Birlik İlmi
  BİLİŞ 2, 1. AKIŞ
 

16.AĞUSTOS.2017 BİLİŞ 2,
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ

Yerkürenin kültü olarak bugün, burada olan, beşeri kotlar var. O kotların bütüne hizmetleri hepimizin göreviydi; güçlendirmek, yaşatmaktı onları görev…Ağırdık; çok ağırdık. Her şeyi hak edemedik ama iyi biliyoruz ki teknolojik kotlamalara gerek vardı.

Teknolojik kotlamalar, mutlak kapıların kutsal ışığıyla olmalıydı. Çetin bir Zaman Kapısı’ndan geçildi. Burada bugün, bütüne hizmetçilerin, kendi yoğunluklarıyla ve kendi tohumlarıyla bilişe kalem olmalarını beklerken, çatıyı kuranların bir kısmı, bugün buraya kayıt yaptıramadı.

Üstün dünya görevleri vardır. Her bir görev, Allah’ın İlmi’yledir.

“Küba” denilen bir yaşam kaydı vardır. Küba’nın ilmini anlamak zordu ama orada yaşamı tohumlayan Kaynak Kalem vardı ve bilirsiniz ki ocak yıktılar orada.

İnsanlık; el, ayak olabilir ama kelam olmadan, mutlak olamaz. Cennetin insan kotlarla bu sayfalanışı yapması gerekliydi. Hepimize göz verildi. Gök sözcülüğü, Dil İlmi’yle kelama indi. Mutlaktık hepimiz, kutsaldık…ama hepimizin görevi vardı ve bu görev hasattı.

Bugün dünyanın kontrolu gerekiyor. Bu kontrolü sağlayabilmek için birçok millet, kendi yarınlarını has tenden, kutsal ışıktan kotlamaya çabalıyorlar. Ölüleri diriltebilmek için, her bir milletin kendini kotlayabilmesi, kontrol edebilmesi şarttır. Teni, teknik tahditle kotlanabilen her kim varsa, mutlak kuran olabilecekti. Ve geçişler yapılabilecekti.

İsra İnsanlığı, kelamda halik olduğunda, fakih kelam, mutlak olacaktı. “Eve dönme zamanı geldi” dedik. Ben Bir’di, Allah’ın İlmi’ydi olan. Ama ben olan kelam, Allah İlmi’nde mutlak değilse, kaynak dışıydı.

“Dünya yolu, akıl yoludur” diye hepimiz, hepimizi dilledik. Dünyanın yılı, dünyanın yolu, her neyse, akılla oğullarımızı kotlamalıydı.

Çorba pişirmeliydik. Çorbanın kendi yolunuz olması gerekliydi. Her pişen çorba, pişirenin yolu…ama kaynak dışı bilgilerin mutlak kul olma imkanı tanımayacağı da kesindi.

Bir el uzandı yaşama….ve dedi ki “sevgiyi hak et, ak ve yolu bugün, burada, aç.” Ya karanlık? Karanlık ne olacak? Ağırdı karanlık…çok ama çok ağırdı.

Biz dedik ki “el bizi alır, tükenen her ana taşır ve bütün kütlemizi kotlar. Ve insan sırrını diller.” Ama el, aklın eli değildi; yarının ilminin eliydi. Ve dedik ki “sana kontrollu bilgi vereceğim. Bu bilgiyi oku, hak et ve dille. Sana kelam ilmi olan bir ilmi dilleyeceğim, oku ve hak et. Sana yıldız sırrı denilen bir sesten söz edeceğim; insanlaş ve o dele dele kol, kanat olan yolculuğu hak et.”

Daha da daha da insancıl olan bir olay; o dele dele, o yolu hak et diyen, deldiği her anı, kelama kotlayarak, oğullarını tohumlayacaktı.

Sessizlik, ses ve her an…biz dünyaya önemli bir görevle geldik. Bu görevi yapabilmek için bugün, size geldik. İmparatorluğun görevlileri olduğunuzu bilmekteydik ve burada ölüleri diriltebilmek için, çatışma olacağını söylediler. Ve biz diyoruz ki “çatışanda çatışacak olanlar olarak, burada olalım. Unutulan ne varsa, hatırlayalım ve dinletelim.”

Sizinle olmak hepimize mutluktur. Eğlence başlıyor; buyurun.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ


https://vimeo.com/229960320
 

 
  Bugün 7 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol