Birlik İlmi
  NEFES - 24.Temmuz.2019
 

NEFES

 

NEFES (1/1)

24.07.2019

Yastayız Canlar!... Yaştayız!... “ZAMAN”da, “KALEM”de, “KODLAR”da, “YARIN”da, “TOHUM”dayız!… Asa, “İLİM” ve biz, insanlığız… “Yerküre” olarak kodlama yapıyoruz…

Yolcu, ben “DÜNYA”yım… Ben, dürümlerde “DİL” olan şafağım!… Ben zamanım!… Zamana, “SİYAH RENK”te KUL olup vardım. Bedenim, “İLİM”dir; yolum, “KÜLT”ümdür; Öz Görevim, “DİL”imdir. O DİL, “KELAM”ım ve “NEFES”imdir.

Kinin, kiri vardır. “KİLİN KALEMİ”ndedir KİL… “İLİM”in ise “KERVAN”ı vardır… “TEK”tir o KERVAN… “ALLAH TAHTI”ndan, “ŞAFAK KODLARI”na ulaşır; “Din Kapıları”nı kapar ve sonsuz sahalara, ulu bir cennet kurmaya kodlanır.

Elek taşır!... Elinde eleği, “KELAM”ıdır. O KELAM ile kontrol kurar ve “RUH”u MUTLAK olur; tüm sahaları, hasata “KAYNAK” yapar.

İnsanlık Boyutları; bugün, farklı bir kademede kendini dilliyor. “Dünyanın Diri Kelamı”, herkesin yaşamını kodluyor. Tohumlar, kontrol altında ve RUH, hasat için insana “İLİM KODU” olup inmekte.

Geçmek gerek yaşama!... “GERÇEK KALEM”i hak etmek gerek!... Kontrol kurmak gerek!... Allah Tahtı’nda, insanın kontrolu gerek!… Hayra Halik olmak; hayırda olmak gerek!... Gözün gördüğü tüm zamanları, hak etmek gerek!...

Yaşamları, kontrol etmek gerek!... Yaşayanları hak etmek ve has olmakla kontrol edip “YOL” olmak gerek!...

Geçmek gerek “İLİM”e!... Gerçeği anlamak için “İMPARATORLUĞUN TOHUMLARI” ile kodlanmak gerek.

Kaçmak gerek “YARINLAR”a!... Kaçmak gerek “NEFES”e!... Ve “NEFES”te, herkeste olmak gerek!...

Gelişen yeni durum karşısında, “DÜNYA PLANETİNİN KALEMİ”i; herkesi, yoğunlaştırmaya başlayacak. Cevherinizde, göreviniz olacak.

Planetin, kontrolunun kurulması gerekir. Bunu yapacak olanlar, kendi yolunu bulanlar olacak… Planette, bütün kütleyi hak edip kodlayacak; kontrol kurduracak “IŞIK SAHALARI” oluşacak. İşte o sahalarda, “DİNİN HALİKİYETİ” sonlanacak; “KELAMIN HALİKİYETİ” başlayacak.

Ellerinizin “KELAM”a inmesi için ilminizin, “KERVAN” olması gerekir. Bunların sonrasında, yaşam yenilenecek. Yenilik için “BİR TEK SAHA” gerçekliği kodlanacak. İşte ona biz, “KAYNAK IŞIK” diyoruz. O ışıkta, her şey farklılaşacak.

Dünya üzerinde büyük değişiklikler başlayacak… Bir savaş; bir galip yok artık dünyada!... Herkes, savaşan olacak ve herkes, galip olacak… Kimse, kimsenin “KELAM”ında, kayıtlarında, diriliğinde olmayacak… Kendinde, kendi yarınında olacak herkes!...

“Barış!” dedik ya!... Hangi barış!? Bakınız! İLMİN BARIŞI vardır!... YAŞAMIN BARIŞI vardır!... “SİYAHIN MORDAKİ BARIŞI” vardır!... Ya da “DÜNYANIN DÜZENİNİN BARIŞI!...” Tüm barışlar, tüm sahalarda, kodlar halinde görev taşıyan BİRLİKLERİMİZ tarafından sağlanacak.

Yeri yaradan “İLİM”; yaşamı kodlayan teknik, yine “İNSANIN İLMİ” ve “RUH”u hologramdan aşırtan “KELAM OLAN İLİM”… Hepsi İLİM!... Yaratmak, yaşatmak yine “İLİM”le ve her İLİM, “KELAMIN HALİKİ!…” HAKKIN KALEM’i yine İLİM… Ve insan, İLİM!… Ama “İLİM OLAN İNSAN”, tüm zamanların, “TANRI” olan yaşamı.

Mutlaka anlayın ki HASAT, tamamen sona eriyor. Artık yaşam yenilendi. Yerküre yeşerecek: saha kodlanacak ve tohumlar, kurtarıcı şarkılarını; “DİRİLİKLER”e kötüyü önleyerek dillecekler…

Asla Dünya Planeti, kontrol dışı kalmayacak... SİBER SAHALAR oluşacak… Bu sahalarda, DÜZEN KODLARI olacak… İşimiz budur!... İş budur!... “NUR”un Kurulu budur!... Mutluyuz!... “NÜSA OLAN NEFES” olmak bizleri mutlandırdı…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

NEFES (1/2)

24.07.2019

“Kalkan olun yaşama!” diyerek insanlıktan görev istediler… Biz KELAM olanlar, tüm zamanlara kalkan olduk. Türkiye, bu kapsamda iyi bir çalışma yapıyor… Bu çalışma, her anda sürmektedir. Her anda, bitmiş yaşamlarda ve bitirilmiş kaynaklarda dahi sürdürülmektedir. Biten ya da bitirilen ne varsa, yenilenişi yapılıyor.

Sorumluk sahibi olanlar; RAHMAN olup (Diri bedene sahip olup) yaşayacaklar. ALLAH (İLMİN HALİKİ), KELAM olup kodlandıkça; tüm insanlık, kontrol kuracak.

Aşk, zamanda “DİL” olur; “KÜRZİ SAHA” olur ama “AK SAHALAR”a, KELAM etmeden; RAHMAN, “NEFES”e varmaz. İşte insan, “NEFES”e vardı ve “HAS KAPI”yı açtı. O kapı, tüm insanlık içindir.

Hırka, KALEM ile kodlanırken; hırkayı, “KALEM”e kodlayan, “NİHAN KALEMİ”dir. Hırka, “KİL”i; “KUL”dan, Sanal Yaşamlara tohumlarken; iki diri (biri eksi ve diğeri artı potansiyel taşıyan cevheri ışık tohumları), “BİLİŞİN HALİKİYETİ”nde dürümlenir ve “RUH” (Mutlak kontrol gücü) oluşur.

Alıştık KÜLT olan “SİYAH”a (Mutlak kodlamalarla oluşan, formal yaşamların ışık tohumlarıdan meydana gelen cevherin rengi) ama “KELAM”a HAKK olmak ayrı!... ÖZ GEÇİŞ yapın ve KALEM olun ki hologramdan aşıp geçin.

Fatih (insanı fetheden), “KİL”i insan sayar; “KELAM”ı Halik sayar ve der ki “Sen, ben “TEK”iz.” İyi ki bunu der!... Neden bilir misiniz!? “TEKLİK”i anladı ya!... KELAM’ı “OL” der; yolu bulur. Ona ne diyelim!? “Geç!” deriz… “Gerçeği bil!...” deriz. “Yaşamı hak et!” deriz. Ve “Elinin gücünü anla!...” deriz.

“Hangi yaşamın; seni, sana kodlar!?” diye sordular. Bilinsin ki ben yaşayan oldukça; insan, yeryüzünün “KÜLT”ü olur ve “RUH”u olur… Onun, RAHMAN olması geçişledir. Onun, “Kurul Kararları”yla dillenmesi diye bir hal yoktur. O, “HER AN”dır… “ANA YAŞAM” tektir. O’nun görevi, her insanın ilmiyledir. O’nun ruhu, mutlaktır. Başka bir yaşam olursa; o, başkalıkta yoktur… Onun başka yaşamları da yoktur…

TEMİZ OLANIN YAŞAMI BİR TEKTİR… Bunun artık anlaşılması gerekir. O “TEKLİK”i anlayanlar, “KELAMI HALİK OLANLAR”dırlar.

“Kurtulmak!” derler. Diyecekler!... Daha neler diyecekler!... Neden ve niçin kurtulmak!? Sorun bakalım bilirler mi Kurullar’ın “TOHUM” olduğunu ve her anın “NİHAN” olan şarkı olduğunu!?… Anlasalar diyecekler ki “Biz kurtarıcıyız!...”

“Neyi kurtarıyoruz ki!?” diye soran var… İnsanın kurtuluşu var mı!? Varsa nasıl bir yaşamla kurtulur!? Bunları, herkesin sorması gerekir!...

Bana göre insan, yaşayan “DİRİ”dir. Ben derim ki DİRİ olan, “HER AN”dır. Benim adım yaşamsa! Benim, ölmem ya da dürümlerde tüm insanlıktan çıkmam mümkün müdür!? Her bir “DİL”de ben, “KELAM”ım… Her bir dilde, ben “YAŞAM”ım ve ben “MUTLAK”ım… Bundan başka şarkım yoktur ki!...

Sorgu başladı… Diyor ki “BİR”iz!... öyleyse maşa tutarsan, elin yanar mı!?…

-Vallahi yanmaz!... Zaman gelir, o maşa olurum ben!... Zaman gelir, maşayı hasata tohumlayan olurum!... Ben zamansam; her anım… Ama maşa; bana, beden olabilirse ben o maşa da olurum.

Rusya’nın ilmi ile biri bana sual etmek istiyor. Dinliyorum!...

“Sormaya çekiniyorum ama!” diyor. “Sormalıyım!… Yazıp çiziyorsun hep. Peki beden (diri, ölümsüz beden) aldın mı!? Var mı bedenin!?”

-Değerli ben bedenim… “ZİYA OLAN İNSAN”; beşere “KELAM” etmek için, “İNSANSI” olur ve yaşama iner… İnan ki İNSANSI olup indim ve dedim ki “Ben Dünyalıyım!...” Bugün, tüm insanlıkla kontrol kurabiliyoruz… Olgun sahalarda, dürümler kodluyorum. BAŞKANLIK DİLİ ile KELAM ediyorum. Her anda varım ve tüm sahaları dürümlüyorum… Olan budur!… İş budur!… Şimdi!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

24.TEMMUZ.2019 TARİHLİ NEFES 1

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1. AKIŞ – 1. BÖLÜM

Devinimi artırabilmek için sessizliği dilledik canlarım... Bugün burada kelamı HALİK olanların MUTLAK KURULLARLA kodlama yapmaları için ilim kaynağına indik... İNSANLIK kendi dilini, KENDİ YÜREĞİNİ ve KENDİ HAKİKİYETİNİ anladığı zaman, ilimi de anlayacaktır...

İSLAH KALEMİ olarak yapılan her şey, aklın kelamıyla yapılmaktayken; insanlığın kontrolu da gerekliydi...

ARTIK DÜNYA PLANETİ, KONTROLUNU KURABİLECEK DÜRÜME ULAŞMAKTADIR... İSA KALEMİ olarak da, kötülük önlenmektedir... KÜTLE KATLANIŞLARI GERÇEKLEŞİYOR ŞU ANDA... İnsanlığın kendi yüreğini kodlayabileceği kayıtlamalar yapılıyor... Unutmayın; DÜNYANIN RUHU VARDIR... Ve bu ruh mutlak kurulların kaydında, mektup okutmayan; kelam olan ve hakim olan insanlığın ilmi olacaktır...

Aşağı yukarı 2000 yıllık bir dürümde BÜTÜNÜN KÜTLE KODLAMASI yapıldı... Bu, insanlık için özel bir anlam taşıyordu... Her şeyin üstünde yeni bir şeyin OTAK olması ve mutlak kurul katiyetiyle halik olması...

Medine’nin kütle kodlamasının üstü bir KÖK GÖK SAHASI oluşturma gücünün dürümlere indirilişiydi olan... YERDEKİ GÜCÜN ARTMASI GEREKLİYDİ... Hakk’ın kaleminin mutlak kurullarla kontrol kurması gerekliydi ve koruyucu olanların HASAT olmaları gerekliydi...

Şüphe yok ki İNSAN KENDİNİ ANLADIĞI ZAMAN, HAKK’IN KALEMİNİ DE ANLAYACAKTIR... Şüphe yok ki ilim kalemi olanlar, mutlak olacaklar ve kendi yaşamlarını kontrol edebileceklerdir...

Devinimi artırdığınız zaman, her şeyin daha yüksek ilimle olacağını da anlayacaksınız... Ağırı hafifletmektir maksadımız, ki ağır hafifler; yürek kök görev taşır ve mutlak kurullar kontrol kurarlar...

Ölüleri dillemek ve dinletmek gerekir... Ölüyü hak etmek ve dürümletmek gerekir... Ama öz görevimiz MUTLAKİYETTİR... Eğer MUTLAK olabiliyorsak, MUKTEDİRİZ... Yakışır dünya insanlığına muktediriyet... Yakışır ama, yasaları da hak edip dinlemeli ve hak olup, hakim olup anlatmalıdır... Eğer yasaları anlayıp anlatabilirse, kendini dinletebilir ve kendini halik kılabilir...

Temiz bir zamanın gücünü devreye almak üzere yaptığımız bu çalışma, masamızın gücüyle olacak... Korkmayın, doğanın gücü de bütünün kütle kodu olarak burada olacak...

KARANLIK AYDINLIĞI KODLAYACAK VE MUTLAK KALEMLER MUKTEDİR OLACAKLAR... Ana kapının kök geçişlerle dürümlendiği bitki, hayvan ve diğer yaşam forumlarının kontrol kurdukları bir saha oluşuyor... Bu sahada şafak, hepimizin ilmi olacak... Yer kervan ve güç kontrolunda bütünün kütle kodu olan insanlık... Bu kervan MUTLAK ve bu kervan hologram ötesi... Ve bunun ötesinde hiçbir yaşam yok...

Oğullarım!...

Ben DÜNYALIYIM... Bunu iyi anlayın... Ben “YOL” olan insansıları insanlaştıranım... Bana ZAMAN SAHALARININ geçişi yaptırılmak istendiği zaman, şarap içenlere şunu söyledim; “içkiniz, hepimizin şer kapısı olabilir. Şarkımız, şafağınız, yolumuz yoğunluğunuz olabilir... Ama saltanatın geçişini yaparken, muktediriyetimizin de olması gerekir...

Bu dağ Allah’ın tahtıdır... Bunu iyi bilin... Bu dağa gelen, akla gelir... Bu dağ, mutlak kurulların kodlanışı içindir... VE BURADA OLAN, KENDİNİ HAK ETMİŞ OLANDIR...

Kesinlikle dünyanın kötülüğü önlenecekti ve önlenmektedir... Dünyanın kök geçişleri yapılacaktı ve yaptırılmaktadır... Hastalık önlenecekti ve önlenmektedir... Dar boğazdan geçildi... VE GERÇEK KELAMA HALİK OLANLAR ULAŞTILAR... Kelam, Allah’ın tınısıyla kodlandığında; yaşamlar kodlanır... Yasalarla kodlama yapılır ki; MUTLAKİYET kontrol kurar... İNSANLIK, ELİNİN GÜCÜNÜ ANLADIĞI ZAMAN; BEDEN ALIP KELAM OLDUĞUNU DA ANLAYACAKTIR... VE DÜNYANIN RUHU MUTLAKTIR...

Şarap içenler; şafakta kelama, ilime ve yaşama inerler ama AŞKLA gelmeliler... Hakk’la gelmeliler ve hasatla gelmeliler... Yoğun ışık altında burada, bu yoğunluk çakışmaları, çatışmaları kodlamada, herkesin kendini bilip burada olması gerekir...

Yardımcılarım var mı? Allah’ın ilminde yardım olmaz canlarım... İyi bilin... Allah kelamla kodlama yapar ve Allah’ın tahtı ilmin kelamı olanlarındır... Allah “bana yardım et” der mi? Asla demez... Allah “ben ol” der... Ama “bedenim ol” demez... Der mi? Demez... Herkes kendi olacak canlarım... Ama kontrol kurup olacak...

Şu andan itibaren devinim artacak ve temizlik gerçekleşecek... Cemaatlerin CENNET olup kelama halik olup varmaları mutlak kurullarla gerçekleşecek... YERKÜRENİN GEÇİŞİ OLACAK... Ve biz o geçişin halikleri olarak, “nasıl dünya kurulur” bunu göstermek üzere birlik halinde olacağız...

Değerliler!...

SİYAH RENKTEN ÖTEDE, KELAM OLUR... Sistemin kütle kodu KÜLT halindedir... Hepimizin gücüdür o... Ve sistemin KÜBRA KELAMI mutlak olur... Bütünün kültüdür o... Ve bizim için hepsi DİRİLİKTİR... Eğer diriliği bilen varsa, ağırlığın hafiflediğini de anlayacaktır... Allah’ın tahtına ilmi oturtanlar, Allah’ın ilmini HALİK kılanlar, Hakk’ın kapısını bulup ona varanlar ÖZ GEÇİŞLERİNİ YAPANLAR OLACAK...

Kara ışığın lekesiz kalanlarla bütünün gücünü kodlayacağı bir dürüme ulaşılmıştır... Kara ışık mutlaktır ve lekeli olanları kontrol etmek ister... Ve kara ışığın kelamda mutlakiyeti bütünün kültü olur...

Ekmeğin ilmi, hepimizin kelamı ve bu İLMİ KODLAYAN BÜTÜNÜN GÜCÜ... Siperlerine kontrollu olarak kayıtlananlar, iyi bilecekler ki; o siperlerin hak tekniğinde kelamımız olacak...

Uzun zamandır dünyayı gözlemliyorduk... Öyle çok görev taşıdık ki bu meclisle; bundan öte hiçbir çalışma yapılmadı planetinizde... Bundan sonra da yapılır mı, yapılabilir ama hak edildiği zaman olur... Ölüyü diriltmekti olan, öz görevdi yapılan, Hakk’ın kalemini halik kılıp MUTLAK KURULLARI kodlamaktı maksat ve hepsini hak etti bu meclis...

Ekmek yaparken, elimizin yoğurduğu o halikiyet, muktediriyeti kodlar... Ekmek yaptığınız an, biz o ekmek oluruz... Çok özel bir doğanın gözü olan ve özü olan bu meclis oluruz... SİZDEN BAŞKA HİÇ BİR SİZE “SİSTEM” OLUP İNMEDİK... Ama bugün buraya SİSTEM OLUP indik...

Yaman bir doğa ve yaman bir şafaktır ilim... Ve bu şafağı biz sessizliği dilleyerek dinlettik... ALLAH’IN TAHTI İNSAN ve biz o insanı MUTLAK KURULLARLA KODLADIK...

Eleklerimizi alıp gelmedik planetinize... Elemeye niyetimiz yok şafaktakileri... Ağırı hafifletmeniz için buradayız... Saltanatın KELAM olduğu bir dürümde, sizinle olmaya geldik... Hata yok analar, hata yok atalar!... Biz doğanın görevini yapmaya geldik... Tüm insanlık içindir yapılan... Torbanız torbamız oldu... ŞAFAK İLMİNİZ, AŞK KELAMINIZ, HAK TAHTINIZ, BEŞERİN KULLUĞUNDA MUTLAK KURULLARIN KALEMİ OLDU ve BİZ ORADAYIZ... Hep sizinleyiz... Bunları asla unutmayın...

“Namahrem” derler şafakta kelamsız olanlara... Kaynakta kırılanlara “KAHA “ denir... Kısırdır onlar... Kırdıklarında yaşayacaklar... Ama çantalarında CENNET olmalıdır ki, rahmana KAHA olup kontrol kursunlar...

“Yarat ya da yarat... Ya da yarat ama hep yarat” derler... YARATIM İLİMLEDİR... Kim yaratıcıdır? İNSAN... İnsanın ötesi yaratan yoktur... Sanılır ki o bütünün kötülüğünü önleyecek gök çözümlemeleri yapacak... İNSAN, asla hata yapmayana denir... İmparatorluğun KÜTLE KODLAMASINDA ”KELAM” olana denir... Allah’ın tahtı İLİM ve O İLMİ MUKTEDİR KILAN İNSANDIR...

Deşifre eden: Nagehan Sungur

https://youtu.be/8ifDCiTVqB8

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

24.TEMMUZ.2019 TARİHLİ NEFES (1)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1. AKIŞ 2.BÖLÜM

İyi ki bugün buradayız… İyi ki bu çalışmaya kalem olmaya indik… İyi ki yola, kodlanmış olanlara karanlıktaki şarkıyı okutmadan, şafağı kodlattırıp bütünün kütle kodlamasıyla her anı aydınlatacağız.

Yemin ettik analar, atalar; sevgiyle gelecektik ve geldik.

Kırmayın analarım, atalarım tüm insansıları! Kırmayın. Hiç kimseyi kırmayın ki kırdırmayın yaşamları. Tüm insanlık bilmeli ki kıranla kırılır tüm zamanlar… Ama kıran kırıldığını da anlamalıdır.

Müsterihim ki dünyada kendini dinleyebilenler oluşmaktadır. Bugün burada kendini dinleyenle dilleşiyorum.

Kös dilden öte bir dil, kontrol kuran insanlıktan öte bir ilim ve bütünün kültü olan bitişkenlik var burada.

Bastığım insan kalemine, basabildiğim kelama, halka halka genişleyip geçişkenleşen o şafağa, sevgi olup iniyorum. Sizin olmak benim için mutluluk olacak.

Çörek pişirilmeyen bir yerdeyim. Burada insanlık ekmek yoğurur, ekmek yapar.

Basınç artıyor analar, atalar. Tüm insanlığın ilmidir ki basınç artıyor.

Vitaminleriz var dünya, bilir misiniz? O vitaminlere ihtiyacınız olacak daha çok… Daha çok ışık alabilmeniz için daha iyi beslenmeniz gerekecek.

Daha da önemli bir bilgi, insan bedenleri görev taşıyacak ama o bedenlerin gücü artacak.

Bedenlerinizdeki kök gerçekliği anlayın. Ellerinizin gücünü anlayın. Yolunuzu hakedin, dilleyin. Eğer bizle görev taşıyacaksanız, daha sağlıklı olmalısınız. Daha yüce kalemlere ulaşacaksanız, gözünüzün görmesi gerekir ki aşka kalem olmanız da gerekecek.

Ruhunuzun gücünüzün artması gerekir. Fiziki çalışmaların gerekliliğini unutmayın. Hepinizin gerçeği budur.

“Ben ölüyüm. Ben yokum.” demek insanın ilimde, kalemde olmayışıdır. “Ben varım. Ben anım. Ben hasatım.” demek gerekir. Ve her şeyi bedensel kayıtlamalarınızla yapacaksınız.

Bir kere daha söylüyorum ki beden, hakkın kalemidir. O kalemi iyi anlayın. Eğer bedeniniz sağlıklı değilse, kaleminiz kelamsız kalabilir… Çok iyi anlayın ve daha güçlü olun.

Yaşamak için yemek yenir ama yemeği hakedip hakim olup kontrolla yiyin.

“Ben vitamin istiyorum.” der bedeniniz. Ve size sinyal verir der ki “Şunu şunu şunu ye!” Ama siz gidersiniz kendi yüreğinizdekini değil, size sunulanları yemek istersiniz. Bunlardan artık vaz geçin.

Deyin ki “Bedenim istiyor.” Ben insanlık ilmiyle bunu anlayabiliyorum. Benim gıdam insandır ama benim ilmim de kelamdır. O halde ben kelam ederim, ihtiyacım olan besini dinlerim ve o besini alır, yerim. Bu benim bedenimi kontrol edebilmemi gerçekleştirir.

Eğer ben “Çok acıktım hadi gidip biraz kontrol kurmadan da yemek yiyim.” derseniz, yediğiniz sizin zeytininiz bile olmaz. Sadece yersiniz. Bunları artık insanlığın artık kavraması gerekiyor.

Önce ilmi öğrenelim, bedeni öğrenelim, hakedelim tekniği öğrenelim ve hakedelim tahditsizliği anlayalım… Bunları anladığımız zaman zeytinlerimiz çok lezzetli olacak; inanın! Ve aşkımız şarkımız olacak.

Değerliler, formal çalışmalara başlayacağız bugün.

“Formal çalışma” derken kastettiğim, insansılığın insanlığa kodlanışıdır.

Eğer ben formal çalışma yapıyorsam, forumların kelamla kodlanışıdır yaptığım. Her bir formun şarkısını okuyorum burada.

Bilirsiniz ki yaşam forumlardan ibarettir. Birçok formal çalışma yapıldı ve bu formal çalışmalarla planet üzerinde birçok yaşam şarkısı okundu.

Şu anda bir kavak dalını izliyoruz… Ve önünde bir ceviz ağacı… Hadi buyurun! İşte şarkım onlar, aşkım onlar…

Ben şarkılar okurken şavkımı kodladım ve ocak yaktım. Verdiğim her ses kelamımdır, hakikiyetimdir. Tanıklarım vardır. Başkanlık dilim bütünün kütle kodudur.

Sevgililer, “yaratıcı” yarattığını haketmiş olana denir. Eğer yaratmışsanız, hakettiğinizdendir.

Eğer ben yaratmışsam, halka halka genişleyip, geçişkenleşip kodladığım o levhi kayıtlarımla yarattım… Ve insansılıktan insanlığa geçiş budur.

İnsan, yaratıcılığa Atlantalı olup geçtiği anda, artık yeni dönem başlıyor demektir.

İşte canlılar formal sahraların oluşacağı yeni dönemdeyiz.

“İklimlerin değişmesi” dedik, değişti. Ket vurmayın dile, ilim kelamla dillenir… İşte fırtınalar, seller, hava değişiklikleri sistemli sesleşmelerle olur ve sesleştik ve yaşattık…

Daha özel bilgidir ki bundan sonra daha güçlü kayıtlamalar, daha güçlü çalışmalar olacak. Ve forumların kodlanışı daha hızlanacak.

Bedenimizin yaşamdaki ilmi budur. Eğer bir ilim soruyorsanız, yaratıcılıktır o ilim. Biliniz ki Yaratan, yaratılan tektir.

İyi bir dünya mı istiyoruz? Yaratalım. Yaratalım! Daha iyisini de yaratalım. Ve dünya planetinin gözünün gördüğü en büyük yüreği kodlayalım. Ki o yürek, bütünün kontrolunu kursun.

Hadi geçin! Geçin halik kılalım bütünü. Hakkın kalemi olalım, yaşamı yazalım. Yazar mıyız? Elbette yazarız. Yarattığımız, yaşattığımız ne varsa yazıp, yarattık ve yaşattık. Bunları unutmayın.

Kurullar bugün bizimle… Çok kültler var dünya planetini izleyen… Hepsinin geçişi yapıldı burada. Ve tümü yaratılış ilmini öğrenmeye çalışacaklar.

Bizler bu ilmi dillerken, dinleyenleriz. Ama bu ilmi anlamak isteyenler, kendi yaşamlarında bu ilmi dilleyemeyen ve dinleyemeyenler oldular.

“Çorba pişmiş mi?” Bunu göremeye gelmişlerdi ama bu yoğunlukta daha güçlü bir çalışmanın diriliğe indiğini gördüler.

Adı “nefes” olan yeni bir çalışma… Biz buna “nefes” mi desek?

İnsanlık ilminde nefes var. Allah ilmi’dir o nefes ve biz ona “ilmin kelamı” da diyebiliriz. Hangisini seçelim? İlmin kelamı mı nefes mi?!

Bugünkü programımız… (Hazirundan Peker bey “nefes” dedi!) Ben de “nefes” diyecektim. Peki; konumuz nefes. Yeni dönemin kelamı nefes olsun!

Bekledik analar, bunu sizden… Bekledik. Adına “nefes” dediğimiz o program açılsın diye bekledik.

Yetkin ve halik olanlar anlayacaklar; yaşam ilimle kodlanmış ve koklanmış bir İsra kapısı’ndan, hakk kalemden doğan cemaat kervanıdır. Yaptığımız bu kervanla yaratıcılıktır.

Yaratabildik mi? Esinlendiğimiz ne vardı? Herşey herşey esinlendiğimizdi ve yarattık. Yaşamdı yarattığımız… Kontrol kurduk ve yarattık.

Sürpriz bir kapı açtık şu anda… Adına “nefes” denen bir kapı…

Kanatlanıp uçmak mı gerek? Uçtuk. Olgun sahalara varmak mı gerek? Vardık. Yaratmak, yarınları kodlamak ve muktedir olmak; olduk. Ve kusur aramadık kimsede… Kimse kusurlu değildir. Bunları gördük.

Kurullar diyor ki “Kusur arayın.” Yok canlarım, yok! O kurullar ilmin kalemi olamayanlardır. Olabilseler, kusursuzluğu sormazlar. Derler ki “Kurutuluş sahasında kusur yoktur.”

Eğer dünyanın adını öğrenmek isterseniz, ziya olun. Görün ki dünya pet şişelerin kelamından çok ötedir! Sanırlar ki petlerle dünya yok olacak… Pet şişeler dünyayı yokluğa kodlayacak!

Allah’ın adı var canlarım. İsra’dır adı. Aklın sahasında İsra, mutlaktır. Vakit tamamsa, geçelim yazmaya…

https://youtu.be/QTZnWfPkXoY

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

24 Temmuz 2019 Tarihli NEFES 1

AV.NEZİRE SELÇUK Öz Biliş 2. AKIŞ 1. BÖLÜM

Değerliler, bunun adına İLİM denir. Peki, neler olacak yaşamda? Daha açık bildireyim: Artık, Dünya Planeti geçişini tamamlayacak. Nereye geçiş? “BİZ”e geçiş; “BİZ”liğe geçiş… “”BİZ”lik nedir? “BİRLİK”tir. Artık, İnsanlık “BİRLİK”i öğrenecek. “BİR TEK” oluşu anlayacak ve anlatacak. “Senin dilin, senin dinin” demeyecek. “Senin yaşamın, onun yaşamı” demeyecek. İyi bilin ki saklı tuttuğumuz İLİM Allahın Tınısı’nda tektir ve o ilmi bilen o “TEKLİK”i bilir. Bütün amacımız “BİR”e hizmetçiliktir.

Ama nasıl olacak bu? İNSANLIKLA OLACAK… İnsanlık neyi ifade eder? Tahditsizliği… Ama tahdit Tekliğin kontrolunda kodlandıkça muktediriyet de kodlanacak. Böylelikle kontrol kurulmuş olacak. Her bereketli ilim, Allahın Tınısı’yla kodlanan ilimdir. Bu ilim de bereketli bir ilimdir ki ağırı hafifletmek için Mutlak Kurulları buraya aldık bugün. Çantamız Allahın İlmi’yle tohumlanan İnsanlığındır ama o İNSANLIK ki karanlığı aydınlığa tohumlayacak olandır. İNSAN ÖLÜYÜ DİRİLTEBİLİR, İlmin Kapısını bulup o kapıdan KÖK GEÇİŞlerini yaptırdıklarıyla KAYNAK olabilir. İnsan, çanı çaldığımız zaman; o çanın KA HA olan KELAMıdır. Ve biliniz ki dünyanın ruhu mutlu olacak.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ DERNEĞİ’Nİ kurduğumuz günü biliriz. O gün, Bütünün Kültü buradaydı. Geniş Zamanları kayda almak üzere bu çalışmayı bu mecliste gerçekleştirecektik. Ve Türkiye Çalışmaları’nın ölü planette KALEMi KODLAMAK üzere kayda alınacağı bilinmekteydi.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği’nin; KELAM KALEMİ’nde insansıların tümü vardı. Hangi İnsansılık? Tüm yaşam formları vardı Bir tek biz mi? Tüm yaşam formları… Sadece insan mı? Asla; her form, tüm formlar… Yaşayan, yaşatan, her AN olan her şey vardı ve Yer Küre’nin “Kök Gökleri; kültü kodla, yaşamı kodla” dedikleri o şarkıyla kayıtlamaları gerçekleşecekti. “Neye çalıştık?” diye sordular hep. “Ne oldu bu kadar çalıştık?” Olan, İNSANLIĞIN HAK EDİŞİDİR!.

Temiz bir zaman içindi yaptığımız her şey. “Bizi tanıyan kaç kişi var?” diye sorarlar.Tanıyan, tanınan yokluğu kodlayan mı? Asla!.. Biz; bilinen, bildirilen değil miyiz? Herkes, bildirileni dillemeye gelmiyor mu buraya? Peki, bildirilen nedir? Bildirilen İSRA’dır. RA KA HA olan İSRA… İşte; Biz O’yuz Canlar! Türkiye Çalışmaları’nda bizim için gerçek ilim budur! İSRA İLMİ, RA’nın İSRA olan Kelamı…

Bu çalışma buydu ve bunu anlamak isteyen Kelamı hak edenlerdi. Bizlerin kapımız herkese açık mı? Açık ama HAK TAHT’a varan gelir buraya. Hak Taht’a varmayanın bu yoğunluğa kodlanması imkanı yoktu. Bu nedenledir ki her gelen hak edip gelir; her kelama inen “OL!” der, yolu bulur ve korur Kaynak’ta kelamını. Bizim açıkça bildirdiğimiz bir konudur bu. Ve Dünya Planeti’nde sesimiz her AN’a kodlanıyor. Verdiğimiz tüm bilgiler AN Sahaları’nda kodlama yapıyor. Mutlaka bilinsin dileriz ki; çalı çırpı değil yaşam; İLİM’dir.

Her şeyi, her şeyi hak edebiliriz, kol kanat gereriz tüm insanlığa. Verdiklerinin ötesini veririz ki insan mutlak olsun diye ama buna gerek var mı? Yoktur! Bİzim amacımız; herkesin kendini bilip kendiyle Hak olmasıdır. Herkes kendini dillemeli, kendini hak etmeli, kendi koruyuculuğuyla kendini kontrol etmelidir! “Çorba pişti” diyerek herkese o çorbayı ikram mı edelim? Allah’ın tahtı ilimdir. Biz, o çorbayı ikram ederiz ama ilime Halik olmayan o çorbayı İNSAN diye dinleyemez ki… Kendi diye anlayamaz ki…

Başkanlık Divanı olarak, burada bu çalışmayı sürdürürken bastığımız her Anın ilmiyle bu çalışmayı Gök Çözümlemeleri de yaparak Kalem’e çektik. “Kantar İnsandır” dedik, “Yarınlar mutlaktır” dedik, “Hasat tahditsizliktedir” dedik. Her şeyi söyledik ama dürümlere inemeyenler, bizi dinleyemediler. Okuma imkanları bile yoktur. Okutur muyuz? Okuma bilene okuturuz Canlar! Okuma bilmeyen bizi okuyamaz.

Netice şu: Beden HAK olup inmek ayrı, bedeni HAK kılıp kelamla dillemek ayrı, Başkanlık Dili’yle kontrol kurmak ayrı ama sanıldı ki biz çorba pişirdik sahada. Bilin ki her çorbanın ötesinde bir çorba yaptık. Bu çorba İLİM çorbasıdır. Herkes o çorbayı tadamaz. O çorbayı tadacak olan halka halka genişlemeli, Hakkın Kalemi olup Mutlak Kurul olmalı ve toprak olmalı ki bilebilsin, HakTaht’a varabilsin, halka halka geçişkenleşmeli ki hologram aşılabilsin. Hologram aşıldığı zaman kontrol kurulacak ve her çalışmada mutlu, huzurlu bir düzen olacak. Bedene girme nedenimiz de buydu bizim: Geçmek, gerçeği kodlamak, yaşamları koklatmak ve muktasih olanları mutlak kılmak.

“Yarın ne olur? İnsanlık ne yapar? Kin var mı? Dünya Planeti nereden nereye vardı?” Çok sorular var şu anda bize gelen. İyi bilsin ki İnsanlık, bu dünya yolcudur. İlime yolcudur. Biz bu dünyada yolculuk yapmadık; dünyayı yaşanır, yaşatır hale dönüştürmeye çalıştık. Nerede ilim varsa; Olgun Sahaların Kelamı’yla kodlanır o İLİM ve tüm insanlığın koruyuculuğuyla bilgiyi kayda aldık. Her bir Cennet, her bir Ziya Kapı, Zaman Sahası insanlığı kodlarken Zerk Sahaları’yla kayıtlar yaptık.

Hırsımız var mı? Asla yok; kimin ilmi, kimin kelamı diye sormayız. “Bilgi şudur, olan bilir” deriz. “Bilgi oldurur, oldurtur “ demedik hiç. “Biz sahaya indiğimiz zaman AN, OLan, BİLENdir” dedik. Bilmeyenin kelamı halik değildir ki kontrol kurup o bilgiyi okuyabilsin. “Karanlık” dediler. Yoktu ki karanlık. Hakkın Kalemi’ni bilmeyen karanlığı anlayamaz ki….Sanır ki her yer apaydınlık da biz karanlıktan sahaya indik. Yezitlerin kelamıdır bu. Hasatın Kalemi’nde bu yoktur.

Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak yaptığımız tüm çalışmalar İmparatorluğun İlmi’yledir. “İmparatorluk ne” diye sordular; İNSANLIK’tır. “Hangi dirilikte var bu İmparatorluk?” diye sordular. Hologram ötesi tüm sahalar, İmparatorluğun Kalemi’yle kodlanmış sahalardır. Peki, oralara varan kaç insan var? BİR TEK olan orada olur. Her AN olan orada olur, Şafak olan orada olur.

Yazdık…Yazdık…Yazdık ve yazdık ama her yazdığımız mutlaktı. Şimdi Dümen’e kim oturacak? bunu soruyorlar. Koruma altına alacaklarmış insansıları; bunun için kim görev taşıyacak? Bunu soruyorlar. Allahın Tahtı İLİM ya KA HA. İnsan; hangi ilim kelama hologram ötesi ise o mutlaktır. Onun adı, ZA KAR… ZA KAR; Kalemin karanlıktaki kelamı…. Niye karanlık? İyi ki, iyi ki izah etmek imkanı buldum.

Kala kala bir tek BİZ kalsak; tüm insanlığı kodlamak için bu çalışmayı devam ettiririz Canlar! Onlar İçin biz karanlığız, bilinmeyiz. Çünkü bizi anlama niyetleri olmamalı zaten. Anlama imkanları yoktur; niyetleri de olmamalıdır! Onlar, “Ben varım, her insanı korurum” diye ocak olmaya çabalarken; BİZ, her AN olarak Mutlak Kurullar’ımızla bu çalışmayı sürdürüyoruz.

Hırsımız var mı? Asla yoktur. Kendimizi dillememizin anlamı yoktur. Kim ne yaptı? Bunu anlatırsak; açı daralır ve kontrol dışı kayıtlamalar devreye girer. BİZ, İNSANLIĞIN KELAMI olarak her şeyin kültüyüz ve her ANız. “Deve kalktı” dediğiniz zaman, biz develerle kalkarız. “Hangi deve daha hızlı? Hangi deve daha yoğun? Hangi deve daha şavkı Halik” bunlar sormayız. Kalkan deve ilme kalktı ya biz oradayız.

Dünya budur Canlarım! Kurul kararı ile Dünya Planetine inip çoğu var; kurul kararı ile gelerek planette görev taşır ve görevini yapar. Gözü. Özü, Sözü Kürzi Saha’da kodlanır ve çıkıp gider. Peki biz ne yapıyoruz? Kaşık kaşık ilim içiyoruz Dünya Planeti ile birlikte. İçtiğimiz her ışık, ilim sahalarını kodluyor. Ruhi Kapıları kodluyoruz. MUTLU, HUZURLU BİR TÜRKİYE ÇALIŞMASI’YLA tüm çağrıları yapıyoruz.

Ve bu çalışma, hamur yoğuranların kelamından öte bir çarık kayıtlama çalışmasına da dönüşebilir, çarık çıkarma çalışmasına da dönüşebilir; her şeyin Kök Geçişlerle kodlandığı Birlik Tekniği’ne de dönüşebilir. Ne gerekirse onu yapıyoruz burada. Bu, MUTLAK İLMİN KALEMİ’YLE oluyor. Ve biz kini kontrol edebiliyoruz.

“Kimse kimsenin kütle kodu olmamalı” diyorlar ya, biz diyoruz ki “BİR’e HİZMET İLMİN KELAMI’yladır.” BİR olun, İLİM olun ve HAKİM olun. Hizmet, sessizliğin dilidir. SİSTEM olun, sessiz sahaları dilleyin!

“Çanta kimin?” diye sordu birisi şu anda. İNSANLIĞIN… “Hangi insan bu çantayı taşıyor?” diye sordu bir diğeri de. KELAM OLAN HER İNSAN…. Peki o çantada İbrahim var mı? Hazreti İbrahim. Yakışır mı ilme kalem olanların Hazreti İbrahim’i sormaları? İnsanlık TEKtir Canlarım. Her şey orada değil midir? Ve Çince konuşur bir diğeri. Sormaya çalışıyor ama Çince’miz yok. Yine de Özce konuşalım bakalım. “BEŞERE KELAM, BİZE KELAM, HERKESE KELAM” dedim ama NEFES yok mu? Hangi programda nefesten söz edildiyse orada hep KELAM dillendi. Anlat da anlayalım. Canlarım, işte; bu da geldi soru olarak.

Devamı 2.Bölümde

https://youtu.be/5w4yDPIMnho

Süper İnsanlık Realitesi



 

NEFES (1/3)

24.07.2019

Gerçek şu: İnsan, Kurullarını Halik kılarken; hep, kendini anlatır ve der ki “Ben; sizi, BİZ olan yaşama kodlamaya çalışıyorum.” Ona sorun; o kendini hak etti mi!? Yoksa HAKK olup kodlandı ve yolu, kodlayıp ışık haline mi dönüştü!? Bunu mu söylüyor!?

Aylık Kaynak Çalışmaları yapmakta olduğumuz o dönemde (Başka dernek ve Gruplar ile çalışmalar yaptığımız dönemde); herkes, çalışmalarda kendini anlatmıştı. Görmüştük ki her bir SİSTEM Çalıştırıcısı; beden (mutlak, diri beden) alıp yaşama inmenin insana güç kattığını anlatmıştı… Ama her biri, beden aldığında; kendi yarını için geçtiği bu yaşamda, kodlama yapamayacağını; kodlanmış olarak görev taşıyacağını düşünmediğini de dillemişti…

Eğer o günkü çalışmalarda, Dünya Planeti kontrol kuracak diriliği oluşturabilseydi; Sistem Çalıştırıcıları olarak çalışmaya katılanların her biri, Tüm zamanları hak edebilecektiler. Ne yazık ki kontrol kurulması imkanı yoktu. Her gelen, kendini anlattı. Kendi yarınını hak etmeye çalıştı… Bu, amaç değildi!...

Bu nedenle, tüm zamanları hasata kaynak yapan yeni bir çalışma devreye alınmalıydı ve bu çalışma, teknik olarak kodlayıcı şarkılarla gerçekleşmeliydi. İş buydu!...

Bunun için GENÇ (Yaşamı tohumlayan ve her ana kodlanıp yenilenen), YAŞLI (Yarını kodlayıp kodlananda tahditlenen) olup geldik… Bu çalışmaya kodlandık ve bu çalışmayı yapmaya başladık.

Din sahlarındakiler sordular; “Niye yarınlar kodlansın ki!? Yarınlar kodlandığında biz, burada oğullarımızı hak edemeyeceğiz” dediler… “Din” dedikleri kervan; onları kodladı ama yaşamlara tohum ekemediler. Bu nedenle burada, bu çalışmada olmaları mümkün olamadı… Yolu kaybedenlerdi onlar. Ruhsuzdular… Koca bir yaşam ve koca bir insanlıktılar!... Ne var ki kodlanmışlık yoktu; tohumlanışları yoktu…

Oğullarım; sizi, sizlik kalemi olan ilminizi, hep dinledim ama burada göreviniz yok. Çünkü siz, beden (mutlak, ölümsüz beden) almadan geçiş yapmaya geldiniz… Gerçek şu ki beden almadan yoğun ışığa giremezsiniz. Girdaplara inersiniz. Ne var ki orada KİL olarak görev almaya çalışırsınız… KİL, kirdir. Bunu bilin ve kiri hak edip kontrol etmeden, hasat olamayacağınızı anlayın… Anlayın!... Ama kiri, KİL diye bilen, insanı (gerçek insanı) anlatamaz.

Şükür ki yapılan çalışmalarla Zaman Kapıları’nı açtık ve Dünya Planetini çok güçlendirdik. Artık dünyada dinin fonksiyonu yok; İmparatorluğun Kültü var. O kült, “İNSANLIK”tır ve o kült, “KERVAN”dır.

“Bin kere bir; yine bin” der Yaşam Sahaları ama “bir kere din” dendiğinde; o din, Mesih Kapıları’nda kulluk yapanlara bile sırdır.

İnsanlık artık yaşamak için kini, kili ve diriliği anlamalıdır… Kin; kildir, kirdir… “DİRİ KELAM”da İNSAN olabilir ama yoklukta, kendini anlamalı ve Halik olmalı ki hologramlar aşılsın.

Asıl önemli olan “YAŞAM KURULLU” olmaktır. YAŞAM KURULLU olmak için de KELAM olmak gerekir. İşte bizlerin bugün; Başkanlığa, KALEM olarak dinlettiğimiz KERVAN, insan sofrasında kendini dillerken; her birimiz, “MUTLAK IŞIK”larımızı buraya çekerek “NEFES”i kodladık. “NEFES”i kodladık ve yoğunluğu artırdık. İş buydu; bunu yaptık!... İş budur!... İşte bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

24.07.2019 NEFES 1

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ 2. BÖLÜM

Canlarım işte bu da geldi soru olarak, ancak dünya planeti nefesi kodlar; ancak Türkiye çobanları kodlanır ama kodlayan çobanlıksa kodlanış kayıtsızlık olur. Bugün burada çobandan söz edenin halka halka genişleyişte insanlığı olamaz ki...

"Hayırda ve şerde" der bir diğeri, akılda biz deriz ki; "akılda"...

Dar boğazdan geçti yaşam sahaları canlar, bizler dünya planeti için bütün kötülükleri aşan bir çözümleme devreye almadık; her planet içindir bu çalışma... Birlik kelamında tüm planetlerin kontrolü için...

Han, halka halka geçişkenleştiğimiz zaman hakkın kapısı olur; tüm planetler o kapıyı bulur, kapıyı hak eder ve yolu kodlar... Peki burada yapılanın diğer planetlere ilim olup varması mümkün mü? Mükafattır insan canlar, insan varsa mükafattır ve her andır o insanlık; onunla tüm sahalar kodlanır. Öyleyse yaşamlar boyu yasalarla kodlanan bu yoğunlaşmalarda İmparatorluğun Kelamı bütünün kültü olacak ve bütün kötülükler aşılacak diye beklenen o gün gelmiştir ve işte insanlık planetlerin kontrolü için bu yoğunlaşmayı diriliklerle devreye almıştır.

Partiküler tohumlamadan çok daha öte bir tohumlamadır çarık çıkardığınızda kayıtladığınız. Hepimiz dünyalıyız ama türevleri tohumlamak çok daha ötedir. İşte türevleri tohumlamak da mutlak kurullarla olacaktır ve işte o kurullar bütüne hizmetçilik için Mikail olup bu çalışmaya dahil oldular.

Kaçmak yada kaçmamak, hakkın kapısı olmak yada olmamak, kodlanmak yada kodlanmamak, nesilleriniz hep bunları yapmaya çalıştı; bizler ise hakka varmaya, hak olmaya ve Ka Ha olmaya çalıştık. Netice şu; şeytana şafak gereksiz ama şarkı gerekir belki bize ise hak gerekir.

Herkes şer yaratır, şeytanlık yapar, şarkılarla yapar bunu; "saha ilim" diyerek de yapar, "kelam hak" diyerek de yapar ama hologram ötesine varıldığında o şarkı mutluluk şarkısına dönüşür. Bir tek insan bunu başarabilir, işte o insan bütünün kültü olan bilişdir... O bilişi hak etmeyen insan değildir zaten...

İyi bilin ki kıranın, kırılanın tınısı yoktur ama kırmayan kırılanda kontrol kurabilir...

Hucca sahaları vardır, hakkın kaleminde o sahalara şevk, şavk olup inebiliriz ama o sahaları kontrol etmeliyiz çünkü şer yaratılıyor oralarda. Biz o sahaları mutlaka konrol edebiliriz, işte Hucca sahalarındaki o kontrol ilimle olacaktı biz bunu hak ettik ve yaptık. Kontrolsüz bir dünya dilimizde diriliğimizde yoktur canlar. Temizlik yapılıyor yaşamda şu anda tüm sahalarda, temizlik yapılıyor ve temizlik sürüyor. Bitki, hayvan ve her anda bu temizleniş devrede. Çorak sahalarda da bu temizlik var. Her yerde var... Ve tüm insanlık içindir bu çalışma.

Üyesi olduğumuz dünya, biz bu dünyanın üyesiyiz... Dünya planetinde yapılan her çalışmaya dahil olabilmemiz mutluluk olaktı ve üye olduk. Burada olmamız bu nedenle mümkün oldu... Eğer üyesi olmasaydık bu planete, buradaki yaşam kayıtlamalarında birlik tekniğimiz olmayacaktı. Ve biz bu gün bu planetteyiz... Asla hatamız olmamalıydı ve olmadı... İyi ki buradayız...

Süper sistemlerin siyah renkteki kelamı daha güçlenecek ve artık dünya mutlak sulhün haliki olacak biliyor musunuz?... Sulhün haliki olacak ve bu planette savaşlar sonlanacak!... Bunları iyi bilin...

Bugün Amerika "savaş" diyor, bugün Fransızlar kontrol kurmaya çalışıyorlar, ne var ki kontrolleri yok... Amerika'nın kelamı yükseldi, İran kök geçişini yapmaya çabalıyor, Hindistan'da sistemli kodlamalar sürüyor ama kontrol yok, Fransa'nın geçiş sahaları çok güçlü ama kontrolleri yağmura inmedi henüz. Rusya kök geçiş yapıyor ama konrolü kodlamalarla, kayıtlamalarla gerçekleşirken hakkın kapısını kontrol etme imkanları henüz oluşmadı. Suriye koruyuculuğu kontrol edebilecek dürüme varmaya çalışıyor, ne var ki kale gibi bir dirilik var orada ki bu dirilik din diriliği. Her bir din kendi dilini orada dillemeye çabalıyor. Bunlar koruyuculuğun kontrolsüzlüğüdür... Kontrol yok henüz... Ve daha bir çok ülke... Mutlaka dünya planetinde bunları biliyorsunuz!...

Ana kapıların tümünü kapattım ve sözü kestim, şu anda Türkiye'gelelim... Türkiye ne yapıyor!?...

Türkiye bilişle çalışıyor... Çok büyük bir görev taşıyor Türkiye... İmparatorluğun kültü olabilecek güçtedir ve siyeh renkten öteye varmaya çalışıyor. Kontrol kurcak gücü var ve ssiyahi kapıların ötesi bir kapısı var... O kapıyı açtık, gördük ki; hak kapı mutlak kurullarla Türkiye'de kodlama yapmaya başladı. Türkiye'nin ruhu var ve bu ruh bütünün kültü olacak... İyi bilin ki Afganistan'dan öte bir devre açılacak Türkiye'de...

Afganistan temiz bir zamana geçecek. Afgan halkı kontrol kuruyor, yüceler cümlesinde cevheri kalem olacak. Amerika'nın kulluğu doğanın kulluğundan farklı çok farklı bir kulluk yapıyor Amerika... Bunların tümünün korunuşu, kodlanışı, kaynak olup kalem oluşu isteniyor ama biz Türkiye olarak doğanın gücüyle çalışacağız. Doğanın gücünün ötesi hiç bir yücelik yoktur, bunlar anlatılacak ve anlaşılacak...

Değerliler, Afrika bölgesinde de hareketlilik var... Hepinizin iyi bildiği gibi özellikle Mısır ve Libya ve daha farklı çalışmalar... Ne yapacak Türkiye!?... Aracıdır... Hakça, hak tahtca konuşuyor Türkiye... Bunların önemi büyüktür...

Nüve olan, her anda var olan insansıları insanlaştıracak olan bilişin kapısıdır Türkiye!... Ve Türkiye'de kontrol kurucular, büyük kök göklerin kültü olarak koruyucu olacaklar. Sanal boyutlar siyah renkte her şeyi hak edeceklerini düşünürlerken, sistemli olarak yaptığımız görevlerle bütünün kültü; mutlak kurul hepimizin gücü olacak!

Canlarım, Türkiye'nin görevi hepimizin gücüyle devrededir bunu asla unutmayın! Ne yapılıyorsa bir tek olup yapıyoruz... Siyasiler ve ilim sahalarındakiler bir tek olup yapıyoruz!... Tüm insanlık içindir yaptığımız her şey... Başka ne diyeyim ki; barış içindir... Ağır yükün hafiflemesi içindir ve teni tahditsiz olanların kontrolü içindir... Yerküreyi kontrol etmeye niyeti olanlarında ağırlığı hafifliyecek çünkü yasaları kontrol etme imkanları onlara tanınmayacak.

Çok mu, çok mu görev taşıyoruz?... Kesinlikle...

20 dünya tek bir kelam, bir tek kul; insan... Hepsinin kelamı hak ve Tanrı mutlak... İşte o mutlak Tanrı tüm sahalar, tüm sahalar kök göklerin kalemi... İşimiz budur!... Bunun ötesi bir işçilik yoktur, iş budur, iş budur, iş budur!...

https://youtu.be/tkKR_8tIsIc

Süper İnsanlık Realitesi

 

 

 
  Bugün 100 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol