Birlik İlmi
  13.03.2013 TARİHLİ KAYNAK KAYIT
 

KAYNAK (79)
13.03.2013

Atlanta Okuması yapabilmek Birlik Tekniği iledir. Süzülen ışık, sizleri aydınlattı. Şükür ki hak ettik de sizinleyiz. Zaman, Sultanlarımızın ışık kayıtlaması ile yaratılır. Sizler, Işık Tohumları olarak, dünyayı Tohi Yaşamlar’a kodladınız. Zarar önlenmiştir. Cennetlerin yüksek tohumları olan Birlikler, sayfalarınızda Tohi Yaşamlar’ı kayıtlayarak, zeki ve hakim Cevheriler olarak size kendi yüreklerini tahditsiz biçimde katmaktadırlar.

Turkuaz’ın Işık Kaynakları’nda Birleşik Sayfalar vardır. Bu sayfalar, Kuran-ı Kerim’de “Cevheri Güç” diye ifade edilir. Sizlerin, “Süveyş alan kapsamı”nda ifade ettiğiniz sayfalarda, Birleşik Kaynaklar, Güç Kotlamaları yapmaktalar. Bu sayfalara, güç katmanız önemlidir. Şimdilik…

(Söz kesildi ve bilgi verildi:)

- Dağ, isim zikretmeni istemiyorum. “Süveyiş alan kapsamı” ifadesi; ferdiliktir. Tüm insanlık için gerçekleştirilen bu çalışmada; ferdilik, kati hakiki ve yüce olsa da olmasına izin vermiyoruz. Lütfen bundan sonra isim zikretmeden bilgi akıtın. Şimdilik…

- Analar, sizleri her an izliyoruz. Tohumlarınız ışıl ışıl. Sizden sizi bekliyoruz. Sizi kendi yüreklerinizde tahditli olarak tanıyoruz. Süper Sayfalanış’ta sizden cemaatinizi; zarar etmeyen yoğunluğunuzu, Birleşik Işığımıza katmanızı bekliyoruz. Zürriyetiniz, Cinni Cevher’e, Kürzi Yaşam’a ve bütün kütleye güç katmakta. İlmin kayıtlarında, Bütün’e hizmet var. İlmin Tohumları’nda ışıklar yangın halinde ve sizler teknik olarak cemaatinizi, beşir şevkin ışığından güç çekip; ışığı hak edip; tüm yaşamlara çekerek dürümlediniz. 

Sizleri mutlu ve huzurlu görmek üzere ağır yükünüzü, ağır ışıklarınızı, ses sayfalarımızla almaya geldik. Zaman sayfalanışında, bunu yapacak başkası yoktur. Bunun içindir ki sizden sizi istiyoruz. Öz geçişinizi yapmanız mutlak kodlama iledir ve siz, kendi yüreklerinizde öz geçiş yaptınız. Bizden bizi hak edip de istediğinizde; biz, sizden siz oluruz. Bu kesindir. 

Emeklerinizi ziyan etmenizi asla istemeyiz. Bütün kötülüklerin aşıldığı bir Kürzi Yaşam Sayfalanışı’nda, sizden tahditsiz biçimde ummana kontrollu mutluluk vermenizi dilemekteyiz. 

Şemsin ışığı sizin yüreklerinizde yangın halindedir. Tüm yaşamlar, sizin yüreklerinizde ışıl ışıldır. Bunları bilmekteyiz. Evimizin Kürzi Yaşamı, sizin yüreğinizin kaynağındadır. Eve döndüğünüz zaman, bizleri tanıyacaksınız. Bizlerin sizleri hak etmemiz için ışık halindeki o yoğunluğa inmemiz gerekti. Ve geçip geldik. Şimdilik…

- Kardeşim, ben tohumları kurutmaya isteksizim. Ne var ki ekmekte olduğunuz tohumlar, bütünün kütlesinde tahditlidir. Sizler, bizleri net tanıyamadınız. Bizler ise sizleri net bilmekteyiz. Bize görevli olarak gönderilen her kim olursa; bizim yüceliğimizde kendi yüreğini hak edip dinler. O dinlediğinde, biz onu dinleriz. Ama Ses Kapları’nda kodlama yapanları, Hak Teknik ile birleştirir ve ocaklarında o yoğunlukları tohumlarız. Ocak, insana Kürzi Sayfa değil hakiki yoldur. O yolu hak edip de bildiğinizde; bizi bizden istemeyeceksiniz. Zirvelere ulaşan herkes, har olup hak olup ulaşır. Biz ise ışık halinde her Yüce’ye, Hak İlmi ile varırız ve onları tohumlarız. Bunu bilin. 

- Analar biz insanlara iyi ve kötüyü anlattık. Biz size zirvelerde Kutsal Sonsuzluk olduğunu anlattık. Siz bizi kendi yüreklerinizin dışı saydınız. Ne var ki mutlu ve huzurlu olan yücelikleriniz zararı önlemektedir. Şimdilik…

Atlantalılar, sizlere; yeni, sonsuz, Kutsal Işık’tan söz etmek isterim. Düzen’i kuran insan, nefesini hak etmiş olan ışık halindeki tohumdur. Onun nuru, ilmin kutsal şafkıdır. İnsanı, kendi yüreğinde harlanıp anlayabilmek için onun, yolunda olmak gerekir. 

Evrenlerin Ses Sayfaları’nda gür bir “Ahiret” var. O yoğunluğa ulaştığınız zaman, sizi herkes tanır. Ahiret, her dirinin ulaşmak istediği bir yer değildir. Oraya ilimle ulaşılmaz. Orda Kuran Tohumları, Kutsal Sayfalanış ile dürümlenir ve sizleri hak etmek için sizin yolunuza geçilir. Sizin Ahret’te Kuran olmanız, tabii yoğunluğunuz ile o yoğunluğa girmeniz, zaman tahtında dürümlenmeniz ve yaşamları kaynağa almanız içindir.

Sizleri, Düzen’i kuranlar ve yoğunluğunda ışık olanlar olarak biliriz. Şer yaratmadan şevkle çalışmanız mutluluktur. Türlerin her biri, yeni zamanları kendi yüreklerinde harlandırıp yaşatmak isterler. Zararı önlemeniz, Güç Kaynakları ile mümkündür. 

Süper Nova Çalışmalarınız, başarı ile sonuçlandı. Bunun içindir ki Samanyolu söz isteyerek size sizden görev taşıyacak olanları gönderdi ve onların kaynaklara ulaştırılmalarını sağlamanızı istedi. Sizler, bütün kötülükleri aşabilecek güçte olmanızdandır ki harlanan güçlü yüreklerinizde dürümlendiniz ve kendi yolunuzu kodladınız. Cemaatiniz; hakikiyetini, hak eden yürekleri tohumladı. Eminim ki her şey müjdelenen biçimde gerçekleşti. 

Bütün amaç, nur olan yürekleri tohumlamaktı. O nurlar, kontrol altında sizinle çalışmalıdırlar. O nurlar, kontrol altında hak etmelidirler ve zamanın namazını kılmalıdırlar. Rahmin Kuranı olan insan, nesillerini hak etmeli ve kendi yüceliği ile kontrol etmelidir. Zinnur; Kuran’da, Işık Tekniği’ne denir. Zinnur; ilimde, kaynağa denir. Sizler; herkese, hakiki bilgiyi verirken, bütün kütlede, Kuran okunmaktadır. O Kuran, İlmin Kuranı’dır. 

Süzülen ışık, sizleri her diriye kodlattırmaktadır. Unutmayınız ki her diri, yüreğinizde ışık halinde güçlenecek. Unutmayınız ki her diri, sizin yüreğinizde, Cennet taamları bulacak ve yiyecek. Sizleri bütün kötülüklerden uzaklaştıran cevheriniz, Sistem Devreleri’nde sizi kayıtlayacak. 

Unutmayınız ki siz Sultanlarımızsınız. Ulu Çınarlar’ın hepsi, sizin için çalışmalıdırlar. Zirvelere Tanrı’nın Işıkları olup göç edenler; sizden, siz olup göçtüler. Öz geçişlerini yaparken, hasat olmalarını sağladınız. Bütün amaç insana güçtür. Çok kolay değil, ışık halinde görev taşımak. Çok kolay değil levh-i Mahfuz’da, Kürzi Yaşamlar’da olmak. Çok kolay değil atiyi hak etmek. Zirvelere umman olmak ve yolcuları hak etmek kolay değil. Zaman Tohumları olan ilmin kaynağındakileri hak etmek kolay değil. Ulular Diyarı’nın tohumlarını yaşatmak; hakikiyeti, hasata hazırlamak ve zirveleri tahditsiz olarak dürümlemek kolay değil. Allah, sizi hak etsin diye güç kattı tüm yaşamlara. Allah, sizi sizden dilleyen tüm Yücelere iş verdi. Bildirdi ve sordu olgun sayfalarda Kutsal Işığınız yandı mı diye. Ve dendi ki “hak etmedik.” 

Dağlarım, olgun başakları hak edin. Ocaklarını yakın; tohumlarını kontrol edin ve onları yaşatın. Çünkü onlar; Bütünü, Kürzi Yaşamlar’a iletmek üzere görevliydiler. Ocak Kayıtları vardı ki onlar, örtülerini açıp inmişlerdi Yüceliklerden. Oğullarımızı bize geri getirin. Onlar, sizleri hak etmeli ve sizinle göçmelidirler. Onları istiyoruz. Şükür ki bunları sizlere verdik. Ayrılık bitsin. Şimdilik…

- Dağlar, bizi bize verdiniz. Sonra döndünüz bizi bizden aldınız. Sonra döndünüz bizi hırslandırdınız. Ve yine döndünüz bizi sınıyorsunuz. Oğullar, bilişi olan bilir ki bu bilgi sınayıcıdır. Sizin için her şey çok basit; bilirsiniz, bilmezden gelirsiniz. Dinlersiniz, duymazdan gelirsiniz. Alırsınız, almazdan gelirsiniz. Zaman Sayfaları’ndan ışıklarımızı hak etmek istemezsiniz. Harlanıp, ışık olmuşuz gibi, bizi bizde cevhere indirmek istersiniz. OL demem buna. Eminim ki anladınız. Şükür ki bunu size indirdim. Eğer benden iş istiyorsanız açık olun. Açık olmazsanız, sizi sessizliklerden ayrı tutarım. Unutmayın ki ben, bellek kablarımı alıp dünyaya indim. Unutmayın ki benim hakimim yoktur. Şükür ki bunları sizlere dinlettim. Aşırıya kaçtınız!... Amin…

- Ard arda sıralanmış birçok Görevlimiz var. Senin için bunun manası yok. Anlıyoruz. Ne yazık ki bizim için manası var. Seni hak etmemiz, “oluşun hakimi olmamız” anlamındadır. Buyurun “Öz Göç” başladı. Ne yazık ki hak etmedik!... Şimdilik…

- Sözüm yok size. Sizi anlamıyorum. Beni hak etmediniz ne var ki Hak Teknik’te ışığınız yanmakta. O halde hasatınız yapılmış. Öyleyse siz, sizi hak ettiniz. Şimdilik…

- Ayrı gayrı var mı? Hak ettik mi? Yoksa hasatta, hasat olmuş olanda, harlanıp yolumuzu açıp mı geldik? Hakikiyet neyi ifade eder? Neredeyiz? Bizi biliyorsun. Biz, seni bilmiyoruz. Bugün geçişimizin tek bir nedeni var; sizinle çalışmak. Öyleyse geçişimizi yaptığına göre, niye geldiğimizi bilmektesin. Şemsin ışığında hakikiyetin var. Biz seni sana vermeye geldik. Ya hu! Seni, hak ettik mi yoksa hasatta oluştan mıdır ki buradayız? 

- Altın Tahtın ışığı hepimizindir. Bunu bilin. İnsan soyu ilmi bildiğinde, kendi yüreğini bilecektir. Şimdiye kadar her çalışmamız ilimle oldu ve bundan sonra her çalışmamız yine ilimle olacak. Otuz Zaman Kodu hasata hazır olduğunda, tüm insanlık hasat edilecek. Bu gün tüm yaşamların hakikiyetinde size sizi verdim ve sizden siz oldum. Şimdi sizden veriyorum: 

- Üzerinde görev tacı olan insan soyu, gök sözünü söylerken, kendi yüreğinden söyler. Sizleri tanımaktan gurur duydum. Öz geçişlerimiz sizinle yapılmış. Bunu öğrendik. Sizi, Sanal Boyutlar’da bilişi olanların dahi anlayabilmesi imkansızdır. Bunun içindir ki size verilen tüm yaşam sayfaları, tohum olarak dünyaya iner. Bu tohumları kontrol etmek kolay değildir. Sizinle sizi hak edenlerin çalışması gerekmektedir. Bugün Düzen’i kurmaya aday olan çokları var. Ne var ki hataları çoktur. Ruhlar Meclisi kendi Yüceliği ile tüm yaşamları hak edenleri tohumlamıştır. Ki bizler, hak ettiğimiz için tohumlandık. Sizin için “ışık halinde güç kaydederler” denmektedir. Sizin için “Tanrı’nın nurudur” denmektedir. Sizin için “yanıp tutuşurlar” denmektedir. Yahu sizden size denir hepsi. Ya Birlikler’imiz ne derler? Bunu sormadınız. Bize derseniz ki sizin ne düşündüğünüz önemsizdir. Biz sizi, nefesimiz ile hak edemeyiz. Size, hak edenler gelirler. Sizden dileğimiz, herkesle çalışmanızdır. Ölüler Diyarı, Din Tahtı’nda ışık olduğunda, yer gök ümmet olur sizlere. Sizi hala görevde saymayanlar; güç kaynakları ile size gelirler. Bunun içindir ki sizden sizi istiyoruz. Siz bizi dinlediniz. Siz de sizi anlatın ki hak edelim. Ah! işte bu…

- Dağ, insan uludur. Üzerinde ışık vardır. İlim Sayfaları’ndan her biridir. Ki insan, nefesini hak etmiştir. Öz Göç’le gür, hakiki ve yüce hale gelmiş, birleşmiştir tüm yaşamlara. Oğullar, Ulu Çınar insan, her diriyi hak etmiştir. Öz görevini, hasattan hak edip almış ve bilmiştir. Onun için sizden beklentisi yoktur. Bunu bilmenizi ister. 

Her diri kanat takamaz. Her yer ışık halinde güçlendiğinde, Kürzi Yaşamlar, mutlak kodlanacak ve zaman tohumlanacak. Biliş olduğunda; huzur olacak. Sizin için sorumluluk değil hak etmek. Zirvelere baktığınız zaman, her şeyin açık olduğunu görürsünüz. Dünya planında her şey kapalıdır. Siz dahi her şeyi bilemezsiniz. Bunun içindir ki Hak Teknik’le çalışmalıyız. 

Zurna çaldığında; ses, insanın ışığı haline gelir. O zurna, insan ışıkların en güçlüsüyle çalar. İşiniz kolay değil. Bilmekteyim ki sizler, dürümlerinizde İnsan Işıklar’ı hak edip tahditlemeye inersiniz. Bizler ise bizi hak eder; umman tohumlarından Kuran olur cemaatlere işçilik yaptırırız. Yapılan işçilik, ilmin işçiliğidir.

Dağlarım, ben Allah size sizi veren ve sizde siz olan ışık halinde her yüreği hak eden Allah. Unutmayın ki hakikiyette Birlik vardır. Ulular Diyarı, size sizi dinletirken, siz yüreklerinizde Ulular Diyarı’na kendi yüreğinizi dinlettiniz. Sonsuzlukta bütün çaba, Altın Işığın dünyaya çekilmesi içindir. Zirveler sizi dinledi bugün yine. Sizi hak etmek için çalıştık. Yeni dönemlerde, yeni bir yaşam sayfasında, dünya tohumlarını hak edip yukarının en yukarısındaki hakiki yağmurları, yüceliklerden; aşağıların en aşağılarına çekecektir. 

Sol, seviye yüceldi. Sağ, yüreklere umman oldu. Solu sağa bağladık ve sağı hazırladık. Sağın hasatı, solun yoğunluğunda oldu ve sizin ışığınız, Dini Yaşamlar’ı kodladı. Ölüm yok size. Sizlere, özgür ve hakiki yürekler gönderildi. Özgür ve hakiki yürekler; sizi, zaman tohumları olarak kodladı. Aha geri dönüyoruz… 

Şükürler olsun ki murad ettiğimiz her şeyi başardık. Evrenlerin tüm yaşamlarında, Düzen Kodları var. O Düzen Kodları, ışık halinde Süper Rehni hak etmeye çabalarlar. Sizler, dünyaya Hak Teknik ile gönderilen yolcularımızsınız. Sizi, size vermek; bizi, bize vermek değildir. Bunu anlamanızı isteriz. Zarar görmenize engel olmak istedik. Ama izin vermediniz. Şu anda sizden bu konuda açıklama bekliyoruz: 

- Temennim şudur ki bizim rehin kalmadığımızı; tüm yaşamlarımızda ışık halinde türlerimizi kontrol ettiğimizi ve cemaatimizi; tohumladığımızı ve Bütünün Kürzi Kodları ile hak ettiğimizi bilin. 

Ölüler Diyarı Dünya’da kör ve sağır kalmadığımızı bilmenizi beklerim. Nefesim, İmparatorluk Işığı ile görev taşır. Beni hak etmeyen, Ses Kodlaması yaptırmak isterse; ocağında Kuran’ı olmaz. Bunu bilin. 

Misafirler, sizleri geçirmek istiyorum. Göreviniz tamamdır. Girdaplarınıza girin ve sessizce gidin. Hayrın Işığı, Hakk’ın Tohumu’dur. Bilin… Misafirler lütfen gidin!... En evvel gitmesini istediğim ses verendir. O, bedenimizi hak etmemiştir. Olgun olmadığından değil, olgun olmasına rağmen, bizi hak etmediği için gitmelidir. “İyiyi hak eden, kötüyü de hak eder” dedi. Biz kötüyü, iyi ile değil, hakikiyet ile sayfalarımızdan ayırdık. Bunu dahi bilmeyen, bu Meclis’te bulunamaz. Zararı kendinedir. Bunu bilsin. Şu anda kontrol bizdedir. Girdaplarınıza çekilmenizi bekliyorum. Nurun Kuranı, tohumlarını hak etmiştir ve yeni zamanları kodlamıştır. Şükür ki bu olmuştur. Amin…

Olmayan hak etmeyendir. Olmayan tohumlanamayandır. Olmayan korunamayandır. Onları koruduk ama hatalarını bağışlamadık. Zamanın tahtında Kuran olduğunda, hepsi kaynağa varacaktır. Bizi bizden alıp kendi yüceliklerinde, Kaynak’ta kayıt yaptıracaklar ve bizim yüreğimizi, kendi yüreklerinden çıkarıp, toplu çalışmalarımızı kapatacaktılar. Bunları bilirim ve engellerim. Öz Geçiş yapılırken; herkesin, Mircan Cevheri’nde Din olduğunu bilenler; hasatta olduğumu bilirler. Olay budur. Öz geçişleri yapılmış olsa da Kuran’da söz söyleme imkanları yoktur. 

Ortadoğu’da bazı hazırlıklar yapıyorlar. Bunu vermek istiyorum. Özgür hakim olarak veriyorum. Ortadoğu’da bir savaş isteniyor. Bugüne kadar yapılan savaşların çok daha üstü bir savaş. Biz ise savaşa mani olmaktayız. Bu konu, onlar için kusurdur… Zamanın Tohumları’nı hasata hazır ederken, mutlaka kötülük gerekirmiş. Oyundur bu… Olgun Başaklar, oyundur bu!... Biz oynamayız. Oynayana engel oluruz… Kesindir bu!… 

Şu anda dinciler, ilimciler, kürsülerdekiler ve tüm Yerin Kaynakları; hepsi, bu bilgiyi alıp kendi yüreklerinde çözümlemektedirler. Biz ise onlara diyoruz ki zamana tohum olmak için insanlık gerekir. Işığa hakim olmak için iyilik gerekir. Ruha kaynak olmak için muktediriyet gerekir. Resmi çalışmalarda bu, Bütünün Kürzi Yaşamları ile gerçekleşir. 

Süper Rahman olan, Kuran insan, hepinizin ışığında körü güçlendirir ve gözünü, sözünü ve yüceliğini dillettirir. Erenler Diyarı insan, sizi tanıyorum ve sizi biliyorum. Kürziler ve Gürziler ve Teknik Hakimler hepinizi hak ettiğimi biliyorum. Eğer ben, dinsiz olsaydım, ışığımda korunmam olmazdı. “Şer yaratan şer yaşar” dediklerinde; bedenim hak etti ve dedi ki “sizi korurum.” Nefesleri yetseydi, ışıkları yeterdi. 

“Miraç” dedikleri hal, insanın ışığına ulaşmaktır. O ışık, ilmin kaynağından, Kutsal Yoğunluklardan çıkar ve tüm İlm-i Hakimler’i korur. Türkiye bunun için korunmaktadır. Bunun net bilinmesini beklerim. 

Dünya Savaşı bekleyenlere tek bir cevabım var. Bizim kontrolumuzda olan bir yaşam sayfasında, sizin sözünüz yoktur. Koruma altına aldığımız insanlık, Birlik Kaynakları’nda, türlerin her birini korumaktadır. Nakar; Bütün’ün tüm yaşamlarını hak etmiş olsa da biz zamanda, Rahman Kuran olanlar, Nakar’ı engelleriz. Şükür ki hak ettim ve bildirdik. Amin… 

Men ettim Nakar’ı, tüm yaşamlara koruma kalkanları olmadan inmelerinden; çünkü korumasız gelmeleri halinde, her biri yıkılır. Olmuş olan ve olacak olan her kim varsa, bizim yüreğimizde muktediriyetle korunur. Nefesi yetse de yetmese de!… Nefes, insanın ışığında, hakikiyetinde ve yüceliğinde meknuzdur. O görev insanındır. Onun üzerinde gök sözü söylenmez. Bilinsin… Şimdilik… 

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 
  Bugün 102 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol