Birlik İlmi
  İNSANIN İLMİ - Av. Nezire SELÇUK
 

 

09.09.2012 İLM-İ İNSAN SEMPOZYUMU

İNSANIN İLMİ

Ağır yüktür insanlık. Bunu hepiniz bilmektesiniz. Türkiye çalışmaları çok değerlidir. Ve Dünya İlmi için daha önemli bir yer yoktur tüm bu çalışmaların ötesinde. Burada ne yapıyoruz? Altın Toplum ilim yapıyor. Dünya sonsuzluğunda da bu çalışmalar devam ediyor. Her ne yaparsanız AN'da yapıldığından diğer sayfalarda da bu çalışma AN'da değerli oluyor. Dilleniyor her anda. Şu an söylenen her AN sayfasında devamlı söyleniyor. Hepimiz net biliyoruz ki sıkıntı insanın insan olamamasıdır; insanlığı bilmemesidir; yaptığı her şeyin yenilik olduğunu anlayamamasıdır. Söz yeni bir sayfadır ve her söz kendi yoğunluğunda dürümlenir. Hepinizin net bildiği gibi bir Tanrı kendini hak ettiğinde o tartı olur. Korumaya alır Bütün’ü ya da kotlar ya da kayıtlar. Ama AN’da yapılır bütün bunlar ve her an bu yapılan tekrarlanır. An an kayıttır yaptığı. Bunun manası şudur: Yasaları koyar, ışıkları tohumlar, yeniler yücelikleri, dürümler ve Bütün’ü kontrol eder. Hepiniz bunu yapmaktasınız AN’da. Hepiniz AN’da, burada olan hepiniz yeniliksiniz. Herkes yeni bir kaynaktır her AN için.

Hepimiz dünyayız. Ölüler Diyarı’nda dünya olmak. Buluşma anıdır dünya yoğunluğu. Hep insanlık için yapılan bu çalışmalar ve çağrılarla dünyaya geçilir ve dünyada tabiat kotlamaları yapılır. Elde avuçta hiçbir şey yok. Nereye gideceğim ben? “Dünyada benim işim ne?” diye sorulur. İş Allah’a hizmettir. Yahu Allah kim ki? Kendin. Kime hizmet? Kendine. Ölüler diyarında kendin neyi ifade edersin? Katiyeti. Hala katiyet nedir diye sorulur. Ati…. Gelecek…. Yahu ben atide var mıyım acaba? Olmaz mısın? Harını yükselttin, tahtındasın ve Bütün’desin. Öyleyse sen atidesin, yeniliksin, her andasın. Oluşan yeni dünya seninle oluşuyor. Öksüz yetim değilsin, temizsin. Ve birleşiksin kendi yüceliğinde, her dürümde. Olgun başaksın. Öksüz kalmadın. Sayfa sayfa ışıksın. Bundan daha ötesi var mı?

Baştan beri dünyanın Ruhsal Kuranı’nın okunacağı bilinmekteydi. Ya da okutulacağı… Verdiğim tüm bilgiler ışık kotları olarak dünyaya inmektedir. Yaratan dünyayı yarattı ışıkla; kotladı, tahtladı, kayıtladı, her şeyi yaptı. Haa... kim yarattı? İlmin hasatını yapan. İmparator olan. Hakk’ın yoğunluğunda olan, ışıyan. Sevgililer, işte siz busunuz. Yanıp tutuşursunuz “Ben OLayım” diye. Oluş, akış, Has İlim’ledir. Ve siz Has İlmin hasatını yaptınız dünyada.

Örtüleri örttüğünüz zaman kervan kalkmış olmalıdır. Ya HA! Kervan niye kalksın ki? Olduğu yerde dursa olmaz mı? Sıkıntı şu: Kim kime kimlik öğrettiğini bilir mi? Kim kime hakimi dillettiğini bilir mi? Hepimiz dünyaya dünyayı vermeye çalıştık. Verdiğimiz her bilgi ağır yüktür. Öz güç insandır. Gücü bilen kendini bilendir. Beden almak kolay değildir dünyada. Herkes bedenli sayar kendini. Ölmüş olması bedensiz olmasından da ötedir. Bedeni aldığında kendini hak edecektir ve hala ölüdür. Dünyanın Ruhsal Kuranı’nda bilgi yoksa ölülük vardır. Ölümdür olan. Eğer bilgi yoksa kontrol da yoktur. Tabiatta ışık da yoktur. Çünkü biliş ışığı kotlar. Biliş yoğunluğu kayıtlar, yarınları yaratır. İşte bilen kendi üstü kendini bilir ve onun üstünü bilir ve her üstü bilir ve dahası insan olgunlukla kendi toplumlarını diller.

Pekala, dünya neden Gök sözünü söylemek istiyor, bu dünya bugün burada? Çünkü Rahman’a Kuran, insana tanrılıktır. Hepinizin net bildiği gibi “Kalkan olduk dünyaya” diyoruz. Neden? Süper İnsan neden dünyaya dünyalığı dillemeye indi? Çünkü dünya Tanrı’nın kotlanmasını sağlar. Kontrolunu sağladığı zaman Tanrı, Bütün’ü tohumlar. Bütün’ü tohumladığında ışık haline dönüşür. Işık olduğunda sarıdan kırmızıya, kırmızıdan, tahtların tahtı olan turuncuya ve diğer renklere varır. Yeşil, mavi ve diğerleri. Her ne olursa olsun, Bütün içindir yapılan her şey. Her renk ayrı bir titreşmedir. Bütün titreşir. Sestir Bütün. Ve her ses kendi tekniğiyle tohumlanır ve tohum olan her ses kendini kendiyle diller ve toplu çalışmalarda bütün kayıtlar ilme dürüm olur. Biliyor musunuz, Altın Tabiat kendini dinletir. İşte bugün Altın Tabiat kendini dinletiyor burada.

Mektep kurmak kolay değildir. Ekip haline gelmek daha da kolay değildir. Sıkıntıyı aşmak gerekir. Hatayı bağışlayabilmek gerekir. Erilin gücünden öte olmak, ekip kurmak gerekir. Ve daha sonra dişili hak etmek gerekir. Dişil hasatı yaptığında, mahir olmak, o hasatta ışığı yenilemek gerekir. Her resimde İlm-i Hak olmak gerekir. Ve sizler, bütün ilim sayfalarında varlık sürenler, işte bugün burada, Bütün’ün kürsüsündesiniz. Olgun başakların seçimi sürmektedir. Bugün burada bulunan sizler, Allah’ın Tanrısal Kotlarısınız. Ve bir şey daha söyleyeyim: Buraya gelen her kim varsa ekmeğiyle geldi, bilişiyle geldi, hakiki işiyle geldi, aşkıyla geldi. Bu önemlidir. Hikaye dinler gibi dinlenmedi bugün bilgilerimiz burada. Mahir, Gök sözünü söyleyen yürekler ve tahdi diri olan hakikiler geldi bugün buraya.

“Öz görev insanadır” dedik ve “İnsan ağır yüktür” dedik. Ve dedik ki “O insan Altın Tohum’dur.” Ve Altın Tohum ağır ağır Göklere söz söyleyecekti. “İşte oldu” dedik. Çıkın yüceliklere izleyin dünyayı. Ne göreceksiniz size anlatayım: Irkları göreceksiniz. Dilleri göreceksiniz. Din-i Hakikiyet’te bilgi verenleri göreceksiniz. Her şeyi göremezsiniz. Sıkıntı bu. Ama sizler her şey olup çıktığınızda her sesi görür, herkesi görürsünüz. O zaman dersinizi ki “Ben olmuş bir kaynağım ve yasayım.” Bunu diyecek güçte olun istedik.

Çıkın yüceliklere bakın dünyaya. Meleklerin nerede olduğunu izleyin. Her biri tek tek bütün ilim sayfalarında Gök sözü söyletmeye çalışırlar. Her birine Gök ses, güç verir. Ve dünya için çalışırlar. Bu bir çırpınıştır. Sınırlar kalkar, Gök söz söyler, yenilik aşkla devreye girer. İşte bunu yaptıran insan kendi yüreğinde değil, ilminde yaptırır. Ve Dağlarım, biliniz ki dünya yenilendi. Ve biz yenilenen dünyayla birlikte BİR’e hizmet için eseri yapanları devreye aldık. Kimler eser yaptıysa bugün burada onlar var. Ölüm ağır yüktür. Her kim ki bizimle Bütün için çalıştı, ölüşü yoktur. Her kim ki bizimle Hak İlmi’yle dürümlendi, ışığı kottur ve çoktur. Şükrettik ki okuma yazma bilenler bugün bütün kötülükleri aştılar.

Ağır yük taşındı dünyada. Misafirlikler oldu. Gök cevherleri dünyaya indiler. Sevgiyle geldiler ve dillendiler. Dahası Gök söz üzerindeki sesi verdi dünyaya. Nefesleri kendi olanlar bu sözleri de dinlediler. Artık dünya kendini hak etti. Kaygı kayrı ayrı kalmadı. Mahrak dediğimiz safha yetkinleşti. Mahrak. Değerliler, Mahrak. Her şeyi kapsayan, Bütün’ü kotlayan sayfa, herkesin bir tek olduğu o sayfa. İşte o sayfa bugün Rahman olanların ışığıyla beşiri kotladı, tahtlandırdı ve yoğunlaştırdı. Şükürler olsun ki Allah Sema’ya güç kattı.

Merkez dünya dedik. Dünyada ne olup ne bittiğini kimse anlamıyor. Görüyorsunuz, çokları dinlemiyor bile. Sıkıntı şu: Olgunların olgun olduklarını dillediğimiz zaman olgun olmayanlar kimdir diye soran olmadı. Sanmayın ki herkes oldu. Peki olmayanlar neden olmadılar? Olmayacaklarını bilmekte miydik? Olma imkanları yok muydu? Bunları soran yok. Verdiğim bilgilerin hepsinde bu bilgiler net olarak bildirilmedi sizlere de. Verdiğim tüm bilgilerde ilim hasatının yapılacağı bildirilmişti. Ne var ki insan soyunun tohumlanması dediğimiz olay hiç anlatılmamıştı. Bugün size ondan söz etmek istiyorum.

Kör Gökler Kör yerler var. Gök’te söz söyleyen herkes gören değildir. Yer’de söz söyleyen herkes de gören değildir. Gök’te bilgi verildiğinde Yer bunu alır. Ama Gök’te verilenin kör ile verildiğini bile anlayamaz alan. Yer’deki bilgi Gök’teki bilginin gücünü tanır ama Gök söz söylediğinde her söylenen tohum değildir. Bugüne kadar sizlere kanallık bilgileri verildi. Ve dendi ki “Olun, Oku ve Öğren! Ölüler Diyarı, oku ve öğren!” Verdikleri kendi yürekleriydi. “Ölüler diyarı al, bil!” Yahu ölü neyi bilecek? Bilişi alışıyladır. Ne var ki ben vereyim öğret, yüreği bilen öğretsin. Onursuzluktu bu. Dediler ki “Her şey 2012 yılında bilinecek” Haa, bilen var mı? Analar, bildik. Dünya yasalarını koyuyor. Öksüz yetim yoktu dünyada, yine yok. Niye öksüz yetim dediler? Ölümde öksüzlük olur. Ölüş olgunluğu tohumdan ayırır. Ve dünya kırandı. Yeni dünya artık yasa koyan oldu. Din toplumu yeni dönemde ilmin toplumu haline gelecek; bu kesindir. Yeni dönemde Arkon İnsan tohumlandı. Ata Kaynaklar kotlandı. 7. Dünya Kuranı’ndan üstün tertipler dünyada insanı kayıtlıyorlar. Etki alanı daha geçişkenleşti. Ölüm dünyadan geçişini yaptı. Dirilik dünyaya ışığını indirdi. Öyle bir dünya ki bugünkü dünya, Birleşik Işık hepimizin kürsüsü. Ve Birleşik Işık’la yeni çalışmaları devreye aldık. İşte yaptığımız bugünkü çalışma yeni çalışmaların birincisidir. Bu kesindir.

Değerliler, yeni dönemin birinci çalışmasını yapıyoruz bugün. Örtülerin örtülmesinden evvelki son dönem çalışması. Yeni dünyanın Kuranları okunurken Tanrı’nın kati tohumlaması başarıyla sürüyor. Ölü diriliyor ve dünya yeni çalışmasını Birlik kayıtlarıyla devreye alıyor. Doğum ölüm dedikleri Hak taht dünyaya inmedi artık; inme imkanı da yok. Süper İnsanlık Realitesi dürümlerindeki Kuranlar eksik ya da fazla, BİR için taht oluşturuyor.

Men-i KA-HA olan, yani kadim olan Hak Toplumlar’ın enkarnasyonları dünyadadır. Ve bundan sonraki süreçte kadim kaynaklar dünyanın Rahmi Kuranları’nı tohumlayacaklar. Onları kotlayacaklar, tabiata kayıtlayacaklar. Çağrı üzerine indiler. Kadim KA-HA’lar, Levh-i Mahfuz’u yazanlar, önemlidir bu, daha evvel dünyanın kaynaklarını tohumlamışlar ve kotlamışlardı. Bugün yeni dönem için dünyaya çekildiler. Bunlar önemlidir. Sınırları kaldırdığınız zaman tüm birlikler sizinle olurlar. Önemlidir. Ve Ulular Diyarı bugün sizinle. Önemlidir. Türkiye çalışması çok önemlidir. Ekmek yapmaktayız dünyaya ve Türkiye’de yapılmakta bu ekmek ve pişirilip Göç Kürsüleri’yle tüm sessizliklere indirilmekte. Hasatı yapan dünya, yasaları da koydu. Bunlar bugün için çok önemlidir.

Yeşilin özgür sayfalarının gücünün örtüsü örtülüyor ve kızıl sayfalarından ki bu yeşilin kızıl sayfalarıdır, maviye ulaşılıyor. Herkesin bu renge ulaşması çok önemliydi. Size daha önce de bildirmiştim. Herkes her seste kendi yoğunluğunda kızıl renkten öteye adım atarken kati tohumlamayla atar. Renk renk ilim yapılır. Kendi ses sayfalarınızda bütün ilmi kayıtlar renklidir. Maviden Rahmi Kuranlar’a ulaşırsınız, kati tohumlama yaparsınız. Ve yeşilden aldığınızı kızıl renkten aşırtır ve onun ötelerine, laciverte ulaştırırsınız. Doğal dünya bunu bilmez. Dün yarını yaratır. Mavi bugünse yaşamlarda herkes net bilir ki dün yeşil ve yarın lacivert.

Daha da önemlisi men-i ilim. İlmin menni. Hepinizin bildiği gibi birçokları ilmi men etmeye çalıştılar. Dediler ki “İlim Hakk’ın yoğunluğunda olsun. Harın koyuluğunda olursa ilim, Kuran’da olduğu gibi kırılma başlar.” Hatayı affedin ama men-i ilim Allah’ın tohumunda yoktur. Onda hiçbir şeyi men etme imkanı yoktur. Önemli olan dünya ve dünyanın ışığında kırılma bekleyenler renkleri kurutmaya kalktılar. Çünkü dünya yıkılmalı onlara göre. Dünya kontrolunu kaybetmeli. Kısırlaştırılmalı dünya. Ve dünyadaki yasalar yenilenmeli. Çünkü her şey kökten teknik olarak yetkin biçimde yenilenmedikçe dünyanın Işık Kotlama yapma imkanı yoktur. Bu yanılgıydı ki biz bunu Yer’den söz söyleyip Gök’te tabiat kayıtlayıp yeşil rengin ötesine ulaşıp Bütün’de KA-HAR Olarak Rahmi Tohumlar’ımızla , İlim Kayıtlarımızla çalışarak eserimizi yaptık. Bu eser, ilim hakkını veren bir eser oldu.

Doğal dünyada her şey basittir. Öyle düşünülür. Allah’ın dediği de “Dünya her şeyi bilir, siz bir şey yapmayın, o zaten yapar.” Ve Dağlarım, dünya her şeyi bilir de ilmi bilmez. Bu kesindir. Dünyaya ilmi hakimler verir. Ve dünyada kendinden öteyi bilmeyen hakimi de bilemez.

Değerliler, dünyanın Ruhsal Kuranları olan sizlerden tekno kotlamalar yapıyoruz şu anda. Bu kotlamalarla birlikte Bütün’e hizmet Birlik Tahtı’nda gerçekleşiyor. Koruma altında tuttuklarımız Bütün’ün güçlü devreleriyle buraya bağlandılar. Ve burada Bütün’e hizmet geri dönüş için yenileniyor. Yeni bir dönemin Kürz’ü güçlendirecek kayıtlarını devreye alıyoruz. Burada yapılan her açık çalışma ilim içindir. Dinleyiniz, eliniz Allah’ındır, bu kesindir. Ve bu El’le insan ümmi toplumların hepsini koruyabilir.

Bedeni olmayan hiçbir yüce bu Meclis’te olamaz. Bunun anlamını da size izah edeyim: Dünya üstü varlık kotlarının çokları bedenlidirler. O bedenleri kendi yoğunluklarıyla elde ettiler. Dirilikleri kendilerine ait, yücelikleri kendilerine ait. Bizimle oluşları bunun için sorumluluklarındadır. Organlarımız olarak çok çalışırlar. Korkmadan bizimle olurlar, bilirler ki biz İlm-i Hak olan ışıklarız ve Bütün’e Gök sözü söyleyebiliriz. Düzen kurulurken herkesin burada olmasına istekli olunmadı. Neden olunsun ki? Dondurulanların çokları bu Meclise gelip kırıldılar. “Ölü” dedik onlara, onları yaşatmak istedik. Açılarını kapattık, tanrılaştırmak istedik. Ne var ki koruma altına alınmak istemediler. Koruma altına alabildiklerimizle Gök seslendirdik. Yolu açtık.

Mikail dünyaya ilmi indirmek istemez. Niye istesin ki? Mikail ışığın tahtında değil ki. Amin. Ve dünya ilim istediğinde Mikail ışığını indirir ve ses katar. Ya sayfalarında ne var? Kuran. O Kuran’ı yazan kim? Yasalar. Yasaları koyan kim? İlim Sayfaları. Orada ilim Allah’ın ilmiyse biz orada iş yaparız.

İyi ki dünya korundu. Buluşup dünya için ne olacağını sorguladığımız bir toplantıda şöyle dendi: Dünyada her şey çok basitçe gerçekleşecek. Sıkıntı şudur: Dünya ilmini bilen hiç kimse yok. Orada sıkıntı, Gök sözünün dünyada sözleştirilmemesi. Söz sessiz olduğunda ışık kırılır. Ve kırıldığı zaman hiçbir bilgi dünyaya temiz inmez. Biz o nedenle düzeni kuracak olan bir Bütün’ü dünyaya çekelim. O Bütün kimdir? Neden kürsülerini Gök sözüyle dürümleyecek güçte olmalı? Çünkü yol Allah yolu ve oraya varan her kim varsa ışıkla varmalı. Dahası o ışık Kaynak’ta bulunmalı. Yara bere almadan çalışılmalı orada. Korku kalmamalı. Hediyeler dağıtılmamalı orada. Herkese rüşvet dağıtır gibi hediyeler verip iş yaptırmak… Bunlar kırılma sebebidir. Ve dünyada yapılacak bu çalışmada kardeşlerimizin Gökler’e sözü olmalı ve demeliler ki Biz dünyayız. Siz bizi yönlendiremez, yönetemezsiniz. Ve dünya artık yularından tutulmamalı. Öyle bir görevdi ki bu, kimse bunu yapmadı. Herkes kendine kendini vermekten öte kendini kendinden çıkardı. “Biz kimiz ki?” dediler. “Biz ölüyüz, bilmeyiz” dediler. “ Biz korkuyuz” dediler ya da “Korkmaktayız” dediler. Herkes korkmakta. Haa, korku nedendir? Ekip olamamaktandır. Yürek bulamamaktandır. Ölüp gitmektendir. Ve Değerliler, işte dünyanın hali buydu. Ve bugün geldiğimiz noktada görevli kotlar dünyaya indiler. Ve dünyanın yüceliklerinde her şey net olarak açıklanıyor. Düzeni kurduk. Kurulan düzen ağır yükü hafifletti. Ekip haline geldik. Sesli bir çalışmayı devreye aldık. Bu çalışma eşiğin aşkıyla yapılıyor. 400.000 tane Kuranımız dünyaya indi. Bunların çoğu henüz çok küçükler. Ama yeni dönem için hazırlıklar yapılıyor. Onların çokları da ışık tohumlar olarak birlikleriyle kendilerini kayıtlayacaklar. Bu 400.000 tane tohum ağır yükü hafifletmek üzere hazır edildiler. Sistem-Nizam- Düzen güçleri de dünyaya inmekteler.

Bedir’i bilirsiniz, Bedir. Bedir büyük bir savaştı. Ve Bedir’de Kuran olmak isteyenlerin çokları kendilerini tohumlayamadıklarından kontrolları kayboldu. Bedir’de kırıcılık çoktu. Ve biz Bedir’i hak edenlerle bu çalışmayı başlattık. Bedir’de erkek kadın kontrolsuz biçimde kusurlarıyla ışıktan çıkarıldılar, kırıldılar ve kurudular. Onları yenilemek gerekliydi. Ve bugün artık Bedir Biz’iz ve dünya Biz’iz. Bu kesindir. Kuran-ı Kerim der ki “Erkek kadın insan olsun ve yolu açsın.” Dünya birlik kurdu. O yücelik insanın ışığında kayıtlıydı.

Yekdiğerleri, herkes, İslam dinin ışıkları, birlikler, hepimiz BİR’iz. Örtüleri örtmeyin, yüreğiniz ışısın. Biz dünyayız ve yeni dönemde dünya yetkin kotlarıyla her bir sayfayı yeniliyor. Bu yenileyişin sonucunda örtüler açılacak ve tüm evrenlere ışık yayılacak. Bu yayılan ışık tüm kotlarınızla sizleri kendi sayfalarınıza bağlayacak. Bu sayfalar kendi sistemlerinizdir. Kendi yıldız sistemlerinizdir. Ve oraları ışıtacaksınız. Her biriniz kendi mükafatınızı, kendi yoğunluğunuzla çerçeveleyip bütünlüklerinize kayıtlayacaksınız.

Birçok mini atomik bütün var ve bu mini atomik bütünlerin kendi toplumları var. Her birinin kendi çalışma sayfaları var. Çokları teknik kotlamalar yaparlar. Ve biliyorsunuz ki o teknik kotlamalarla hatalar da yapılır. Yapılan hataların çokları mükafatsız bir dönemi başlatmıştır. Onların da kendilerini kayıtlamaları ve yaşamlara çağırmaları gerekir. Sizler bunun için de dünyadasınız. Erkek kadın, biliniz ki dünya Tanrı’nın Ruhsal Kuranı’nın tohumlandığı tek kaynaktır. Gürz’ün en yüce kotudur. Ve dünya dışında başka bir ışık yoktur ki bütün kürsüleri kotlasın.

Eğer “Ben varım, benim dışımda hiç kimse yoktur” diyorsanız bu çalışmada hiçbir anlamınız kalmaz. Eğer “Ben varım ve herkes bende vardır” diyorsanız, ölümünüz artık yoktur. Korkmayın, erkek kadın insanız biz. Öksüz yetim bırakmadık dünyada. Bütün kötülükleri aştık. Dürenlerin tohumlarıyız. Ve Dağlarım, Gürz’ün kontrolu bu çalışmalarla Birleşik Işık’tan gerçekleştirilecek. Yasalarla yenileniş başlıyor tüm Kürz’ümüzde. Bu sadece bizim Kürz’ümüzde yapılacak bir çalışma değildir. Atlanta Ana Kaftanları giyildikten itibaren bütün Kürzi kayıtlarda da bu yenileniş başlayacak. Kürzlerin yenilenişidir bu.

Beta Platformları oluşturuldu bilinir. Bu Beta platformları Alfa tohumlarının kontrolu için gerekliydi. Ve bunun neticesinde Alfa kaynakları Beta’nın tahtına ulaştılar. Beta Gök sözü söylemeye başladı. Bilir misiniz ki Beta Kaynaklar Alfa toplumlarla kotlandı? Ve yeni dönemde yeni Kürzlerin yaratımı beklenmekte ise de yeni Kürzlerin yaratımına gerek yoktur. Alfa kotlamalarla Beta’ya ulaşan dürümler artık tüm kaynaklarını kendi yoğunluklarıyla dillerken bütün görevlilerimiz Kürzleri kaynaklarıyla teknik olarak yaşamlara kattıklarında her biri beta titreşimsel sayfalarını dilleyecekler. Ve dünya gibi diğer kürsüler de Beta Kuranı’na ilimle geçecekler. Bu yeni bir titreşimsel oluşumdur. Beta Titreşimsel Oluşumu. Ve beklenen Kürz halkaları yenilenmeyecek. Mevcut Kürzlerin titreşimlerinin yükseltilmesidir olacak olan ki bu Beta titreşimin teknolojik tohumlamalarla Bütün’ü etkilemesi anlamına gelmektedir.

Sema’ya ses vermeniz kolaydır. Sığ dünya yenilendiğinde derin bir dünya olur. Ve bu derin dünya Birliğin tabiatındaki derinliğe vardığında her nefes dünyanın ışığında tüm sayfaları diriltir. Dirilmek Allah’tandır ve sizlerin hasatınız olan o çalışma beşirin kaynağında olur. Ölümün ardında umman vardır. Ummana vardığınızda Altın Toplumlar olarak Kaynak’tasınız. İşte Kaynak’ta her şey yasaların ışığıyla katidir. Ve tohum olarak mevcuttur. Korkmayın, çıkmayacak yürekler dürümlerden. Çünkü dünya, eşiğini aşmıştır. Bundan sonraki süreçte teknolojik kotlar Birlik tahtında bulunacaklar. Onların yüceleri dünyamızı ziyaret edecekler. Bu ziyaretler bedensiz olacak. Bedenli ziyarete iznimiz yoktur. Bu kesindir. Eğer bedenli olarak dünyayı ziyarete gelirlerse KAP-RA-KA-HAR olan ışıklar ocaklarını kontrol eder. Nefesleri kalmaz. Buna isteğimiz de yoktur. Dünyanın Kuranı’nda bunlar var.

Ve değerliler, uçuş halinde olan Gök cisimleri şu anda bizlere kulak veriyorlar. Dünyayı dinliyorlar şu anda. Nefesimizi algılıyorlar. Soruyorlar: “Nesillerimiz ne diyor?” diye. Ocaklarına deyin ki “Ölmedik. Dinleyin, biz yüreklerde hakimler olarak kotlayıcıyız.” Bizi dinliyorlar şu anda. Soruyorlar, “Haz duyduk” diyorlar. Haa, işte bu! Allah dedi ki “ Öksüz yoktur dünyada, biz dünyadayız, olgun başaklarız.” Öksüz yoktur dünyada. Korkmayın, yasaları koyduk. Hülasa ışıklardayız biz. Savaş başlamadı Can. Biz savaştan değil aşktan söz ediyoruz şu anda. Biz yarından söz ediyoruz. Masamız dünya. O masada biz, diğer yoğunluklarda sizler. Tüm kürsüler, hepimiz BİR’deyiz şu anda. Biz dünya masası ve sizler Orionlar, Ameriumlar, Siriuslar ve diğerleri, yüz binlerce masa ve biz sizleyiz.

Hadi Dağlar, ummana ulu Kuranlar olalım. Hadi Canlar, ışığa kaynaklar olalım. Bütün’e hususi çalıştırıcılar olalım. Biz namaz zamanlarında katiyiz. Hasattayız. “Nefesimiz çok iyi” diyorlar. “Ölmedik, yaşamdayız.” Sorumlulukla çalışmışız ama kaynağımızda kendileri yokmuş, peki ne olacakmış? Allah size bizden değil, sizden söz etsin. Biz her yerde varız. Ya siz kendi yüreğinizde var mısınız? Bakın bakalım, Hak mısınız? Aktınız mı? Kervanda mısınız? Şavkınız HA mıdır, yoksa KA mıdır? Hala mı, hala mı yolcularımızı dinlemeye çalışıyorsunuz? Barı kapatmadık henüz, bardayız. Canlarım, Kaynak’tayız. Tohumlarımı vermemi istediler. Dediler ki “Ver bakalım kimler varmış.” Buyurun alın, hepsi bizdedir. Haa, diyorlar ki Sirius’u temsil eden, Hak İlmi’ni dilleyen ve isim zikretmem… Söz sestedir. Biz isimsiz çalıştık. Herkes kendindedir. Buluşma anında bildirirsiniz. Bugün size izin vermem. Tembih ettiler, dediler ki “Oradaki hiç kimse hangi sistemden gittiğini bildirmeyecek. Bildirirse kasalarında ışık kırılır. Bunun içindir ki izin yoktur. Burada çalışan herkes kendi bütünlüğüyle çalışır. Emin olun. Ve o Bütünlük bu Bütünlük’le eşit çalışır. Olgun başaklar sizlersiniz. Ve burada oluşumuzun tek sebebi sizlerin yoğunluğunuza inmekti…”

Dağlarım, bugüne kadar yaptığımız her çalışma birliklerimizle oldu. Bundan sonra yapacağımız çalışmalar da birliklerimizle olacak. Bu birlikler dünya örtüsünü örtecek olan birliklerdir. Herkesin kendini hak ettiği bir dünyada bizimle yapılacak bu çalışma Kaynağın tahtından yapılacak. Işığımızın nefes olarak dünyaya inişinde Bütün’ün Gökleri ve Bütün’ün Yerleri kesin olarak, Birleşik Işık olarak bizimledir. Süreç içerisinde kendi yürekleriyle birleşecek olanlar da buraya inecekler. Doluluk boşluk değil diyoruz, ululuk. Hepiniz Kuran olarak Bütün’e hizmetçisiniz ve sizlerle olmak bizler için büyük bir onurdur. Hepinizi saygı ve sevgiyle kucaklıyoruz dostlarımız. Sevgilerle. Amin.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 
  Bugün 205 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol