Birlik İlmi
  DÜNYALILAR GERİ DÖNÜN; SİZİ BEKLİYORUZ
 

DÜNYALILAR GERİ DÖNÜN; SİZİ BEKLİYORUZ

 

Dönem sonlarında Ana Kapı’yı açar dünyaya inerim. Her diri ile dillenir; her resim ile tek bir ışık haline geçerim. Dünya benim için IŞIK YAŞAM’dır. Dünyayı kodlamak, Dünyalıların beden alması (ölümsüz beden almaları) içindir. Her dere insana akar ama ışık halinde akan BİR’e akar. Dün, öksüz kalanları buraya aldım. Hepsi yaşama insin istiyorum.

 

Toplu çalışmalarımda nur yağar Rahmi Kuran’lara. Ana Kapılar açılır. Karanlık yaşar ve zaman sayfalanır. Dünya bir kapı halini alır; açılır... İşte yaptığım dünya çalışmalarının nesillerime ışık halinde gerçek yasaları çekişi böyle olur.

Dört Kök, göklere vardığında, bir tek NAKAR ışığa varır. Çünkü NAKAR, ZABURA’dır. Yaşar ve yaşar. Her diride ve her ölüde yaşar...

 

Önce Can Ana olur. Sonsuz yaşamlarda, denizlere kontrollu olarak çekilir. Son lokma ekmek yendiğinde, o lokma olur. Körün gücü olur. Ölüyü kontrol eder ve diriltir. İşte nefeslerin eseri olan nefes, o ki NAKAR’dır yaşama inmektedir.

Dünlü yaşam yenilendi. Yaşam seslendi. Yasalar kondu. Ölüler dinlendi. Kelam tahtlandı. Önemli olan nesillerin korunmasıydı. Korundu...

 

ÖZ’e, GÖZ’e ve YAŞAM’a çekilenler, erdikleri en yüce Makamda kodlandılar. Oğullarını ve yaşamlarında hakim olan kayıtlarını çekip dünyaya cennetlere girdiler. Dünlü yaşam yenilendi ve zamanı kontrol edenler dürümlendiler.

Evimi hak eden evimdedir. Yolumu hak eden yolumdadır. Yaşamı hak eden rahmet olan kaynaktadır. İşte hepsi yarınımdadır. Beni hak etmeyen bellek ışığında kontrol edilemediğinde, maya olamaz yarının nefesine.

 

Eğer zakkum içerse yaşamın tırpanı olan o yürek; zaman, zakkum olur öz geçişinde ve yarınlaşan her diride, o zakkum yaşamın, ne kesret ışıklarla dillendiğini, köle olarak Bütün’de dinler.

 

Özen isterim yarınlarda. Özen isterim yaşamlarda. Özendir istedğim her yarının nefesinden. Beden istemem. Zira beden, nefesimdendir.

 

“Başımı dik tutmalıyım. Yarının nefesi olup kodlanmalıyım. Korunmalıyım” diyenlere deyin ki Halik iken Hakim olsun ve yaşasın. Adı NEFES olsun. Ölü olduğunu bilip dinlensin. Sonsuzlaşsın. Sonra yarınlaşsın ve ZABURA IŞIKLAR’la birleşsin. İşini hak ettiğinde, Has Taht’a ulaşıp o iş olduğunda ve yeni bir kaynak haline geçip karanlığı aydınlattığında, körün güsullü olacağı kesinleşir.

Yaran ağırsa yaşam ağırdır. Yaran hafifse yaşamın, nefese varabilir. Yolunu aydınlatan kim varsa senle sesleşmelidir ki hakim olsun; kili kumla yoğursun, körün gücü olsun; kör zamanları, gök sayfalara ulaştırsın ki hakikiyette ışık haline geçsin. Sonsuzlaşsın, kelam olsun. Olsun ama has olup olsun.

 

Çöktüler dünyaya. Yer ve Gök ilmi’ni hak etmek istediler. İstekleri çok önemliydi. Dünya için ağır yük olmaya geçtiler. Şeytan aşka geldi. Kapıyı açtı, ağır yükü Hakk’a, yaşama indirdi. Sonra çekti yüreğini ve dedi ki “alın bilgiyi. Biz, sizi Samanyolu Işıkları ile kodlayanlarız. Akın, Ana Kapı’ya varın, insanlaşın; ölüleri hak edin diriltin. Tohumları koruyun. Önce yaşayın ve zaman Sistemleri’nde, yolu olanlardan, yolcuları hak edip yaşatın.” Bütün amaçları ALTIN IŞIK YILLARI’’na varmaktı. Alternatif çalışmalar bulmaya çalıştılar. Her perdenin ardında, yer gökten uçup gidiyordu. Çünkü o yerde; gök, Yüceler Cevheri olarak bulunduğundan, kapılar açıldığında, yere inenler, gökleri seslendirirlerken, zamanın Amonları olup gökleri seslendirdiklerini dillediklerinde; yeşiller, ışıktan çıkıp yoğunluklardan cennetlere kodlanmaya; gerçek yaşamları kayıtlamaya çabalamaktaydılar.

 

DÖRTLÜ ÇALIŞMALAR yapıldı dünya üzerinde. Hepsi NEFES içindi. Nefesten öte nefes istendi. Her bir Yeryüzü Cevheri, KELAM’a indiğinde; kul, umut oldu yüreklere. Daha görev başlamadan, güçlenenler, cennetlerden görevlerini çekip; yüreklere, cennet olan o yüreklere inmeye çabaladılar.

 

DÖRTLER KAPILARI her diri için ışıktı. Dünya ATA KAPI’ydı ve aklın tartısında hep vardı. Ne diye Dünyalı olunur? sorusu gündemdeydi. Dünya, aza ister mi? Yaşamı ışıkla dillerken, resim yapmanın anlamı neydi? Kervan Ata Kapılar’dan geçecek diye beklendi. Kervanı, kibirle ALTIN IŞIK YILLARI’’na çekenler, neden dere olup akmaya başladı da Ölüler Diyarı diye anlatılan, herkesten öte; her sesten öte olan yaşam Kuran’dan çıktı? Birlik Kapıları niçin kapandı? Kanatlar niçin kırıldı? Varlık Boyutları niçin yolcuları koruyamadı? Vakit tamam deniyor ama yeni bir resim yapılmamış dünya üzerinde. Neden dünya üzerinde yeni resim yok?

Vukuat, vakit geldiğinde ışığın kapısında Gök Sistemleri ile dillenen her Cevher’in vukuatıdır. Hal İlmi hasat tekniği ile yapıldığında, niçin yarın, Tanrı’nın Kapısı olacak? Bunların anlatılması gerekir.

 

Dünya, Atlanta Kodu değildir. Atlantalılar’ın nesilleri tarafından zaman zaman sayfalanan ve zaman zaman nefeslenen bir Sistem’dir. Buraya gelenler, nefese gelirler ve cana gelirler. Zamana kapı olmaya gelirler. Ama yarına nikah kıymaya gelmediler hiç. Zira nikah, Hal İlmi’dir ve hakikidir. Dünya ise Hakikiyetten KELAM olan ışıklardan çok uzaktır. Süper Sistemler bunun için dünyayı her an ziyaret etmezler. Sıkıntılar başgösterdİğinde; kervan, Düzeni kodlamaya iner ama dünya dışında yaşam var mı yok mu bunu bile tartışan bir dünyaya girdiklerini anladıklarında, tohumlar kontroldan çıkar.

 

Hulus yaşamın tekniğidir. Herkes kapıları açtığında kaynağa ulaştığını zanneder. Oysa kaynak, nurdur. Ölülerin, has tahta vardıkları yerdir. Orada ekmek olmaz. Zarar, ortak yaşamın ışığından dolayıdır orada. Oraya, ekmek olanlar girmezler. Zira ocaklarında nefesleri olanlar, ölümsüzdürler.

 

Kardeşlerini kontrol edemeyenler, kol olup kontrollu olduklarında, nefesleri güçlenir. KELAM olanlar, KURAN olurlar. Yarınları kodlarlar. Her diriyi hak ederler. Kapılar kapandığında, yarınlaşma güçlenir. Keyslerinde ekmekleri pişer. Ellerinde yolcuları olur. Öz gerçeklik budur.

 

Dünya için herşey yapılıyor. Ama dünyanın da her diriyi koruması gerekir. Düzeni kurdunuz. Yolu, ölülerden diriliklere taşıdınız. Astral Yolcular’ı kodladınız, aşkın şevkinde kaynak yaptınız nefeslerle. Ve zeka düzeyinize göre cana kapı açtınız. Nefesleri yetmeyenleri kontrol ettiniz. Çekip gidenler oldu. Önce köklediniz, sonra kokladınız. Sonra yaşattınız. Kibir ilmin kırıcılığıdır. Ölü, kapılarda beklediğinde, kapıyı açmayanlar kibirle kayıtlarını tohumladıklarında, nur olan her resim kırılır. Siz, bilişle çalışanlar her şeyden öte olan Kutsal Yaşam’ı kayıtladınız. Kanat alan her diriyi kodladınız. ALTIN IŞIK YILLARI’nın ışıkları halindesiniz. Zamana, aklın ışığı halinde inmektesiniz. Zakkum içenler ise yaşama inemeyenlerdir. Onları korudunuz.

 

Nüfus, yaşam ile artar zannedilir. Nüfus, Kuran ile artar. Her resimde bu vardır. Sizden Din İlmi’ni bilenler, İLM-İ KOD oldular ve ZAMAN oldular. Şerden ışık çekip hayrı yaratanlar, NEFES oldular. Kapıları açanlar ANA KAYNAK oldular. Biz ise sizleştik, KELAM olduk.

 

ANA KAPI her diri için açıldı. Artık önü alınamayan bir süreç başlıyor. Dünyalılar, geri dönün. Sizi bekliyoruz. Sizi, yarınlaşan nefeslere bekliyoruz. Görün ki sizin ilminiz insan soyu için IŞIK İLMİ’dir. Geri dönün ve hak edin her resmi. Amin....

 

 
  Bugün 99 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol