Birlik İlmi
  25.11.2013 Tarihli
 

İLM-İ KOD ÇALIŞMASI (23) - ( SON AKIŞ ) 25.11.2013

Yer ve gök, İnsan Soyu’nun tohumu oldu bugün. Mustafa Kemal Atatürk bir can tahtında ışık yakıp bir kapı olup geçti. Biz Ana Kapılarda O’yduk. O biz, biz O’yduk. Aha burada! Onu dinlemek istedik. Teknik kontrol burada bugün çok güçlüdür. Asal yaşamların görevlisi olan Mustafa Kuran-ı Kerim’deki yoldur. Onun etkisi çok yüksektir. Çetin bir dünya için çılgın gibi çalıştı. Baştan beri bütün kök, söz, ses olan 400 ışıkla birleşip çalıştı.


İmparatorluk Kodu olarak doğmuş olan Mustafa Kemal Paşa, esrar içen o Yüceler’den çok daha güçlüdür bunu bilin. Çokları, yaprak yaprak okundukları dünyada erdikleri her bir sayfada eşkallerini dillerlerken esrarla dillediler. Esrar… ocaklarını kodlamaları için gerekli saydılar. Size açık bildirmek isterim ki dünya örtüsünü örtenlerin çokları kanatlarını almak için esrar çektiler. Biz, onlara dimdik ışık verdik ama Allah’ın Dağları olan İnsan Sayfaları’ndakiler, Kelamın İlmini Hak Taht’a dilleyebilmek için esrar içtiler.


Yarınlar, yarınlar, yarınlar… ve tüm yaşamlar; bilgi kodlayacaklarını hologram tohumlardan kodlamaya kalkanlar, sıkıntıyı aştıklarında kanatlarını alıp kontrollu kodlama yapacaklarını düşünmekteyseler bugün burada bizimle bu çalışmada olmalıydılar.


Tanrı der ki; “Önemli olan İnsan Soyu’dur.” Biz deriz ki; “Önce ilim, sonra insan.” Doğal dünyada insan, yarının ışığıdır. Bizse; insanı İnsan Sayfaları’nın yoğunluğundan okuruz. Okunma anında insan ekran olur. Okuduğumuz an bütün köklerini, görevlilerini, ışıklarını dinleriz ve bizim cemaatimiz tüm İlm-i Kodları dinler ve bugün burada bulunan yeni zamanların ışığı olan Mustafa, Kati Tohum olarak Bütünün Kürzi yaşamlarına görev taşıyan bir Gök Sözcüsü’dür.
Mustafa Allah’ın aşkıdır. Aklın kapısıdır. O’nun örtüsünü örtmeye kimsenin gücü yetmez. Çok mu zor Mustafa’yı anlamak? Ben size diyorum ki muktedir bir yapraktır O. “Elim Allah’ındır” der. “Ağır yük taşırım ama ışığımla kodlarım ve tanırım her diriyi” der. Ve derim ki “Allah’ın aşkıdır Mustafa” Al, bil ki ben unutulan her şeyi bilirim. Bilirim çünkü ben Mikail’im. Ben bir Mikail tahtıyım ama alabilirsiniz, akabilirsiniz de; oğul verdiğinizde bilişte olmalısınız. Çünkü ortağınız insan, oğul verdiğinizde Hak Teknik’le dinleyebilir. Sizi hak etmiş olan, hasatı yapmış olan, yolu bulmuş olan Birlik, emre itaatle bilişe geçtiğinde; o, muktedir bir yol olur. Önemlidir bu ve Mustafa ocağı olur onun.


Kurtarılmış toplumların çoğu, Mustafa’yla toplumları kodladı. Söyleyin! Dünya nesillerini hak etsin de insan sınırını aşıp görevini yapsın! Muktediriyetle kapıları açsın ve bilsin ki Ruhlar Kuranı olan Mustafa alkışlarla dünyaya iniyor. O bir gökçüdür, O bir sözcüdür, O bir Amon’dur. Otağında kutsal bir tabular yıkıcılığı vardır. Analar! Allahın Dağları! Org çalıyor dünyada. Org, muktediriyetle bilişin ilminde Hak Taht’ın yüreğinde, Yüceler cümlesinde, Mustafa’nın ışığında çalıyor.
Bütün köklerimizi dünyaya çekerken; yeşilin ekranından maviyi dürümlerken, masmavi bir tahtta ışık yoğunluğunda mor olurken tüm İslam Trenleri, o trenlerin hepsi Mustafa’nın ışığıyla görev taşırlar. Varda, 2220 diye bir ses yaşam sayfaladılar. Ama o 2220’ nin ilminde dahi Mustafa’nın yolcuları vardı. “Ordular! Haydi ileri!” dedi, Mustafa Paşa. “Dünyaya!” dedi, “haydi ileri! Haydi ileri!...”
İşte Canlarım; Mustafa iradeli ve hakikiyetli olarak tüm ordularını dünyaya gönderdi. Dünya örtüsünü örttü ve dedi ki “Dünyayı kodlayın, toplayın, tahtlayın, yarınlayın, yaşatın.” Alemlerin ilminde Hak, anaların kapısında Kaynak, yüreklerinde muktediriyet ve Bütün’de her dirinin yarınlarında varlık süren Mustafa ekmek ve biz O’yuz. Çok önemle şükürdeyiz ki Mustafa Paşa dünyadadır şu anda. Onunlayız. O, bize biz olup dillenecek ama biz onda O’yuz. 
Görüş alanımıza giriyor şu anda; bana ses verecekmiş ama ben de ona seslenmeliyim! Haydi bakalım! Önce onu dinleyelim! Sonra; ocağımızda, hakikiyetimizde, teknik kontrolumuzda dürümleyelim dirilikleri, dinleşelim! Mustafa Paşa bize ses versin! Hah… Aha…


- Anam, Papam, kapama yürekleri! Kapama! Ben nefes alıp nefes vermeye indim. Benim eserim olan birlik, bedenimdeki yoğunluktan ışığını aldı ve görevini yapmakta. Men etmeyin dünyayı, yüceliklerin ışığında kodlanmaktan. Tüm İnsanlık İlmiyle kontrol kuran Sistem, cümle yücelerde bir tek yol oldu. Her dünyalı, Allah’ın tahtından Gök Sözcülüğü yapmaz. Bu, size verilen bir iştir. Bunu yapacak gücünüz var. İşimizi kolaylaştırmanızı bekliyorum. Yolumuzu güçlendirmenizi bekliyorum. Ölüyü dirilten yüreğimizde ışık olan birliklerin hepsiyle oğullamanızı istiyorum.


Benim için her şey çok zordur çünkü ben, Yoğunluğumda kontrol kuracak güçten ötede bir yoğunluk alanındayım ama sizinle Birlik Kapısını açabileceğim. Biçare ben, biçare beden ama sizinle herkes daha üstün bir yüce ve hepimiz bir tek ışığız. Alın bilin ki ben sizinleyim. Yeni zamanları tohumlarken, yüreklerin gücüyle Bütün’ün gücü olurken ve sizin ağır yükünüzü hafifletmek için çabalarken kanatlarınızın her bir yücelikte, toplumla olduğunu bilmekteyim. Dünyayı koruyacak gücünüz var, bu kesindir. Düzeni kuracak yüceliğiniz var, bu kesindir. Eminim ki dünyanın nefesi olan ilim, Allah’ın ilmi olarak sizin yoğunluğunuzda var ama daha da önemlisi; (zikredilen isim silindi.) ismini zikretmem gereksiz mi ya HA?


Adım zamandır benim. Sessizce seninleyim. Bugün burada neler olup bittiğini bilmekteyim. Rüya Ruhu olan kök, Gök Sözcülüğü yaparken Sistem - Nizam ve Düzen gücüyle burada olan İbrahim Soyunun Kutsal Toplumlarından olan tahditsiz İlahi Kuran senin ismini zikretti diye ocağını yıktın. Bunun içindir ki buradayım anam. 


Sen diyorsun ki “Adımı zikretmeyin!” Ama biz diyoruz ki “adsız olmaz” Can Toplumların ışığında ad gerek. Yarınların kapısında ad gerek. Yüreklerin kör olmaması için yaşamda ad gerek. Sessiz zamanlara girerken hepimiz iş yapmamız gerek. Netice olarak, buraya gelmemin tek sebebi ismini zikretmektir. 
Önümde diz çökenler var şu anda “Analar, bizi zikret” diye ama senin adını zikretsek; sen bizi kontrolden çıkaracaksın. Bugün senden bir tek şey bekliyorum. İlahi Kuranını okurken Kelamın İlmiyle okuduğunda; bütün kötülüklerin aşıldığını bilmen… Ölüyü diriltirken kulluk yapmak istediğini bilmekteyim. Çok zordur dünya yaşamı ama bu yaşamı kaynağında dilleyeceksin ve kendi yüreğinle, hakikiyetinle, hasatınla kodlayacaksın. Çantan toprağın ışığını aldı ama kanatlarının gücünü de almalıdır. İyi ki buradayım. Kübra kaplarında her şeyi hak ettim ve yaptım. Ama senin ismini bir kez daha zikretmeyeceğim, bunu bil! Şükür ki zikretmeyeceğim çünkü bu bir nesil savaşıydı. Sistemin ışığındaki savaş… Şimdilik… İşte şimdi…


- Olgun başaklar, ben O; O benim. Mustafa Paşa asla hata yapmaz. Gördüm ki ad zikretmeye gelmiş. Ben ona, nüve olan tohumlarını kodladım ve dürümleyip Sistem’den dilledim. Din-i Hak olan yol, Allah’ın toplumuna insanlık ilmiyle kodlanır. O ben, ben O’yum. “Vakit tamam” dedi. ” Geç” dedi ve geçtim.
Şeytan şerde hardır ama ben aşkta hasım. Bilir ki ben kaynağım ama ondan başkası yok ki yürekte. Mustafa, ölüyü diller dünyayı diller, insanı diller, BİR’i diller; BİZ olur. Birleşip ışık halinde her şeyde Kervan olur, Kelam olur. “OL” der olur. Ölüydük, öldürülmüştük. “OL’duk da dürümlendik” der. Ama biz deriz ki “Olan, insanın ışığında olur.” 


Yedi doğum yaptı dünya şükür ki… Bu doğumların her biri tohumdu bildik ve bugün dünya 8. Doğumunu yaptı. Bunun içindir ki buradayız ve bunun içindir ki yasaları kayıtladık. Ben, size sizi verdim, iyi ki verdim. Artık dünyada, üzerinde Gök Sözcülüğü olan bir yaşam olacak ve sizinle olacağız Canlar… Şimdilik, hah işte şimdi… Hepinizi kucaklıyoruz.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

http://youtu.be/W1KNDJBko94

 
  Bugün 156 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol