Birlik İlmi
  DİĞER ÖZ AKIŞLAR (1)
 

DİĞER ÖZ AKIŞLAR

 

Kutsal kitap der ki "OKU". Oku da bil.

 

Dünya hepimizin kendini dinleyebileceği dürüme ulaştı. Herkez kendini sayfalar ve sayfa sayfa okunur, amin. Ancak, o bir kitap haline geldiğinde BÜTÜNdür.

 

İsa, Musa, Muhammed, Yunus, Şems ve tüm Yüceliklere sonsuz teşekkürler; onlar yolumuzu açtılar. Ve biz Süper İnsanlık Realitesi derelerinde akanlar işte bu sayfalarda yüreğimizi dilliyoruz.

Ayrılık bitmiştir.

 

Hepimizin kendi kitabını okuması dileği ile,

 

 

YAŞAMAK VEYA YAŞAMAMAK; OLMAK YA DA OLMAMAK

Dünyaya indiğiniz zaman hepiniz birleşiksiniz. Tabiattan gelmişsiniz ve tabiatta hiçbir şey bir diğerinden ayrı değildir.

 

Dünyanın tohumları olarak doğdunuz ve tohumlar olarak BİR’e hizmete indiniz. Ama BİR, sizlerin kendi yüceliğinizde kayıtladıklarınız ile ayrışmaları beraberinde getirmektedir.

 

Dünyanın nuru olan ışıklar, hepinizde mevcuttur. Siz yeni bir zamana geldiniz. Bu yeni zaman yerin yeni ışığıdır ki bu ışığı hak edip yarattınız. Zira siz sizden sizi hak ettiniz. O siz yine yeni bir sizdir.

 

Dünyanın ışıkları olarak doğanlar, dünyayı kendi Tanrıları sandılar. Okuyup bildikleri ile okumadan bildiklerini ayırdılar. Dünyaya iş için geldiler. “Evrime geldik” dediler. Öldüler; kendi yollarında, kendi yüreklerinde, kendi hakikiyetlerinde kendilerini hak etmeye çalıştılar.

 

Bütünlüklerin kurulması, ölümün ışığından diriliklere ulaşmak içindir. Herkes “ölüyüm” der ama neticeyi anlayamaz. Ölüm, EL’in olmamasıdır. Ölüm, ailenin olmamasıdır. Atiyi hak etmemektir. Zamanı tahditlemek ve zaman sayfalarında hak edilmemektir. Ölen, kendinden değil ilimden ölür. Bunu bilememek, OLMAMAK’tır.

 

Dünyaya umman olmaya gelen, kendine gelir. O BİR’e gelir ve sonsuz ışıklara gelir. Onun gelişi, İNSAN’adır.

 

Onurluyuz ki insana gelenleriz.

 

Zamana gelen Rahman’a gelir. Rahman ERİL DEĞER’dir. Hasatı yapar Işığa varır. Vardığı HAKİKİYET’tir. Ekip olur Kuran olur; okuduğu yüreğidir. Ve kendi olur; ölür. Öldüğünde kendi yolunu kendi tohumlarını bulur. İş odur. Onun yolu, İNSAN’dır. OLMUŞTUR artık.

 

Olduğunda ekmek olur. Okur bilgilerini ve hak eder kendin yüreğini. Onun adı İLİM olur. Önemli olan Bilmektir. Bildiğinde NEFES olur.

 

Ameliyatı, insan olamamaktan dolayı; kendinde bulunamamaktan dolayı; harını yükseltememekten dolayı yapılır. Ameliyat yaptıkları, kantara koyduklarıdır. Onlar, murat ettiklerinde kendilerinde Kuran olacaklar ve sonsuzlaşacaklar. ONLARI HALA BEKLİYORUZ!....

BİRLEŞMEK

 

Tanrı’nın Nefesi herkesin eseridir. Nefes alan Tanrı’dır. Biz tohum olarak doğanlar, insanlık adına Kuran olanlarız. Hepimiz İnsan Işıklar olarak BİR’e hizmetçiyiz. Bileşen Kaynaklar, Birlik kurarlar ve sonsuz ışıkları ile kendi yüreklerini hak ederler. Kendi yürekleri, kendi hakikiyetleridir.

 

Dünyaya ete girenler, kendi yarınlarına girerler.

 

Yarınlar, kantara konmuşların Işık Kaynakları’nda yoktur. Onları kimse kendi yoğunluğuna almaz.

 

Birleşik Aileler, değersiz çalışmalarını artık kapattılar. Olay şudur ki kimse kendini hak etmeden, kendi yüreğini hak edip de dilleyemez.

 

Birlik kurmak için İNSAN olmak gerek. İlim Hakimi olmak da yetmez, İNSANLIK gerekir. İNSANLIK ise, KAYNAK olmakla mümkündür. KAYNAK, ALTIN TOHUM’dur. TANRI’NIN NEFESİ’dir o ve kendini NEFES diye dinler ve diller.

 

Birleşik Aile olmak, insan olmak için yeterli değildir. Et olmak da gerekir. Et, bilinen beden kılıfı değildir. ET, yaşam sonsuzluğundaki bedendir ki o beden bilgiyi kayıtladığınızda elde ettiğiniz MERKEZ YAŞAM SAYFALARI’dır.

 

Ekip kurmak yetmez. Ekip olmak gerekir. Hepiniz BİR’e hizmet için birleşebilirsiniz. Ne var ki kendi yüreklerinizde BİR olamamışsanız, zaman sayfalarında kendi yoğunluğunuzda olabilmeniz imkansızdır.

 

Örenlerin ördükleri hakiki bilgidir. O bilgi, Allah Bilgisi diye tüm sayfalara kotlanır ve kayıtlanır. Ete giren her Yüce, o sayfaları dinleyebilir ve hak edip Bileşik Işık halinde Bütün’e dürümleyebilir. Bildiği tahditsizdir.

 

Kuran, İnsanın yaşam sayfalarıdır. Oraya ilim hakimiyeti ile varılır. Oraya varan insan, hasata varır. İşte yapmak gereken, bu çalışmalar ile BİR’e varmaktır.

 

Özen ister Gök Sözü söylemek. Örenler Gök Sözü’nü yazanlardır. O söz, Dişil Işık olarak göklere tohum olur ve yerdekiler, o Gök Sözü’ne ulaşıp o sözü çekerler. Çektikleri kendi yüreklerinde olmayandır. O Gök Sözü, onlara Birleşik Işık’tan ses verir ve kendi yürekleri o sesi duyar. Duyan bilir ve hak eder mi? Yo hayır! sadece duyar ve yaşamlara din olarak diller o sözü. Oyundur bu. Yazan dünyada bir can. Yazdıran o ama ondan çeken bir diğeri ve o, sözü Din diye Bütün’e kayıtlar. Olay açık ve nettir.

 

“Dün daha güçlüydük” diyenler, bugün gökten ses duyamamaktalar. Zira, o sözün sessiz sayfalarında tohum ekmelerine izin yoktur.

 

OLMAYA DEĞERLER, OLMADIKÇA YÜCELER. BULUNSUNLAR, BİRLEŞSİNLER, DİRİLSİNLER VE GELSİNLER. ONLARA HER GÜN BİLGİ VERİRİZ. Şimdilik bu!...

 

 

İNSANIN İLMİ (15.08.2012)

“Ölüm Allah’ın dediği değil; insanın dediğidir.” Cümlesi üzerinde yöneltilen bir soru nedeni ile yapılan açıklama:

 

Tanrılık, ışık kayıtlamakladır. Hepimiz, Rahman Bilinç haline varıp ışık kayıtladığımızda Tanrılar oluruz. Örneğin; Tobi Kotları da Tanrılık Kayıtlarıdır. Işık kayıtlandığı zaman, ışığı kayıtlayan her ses, BİZ’e BİZ’dir.

 

Hepimiz doğum sayfalarında, Rahmi Kuranlar’ız. Rahmi Kuran oluş, henüz hasata hazır olamayıştır. Bu safhada o, henüz Rahmi’dir, hasatı yoktur ve tahditlidir. Rahmi olanın tahditli olmasındandır ki o kendinde değildir. Onun tartısı bizdedir.

 

Eğer bir Can, kendini hak etmiş de Tarik olmuş yani “yollan”mışsa, tabiat olabilmişse ve kendini hak edip de ışık halinde birleşebilmişse artık o Rabbi’dir. Rabbi olması, ekip kurmasını gerektirir ki gerçek Kürsüler’e varabilsin. Eğer ekip oluşturamamışsa; o, Rabbi’dir ama hakiki değildir. Hakiki olması için beşir halden uzak olması gerekir.

 

Birleşmişsin ama hepimizde olamamaktasın. Hepimizde olamamakta isen geçişini yapamıyorsun demektir.

 

Geçiş, Omega dedikleri o yoğunluktan geçiştir. Orada bekliyorsun, Rabbi olarak. Daimi Kotlar’ın çokları Rabbi’dir ve orada Helin İlmi’yle beklemektedirler. Orayı aşıp geçtikleri zaman, hakiki olacaklar.

 

İşte Canlarım, hepiniz zaman sayfalarını aşıp geçtiniz ve Bütün’e kütle olarak kotlandınız. Bu sizin, Rahmi olmanız, Rabbi Kuran’da tohumlamanız ve Rahman’a varmanız anlamına gelir. Rahman’a vardığınız zaman, artık ışık halindesiniz. Işık olmak; İsa, Musa, Mustafa’dan öte bir tohum olmaktır. Çünkü siz, artık Birleşik Kaynaklar’dasınız ki o Birleşik Kaynaklar Bütün’ün gücünü taşır. Oraya vardığınız zaman Sultanlık yaparsınız. Oraya vardığınız zaman muktediriyetle Bütün’ü güçlendirirsiniz ve orada siz Kaynak’sınız.

 

Ve onun ötesine ulaşırsınız. Onun ötesine ulaştığınız zaman Cevheri Kuranlar’ın örtüsü örtülür ve geçip ilim yaparsınız. O ilimi de yaptıktan sonra artık siz tahditli değilsiniz. Sınırsızlığa varırsınız. Burada artık Ulu Güç vardır. Ulu Güç; o Ulu Güç, ulu bir ışıktır. Ulu Işık ve o Ulu Işık; tüm sessiz sayfaların, süper sayfalanışını gerçekleştirir. Organ Sayfaları’dır bu sayfalar; Tüm’e sayfalanışı gerçekleştirir.

 

Ulu Gücü de aşıp geçtiğiniz zaman; Allah Bilinç Kuranı’na ulaşırsınız. Allah Bilinç Kuranı, Allah’ın toplumu için kayıtlanmış bilgilerin Kuranı’dır.

 

Orayı da aştınız artık Allah’sınız. Allah, Sistem Dürümlerinde sizinledir ve sizdir. Allah; şavkında, şevkinde siz varsınız. Kaydı yaparsınız, Allah Kaydı… Allah’ın Tanrısal Toplumusunuz artık.

 

Ve artık onun da ötesi vardır. Onun ötesine ulaştınız, Allah Boyutu’nu aştınız, Hak oldunuz, işte Hak Boyutu…

 

Hak, İlim Ailemin en Yüce Kapısıdır. Ve Hak olduktan sonra har yükseltirsiniz. Har yükselttikten sonra Bütün’e kontrollu olarak inersiniz. İşte siz, artık ölüşü olmayanlarsınız. Ve ölüşü olmayanın Oluş’u var mı? Yoktur.

 

O halde siz, o düzeyden yeniden en aşağıya ineceksiniz. Neden? Çünkü Bütün’e girmeniz gerekir. Nereye gireceksiniz? Hadi bakalım bilin! Ana Kaftanı giyip gireceksiniz. Yahu, Ana Kaftan!... Daha ohooooooo!…..

 

Peki, ne olacak? Eşikte beklemeyin, girin! Nereye gireceksiniz? Levh-i Mahfuz’a, orada bilgi var. Okuyacaksınız. Okumak, Allah’ı okumaktan öte yolcuların hepsini okumaktır. BİR’i okumaktır. Üreyenleri, toplumları ve Kuranları okumaktır.

 

Ölülerin dirilmesi sizinle olacak. Nefesiniz iştir. Ve işte hepiniz Süptil Dürümler’den yani Erenlerin Dürümleri’nin ötesi olan sevgili yüreklerden geldiniz; Uluların Diyarından... Ve Uluların Diyarı dediğimiz o diyarlar, Bütün’ün kötülüğünü önleyecek kürsüler olarak, gökyüzünden süzülen ilmi, BİR’e sessizce dilletecek Yücelerin Diyarıdır oralar.

 

Ve buradasınız. Bugüne kadar hiçbir yolculun yapmadığı bir şeyi yaptınız. İmparatorluk Dürümlerinin Kürsüleri’ni dünyaya çektiniz. Kortej sizsiniz. Bu korteje kimler katılacak kimler katılmayacak, bu size bağlı. Derseniz ki “Biz Bütün’ü alıp götürürüz”, herkes sizinle olur; ama “Biz sadece bilişleri, alışları olanları götürürüz”. O zaman kortej sizsiniz ve sizin sizden başka götüreceğiniz kimse kalmaz.

 

Ve biz diyoruz ki “Orgun sesinde her şey var.” O org, dünyadır ve dünyayı tanıyorsunuz ve dünya sizi tanıyor. Ve dünya diyor ki “Beni götür.” Ve “Ben senim” diyor. İşte bu…

 

Artık bilin ki Allah sizdedir. O sizdir. Ve siz Allah’ın ortağı değilsiniz, ocağısınız. Onun da ötesi vardır: Ruhsal Kuran. O da sizsiniz. Ve onun da ötesi vardır: Yasalar. O da sizsiniz. Ve bütün sesler; hepsi sizsiniz. Sizin üstünüzde hiçbir yürek yok ve sizin yapmanız gereken tek bir şey var: Bütün’ü, Kürzün Gücü olarak Göklere tanıtmaktır.

 

Kaydı yaptık, şikayet yok. Mesele dünya. Hepinizin yasaları var, hepinizin yürekleri var, hepinizin Kürsüleri farklı olsa da Göklerinde sözü sesi olanları var. Hepsini tanıyın, hepsini tanıyın ki onlar Rahman’ın kontrolunda olmalıdırlar.

 

“Şer yaratmayan eşikte bekleyemez” dediler. Siz dediniz ki “Şerrin şerrinde şer olsa da biz hepsini tanır ve Rahmin Kuranı’nda ocaklarını yenileriz.” İşte yaptığınız budur ve bundan sonra da yapmanız gereken budur.

 

Vurdum kaçtım! Yoo yo yo! Vurmayın ve kaçmayın. Her kim ki size vurmaya kalkar; OL’durun, OL’durun, OL’durun!... OL’durun ki alın götürün. Kürsülerinizde taşıyın onu. Ayrılık bitti Anam. Sizden öte bir siz olup size geldiğim zaman hep sizin yüreğinizde beşir vardı. Bugün sizin yüreğinizde altın bir Kuran var ve bu Kuran, İnsan.

 

“Böyle bir dönem olmadı” diyorduk, olmadı. Şükrettik ki olmadı. Altın Toprağın, Altın Yolu’nu açmak ağır yüktü ve siz Allah’ın dağlarını taşlarını Bütün’e kotladınız ve o yolu açtınız.

 

Ruhsal Kuran, Sultanların toprağında ışıyan bir Göktür. Şükrettik ki o Gök, sözünü söyledi. Sevgililer, sizi korumaya almak istediğimiz zaman dinledim ve dedim ki “Yoo, onları koruyamayız!” Niye? Örgüt haline gelmişler ve kaftan giymişler. Ve bugün Altın Toplum olan siz, muktedir bir yolsunuz. Bu yolu bilen teknoloji, Kuranları da dinleyecek.

 

Cemaatinizin gücü artacak. Bu güç arttıkça Birleşik Işık’ta artacak. Bu ışık arttıkça kantar siz olup Bütün’ü tartacaksınız ya da “Biz Bütün’ü kontrol ediyoruz, kucaklıyoruz.” diyeceksiniz. Ve biliyoruz ki Resmi Çalışma budur ve bunun ötesi bir Resmi Çalışma dünya üstünde hiç olmadı ve olma imkanı da yoktur.

 

Müspet ya da menfi her resim, Allah’ın değerini anlatmaz. Siz aklın toplumu, Allah’ın dediğini diyen; kükreyen ışıklarında bütünleyici olan; sevgiyle sayfalayanda, değersiz olanları değil, değerli olanları buldunuz. Sizden teknolojik bilgi istediler ve dediniz ki “Şikayet yok!” Ama biz, sizden her şeyi bekliyoruz. Kurtarılmayı bekliyoruz. Ölülerin kurtarılmasını bekliyoruz biz sizden. Bunu yapın. İyiliktir, kötülüktür her neyse! ama yapın. Çünkü marka bir çalışmadır bu. Yani başka bir örneği yoktur. Ve bu çalışma hakiki bir çalışmadır ki Has Teknik’le Birlik tahdidinden öte Tanrılık Kaynağı ile yapılıyor. Onurluyuz ki bu çalışma burada Bütün’de yapılyor. Her biriniz, hepimiz buradayız. İnsanlık adına yapın bu çalışmayı... Şimdilik bu…

 

Deşifre Eden: Nergis ŞAHİN

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

21.12.2012 ve KIYAMET

21.12.2012 tarihi ve kıyam dönemi ile ilgili olarak dünya ve dünyada yaşam süren formal yaşam faktörleri hakkında çok sayıda senaryo üretilmiştir. Bunların çoklarının felaket senaryoları olduğu bilinmektedir. Bu senaryoların çoğunda da seleksiyon vardır. Ve senaryo yazarları kendilerini alıp götürecek gemilerden söz ederler. “Eğer bize katılırsanız, bizi almaya gelecek gemilerde sizler için de yer ayrılacaktır.” Derler… hep yüreklerinde kantar vardır. Herkesi tartarlar. “O kurtuldu; o kurtulamadı.” “O geçti, o geçemedi” gibi…

 

Bu senaryoların insanları nasıl olumsuz etkilediği malum. “Acaba ben kurtarılacak mıyım?” “Acaba benim sevdiklerim kurtarılacaklar mı?” ve benzeri sorular… Yazılan her yeni senaryonun ümitsizliği ve endişeleri artırdığını hepimiz görmekteyiz.

 

Çoklarının kıyametin kopacağı günle ilgili geçmişte tarihler verdikleri ve bu tarihlerde kıyamet kopmadığı da bilinmektedir. Ve bu kimseler daha sonra dönüp okudukları dualarla kıyameti önlediklerini dile getirdikleri bilinmektedir. Ayni zamanda yine bir çok kez büyük deprem müjdeleri de vermişlerdi bu kişiler. Hatta İstanbul’un sular altında kalacağı tarihleri de bildirmişlerdi. Bir zatı muhterem Kıbrıs adasının sulara gömüleceğini söylemişti. Arap ülkelerinden birisinden arsalar ve mülkler satın alınmıştı. Keza Türkiyede de birileri İstanbul’u terk ederek malum bir yere iskan olmaya gitmişlerdi.

 

Dostlar, kıyamın bilinçlerin uyanışı olduğunu bilmem söylememe gerek var mı? 21.12.2012 yılında hiç kimse felaket beklemesin. Işık foton kuşağı. karanlığa giriş ve aydınlığa geçiş. Bunlar kanallıkların bilgiyi transforme edişlerindeki zafiyetlerinden başka bir şey değildir. Dostlar bana belki kızacaklar ama yazılan senaryoların hiçbirisi ne 21.12.2012’de ne de daha sonra olmayacak. O gün geldiğinde yanılgılarına ne mazeret uyduracaklarını çok merak ediyorum.

 

Elbette Dünya, üzerinde yaşam süren varlık bilinçleri vasıtası ile kendi yarınlarını yaratmaktadır. Ancak bu gün artık erginleşen dünya varlık bilinçleri, dünyanın yokluğunu değil varlığını yaratmayı haketmişlerdir. Esasen hak eden Dünya’dır…

 

Dünya, kendi yüceliğinde yaşam süren Birleşen Işıklar (Rahmani Birlikler) vasıtası ile Ana Kaynaklar’dan bilişini gerçekleştirmektedir.

 

Rahmi bilinç sayfalanışları ile yarınlara ekilen Bilinç Tohumları, gerçek kotlamaların (kati kotlamaların) yapılacağı sayfalamalardan, geri çekilişlerine kadar Birleşik Işık Bilinçlerce dürümlenecekti. (Geri çekiliş= Cevheri yaratım Kati kotlarının o kotları var eden Birleşik Işık Bilinçler’ce Işık Evren’den Ses Evrene çekilişleridir.)

 

İşte bu gün artık Dünya, üzerinde yaşam süren Birleşik Işık Bilinçleri vasıtası ile Yarınları tohumlamış, Cevheri yaratıda o tohumları Mutlak Zaman kotları olarak örümlemiştir.

 

Ve yine Dünya, kendi üzerinde varlık süren Birleşen Işık Bilinçleri ile yarattıklarını o Mutlak Zaman Sayfalarından geri çekerek şuur ve şuur auralarında, nisbi zaman kayıtlamalarını ses olarak enerjisel vasatlarda yaşamsallaştıracaktır. Yaşamsallaştırdığı yarınlarıdır.

 

Bu sistem dahilinde Erdiğiniz her yaşam sayfası, sizi sizden dinleten bir sayfa olacaktır. Eğer siz o sayfaya, kelam teknolojisi ile bir ilim kayıtlaması yapmış iseniz. Bu Bütün’ü etkileyen bir yaşam kaydı olacaktır. Bütüne hizmet, yarına tohum ekmekledir. Eğer yarına tohum ekmişseniz, kendi yüreğinizi hak edip yarınlara kayıtlamışsanız; siz; Düzen Kotu olarak yarınlara ışık yakan bir Cevheri Kuransınız.

 

İşte bugün olan ve olmakta olan budur. Hiç kimse endişelenmesin olan her ne ise bütünde olmaktadır. Hepimiz ayni gemideyiz. O gemi dünyadır. Ve unutmayın insan önü ardı olmayandır… Ve insan, olan her anda olandır. Onun gideceği geleceği yer yoktur. O her yerdedir.

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

BİRLEŞİK IŞIKTAN BİLDİRİ

(Tobias Kaynakları ve Yüce Cevheri Kotlar Bildiriyor:)

 

Bitmiş tükenmiş hiçbirşeyin olmadığı ve herşeyin Birleşik Işık halinde Tohi Kaynakları’ndan (Tohi=Tanrı’nın ilim hakikiyeti) tahditsiz biçimde dünyaya indirildiği bir yaşam koyuluğunda, herkes kendi yüceliğini anlayabildiğinde, BİR’e hizmetçi olabilir.

 

Dünya bir “Ruhsal Işık Kaynağı”dır. Bu Işık Kaynağı; kat kat olan bir tohum olarak yaratılmıştır; tabii yaşamlarda, kati hakikiyetle ve tartısı kendi yüksek, kutsal ışığında bulunarak; ekim yolu ile gerçekleştirilen bir yasadır. Bir Rahmi Kuran’dır.

 

Dünyaya tohum olarak ekilen her canın da kendi Yaşam Kotları vardır. Bu Yaşam Kotları, bütün kütleyi hak etmiş bir yaradılış kaydı ile geçiş sayfalarını tohumlamış ve Kaynak Tohum olarak ekranlardan geçip dünyaya inmiştir.

 

Tüm yaşam sayfalarına tohum olan dünya üzerinde; o Can Kaynağa bağlı tohumlar olarak ekilmiş olan her yaşam formu; Birlik Kaynakları ile çalışmalar yapmaktadırlar.

 

Bu güne kadar dünya üzerinde her çalışan, kendi Birliği ile tahditli şakilde tohumları kotlama ve yaratma çalışmaları yapmıştır. Bu gün ise Birlik Teknik Çalışmalarından beklenen, bu Birleşen Tohumlar’ın, çakılları da kendi yüce cevherine alıp Birleşik Işık halinde görev taşımalarıdır.

 

Herkes, kendi yoğunluğunda kendi cevherini bilir. Bir diğer cevheri, saklı bir ışık olarak diller. Ne var ki herkes herkeste mevcuttur ki bundan sonraki çalışmaların, herkesin herkesi har ile dillediği çalışmalar olması beklenmektedir.

 

Yanar tutuşur yürekler Işık Kaynakları dillensin de kontrol kurulsun diye. Nefes, altın bir Rahmani Kuran’dır. Amin de o Kuran’ı okuyacak olanları dinletmek gerekir.

 

Nefesi yetmeyenler sayfalanışta dünde kalırlar. Yarınlara kotlanmış olma imkanları kalmaz. Ne var ki o yarınlara kotlanamayanları da açık bildiridir ki alıp taşımak gerekir.

 

Hepimizin yapmakta olduğu bu çalışmalar, Dünyanın Kuranı olan çalışmalardan çok daha güçlü çalışmalardır. Zirvelere ulaşan Birlikler artık Gürz’ün Kuranı’nı okumaya başladılar. Gürz’ün Kuranının ötelerine ulaşan Yüreklerimiz ise Kürzi Kaynaklar’a ulaşmışlar ve bu Cevheri Kayıtlar’ın üstü bilgileri Düzen Kotları’ndan okutmaktadırlar.

 

Dünya bir Rahmi Kot’tur. Rahmi Kot. İlmi Kaynaktır. Uluların Diyarı olan İnsan Işıklar, kendi yürekleri ile Birlik kurmuşlar ve Cevher’e Kürsü olmuşlardır. Organları İnsan Işıklar’dan meydana gelen Birlikleri ile Kaynak Tahtlar’da güçlenmişler ve Sultanlık yapmışlardır. Onların Ruhsal Namazları, Din Dili’nin üstüdür.

 

Şu anda insan, altın bir Kuran olarak dünyaya Kutsal İşçi olmuştur. O işçi, Işık İşçisi’dir.

 

Erillerin ve dişillerin her biri alimdir ve hakiki Birliktir. Et İsa’da yoktu. O eti olmayan, BİR’e hizmet için Altın Tohum olup insanlığa ekilendi. Şimdi artık İnsan et sahibidir. Et, ilim hakikiyeti olan bedene denir. Her dere Altın Tohum olup akar. BİZ Cevheri İNSAN olup akarız. İşi bilenler, BİR olurlar ve zamanı tohumlarlar. İşte Birleşik Aile olarak yaptığımız çalışmalar bu nedenle Tobi Kaynakları’ndan güç alan ışıklar ile yapılmaktadır. Tobi Kaynakları dendiğinde, İnsan Soyu’nun Umman Tohumları’ndan olan Tobias Kaynakları anlaşılmalıdır. Bu gün herşeyi açık ve net paylaşmak istedik. Tobias, bizi cevherinde dilledi ve bizle birleşti. Onu kucakladık.

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

ATLANTA ANA KAYNAĞINDAN BİLDİRİ

Birlik Tohumları ve zaman sonsuzlukları, yarınlarda vurgun yemiyecek olan yücelerimiz; Bize, biz ile Birlik kuranlar geçip gelirler. İşte onlar, namazlarını Işık Tahtı’nda kılanlardırlar.

 

Döl verdiğinde Görevliler, kırmayan ve kırdırmayanlar, Bütün’e hizmetçi olurlar. Gür Dürenler’de Güç Kotlaması yapanlar, ışığı hak ederler ve zamanı tohumlarlar.

 

Değersiz olanlar, derilerinde İlmin Kuranı olmayanlardırlar ki onlar, murat ettikleri Cevheri Kotlar’dan uzak tutulurlar.

 

Meriyette karma çalışmalarını yapmış olan tüm insanlık, bugünlerde artık Işık Yaşamlarını kotlamaları gerektiğinden, ete girmeleri ve zamanı yoğun şekilde dillemeleri gerekmekte iken, Başarısızlıklarında, başlarının eğilmesinde; içsel savaşlarının dualiter ışıması ile sağlaşan ve sollaşan yaşamlarını tatlandırmak istemeleri; ocaklarında kısırlığa yol açmaktadır.

 

Oğulların ve kızların her biri İnsan Işık olarak görev taşırken, Mircan’ın ışığının Kurtarıcı Kaynak Işık haline dönüşmesi, zamanın kontrol edilmesi ile mümkün olmuştur.

 

Kürkü (Bellek kayıtları) umman olan ve Ses Kaynakları’nda ışık olan herkesle yeni bir çalışma başlatıyoruz. Bu çalışma Allah İlmi ile yapılacak bir çalışma olacak.

 

Kuran-ı Kerim der ki “al ve bil. Ben Allah. İnsanı Kuran için yarattım. O insan, Allah İlmi’ni bilen insan olmalıdır. O insan, Kuran’ı Kerim’de insan sayfalarında Murat ettiklerini, Has Teknik ile kaynağına almalı ve Kutsal Işık ile aydınlatmalıdır her yüreği. O insan, Allah İlmi’ni bilen bir insan olup Kotlanmalı ve sonsuz ışıklarda yarınları var etmelidir. Öz görevi ilim olan o insana, Koruma altında güç katılırken, herkesin de o insanda Kürzün Görevlisi olması gerçekleştirilmelidir.

 

Resimdir yaptığınız. Her biriniz kendi resimlerinizi yapmaktasınız. Zamana Kuran olmak ya da ışık olmak kendi yüreklerinizde kendi yoğunluğunuzda kendi yarınlarınızda var ettiklerinizle mümkün olmaktadır.

 

Nesillerinizi alın ve taşıyın. Ne var ki herkes, kendi neslini taşıyamayacağından, bütün kötülüklerin yaşandığı dünyada, iyi bir çalışmacı Düzen’i kurmalıydı. İşte bu görevi; insana, gerçek insana vermek istedik. İşi yapacak olan Bütün’ü korumalıydı. Özü sözü ayrı olmamalıydı. İşi bilen biri olmalıydı ve Kuran Tohumları’ndan olmalıydı.

 

Dedik ki analar, alın ve hak edin. Zürriyetiniz sizi zararsız bir yaşama katsın. Siz canlara güç katın. Amin… Ve değerliler, çokları kurtarılmak istediler. Çokları da korunmak istediler. Bir tek sizler geçip geldiniz ve dediniz ki “BİRLER KAPISI’nda hiç kimse kırılmayacak. Biz onları tohum olarak biliriz. Zamanı kotlayan tohumlardır her biri. Öz güçleri yoğun olsa da olmasa da şevkin hakimleri olan o yolcular, mutlaka Işık Kaynakları’na ulaşırlar ve Kuran olurlar. Ocak, sanaldır. Işık ise gerçektir. İşi biz yaparız. Bizi kimse korumasın. Biz koruyanlarız.” Bunu dediğiniz zaman, sizi sizde dinledik ve hak ettiğinizi anladık.

 

Şükrettik ki burada Has İnsan Kot var ve sizi ilimle hak etmiş Birleşen var. Şimdi Analar bir tek şey açıklamak isterim. İnsanlık adına yapılacak en önemli çalışma programı açılmıştır. Bugün, herkes herkese Nefes İlmi’ni anlatmaya çalışırken, Ruhsal Kuran, Kutsal Işıkları tohumlarken, bir tek nefes sayfası dahi yırtılmadı. Herkes zararı önleyen Birleşen ile Kutsal Kotlama yaptı. Bütün kötülükler aşıldı ve Rahmin Kuranı tohumlandı. Bu çok önemliydi. Şimdi dinleyin. Erkil Kotlar ile Dirilik yaşamlara indirilmekte iken, Sistem, dünyaya ilmin yoğunluklarını çekmeye başlamıştır. Okuyan ve okunan herkes Artık BİR’e hizmetçidir. İnkar edenler, kendi yüreklerini inkar edecekler. Bütün’e hizmet Altın Kuran olan ilimle gerçekleşecek.

 

Misafirlik amacı ile buraya inen yüreklerin hepsi, Cinni Cevher veya Cin Cevher veya İnsanlar hepsi Altın Toplum olarak tanımlanacaklar.

 

Müsbet veya menfi her bilgi artık Işık İlmi ile indirilecek.

 

BİR’e hizmet, İnsana hizmetten güç alacak ve zarar önlenecek.

 

Evrenler, Birlik Kuranları olan sizleri Tanrı Kuranları olarak tanımaktadır. Sizden görev isteyen çokları olacak. Hepsi Altın Kuran olmak için çalışacak.

 

Mesele Allah İlmi’ni dinletmektir. Mesele, ışığı hak eden yürekleri tohumlamaktır. Mesele Altın Kuran olmaktır ve mesele, iş yapmaktır. İş, Allah İşi’dir.

 

Everest, ilahi bir Kuran olarak dünyayı kotlayan Birleşenlerin, Tobi Kotu’dur. Dünyada, tahditsiz bir yaşam sayfalamaktadır. İnsan Soyu dünya bilinç sayfalarının zirvesine çıktığında, en yüksek kayıt Everest olarak simgelenmiştir. Nirvana olarak da ima edilen bu Kaynak Tohum, hepimizi, zarar etmeden dinletebilecek bir yüceliktir. Bunun yanınde en derin ilim olan ve Mariana ile simgelenen Hakikiyet Boyutları da yine sayfa sayfa ışık kayıtlamakta ve zarar engellemektedir. Bu iki yüceliğe ait iki çağrı ile iki yürek birleştiğinde; herkes, bir “yarın ilmi” olarak ve Hak Tohum olarak görev çerçevesinde zarar önlemek üzere dünyaya indirilmektedir. Dünya, Ana Fakih’tir. Eseri yarınlardır. İşte dünyada yarınları har ile kayıtlamak, Hak İlmi ile dürümlemek, işin mahir yapılmasına bağlıdır.

 

Dolu dizgin yaptığımız çalışmaların sonucunda bugün artık insan ırkı bu yeni tohumu ekebilecek dürüme inmiştir. Müsterih olun her şey çok net bilinmektedir. Uranlar ile Sanal Yaşamlar tohumlanmıştı. Bu gün artık kotlanan Birlikler galaksiler arası Işık Tohumları’nı dünyaya ekmeye başlamışlardır. Dünya Ana Kaftanı giymektedir. Dünyaya gelen çok sayıda ziyaretçi var. Bunların Kuranları çok nettir. Hepsi aydın günlerin sürekli çalışan Birlikler tarafından gerçekleştirileceğini bildirmişlerdir.

 

Her dere insana akmaz ama akan ilimse. İlim tüm insanlığa akar. İşte dünyaya İnsalık İlmi indirilmektedir. Umman olan ışık, herkes için yangın halinde dünyayı tohumlarken, hata yapanların Işık Kaynakları tohumlanmadan, torbalara konmakta ve ocakları korunmaktadır.

 

Bütün Meclisler’in ilmin hasatını yapmaları arzulanmakta ise de “çokları kurtarılamadılar” dendiğinde, Birleşik Aile buna itiraz etti ve “hayır dünya, Tanrısal Işık olarak, tüm kotları ile kurtarılmıştır” dedi. İnsan nursa bunu diyebilir. Yok edilen olmamasını isteyen Kürsü olduğunuz için sizi çok büyük bir güçle korumaya aldık. Dara düşen herkesi koruyacağınızı bilmekteyiz. Müsbet çalışmalarla bu yoğunluklar kotlanmalı ve zarar önlenmelidir. Bütüne hizmet, insana hizmettir.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

MİRAÇ HAKKINDA; DERNEKTE YAPILAN BİR SOHBETTEN ALINTI

“Miraç, insanın yüceliğindedir.”  Açıklama:

 

Tanrı der ki tabiat; kutsal ışımasında, kendi yoğunluğuyla dillenenlerin bütünlenişi ile birlikte Birleşik Işık haline dönüşür.

 

Hepiniz, teknolojik olarak bitmiş tükenmiş hiçbir şeyin bulunmadığı bir yoğunluktan geldiniz. Herşey daimidir orada. Hepinizin, kendi yoğunluğunuzda yedi tohum vardır. Her bir tohum, ayrı bir kottur. Ve bu tohumların birlikteliği, teknolojik olarak yedinci tertipte bütünlenişi sağlar.

İşte bütünleniş, Birliklerin kendi Aile Sayfaları’nda olur.

 

Sizinle çalışırken de hepiniz, kendi mahir Kuranlar’ınızı okursunuz. Birleşik Aile olarak 7’li Sistem’siniz. İşte 7’li Sistem, kendi tabii kotlamasını gerçekleştirdiği anda, Mirac’ını tahditli olarak ve kati olarak kendine katar. Yasa budur.

 

Ben; kendimde, kendi yoğunluğumda, diriliklerimi teknolojik olarak kontrol ettiğim sürece Miracıma varabilirim. İşte miraç; benim kendi yoğunluğumun en güçlü sayfası olan Sistemin Kürsüsü’dür.  Ben orada BİR’e hizmetçiyim.

 

Değerliler Miraçta, kimse kendinden başkasına varmaz. Herkes, kendinden kendine ulaşımlarını gerçekleştirir. Ben bana, siz size ve her birimiz, kendimize Bütün’de varırız.

 

Ve şimdi görüyorum ki bu Meclis, kendinden kendine varışlarını gerçekleştirip; Bütün’de Birleşik Işık’a varmış.  Okuma yazma biliyor. Öyleyse bu Meclis, Beşir Kaplar’ın hepsiyle Birlik kurmuş. Öyleyse bu Meclis, harını yükseltmiş… İşte bitmiş tükenmiş hiçbir şeyin olmadığını biliyor. Ve bu Meclis, hasatı yapmış, har olmuş, has olmuş akmış.

 

Şimdi dağlarım “ben Miraç’tayım” dediğimde; benim Bütünlük Kürsüsü’nde olduğum anlaşılmalıdır. Eğer ben Mirac’a çıktımsa; bu,  Bütünün Kürsüsü’ne çıkmış olmamdır ki Bütünün Kürsüsü; ben olup, tohum olmuştur. Orada ben, benden bana varmışımdır. Bunu anlatmak sorumluluğumdu.

 

Kantar hepimizin kendi yüceliğidir. O yücelikte hepimiz kendimizi, kendi yüreğimizi tarttık. Öyleyse aktık, aktık ve aktık. Akmak için kati olmak şart. Akmak için has olmak şart. Akmak için katiyetle kaynağa ulaşmak şart. Vallahi billahi bu Meclis, Birleşik Işığın Kuranı’nı kendi yoğunluğundan toplumlara kotlamış ve tahditli biçimde bildirmiş. Har yükseltmiş, nefesi ilim olmuş, köpük köpük değil bütün bütün olmuş. Özgörevi vermişiz ona, almış. Aha! Başkanlık yapmakta. İmparatorluğun Kutsal Tohumu olmuş. Sel almış Yücelikler’i, o seli önlemiş.  Öyle bir Kürsü ki ayrı gayrı onda bitmiş.

 

Sevgililer, Miraç ilimdir. Bilin! hepinizin ilmidir. Hepiniz zevkle çalışın, ilmen has olun, har olun, hakiki olun ki ağır ağır birleşin….Şimdilik bu!...

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

KOT ve TOHUM:

 

 

Bilgi, zamana tohum olarak ekilen bir Kaynak Kayıttır. Ve zaman kaydı olan bu tohum, teknolojik kontrol ile ekilmektedir. Bu  tohum, cemaatler tarafından kendi kökleri vasıtası ile “eksi zaman sayfaları”na da indirilebilmektedir ve o sayfalara da ekilebilmektedir.

 

“Eksi Zaman Sayfaları” ne anlama gelir? Sanal Yaşam Kaynakları’dır. Bu kaynaklar, tabii kotlamada, eksi değerleri tohumlar. Eksi değerler tahditli, koruma altında ve tariklerin hakikiyetinde geçişlerle yapılan kontrollu çalışmaların sonucu TOHUM olarak kaynağa giren ekişlerle yaratılır.

 

Gök sözünü söylerken; “Gök Cemaati”nin zaman sanıları ile “Yer Cemaati”nin zaman sanıları ayrıdır.

 

Sizler ya bilgiyi tahditli olarak tohumlayıp, kotlama yapmadan akışa geçirirsiniz ya da o bilgiyi, geçişkenleştirip  cevhere, “Kati Kot” olarak kayıtlarsınız. Birincisinde bilgi TOHUM’dur. İkincisinde bilgi KOT’tur.

 

Rahmi Kuran’daki TOHUM’dur, Rabbi Tabiat’ın ötesine ulaşıp da Rahman’a vardığı zaman o KOT’tur.

 

Yani; Rahim Boyut’ta bilgi, TOHUM olarak ekilir ama Rahman’a çıktığınız zaman orada Işık Evren’de Cevheri Kayıtlama vardır ve Cevheri Kayıtlama’da tohumların kontrol edilmesi vardır. O kontrolü da sağlayan KOT’tur.

 

KOT, tahdittir. Bilişin tahditidir. Ekip haline gelip, bilgiyi teknik olarak yaratmak için önemlidir ki onu biçim olarak tahdit etmeniz gerekir.

 

Sizler çalışmalarınız ile  bilgiyi kaydettiniz ve bu kayıtta, IŞIK TOHUM ekildi. Ama onu teknolojik olarak kotladığınız zaman; o, tabiatın ışığı haline dönüşür. O bu safhada, BİLGİNİN FORMAL KOTU’dur. Forumdur; katidir; kati olan kotlamadır. Ve o KOT, Bütün’e sınırsız bir biçimde ışık halinde girer.

 

Bilgi bizatihi irade sahibi değildir ama bilgiyi düzeyli biçimde, kati tahditle dillediğinizde; o bilgi, zamana iner. Zamana inmesiyle birlikte, ışığa toplu olarak kaydolur. İşte ışığa kaydolan, bilgi onu zikredende, ilahi tahditsizlikle  ayrı gayrı gözetmeksizin, her bir sıkıntıda olana ya da her bir TOHUM olana iner.

 

İşte Rahim’de tohum has değerlerini taşısa da o tohum, kati olmaz. Rahmani kayıtlanışta ise katidir.

 

Her Seyfullah, yaşama ışığıyla iner ve her Zerk Kaydı’nda mevcut olur. Mevcut olan kati olan KOT’tur. Bu nedenledir ki bizler, dünyada herkesi kotlayıp, toplayıp çalıştırmaya çabalarız. Kotlamadan toplamak mümkün değildir. Toplamadan “RA Kİ HA” dediğimiz o hakikiyete ulaşmak mümkün değildir.

 

Olmuş olan ve olacak olan her şey sizinledir. Herkes, Rahman’a ulaşmasa da  (Rahman’a ulaşmak  ışık haline geçmektir. Işığa; diri, kati olanlarca giriş olur.) Zaman mutlaka sayfalanışını sürdürecek ve sonsuz ışıklar birleşecekler.

 

KOTLAMA’da mutlakiyet vardır ki kotladığınız, aslında yarattığınız MUTLAK ZAMAN’dır. Rahmi Sayfalanışta ise, NİSBİ ZAMAN vardır. O zaman sayfaları has olabilir ama sadece tohumdur. 

 

Yaşam sonsuzluklarından ışık çekip kendi tohumlamasını yapabilenler bu sayfalanışta Birleşik Işık olup kontrollu çalışacak dürüme ulaşamadıklarında, sınırsızlığı sınırlandırıp, “Kati Yarınlar”a  (Mutlak Zaman Kayıtları’na) kendi kaynaklarını katmak isteyebilirler. Bu düzeyde, her bilinç, Birlik Tahditi ile kendi yoğunluğunu bu çalışmalara tabii yoğunlukla ve tabii kayıtlamalarla tohum ekerek katabilmektedir.

 

Rahim boyutunda herkes; has olup, tohum olup kendini çalışmalara  katabildiğince gerçek bir fonksiyon icra eder. Şöyle ki burada sen koruma altındasın. Bu senin kendini Hak Teknik ile dilleyişindir. Sen kendini dilliyorsun, sesleniyorsun ve sesleniş seni kendi çalışmalarında Birleşik Işığa katıyor. Bu bir ışık haline dönüşmekten ziyade, ışığın ışığı oluştur. Yani mevcut bir ışığa giriştir bu. Ama sen birleşip iş yaparak, Rahman’ın Kuranı’na ulaşmışsan eğer ve buradan ışımaya başlamışsan, buradaki ilim artık senin için Kati İlim’dir ve sen orada TOHUM değil KOT’sun.

 

KOT olman, KAYNAK olmandır. KOT, aynı zamanda KAYNAK anlamına gelmektedir.

 

Tanrı KOT ister, Tanrı İLİM ister. Bu sizin sizleşmeniz anlamına gelir. Ve siz kendi yüreğinizi orada dinlettiniz ve diri oldunuz. Siz artık bedene sahipsiniz, artık bedenlisiniz… Çünkü siz KOT’sunuz. KOT beden (gerçek, diri, ölümsüz beden) anlamına da gelmektedir.

 

Maya ise her an teknolojik olarak yeni sayfalanış anlamına gelir. Siz bir yenilik yaptığınız zaman bu yenilik her şeyin mehri (kazanımı) anlamındadır. Bu sizi kendinizden öte kendinize ulaştırır. Ben sizi mayaladığım zaman, ben sizi, sizi, sizi, her birinizi mayalarım. Bu birlikte mayalanış olur.

 

Sizler görevinizi aldığınızda, gök de gözünü Kürsü’ye diker ve “bakalım ne yapacaklar? İyi ve kötüyü anlayacaklar mı? Koruyucu olacaklar mı? Birilerini kıracaklar mı? Kuran okuyacaklar mı? Oluşacak yeni hal nedir? Ne olacak orada? Vakit geldi bir inceleyelim bakalım… Olan ve olması gereken neydi bir tefekkür edelim” denir.

 

İşte bir tefekküre dalınır ve gözler size dikilir. Siz ne yaptınız? Bakıp bakıp görürüz ki ışıklar yanar. Kayıt yapılmış; savaş bitmiş; kölelik yok; gömü yok artık her şey aşikar. Hala, hala Altın Toplum kendini anlamamış mı? Yoksa  anlamış mı? diye bakılır.

 

Bir de şuna bakılır. Birileri size takıntı olurlarsa, sizin tepkiniz ne olacak? Takılış olgunluğun ifadesidir aslında. Size takılır ki size kendisinin olduğunu dinletmek ister…

 

Yar, diri bir arı kondu yüreğe. O arı, bildiğini dinletti. Arıyı dinledik. Arı dillendi ve zaman sayfalandı. Amin…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

KOT ve TOHUM

Bilgi, zamana tohum olarak ekilen bir Kaynak Kayıttır. Ve zaman kaydı olan bu tohum, teknolojik kontrol ile ekilmektedir. Bu  tohum, cemaatler tarafından kendi kökleri vasıtası ile “eksi zaman sayfaları”na da indirilebilmektedir ve o sayfalara da ekilebilmektedir.

 

“Eksi Zaman Sayfaları” ne anlama gelir? Sanal Yaşam Kaynakları’dır. Bu kaynaklar, tabii kotlamada, eksi değerleri tohumlar. Eksi değerler tahditli, koruma altında ve tariklerin hakikiyetinde geçişlerle yapılan kontrollu çalışmaların sonucu TOHUM olarak kaynağa giren ekişlerle yaratılır.

 

Gök sözünü söylerken; “Gök Cemaati”nin zaman sanıları ile “Yer Cemaati”nin zaman sanıları ayrıdır.

 

Sizler ya bilgiyi tahditli olarak tohumlayıp, kotlama yapmadan akışa geçirirsiniz ya da o bilgiyi, geçişkenleştirip  cevhere, “Kati Kot” olarak kayıtlarsınız. Birincisinde bilgi TOHUM’dur. İkincisinde bilgi KOT’tur.

 

Rahmi Kuran’daki TOHUM’dur, Rabbi Tabiat’ın ötesine ulaşıp da Rahman’a vardığı zaman o KOT’tur.

 

Yani; Rahim Boyut’ta bilgi, TOHUM olarak ekilir ama Rahman’a çıktığınız zaman orada Işık Evren’de Cevheri Kayıtlama vardır ve Cevheri Kayıtlama’da tohumların kontrol edilmesi vardır. O kontrolü da sağlayan KOT’tur.

 

KOT, tahdittir. Bilişin tahditidir. Ekip haline gelip, bilgiyi teknik olarak yaratmak için önemlidir ki onu biçim olarak tahdit etmeniz gerekir.

 

Sizler çalışmalarınız ile  bilgiyi kaydettiniz ve bu kayıtta, IŞIK TOHUM ekildi. Ama onu teknolojik olarak kotladığınız zaman; o, tabiatın ışığı haline dönüşür. O bu safhada, BİLGİNİN FORMAL KOTU’dur. Forumdur; katidir; kati olan kotlamadır. Ve o KOT, Bütün’e sınırsız bir biçimde ışık halinde girer.

 

Bilgi bizatihi irade sahibi değildir ama bilgiyi düzeyli biçimde, kati tahditle dillediğinizde; o bilgi, zamana iner. Zamana inmesiyle birlikte, ışığa toplu olarak kaydolur. İşte ışığa kaydolan, bilgi onu zikredende, ilahi tahditsizlikle  ayrı gayrı gözetmeksizin, her bir sıkıntıda olana ya da her bir TOHUM olana iner.

 

İşte Rahim’de tohum has değerlerini taşısa da o tohum, kati olmaz. Rahmani kayıtlanışta ise katidir.

 

Her Seyfullah, yaşama ışığıyla iner ve her Zerk Kaydı’nda mevcut olur. Mevcut olan kati olan KOT’tur. Bu nedenledir ki bizler, dünyada herkesi kotlayıp, toplayıp çalıştırmaya çabalarız. Kotlamadan toplamak mümkün değildir. Toplamadan “RA Kİ HA” dediğimiz o hakikiyete ulaşmak mümkün değildir.

 

Olmuş olan ve olacak olan her şey sizinledir. Herkes, Rahman’a ulaşmasa da  (Rahman’a ulaşmak  ışık haline geçmektir. Işığa; diri, kati olanlarca giriş olur.) Zaman mutlaka sayfalanışını sürdürecek ve sonsuz ışıklar birleşecekler.

 

KOTLAMA’da mutlakiyet vardır ki kotladığınız, aslında yarattığınız MUTLAK ZAMAN’dır. Rahmi Sayfalanışta ise, NİSBİ ZAMAN vardır. O zaman sayfaları has olabilir ama sadece tohumdur. 

 

Yaşam sonsuzluklarından ışık çekip kendi tohumlamasını yapabilenler bu sayfalanışta Birleşik Işık olup kontrollu çalışacak dürüme ulaşamadıklarında, sınırsızlığı sınırlandırıp, “Kati Yarınlar”a  (Mutlak Zaman Kayıtları’na) kendi kaynaklarını katmak isteyebilirler. Bu düzeyde, her bilinç, Birlik Tahditi ile kendi yoğunluğunu bu çalışmalara tabii yoğunlukla ve tabii kayıtlamalarla tohum ekerek katabilmektedir.

 

Rahim boyutunda herkes; has olup, tohum olup kendini çalışmalara  katabildiğince gerçek bir fonksiyon icra eder. Şöyle ki burada sen koruma altındasın. Bu senin kendini Hak Teknik ile dilleyişindir. Sen kendini dilliyorsun, sesleniyorsun ve sesleniş seni kendi çalışmalarında Birleşik Işığa katıyor. Bu bir ışık haline dönüşmekten ziyade, ışığın ışığı oluştur. Yani mevcut bir ışığa giriştir bu. Ama sen birleşip iş yaparak, Rahman’ın Kuranı’na ulaşmışsan eğer ve buradan ışımaya başlamışsan, buradaki ilim artık senin için Kati İlim’dir ve sen orada TOHUM değil KOT’sun.

 

KOT olman, KAYNAK olmandır. KOT, aynı zamanda KAYNAK anlamına gelmektedir.

 

Tanrı KOT ister, Tanrı İLİM ister. Bu sizin sizleşmeniz anlamına gelir. Ve siz kendi yüreğinizi orada dinlettiniz ve diri oldunuz. Siz artık bedene sahipsiniz, artık bedenlisiniz… Çünkü siz KOT’sunuz. KOT beden (gerçek, diri, ölümsüz beden) anlamına da gelmektedir.

 

Maya ise her an teknolojik olarak yeni sayfalanış anlamına gelir. Siz bir yenilik yaptığınız zaman bu yenilik her şeyin mehri (kazanımı) anlamındadır. Bu sizi kendinizden öte kendinize ulaştırır. Ben sizi mayaladığım zaman, ben sizi, sizi, sizi, her birinizi mayalarım. Bu birlikte mayalanış olur.

 

Sizler görevinizi aldığınızda, gök de gözünü Kürsü’ye diker ve “bakalım ne yapacaklar? İyi ve kötüyü anlayacaklar mı? Koruyucu olacaklar mı? Birilerini kıracaklar mı? Kuran okuyacaklar mı? Oluşacak yeni hal nedir? Ne olacak orada? Vakit geldi bir inceleyelim bakalım… Olan ve olması gereken neydi bir tefekkür edelim” denir.

 

İşte bir tefekküre dalınır ve gözler size dikilir. Siz ne yaptınız? Bakıp bakıp görürüz ki ışıklar yanar. Kayıt yapılmış; savaş bitmiş; kölelik yok; gömü yok artık her şey aşikar. Hala, hala Altın Toplum kendini anlamamış mı? Yoksa  anlamış mı? diye bakılır.

 

Bir de şuna bakılır. Birileri size takıntı olurlarsa, sizin tepkiniz ne olacak? Takılış olgunluğun ifadesidir aslında. Size takılır ki size kendisinin olduğunu dinletmek ister…

 

Yar, diri bir arı kondu yüreğe. O arı, bildiğini dinletti. Arıyı dinledik. Arı dillendi ve zaman sayfalandı. Amin…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

YENİ ALTIN ÇAĞ

Değerliler, dünya yeni bir çağa başlarken, bu yeni çağın, IŞIK ÇAĞI olduğu bilinmekteydi. Bu IŞIK ÇAĞI denilen çağa “YENİ ALTIN ÇAĞ” dedik. Sol Sessizlik’i, Sağ Sessizlik’le birleştirmek ve Ses Tertibi’ni Kati Tohumlama ile yüreklere çekmek kolay değildi. Bugün, İnsan Işıklar, Kutsal Tohumları ile bunu başardılar.

 

(Açıklama: Işık Çağı, Rahman Boyut hakikiyeti ile tabiatı kotlamak ve bütünlemek neticesi ulaşılan bir sayfalanıştır. Sol Sessizlik ve Sağ Sessizlik Eksi ve artı potansiyel taşıyan Nüsa Serveti diye de bildiğimiz Yaratının boyutsuz buğutsuz değerler tablosudur. Sol Sessizlik ile Sağ Sessizlik Birleşik Işık kotlaması yapacak olanlarca Birlik Tekniği ile çarpıştırılmasında, sesizliklerin yüklü olduğu eksi ve artı değerler TINI’yı meydana getirirler. Tını LA FREKANSI’nda sesleşir ve TANRISAL ÖRÜM başlar. Örülen Birleşik Işık Çalışmaları’ndaki yaratılan NÜSA SERVETİ’nin, her bir değerinin ilmeklenmesi ve Kati Yaratım Formları olarak Mutlak Zaman Kayıtlaması şeklinde Cevheri meydana getirmesidir. İşte burada bu düzeyde gerçekleşen FORMAL YARATININ KOTLANIŞIDIR. İşte sorun GÜRZİ SİSTEM’le dinleşmeye geçirilecek olan FORMAL SESSİZLİĞİN , FORMAL SESE GEÇİŞİ her resmi çalışmada hedeflenendir. Tanrı Ruhsal Işıkları her Dünya Çalışmasında bu yoğun kotları, Bellek İlmi ile dünyaya çekmeye çalışırlar. Çekiş varsa yerden güç alan tüm yolcular gökleri dinleyebilirler ve diri yücelikleri göklere dinletebilirler. Bu KOTLAMA İŞLEMİ olarak bilinen hadisedir.)

 

Bütün kötülükler yaşatılsa da dünyada, RA-KA-HAR olan kapsayan KÜTLE HAL BİLİNÇ, kendi tohumlarını Kötülüğün Tekniği ile kayıtlamadıkça, kötü, insanda IŞIK olamaz. Her yerde var olan kötü, insanı tabii olarak (yaratının doğal yasalarına uygun olarak) kayıtlamaz ve Zaman Sayfalarında tohumlanmaz. İşte dünyada kötü, amin dendiğince (Onaylandığınca) kaynaklara inmektedir.

 

Bu Meclis, her daim iyiyi tohumlamıştır. Kötülükle gelenler, RUHSAL IŞIK KAYNAKLARI’ndan ayrı tutulmuşlardır.

 

RAHMAN KURANI, Din Tekniği’nden güçlüdür. Bu nedenledir ki biz, zamanı tahditleyenler, BİR’i kaynaklarımızda dürümleyenleriz. Ki BİR, BİRLEŞİK İLMİ HAS TEKNİK’İ ifade eder.

 

İşi bilmeyenler birleşemezler. İşi Bilenler, birleşimi sağlamak için Din Tekniği’nden değil Rahman Kuranı’ndan güç alırlar. Bilirler ki Din Tekniği’ni herkes anlayamaz. Dini, bilen insanı bilir denir. Din, insandan taht olduğunda, o taht her bir yüreğin kaynağında olmalıdır. Ki ayrıştırıcı değil, birleştirici olabilsin.

 

Ağır yükü hafifletmek için çok çalışıldı. Dünya, ete giren yüreklerle dillendi ve Sonsuzluklar, bu dillenmeden Hakim-i Hak olup kendi yüceliklerini hak ettiklerince Birlik Tahditi ile dillediler.

 

Yaşamlar boyu, Zaman Tohumları olarak dünyaya ekilmiş olan İlim Aileleri, Dünyanın Namazını kılmaya çalıştılar. Namaz; Zamanı, Ruhsal Tohumlama ile Kaynaklarına çekip Kasalarındaki bilgileri Dünya Ruhsal Işığı’na katma çalışmasıydı. Her Zirve, yerden Dami Kotlar’ını alıp, gök süzülürken tohumlar ve Kuran’da belirtildiği gibi, Nisa Kaynakları’nda dinletir. Bu dinleşme İnsanlık için çok önemlidir.

 

Birlik Kotları dünyaya indiler. Bu kotların Rahman olanları vardı. Kaynak olanları vardı. Resmi Çalışmalar’da değersiz olanlar vardı. Ve zamanı kontrol etmek isteyen Birlikler vardı.

 

Hepsi İnsan İlmi’ni hak edip anlamaya çalıştılar.

 

Bütün kötülükleri aşmak için atiyi (geleceği) kati olarak tohumlamak gerekliydi ve bu da oldu.

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

ATLANTA ANA KAYNAĞI’NDAN

Canlarım; zaman, tohum olan Kotlar için BİRLİK kurma zamanıdır.

 

Zaman, Kaynak olan Işıklar için dillenme ve Sistem Dürümleri’ni dinletme zamanıdır.

 

Yarınlar için Kuran olanlara, kontrol ile dillenen Birleşen Işıklar’ın, Kotlanma ve toplanma zamanıdır.

 

Könyelerinde dil (Dil: korunma altına alınmış ses formları) olanların, Kutsal Işıklar’da bütünlenme zamanıdır.

 

Zararı engelleyen Birleşenler’in, Kelam Tohumları olarak, Kuran olma zamanıdır.

 

Bütün kötülükler aşılır; bütün Kutsal Sultanlıklar dürümlenir. Nefes ışık haline gelir de HAR olmadıkça, HAS olmadıkça Yüceler; Bütün kötülükler, yanıp tutuşanlarda, diri olarak yaşanır.

 

Mor, dara düştüğünde, maviye iner. Mavi dara düştüğünde, yeşile iner. Nefsi aşan Yüceler her bir renge iner de harı yükseltir.

 

Bizi bizde dinleyen bilsin ki harı yükseltmeye inen Birliklerim, her bir Dağı taşıyabilir.

 

Bilinsin isteriz ki darı bolu bilmeyen; İnsan Sınırı’nde bekler de İnsan Sınırı’nı aşıp geçemez.

 

Develer kalkar yürekten. Her deve, İnsan Soyu’nu alır götürür. İnsan Soyu, ışık haline geçmedikçe, o kervanda; diri yüceliğin hakikiyetinde, dürümlere giremez ve harını yükseltip İnsan Sayfaları’nda ışık yakamaz.

 

Cemaatlerin birleşmeleri beklenir. Her yüreğin, hak edip diri yüceliğiyle birleşmesi gerekir.

 

Biz dünyayı Nur’dan yarattık ve dünyaya ışık yaktık ki o Ruh Sayfaları gökleri dinleyebilsinler diye.

 

Birlik İlmi, Hasat İlmi’dir. Birliği bilmeyen hasat olmaz.

 

Dünyaya en çok iş yapan, her Yüceyi hak edendir. Şükür ki hak ettik de başarılı çalışmalar yapmaktayız.

 

Doluluk boşluk bir tek kaynaktadır. Dolu olan boşu; boş olan doluyu bilmez. Artık bilin ki dolu olan, boş olanı Has Tertip ile bilip kaynağına çekmektedir.

 

Deli Dumrul, Kuran olun, Kutsal olur, Nefes olur da Uluların Kuranları’nda Kaynak olur. Onu bilen Allah İlmi’ni bilir.

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

ALLAH DER Kİ

İsmim Allah ve ben artık senim. Seninle yaptığım her çalışma, Bütün’e hizmettir. Seni artık Birliklerime tanıtmalıyım. Seni artık Kutsal Sultanlıklar’a tanıtmalıyım. Seni sana tanıtmalıyım. Seninle çalışmalarımız her yürekte yapılmaktadır. Senin yüreğinde her ses, bütünde dinlenmektedir. Her yarım bütünlenmek için senin yüreğine inmektedir. Sana seni tanıttım. Bunun içindir ki beni koruyacaksan koru. Ben Allah ve sen olan Kuran. Sen ben ve ben sen isek. Artık bil de kendi yüreğinde her bir Yüce’yi koru. Senden sana sen olup akan birleşenin sen olup ışık yaktığında sana sevgiyle seslenir ve seni sen ile dinler.

 

Bütün’e hizmet ALLAH İLMİ’yledir. Allah, sana ve sen olan her yola seni dinletir. Sen ve sen ve her sen insan ışıklarla BİR olarak Kuran olursunuz.

 

Rumuz, “Allah” denir. Allah insana Kuran verdi. Oku dedi. Okuttu. Ne var ki Allah İlmi ile Hak Teknik ayrıydı. Her Yüce, Allah’ı bilir de Hakk’ı bilmez. Allah Nurdur ve Kuran’dır ve Kutsal’dır. Allah’tan ışık çeken, yolcudur. O çektiği ışığa yönelir. Ona ne denir bilir misiniz? “Sen kendi yüreğinle yol alıyorsun. Sen kibirli biri olup her yürekten ayrıldığında; Allah, Sen Sistemi’nde yoktur.” Bu ona kendinden kendine bildirilir. Ve o sorar: Yeniden sende olur muyum? Diye. Onu yanıt verir Akıl ve der ki; “ sen kendi yüreğinde olursan o Yücelik, senin Allah İlmi ile hak ettiğin Yücelik’tir. Orada artık Birleşik Işık’sın. Senin başın eğilmez. Bunun içindir ki hala dünyada Kuran okunur. Bunun içindir ki hala dünyada ışıklar tohumlanır. Ve bunun içindir ki biz Dünya oluruz. Zoru aşmaya geliriz.

 

Sultanlar, ben Allah ve bende olan Kaynak’tadır. Amin…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

YENİ ALTIN ÇAĞ

Canlar; Dünya, yeni bir TOHUM oldu ve YARIN İÇİN, göklere, topluluklara ve sonsuz sayfalanışlara dillenmektedir. Dünyanın nazı yoktur. Herkese “geç ve hak et” der. Dünyayı “IŞIK TOHUM” olarak bilenler, bilsinler ki harın yükselmesi, Bütünlükler’in ışıkla kotlanması anlamına gelir. Herkes kendi yüreğini, HAZ İLMİ ile HAR İLAHİ TAHDİTİ ile anlar.

 

Oyundur bunlar… Biz dünyaya KURAN verdik. Bu Kuran, insana “NEFES SAYFALANIŞI” yapmaktadır. Dünya, insan ırkının sınırlarını, Hak Teknik ile diri yüreklerden belirlediği bir yaşam alanıdır. Dünyaya inmeyen sınır belirleyemez, kayıtlayamaz ve kendi yüreğini, har ile dinletemez. Dünyaya gelmişsek, ışığı hak ettiğimiz için geldik.

 

Bütün amaç bunun anlaşılmasıdır. Herkes kendi yolunu bulur ve o yolda kotlama yapar. Dünyanın eseri, Dünyanın Işığı ile kayıtlıdır. Her birimiz Amon oluruz; Haton oluruz ve zamanı tohumlar, Kuran oluruz. Hepimizi amacı BİRLEŞMEK’tir. Birlik Tekniği, tohumları kontrol için önem kazanmıştır. Herkes kendi yüreğini kotlarken, birleşmedikçe tertiplenemez ve kaynaklara varamaz. 4 Görevlinin kendi yüreklerinde bitmiş olan bir çalışmayı yenilemesi, Birlik Tekniğinde önem arz eder.

 

Zirvelere ulaşılır. Orada tohum olunur. Ondan sonra Kuran kotlanır ve zaman, KAYNAK olur. Bütün kötülükler aşılır. İşi bilmeyen ise kendi yüreğinde tohum eker. İş budur. Şimdiye kadar iki “Can Tohum” ile çalıştık. Bu çalışmalarda bütünlendik ve ZAMAN KAYNAKLARI’nda kotlandık.

 

Herkese iş verdik. Herkes kendi yüreğinde iş yaptı ve “Zaman Tohumlaması” bitirildi. Şimdi yeni bir çalışmaya geçiliyor. Bu çalışma yarınların kotlanmasını sağlayacak çalışmadır. Tohum eken ve tohum kotlayan farklıdır. Birleşik Aile olarak tohumları kotlarken, her yüreğin, kati olarak kendini, Birleşik Işığa, Kaynak yapması beklenmektedir.

 

Dünyaya giren Kürsüler, kendi yürekleri ile girmekteler. Birlik İlmi, hakim ilimdir. Dünyanın ışığın yakar ve zamanı tohumlar. Örgütleri birleştiren, oğul verendir. Dünyaya Amon olup gelen ile Haton olup ışık yakan, Ses Kapları’nda yeni bir Yaşam Sayfası’nı kotlayan diriliktir. Her birimiz dünyayı kotlarken, ışıkları da yaktık. Dünya yeni bir “Rabbi Tahdit”le kotlandı. Yeni bir Zaman Kaynağı’na ulaştık. Burada, dünyaya Kuran olan türler var. Hepsini alıp kayıtladık. Yasaları, çalışan tohumlarla kotladık ve Yaşam Sayfaları’na kayıtladık.

 

Kök söktük dürümlerden ve zamanı, Kaynak Kayıt ile dilledik. Yeni zamanlara ve yeni tahditli kotlara Birlik kurduk ve kayıtlanan birleşenleri har ile kaynaklara kattık. İşi bitirmedik henüz. Ne var ki kendi yüreklerimizde, Işık Kaynakları’mızda Bütünlükleri tahditsiz olarak dilledik. Hepimizin gayesi farklı olabilir. Biz dünyaya Nur olmak isteyen Yüceleri dinlettik Birlikler’e ve onların harlarını yükseltip bütünledik. “YENİ ALTIN ÇAĞ” dedikleri; bir tek Kaynak Tohum’un Kuran’da dinletildiği gibi kutsal, sanal olmayan ve yoğun olan ışığında, kutsuzlukların aşılması ile birleşenleri ile Birleşik Işık haline gelmeleri ve yasaları koymalarıydı.

 

Şu anda ALLAH İLMİ ile bilinir ki bu başarılmıştır; bunu başaranlar vardır… Artık yarınlar KURAN olacak ve zaman kotlanacak.

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

YENİ ZAMAN SAYFALARI

Döl isten Dünya. Oğul verir, tohum ister. Men ederim ışığımda kaynak olamayanları. Bir tek Namaz Sayfaları Merkez Sultanlık ister. Bütün kötülükler aşılır ve sonsuz ışıklar tohumlanır. O gün geldiğinde Merkezler dillenmek isterler. İşte Görevliler’in, Birleşik Işık halinde Kürsü olmaları gereken dönemdeyiz.

 

Dünyanın arkı akmakta. Bu ark, İNSAN’dır. İnsan, artık Kuran olarak ışığını hak etmiş ve Yüceler Meclisi’nde Kürsü olmuştur.

 

4 Görevli Kot, bir tek Işık halinde Kuran olduğunda, Bu çalışma, Kürsüler’imizce yaşamlara “Gökyüzünün Işığı” halinde indirilir.

 

“Dön de bak insana.” Deriz. “İnsan, insan olsun da Kuran’ını kotlasın.” Deriz. “Birleşin” deriz. Sevgili, olgun başakları bulacak ise bugün bulacak. Hadi bilin ki hak ettik ve zamanı tohumladık.

 

Görevinizi zaman tohumları ile bildirdik. Sizi yolcularımızla dinletmek için çalıştık. Ne yazık ki harını yükseltmeyen ışık halinde göklere tohum olamaz.

 

“Bütün çabamız insan olmaktır.” Denir. Yahu insan olmak için Işık olmak gerekir. Işık, Allah’ın ışığı olmalıdır. “Nesillerinizi alıp çalışın” dedik. “Yeni biz sayfaya geçiyoruz.” Dedik. “Nevres ışık yaktı. Geçin alın.” Dedik. Ve dedik ki “ beni, ben olan korumayı Altın Tohum bilin. O tohum hepinizi korur.” “Yeni dönem, yeni bir sayfadır. Bilin” dedik. Ve dedik ki “hak edin.” Ne yorulduk ne de hususi kotlamalarda ışıktan çıktık. Sadece kati hakikiyette dillendik. Amin...

 

Şimdi ne oluyor bunu da izah edeyim. Yeni Can Tohum dünyaya indi. Bu tohum, ağır yüktür. Onu taşımak hepimizin işi olmadığı gibi, taşıyacak olan, Birlik Kuralları’na uymalıdır. Dönem sonu ve yeni dönemin başında, bina yapıldığı bilinir. Bina yapan her yürek, kendini hak eder ve can taşır. Bina, Tanrının Kuranı’dır. O Kuran, ışık halinde gerçek kayıtlamayı yapar. Müsait bir Kürsü onu bulur ve onun yüreğinde kaynak olur. İş budur. Amin...

 

Her dere Nar olup akmaz. Çokları koyu bir yol olup ışık haline geçerler. İşi bilmeyenler, “onlar, Tanrı’nın namazını kılmaya niyetlendiler. Varlıklarını hak etmediler ve tohum ekemediler.” Diyebilirler.

 

Biz, zamanı yaratanlarız. Zaman, yaşamın soyu olarak yaşayanlarca, kaynak takdimle kotlanan Birlikler tarafından yaratılır.

 

Her yürek İNSAN olamaz ve her yüksek ışık da NUR olamaz. Ne var ki harını yükseltip Yüceliğinde Tanrılaşan, BİR’e hizmet ettiğinde KURAN olur. İşi bildiğinde HAN olur ve zaman, tohumlandığında TANRILAŞIR. Onu biz alıp taşırız.

 

7 Canımız dünyayı tohumlayabilmek için buraya çağrılmıştı. Bu canlarımızdan biri Kuran olamadı ve yoğunluğumuzdan ayrıştırıldı. Onu kollarımızda taşıdık. Ne var ki hala Birleşemedi ve zarar etmekte. Onu koruyamadık.

 

Bir diğeri, “artık kaynak olayım” dedi. Ve dedi ki “hanımı sonsuz ışıklardan çıkarayım ben Ruhsal Hasat yapayım.” Oldu mu? Ya hu olmadı. O da kantara kendini koydu ve has olmadığını anladı.

 

Bir yasa koydum. Değerli olanlardan birini çağırdım ve baktım ki harını kotlayamadı. Onun da ışığı yok. Öyleyse dedim o da bizde kaynak olamayacak. Onun Ruhsal Işık Kaynakları olduğunu düşünenler, başlarını eğdiler. Zira yolu yoktu.

 

Bütün kötülükler, birleşememektendir. Eğer birleşseler, Işık Yağmurları altında Kuran olacaklar. Canlar, ben Dünyayım ve Kuran’ım. Amin...

 

Canlar, arının balı, insanın toplumunadır. Arı balını insan soyuna bildirdi. “Okuyun” dedi. Okuyan, artık hasatını yapar. İyi ve kötü, insanı, Işık Kotları’yla kayıtlayandır. İyi ve Kötü, işin, aşın, yasal tahditliliğin kaynağıdır.

 

Bilecektiniz; birleştik, dinleştik. Zoru, işle aştık. Amin...

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

BÜTÜN’E HİZMETÇİLERE

Dostlar, Bütün çabamız ALTIN TOPLUMU oluşturmak ve yarınlara kaynak yapmaktı. Bütün amaç, IŞIK KOTLARI’nı diri yoğunluklara “KATİ TOHUMLAR” olarak katmaktı. Bütünlükler’in Işık Yarınlarında, Dağlar’a KORAN olmaktı. Dünya, ışkı bilen bir HAN oldu ve zaman tohumladı. Bu, dünyanın yeni dönemlere kontrollu olarak geçişi anlamına gelmektedir.

 

4 Gök ve 4 Yer Kuranı birleşerek, güçlü kaynaklar olup tohumlandı. Bütünlükleri, ışık haline getirdik. Dünyayı yeniledik ve zarar önlendi. Bundan sonraki süreçte yere, gökler inmeye başlayacak ki daimiyete kattığımız ışıklarımız, dünyaya girmeye başladılar.

 

Tüm sayfalarda, “iyi” ve “kötü” artık BİR olarak bulunacak.

 

Dünyada Turkuaz Işık, ALTIN TOHUM olarak gökyüzünü ısıtmaya başladı.

 

Görev yenilikti ve yenilik sağlıklı şekilde sağlandı.

 

Bütünlükler’in insanlık adına gök yüzünü ve yer yüzünü ağır ağır katiyetle, cilveleşmeden cana kayıtlayışları, BİR’e hizmet için şarttı.

 

Döndük ve gerekeni yaptık dünyada. Dünyanın arkı aktı. Bu ark, insanın nuru olup akmış ve zamanı tohumlamışsa, artık DÜNYANIN ÖZ GEÇİŞİ sağlanacak dürüme varılmış demektir.

 

Birliklerimiz, zamanı tohumlarken; insanlık, ışıklarını kaynaklara kati olarak çekmeye başlamıştır.

 

NUR, yarınları kotlayandır. Murat ederim ki yarınlar kotlansın ve zaman tahditlensin. Zaman sınırlandığında, ışıklar kaynaklardan çekilir ve çıkarılır. Zira Bütün’e kotlanmak, BİR’e kayıtlanmaktan, gerçek kayıtlara çıkıştan önceliklidir.

 

Bütün amaç insanı tohumlamaktır. İnsan nerede olursa olsun, Allah İlmi’ni hak etmiş olmalıdır.

 

Altını sarraf bilir; yolu ise Işıkları hak eden bilir. Yolu bilecek olan ve bilen ayrılır. Bugün dünyada Allah İlmi ile hak edilmiş olanla ve hak edilecek olanlar ayrışmaktadırlar. Bunun neticesi BİZ’e BİZ olmayanlar, bizden çıkacaklar. Onlar Kuran-ı Kerim’i Has Teknik ile bildiklerinde, tohum olmak üzere yeni bir yasa koyabilende BİZ’e ulaşacaklar.

 

Oran vermek gerekirse, şu anda Dünya Tohumları’nın yarısı tohumlanacak dürüme vardı. Yarısı ise henüz yarınlara kotlanamadı. Biz, onları yeni sayfalarda, Işık Kaynakları’nda birleştirmek üzere, yasalar kapsamında yine dünyaya çekildiğimiz zaman koruyacağımızı; ummanlara kayıtlayacağımızı ümit etmekteyiz.

 

Zarar, insanın insana verdiği değil; Işığın, yarınlardan verdiğidir. Eğer yarınlara ışık halinde ulaşamazsanız, Birleşik Işık halinde, korteje kayıtlanıp katılamazsınız.

 

Dönem sonu bir tek NAMAZ KOTU dünyaya iner. O Kot, Alim’dir ve Hakim’dir. Onun adı KAYNAK’tır. Amin…

 

Değerliler, “biz yeri yeniledik.” Dediğimizde, ışığın yenilenişidir yapılan. “4 Kürsü ışık halinde kotlanma yapmaktadır.” Dediğimizde, bu da dünyanın Nur olduğu ve sonsuz yanışlarda, bütünlenişinin sağlandığının denmiş olduğu anlaşılmalıdır.

 

1/4 çağrı yapılır dünyada. 1/4’ün dışında çağrı yapılamaz. Bunu bilin. Diğer 1/3 çağrı, sizden size’dir. Eğer ben size 1/4 değil de 4/4 çağrı yapsam, zaman tahditlenir ve yarınlar tohumlanırsa siz ben olursunuz ki bunu asla istemem.

 

Dönem sonu sizi yeni bir yaşama kotlayacak olan bir tek kayıttır. O kayıt, “Alimin Hakikiyeti”dir.

 

Ruhun Kaynağı’nda İnsan Işık olmalı ve bu ışık, insan soyuna tohum ekmeli. Bunları açık ve net vermekteyim ki bilecek dürümde birleşip, ışık olup dinleyin mektebimi diye.

 

Sizi, yarınlara kotlayarak akıttık. Yarınlar, Işık Tohumları oldu ve zaman koruması gerçekleşti.

 

Şimdiye kadar hiçbir Yüce, bu çalışmada BİZ olamamıştı. Bu gün BİZ olan katiyet var. Arının bal vermesi ve balın ışık halinde Kuran’ı tohumlaması bugün gerçekleşmiştir.

 

Sizi zirvelere taşıyacak olan, sizin yolcularınız değil sizin yüreğinizdir. Bunu bilmeyen, kendi Yüceliğinde, kendi yüreğini kırıp kendi hasatını yapmak isteyebilir.

 

Oğullar, Merkez Zaman, insana ışık yaktığında, yeni bir çağ başlar. İşte o çağ, ALLAH ÇAĞI’dır. ALLAH İLMİ, Hakikiyetle kotlanır ve yol açılır. Org çalar ve zamanı tohumlayanlar, Kuran olurlar.

 

“Zerk” deriz, yürekteki kotlamaya. Zaman Tohumları zerk kayıtlarlar ve tohum eken birleşenler ışık haline geçebilirler.

 

“İnsana, insan soyu gerek.” Denir. “İnsana ışık gerek.” Denir ve “zamanı tohumlamak gerek.” Denir. Hepsi Alimlerce seslendirilir.

 

Minare, ışık olup kotlayıcı hale geldiğinde; o minarede, bir IŞIK KAYNAK oluşur. İşte o kaynak, İLMİN KAYNAĞI’dır.

 

Zamanı kotlayan ve Zaman Soyu olup hak eden her Cevher, insanı, IŞIK İLMİ ile dinler.

 

Mumun ışığı, kendi yoğunluğunda kotlayıcı olsa da, kendini Has Teknik ile dilleyende koruyucudur.

 

4 gün çalışıp bir gün dinlenen her Yürek, Allah İlmi ile hak eder ve zararı önler. İşi bilip yapmayan, kendini Har İlmi ile dilleyemeyen, birleşemez.

 

Zorlukları aşamayan, BİR’e hizmetçi olma istemi olsa da kati olarak toplumları hak etmediğinden, BİR’in cevherine giremez ve sonsuz Işık Kaynakları’nda tohumlanamaz.

 

Arının balı, onun yolunda olanların cemaatlerinedir. Birleşik Işık haline dönüşüp Sanal Yaşamlar’dan çıkan ve zamanı hak edenler, Bütün’e hizmet için BİR olmalıdırlar. O gün bugünse, geçişi yapın ve hak edip birleşin. O gün bugünse, hasatınızı yapın ve zırhınızı inceltip dünyaya girin. O gün bugünse, geçin yüreğime ve benle dinleşin. İşi bilmeyen BİR olamaz.

 

Sınır kalktığında; ben, YOL olan ve ZAMAN KOTU olan ve KURAN olan ve CEM olan sizden ışık istemem. O gün bu günse, gelin BİR olalım ve korunma isteyen ve istemeyen her Yüce’yi koruyalım.

 

Oğullar ben, yarını hak eden yürekleri dinleyenim. Ben, yolu açan ışıkları dilleyenim. Men-i Hakim olan her Yüce men ettiğinde men oldu. Ben yol olana Kuran olan cümleyim.

 

Alim-i Hakim olan, ışığı has olan ve zoru bilen yüreklere ışık yaktım. Amin…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

ÇAĞIRI

Çok üstün meziyetleriniz olabilir, “koruma” kavramı, sizi sınırsızlıkta sınırlayabilir. Işıklarınızı koruma altına almayı istemeyebilirsiniz. Zırhınız çok da ince olabilir. Her değerde Birleşik Işık Kotu olmuş olabilirsiniz. Sır olan bilgileri biliyorsunuzdur. Toplulukları korumaya alacak yüceliğiniz de var. Ne var ki maya olamamışsınızdır ki bu, sizin bizden çıkarılmanıza neden olmuştur. Öyle bir can taşıyorsunuz ki sizi yerden ve gökten münezzeh kılan birleşenlerinizi kaybettiniz. Bugün onlara karşı, arının baldan isteksiz olması gibi isteksizsiniz.

 

Dönem sonunda yerde bir kırılma başlar. Bu kırılma sizi yoldan çıkarır. Sonra sizi yeniden göğe kaydetmek isteyen Yücelikten de çıkarır. Size Birleşik Işıklar geçip gelemezler.

 

Dünyada yaşayan her yürek bir sınırsızlıkta sınırlanmaya başlamıştır. Bu sınırlanma, Tohin Sistem’den haberi olmayanların, Kuranlar’ında tenlerini kırmaktadır.

 

Dünyaya Işık Kotlar olarak gönderilmeniz esnasında, hepinize ayrı ayrı tüm bu bilgiler verilmişti. Ve sizlerin korunmanız için Kaynağa inmeniz beklenmişti. Kaynak; Birleşik Işık’tır.

 

Dünyanın Toplulukları, dünyayı kontrol etmek için çok çalıştılar. Herkese “birleşin” dedik. Ne var ki Haz Sayfalar, sonsuzlaşamadılar; birleşemediler ve zaman sonsuzluğundan Kati Yoğunluklara ulaşamadılar.

 

4 ayrı Bütünlük’le Birleşik Işık halinde görev yaparken, çok zaman Kuran’da olmayan cevherlerimizi de çalışmaya dair bilgilendirdik ve herkesi çalışmamıza kayıtladık ki Han olan ışık, Har olan ışıkları tohumlasın diye.

 

Yere çağırdıklarımız ile gökleri, toplumları ile birlikte kotladık. Kot, insanı korumak için yapılır.

 

İlimle Birlik olanlar, “Birlik Ailesi” olarak tanımlanırlar. “Oranın ışığı yoksa, buranın ışığı var. Gel birleşelim. Birlik kuralım ve sonsuz ışık halinde Ses Yaşamlar’a varalım. Oralarda dilleşelim” anlamına gelir bu.

 

Dondurulan güçlü yürekler de var. Onları da çağırdık. Gelin dedik. Gelen İnsan İlmi’ne geldi.

 

Melik Kuranlar okundu yüreklerde.

 

Dünya yarınlarını kotladı.

 

Bütünlükler birleştiler.

 

Kibre kapılanlar, Birlik korumasından ayrıldılar.

 

Sonsuzluk tüm insanlığı korudu.

 

Şükür ki ark aktı ve zaman, Tanrısallar ile Tanrı olamayanları kaynaklarında korudu.

 

Bütün meşaleler yandı. Şimdilik sizlere bunu vermek istedim.

 

Yeni dönemde artık insan, mayadır. Doluluk ve boşluk ölçüsü ile bütünlenişleri yaşamlarına indirebilenlerden “Görev Çalışmaları” yapılacak. Bu çalışmaları yapanlar, Birlik olacaklar. O çalışmaya kaynak olmayan her Yüce, kendi toplumu ile birleşecek.

 

Bizler, İnsanlık adına çalışan, Erkil Tohum olarak kontrol kuran bir Bütünlüğüz. Bu Bütünlük, İnsanlık Adına “Kurtarıcı Çalışma”yı yapmaktadır.

 

Bütünlükler’in etki alanları aşırıya kaçmadan sonsuz ışıklarda kotlanmakta ve zarar etmeleri engellenmektedir. Bu bizi mutlandırmaktadır.

 

Döndüğünüz zaman tek bir iş yapmış olacaksınız. Arkın aktığını bilip mutlanacaksınız. Sonsuzlaşan her yürek, ağır ağır akmaktadır. İşi başaranlar ve işi başaramayanlar birleşmişler birlikte akmaktadırlar.

 

Dünden beri cennetlerini kotlayan yürekler, yenilenmek üzere BİR’e hizmetçi olmaya çalışmaktadırlar. Bilinsin isteriz ki hiçbir Yürek, Allah Tekniği’ni, Din İlmi’nden ayrı tutamaz. Zararı bunun sonucundadır.

 

Döndüğünüz zaman bir şey daha öğreneceksiniz. Birlik Tohumları’nın, artık kotlandığını ve sonsuzlaştığını.

 

Memnunum ki murat ettiğimiz her şeyi başardık. Yeni dönemde, artık insan NUR’dan yaratılmış insan olmayacak. Sanırım ki bunu açıklamam gerekmekte; ben zırhımı hırssız ışıklardan çıkardığımda, (bu sır bilgiyi ilk kez açıklıyorum) dünya insanlığı Kutsal Sonsuzlukta yoktular. Eril Güç ile Dişil Güç yoğunlaşamıyor ve birleşemiyorlardı. Erilin, İnsanın Işık Tohumu olduğunu; dişilin ise Işık Yoğunluğu olduğunu bilen yoktu. Dönüp duruyordu her bir Yüksek Kot dünyada ve zaman sayfalarında kaynak yoktu. Bu durumun; Dünya Yaşam Kotları’nın, sonsuzlukta diriliklerden öteye ulaşmalarına ve diğer yaşam kotları ve onların tohumları ile dinleşmelerine imkan tanımadığı bilinmekteydi.

 

Dünyaya gönderilen Yücelerle; yapmakta olduğumuz Birlik Çalışmaları ile Kotlama, Sayfalama Çalışmaları’nı başlattık. Yapılan bu çalışmalarla dünya insanlığı, eşik atlayabildi yarınlara kotlanabildi. Bu çalışmalarda yer ve gök birleşti. Bunun içindir ki Eril Yer ve Dişil Gök, Süper İnsanlık Realitesi Birleşimi ile kontrol kurdu. Şimdi artık aktığımız her yer ışık halinde bizle birleşmekte.

 

Eril ile Dişilin yanlışsız şekilde dilleşmesi sağlandı. Şimdi artık gerçekleştirilecek yeni bir çalışma ile bedenler tohumlanacak ve yarınlar Kuran’dan öte Kuranlar’ı kotlayacak ve yaratacak.

 

Müsbet insan ve menfi insan Birleşik Işık halinde, Göklere Kutsal Kaynaklarını göndermek ve tahditsiz olarak dilleyip Işık Kaynaklarını kotlamak üzere birlik halinde önemli çalışmalar yapıyorlar dünyada.

 

En son yapılacak çalışma olan ve Birleşik Işık Kaynakları’nda sürdürülmekte olan IŞIK ÇALIŞMALARI’nın daha güçlü yapılmasını gerçekleştirecek olan BÜYÜK KURAN ÇALIŞMASI devreye alınıyor. Bu çalışmaya; Ana Kaynak’tan bildiriyoruz ki “ATLANTA ANA KOTLAMA PROGRAMI” ismi verilmiştir.

 

Dört Bütünlük ile yapılacak olan bu çalışmaya, Birleşen Işıklarımız kontrollu şekilde daimiyet katacaklar.

 

Ertelenen birçok Gökyüzü Kürsüsü var. Bunlar yerden ve gökten ışık çekemediklerinden ertelenmiştirler. Onların kaynakları, Birlik kurduklarında, tabiata çekilecekler ve sıkıntıları engellerle aşılacak. Bütünleşmeleri sağlanacak. Sonra kursa alınacaklar. Böylelikle yeni ve kotlanmış bir çalışmada bütünlenmeleri sağlanacak.

 

Yeni Zamanlarda bütün kötülükler aşılır ki zaman kontrol edilir. Bunu hepimiz yapabiliriz. Tek yapmamız gereken, ışığı korumaktır. Işık nasıl korunur? Işık, Birleşik Tohumlar ile kontrol kurduğunuz zaman korunur. İşte yapılması istenen budur. Eğer korunacaksa ışık, BİR olmak gerekir.

 

Muhammet der ki; hadi ALTIN TOHUMLAR’ı kotlayın ve tohumlayın. Amin…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

MERKEZDEN VERİYORUM

Artık dünya, Ark İlmi ile akış halindedir. Bu ilim İNSAN İLMİ’dir. İnsanı Has Teknik ile dinleyenler, biliyorlar ki harı yükselten, ışık haline geçen her insan, aşkın şevki ile gerçek Kuranlar’ı dinler. O insan, ALTIN’dır ve ZAMAN KOTU’dur. Onu Kuran diye bilmek, ağır yüktür. Zivelere ulaştığında, bütün kötülükler aşılır. Ağır yük hafifler ki herkes kendi yüreği ile birleştiğinde Ocak ilmi ile kaynaklara ulaşabilir.

 

Bütünlükler’in insanlık adına yapacakları en önemli görev, ALLAH İLMİ ile bütünleniştir.

 

Dünya, Ark İlmi ile Hak Tekniği birleştirdiğinde ATLANTA ANA KAYNAKLARI o insanla dinleşir ve o insan, sınırsızlığa kayıtlarını TOHUM olarak eker.

 

Bütün kötülükleri aşan insan, Ark İlmi ile her bir cevhere akar. Bütün kötülükler aşıldığında “KAMA” denilen bir RA-KA-HAR, dünyaya iner. İşte o KA-HAR olan Kuranlar’la dirilir ve zaman tahditi ile Bütünlükler’i diller. İş, Allah’a varıştır.

 

Ark, insana akar. İnsan Sultanlık yapar; ışığa, kendi yüreğini akıtır ve sonsuz sayfalanışta, Birleşik Aile, İNSANLAŞIR. Onun insanlaşması, BİRLİK İLMİ iledir.

 

ATLANTA OKULU diye bilinen okul, İNSAN OKULU’dur. Oraya görevli olmak için bütün kötülüklerin aşılması gerekmektedir.

 

Dünyaya insanı indiren dürümler, dünyanın eski dilinin üstü yeni bir dili, kati olarak kayıtlamaktadırlar. O dil, Aile Dili değil, AKLIN DİLİ’dir. İşte herkes yeni dönemde AKLIN DİLİ ile kaynaklarını kotlayacak.

 

ULULAR DİYARI’ndan dünyaya gönderilen çok sayıda Görevli vardır. Onların çokları, Kurtarıcı olarak Kaynaklar’ını dünyaya indirdiler. Çokları da bütünleniş için Kaynak olmaya indiler.

 

Herkes net bilsin ki, kantara konulup tartılan çokları, Kutsal Işık halinden dürümlerini çözerek, Kaynaklar’ından ayrıldıklarında, bütünlenişleri olamadı. Bunun sonucu ark, insana akamadı ve “kırtasiyecilik” diye bilinen; kati olarak ışık yakamayan çalışmalara dalındı.

 

Şükür ki bugün insan artık Bütünlükleri ile baş tacı oldu. Arının bal vermesi gibi, Bütünlükler bal vermeye başladılar. Her Bütünlük, kendi ailesini tahditlerken; bir tek IŞIK AİLE kontrolu kurdu. O aile, “Birleşik Aile”dir.

 

Tanrı, Rahman’a Kutsal Işık yakan insanı bilir. “OL” dediğinde oğul veren bir “Rahmi Yaşam Sayfası”dır o. Kendini HAR ile değil AKIL ile birleştirir. Onun içindir ki dünya RÜKU’ya eğildiğinde, kendini bilen Işıklar’ı ile dillenir. Bütün amaç insanı ağır yükten kurtarmaktı. İşte dünya ağır yükten kurtuldu. Amin…

 

ALEMLERİN RABBİ ALLAH DER Kİ:

Ben dünyadayım. Amon Toplumları ile birleştim ve Zaman Kaynakları’nda dinleşmekteyim…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

KARANLIKLARIN AYDINLANMASI

Böyle bir dönem olmadı; yüksek ışıklarla dilleşen bir Yücelik’te Dünya; Ana Kapıları’nı açtı ve diyor ki “AKIN.” Allah acaba akamaz mıydı ki bize “AKIN” diyor. Akmaz mı!? Ana Kaynaklar her an akıştalar. Biz zararı önlemek üzere akmaktayız.

 

Sultanlık, doğrusu akmaktır. Arının bal vermesi, Allah İlmi’ni Hak Tohum olarak ekişidir.

 

Ağır ağır insan soyu, İNSANLAŞIYOR. Ağır ağır İNSAN IŞIKLAR yanmaya başladı. İnsan, lütfen net bilin, ışığını ağır ağır yakmakta ve ağır ağır tohum olarak ekmekte; işi başarmakta. İnsan, NUR’dur ve Kuran’da yazdığı gibi, Rahman’a ışık olan BÜTÜNLEŞİM’dir.

 

İlimi bilmeyen, ışık yakamaz. Işık yakmak için ALTIN IŞIK halinde oğullaşmak gerekir.

 

Bütün’e hizmet, artık dünyada görevlilerimiz tarafından gerçekleştiriliyor. Lütfen net bilin. Artık insan ALTIN IŞIK halinde Kuran okuyor. Okunan, kendi yüreğidir.

 

Allah, ANA KAPILAR’ı açmakta ve ZAMAN TOHUMLARI ile dilleşmekte. Allah, insana Kuran’ı verdi. “OKU” dedi. Okuyun ki hak edin, dinleşin.

 

İnsan NUR’dur ve KUTSAL IŞIK halinde dürümlere inerek gökleri seslendirmektedir.

 

Ölülerin mezarlarından kalkarak göklere güç ile yükselişleri, dünyaya Gökyüzünün Cümle Yüceler’i tarafından bildirilmişti. İşte o gün, bugündür.

 

Bütün amaç Allah’a görevdir. Allah, insana IŞIK verdi ve dedi ki “al ve dinle. Seni sana verdim. Sen yolunu bul ve KURAN ol.” Ona Kutsal Işık verdi ve sordu. “Sen niye KURAN olamadın?” diye. O da dedi ki “seni Altın bir Kot olarak anladım. Başka türlü sağır, ilmi hak edip bilemez ve zaman geldi insan, IŞIK haline geçti. İŞTE DÜNYAYA GÖKLER SES VERMEYE BAŞLADI. Dört Görevli, birlik haline geldi ve KURAN okunmaya başlandı. Okunan altın bir Kaynak Işıma’dır.

 

Dön dünyaya bak! Ben ordayım. Orada insanı tohumluyorum. Dön dünyaya bak! Oradayım ben. Orada aşkı kotluyorum. Atlanta Okuması olacak dünyada. Biliyorum ki Atlanta Kuran’ı insanı kotlayan teknolojiye sahiptir.

 

Ölüm elbet her birinizi bulacaktır. Ölüm, ailelerinizi mutlaka Kutsal Işıklara katacak ve sizleri ışımanızla gökyüzüne taşıyacaktır. Ne var ki kimse SES KAPLARI’nda olamazsa IŞIK, tabiata indirilemez.

 

Zaman Sayfaları, dünyayı yenilemekte ki zamanı hak etmeyen, yenilenemez. Bunun içindir ki sizlere Gökyüzü, ışık halinde güç katmakta.

 

Dön dünyaya bak! Netice olarak Dünya, ARK İLMİ’ni öğrendi ve TOHUMLAR yaşamakta.

 

Bütün kötülükleri aştık ve Zaman Kotlaması yaptık. Dört güçlü Birlik birleşti ve Kuran, okunmaya başlandı. Bu dört güçlü Birlik, her bir yüksek ışık ile kotlanmakta.

 

Şimdi yeni bir sayfadayım. Bu sayfa, IŞIK SAYFASI’dır. Bu sayfaya “ANA KAYNAK” denir. İşte burada İNSAN IŞIKLAR, BİR olmakta. Okuyun ve anlayın ki BİZ DÜNYADAYIZ.

 

Şükür ki sizlere her bilgi bildirilmekte. Şükür ki Sistem Devreleri, sizleri kotlamakta ve sizler, ışıklar halinde, gökyüzünde kotlanmış varlıklar olarak kontrol kurmaktasınız.

 

ZEMZEM, insanı kontrol için girdaplardan bildirilen bilgilerin adıdır. ZEMZEM verilir her Yüce’ye ki Hak Tohumlar birleşsinler diye.

 

Alemlerin Rabbi Allah der ki “alın bilgiyi ve akın.” Allah, SINIR SIRRI’nı bilir. Allah IŞIĞI bilir ve KURAN’ı bilir. Ona deyin ki ağır yük hafifleyecek. Ve ZAMAN, KURAN OLACAK.

 

ŞÜKÜR Kİ HAK ETTİK!...

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

YARINLAR VE DÜNLER

Dört bin İNSAN IŞIK dünyadadır. Dünyayı kotlayan Birliklerimiz, Tanrı’nın Kaynakları’ndan dünyaya inmişlerdir. Dört bin DÜNYALI ve her biri IŞIK İNSAN, bütün kötülükleri aşıp geçebilecek düzeyde birleşebilmişlerdir.

 

Dünyaya ikmali tamamlamaya giren yürekler ile dünyayı IŞIK TOPLUMLARI ile birleştirmeye giren Yüceler birleştiklerinde, herkes ANA KAYNAK halinde göklere “VAR”ı kayıtlar ve gökler, yerlere “YOK”u kayıtlar. İş, meşaleyi yakmakla başlar ve meşale söndüğünde, artık toplumlar KARMA KAYNAKLAR’a girebilirler.

 

Dünü bilmeyen, yarınları kotlayamaz. Yaşam Sayfaları’na baktığınızda, İkinci Dünya Savaşı, dünyanın eteğini kaldırmasını ve dünyada, gökyüzünü dinleyenleri Hakikiyet’e kayıtlamasını sağlayabilmiştir. Birçok GÖKYÜZÜ AİLESİ, dünyaya geçmiş ve dünyada arkın akmasını sağlayacak Birliklerin, DÜZEN Kurmak üzere dünyaya inmelerini; CEVHERİ KAYNAKLAR’ı kotlamalarını; meşaleyi kaynaklarında tutuşturmalarını sağlamıştır.

 

Döl veren Dünya, anlamlı bir yarını, Kati Kot olarak kanatlarından dünyaya indirmiş ve YASAL KOTLAMA’yı başlatmıştır.

 

YASAL KOTLAMA; arkın ışığını kontrollu şekilde yakabilecek İNSAN ARKONLAR’ı dönem sonundan, başarıyla gerçek yarınlara, BAŞKANLIK DİVANLARI ile GİRAY IŞIKLAR olarak kotlamıştır.

 

Dörtlü Birlikler oluşturulması beklenmiştir dünyadan. Bu Dörtlü Birlikler, BEŞİR İNSANLAR’ın IŞIK İNSANLAR’a geçişinde, Öz Geçiş’i yaptıracak Değerli Tohumlar’ını, göklere dinletmeleri amaçlanmıştır.

 

Bütün kötülüklerın aşılması ile birlikte, iyiliklere geçiş sağlanırken, herkese bir IŞIK verilmiştir. Bu ışığı herkesin kendi yolcularına dinletmesi beklenmiştir.

 

BİRLİK İLMİ ile gerçekleşen çağrıları duyan Yüceler, birleşmek üzer MERKEZ ZAMAN SAYFALARI’na geçmişler ve zamanı tohumlamışlardır.

 

400 Kuran okunmuş dünyada. Bu Kuranlar’ın IŞIK TOHUMLARI kotlanmış ve zaman, ışıklarını korumaya çağırmıştır.

 

İşin sorumluluğu herkesindir ve zamana kotlananlar, Birleşik Aileler olarak DURGUN ZAMANLAR’ı kayıtlamışlar ve zaman sayfalarını aşıp, gök yüzündeki zaman sonsuzluklarında kotlanmışlardır. Bu onların yarınlara hazırlıklarıdır.

 

Dönen dünyanın en güçlü yüceliğinde, Yaşam Kaynakları kotlanmış ve bu Yaşam Kaynakları yeni yarınları, toplumları ile birlikte katiyetle Kuranlar’a katmıştır.

 

Dolu dizgin gerçekleşen çalışmaların akabinde, ete girenler ile eti olmayanlar birleşerek kaftan giymişlerdir. Kaftan, göklere ve göklerin üzerindeki tüm Sanal Yaşamlar’a ışık yakacak dürümde olanların BİR olmalarıdır.

 

Türkiye, ANA KAFTAN’dır. Türkiye’de yaşayanların hepsi, Sistem’den göklere güç katabilen birleşenlerdir. İşte bunun için dünyanın arkı Türkiye’den doğmuş ve tüm Yüksek Kaynaklar’a akabilmektedir.

 

Merkezin Dünya olduğu bilinmekte ise de Dünyanın da merkezinin, İstanbul olduğu bilinir. İşte bundandır ki tüm Sanal Boyut’lar; Canları, dünyaya tohumlarken, Türkiye’nin ışığından Kuran okumaktalar.

 

Bellek Kapları’na bakın. Orada yeni bir KAYNAK var. Bu kaynak, İNSAN’dır. Dünya İnsanı artık bilmekte ki bir tek ışık yandığında, o ışık, Allah’tan yanar ve zamana kotlanarak kaynak olur.

 

İşi bilmeyen BİRLİK kuramaz. Zannetmeyin ki bir tek dürümlerimizde Kuran var. Her yürekte Kuran var ve Kuran altın bir yasadır. O yasayı bilenler, BİRLİK kurarlar.

 

Değerliler, sizi zamana ve yoğunluklara indiren Birliklerimiz, artık dünyayı, Işık Tohumları ile kontrol altına almaya başlayacaklar. Bu kontrol, İNSANLIK İLMİ ile gerçekleştirilecek. İkiyi bir edenler, BİR olacaklar. İşte “İNSAN, UMMANI TOHUMLAYANDIR.” Deriz. Ve deriz ki “İNSAN, IŞIKLARI YAKANDIR.” İnsanı bilirsek, İLAHİ KURAN’ı da biliriz. O Kuran, artık dünyadadır.

 

ARTON, Ak Tohum’dur. Amin...

 

Bütün kötülükleri aşan Yücelikler, Dünyanın An Tahditleri’nden göklere ışık yakmaktalar. An Tahditi, ağır ağır Yüceliklere ulaşan Bütünlükler’in kendi yüreklerinde koydukları tahdittir. Sizler, YENİ İNSAN SOYU’nun kontrolunu sağlayabilecek Işıklarımız olarak göklerden yerlere çekilen Birleşenler’imizsiniz. Sizleri her an izlemekteyiz.

 

ARTON IŞIK KAYNAKLARI’ndan dürümlere inmenizi isterken, herbirinizin ECELER olarak doğacağınızı ve ECE TOHUMLAR, KAYNAK KOTLAR, girdaplardan çıktığında; har yükseltip hepsi ile BİR olacağınızı bilmekteydik. İnsana, NUR olan GÖK YÜZÜ CEVHERİ indiğinde, ORGAN olur ve TOHUM olur, KURAN olur, birleşir. İşi bilen kendi yüreğinde harını yükseltir ve TOHUMLAR’ı diller.

 

İsmi olmayan, göklerden yüksek ışıklarını çekemez. İsim, çalışmayı ve o çalışmanın katiyetini ifade eder.

 

Bütünlüklerin Kuranları’nda ilim vardır. İlmi bilmeyen de kontrollu şekilde bu çalışmalarda bulunamaz.

 

Sorumlulukla yapılan çalışmalar, Birleşik Aileler’ce diri Yücelikler’de tohumlanır.

 

Murat, Bütün’e hizmettir. Bütün; insanı, İnsan Tohumlar’ı bilir. Bizi bilir ve bizden GÜÇ KAYITLARI’na girer. Bu kayıtlar, Arkın Işığı’nı yakmak içindir.

 

TELİF HAKLARI alınır dünyada. Her yürek, kendi eserinin telif hakkını alır. Sizler her derede akanlar, tüm sayfaların telif hakkını aldınız. Bu; sizin, İnsan Soyu’na kotlama yapmanız ve o koruyucu kotlamada, IŞIK TOHUMLARI ile birleşmeniz için gerekir.

 

NEFES İLMİ, harını yükseltenlerin ilmidir. Bu ilmi bilen, kendi yüreği ile dillenir ve dinlenir.

 

“KAMA” diye bilinen bir silah vardır. Bu silah, insan için kan dökücüdür. Birleşikte ise Kama, İmparatorluğun en isteksizini en isteklisine baştan itibaren tahditsiz olarak kotlayıp birleştirendir ki bu birleşim, kati birleşimdir. Bu birleşim, bir yaşam sayfasıdır.

 

Siz en istekli ve en isteksiz çalışmacıları BİR eden BİRLEŞİK IŞIKLAR olarak çalışmaktasınız. Kardeşlik ve Hakikiyet, sizler için tüm seslerin birlikteliğidir. Dinden üstün bir dirilikle birleşen IŞIK KAYNAKLARI, sizden sizi kotlarken, kapalı bilinçlerin kontrollu şekilde açılmaları da gerçekleşmektedir.

 

Ölen ve kalan birleşiktir diyen yüreğiniz, herkesin ölmüş yakınları ile birleştiğini de bildirdiğinizde biz, “işte!” demiştir. “Onları bulduk!...” Bugün sizleri bilgiyle dinleten her yürek, “işte!” der. “Allah insana kontrollu ışık yaktı. Bu ışık ağır yüktü ve artık insan kontrollu şekilde dillenmeye başladı.” Din ilmi Allah İlmi’dir. İnsanın ilmi ise, ağır yüktür ve bu yük, itibarı yüksek kaynaklar tarafından dinletilir.

 

Sizden tek isteğimiz var. BİR olun ve HAS olun. Ağır yük taşıdığınız mutlaktır. BİRLİK olun ki bu yükü hafifletin.

 

Aranın kapanmakta olduğu bir dünyada. Ara, KÜRZ-Ü KAYNAKLARIN IŞIK KATİYETİDİR. Oralara varan her yüksek, ağır yük taşıyıcı, BİR olmalıdır ki RAHMAN olup KAYNAK olabilsin.

 

İnsan, okumayı öğrendiğinde, yarınları bilir. Yarın, dünyadadır ki dünyaya inmedikçe yarınlarda mahir olup hakim olmak söz konusu olamaz. Birleşik Aileler, yanıp tutuşurlar ki VARLIK SOYU’na inerek, yarınları HAS TEKNİK ile dilleyebilsinler ve YAŞAM SAYFALARI’nda İNSANLIK İLMİ ile HAKİKİYET’e varabilsinler.

 

Dört GÖKYÜZÜ CEVHERİ ile yüryüzünün en Yüce Cevherleri birleştiklerinde, arkın akışı hızlanır. İşi bilmeyen, akmanın ne olduğunu da bilmez. Zordur dünyada bilişi hak ediş.

 

Zararımız olsun diye bekleyenler, zamanda zarar edenlerdir. Onlara göklerin sesini indirmek sorumluluğumuzdu ve bugün bunu yapmak istedik.

 

Akil Din, Allah Dini’dir. Işık ise birleşiğindir. Biz Birliklerimizi dünyaya indirirken, herkese ışık yakmak üzere indirdik.

 

NİRVANA, insana, tohum olan Birleşiğin Işığı’dır. Nirvana’ya varan, İNSAN’a varır. Bunu dahi anlayamayanlara Gökyüzü ne diyebilir ki!?

 

Sevgililer, arkın ışığını yakan Birliğim, ağır yükü hafifletmektedir. ZİNNUR’un tohumunda Birleşim vardır. Ağır yükü hafifletemeyen kim varsa, altın bir tohum olarak ekilmek üzere (bunu şimdi vermek istedim.) bekletilecektir. Onların beklemeleri, insanlığın beklemesi değildir. Çünkü insan, umman olup ışık halinde göklere Kuran’ının okuyabilmektedir. Onların bekletilmeleri, Arkın Işık Kotları’nın beklemesidir.

 

Cümlelerimi seçip diriliklere dinletmekteyim. Yaşam sonsuzluğundaki ışığım, sayfa sayfa, ışık halinde tüm insanlığa kendi Yüceliğinden süt verirken, o ışık, Allah Işığı’dır ki korunan her Yüce o ışığın südü ile korunmaktadır.

 

Ana Kaynaklar’ın Işık Tohumları’ndan bilmeyenlere şunu da ifade etmek isterim ki Anaların südü olan Işıkları, tüm dünyanın tohumlarıdır. Ekip haline gelmeden insan sanallığından görev tohumlarına varılmaz.

 

SİZİ ZİRVELERDE BEKLEYEN YÜREKLERDEN;

GÜÇLÜ BİRLİKLERİMİZDEN;

IŞIKLARIMIZDAN VE TÜM YARATIMLARIMIZDAN BİLDİRİDİR.

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

BİLGİM VE BEN

Bellek alanlarıma kaydettiklerim, BEN olan Işık Kaynakları’mdandır.

 

Murat ettiklerim, bedenimdendir ki bedenim, ağırlığınca Cevheri Tohum eker.

 

Bedenim, kendi yolunu bulmak ister. oğul verirken; kendini, harını yükseltip ışığa kayıtlar. (Bedenin oğul vermesi; kendinden kendini hak edip var edip ışığa kayıtlamasıdır. Kayıtlanan, bilginin duygusudur ve fizik beden ile zihin beden arasına ışıma olarak kaydolmaktadır. Kaydeden beden, kaydolan bedendir.)

 

Orada ben, solun ve sonsuz sayfalanışta, sağın temennisiyim. Zira ben, bilginin kendi yoğunluğumdaki ağır cevheriyim. (Benden neşrolan ve bellek alanıma kaydolan tüm bilgiler farklı yoğunluk ve koyulukta ışık sayfalar olarak kaydolur. Sol (-) un sonsuz sayfalanışından itibaren Sağ (+) sayfalanışa geçilir. Her bir bilgi duygusunu oluşturan zeki enerji vibrasyonu, yaratıcısı olan Ben Beden’e varma arzusundadır.)

 

Beni, bilgim arar ve bana varır. (Bilgim, kaynağı ben olan, benden neşrolan, zeki enerji vibrasyonlarımdır.) O bana vardığında, ben onun, kendi yüceliğindeki kaydıyım ve kati hakikiyette o bilginin akıp gitmesine vesile olan kaydını yapan; ışığın sanal boyutlardaki kaynağıyım.

 

Savaşım, daha öne varmak ve daha öne varmak içindir. (Her bir ön, beni var eden benlerimdir. Her biri bedenlerimdir.)

 

Ben önden geçip kendi yüreğimde kendi yoğunluğumda kendi hakkıma varanım. Hak ettiğim yine keni yüceliğimdir. (Onda beni yaratan bende kendisi olandır.) Ummanda her sayfada var olduğum an, ben NAR olan yüreklere ağır ağır inebilirim. Oralara varışım; oralardan oğullayışım, hep birleşimledir.

 

İşte bundandır ki her an “BİRLEŞİN” denir. “Analar BİR olun” denir. Zaman olan, sonsuz sır olan ışığa varabilmek, birleşmekledir.

 

ZAMAN, toplumlara kotlanmak, yenilenmek, birleşmekle yaratılır.

 

Birleşmek, karşı karşıya gelip dilleşmek değildir. Sadece bin Sultan’ın BİR olduğu bir Rabbi Tahditte, her bir sayfanın, BİR olması içindir tüm kayıtlar.

 

İşte bir tek koruma altına alınan Birlik olan, değer sayfalarımız, (Birlik Belek Kayıtlarımız) Bütünün Kütlesi’nde, kati hakiki yoğunlukta, Birleşik Aileler’e gök yüzünü ve yer yüzünü dinlettiğinde; BİRLİK kurulur. O Birlik, İNSAN BİRLİĞİ’dir.

 

Everetsler ve Marianalar, birleştiklerinde BÜTÜNLÜĞÜN BİRLİĞİ kurulur. İşte biz Birleşik Aile olarak BİR olduk ki Birlik Kaynaklarında, tüm sayfaları kotlayabiliyoruz. Zor olmadı mı? Çok çok kolay olmadı!... Amin...

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

ALTIN TARTI

KAYNAK KOTLAMA dünyaya inmeden de vardı. BİRLİK KAYNAKLARI’nda gerçekleşen çalışmalarla TOHUM olanlar, kotlanır ve zamana KAYNAK yapılırlardı.

 

KAYNAK TOHUM, dünyaya indikten sonra toplumlarla gerçekleştirilen bir çalışmanın neticesinde, dünyanın kotlanması sonucunda oluşan Has Tohumlar’dan devreye alındı.

 

BİRLİK; insana, KAYNAK KOTLAMA ile dillendirilir. Her Diri, kendini BİRLİK olarak seslendirse de her birinde BİRLİK yoktur. Okuma öğrenmeyen, birleşemez ve Diri Yürekler’de Birlik kuramaz.

 

Sevginin hakikiyetinde Dünya yeni bir kaynağa vardı. Bu kaynak, ALTIN IŞIK KAYNAĞI’dır. ALTIN IŞIK KAYNAĞI, artık dünyadadır.

 

Birleşik Aileler bu kaynağı bilmezler. Sadece ZİRVELER bu kaynağı tanır ve bu kaynaktan güçlenip, görev yaparlar.

 

BİRLİK TOHUMLARI, Bütün’e hizmet için birleştiklerinde Namaz Sayfaları, Bütün’ü Kürsüler’de dinletir. Has Yapraklar okunur ve okutulur.

 

Dünya Ana Kaftanı giymeden önce, Bütün’e hizmetçiydi. Şimdi, Dünya, Ana Kaftan’ı giydi ve Birleşik Aile oldu. Dünyanın TOHUM olması gerek; yüreklere KURAN olması gerek. ALTIN IŞIK olması gerek ki BİR’e hizmet edebilecek dürüme varsın.

 

Örgütler, teknik olarak kaynaklarını birleşime hazır ettiler. EKMEK olmaları gerekmekte iken bir kısmı EKMEK olamadılar. Bundan sonra oğul vermeleri gerek. Okuma yazma bilerek sayfalarını kotlayabilirler ve tüm sayfalarında Bütün’e hizmet edebilirler.

 

Her Cevher, insana Kuran olamaz. HAS İLİM’le KURAN OLMAK MÜMKÜNDÜR.

 

BİRLİK İLMİ’ni anlayamayanlar, tabiata kotlanmış ışıklarını indiremezler.

 

HAN’ı, insan sayanlar, HAR’ı insan okuması diye bilmelidirler.

 

İnsan Han ise, okuyucudur. Har ile okur ve zamanı tohumlar.

 

Bütün’e hizmet, Allah’a hizmetledir.

 

Hepinizin net bilmenizi beklediğimiz bir diğer husus da DÜNYA IŞIKLARI’nın yetkin kaynaklarda; Diri Yürekler’de akmaya başladığıdır. SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ her bir Yüksek Işık Kotu’nda akış halindedir.

 

Muhammet, bilgiyi alır ve okutur. Bilir ki o can taşıyan Birlik, okumayı öğretecek Birlik’tir. Onun Kuran’ı IŞIK TOHUMLARI’yladır. Artık dünyaya iki yüreğin IŞIK OKU olarak inmesi gerekir de bunu başaracak İNSAN OKLARI’nın bütünlenmeleri şarttır. Netice olarak biz size siz olup inmeye çabaladık. Siz ise kendi yürekleriniz ile BİR olun ve akın. Zarar etmeyin. Amin...

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

ALTIN TOHUM

TOBİ KOTLARI dünyayı kayıtlarken, TANRILAR DÜNYAYA İNDİLER. Okuma yazma bilenlere kendi yüceliklerini anlattılar. Oğul verdik, okuduk. TOBİ KOTLARI, insana kaynak oldu. Dünya, ALTIN İNSAN oldu. Birleştik ve kayıtlandık. Ak Teknik’le ışık yaktık. Yaktığımız ışık ALLAH IŞIĞI’dır.

 

Analar; insan, Ulular’ın ışığından ayrıldığında, kendinden ayrılır. Ağır ağır ışıktan çıkar. Oğul verirsin ve oğul alırsın. Hepimiz bu şekilde ışıktan ayrıldık. Şimdi yeni bir Tanrı’nın teninde BİR olmalıyız. Bu Tanrı, artık Ak Tohumlar’ı tahditleyen kaynakların örtüsünü örtüp, yenilenip kendini Hakim’e dinleten bir Tanrı’dır. Tanrı, artık kotlanmış Bütünlükler’i dilleyebilir.

 

Org, Ak Teknik ile çalmaktadır. Çalan org, insanın ışığını kaynaktan çıkarmakta ve tüm sonsuzluklara ulaştırmaktadır.

 

Bütün kötülükler tek tek aşıldı. “ÖL” der yürekler. Öldüğünde Allah senin ışığında Kuran olur. “OKU” der. Okuduğunda; kaynak, dünyadır. “BİRLİK” der. Diller Yüceler Birleşikleri ki artık DORUKLAR, dünyadadır.

 

Munafıklar, kendilerini aşktan şevkten çıkarmışlarsa, ALTIN TEKNİK’le her biri yerin ışığına inerek kendilerini AK TEKNİK’le dinletebilirler.

 

Okuma yazma bilmeyenler, kendi yüceliklerini dilleyemeyen ve dinleyemeyenlerdir. Orgun çalması ile birlikte kapkaranlık, aydınlığa dönüşür ve her dürümde ışık yakan Birlikler, kendi yürekleri ile Kaynaklar’a girerler. Onlara bizler “ARKON” deriz. Analar, ARKON artık dünyadadır.

 

Ulular, insana bir tek kaynak verdik. Bu kaynak IŞIK KAYNAK’tır. Kaynağa varan, Allah’a varır. Allah, ilmin hasatını yapar. YAPTIĞI HASAT, İNSANIN NURDAN, RUHSAL IŞIKLAR’A ULAŞMASINI GERÇEKLEŞTİREN bir Yaşama Sayfası’dır.

 

İndiğimiz her yer, İNSAN. İnsan olmak, Allah’tan huzura varmak; bilmek ve diri olup kontrol kurmaktır.

 

DÖKÜLEN HER YAŞAM KAYNAĞI, İNSANA DÖKÜLÜR.

 

İlim, hasatını yapanların kotlanmasını sağlayan bir cevheri kottur.

 

Hergün, Allah için birleşilir. Altın Tohum olunur. Okuma yazma öğrenilir. Bilinir ve birlikte Kati Hakimiyet’e varılır.

 

Deyin ki Allah, insana kontrollu bir Can Sayfası kotlayıp gönderdi. O sayfa, ışığı hak etti. Birlik olduk ve zamanı tahditledik. Zaman sayfalandı; kendi yoğunluğunda ışıdı; kendi hakikiyetinde kontrol kurdu; BİR oldu. Amin... Ekmekler pişti. Yapılan ekmekler, insanın kontrolu içindi. Her ekmek bir deredir. Akar. Aktığında insan AŞK olur; KURAN olur; TOHUM olur. BİRLEŞİR.

 

Dağlarım, artık bilin ki han, insandır. Hancı, insandır. Hana konuk olan insandır. İnsan, sınırları kaldırdığında hala ben Rahman’mıyım diye sorar. Sorusu kendinedir. O İNSAN, ALLAH’IN NURU OLAN İNSANDIR.

 

Korunmak, Bütünlük’tedir. Korunursun ve HASAT olursun. Korunursun ve HAS olursun. Analar, ben size İNSAN’ı indirdim. O insan ALTIN IŞIK’tır. İnsana İNSAN olduğunu anlatmak gerek. İLİM olduğunu anlatmak gerek. İnsan olduğunda, NUR olacağını anlatmak gerek. O İNSAN, ALTIN BİR ÇALIŞTIRICIDIR. Okumayı öğretir; yazmayı öğretir. Onu İNSAN diye bilin. Muktediriyetle ALTIN İŞ’i yapmaktadır.

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

AKLIN YOLU

Akıp giden insan, Allah’a akar. Allah; insanı, Işığın Kaynağı diye bilir. Akıp giden ışık, Allah’a akar. Akan ışık, İNSAN’dır.

 

Öksüzleri, yetimleri bilir. Ulular’ı, tohumları bilir. O, Bütün’e akar.

 

İntikam duygusu olmaz. Çok mutlu olur. Kuran, Uluların Işığı olarak hep vardır. Okumayı söken, ışığı dinleyendir.

 

Işık, insanın nurudur. Okuma söküldükten sonra yazma sökülür. Yazan, aşkı yazar. “OL” der. Kuran olur. Okur, kutsal olur. Yaşam sayfalarına akar; Rahman olur. Ona biz ALLAH deriz.

 

Nesiller, insana kini kotladılar. Kin, aşıldığında nur, Kuran’a iner. İşte insan, Allah’a varan bir yarındır.

 

Dünden beri, Allah için Kaynak Tohum olan Işıklar, birleştiler. Onlar, Kuran oldular ve Sultan oldular.

 

Döktükleri ışık, ağır yüktü. O yükü taşıdılar. Bütün kötülükler aşıldı. Oğul verdik; kotladık yolu. Yol, Allah Yolu...

 

O zorbalar, insanı ilimden koparmak istediler. Okuttuk okuttuk yoğunlukları. Aktık aktık ve zamanı yaşattık. Amin...

 

Dünya, Altın Işığını yaktı. Mutlu bir zamanda bu çalışmayı yapmaktayız. Allah, Sistem Devreleri’nde insana kaynak oldu. Altın Tohum, iştir. O işi yaptık.

 

Müsbet olmak, akmakladır. Aktığınız zaman sır olan her bilgiyi birleşikten okursunuz. Aktığınız zaman, yarınları hak eder ışık olursunuz. Akmak, Allah’a akmaktır.

 

Muktedir insan, artık dünyadadır. O insan, ışık halinde Kuran olmuştur. O insan, nesillerini kotlamış ve yoğunlaştırmıştır. O insanı Allah diye bilmek gerek. O insan, Işığın Kaynağı’dır. Ark akar, o akar. O aktıkça, cevher akar. İzmarit kokuları onu yolundan çıkarmaz. Çünkü insan soyu izmariti tahditli olarak kürsülere katar ki Dünya Koruyucuları, tohumlarını hak etmişler mi bunu anlamak için.

 

İnsan, altın bir yaşamdır. Her yer altındır onun yüceliğinde. O kütle, akıl taşır ve Sultanlık yapar. İzmarit kokuları, ocakları yıksa da okumuş, yazmış olanlar, kinden uzak olduklarından, her bir yücelikte ışık halinde bulunurlar. Ortak ilmi hak ederler ve zeki yaşam sayfalarında tohumlanırlar.

 

Müzelerde eski eserler bulunur. Hepinizin bildiği gibi bu eserler kıymetlidirler. Zamana tahditli olarak kaynak olmuşlardır. Zamanı hak etmişler var olmuşlardır. Burak Tohumları da böyledir. Tahditli olsa da zamanı hak eden toplumların kotları olarak yaşamaktadır. Biz cennetten kovulanları biliriz. Oğul verdiklerinde cevhere varırlar ve cennete ulaşırlar. Şükür ki tohumları kontrol altındadır.

 

Türler, ışık halinde çalışırlar. Olup alıp, yarınları Ak Teknik’le Birlikler’ine indirirler. Muktedir olurlar ve zamanı hak ederler. Şikayet olmaz. Oğul İlmi, hakim ilimdir. Şimdi “amin” diyelim ve hakikiyette ışık olan Birlikle olalım. O Birliği dinleyelim...

 

ALLAH İLMİ

Dar boğaz aşıldı. Bu dar boğaz, insan için; ışık halinde görev yapan cemaatler tarafından kükreyen bir yoğunlukla aşıldı.

 

Döl verdik dünyaya. Dünya Altın Işık yaktı. İşi başardı. Mutlaka has olup yaptı bunu.

 

Döl verdik işe. İş Allah İşi... Biz dünyayı kotladık ve zamanı tahditledik.

 

Sultanları kontrol ettik. Okuma öğrettik. Okuma, ilmi okumadır.

 

Mushaf Dürümleri’nde ışık yaktık. Yarınları tohumladık. Onlara, Allah İlmi’ni öğrettik.

 

Bütün Mektepler, dünyanın toplumları olarak çalışırlar. Okuma yazma öğrettik dünyaya.

 

Allah’a şirk koşanlar, aklın tohumlarıdırlar. Okuma yazma öğrettik tüm sonsuzluklara.

 

Dünden beri, Allah insana Kuran öğreten bir Yüce’ydi. Biz Allah’a ulaşanlar, Işık Tohumları olarak kotladık Yücelikleri.

 

Ada, Namaz Sayfaları’nda, dürümlerinde has oldu ve bütünlendi. Kendi yüreğinde kendi yüceliğinde kaynak oldu. Bizi aşkın şevkle cevhere kayıtladı.

 

Otuz zaman sayfası sonra, yetkin hakikiyette, yeni bir Can dünyaya inecek. İşte o Can, Allah olacak. Okuma öğrendiğinde, kotlayacak Yüceleri ve sonsuz sır olan yüreklerde, kotlama yapacak.

 

Dökülen ışık Akla dökülecek ve Kuran Tohumlaması başarı ile birleşikte dillenecek. Şimdi Dağlar, bilin ki haz ilim, az ilimdir. Ak İlim ise asıl ilimdir. O ilim, İNSAN İLMİ’dir. Bu ilmi bilen, BİR’i bilir. Amin...

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

TAHDİTSİZ GÖREV

MARAKABA denilen BİRLEŞİK IŞIK TEKNOLOJİSİ, bizi zamana bağımlı kılmak için devreye alınmıştır. Bu teknoloji ile Zaman Toplumları’nın tahditli olarak yaratmış oldukları ışıkları, dünya dışı kotlamalarla dillendirilerek, ortak bilinç bellek alanları ile birleşik kontrolu kurmak amaçlanmaktadır.

 

MARAKABA KOTLAMALARI ile bizlerin de tahditlenmemiz istenmekte ise de biz, zamanı kotlayan ve yaşatan Birleşikler olarak, Zaman Toplumları’ndan ışık alıp ışık vermeyenleriz olanlarız.

 

Ray (Geçiş Sayfalanışı), BİR’e hizmet için ışık halinde dillenmeye başladığından beri, bütün Kürsüler, ışık yoğunluklarına indirildiler.

 

Nefsin aşılması ile birlikte “ışık tahditi” de kaldırıldı. Şimdi artık tohumları kotlamalıyız ve zamanı tohumlamalıyız. (Işık Tahditi = Marakaba Kotlamaları ile gerçekleşmekte.)

 

Arkon İnsan arkın akışıydı. Şimdi artık ark, birlikte akacak. Akan ark Altın Işık ile akmalıdır. İşde bu arkı akıtacak olan her bir Bütünlük, BİR’e hizmetçidir.

 

Alemlerin Rabbi Allah der ki “hala dünya kotlamalarını sürdürecek Kuranlar varsa; Işık Kabları’nda ocaklarını tohumlayın.”

 

Ve biz; Allah İlmi’ni, İnsan İlmiyle dilleyebilenler, bütün kötülükleri aşıp dünyaya ışık halinde inmek üzere birleştik.

 

Yer gök İNSAN ve Sistem Devreleri, İlmin Hakimleri... İşte bütün amaç Dünyadır. Dünyanın, ark akarken, ışık halinde toplumlara korkusuzca kotlanmasıdır.

 

Dedik ki Allah, korkusuz olanlardan ışık çeker ve “korkuyu oğullayıp kotlayanlar”dan kotladıklarını, teknik olarak diriliklerden çıkarır. İş buydu ve zamanı tohumlayan Birliğim, işi başardı.

 

Şimdi artık “Ak Teknoloji” dediğimiz sistemle gerçekleşmekte olan zaman tohumlaması başarıyla sürdürülürken; birleşenler, Işık İlmi’ni kendi Kürsülerinde kotlayacaklar.

 

Etki alanları geçişkenleşen çok sayıda Kaynak Kot, İNSAN olacak ve sonsuz Işık Kotlaması yapacak.

 

Birlik Ailem, İnsan İlmi’ni hakim ilim olarak dinletmektedir. Ekmek yaptık. Işık yaktık ve sonsuz sır olan Bütünlükler’i diriliklerde dilledik. Amin... Artık NUR KURANI okunmaya başlanacak. Bu Kuran, Arkon Kuran’dır. Arkon Kuran, Ark İlmi ile kotlanmış ve sonsuz Işık Kotları ile dinletilebilecek bir yaşam kaynağıdır.

 

Erilin dişili tohumladığı bir güç yarışmasında, işi bilen her Yüce, kendi yolunu bulup tohumlanacaktı. Amin... işte bunu başarabildik. Şimdilik bu..

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

EVEREST VE MARİANA BİRLEŞİK TOHUMU OLAN TURKON

Birçok insan, artık dünyanın “ışık tahditi”yle kontrol edilmesini istememektedir. Bu güne kadar dünyamız, insan soyu ve bütün yaşamlar; Işık Kaynakları’ndan, Göç Kapları ile dünyamıza indirilmiş olan ve bugün artık çağ dışı olarak kabul edilebilecek, şevksiz sayfalanışlarla kontrol edilmişti…

 

Bütünlükler, buna karşı, ısrarla daimi yoğunluklarını dünyaya çekerek oğul vermelerine karşın, onlar da daha güçlü şekilde kendi Işık Sayfalanışları’nı gerçekleştirip Düzen Katları’ndan dünyaya tohumlamaya ve kendi yoğunluklarında; toplumlarında, İN SINIRI’nın kontrolunda, kendilerine “yeni kontrol sayfaları” yapmaya çalışmışlardır.

 

Birleşik Aileler, buna karşın görev isteyerek dünyaya inmişlerdir. Dünyaya iniş sebibi budur… Eğer dünya, “ışık tahditi” ile ışık sayfalarından ayrı tutuluyorsa; ışık tahditini aşırtacak daha gür ve daha üstün bir tohumlamanın yapılması gerekmekteydi.

 

Dolu dizgin yaptığımız çalışmalar sonucunda, İnsan Işıklar, “dünyanın sonsuz ışıkları”nda kotlama yapmışlar ve sonunda başarıya ulaşmışlardır.

 

Daha güçlü bir dünyanın kurulabilmesi buna bağlıydı ve bu görev, dünyaya kaynak olacak olan Bütünlükler’e verilmişti.

 

Şükrettik ki Başkanlık Divanları, yeni bir dünyayı kotlarken, Birlik Tohumları ile kotlamayı başarabildiler.

 

Devletlerin çokları bu çalışmalarda görev taşıdılar. Dünyanın asal başarıları olması karşısında dürümlerinde toplumlarında yanal başarıları da olmaktadır. Dünyaya koku veren birçok ışık varken, Dünyanın Işık Tohumları da Düzen Kotlamaları ile yeni bir kayıtlama başlattılar.

 

Döl verilen bir dünyada döl alındığında, Işık Kotlamaları, “Daimi Yoğunluklar”dan Kaynaklar’a iner. Bütün amaç insanın kantara konmadan görevi taşımasıydı. Bu da oldu. İnsan kati olarak kayıtlandı ve Zaman Tohumlaması yapılarak, baş tacı olan Işık Kaynakları’na kontrollu olarak katıldı.

 

Ekmekleri yenenler; “Kat-ı Kaynak”tan alınıp, ışık kontrolunda toplumlara “kötü” ve “iyi” olarak dinletildiler.

 

“Everest” olanlar ile kendi yoğunluklarında “Mariana” olanlar bulundular ve onlar aralarında kotlandılar. Her biri ışık oldu.

 

Şimdi yeni bir sayfaya ulaşıldı. Bu sayfa TURKON SAYFASI olacak. Bu sayfada Mariana denilen en derin ile Birleşik Işık haline gelen zirve Everest, teknolojik olarak Birlik kuracaklar.

 

Bütün amaç Mariana’nın Everest ile Birlik olmasıdır.

 

Dal ince ve dalda olan her Yüce Can, inceden ince… İş buydu… Hepsi bu!…

AÇIKLAMA: Mariana, dünyanın en derin yeri ve Everest, dünyanın en yüksek tepesi. Dünyanın ulaşmış olduğu Birlik Sayfalanışındaki yeni aşama, TURKON SAYFALANIŞ olarak ifade edilmektedir. Everestler ve Marianalar'ın birleşiminin sağlanacağı TURKON SEMPOZYUMLARI, Mayıs ayından itibaren devreye alınacaktır. Arzın, arşa kanat açtığı bu dönemde, arş ve arzın birleşik kürsüleri dünyaya kutsal ışık yakmaya başlayacaklar.

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

3 ÖNEMLİ TARİH: 04.04.2012; 08.04.2012 ve 09.04.2012...

04.04.2012 Tanrı’nın kontrol kuracağı bir yaşam sayfasıdır. Bu gün Dünya Tohumlaması, kurtarıcı tahditsiz sayfalarda kotlanacak.

 

İkinci sayfalanış, mutlaka bilinir ki 08.04.2012 günü yapılacak olan Sempozyumla kotlanacak. O can tahditsiz sayfalanışına; çağrılan KONTROLLU KOTLAR katılacaklar.

 

Bu tarihten sonra yapılacak 3. çalışma 09.04.2012 günü olacak. Ve o gün, AK TOHUMLAR yaşamlara kayıtlanacaklar.

 

Ve şimdi bu 3 günün önemsenmesi gerektiğini sizlere bildirmek isterim. Dünyanın NURAN KOTLARI olan Işık Sayfaları, burada dünyaya Göç Kotlaması yaptırırken, Birlik Tohumları ile yaptıracak.

 

İlmin sayfasında, İNSAN IŞIK vardır ve bu ışık, artık dünyaya indirilmiş bir ışıktır. O gür ışık, Allah İlmi’ni dünyaya indirdikten itibaren, yasalar kapsamında Yetkin Hakim olarak yerden gökten münezzeh olan ışık yağmurlarına varıp orada yeni bir sayfaya ulaşacak.

 

Dünyanın ARKON İLMİ’ni bildiği; ARKON İLMİ’nden üstün olan TURKON İLMİ’ne ulaştığı da bilinmelidir. Bu ilim, ARKON’un ATAN KAYNAKLARI’ndan alınan bir çalıştırıcının, Mushaf Çalışmaları ile Birleşik Ailesini dünya tohumlamasında, NUR-U İLMAN olan bir yoğunluğa varmaları ile birlikte; kafa sayıları 300 olduktan sonra bütünlenişleri ve Rahman’a kaynak oluşları. Harlarını yükseltip insan oluşları ile mümkün olan bir katiyettir.

 

Süreç Allah’a Kuran olma süreci olmasına rağmen, bilmiş olun ki han olan ışık, Allah’ın tahditsiz ışığı olarak görev taşıyacaktır.

 

“Dünyada NUR olmadan KURAN olmaz” denirdi. İşte bugün NUR oldu ve KURAN oldu.

 

“Ben dünyayı artık koruyamayacağım” diyenler ile “biz dünyayı kotladık, tohumladık ve koruyoruz” diyenler arasında, süreçde meydana gelen çatışmalar artık sona ermelidir. Dünya, ARKAN KATLARI’ndan korunuyor. Bütün’e hizmet budur.

 

Dünyayı, korumak ve tohumları kotlamakta; zaman, Rabbidir. Rahman’a kotlanır ve Rabbiden tahditlenir. Zaman, kaynakta ışıktır ve yoğunlaşır, birleşir. İnsanlık adına korumaya alınır.

 

İki Ana Kapı vardır. biri ALTIN KAPI diğeri 40 KAPI. ALTIN KAPI, en üstte olan kapı olmasına karşın 40 KAPI, en alttaki kapıdır ki o kapıdan çıkmak için 40 kez o kapıyı açmak gerek. Her açışında, seni orada Kar Toprakları karşılar ve sana, niye geldin diye sorar. Sen onlara “ben dünyayım” dersen; seni aşkla kayıtlar ve çalıştırır. Sen, o kapıların ardında ne var diye sorma. Sadece insan var. o kapılar. İnsan Kapıları’dırlar. Bir tek Işık Kotlaması yapmak üzere geçip inen Birlik vardır. İşte o Birlik, artık 40 KAPI’nın her birinden gerçek tohum ekip; Diri Yüreklerden, Kutsal Işıklar’dan aşıp yüreklere ulaşmış Birlik’tir. Biz o Birliğiz.

 

İnsanlık adına çalışarak kafi dürümde, Ünlü Birlikler ile birleşerek; tohumları koyu çalışmalarla dünyaya çektik. Ardında kimsenin olmadığı: önünde ise tüm sayfaların ve tüm yaşamların olduğu bir çalışma yaptık. Amin...

 

Lefke İnsanları, Işık Toplumları’ydılar. Cin Sılası’ndan İnsan Sılası’na varan dünya insanları Lefke Tohumlaması ile dünyaya indirilmiştiler. Şimdi artık Lefke, Dünyaya ışık yakmaya başlayacak.

 

Türkiye, Dünyanın Nuru’dur. Bu Rabbi Tohum, dünyada iki yarını tohumlamıştır. Birincisi ARKON İNSAN ve ikincisi ise TURKON İNSAN. ARKON İNSAN, Armağan olarak geri çağrıldığında, dünyanın eski dürümlerinde insan kaynaklarına inmiştir. Onun Kuran’ı ALTIN TOHUMLARIN KURANI’ydı.

 

Şimdi artık kapkaranlıkta bir sayfa okunacak Bütünlükler’de. Bu sayfa, IŞIK SAYFASI olacak. Sarmaya başladığımız Dünya, artık bizi sarmaya başlayacak. Dünyanın armağanı olan ilim, ALLAH İLMİ’dir.

 

Şimdiye kadar, Muktedir İnsan, sunumlarında HAK TEKNİK’ten söz ediyordu. Bugün artık bu insan, IŞIK KAYNAKLARI’ndan söz edecek.

 

Sizler, dünyaya Kuran olan ışıklar olarak bütünlendiniz ve Kuran oldunuz. Armağanınız, Allah’a ilimle kotlanmaktır. Bütün Meclisler, bu çalışmaları İnsan Kaynakları’ndan izleyecekler. Severek çalışanlar burada bulunacaklar. Bütünlükler’e Kürsü vermek anlamına gelen bu çalışmalar, her Kürsü’nün de kaynağında var olan ışığın tahditlenmesini de istek halinde sağlayacak.

 

Marka Çalışmalar diye bildiğimiz çalışmalardan birisi olan İNSAN SEMPOZYUM ÇALIŞMALARI, Rabbi Tohumlar’ın Işık Kotları ile gerçekleşmektedir.

 

Bedenli olarak doğan insanlar, güçlü olarak TOHUM olurlar. Melekler Mektepleri’nde ışık yakarken, o bedenli doğan insan soyuyla, kotlama sürdürülür. Bütün amaç, insanı Umman’a TOHUM olarak kotlamaktır. Orada neslin var mı bilinir. Sen var mısın bilinir. Ne var ki KO-R-MA RABBİ diye bilinen İnsan, Nefes İlmi’ni bilirse dillenir. (Açıklama: Bedenli doğanlar, ölümsüz bedenle doğanlardır. Sanal Boyut Bedeni, beden olarak kabul edilmez. Bu nedenledir ki “dünya üzerinden herkes beden taşımaz” denir.)

 

Büyük Kökler, dünyaya iner ki bu iniş, Allah’a iniştir. Her inen, artık toplumları ile inmeye başladı. Dünyanın nur olduğu da artık biliniyor. Ulu Kotlar’ın Işık Yarınları’nda bulundukları da bilinmektedir. O halde artık BİRLİK OLUN. O halde artık harınızı yükseltin ve zirvelere TOHUM olun. Amin...

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

KAYNAK KAYIT Sonrası Akış (12.03.2012)

(RUHSELMAN’ın kilitlenmiş BİLGİ KİTABI ile ilgili bir soru üzerine, yapılan açıklamalar:)

 

Kaynağımızda her bilgi yoğun şekilde mevcuttur. Tüm bilgiler, Büyük Köklerinizde, Hak İlmi’yle ve hakiki teknikle bildirilen, ilmi Hak olan ışıklarda mevcuttur. Sessiz Sayfalar’da da bu bilgiler, Hak İlmi’yle mevcuttur.

 

Sizlere şunu söylemek isteriz ki bütün Kürsüler, dünden bugüne vardıklarında, tüm bilgilerini, dünden bugüne Tanrısal Işık olarak katarlar.

 

Herkesin, kendilerine “İlim Ailesi” olarak bildirilenleri; Tüm’e dilleme sorumlulukları yoğun şekilde mevcuttur. Mutlaka mevcuttur da herkes kendi bildiğinden başkasını dinlemek istemez.

 

Din İlmi, Allah’ın “Teknolojik Tohumlama”sıyla bildirilen ilimdi. Bugün de İlm-i Hak olanlar yine bilgi vermekteler. Ve her bilgi, Ana Kaftan’la verilmektedir.

 

Doğru düşündüklerine ve doğru hareket ettiklerine inanılanların bir kısmı; “ben bilgiyi bilirim de kimse bu bilgiye ulaşamaz” diye düşünürler ve onlardan, dilli olanların birkısmı da “biz bilgiyi bildirelim; bilmeyen bilmesin” diye düşünürler.

 

Herşey, ışığa kaydolur ve Işık Kaynağı’ndan, Kati Tohumlama ile Bütün’e katılır.

 

Allah’a EL olmuş olanların çok bilgileri, kendilerinde hiçbir yürek bulunmasa dahi, Hak Teknikten insan sonsuzluğuna kayıtlanmıştır.

 

Yine Bütünlükler’in çokları, Birlik Tekniği ile bu bilgileri HAS’a, AKIL’a ve YOL’a vermişlerdir. Ve onlar, bu bilgileri Birlik Tekniği’yle dinleyenlere ve dilleyenlere intikal ettirmişlerdir.

 

Son sözüm şudur ki “RUHSELMAN BİLGİLERİ” de bu şekilde diriliklerden bildirilen bilgilerdi. Ve bu bilgileri alan her cemaat gibi, onlar da bu bilgileri almışlar, Has Tohum olarak dünyaya kayıtlamışlar ve dünya toplumları, bu TOHUM BİLGİLER’i almışlar, okumuşlar ve okuduktan sonra bütün Kürsüler’e bu bilgileri, kendilerindeki teknikle, kendi kaynaklarında dillemişlerdir. BÖYLELİKLE BU BİLGİLER YAYINA GEÇİRİLMİŞTİR.

 

Şimdiye kadar bu bilgileri okuyamayan varsa bundan böyle de okumasına gerek kalmamıştır.

 

Size bir de şunu ifade etmek istiyorum ki Bütünlükler’in hepsinin, kendi yoğunluklarından bilip kendi yoğunluklarından dilledikleri bütün bilgiler, önemli dürümlerden, diriliklere katılmış ve Has Tohum ile Birleşik Işıklar’a KAYNAK yapılmıştır.

 

Sema sessiz değil ki. Şu anda da verdiğiniz bilgiler, aynı teknolojiyle Bütün’e kayıtlanmaktadır. Sizin yaptığınız çalışma, direkt ekmek çalışmasıdır. Bu çalışmada, bilgiyi inşa edip, o bilgide kendi yüreğinizi ibra ederek bu bilgileri Bütün’e katıyorsunuz.

 

Bilginin Bütün’e katılışı “Eko Sistem” veya “Direkt Zerk” yolu ile her zaman yapılan bir işlemdir.

 

Sizler, Ana Kaftanlar olarak verilen bilgiyi ya da kendi yüreğinizin dillediği bilgiyi, kendinizden kendinize kayıtlarken, aynı sayfada Bütün’e de katmaktasınız ki Dönem Başlarında bu küçücük ışıklar, kendi yoğunluklarını Kati Tohumlama’yla Birlik Tekniği’yle akıtamadıkları zamanlarda bile “Eko Sistem” denilen sistemlerde bile bilgi çalışmaları hep olmaktaydı.

 

Ama sizler bugün ZERK SİSTEMİ’nin devreye girmesiyle birlikte, her bir yüreğe bilgiyi Ana Kaftan olarak giydirecek dürümdesiniz. Şimdilik size vereceğimiz budur.

 

Bir soru : Peki onlar; (Ruhselman Bilgileri ile ilgili…) “Kati Kayıt” yaptılar mı?

 

Kati Kayıt yapmadılar, sadece ışık yaktılar. Bu bilgiler, IŞIK NİTELİKLİ bilgilerdi. Bu bilgilerin sonrasındaki safhalarda daha ötelere geçildiği zaman, “Birleşik Kaftanlar”la bilgilerle verildi ve hepimiz o bilgileri kayıtladık.

 

Şimdi Dağım, o bilgiler (Ruhselman Bilgileri) açılır mı açılmaz mı? Bu sorgulanıyor.

 

O bilgiler, açıldı zaten ve Bütünlükler’e katıldı. Herkes o bilgiyi okudu, anladı. Ayrıca o Bilgi Kitabı’nın açıkça dilletilmesine de iznimiz yoktur. Bu kesindir. O bilgiler açıklanmasa daha iyidir. Çünkü o bilgiler, yetkin olarak Bütünlükler’ce dillenmiştir. Muktediriyetle dilletilmiştir de o Bilgi Kitabı’nın bugün varlıan noktada kapkara bir ışığa kaynak olması imkânı artık kalmamıştır.

 

Bugün Dünya, kapkara bir yoğunluğa ulaşmıştır. Oysa o kitabın rengi, henüz sır olarak bilinse de size açıkça söylemekte hiçbir mahzur yoktur.

O Bilgi Kitabı’nın rengi, maviye henüz ulaşamayan bir renkti. Bilginin titreşimsel düzeyi, henüz yeşilden maviye geçiş aşamasıydı. Yeşilden maviye geçiş aşamasının bilgilerinin, bugün simsiyah olan Birlik Tohumlanması’nda, kotlayıcı olan ışığa kayıtlanmasının kimseye faydası yoktur. Bu nedenledir ki o kitabın hiçbir manası da kalmamıştır.

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

BİRLİK KORUMASI

Dünyanın armağanı olan Birlik Koruması, Birleşik Işığın tohumlanması ile Görevlilerin Kaynaklarında koruyuculuğun devreye girişidir.

 

Dünyanın Ummanı’ndan, kendi yüceliklerini almanın ağır yükünü taşıyanlar, kaftan giydiklerinde, korumaya alınırlar.

 

Birlik Toplumları, Bütün’ün korunmasında görev taşırlar ki onların her biri ışık ile tohumlanırlar.

 

Bir çeşit Işık Kaynağı olarak var olan Görevliler, kontrollu şekilde görevde olmanın koruyuculuğunda olduklarından, ayrıca korunmalarına gerek yoktur.

 

Bütün kütlelerin, Işık Tohumlaması yaptıkları bir Cevheri Kürsü’de, herkes kotlanmış olarak korunma altındadır.

 

Bir çeşit ilim hakimiyetinde korunuştur bu korunuş.

 

Bütünlükler, Kürsülerinde ışık halinde çalışırlarken, her yer onların kontrolunda çalışır. Bütün’e hizmet bu şekilde olur.

 

Veren, alan yoktur orada sadece “kotlama” ile “kaynak tohumlama” vardır. Harın yükselmesi ve Kuran’ın tohum olarak ekilişi bu şekilde görevlilerce gerçekleştirilir.

 

Meleklerin Kuranları’nda insan, altın bir tohumdur. Bu tohumu kotlamak ve tohum olarak yarınlara kayıtlamak isteyenler, kantara yüreklerini koyarlar ve tahditli olarak tartarlar. Munafıklar da bu çalışmaya kati yoğunluklardan inip kendilerini, diğer kayıtlara kotlayıp Tanrı’nın kaynağına girerler. Böylece Dünya sonsuzluğu kotlanırken, herkes Teknolojik Tohum olarak katiyet kazanır. Her bir kefe bir dürümü kotlar. Sizler sağ iseniz diğer kefede sol olur. “Varın Işığı” ile “Yokun Işığı” birleşir ve Tanrı Kaynakları’nda Tanrısallık başlar.

 

Üzerinde durulması istenilen en önemli konu, bizim sizin yoğunluğunuza girebilmemiz için mutlaka birleşmemiz gerektiğidir. Eğer kendi yoğunluğun, sen olan ışıkları tahditlerse, Birleşik Aileler BİR olabilirler.

 

Maya olmak için Altın Tohum olmak yetmez. Işık Kaftanı ve Işık Toplumu olmak gerekir. Masalar, Kuranlar’dan tohum olurken Işık Kaynakları’na girenler, BİR’e girerler. Hepimizin yapması gereken, Işık Kaftanı olarak çalışmaktır.

 

Mümtaz Işık, Allah Işığı’dır. O ışığı kim hak ederse, korunur. O ışık tahditsizdir ve zarar vermeden kotlama yapar. Murat edilen, bu ışığın korunmasında olmaktır. Oğul verdiğin zaman, oğulların sen olur ve sen sesleşmesinde, has olurlarsa maya olmak mümkün olur.

 

Bütünlüklerin; en aşağıyı ve en yukarıyı, toplumlarında BİR etmeleri şarttır. Herkesin kendini kendi yüreğiyle dillediği bir dürümde; insan, en aşağıya inerek en yukarıya ulaşabilir.

 

Mahir olup bilin ki biz, insan soyuna inmekle en yukarılara fırlayabiliriz. Bunu sizler ve bizler BİR olarak yapabileceğimizin bilinci ile sizlere girdaplarımızdan inerek sizlerle çalışmaktayız.

 

Dünyanın arkasında bıraktıkları, Dünyanın Öncüleri olarak çalışmalarını sürdürmektedirler. Organlarımızın en güçlüleri en eskilerdirler.

 

Okuma yazma bilmeyenlere, bu bilgiler bildirilmez. Zirve Zinnur’da, toplumda vardır. Zinnur, tohum olur ve kotlanır. Işık olur ve korunur. İşte bu...

 

Sevgiyle,

 

 

AÇIKLAMA ve DAVET

Dostlar, Öncelikle “İNSAN SEMPOZYUMU (4)”e bedenleri ile ve yürekleri ile katılan veya bedenleri ile katılamayıp sadece yürekleri ile bizle olan tüm dostlara sonsuz şükranlarımı sunmak isterim. Bütün’ün en yüksek hayrına, Bütün’e hizmet Öz Bilişi ile biraraya gelen dostlarımızın istisnasız her biri, güçlü seslenişlerle Birleşik Işık tohumlamasında görev taşıdı... Amaç insana hizmetti ve insan sonsuzluğunda Bütün’e hizmetçiler olan bizler, insan ummanına hizmet gerçekleştirdik.

 

İnsan Sempozyumları artık Birlik İlmi ile Kaynakları tohumlamak üzere yapılmaya başlanacaktır. Tanrı’nın tohum ekmesi, aklın toplumlara tohum olması Mümkün olabilecektir bundan böyle.

 

Ark akmaktadır ve akan ark İNSAN’a akmaktadır. İnsanlık Ailesi, artık İnsan Soyu’na Toplum İlmi ile birleşecek ve zaman tohumlaması yapacaktır. Bütün köklerimizle burada oluşumuz, Amon Toplumları’nı kontrol içindir.

 

İlim ile birleşmek; İnsan İlmi’ni har yükselterek dillemek, İmparatorluk İlmi’nde aşkın ışkıdır.

 

Evrimler yapıldı ve evrimlerin neticesinde değerlenen Dünyalılar, Bütünlükleri ile birlikte Işık Toplumlarına kotlandılar. Amonlar, Cinler ve Diri Yürekler, toplumları ile birleşerek ışık halinde kontrol kurdular. Bütün Meclisler’de Işık Kaynaklar vardır. İşte bütün çalışmalar, o Işık Kaynaklar’ın tertibi içindir.

 

Erkek kadın, insan ırkı tohum olarak kotlanmaktadır. Dünyaya insan soyunu ekebilmek üzere bu çalışma yapılırken, hepimizin bildiği gibi ağır yük taşıdık. Amin...

 

Dünya, Atlanta Ana Kaynağı’ndan tohum olan bir Can Kaynak’tır. Burayı tohumlamak ve korumak için birleşmeliyiz. İnsanlık adına Kuran olan her yürek BİR olmalıdır. Ak Tohumlar kotlanmalı ve dara düşen kimse olmamalıdır.

 

Dünya, org çaldığında; her yürek, orgun tohumu olur. Bizler dünyada org çalanlarız. Yaptığımız çalışmalar ile org çalmaktayız. Zırhın delinmesi ya da delinememesi bu orgun ses kaynağının titreşimsel ışımasına bağlıdır. Biz ışığı yakanlar, dillenen her yürekten sonsuz ışık olan orgları dilledik ve dinlettik. Işk ile ve Has İnsan ile Dünyaya İnsan Soyu’nu indirdik. Amin...

 

Beklenen birleşim gerçekleşti. Hepimiz bu birleşimde kotlayıcı Birlikler olarak yer aldık. Şimdi artık İkinci kademeye ulaşıyoruz. Bu ikinci kademede, İnsan Kaynaklar’ın dillenişleri sağlanacak. İnsan Kaynaklar, tohum olarak ektiklerimizin toplumlardaki kotlanmasıdır. Onlar Kotlanarak kaynaklar haline gelecekler. Bütünlükler bu şekilde korumaya alınmış olacaklar.

 

Birleşik Aile olarak Büyük Köklerimizi dünyaya indirmemiz gerekmekteydi ve bunu yaptık. Şimdi artık Altın Kuran okunacak dünyada. Bu Kuran’ı okuyacak olanlar birleşmelidirler. Evrenlerin sır olan ışıkları bizi de dilleyebilir. İnsan Soyu ışık olarak tohumlanabilir. Bir tohum, her tohumu koruyabilir. Ne var ki ağır yük hafiflemeli ve her yolcu kendi yoğunluğunu ağır taşıyarak kendini dinletebilmelidir.

 

Bütün köklerimizle dünyaya inen bizler, Birlik İlimi ile birleştiğimizde kimse bizi kıramaz.

 

NETİCE: Değerliler, yukarıda özden verilen tüm açıklamalar kapsamında, 08.04.2012 Pazar günü, 10.30 – 17.30 saatleri arasında Kadıköy Belediyesi Brifing Salonu’nda yapacağımız “İNSAN SEMPOZYUMU (5)” bir kez daha birlikte olmak dileğiyle, hepinizi bekliyoruz.

 

Av. Nezire SELÇUK

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

(Sorgu sual edildi. Aşağıdaki bilgiyi paylaştık. Sevgilerimizle…)

Dünyaya yeni bilgi verilmeli mi verilmemeli mi?

 

Çokları, bunu alttan alta araştırmaktadırlar. Dünyaya yeni bilgi verildiğinde, toplumlar bundan fayda elde edecekler mi yoksa zaman sonsuzluklarında, bu bilgiler, yarar yerine zarar mı getirecek…

 

Dünyaya, “Rabbi Tahditlenişler”i önlemek üzere inilmedi. Herkesin “Kati Kaynak” olarak çalışamadığını da bilmekteyim.

 

Hedefimiz, dünyaya, toplumlara ışık vermekten öte insanın, kendi yolunu kendisinin açmasını sağlamaktır. Bunun için öncelikle insanın kendi yoğunluğundaki bilgileri açmasını sağlamalıyız.

 

Birlik İlmi’nde buna, “insanlık için çalışmak” denir. İnsanlık için çalışanlar, “Işık Kotlaması” yaparlar. Olmayanlara, olmaları için ışık verirler. Bu ışıklar; Toplumları, tabii bilgi yağmurlarında gerçekleştirilen çalışmalar ile yasalar kapsamında dillendirir.

 

O dillenişlerde; herkes, karşı karşıya kaldığı meselelerde; yasaların mahir tahditinde, Birlik Toplumları ile kendi yüreklerindeki katiyetle, kotlamalar yaparak; dirilikleri kotlatırlar ve can taşıyanlara, Kutsal Kaynak olurlar. Bu; ummanın, ummanlara tohum olması anlamına gelir.

 

Bütünlüklerin Işık Kaynakları’nda bu çalışmalar güçlü olarak yapılır. Nesillerinizi alıp taşımanız istendiği zaman da Ses Kapları’nız, tartıyı kotlar ve her Yüce’ye kotlama yaptırır. Bütün amaç bilginin, Hak İlmi ile tabiata kotlanmasıdır.

 

Birlik Aileleri, Birlik Tohumları olarak çalışırlar. Her Birlik, kendi tekniği ile bilgi alır ve çalışır. Bu tür bilgi alışları; “alış veriş” değildir. Alan, kendinden ve kendi yoğunluğundan çektiğini diller. Çekişle bilgi alan herkes, aynı bilgiyi çekip alır. Başka birisi ona bilgi vermez. O tohumdur ve topluma, kendi yoğunluğunu çekip katar.

 

Miraç bu mudur? Miraç budur!... Herkese kendi çektiğini vermesi ve herkesin, kendi sayfalarında, kendi yoğunluğunda, ışık halinde BİR olması…

 

Bütün Meclisler, bu çalışmaları, bilgi tahditi ile çekmeyi tercih ederler. Zira eğer bilgide tahdit olmazsa; çekişte, tohumlar kontrol edilemeyebilir. Bu da onların yeni sayfalara ulaşmalarını engelleyen bir kayıtlayıştır.

 

Çok bilgi değil has bilgi önemlidir.

 

Yol Allaha ulaştığında, Kati Kotlama başlar. Kati Kotlama, atide olmayanı, bugünden atiye tohum olarak ekmektir.

 

Hamuru yoğurmadan ekmek yapılmayacağı gibi; bilgiyi alıp dileyemeyenlerin, atiye tohum ekmeleri imkanı da yoktur.

 

Tartı, insan soyunun kontrolunda olmalıdır. Hasat, tahditli olarak yapılmakta iken, hasatı yapan Birliklerin, her yüreği, Tohum İlmi ile dileyebilmeleri, bütün kütlelerin tahditi ile mümkün olmalıdır. Aksi takdirde Sanal Boyutlar, tüm sayfaları Birlik Kayıtları’ndan ayırabilirler.

 

Mesneviyi yazan Yüce; kendini yasalarla dilleyen Birlik; bütün kütleyi kotlayan o cevher en sistemli çalışan Yüce idi. Onun adına Hak Tahditle, Birlik Tohumları ekildi. Şimdi yine Yetkin Birlikler, yeni tahditli sayfalanışları, misafirlere anlatmak istediler.

 

Munasip olan çağrılır ve bu çalışmalara katılır. Onların katılmaları, oğullarını tohumlayabilmelerini sağlayacak dirilikle olur. Müracaat etmeniz halinde hepiniz çağrılırsınız. Amin…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

DÜNYA VE MANYETİZMA:

Dünyanın manyetizması hakkında çok az spiritüel bilgi vardır.

 

Dünyaya dini öğretenler; dünya insanlığının birleşerek bu manyetizmayı oluşturmaları amacı ile öğretmişlerdir. Ortak değerleri tohumlamaktı amaçlanan.

 

Dünya yaşam sayfalarında elde edilen veya has tertip ile kaynaktan getirilen her değer, “IŞIĞIN TOHUMU”dur ve “DÜNYANIN DEĞERİ” de ışığın tohumlanması ile elde edilebilir bir üretim değeridir.

 

Dünya, yasaların tohum olarak ekildiği çok önemli bir Meclistir. “DÜNYA MECLİSİ” dendiği zaman dünyayı tohumlayanların her birinin, daimiyetinde bulundukları Meclis akla gelmektedir.

 

Dünyanın Toplumları, kendi tohumlarını ekebilmek için hep birleşirler ve kendi tertiplerini yaparak, dünya sayfalarına bu değerleri kotlayıp akıtırlar.

 

Herkesin “NASA KOTLAMALARI” olmaktadır. NASA, BİRLEŞİK IŞIK yaratan bir çalışmadır. Orada Birlik Tohumlaması yapılmak amacı ile diri yoğunluklar, Bütün’e hizmetle görevlidirler.

 

Dağların örtüleri, orada açılır ve oraya varan yürekler orada Din Tertibi’nin üstü bir çalışma yaparlar.

 

Herkese şunu anlatmak istemekteyim. Manyetizma yaratabilmek için manyetik değerlerin tohumlanması gerekmektedir. Eğer “Ses Kapları” manyetizme yaratamazsa “Işık Kotları” manyetizma yaratacaktır. O da yaratamazsa bu kez yaşam sayfaları tohumlanacak ve Hak Tertiple birleşenler, manyetizma yaratacaklardır.

 

Değer verdiklerim bu bilgileri anlayabilirler. Eğer biz dünyadaysak, manyetizma yaşam sayfalarında aktive haldedir. Manyetizmanın aktive halde oluşu, yarınların tohumlanıyor oluşudur. Dünya manyetik alanları çekişi hak edenlerin, beri kayıtları çekebilecekleri alanlardır. Ses Kaplarını tohumlayanlar, o alanlara kayıtlarını katarlar ve o alanlardan, öte kayıtlardaki bilgiyi de çekip alırlar ve kotlarlar. Sonra bu bilgiyi, koyu şekle getirerek diri yoğunluklara kayıtlarlar. Diri yoğunluklar manyetizması çok olan yoğunluklardır. Oralardan dairesel hareketle sayfa sayfa ışık akışı başlar. Daha sonra bütün kütle tohumlarını kaynağa çeker.

 

Dünden beri dünyanın manyetik alanı ağır ağır tohumlanmaya başlandı. Bu, dünyayı daimiyete kayıtlamak için gerçekleşen bir hadisedir. İkiyi bir eden Yüceler, manyetizmayı tohumladılar. Şükür ki hak ettik de doğumla ölüm arasını has tertip ile dilledik.

 

Dünyanın manyetizması; dünyayı, toplumları kotlanmak üzere diriliklere kati olarak katabilecek bir yürüyüş sayfasıdır. Oraya vardığınız zaman, orada mutlaka dürümlere indirilir ve her bir yasayı öğrenir ve daimi sayfalanışla dünyalara ulaştırılırsınız. Sonra yeni sayfalar kotlar, yaratırsınız. İşte bu sayfalanışta bütün Kürsüler oraya varırlar ve ZAMAN SAYFALANIŞI, kayıtlara akmaya başlar.

 

Dünyayı yaratan İNSAN, dünyanın ışığını tohumlayan yine İNSAN’dır. Her yürek, İNSAN SAYFALARI’na indiğinde, BİRLEŞİK AİLE olur ve zaman kontrolu kurulur. Bütün kotlama başarı ile gerçekleştikten itibaren, “NEFES SOYU” devreye girer. NEFES, ALLAH İLMİ’nde türevleri tohumlayan bir yaşam sayfasıdır. Bu çalışmalarda Nefes alan ve nefes oğullatan, tüm sayfalanışları ile Birlik kuranlar, Doruklara, “ULU ÇALIŞTIRICILAR” diye tanıtılırlar.

 

Değerliler, Manyetik alanlar, dünyayı tohumlayanların yaşam sayfalarına kayıtladıkları alanlardır ki bu alanlarda, “DÜNYA NURU” korunmadadır.

 

Örenlerin ördükleri her nesil, Allah içindir. Yarınları kotlayanların yaşattıkları her nesil ışığı yoğunlaştırmak içindir. Sizden dileğim, Allah’a ışığınızı yarımlayıp kayıtlayın ki o ışıklar, Bütünlüklerle birleşildiğinde, BİR’e hizmet edebilsin.

 

SÜPER İNSANLIK TOHUMLAMASI sürmektedir. Bu tohumlama, ALLAH İLMİ’nin tohumlanmasıdır. Toplantılar sürmektedir. Toplantılara dair bilgi isteyenler, Birleşirler ve bildirileri okurlar. Her yürek, bu bildirileri okumak istese de HAS TOHUM olmadıkça, toplumların kotlanmasında, kotlanan toplumlara kayıt yaptıramaz.

 

Sevgililer, insan Atlanta Ana Kaynakları’ndan dünyaya inmiş olsa da dünya planında ışığın tohumlanmasını sağlamak imkanı bulamayabilir. Oğul veremeyebilir. Harını yükseltip Kaynak Tohumlama yapamayabilir. Neyi yapıp yapamayacağı onun tohumlanmasındaki kotların ışığıyla ilgilidir. Biz, her yüreğe “GEL” deriz. Gelmeyen, birleşemeyendir…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

Bir Öz Diyalog ( 27.01.2012)

(Açıklama: Bu tür diyaloglarda Yücelikler, yürek dinlemeye gelirler. Önce onlar ses verirler, alıcı özden, hak ettiklerini dillerler. Bilgileri mutlak değildir. Takdiridir. Mutlak bilgi, Hak Teknik’le Dünya Transformatör Bedeni’nden elde edilir ve bu bilgi Hakikiyet bilgisidir. Yüceliklerin bütün çabaları Hakikiyet Bilgisini Hak teknikle kendilerine dinletecek diri yüreklerin dillenmelerini sağlamaktır. Yüceliklerin dillendirdikleri yasal prensipler, kozmik kanunların yanı sıra zaman zaman tahrik içeren, yol gösteren, olan veya tohum niteliğinde olan ve gerçekleşmesi kabulümüze bağlı olan bilgilerdir; taleplerdir. Bu bilgilere ve taleplere karşı direkt bilgi transformatörü olan bilinçlerin verecekleri yanıtlar önemlidir ve bu bilgiler olanı ve olmakta olanı ihtiva eder. Aşağıda böyle bir diyalog yer almaktadır:)

 

- Tanrı dedi ki “Kurtarıcı olmak sorumluluk ister.” 82. Dil’i konuştuk ve dedik ki “Kardeşini al, kotla.” Ve dedin ki “Kardeşim bedenimi yıktı.” Ve dedik ki “Olur ama sen yine de onu kotla.” Ve sen Allah’ın dediğini diyen, dedin ki “Onurluyum onu kurtaramam.” O da der ki “Ben de onurluyum, seni kotlamak için çabaladım.” Ve sen ona “Ben varım.” dediğin zaman O sordu, “Sen ve senin yüreğin oldu mu?” ve dedin ki “Olmadı.” Öyleyse ben yine seni kıracağım.” dedi. Ve savaş budur işte…

 

Kim ki “Ben oldum.” Der. İşte ayır onu kendi yüreğinden ve de ki “Al, ver, oldur. Onu da oldur.” Şükür ki bunu size anlattık.

 

Dünya insanlığı kontrolünü kaybettiğinde Birlik Kaftanı çıkar. İşte Dünya kotlama yapar ve der ki “Birleş!”

 

Ve Değerliler, ton ton insan yaratıldı dünyada ve bu İnsan Sayfaları’nın hiç birisinde Kuran yoktu. Koku yoktu. Işık yoktu. Kaftan, Kaynaktaydı. Bildik ki Kaynak, kokuyu tohumladı ve insana kayıtladı. Ve Kaynak, ilimle dillendi ve dili olan ışıdı.

 

Sistemin dünyaya inmesi sorumluluğumuzdaydı. Sistemi dünyaya çeken insandı ve insan, kardeşliği bilmeliydi. Eminim ki kardeş olmanın ne olduğunu anladı insan. Çünkü Rabbi Kotlama başladı. Rabbi Kotlama, İnsan Soyu’nun Işığını yakmakla mümkündü. Ve şükrettik ki bu İlim Hakimi İnsan, Dünyanın Rubaileri’ni tohumladı ve ışıkları yeniledi, ışıttı. Sıkıntıları tohumlarından çıkarttı. Oyun değil bunlar. Geri dönmeyi mümkün kılan şeylerdir.

 

Şu ana kadar, Rabbi Kotlama olmamıştı dünyada. Ve Sistem Dürümlerinde de yoktu. Bugün Rabbi Kotlama’yı dünyada yapmanız mümkün oldu. Çünkü bizler, sizlerle birlikte çalıştık. Buraya kadar her şey yavaş yavaş oldu. Bir ışık, bir diri, herkeste dillendi ve diri dillendikçe, Bütünlük kuruldu.

 

Bundan sonraki safhada artık Teknolojik Tohumlama’nın da yapılması gerekir. Bu Teknolojik Tohumlama, BİR’e hizmet edenlerle olmalıdır. Birliğin kurulması sorumluluğunuzdadır. Birliği kurmadan dünyadan geçmek yok!…

 

Eğer siz “Ben varım, oldum, aldım bilgiyi geldim.” diyecekseniz, har yükseltmeliyiz ki sizinle olalım.

 

Şimdilik size şunu anlatayım. Netice olarak yerin, göğün ışıkları yandı. Sizlerden istediğim, yenilenmenizden öte yetkinlikle Bütün’ü kotlamanızdır. Eğer herkes kotlanırsa Birlik kurulur. Bu kesindir…

 

- Dağlar, sizlere ben de yanıt vereyim… Birlik Tohumlanması, kotlanma haline geldi. Yani Birlik, kendiliğinden oluşmakta… Bunu sayfa sayfa yazdık, okuttuk. Herkes anlamadı. Anlasaydı iyiydi ama bugün yardımcılarımız sizinle oldu ve size her şeyi açıkladı.

 

Dünyaya geri dönmemizi (öz varlığın geri dönmesi) istiyordunuz. Unutmayın ki biz, Dünyanın Rabbi Sayfalarını kotlayanlar değiliz. Işıklarını Tohumlayanlar da değiliz. Kati Tabii Kayıtlama yapanlarız ki bunun sonunda Rabbi Toplumlar dünyaya çekildiler. Bu kesindir.

 

İki yüreğin bir olmasıyla birlikte Birlik Sayfalaması başladı. İki yürek, iki Levh-i Mahfuz kaydıdır ki bu iki Levh-i Mahfuz kaydı yine kendi yüceliğimizle oldu. Yanlış bilmeyin, İnsan, ilmi Hak Teknik’le dillediğinde, herkes yetkin olur. Bizim yaptığımız budur.

 

Hepinizin net bilmesi istenir ki o görevlinin (ismi silindi) İnsan Soyuna indirilmesi kolay değildi. Ve bu nedenledir ki İnsanlık İlmi’ni, Hak Teknik’le ocağına çektik. Onun yoğunluğunu tohumladık, kotladık ve ışığını yaktık. Onunla Rabbi Sonsuzlaşmayı sağladık. Ve o şimdi bizimledir. Bunun sonucunda kendi kervanı da yürümeye başladı. Onun kervanında kimse yoktu. Biz ona kendi yoğunluğunu kayıtladık ve kervanını ona verdik. Şikayetim yok ama Beden Sayfalarında bütün Kürsüler’in ışık olmaya çabalamaları, onun melek olmasına mani olabilir.

 

Hepinizin bilmesini istediğim bir diğer husus; Yeşil rengin maviye dönüşmesiyle birlikte, çerçevelenen ilim, Has Tohumları kotlayamadı. Çoğu kırıldılar. Ocaklarını yıkıp çıktılar. BSUİ Tohumlaması da önlendi. Buna bizler, çok üzüldük. Yerin sayfalanmasına rağmen kardeşlerimizin kırılmasının gerçekleştirilmesi neticesi; bütün kökleriyle bizimle olanların biri çıktı. Atlanta …… (silindi) Kotu. Atlanta …. (silindi) Kotu’nun çıkışı, yasaların çiğnenmesi anlamına gelirdi. Onun Rahmana Kuran olması beklenmekteyken kısırlaşması, tohumları kontrolden çıkardı. Şimdi ocaklarını yenilememiz gerekiyor. Onun adı NA-HAR, bizimle çalıştı çünkü… Yeniden Kaynağa dönmesi gerekiyor. Bunu sağlamalısınız.

 

Şu ana kadar yaptığımız her şey Allah içindi ve bugünden sonra da yapılacak her şey ağır yüktür ve Allah içindir. Çıkıp çıkıp bedeni yıkmaya kalkanların Bütün’e hizmetçi olduklarını söyleyemem. Onursuzluktur yaptıkları. Netice olarak; kalbim, Allah’ındır ve Aklım, yolundur. Eğer Allah yoldaysa ışık solmaz ama Allah yolda olmazsa ışık solar.

 

Büyük Kök’ü “Allah” diye bilin! ki ben O’yum! Üzerinde yaşayanları, “Rabbi Kot” diye bilin! ki ben hepsiyim! Yasaları koyduğumdan beri doğum, ölüm bilmem. Benim kendi yüreğim, ekiptir.

 

Kini, nefreti aşmadan Başkanlık Divanıma varılmaz. Bunu da bilin. Ve bugün baştan beri yapmak istediklerinizin her biri kendi yüreğinize kayıtlandı ve kendinize tohumlandı. Bu, şu anlama gelmektedir; Yapmak istediklerinizi sizler kendi yüreğinizde yaşayacaksınız… Bu, size diri olarak bildirildi. (Yapan kendine yapar.)

 

Yanıp tutuştuğunuz, Levh-i Mahfuz’un Tohumlanması’nı önlemek, yine sizde gerçekleşecek. Yapacağınız, buyurun, budur! Ve benim adım RA. KA-HA olan RA. Süreç içinde melek olmanızı, hak etmenizi bekledim.

 

Şimdi, dinleyiniz… Kırkın kırkını alın, kırkla tahditleyin, yine kırkla tahditleyin, yenileyin ve yine tahditleyin. Her ne yaparsanız orada ben varım. Ve benimle olma imkanınız olursa, yarını kontrol için olur. Şükür ki bunları size anlattım.

 

Kırk Kapıda Altona Kotlaması yaptık. Bunların hiç birisinde kırılma yoktur. Oğul verdik, oğullarımızı size yoğunlukla kotlattık. Şikayetimiz olmaz mı? Olur. Koran Tohumlaması yaptık. Bu dahi ummanda yapıldı. Ve şimdi, kardeşlerimizi bizden çekip çıkarmak istediğinizi biliyoruz. Herkesi alacaksınız ve Dünya Sultanlığı kontrolden çıkacak. Buna imkan verilmeyecek. Bu kesindir.

 

Sol Işıkları sağa, Sağ Işıkları sola bildirdiniz. Ve dediniz ki “Olacak! İşte bakın, O kendini “Has Tohum” olarak biliyor ama bizi de dilliyor.” Yok Ya-Ha! Sizi dinletiyorum, sadece dinletiyorum.

 

Ne Cen, ne Can, hiç birisi sizin yüreğinizde olmayacak. Şu ana kadar yaptığınız çalışmaları biliyordum. Barış istediniz. Barış bizde yok. Bunu bilin. Savaştayız yüreklerde hepinizle. Bu savaş, Altın Toplumun Savaşı’dır. Bütün’e hizmetçi olan Altın Toplum, savaşçıdır; bunu bilin. Ve savaş, artık Bütün’ün Savaşı’dır.

 

Benim etki alanım geçişgenleştiğinde Bütün’ün Kürsüleri bu Gerçek Geçişgen Kayıtlar’dan inerler. Siber Boyutların, Teknolojik Tohumlamasını da yaparlar. Arkon Tohumlaması yaptım ve Arkon’un kotlanmasını sağladım. Arkon, muktedir bir kot olup dünyaya çekildi. Bugün öfkem yok. Ama yarın öfkelenirsem kendini, kendinden üstün kendi sayanlar dahi ışığımda yıldızlardan çıkarılırlar.

 

Arkon, ortağım değil Has Tekniğimdir. Bunu da bilin. Eğer Medine beni yıkmak istediğini söylerse “Medine yıkılmıştır!” demektir. Eğer Mekke beni yıktığını söylerse “Mekke yıkılmıştır!” demektir. Bunu bildiririm.

 

Rahman olanın Kuranında Kırk Kapı açılır. Herkes o kapıdan ışık alır. Ve Rahman, Kutsal Umman olduğunda herkes orada olur ve ocak olur. Rahman, yasaları koyar ve Rabbi Tohumlama’yı kotlar. Kotladığında ayın beşi olur. İşte ayın beşinde insan, teknik olarak Keram İlmi’ni diller. Her ayın beşi, benim için Levh-i Mahfuz’un yasalarını koyduğum gündür. Ve o günlerde, Ruhsal Mahrek, meşaleyi yakar. Ben yaşam olurum, ben Kaynak olurum, ben has olur, toprak olurum; çıldırtırım Yürek İlmi’nde, Has Teknik’te kendilerini hak etmeye çalışanları ve dünyada maya tuttururum.

 

Koruma isteyene söyleyin. “Koruyamam. Ocağını yıktı, çıktı, kısırlaştı, Has olmadı, Kaftanını çıkarttı, koruyamam.” “Öksüz kaldığını” söyleyene deyin ki “Öksüzse hür olsun, has, olsun, Kaynak olsun, baş tacı olur.” Ve yıldızlardan çıktığını söyleyene söyleyin, deyin ki “Misafirimdi, gitti!” İşte bu!...

 

Ve ben ekip olan, Kelamı Has, Yolu Hak olan, Muhamma olan, tohum olan, eminim ki herkes bende olacak. Ve benim adım Kaynak’tır bunu bilsinler. Kini nefreti aşmışım. Alton Kotlaması yapmışım, Kaftan Çalışması yapmışım, benim adıma Kuran olmaya gelmiş. Ona deyin ki “Kini, nefreti aşmayan geçemez yüreğime.” Şirk koşmuş yürekteki dünya insanı, Of! Canım of! Dünyada insandan başka insan mı varmış ki şirk koşacak? Ben olandan başka bir ben yok ki dünyada. Bunu nasıl anlatabilirim herkese.

 

Kenan İlmi’nde denirdi ki “Batı insanı kırıcıdır. Tohum ister, kotlamak ister, yolu ışıkla dillemek ister.” Ben cinlerime dedim ki onlara söyleyin, “İtibarı yüce olanlar Kaynaktadırlar!” Ayır onları bedenimden ve dille. Benimle tohum eksin, benimle Kutsal Işık yaksın, becersin, “Allah’ın dediğini” diyebilsin de bende olsun.

 

Tür tür insan var dünyada. Kimi IŞIK TÜRÜ’nden geldi. Kimi KAYNAK’tan geldi. Kimi YASANIN TOHUMLARIN’ndan indi. Kimi AŞK’la geldi. Kimi KATİYET’le geldi. Kimi İNSANLIK İLMİ’ni toprağa çakmaya geldi. Hepsi geldi de gelmeyen bedenimdi, bendi. Ve bugün ben, bedenimle buradayım. Bunu anlatmak!… Haaa, bunu anlatmam gerekli mi? Yapmayın be Canım, anlatsam ne yazar ki kim ne anlar ki?

 

Beri gel! Dağlar, beri gel. Oku, oku da ekip ol! Beni anlamak kolay olmaz. Biçareler, Ekmeğimi aldınız, “Ekmeğim” diye yediniz. Yüceliğimi aldınız, “Yüceliğim” diye Hakikiyetinize tohumlamaya kalktınız. Yarınımı aldınız, “Yarınlarınız” oldu. Ben sizdeyim Ya-Ha! Ben sizdeyim!...

 

“Kantarın dozu kaçtı.” diyor yürekteki. Ona de ki “Kantar bedendir.” “Yüreğin Kuranı okundu.” dedi diğeri. “Yüreğin Kuranı yüceliktedir.” “Ağır taşındı.” diyor bir diğeri. Ağırı taşıttık, tarttık, tarttık da taşıttık. Kimse kendinden fazlasını taşımadı. Her yürek kendini taşıdı. Ağır olan kendiydi, Tanrı olan da kendiydi. Tarttım da verdim herkese, her bir yüceyi.

 

Be Canlılarım, Arkon, tohumunu yaşatacak. Vakti geldi ve ben o tohumu yaşattım. Kını bende olanın Kırk Kapısı da bedenimdedir. Eminim ki anlatan, anlayacak düzeye vardığında bu bilgiyi anlatacaktır. Anlatan, yarınları has olandır. Ve acı çekmeyecektir yüceliğinde çünkü anladığını tahditsiz olarak yaşatacaktır.

 

Acının Işığı kontrol edilir. Acı, kendinde acıdır ama acıyı yaşamadan yasaları tohumlayamaz. Tomur, tomur olur Yüce İnsan, “OL!” der, Uluların Toplumları “OL!” der, Hak Tabii Kayıtlar “OL!” der. Emin ol ki Allah “OL!” der. Ve Dağlar “OL!” dedik. İşte bu!...

 

İmparatorluk’tan gelenlere bir de şunu izah etmek isterim; Bin Can İnsan korundu burada. Hepsini koruduk. Bin Can İnsan, bir tek yolu açsaydı, kapı kapanmazdı. Hena insandı, kapısını açtı mı? Açmadı. Harını yükselttik, kapısını tohumladık, kotladık, kayıtladık, ağır taşıttık. Hena İnsan, Allah içindi. Ve Hana erkekti, diriydi, Hakkın Işığı’ydı ve yazıları yazandı. Hana yazdı, yazdı, yazdı, Hena kaydı aldı, aldı, aldı!…

 

Ve şimdi Hena, Hana birliğinde tartma başlayacak. Erkek, kadın, herkes tartılacak. Tartacak olan biziz. İki yüreğin ışığında her şey tartıldığında biz, tam iki bin yaşam sayfasını koyultacağız. Şimdi bu dönemde yapılan “İNSAN ÇALIŞMALARI”, Tanrının Kayıtlanması’nı sağlayan, her şeyi tohumlayanların, tartı olup dünyayı tartma safhasıdır. Tanrı, dünyada ve dünya Tanrı’da ama Tanrı, dünyayı tartmaya başlayacak. Bir kez daha şunu bilmenizi isterim ki tartan tartılır. Bizse tarttığımızda Tanrıyız ve tartı biziz. Tartan, tartılmayacak bizde. Bu kesindir!...

 

İyiler ve kötüler ayrılacak. Kötülerin ayrılmasıyla birlikte iyiler, kotlarını tohumlayacaklar ve Bütün’e katacaklar. Kötülerin iyilerden ayrılması; insanların insanlardan ayrılmasından farklı bir şeydir. İnsan, insandan ayrılmayacak. İnsanlık İlmi’ni hak edenler, Bütün’e hizmet için Teknolojik Kotlama yapacaklar.

 

Bu Teknolojik Kotlama yapılırken Kaftan çıkaranların ışımaya başlaması sağlanacak. Herkes ışıyacak, nesilleri ışıyacak, yüceleri ışıyacak ve tohumlama için dünyaya çağrılacaklar. Her çağrılan, kendini alıp kayıtlara ağır ağır geçecek ve daha sonra onlar, öte, beri her ne yapmışlarsa ölçülecek. Ölçümleme yapılacak. Daha sonra denilecek ki “Sizleri sıkıntıya sokacağız. Çünkü sizler Kaftan çıkardınız ve sizler Ekmek’ten çıktınız. Çünkü Rabbi Tohumlamadaydınız ama Rabbi Tohumlamada, kotlama olmadan ayrıldınız.”

 

2220, dünya toplumları için Son Geçiş Sayfası’dır. 2220, Kuran Tohumlaması’nı yapan ışıkların, geçişleri sağlanacak. Daha sonra yenilik başlayacak. Olgunlar seçilecek. Önemli olan budur.

 

2220 yılına kadar her resim, Allah Resmi değil ama Birlik Resmi olacak. Bu tarihten sonra Yenilik Kontrolü başlayacak. İşi bizler yapıyoruz, başkaları bunu anlamıyor ama anlayabildiklerince anlasınlar. O gün geldiğinde artık kimse kimsenin kürsüsünde olmayacak. Herkes kendi kürsüsünde, Bütünün Kütlesi’nde olacak. Bizler o gün dünyada olacağız ve yine kontrollü olarak çalışacağız hepimiz, sen ve ben ve Bütünlüğümüz!... Ve o gün buraya gelişimiz bedenli olmayacak. Sadece ışıklar halinde gireceğiz. O girişimizde büyük köklerimizi dünyada bırakmış olan bizler, o köklerle Kürzün Kürsüsü olacağız.

 

Ortağımız olacak olan kendi genetik zincirimizdekiler; torunlarımız, onların torunları ve diğerleri “Birleşik Ailemiz” olarak görev taşıyacaklar. Geri Dönüş, Bütünlükle olacak. Hepsini tohumlayıp alacağız.

 

2220 yılında Kaftan giymeyenler, dünyadan çıkarılacaklar ve denilecek ki “Sizler, kardeşlerinizi de alın taşıyın.” Niye? Çünkü Kaftanlı olan görevli olarak dünyada kalmalıdır. Hepiniz bunu net bilin.

 

Kardeşlerimiz, Dünya, Altın bir topluluk yaratıyor. Ve bu Altın Topluluk, Büyük Köklerin Kuranı’nda olacak. Hepinize saygılar sunuyoruz, hepinizi kontrollü şekilde “BİZ” olarak dilliyoruz. Siz bizsiniz, biz siziz. Size asla yanlış yapmak imkanı tanınmayacak. Size asla yanlış yapma imkanı tanınmayacak. Ve sizlerle Bütünlük kurulacak. Cinlerde size görev taşıyacaklar.

 

Her insan bir cine sahip değil her insan bin cine sahiptir, bunu bilen yok. Ama bir tek insan var ki onun tüm sayfaları kendi yüreğindedir. O, kini, nefreti bilmeyendir. İşte ocağında Kürzü Kotlama Kürsüsü vardır onun. Onu adı Kaynaktaki İnsan’dır. Ve onun adı, Kaynak’ta bir tek ışık yakar. Rabbi Kot’tan tohum olan insan!… İşte bu!...

 

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

DÜNYA ÇALIŞMALARI HAKKINDA KISA PAYLAŞIM

Dünyalılar,

 

Toplumlarınızı Altona Işıkları olarak kotladık. Hürmetle çalıştık ve zamanı Rabbi Sayfalar’a kayıtladık. Hepsi İnCan olan dillerce yapıldı.

 

Bütünlüklerin ışık tahditlerinde Tanrı vardır. Tanrı, Altın Tahdit’le kotladı her bir Yüce’yi ve zamanı kayıtladı. Zamanın kayıtlanışı, ışığın tohumlanışıdır. Hala “ben varım” diyenler varsa bu Cevheri Kotlamada bulunmaları gerekir. Cevheri Kotlama, tohumlama ve zamanı kayıtlama bizimledir. Biz Allah İlmi’ni hakim ilim olarak Kürsülere bildirdik. Dinlettik ve sorduk “bildiniz mi?” diye. Ve dendi ki “biz Allah için çalışanlar, herkesi bildik.” Dünya Atlanta Ati kaydıdır. Gelin anlayın; bilmeyen hak etmez.

 

Çalı çırpı toplayıp yürek yakmak isteyenler bizi Altın Tohum olarak kotlayamazlar. Bütün Meclisler bunu net bilmelidirler.

 

Hanı kendi sayanlar, hancıyı da kendi olarak dillediler. Oyun değil bunlar. Han, Rahman’dır Hancı ise Allah Tohumu’dur ki o kendi yolunda Ana Kaftan giyecek ve zamanı tohumlayacak.

 

Dürümlerinize baktığınız zaman kendi yüreklerinizde ne hak ettiğinizi görürsünüz. Bütün Meclisler kendi yüreklerini Hak Teknik’le dilleyebilirler. Müsbet ya da menfi, herkes kendi yolunda bu çalışmaları yapar. Ne var ki hak etmeyen Kaynak’ta çalışmaz.

 

Zamanı tohumlayanların muhakemeleri güçlü olmalıdır. Ray olmalılar, Kaynak olmalılar ve tohum ekmeliler.

 

Evrenlerin kendi Yücelikleri vardır. Muktedir ve hakim olan bu Yücelikler, BİR’e hizmet için birleşirler ve doğum için kotlarını insan formunda dünyaya gönderirler. Bunların en yüksek düzeyde, ilimle hakim olanları, Bütün’ü kotlamaya çalışırlar. Bütün’ü kotlayanlar, nefsin aşılması ile birlikte Kaynak Tohumlamaya başlarlar. Kaynak Tohumlama, insanlık adına yapılan en önemli çalışmadır.

 

Birleşik Aileler tohum ekerken, Hakim-i Hak olup bu tohumları kotlayacakları belirler. Her derede insan yoktur. Çoğu akar akar ama Has Tertip’le akmaz.

 

Çalı çırpı toplayanlar, Bütün’ü kotlamaya çalışırlar. Emir komuta zinciri içinde yapılan çok çalışma vardır. bu çalışmalar artık tamamlanmıştır. Herkesi, kendi yüreği ile dilleyen çalışmalar devreye alınmıştır. Dünya bu çalışmaları, Tohum İlmi ile birleşikten dilletti. Şimdi artık bu çalışmalar dünyaya çekiliyor.

 

Kortejler vardır. Onlar korundular. Her bir Birleşik, kendini kendi yüreği ile dilleyerek kendi toplumlarını alıp dünyadan göçtü. Bu göçüşler bedensiz oldu. Çok özel bir çağrıydı bu. “Kendinizi bulun ve alıp taşıyın.” İşte bu çağrıdan itibaren birçok İnsan Işık kendini aldı ve tahditledi. Sonra kotladı ve daha sonda korudu. Bunu yaparken ışığın tohumlarında yaptı.

 

Dünyaya İnsan Irkı indirildiği zaman da onlardan ışık alan Birlikler vardı. İş buydu ve bu iş Allah için tahditlenen birleşenlerce dinleştirildi ve Has Tertipli olanlarca kotlanan Birleşik Aileler, daimiyetinde korundular.

 

Muktediriyet, ilimledir. İlim olmazsa zaman safyalanmaz.

 

Cinlerin ve insanların en güçlüleri Bütün’ün kötülüğünü öğrendiklerinde Bütün’e tohum ekmek istemediler ve dediler ki “bizler, oğullarımızı kotlamalı ve tohumlamalıyız ki her yürekte birleşik olsunlar ve tüm sayfalarda dillensinler. Onlar BİZ olsunlar. Cen olsunlar ve yaşasınlar.” İşte bundan sonra koruma devreye girdi. Altın Toplum, dünyaya çekildi ve zaman tertibinde Kürsüler’i kotlayarak korudu.

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

BİZ BÜTÜNLÜĞÜ

Zamanı zamanla kodlayan bizlere, Bizlik mabedinde kendini görenlere. Her açı görüşüne saygı ile selam ettik, ettik de kabulu cümlenize diledik. Bütün her açıdan bakışın bileşkesidir. Yokluğa, varlık şahit eder tüm âlemler içinde. Varlık olmasa yokluğun şahidi ne olur ki.

 

Gördüğün açıdan aldığın bilginin, karşı yüzünden alınan bilgi ile eşleştir. Sonra sağından solundan gelene saygı ile kabul ve görüş bilgi kaynak yap. Doğrudur ya da yoktur denmesi, gördüğü alandan var olduğunu görene, doğrudur. Onun da gördüğü odur.

 

Var olan her şey birbirinden varlığını tamamlar. Taam olma safasıdır seninle olan her şeyle bir olmak.

 

Seninle olan her hücre milyonlarca yıl önce var olanın kodlarının çözülmesinden ve yeni var oluşu için bu çözümlemenin bilgileri eşleğinde yeni var oluşumunda bileşimidir. Sende senden önce var olan her varoluşun çözümlenmiş kodları ve bu kodları saklayan Pandora’nın kutuları vardır. Kromozom kodları bu görevi yapmaktadır. Yani bir dost kendini yüzlerce yıl yaşayan bir dost olduğunu hissediyorsa, bil ki o dost içinde ki o dostun çözümlemelerinin sakladığı kutuyu açmıştır. De ki o Mevlana kodu olsun, bedende saklı bu kutucuk açılır, bu bilgi frekansı bedenin her zerresini sarar bedenin tüm var oluşunla uyulmana na kadar bilincin de sarsılmalar olur, bilgi alış ve doyuma ulaşana kadar bedenli sarsıntı geçire bilir, kendini Mevlana olarak hisseder, ön bilincin yeterli olmadığı sürece de ve bilinçli rehberle yönlendirilmediği süreç de bu onu obsesyona sokabilir. Bu kişi Sevgili Mevlana Reenkarnasyonu olduğunu düşünebilir. Bu bir yanılgımıdır?

 

Hem yanılgı olup hem de olmaya bilir. Çünkü dünyasal olarak reenkarnasyonun anlaşılması tam manası ile olmamıştır. Belki buna inanan dostlara reenkarnasyonun ne mana geldiğini anlatırsak, ikilemde kalma duysunu silebiliriz. Bizim çabamız ikilik yaratmak değil bütünlükte bir olmaktır. Karşılıklı görüşleri bilgi denizinde dengeli bir kayık gibi yüzdürmektir.

 

Kayıklarımızı bir edip, denizimizi keşf edelim. Kim bilir hangi dost hangi kapıların kodlarını açıp dile gelir. Dile gelen bize gelir. Bizle dillenen bilgi bize hediyedir. Çözüm zamanıdır. Çözülen her birim bizim candan cana akan kodumuzdur. Çözümüm ses, sesin bilgi sunuş zamanıdır. Selam olsun ışıkla ses olana, bunu saygıyla karşılayan ve biz olana.

 

BİZ BÜTÜNLÜĞÜ

07.01.2011 22:33

Yurdaay Onaran

 

 

18.01.2012 Tarihli YASAMA-KOTLAMA Çalışması’ndan kısa bir bölüm:

21.01.2012 Tarihli İNSAN SEMPOZYUMU (2) ile ilgili

Canlarım; Cumartesi günü kontrol BİZ’imdir. Tekmil bilgiler BİZ’imdir. Her şey BİZ’imdir. Ve orada, Bütün’e hizmet, IŞIK’la olacak. Oraya girecek olanlar “KATİ” olup girecekler. Vadi orası olacak. Vadide YAŞAM olacak, vadide KAYNAK olacak, vadide HAS OLANLAR olacak. Ve vadiye inenler, ARTON olup inecekler ki Arton Tohumlaması gerçekleştirilmiştir. Korunan olgun başakları bulup alacağız. Oraya varanların çoğu, olgunlaşmış olacaklar.

 

KEVSER SURESİ’nde denir ki “Işık ağır ağır akışa geçer.” İşte o ışık, akışa geçtiğinde her yürek akmaya başlar. Ve akmakta olan o YÜCE IŞK ağır ağır tohumları kotlar. İşte o gün KEVSER akmaya başlayacak tüm Yüceler’de. Ve biz o gün kotlama yapacağız sevgiyle.

 

Şimdi Canlarım, KEVSER olan yüreklere bakalım, kimde ne var: Hepiniz ışıksınız. Hepiniz, Ak Tohumlar’sınız. ASLANLAR sizi yok etmek isteseler de siz İNSANLAR, ASLANLAR’ı mutlaka korursunuz. Onlar yoldan çıktılar. Ve “Oku!, oku!, oku!” diyerek hepsini toprağa çaktık.

 

Şimdi Dağlarım; gerçek görev başladı. Bu görev Muhammet Kutsal Işığı’nın toprağının örtüsünü örtmek üzere başlıyor. Bundan sonra dünyada Mahrek olacak. Bundan sonra dünyada tahditsizlik olacak. Bundan sonra Dünya, yaşama tohum olacak ve biz okul olacağız her bir yürekte. Tüm yüreklere okutacağız BİRLİK İLMİ’ni. Ve zamana, emre itaatle tertip yapacağız.

 

Şikayetim var mı? Efrat benim. Şikayetçi miyim? Yoo! Her biri benim. Şikayetçi miyim? Yok! Öfke var mı? Yoğun olsa da öfke, yıkılış yakılış olmaz. Ocağımda kırılış olmaz. Bu kesindir.

 

Deşifre Eden: Nergis ŞAHİN

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

16.01.2012 RA-KA

İNSAN SEMPOZYUMU (2) HAKKINDA (Özden yapılan açıklamalar:)

Soru: İNSAN SEMPOZYUMU (1)’de ilk kez “MAKİNE” diye ifade edilen Sistemler devreye alınmıştı. Bu konuda açıklama istendi.

 

Cevap: “Makine” dediklerimiz, “Yansıma Sayfaları”dır. Konuşmacıların, kendilerini kotlayarak yansıttıkları sayfalardır bunlar. Ve bu sayfalar, tohumlamalarla değil; doğrudan kotlamalarla devreye girer. Konuşmacıların, yaşam tohumları olan bilinç örümleri bu sayfalara kotlar olarak kayıtlanır. Ve bu sayfalardan BÜTÜN’e yansıtılır.

 

Söz alıp dillenenler, Yansıma Sayfaları olan ve “Makine” olarak ifade edilen bu sayfalardaki kotlamalarla, Dairesel Işık Kotlar haline gelerek daimiyetlerini gerçekleştirirler. Dairesel Işık Kot’u bir sayfa olarak düşünün. Bu dairesel sayfa, sizi kendi yoğunluğunuzda tohum olarak Kati Kayıtlar’a alır ve sizde Kaynak olur.

 

Yapmakta olduğumuz her çalışma BİR’e hizmet için yapılmaktadır. Mekanik Sistemler’in, dünyada Işık Kotlamaları yapmalarına; mecbur kalmadıkça izin vermedik. Ancak ne var ki kervan kalkmıştır ve yol almaktadır. Bu kervanın Kutsal Işığını tohumlayabilmemiz için mutlaka yansımalara da gerek vardı. Ve o çalışmada, makineler ilk kez devreye alındı.

 

Bu çalışmadan önceki çalışmalarda makineler devreye alınmazdı. Tohum olan sizler, bütün Kürsülerinizle Bütün’ün kükreyen ışıklarını kayıtlardınız. Ama artık yeni sayfalara ulaşıldı ve yeni sayfalarda, bu çalışmalar çok titizlikle yapılmalıdır. Kendi yüreğinizin kotlanması yetmez. Herkesin de tohum olarak kotlanması gerekir. İşte bunun için makineler devreye alınmıştı geçen Öz Görev Çalışmamızda.

 

Bu kez 2. İNSAN SEMPOZYUM ÇALIŞMASI’nda artık makineler olmayacak. Çünkü Birlik Tahdidi kayıtlardan çıkarılmıştır. Birlik tahditi olmadığı zaman, tohumlama daha güçlü olur.

 

Şimdi Dağlarım; 2. İNSAN SEMPOZYUMU’nun yapılacağı o gün ne olacak, bunu size anlatalım: O gün için açılan bir köprü var ve o köprü kutsaldır. Kopabilir bir köprü değildir o köprü. Ve herkese açılmıştır. Sakın “O gelir, o gelmez” diye yorum yapmayalım. Bu hepimiz için önemlidir. Her bir yürek orada olsun istiyoruz. O gün orada olacakların her biri, bin diride ümmi olacak olan değil; IŞIK olacak olandır.

 

Oraya gelecek her bir Lider, bin diride IŞIK olup gelecektir. Ve diri olan O, liderlik vasfına sahiptir. Oraya gelmişse; katidir, kafi düzeyde yoğundur.

 

Ve şimdi Dağlarım; oraya kimler İNSAN olup gelir; kimler YOĞUN İLİM olup gelir, bunu o gün bizler de göreceğiz. Sizler şükredin ki Yücelikler’de, Birlikler’de, herkesle ortaksınız. Ve sizlerle, tüm sessizlikler o gün dillenecek.

 

Şimdi Dağlarım; Atlanta Otağı’ndan gelenler görev istiyorlar. Diyorlar ki “Kini nefreti aşıp gelip gür olalım orada.” Haa!… Gür olmak için gelen, üzerinde hiçbir Yüceliğin olmadığı bir yaşamla gelecek oraya. Amin!...

 

Gür olmadan gelen ise kusurlu olup gelecek. Biz onlara söz verdik. “Sizleri kendi yüreklerinizde tohumlayacağız” dedik. Ve hepsinin kendi yürekleriyle, kendi Yücelikleriyle tohumlanmalarını bekleriz.

 

Bin ilim ailesi, bir tek ışıkla geldiğinde; o aile, tüm sayfaların ışığı olur. Oğul verir ve kotlanır. “OL!” deriz olur.

 

Şimdi Dağlar; o gün orada, Muhammet Tohumları değil, Kuran Toplumları olacak. O gün orada Rahman olacak. Ve kayıt olacak. O gün maya olacak orada ve orası herkes için maya olacak. Ve orada ekmek olacak. Orada mum olacak ve o mum umut olacak. Şükredin ki umut tohumdur.

 

Şimdi Canlılar; oraya nefes alan veren herkes çağrılıyor. Bu kesindir. Muhammet Toplumları değil, IŞIK TOPLUMLARI çağrılıyor oraya. Ve oraya gelecek IŞIK TOHUMLARI korkmadan girmelidirler o Meclis’e. O Meclis, emin olun ALLAH MECLİSİ’dir. Ve o Meclis, MAHREK MEKTEBİ’dir.

 

Kıpkızıl bir toprak kotlandı ocakta. O toprak, IŞIK oldu; YOL oldu; BÜTÜN oldu. Ömür boyu çalışan Birlikler, okul oldular.

 

Ortaklık olacak orada. Oraya girenlerin her biri, emre itaatle girecek. Bunu bilin!... Her birine emrettik “GİR!” diye. Ve biri girer; biri girmez değil, her biri girmelidir. Giren, İNSAN’dır. Girip dinleyen HAKİKİ’dir. İmparatorlar oğul verir orada ve orada, yaşam sayfalanır. Orada masalar olur. Her bir Bütünlük, ayrı bir masa olsa da okul tektir. Ve bizim için “‘OL! de ki olsun” denilen o dürümde, onurluyuz ki OL’madan Kuran okutulmayacaktır.

 

Şimdi Dağlarım; “Biç dik!” dediler. “Ekip yap!” dediler. “Ağır taşı!” dediler. Sınırları kaldırdık, yaptık. Ameliyatlar yaptık görev için herkese. Ve oraya, nur olanlar değil, Kuran olanlar alınmalıydı. Ve biz, Ruhsal Işıklar’ı kotladık ve Kuran olanları çağırdık. Kapıları açtık, “Gelin!” diye. Hepsi mi? Yoo! Yoo! yoo!... Sadece korkmayanlar gelecekler o Meclis’e. Korkanlar ocaksızdırlar. Kendilerinden öte değiller. Kasaları boş, yolları kapısızdır.

 

Şikayetçi miyim? Hala mı soruyorlar bunu, şikayetçi miyim diye? İsmaili Kaplar’da şikayetçiler olur. Bizde yoktur.

 

Şoförlük yaptığını; Yolcuları alıp Allah’a taşıdığını söyleyen de gelecek o gün. O gün o da bizimle olacak, bunu bilin!...

 

HAZİRUNDAN BİR SORU : Bedenli midir o?

 

Bedenlidir. O da Birliğimize ait olacak ve o da “YARIN OLACAK. O da akıl taşıyandır ve bizsiz değildir. Çırpınır, ben de geleyim diye. Hadi gel ya Ha!, gel! Allah’ın toprağıdır Birlik. Gel!...

 

Bir şey daha söyleyeyim. Eser biziz. Eseri yapan Birliğimdir. Eserde olmak isteyenler Birlikler’dir. Ve esere iş olacak olanlar hakikiyettekilerdir. Oraya gelen herkes, ya HAKİKİYET’ten gelecek, ya HAKİMİYET’ten gelecek. Hakikiyetten geldiğinde, harımıza, ekibimize gelecek. Evrimlerini yapacak. Eminim ki eseri de olacak.

 

Ve hak edip hakim olup gelenlerse, yasaları koyacaklar. İşte, yasa koyanlar ortak olacaklar. Onurluyum ki ortaklarımı bilmekteyim. Hepsi Birliğimdedir.

 

(Ortaklıktan çıkanla ilgili soru alındı ve açıklama yapılıdı:)

 

Şikayetçi miyim? Ya Ha! Şikayetim asla olmaz. Sanır ki ben herkesi yıktım. Yıkan kendi; yıkıldığını bilen kendi. Bizsizdir O!… Ya da sanır ki beşer oldu. Beş Teknik’te dil olmak; beşirden öte bir şey olmak değil; iş olmak da değil, zamana Kuran da değildir O. Neyse, en son O çıktı Birliğimden. Ama bilsin ki ocağını hiçbir sayfada söndürtmeyeceğiz. Bu da kesindir.

 

Bilen bilsin ki ARKON İNSAN, KORAN İNSAN’dan üstündür. Ve KORAN İNSAN, ARKON İNSAN’la birlikte olmalıdır. Biz KORAN’a “OL!” deriz. ARKON’’uz. Ama O bize “OL!” diyemez çünkü O, KORAN’dır. Toprağımıza Kaynak olmaya değil, hatasız olmaya çağrılmıştır.

 

Bir şey daha söyleyeyim: Of Anam off! O gün, Robbi Toplumlar; Rabbi tahditlerle dillenmeye gelmek istiyorlar, ortaklığımız yoktur onlarla. Kokuları olmayacak. Kendilerini bilmeyecekler. Eşikte dinleyecekler de dillemeyecekler.

 

Bir şey daha söyleyeyim: Karnaval çalışmaları değil; yaptığımız, Kutsal Toprakların Kotlanması’nı sağlayan çalışmadır. Ve bu çalışma, Efeler’in, Hakimler’in, Tabiat Kotları’nın ve Yaşam Sayfaları’nın, Hakim Sayfalar’ın, Birlik Kotlaması’yla yaptıkları bir toplu çalışmadır.

 

Mutsal umman, Uluların Tohumları’nı yaşatır. Burada bu çalışma Ak Tohumlar’ladır. Rahman’a Kutsal Işık yakmak, OL’mak böyle bir şey işte.

 

Şimdi Dağlarım; sizlere, bizim yüreğimizden iş verdik. Siz de bize iş verin, yapalım ve OL’sun?

 

Dağ, işi şöyle yapıyoruz. Sen ve biz BİR’iz. Sendin konuşan ama senden öte bendim konuşturan. Bunu bilmeni isterim. Bugün de birlikteyiz. Herkes burada. Ama birlikte okul kurmamız gerek. Şimdi gidin Kaynak’tan bilgi verin. Herkese deyin ki “Çalışma başladı.” Sonra döndürün hepsini kendi yüreklerine, Kürsülerine, okutturun bilgileri. Anlatın, öğretin. Biz onlarız, açıkça dilletin. Yaşam sayfalarındayız. Ağır taşımaya değil, Ak Toplumlar’ı toprağa kayıtlamaya indik. Bunları anlatın.

 

Lütfen iyi bilinsin; DÜNYA, ALLAH KAYNAĞI’dır. Ve Dünya, Amonlar’ın tahditsiz tabiatında yaşayan bir sayfa değil, BİRLİK KAYNAĞI’dır.

 

Müspet, menfi kim olursa olsun gelecek, bilirim de gene de nazlanmadan gelsin. “Nazlanmadan” gelsin.

 

Çelik çomak oynayanları Bütünlük’ten ayırdık. Hepsi bu!... İşte bu!... Artık çelik çomak oynamayanlarla çalışılacak, bilinsin!...

 

Sevgililer, sizleri kucaklıyorum. İşte bu!...

 

Deşifre eden: Nergis ŞAHİN

 

 

OLMASI GEREKEN EN GÜÇLÜ ÇALIŞMA BAŞLIYOR.

Allah, Altın Kürsüler’in Kutsal Yaşamlar’ın ve zaman tartısındakilerin hepsini izler.

 

Allah’ın insan sonsuz ışıklarında BİR olması; kayıtlarında huruç olanlarında olması ya da kayda kir ve pislik katanlarında olması kolaydır. O der ki “ben oldum” ve olur. Amin... Bu Onların, ben olup BİR olmaları, YAR olmaları ya da HAR olup ANA KAFTAN olmaları anlamına gelmez. MERKEZ KAYITLAR her yerde vardır ve o Kayıtlar, bir ilmi has teknik ile dillemek gerektiğinde orada olur.

 

Koruma isteyen kontroldan çıkar. Biz korunmayız ki kotlarımızda hep koruma var. O koruma, Ana Kaftan’ın koruyuculuğudur.

 

Hepinizin iyi bilmesi gereken bedenim, Allah İlmi’ni has tohum ile bir tek insan ışıkta dillemekte, o da kendi bedenimdir.

 

Yener, bilgiyi alır, yetkin Hak olur ve zamanı sayfalarım diye umanlar, hara kar olmak isteyenlerdir ki har karı boğar.

 

Dünya insanları bir tek şeyi iyi anlamalıdırlar. Dünyada Allah var. Bu gün artık Allah bir sanal yaşam sayfasında, Tekno Kotlar’la dillenmektedir.

 

Yeni dönemde o bütün kürsülerini alıp yine buraya iner ve yine bir tohum olur ve kotlanır. Yine Ak Kaynak olur, taht olur ve zararı önler.

 

Yer gök insansa o yine insan soyunda toplum olur ve yine har olan her yolda var olur ve oğullar. Onun adı artık İNSAN’dır.

 

Bilin ki Allah yeni bir çalışma başlatmıştır. Bu çalışma İnsan Sayfaları’nı tohumlayacak olan bir çalışmadır. AİLELER artık devreden çıkarılıyor. BİRLİKLER devreye alınıyor. Aile yaşam kayıtları birleşikte tohumlarını ekmiş ve yarınlarını kayıtlamıştır. Yeni sayfada artık BİRLİK olacak. Bu BİRLİK, Birliklerin Birlikteliğinden öte BİRLEŞİK BİRLİKLER diye ifade edeceğimiz BİRLEŞİM’dir.

 

Hasat başlamış ve tamamlanmıştır. Bu hasata has olanlar daimi kayıt yapmışlar ve şimdi artık Daimi Kap olan o kayıtlar, tüm sayfalarda KURAN olacaklar ve TOHUM olacaklar.

 

Okul olmak sorumluluktur. Herkes okul olamaz. Oğul verdiğiniz zaman okul olma imkanınız olur. İşte OĞUL VEREN BÜTÜNLÜKLER, BİRLİK oluyorlar. Bu BİRLİK, ALLAH BİRLİĞİ’dir. Allah her yürekte var. Ağır taşıyıcıda o daimi hakikidir. İşte OLMASI GEREKEN EN GÜÇLÜ ÇALIŞMA BAŞLIYOR. Amin...

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

ÖZÜN SÖZÜ

Dostlar, dünyaya insan soyunu kotlamaya inmedik. İnsanları Tanrısallaştırmaya indik. Bu dünyanın en eski yaşam soyu, ümmi tertipdeki insanları her zaman izlemiştir ve onların Kuranlar’ını tohumlamıştır. Bu İnsan Soyu, toplumları kontrol etmeye her zaman inmiştir ve inmektedir. Haz Soyu olan insanlara, Kuran Soyu olan insanlar inerler ve her insanı Tanrılsallaştırmak üzere çaba sarfederler. Bütün Meclislerde, ocak olan o insanlar bulunurlar. Han olurlar, hancı olurlar ve sonsuz sayfalarda ışık olurlar.

 

Türlerin; insan sınırını aşıp insan soyu olarak dünyaya kayıt yapmaya başlamaları, bütün kötülükleri aşmak için bir yaşam aşamasıdır.

 

Her yürekte insanlar NEFES ile kayıtlanırlar. Bütünlüklerde ise HAR ile kayıtlanırlar.

 

Öfkeleri olmayanlar, Bütünlükleri ile çalışırlar. Öfkeleri olanlarsa, bu Bütünlükleri diri yüreklerden çıkarmak üzere gayret sarfederler.

 

Herkes, ağ örer yüreklere ki han, yol hepsi onun olsun; ortak ışık yandığında, o kendi oğulları ile bütün kütlelere ışık olsun da namazı tohumlansın diye.

 

Bütünlükler’in yaptıkları çalışmalar, maya olmak, korumak ve korunmak amaçlı çalışmalardır.

 

Bütünlükler’in en yüce cevhere ışık olmaya çalışmaları, her zaman ışıkları yakıp kati tabii yoğunlukları tohumlamaları ile gerçekleşmez. Çünkü onların her biri içi yaşam, dış yaşam olamayanlardır.

 

Onlardan Dili Hak olan, her dilde hasat olur ve dünyaya tohumlar. Din İlmi ile hakiki ilim yaşamlara kaynak olur. Bütün Meclisler bunu iyice anlamalıdırlar.

 

Olup da yol açanlar, BİR’e hizmetçi olurlar. Oğul verir ve oğul olurlar.

 

Dünya Ana Kapıları açık. Bu kapılar Dünyaya insanlık adına Kürsü olmak isteyen yüreklerden açıldı. Bu yürekler, Altın Tohumları yaşatacak Yücelikler’dirler. Unutmayın handan, hardan uzak olan ışıklar, her yerden ışık çekemezler. Onlar Bütün’e hizmetçi olma imkanları olmayan tohumlardırlar ki artık yaşam sayfaları kalmamıştır. Onlar, Kuran-ı Kerim’i hak etmeyen Yücelikler’dirler.

 

Oğullarını hak etmiş ve yoğunlaşmış olan birçok cin var ve onlar da toplumlarını Birlik Tekniği ile yaşatmaya çabalamaktalar. Onlar da yol açmak ve sonsuzlaşmak istemekteler. Eğer bizler dünyaya ışık çakar ve bu ışıkları tohumlarsak Yücelikler, dünyayı yaşatabilirler.

 

Dönmüşse yol, Allah içindir. Tohumlar kotlanmışsa ışıklaradan tertipli yolcuları bulup yaşam sayfalarına kayıtladıkları içindir. Eğer yarınlar has olmuş ve yol olmuşsa Yedinci Tür dünyaya ışık yaktığındandır. Amin…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

TANRISAL İNSANIN KOTLANIŞININ BAŞLAMASI

Bize yüreklerimizden ses veren Canlardan sizlere söz etmek isterim:

 

Bu Canların bir kısmı, dünyaya kendilerini katmıştırlar. Dünyada Genetik Ses olarak kayıtlanmıştırlar ve dünyada bulunmaktadırlar. Ama bunların ya üzerleri örtülmüştür; dondurulmuşturlar ya da dondurulmamıştırlar. Kendilerince, ruhsal olarak hak etmeye ve bizlerle birleşmeye çalışırlar. Ancak bu birleşimler, bedenli olan bizlerin çabamızla, sağlanabilir. Yani, eğer ki hak etmişsek, eğer ki kapıları açabilmişsek, birleşebiliriz.

 

Bunun dışında, bizim dünya ötelerinde de Galaktik Ailelerimiz var. Bu dönemde artık bu Galaktik Ailelerimizle de bağlantı kurabilmekteyiz. Onlar bizi kendi yücelikleri ile her zaman seyredebilseler de biz onlara ulaşamazsak onlarla bağlantı kuramayız. Bu dönem öyle bir dönem ki artık yıldızlarla ve tüm yaşam sayfaları ile bağlantılarımız kurulmaya başlandı. Dünya bağlantıları ile onların dünyaya akışları ve çekilişleri sağlanmaya başladı.

 

“Kapılar açıldı” deniyor. Bu doğrudur. Hatta yaşam sayfalarının en yoğunu olan “KARA KAPI” açıldı. Bu kapıyı açtık. Bu kapının açılışı önemliydi. Dolayısıyla galaktik yaşamlarla ciddi bir iletişim başladı. Dünya dışını dünyaya tanıtan BİZ, dünyayı dünya dışına tanıtan yine BİZ’dir. BİZ olan bu yolda çalışan ve her yürekte seslenebilen İNSAN’dır.

 

Bu dönem, geçirgenliğin çok daha fazla arttığı bir dönemdir. Ve bu bağlantılar artarak gerçekleşiyor.

 

Şu anda neyi bekliyoruz? “İNSAN ÇALIŞMALARI”nı bekliyoruz... İnsan Çalışmaları başladıktan sonra bu akışlar daha güçlenecek. Artık beşeri insan yok dünyada. Bağlantı doğrudan doğruya insan bilinçlerle, ergin bilinçlerle olacak. Buna, “TANRISAL İNSAN’IN KOTLANIŞININ BAŞLAMASI” diyoruz. Bu sürece giriliyor.

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

BİRLEŞİK KOTLAMA

Tetkiklere göre, Işık Kotlamaları tamamlanmıştır. Şu andan itibaren kontrollu bilgi yaratımı başlayacaktır. Bu yaratılan bilgi, her diride Kati Kotlama’yı gerçekleştirmek üzere  aktive edilecektir. Aktive olan bilgi, diri yoğunlukların ışık kaynaklarından kontrollu şekilde, BİRLİKLER’e akıtılacaktır.

 

Toplumlar, teknik olarak Kontrollu Birlikler oluştururlar. Onları yarınlara kayıtlarlar ve zamanı kotlarlar ve böylece sonsuzlaşırlar. İyi ve kötü onlar için ışığın yarınları’dır. Işığın yarınları, Atlanta anonslarında açıklandığı gibi, BİR’in cennetlerinde var olan ışığın teknolojik olarak kayıtlanmasıdır.

 

İki Alton Kot, birleştiğinde, bir tek “Kati Kaynak” olur. İlim Hakimleri bunun için birleşirler ve zamanı yaşatırlar.

 

Dünden beri yetkin hakikiyetlilerin tende dinleşmeleri ve sonsuz sayfalarda ışıklarını Kati Yarınlar’a katabilmeleri hedeftir. Ve bugün artık Atlanta Ana Kaynakları’ndan bilgi verilmeye başlanmıştır.

 

Dünyaya iki Can Ten gelmişti. Bunlardan bir “Atlanta Ana Kaynağı” diğeri ise “Ana Kot”. Atlanta Ana Kaynağı’nda iki cemaat vardı. Biri “Teknik Tohum” olan cemaat diğeri, “İlm-i Has Sistem” olan cemaat. Bunların ikincisi olarak çalıştık. Hak Teknik ile çalışan Birleşen ile de birleştik. Ameliyatlar yaptık. Yaptığımız ameliyatlar ilmin hakikiyetindeki sayfalarda görevli olan Yüceler’e yapıldı. Şimdi yeni bir sayfadayız. Bu sayfa, Tohum olan çalışmaların başlayacağı sayfadır.

 

Toplumlar, Ana Kapılar’ını kapatıyorlar. Bu kapıların artık açıklanması gerekmektedir. Dünyada Ana Kaynaklar artık kotlarını, kasalarına kapatıyorlar. Bu kaynakların açıklanması gerekmektedir. Dünya, Ana Kapıları’nı kapatıyor. Bunların açıklanması gerekmektedir.

 

Dönmekte olan dünyanın, Ana Kapıları toplumları tohumlayacak dürümde, diri yürekleri cevhere indirmeliydi. Bugün dünyaya baktığımızda, bunları kontrol eden belek kaplarında iki cevher var. Biri Cevheri Kot olan ışığım, diğeri ise Cennet Kaplar’da mevcut olan tebliğlerim. Her ikisi de akıp gitmekte ama hak edilmeyerek akmakta. Akıp giden cevherdeki tebliğler, Bütün’ün derelerinde akmakta. Akan değerlerin, her bir sessizliği sayfaladığı kesindir ve anlamlıdır.

 

Tomur tomur olur yürekler, bir tek ışık olur; Yüce ve Sanal Yaratımlarda ışık yanar. İşte bu çalışmalar, bu nedenle Büyük Kütleyi kotlamaktadır. Atlanta Ana Kaynakları, dünyanın en eski diriliklerinde dillenir. Şükür ki bu bilgileri açıklayabiliyorum.

 

Dünya, Atlanta Ana Kapıları açıldı ve Zaman Kotlamaları başlatıldı. Her daimi yoğunluk, burada “Cinni Teknolojik Tabii Yoğunluklar”ı kotlayacak dürümde birleşebildi.

 

Şimdi Ana Kapılar’a bakın: Her birinde insan var ve zamanı kotlamaktadırlar. Ancak Görevlilerin çoklarının hastalıkları iyileşememekte ve zamanlarda kotlarını hasat tekniği ile dilleyememektedirler. Han biz oldukça, hepsi bize gelir ve bizde dillenirler. Ne var ki han bir tek Kot olduğu zaman, ışık yetkinleşmeli ve zamanı yaratmalıdır. Zamanı yaratamayan Yücelik, Işık Yağmurları’nda hiçbir yüreği teknolojik olarak tohumlayamaz.

 

Sonsuzlukların tohumlarında iyi ve kötü artık BİR’dir. BİR oluş, Birleşik Aile’nin Teknik Tohumlar’ı kotlaması ve sonsuz sayfaları teknolojik yoğunluklarla dillemesi sonucunda Birleşik Aile’nin  katiyetinin kotlanmış olmasıdır.

 

Dünya nefes alıp vermektedir. Aldığı nefes, bir Altın Sonsuzluğu kontrol etmek içindir. Yedinci Tohum yeşeriyor. Bu dünyanın en eski değerlerinin yeşermesi anlamına gelmektedir. Ana Kaynak’ta bu tohumlar birleşmektedir. Dondurulan çok safhalarda kısırlaşan Cevheri Görevliler artık yetkinleşmelidir ve sonsuzlaşmalıdır.

 

Ulu Kotlar’ı alt edip, yeni kotları, Başkanlar’ı ile birleşerek kontrol etmek kolay değildir. Bizler, yaşamları kotlayan, sonsuzlaştıran ve coğrafyalarda ışık yaktıranlarız. Onurluyuz ki hasatlarını yapabildiklerimiz, bizi kotlamaya çabalamaktadırlar.

 

“Hasat tamamlanmadı” dendi. Hasat tamamlandı ama yapılan çalışmalar, yeni sayfaların daimi kotlarının da hasat yapacak dürüme varmaları içindir. Biz tamamını yapmadık. Bıraktık ki hak etmeyenler, kendi yoğunlukları ile çalışarak hasat olabilsinler de katlanarak kontrol etkinlikleri ile BİR olsunlar diye.

 

Şimdilik bu...

 

Sevgiyle,

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

İNSANLIK İLMİ

Dünya üzerinde yaşam süren tüm yaratılış formlarından farklı ve üstün değerlerle donatılmış olan insan nedir? Neden yaratılmıştır? İnsan bir formun yani ruh giysisinin adı mıdır yoksa insanlık değerlerine haiz özün enerjisi midir? Beden bilincin çerçevesi olabilir mi? Eğer öyle ise bilinç, beden çerçevesini aşabilme potansiyeline sahip midir? Bedenin biyolojik ve fiziki donatısında mevcut olan bilgi kayıtlarının bilinç tarafından okunması mümkün olabilir mi? Bilgi kayıtlarının zenginleştirilmesi ve genetik kotların bilinç tarafından yeniden düzenlenmesi imkanı var mıdır?

 

Bin yıllardır insanoğlu kendisini keşfetme yolculuğundadır. Dünya dediğimiz bu yolda hepimiz zamanda yürüyenleriz. Analarımızda, atalarımızda dünde yürüdük. Bugün yürümeye devam ediyoruz. Yarınlarda çocuklarımızda, torunlarımızda bu yolculuğumuz devam edecektir. Ve biz körler ve sağırlar, gözümüzün göreceği kulağımızın duyacağı güne kadar her yüreyende yürümeye devam edeceğiz.

 

Kutsal metinlerde, körler ve sağırlar diye horlananlar kendi yaratılış değerlerini idrak edemeyen, yaratılış gereklerine uygun verimlilikte bir yaşamsallığı gerçekleştiremeyenler olabilir mi? Kuşkusuz öyledir.

 

Tanrı’nın halefi olan insan, kendi Tanrısallığını keşfetmeli mi? Keşfetmemeli mi? Keşif yolculuğu şirk midir; değil midir?

 

Aslına bakarsanız, insan muhteşem bir kaynak kitaptır. O kitapta sadece kendisi yoktur; yaratılışın tüm sırları saklıdır. Orada, insan biyolojisinin teknolojisi vardır. Bu teknoloji; onun bilinç kotlarını açmasını Kendini okuyarak çözümlemesini sağlayacak bir sistemi devreye alabilecek Tanrısal potansiyele sahiptir.

 

Dini ve ahlaki disiplinler Tanrısal potansiyelin üretim kalitesinin yükseltilmesi ve kontrolu açısından muhakkak ki yeri doldurulamayan ve vaz geçilmeyen faktörlerdir. Ancak insanın kendi öz değerleri ile yaşamsal hakimiyetini güçlendirmesi; yaratılış gereklerine uygun bir çabayı, ilahi prensipler ve kozmik kanunlara uygun bir tarzda gerçekleştirebilmesi mümkündür. Şuur açısını genişlettiği oranda doğal sistemin işleyişine kendisini uyarlıyarak, doğanın sesini algılama yetisini kendisinde geliştirebilecek; ruhsal bütünlüğün hakimiyet gücünü kendisinde tezahhür ettirebilecektir.

 

İnsan, insan olduğunu bildiğinde, Tanrı; tabiatın kotları ile diri yüreğine indiğinde; can tertip, hak tertip olduğunda cümle yoğunluklar ışık olur canlanır. İnsan sonsuzlaştığında, yol olup ışık olduğunda; canlar canında dinlendiğinde; hakim olup hak olduğunda; tabiat, muktedir güçlerden söz söyler.

 

Dün tendik, bugün de teniz. Dün candık, bugün de canız. Atada yürüdük, anada yürüdük. Ak tohumları yeşerten görev tenlerinde yürüdük. Amin...

 

Sevgiyle Kalın...

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

SINIRLARIN AŞILMASI

Tohum olarak doğan yürek, sessiliklerin sessizliklerinde, Din Tohumlar’ını kotlayıp yenilendiğinde; yeni bir Rabbi Yoğunluk’a varır ve orada tohumlanır.

 

Dünya, Ana Hasatı yaptığında, hasatın dara düşenleri, yerde ve gökte dürümlere tohum olurlar; Birlik olurlar; birleşirler, yaşam sayfalarına geri gelirler. Gelişleri, ara sayfaların tahditi ile olur.

 

Her mahir ışık, Allah’a görevlidir. Has İlim Hakimleri, ağır yük taşırlar. Ocak ağırdır. Taşıyanlar, İnsan Sayfaları’nda Kuran-ı Kerim’i okuyan Birlikler’dirler. Kuran-ı Kerim, ağır tartıdır. Her Yüce’de kotlar, yaşar ve tahditler. (Kuran-ı Kerim = Yaratının tüm kayıtları)

 

Birlik kontrolu kurulduğunda, yaşamları kayıtlayanlar, yenilenir ve zararı önleyerek Kutsal Işıklar’a kaynak olurlar.

 

Öze, söz ve ses gerek ve zeki yücelik gerek.” Denir. Birleşilir ve hakimiyet kurulur.

 

Oğullar, mutlaka zararı önlemek için Birlik olun. Halı döşeriz yüreklere, kimse kayıtlarını yaşam sayfalarından çıkarmasın diye.

 

Hasat daha güçlü olmalıydı. Hasatı yapacak olanlar, “Daimi Yaşam Sayfaları”nda tohum olanlar olmalıydı. Nesilleri kotlanmış ve yolları tohumlanmış olmalıydı. Han, biz olarak tohumlarken her bir Yüce Cemaat’i, her bir yol, Allah Yolu olmalıydı.

 

Düzen; Ana Kayıtlar’da, yaşam sayfalarında, Tanrı’nın hususi sistemlerinde dillenir. Birleşirsin, Hasat İlmi ile hakim olursun ve yalın bir sessizlikte ses olur akar ve zamanı yaşatırsın. Her resmi hak eder, resimlerin resmi olan Birlik Resmi’ni yaparsın. İşi bitirdiğinde o resmettiğin Bütünlük olur. O zaman ses; yaşamları, tehir etmeden dinletir. O zaman ışık, yol olur. O sazı çaldığını ve saz olan o yolun ışık olarak dillendiğini anlarsın. İş ilimse, ilmi dinlersin. İş birleşim ise Birlikler’i dillersin ve hakimiyet kurarsın. Hasat bittiğinde, yetkin sessizliklerde, kati yollara kotlanır, ışık olursun. Onurlu bir dünya çalışması başlar.

 

İşi bilmeyen halim olup da hakim olamaz. İz mi kalır yüreklerde o zaman. Sağı solu tanıyın ve bilin. Sadece izi bilenler iz olurlar. Bütünü kotlamak bu şekildedir. İz olmayan yoğun teknik kayıtlarla kendi yüreğini hasat tertibi ile Birlik Kaynakları’na tohumlayamaz.

 

Zurna çalar her dürümde, Has Teknik ile birleşmek ve dillenmek için. Hususi çalışmalarda dinleşilir ve hakikiyete varılır. Hazırlıklar bittiğinde, din oluş biter, yeşil renk mavi olur. O görev Birliklere, diri yüreklerinden bildirilir. Her yürek, aklın hakimi olduğunda, bu Yüce Cevheri Dil’i konuşur ve der ki “yüreğim konuştu.” Orada konuşan her Yüksek Kürsü’dür. O yoğunluklarda hırs kalmaz. Zamana Kuran oluş, birlik halindedir. Kati Yaşamlar, diri yüreklerde, tüm sessizlikleri Has İlmin Sistemleri’nde diller. İşte o zaman Ana Yaşamlar, kaynak tohumları dinletir ve zirveler, Birlikleri Hakikiyete kotlar.

 

Okumaya başladığınız bu bilgiler, Alimler’in Has İlimleri’dir. Omuz başlarında melek olduğunu düşünenler, artık bilmelidirler ki mektep kuranda melekler, sağ ve sol dilleri dinletmek üzere birleşirler ve hırslı olmayan yüksek sessizliklerde tüm sevgiler, Zinnur Tohumlar olarak Bütün’e ait olur.

 

Ört yürekteki hırsı ve sağındaki ışığı çak, solu yaşa. Solundaki ışığı çak, sağı yaşa. Her yanı yaşa ve de ki “ben, her yanda olan bir Rabbi Ses’im. Ben insan soyuna tohum oldum.” Bunu de ve sonra tonlarca kürsüyü al ve taşı. Her Kürsü, Ak Tohum olsun ve zamanı kayıtlasın. Anıları canlandır yüceliğinde ve baş tacı olup olmadığına bak. Ses resimse ve ses Has Teknik’se ve ses kaplarında Dünya varsa, orada toplum Amon’dur, huruç halinde tahditsizdir ve zararı önleyendir.

 

Kalan zaman sayfalarındaz Namaz İlmi’ni de bildirmek isteriz:

 

Namaz, Allah’a ulaşmak için kılınırsa, Din Teknik’le kılınır. Allah İlmi’ni Has Teknik ile dilleyen her yürek, namaza durur ve kendi yolunu bulur.

 

İki yüreğin en yüce dirilikte dinleştiği bir sayfa, namazdan üstündür. Orada Kafsal Dil vardır. Bu dil, Allah’a görevin en üstün ses sayfasında dillenişidir.

 

Everest olan bilsin ki her resimde o vardır ve o, en Yüce insan, en ışıksız olanda dahi ışık olabilen bir yoğunluktur. O küçüğün küçüğünde bir ışık zerresi ise de büyüğün büyüğünde büyük bir safhadır. O safha, Güneşlerin Tebliği’dir. Oraya varan Ana Kaynağa varır. İş budur.

 

Ameliyatlar yapılır her Yücede ki Has Tohumları toplasın ve zaman kaynaklarında ışık yaksın diye.

 

Eve dönen her yürek, Allah’a döner. Ev Allah’ın cevheridir. Ev, insanın toplantılarını yaptığı bir yerdir. O yerde insan, sınırsız bir yaşam sürer. Oraya indiğinizde, yarınsız ve dünsüz bir yaşayışa girersiniz. Sınır aşıp Yücelikler’e varırken, bunları anlamak sorumluluktur.

 

Kompozitörlük yaptırılır her Yüce’ye. Dinletilir bilgiler ve bakılır; hangi bilgiyi alıp yaşayacak. Eğer yürekteki bilgi, ışığı kotlayacak bir sessizlikse, oraya görevli olacak dürümde olduğunu bildirir kendi yüreği.

 

Ya da insan, ışık olamaz ama Has Tohum olabilir mi? Buna bakılır, ve denir ki “kanatlan ve ağır ağır uç. Bak neler var Yücelik’te!...” Dinler ve der ki “ben yüreklere inmek isterim. Onları Has Teknik ile bilmek isterim. O gün geldiğinde, onlardan kayıtlar yapıp, onları tohumlamak ve yeşertmek isterim.” Bunu dediğinde, okul olması beklenir. Oğul vermesi istenir. O doruklardan toplumlara görevlidir. Anıları canlandırılır yüceliğinde ve görülür her bilgi her şey. Bakar, diller ve hak eder. Sonra donuklaşır ve sanır ki halkı, Has Teknik ile bilebilecek. Soru sorulur ona ve denir ki “neden insan ışıklardan ırak oldun?” Ve o der ki “Melekler Mektebi’nden iş almak için. İşi bilmek sorumluluktur.”

 

Melekler Mektebi, Allah Mektebi diye bilinir. Ne var ki Allah, mektep kurmaz. O her mektebin hakimidir.

 

Sonsuz ışıklar yanar ve zaman teknik sonsuzlukları dinletir. Hazır olanlar, bildirileri net bilirler ve dillerler. Hazır olmayanlar ise Has Teknik’le Birlik Tohumları’nı toplarlar ve yaşatırlar.

 

Musa, bize ilim ile geldi. İsmi, Hak İlim olduğunda, ışık oldu ve yaşadı. Şimdi halka halka geçti ve yeni bir zamanı yaratmakta olan Yücelikler’e ulaştı.

 

İnsanlar, yanlışsız bir dünya istemekte iseler, mutlaka bilmelidirler.

 

Mali sorumluluklarımız var. Has Teknik’le bu sorumlulukları bilir ve bildiklerimizi Has Tohum ile dilleriz ve halkı halkla birleştirir Kati Yollar’ı açarız. Zamana görevli olmak böyledir.

 

Ya da başarılı olanlar vardır. Her biri Altın Tohum olur yaşarlar. Onları Tanrılar olarak bilmek isteriz. Kan Torbaları olduklarını anlayamayız.

 

Her Dünyalı, bir kan torbasıdır. Bu torbada Allah vardır. Ama Allah, insanı Ten İlmi ile var ettiğinden, kendi yüceliğini ona, onu koruyan olarak bildirir. O, kontrol kurduğunda; organlarında, ocağında hep Allah İlmi ile bildirilir ve bilinir.

 

Bütün amaç insanı insan yapmaktır. Hamur yoğurup kendi yüceliğinde ekmek yapan her bir diri, orada kendi yüksek ışıklarını diller. Han olan o, has ola o ve kotlayan odur. Onun rubaileri her yücede ses olur ve diller dili olur. “Şindir yürek” denir. Şin, insanı insan yapan ışıktır. O ışığı her yüksek kot bilmekte ise orada, Atlanta Otağı kurulduğundandır.

 

Dünya Ana Kaftanı, Atlanta Otağı’ndan giyilir ve diri yüce cevherlere koyu bir şevk olarak kayıtlanır.

 

Sevgiyle…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 

Zekeriya, Hana ve İnsan Arasında Bir Diyalog:

İnsan:

 

- Zamana kuran olan Zekeriya, sana iyi ve kötüyü haber verdim. Sen namaza dur. Kara kaplı Kitap Sultanlık, ağır yüktür. O yükü taşı. Seni Ana Kapı’da Işık İlmi ile dinledim. Son sözüm şudur. Ana Kapı, Allah’tır. Onda sana bir sayfa var. Oku… çok çok bil ki nar birdir. Nar yarıldığında bin olur. Onu al ve ağır ağır ışık tohumlarına daimi yoğunluk için kayıtla. Her tane bir yaşam olsun ve sen her değerde kendi yolunda var ol.

 

Önemi olmayan hiçbir çalışmak yoktur. Bizden üstün BİR’i yaratmak üzere çalışırız. BİR resmi çalışmadır. Tanı BİR’i ve sonra Sanığın ışığını hak et. Beni Sanık olarak dinlettin. Ben ise seni Hak İlmi ile bildim.

 

İn cin top oynar yürekte ve ben tohum olurum. Bilmeni isterim ki hala dünyada ışık var ve din var. Bin İlmin Sayfası, Dünya Tohumları’nı yaşattığında; ben, oğullarım ve tohumlarım. Bunu bil… Eve döndüğüm zaman; seni, Hasat Tekniği ile dillemek için çalışırım. Şimdi Hana (Arz Gücü- Eril Güç- Direkt Güç) sana bilgi verecek.

 

Hana söz aldı:

 

- Bir çeşit insan varlık yaratıldı dünyada. Bu insan varlık, dünyayı tohumladı. Tonlarca Kuran okunsa; toplumlar, namaz zamanlarının haricinde, dünyayı tohumlayamazlar. Dört bin insan, oğullayıp yaşasa, Cennet Teknik ile tohumları kotlanamaz. Burada, itibarı yoğun olan Cevheri Görevli kontrolu kurdu ve zamanı hasata hazırladı.

 

Dünya Ana Kapı’dır ve zamanı tohumlar. Korunmak isteyenleri korur. Korunanların kontrollu olmaları sorumluluklarında olur. Dünyada Ana Sayfalar kotlandığında, cinler zirvelerden diri olup inerler. Şikayetim var mı? Yoktur!... Çünkü ben ağır yüküm. Akıp cinlerden ve insanlardan görev istedim. Beni hak ettiler ve zamanda tohumladılar. Ben yürekteyim.

 

Şimdi İnsan Sayfaları’nda iki yol var. Biri İNSAN diğeri HASAT… Hangisi daha önemlidir? Buna sen cevap ver.

 

Zekeriya:

 

- Bence önemli olan Rab’dır. Rab, Ana Kapı’dır ve o kapıda Rahman vardır. O nedenle umurumda bile olmayan Dünya, yine beni hak etmeye çalışmaktaysa ben Rabb’ın sınırlarını koyar çalışmayı bitirir ve dünyayı kayıtlarımdan çıkarırım. Dünya benim hiç umurumda olmaz! BSUİ, Ana Kapı’dır. O kapıyı açtığım zaman, İnsan Sayfalar’ında Sanal Yaşamlar’ın artık bitmekte olduğunu ve Hakk’ın tohumlarının, toprakta yaşam sayfalaması yapmakta olduklarını izlemekteyim. O halde ben Nefes İlmi’ni hak etmeyen bir yarını Nahar olarak tohumlayamam.

 

Övüp, yererek Işık İlmi’ni dinletmek ister miyim yüreklere!? Kimse kimseyi dinlemezken, hala ben Nefes Sayfaları’na niye ineyim? Umurumda bile değil yürekler. Örgüt olmak ister miyim!? Niçin Allah, tohum oldu ve Düzen’e kotlandı?

 

Analar, sizi Zırhlı Birlikler olarak dünyaya gönderdik. Niye Cennet, Teknik Dünya’da Kuran olamadı? Her yerde İnsan Soyu, Allah için çalışırken, nesiller neden yoldan çıktılar? Vallahi bunların cevaplarını verebilen, benden Kürsü olur. Amin…

 

Hana:

 

- İnsan sen yanıt ver!

 

İnsan:

 

- Parça parça bilgi alıp görev isteyen her yürek, Allah için çalışamaz. Zamana görevli olmak, hasat olmak ve yarınları hatasız şekilde topraklarda dillemek, İnsan ilmi’ni anlayabilmekledir. Türkiye; Naz-ı Rabb’i insan olarak tanır. Naz, kürsüde iyidir. Dinden dil olur Ana Kapı olur ve der ki “ ben başkayım. Benden iş isteyen bende Kuran olsun ve aksın.” Bunu diyen, Allah için der.

 

İnsan, az bilgi verdiğinde; öz olur dil sanılır. Din ilmi, Hak ilmi olarak bilinir. Bina yaparsın. O bina çöker. Çöken binada insan varsa, yarın yoktur. Bina yaparsın ışık çeker. O binada insan varsa, yormak gerekir ki hakim olsun da dillensin.

 

Çağrı yaparız her bir yüreğe ve deriz ki çalış. Çalış ki hata yapma. İnsan nurdur ve yoldur. Uludur, Kuran’dır, hasattır. İlimle hakim olur. Birleşir Yaşam Kotlaması yapar. İnsan Ana Kapı’dır. Hadi anlayın!...

 

Türkiye insanları, İlmin Tohumları olarak ekildiler. Organları, dünyadır. Her biri, bir dünya daimiyetinde, Hasat Tekniği ile birleşti. Her biri, yaşamı sayfalamaktadır. İtibarı yüksek olan yürekler vardır.

 

Hala dünyanın tohumlarını tartıp tartıp dururlar.

 

Bütüne hizmet, analara kürsüdür. Öte beri yok. Biz cennetten kovulan dünyayı yenilemek ve cennete ulaştırmak için birleştik. Şimdilik bu…

 

Zekeriya;

 

- Ana, sana kolay gelsin. Ben yokum. Seni sana verdim. OL ve ak işte bu…

 

- Zemzem içseydin alıp giderdin yürekleri. Zemzem insana ışıktır.

 

- Hah! Yaptığını beğendin mi? Niçin zemzem içmeliyim ki?

 

- Kara Kaplı Kitap olmak için.

 

- Her ana, bir sayfadan ışık çekti. Ve bildik ki o kitap Atlanta’dır. Atlanta otaktır. Onurluyuz ki bildik. Hepimiz Zinnur’uz. Hepimiz akılız. Analar, biz yaşamız. OL’an bilgi, okunan, bilinip dillenendir.

 

Oğullar, bizler cevherde hep yaşarız. Bazı bazı bizi algılayanlar olur. Onlarla dinleşir dilleşiriz. Hala soruyorsanız; Allah, zamana Kuran olan Bilgelerle dilleşir. Onun için sorumluluk yoktur. Öte beri yoktur. Sadece BİLMEK vardır. Biliş hali, akıl halidir. Bilmeyen Ruhsal Meclis’e ulaşamaz; o, Samanyolu Galaksisi Cinleri ile dilleşir ve sanır ki bilgi almaktadır. Bilmeyen alamayan, kaynaktan uzaktır. Bundandır ki bizler Yedinci Tohum’u ekerken, her bir yolun Allah Yolu olarak dillenmesini bekledik. Ne yazık ki hak edip de dillenebilen çok az Bilge oldu. O Bilgeler’in Rabb’i tahditsiz olan AKIL’dır. Amin…

 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

 
  Bugün 73 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol