Birlik İlmi
  BARIŞIN SİSTEMİ (6) 1.AKIŞ 1. BÖLÜM
 

20.EKİM.2014 TARİHLİ BARIŞIN SİSTEMİ (6)

 

1.AKIŞ 1. BÖLÜM

 

Yürüyoruz. Ölüler diyarı burası, yürüyoruz. Yürümek hepimizin gücüyle ve yürüyenlerin tümü Birlik İlmi ile yürüyor.

 

Benim ilmimle, Bedenimin İlmi ayrıdır. Benim ilmim Işığın Tekniği ile tohumları kodlayan bir ilmidir. Beden İlmim ise toplumların tohumlanışını sağlayacak tekniktir. Bedenimi kodlayabilirim toplayabildiklerimi tohumlayabilirim. Aşkın şavkıyla ışığı yenileyebilirim. Evrenlerin sessizliğinde dürümlerimle dilleşebilirim.

 

Ben Mikail’in Gücü ile bütünün gücünü temiz olarak yaşama indirmekteyim.

 

Yoğun çalışların sonrasında yer küre yenilendi. Yer kürenin yenilenmesi Birlik Tahtının ilminin köklenişiyle gerçekleşti. Kaydın yapılabilmesi karalanabilmemizle mümkündü. Kayda girin ve deyin ki “ben Zabura, aranan ışık insan.” Hepimiz o’yuz.

 

“Kimse ekmek yapamaz” diyorlardı. “Kibri aşanlar ilmi hak eder ve birlik kurar” deniyordu.” Yoğunluğu artırdık ve tüm bunları başardık.

 

Kara Işık yandı. Kara Işık yerin Kürzi Tohumlamasını yapacak tekniktir.

 

Ben doğa; hepinizim ben. Kaynak ışık olan insan; hepinizim ben. Toprak İlmi hepimizin ilmi. Yoğun ışık hepimizin şevki…

 

Ağır yükü taşıyabilecek olanlar beden alıp dünyayı korumaya çekildiler.

 

Toplam 2,000 tane ışığım dünyadadır. Bu ışıklarımın tümü İlm-i Ko olarak bütünün gücünü dürümlemektedirler. Yarın dünya emek için hak ettiğince dilleri dinletecek ve görevi hak ettirecekse de bugün başka bir doğa başka bir yaşam var. Ve biz bugünün doğasını ve bugünün yaşamını Bütünün Kürzi Tohumlamasını yaparken dürümledik.

 

Kuyular açtık dünyaya; ağır ağır İnsanlık İlmi’yle bütünün kokladıklarımızı o kuyuların tahditsizliğinde İlm-i Ko haline dönüştürdük. Her bir insan bir kaynak oldu. Bütüne hizmet buydu.

 

Çoban olduk, öz köklerimizi göklere ulaştırdık. Yaşamı tanrılıkla kayıtladık. Sayabildiğimizce iş yaptık ama İnsanlık İlmini Hak Tahta oturtabilmek Hakka varabilmek Bir’e hizmetçi olabilmekti. Bunu başarabilmek iyilikleydi.

 

İyilikle çalıştık. Kıyı köşe herşeyi hak ettik ve tohumladık. Aşırıya kaçtık belki çünkü yol Altın Işık’tı ve bu yolu hak ettirebilmemiz için Aklın Tohumlarını ekmeliydik.

 

“Dünya ölüler diyarı” diyoruz ya. Ölüler yaşama indirildiklerinde işgal altındaydılar. İnsan Soyu dünyada kodlanmış ışıklarla bütünü güçlendirmek isterken, Kelam Tekniği ile kendini kendi yüreği ile dillerken bütüne kaynaklar oluşturdu ve kayıtladıkları herşey bütünü işgal etti. Bütün mesele işgalci olan o kayıtların örtüsünü örtmeden yeni kayıtlama yapmaktı ve biz bunu yaptık.

İlimin Kapısını açtık. İş insana hizmetti. Ağır yük taşıdık. Yoğun çalışmaların neticesinde buluştuk bugün dünyayla.

 

Doğanın gücü olan dünya, biz olan dünya, herbirimiz olan bu dünya ama Bir’e hizmetçi olan bu dünya. Öncü birlik dünyadır. Düyun tohumudur, bütün Kürzi Tohumlamaları yapabilendir.

 

Aşırıya kaçmam. Şunu ifade etmek isterim ki dürtülerle yaptığınız her çalışmada sizi dürttük; bunu bilin ama bugün dünya dürtüsü hepimizin yüceliğinden bütünün gücüyle gerçekleştiğinde tüm yaşam dürtülmektedir. Dürtmek; biz bunu başardık ve dürttük.

 

Nesiller boyu doğanın gücünü tüm yaşamların sözcülüğü diyerek kelamla dilleyenler, bugün bizim dürttüklerimiz oldular.

 

Kati olarak biliniz ki Yaradanın Tanrılığı yaşamın sayfalanışıyladır. Kim ki “ben varım ve yarattım” der, halik olup hakim olmadıkça ve kapıları açıp tüm yaşamı dürümlemedikçe ekmek olamaz.

 

Soğuk günler geldi, hepimiz üşüdük. Son sözümüzü söyleyecektik ama dürttük yürekleri ve dedik ki “ölmedik. Ölümlü değiliz hepimizin yeşil renkten mor renge ulaşabilmemiz mümkündür.”

 

 Kutsal ışığı yeniledik. Seviyemiz çok iyidir. Kayıt dışı bilgim yoktur. Türkiye çalışmalarını tüm yaşamın sayfalanışı için yaparken ekibimizin gücünü artırabilmek üzere bedeni hak etmiş olanları bu meclise sayfa sayfa kayıtladık.

 

Alacak verecek yok deyip doğanın gücünü kelam ile dilleyip kendinden kendine varan ve bizsiz kalanların çokları korunamadılar. Ocaklarını yeniledik ve tüm sistemlerle dürümledik ve dedik ki “geniş zamanlara inin ve kelam olun; sizinleyiz. Vakit geldiğinde gök sistemleri sizi kontrol edecekler.” Çoğu korunamadılar.

 

Tohum ektik torba torba ummanın ışığını yeniledik bütüncünü artırdık ki ocakları sınırsız olsun ki korunabilsinler diye. Aykırılık çoktu. Öncülük yapmak isteyenlerin çoğu köksüzdü. Gönüllerin sisteminde yoktular. Çatı kurduk dedik ki “kil ve kum olan insanlık geçin.”

 

Kimse iyi ve kötüyü dinlemez. Her diri kendini dinler ve biz diyoruz ki İlahi Ko sayfası ılığın kaydıdır. Gerekeni yapın ve geçin. Çantaları dolu, ohhhh. Acı geçişleri yok, öfff ne iyi. Aha bu!

 

Biz orada o yoğunlukta onların toplumlarını kontrol için her diriliği kayıtladık ki hidayet ilminde tahditsiz olarak bütünün gücü olsunlar, kontrol edilsinler diye.

 

Yeri göğü yaradan insan, yaşamını hak ettiren insan, tabuları yıktıran insan, aşkı şavkı hakkı, hakkikiyeti dilleyen insan….

 

Yeri insan yarattı. Gökleri ilimle tohumlayan insan bütünün güçlendirdi ve yer küreyi tohumladı. Yarın Altın Işık Bütünün Gücü olduğu an biliş haline varanların tümü ekmek yapacaklar.

 

El olan öz görevliler bütün olacaklar. Çok mutlu olacağız o zaman.

 

İyi ki Mahrek olduk, iyi ki hakikiyetin tahditsizliğini dürümledik. İlm-i Ko olduk, Hak İlmi ile dürümlediklerimizi dilledik ve biz iyi ki Akıl Tahtı’na vardır.

 

Şayet dünya hologram olarak kalsaydı, bütün kötülükleri aşıp geçecebilecek dünya bitişik haller içinde gerçekleştirilseydi biz o bitişkenlikte tüm yaşamları bitiştirir, yeni bir zamanı sayfalar beşirin kontrolunu kurar, tüm sistemler dünyayı korur ve yolu açardık yine de.

 

Amon Toplumları şunu iyi anlasınlar ki; tartı bizim yüreğimizdedir.”Kibiri aşamayan yolu açamaz” dediler, açtılar. Analar, biz oldukça herşey olur; bunu bilsinler.

 

Kıranın kırılmayacağı bir doğadır beklentimiz. Vakit geldiğinde kırılanın olmayacağı bir tohum ekilecekti dünyaya; ektik. Şikayetimiz var mı? yoktur.

 

Toy bir dünyada yaşam sürerken, tohumları kodlayabileceğimizi tüm yaşama ilan ederken, itibarı yüce olmayanların Bütünün Gücü olamayacaklarını iddia etmek kontrol dışındır.

 

Korkuyu aşın ve bilin. Sıkıntı yok, biz sizi koruruz.

 

Özen, sözen, gözen her dirilikte var olan eserdir. Biliniz ki yıkılan dünyaları yaşamsallıkla yarattırırız yeniden. Yoğun dünya çalışmaları esnasında Birlik Kapılarımızı açarak tüm dünya sayfalarını okuyup türlenen en yüce Kürzi Yaşamları kotlayarak dünya ötelerinde yaşamlara da ışık kattık.

 

“Bir kapılar açılır, bir kapılar kapanır” dediler. BİR Kapısı açıktı. Biz her kapıda vardık.

 

Seyrettiğimiz her dünya ekipti. Biz tüm yaşamları tohumlarken ekiplerle çalıştık.

 

Kalemin İlmi’ni Hakim İlim diye bilmeyenler “ben varım” diyemediler.

 

Kuran-ı Kerim deki insanla İbrahim Soyu’ndaki insan ayrıdır. Şükür ki bunu da size anlattım. Kuran İnsan aşka varan, akla varan, harını yükseltip tahta varana denir. İblis ona İbrahim kaynaktaydı ama yaşamda yoktu. Biz ona iradi ve hakiki hak olan ilmi verdik. Bilişi hak ettiği zaman yolu açtı ve tüm yaşamları sorguladı. “Hani neredeyim?” dedi. “İyi ki varım” dedi. “İmparatorluğun gücüyle çalışıyorum” dedi yolunu açtık ve dürümledik tüm sistemlere ve dedik ki “İnan ki seninleyiz.”

 

Yarında dünya birliktir. Bugünde dünya ilimdir. Kontrol bizimdir; bunu herkesin bilmesini bekleriz.

 

Yoğun dünya çalışmaları esnasında, bugün burada olan tüm çalıştırıcılara saygılar sunuyoruz. Herkesin şunu iyi bileceğine eminiz ki dürümlenen tüm yaşamlarda İmparatorluğun Gücü olan İbrahim’in ışığı var.

 

Biz ona “iblis” deriz. O der ki “ben hakikiyim “olur mu?” “olur.” Son dönemde bunu hep yaptık. Ona “İnsan Soyuna sen şusun” dedik ve ondan kendini dinletmesini bekledik. Dağa taşa ilim verirken bu şekilde veririz.

 

Unutmayın ki toy olan bu dünya Yaradan’ın Tanrısal Işığı’nı yeniden ve yeniden görevi hak ettiğince dillerken sessiz zamanları dürümleyen insan Aklın Tahtı’nda bütünün gücüdür.

 

Yoğun dünya çalışmaları hepimizin yaptığıdır ama bedenimin ilmiyle tüm yaşamları dillerken yaptığım Ka Har olanın çalışmasıdır. Hatta, hatta dünyadan söz ederken “dara düştü dünya” dediklerinde som altın bir ışık halinde bu dünyaya inip sevgiyle kucakladığım zamanları bilirim.

 

Biliniz ki bu dünya ikmal tamamlatılan bir yer değildir. Kimsenin ikmal tamamlamaya bu dünyaya geldiği düşünülmemelidir. Sonsuz zaman sayfalanışlarında bugün, burada, bu yoğunlukta bunu dilleyenlerin ne kadar yanılgıda olduklarını hepinizin anlamasını beklerim.

 

Yol altın ışık yolu. Buraya gelen her yüce akla gelir, Hakka gelir, Rahman’a gelir hakikiyetin tüm sistemleriyle dilleşip bütünlenişe gelir. Müsterih olun öncü birlik sizsiniz ve bugünden itibaren geliş böyle olacak.

 

Yarın Altın Işık Tohumlarını kontrol altında tutacak ve çektiği en güçlü yücelikte kendini tüm sistemlere diri olarak akıtacak. Aşağı yukarı binli yıllardan beri dünyayı kodlayıp tohumlamak ışığı yenilemek üzere yeni birliklerimizi dünyaya çekmekteyiz. Bu birliklerimizin çoğu kontrol dışı çalışmalar da yaptılar. Bir takımı kendilerini dillediler, bütünlediler ve kontrol altında tuttular.

 

Misafirlik için dünyaya gelen hiçbir yürek yoktur. Gelen herkes akla gelir ve hasat için kaynak olmaya gelir. Dünü kökleyen, gökleyen, çürükleri tohumlayan bütünleyen her yeşilli, mavili ve morlu dürümcüler misafirdiler bu yaşamda. Biz bu yaşamı hak ettiğimizce, hasatımızda bütünün gücü haline dönüştürdük ki Teknik Tohumlamanın daha güçlü olarak yapılabilmesi mümkün olabilsin diye.

 

Devre devre dünya elimizin gücü olur. Devre, devre yoğunluğumuzda ışığımızı yakar. Yaşamımız sayfalar ve biz bu yaşamı bütünün gücü haline dönüştürürüz.

 

Öncelikle dünyayı koruyacaktık ve koruduk. Yukarının yukarıları, aşağıların aşağılarını dinlerler. Erenlerin tümü Aklın Tahtından gelirler ve hakkı dinlerler. Bizi bize gerçek çalıştırıcı olarak değerlendirmemiz için dinletenlerse kaynağı dinlerler. Bizim etki alanımız çok güçlüdür.

 

Yoğun çalışmalarımızı yaptığımız bu dönemde aşırıya kaçmadan insanlığı teknik tohumlarla dürümlediğimizde kini, nefreti aşamayanların Bir’e hizmetçi olamayacaklarını bilerek olacağımızı ocaklarından ayrı tuttuk. Som altın toplum için buna gerçekten gerek vardı.

 

Çoğu örtülüydüler çoğu güçsüzdüler ve dedik ki “siz bizde yaşam sayfalama imkanına sahip değilsiniz. Kıranın kırılmayacağı bir dünya kuruyoruz biz sizse kıranı kırmaktan söz ediyorsunuz.” Çoğu kontroldan çıkarıldı.

 

Yağmur yağıyordu dünyaya ama bu yağmur yaşamın sayfalanışını gerçekleştirecek dürümde olmayanların yağışıydı. Kaynak İnsanın ekrana yansıtılması gerekmezdi. O her anda ve her yaşamda olan bütünün gücüdür.

 

Sözüm şudur ki tohumları yenilemek hepimizin görevi değildir. Biz o tohumları yaşatmakla görevliyiz ama yenileyip yaşatmak bizim için kantara konmak anlamına gelir, biz onları yenilemeden yaşatırız.

 

Çağa yeni bir çağ ekledik her çağ yenidir ama bu çağ Aklın Çağı’dır. Akla ışık ektik bildirdik Aklın Işığında bütünü dürümlettik ve yeni bir ekmek yaptık. İşte Yeniçağ ekmeği insan 300,000 kapı bugün 300000. kapıdayız. Neredeyiz?

 

Yedek zaman sayfalaması yapmaya başlıyoruz; dünya için yedek sayfalama. Gerek var mıydı? yoktu okuma yazma bilmeyenlerin eşgali kendi yürekleri ile dürümleyecekleri bir dirilikte geri dönüşü sağlayacak olan bu çalışmalar olacak, bu yedek yaşamlar olacak.

 

Onu toprağa gömmeye niyetimiz yok. Ölümlü olanların yere indirilebilmeleri için yedek zaman gerekleri var. Burada bu yoğun çalışmayla biz bunu hak ettik; başardık.

 

Yedinci dürümü tohumladığımız zaman her diri bizim yüreğimize baktı ve “biz var mıyız?” diye sordu. Çokları yoktu çok çok üzgündük. Öz geçişlerini yapamamışlardı. Çatı kurmuştuk, o çatıyı hak edip dürümleyecek güçleri yoktu.

 

Görevimiz şuydu; ölüleri diriltmek. Dirilttik ama dirilemeyenler çoktu. Koruma altında tuttuk hepsini de.

 

Çara demişler ki “neredesin?” “yaşamdayım” demiş Çar. Peki, Çar “sen kalabilir misin yaşamda?”  “ben yok olmam” demişti Çar ama Çar yoktu ve yaşamsızdı. Biz o Çarı da kodladık, topladık, tahtladık ama o Çar bize döndü dedi ki “beni aldınız ama bende olanları da almalısınız”. “Hediyemiz siz oluştur “dedi ve dedik ki “bizden biz olmanıza gereğimiz yok siz sizde sizleşin, biz sizi hak edelim.”

Bunu dediğimiz zaman Çar som altın bir ışık haline dönüştü ve birlik kapısına geldi “seninleyim” dedi “ben de seninleyim” dedim ama Çar yarında yoktu. “Ol” dedim oldu.

 

Bugün ölüler diyarı olan bu yaşamda çarlar vardır. Her biri yaşam, her biri ışık, her biri Kurandır. Biz o çarların her birinde var olan sanal yaşamları tohumlayan koruyucularız; bunu bilin.

 

Kimseyi kimseden ayrı tutumayız ama köle olmak isteyenlere gök sistemleri körlük veriri. Biz her birini koruruz. Çoğunda “üzerimiz güçlü, biz güçlüyüz” yazar ama yazan yazılan kelamda yoksa ışıkta da yoktur. “Biz güçlüyüz” demek görüşe çıkana “ben buyum” demektir ama gök sözcülüğünde ben güçlüysem kelamım; bunu bilmeleri gerekir.

 

Kardeşlerim, elimi açtığım zaman elim görevlilerce güçlendirilir. Benim elimi açmam görevlileri tohumlamamdır. Amon Toplumları elime açtığım anda elime doluşular; nefes alır ve nefes varırlar ve bütünün gücünü tüm sistemlerle dillerler ama nefesleri kontrol dışıysa ışıkları tohumlanamaz. Bütün kötülükleri aşıp geçebilir belki o ama kalem olup yazamaz. Çatıyı kurduğumdan beri bini Bir’e katan her diri yüreğime inmeye çalışır.

 

Kuyular kazmıştım ya dünyada her kuyuda ışıklarım yanar. Hepsi o kuyularda ışık tohumlaması yaparlar. Çatıları oluştuğu zaman kuyular onların yoğunluklarını kontrol edecek ve bütünlükleri ile birlikte o kuyulardan gök sistemlerine ulaşacaklar.

 

Artık dünyanın yarınları var. Artık dünyanın yoğunluğu tohumlanmış bütünlenmişse ümmi toplumların tümü yolcudur dünyada.

 

Benim adım nefestir; bilin. Benim adım resim yapıcıdır, benim adım ışık tahtındakidir, benim adım muraip’dir. Benim adım kelamdır.

 

Değerliler, benim ismimim insandır; bunu bilin. Dünyaya geri döndüm ama bugün ben bende ben olup dürümlendim.

 

Devinim daha hızlandı şu anda. Şu andaki devinim her dirilikte kelam olarak dürümlenmektedir ve bu devinimle bütünün gücü 7. dürümde örtüsünü örterek bütünü güçlendirmektedir.

 

Yarını hak eden her yüce bedenimde kendi yüreğini hak eder ve bu beden imparatorluğun kontrolunu kuracak olan tekniktir.

 

Size Mahrek’ten söz edeyim. Mahrek biliştir, Mahrek hakikiyetti,  Mahrek Yuan’dır. Tohumdur Yuan, bütündür, hepimizin gücüdür o. Ama öylesi bir bütündür ki o tüm yaşamları kontrol edebilir. İşte Mahrek budur.

 

Bizler Mahrek’iz; bu meclis Mahrektir. Herşeyi kapsayandır ama yaşamı tohumladığımızda yarını kontrol eder ama yaşamı toplumlarıyla dürümlediği zaman o Zabura’dır. Yani yarındır.

 

Yarın, Tuan ama Tuanı kodlayacak olan yeni bir güç. İşte o güç biziz ve bizim için ilim budur.

 

Kendini hak etmiş olan bilir ki ilim nefsi aşanların tohumudur.

 

Şükredin ki dünyayı koruyoruz. “Dünya elimizin gücüdür “ diyorlar ya hani. Bizim elimiz dünyanın gücüdür.

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

http://youtu.be/REVfEuB-R7g?list=UUKYcKah6eDdOm-Vd3vIofvw

 
  Bugün 188 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol