Birlik İlmi
  13.05.2014 Tarihli 2. akış
 

İlm-i Kod Çalışması (2. Akış)
13.05.2014

Cana ışık vermek canlı veya canlı olmayan herkesle dürümlenmek demek değildir. Buluşma anı bugündü. Öksüz olmayan ve hörmetli olan herkes Birlik Tahtı’na ulaştı ve bugün burada bütün kökler gök olmaya çabalıyor. Buluşma anı bugündü ve hepsi bugün burada ama çoluk çocuk hepsi de… Kuran okumaya kalktılar okuttuk. Ölüler Diyarı’nda köklenmek istediler kökledik. Gökledik dünyayı kotladık ama Can Taht’a vardığında kaynak olduklarını zannettiler.

Elim ilimdir analar. Ölüm geldiğinde bedenimden her bir zerrem ışığa varır ve bir tek yol olur. Önce dünya ama bu dünyayı korurken bütün kötülükleri aşıp korumamız gerekir.

Çığlık çığlığa dünyaya inerler ve derler ki “doğal dünya koklansın”. Oh ne iyi kotlayın! ama koklanan Yaradan’ın daha üstü olduğunu ve tahtın en yüce yoğunluğu olduğunu bilişle dilediğinde, İsrail dünyanın kökü olmadığını bilir.

Biz İsrail’e ekmek verdik. “Önce ekip kur “dedik. Öz görevi dinlettik ve dedik ki “seviyen ilimle dillendikçe güçlenir ve bizle olur”. Soyumuzu tohumladığımız anda koruduk onları. Çobanlık yaptılar ama Olgun Başaklarımızın Işığı’nı kırmaya kalktılar. Özü sözü ayrı olmayan o yolcularımı Olgun Sistemlerim’e çektim ve onlara ağır yük taşıttım ki üstlerindeki kök görevli olanları dinlesin diye…

Başa baş bir dünya çalışmasını dillettim. Dünyayı kontrol altında tutabilmek için önce İnsanlık gerektiğini anlattım. Baktılar görevli oğul veriyor. Kokladılar ve dürdüler dünyayı. Som Altın bir Dünya’nın kontrol altında kotlanışı için her şey iyilikle olmalıydı. İyilik olursa Yaşam olacaktı ve iyiliği hak eden İlmi de hak edecekti.

Döndük dünyaya ve gördük ki İsrail ağır yük taşıtıyor. Çöktü, çöktü, çöktü ve Dünyanın Ekibi olduğunu ve BİR’e hizmette en yüce ışıkta bulunduğunu zikretti. Ve dedik ki “eğlence bitti. İnsanlık Ailem dünyadadır. Kuran toplumu Aklın Tohumu’dur ve Kutsal Toplum tohumlarını korumak üzere dünyaya indirilmiştir”.

Altın Tahtın Kuranı olan İnsan, canlı veya cansız kibri aşanlarla çalışır. İkmali tamamlayan kir ve pislikten uzaktır.

“Sol Ana’dır, sağ Ata’dır” dediler. Ana’dan Ata’ya, Ata’dan Ana’ya her resim aşka şavk katar. Bedenli İnsan, ikmali tamamlatan İnsan ve yolu bütünün gücü haline dönüştüren İnsan, karanlığın ışığıdır ama ışığın Kuranı olduğunu hiç zikretmedim.

Size “deve kalktı” dedim. O deve İlmin Tahtı’ndan kalktı. Ben o deveyim Ana’lar. Tanrılık Meclisinin Görevi’ni alan ilimim ben. Verdiğim her bilgi karanlığın ilmidir. Sözüm dünyayadır ki; köpük köpük olan, kör olan, kontrolden çıkan kibirde olan ve kırık kalan kim varsa aşırıya kaçtığından dolayıdır. Kim ki aşırıya kaçmıştır; kırılmıştır.

Side insandır ama Side’de insanlık ekmekten dolayıdır. Yaşamı aşkla dillerken artık bilinsin isterim ki buradaki bu yol, umutla Bütünün Yoğunluğu’nu kontrol edebilmektedir.

“Çelik çomak oynar dünya” dediler. Aha oyun bitmiştir! biz doğan dünyanın kontrolünü sağlamak üzere Bütünün Kürzi Toplumları’nı kotlayarak cemaatleriyle ilme kattık.

“Şeytan aşka geldi” dedik. “Şavka geldi” dedik. Aktı karanlığın ışığı halinde bütüne İnsanlık İlmi’yle indi dedik.

Dendi ki “şer yaratan Şems-i Tebrizi gibi olsun”. Aha oldu! Şems ki aşka gelir, Şems ki has olur Hak’a gelir, O ben; ben O’yum. Özü insan olan, sözü ilim kotlamışsa, aşkın şavkıyla kaynak olmuşsa, bencil değilim o bendir ya KA HAR ben!

Karanlık Tahtı’nda HA olduğunda aşka gelen hal oldu. Hak oldu da has oldu. Aşkın şavkı oldu, kor yürek İnsan Sistemi oldu. O kor yürekte öksüz yetim yoktur be canlarım! hepsi bedenimdedir.

Benim erdiğim yer ikmalin tamamlatıldığı ve Bütünün kütlede kotlandığı ve yerin sistemleştiği ve gönül ilme TEK’lik ve BİR’lik İlahi Kutsal Işığı halinde indiği bir yarınlaşmadır.

“Kork; dağlarım kork” dedim benden “kork”. Neden? çünkü BEN olmadan BİR olunmaz ki….haa BEN nedir? İnsan. Nereden geldi insan? Rahman-i Kot’tur, yaşam’dır ve dedim ki “öncü birliklerim dünyadadır”.

Vurmam dünyaya bilsinler. Ben dünya oldukça, dünya vurulduğunda ölüler diyarı doğar ve tüm vurduklarını Kuran’dan ayırır ve der ki “bu vurdukları ışığa vuruştur” ki her ışık bir yarınlaşma, kayıtlaşma ve yoğunlaşma sisi oluşturur ve o vuranı o sis örter. Örttüğünde kötülüğün kötülüğü olsa da yüreğinde; artık orada bir koruyuculuk olur.

Dağa, taşa insanı anlattık. Dedik ki “insan neme ne” demez. İnsan “ben varım” der ve der ki “ben bütünüm” ve der ki “ben kapıyım” ve der ki “ben erdiğim en güçlü yücelikte yarını hasata hazırlayanım”.

Kurul toplanmış bugün; bizi dinliyor analar bunu bilin. Ama bizi dinleyenlerin hiç biri bizi anlayamıyorlar. Neden? kalem olmamışlar da ondan. Kaynak kurmamışlarda ondan. Akla varmamışlar da ondan. Bizi bizden dinleyeceklermiş. Ey dağlarım, BİR’i bende dinleyen beni anladığında kaynak olup, ışık olup, bütün olup, tohum olduğunda Kuran olacak ve koklanacak.

Kontrol dışı hiçbir bilgimiz yoktur; bunu dilledim de anlatamadım. Kollarım dünyadadır; bunu anlattım hepsine. Akıp geldim ve dürümledim dümenin başında olan tüm yaşamları.

Saygılar sunmuşlar bize. Aman aman ne güçlüymüşler…saygılar… haa saygılar sunmuşlar da saygısızca sunmuşlar saygılarını!

Dediler ki “iki yarın var. Birinde verdiğiniz, birinde vermediğiniz. Alton Kotları’yla birlikte çalışmam gerekliymiş. Öyleyse buyursunlar gelsinler Alton Kotları. Nefes alıp, nefes verdiklerinde baştacı olacaklar ama o tahtta oturacak güçleri olmalıdır. Okuma bilmeliler. Oturup kontrol kurmalılar. Yaradanın Tahtı’nda olmalılar. Ölüler diyarına inenlerin çokları Kutsal Toplum olmaya geldi de kök güç olamadı, gök söz söyleyemedi. Ben ete girdim de İmparatorluğun Gücü olan Birliklerim dünyaya gerçek cevherlerini indirdiler.

Neden dünya? bunu size zikirle dilletmek isterim. Kuran dünyadır. Okuyun… ben dünyada oldukça o Kuran okunur. Önce dünya…..Söyledim “dünya bilgidir”. Söyledim” dünya yaşamdır”. Sözümde sistemim, kökümde görevim, yüreğimde ilmim oldukça bu dünya Beşirin Işığı halinde her diride kotlanmış olacaktır.

Çok mu kolay dümenin başına geçmek? Ölüler Diyarı beni anlarsa ölümsüzleşir. Beden almanın en büyük riski anlaşılmamaktır. Ama biliyorum ki, anlattığım her şey Din Tahtı’ndan ötedir ki, dinden öte olan bu dili anladıklarında kapıları açacaklar ve Yaradan’ın dağları olacaklar.

Üzüm sözümdür; gözümdür, sesimdir amma iznin verilmediği anda ikmalim yoğunluğum ve tohumlarım bitki, hayvan ve tüm sayfaları yere indirdiği an Cemaat olur ve kapı açar. Kapıdır ve kapılığını yapar “ol” der. Şükür ki “ol” dedik.

Meyhane, İnsanın İlmi’ymiş. Hah aha işte…Ama o meyhane İşçilerin İlmi’yle ışık veriyorsa oradaki iş kırılıştır. Ama o meyhane Yaşamın İlmi’yle iş veriyorsa yaşam sistemde kötülüğü önler.

Değerliler, biz bugün Kurul’a ses vermeye değil bütüne ses vermeye gelmiştik ama bu Kurul bizi dinliyor bugün. Etki alanını genişletmiş, yolu bulmuş, Ölüler Diyarı’na uğramış geçerken ve bizi görmüş sözümüzü dinlemeye girmiş.

Varı yoğu bilmeyenin gök sözcülüğü için BİR’e girişi Yaşamın Işığı’nda kınanış gerektirir. Biz sizi kınamayacağız bu kez ama buraya gelmenizi yadırgadık. Bunu bilin. Şimdilik…

Bundan sonra bu meclise gelmek isterseniz; alabildiğiniz, akabildiğiniz, Hal İlmi’yle dürümlenip, İnsanlaşabildiğinizce geri dönün çünkü yoğunluğum çok artmadı, asla kontrolünüz kalmaz.

Şimdilik hepinizi köklenip, güçlendirdik ve koruduk. Şu andan itibaren Doğanın Sistemi’nden cemaatinizi çıkarıyoruz ve bugün önümüzü artık açmış olmamızdan dolayı yere çekilişimiz mümkün iken, yere girişinize iznimiz olacak. Ama yeni geçişlerinizde daha imkan sağlandığı sürece; ki olacak göreviniz için dünyaya inin.

Sümsük insanlar arıyorsanız buyurun onlar da dünyada mevcut. Artık çıkışınızı yapıyoruz. Hadi gönülleriniz geri dönme arzusuyla dolu olarak gidiyorsunuz; biliyorum. Aha gelişi geri çevirdik ve geçişinizi yapıyoruz. Şimdilik, işte bu şimdi.

Çıkışlarını yapalım ondan sonra çalışmamıza geçelim…

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

http://dai.ly/x1uv609

 
  Bugün 39 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol