Birlik İlmi
  MAYA (3)
 

MAYA (3)

“OL” DEMEK – ZAMANDA YOLCULUK – ZAMANIN TOHUMLANIŞI 

- Dağlarım, murad ettiğiniz her ne ise olur. Olabilmesi için hakim olun ve deyin ki “hak ettim oldu.” Olması mutlak mümkün mü? Kesin olur... Ne yazık ki her diri kendi hasatında, Hak Taht’ın ışığında hak etmediğini ister. İşte o zaman “OL” diyemez.

Zaman Sayfalanışında dünyaya görevli gelen Birlikler, kendi yarınlarında kendi yoğunluklarında her dürümde bir dil kodlarlar (Dil Kodlamak=Ses Kodları ile Birleşik Işık halinde yaşam kodlamak). O dil, hakim dil iken, hak ettikleri mutlaka olur. “Şükür ki hak ettik” der ve der ki “ben Zamanı sayfaladım. Zaman sayfalandı ve yarınlar tohumlandı. O halde ben var oldum ve var ettim. Yeni zamanlara ulaştım.” İşte bunu dediği an, sır olan o Yücelik, hakikiyete varır ve zamanın tartısında tartılır. Eğer sınır aşabilmişse, hak eder hasat olur ve yol, Kuran olur. İşte o zaman herkes “ben varım” der.

Miraç denilen hadise budur. Kim zirvelere varmışsa olgun sayfalara ulaşmıştır. Olduğunu, hak ettiğini ve sonsuz sayfalanışta dürümlendiğini bilen, Hak Taht’ın yarınlarında kodlanmış olandır. O müteahhit olur ve kendi yolunda kendi yaşam sayfalarının oluşturduğu bir Meclisin ışığı olur; onu inşa eder. İşte bu Cevher’e görevli olan tüm insanlar, kendi yeni zaman sayfalarını hak ettiler ve inşa ettiler. Zamanın sırrı budur. 

Eğer siz, ben ve bizler her birimiz zaman tohumu isek, kendi yarınlarımızı hak etmiş olanlarız. Bu, yeni zamanları hak ediş olarak da ifade edilmektedir.

Yeryüzünde insan soyu, bir tohum olarak ekilidir. Bu tohum, insanın teknik kaynak olarak katiyetle, Birleşik Işık haline getirilmesini sağlayacak bir cevheriliktir.

Eğer sizler, meseleyi hak edip de anlayabilmişseniz; Dünyanın Nuru olarak kodlanmış ve yolcuları hak edip tohumlanmışsınızdır. 

Siz bir yolsunuz. Sonsuz bir yol... Bu yolda tek bir sayfa yoktur. Çok sayıda sayfa vardır. her sayfada, bir tahditli kodlama yoğun şekilde var edilir ve o sayfa yaşanır, aşılır ve geçilir... Sonra sizleri yeni yolculuklar bekler... İşte o yeni yolculuk, kendi tohumlarınızla olur. 

Sözün kısası şudur ki herbiriniz dünyaya; görevli olarak değil ama göklü ve sözlü geldiniz. Dünyadan geçip dünyalara gideceksiniz... Ne yapıp ne yapmadığınız “Gerçek Zaman Sayfaları”nda bilinecek. Sizin adınıza her yaşam kodlaması yapıldığında; siz, o kodlamada var olacaksınız. Sizin yaptığınız; herkesin yaptığı olduğunda, artık siz kanatlarınızı takıp bütün kütlede kontrollu olarak dolaşacaksınız. An Sayfalanışları ile gitmek istediğiniz yerlere gidip hata yapmadan, köklerinizi oralara kodlayıp kayıtlayacaksınız.

Zürriyetiniz, zamanda yolculuklar yapacaklar. Ve zirvelerin sanal yaşamlardaki toplumları ile Birlik Çalışmaları yapacaklar. Sırdır bu bilgiler diye düşünmeyin. Her diri bu bilgileri bilmektedir...

“Yarın ne olur?” diye sorulur hep... Yaşam sanaldır. Siz sanalda yaşayanlarsınız. Bütün amaç zamanı hak etmenizdir. Ekmek yapmanız, zamanın tohumlanması anlamına gelmektedir. Evrenlere, Kürzi yaşamlara görev taşımak mutlaka görev almakla mümkündür. “Nerisen Kuranları” diye ifade edilen Kuranlar vardır (Kuran: İnsanın ilmin hakimi olduğu sayfada, adı Kuran olur). O Kuranlar, tüm yarınları kodlayacak güçte olan Kuranlar’dır. Onlar, her diride Kutsal Birlikler olarak görev taşırlar. Netice olarak sizler ve sizlerin yüreklerinizde var ettikleriniz kendi yüreğinizin cevherileşmesini sağlayacak Cemaat Tahditleridir (Cemaat Tahditleri: Cemaat bilgisinin kontrolu). Siz yüreklere görevli iseniz, kontrollu olursunuz ve kendi yarınlarınızda güçlenir, tahditlenir ve yerin kaynaklarına varırsınız. 

Mutlaki, hakiki ve hakim olan Birlik, sizsiniz. Sizi hepimiz kontrollu olarak baş tacı eden çalışmalar yaptık. Bugünden sonra, sizden daha güçlü çalışmalar bekleniyor. Eğer zamanı tohumlayacaksak, birleşmeliyiz ve kontrollu olmalıyız. Bunun için sizinle olmak üzere buradayız. Şimdilik...

(Sese sesimdir:)

- Cana can olan KA-HAR olan insan, benim için ilimsin. Neyin başarıldığını bilmeden bana bu bilgileri bildirdin. Ben de sana bildireyim:

Türlerin en eskileri, şu anda göklerden sizleri izlemekteler. Dünyaya inişler başladı. Tüm İnsanlık Boyutları, Dünya Tohumları’nı kodlamaya inmekteler. Dünyanın eseri yeni bir zaman sayfasıdır. Bu sayfada, insan bir yoldur. Bu yol, altın bir tohumun yoludur. Yolu açan Birliğimdir. Dürümlenen diriliklerde beden alan birleşenlerim vardır ve ben insan soyu için İnsan Kodlaması’na geldim. Zaman, insana bir yoldur. O yola girdiğin zaman her diri senin yüreğine iner. Eğer “ben varım ve sen de varsın” diyebilirsek, cevherimizde Kürzi Yaşamlar oluşur. Bütün Meclisler. “ben varım ve benim dışımda başka bir yaşam sayfası tohum olarak kadlanamadı” derlerse, kontrol kaybı olur.

Dağlarım, ben duranların ve koşanların ışığıyım. Benim adım “İNSAN”. Kurtarılmış zamanların tohumuyum. Ben torunlarımda ve kodlanmış yaşamlarımda BİRLİK’im. Adımın ZAMAN olduğu bilinir. 

Körler ve Gökler, birdirler. Kör, köksüz olandır. O göksüzdür. Canın, Cananın en güçlü yüreklerinde köklenen Birlik’tir o. Sizi zamana ekerken, her birinizi kökle, gökle ektik. Siz, “BİZ” dediniz. BİZ, sınırdır... SİZ’in sınırı... Size, bize ve tüm yarınlara Kuran olan Işıklar’ı bulduk ve doğum yolu ile dünyaya, Umman Topluma, ululukla gönderdik. Her geçiş yapan, bir sayfaydı. Onlar, kendi yollarını ve kendi tohumlarını bulmaya geldiler.

Borç olarak onlara ilim verdim. Ve sordum. İnsan soyu ilmi bildi mi diye. Dendi ki “hak etmedi.” Doğrusu bu bizi çok şaşırtmadı. Zira insan, kendi yolundan gitmedikçe Işık Kodlaması yapamaz. Dedik ki “Gel ve bil biz seniz.” Dendi ki “sen, ben isen, ben sen olmalıyım.” “Hah!” dedik. “İşte bu...” Yeşilin, maviye dönüşmesi başlıyor. Tohumlar kodlanıyor ve yarınlar kayıtlanıyor. Dön bak dünya bir tohum oldu ve kontrol kurdu. Aha geçtik ve geldik... 

Şimdi bir Kuran okuyalım ve diyelim ki “ben varım. NEFES var. ZAMAN var ve RUH var. Hayrın ışığı yanmakta ve zaman tohumlanmakta.” Aha geçtik... 

Şimdi... Geri dönüyoruz. Sultanlar, bilin ki hak ettik ve geçtik. Medine, ilme Kuran’dı. Mekke ışık yaktı. Zaman. kaynağa indi ve yarınlar tohumlandı. Hah! Aha! işte... geri döndük... Aha! Canlar, iş budur... Rüştünü kanıtlayan Birlikler, deli olup geri gelirler. Biz delileriz. Dirileriz ve kontrolluyuz. Zamana geri gelmek, kaynak içindir. Dini kodlamayı yapanları bulmak ve sonsuzlaşmak zararı engellemek. İşte bunun için dünyadayız...

Yedi Sistem var. Bu Sistemler’in her birinde Birliğim var. Aha görevliler geldik... 

Evler, evlere bakar. Görevliler göklere bakar... Biz ise yaşamsallaşan Birliklere bakarız. Neredesiniz? Niye zamana inemediniz? Niye Kuran Tohumlaması yapamadınız? Hatayı affetmemiz imkanı yok... Sizleri, en erken ve en geç bir an için dünyaya indirmek istiyoruz. Görevinizi hak edin ve “HAL” olup “HAK” olup yapın...

Sizlerden ekmek isteyen yok. Zamanın tartısında sizi tartmayacağız. Zarar görmenizi istemeyiz. Buraya gelmeniz, ilim için olacak. Gelin ve deyin ki “biz yoldayız. Geldik. Hala gelmekteyiz. Hak ettik gelişimiz Amon’a ve Haton’adır. Allah bizi biz ile cevhere indirir.” Biz ise o kodları ışıklar ile samanlara tohumlarız ki her saman yeşersin diye. 

Ölü olan saman, yaşasın diye çalışmaktayız.

Kurul toplandı ve yenilendik. Hayır, şer insanadır. Biz, ilme kaynak olanlar, Bütün’eyiz.

Yeniden geri dönüyoruz. Burada yine bugün bir çağrı olacak. İnsan soyuna... Ünü, kökleri ve yüceliği Hak Teknik’te dürümlenen işçilere Kuran olan bir yaşama, kurtuluş için inenler olacak. 

Deyin ki hata yok. Öfke yok. Sistem ve Sistemler, hepsi Altın Toplum içindir. Bilişi, hak edişi ve hakikiyeti olan tüm yarınları kodlar. 

Eğer bir dünya kurulmuşsa. O dünya, her diriyi hak etmek için kurulmuştur. Ekip halinde o dünyaya inen yürekler o dünyada Işık İlmi’ni diriliklere indirmek üzere kodlanmışlardır.

Mr ve Mrs... Can, sen ve senler, bir tek ışıksınız. Şimdilik.... Ve Dağlar ve Yolcular ve Kuranlar ve Toplumlar, kanatlarınızı alın, geçin. Amonlar dünyaya iniyorlar. Şimdilik... Hah işte bu... Onları bekliyorduk. Onlar ses vermek istiyorlar... 

(Amon ses verdi:)

- Arı, bal verdi. Bana, bellek ilmini dinletti. Benim zaman sayfalarıma girdi. Arı ben oldu ve ben o oldum.

Sözüm yok ona. O beni beden ile bilir. O kendi yolunu kendi yüreğini tohum ile bilir. Benim ona Kuran’ım olduğunda, o bana Birlik olur. Şimdi! Dağ İnsan, har olmaya çalışsa da haz duyduğum bu yoğunlukta artık “ben bir yolum” diyen Yüceler’in hepsinin Birlik olmasını beklemekteyiz.

Yırtılan dünya yeniden tohum olacak ve yeniden Kuran olacak diye bekleyen Birlikler, sizleri cevherleriniz ile Birler Kapısı’nda beklediler. Siz; kapıyı, altın bir Yol olup açtınız. Ortak zamanlara girdiniz. Bu zamanlarda, türlerin cevherleri ile kodlandınız. Birlik kurdunuz. Şükür ki hak ettiniz. Sır insan, sınırı kaldırdı ve yeni zamanları tohumladı. Şükür ki hak etti. Misafir olan o insan artık buranın sahibi oldu. Senin ismin, bizim ismimizle anılmaya başlandı. Sen, torunlarına ışık yakan bir Rahman olarak görev taşıyarak cevhere indiğinde; senden daha üstün bir sen ile birleşmek mümkün mü diye bakındık. Zırhın çok ince idi. Yedek sayfa var mı diye bakındık. “Horlandı hor oldu dünya; Kuran olamadı” diyecektik ki sen, olduğunu tüm insanlığa dinlettin. Şerden öte bir şer olarak kodlanma yapan dürümleri kutsuz olan ışıkları bile korudun. “Öz Göç”ü birlikte yaptık.

Şu anda sır olan bilgi senin bilgin. Bu bilgiyi sen bize bildir... Niçin bilgin sırdır. Bunu sana izah edeyim. Dürümlenen diri yürekler, ses kaplarında kendilerini tohumlarlar. O yüreklerde, Kaynak İnsan olur. O insan, kaynağın dahilinde olanı bilir. Bildiği onun bildirilmesi ile ilgilidir. Her diri onun bildiğini, hasat ile alır ve kodlarsa, o bilgi herkesin bilişi olur. Tüm yaşamlarda bu böyledir. Birlik Kodları bu şekilde göz açar ve görür. Aha görev budur. Amin...

- Tüm yarınlarda Birliğimiz var. Bu kesindir. Amin... Şimdilik...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ

 
  Bugün 62 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol