Birlik İlmi
  14.08.2013 Tarihli 2. Akış
 

ALTINÇAĞ KAYNAK KAYIT (6)
14.Ağustos.2013 – 2. AKIŞ

Yepyeni bir dünya gücü devreye alınacak; bunu size müjdelemek isterim. Bu dünya gücü, Bütünün Kükreyen Işığı’nın örtüsünü örtmeyecek ama Yaşam Sayfalanışı’na daha üstün bir yoğunluk olarak çekilmektedir ve Bütün’e geçiriliyor. Bütünün Kükreyen Işığı olacak. Herkese bu müjdeyi verin. Işık; göklerin, köklerin ve bütünlüklerin ışımasının üstü bir ışıma olacak ve tüm Sanal Boyutlar’ı aydınlatacak, kökleyecek. Görevli sayabiliriz herkesi bundan sonra çünkü bu ışığın yolcusu bütün olacak.

Eğer din ekip kurmuşsa; bilgi, Kelamın İlmi’nde herkese, İlimin Kaynağı diye bildirilecek. Eğer insan ilimle Birlik kurmuşsa, birleşiktir Bütünlükler’e ve o zaman ışık, daha eski zamanları da tohumlayabilecek. 

Hepinize işçilik veriliyor. Bu işçilik, Birliğin İşçiliği’dir. Biz Sultanlara dedik ki “ölüyü dirilt.” Öldük, öldük… Dilledik. Öldük, öldük… Dilledik. Öldük ve hep ölü olan dünyayı dilledik. Dinlettik de… Herkes daha net bilsin diye daha arı ve daha gerçek ve yoğun şekilde bilgiyi akıtıyoruz. 

Değerliler; beden, üzerinde görev taşınan bir yoğunluk değildir. Beden, sadece, insanın kendi yüceliğini kontrol edebilmesine yarar. Korumak içindir beden kendini; kendini yüreğini. Eğer siz, bedene sahip olmamış olsaydınız, yüreğinizi kontrol edemezdiniz. Odak kurmanız dahi imkansızlaşırdı. Bedeni kontrol edebilmek hasatla mümkündür. 

Benim adım İnsan’sa, bütün köklerimde ilim var demektir ama ben insanlıktan öteysem, o zaman benim bütün köklerim, Birlik Kodları olur ve Birlik Kodu olarak bütünde Güç Kotlaması yapar ama bu Güç Kodlaması, ışık partikülleri için değil Birler içindir. 

Işık partikülleri nedir bunu da size izah edeyim: Hepinizin kendi yoğunluklarınızdaki fotonlarınız, kodlayıcı görev taşır. Bu ışık fotonlarınız, Beden Kaynaklarınız’dan Kati Tohum olarak çıkar ve yol alır. Nereye kadar ulaşmışsa yüreğiniz, orayı kodlar, korur ve bu ışık fotonları, sizi sizden öte sizlere taşır. Yani bu beden, kendi yüceliğinde, kendi yoğunluğuyla ışık partiküllerini tüm yaşamlara ulaştırabilir. 

Bedenimin sayfalanışını ben yaptım ama ben o ışık partiküllerine binerek göklere söz söylemeye çıktığımda, beni anlayamayan beni dilleyemez. Ben o partiküllerle An Kaynakları’na bile varırım. 

Binerim o ışık partiküllerine ve sessizce giderim ama bilen yoktur bunu. Sanılır ki insan bu bedenle yerde çakılı haldedir. Hayır, değildir. Kiminiz Düzen Kodu’sunuz, kiminiz Yaşam Toplumları’nda ışık koyuluğundasınız…

Hepinize daha güçlü bilgiler de vereceğim ama bu bilgileri dahi anlayamayanlara ne verebilirim ki? Değerliler sizden (bu Meclisten) söz etmiyorum, bu bilgileri okuyacak olanlardan söz ediyorum! 

Dört Gök Sözcüsü bir Işık Kod’u haline dönüştüğünde, bütün kötülükler aşılır. Dört Gök Sözcüsü, bir Işık Kodu…..Bu Işık Kodu bütün köklerin gücüdür. Yani siz, Birler Kapısı haline gelmişseniz, işte bir Işık kod’sunuz. Ve bu Birler Kapısı, dört kükreyici ışıkla birlikte olur.

Seyrettik herkesi; baktık kimler dört kökle Birlik kurmuşlar ve kontrollu kodlama yapmışlar. Bir tek burası. Başka yapan yok. Öyle çok çalışılıyor ki! Yaprak yaprak dünya okunuyor ama olmaya çalışanların çokları, ölmüş olduklarını dahi anlamadıklarından, Bilgi Kaynakları kontrol dışıdır. 

Söyledim; dedim ki “ben bir kitap yazacağım.” Bu kitap hepinizin bildiği gibi “İlmi-i Kod” olacak. 

Dün gece geç vakit Mikail Kodları eve geldiler. Sonra ne oldu bilir misiniz? bana tüm Bilgi Kapıları’nı açtılar ve Doruk Toplumlar’dan ışık alıp bildirdiler ve dinledim onları. Herkes açıyı daraltarak benimle oldu. Seraphim Melekle başladı ve diğerleri sırayla seslendiler ve her biri kendi köklerindeki bilgileri bizimle Birlik Toplumları’na vermek istediklerini anlattılar. 

Öyle çok bildiriler okundu ki, kontrol dışı olduklarını asla düşünemezsiniz. “Tap ya da tapma ama bil” dediler. Neyi bileceksin? Birliği. O Birlik Bütün’ün kükremesi. İşte Bütün… Bir geç vaktin sayfasında, kapılar açıldığında ve her biri bir “background”u olan güçlü ışıklar eve doluştuğunda, siz ne düşünürsünüz? “Hah oldu” dersiniz ve “görev, Allah İlmi’yle bildirildi” dersiniz ki bu konuda oldukça dikkatli olmama karşılık ben de yanıldım ve dedim ki “bildirilen kitabın isminde bir hata olabilir ama bu hata bizim mi? Onların mı?” bu konuda Düşünce Kapısı’nı açık tuttum ve şu anda da Görev Kapısı açık. Birler Kapısı’nın çalışmasında onlar, bütün kökleriyle bulunmak istiyorlar. 

Burada Birlik Çalışması yapılacak. Hepsi kendi bildirilerini okuyacaklar ve bütün bu bildiriler, teknik olarak bizden bize, ışıkla, tek yaşam kaydı olarak inecek. Hak Teknik’te bu bilginin sayfa sayısı da bildirildi. “2.000 sayfa” dendi. Oh aman Allah’ım! 2.000 sayfa! Bizim kitabımız “Sultanlık” bile 524 sayfa…

Netice olarak bugün gökler söz istediler ve dediler ki “sizlerle biz de çalışalım. Öyle çok çalışırız ki bütün kötülükler aşılır.” Herkesin net beklediği bir diğer olay ışıktı. Bir ışıma; ama bu ışıma, Birler Işıması ve Bütün’ü tüm yaşamlarda sistemleştirecek bir ışıma. Bu önemliydi, olması gerekendi de ayrıca ama Koruyucu Kodlama yapmadan böyle bir ışımaya Bütün’ü açmanın riski muhakkaktır ve biz bu nedenle sizlerin de gördüğünüz üzere işçileri çağırdık ve akmaya başladılar. (Birinci akış.) 

Ses Sayfalanışları’nı okuduk. Sırdı ışıktaki kaynak ve verdikleri herşey kırıktı. Sınırlıydı ve kontrollu olmasına karşılık teknik olarak yetkin değildi ve zaman zaman burada dağılmalar da gerçekleşti çünkü, Kök Sayfalar, sesi çekip çalışmayı engellemek için çırpındılar burada. 

Değerliler niye bunları size bildiriyorum? çünkü bu çalışma, müsterih olun, Bütünün Gücü ile olması gereken bir çalışmadır ve bütün kökler bu Meclisle birlikte olacaklar. En-el Hak diyebilenlerle yapılacak bu çalışma! 

Soyun sonsuzluğunda, BİR’in ışımasında, beşirin kaftanını giyenlerin kanat alıp göklerden süzülüp dünyaya girişlerinde, biz bizden başka bir bizde yok edici olabiliriz. 
Medine’nin kontrolunu sağlayan, kendi yoğunluğuyla bütünlenen Mustafa dahi bugün bize bizden ayrı gelmek istemişti. Nefesinde kontrolu çok olmasına karşılık kapılarını kendi yüreğindekilerle açıp oradan bilgi vermek istemişti. 

Nefesin ekrana verilişiyle birlikte bilginin sisteme girişi ve oradaki bilgi akışındaki sınırlılık dikkatimizi çekti. Ben nesillerime görev vermedim o nedenle bugün. Çok zordur Ölülerin Tahtı’ndan ilmi dinlemek. Bu nedenledir ki sesimi sınırlandırdım. 

Benim eserim olan bilgi, bedenimin ışığında, Bütünün Kuranı olabilir ama oğul vermeden tohum ekmenin manası kalmadı. Şimdiye kadar olmadığı kadar eski çalışmalara yöneldiler. Nedeni, muktediriyetle kodlama yapamayacaklarını bilmelerindendi. Kervanın Işığı’nda bütün bunların bilineceği de anlaşılamamış demek ki. 

Korkmayın toprak tabiatın ışığı ve biz burada her an her yaşamda bilgi kapılarımızı hep açabiliriz. Sükunetle bu bilgileri verdim, sadece verdim ama yasalar çerçevesinde bitki, hayvan ve tüm sistemlere diri olan yoğunluklardan indirmedim. Sadece ölü olan yoğunluklardan indirdim. 

Kuran der ki “ölüyü diriltmeden ölümün dürümlerindeki bilgiyi tohumlayamazsınız. Ölüyü diriltip daha sonra Bütünün Kutsal Işığı’yla Beden Kapıları’nı açabiliriz.” Ölü dirilmez mi? “Dirilir.” Alabilen bilir. Akıp gelir ve ses verir. 

Onları dinleyelim:

- Doygun bir dünyanın bütün kötülükleri aşmasını bekleyen yoğunluğun, hepimiz için büyük bir görev tahtıdır. Sınırları kaldırmanı değil kodlamanı ve bütünlüğü kükretmeni bekleriz. Çelik çomak oynandı bugün dünyada. Muktediriyetle bildiririz ki bugün burada çalı çırpı yoğun. Ol’up göklere söz söyleyen ağır yükü hafiflettiğinde Birleşik Işık halinde Bütüne hizmetçi olur.

Çok zor anam çok zor Din Tahtı’nda görev taşıtmak Bütün’e! verdiğin tüm bilgileri okuyup anlayabilmek zor. Hatayı affet ama dünya tahtında; dünya yolunda bütün kötülükleri aşıp geçenlere, “vermeden olmayacak” dedin ama verdiğini alıp anlayan var mı zannediyorsun? korkma be anam, korkma! BİZ anladık; BİZ! Eh işte bu…

Değerliler, Allah sizde siz oldu ve sizden sizi dilledi. Anlamak değildi alıp olabilmekti amaç. Her din Allah’ın Tahtı’dır ama Aklın Yolu’nda olmayan ağırdır anam. Tanı onları. Onlar sen gibi değiller. Bütüne kök verdik, gök verdik, iş verdik diye bizden güç kaybı yaratmak istediler. Zirvelerin Sistemleri’ne geçiş yaparak ekip kurdular. Yanar İnsan Soyu, yanar Din İlmi’nde ilim olsun diye ama bütün kötülükleri aşmadan ilmin kontrolunda tahditli bilgi akışında, ilahi bir kod dahi olsa merdivenlerin hiçbir Yaşam Kaftanı’nı giymeyenlerin yoğunluğundaki o kayıtlarda yürek olmaz. 

Yüceler cümlesinde var olan bilgiyi hak edip de olduran, alabildiğini alır; ağır ağır görevini taşır. 

Mey içti dünya biz sayfalarında bugün yine ama bu mey, Birliğin Tekniği’ndeki meyden ayrıydı. Biz o meyi bütünün kükreyen ışığına kattık. 

Ya Ka Har, ben Allah! seninle mutlak kutsal bir sayfayım ama mahrekteki Kuran senin yolunda kök güçle, görev taşımadıysa ocakta, ekranda onun ilmi olamaz. 

Son dönemde daha güçlü bilgi akışları sağlayacağını bekliyoruz. Bundan sonraki sayfalarda daha istekli çalışacağını biliyoruz. Bugün bizim için çok kolay oldu. 

Kel ilahi olsa da keldir. Neden? Çünkü ışığında yoğunluğu yoktur. Tüm insanlık içindir ilim. İlimde ışık yoğundur. (Gülüşmeler oldu.) Analar, gülüşünüz bizi de güldürdü. Size “kel” derken; ışığın, kaynağa inemeyen, tohumlanamayan yoğunluğundan söz ediyorum ve ben size, sizden ilimden seslendim. 

Vermiş miyim bilgiyi? Verdim. Analar, şimdilik size bu kadar yeter ve size tek bir şey daha söyleyeyim; Kaynağın Işığı’nı yeniden yaktık, çok mutluyuz. Bugün burada kökün gücü devreye girdi, yeni bir ışık yandı ve bu ışık, muktedir olan Mustafa’nın Işığı’ndan çok daha üstün bir ışıktır. Yalın ve hakim olarak bildirdim. 

Herkesin daha iyi bilmesini istediğim diğer bir husus da Bilgi Kitabı’dır. Bilgi Kitabı dediğim zaman muhakim olup bilin ki yeni bir Zaman Kaynağı’ndan söz edeceğim size. Bu kitap, “İlm-i Kod” diye bilenen kitaptır. “Bilgi kitabı” diye bahsedilecek bu kitaptan ama bu kitabın “İlm-i Kod” olduğu da bilinecek;” İlm-i Kod Bilgi Kitabı.” Adı budur.

“İlm-i Kod Bilgi Kitabı”, bilginin kitabıdır bu. Adının zikredilmesini bekliyor. “İlm-i Kod Bilgi Kitabı” bilginin ilimle dillenişidir bu. Eğer siz “ben, Bilgi Kitabı ifadesini kontrol edemem” derseniz bırakın; sadece “İlm-i Kod” deyin ama bu kitap, esas olan kitaptır. “İlm-i Kod Bilgi Kitabı”. Bunu mutlaka hepiniz kendi yüreklerinize de dilleyin. Çok mutluyuz ki bu kitap dünyaya çekiliyor. 

Bu kitabı yazarken Sistemin Dili sizinle olacak. Bu dili kodlayacak olan yine sizsiniz. 

(Açıklamalara itiraz edildi:)

- Bizimle ve bizim yüreğimizle yapılan çalışmalarda, bugün olduğu gibi bu çalışmanın yapılamayacağı net olarak anlatıldı çünkü herkes burada kendini dinletmeye çalışacak; bu da sınırları kontroldan çıkarır. 

Kömür göksüzse eğer, kömür kör sözün sistemindendir ama o kömür görevli kotlarla teknik kontrolla kayıtlanmışsa, sizinledir.

(Açıklama: Kitap 15.08.2013 tarihinden itibaren yazılmaya başlanmıştır ve adı “İLİM KODU”dur.) 

- Sizi çok sevdik analar! neden biliyor musunuz? Çünkü yolunuzda kontrol var. Herkese daha iyi bilgiler temenni ediyoruz ama buranın bilgisinin Gök Sözcülüğü olduğunu da mutlakla bilin. 

Eğer bir söz, Gökcüler tarafından söylenirse o söz, Bütünün sözüdür. 
Ekip haline gelip de “ben gök sözü bilmem” diyenler, gök sessizliğinde kendi yoğunluklarında kontrol edilemeyenlerdir. 

“Artık dünyada Kul Hakkı yenilmeyecek” dedin; dünya için. Dağlarım kul hakkı nedir bilir misiniz? bunu da size anlatayım: 

Dünya çalışmalarında herkes herkesin bilgisini alır ve kendi bilgisi gibi verir. Bu hak yemektir. Birçokları derler ki “bu bilgi benimdir” ama o bilgi onların değildir. O, Bütünün bilgisidir. “Bu bilgi benimdir” dedikleri anda, hak yerler. 

Verdiğimiz tüm bilgiler bütünündür. Ne benimdir ve sizindir, ne başkalarınındır; hepimizindir. Bu nedenledir ki bizim elimizdeki kök; Birliğimizin gücü hepimize aittir; bunu bilin. 

Burada verdiğimiz bilgiler de Bütün’ündür. Bütünün bilgisini, benzer biçimde kendinize mal ederseniz buradaki kırılış hepimizin kırıcılığı ile daha da artar. 

Sizden daha önemli birşey de isteyeceğim. Bir şey, her şeyden farklıysa, o şey İnsanın Kelamı’dır. Ama bir şey, her şeyle aynıysa; o şey, Yaşamın Işığı değil yarının kaynağındaki o yoğunluğun Teknik Sistem’idir.

Hepinizin hepimize kelamı olsun! 
Hepimizin hepinize kaynağı olsun! 
Her birimiz kontrollu olalım, İnsan İlmi, hakiki ilim budur. 

Muktediriyetle hepimizle, hepinizi kendi yüreklerinizden öptük. Bu bir yüceler cümlesidir; yürekten öptük… Hah işte bu…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 
  Bugün 206 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol