Birlik İlmi
  13.05.2014 Tarihli 3. Akış
 

İlm-i Kod Çalışması (3. Akış)
13.05.2014

Dağlarım, bugün buraya gelen birliklerin çokları BİR’e hizmetçi olduklarını söylediler ve bizimle oldular. Çok kutsal ışıklardı hepsi de. Neden geri gönderdik? bunu size izah edeyim. Zinnur Kotlaması yapılan bir yere girerken özden girilir. Zinnur Kotlaması yapılan bir yere ilimle girdikleri zaman Yaşamın Işığı’nı alıp gelmeleri gerekir.

Benim adım Sistem’dir. Bugün burada sistem olanlarla çalışmalıydım. Kutsal Toprak, Işığın Tohumu’yla görev taşır. Çok özel bir dünya çalışmasına kelam olmaya indiklerinde, Karanlığın Tekniği’ni hak etmeli ve o tekniği tüm sistemlerle dillemeleri gerekir ama buna karşın onlara ışık verdik. Sistem, Nizam ve Düzen göreviyle Birleşik Işık Tohumlaması da yaptık.

Son sözü söylerken örtüleri örttük ve dedik ki “sizin sözünüzü almaya niyetim yok çünkü siz buraya izinsiz geldiniz”. Eğer izin almış olsalardı sistemden sesleşmelerine izin verecektik ama izinsiz geldikleri için sesleşmelerine iznimiz olmadı.

Doğal Sistem görevini yaparken yaşamın sistemidir yapan ve burada olmaları BİR’e hizmet içindir. Her şey önemli çok önemli ama kalem olup yaşama inmeleri de gerekir.

Ses vermek ses almaktan çok daha üstün bir sayfalanıştır ama biz ses almaya değil ses vermeye çalıştık onlara çünkü sevgileri sistemde kotlanmış olmadığı için sığıntı gibiydiler burada ve biz onları kontrol dışı saydık.

Verdiğimiz bilgileri ölümsüzlüğe kotladık ve dedik ki “bu bilgileri okuyun, Öz Geçişinizi yapın”. Son sözün söylendiği sayfada oğul verdik ve dürümledik hepsini de. Çalı çırpı değildi hiç birisi. Kaya ışık yaktı ağır yük hafifledi. Sövdü, saydı, kırdı, kısırlaştı ve gitti mi? yo hayır. Sistem’di, Nizam’dı, Düzen’di görevi yapan ve onlar burada kelam olmadan kapı olup çıktılar. Sadece umut olsun, yol olsun ve ışık olsun diye bellerini büküp gittiler.

Her Ana bir ışıktır canlar. Onlar için kapımız daha güçlü olarak da açılır ama Hal Teknik’te Hak olmaları gerekir ki hal olup Hak olduktan itibaren Ak Tohum olsunlar da Gönüllerin Kuranı olsunlar.

Çok mu zor? çok kolay. Ekip kursun iki bin iki (2002) olsun, yirmi de biz ekleriz; olur. Bunun manasını anlayan anlar…

BİZ olduklarında kor olup koku oluruz onlara, sonra ışık oluruz. Köle değil dünya bunu da anlattık. Sadece; sadece ilim var dünyada ama ilmi hak eden, Has İlim olduğunda Hak olup diller. Bizden öte bir biz olur, İbrahim Soyu’ndan öte olur, iradi olur, Has Teknik’le kontrol edilir, yaşar.

Dünya dışından geçiyorlarmış, uğradılar buydu olan ama sevgiyle değil. Hellim yemeğe de değil. Hak İlmi’yle dillenmeye gelmişler. “Niye hellimden söz ettim?” diye soruyor yüreğim. Dağlarım, hellim Kıbrıs’ın bir yiyeceğidir. Bizden bir şey beklemeden gelmişler.

Çok kez size sembolize ederek bilgi veririm. Bu bilgileri hepinizin kendinizce yorumlamanızı beklerim. Hellim yemeğe gelmemişler. Bir Kıbrıslı’nın onlara ilim öğretmesini istememişler ama dinlemek istemişler. Öylesi mağrurlar ki… işte bunun için bizi kuru, hırslı, kısır işte; sümsük kelimesi senden gelmişti değil mi? öyle tahayyül etmişler… gerçek budur ama çokları da ilimle gelirler ve o zaman yaşam ocak yakar onlara.

Dünya üstünde bir çok gök sözcülüğü yapan var. Ne demektir bu? bunu da size izah etmek isterim. Bir çok dünyalı Öz Köklerini göklere ulaştırdığından orada sesleşir ama çokları da dünya örtüsünü örtüp görev isterler. Bir tek yaşam İnsanlık İlmi’nde kayıt yapar. O yaşam maya olmanız için siz olup yaşayanlardır.

Dünyaya, dünya ötelerinden gelenler de çoktur. Bunu da size anlatmak isterim. Sanırlar ki dünyanın dışında yaşam yoktur. Koruyucu tohumlama yaparken kimse kimsenin Rahmi Kuran’ında ne bildiğini bilmez ama şunu bildirmek isterim ki örtüyü örtmeden ki; harın harı olup ışık haline dönüşüp size herşeyi açıkça bildirebilirim ki tüm Kürz Sistemleri’ni net bilirim ama size sizin algılarınız nispetinde bildiririm ki kotlama yaparken kınanma olmasın diye.

Dünya dışından dünyayı ziyaret edenler çoktur. Bunlar, meclisimize de çok gelirler. Çoğu Atlanta Ana Kapısı diye gelirler buraya çünkü burası kontrol dışı değildir. Dünyanın örtüsünü örttüğümüz anda bile bizimle temastalar. Bir çok Galaktik İlim Kodu. Hepsi yaşam için dünyanın sistemine inerler. Benim çalı çırpı olmadığım ve bütün kötülükleri aşıp geçtiğim herkesçe bilinir ama dünya örtüsü örtüldükten sonra bizi dinleyen olmaz.

Sizinle yaptığımız bu çalışma, galaksiler ötelerinden de bilişle dillenir. Çokları bizi tanırlar. Bu meclisi, zaman gelir ekrana yansıtırlar ve hepinizi izlerler. Bizi izlediklerinde bizimle olanları da izlerler. Yani bedenli ve bedensiz olan kim varsa, her şey orada kontrollü olarak ekranlarına yansır ve o ekranlardan bizler ve bizlerin yücelerimiz denenir.

Çoğumuz Sultanlık için dünyadayız. Çoğumuz koruyucuyuz, kotlayıcıyız ve Zabura Kapıları’nı açıp geldik. Bizim geldiğimiz Birleşik Işık değil; Birlik Kaftanları’dır geldiğimiz sayfa… o Birlik Kaftanları herkesin ilmiyle çalışanların tahditsiz olarak kotladıkları kati, hakiki ve Hak olan ışıkların kayıtlarının oluşturduğu kaynaklardır.

Bizler, kendi sistemimizden dünyaya indiğimiz zannedilse de, tüm sistemlerle Birleşik Işık halinde geldik. Yani kendi kaftanımız ama Bütünün Sistemi… yani sadece kendi kaynağımızdan değil Bütünün Sistemi’yle dünyaya indik... Bu ne manaya gelir? bu şu manaya gelir; dünyanın önü açılmalıdır ve dünyanın önünü açmak üzere Ko sistemleri tohumlarını dünyaya indirmelidir. Dünyanın sessizliğinde bunun olma imkanı yoktur. Bundan dolayıdır ki; bizler sevgiyle çelik, çomak oynayan bu dünyaya yarınlaştırıcı ışığımızı getirdik.

Yarın ne kir kalacak, ne de pislik dünyada. Hepinizin ruhu Bütünün Kuranı olacak ve bu dünyayı koruyacak. Ama dünya yaşamlarında sıkıntı yaratan bütün kirlilikler de temizlenecek. Netice olarak bunu bütün kötülükleri aşan birliğimiz yapacak.

İnsan, ekibini kurmadan dünyaya inmez. Biz İnsan Soyu olarak bir ekibiz. Bu ekip ağır yükü hafifletecek güçtedir. Çekişmeden ve hakikiyetle Karanlığın Tahtı’na ışığı, yer gücü diye tek tek çelik, çomak oynayan o yolcuların da görevini güçlendirip tahditsiz olarak onlara yükleyerek gerçekleştirdik.

Vergi vermemiz gereksizdir. Biz vergici değiliz. Ne veririz, ne alırız. Vergiyi veren kaynağı hak etmeyendir. Kaynağı hak etmediğinde, kaynağa varabilmek ve hologramdan çıkabilmek için vergi öder.

Vergi hepinizin vergisi, BİR’in vergisi değildir; verenindir. Ama verdiği kendinedir. Kimse kimsenin ilmi için vergi ödemez. Buraya görevli olarak gelenlerin herbirinin Karanlığın Tahtı’nda ışığı tohumlayacak güçte olmalarındandır ki, vergi ödeme gerekleri yoktur.

Üreyen dünya, öz görevini tam yaparken örtülerini de açmıştır. Hakikiyetin harı yükselmiştir. Doğanın Sistemi görevini tam yapmaktadır. Kaynak ışıktır ve bu ışık hakikidir. Bizi ele aldıklarında, biz olmayız orada ama biz Hakiki Kotlar olarak tüm yaşamı ele aldığımızda kaynakta her şey bulunur.

Bugün biz hala; hala yaşamı ele almadık. Alsak mı acaba?..biz yaşamı ele alırsak, Kutsal Toprakların Kuranı okunur. Ölüm yok orada, orada karanlık yok, orada muktediriyet ve hakikiyet var. Yaşam savaşı yok, savaşsız bir yaşam var. Acaba biz kurtarılmış toprakları Tanrılık Meclisi’ne Hak Teknikle katsak mı acaba? koyu, öncü bir ışık, yolcuları tohumladıkça herşey hepimizi kotladıklarınca yol olacak ve biz o yolda “ben oldum” demeden “BİR oldu” diyerek bütünü güçlendirecek olanlarken, acaba biz sevgisiz miydik ki kök olan dünyalıları göksüz bıraktık?

Seyrettik çokları Kuran’dan çıktılar, seyrettik çokları yarından çıktılar. Yapıp yapacağımız bu muydu acaba? fakih Hak olduğunda har olup KA HA olduğunda ve tohum olduğunda çok mu kolay ilim yapmak?

Değerliler, kimi bizi sorgu sual eder? der ki “neydiler? neyi hak ettiler? nedendi ve nefessiz olmadığımız kesinken neden gök sözcülüğü yapamamaktayız?” bunu sorarlar çokları. Neden biz gök sözcülüğü yapamamaktayız? çarık giymişler, yol kotlanmış, o yolda yolcu ama hepsinin çarıkları yırtık. Bilişleri yok. Eşikte kırıklar, kasırga yarattılar. Sonsuzlukta sığdıkları her yerde sır olan ışıkta kınandılar. “Başka bir dünyada, yen bir gün için çalışırız” diyorlar. Demişler ama hah aha yaşam yok ki onlara!

Öze söz gerek. Köre göz gerek. Bize ses gerek, ses yoksa ekmek yok ki… Varlık Boyutları bilsin ki, Mahrek’te insan aşktır. Şavkı hah dediğimde, aha der!

Ben Sultanların en yoğun olduğu bu yücelikte, sel almasın yüreği diye dillenirken sevgisiz olan semaya sis olmaya kalktı. Mey oldu, içtim onu ama içtiğimde kırıktı, kısırdı. Aşk şavkında HA’ydı. Aşkın şavkı oldu.

Değerli dünya, sevgiyle seni koruyacağım bunu bil! ama üstünde görev taşıyamayanları kontrol etmem; bunu da bil. Ben cennete insanı koymaya değil, ilmi koymaya geldim. Ben, yola Ruh’u koymaya değil kontrolü kurmaya geldim. Beni sıkıntıya sokan, sınırsız sıkılır bilinsin.

Hayrın Hakkı aha burada! Hak Taht’a vardığında aha umutlanır ama şarkısında kırıcılık varsa aha kısırdır.

Erdiğim insan ekibimde ilim olmalıdır. Yok mu dürümlerimde ilim? işte bu. Vakit geldi, hepsini koyu bir yolculuğa, kontrollü olarak kattım. Dünya artık tüm insanlığıyla birlikte yoldadır ama yolda yoğunluğum olacak. Çok mu kolay ol demek? “ol” dedim. İşte bu.

Bütün köklerim dünyayı koruyacak. Esen dünya, erdiği yerde körün gözü olacak ve çamur yoğuran bu dünya ardında yol olan bir yaşamı ışığa kaynak olarak tahditsiz biçimde kapı açıp koruyacak. Oradaki dünya Başkanlık Dilim olacak.

Çok mutluyum ölüleri dirilttim ya çok mutluyum…

Umutla bu dünyayı kontrol edecek gücü Hal İlmi’yle Düzen kurmaya çektim. Ayrı gayrı bitmiştir artık, herkes yenilenecek. Vakit geldi, Yaşam yenilenecek ama bu yenileniş bütünün kötülüğünü önleyip gerçekleşecek.

Kibri olanların ışığında koruyuculuğum olacak. Ocağa inmelerine iznim olduğunda koruyuculuğum tohumlarını kotlayacak.

Aşkı şavkı ve yolu bulan Ak Toplum’a varacak.

Şükür sözümü söyledim… işte, şükür.

Süper insanlık Realitesi Derneği

İlm-i Kod Çalışması (64/33-26)
3. Akış
13.05.2014

http://dai.ly/x1uv7y5

 
  Bugün 44 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol