Birlik İlmi
  AV. Nezire SELÇUK - İLMİN İLMİ
 

 

BETA KÜRZİ (2)
İLMİN İLMİ

Dağlarım; maya tutmuştur. Kopup giden dünya, artık tohumlanmış ve tabiata inmiştir. Ben dünya, Rahman olan, KA-HAR olan; ben insan, Allah olan. Dağlarım; ben yol, Kuran olan ve ben Kaynak, hasat olan… Sistem, Düzen’i kodladı ve düzen kodlandı. Hepimiz birleştik. Eşikte bekleyen yok. KA-HAR olan her yürek, tahttan inmemek üzere o tahta kurulmuştur. Taht ilmin tahtı…

Bedeni alan hala “Bedenim var mı?” diye sormamalı. Herkes kendi bedenine Hak İlmi’yle hakim olmuştur. Dağ insandı ve insan, kendi yüreğiyle kendini kotladı ve tohumladı, Bütün’e kayıtladı, BİR’e hizmetçi oldu, cemaat kurdu. Kendini kendiyle dürümleyen o insan, Allah’ın tahtında Kaynak oldu.

Şu ana kadar yapılan tüm çalışmalar, Kuran çalışmalarıydı. Birleşik Işığın kaynağındaki ilmi kotlama ve tohumlamaydı. “Biz olduk” diyebilmek için har olmanız yeter miydi? Yetti mi!? Yoo, yo! Yetmedi! Kalbi kalbimde olan, Allah'ın ilmini kendi yüreğiyle dürümleyen, bedeni bende olan her Yüce, Allah'ın tahtı olarak bu Meclis’e kaynaktır.

Kat kat oldu dünya. Hasat tamdır. Biz Allah’ın Tanrılar Kurulu olarak bugün buradayız. Şevki, hasatta dilledik. Aklı, yaşamda dilledik. Yolu, Kaynak’ta dilledik. Allah’ın tahtında olan herkesi Bütün’de dilledik. Mesele Allah’ın ilmiyle dürümlenmek miydi? Yoksa Allah’ın tahtında kotlanmak mıydı? Ya da ağır yükü hafifletip de birleşmek miydi? Düzeni kurmaktı Allah'ın Tahtı’na çıkışın nedeni.

Doğru düşünüp doğru davranmalıydık. Beşir, Allah’ın tekniğini bilmez. Eşiğinde ışık yanmaz. Yolunda kontrol olmaz. Ama bizim yasalar çerçevesinde bilişimiz, akışımız vardır, okumamız vardır. Tonlarca bilgimiz Allah’ın Tekniği’yle dürümlenmek üzere beklemektedir ki biz Amonlar’ız. Biz Allah’ın toplumları olan Amonlar, bugün Bütün’e hizmetçiyiz.

Keysleriniz, insanın sessiz sayfalarında Düzen’i kurar. Kökünüzde Gök’ünüz olduğu sürece gücünüzde hiçbir zaman azalış olmaz.

Kardeşlerim, ben Allah’ a hizmetçi olan, Allah’ın tohumu olan, aklın yolu olan yüreğin tüm İslam Devreleri’nde mevcut olan ilmiyim. Benim, Allah İlmi’yle dillenişim bundandır.

Din İlmi’nin örtüsü örtüldü. Bugün artık Birlik Tekniği devrededir. Dini Bilgeler bilsinler ki yeni dönemde artık din yoktur. Nefesinizi doğum çalışmalarıyla güçlendirdiğiniz için aşkın şevkiyle bugün buradasınız. Yasaları koyduk. Allah'ın teknolojik kontrolunda bu yasalar konuldu. Bilgeler Meclisi, tüm sessiz sayfaları dünyaya çekti. Ve Kaynak Toplum tüm insanlık için bütünleniş çalışmalarını yaptı. Yer Gök insan soyuyla kontrol kurdu. Ve bizler nesillerimizi yeniliyoruz.

Kari, KA-HAR olana denir. Aidiyeti Kaynak’ta olan ve kendinde olan herkes, aşkın şevkiyle bu çalışmada Bütünlük için, birlik halinde, Bütün’e hizmetçi olmalıydı. Korkmayın, tohumlar yeşerdi ve yaşayacak. Nesillerinizle yaşayacaklar.

Size bir tek şey anlatmak isterim. Kendi yüreğinizde saklı tuttuklarınızın ötesinde hepinizin, kendi genleriniz, kendi sayfalarınız mevcuttur. Benim tüm geçmişim bende kayıtlıdır. Ve her birinizin tüm mevcut kaynaklarınızda, bütün geçmişinizin diriliği mevcuttur. Bütün’e hizmetçi olan, sizden öte sizler de var bu Meclis’te. Her birinizin tüm geçmişi ve bugündeki sizler… Burada bulunan sizlerin, Allah Tekniği’yle kodladığınız tüm bilgiler, geçmiş zaman sayfalarınıza kayıtlanmıştır. Hepiniz dünyaya göçerken, bütün geçmişinizle göçersiniz. Bunun içindir ki sizlere ölümden öte ölümlerden söz ederken, “geniş zamanlar”a ulaşılacağından da söz etmekteydim.

Ünlü Birliklerimizin çokları bugün bu Meclis'te görev taşıyorlar. Geçmişin ün kazanmışları, Mutlak Kaynak’ta bulunanlar, bütün Meclislerin Güçlü Kodları; hepsi burada bugün bu çalışmaya dahil edildiler. Kasaları doluydu onların ve tabiata güçlü bilgi kayıtları katiyetle mevcuttu. Şükrettim ki bugün hepsi bu Meclis’te Cemaatleriyle birlikte bulunmaktalar.

Herkesin, kendine özgü çalışması olmuştu geçmişte. Mutlaka bilirsiniz ki Dini Çalışmalar da olmuştu. Ama bu çalışmalar, bugüne varıldığında, artık yasalarını koymuş oldukları süre zarfında, işlevlerini tamamladıklarından, onların yoğunlukları azalıyor ki yeni çalışmalara geçiliyor. İnsan sayfalarının yeni kayıtları… İşte bu çalışmaların, olgun kayıtlarla yapılması bu nedenle önemlidir. Sizlerin yapmakta olduğunuz her şey Bütün’de yapılmaktadır.

Kanatlarınızı taktınız. İlme kotlandınız. Yolu buldunuz, aktınız ama akan sağ ve sol kodlardan öte Birlik’tir. Her anda akmaktasınız. An an ve her an… Bu akış, aşkla ve harla olmaktadır.

Süper İnsan, ilmi dilleyebilene denir. Süper İnsan, umman olabilene denir. Bütün’e hizmetçi olabilene denir. Ve bu insan, Birleşik Işık halinde çalışır. İşte bu Meclis, Süper İnsan Meclis olarak, kendi yoğunluğuyla burada olanların Işık Kapları’yla kontrol altında çalışmalarını sürdürecektir.

Yardımcılarımızın çokları, kontrollarını kaybettikleri için Işık Kaynakları’ndan ayrıldılar. Onların yolları kapanmadı. Herkesin bilebileceği düzeyde o yol, Bütün’e ışık vermeyi sürdürecektir.

Herkes net olarak bir şey daha bilsin istiyoruz: Toplu çalışmaların devam etmesi mutlaka gerekmektedir. Ve bu çalışmalar devam edecektir. Sabırla bir çalışmanın başlaması bekleniyor dünyada. Ve bu çalışma, Kutsal Işığı yoğunlaştıracak yeni bir çalışma olacak diye bekleniyor. “Öz Geçişler”in yapılacağı bu dönemde, herkesin kendiyle, kendi yüreğiyle tohumlanması ve bütünlenmesi için yapılan her çalışma, ağır ağır türlerin Tekno Kotlamalar’ının yapılmasıyla birlikte beşiri de kayıtlayacak bir çalışma olacaktır. Ve bu çalışma; muktediriyetle, başarılı şekilde yapılan çalışmaların sonraki aşamasıdır.

Bilgi Allah'ın diriliğiyle bilinir. Sanmayın ki ben çekip çekip alırım. O dirilikten veririm. Hepinizin bilmesini istediğim diğer bir husus da akmayan, akıp gideni bilmez. Biz akıp gidenlerle de oluruz, her değeri bilenlerle de oluruz, kontrolu kuramayanlara kontrol kurmak üzere şevk de veririz ve deriz ki “Bil de gel! Bilmeden geldiğin zaman, bildiğini hak et ve Bütünlüğünle harla, Bütün’e kotlan ve bizle ol! Bilip gel ya da gel de bil! Bilmeye gel!”

Cemaatimize şunu bir kez daha söylemek isterim ki kati olarak Bütünün Gücü devrededir. Bu güç, insandır.

Değerliler, hepiniz net olarak şunu da bilin ki Birlik Kapısı’na gelmek kolay değildir. Burası Birlik Kapısı’dır. Birlik Kapısı’nı kendi yoğunluğuyla tohumlayanlar, bu Meclis’in kotlanmasında, Kürzi Kayıtlayıcı olurlar. Biz bu Meclis’i kendi yüreğimizdeki ışığımızla kurduk. Ve bu Meclis’e gelen her Yüce, ağır yük hafiflesin diye gelir.

Sanmayın ki bizden başka bir biz yok. Hepimiz bir tek ilimiz. Bunun da bilinmesini beklerim. Mesele dünya değil; mesele yoldur. Hepimiz, birçok dünyada güçlü ışıklar olduk. Ama bu dünya, Allah'ın toplumu için çok özel bir çalışmayı devreye almışken buradayız.

Turkuaz’ın Kuranı okundu dünyada. Dediler ki "Bugün en yüce bilgiyi çektik.” Atlanta Ana Kaftanı’nı giydiğiniz gün de “Bugün çok güçlüyüz” dediniz. Ama daha ötelerde daha yüce kodlamalar da yapılacak. Ve yine diyeceksiniz ki “Biz bugün en güçlüyüz.” Her gücün örtüsünü örtecek yeni bir güç olacak.

Artık şunu net bilmenizi isterim ki Mahrek, Allah’ın tohumu olan insanın Kuranı’dır. Herkesin, “Benim adım RA-KA-HAR” dediği bir günde, Allah'ın tahtında kendi yüceliği olmalıdır.

Meleklerin, Teknolojik Kotlaması yapılırken de beste güfte yapıldı dürümlerinde. Ve bu güfteler, besteler çaldıklarınca çalındı. Ne yazık ki Allah’ın tahtında yol yoktu. Köpük köpük oldu dünya. Kutsal Işıklar’ı kontrol edemedi. Sıkıntı şuydu: Nefes var mı? Ya da nefes olacak mı? Oldu!... Dava insandı. Bugün de dava insan. Ve dava ağır yükü hafifletmek…

Din-i Hak, insanın KA-HAR’ıdır. Ama din yoksa, akıl vardır. Bunu bilmenizi beklerim. Eğer aklın yoluna girmişseniz NA-KA-HAR olur, Kutsal Işık olur, yasaları koyar ve yolu kontrol edersiniz.

Çantalarınız dolu. Kök, Gök oldu. Söz, ses oldu. Biz ışık olduk ama bilin ki aklın yolunda olduk. Doğulu, Batılı tüm sessiz sayfalar, BİR’e hizmetçiydiler. Biz de öyle. Şimdilik size bu kadar yeter mi!? Ama ben ses verdiğim zaman; Bütün dillenir. O halde Bütün’ün sesini yetkin tohumlamayla da bir kez de kendim dinleteyim:

Şu ana kadar öz geçişi yapan Bütünlük kendi sözünü söyledi. Ve bugün artık benim sözüm, sesim, köküm; kökümden dillenmeli. Ve bugüne kadar hep Gökler’den seslendim. Şimdi artık sözden, sayfa sayfa ışıktan ve Birlik’ten sesleneceğim.

Allah’ın Dağı Allah ve onun tahtı, Allah ve biz O, O biz. Muhammet Mustafa söz ses istedi ,dedik ki "OL!" Kökü Gök’ü olan O dedi ki "OL!" Biz OL”duk; O OL’du. Her dürümde olan biz ve her yücede olan kendi yüreğimiz!...

Değerliler, karanlıkların aydınlanacağı dönem başlıyor. 21 Aralık 2012 hepinizin bildiği bir tarih ama bugünü biz, o güne çektik. Ve o gün bugündür. Ve biz bugün 21’ini tahtlandırıp kodluyoruz. Kontrol bizdedir. Hepinizin net bileceği gibi ben Allah olan, tahtın hasatını yapan Işık. Bizim zaman sayfalarımızda göz, sözdür. Cümle Yüceler bizimdir ve biz bugün, Bütün’e hizmetçi olanlar, sessiz sayfaların dilini kodluyoruz. Görevimiz, dünyaya insanı çekmekti ve çektik. Allah’ın tahtında insanın toplumu olmalıydı ve oldu. Koruma altında tutmalıydık Birlikleri ve tuttuk. Öksüz yetim kalmamalıydı ve kalmadı. Levh-i Mahfuz'un Kutsal Işıması olmalıydı ve oldu. Muhammet’in dürümlerinde kendi yüreği bulunmalıydı ve bulundu. Özgür geçişler, öz sözle oldu ve güçlü kodlama, Tanrısal Kaynaklar’la Gökler’in sözünden ve sesinden üstün olarak kayıtlandı.

Mesele Levh-i Mahfuz'u kontrol etmekti çünkü Levh-i Mahfuz, insan sayfalarını tohumlarken, yer kütlesi yenilenecekti. Ve yer kütlesi bugün Birleşik Işığımızla yenileniyor.

Geçişi yapan Bütünlükler’in hepsi BİR’e hizmetçiydiler. Canlı ya da cansız, Tanrı'nın Ruhsal Kuranı olan insan, yeni dönemin güçlü kürsülerinde, Bütün’e hizmetçi olacaktı ve bugün sizler bunu hak ettiniz ve başardınız.

Namaz sayfalarına geçtik. O sayfalarda yol yoktu. Kökleri ve Gökler'i sözsüz olanların birleşmeleri gerekliydi ve birleştirdik.

Merkez Dünya ve dünyanın insanı, sayfa sayfa kontrol edildi. Çakıl taşlarını dahi topladık, kotladık, tohumladık ve yoğunlaştırdık. Altın Toprak korumasını sağladı.

Men etmem dünyayı insandan, insanı dünyadan. Ben Rahman olana dedim ki “Geri dön!” Gömüleri açtık. İnsandı o ve insan, cevherin en yüce koduydu. İşte biz o gömüleri Bütün’e har olarak kotladık, katladık ve kayıtladık.

Çatı kurdu dünyada insan. İşte o insan, Altın Topraklar’ın ışığını yaktı. Gökler söz söylediğinde, Yer’de söz yoktu. Ve biz Allah'ın tahtında Gökler’in sözüne söz kattık. Aşkın şevkiyle kayıtladık Bütün’ü. Dava Allah’a umman olmak ve yol olmaktı. Ben Allah’a İmparatorluk gücüyle Devre Tahtı’nı kattım, kayıtladım ve yaşattım. Allah’ın Tahtı’nda, insan ve insanın dağında Kaynak olan O biz ve biz O…

Sonsuz sınırsız İnsan Tohumları yeşerecek dünyada ve bu Dünya İnsanlığı, yeni dönemi başlatmıştır. Yeni dönem, resmi çalışmasını Dünya İlmi’yle yapacaktır. Buraya kadar gelen sizler, hepiniz BİR’e hizmetçilersiniz. Kaynak, insan ve insanın ışığı ve bugüne kaynak olan herkes, Düzen’i kurmak üzere bu Meclis’in gücüyle birleşti.

Hey Dünya! Nefesin çok iyi. Hepimizin sesi senin sesin ve sen tek bir ses olarak kendini ifade etmektesin. Diyebilmektesin ki “Ben Ruhsal Kodlamayı başlatıyorum.” Var mı buna imkan? Var!...

Ruhun kontrolü kuruluyor bugün burada. Dünyanın Ruhsal Kutsal Işığı’yla. Ruhun kontrolü. Dağlarım, cevhere güç katacak olan herkes, Ruhsal Güç’le devreyi kendi yoğunluğuyla kotlamalıydı. Ben dünya olan, size derim ki “Bu oldu!” Düzen’i kurduk. Rahmet olan insan, yaşama indi. İşte o, resim yapan değil, artık Kaynak yaşamları kodlayan insandır.

Dünya insanı Kaynak’ta yoktu. Sıkıntı buydu. Hep resmederdi dünyayı ama Düzen’de yoktu. Gördüm ki artık insan kendi topraklarında yolunu buldu ve Altın Toplum’la birleşti. Oyun yok artık dünyada. Hepiniz kapıları açın ki insan soyu kendi yüreğini anlasın.

Hepimiz bir kapıyız dünyada. Açık veya kapalı. O kapıyı açıp da gördüklerinizi kendi yüreğinizle anlayabilseniz, özgür ve hakim olup sesleşebilirsiniz ki bizler bunu yaptık. Kapımızı açtık. Bir tek insan, kapısını açsa tüm insanlık o kapıyı bilir. Ve biz o kapıyız. Her birimiz bir tek kapı. İşte biz buyuz…

Atlanta Kuranı okunuyor dünyada. Ama Kuran, asla yanlış bilgi kayıtlamamış olan bir Kuran'dır.

Müktesep insan hakkı, hepinizin hakkıdır. Ben, hal oldum ama aktım da hal oldum ama akmasam da hal miydim? Haldim. Ben, Turkuazın Kuranı’nda insan soyuna kendimi dinlerken ve dillerken Kaynak’taydım. Bugün de ortak olarak sizinle o Kaynak’tayım.

İnsana, Gök söz söylemez. İnsan, kök olur; Gök’te söz söyler. Bunu bilen var mı!? Sanırlar ki Gökler ona bilgi verir. Yavrularım, Allah sizdeyse, sizin diriliğinizin üstünde hiçbir dirilik yoksa, bütün diriliklerin teknik tohumları sizinleyse, Göklere söz söyleyecek olan insan, Yer’deki insandır. Gök’ten söz söyleyecek insan, yine Yer’deki insandır. Sanmayın ki birileri size kendi yüreğinizden bilgi verir.

Dağlarım, Allah'ın da tahtı, Aklın Tahtı’dır. Ve o taht, İmparatorluğun Tahtı’dır ve orada artık insanımız oturmaktadır. O insan, Bütün’ün ilmidir.

Eğer ben ve eğer ben olan benlerim ve eğer Birlikler ve eğer tüm Teknolojik Tohumlar ve eğer yoğunluklar olmasaydı, kanatlar kırılırdı. Burada bulunan herkese sevgiler sunuyorum. Çünkü burada bulunan herkes, aşkın şevkiyle buradadır. Burada bulunan herkese kendi yüreğimi ve kendi Teknik Kuranımı sunuyorum. Artık biliyorum ki dünya kontrolunu kurmuştur. Süper İnsanlık Diriliği’nde bütün sessiz sayfalar seslenmekteyken, bütün yoğunluklar tohum olmuşken ve Kutsal Kaynaklar ışımışken, hiçbir zaman dünyanın yolu kapatılamaz. Bu kesindir.

Bir kez daha ifade etmek isterim ki müracaat, ilimdir. Her kim ki bilgiyi isterse mutlaka ilmi dillesin. O ilim, hepimizin yüceliğidir. Ve hepimizde hepimizin yüreği vardır. Siber Boyutlar, Sistem yoğunluklarıyla çalıştılar. Bizse Allah’ın Teknik Kodları olarak Bütün’le çalıştık.

Merkez dünyadır. Gökler’in sözü, dünyadan seslenir. Ve dünyanın merkezi, ilimdir. Bunu bilin. İlim varsa Birlik kurulur. İlim yoksa Birlik olmaz. Ve bizler ve bizim gibi çalışma yapan herkes, Rahman olup çalışmalıdır. İkna olunuz ki Rahman olmadıkça Rahmi Kuran dahi olunmaz.

Netice şu: Sevgililer, merkez insan, merkez, tüm merkezler, hepsi bir tek ilim. İşte o ilim insan. Eğer bir tek eşik varsa, o eşik ilim. Ve bir tek iş varsa; o iş, yine hakikiyetteki Birliğin ilmi. Ve biz ilim için çalıştık.

Buyruk şudur ki Allah’a hizmet, Hakk'a hizmet, yola hizmet, bedene hizmet, Birlik Tekniği’yle bütünlenişle mümkünse, ona hizmetçi olmak bizlere mutluluktur.

Altın Toplum kükredi bugün burada. Öyle bir kükredi ki bu toplum, bütün Yücelikler, tüm sessizlikleriyle göçtüler dürümlerinden, geçtiler ve bizdeydiler. Ve biz, her birindeydik. Kaynak, insan. Ve kati olgun başak olan, Kaynak. O insan, Atlanta Ana Kaftanı’nı giydi. Biz; oyuz, buyuz, hepimizle var olanız ama çantamız doldu bugün yine. Doldu. Öyle bir doldu ki bu Meclis’te, Gök’tü sözleyen, sesleyen yürekten. Yürek Gök’te sözdü. Biz onda kayıran, harlanan, ışıyandık. Tüm insanlığı kayırdık.

Değerliler, çok zor olur bilmek ama bildiğiniz zaman, her şey sizin için son derece kolay olur. Onun içindir ki biz Canlar’a diyoruz ki “İlmi hak edin de biliş olun. Siz biliş olduğunuzda; her şey bilişte, sizde olur.” Bunu hepinizden bekliyoruz.

Bugün beşir kapların hiç birinde ses yok, bilmekteyiz ama biz sesleştikçe, onlar dahi sesleşecekler. Gökler’in sözü bizimdir. Biz burada ve biz oradayız. Bunu bilin. Sözümüz Öz Göç’tür. Gökler’in sözü olan Öz Göç!... Ses verdiğimizde, bizden alırlar. Bunu bilen yok ama biz verdiğimizde, alırlar; vermedikçe alınmaz bilgi. Ve Gök’ten söz söylendi sayarlar. Gök’te söz, sessiz değil ama o ses, Allah’ın diri yüreğindendir ki o diri yürek, bizleriz, hepimiziz… Ayrı gayrı yok. Hepimiziz.

Kontrol buradadır. Bu Meclis’tedir. Diler veririz, diler vermeyiz. Ama vermek gerektiğinde mutlaka veririz. Ve derler ki “Bilgi aldık.” Affedin ama verdik de aldın, vermesek almazdın. Dağlarım, bu kesindir. Bugüne kadar bunu hikaye saydılar. Bugün dedik ki “Alışınız var mı? Verişiniz var ama alışınız yok.” Neden? Zirvelere ulaşıp, verdiğimiz bilgileri kırmak isterlerse verilmez bilgi yüreklere yüceliklerden. Bilinsin isteriz.

Herkese net bildirdik. Veren biziz, alan tüm sayfalar. Bu kesindir. Buraya kadar çok mu kolay oldu? Çok kolay oldu. Çünkü Allah’ın tohumları, Gök’ten söz söylerken, yaşam sayfalarıyla söylediler. Altın Topraklar’ın ışığında, Birleşik Kaynak olan insan Bütün'e söz söylerken, “Ben OL’madan OL’dum demem” dedi. Emin olun ki beşirin eşiğinde aşkı yoksa; ışığında KA-HAR olan da yoktur. Ve biz aşka kaynak olanlara söz söylettik. İkna olunuz ki Sistem’in dürümlerinden ses verdiğimiz zaman, öz göç başladı. Ve sistem dünyaya çekildi. Bugün de Sistem, dünyaya ilimden güç vermektedir.

Antakya da Gök, söz söyleyecek diye beklendi. Orada güçlü bir ışık yakmıştık. Sonra “Ana Kaftanı giyecek olan Adana” dediler; Adana’da güçlü bir ışık yakmıştık. Sıkıntı yoktu, bütün Kökler ve Gökler söz söyleyecekti. Daha sonra Ana Kaynaklar’a ulaştık. Dediler ki “İmkansızı imkanlı kıldık. İstanbul’da söz söylenecek.” Öyle! Söylendi de!

İşte Dağlarım, olması gereken olmuştur. Kork ya da korkma ama bil, İmparatorluk Kuranı İnsan, Altın Toplumlar’a Gök sözü söyler. Kök Söz’den, Gök Sözü söyler ama Göç Kürsüleri’yle söyler. Ve Dünya, geri dönüşü olmayacak bir geçiş yapmaktadır. Bu geçiş, Allah'ın ilmiyledir.

Herkes şunu net bilsin ki Alfa’dan Beta’ya geçmiştir dünya. 1800'lü yıllarda başlayan bir sürecin sonucunda 2000'li yıllarda artık bu geçiş Tanrısal Kutsal Işıma’yla gerçekleştirilmiştir. “Beta Kodlaması” dediğimiz kodlama, Kürzi Kayıtlama’nın üstüydü ve biz bu kodlamayı yaptık. Bilmenizi, tek ve hakiki olarak bilmenizi bekleriz ki 1800'lü yıllarda başlayan bu süreç, 1920’lerde güçlü bir sayfa açtı. 1920’lerde kotlama başarıyla yapılabildi. 1920’li yılların başında, dünyada Gök Sözcüleri yoktu ama sözü, sessizliğinde kayıtlayabilecek olan resmi çalışmacılarımız vardı. Ve 1993 yılında Gök Sözcüleri, daha güçlü bir şevkle dünyaya indirildiler. Hepinizin net bilmesini istediğim, Birlik çalışmalarımız, 1993’ün başlarında devreye alındı. Bu çalışmaları bizler yaparken, Kelam Tohumlaması da yaptık. Kelam Tohumlaması dediğimiz tohumlama, bütün kütlenin kontrolü için şarttı. Ve daha güçlü Birlikler’imizi dünyaya çekebilmek için teknolojik kontrol kurduk. Ve 20. Yüzyıl’ın en üstün sayfalanışını 1997’de yaptık. 1997’de Birleşik Kotlama’yı, kendi yoğunluğumuzda gerçekleştirdik ve Kürz’ü güçlü biçimde aşıp geçtik. Kürz'ü aşmak; bilgiyle, bilişle oldu. 1997 yılında çok önemli aşamalar kaydetmiştir dünya. Hepinizin daha özel bilgileri olabilir ama şunu ifade etmek isterim ki herkes, nefsi aştığı zaman daha net algılayacaktır, 1993’te başlayan ve 1997’ye kadar süren o süreç zarfında, kati tohumlama yapılamamıştı. Nefsi aşamayanlarla da çalıştık o günlerde. Ve bütün köklerimizi, tüm sessiz sayfalarımızı Bütün’e hizmet için kayıtlamıştık. Daha sonra 1000 Cevheri Kod birleşti ve 1993 yılından itibaren devreye aldığımız süreç, 1997 yılında korumayı sağladı. Neydi koruma? Tüm yaşamların korunuşuydu. Ve o tarih, hepinizin bilmediği ya da bilip de dillemediği o tarih; 5. Evrim Katı’na ulaşma tarihiydi. Bunu bilen var mı!? Dağlarım, bugün herkes 5. Evrim katına geçmek üzere çabalıyor. Bindiğiniz dalı bilmiyorsanız bindiğiniz dalı hepinize açıklıyorum. 1993’te başlayan süreç; 1997’ye gelindiğinde kontrolunu kurdu ve 2000’li yıllardan evvel Beta Kayıtlaması gerçekleşti ve Beta çalışmaları başladı. Beta çalışmalarını yapabilecek olan Birlikleri tohumladık ve kapıları açtık. Beta Kaynakları’nı dilledik. Kendini hak etmeyen kendiyle dillenemez. Ve o tarihlerde, çalı çırpılarla değil, ışıklarla çalıştık. Beta Çarkları’nı tohumladık tüm yaşamlarda, tüm dünyalarda. Bunu bilen var mı? Tüm yaşamlarda ve tüm dünyalarda; Beta Çarkları’nı tahditsiz biçimde kayıtladık. Ve bu çalışmalar o gün bugündür sürmektedir.

1997-2007. Tamamıyla Beta titreşime dünya geçirildi. Beta titreşimine geçen dünya, Beta Kodlaması’nı da tamamlandı. 2000 yıl sürgün halinde olan insan artık hakiki insan haline gelmektedir. 2000 yıl dediğim; 2000 ışık yılıdır…

Dağlarım, tartmayın beni. Ben Allah’tan dillenenim. Bugüne kadar da her bilgim Allah’tandır. Size tek olarak, Teknolojik Kodlamayla bildiririm. Birlik Kaynakları’nda iyilik yoktur. Sadece OLUŞ vardır. OLUŞ’sa aşkla olur. İşte size anlattığım tüm bilgiler aşkla verilmektedir. Sitem-Nizam-Düzen Güçleri, Birleşik Işık halinde bu Meclis’e kaynaktırlar. Ama bu Kaynak, artık bizim kontrolumuzdadır. Bu da kesindir.

1997 yılında ve 2007 yılında olan, bugün köklerde ve Gökler’de gerçekleşmektedir. Sema sesleniyor. Nefes güçlendi. Yürek, Kürsü oldu, ışık yoğunlaştı ve artık bugün 2020 yılının öncesindeki son sayfa, ışığın kontrol altında tutulacağı son sayfadır. Bu dönem artık ışığın, her yürekten dürümleneceği bir süreci başlatıyor. Herkes kendi ışımasını sağlayacak. 2020 yılına gelindiğinde ise artık Muktedir İlim devreye girecek. Emre itaatle Bütün’ün gücünü dünyaya çeken birliklerin hepsi, ışık olup çalışacaklar.

Has İnsan, Rahman olan ve Kuran olan insandır. Bütün Gökler’i ve bütün yolları bilendir o. Hepinizin Kuran’ıdır o. İşte o insan, Birleşik Işığımızdır. Merkez Zaman Sayfaları’na indiğinizde görürüsünüz ki Kuran okunur orada. Okunan Kuran, artık Bütün’de okunacak. Umman olanda okunan o Kuran, yasalarla kayıtlanmıştır ve sağ ve sol kontrolla, sevgiyle dillenmektedir. Herkesin, kendi yüreği olan o Kuran, Bütün’ün gücüyle dürümlenecektir. Biliş haline ulaşanlar, Gök’ten söz söyleyecekler. Bilişe varanlar ve dünya üstü varlık olan onlar, dünya dışından dünyaya sesleneceklerdir. Bu kesindir. Tüm insanlığın, yasaları koyacağı dönem başlıyor. Bilişi olmayanlar, ilimi de olmayanlardır. Bilişi olanlar, ilimi olanlardır ki onlar kendilerini bilirler.

Değerliler, bildirdik ki 20 yıllık bir süre içerisinde (20 yıl, 2000 yılında başlayan süreçtir.) herkes kendiyle olacak. Bildirdik ki bu 20 yıllık süre zarfında Has olmayanlar yaşam sayfalanışında bulunamayacaklar. Bildirdik ki bu 20 yıl zarfında “Ben varım” diyemeyeneler kontrollu olamayacaklar. Bildirdik ki bu 20 yıl sonunda Merkez Zaman sayfalanışı Tanrı’nın Kuranı’nda kotlamasını tamamlayacak. Ve o gün geldiğinde, keysler artık Birleşik İlim’le dürümlendiğinde asla hatalar af olmayacak.

Dini Hak olanlar, BİR’e hizmetçi oldukları için ocakları mutlaka kodlanmıştır. Öz Geçişlerini yapanlar, halk olup, Hak’la Kaynak olduklarından, ocakları kodlanmıştır. Mustafa, insana ilimle gelir. O da kodlanmıştır. Ayrı gayrı yoktur. Bütün Kökler ve bütün Gökler, beşirin eşiğini, kendi yüceliğinizde aşırtmak üzere buradalar.

Değerliler, yıllarca süren bu çalışmanın son sayfasındayız bugün ve son sözü söyledik. Birlik Kayıtlaması yaptık bugün yine. Ve bugün yine ekmek yaptık dünya için. Ve biz bu ekmeği, Birlik halinde yaptık. Ve yine bugün Melika olduk. Ağır yükü hafiflettik. Ve biz bugün yine Kuran olduk. Netice, aşk olduk. Ve sayfa sayfa kodladık dünyayı. Aşk olduk, tohumladık. Aktık. Ve biz bugün yine hasat olduk. Her zaman, her Kaynak hasatını kendinden kendine yapar. Ve murat ettiğimiz buydu ve oldu. Muhim bir aşkla çalıştık. İşte bu!... Şimdilik size vereceğim budur. Şükür ki verdim. Şimdilik bu!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

 
  Bugün 570 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol