Birlik İlmi
  BİLİŞ 3-1
 

BİLİŞ (3/1)
23.08.2017

Dağlarım; sizi, sizden doğan her ilmi hak etmek, bizleri mutlandırır!...

Dünya ölüydü. Özsüz, sözsüzdü. Gözü kördü!… Doğanın Nefesi, yerkürede GÖZ, ÖZ ve SÖZ değildi… Geçip gelenlerin her biri, nesillerini hak etmeye gelmiş olmalarına rağmen, Halik olup yerkürede ilim yapanlar çok azdı. İtibarı yüce olan insanlığın, tohum ekmesi; Kelam İlmi ile hasat olmasına tabi bir haldi… “BEN” denen benlik, Bilişin Kelamı olmak üzere görev aldık ve yerküreye indik. Görevi bize, İnsanlık Boyutları verdi.

İbrahim, İlmin Kalemi’dir. Biz O’yuz zaten ama O’nun Kuran olması; kalem olması; yol olması; Cevheri Görev taşıması; bizi Kuran yapmaz. Biz, ona kendi yarını için Kuran oluruz…

Süper İnsanlık Kelamı, hak edilen en yüce kelamdır. Bu kelam ile tüm insanlık tohumlanmaktadır. Et, kemik olan insan, Kuran okuyarak kaynak olur. Okuduğu Kuran, kendi hakikiyetidir.

Her bir Levhi, kalemdir. Her bir kervan, ilimdir. Barış, ilmin hakiki diriliğinde olur. İnsanlık Boyutları, barışı hak ettiklerinde, Kuran-ı Hakk olup kelam olurlar. Hakk’tan, Hakk Ten’den kulluk yaparlar. Kervan olurlar ve tek nefes olup tüm insanlığı hak ederler…

Bütün kapıların açılacağı gün; hepimiz, İmparatorluğun Kuranları olarak kayıtlara geçip; herkesin kervanına, kaynak olacağız… Bugün, Turkuaz olan insan soyu, her anda kulluk yaparken, kendini hakiki nefes olarak tanımalıdır.

Dini Boyutlar’da kendi yarınlarını hak edenler, “BİZ” derler. “BİZLİK”, kelama varanların hakikiyetidir… İsmaililer, “BİLİŞ” derler. BİLİŞ, kul olanların hasatıdır… Bizler ise “KALEM” deriz. Tüm insanlığın tohumu olan BİLGİ HASATI’nı yapar; ilimle kontrol kurarız…

Azı özü biliriz… İsmaililer; “az, izbeliktir” derler ama yarını tohumlayanlar; azı, Kuran olan insanın, özü sayarlar.

Birlik Kapıları’mızda herşey mevcuttur. Ütülemek gerekin her anı… Öyle çok karışıklık var ki yaşamda!... Hangi doğru, hangi yanlıştan görev taşıyacak!? Ütülemek ve kodlamak!… Sonsuzlamak her diride var olan insan sırrını!... Sonra kodlamak ve koklamak!... Ve kontrol!...

Hepimiz ama hepimiz Tanrılar’ız… Bunu söylediğim zaman; çokları, “neden kelamdan, kalemden geçip Tanrılık yapalım ki!?” derler… Doğrusu bu!…

Kelam, hepimizin yaşamıdır. Kelam yoksa, yaşam olmaz… Kelamdan doğar her an ve kelamdan doğar tüm zamanlar ve tüm yarınlar!… KARE, KÜRE ve tohum olan KÜBRA, hep Biliş Nefesi’nden kontrol kurar ve yarını tohumlar…

Büyüklük yoktur ilimde. Herkes eşittir!… Kimse, “ben, senin üzerinde görev taşıyorum” demez. Bilinir ki herkes, her seste görevlidir… Tüm namazlar; ilme, yarına ve tüm zamanlar da Bütünlükler’edir...

Aklı, hakkı olan, bunları anlar…

Sevgililer, zarar görmeyin diye, her bilgiyi, sizin yarınlarınızdan verdirmekteyiz… Eğer siz, bugüne yarını dillerken, sevgiyi kodlamazsanız, Zaman Kapıları, tüm insanlığa kontrollu olarak kapatılır. Bundan sonra da bu Kapılar, İlmin Kalemleri’nin yerküreye çekilişine kadar; sonsuz zayiatlarla, dürümler kodlanarak; diller dili olan ve Halik olan herşey, nefesten çıkar… Bütün amacımız bunun olmamasıdır.

Dünyayı ziyaret eden çokları vardır… Onları, siz KELAM sayın… Herbiri, sizi hak etmeye değil; size KALEM olup her anda yarınınız olmaya gelirler ki sizler, bütün kütlelerinizle, onları tohumlayın diye.

Dağın tepesinde oturan bir Allah beklemeyin… Sanmayın ki en yüksekte biri oturur ve o sizi yönlendirir… Bunu, kimler diriliklere indirdi de böyle düşünülür bilmiyoruz ama “ALLAH” dediğiniz, kelamınızdır… Kare olanda; Kuran’ını hasata kodlayanda; Hakk Teknik’tir. BİZ olanda, hakiki insanlıktır. Umutları tüketilende, ummuttur… Yaşamı kervandan ayrılanda, kalemdir… Mikail’de kir ve pisliğin temizleyicisidir… Sizde ise kendi yüreklerinizdir… “O, siz ve siz, O’sunuz” deyişimiz budur…

Kimi, “ALLAH” der. Kimi, “HAKİKİ İNSAN” der. Kimi de “KENDİ YÜREĞİNİZ” der ama bilin ki Allah, kalemi Halik olandır ve yarını hakim olandır… Allah, daha ÖZ BİZ olandır… Ve Allah, Hakk’ın sırrını; hakiki ilimle, kontrollu olarak toprağa çekendir…

Bir tek kapı var. İlim Kapısı!... O kapı, siz olan; her an olan insanlıktır…

Önce Allah var oldu… Allah, nefes oldu… Kuran oldu!... Aton oldu!... Amon oldu!... Kült oldu!... Her an oldu!... Yol oldu!... Ama önce ilim oldu!… Her şeyden önce O’nu hak etmeyen, O’nu dillemez… Kim ki O’nu hak eder O’nu diller. A-T’ın Kapısı; aklın tınısı, has tende, ikmal tamamladığında, O’nunladır… ÖZ’den, GÖZ’den yüreyerek geçen her insan, Amon olandan öte bir Allah olur ve der ki “ben, tüm insanlığın ruhuyum. Bütün kütlemde, İmparatorluğun Kuranı var. Beni, nihan olan kalem diye bilin. Dedim ya Allah sizin yüreğinizdedir. O’nu bilin ve dilleyin…”

“MASİVA” derler ya hani!... Herkes, kendini Masiva’ya ulaşacak bir Yaşam Kalemi diye bilir ama daha önemlisi, kelam olmadan, Kuran okuyamayan; kendi yolunu hak edip de bulmayan; oraya ulaşamaz…

Sudur, İlmin Hakikiyeti… Su olmazsa, yaşam olmaz… Ya su, ne şekilde var olur!?

Kelam olandan; Kuran olandan; yarını hak edenden, kuru ve hırsı, ışık diye bilenden geçildikten sonra, suya varılır. Su, sizin kelamınızdadır ve formal yaşam sayfalanışında; o kelam, ilim olur ve ruh olur. O ruh, Bütünün Kürzi Sistemi olur… Sonra, nesilleriniz, Cevheri Kodlar olarak yarına varırlar ve Nihan olan yolu bulup KELAM olup yaşarlar.

Bütünlükler’in esas görevleri, yaşamı hak ettirmek değil, yarattırmaktır…

Elleriniz Allah’a açılır ve dualar okursunuz. Her okuduğunuz; sizi, size diller… Siz, size duadasınız aslında. Bunu bilen, kendini dilleyendir. “Allah” dediğiniz; kelam ile kendini hak etmiş olandır ve O, sizin yarınınızda; Kuran’ında ve tohumunuzdadır. Ama iyi bilin ki sizin, Ana Kalem’iniz de odur.

O’nun yazmadığı bir yaşam; tohum ekseniz de olmaz… O’nun yazmadığı bir Rahman Kalem, ilimle dillenseniz de yarına varmaz. Mutlak O’nun, size siz olup inişi gerekir. Onun size Sizlik İlmi ile inmesini de beklemeyin. O, sizden geçmeden; sizi tohumlamaz… Bunlar, çok önemli konulardır…

Artık herkesin, herşeyi daha iyi anlaması gerekir. Borç değildir ilim. Borç yaşamdır!... İnsan, yaşarken insanlaşır… Borç ödemesi, insanlaşmasıdır… Bu Bellek Kapıları, her zaman, size hizmet eder ama siz, BİZ olmadan insanlaşamazsınız.

Büyük Kült, sizin ilminiz olduğu halde; sizi, hologram sayanlar olacaktır… Bütün kütlenizle hakim olmadan; sevgiyi, hasata kodlamadan; insanı tohumlayamazsınız.

Azgın insan, azdığında Halik olur. Neden bilir misiniz!?… Çince bir söz değil bu!... Bu nedenle düşünün!... Azmak, neden Sessizlik’te Hakikiyet’i tohumlar!? Ben söyleyim!... Kim ki azar, onun için Tanrılık Tohumu, ikmalleri tamamlayarak ocağına iner ve onu Hologram’dan aşırtır.

Onun Hologram’dan aşması, bütün kültlerin, onunla aşması anlamına gelir. Ama Önemsiz olmasına rağmen, bir de şu olur, azgın insan, tüm tabuları yıkan insandır. Bunu bilenler, kelam ile bilirler. Azan, kalem olup azdığında, tüm tabular yıkılır… Bütün kütle kodlanır ve Rahman olan; KARE olup KÜRZİ olup ona, insan olarak iner… Onun insan olarak inmesi, kelamla inmesi anlamına gelir… İşte ölümler ve ölüler!... Hepsinin hak edilmesi anlamına gelen budur… Bunu herkes, her ses bilmez…

Değerliler, bugün sizi dinledik. Dinleri konuştunuz. İlahi Görev’i size anlattık… Dince, diri yarınlar kodlanmaz ama çok tabular oluşur diriliklerde... İşte bunları, sizlerin dillemenizi istiyorduk… Bunu, tüm insanlığın hak edip dinlemesi gerekir aslında… Ne yazık ki Kutsal Nefes, ilme kul olduğundan beri, çok büyük yanlışlar yaptırıldı. Bu yanlışların yaptırılış sebebi vardır… İlmin Haliki olanın, bu bilgileri hak etmediği düşünülmüştü… İşte artık Sessiz Zamanlar, sesleşiyor ve her ses, sizden sizi tohumluyor. Mutluyuz ki bunlar oldu!... Çok mutluyuz. Az ve öz verdik!... Aha bu!… Şimdilik!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

 
  Bugün 842 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol