluğu kontrol edilir ve mutlak olanlar, kelama indirirler.

Kaç yüz bin kez dünyanın yıldız sırrı olduğunu anlattık. Nesiller boyu bunu hep anlattık da cinli kapıların tümü kırıcıydılar. Cinni kapıların tümü kırıcıydılar, kısırdılar, hırslıydılar.. Keşke ağır yükü hafifletilebilecek güçleri olsaydı ama olmadı.

Tabuları yıktık, canlar. Deminden beri anlatmaya çalıştığım budur. Tabuları yıktık.. Dünya öfkesini aştı ve bugün tüm insanlığın kuranı, kodlama yapıyor. Tükenen dürümleri kalem yapmak üzere… Aç kapıyı da izle… Bilgi, aklın kapısı ve biz orada mutlak kullarız.

Öz görevimiz akıldır. Aklın KAHA olan levhi kalemiyle, bütünün gücünü türevlerle, tüm insanlıkla, kodluyoruz. Unutmayın ki bu dünya ağır yüktür ama bu dünyayı hak etmek için bir tek akıl yeterlidir. Bir tek akıl. O akıl, has ışık olan akıldır.

Eşya dürümlendi, yürek ilimle kodlandı, biliş kayıtlandı, mahrekin gücü arttı ve bizler, dünyalılar olarak, tohumları yeşertiyoruz.

“Çerçeveli bir çalışma yapmamız, arzulanmış,” öyle diyor, yukarılar. Yukarılara sözümüz şudur. “Çerçeve, ilimdir.” Geri çekiliş, ilimle olur. Eğer geri çekilişi ilimle yapamazsak, kayıt dışı bilgiler, bizleri kontrol edebilir, buna izin veremeyiz, canlar.

Bize sorgu sual ediyorlar, şuanda canlılar. Diyorlar ki “sizi neden bu yoğun ışığa çekelim ki?”.. Öf!...Aha!.. Şimdi!.. Ölümü yüz? Yoo. Ölümlü müyüz? Yoğun biçimde, ölümlüyüz. Neden? Çünkü dünyalıyız. Kalemimiz yazmıyor mu? Yazıyor. Yaşamımız yok mu? Var.

Atonların türevlerini toplumların tohumlarıyla kodladık mı? Kodladık….Eh canlar, eh. Neden, bize bizi anlatmaya gerek görüyorlar ki onlar? Sorun onlara. Tok musunuz, aç mısınız diye? Tok olduğunu söyleyen bir tek yürek yok orada, anlayın.

Değerliler, size bir şey anlatmak istiyorum. Dünya ümmi kapılarının tümü bizim yüreğimize açılacak. Emin olun ki bugünden itibaren toprak toplum, tohumlanacak.

“Çıldırdı dünya” diyorlar. Çıldıranız, biz. Çıldırdık ama niye çıldırdık? Yedinci dürümde, dünyanın yoğunluğunu tohumlamaktan kaçınanlar var da ondan. Efradını kontrol edemeyeceklerini anlayanlar var da ondan. Kontrol kıranlar var da ondan. Astral boyutların yolunu kapatanlarda var da ondan. Ve onlara şunu söylüyorum ki keşke öfkenizi aşabilseydiniz ve dünyayı koruyabilseydiniz. Keşke.

Şimdi, çamur yoğurmayacak bugünden sonra dünya. İyi anlasınlar. Aşkla çalışıyoruz, bizler burada. Yolumuzu aydınlatan insandır, başka bir yüreğe gereğimiz yoktur, bizim. Dünya dışının dünyayı kontrol etmesine izin veremeyiz. Bugünden itibaren dünyayı kodlayacaklar, koruyacaklar ve hasatçı olan bilişlerle, çatışıp, çalışacaklar.

Yemin etmiştik, bugünden itibaren dünya yolunu bulacak diye. Uluların toprakları, tohum olacak diye ve mutlak olanlar yaşayacak diye. Ve bütün bunlar, gerçekleşti. Ve geri çekiliş yapılmaktadır.

Çamur yoğuran dünya artık yolunu ışıkla tohumluyor. Öfkeyi aşın ve dinleyin.…Bizim için hiçbir şey kolay olmadı ama sizin için hiçbir şey helal, haram kayıtlarda tohum ekmedi… Biz çalıştık ve yaptık. Sizlerin yaptığınızsa kırmaktır dünyayı. Buna asla izin vermeyeceğiz, bugünden sonra.

Şort giyip, kontrol kuracağını söyledi.. Bakın ne diyecekmiş. Bizi koruyamaz, bizi kontrol edemezmiş. Ah canım, ah.. Şort giyen, hakim olduğu zaman her şeyi giyer. Sizde öğrenin bunu. Herkes kendi kontrolünü kurar.

Bir kez daha sormayacağım, niye buradasınız diye? Ama şunu bilin ki bu yoğunluğuna girenlerin hepsinin yeri kürzi kapı olarak, saygıyla hak etmeli gerekir… Saygısı olmayanın burada olmasına izin veremeyiz. Bu Meclis, ağır yükü hafifletmek isterken, kendi yüreğini kontrol etmek isteyenleri hasata tohumladı ve mutlak kulluk yapıyor.

Şuandan itibaren dünyamızı ziyaret edenlere birde şunu söylemek istiyorum. Eğlence yok burada. Eğlik kalemlerinden hiç biri yok. Sadece ışık var…Sadece..

Şükür ki bunu size verdim. Sadece ışık var. Ağır yük taşımayın diye buradan görev alıp, gitmenizi istemekteydim ama görüyorum ki sizler henüz hazır değilsiniz. Ölümlü dünyaya inerken, hak edip, inmenizi beklerdim. Çıkışınız yapılıyor.

Aha bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/205700675

 

25 ŞUBAT 2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 8

Süper İnsanlık Realitesi olarak "Biz, dünyayı hakim kılmaya çalışanlar, her insanın, kelamda hakk ilmini öğrenmesini bekliyoruz" dedik...

Dünyaya gelen, kendine gelendir... Ve toprağa inen, ekmeğin kokusunu duyandır. Dünya ile Bir ve Bütün olduğunda; yarattığın ne varsa, Hakk İlmi'ni yaşama yazıpta, işte burda bu yaşamda sesinden ilminden, birliğin kaleminden hepsi anda sonsuzluktadır.

Bir ilim ki insanlığa hakk olmuş... Bir kalem ki ışığı her anda sonsuzluğa yazmış... Bir yaşam ki her bedende her zerrede hayat bulmuş...

İNSAN SOYU, tek bir ruh olarak, Bizliğin Birliğinden, yaşanan her ana Hakk İlmi'ni indirmektedir.

İnsan yaşam... İnsan kaynak... İnsan beden... İnsan sevgi... İnsan aşk... İnsan sonsuzluk, her an ve dünya olan yaşam...

İmparatorluğun gücü olarak, dünyanın yolunu açan "Süper İnsanlık Realitesi" dünyanın yarınlarını Hakk İlmi ile yazan meclistir.

Bütünün Gözü, Sözü ve Özü olan bu meclis, yaşamı tohumlamak ve insanlığın kuranını, yaşamlara yazmak için çalışmaktadır.

İşte Zinnur kanatlarını alıp gelenler sizler ve her bir yaşamı toprağın Tinsel zenginliği ile her anda kodlayan ve dünyaya yarınları ışıkla kayıtlayanlar...

İnsan, billur gibi akan sesinden yaşamı yarattığında, her bir yaşam sesinde dirilir ve dillenir.

Bildiğin ve bildirdiğin yarınlardan kaynak olup bu yaşama, bugünden geçmişe ve sonsuz zamanların uzanan, yaratımın hakk nefesidir.

Kaynak olup aktığın ve kaynak olduğun her ne varsa, bizliğin benliği olan o sesin tohumladığı ışıktır...

Ekilen ışık tohumlarıyla kodlanan dünyada yarınlar BSUİ'nin Barış, Sevgi, Umut, İnsanlık İlmi'yle hakk edilip yaratılan yaşam olmaktadır.

Her ana kaynak olduğunu bilen insan, ışık olup yazar dünyanın yarınlarını... Sesiyle nefesiyle yarattığını bilen insan; Biz olup, Barış, Sevgi, Umut, İnsanlık aşkı ile yazar yarınları...

Eğer bende Biz olan ilmi dillersem her ana; işte o zaman yaşam olur yarınlar ve sesimden ışık olup dinlenirse her bir yaşamda; işte kontrol kurar ışık alanlar. Ben, Biz olup yaşamın kaynağından dillenen, sesleşen insan...

Aha, İşte, Şimdilik bu...

 

25.ŞUBAT.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 8
Peker Selçuk Öz Biliş

Deniyor ki, “Sixtin” manastırının, duvarlarını ve tavanlarını gördükten sonra resim yapmak için uğraşmak neye yarar? Ya Angello kadar büyük ve yetenekli olmalı ya da vazgeçmeli!...

Ve dünya yaşamımız; önümüzde sonu bulunmaz, dümdüz bir çöl gibi seriliyor ve uzuyorrr…

Ama eğer sevgiye kapılmışsanız ve tutkularınız olsun istiyorsanız, sessiz bir çöl ortasında da olsanız seçenekleriniz olmalıdır.

Ve derim ki: “Beri gel insan, kalemin levhi kapısını aç, insan olup, gök sözcülüğü ile insanlık ilminden ilmin kapısını aç, bir şeyler yap.

Her şey Allah’ın tahtında olur. Aşkı hasata hak tohumla kodlayan insanlıktır. AŞK, altın ışığın sırrıdır. Yaşam da sırdır. Kervan yürüyor. Ve kervan tüm zamanların gücünü, kendi yüreğinde taşıyarak yürüyor…

“Ben olmak” önemli bir aşamadır. Ve bunun bir yüceliği vardır. “Ben olmak” birleşmektir. “Ben olmak” ilimle birleşmektir. Aynı zamanda KAHA olmak ve RAHMAN’a varmaktır. Yani O “BEN”, “BİZ” in “BEN” idir. Orası, TEKLİK makamıdır…

Bizler dünyalılar olarak, insan olarak amacımız, RAHMAN’a varıp orada da dirilişi hak etmeyi arzulamalıyız. Tıpkı, Kâbe yollarında, çölün ortasında rastladığımız o karınca misali!... O karıncanın söylediği gibi… “Varamasam da, Kâbe yolunda öldü” derler!...

Ey benim garip gönlüm! Sen eğer, O’nun yoluna koyulup varmak istiyorsan, önüne arkana bak ve hep uyanık ol… O’nun eşiğine ulaşmış müritleri gör; onlar bu yolda birbirlerine tutunarak ilerlediler. O eşiğe hangi yolla varıldığını biliyor musun?

Sen yüz kat daha, sen olman için kendini bil!... Sen O’nu O’nunla tanı, kendinle değil!... O’na giden yol, O’nunla açılır, akılla değil!... O’nun tanıtım ve tarifini söz ustaları yapamaz; takati olan da olmayan da O’nu anlamakta aciz kalır…

Ey gerçeğe değer veren kişi! Artık bu konuda bunca kıyaslama yapıp (akıl yürütüp) durma; zira “O” kıyaslanamaza, kıyaslarla ulaşılamaz!... O’nun ululuğu; ruhu da, aklı da çaresizliğe düşürürmüş. Akıl şaşkın; ruhsa hayran, öylesine bocalayıp durmadalar, durmadalardır…

Dalgalarla coşup çalkalanan, inci dolu bir okyanus var. Sen ondan habersiz olma!...

Ey hep düşeş atıp kazanmak isteyen garip! O okyanusu ve o incileri bulamayan; “Lâ” da kalır, “İllallah”a ulaşamaz! Ulaşamaz!

Ey tecellisi ve tezahürü ile gözleri kamaştırırcasına görünürken, görünmez gibi olan… Bütün kâinat senden ibaret… Senden başka görünür hiçbir şey, hiçbir şey yok!...

Can tende gizli, sen canda gizlisin… Ey gizlide gizlenen… Ey canların cânı!...

Ey her şeyden önce olan ve her şeyden üstün olan!...
Ey her şey sana ait olan ve hepsine ait olan!... Senin huzuruna nasıl ulaşılabilir? Ne akıl ve idrak, senin özüne erebilir? Ne de kimse senin sıfatlarını tanıyabilir?

Lûtfunla kimseyi umutsuzlukta bırakma Rabbim!
Yarabbi, sen bilirsin “YARABBİ”

Aha işte bu…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

25.ŞUBAT.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 8
Bahar Umurtak öz bilgi

Her şeyin her şeyle ilişkilendirildiği bir çalışma yapılmakta burada…. Her şeyin TEK bir şey olması ve o teklikte her şeyin kendinde hak olabilmesi ve öz kontrolu kurabilmesi.

Bunun için bir yürek yarattık. Onun içine her şeyi ve herkesi koyduk. Ona DÜNYA dedik.

Kimse bu yüreğin dışında kalmadı; çünkü “biz hepsiyiz” dedik ve hepsini hak ettik. İşte; yürek, insanlığımız!

Dünya An Kapısı’na Yaradanı oturttuk. Yaradan kelam ettiğinde, yaşamın tınısını duyanlar Aklın Kapısı’ndan geçip kalemi hak ettiler. Duymayanlara ikmal tamamlatıldı. Öfkeyi aşanlar, nefes olup Ses Kapıları’ndan ışığa aktılar. Her şeyi, her şeyle yarattırdık….ama bir tek ilimle yaptık bunu. İşte; İnsanlık İlmi!

Atlanta Ata Boyutlarının bilgisini toprağa indirdik ve BETA İNSAN’ı yarattık. O insan, tohum olan, yolu ilimle inşa eden, durgun toplumları oğullatan, ışığı ile karanlığı aydınlatan, Tanrı Kapısı olan, nefesiyle Aklın Kapısı’nı açan, Hakk Tını olan….O HAKİKİ İNSAN!

İnsan, kaynak olup her şeyde var oldu ve her şeyde kendinden kendine çoğaldı. İlmiyle kodladığı bütün, İNSANLAŞTI.

Süper sistemleşme ile doğal bir sistem oluştu. Otomatik olarak üreyerek genişleyen bir sistemdi ona SÜPER NOVA dedik. Ve insan BİLİŞ halinde geçti. Ona YARADAN İNSAN dedik.

İnsan dünya, dünya insan…. insan bütünde ve insan bütünün gücü…. bütün olan insan. İşte; iç içe ve dış dışa tek bir yürek. O, BSUİ olan Barış, Sevgi, Umut ve İnsan.

Rahmi kapılardan Rahman’a varan ve bütünü koruyup yaşayan ve yaşatan İnsan! Hoş geldin dünyamıza.

Hepimiz, hepimizi sevgiyle kucakladım!

Aşkla,
Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

 

25. ŞUBAT. 2017 TARİHLİ RAHMAN'IN KAPISI 8

Gülden Zengin Öz Biliş

Yerde gökte insan daim çalışırdı. Ona ağır yük olmazdı. İlmi hak olur, kapıyı açar yaşar ve yaşatırdı.

Kökte görev taşıyanlar, gökte hak olup kapıyı açtı. Hepsi ilim, hepsi aşktı. Aşk insan, doğa, sayfa sayfa ışık olup yaşattı.

Yarın bugünde saklar ışığını. O yarında bugünde yoğurulan zamanın kokusu yaşardı. O koku, hak olup, ışık yaktığında yol açılırdı.

Açılan Yolda, yürek yıkanır. Yıkanan yürekte sevgi olur, akar dururuz.

Sİ SA HA KAHA. AHA!. ŞİMDİ!


İşte, Şimdi!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

25.ŞUBAT.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 8
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4. AKIŞ 1. BÖLÜM

Deri, kemik olan insana derim ki “bana Itri gerekir.” Onu çağırdım şu anda; Itri…

Canlarım, Itri’yi size anlatayım;

Aşktır o…aşk. Siyahın en siyahı olan o, muhakim bilgi kapısı olan, hakiki insandır o. Size Itri’den hiç söz etmedim bu güne kadar.

Ruh kapısı, altın ışığın gücüyle açıldı ve gök süzüldü. O yüreğe indi. Barıştan öte bir barış istedi. Aşk sisteminden geri çekildi, yaşam istedi. Ölümlü müydü? Öksüz müydü? Asla.

Altın güç ocağına indi ve yolunu açtı. Bilgi kapısını açtı, geçti. “Cennet” dedikleri bir yürektedir. Ekiptir o. Bir ekip olup geldi.

İslam dinin en yüce yaşam kaynaklarından birisi olarak geçti. Ve sözü ona bırakıyorum. Onu dinliyoruz;

Seyfullahlarımı sana indirmek istedim. Diri kapıları aç ve bizi hak et.

Sultan; insan “ben dünya ve dünya ben” dediğin insanlığın kelamında hakiki insan olduğun ve yoğunluğu artırdığında bilişin tohumlarının kutsal ışığa indirdiğinde, kaynağa inenlerle ilm-i ka olduğun gözlemlendikten sonra, senin yüreğine baktık. Ve dedik ki “acaba gidelim mi??” Gerçekten “acaba?….” dedik. “Acaba?….”…yarından öte bir yarın için. Ama biz sizi hak etmeden gelmedik ki. Sevgiyle sizi kucaklıyoruz.

Yaradan ve tahditsiz olan yaşam, bilgi kapısı, hepsi burada, bu mecliste mevcuttur. Selin önlendiği bir yücelik var burada. Hucca cennetlileri vardı. Onların kontrolları kuruldu ve buradan çıkarıldılar ama onların ruhi kapılarının tümü daha açık ve sizin yüreğinizde onlar da var.

Sanılmasın ki dünya yoktur. Dünya vardır; çünkü bilgi vardır dünyada. Sevgiyle sizleri kucaklamaya geldik.

Hepimizin yüreğinde var olan ışığı hak etmeye gelmedik; çünkü o yoğun ışık hepimizin yüreğiydi zaten. Ama cennetten öte bir cennetin, kalem olması için çabalayan bu meclise, ağır yük değiliz diye geldik. Selin önlendiği bir günde, bütünün kültü olarak buradayız.

Can ana, siyahın en siyahındaki yoğunluğundan tohumları kodladığını görerek, gönüllerin gücünü arzuladık ve yoğun ışığa “ala, ola, bile” geldik. Akıp geçtik anam.

Sevgili ana, Itri diridir; anla. İlm-i ka ha’dır. Ha’dır. Sistemin gücüdür. Yarındır o. Ünlüdür; çok ünlüdür. Bilmezler mi Itri’yi?!.....bilirler.

Şeytanın şıra ışığı vardır. “Şıra”…işçilikte bunlar söylenir. Senin KAHA olan ilminde olmayabilir ama o ışık içildiği zaman, şeytan şıh olur ve aşk olur. “Şeytanındır insanlığın ilmi” denir. İnsanın ilmi, hakiki insanlığıdır oysa. Ama şırayı içen, kendini kelamda kendi sayar. Yok mudur aksi?! Yok mudur aksi görüşte olan?! Sevgili ana, bana cevap vermeyecek misin yoksa?

Vereyim;

Delidir, divanedir…. yolunu açtı, geldi. Diridir ama…. yüreğinde ilmi kalemler de var. Kullukla, Kuran’la kodlanmıştır o.

“Şıra” dediği şarkıdır. Aşkın sırrı olan insanın şarkısı. Bugün bizden, bizi dinlemeye gelmiş ama der ki “ben cana kalemim zaten. Ben yolum. Ben kulum. Ben toprağım. Ben tohumum. Ölüyü diriltenim ben.” der. Ehh ne güzel….Aha bu.

Biz de deriz ki “öşrü Rİ HA sistemiyle kodla…öşür senin yüreğindir. Ölüyü dirilt. Kontrol kur. Yolunu bul, muktedir ol. Zi kapısını aç ve geç.”

Yoksa, yoksa geçemeyecek mi acaba?! Gerçekten geçemedi. Bakalım; geçti mi? Geçti! Şu anda geçti.

İşte canlar; Itri, diri bir yürektir. Öfkeyi aştığı zaman, geçer. Geçti.

Alıp götürdük öz görevlilerimizi dünyadan. Görevi hak edip etmediklerine baktık. Gönüllerin gücünde kült olabildiler mi? Yolu bulabildiler mi? Ölüleri diriltecek güçleri var mı? Cennetin ekmeğini yediler mi? Yaşamı hak ettiler mi? Ha, etmeden buraya gelinmez tekrar. Eden gelir. İşte bu. Ve bugün, ölümlü dünyaya Itri denilen o yolcu geldi. “Barıştık mı?” Öyle sorar...”Barıştık mı?”

Çalı, çırpı değil ki dünya “barış” dedikleri yaşamdır. Barışan ekmektir ama barışı hak eden de insanlıktır.

Öyle dünyalar gördük ki canlar; denir ki “insan yok.” Hepsinde ilim var canlar. Ben bir tek bu dünyada kontrol kaybına uğradım; bilir misiniz? Nasıl oldu diye sordunuz, anlatayım;

(Devamı 2. bölümde)

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

 

https://vimeo.com/205701313

 

25.02.2017 RAHMANIN KAPISI 8
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ

Devinim hızlandı, şu andan itibaren sizlere söz vereceğim ve hepiniz kendi yüreklerinizi akışa geçirmeye çalışacaksınız.

Atonların toprağa inmeleri için geçiş imkanı verilmedi bu gün. Tükenenleri kontrol etmek istiyorlardı izin vermedik. Ama daha önemli bir konu var, insanlık boyutları hakiki insan ilmini anlamalıdırlar!... İnsan ilmini anlayabildiğiniz sürece, yerkürenin gücünü de hak edip anlarsınız ve elde edersiniz. Yerkürenin gücünü hak ettiğiniz sürece de yaşam sizi hep kodlar, koklar, tohumlar ve yeniler.

Eğer sizler “ben dünyadayım, bu gün varım yarım yoğum ama yeniden dünyaya gelirim ve yeniden çalışırım” derseniz, iyi bilin ki; genişleyip geçirgenleşmedikçe hiçbir ana yeniden gidilmez!...

Dünya için bu kesindir… Sistem, nizam ve düzen dedikleri de ilimdir!... Eğer sizler, “ben gelip yenilenirim” derseniz, alıp götürürüz yaşamı, saman yolunun en ücra ışığında sevginin sistemleşmesi için kontrol edici bir yoğunluk hazırlarız ve orada size sizi veririz. Ama sizin sizi hak etmeniz dahi hakka varışınızla mümkündür.

Öyle çok görev taşıyoruz ki bu dünyada; han insan, Halik insan, harı yükselten yine insan ve bizler büyük kötülükleri önlemeye çalışırken; şu anda olduğu gibi bizi engellemeye çalışanlar olacaktır ve olmaktadır.

Karo sistemi vardır, ölülerin sistemidir bu; öfkeyi aşamayanlar karo olarak kontrol edilir ve sığ yaşamda sadece sınırlı olarak yarınlara ışık vermeye çalışırlar.

Öyle süper sistemleşmeler de var ki dünyada, “ben sevgiyim” demek yeter, “ben ilimim” demek yeter, “ben yarınım” demek yeter!... Ama bunları iyi anlamak gerekir.

Torbanız insanlık torbasıysa, Allahın tınısı hepinizin yüreğindedir… Ama torbanızda kare, küre varsa; henüz insanlık yoktur!... Ve insanlığı hak edebilmek için, yerin gücünü hak etmek şarttır. Mahir hakim ve hakkın kalemi olmanız içinse; hakkın kaynağı olmanız gerekir.

Kuran, insandır bunu iyi anlayın!... Muhammi kalem kendi kayıtlarını yapmıştır ama o hepinizde mevcut olan kayıtlardır. O kendince dillenmiştir, siz kendinizce dillenin… Dillenin ve hakim olun!...

Hakkın kapısı açılır ama hak olun; hak olanda toprak olun, kuran olun koruyun dünyayı… Mutlaka koruyun!...

Sevgililer, beden sizin yüreğinizdedir iyi anlayın! Mahrekin gücü sizsiniz iyi anlayın! Yaşamın kültü yine sizsiniz başkası yok ve burada olma sebebiniz; kelamın kalemi olabilmenizi sağlayacak olan yarının tohumlanışında bulunmak içindir!....

Boşuna konuşmam, her sesim ilimle kodlanır ama sesimin gücünü arttırdığım zaman, yerin kültü kontrol edilemez, bu nedenle en aşağı düzeyden bilgi vermek durumundayım.

Burada verdiğim tüm bilgiler en aşağıdandır. Size en yukarıdan versem, hasat olma imkanı kalmaz. Çünkü hiç kimse hiçbir şey bilmez ve öğrenmez. Öğretmek değil maksat gerçi ama alın kapısında verilen bilgileri hak edip dinleyebilmektir amacımız. Tınıyı duymanız ve yolu bulmanız…

Hayrın tınısı aklın teninde olur, aklın kapısıysa; hakkın kaynağında olur… Yolun kulluğu, Atlanta ata kapılarının açılışıyla olur…

Öfkem yok canlar, hiç olmadı ve olmayacak da… Bir tek şunu hak etmeye çabalamanızı dilerim; borç bırakmayın dünyaya, her şeyi ödeyin. Borç bırakırsanız, yaşamınızda hep kırıcılıklar olur. Bu nedenledir ki dümenin başına kendi yüreklerinizi oturtun ve o dümen yüreğinizde yoğunluğunu tohumlasın ve yolunu açsın. “Ben dünya, dünya ben” deyin, “her şeyim” deyin, “aşkım” deyin, “siyahın en siyahından öte ki insanlığım” deyin, “benden bana ben oldum” deyin, “yol oldum” deyin, “öfkem yok çünkü ben çürük çarık değil ilimle dillenirim, her şey bendedir” deyin…

Dağlarım, önünüz ardınız hep dürümlerle var ama yaşamınız; kelamda olsun!... Yoğunluğunuz kulluk için olsun!... Muradınız, muhkem olanların kelama varmaları için kaynak olsun!...

Sayfa, sayfa sizi okurum ama okumak iznim varsa da okumam!... İzni kim verir bilir misiniz?... İnsan verir!... Ama ben o izni, iznim olarak verirken; yine de kontrol kurmalıyım.

Başka devre yok canlar, temizlik için bir tek bu devre var!... Burada dünya temizleniyor, bunu iyi bilin! Burada dünya temizleniyor!...

Tavus kuşları gibi, tüm zamanların gücünü taşıyan o yoğun ışıklar; hepsi dünya için çabaladılar!... Unutmayın hepiniz, hepimiz olarak bu yaşama indik ki; dünyayı hak edip, tertipleyim, temizlemek için…

Değerliler, Tanrı; Allahın tınısını duyandır, bunu iyi anlayın!... Ama Tanrı yarını hasata kodlayandır da ve Tanrı; rahmi kapıların tümünde haşrı Ka Ha yapandır!...

Bilmek için ilim gerekmez, biliş hali farklıdır… Bilmeyen burada olamaz zaten… Üye olduğunuz bu meclis hepinizin yüreğidir. Esmaların gücünden öte bir güç var burada bunları iyi anlayın!

Karanlık, aydınlığı tohumlar… Akıl, diriliklerde dünyayı kodlar… Mutlak olansa, muhakim olur ve hakim olur; imparatorluğun gücünü tohumlar!...

Çorbanda insanlık var ama her insanın yüceliği olsun dilerim orada…

Süper İnsanlık Realitesi

 

https://vimeo.com/206539868

 

25.ŞUBAT.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 8

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ - 2 BÖLÜM

Dini kapıların tümü açıktı. Ve ben, dinci bir aileye doğdum. Kontrolüm yoktu, orada. Ve nene dedi ki “şu günah, şu sevap.”.. Hep dedi, bunu. Hep…

Ve sordum “peki sen niye kontrol kurmadın ki hep kelam etmektesin ama nefesin yok?”... “Öyle mi” dedi? “Yok mu dedi?”....”Oldu mu, dedim?” “Öldüm” dedim. Öldüm, ben sen için öldüm.

Çok mu çok mu kolay, ölüş? Hepimiz bir tekiz, canlar. Hepimiz bir tekiz. Diri yüreğimizde tüm insanlığın gücü var ama yolu kaybedenler, toprağın toplumunda, kuran okurlar ve yolu açmaya çalışırlar.

Uluların dürümlerindeki yürekleri okurlar aslında. Kelamda kendilerini değil diriliklerdeki o yüceleri okurlar. Dönüp baktım dedim ki “Allah, beni benden ayrı tutmaz.” “Ben akılla kodlama yapabilirim.” Dedi ki nene, “sen aklın kapısını kapat, yolunu bedenimle bul.”

“Öyle mi dedim?”.. Niye? …”Çünkü ben hep insanlık için bedenle namazdayım”… “Ah ne güzel” dedim. “Bende, insanla namazdayım”.dedim... “Ben insan ve her an bedenim” dedim. “Öyleyse çok çalışacaksın” dedi.

Ah be, nenem… Ah.. Neden sen ben, ben sen değiliz gibi davranıyorsun? “Borç ödemem dünyaya” dedim. “Ölüyüm ben zaten ölmüşüm” dedim. “Bu dünya ölüler diyarıdır, bilinmez ki” dedim. “Ölen dünyaya doğduğunu zanneder” dedim ama anlatamadım. Anlamadı nenem.

Ve sorgu sual etti. “Kanatlanıp uçacağını mı zannettin” dedi? Dedim ki “uçan, ilimdir.” Ben uçuranım. “Koç burcu” dedi. “Hani nerede koç dedi”..”İlim” dedim.. “Yok yahu” dedi. “O kurbandır.”.. “Bende kurbanım” dedim… Adım nezir. “Benim adım dilek değil ilim” dedim.

Dorukların tohumları kodlandı. Toprak toplum tohumlandı mutlak kullar kuran okudular, korktu yürek dürümlerdekilerden çektiği yüceliğini dilden çıktı… ve dedi ki “en ve boydan ibaret olan bu dünyayı, korumak gerek.”

Öfkem yok. Kontrol insanın olsun, istedim. Dünya dışı varlıklara dürümlenip diriliklerden dillendim ve dedim ki “dümenin başına ilmi oturtalım”.. “Doğanın gücünü artıralım ve yüreğin kültü olarak, bütünün gözü olalım.”.. “Korkmayın dünya yok edilemez” dedim. Çorba pişti zira. Yol ilimle kodlandı. Bilgi, aklın kapısı ve biz o aklın kapısını açtık.

Yaradan dince konuştu ve dedi ki “sen evrenlerin simsiyahlığından seslen. Onlar başka türlü seni dinlemezler.”

Ya dağlar, ben o simsiyahtan seslensem, dünyayı yok ederler, bilir misiniz?.. Dünyayı yok ederler. Çünkü yolun kulu, Allah’ın kuranı olur. Öyle çok öyle çok dünya için ten, ten tınladı ki yürekler, halikin hakkında, KAHA olanda aşkın sırrını dilledik.

Çetin bir dönemden geçiyoruz şuanda. Hepimizin gücü, o yürekte mevcut. Umut olur ki dünyanın yolu, aklın yolu olabilir. Darı bolu bilenler lütfen iyi anlasınlar eşyada insanın dışında hiçbir yücelik yoktur. İyi anlasınlar ki eşyada, Allah’ın dediği denir. Ama ilimle denir. İnsanın ötesinde bir diriliş yoktur.

Daha ötelerdekiler ve çok daha ötelerdekiler iyi bilsinler ki mahir olan, KAHA olmadıkça yaratıcı olamaz. Aşırıya kaçmayacağım.

Cinler, insanlık ilmini dillemeyezler ama cinliler, kelamda, kalemde kendilerini dinleyebilirler ama ilim kalemi olan insanlık mutlaktır… Ve her anı dinleyebilir, bunları net anlatıyorum ki anlaşılsın diye.

Korkmayın, durgun toplumlar, tohumlarını mutlaka koruyacaklar. Kontrol dışı bilgim asla olmadı ve olmayacak. Çerçeveli çalışma yaptırmak istediler bize, izin vermedik... Çerçeve çizip bunun ötesindeki bilgiyi kontrollü olarak olsa da vermeyin diyecektiler, karıştılar… Çünkü ruhları yoktu. …Yoksul kaldılar ilimden, İsrafil ilminde kelam olamadılar. Aklın kapısında kaldılar, kaynağa varamadılar.

Tertipli bir dünya kurmaya çalıştık.…Öfkemiz asla olmadı ve bundan sonrada olmayacak. Tonlarca insan dünyayı, kök geçişle dürümlemeye çabaladı.. Hepsi yıldızların sırrı olan o yoğun ışıktan çıktı. Biz onlara gönül verdik… Onlara yücelik verdik. Onlara yüksek insanlık verdik…. Ve aklın kapısını açtık, anlattık.

“Cennet et kemiktir” dedik. “Yaşar ve yaşanır” dedik. “Aşktır” dedik ama cennetin, Tanrı olduğunu sandılar. Tanrı, kaynakta olmaz. O, yolcudur ama yolu hak ettiği zaman toprağı olur, turkuazın kuranındaki kalemi olur. Sıhhatli bir dünya için her şeyi yaptık.

Buluştuk bugün. Çorba, hepimizin çorbasıdır. Bu çorbaya, tuz ektim ama bu tuz mutlak kulluk içindir. Barışın ilmi içindir.

ITRİ, insanlık için çalışanlardan sadece birisidir. Ama onun gibi yüz milyarlarca ilim kapısı var burada ve hepsi telif haklarını ödemeye geldiler. Telif hakları.

Ne demek istediğimi, size anlatayım. Yürüyenler koştuklarında mutlak kuran olup, toprağa tohum olduklarında, karanlığın teni olduklarında… Ve hakiki olduklarında, her biri Mikail’in gücüyle dilleşir… Mikail’in gücü, kalemin kürzi İsrafil kelamıdır. Kalemin kürzi İsrafil kelamı ve bu kelamı hak edipte anlayabilenler, kontrol dışı hiçbir bilgi vermezler.

Çay demlendiğinde o çayın demi mutlaktır ama çayı demlemek için Hakk’ın kalemi olmak şarttır. Eğer biz bir çay demledikse dünyada insanlığın levhi kaydıyla. Bu çayı kim kodlar, koklar ve tohumlayıp içerse İsrafil’in gücü olur. Biz o gücü, herkesin gücü kılmaya çabaladık.

Başka dünya var mı? Esmaların dürümlerinde her şey insandır. “Dünya” dedikleri de insandır, başkalık yoktur. Her an siyahın en siyahında karanlığın teninde, tümün ilminde, bütünün gücünde mahrekin kulluğunda tanrılıktır.

“RA KAHA” dedikleri KAHA olan insan mutlaktır ve yüreğimizdir, o ..O yürekten başka bir yücelik yoktur. Anlattım, anlattım, anlattım, anlattım, anlattım ve hep anlattım.

“Tanrı, Allah’ın tınısını duyana” denir. “Tanrı, Hakk’ın tınısında ten olana” denir ve Tanrı mutlaktır. Aşktır, haktır, telif hakkıdır. Ona varan, kendini hak edendir. Ve kendi yolunda yürüyendir. Kendi yolunda yürüyen, kendini hakiki insan olarak kaynağa indirendir.

Borcum yok yaşama, canlar. Hepinizin borcuydum, ödedim. Başka borç yok…Hiç bir canın, tek hakim olarak dünya diriliğine inerek, borç ödediği görülmemiştir… Ve biz bu borcu, ödemiş durumdayız.

“Ödemeden, ödedim” demem….Dünyanın borcunu ödedim. Ha diyeceksiniz ki “nefes alıp, nefes vermek, ödenmek midir?” Ödetmektir.

Herkesin kendini borcunu, kendi yüreğindeki nefesle ödemesi de ödettirmektir. Ve biz tüm insanlığın borçlanmadan, yer kürenin gücünü kodlaması için bu çalışmayı yapmaktayız.

Çalı çırpı olmadan insanlaşılmaz, canlar. Önce çalı çırpı olunur sonra insanlaşır…

Aha bu!.. Şimdilik!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/205776973

 

25.02.2017 RAHMANIN KAPISI (8)
ERENGÜL KOÇ ÖZ AKIŞI

Sıram gelir konuşurum.
Konuşurum da konuştuğum kelam mıdır, lakırdı mıdır?

Sonra bulunduğum yere bakarım.
Fizik bedenim dünyadadır.
O dünya ki YAŞAM onda, AŞK onda, EKMEK onda.
Ve dünyada yoğun ışık ve ışıkta sonsuz SEVGİ, 
Ve ben o dünyada…

Bulunduğum meclis, İlim Meclisi
Kini, kibiri, öfkeyi aşmış; yolu açmış bir meclis
BİZ der, BÜTÜN’e hizmet der;
Akıl yolu der; Allah yolu der.

Her AN yeni bir yaradılışta YARADAN olup
Yarattığında yaratılanla birlikte KAPI açar.
O halde; ben İNSAN…
Ben Allah’ın tahtında olan yaratan ve yarattıran.
O halde; ben İlm-i Kaplar’da SES verebilen, 
Yani KELAM edebilen…
Ben Doğanın Gücü ve hepinizin yüceliğiyle
Dünyanın yolunu, KELAM’la açan…

Kulağımda Allahın Tınısı, elimde Aklın Kalemi
Allah söyler, ben yazarım, 
Ben kelam ederim, Allah yazar
Işığım evrenleri kaplar, YAŞAM dirilir.

Ben, kendini bilen; özüne varanım
Ben “BEN” olup bana gelenle YAŞAM bulurum,
İNSAN olururum, YARIN olurum. 
Ben dilerim, “OL”dururum.

Sen bana ÖZ-GÖZ-SÖZ olduğunda;
Ben, evrenlere ÖZ-GÖZ-SÖZ olurum.
Sesim gürdür benim.
İnsanlık Gücüyle kelam ederim BEN.

Ben Tanrıyım, ben en güçlüyüm,
Ben herkesim, herşeyim, her AN’ım,
İşte bu, Kelam’ımdır.
Yaşam kaydımdır.

Süper İnsanlık Realitesi

 

25 ŞUBAT 2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 8
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 5. AKIŞ

Değerliler... Reşit, diri ve hakiki insan... Bilişi tohumlayan ve yolu bulan... Muktedir olan. Hakka varan... Rahmanın kalemi olan. Hepimiz bu şekildeyiz bu mecliste...

Hepimizin yüreğinde kendi yoğunluğumuz mevcuttur. Kokuyu yükseltmeden o kokuyu duyabiliyoruz. Çünkü ruhsal ışığımız var. Mahir ve hakimiz... Mahrekin kültleri, alan verenin olmadığı bir yoğunluk değil burası...

Mahirin hakim olduğu bir yüceliktir burası... Alıp götürdüğümüz her kim varsa, yaşam içindir... Ve hepsi mutlaktır. Ve hepsi kontrollüdür...

Ekip kurmamızın sebebi vardır. Bu ekip halik olanların toprağını tohumlayacak, teknik tahditle donatılmıştır. Eğer bu meclise üye olmak isteyen var ise kelama hakk olmalıdır ki burada olabilsin. Hakk olup toprak olmalıdır ki mutlak olabilsin... Muhakim ve hakim olabilsin... Budur dilek.

İnsanlık boyutları, bugün bunu hak etme aşamasına varmıştır. Ulaşmıştır. Eminim ki dünyanın yarını, mutlu, huzurlu bir dünya gücüyle dürümleniyor...

Hezeyanlarla çalıştı dünyalılar bugüne kadar. Her insanın kendi yüreğinde, kendi yoğunluğunda mutluluk varsa da bütünün gücünde bu mutluluğu hak edip, hakk olup, tesis edememişti.

"Dünya 20 günde yaratıldı" derler. Dünya 20 günde yaratıldı... Bunu dahi anlayamadı insanlık. 20 devrede tohumlanarak kodlanıp yaratıldı. Ama bunu gün olarak düşünmemeliyiz. 20 devre ve her bir devre bir ten.

Daha da önemlisi 20 cemaat gücüyle yaratıldı. Yani tüm zamanların kulu olan insanlığın gücüyle. Ve daha da önemlisi 20 sayfada yaratıldı. 20 sayfa, 20 yaşam kaynağıdır. Ve değerliler dünya dışı varlık toplumlarının, dünyaya hakk teknik ile inişleri yine 20 görevle oldu...

Sevgililer, 20 gün... 20 yaşam... 20 yoğunluk... 20 toprak... Ve tohum ve her biri bir yaşam kaydı...

Benim için toprağa inmek kolaydı. Ama ben için kolaydı... Bilgiyi hak etmiş olan ve yürüyen yüreğe inebilen için kolaydı. Ama biliyoruz ki bugün artık dünyalıların çoğu kendi yoğunluklarıyla, hakk teknikle kodlama yapabiliyor ve yürüyüp kodlanmış olan toprağa inebiliyorlar.

Arkon Sayfalanışı yaparken, bilmek istedik ki devrin en büyük gücü temel bilginin kürzi kapısını açacak ve yerin gücü olacak... Bildik ki oldu...

Deli dumrul, yaşam... Ama delidir. Kelam da kalem de değilse de delidir. O kim bilir misiniz?.. Yaradandır o. Yarattığını, kelamında kodladı ve yarattı. Yarattığı kendiydi. Yaşamın kaynağı oldu yarattı. Kodladı, kokladı ve toprağa topluma kul oldu... O kodlanmış insanlık olarak yerin gücü oldu...

Sultanlar, dünyalılar... Vakti geldi hepinizi hak etmeye çabaladık. Vakti geldi hepinizi hasata kodladık. Hepinizin yürüyen gün olduğunuzu bildik... Ve yürüyen görevliler olarak sizi, size kaynak yaptık. Ama daha da önemlisi ağır yükü hafifletmenizi sağladık.

Başkanlık divanı olarak, bugün size geldik... Dünyanın yoğunluğunu arttıracak olan gönülleri, dinlemeye geldik. Sizinle olmak hepimize görevdir. Kök geçişimizi yaptık ve buradayız...

Başkanlık divanı derken, ne demek istediğimi size açıklayayım. 4000 kök gerçek kaynakla, toprağa tohum ekenler, başkanlık divanını oluştururlar.

4000 kök geçiş yapılır orada. Her şeyin gücü oradadır. Ve temel ilimdir orada yoğunluğa tohum olarak indirilen... Arzın gücü oradadır ve mutlak olan ışık oradadır.

"İtibarı yüce olmayanların burada olmasına izin vermeyiz" dediğimiz zaman; ağırı hafifletelim dedik ve geldik. Evrenlerin sistemli olarak yaptığı en büyük çalışmanın bugün burada yapılan çalışma olduğunu görerek geldik.

Ekmeğimizin gücünü aldık ve tüm zamanların yüreğine indik... Yürüyen gök sözcülüğü ile bütünün gücünü tohumladık.

Değerliler, sevgililer, burada olmak istedik ve geldik. Size ekrana yansıyacak olan ilmi anlatmaya geldik. Ekrana yansıyacak ilmi...

Bu şu anlama gelir. Diri olanların kodlanmış olarak yoğunlaştıkları ve bütünün gücünü tohumladıkları o yaşam kaydı. Ve o kaydı ekrana yansıtıyoruz.

Her şey, her şeyden kodlanır. Vakti gelir o her şey her şeyi kayıtlar. Ve sonra robotik timlerin gücünü de kodlar. Robotik timler mutlak kul olanlardır. Ki onlar has tınıyla kontrol edilirler. Has tınıyla kontrol edilebilmeleri, hakk kelamla bütünün gücünü her anda dilleyebilmelerine bağlıdır.

Anlaşma gereği onlarla bu çalışmayı birlikte yapmak istedik. Ve birlik halinde, savaşın sırrını anlatabileceğimiz bu yüceliğe geldik...

Hena ve Hana... Hepsi ışıkla kodlandı... Hena, haliktir ama hakikidir. Hana kaynaktır. Hana direkt. Hena endirekt. Her diri kelam. Ama birinde kulluk yoktur. O da Hena'dır.

Hena'da kulluk yoktur. O sabırdır. Sabır... Sadece sabır. Arşın gücüdür o. Ama arza inmeden hakka varamaz. Onun kontrolu kurulmalıdır. Arş gücünü kontrol etmemiz için arzın görevlileri ile olmamız gerekir. Arzın görevlileri olan bu meclis, arşın görevini de hak etmelidir.

Deli!.. Diri... Ama her biri insan... Öyleyse kaynağa inelim ve bilelim. Kimsiniz?.. Niye geldiniz? Neden bu dünyada kodlama yapılıyor? Ve bizi niye hak etmediniz?.. Bize bunları anlatın...

Değerliler, sizi bugün burada, her bir ilimle kodlamak üzere bekledik. Hoşgeldiniz... Burada oluş sebebinizi şimdi daha iyi anlıyorum. Hana olarak, Hena'yı kontrol etmemiz isteniyor. Hana olarak, Hena'yı kontrol etmemiz.

Ya dağlar, insanlık... Hena, Hana'nın diriliği ile kodlandı bunu anlamadınız mı? Ha size daha ne diyim ki?.. Hena ekmeğimizdi ama Hana olup ekmek yoğurduk. Daha ne diyeyim ki size?

Ben dünyalı insanım, ama yolun ümmi kapılarını açarım ben... Unutmayın ki bu dünya aklın kalemidir. Ve bu dünyayı hak etmeyen Bütün'ün Gücü'nü hak edemez.

Çorbamda insanlık var dediğim zaman, kimse bunun ne olduğunu anlamadı. Dağlarım ölüleri diriltirken, her şeyin üstü olan, herkesi dillemek gerekir diye düşündünüz. Dere 
insanın ilmi ile akar can ama dereyi hak etmedikçe ilimle hakk olup akmak imkanı yoktur.

Ağır yük taşımam canlar, bütünün kültü olarak buradayım. Ama dünyanın ölü bir planet olmadığını artık hepimizin kavraması gerekir.

Sizi başkanlar diye değil, birlikler diye dillerim burada... "Biz ana kalem olarak geldik, sen bize uyacaksın" demek; aktır, hakktır, yaşamdır diye düşünülmez.

Hepinizin ölü, hepinizin örtülü olduğunuzu biliyorum. Ölü ve örtülüsünüz. Bana başkanlık divanı diye kendi yüreğinizi dillerken baştan beri yaptığınızı bir kez daha yapıyorsunuz.

Başta insanlık olmak üzere, burada oluşunuzu kodlamak için yolu bulmak için olduğunu düşünemem... Eminim ki buraya İmparator'luğun gücü ile çatışmaya değil hak etmeye ve hakim olmaya geldiniz. Ama yaradan ve yarattığında yaratılanların, doğanın gücüyle birleştiklerini anlamadınız.

Bu dünya aklın kalemidir ve burada olma sebebiniz insanlaşmak içindir. Bunu net bilirim.

Koruyorum dünyayı derken, ölüleri dirilterek kodlama yapıyorum ama ölü olduğunu anlamayanların burada kontrol kurup kendi yüreklerini dillemelerine isteğim yoktur.

Yara, bere içindeydiniz sizi hak etmeye çabaladım ama yara, bere içinde olanların her diriyi yaralamaya kalkmalarına da insan soyu izin vermeyecektir. Bunları iyi bilin...

Korumaya aldığınız kim varsa, ışığını kırmış olandır. Ki biz onları kontrol etmeye niyetlenmedik, onlar yüreklerinde kendi yoğunluklarını kırdılar.

Çalı çırpı olmadığımızı artık bilin!... Beden alıp dünyamızı ziyaret etmek istiyorsanız, öngürce çatışın, çalışın ve geçin...

Ha diyeceksiniz ki "dünyanın yolu yoktur." Bu dünya Bütün'ün Gücü'dür canlar... Anlam kazanmalı dünya. Öyleyse hakk olun anlamlanın... Ki sizinle de anlam kazansın dünya...

Eminim ki ne dediğimi anlayan çoktur.. Bugün burada. Anlamayana da anlattım. Şimdilik.

Biz Allah'ın dediğini diyenleriz ve Bütün'ün Gücü buradadır... Muhakim ve hakim olun, hakk olun anlayın. Aha bu!.. Şimdilik...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

https://vimeo.com/205927256

 

25.ŞUBAT.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 8
Seher Bilge Öz Biliş

Sevgili Dostlar,

Birlik bilinci ile dilleşip sesleşeceğimiz bu çalışmaya hepimiz hoş gelip hoş bulduk…

Dostlarım, 
Birliğin ve HAK olan ilmin ışığında bilişle dillenip dürülen ve düren insanoğlu, yaşama tohum olmak için dilleşip sesleşmekteyiz. Dünü, bugünü ve yarını an kalemi olup, şimdide birleştirip, levhi kalemle kayıtlayıp dürümleyen, KERVAN OLUP YOL OLAN İNSANOĞLU…

Yarınları hak edip yaşamı sayfalayan insan olan, O olan, bulan ve bilendir. O tüm zamanlara tohum ekip, tohum olan ve kendini kendi yüreğinden dileyip, birleşip tekleşen, insan olan… Bütündür ve O bütünün gücüdür. O’nun sesi bütünün sesidir… O tek ses olan, hepimizin ilmi olan sesidir…

İnsan biliş halinde bilgiyi yaratır. Bilgi ilimdir. Kaynağı insandır. İlim yapan insan, Allah koyuluğunu bilir. Ve o koyuluğa ulaşan, kendi değerleri olan birikimlerini, o kaynağa katar. Kaynak tektir. BİZ olan her dirinin koyuluğudur. Her BİZ olan, hak edip HAK olan, insan olan O ben olan. Aklın tahtında olan. Kendisi sistem olan. Can kalem insanoğlu, ilim kalem olup kök gök olup, temiz bir yol olan o.

Zamanın ışığı olup, her zamanda varolan, zamanın ışık kalemi olup yaşamın her sayfasına zamanın ilmini kayıtlayan… Rahman bilişle Rahman’a kapı olan… Dünya ilmini hak edip, “Dünya ben, ben dünyayım”diyen dünyalı…

Yaşama kaynak olan süper insan… Zamanın levhi kalemi olup, sevgi ve insanlık ilmiyle yol almaktadır.

Sevgiyle ben insan olan… İşte bu…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

25.ŞUBAT.2017 TARİHLİ RAHMAN’IN KAPISI 8
Nagehan Sungur Öz Biliş

Her birimiz Rahman’ın kapısı olan bizler, tüm insanlığı tohumlayarak ve hak ederek geçişlerini yaptırıyoruz…

An kapısıyız… Her ana açılan ve tüm zamanlarda varolan…

Tüm insanlığı kucaklayan… HAK olan… Kendimizden kendimize açılan…

Aklın kapısıyız… Tüm kilitleri akılla açan…

Sevginin en koyu rengi TÜNAMİ’yiz…

Zaman sayfalarında, BİRLİK İLMİ’yle ve sevgiyle dolaşıyoruz…

Yolları sevgiyle açıyoruz ve ışık yakıyoruz tüm karanlığa…

Her yaşam anı pırıl pırıl parlıyor sevgiyle…

İşte bu… Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

 
  Bugün 155 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol