Birlik İlmi
  İLM-İ KOD (25) 2. AKIŞ
 

İLM-İ KOD ÇALIŞMASI (25)
(Kitap Metni Dışı 2. Akış)
09.12.2013

Yer ve gök İnsan Soyu’nun yoğunluğunda bütünün güçlü kotlamasını yaptı dünyada. Tüm insan soylarının ve tüm yaşamların kontrolü sağlandı.

Bir tabudur insan soyu…bu tabu bütünün kürzi yaşamlarını göreve alacak olan tekniğe sahip İlmin Kaynağı’dır. Biz ona gök sözcülüğü verdik ve dedik ki “al, bil, hasatını yap.” Dedi ki “ben üzerinde görev taşınan bir yarında bütün kötülüklerin aşılmasını sağlayacak olanım.”

Evimin İlmi’ni bilen Allah’ın Tekniği ile bilir ve beni bilen bütünü bilir. Bugüne kelam olmak bugün bütün olmak, Birlik İlmi’nde, Kelamın İlmi’nde beşirin ışığından öte olmak, Has Tartı’ya konmaktan öte Hak Tartı olmakla mümkündür.

Tüm yaşamlara sistemden gök sözcülüğü teknik olarak dinletilir ama kapıları kapattığınız zaman Işık Toplumları bütünün kutsal tohumlarını kontrol etmeye kalktıkları zaman cemaatleri onları hak etmekte zorlanır. Şükredin ki dünya nefesini tutmadan bizimle bizim yüreğimizle görev taşıyor.

Çöktükleri yeşil renk, mavinin ışığını Kervanın Işığı haline getirdiği içindir ki merdivenlerin en aşağısındaki yol ve en üstündeki yol tek bir kot olarak bütünün görevini taşıyacak gücü devreye almıştır.

Si-Es-Ta, Mi-Sa-Ha ki Si-Es-Ta-Ka-Ha... cinni cevhere cem olup cevheri kotlama yapmak umuttur ama bu Si, Ka-Ha-Si ise yaşamın sistemindeki iş İlmin İşi olur.

Değerli toplumlar, dünyanın nurları, biz size sizi vermeye değil sizde sizleşip keşke herkeste olmak mümkün olsa Işık Kapıları’nı açmaya geldik. Kale insan, kanat taktığı zaman yol ışık kaynağa varır. Aşkla varır o yol ışık kaynağa… Seyrettiğim dünya evrenlerin sistemlerinde çok özel dönemleri kotlayacak bir dünyaydı.

Doğal dünyanın yoğunluğuna inmeden evvel bu yoğunluğu izledim ve gördüm ki bu yoğunlukta Birlik Kotlaması yapma imkanı yoktur. Dedim ki “bir tek biz bunu yaparız. Görevi alalım gidelim.” Çok mu zordu? çok zordu…

Kulluk yapmak toplumların kontrolü içindi ama kul olup bütün olmak bir tek ikrarla mümkündü ki ikrar hasatın ışığıydı. Yoğun bir çalışmadan sonra bunu hak ettik ve Has Tartı’ya konan İlim Kotları’yla başardık. Şu anda geniş zamanlara insan sınırını aşıp geçen birliklerimizi göreve çekmekteyiz.

Kimse bizim ne yaptığımızı anlayamıyor. Ne oldukları Hak Teknik’le bilinen onların ne olduğumuzu anlama imkanları da yok. Çok mu kolay dünya sonsuzluğunda kontrol kurmak? çok zor! bunu bilerek dünyadayız…

Kesir dünya ekip haline gelmedikçe bütünlenemez. Biz bu kesir dünyayı bütünleyebilmek için ekip olduk. Koruma altında tuttuklarımızın çokları kontrolsüz kayıtlardı. Biz onları kontrol altına alarak kokladık, kokladık, kokladık ve topladık. Hepsini topladık….. Ve Yaşam Sayfalaması’yla kaynağımıza aldık…

Din Tahtı’nın Işığı olan onlar, Yaşam’ın Tahtı’na vardıklarında kapıları açtık ve dünya tüplerini dünya yüceliklerinden çıkardık. Son dönemde tüpler artık dünyaya kaynak için inenlere takılmamakta ama daha evvel dünyaya inenler tüplü inerlerdi.

Tüp bütünün gücünün tüm insanlık için tohum olarak kayıtlanmasını sağlayacak gücü dürümlerden ayrı tutmamak üzere insan sınırsızlığında bütün yoğunluklarda yaşam sayfalayacak olanlara takılardı ki dünya örtüsü örtüldüğü zaman yanıp tutuşmasınlar ışık için….o ışık o tüplerde kotlanmış vaziyette bulunuyordu.

Dünya Sultanlığı’nda bu hep vardı. Dünya üstü varlık kotları Dünya Sultanlığı için dünyaya indiklerinde; her dönemde tüplü indiler. Bu güne gelen birliklerin çokları da bugün de tüpleriyle dünya üstü kotlamalar yapmaya çabalamaktalar.

Bizse dünyaya ışıkla geldik. Işık Kapıları’nı açıp gelen birliğim, dünyaya tüpsüz geldi. Tüpsüz gelişi yoğun kontrolle oldu. Çok mu zor? çok zor dünyaya tüpsüz inmek… ama biz tüpsüz olarak girdapların ışığının örtüsünü açıp geldik ki; o ışık kotlarında Bütünün Kutsal Toplumları yaşamlarında kontrol dışı olaylar dahilinde olamasınlar, oğulları o yoğunluklarda kontrolsüz olamasın diye…

Çatı kurduğumuz zaman da hep tüpsüzdük. Dünya Ruhlar Kuranı olan ışıkta bizim için önemli olan muktediriyeti dinletmekti. Şükürler olsun ki dünya çalışmalarımızla bunu daha güçlü yoğunluklarda Yaşam Sayfalamasıyla kayıtlayabildik ve çürük çarık bırakmadık; hepsini kontrol altına alabildik.

Nefes alabilen nefessiz olanları bilmez. Nefes alabilen, yarınları kontrol altına alabilendir ama nefessiz olan cevheri cennette Can Tahtı’nda ışık aldığı zaman, o dahi Nefes İlmini dinlemeye başlar. 

Dünden bugüne neler oldu; hepsini size tek tek anlatayım;

Bütün mesele İnsan Soyu’ydu ve biz İnsan Soyu’nu koruduk. Dünya toplumlarıyla kotlama yapmaktı ve toplam yapmaktı ve yarınlara kaynak yapmaktı insanlığı ve bunların hepsini başardık.

Dikte ediyorum ki; “Ben tüm insanlık için Birlik Kodu olarak burada bu yoğunlukta bütünün köklerini gök sözcülüğü ile dünyaya çekebilecek olan bir ışımayla dünyaya indim.” Ama bu inişimde Beden Sayfalaması yaptığım zamanki ışıktan çok üstün bir ışığım olduğu bilinsin…

Türkiye çalışmaları için “Yasaların Çalışmaları” diye ifade edilen çalışmalarda diri yoğunluklardan Din Tahtı’ndan inmişti. Biz o çalışmaların gök sözcülüğü ile ilgili olduğunu düşünenlere bir tek şöyle söyledik; “biz İnsanlık Ailesi olarak dünyaya gökçü olup gelirken dünya örtüsünü örtüp dünyada kelamdan uzak olan o tohumları kati olarak koruruz.” Onursuzluk yaptıkları taktirde, yıkılan dürümlerinde ışık kırılması gerçekleşir ki o gün orada, o yoğunlukta onların nur olan Kutsal Işıklar’ı Mikail Gücü’nün örtüsü olur ve biz o örtüyü bütünün gücünden ayrı kotlamaya alırız.

Bunların hepsini açık ve net olarak insana bildirmiştik. Yine de dünya insanı bir tek Bilgi Kapısı olarak kendi yüceliğini bildiği için bizim sistemimizi anlama imkanı olamadı ve torba torba dürümlediğimiz diriliklerin ışığından çıktı.

Yarı yarıya dolan insan, artık bütün halinde dolmuş olacaktı ki; kanatlarını aldığı zaman ışıktan ayrı tutulmayacaktı. Alemlerin İlmi’nde akıl varsa yol olur ama yoksa yol olmaz. Bütün mesele Evimizin İlmi’ni Hak Teknikle dinlemekti ki bunu da başardık. Düzeni kurduk ve yolu “ölüler diyarı” olan bu dünyadan tüm insanlığın yoğunluğuna indirdik.

Şikayetçi olan çok; çünkü dürümlerinde ışığın kontrol edilmediğini söylüyorlar. Biz soruyoruz onlara “kontrol altında olmak isterler mi?” diye… Buluşup akıştığımız zamanlarda gördüğümüz şudur ki; “kelamda, İlim yoktur. Yürekte İlim olur” dedikleri zaman ışığın tehditi vardı orada. Ölüydüler. Biz ölüleri dünyadan aldık, dinledik ve dürümleyip ışığa kattık.

Işıkta olmak onların kontrolü için gerekliydi ama çok korktular bizden ve dediler ki “biz Işık İlmini Hak Tahtın Işığı’ndan aldığımız anda Bellek Kotlarımızda ışık kınanır, çünkü biz yolda olmaya değil yolcu olmaya geldik. Yolcu olmak içinse Işık İlmini Hak Teknik’le dilleyebilmemiz gerekir.”

Saygı, sevgi; hepsi var ama sınır çizdiler, dediler ki “şikayetimiz var sizden. Sizinle çalıştığımızdan zaman ışığımız kontrolden çıktı.” Aha göklerin sözcüleri, işte bu! biz o gün bütün köklerimizi dünyaya çektik ve dürümledik ve sorduk “ölüler diyarında yaprak yaprak okuduğumuz bilginin ışığının haricinde bilgi var mı?” diye… Barıştılar, başladılar çalışmaya… başları baştan beri eğikti de o köklerde daha güçlü bir eğiliş oldu.

Çok zor dünya yaşamı bunları biliyoruz ve bundan sonrada bu zorlukta çalışmak isteyenler olacaksa da biz bu zorlukta tüm insanlığın Yaşam Sayfalaması’na izin vermeyeceğiz.

Koreografik ışımada bütün kötülüklerin aşılacağı söylense de biz o koreografik ışımada yasaların kayıtlarının Işık Toplumlardan çıktığını biliyoruz ve buna izin vermeyeceğimizi bildirmiştik.

Yere ektiğimiz insan ile görev taşıttığımız insan ayrıdır. Eğer bizim yere ektiğimiz insan, kontrol dışıysa ışığımızda o yoğunluk olmaz. Çok zordur örtüleri açmak. Ama biz örtüleri açtık ve Dünya Nefesini dünya dışı tohumlamalarla bütünün gücü haline dönüştürdük.

Dönüp baktılar, dinlediler. Ekip kurdular, kotladılar, tohumladılar, yıldızların ışığında kaynak oldular, merdivenlerin örtüsünü örtüp çöktüler yola. Dediler ki “biz artık bırakıyoruz. Burada kalıyoruz.” Oh ne iyi! “Kelamın İlminde kapı kapatmak var mıymış?” Sorduk, ölüydük. Öldük, döndük aktık ama hırsla, kırılışla yıldızların ışığından ayrı tuttukları biz, esrar içtikleri gün onlara baktık ve dedik ki “yarın ardında dünya yürüyecek dediğimiz güçlü kotlar, bugün ışıktan çıkmışlarsa eğer, karanlığın aydınlanma imkanı yoktur”… Soy Dünya son dönemde bunların hepsini yaşadı.

Netice olarak bugüne geldik ve bu gün göl insanın gücü haline dönüştü. Biz bu gücü bütünün gücü olarak temiz bir dönem için kaynağımızdan kayıtladık ve yaşamlara kattık. Rahvan olan Ka Har olan resmi çalışmacı olan İnsan, Medine’nin Kutsal Toplumları’nda ışık haline geldi.

“Yarın dünya ne olacak?” dediler. Eve döndüğümüz zaman görüp anlayacağız ki; bu dünya muktedir bir Yaşam Sayfası olmuştur. Bugün ben size diri olarak bildiriyorum ki; bu dünya muktedir bir Kuran’dır. Olgun başaklar dünya örtüsünü örtmeden önce “Kömür Gözlü” dünyayı Yaşam Sayfalarında dürümledi ve dilledi.

Bu örtü örtüldükten itibaren misafirlik sona erecek. Dünyadan dünyalara göçecek olanlar olacak ama hiç birisi Yıldızların Yaşam Sayfaları’nın dışından Kelamın İlmi’yle geçip gitmeyecek.

Çatıyı kurmuşsak, ölüyü dinlettiğimiz içindir. Yırtılan dünyayı yaşattığımız içindir. Karanlığın ışığı olduğumuz içindir ve biz sır olan dünyayı yarınlara kaynak yaptığımız içindir ki; Evimin İlmi olan, itibarlı olan, yol olan tüm insanlar yasalar kapsamında Medine’nin Kuranı olacaklar ve merdivenlerin en güçlü ışığı haline gelecekler.

Yarının toplumu bugünün toplumudur. Dünya, Öz Görevi’ni yarınlar için kaynağından yapacak. Çoban insan, çoluk çocukla ilgilendi. Bugün Birlik İlmi’ni Hak Taht’ta kendi yüceliği ile dürümleyen insan, bütünün gücüyle ilgilendi. Biz bütünün gücü olup, dünyaya inenler Birlik Tekniği ile bütünü göreve aldık.

Koreografik sistemlerin ışık kotları artık tüm yaşamların sonsuz sayfalanışında Kaynak İlmi yenileyecek ama bizsiz yapacak bunu. Biz o sistemden artık çıktık, çünkü o sistem yıldızların ışığında yok. Ölüyü dilleyenlerin tekniğidir o. Bizim tekniğimiz ise kanattır. Biz kalkan olan İlim’le, Kelam olan İlmi bir tek ışık haline getirdik ve kanatlandık.

Kanat tohumları kotlamaya yarar ve toplumları kotlamaya yarar. İslam Dini’nin ekranı, bizim İkrarımızın İlmi’nden üstün olduğu an, biz o ilimde oluruz da bizim resmi çalışmamız artık o yoğunluğun örtüsünü de örtmüştür.

İblis’in İlmi, Aklın İlmi’nde Has Tartı olsa da İblis Birlik Tahtı’nda artık yok… çok mu zor bunları bilmek?...eğrelti otu olanlar bunu anlayamazlar ama yırtılmayan yine de yırtılmayacak ve yine de yırtılmayacaksa; o her şeyi dinler ve bilir.

Etki alanımız çok geçişken artık. Yemin etmiştik, başımız eğilmeyecekti ve eğilmedi. Muktedir olarak dünyayı koruduk. Koreografik Işık Toplumlarını da koruduk. Ümmi Toplumlar’ı da koruduk. Önlerinde kırıcılık olanları da koruduk. Robotikleri koruduk. Topraklarında tohum olanları koruduk. Önce öz köklerle gök sözcülüğü yapmaya kalkıp sistemden ayrı tutulanları koruduk. Toplu çalışmalarda tohum ekenleri koruduk. Yıldızların tırpanı olanları koruduk da örtüleri örtenleri korumadık. Onlar kendilerini örttüler. Bizden kelam olup çıktılar ama ışıksız kayıt yaptılar. Onlar kontrol etmek istemediklerimizdi ki; kelamda kendi yolcularını kontrol etsinler diye. Şikayetçiymişler bizden! Hah! bizde onlardan şikayetçiyiz; bilsinler…

Tüy dökmüştü tüm İnsan Soyu. Bugün tüy dökenlerin çoğu tüysüz kaldı. Yeni tüy yoğun ışıkta yok…Bizim ilmimizin ışığı, oğul verdiğimiz o ışık bütünün gücü ve ocaklarında o yoğunluk yok. Muktediriyet ve hakikiyet ve yenilik ve bir tek ekip! İşte Mikail bizsiz değil.

Sizler ve bizler ve bütünlükler, herşey ve herşey… ama bir tek şey yok; bizsiz iş Ra Ka Ha işi değildir. Bizsiz iş, Ka Ha işi de değildir. Bizsiz iş, hakiki iş de değildir. Ve bizsiz iş, yıldızların ışığındaki iş de değildir. Bunun nedeni, izin verin açıklayayım; doludizgin yapılan bütün bu çalışmaların tek nedeni mayanın buradan yaşama inişidir.

Biz yaşama, Kelam İlmi’yle maya olarak köklendik ve göklendikse her resimde insan sırrı bizim sınırımızın ışığından dolayı toplumları kontrol edecek dürümleri kayıtlamışsa Ocak İlmi’ni Hak Teknik’le dilleyemeyenler bizsiz olduklarından dilleyemeyecekler.

Çalacak çaba sarf eder. Alacak çaba sarf eder ama hak etmeye çaba sarf etmez. Omuzları yüklü ama o yükü hafifletmeye çaba sarf etmez. Biçare eşikte bekler de şeytanın şerrinde, kelamda ışıksız ve hırslı olduğunu fark etmez.

Biz, bizi bizden değil, İnsan’dan dinledik. O ise kendini kapıda diller. Bizim eserimiz, İlim. Onun esiriyse kir… bilmez… cevap sordu; verdik. Olay budur. Bunun içindir ki oğul verdiği an yarından ayrı tutulacak… onu Atlanta apronunda bekleyenler yok. Bizi bizden dinledi biz onu dilledik. O kim? Yıkılan İblis!… işte bu.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği


http://youtu.be/aJGO4YWrCZQ

 
  Bugün 117 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol