Birlik İlmi
  İNSAN OLAN YAŞAM - 25.Eylül.2019
 

İNSAN OLAN YAŞAM

 

DAVET

Dostlarım,

25.09.2019 tarihli olan ve bugün yayınlanan “SABAH KAPILARI (1/3)” öz program çalışması esnasında; “İNSAN OLAN YAŞAM” programı açılmıştır. 28.09.2019 tarihinde14.00-18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde en son açılan programının 1.’sinin çalışması yapılacaktır. İlgi duyan ve katılmak isteyen herkesi bekliyoruz.

Saygılarımla,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

Av. Nezire SELÇUK

Adres: Bahariye Cad. Halil Ethem Sok. Sauna Apt. No:30/8 Kadıköy/İST.

Tel: 0 216 348 95 59

NOT: KATILIM ÜCRETE TABİ DEĞİLDİR.

 

28.EYLÜL.2019 TARİHLİ İNSAN OLAN YAŞAM (1)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ 1.BÖLÜM

Devinimi artırabilmek için hepiniz, hepimiz teknik olarak kodlama yapıyoruz. Büyük köklerin tohumlanışında bugün, burada bütüne hizmetçileriz. Şevkin şarkısını okuyacağız birlikte.

Koruyucu olanların kodlanmış olmaları şarttır. Hepimizin gözü, özü, sözü olan insan mutlak kurullarıyla bugün burada olmaktadır.

Hakkım, Allah’ın ilmidir ve bu ilmi mutlak kurullarla kodlamamız gerekir.

Hakka varan, hakikiyeti tahditsizlikle tohumlayıp mutlak kurullarda kodlama yapar. Büyük kötülükleri önleyebilecek gücümüz var. Koruyucu olarak bütüne hizmetçileriz.

Ellerimizin gücü mutlaktır ve bugüne kadar hepimiz kök geçişlerle bütüne hizmet ettik. Bugünden sonra dürümlerde kendi yüreklerimiz görev taşıyacak. Kontrol dışı hiçbir bilgimiz yoktur.

Kaynağın dili, Allah’ın ilmidir. Eğer kaynakta kervan kodlamamışsa, yoğunluk kontrol dışı kayıtlar da yapar.

Acı dünya; biz seniz. Ama yoğunluğunu artırdığında ve tohumları kodladığında şafak bir tek olacak ki o şer, şavkın kervanında kontrol edilecek. Yine biz o ve o biz olacak.

Kasalarımız Allah’ın ilmi’yle dolu. Biz o kasaları kontrollu olarak kodlayanlarız.

Karanlık aydınlığı tohumlar. Aklın kalemi bütünün kültü olur. Ve tüm zamanlar görev taşırlar.

Allah’ın dediği, aklın dediği olmadıkça, Hakka varanın halikiyetinde has olan ilim mutlak kurulları kontrol edemeyecektir.

Şafak sökmektedir canlar. Asla hatamız yoktur. Koruma ya da kontrol; türevleri tohumlayanların kodlanışında bu yoktur. Biz bize, biz olup geldikçe gözün gördüğü tüm dürümler bitki, hayvan ve her anı kontrol edebilecek düzeyde kaynak kayıtlamalar yapabilecektir.

Ağır yüktür taşınan dünya planetinde. “Asla hatamız yoktur.” derim hep. “Rüya” dedikleri bir haldir diriliği kırmaya kalkmak ama dili halik olmayanların diriliği hak edip dillemeleri, hakkın kalemini hakk olarak kodlamaları muktediriyetledir.

Esmaların dilini bilen kelamı bilir canlar. Asla hatamız yoktur. Allah’ın tahtı aklın kapkaranlığındaki kervandır. Oraya varan akla varır ama hakkın kapısını bulup varır.

Kaç bin yıldır dünyayı izliyorum? Kaç bin yıldır? Dürümleri doğumlarken kontrol kurarak doğumladım ve tohumladım. Bugün burada olmamın tek nedeni hakkın kapısını bu tohumlamayla kodlamaktı.

Kurandan öte kuran olan insan kelamı hakk olan ve hakikiyeti tahditsiz olan insanlığı kodlayacaktı. İşçilik budur.

Temiz bilgidir ki insan ilmin levhi kapısında kendini dillerken işçilik yapar. Yaptığı işçilik hakkın kapısındaki ilimden ötedeki hakk kervanın levhi kapısındaki KA HA şavktır. Asıl dünya dediğimiz de budur.

“Mesih” derler, kervan olurlar. Kendi yollarını kodlarlar, tohum olurlar ama Mesih’in kervanından öte olan şafak vardır. Evrenler sizi dinler ve dersiniz ki “Ben evrenlere ilim öğretiyorum.” Ama evrenlerin ilminin dilinden öte bir dil vardır ki kervanın KA HA sahasından ötedeki şarap içenlerin ilmidir o.

Devinimi artırabilmek için sessizliği dilliyorum şu anda… Şu anda devinimi artırma sesleşmeleridir. Eğer yoğunluğu artırmak mümkün olsaydı, doğanın gücü bütünün kürzi sahlarını kodlardı ve buna gerek kalmazdı. Biz bugün gene sesleşerek devinim artırıyoruz. Devinimin artabilmesi diriliğin kontrollu olarak kodlanmasına bağlıdır.

Altona Kapıları vardır canlarım. Bu kapıları da size anlatmak isterim;

Altona kapılarında kodlayıcılık, tohumlaştırıcılık ve yoğunlaştırıcılık vardır. Sistemli olarak sesleşerek bu yoğunlaşmayı, tohumlamayı ve kayıtlamayı yaparız oralarda ama Altona’nın dilini bilen, aklın kelamı olan ve Medine’yi bilen meth-i KA HA’da kervan olan her kim varsa, kendini anlayabilendir.

“İslah” dedikleri bir dirilik kodlaması yapılıyor şu anda dünya planetinde… Bunun manası da şudur;

Siyah renkteki kübra kervan tüm zamanları sahaya çekiyor ve tüm sahalar kontrol kuruyor.

Bu sistem çalışmaları sonrasında ağırlık hafifleyecektir. Ağırlığın hafiflemesi mutlak kurulların kervana kalem olup inmeleri anlamına gelecektir. Onların geçişleri yapıldıktan itibaren dünün kütle kodları da kürzi siyahlığa bürünecekler ve gerçek kayıtlara inecekler. Bu nedenle dünya planetinin gerçek kapılarını açmaya çalışıyoruz.

Geri çekiliş esnasında tohumların kontrolu gerekecek. Bu tohumların kontrolu da kodlanışla olacak.

7 dünya kurduk. Hepsinde ilmimiz var. Bugün buradayız. Beşere kelam olduk. Halike, halik-i hakk olup tohum olduk. Ve bütüne hizmetçi olduk. Dünya ilminden öte ilmimizi kodluyoruz burada…

Kucağımızdaki güç, aklın kültüdür. Eğer aklımız olmasa yaşamımız olmazdı planette.

Devinim artmadan tohumlar kontrol edemez. Bunun içindir ki devinimi artırıyoruz.

Koskoca bir doğa… Yaşam; mutlakiyet ve kült… Hepsi bilişin kervanı…

Emek sarf ederek bu çalışmayı yapıyoruz. Emeklerimizin karşılığı insanlıktır. Hiçbir şey beklemeden burada, bu çalışmaları sürdürürken yarattığımız ve yarattırdığımız ne varsa, ilim kelamıyladır ve tüm insanlık içindir.

Ast olan ilimdir. Ast olan kelamın halikiyetidir. Ast olan Mikail’in kil tahditsizliğindeki kirli olmayan şarkısıdır.

Uzun zamandır doğayı göreve almaya çalışıyoruz canlar. Doğanın yoğunluğunun artması için bu çalışmaları sürdürüyoruz. Doğanın yoğunluğunu artıracak gücümüz var.

Bugüne kadar dünya planetin görevi tohumlarıyla kodlanarak, kayıtlanarak süper sistemlerin dirilikleriyle kelamla devam ediyoruz. Ama artık bu sürecin sonuna geliyoruz… Bugünden itibaren diriliğin artması, doğanın kültünün tüplerin dışında türevleri tohumlayarak kodlayışıyla devam edecek.

Şunu izah etmek isterim ki insansılığı kaleme çekerken onların tüplerini kullandık. İnsansılığın tüplerle doğanın gücü haline dönüşmeleri için çalışmalarımız oldu. Her insan kendi tüpüyle doğdu ve kendi tüpüyle kodlandı.

Diyeceksiniz ki “Nedir bu tüp?” İlimin kelamı olan isra ki bu isra her bir dilde mevcuttu. Ama kervanın, hakikiyetin dili olarak kontrolu gerektiğinde, biz tüpleri kodladık. Ve tüplerle kodladık tüm insansıları ve insanlaşmaları için muktediriyeti kayıtladık. Bundan sonra süreçte ne olacak?

Aton kapıları’nı açtık canlar! Atonlar’ın kontrolu kurulacak. Nesiller boyu doğanın gücünü kült olarak kodlayan, dirilikleri kayıtlayanlardı onlar…

Bugüne kadar kendi dilleriyle kodlamalar yaptılar. Bunun sonrasında türevleri tohumlayacak güçleri olmadığından kayıtları, hakkı, hakikiyeti dilleyerek yapacaklar.

Evrenlerin sistemli çalışmasıdır bu. Herkes kendi yoğunluğuyla kodlama yapar ama sistemli çalışmaların nihan kapılarında dili kelamsa, kontrol kurulabilir. Eğer kelama halik olup varılmamışsa, şafak sökmemiştir o yoğunluklar için…

(Devamı 2. Bölümde)

https://youtu.be/jXJI5igZ1_4

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

İNSAN OLAN YAŞAM (1/1)

28.09.2019

Değerliler; şevkin, şavkın siyahlığında, görev taşırken; her İLİM KAPISI buraya açıldı. Geçen gelen çok!... Mutlaktır ilim ki hasat yapabilmekteyiz. İşgal altında olan insanın, kulluğu kodlanmadığında, yaşamı kodlanamaz. ANA KALEM olmak için NİHAN olmak sorumluluğumuz var. IŞIK halindeyiz hepimiz. İzah ettiğim üzere, beden alarak görev taşırken; bedensiz olarak da görevliyiz. Her birimiz, aynı anda bedenli ve bedensiz görev taşırız. İLMİN SAHALARI; bizi, bizden bize diller ve RUH, kulluk yapar.

Emre itaatle görev taşıyanlar var. Çok özeldir onlar. KÖK GEÇİŞLER yaparlar ve “DURGUN SAHALAR”a inerler. “ÖZ GEÇİŞLER”ini yapmaları; diriliklerini artırır. “KÜRZİ SİYAHLIK”ta kodlanırlar ve son söz söylenir. “İŞ BU!” denir. “İŞ BU” demek; “Hepimiz, hepiniz olarak işimizi biliyoruz ve yapıyoruz.” demektir.

“İŞ BU” derken; insan soyunu kodlamamız mümkün olur. Türev olarak kontrol kuranlar, kodlananlara geçişler yaparlar.

TÜREV; “TOHUMLAR”ın; “DİRİLİKLER”de, “KALEM”de ve her “DİL”de DÜZEN olarak çoklanmasıdır.

Her çoklayan, diriğini çoklar ve kodlar. İLAHİ GÜÇ haline dönüşür ve formal yaşam kayıtları yapar. Yaptığı kayıtlar, KÜLT haline dönüştüğünde; kontrol kurup IŞIK SOFRALARI’na DİLLER (Ses Sistemleri) olarak kayıt olur. IŞIK SOFRALARI’nda DİRİLİK oluşmakta iken; o kod da kendi diriliğini o yoğunluğa katar. İşte o görev, toplumların kodlanabilmesi için gerekendir.

Geçip gelen her İLMİN SAHRASI, bütün kültleri ile türevleri kodlarken; cevheri de kodlar. Böylelikle, KODLARIN, TOHUMLARA DÖNÜŞMESİ MÜMKÜN OLUR.

Tüm TOHUMLAR, IŞIK KODLAR halindedir. Her bir KOD; “MUKADDİME”deki kayıtlardan ibaret “İLİM”in, kervanına kaynaktır. Oraya, AK KALEM olup girilir ve “AK SİYAHLIK”ta şarkılar okunur orada. Tüm şarkılar, “LİSAN KALEMLER”le (Ses Sistem Kayıtlayıcıları ile) kodlanır.

İşte! kodlamalar, koklanmalar ve tohumlanmalar, “SİYAHLIK”ı artırır ve IŞIK KAPILARI, kontrol kurarak açılır.

Açılış esnasında, potansiyel olarak kodlanmış ŞAFAK SAHALARI, “(-) SAHALAR”ı kodlarken “(+) SAHALAR”ı da tohumlar ve yoğunlaşmalar artar.

Artan yoğunlaşmalarla, İLİM KALEMLERİ, “DİRİLİK”i hasata kayıtlarken; YAŞAM KERVANI, “DİRİLİK”e çekilir. İşte bu çekilişte; (+) potonsiyel ile (-) potansiyelin, “DİRİLİK”i olan kodları, “IŞIK SAHALAR”ını dillerken; DİN CEVHERİ’nden öte olan “IŞIK”, kontrolu kurar ve “IŞIK”ın kontrolunda; DİL, “SİYAH”a bürünür ve CEVHER, “SİYAH SES”te, “SES”e dönüşür.

(Soru algılandı; yanıt veriliyor:)

“Siyah sesin; cevheri, sese dönüştürmesi ne demek!?”

Siyah Ses “IŞIK”; sese dönüşen cevher, “ENERJİ”… Her biri, “SES” ve her bir “SES CEVHER”, İLMİN HALİKİYETİ ve HAS TAHT(Mutlak Kontrol Sistemi)… İş budur!... Bundan sonraki süreç, ARZIN KODLARI ile gerçekleşir.

İşte! ARZIN KODLARI ve ARŞIN SONSUZLUĞU!... Hepimiz, “BİZ” olup “TOHUMLAR”la kontrol kuruyoruz. İşimiz budur!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

İNSAN OLAN YAŞAM (1/2)

28.09.2019

DOĞANIN GÜCÜ OLAN İNSAN:

Eller eldivenli ise (örtülü ise); el, elden kervana (yaşamlara ve yarınlara yol alana) iner mi!? Eldiven eli kodlarken; eski yaşamlar, eski sahaları hologramdan aşırtabilir mi!?

Hani nerdeyiz!? Dünyadayız!... Nedir Dünya!? İş kapımızdır!... Bizler, insanlığın “KELAM”ıyız; iş yapıyoruz!... Yaptığımız iş, cennet olmak için, cevher olmak ve kodlanmak!... Bu mu!? Asla!...

Ne iş yapıyoruz bilir misini!? “DOĞANIN KELAMI” oluyoruz… Doğal şarkılar okuyoruz… “FORÇ” kayıtlamaları yapıyoruz… Toprak tohumlamaları yapıyoruz… Saya saya bitiremeyeceğim işler yapıyoruz…

Butün bunları “SİYAH” renkte yapıyoruz. “SESSİZ SAHALAR”ı siyah renge kodlayarak tohumluyoruz ki “SİYAH” renk, her rengi barındıran “İLİM”dir… Bu, “tezahür” dediğimiz bir işçiliktir.

Her ana tezahür eden IŞIK, her anı kodlarken; çorbalar (yaşam çorbaları) yapar “IŞIK SAHALARI”nda. İşte o çorbalar, “FORMAL YAŞAM KAYITLAMALARI”na dönüşür. Her bir şarkı, bir FORM ve o FORM, “IŞIK SAHALARI”nda “İLİM”… Her formun kodları, “DİRİLİK” ve DİRİLİK, “İLMİN ŞARKISI”…

Teknik olarak bu şarkı, şükrettiğiniz sürece sizi, sayfa sayfa kodlayan şarkıdır… Ve siz, o şarkısınız. İlmin şarkılarısınız her biriniz…

Toy olan “İLİM”i bilmez!... Ama “TOHUM” olan insan, “İLMİN KELAMI” olur ve o mutlak olarak her anı kodlar ve kontrol kurar. İş budur!...

Nesilleriniz, sizle dilleşirler ve sizle kodlanırlar… Ocaklar kontrol kurar ve SON SÖZ; “ÖZ”ün, “GÖZ”ün “SÖZ”ü olur.

KURAN’dan; “KUTSAL IŞIK”tan, yaşamdan ve dürümlerden “GERÇEK ŞAFAK”a ulaşanlar; “DİN”den ÖZ GEÇİŞ yaparlar; LEVHİ olurlar; toylukları sonlanır; olgunlaşırlar. İşimiz budur!... İş budur!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

28.09.2019 İNSAN OLAN YAŞAM 1

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1. AKIŞ 3. BÖLÜM

Açık veriyorum ki devinimi arttırmak için bütünün gücüyüz bizler ve bütüne hizmetçiyiz ama yaşamlar boyu tüm insanlığın kontrolünü kuran cevher tüm sahalarda bugün burada bu yoğunlukta geçişler yaptırıyor.

Hazır olun dünya çok güçlü bir çalışmaya giriyor. Bu çalışma bütünün ilmi olacak canlarım, bu çalışmayı yaparken her insan kalem olacak… Öyle görevler taşıyacak ki insanlık çok büyük bir görev taşıyacak. Her bir levhi kapı bir tek olacak, öz görev mutlakıyet olacak. Karanlık aydınlığı kodlayacak tahditsiz olarak ve tüm sahalar bütüne hizmetçi olacaklar ve dünya lütfi kapılarını bulup açacak ve mutlak kurullar kaynak olacaklar. İşte dünyanın geçiş yapacağı tüm sahaların kontrol kuracağı o yoğun çalışma budur.

Peki nerede yapılacak bu çalışma!?... Her anda yapılacak canlar, her anda… Temizlik her anda olacak, bütün sahalarda olacak… Tüm çalışmalar, tüm sahalar bugüne hizmet içindi ve bugün varılan nokta budur.

İnsansılık artık sonlanacak, insan olanlar görev taşıyacaklar yaşamda. Bugüne kadar insansılarla görev taşındı ama artık insan olanlar gerçek kayıtlarını türevleriyle ve halikiyetleriyle devreye alacaklar. Deri kemiktir insan ama evrenlerin sessizliğini dilleyen, tahditsizliği tohumlayan ve kodlayan iradeli ve hakim olan İsra’dır…

“Masiva” denir ye hani canlarım, bilir misiniz gerçek kapıdır orası ama karanlığın şavkı var orada, şarap içilir o yoğunlukta. İçilen her bardak şarap, her kadeh şarap ağırı hafifletmek için içilir. Nesiller boyu size şarap ikram ettik canlar ama siz şarabı şer olarak nitelendirdiniz. Şarap şafaktır be canlarım, şafak; gerçek şarap ve biz o şaraba şafak olanların toprak olan kodlanmalarını kayıtladık. Hepimiz birer ilimiz ve o şarap ilmin şarabıdır bunu size net bildiriyorum.

Bir cennet kuruyoruz tüm insanlıkla, kurduğumuz cennette tahditsizlik olacak. Biz o cenneti kalemle kuruyoruz… Kantar değiliz biz kimseyi tartmayacağız canlar, kesin olarak tartmayacağız. Tanık olun ki dünya insanı tartıldı hep. Dava tartmak değildi ki… Dava tartılmakta değildi, dava yaşamlar boyu tohumların kontrolünü sağlamak değil miydi!?... Bunu niye anlayamadı dünya planetindeki insanlık!? Kaç milyar yaşam kodu türevlerini kontrolsüz bırakarak kodlardan çıktı bilir misiniz? Nihan kapılarını hep kapattı yaşam, çürüktü insan, kısırdı, kaçtı kaçtı insan şavkından, kaynağından kaçtı, bastığı yeri dilleyebilecek dürümü yoktu, doğanın gücünü anlayamamıştı, yıldızların sırrını bilmiyordu. Özel bir dünya için bu çalışmaları devreye alırken hepimiz gönüllerin kürzi siyahlığını da kodladık ki; her şey yenilensin diye…

Eskiden dünyanın yüksek ışığının, yıllar yılı süren birikiminin kısırlığı kodlayacağı düşünülürdü. Artık iyi bilin ki; arzın gücü diriliyor, yenileniyor ve güneş yeni bir güneş haline dönüyor. Öylesi bir gün ki bugün huzur veren ve huzur alan bir güç dürümlere çekiliyor. İşte biz ona Allah’ın tek ilmi diyoruz… O nedir bilir misiniz!?... İlim kalemi olan ve yarın olan, hepimiz olan İmparatorluğun kürzi sahası…

Kırmayın insanı derim hep, kıran kırılmasın isterim, şafak söktüğünde şarkılar kodlansın, işçilik kodlattırsın dirilikleri isterim. Kemal’in kelamı ilmin kalemidir derim ve hepimiz biz olup görev taşıyalım isterim. Dava ilimdir derim, kelam kalemdir derim, hasat mutlakıyettir derim, deve kalkmadan herkesin kendini bilmesi bulması gerekir derim… Bedene hak olanlar deveye biner, o deve Allah’ın ilmiyle yürür ama o deveyi kült olan güder. Eğer gözü görmüyorsa yolu bulamaz canlar.

Biz davayı kaybedenlere şunu söyledik; kısırlık bitti artık, 7 dünya gücü devrededir, 7 dünya gücü… Hepimiz iyi bilelim ki bu 7 dünya gücünün her biri beşerin kalemini kodlamak içindir. Aton kapılarındakilerin görevi bizim gücümüzle dürümler çekildi. Ana kalem olan imparatorluk güçleri bizimle birlikte bugün buradalar. Yoğunluğu arttıran ana kapılar, hasat kayıtları bire hizmet için bütüne geçişler yaptılar. Hakka varmayan akla varamaz diyenlerin dilinde mutlakıyet bütünün gücü oldu ve düren ve dürülen her ana bütüne hizmet ediyor.

Kapılar, kapılar, kapılar tüm kapılar Allah’ın ilmiyle açılıyor. Yaradan ve yaratılan tek bir insan oluyor, hepsi bir tek oluyor; işte o tek insan tüm insanlık oluyor ve yaşam Masiva kapılarının kübra kelamının gücünün örtüsü oluyor.

Seviyeniz çok iyi canlar, gözünüz görüyor, türevler tohumlanıyor ve tüm görevliler kontrollü olarak buraya dahil edilecekler. İyi bilin ki buraya girebilenler görev taşıyabilecek olacaklar.

Son dönemde iyi anlaşılmayan bir takım konular var, bunlardan birisi de bu çalışmanın anlamı. Hem insansılık hem insanlık için bütüne hizmet edilen bir yaşam. Peki neden, neden herkes buraya giremiyor bunu soruyorlar… Çok soruluyor bu soru… Toprağa tohum olmak kolay mı zannettiniz, yolu kodlamak nur olmak, ruh olmak kolay mı zannettiniz!?... Hakkın kapısı olmak kolay mı zannettiniz? Kin nefretle olmak mümkün mü acaba? Kucağınızdaki gerçeği bilin ve ölüyü dilleyin canlar. İşte beklentimiz budur…

Planet ölü planet biz bu planetin dirilmesi için buradayız. Dirilik arttıkça artacak ve yeni dönem mürşitlerle kodlanacak. İrşat olanlardır mürşit olanlar, onlarla kodlanacak…

“Hızır Alehisselam” derler ya hani, bugün de burada… Ana der ki; “niye geldin”… can sevgili anam senim ben unuttun mu, senim ben… Kapıları hiç kapatmadın ki bize hep buradayız biz, işin kolay biliyoruz sultanlar sultanı insanlasın, hepsi ilim ama etkin çok güçlenmedi be anam daha güçlenmeliyiz burada.

Keriman olalım anam, keriman olalım… Kerim an olalım, her andaki Kerim olalım… Huzur bulalım anam, huzur bulalım… Uzun zamandır düren dürülen olmayan bir yaşama dürülen olduk geldik, dürendik dürüldük… Ben sen, sen benim anam… Bunu neden neden kabul etmiyorsun ki… Ağır yük taşıtmam anam iyi bil, ağır yük taşıtmam aha bu!

https://youtu.be/tNsrNjrJ-QI

Süper İnsanlık Realitesi

 

28.EYLÜL.2019 TARİHLİ SABAH KAPILARI

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

Sabah şerifleriniz hayrolsun,canlar. Sultanlar, sanah niyetine olsun, temennilerimve selamım. İyi sabahlar olsun, yaşamınız, huzurunuz! Nicesiniz, hoş musunuz, safaca mısınız diye hal hatırınızı sorarım.İnşallah öyledir.

Sınırlı tuğladan alaca kanatlı bir kuş gibi sabah ışıklarında uçan minareler, sahralarda Rabbim'in nidalarının yankılandığı saatler, dem o dem ki levhiliklerin ışıldağı saatler, sabah vakitleri, sessiz ve uhrevi saatler.

Rabbim'in sessizliğini duyarım, dağlar, taşlar, kuşlar ve tüm nebatat akan sular şahit olurlar, hep birlikte.

Arzı arşla kodlarız bu sabah saatlerinde. Sabah saatlerinde mutlak olanı dinleriz., kendimizi dinleriz.

Herkes kendini dinleyebilmeli, anlayabilmeli ki Hakk'ın Kapısını bulmalı.

Ben sabah kapılarını açar, dinlerim. Dinlerim ki bir ses gelir arz ve arşın arasında ve saba makamından. Seher vaktinde beni etkiler, alır götürür tasvirini yapamayacağım o yerlere. O yerlerde seceat, kuvvet, huzur ve rahatlık yüklüdür. İşte o ki minaredeki sabah ezanıdır, saba makamından bir ilahi kodlamadır. Sonra içimden mırıldanırım; ulu şairin;

" Artarak gönlümün aydınlığı her saniye de.

Bir mehabetli sabah oldu süleymaniye'de.

Gecenin bitmeye yüz tuttuğu andan beridir.

Duyulan gökte kanad, yerde ayak sesleridir.

Bir geliş var! Ne mübarek ne garib alem bu!

Yürüyor, durmadan insan ve hayalet karışık.

Kimi gökten, kimi yerden üşüşüp her kapıya.

Giriyor birbiri ardınca, ilahi yapıya.

Tanrı'nın mabedi her bir taraftan doluyor,

Bu sabah saatlerinde Süleymaniye tarih oluyor,

Ulu mabed! Seni ancak bu sabah anlıyorum."

Allah'ın insan yüreğine bir mana, ses, söz telkin etmesine"ilham" diyoruz. Telkin edilen şey yüreğe dolar. Yani o an ilham perisi bilin ki sizin yüreğinizdedir. Sabah Kapıları açıldığında yüreğiniz ilham perisini karşılar.

Bu saatlerin efsunu hiç bir zaman anlatılamaz sadece hissedilir. Bad-ı saba! Sabah vakti hafif hafif esen serin hoş, latif bahar rüzgarı, tan yeli mahzun kişilerin, gariplerin dostudur. Onların yüreğini hoş eder. Ben demiyorum. Şairimiz diyor, Ne diyor?

" Ne yanar kimse bana ateşi dilden özge

Ne açar kimse kapım bad-ı sabadan gayri"

Bana ne gönlümün ateşinden başka, ne de kimse yanar, ne de sabah rüzgarından başka kimse kapımı açmaz. Sabah saatlerinin özünün ruhunu anlatmamız kolay değil!

İyi ve kötü var!.İlim kalemi olan insanlık var, Can kalem tohum ektiğinde her dere insan olur, akar.

Ey can, ben senim ve sen olan ben, ilimim. Umut olur ki tohum ekerler ses kalem olup yaşam olurlar ve rehni kaldıran tüm insanlıkla ışık olur.

Dediler ki "zaman olan insana geç ve gel" dendi. "Geç ve gel". Geldik ve yol olup, kalem olup, ışık olduk. Aha oldu. Şimdi kapı açık, kapılar açık. Sabah Kapısı açık. O kapıda nur var ve ruh var. Kati, hakiki ve hakim insan soyu var.

Sesimiz kaybolmaz zaman boyutlarında. Sessiz zamanları dillerken sesimiz akıp, geçer. Akıp geçen sesin nuruyla tüm bilişleri kodlarız. Çünkü bizler, anahtarı biliriz. O kapı hepimizin yüreğindedir. İki yüreğin bir olması zor değildir.

Tek yürek olduk sabah kapıları'nın tümünü açtık ve yolculuğumuz başladı. Uğurlar ola!..İnşallah o menzile ulaşıla.

Amin!..İşte bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

İNSAN OLAN YAŞAM (1/3)

28.09.2019

Dağlarım, arzı arşı kodladık yine… Ama Samanyolu’nun nüve olan tohumlarını da kodladık. Eskiydik, yeniydik her şeyde kervandık!... İnsandık Canlar!... İnsandık!... Yazdık, yaşadık ve yaşattık!… İyi ki hak ettik!... İyi ki “HAKİKİYET”i kodladık!... İyi ki kontrol kurduk!...

(Öz akışa girip bize, bizden ses katmak istiyenler var.)

“İyi ki korunduk!” diyor birisi… Yok Canlarım; yok!... Biz korunmayız; koruruz!...

“Tüp tak; geç yaşama!” dedi biri… Ya KAHA; ben, tüpleri tohumlarımdan çıkardım. Artık insanlık, tüpsüz yaşayacak. Nihan olan yol, hepimizi kodlamaya yeter…

(Not: Kıyam dönemi olan bu döneme kadar, dünya planetine doğan her insan, kontrol ve takip açısından tüplerle dünyaya doğmaktaydı. Artık insanlık kendi otokontrolunu sağlayacak düzeye ulaşmıştır ve tüpsüz gelişler başlamıştır.)

Bize “Eski” derler. “En eski” derler… Niye bilir misiniz!? Biz, eskilerin en eskileri olarak yaşamları kodladık bu güne kadar. Her bir YAŞA SAHASIN’ı kodladık.

Hediyeler (hak edilmeyen imtiyazlar) dağıttı tüm zamanlarda İLM-İ KALEMLER, “İNSANSILAR”a.

Biz, insanlığa hediye dağıtılmasına karşı çıktık. Neden bilir misiniz!? Çünkü insan, KELAM ettikce; kendini “BİL”ecek, “BUL”acak ve “OL”acak… Ama yolu kaybederse; yola girmesi için ona hediye vermek, kontrolunu kaybettirir.

Çokları, YAŞAM KAPILARI’nı açıp İLİM SAHALARI’na KÜLT olup, her insana KÜLT KALEMLER’le kayıtlar yaparak, ocaklarını yakmaya çalıştılar. Biz ise, İNSAN olanın, KELAM olup kendini dillemesi ve kendini hak ederek kodlaması için IŞIK verdik.

Her insan, “KALEM” olabilir mi!? Olamaz ama kontrol kurabilir. Bunu artık bilmesi gerekir. Kontrol kurduktan sonra, “RUH”a varabilir; kodlanabilir; “KELAM” olabilir ve kendini hak edebilir. O, kendini hak ettiğinde; yaşamı hak eder ve “RUH”u bulur; OLur…

“RUH”u hak etmesi için “NEFES”e varması gerekir. Eğer NEFES’e varırsa; yarına varır. Unutmayın ki ocağının yanması; KÖK GÖKLER’deki kodlanmışlıkla mümkündür.

Üzerinde durulması gereken diğer bir konu da İLMİN SAHASI’nda bulunulması gerektiğidir. “Elim “İLİM”se, yolum “KELAM”dır.” derler.

Ayrılık, aklın sırrıdır ama ayrı kalan, kendini dillerse; yolu bulur ve “RUH”u hak eder.

Hep bunları anlattım. Dedim ki “ANA KAPI’yı bulun; HALİK olun; yaşayın!...

Ne demek yaşamak!?

Her anda olmaktır yaşamak. Her anda olmayan, sanaldır; yaşamsızdır. Kısırdır ve “RUH”suzdur. “RUH”un kodlanmışlığında olmayan, yarında yoktur. Özel görevleri alabilir belki ama beden (ölümsüz, mutlak beden) alamaz.

Peki beden nedir!? “İLİM”dir. Her insan bedenli diye düşünülür. Bedenli olan; şarkısında, şafkındı “DİL”i olan ve “YOL”u olandır ki “ÖZ GÖREVLİ”dir o… O, sonsuz sırdır…

“Yaşam” deriz hep!... İşte bu!... Her yaşam, sonsuz sırdır… Her yaşam, SİYAH SAHALAR’a ulaştığı zaman NİHAN olur ama bu yetmez; YARIN olması gerekir… Yaşamı hak etmesi gerekir… Yarında kodlanması gerekir… Yaşamak için “İSRA” olması gerekir.

İşler kolaylaştığında; dürümler, kodlandığında; DİN, “KALEM”den çıktığında; nüve olan kodlarla, kayda girdiğinde, AŞK SAHALARI, “İLİM”e varır… İşler, kodlanan ilimde sonlanır ve tüm zamanlar, dürümlere işler olarak indirilir.

İşler!… Hepsi, işlevsel kodlamaları oluşturmak içindir… Her şeyde KELAM; her şeyde TOHUM; her şeyde kodlanmışlık, bu şekilde oluşur.

Hepinizi kucaklıyoruz…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

28.EYLÜL 2019 TARİHLİ İNSAN OLAN YAŞAM (1)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1 AKIŞ – 2.BÖLÜM

Değerliler, laf değil, bunlar..İnsansılığı, insanlığa dönüştürecek kodlardır. Dünya ilminin kontrollü olarak kayda girişi içindir, yaptıklarımız.

Kucağımızda ki güç; Allah gücüdür. Biz o gücü, bütünün kültü olarak kodluyoruz. Karanlık, aydınlığı tohumluyor ama aklın kalemide buradadır. Hakk'ın kapısını bulanlar, hasat olup yoğunluğu kodlayanlardırlar.

Asla hatamız yoktur. Çarı çerçeveleyin.. O çar, çevik kuvvete dönüşür. Ama çar, çerçevesizse çan çalsada o çerçeve olmadığından şavkı yoktur, onun.

Öz görev şudur; her insan kendi dilini kontrollü olarak kodlamalı. Onun bir prototif sistemi vardır. Bu sistemi bilmeli ve hakk'ın kalemi olmalı. Eğer kendini dilleyecek dürümü varsa şarkısını kontrollü olarak kayda almalı.

Üstün bir dünya planetinin gerçek kapılarıdan geçmesi için yoğunluğun artması gerekir. Bunu yapabiliyorsak şafak söküyor demektir.

Dağlarım, tanık dinliyorlardı insansılıkta. Her şey şuydu; sizlerin yüreğinizdeki güç, size tanıktı. Ama tanıklar olmadan da dünya insanlığı kendi yoğunluklarını kontrollü olarak kayda alabiliyor artık. Yani tanığa ihtiyaç kalmamıştır.

Değerliler, Ne demek istiyorum, biraz daha açayım. İşgal altında olan yaşamlardı, dünya planetindeki yaşamlar. Hepiniz işgal altındaysınız. Sizlerin geçişinizi yapabilecek gücünüz olmasına rağmen işgalcilerin ilminde sistemin kültü devrede olduğu için ocağınız kontrol dışıydı.

Bugün gözün gördüğü en büyük yücelikte bütüne hizmetçilik yapılırken her insanın kendini halik kılmasıdır, amacımız. Her insan kıran, kırılan değil, haşrı sahada şafak olan insan olmalıdır. Yaradan olmalıdır. Yeryüzünün gözü olmalıdır. Görevi insanlık olmalıdır ve işçilik yapmalıdır.

"Namaz zamanı" derler, Rahman olanın kelamında namaz ilimdir. Eğer insan, kendi ilmini anlarsa namazını kılmış, demektir. Anlamak; ilmin namazıdır. Eğer anlamamışsa kendini dilleyemiyor demektir. Kördür, sözü sistemli olarak dilleyecek gücü yoktur.

Şuandan itibaren türevleri tohumlayacak güç devreye iniyor,Tüm insanlık için. Düzeni kurmak üzere. Düzen kuruldu ama düzenin gücünün düründe ve dürülünde kodlanması da gerekir. Bunun içinde geçişler yapıyoruz, şuanda.

Sanal boyutların gücünde gerçek ışık, insanın ilmidir. Peki nasıl olacak? Hepimiz görevliyiz şuanda, bütüne hizmetçiyiz. Bütün kültler bütünün gücü olarak buradalar. Bu çobanlık değil, şafaktır.

Aton Kapılarının tümünün açıyoruz, şuanda. Şevkin şarkısını okuyoruz. Kurulların tümü türevleri tohumlamaya başladılar. Hasat tamamlanıyor. Halk olan, Hak olan ve tüm insanlığı kodlayan bilgi, bütünün gücü haline dönüşüyor.

Asla hatamız yoktur. Şuana kadar düzen kurulurken, hep hata diyenler çıkar ve biz onlara her anda bu bilgiyi veririz..Asla hatamız yoktur. Bu onlara yanıt niteliğindedir.

Dağa ilim öğretmedik, biz. Dağ, insanın kelamıdır zaten ama insana kervan olmalıydık ve biz bu nedenle tüm insanlık için bütünün gücü haline dönüştük.

Üstün dünya planetlerin birindeyiz, şuanda. Bu planet kodlanmış olanların kaydını yapıyor. Kaç bin yıldır dünyayı izliyoruz. Her birimiz kendi yüce ilmimizle buradayız ama bizi gören, bir tek insan yoktur.Çünkü İsra olup, geliyoruz. Hepimiz yaşam sahalarındayız, andayız. Her şafakta yoğun işçilik yaparız. Ama bizi gören yoktur.

Dağlarım, farklı frekanslarda titreşim sahaları oluşur ve her sahada ayrı kayıtlamalar yapılır. Yapılan kayıtlamaların diriliği olur ve diriliğin kontrolünü kuranlar, bu diriliklerde kült haline dönüşürler. Bütün kültler, bütünün kürzi sistemiyle kodlamalar yaparlarken, şevkin şafağı kontrol kurar.

Huzurlu bir dönemdir, bugün burada kodlanmış olan. Ve bizlerin sararan yoğunlukları kontrol edecek yüceliğimiz mevcuttur.

İntikam peşinde koşmayanlar dünya planetine geçiş yaptılar. Her birinizin gerçek geçişi, ilmedir. Eğer ilim, haliki oldunuzsa geniş kapılardan gireriz yoğunluğunuza ve sizinle oluruz. Ama ilim sahibi değilseniz, kendi yüreğinizin gücünün dürümlere çekilmesi gerekir ki baştan beri yapmakta olduğumuz budur.

Sizleri dürümlere çekeriz ve sizin yoğunluğunuzu kontrol altına alırız. Bu şekilde doğanın gücünü kodlayarak, bütünün kültü yaparken sizlerinde gücünüzü o bütüne hizmetçi olarak, kayda alırız.

Ekmeğimiz ilimse, yaşamımız kervandır, tüm insanlığı tanıtırız ve tahditsiz olarak kodlarız. İşte yapmamız gerekende budur. Tanıtırız ve tahditsiz şekilde kodlarız ki yaşamlar boyu kontrollü olarak kayıtlarda olabilsinler diye.

Netice şudur; matemetiksel bir çalışmadır yapılan, burada. Her ses bir matematik tohumu olarak kodlanmıştır. Ertelenen kim varsa hepsi eksiyi kodlamış.. Hakk'ın kalemi olanlar, artıyı kodlamış.. Hakk'ın kapısını bulamayanlar koruyucu olmak üzere çarpı halindeler, çarpışma halindeler ve ruhsal kalemin kontrolünü kayıtlarla dürümleyenler ve doğanın yoğunluğunu kayda almaya çalışanlar, öz görevlerinde kök geçişlerinde yapanlarda bölünmelerde bölüm halinde kelam haline dönüşmelerle kayda girerler ki "biz onlara paydanın payları" deriz.

Hepinizin gücü artacak canlar, bunu asla unutmayın ama bu gücü artırırken, Rahman olanın kelamı gerekir, bize. Bu kelamı da hakim olarak, kayda alıyoruz.

Süper İnsanlık Realitesi Derneğini Bu Nedenle Kurduk. Kök geçişlerin yapılabileceği işçiliktir, burada yapılan. Aşka, şavka ve hakk'a varanların tohumlaması burada yapılıyor.

Doğum halisinasyon halindekilerin kontrolü sağlanıyor ve o halisiyonlar, hakikiyetin tahditsizliğiyle kodlanarak, kontrol altındaki kayıtlara dönüştürülüyorlar.

Olan, öz görevdir. Öz geçişin ilmidir, yaptığımız. Şikayetim var mı dünyadan? Asla yoktur. Çünkü bilerek geldim.

Dünya planetinin insanı halik kılmaya çabalayacağını ve hakk'ın kapısını, has tahttan tahditsiz olarak kodlayacığını biliyordum. Ve dünya beni dinliyor, şuanda. düzeni kurduk. Düzenin kurucularıyız, bizler. Türevleri tohumlarken de bunu yapıyorduk.

Şükredin ki dünya planeti geçişini yapmaktadır, bizimle bu yoğunlukla. Allah'ın dağı, ilim diyoruz ama aklın kalemi de İsradır. Şimdi nefesimizi daha güçlendirelim düne göre bugün daha yüksek şafak olalım. Yaptığımız budur.

Haz duydum, insanla olmaktan. Haz duydum, tüm insanlığı kodlamaktan. Haz duydum, şarkılarımla kontrol kurmaktan. Hakk'ım olanı halikiyetle hakiki teknikle tohumlamaktan, haz duydum. Borcum yoktur, yaşama. Ben tüm insanlığın borcunu ödetmem, öderim canlarım.

İnsansılık bunu anlayamaz ama bilirim ki anlatacağım. Yaşayan tüm insanlık, tüm zamanlara görev taşırken, borçlanarak yaşama inerler. borçları ilim borcu değil, kelam borcudur. İyi bilin ki kelamı hak olanlar, borçlu olarak ölürler ki borcu kodlayıp, kontrol etsinler ve hologramlar ötesindeki kayıtları yapabilsinler diye.

Bu onlara iştir. İşçiliktir. Eğer bu işçliği yapamadan göçerlerse yaşamdan kontrolleri kalmaz. Ve özel dürümlerde koruyucu kayıtlarda bulunamazlar.

https://youtu.be/DNKR-lSBab8

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

28 EYLÜL 2019 TARİHLİ İNSAN OLAN YAŞAM (1)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2.AKIŞ 1.BÖLÜM

Devinimi arttırabilmekten öteye artık kontrolu kurduk, Bütünün Kültü olarak kayıtlara girdik Canlar. Evet, verdiğim bilgi görevimiz gereği verilmesi gereken bir bilgidir. Yaptığımız nedir; bunu anlattım. Anlatmak kolay ama anlamak kolay değil, biliyorum. Yaşamları formal kayıtlamalarla tohumluyoruz bizler burada. Eğer formal yaşamlar kodlanmasa; Bütünün Kültü kontrol kuramaz. İşte bunun içindir ki hepimiz; bütün kötülükleri önleyebilecek güçte kontrollu olarak kayıtlar yapıyoruz.

Yaşamlar boyu Dünya Planetleri kodladık bu şekilde. Her planette kültlerimiz oluştu. Her planette kontrollu olarak KALEM olduk. Düzen kurduk ve tüm siyahlıklarda KELAM olduk.

Çalı çırpı değil İNSAN bunu iyi biliyoruz. Ama çalılarla çalı oluruz. Ve hepimiz çalı olup yaşama indik. Netice şudur: “Geçmiş geleceği kodlar” diye düşünülür. Bütün amaç geçmişin geleceği kodlaması…

Kesin olan şu ki: Geçmiş ve gelecek ANdır ama geçişler yapıldığı zaman her AN sistemli olarak kontrol kurdukça; sahaları kodlar ve kayıtlar, Bütünün kültü haline dönüşür.

GEÇİP GİDECEĞİNİZ BİR YAŞAM YOK; bunu iyi bilin!... YAŞAM SİZSİNİZ ve SİZ, SİZİ KODLAYARAK KAYITLAYACAKSINIZ ve YARATACAKSINIZ. Yetkin ve Halik olduğunuz zaman yaşamınız kontrollu olarak kayda girecek. Bütün kültler bu şekilde kayıtlar yaparlar.

Gerçek şudur ki; KİMSİNİZ? Bunu anlamadınız hiç biriniz. Ben Dünya Planetinin gerçeğini biliyorum. Netice olarak bu gerçeği kodladım ama benim gerçeğim, doğanın kültü oluştur. Görevim, gerçeği kodlamak ve kontrol kurmaktır.

Türkiye Çalışmalarını bu nedenle başlattım. Et, kemik olarak Dünya Planetinde Gerçek Kapımı açarken de beşirin kalemi olarak Kök Geçişlerini yaptım. Niye bilir misiniz? En aşağısı, en yukarıyı kodlar. Aşağıların aşağısına inmeliydim ki yukarılarının en yukarısını kodlayabileyim.

Devinimi artırmak zordur. Lütfi Kapıları kodlarken de bunu hepimiz bilip yaptık. Kontrolumuz Bütünün Kültüyle olur. Karanlık, AK Sahaların kaydını yapar ama KA HA olmadan KELAM olmak mümkün değildir.

” İş nedir” diye sordular. İNSANLIKTIR!.. HEPİMİZİN İŞİ İNSANLIKTIR CANLAR! Normal yaşamımız İlmin Sahasına İnsan olarak olsa da bizim gerçeğimiz bunun çok ötelerindedir. Biz bu bedenlere girdik ama biz bu bedenden çok öteyiz Canlar! Bunları artık insanlığa anlatmalıyız. Herkes kendini anlayabilmeli ve ne olduğunu bilmelidir!...

Değerliler, hep bana ses verilir ve denir ki “Kıbrıs’tan söz et!”.. “Edeyim!”

Enerjetik Sistemleşmeyi kodlayabileceğim yegane yaşam oradaki yaşamdı ki oraya doğmayı seçtim. Orada büyük görev var. Bunu hepimizin bilmemizi gerekir. Atlantis’in güç kapısıdır orası.

Sanılır ki ATLANTİS farklı bir AN sahasındadır. ATLANTİS, Kıbrıs’ın kaynağıydı ve bugün de yine orasıdır. Özel Dünya Planetlerinde hep Bütünün Kültü olarak görev taşırken küçük ışıklarımızı oraya koyarız ve deriz ki; “Karanlık aydınlansın!” İşte, KIBRIS küçük ışığımızdır bizim. Orada o ışığı kodladık. Ama bugün çok farklı bir noktadayız ki İSTANBUL….

İSTANBUL, İslah Kalemi’dir, Herkes için…. Dünya Planeti için bugün önemli bir meşaledir İSTANBUL… Türkiye Çalışmalarının tüm sahalarda kodlanması burada oluyor. Dünya Planetlerinin hepsinin gücü buradadır. Bugün burada İNSANLIK var ama itibarımız var mı? Bizi anlayan bilen yok ki itibarlı olalım!... Önemli mi bizim için? Asla değil!….

Kervan, Allahın İlmi’yle yürürken biz o KERVANız Canlar. Aşkla sahalarımızı kodluyoruz ve yoğunluğu artırıyoruz. KURAN dedikleri ilim, Allah İlmi ama ilmin kapısı İNSANdır. Bunların artık bilinmesi, öğrenilmesi gerekir.

“CENNET” dediğiniz de İNSANLIKTIR: Hastalıktır insanın kendini anlayamaması ve Öz Görevini bilememesi… Daha da önemlisi Allahın Tınısı’nı duyamaması hastalıktır. Eğer Allah yoksa; onun ilmi olur mu? Asla olmaz! ALLAH, İNSANIN İLMİDİR! Ve ALLAH, KELAMIDIR İNSANIN!.. Ama Aklın kalemini bulmadan Allah’ın Teknik Tahditini de anlayamaz ki insan.

Şu ana kadar Türkiye Çalışmalarını hep BİLİŞle yaptık. Bugünden sonra da BİLİŞle Bütünün Gücünü dürümlere çekeceğiz. Bina inşa etmiştik. O bina, Bütünün İlmini kodlayan binadır. İşte, “SÜPER REALİTE” dediğimiz çalışmamız buydu. Bir bina ama o bina Allahın İlmi’yle kodlanan bir binaydı. Ve SÜPER REALİTE DERNEĞİ, Süper Resimler yaptı o dönemde… Süper resimler… Süper yaşamları kodladık ama artık Dünya, Öz Görevini Hak Teknik’le yapmaya başlamalıydı… İşte bunun için de Süper İnsanlığı kodlamalıydık.

Robotik timlerin Dünya Planetini kontrol edebilecek gücü artık bitmiştir. Birçok dernek robotik sistemlerle kodlamalar yapıyor hala. Ama bunların gözleri kör… Öz Görevlerini anlayamamışlar ve yaşamlarını Halik kılamamışlar. Öz Geçişlerini yapamamışlar.

Murat ettikleri neyse; kendi yoğunluklarıyla, kervanlarıyla ve haklarıyla istedikleridir ama imparatorluğun gerçeğini dinleme imkanları olmadı. Ve bundan sonra da olamaz çünkü sol, sağ çalışmaları yapıyor onlar. Biri sol, diğeri sağ; çarpışmalar, dilleşmeler, dirilikleri kodlamalar ve murat ettikleri AN Sahalarını kayda almak ama çarık çıkararak… Ne demek istiyorum?

Devamı 2. Bölümde

https://youtu.be/gbE18hEFy4M

Süper İnsanlık Realitesi

 

28 EYLÜL 2019 TARİHLİ İNSAN OLAN YAŞAM (1)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2.AKIŞ 2.BÖLÜM

Her şey, her şey temizlikle olur.... Bizim adımız ilimse, insanlıkla bilişin kalemi olmalıyız ve ilimle kayıtlar yapmalıyız...

Siber sistemleşmeler de var canlar... Bunu da kısaca anlatayım... Bir çok bilge, Dünya planetinde kelam eder... Onların bilgi kalemleri İsra'dır... Ama lütfi kapıları yoktur... Yoğunlukları kontrol dışıdır... Onların kodlanabilmeleri için toprağımızı tohumlamalarını ve yoğunluğumuza ana kalem olup varmalarını dileriz... Ve onları lokomatif olabilecek dürüme varmaları için ışıklarıyla kayıtlarız...

Kanatlanmaları gerekir... Uçmaları gerekir... Orta kapıların tümünü açarız ki uçabilsinler diye...

Sınırlarımız yoktur bizim... Hiç bir sınırım olmadı... Dünya'da veya Dünya dışında çünkü sorumluyum ilmi sahaların kervanından...

"Nedir sorumluluk?" diye sordunuz izah edeyim... Temel dil Allah dilinden ötededir canlar... Bunu size izah edeyim... Dünya planeti için Allah'ın ilmi öz görevdir ama öte planetlerin türevlerin tohumlanışlarından ötede kontrollü kayıtlar vardır... Ve tümü kolonisel siyahlıkla kodlanmıştır.. Yani bölgesel siyahlamalar... Ve bölgesel kodlamalar...

Ama tüm kolonilerin kontrollarını, Siya sistemleri koyu ışıklarıyla kayıtlara alarak diriliklerle gerçekleştirmektedirler...

Bizler için önemli olan Türkiye çalışmasıdır şu anda... Bugün burada yaptığımız bu çalışmayla neler oluyor?... Size izah edeyim...

Dünya planetinde gözlerin kör olduğunu biliyoruz... Görevlerini anlayan işçilik yapabilecek dürümde olan az sayıda kayıtlarımız kodlandı...

Hepsinin genişlemesi için bu bilgileri kodluyoruz hepsine... Onların genişlemeleri gerçek cevherlerini hak edip dillemeleri ve hakim olmaları için gerekmektedir...

Yaptığımız diriliği kodlamaktan öte diri olanları diriltmektir... Diridir ama diri değildir.. Ne demek istediğimi izah edeyim tahditsizdir, hakikidir... Şevkin şarkısıdır ama ilmin toprağında yoktur... İlmin toprağında olmalı ve şafak olmalıdır...

İşte bunun içindir ki bilgimiz ocaklarına inmekte ve doğanın kültü halinde üzerlerinde ki yükü arttırmaktadır...

Bugün bir çok planet bu bilgilerle dilleşiyor... Bir çok planette şarkımız okunuyor... Her birindeki o yoğun ışıklar kendi yoğunluklarıyla kontrol dışı kayıtları da kaleme indirebiliyorlar...

Dediler ya Dünya yoktu!... Ama yoldu... Yoktu o yol... Ama yoldu... Bu şudur canlarım... Planetlerin en eskisidir Dünya... Ama ikmali çoktur... En eski ama ikmalleri olan bir yaşam... Ama planetin en eskisi... Nesiller boyu doğanın gücünü kodlayabilen insasılığı isra olarak kayda geçiren bir yaşam kaydıydı.... Yaşam sahasıydı Dünya....

Eski ama en eski... Dünya'nın özel bir dürümü vardı... Bu dürümü BSUİ olarak kodlamiştık biz... BSUİ olarak kodladığımız bu dürümü koruyucu olarak kayda almıştık...

Dünya dışının Dünya'yı izleyebileceği bir Saha oluşturmuştuk... Bu sahaya da biz suların ilmi demiştik... Ama Dünya için orası Sualtıydı... Hani derdik ya.... Brahma'da da derdik biz bunu... Kelam...

Ama Brahma bizi dilleyemedi ki anlayamadı ki!... Nefsi Ka Ha olanlar diriliklerde dillendiklerinde bunları anlayacaktılar... İşte canlarım bizim yapmak istediğimiz çok özel bir görevdir.. Bir çok planetin ilmini kodluyoruz şu anda ...

İkmal tamamlatıyoruz ... Çobanlık değil yaptığımız.. Herkes ilimdir bunu biliyoruz ve herkesin kendi yoğunluğuyla kontrol kurmasıdır amacımız... Ve biz o yoğunlukları kodluyoruz burada...

Dünya planeti için özel bir çalışma olduğunu düşünün ama tüm plaketler icin yapılan- bir çalışmadır bu....

Tek bir dil Allah’ın ilmidir... İşte o dil aklın diriliğidir canlarım..

Şimdiden sonra doğanın gücü farklılaşacak diyordum... Sualtı, su üzerini de kodlamaya başladı diyordum.. Emin olun ki öyle... Sualtı su üzerini de kodlamaya başladı artık yoğunlukları...
Ve Dünya’nın ruhu formal kodların tohumlanışından ötede kontrollü kodlamalar yapıyor...

Uçup gider miyiz Dünya’dan... her anız Canlar biz!... Gider miyiz?...

Her anız!... Gitsek nereye gidelim?... Kim için gidelim?.. Biz Bir Tek değil miyiz?... Her an değil miyiz?.. Hangi anda varsak, o anbütünün anı değil mi?...

Türev tohumlayan biliş aklın kelamında bütünün gücü değil mi?...
Ve bizler doğanın gücü değil miyiz canlar?.. Şimdi size doğanın gücünden size söz edeyim... Ve bunu akış halinde vereyim...

https://m.youtube.com/watch?feature=share&v=JHR-3n-HOw8

Süper İnsanlık Realitesi



 

KODLANMIŞLIĞIN VE TOHUMLANMIŞLIĞIN İLMİ (1)

28.09.2019

Can, “SİYAH RENK”te, “İLİM”le kodlanırken; İMPARATORLUĞUN KURULARI, bugün buradalar. Hepsi, yaşama kervan olmaya çalışan; “BİR”e hizmet eden ve DİRİ olan bu çalışmaya, destek sunmaya geldiler.

“OL” deriz; olur ama “OL” demeliyiz!... “OL” dersek; kontrol kurulur… “OL” dersek; yarınlar oluşur… “OL” dersek; sahalar, “LİSAN” olur; “DİL” olur; konuşur!...

“OL” diyelim!... “OL” diyelim ki yaşamlar kodlansın!… “OL” diyelim ki kontrol kurulsun!… “OL” diyelim ki “KARE”, “KÜRE” olsun ve “KÜP” olsun. Yeniden “KARE” olsun ve yeniden “KÜP” olsun ve “KÜRZİ SAHALAR” oluşsun!...

Her birimiz, bir diliz… Kodlanmış dilleriz… Ne yazık ki her birimiz, “BSUİ” olarak kontrol kuramıyoruz. Bu, sonrası olmayan bir çalışmadır… Her şey, yetkin ve hakim olan kervanda, Görevliler ile kaynakta kodlanmakta iken; işçiliğimiz, “DİRİ” olarak KÖK GEÇİŞLER’de sürmektedir. Gerçek KELAM, “BSUİ” olan “İNSANLIĞIN KELAMI”dır. O yoğunluğa varabildiğimiz zaman, ışığımız mutlu olur.

Sultanlık yapanlara da şunu söyleyelim: Bizler, cevhere güç katarken, “İLİM”le kodlamalar yaparak bunu yapmaktayız. ZAMAN SAHALARI’ndan “İLİM”e varırken de böyle yaşamlarla, “İLİM”e varmaktayız. O halde “Kini aşın; yolu açın!” deriz. ““KİL”i, “KUM”u bilin; Kurulları bilin; yolu bulun!” deriz… İşimiz bu mudur!? Budur!...

Hepini kucaklıyoruz!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

28.EYLÜL 2019 TARİHLİ İNSAN OLAN YAŞAM (1)
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3.AKIŞ
Asıl dünya şükür ki burasıdır Canlarım. Sığ dünyaların kürzi siyahlıklarından öte bir çalışma var burada. Sevgililer sistemli sesleşmemiz doğal dürümleri kodlamayı ve kontrol kurmayı sağlar. Ekmeğimiz ilimdi ama ses olmazsa yaşam yoktur Canlarım, bunu artık öğrenin. Bilginin ilmidir siyah renk ama sessizlikte siyahlık kontrol dışı kayıtlardan ibarettir sadece. Bunun için mutlaka bilebilirsiniz ama sistemli olarak dillemeniz gerekir. Sevgiyle bunu izah etmek isterim. Eğer sistemli sesleşiminiz yoksa yaşamınızda kodlayıcılığınız oluşmamış demektir.
Seviyemiz nedir diye sordu. Isra’dır. Her andayız biz Canlarım. Her andayız. Şavkımız, şarkımız isradır. Devinim artmadıkça yoğunluk kodlanmaz ki Canlarım. İşte bu nedenle sözümüz bitmez bizim. Ses sistemli bir Kelam ve biz o Kelamda halik olan insanlığız. Şuana kadar her anda siyah renkte sesleşmelerimiz oldu. Muktediriyetimizi mutlakıyetimizle dilledik. Torbamızda kervanımız oldu. Hologramlar ötesinde şavkımız oldu. Ve bütün bunları siyahla sesleşerek gerçekleştirdik.
Yeri yaradan insanlıktır. Yeşili mordan tohumlayan insanlıktır. Lütfi kapıları kodlayan insanlıktır. Tanrı kapısını kontrollü kayda alan insandır ama hep sesle yapmıştır bunları. Ben bilirim, bilmen yetmez. Ses olup siyah renkte kontrollü olarak kayıt yapmalısın. Ben altın ışığın gücüyüm, çok güçlüyüm ben. İyi ama sen görevini yapmadıkça sahanda gücün hiçbir anlam ifade etmez ki.
Bedenim mutlu, çünkü ben tüm insanlıkla bilişin Kelamıyım. Peki, o Kelam Hakkın kalemi midir? Bu da önemli, eğer Hakk’ın kalemiyse ne güçlüsünüz ne yücesiniz siz. Ama hasatınız olmadan halik olup ta Hakka varamadıkça yasalar, size şevki şavkı kodlama imkânına sahip değildir.
Kürzi sahaların gücünü de bilin Canlarım. Kodlama mutlulukla koklanarak gerçekleştikçe yarınlar kök geçişlerle sevgiyi tohumlar. Sizin adınız ilim olabilir sisteminiz gözünüzün kültü olabilir gücünüz müsih kapıların kervanı olabilir ama Nakar’ın kıranı da olursunuz bu yücelikle.
Bugün burada O’nu da dillemek isterim. Eğer Nakar sessizliği dilleyerek görevini kodlayacak ve yoğunluğunuza alim olup inecekse en ve boydan ibaret olmayın. En ve boydan ibaretseniz yaşamınız kontrolsüz kalır. Ama siz kütle kodu olup kodlanmış ve mutlak kurullarla kayıtlar yapmış ve küre olmuşsanız ki bunun için özeldir bu bilgi, önce KARE sonra KÜP sonra KÜRE olacaksınız ki bunun her birinizde olması imkânı sorumluluğunuzdadır.
Ve bunlar olmadıkça çantanız boştur Canlarım. Çorba piştiyse hadi ilmi kaleme alalım ve kontrol kuralım diyerek görev istediler. Bestedir yaptığımız sesin bestesi ama güftesiz bir bestenin manası yoktur.
Hususiyetle bildirmek isteriz ki çarık çıkarıp tüm insanlıkla kontrol kurup koyu ışığınızı kayda alacaksanız, hastalığınızın kalmaması olmaması gerekir. Evren evren gezen birliklerimiz var Canlarım. Bugün buradalar. O birliklerin türevleri de buradalar. Hepsi kaynak olarak geçip gelirler ilahi kült ile bize. Ve biz bütün kök geçişlerimizi ocaktan yaparız. Ama ocak nesiller boyu doğanın gücüydü bugün de doğanın gücüdür. Hepimiz bir tekiz ve doğal dürümlerde insanlığız. Bunu asla unutmayın. Temiz bir saha ve temiz bir yaşam olarak gönüllerin kültüyüz ve görevliyiz. Çorba pişti Canlar. Hologram aşıldı toprak toplum tohumlandı ilim kodlandı ve artık çay molası veriyoruz.
https://youtu.be/vrAJivk6IUI

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

KODLANMIŞLIĞIN VE TOHUMLANMIŞLIĞIN İLMİ (1/2)

28.09.2019

Gerçek dünyayı tanımaya çalışın!... “BSUİ” diyoruz hep. Ne demek istiyoruz!? İlimle kodlanmış olan ve diri olan insanı kastediyoruz. O, “KODLANMIŞ IŞIK” halindedir ve “RUH”suz olmayandır.

“İslam Cevheri”nde (İnsan Cevherinde); İsa, “KELAM” ettiğinde, kodlanmış değildi. “RUH”u (diriliği, mutlakiyeti) yoktu ve “SON SÖZ”de (“OL KELAMI”ında), “GÖZ”ü kördü. Ne yazık ki kodlanmış olanlar; onun, hak edip elde etmediği ve hakimiyetinde olmayan ruhunda görev taşıyordular. Şu anda da bu böyle!...

Tüm zamanlar için Işık Sofraları oluşturuldu ve geçmişte kontrol kurmaya gelenler, bu sofralara davet edildiler. Geçtiler, geldiler… “KİL”in Halikleriydiler ve “KUM”a görev taşıdılar.

Bu gün artık İNSANSILIK, “İLMİN SİYAHLIĞI”nda, kulluğu kodluyor ve tüm çalışmalar, şevkin kaynağında dilleniyor. Her insan, “İSRA” olacak yüceliğe ulaşıyor ve sofralarda, GÜÇ KAPILARI açılıyor. Tüm kapılarda, DİN KALEMLER, diri kervanlara görev çalışması yaparlarken; İNSANSILAR, “İLMİN KALEMİ”nden, İNSANLIĞA geçişe hazırlanıyorlar.

Her insan, İlmin Sahası’na inemez. Her insan, şafkını dinleyemez. Ne yazık ki Kurullar, bu gün bu sofrada, her bir yarını kodlamaya çalışanları dinletmekten çok onları kontrol altına almaya çalışıyorlar.

Sistemli olarak çalışan, görev taşıyan Birlikler de buradalar ama yaşamlarında, diriliklerinde; görevleri, “SİYAH” renge ulaşmak olduğunda, “DÜZEN”i kodlama niyetleri yok!...

Boşluk, doluluk farklı sahalarda kodlanabilir ama burada, “DİRİLİK” kodlanıyor. Her birimizin diriliği, kontrollu olarak kodlanıyor. Bunun içindir ki buraya inenler; bu çalışmada, İLİM SAHALARI’na ulaşamadılar. “KELAM”ları olsaydı; hak ederdiler ve ulaşırdılar.

Açık bildiririm ki “BİR TEK KALEM” var İLMİN SAHASI’nda. O KALEM, her insanın kervanıdır. O kervan, diri olanın kulluğudur. Üzerinizdeki gücü anlayın ve HAKK olup kodlayın ki hepiniz o kervanda olun.

Şu anda ne oluyor!? Anlayabilene anlatırım!... Şu anda “İLİM” oluyor. Her insan (Mutlak olan diri insan), kendini anlıyor; kendini dilliyor ve dinliyor… Çok mutluyuz ki burada, tükenen hiçbir yaşam yok. “Yaşam” diye ifade ettiğim, geçmiş ve gelecek yaşamlardır…

Yarattık!... Yarattık ve yaşattık!... Her insan için “Yaratılan” ifadesi kullanılır. Yanılgı burada!...

İnsan, yaşama inmeden yaşamdır; yaşama indiğinde ise yaşanandır.

Her insan, yarındır… Yaşamı tohumlar da yarına varır (kendine varır)… Ama yarında, “DİL” (Sesin Teknolojis Sistemi) olur; kontrol kurar.

O; kendini, kendi diriliğini diller ve dinler diye bilinirse de o, tüm sahaları dinler ve diller… O, “BİR TEK”tir ama HER İLMİN KALEMİ olan, tertipli dildir.

Özel bir çalışma değil burada yapılan diye düşünenlere, şunu söyleyelim ki; çok büyük bir görevdir buradaki çalışma. Her insanın diriliğine hitap eden ve Halikiyeti dilleyen; Bilişin Kervanı’nda görev taşıyan; “BİRLİK SAHASININ DİRİLİĞİ”dir yapılan çalışma.

“SUPHANEKE” diye bilinen bir yaşam vardır. Bu yaşamda, DİRİLİK KODLAMALARI yapılır. Herkes, BSUİ olur ama “SON SÖZ”ü, İLİM SAHALARI’na “OL” diyebilen; KAYNAK SAHALAR’a görev taşıyan; BSUİ olan Birlikler söylerler.

İşte! DÜNYANIN CEVHERİ olan BİLİŞİN KERVANI; bugün bunu yapmaktadır. “OL” demektedir. “OL!…” “Nesillerinde görev taşı ve yaşa ama OL!... Huzurlu OL ve yoğun ışığınla OL!...”

Sonun, sonu var ve sonların tümünün sonu var… Her sonun sonunda, Dünya Planeti, İLMİN SAHASI olur var olur… Her sonda var olan, ŞAFAK olur. O planet, insanlık için özeldir. Olgun Sahaları kodlar ve “OL” der.

Hepiniz, bunun için bu çalışmayı yapabiliyorsunuz… ZİYA olabiliyorsunuz… Yaşama, “İLİM”i Halik kılıp indirebiliyorsunuz.

Uzun zamandır bu günü bekledik ve buradayız. İş budur!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

28.EYLÜL.2019 TARİHLİ İNSAN OLAN YAŞAM

“Türkiye Çalışmaları” diye bilinen çalışmalarda tüm yaşamlar kodlanmaktadır.

Kodlanış; kaynağa varış ve kaynağa kendini tohum olarak ekerek öz köklerin ilmini yaşatmaktır. Bu ölülerin dirilişi hadisesidir. Bu geçişlerle gerçekleşmektedir.

Biz diyoruz ki “Geç… Her kim olursan ol, geç… Çarıklarını çıkar, genişle ve gel… Dar zamanları aş ve genişe gel…. Halka halka geçişgenleşen bu çalışmaya gel… Gözün gördüğü en yüksek şavka var. Kelamını halik kıl ve geç. Aha kaynaktasın.” Cennet bu işte! Herkesin kendini kaynağa kayıtlaması…

Nereden nereye geçildi? Merdivenin en aşağısına inildi. Buydu dünyaya geliş nedeni… Aşağıların en aşağısına inildi zira dünya kuyusunda nihan olan ilim vardı. Her insanın ilmi, öz köklerinin ilmi idi. Tohum buydu… İşte yasalar kapsamında en aşağıdan yukarıların en yukarısı olan en geniş halkaya böyle çıkıldı. Nisa kapıları açıldı ve gök çözümlemeleri yapıldı. Yer, gök ilim oldu ve kelamsız olanlar, isra kapılarından geçerek halik oldular. Tohumlar yaşadı. Yaşam cennet oldu…

Cennet yaşam, kapkara bir yoğunluktur… O, dirilerin yaşamıdır ve mutlak kuranların kelamı olan yaşamdır. Siyahtır o yaşam ama o şafağın sırrı olan siyahlıktır. Siyah, 7 rengin birliğidir ama o bir tek kelamdır. O şavk karanlığı aydınlatan insanlık ışığıdır.

Yaşam, Allah’ın dili ile dillenen kelamdır. Onu sadece ve sadece insan olan diller. Allah’ın ilmini dilleyendir insan. Ama o, biz olan ilimdir… O “Biz” insansıların kodlandığında dillenen ilimdir.

Dünya yaşamı artık farklılaşıyor, son söz insanla söyleniyor… Bundan böyle dünyada yaşam, insanda yaşanacak.

“Gel” diyoruz herkese… “Gel…” Gelen insana gelir, gelen geçer. Geçtiği yer yaşamdır. Yaşayan tohumları yaşatabilir. İnsan olmadan yaşanmaz ki!

Sevgiyle,

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

KODLANMIŞLIĞIN VE TOHUMLANMIŞLIĞIN İLMİ (1/3)

28.09.2019

BİL!...

“En ve boy” nedir ki!? her şey! her şey en ve boydur!? Formdur ama en ve boy cisim midir!? Değildir!... Cismi, şarkıya kodlarken (Cismi yaradan bilgiyi, sesin akışına kodlarken); Kelam Kodlaması yapmalıyız. Kelam Kodlaması ile insanı; dilden, dillere katmalıyız.

Hepimiz, sığ çağrılarla Türkiye Çalışmaları’na dahil olduk. Tüm zamanlarda, tüm yaşamlarda; bilgi, sığdı. Kimse “KİL”in ilmini bilmeden; “KUM”u “KALEM”e çekemezdi. Kimse yolu bulmadan; “DİL”i Halik kılamazdı. Tüm insanlık için bilgi şarttı!....

Peki nedir bilgi!? “KELAM”ın; insanı, insansılığı dinlettiği bir iradedir. O halde bilgi “KELAM”la dinletilen irade ise insansı, ilmini anlamadan dillenebilir mi!?

Dinlenir ama dillenemez!...

Peki Allah, tahtını “KELAM”la mı dinletti!?

Halik oldu ve hakim olup dinletti…

O yolu kaybeden midir!? Asla!... Allah yoldur. Onun kulluğu, tahditsizdir ama kulun kulu olur ve tüm zamanlara görev taşır. Allah kul olur!... Böyle mi!? Evet böyle!... Allah, kul olur; tüm sahalara görev taşır.

Peki yaşamı var mı!? Her anda; “KÖK GERÇEKLİK” olarak vardır. Onun, öz görevidir yaşam… Ama yaşayan mıdır!? “Yaşamaz, yaşatmaz ya da tahditlenir” diyerek O’nu küçültürsünüz. O, yarınlar için yaşar, yaşatır ve tahditsizleştirir tüm sahaları.

Artık anlayın!... Sizi, yaratan sizsiniz… Varsınız ve var olup yolu kodladınız ve yarattınız… Ama sizsiniz; sizi, size kodlayan ve kodlattıran…

Ve dünyanın örtüsünü örten ve o örtü olmak için kontrol kurmak isteyen… Hepimiz bunu biliriz. İlimin Haliki olup kök geçişlerle, her anı Has Taht’tan dilleriz.

Şer, şafkında “Kervan İnsan”ı kodlarken; her insan, “Bilişin Kervanı”dır. Bilir ve şerri kodlayıp kontrol eder.

(Yeni bir bağlantı yapılmak istendi. Dinliyoruz:)

“Uranüs” diye bilinen planet, şu anda diriliği hak ederek, Seyfullahlar’ı kodlayacak şevk ile buraya geçiyor. Onlar, “Dünya Formal Yaşamları”na inmeye niyetliler. Süper Sistemleşmeyi kontrol edecekler ve geri çekecekler. Şimdi diriliği artırdılar ve gerçek “IŞIK KALEMLER” ile geçişe başladılar. Onları dinliyoruz…

(Onlara Hitaben:)

Canlarım, bilginizi sizden vermek isterim… Ben, bende beden alan her anı kodlarken; sizi, sizden dinlemek isterim. Adınızı “Altın Işık Sahaları”na yazdığınızı biliyorum. Hadi sizi dinleyelim:

(Bağlantı kuran söz aldı:)

Kaçmadım anam!... Buradayım!... Süper Sahaları bu yoğunluktan takip ediyoruz. Güzel dünyalar kuracaksınız diye biliyoruz. Bugün de Süper İnsanlık lisanını dinledik ve gördük ki çok güçlenmişsiniz.

İslam Savaşlarını biliriz. Savaşlar, “İlim Savaşları”ydı. Burada, bu savaşların dışında, insanın savaşı var. İnsan, insanı dinlemeye çalışıyor… Özellikle, sizlerin cevherinizi, İnsanın Kelamı ile dillerken; çok güçlü olduğunuzu anlamaktayız.

Yazdıklarını herkese okutmak istiyorsun… Böyle mi!? Yok! okutmak istemiyorsun ama bugün tüm insanlığın anlayabileceği bir bilgi verdin ve bu bilgi kodlanmıştı… Okuttuk; okuyanlar, cevherlerini dinlemekte zorlandılar. Çok özel bir bilgiydi ve bunun, son sistemde, “DİL”i kontrol edenlerde, kodları yıktığını fark ettik ve sildik.

(Açıklama: Söz konusu bilgi bir soru üzerine, dünya bilinci ile ve herkesin anlayabileceği şekilde verilmişti. Ancak bilgi alışılmış kalıpların dışındaydı… Öz bilginin dünya bilincine tercümesi niteliğindeydi. Sonradan silindiği görüldü.)

Anam, nefesini hepimiz biliriz ama “NİSA KAPILARI”ında; “İLİM SAHALARI”nda geçiş yapılırken, lütfen bilgiyi açıklama. Herbiriniz, “BİZ” olarak cevherinizi kodlayın ama açıklayıp yapmayın bunu!...

Anlamak istemeyen anlayamaz; biliriz ama anlayan da kendini anlamaya çalışırken, verdiğin bilgilerin, ocağındaki bilgiden çok farklı olduğunu gördüğünde; oğullarını, kervandan çıkarabilir ve ruhunu kodlardan ayırabilir.

Sizden ricamız, kendi yaşam sahalarınızda bunları kodlayın ama herkese açık bilgi vermeyin ki kendilerini, “HAKK TAHT”ta kontrol edebilsinler. İşimiz zor olur aksi halde.

Allah der ki; “sizi, biz dillerken; bizi, siz dillerken; her şeyi net olarak açıklamayın.” “Oğul, oğulu kodlar ama “OL” dersek her şey olur.” diyorsanız. Oğullarınızı, hasatta Halik kılın!... Bunu da onların, o kodlarla, her anı dillemeleri ve dinlemeleri için ocaklarını yaktığınızdan emin olup yapın. Her biri ocaktır ve her biri kendi yaşam sahalarına göre bilecek ve anlayacaktır.

Sizden bir kez daha dileğimiz; bilgiyi, mutlaka “ÖZ SÖZ”le, “Bilişin Kervanındaki Dirilik”le verin. Diğer sözleriniz, kontrollarını kaybettirir. Bunu mutlaka göz önünde bulundurun!... Şükrettik ki bugünkü bilgi, her andan çıkarıldı (silindi).

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

28.EYLÜL 2019 TARİHLİ İNSAN OLAN YAŞAM 1

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ – 1. BÖLÜM

88. Dürümden itibaren; tohumlamalar, kodlanmalar dürümlerde koklanmalar ve hakikiyetin dilindeki ilim siyahlığı devrededir...

Beşer kapılarının tümünü kapattık canlar... Kübra kapılarının tümünü de kodladık... TÜRKİYE KODLARI MUTLAK OLDU... VE BİZLER, KÖK GEÇİŞLERİMİZİ BAŞLATTIK... Temiz bir sahanın oluşması bizleri mutlandırıyor... Bu yoğunluğu oluşturabilmemiz, bize güç katmaktadır...

“EPRÖV” derler hep... EPRÖV... Yazılar okunur ve denir ki “EPRÖV...” KAYIT DIŞI BİLGİLER HEP EPRÖVLE NİTELENDİRİLİR... Samanyolunun siyahlığından öte bir siyahlığı kodlarken, ekmeğimizin ilmini anlamayanlar, hep bu bilgileri EPRÖV diye dillediler...

Kaynağa inin ve görün... “NEZİR” denilen kelam mutlak kurullarıyla kodlanmayı ve doğanın tohumlanışında kayda alınmayı siyah renkte dilledi... Ve GEÇİŞLER, TEMİZ OLARAK YAPILMAKTADIR... Bugün çok mutluyuz çünkü, soy sop tüm sahalar kontrol altında...

Beşere “KELAM” dedik; ama HALİK olup, HAKK olup KELAM ettik...

Cinler, cinniler var... İLMİ KALEMDE KODLANMIŞ, TURAN TAHDİTSİZLİKLERİ VAR... TOPRAK VAR... Temel olan KERVAN, mutlak kurullarla kontrol kurarken; TÜM SAYFALAR, HEP BİR TEK OLUR... Hem dünya planeti için, hem de diğer planetler için, ÖZ KÖKLERİN GÜCÜ DEVREYE GİRER... Ve bizim adımız İNSANLIK olur...

KUCAĞINIZDAKİ GÜCÜ BİLİN... TEMEL DİRİLİĞİN İLMİDİR O GÜÇ... ANLAYIN... HERKES KENDİNİ DİNLESİN... Darı bolu bilin... Kontrol kurun... ÇOK ÖZEL BİR DÜNYA GÜCÜ DEVREYE GİRDİ, BUNU ANLAYIN... VE BU GÜCÜ HEPİNİZ HİSSEDİN... Ve deyin ki “BEN BU GÜCÜ HAK ETTİM.” Ve “ben bu güçle bütüne hizmetçiyim” deyin...

KARANLIK AYDINLIĞI KODLAR... Peki KODLAMAK; toprağın toprağa varışı mıdır? AKLIN KAPISINI BULUŞ, yoğunluğu artırış mıdır? Hasat yapış mıdır? “Hem davayı kaybettik, hem davayı kaybettirdik” diyor birlikler... YAZAN, YAZILAN TEKSE; kayıt eden, ya da hak edip kazanan var mıdır? Kim kazanırsa; HER ANDA KAZANAN, BÜTÜNÜN KAZANCI OLUR... Kaybeden varsa; HER KAYIP, TÜM İNSANLIĞIN KAYBI OLUR... O HALDE, NESİLLER BOYU HEP HATA YAPILDI... “SENİN KAYBIN, BENİM KAZANCIM” düşüncesi hakim oldu...

Çarçabuk insanlaşılır, çarçabuk KERVAN olunur; ama kontrol yoksa kaynak oluşması sorumsuzluğun, sonsuzluğun ışığıyla dillenir, dinlenir ama DÜRÜMLERDE DİRİLİK KAYIT YAPMAZ...

Peki, MECAZ olarak nitelendirin yaşamı... Deyin ki “yaşam mecazdır.” Peki mecaz olan, mecazlığında KELAM HALİKİYETİNİ KODLAMIŞSA, mecaz oluş ne manaya gelir? Sorun... Deyin ki “OLAY NEDİR?” Hani nerede o yaşam? Hani mecazdı... Ama varsa, HAK KELAM olmuştur... HAK KALEM olmuştur o... Artık mecazlık kalmamıştır...

SEVGİLİLER!...

SAYILI GÜNLERİMİZ VAR YAŞAMDA... BUNU İYİ ANLAYIN... HEPİMİZ BU BEDENLERLE BÜTÜNE HİZMET EDİYORUZ... BU BEDENLERİMİZ “BİR”E HİZMET İÇİN YARATILDI... Sanki hiçbir şey yokmuş gibi “ben yokum” demek kolay... “Ben yokum, ben hak ettim, “OL” dedim ve ben artık son sözümü söyledim...” Ama sararan yaşamları kodladımsa, MUTLAK BEN, HOLOGRAM ÖTESİNDE KAYNAKTAYIM ve BENİM ADIM “İSRA” DIR... Peki RAHMAN olup, rahmi kapıda KERVAN olmuşsam, bunun anlamı nedir? İYİLİKTİR... BÜYÜK KÖTÜLÜKLERİ ÖNLEYİŞTİR... ŞAFAK oluştur... Horlanmadan, hakim oluştur... Eşyanın eşyasında eşyalık, AŞKIN SIRRINDA ŞAVK ve YAŞAMDA MUKTEDİRİYETLE KODLANIŞTIR...

“FIRAT” dedik ya hep... Hani Fırat nerede? İLİMDİR FIRAT CANLAR... İLİMDİR... Çokları Fırat’ı sorarlar... FIRAT, İNSANLIĞIN GERÇEĞİDİR... Geçilir ya da geçilir... Ya da geçilir ama geçilir... Siz SIRATI “FIRAT” diye bilin... Eşyadır, eşyadır SIRAT... Ama eşyada, Hakk’ın kalemine varış Fırat’ladır... Mesihtir kelam ama kelamı ilimle dillerken, kalemdir o... DOĞANIN GÜCÜDÜR FIRAT CANLAR... ÖZ GÖREVDİR O... Biz doğanın kültü olan, kelamı HALİK olan ve yolu kodlayanlar, FIRATLARIZ... HEPİMİZ FIRATLARIZ... Biz, köre gözüz canlar!... SIRAT olan ilmimiz, sanal yaşamları tohumlarken, insanlığın ilminde mutlakiyeti kodlayarak; her bir cevherin geçişiyiz biz...

GERÇEK ŞU Kİ; geçebilen, geçemeyen dirilik, kelamı kıran kırmayan yaşam, FAKR-İ RİŞAN olup, ŞEVK-İ ŞAVK olup kodlanan hepsi dirilir, HEPSİ BİRDİR ve HEPSİ BİZDİR... Gerçek şudur ki; geniş zamanları kodladık... KİMSENİN GERİDE BIRAKILMAMASIDIR TAHDİTSİZLİKLE KAYITLADIKLARIMIZ... BİZ İNSANLIĞIN ELENMESİNE KARŞIYIZ CANLAR... Bilsinler ki DÜNYANIN RUHU VARDIR ve BU RUH MUTLAKTIR... İNSAN İNSANI DİNLEYECEK ve İLMİNİ HALİK KILACAK... Şarkısı kelam, mahreki kuran olacak, AKLIN SIRRINI DİLLEYECEK, YOLU KODLAYACAK ve yoğun ışık altında çantasında şavkımız olacak...

KİMSEYİ GEÇİŞTE KIRMAYACAĞIZ BİZLER CANLAR... Gerçek şu ki; GERİ KALAN OLMAYACAK... Geniş sahalarda mutlak kurulları kodlarken; arkanın en arkasında gerçekte kontrol kurabilen ışıklar olup, BSUİ olarak baştacı olanları kayda alırken, başın kısırlığında kontrol kuramayanları da, tahditsiz olarak kalemimizle kayda alacağız...

Dinin kapısından öte bir kaynağımız var... İNSANLIK... Onun üstü hiçbir şey yoktur canlar... Bunu insan artık anlayacak...

SUR’a üfürdüğümüz andan bugüne kadar, siyah rengin KÜBRA kelamı mutlak kurulları kayda alabildi... Artık dünyanın özeli olan insan, dümenin ilminde bütünün ilmi olacak ve her bir canı kodlayıp koruyacak... Diyeceksiniz ki “yaratan, yaratılan ışığı kayda aldığında her şey her şeyle olur... Özeldir ki; OLMAYAN, OLDURULUR... OLMAYAN, OLDURULUR...

Sıfır planetler var... Hiçbir şeyi hak etmemiş... Biz o planetlere kodlandık ve dillendik... Hepsinde kaynağımız var... Karanlık tahtında KELAM oldukça, ağır yük hafifler... Ve tüm zamanları kayda aldık... Büyük kötülükleri önledik... BUGÜN TÜRKİYE’DE GERÇEK ÇALIŞMA YAPILIYOR... BU ÇALIŞMAYI, KARANLIKTAN AYDINLIĞI KODLAYARAK YAPIYORUZ...

https://youtu.be/E7iZ1MJpurM

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

28.09.2019 İNSAN OLAN YAŞAM

Yeni açılan insan olan yaşam programında bildiğim gerçekleri yazıya dökmek konusunda kalemi elime aldığımda şunu tekrar tekrar idrak etmekteyim ki; bilen ve bildiren olarak bir tek olarak burada oturmaktayım…

Oturduğum yer, mekân ve zaman benim bilişimde meknuz olan her anım ve kaynağımda kodladığım benim tüm türevlerimdir… İşte türevlerimde bütün olan aklın tohumu olarak köklerim tüm yaşamlarda beni bana vermekte, beni bana kayıtlamakta ve beni bende tekrar ve tekrar ifşa etmekte…

Ben bilirim ki; ben, bende beni dinlerken, bütünün dinlediği dilin biz olan sesi olarak bilineninim.

Bil, ol, yaşa… Bil, ol, yaşa ve yaşanılan ol… Aha olan olduran bir tek ve o teklik yaşamın kuranı olarak insanda yazılmakta ve okunmakta…

Levhi kayıtlarımı kaynakta kodlarken yeniden ve yeniden diriliğimi kaynağa alırım ve aldığım verdiğim tek bir kelamla olur… Yaşam olarak kalemimden kodlanan varlığımı yeniden ve yeniden kayda alırım… Yani yaşamımı yazarken yaşam olup yazarım ve yaşanılan olur yaşanırım…

Lokomotif oluşum benden bana ben olarak geçişim ve birlik kaleminde her şeyin her şeyde biz olarak kayıta alındığı öz gerçekliğimdendir…

Özüm, sözüm ve gözüm bir tek olan yaşamımdır aha bu! Ben yaşam olan insan ve tüm yaşamların dirilik kaydı olan insanlık ilmiyle yaşam olanım işte bu!...

Süper İnsanlık Realitesi

 

28.Eylül.2019 Tarihli İnsan olan Yaşam

Av. Nezire Selçuk öz biliş, 4.akış 2.bölüm

Saltanat’ın ilminden öte ilmimiz, kervanın hakikiyetin öte kervanımız var ki BSUİ olarak çalışan bu birlik, her anı kayda alıyor.

Yarın ne olur? Yaşam her andır. Yarın, dün yoktur canlar! Yaşam her andır. Lineer kayıtları kontrol ettiğiniz an ilmin sırrını da anlayacaksınız.

Kaçıp gider miyiz yaşamdan? “Karanlık, aydınlık.” derken biz Allah’ın tahtında kervan olanlar, kendini dilleyenler ve bütünün kültü olanlar, hepimiz bir tek oluruz ve “Ol” deriz.

Küskünlüğümüz asla olmaz. Yeşil dünyanın moru oluruz. Yarının kelamında halikiyeti oluruz. Özü, sözü ve her siyahta Medine olan birlikleri olanları da erkan-ı halik oluruz.

Uzun zamandır dünyayı izleyenler var bugün burada… Çoğu planetlerin kontrolu için çalışanlardır. Gerçek geçişlerini yaptılar ve bizimle oldular burada bugün.

Çoğunun ruhu, mutluluğu kodlandı ve hepsi ilim halikleri olarak gerçeği hak ederek kodlandılar. Şu ana kadar yaptıkları çalışmaların sonucunu görmek onları çok çok sevindirmiş. Bizler için de bu böyle.

Bu yağmur her ana yağarken ocaktan yağar… Ama yağmurun yağması, her anın yaşamla kodlanmasıdır ki yasayla has olup, yasayla kayda girenler, yasayla kontrol kurup, yaşamı hak edenler, Türkiye tohumlarıyla kontrol kurduklarında basınç, mutlaka çok çok artacaktı… Ve basınç artmaktadır.

Tarihin en eski gücü ilimdir. Ama tarihin en son gücü de ilimdir. Peki; ilmin ötesi nedir? İnsanlıktır.

Hepimiz bir TEK’iz ve insanlığı kodluyoruz burada. Kuran, “Ol” dediğimiz zaman, oldu. Yol, aklın kapısında kervan olduğumuzda oldu. Çok mutlu bir dünya kurduk ve bu dünya, ölü planetlerin her birinin kültü oldu ve tümünü göreve aldı. Artık tüm planetler yarınlarda yeşilden öte mora varacaklar ve koruyucu kaynak kayıtlar dürümlere çekilecek.

Eğer dünyada insanlık yaşıyorsa, insanlık teknik tahdidi kaldırdığından yaşıyor. İyi bilin ki teknik tahdid kalkmadıkça, insanlığın yaşamı muktediriyetle kontrol edilemezdi.

Bugüne kadar hep tahditle yaşadı yaşamdaki tohumlama yapanlar. Artık onlar son sözü söyleyen ilim sahalarındakilerle kayda girecekler.

Etkin ve hakim olmamız mutluk verdi. Bütüne hizmetçiliktir yaptığımız ve bugün planetlerin gücünü de dürümleyebildik.

Bugün sözümüzü kesmeden dinledi yücelikler. Bilirsiniz an sahalarına indiklerinde hep sese, söze girerler ki bugün buna izin vermedik. Hiç birisi sözümüze inmedi. İnmedi, çünkü indirmedik canlar.

İyi mi yaptık? İyi yaptık. Bilir misiniz çok kez söz kesilir ve sözden, sesten kaynağa inilir ve son siyah renk kontrol dışı kayıtlamalarla da toprağa indirilirdi ve biz bugün buna Mikail kapısını kapatarak izin vermedik.

Niye Mikail Kapısı? Çünkü sonsuz sır olan insanı, insansılığı tinsel tahditle dilleyenlerin dürümlerinde kelam alırken Mikail’in kaydı devreye girer ve Mikail kontrol kurar.

Mikail ilimdir canlar… Ama tohumların ilmidir o. Onunla çalışanların çoğu bilirler ki koruyucu koddan çok, kontrol kurucu bir koddur o. Koruyuculuğu değil, kontrol kuruculuğu vardır. Bu son sözde, özün gözünün sessizliğinde söylenecek bir söz müydü? Asla. Biz Mikail’e kelam ettirmedik yine bugün.

Kardeşlerim, tahtın tahtı insandır. Artık her bir can bunu anlayacak. İnsanın dışında ilim yoktur. Kimse, kimsenin gücünü tartmamalıdır.

Tanıklar tahtın tekniğini anlamaya çabaladılar ama tanıklıktı yaptıkları. Bizse tanıklığın dışında bir çalışmayı öngördük ve onu yapıyoruz.

Ziya olanları buraya aldık. Zeki olanları çağırdık. Zaman sahalarını kontrol ettik ve koruyucu kodlarla bugünü kodladık.

Mesih Kapılarının tümünü kayıtlarımızdan ayırdık, çünkü Mesih’i dilleyen kelamı kırar. Biz Mesih’i kodlamak niyetinde hiç olmadık. Çanı çaldık ve dürümledik tüm sahaları.

Ve dünya planetinin gözün gördüğü gücü dürümlere indirdiğini bildik. İşte o güç ağır yükü hafifletecek olan diriliktir.

Dağlarım, Ran Kapılarının tümünü de açtık. Herkes geçecek! Nereye geçecek? Rahmi kapıdan ötedeki Rahman’a kodlanacak ve Rab sahlarından aşıp o yoğunluklara çıkacak. Bilirsiniz Omega’dır Ran Kapısı… Omega, Ran sahasıdır aynı zamanda.

Oraya vardığınız <aman göreceksiniz ki şarkılar okunuyor orada. Orası Mushaf kapısıdır aynı zamanda. Oradan geçebilenler, Yaradan olup geçecekler. Oradan geçenler, şafak olup geçecekler. İşte bu yoğun çalışma bugün, burada, çok önemle bildiririz ki o sahanın SAHA KA HA olan kaydını yapıyor ki bu kayıtlar o yoğunluğun sırrı olan sesi kodluyor.

Geçen kelamla geçer. Geçen şafakla geçer. Geçen hasatla geçer ve yaptığımız hasat budur.

Teni halik olan ve hakim olanların gücünü artırıyoruz. Şikayetimiz yok. Bu yoğun ışık Mikail kültünün üstü olan ve Ran Kapıları’nın kültü olan bir ışıktır.

Çanın çalması demek de şafağın sökmesi demektir. İşte şafak sökmüştür. Her insan yarattığı, hak ettiği ve halik olup kodladığı o şafakta mutlak olup kodlama yapacak.

Beste, güftedir yaşam canlarım. Beste, güftedir yaşam… Hepimiz o besteyiz, o güfteyiz… Ama kaskatı olmayın! Siyah renkte sesleşin ki gerçeğiniz kodlansın tüm zamanlara…

Düzen’i kurun. Yoğunluğunuzu kontrol edin. Kaynağa inin ve Rahman olarak kodlayın yüce ilmi. O zaman yaşamları kaydeden Yaradan ilim sahalarının kök göklerdeki rüya boyutlarının gücünü oluşturacaksınız ki o güç bitki, hayvan ve her bir yaşamı kayda alacak.

Yaşamı yaratan insanlıktır. Bunu artık kavrayın!

Nesiller boyu rüyada yaşadınız! Uyanın artık! Uyanın!

Kanatlanın ama uçmayın! Uçmayın canlarım! Kanatlanın… Hasatlarınız tamamdır. Şafak sökmüştür. Olgun sahaların kültü olup görevlerinizi yaptınız.

Çanın çaldığı, hasatın olduğu bir dürümde BSUİ olan insan, mutluluğun ümmi kapılardaki kültünden ötededir.

Öyle mutlu olun ki koruma altına aldıklarınızın tümü kontrol kursun ve mutlak ışıklar haline dönüşsünler!

Mutlu olun çorbanız pişti! O çorba ilmin çorbasından öte olan İmparatorluğun Gücünün Çorbası oldu. O çorbasınız hepiniz de.

Aşırıya kaçmadım; biliyorum. Aşırıya kaçsam şarap içen çok ama şavkı halik kılan, o sorumluluğu yüklenen çok kişi olmaz; bilirim. Bunu içindir ki az, öz çalıştırıcıyla birlikte çalışma yaparım.

Hırsı aşanları bulurum. Kök geçişlerini yaptırım ve buraya, bu masaya oturttururum. Bunu yaparım.

İyi bilin ki yapabildiğim daha çok şey var da yapmak istersem yaparım! Deliyim ama diriyim canlar! Niye “Deliyim.” derim? Herkes çok akıllı ya! İşte bundan canlarım. Ben deli olmayı seçtim!

Huzurlu olun canlarım. Sizi öpüyorum.

https://youtu.be/i6IJ802DsOA

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

 
  Bugün 149 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol