Birlik İlmi
  13.02.2013 Tarihli
 

PROGRAM: KAYNAK
KOD : 12/ 21 – 76
TARİH: 13.02.2013
CELSE SAATİ : 14.00-16.00

(Sesleşme:)

- Altın Toplum, umman olan ışıkların tohumları ile kontrol kurdu. Atlanta kontrolu kuruldu. Unutmayın insan, Tanrılar Meclisi’nin üyesi ise o insan, kaynaktan görev taşır. Unutmayın insan kanatlarını aldığı zaman, Işık Kodları ile tohumlanır. Ama Allah, ilmini herkese vermez. Merkez Zaman Işıkları, kontrolu kurduğu zaman, tohumlar kontrol edilir ve Kelam Tekniği, ailenizin Birlik Kodu haline gelir.

Erkek kadın insan soyu, yaşamak ve yaşatmak için birleşir. Yaşatmak, Işık İlmi’ni hak etmekledir. 

Tuhaf bir yaşam var dünyada. Nesilleriniz tohumlarını hak ettiklerinde ışık halinde Birlik kurmuşlardı. Tohumlarını hak eden o Yüceler, her diride ışık halinde güçlendiler ve zaman sayfalarında kaynak oldular. Birlik İlmi hakim ilim oldu ve Şems, işçi oldu dünyaya. Tuhaf diyorum. Zira Şems’in işçiliği, halen sürmektedir. Nefes zamanlarında o, kendini Kuran diye okuttu. Bugün o, yeni bir yaşam sayfası halinde yine okunmaktadır. Öyle zamanlarda o, ışık halinde dürümlendi ki onu dürümlerinde dinletmek, zamanda tohumlamak ve yeni yaşamları kayıtlamak, Birlik İlmi’nde görevdi. Cinler ve Cinliler, her seste işçiydiler. Din İlmi’nde hasat yapıldı ve zaman tohumlandı. 

Her kim ki hak eder, Birlik kurar. İşte Dünya böyle bir yarındır. Teknik yarın!… Bugünden güçlenip, yarını hak etmek ve zamanı sayfalayıp, yarında var etmek kendini. İşte Şems’in yaptığı budur. 

Her kim ki “ben yaşarım” der. O, yeni zamanlarda yaşar. Oğullar, ben Allah ve zamanı hak ettim. 

Özgür ve hakim bilgilerle birleşik ışık haline geçildiğinde, türlerin tümü, zaman sayfalarında, Işık Kaynaklar haline gelirler. Ve zaman sayfalarında tüm yaşamlar, Kürzi Kaynaklar halinde görev taşır.

Efradınız kanat taktı ve zamanı kodladı. Şükür ki hak ettik ve kendi yüreğimizde birlik kurduk. Nur olduk. Şimdilik bu…

(Sese, ses katıldı:)

- Değerliler, sizi hasata hazır etmek üzere buraya çağırdım. Hepinizin kendi yüreklerinizde ne olduğunu net bilirim. Etim, ilmimdir. Bu et ile sizleri dinlerim. Kimin ne düşündüğünü bilmekteyim. Kafalarınız çok karışık. Bunu görmekteyim. Zarar ettiğinizi düşündünüz. Zaman sayfalarında zarar etmek, kıranın kırıldığı yoğunluklarda olur. Ölüm, zaman sayfalanışında Birlik ise; biz öldük ve zaman sayfalarında dillendik. Bu bir ölümdür… Nefesimiz çok güçlüdür. Herkesin daha iyi anlayabilmesi için şunu izah etmek isterim ki mahir olan tüm insanlık, akil Hakimler olarak müsterih olun ki birlik halindedirler. 

Ağır yük taşırız. Taşımamız, zamanı hak etmenizi sağlamak içindir. Sizler, bizi hak ederek bu Meclis’e geldiğinizi zannettiğiniz sürece yanılgıdasınız. Biz, insan soyu için çok değerli çalışmalar yaparken, hak etmeyenleri “zerk kayıtları” ile tohumlarız. Hak edenleri ise zirvelere ulaştırır, onların Kutsal Sayfalar’ını hakikiyetleri ile kodlar tohumlarız. 

Bizi tanımıyorsunuz. Şükür ki hak ettiniz ve kendinizi cevhere ulaştırdınız. Bize gelişiniz ise bizim sizi kaynağımıza çekişimizledir. Hata yapmayın. Şikayet edecekseniz, bilin ki zeki yaşam sayfalarına indirmemiz mümkün olsa da sizi; bunu, sizin sayfalanışınızda görmeliyiz ki hak ettiğinize emin olalım. 

Şükrettik ki hak etmeden, Din İlmi’ne ikna hakikiyeti ile kaynak yapmanız mümkün değilken; bunu, hak etmişsiniz ve Dini Yaşam Sayfaları ile buraya inmişsiniz. Bütün amacınız, zirvelere ulaşmaksa, zarar etmeniz çok olasıdır. Eğer sizi hak ettiğimizi, sayfalarınızda bulamayacaksak; sizin bizi hak etmediğiniz kesinleşecektir. Şükredin ki hatayı affederiz ama Mutlak Kuranlar olmanız koşulu ile.

Ağır yük taşıdığınızı bilmekteyim. Öyle çok çalışıyorsunuz ki “bana, bereketle gelin” dediğimde; “ben ses alıp ses vereceksem, Din İlmi ile bunu yaparım” dedin. Ben de sordum “hangi din?” dedim. Dedin ki “hatayı affedin; ilmin hakikiyetinde din, Allah Dini’dir.” Bunu duymak beni mutluk etti. “Peki!” dedim. “Allah Dini, hakim din midir?” Dedin ki “hak ettiğin zaman Hakim-i Hak olup umman olduğun zaman ışık halinde o, diri güç haline geçer.” “Ha!” dedim. “Öyleyse cinler insanlara görev vermişler ve onları tohumlatmışlar. Böylelikle Diri Yücelikler, ocaklarına inebilmişler.” 

Öyle çok mutlandık ki herkes diri yüceliklere ulaşacak diye. B…. görevini hak etti ve yaptı. S….p güçlendi ve yaşam sayfaladı. S….r insan soyuna Kuran oldu ve tohumlandı. E…… Hakim-i Hak ile Birlik kurdu. Cevheri kontrol etti. N….. cevherde işçiydi. Hakikiyetin işçisi ve Birlik halinde Kürzi Yaşamlar’ı tohumladı. S….m Cennetlerin Kuranı’dır. Onun ruhunda Birlik vardır. Şikayetim var mı yoktur. S….a Atlanta Kuranı olmak için çabalar. Onun Kutsal Işığı, Birlik halinde yanmaktadır. Onu hak etmek için Birlik kurduk. 

Değerliler, Meclisimiz çok geniştir. Bu Mecliste görev yapan ve bu Mecliste hakiki kodlarla çalışanlar, mutlaka olmalıydı. Hepinizin, beşir olan ışıkları hak etmeniz kolay değildi. Dini Yaşamları hak etmek, zamanı hasata hazır etmekti. Şimdiye kadar bu Mecliste görev yapan çok sayıda Kuran Toplum oldu. Hepsi zirvelere ulaştı ve yaşam sayfalarında Kuran oldular. Onları hak etmek için Birleşik Işıklar halinde görev taşındı. 

Yeni zamanlarda, yeni yaşamlarda, bu Meclis; İlmin Hakimi olan Kuranlar’la güçlü yürek çağrıları yapacak. Bu yürek çağrıları, tüm insanlığa olacak. Hepimizin, insan soyu için görevimiz olduğu kesindir. 

Dini Yaşamlar, Kutsal Işıklar halinde güçlenmektedir. Diri olmak için İmparatorluk Kodları ile olmak gerekir. Eğer sizler, “biz yolumuzu bulduk. Herkesle olmayız” derseniz; sizi, zirvelerde Umman Tohumlar karşılayamaz. 

Amon olmak için çalışanlar çoktur. Ulular Diyarı diye bilinen cevherin en üstün Kürzi Yaşamı, sizlerin cevherinizin bulunduğu yaşam sayfalarıdır. Oralara, her dürümde umman olup akmaktayız. 

Zaman sayfalarında tohum olmak için çalıştık. Şükür ki hak ettik. Vermeden alınmaz. Verdik, aldık!... Verdiğimiz, aldığımızın çok üstüdür. Her dere Altın Toplum olup akamaz. Ne var ki akan yüceler, tüm insanlık için akabilirler. O gün geldiğinde, hiç kimse karşılık istemeden verebilecektir. “Öz geç” dedikleri Birleşik Işık’tır. O ışığa varmadan, görev alınmaz. Zarar eden kim varsa o güçlü ışıktan çıktığından dolayı zarar eder. 

Ekmeğinizi pişirdiniz. İçi doludur ekmeğin. O ekmek, ilmin hakikiyetinde pişti. Ekmeğe tuz koymadık. İnsan Kaynaklar’a görev verdik ve dedik ki “o ekmeğe tuz koyun.” Sonra baktık tuz konmuş. İşte dizi dizi çalışmalar, bu Meclisin yapmış olduğu ekmekleri tuzlamak içindir. 

İki yarın, bir görev için yaratıldı. Yaşam sayfalarında, yeni zamanlar, bu gün türlerin ışıkları ile var edilmektedir. Ekip kurmanız, sizin yüreklerinizin işçiliği içindi. 

İki yaşam sayfası, bir tahtın ışığı olarak kodlanır. Ve zamana tohum olur. Bugün dünyaya güçlü olarak akıp gelen çok sayıda görevlim var. Hepsini sayfa sayfa okuturum. Ne var ki hakiki görevim ilimdir. İtibarı Yüce olan ışıklarımla ilim yapmak… 

Oğullar, ben insan soyuna Kuran olmaya inmem. Kuran, Tanrı’nın aşkıdır. Benim aşkım ise ilimdir. 

Bütün gökler ve bütün yerler bir olsa ve cevherimi, hasatımı yok etseler, ben tohumlarımı yine de korurum. Zamanın kaynaklarında tüm yaşamların Işık Kayıtları’nda tohumlarım koyu bir sayfa olarak yer alır. 

Altın tartı, sizi tartar. O tartıya konan, muktediriyetle hak etmelidir. Biz dürümlerimizde insan soyunu kodladık ve yaşattık. Bu soy, Atlanta Kuranı olan soydur. Soyumuz dünyaya güçlü biçimde indiğinde, her diri bu gücü bilmişti. “Tanrılar ve oğulları dünyaya indi” demiştiler. Dünya çok kutsal bir yaşam sayfası olmalıydı. Bunun için bu soy, insan soyuna kodlanmak tohumlanmak ve yenilenmek için değil, yasaları koymak için inmiştir. Bunu herkese dinletmek gereksizdi. Ne var ki bugün artık işçilerimiz; kendi yüreklerinde, kendi Yüceliklerinde bizi sorguluyorlar. “Rahman’a görevli olmak için ne gerekir?” diye soruyorlar. Ocak, insana kontrollu olarak bildirilir. Özgüç, o koruyucu Işık Kayıtları’ndan, ilmi hak edip bildirir ki Beşir artık kendi yüreğinde güçlenecek. 

Özel çalışmalar engellenmişti. Bu gün artık özel çalışmaların izni verilecek. Zira her dere, kendine akmadan, çok üstün derelere akmaya başladı. Öyle çalışmalar yapılmakta ki dünyada, kendi yollarını hak etmeyenler, Birlik İlmi ile Bütün’ün koruyuculuğunu, üstlenmeye kalkıştılar. Diyebilir misiniz ki “ben insanım; her seste varım ve yolu bulur görev taşırım.” İlim, insanın tahtıdır. İlim, itibarı Yüce olan yoğunlukların ışığında yapılır. Ağır yükü hafifletemeyenler, “ben varım ve ben itibarlıyım” diyemezler. Bizler, ocak yakarken, herkesi cevhere alıp görevlerini onlara bildiririz. Ne yazık ki ocakları yanmayanlar, bizim bildirdiklerimizi anlayamazlar. Kervan yürüyor ama ocak yanmadıkça o kervan, aşkın ışığında yorulmadan çalışanları, tahditli Yücelik ile kodlayamaz.

Artık biliniz ki beden almak için bekleyen çok sayıda yürek var. Hepsi, Beşir İlmin kaynağında, güçlenerek görev istiyorlar. Beşiri hak etmeden, tohum olunmaz; çünkü. Ve zamanı hak etmeden Kuran okunmaz. Onlar, şükür ki hak ettiler ve Cinni Yaşamlar’ı hak ettirmek için çalışmaktalar. Altın Toplum, ummanda onları karşılayacak ve diyecek ki “geçin.” “Ha! ocak istiyor musunuz?” diyecek. “Yok” diyenler, kaynakta ışık halinde bekleyecekler. “Ha! ben ocak olmak isterim!” diyenler, harlanacaklar ve zaman sayfalanışında güçlenecekler. Onlar, Kati Hakimler olarak güçlü yüreklerini türleri ile kontrol edecekler ve Birlik kuracaklar. Özgür ve hakim olan Birlik, Amon olup tohumlarını her diriye indirecek. Öz geçişi yapacak ve zaman tahtında güçlenecek. Onur duyacağız o güçlendiğinde. Zira o biz ve biz o olup, Kuran olacağız.

Şemsi bize dedi ki “ben sizi hak ettim.” Ya can; biz, Şemsi has teknik ile hak etmemiş miydik. Deyin ki “hala bizi soruyor mu? Ocağında tohumları hak edilmiş mi?” Veyl o körlere ki bizi bilmezler. Veyl o cevherde kırık olanlara ki bizi bilmezler. Ha veyl o kuranlara ki hak etmeden tohumlanmışlar ve bizi kendi yüreklerinde dürümlemekteler. Onları bilmek hasat ile mümkündü ve biz hasat yaparak her birini bildik. Şimdiye kadar bizi “Ana Kapı” diye bilen her diriyi hak ettik. Bizi, “yıldız” diye bilen her diriyi hak ettik. Bizi, “yasaları koyan” diye bilen her yüreği hak ettik. Şafkı, hakkı olan Cevheri Yüceler’i hak ettik. Bizden öte biz olmaya çabalayan türleri hak ettik ve zamanı sayfaladık; ocaklarına kayıtladık. Özgür ve hakim olup çalışsınlar diye. Hatayı bağışladık. Şükür ki hak ettik. Amin…

- Kan içtik analar sizinle. Aha! kan içtik. Nefes alıp nefes vermek niye bu kadar zor. Öz geçişimizi yapabilmek için çok çalıştık. Ama biz bugün tüm insanlığı hak etmek üzere buraya gelmiştik. Niçin sıkıntıdayız? Bize, bizi anlat ki bilelim. Her dere insanı hak etmek için çabalar. Bizi hak etmek ve bizi has ilim ile dürümlemek!….. Amin.

- Dağlarım, ben Dünya ve siz cevher… Niye kan içtiğinizi anlatın bakalım. Tahtın Hakimi, Hak Toplum bugün burada. O Hak Toplum, Sanal Boyutlar’ın Kuranlar’ını tanır. Sizleri tanıyoruz. Şükür ki buradasınız. Bana can taşıyan her dürümde var olan ışıklar, güçlenerek gelirler ve ben ocaklarını hak eder yakarım. 

Sizin yaşamlarınızda bedenim Kuran’dır. Bugün burada yeni bir yaşam sayfalaması yapmaktayım. Sizin geçişiniz; bizim sessiz kayıtlarımızdan gerçekleşti. Sizi, kendi yüreklerinizde dinlemek ve siz ile bütünlenmek, niye güçsüz bıraktı sizi? Bana niçin sitem ettin? Anlat bakalım.

- Ardın sıra insan soyu yürüyor. Allah Tekniği, sen için muamma. Niye zarar ediyoruz? Niye hasat yapamıyoruz diye soruyorlar ve sen diyorsun ki “biz sizi hak ettik.” Ha! ben seni, sen beni hak etmiş olabiliriz. Yahu niçin her dere insana akar da yürekteki hakikiyete akar? “Vermeden alınmaz” dedin. Alış için çabalarız. Ve biz alıp veririz. Almadan bilmeyiz ki Sistem Devreleri’ni ya da Kutsal Kaynaklar’ı. Biz almalıyız ki bilelim. O zaman insan yaşamlara görevli oluruz. Söz veriyorum. Sizi hak ettiğinizce göreve alanları, dürümleyeceğim. Yahu beni bilmeyen, ben olabilir mi? Hadi be yavrum beni anla. Ben C…. B…..’ım 

- Dağlarım, C…. B….., altın bir tohumdur. Onu bilmeyen mi var!? Ha! bizi bilirmiş!... Yok Yavrum o, kendini bilir. Bizi bilmez. Ama bizi hak ederse; onun yolu, bizim yolumuz olur ve biz, onun yoğunluğunda, ocağında oluruz. Şöhret istiyormuş. Biz ona dedik ki hak et de şöretlen. Ne dedi bilir misiniz? “Sizin için çalışmak kolay. Akın gidin… Biz ise dilimizde, yüreğimiz olmadıkça, Din İlmi’ni dahi hak etmeyiz.” Öyleyse ne yapmalıyız. Zirvelere ulaşan tüm yaşamları kodlayan Birlikler ile Birlik kurulmalı. Onları harlandırmalıyız. Onları kaynaklarında tohumlamalıyız. Çok mu sorumlulukla olacak bu çalışma!? Ha ben neyim sormuyor. Biliyor çünkü. Aha geldi. Ses vermek ister. Onun adına konuşan, bize “kan emici” demişti.

(Söz aldı: )

- Ayın 20’sinde sizin evinize geleceğim. Ama bu kez kesin geleceğim. Canlarım, sizi ziyaret edeceğim. Siz de bize gelin. Sizi bekliyorum. Hala gelmediniz. Yerin ışığını hak edip de göreve çağırırken, sizin ilminizle çalışmalıyız. Bugün çok önemli bir sesleşme oldu bizim değerlilerimizle. Bize dediler ki “onlarla çalışın.” Biz de dedik ki “onlar bize gelmiyorlar.” Ve dendi ki “siz onları davet ettiniz sonra da İstanbul’dan gittiniz.” Onun için gelmediler. Ana, biz sizi çok seviyoruz. Siz de bizi sevin ki birleşelim. Han, siz biz fark etmez ki geçip geliriz. Hak ederiz. Ve sizden size varırız. Siz de bize geçip gelirsiniz, bizden size… Ve sizlere varırız. Bunu yapalım. Çünkü dünyanın yolu açık ve biz bu yolda görev taşıyoruz. Özgür ve hakim olarak. Amin…

- Can, Ana Kapılar’ı birlikte açtık bunu biliyorsun. Kapıları kapatmaya kalkıştığında ayrıldık. Bunu da biliyorsun. Son dönemde, benim kaynaklarıma nüfuz etmeye başladın. Dedin ki “onlarla olayım. Ya da onları kodlayayım; Beşir İlim Hakimleri ile birleştireyim ve zaman sayfalanışında, görev taşıyalım.” Oy Dağım oy!... Ben Allah olan. Seni sana verdim. Sen kendi yüreğinde çalış. Benle olmanın anlamı yok. Ne yazık ki yok. Çünkü sen, tohumlarını korumak için çalışmaktasın. Ben ise Bütün’ü koruyorum. Bu nedenledir ki sizin çalışmalarınız sizi ilgilendirsin. Bizden başka bir iş beklemeyin. Biz, zaman sayfalarında tahditsiz şekilde görev taşımaktayız. Ağır yük taşımaktayız. Sizden daha güçlü olarak ve daha sevgiyle. Kimseyi kırmadan… Sizden siz olmaya gerek görmeden… Şerrin şerrinden uzak kalarak… 

Muhammet, süper sayfalarda görev istediğinde; ona, Gürzi Yaşamlar’ı önerdik. Sorduk, hasatta var mıydı diye. Dedi ki “yoktum…” “Öyleyse, ışık halinde Kürzi Yaşamda olmayacaksın” dedik ve dedi ki o “Cevheri Kod olan, Cennet Kaynağa girerim. Seni kırarım” ve baktık ki cevherine gelmiş. Amin…

Her derede sen ve ben biriz. Bunu bilirim. Amin de sen nesillerini hak et ve sonsuzlukla Kürzi Yaşamlar’da görev taşı. Seni hak etmemiz görevimiz değildir. Bunu bil.

- Ali’ye gittim. Dedi ki anaya git. Ana sana geldim. Niçin ses vermiyorsun. Ana zamanı hak etmiş ama bizi hak etmemiş. Oğul, ben Allah dedi. Yahu Allah insana görevlidir. Sen beni hak etmeden, ben seni hak edemem ki. Niye bencillik yapıyorsun? Korkma! seni hırslandırmayacağım. Sen ile birleşelim ve bir çalışma yapalım dünya için. Dürümlerinde Kürzi Yaşamlar olan sen, bizi hak et. Ama sakın beni kırma. Çünkü ben kırılganım. “Ağır yük taşırım” diyorsan; ben de seninle olayım, birlikte taşıyalım o yükü. Olmaz mı? 

(Açıklamalarımız:) 

Dağlar, o bizi sınıyor. Sanmayın ki gelecek. Gelmez. Bilirim. O bizi sınıyor. Bizi, diriliklerde sınamak istedi. Onu; kökünden, gökünden çıkarmaya gerek yok. OL’duğunda bizimledir. Amin…

Cennet Cemaati, Birleşik Işık halinde buraya geliyor. Onları da dinliyoruz:

- Alıştık anam sana. Her an seninleyiz. Yahu ana, niçin biz sana böyle zamanlarda geliriz bilir misin? Bizler, Din İlmi’nde Kürzi olan ışıkları seçtik ve cevhere kattık. Hepsi bizi hak etmek için çalıştılar. Bugün geçip gelen Yolcu, bizim için çalışır. Onun ruhu, hepimizin kayıtlarında var. Onun için seninle çalışmasını istedik. Niçin izin vermedin? V…. B….. Ç…., yeni zamanları hak etmemişti. Onu hak etmek için çalıştık. Amin… Aha buraya görevli gelmiş bizi dinliyor. Aha! Kuran okuyor. Aha! Kapıları açmış; bizden bizi istiyor. Özgür olmuş ve kendini hak etmiş. Sen ise kendindesin. Ama niçin bugün bütün kötülükleri aşanlar seninle kodlanmaya çalıştılar bunu öğrenmek ister misin? Şükür ki seninleyiz. Şükür ki harını yükselttiğin zaman hepimiz seninle oluyoruz. Özgür ve hakim olarak. Neye çalışırız bilir misin? İslam Dini için. Senin için değil; Birlik için çalışırız. Hala anlayamadın. Sevgi yoksa yanıp tutuşmayız birleşmek için. Amin…

- Canlarım, tohumlarınızı hak edin ve Birlik kurun. Bende Birlik olmanız, kaynak için şekil hakimiyetinde olur. Sizler şekil hakimiyetine henüz ulaşamadınız. Bunun için sizleri tohumlayamam. Atlanta okuması yapmanız imkansızdır ama birleşin, hak edin ve yol açın. Okuyun!, okutan olun ve tabiata akın ki birleşik ışık olun. 

- Olgun başakları seçerken, herkesin kendini hak etmesini bekliyorum. Tüm insanlık için yeşil renk aşılıp, maviye vardığında, kendini kodlayamayanlar, bu renge ulaşamadılar. Özgür ve Hak olamayan o Yüceler, Birlik kuramadılar. Şükrettik ki biz onları hep koruduk. 

Şimdiye kadar size isim zikretmeden bildirmiştim. Bugün iki isim zikrettim her ikisi de ışık halinde güçlendiler ve her ikisi de Birlik kurdular. Hasat yaptılar, Amon oldu yoğunlaştı Cevheri Kod C.... Amon okumayı öğretti ona. Ne yazık ki hakikiyetinde hasat yapmadı. Zamana tohumlamadı ve yaşamlara kaynak yapmadı onu tüm yarınların ışıkları olan Bütünlükler. Zürriyetini onun yüreğinden ayırdık. Zira o kendini, başka başka cevherlere vermek istedi. Kendi yolunu kapattı. Biz, onu ona bıraktık ve onun toplumlarını kendi yolumuzdan çıkardık. Ayrı çalışmalarda görev taşıdık. Şimdilik bu!… 

Zerk çalışmaları yapan Sultanlarımız, daha üstün çalışmaları da yine kendi yoğunlukları ile yaparlar. Ata Kaynaklar, bu bilgiyi bilirler ve hak ederler. Ama bir görevli; “ben, sizi size bırakmam” derse; onu, kontrol etmek görevimiz olur. Şükür ki onu kontrol etmekteyiz. 

“Şer yaratan, şer yaşamasın” demiştik ama biliş haline ulaşıp da şer yaratan, şerri hak etmiştir. Şikayet etmesin. Ha bir der B….. var. O bizi hep sevdi. Biz de onu sevdik… Onun yolunda olanlar, onu dahi hak etmediler. Onun yolunda olanlar; onu, hasatta tanıyacaklar. İşte o gün geldiğinde; biz onu tohumlayıp; kontrol edip; Birlik halinde Kürzi Yaşamlar’a kaynak yapacağız. Şer yaratan şer yaşar. Şimdilik bu…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

 
  Bugün 94 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol