Birlik İlmi
  BİLİŞ 1, 2. AKIŞ
 

9.AĞUSTOS.2017 TARİHLİ BİLİŞ 1

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2.AKIŞ

Dağlarım, Kurtuluş Sayfasındayız, bugün. Hepinizin yüreğinde var olan, bir Kuran Sistemiyle. Kurtuluş Sayfasındayız.

Bucak, bucak gezdik dürümleri ve dilledik. Bugün burada bize bizi anlatmaya gelenler, çoktu... Biz, onlara öz kelama, öz kahramanlık yaşam sayfalarından kutsal ışık olana, kendi yüceliklerini açıkladık.

Verdik, ilmi. Verdik, kalemi. Ve dedik ki “bilin”. “Biz dünyaya örs veya öfke için gelmedik”. “Yerkürenin görevini hak edip, bilişi kodlamaya da geldik” diyemeyiz, biz… Birliğin ilminde, herkesin kültü olarak görev taşıyacağız ama bu göç kapısı içindir.

Gözümüzün görebileceği herkesle var olan bir ilim için buradayız. Bu ilim, Aha, Şimdide… Aha şimdi!… Ve Aha, şimdilik!… İşçilik değil Hakk’ın kalemi olan, insanlıktır.

“İnsansı” demem… “İnsanlık” derim. Arzın gücünde insanlık artık mutlu, huzurlu bir yaşamdır.

Sevgililer, dünyanın yıldızları artık yerkürenin kültünü daha güçlü bir dürüme çekti. Bunun içindir ki bugün buraya gelenlerin çokları, kendi yoğunluklarıyla inebildiler. Kendi Rahmi kalemlerini alıp, geçtiler.

Ama Rahmi Kapıda, insanlığın diriliği vardır. Ve o diriliği muktedir olarak açık bildirmemiz gerekti ve onlara, açık bildirdik.

Şuandan itibaren kendi yüreğimizle gerçekleştirdiğimiz tüm turlarda ki bunlara biz “Turalarımız” deriz. Yani “Dairesel”, deriz.

Tüm insanlığın dürümleri vardır. Bedene ilmek, ilmek insanı çektik. Her insan,
kendi bedenini kodladı. Ama tükenenlerin de kontrolü gerekliydi. Çok mutluyuz ki ocakları yandı.

“Kardeşlerim, dönmeyin, hepiniz buradasınız”, demedik. “Kim dönmek isterse, dönsün” dedik. “Ama dediler ki dönersek, ilimle dönelim”. “Öyleyse ilmi hak edin, ilimle dönün” dedik.

Dönem, dönem insana inen bilişimiz, bu dönemde yine insana indirildi. Çorbamıza ilim, bütünün kültü ve biz, bütünün kültünü muktedir insanlık olarak yaşama çektik.

“Tene, ilim” dedik. Ten, nedir diye sordular? İlim dedik. Peki nasıl bir ilim, diye sordular? “Biliş”, dedik. “Hepimizin bilişi” dedik. İşte o ten, hakk’ın kapısı… Açın.. Açın ki hak edin.

Süper İnsanlık Realitesi olarak bizler, burada ne yapıyoruz? Kalem olduk. İkmal tamamlıyoruz…. Kimlerin ikmalini?.. Levhi Kapıda kodlama yapamayanların, yarına varamayanların, yerkürenin kültünde bütüne hizmetçi olamayanların, kontrol dışı olanların.

Can kapıların hiç birinde kulluk yapamayanların…. Oğullarını hak etmeyenlerin... Diri olamayanların. Herkesin ikmal tamamlaması için bu çalışmayı başlattık.

Bir tek mesele, herkesin Bu Meclise inmek gibi bir niyeti olmamalıydı. Çünkü herkes, bu meclise gelse kantar dengesi bozulacaktı. Ve bizler, buraya kontrol dışı olanları almadık.

Korkmayın öfkeyi aştık ama ocaklarını hak etmeleri şarttı. Korkmayın mutlak olmaları şarttı. Korkmayın, kontrol dışı olmamaları da gerekliydi. Ve dedik ki “kardeşlerim arza, arşı indirdik”. “Geçin ama arşın yolu, aklın yoludur, bilin”.

Kaç kalem insanlaştıysa oğullarını kodladık. Tükenenlerin kültü olduk, bütünün gücü olduk… Yarattıklarında yaratıldıklarını bilenlere görev verdik… Dedik ki “ekmek yapın”. Koptular. Koktular. Tohumlandılar ve mutlak kapıları açtılar… İşte onlar, bugün bize geldiler.

Canlılar, Rahmana kalem, gereksizdir. O, her andır. Anlayın. Biz, Rahman olarak kalemiz ama her an olanız. Bu nedenledir ki dillediğimiz tüm bilgiler muktedir ilmin kapılarını açtı.

Ve cennet cemaatini cevheri cennete, kodladı. Hepsi Esmalarla dürümlendi. Hepsi yaşam kodlarıyla, kontrol kurdu. Ulular diyarının kulları oldu, hepsi… Kontrol dışı bilgi verdirtmedik.

Çeyrek bilgi, çeyrek ilimdir ama her bilginin levhisinde kervan vardır...O çeyrek, tam tamına iki yüz milyar ışık kalemi ile birleştiğinde, biz aklın kapısı oluruz….“Oğul, iki yüz milyar “dedik.. Çok mu? Çok az. Bilin ki çok az.

Her cevher, bir ilimdir. Her cevher, bir yücedir. Her cevher, bir şarkıdır. Ama her şarkı aşkla söylenmelidir ki toprağın toplumu kulluk yapsın.

OR- KAHA--- OR- RA KAHA—OR- RA- HA----- OR-OR-OR..

Çantamda imparatorluğun kültü var, canlılar. “Bu çantayı yaşama çekmek çok kolay oldu”, diyemem…. Ama bu çantada masalarımda var. Her bir dürümdeki ilmimin kelamını kodlayan masalar.

Ve hepsinde oku fırlatanlar var. Nereye fırlattılar? İnsanlığa. Hangi insanlığa? Yerkürenin kültü olacak insanlığa. Hepsinin gücünde, bilgi var.

Cam kapandığında, camın ardı dillenir ama cam açıldığında kervan, yola çıkar. Biz, o camın ardını dilledik. O kervanı, yolculuğa hazırladık. Şuandan itibaren yolcu, yolda gerek.

Seviyeli bir çalışma olacak ama öylesi bir çalışma olacak ki kini aşanlar, Bu Meclisle olacaklar. Kontrol kuranlar, muktedir olacaklar. Yıkılan dünyaları kodlayıp, tohumlayabilenler murat olduklarını, yaşam olduklarını bilip, tabuları yıkacaklar.

Oğullarım, dünyalılar, ben tüm insanlığın kapısıyım. Bugüne kadar hiçbir zaman size bunu anlatmadım. Bugün bütünün kültü, biziz. En ve boyu kontrol edebilen bütün, Kübra ilminde, herkesin kelamını tohumlayacak güçtür.

Kardeşlerim, evrenlerin sessizliklerini dilleyebilenler, sistemin kültü olacaklar ve görevlilerini hak edecekler.

Gövde gösteri yapıldı yaşamda. İbrahim Soyu, insanlık kodlamaları yaptı. Mutlak olanları kodladı… Toprak toplumu kontrol altında tuttu. İbrahim Soyu, kardeşlerimizin Kübra olan ilmiyle çalıştı. Ve bizler, Mikail olan bilişlerin ek varlığını, hak kalemle dürümlerken, her birinin yüreği olduk.

Çorba ilimdi. Çorbaya insanı koyduk. Dedik ki “insan; kelamın, kalemin birlik olsun”. “Kendini hak et”.

Tanrı dedi ki “ya KAHA saygılar sundum yoğunluğuna ama semada, sesim yok”… “Yok mu?”.. “Yok” dedi.

Çarçabuk indim ve dedim ki “ben sessizim”. “Niçin” dedi? “İnsanlık için”. Niçin” dedi? İtibarı yüceltmek için. “Yakışır mı insana, itibarsızlık” dedim? Dedi ki “Allah’ın tek bilgisi, insan soyudur”.

Allah, kervan olan insanı diller. Ama o insan, yarında yoksa yolculuk biter. Dedim ki “bana arzın gücü gerek”. “Arzın gücünü bana ver”. “Yaşamı sen hak et”…. “Ana sen yoldan çıktın” dedi. “Yok” dedim. “Ben, o yolum….Kobra olan tükenen, her an olan, muktasip Sİ HA mutlak kuran olan, insan.

“Çok yorulma” dedi. “Ben senleyim” dedi. “Ben senim” dedim. “Sendeyim”, demedim. “Ben senim” dedim. “Dön, bak bana” dedi. “Aklın kapısıyım” dedi. “Hah, aha, şimdi” dedim.

Baştan beri yapmam gereken buydu….Döndüm, gövdesini gördüm. Öfkesini gördüm. Yoğunluğunu dürümledim, yaşamını dilledim, ikmalini bildim, insanlığını dinlettim. Oydu, yaşam... Aha, oydu!.

Kimdi o? Tartısız olan, İnsanlıktı. “Ve ona, hep Tanrı dediler. “Yahu o, insanlıktı”.

Bir can, cemaat olup da cennete cevheri indirmedikçe, yaşamı hak etmedikçe okuma öğrenmedikçe, Mustafa Kemal Paşalar gibi olsaydı belki ama o dahi olamadılar.

Korktular. Korkuları, yoksulluktandı. Çok korktular. Kutsuzdular. Kodsuzdular. Yakışmaz insanlığa dedik….İşte bu!..

Ve burada bugün biliş kapılarını açıyoruz. Her bir canın, bilişi için. Kimse kimsenin ilminden kuşku duymamalıdır. Her bir insan, kendini dinleyebilmelidir. Toprağın ilmini anlamalıdır.

Korku, aklın kapısını kapar. Korkmadan çalışmalıdır. Bir tek insan mı? Biz, tekliğin birliğiz ya KAHA. Dünya tekliğin birliğidir….Han, hancı, tektir. Hak kelam, tektir. Hayrın kaynağı, tektir. Biz, o teklikteyiz, bunu anlayın. Kimin kimden üstün olduğunu, hiç sormayın. Herkes, herkeste, bilin.

Beş görev, tek kelam. .....Yok ya hu. Nereden çıkardın?.. Beş has ışık… Beş yaşam. Oh, ne ala!. Ya KAHA ben, akıl tınısıyım. Hangi beş? Tanrılık kapısında, beşlimi var? Herkes herkestedir, anlayın.

“Konu komşu toplaşmış, çalışıyor” dediler. Yakışır, yakışır ya KAHA. Yakışır… O konu, komşu var ya akıl tınısını duyanlardır, onlar. Hasat olanlardır. Hak kapıları, açanlardır. Robbi Kapıların tümündeki o yürek yüceliklerinden, güç kapılarından öte olan, hak kapılardır.

Deli dumrul. Aha, burada. Bakın ne yaptı. Hepimizde birleşti. O deli dumrul var ya yukarılar, yukarılar, yukarılar, yukarılar ve yukarılar ama hangi yukarı?... Tüm yukarılar.…Hepsinin yukarısında ki yolu açtı. O, görevini yaptı. Bunu iyi bilin.

Ha diyeceksiniz ki “o yol, nerede?” Sessizliğinizde. Bulunda, olun. O yol, sessizliğinizde ama size, o yolu hak ettirmek için karanlığın tendeki ilmini yaptı… O, yaşamı hasata kodladı.. O, nurun kulu oldu.. Mutlakiyetinizin türevlerinizi kontrol altında tutmanız için yeni dönemi başlattı.

Canlarım, ala, ala bütüne varıldı, bugüne kadar. Ala, ala… Hani nerede alış?.. Hepinizde. Hep aldınız. Aldınız. Aldınız. Neydi aldığınız? İnsansılık... Artık bilin, insanlaştığınızı bilin. Siz artık insansı değil insansınız...Anlayın..

Borç ödedik, dünyaya. Nasıl ödendi, borç? İlimle… Verdikçe verdik, ilmi. Verdikçe verdik ve borç kalmadı. O halde bu dünya bizi, yıldızların sırrı diye dillerken, kan ilminden öte bir ilmin hak kapıyı açtığını dilleyecek.

“Size, arza arşı indirin”, demedik. Hepiniz, arşın kuluydunuz. Arz, sizin ekibinizdi ve siz, aşkla arza, arşı çektiniz. Buyurun, buyurun, canlılar, buyurun muktedir insan, budur.

Öfkeyi aşında, anlatın. Sevgiyi, saygıyı, hak ettirin. Çıktığınız en yüce kapıyı anlatın. Ve deyin ki “seviyeniz, insanlık seviyesidir”… Dönmeyin geriye.. “Barış” dediğiniz, yarındır.. Anlayın.

Ve barışa varan, akla varacak, dilleyin... Kimse, aklın dışında bir barışı sayfalayamaz…. Önce akıl. Sonra hak.. Sonra yaşam. Ama daha önemlisi misafir olmadığınız bu dünya, Sistem, Nizam ve Düzenin gözü olacak ve sizleşecek.

Devrin en büyük kültü, insandır. Bunları anlayın. “İnsan, OL” der…”OLUR”...Anlayın….Ocak yaktığınızı anlayın. Yarattığınızı anlayın ve Hakk’a varıp, hatayı affettiğinizi anlayın.

Bir tek, bir tek mesele kaldı. Hatasızlık. Hangi yaşam hatayı af ettiyse o hatasızdır... Bunları iyi bilin... Ben afettim değil af olan, affeder. Bilin.....Af olan, affeder.

Yolunuz aydınlık olsun, yüreğiniz kültünüz, göreviniz gücünüz, BUSİ bilişiniz ve yarınız hakikiyetiniz... Bize biz değil bizlik gerek. Bunları iyi bilin.

Şükrettim ki kardeşlerim, bugün beni dinlediler. Aha bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 
  Bugün 34 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol