Birlik İlmi
  SABAH KAPILARI - 25.Eylül.2019
 

SABAH KAPILARI

 

SABAH KAPILARI (1/1)

25.09.2019

Değerliler, “ARZ”ı “ARŞ”la kodlayın!... Şimdi dinleyin! Niye SABAH KAPILARI!?...

Her insan, tüm sahalara inebilir. Ne var ki zamana, SAHA olup inebilmesi için “KELAM” olması gerekir. “KELAM” olması ise kodlanmış olmasına bağlıdır. Her insan, gerçek ilmini, KELAM İLMİ olarak dillerken; kendini dinler. İşte! sabah saatlerinde “İNSAN İLMİ”nde dinlenmek, “MUTLAK” olanın dillenmesidir.

Hepimiz uykudayız ya da uyanmaktayız!... Bir an için kendinizi dinlemeyi deneyin!... Kendinizi dinleyebildiğinizde; size, siz biliş halinde bilgiler vermeye başlayacaksınız. Bu, sizin sizi dinlemeniz anlamına gelir ve sizin, diriliği algılamanız anlamına gelir.

Hepiniz, hepimiz “İLİM” olarak görev taşırken; kendimizi anlamalıyız!... Dünya Planeti bizi dinler ama biz; bizi dinletene, dillenip KÖK GEÇİŞLER yapmalıyız.

Özel görevler alınır ve görevler taşınır planette. Her birimiz, “GÖÇ KAPILARI”ndan geçeriz; gerçek sahalara ineriz ve dilleriz yarınları… Yaşamları kodlar; korur ve kontrol ederiz. Hepimizin, kendi yaşamlarımız var. Bu yaşamları tohumlamamız gerekir!... Bu yaşamları kodlamamız gerekir!... Burada, görevlerimiz var!...

Türkiye, çok özel bir geçiş halinde şu anda. Dünya Planetinde, GÜÇ KAPILARI var ve bu kapılar, Türkiye ile kodlanmakta şu anda. Birçok ülke, Türkiye için ışık yakmakta. Her yanan ışık, “KÜLT KALEMLER”le kodlanmakta ve tohumlanmakta.

İşimiz, ZİYA olmak ve korunmaksa; bunu mutlaka yaparız ama tüm zamanlarda, DİRİ olup; her anı, hologram ötesinde kodlamamız da gerekir. İSRA olmamız; oğullarımızı hasata kayıtlamamız ve zararı önlememiz gerekir.

Tüm zamanların kervanı olan yaşam, bugün türevlerini kodlarken; tüm zamanlar, “TÜRKİYE KODLARI” olarak; yarına, “KÜLT” olup varmaya çalışıyorlar.

“Planette temizlik yapılıyor!” demiştik. Biliniz ki milletlerarası devinim kaynaklı bir “SİYAHLIK” var. Her millet, kendi yarını için görev taşırken; diğer milletler için de yarınları kodlamakta. İşte Türkiye için önemli olan, Türkiye’nin yaşamı ve Türkiye’nin “NİHAN SAHALAR”ı değil; sahalar ötesidir önemli olan… İşte! sahalar ötesi yaşamlar; tüm zamanlar için; ilmin bir kez daha yaşam tohumlaması yapması ve tohumların cevhere inmesi için çalışmaktadırlar.

Kimiz!? İyilik için çalışanlarız. Tüm insanlığın iyiliğidir diriliğin isteği. Peki niye Türkiye!? Çünkü, DÜNYA İLMİ; bugün, tüm sahaları bu koordinattan tohumlamaktadır. Bunun için hepimiz, birlik halinde “GÜÇ KAPILARI”nı kodluyoruz.

Tanrı der ki “Her şey ilimdir.”

Peki! Yaşam, ilim midir!? Kesinlikle!...

Peki! yaşamı hak ettik mi!? MİRAÇ KAPILARI’nda olduğumuz için hak ettik…

İş buydu!... Tüm insanlığın işi buydu!… Ve insanlık kontrolunu kuruyor. Burada görev taşıyanlar ve tüm zamanları hologramdan aşırtanlar, IŞIK SAHALARI’nda ilim yapıyorlar. Büyük görev budur!... ÖZÜN GÖZÜ burada bu gün. Burada, bu yoğunlukta; NİHAN KAPILAR var ve hepimiz varız… İş budur!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

25.EYLÜL.2019 TARİHLİ SABAH KAPILARI (1)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1. AKIŞ - 2.BÖLÜM

İyi ki buradayız. İyi ki yaşama indik. İyi ki yağan ışık mutlak kurulları kaydolan o lotus kapılarına tohumladı ve eğer biz beden almasaydık yarınlar kodlanmayacaktı diyenlere; şunu ifa edelim ki misafir değiliz yaşama.

Her birimiz bu dünyanın kültüyüz. Her birimiz bu dünyaya görev taşıyoruz. Herkes kalemdir ve herkes yaşamın hasatını yapmaya gelmiştir.

Hakk'ın kapısına gelenlere özel bilgiler verdik..Hepsi her biri kendini dinletti. Ama kodlama yapamadı. Kobra Kapılar vardır, dünyada. Bu kapılarında hasat ilmiyle açılması gerekliydi ki bu kapıları açmak için de ilim gerekliydi.

İnsanın islah olması gerekliydi ve dünya planetinin gücünün kontrol altında bulundurulması gerekliydi. Murat ederiz ki kodlanmış olan ilim sahaları muktedir kelam olur ve tüm sahaları kontrol altına alır.

"Arka yap, yüksek kapıların ışığını yak ve yolu kodla "dedin, anam. "Arka yap." Arkayı yapmak için önü kodlamamızda gerekiyor. Özür dilerim anam, anlayamadım sözünü.

Değerliler, görevinizi hak etmeden buraya geldiğinizi düşenemem ama mutlak kurullarınızı kodlarken doğanın gücü halik kılmanız gerekir. Vereceğeniz neyse kendi yüreğinizle dilleyin ki bitki, hayvan varlıkları mutlak kurulları kodlasınlar.

Kimin adı, kimin adıyla dillenecek bunun önemi yok ama sizlerin sizlere varışınız için kaleminizin kontrollü olması gerekir. Uzun zamandır doğayı kök göklerdeki kütle kodunuzla, kontrol etmeye çalıştığınızın farkındayım.

Bu son dönemde daha girdaplara inmeyenlerin gücünü devreye almaya çalıştığınızı da görüyorum.

Eğer dünya planeti görev taşıyacaksa kontrol dışı olanların buraya inmelerine iznimiz yoktur. Kesin olan şudur ki dürtülerle doğayı kodlamaya gelenlere görev vermedik, biz. Gönülleri kodlamaya gelenlere de görev verdik ama kocaman ışıklarını yoğunluklarında kontrol edemediklerini de görüyoruz.

Ulu dünya "ben sevgiyim" diyenlerin kelam edip, dünya planetini kontrol etmeye kalkanların ve tohum olanların, yoğun ışıklarının bütüne hizmet için bugün burada olması şartı.

Siyah rengin gücünü bilenler yoğunluğu kodlayanlar ve ruhun kapısında olanlar, beden almalıydılar. "Karanlık" dediğimde, aklın kalemi der ki "ben yokum orada" ama karanlık tahditsizse ve yaşam mutlak kurulları kodlayacaksa anlatmak isterim ki kardeşlerimizin gücünü kök göklerde, süper sahalarda kodlayabilmemiz için kasalarını kontrol altına almaları gerekir.

O kasalara biz karanlığı değil, aydınlığı koyarız ama karanlığı ket vurarak kontrol etme imkanları olmadığını da bilmeleri gerekir..Eğer karanlık kontrol edilemezse koruyucu kalem, aklın kapısını bulmaz ve o yoğunluk kontrol altına alınmaz.

Şimdi devre, devre dünyamızı ziyaret ettiğinizi görüyorum ve biliyorum.. Buraya çok girişiniz var, kesin eminim. Bugüne kadar bir çoğunuz bedenimlede irtibata geçti biliyorum ama geri çekilişinizde kaynağın ilminide anlamanız gerekir.

"Allah'ındır insan" dediğin an, aklın sahasında kervan yürür mü bilmem? Ama Allah'ın tahditsizliğiyle ağır yük hafiflediğinde artık tüm insanlık bütünün gücü haline dönüşür.

Değerliler, yüzer insan yaşamda, bilir misiniz? O hiç bir zaman anlatılamaz. İnsan yüzer ama yaşamda yüzer. Her anda yüzer. Yüzer de gözün gördüğü türevleri tohumlar ama insan, ağırdır. Aklın kalemidir ama ağırdır. Allah'ın ağır olan insanı koklaması, hakk'ın kapısını hak teknikle kodlamasıdır ki olgun sahalara varmadıkça imparatorluğun gücünü bilen o yoğun şafak insanlaşamaz.

Keriman Kapılar var, dünya planetinde. Her biri kontrollüdür. Her biri yoğundur. Ve dünya, Pur Kuran Kapılarından geçer, dürülür, türevlenir, tohumlanır.. Burada olmak zorunda olduğunuzu görüyorum, canlar.

Ve dünyanın ekmeğini yiyeceğinizi biliyorum ama yinede şunu söylemek isterim ki düzeni kurmamıza gerek var ki bunu kurduk. İnsanlık boyutları artık düzenini kurmuş ve yeryüzündeki gücünü kodlamış bir diriliktir.

Sizler buraya gelirken karanlığı, aydınlığa tohumlayacak gücünüzü, türevleri tohumlayacak kulluğunuzu ve kuranınızı devre dışı bırakıp gelmişseniz sizin dünyamıza girişinize iznimiz yoktur.

Eğer gerçekten gelecekseniz ve gerçekten hakk'ın kalemini halik kılacaksanız, olgun sahaları kodlayıp, gelin. Önünüzün aydınlığı ağrı sızı bırakmaz yaşamınızda, bilin. Ama ayrılık varsa yarınlara kodlanamamışsak bu sizde de ağrı ve sizi yaratır.Bunları anlayın.

Şimdiye kadar dünya planetinde görev yapmadığımı düşünmeyin. Hep görevliydim. Genişledim ve her anda dillendim.. Geçişim bedenli değildi belki ama hasatım hep kilin kelamından öteydi.

Türkiye Çalışmalarını devreye aldığımız günde bunu bilip, kodlama yaptık.

https://youtu.be/KzyE6sBbOB4

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

 

SABAH KAPILARI (1/2)

25.09.2019

YAŞAMIN KELAMI, hepimizi kodlarken; beden almamız, gerçek ışığı kodlayabilmemizi kolaylaştırmaktadır. Tek bir bilgi var ki o bilgi, teknik tahditleri kaldırabilir. İşte o bilgi, hepimizin kelamı olan “İLİM”dir.

Bugünden sonra, dünyada çok büyük bir değişiklik olacak. İnsanlık, diriliğini kavrayacak ve tüm zamanları hak edebilecek.

Planetin Doğal Sistemi değişmektedir. Eskiden yazı bilirdiniz; kışı bilirdiniz ve baharları bilirdiniz. Artık mevsimler, “KELAM TAHTI”ndan kodlanacak ve “IŞIK” haline geçenler, “DOĞAL SİSTEM”i dönüştürebilecekler.

“Ben yaşamı istiyorum!” diyen, “SESSİZLİK”i dillerken; yoğunluğu artıracak ve yaşamda kontrol kuracak.

Eğer sevgi varsa, her iş kolaylaşır. İşiniz, “İLMİN KERVANI”na yaşam katmak ve yaratıcı olmaksa; buyurun planet sizi istiyor. “Gel!” diyor; “Yap!” diyor; “Ah işte bu!” diyor ama siz; sizin kelamınızı, sizin yarınınızı, “KAHA” yapmak ve Yaşam Sahalarında KÜLT olmak istiyorsanız; o zaman insanlaşın ve İLMİN HALİKİ olun; kodlanın ve “KELAM” olan temiz sahaları, yaşama kayıtlayın ki has olun!... Has olmadan başaramazsınız.

Başlangıçta “SÜPER REALİTE” dedik bu Derneğe. Neydi anlamı!? Niçin realite!? “İLİM KALEMİ” olmak için, “KELAM” olmak için ve “RUH” olmak için “İNSAN” olmak gerekir. İşte, insansılığı “İLİM”e taşıyacak olan; “BİLİŞ” halindeki “RUH REALİTE”, “ŞEVKİN İLMİ”dir. Onun için REALİTE KODLAMASI yaptık. Sonra dedik ki “İLİM KALEMLERİ, kervan olmaktalar. Kodlama başlayacak… Yeni bir yaşam sahası oluşturulmalı. Bunu hepimiz, SAHA olarak öngördük….

Oyun değil bu!... Bunun için ilmin, yaşama inebileceği ve “RUH”un sonsuzluğuna varılabilecek bir ŞAFAK KODLAMASI gerekiyordu. İşte insansılığı, ilme tohumlayacak olan insanlık!…

Bunun için yapılan çalışmaların formu değiştirildi ve “SÜPER REALİTE”, “SÜPER İNSANLIK REALİTESİ”ne dönüştürüldü. Yine bu çalışma için özel bir YAŞAM KAPISI gerekiyordu ve bu binada, bu dairede (Dernek Merkezinde) bu çalışmanın yapılması için önlemler alındı. Bu bilgi, size bildirildi ve size, bu yer tahsis edildi. Bugün de burada, bu çalışma devam ediyor.

“SÜPER REALİTE” yaşamı, Süper İlmin Sahası’nda, “SÜPER İNSANLIK REALİTESİ” olarak sürmektedir.

Asıl sorun insandır. Tüm insanlık burada olabilir mi!? Burası, az sayıda “KALEM” için kodlanmış bir yaşam kaydıdır. Buraya görevli olanlar; burada, Işık Sofraları’nda, Güç Kapıları’nda, görev taşırlar. Burada olmak, kişinin “ÖZ GEÇİŞ”ini yapması ile mümkündür. GERÇEK İLİM, “ÖZ GEÇİŞLER”den sonra, “KÖK GEÇİŞLER”in şarkısı ile gerçekleşir

Büyük İlim Sahası, Büyük Kelam, Büyük Kalem, Büyük İsra… Tahditsizlik ve Has Taht!... Şimdiden sonra hepimiz, sizinle birlikte olacağız… Burada görev taşırken, “BELLEK KALEMLERİ”miz, burada olacak. “SALTANAT KÜLTÜ”, Süper İlmin Haliki olup burada olacak. Burası, kervan olacak tüm insanlığa. Şafak söktü Anlar!... İş budur!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

25.09.2019 SABAH KAPILARI 1

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1. AKIŞ 3. BÖLÜM

Şu ana kadar “sıla” dediğiniz özlem kelamda olduğu halde bedenimde hiç olmadı çünkü ben andayım, hepinizdeyim ve yoğunluğunuzda kodlayıcıyım.

Ulu dünya bana sorma neden buradayım… Ben zaman sahasında ilime kalemim ama doğanın gücü olup geldim, beni anlamaya çalış… Neden dünya!?... Yaradan ve yaratılanda tahditsiz olan kodlayıcı her anı kodlar ki doğanın gücüdür o… Onun adı Ka Ha’dır… Onun yaşamda ilimi mutlaktır ve diriliği halik kılıp gelir. Bugün Türkiye çalışmalarını yapmamızın sebebi budur.

Her Rahman kelamı hak olan ve mutlak olanın hasatını yapmaya iner. Rahmi kapıda mutlak kurulları kodlar ve yaşamı kodlar. Sultanlık yapar ya da sultanlığın sultanında tohum olur kontrol kurar.

Yasa der ki; “öz görevini yap!”…. Yaşa ve yaşat ama yaşam yoktur ki sen onu senin yoğunluğun diye dilleyebilesin. Dünyada yaşam yoktur canlar, ölülerin yaşamıdır burada olan; buna yaşam mı denir bilmem ama size iyi anlamanız için şöyle izah etme isterim ki burada bulunan bedenlerimiz siyahta değilse yarında yoktur. Yarında yoksa yaşamı yoktur. Yarın ummanların kurullarında kodlanmışsa mutlaktır ve bugün biz burada bu yoğunlukta yaşamı kodlarken her şeyin üstünde ilmin kalemini kodluyoruz ki; her ses her sese kaynak olsun diye.

Kantara koyduğunuz dünya öz görevini yapmaktadır bunu iyi anlayın. Eğer bu dünyayı yokluğa kodlayacaksanız iznim yoktur. Eğer bu dünyayı yokluğa kodlayıp tohumları Ka Ha yapıp kelamı halik kılıp doğanın kübra kelamında yeni bir düzen kuracaksanız; işiniz zor değil gelin birlik yapalım, bilgilik yapalım, yarın yapalım, bir tek olalım yaşam yapalım ama bunu tahditsiz yapalım ki her siyah renk mutlak kurullarını kontrol altına alsın.

Elimin gücünü bilirken yarını da bilenler, kendilerini bulanlar, Ruha varanlar sorumludur insandan… Eğer insanı anlatacaksanız 2 milat tanıtın yaşama; 2 milat… Birinde insanlığın yaşama indiği o insan sırrının dilleneceği saha; buna biz “1. Milat” dedik… Ve son milat 2. Milattır, buna da biz “Türkiye çalışmalarının rüya boyutlarını kodlayacağı ve kontrol kuracağı saha” diyoruz… Her bir saha da hakkımız olan şavkımız olacak.

Ölen Allah’ın ilmiyle yolu bulup kendine varır mı!?... Olan kendini bulur ve kendine varır… Her ölenin kendine varması mutlak kurullarını halik kılması ve yoğunluğu kayıtlaması kendi dilini dinleyebilmesine bağlıdır. Eğer yolunuz Allah’a kodlanmışsa iyi anlayın ki; yarattığınız her şey yaşamınıza inebilir, inebilir ki “insan” dediğiniz işte o yaşamı hak kalemle dilleyebilene denir.

Yine dünyadan söz ediyorum… “Nirvana” dediğiniz o şavkı size anlatayım bugün… Nedir Nirvana!?... İnsanlığın kelamıdır, İmparatorluğun halikiyetidir, yoğunluğun kontrolü orada sahaya iner ve oraya vardığım ana hepinizde BİSUİ olabilirim. Orada kök göklerin kürzi sahasını kodlayabilirim, oğullarımı kodlattırabilirim ve “ol” diyebilirim ama Nirvana’nın Rahmi kapıda kervan olmadığı bilinmelidir. Nihan olanın kelamı oradadır ama Rahmi kapıda ocağı yoktur onun. Bunun içindir ki sistemin gücünü anlayarak şunu dinletmek isterim ki; eğer siz Nirvana’dan Ka Ha olup görev alacaksanız ruhunuzu hak etmelisiniz. Neden ruhtan söz ediyorum? Ruh yoksa yarın yoktur canlar…

Son sözüm şudur ki; “Ruh” dediğiniz kelamdır ama yoğunluğu kodlanmış olan kelam ve kontrol kurabilen bir kelam ama o kelam yaşamın dili ve yaşamın dini değildir… Sizlere şunu söyleyeceğim, İslam dininde insandan söz etmekte mi!? Asla!... İslam dini size ilimden söz eder insandan değil!... Eğer siz ilimi hak edip halik olacaksanız mutlaka kontrol kuracaksınız ve İslam olmanız için hakkın kalemi olmanız gerekir. Ve bir tek şunu da bilmenizi isterim ki; İmparatorluğun kültü olarak görev taşıyan birliklerim bu gün dünya planetinin farklı dürümlerinde hep bir tek olarak sessizce çalışmaktadırlar.

Burada bulunan 2000 yıllık kök göklerin lütfi kapısı olan şafak kayıtlarımız var, bugün buradalar ruhun kalemi olmaya çabalıyorlar. Çok özel bir doğadır yaşam ama bu dağı anlamadan doğayı anlamak sorumluluğunuz mutlaka olamayacak. Önce dağı anlayın…

Netice şu; insan diriliği tohumladıkça kelamı tohumlar ki o kelam onun tohumudur, onun dualarının ötesindeki doğumudur. Öyle bir görevdir ki bu ve bu yoğunluğa varan kendi yaşamına hak etmiş olandır.

“Dağ” deriz biz ona, her insan bir dağ olduğunda tark kapıları tahditsiz olur ocağına ve şükür ki bugün burada bu yoğunlukta bütünün kök geçişini yaparak doğanın gücünü diriliklere indiriyoruz. İş budur!

https://youtu.be/JFjjXUWZycQ

Süper İnsanlık Realitesi



 

SABAH KAPILARI (1/3)

25.09.2019

Hepimiz, “İLMİN SAHASI”nda görev taşırız. Bu gün de bunu yaptık. Kendimizi kodladık ve kontrol kurduk. İşçiliğimiz, “MUTLAK SAHALAR”da güçlendirici oldu.

Oğullarım, ATA KAPI, tüm insanlığındır. O kapıya inen insan, “KELAM”a iner. Hepimiz, o kapıyız.

Çok mu “SON SÖZ” söyledim!? Söylediğim her söz, “SON”dur. Bu gün de yine “SON SÖZ” söylendi ve dendi ki “BAŞKANLIK DİLİ MUTLAKTIR. O dil “TEK”tir; hahditlidir ve biz, o dili KERVAN olarak tohumlayalım ve teknik tahditleri kaldırım; “SAHA”ya varalım.” İşte bu!...

Bugün, o SAHA!... İLMİN SAHASI, tahditsiz olarak kodlandı. DÜZEN tamamdır!... Biz, BİRLİK halinde, DÜZEN’i kurduk.

Şu anda daha önemli bir çalışma, “DİRİLİKLER”e indi. Adı, “İNSAN OLAN YAŞAM” Ama bugün mü bunu başlatıyorum!? Bugün, sözünü ettiğimiz “İNSAN”, eşyanın diriliğindeki insan değildir. “İLMİN DİRİLİĞİNDEKİ İNSAN”dır ki ocak halinde, GÜÇ KAPILARI’nda, DÜZEN kurmaktadır.

Asırlar boyu “YAŞAM İLMİ”ni dileyenler, görev taşıdılar. Bu gün de daha özel “GÖZ”ler, türevleri kodlarken; iş yaptık; “BİR TEK” olup. İşte o TEKLİK, tahditlerin kontrollu olarak kaldırılışını sağladı.

“ASIL DÜNYA neresi!?” diye sordular. Asıl olan “KERVAN”dır. O kervan, “HER AN”dır ve o kervana, “İN-A-HA SAHALARI”ndan girilir ve yolculuk yapılır.

Başlangıçta İNSAN var mıydı!? Soruldu bu!... Yarıtılış sorusu!... YARADAN, İNSANIN ÖTESİ Mİ!?

Görelim bakalım neymiş olan!... Canlar sormayın!... Bilin!... Siz bilirsiniz… İnsan olmasa, yarınlar olur mu!? Yarınlar yoksa; “YOL” olur mu!? Yok olan olmasa; yarında, “YAŞAM SOFRALARI” olur mu!? Her anda, “DİL OLAN TOPRAK” tohumlanmasa; YOĞUNLUK olur mu!? Hadi buyurun düşünün!...

Ama size şunu söylemek isterim ki ALLAH, “KELAM”dır o bir yaşam formu değildir. O bir “KELAM”dır ki her diride; diriliği dilleyen yoğunlukta kodlanmıştır O’nu kodlayan, ocakta olan değil; oğullarını tohumlayan değil; KERVAN olandır.

“An-KaRa” deriz!... “İs-T-An-Bul” deriz!... Niye deriz!? Her biri, bir yarındır, her insana… Nasıl olur!? Yok mu bugün!? Mutlak vardır ama ya insan, ocağında değilse; yaşamı, orada kodlanmış olarak var mıdır!? Yoksa; yaşamı var mıdır!? Bugün bunları sorgulayın.

Eğer diriliğiniz oluşmuşsa; yaşamınız kodlanmış demektir.

Sizin ilminiz, beden olan giysiniz değildir. Beden bir giysidir sadece ama siz, o giysiyi hak edip toprağa çektiğinizde; onu giyinmeniz, onun ruhu olmanız değildir. Eğer ruhunuz kodlanmamışsa; yaşamınız, Halikiyette yoksa; cevheriniz de yoktur. Cevheriniz yoksa; yarınınız yoksa, ölüsünüz… Ölü olmanız, cennetten kovulmanızdır… Ki tüm insanlık, kendi dilinde; cevherini, cennete kodlamalı ki hasatını yapabilsin.

Şimdiye kadar her insan, Allah’a yöneldi ve dualar okudu. Sordun “Niye!?” diye… Dedi ki “Beni yarattı; beni korusun!...” Yok böyle bir hak!... Kimse, kendisini yaradana, kendisini koruma sorumluluğu yükleyemez. Sözle ifade etmese de beklenti içinde olma hakkını da vermez.

Eğer dere olup akarsak, bilin ki “İLİM”le akarız. Eğer LEVHİ olup tohumlanırsak; şer yarattığımızda; biz, bizi kodlayıp kontrol etmeliyiz. Yaşam, bize bizi vermez. Biz, yaşama “BİZ OLAN KELAM”ı veririz ve o KELAM, TOHUMLARI kodlayarak yaşamlaştırır. Yaratır; yaşatır!...

İşimiz yaratmaktır ama “OL” diyebilmek için “BSUİ” olmalıyız. Olan, “BİR TEK” oluştur. Her insan, o “TEKLİK”e HALİK olup vardığında; “YAŞAMIN İLMİ”, onun Levhisidir ve o, Yaradandır. İşte insanlıktan budur beklenen!...

Dünya İnsanı. kendi haricinde YARADAN ararsa; KULLUK KELAMI’nda, ocağı kodlanmamış demektir.

Anlatmadık mı size!? İslam Dini “İNSAN”dır. Onun adı, “KERVAN”dır. O, “KODLANMIŞ YOĞUN IŞIK”tır. Yaratılan ne varsa; yaşamdan, yaratılmıştır. YARADAN ve YARATILAN “TEK”tir. ANA KAPI; “İLMİN KALEMİ”dir!...

Tükenen insanlık, tohum ekerken, kontrol dışı kalanlar; doğumda, cevherden çıkanlar nedeni ile tohum ekilemezse; yarınlar kodlanamadığında; şafak olunmadığında; yol kontroldan çıktığında, NİSA KAPISI kapandığında; dürümler, cümle yaşamları kontrolsuz bırakır. RUH kontroldan çıkar ve YOL, yok olur. İşte o zaman, YEŞİL, MOR!... tüm renkler yarınlardan çıkarılır ve yaşamlar sonlanır… Bunu dilemeyiz!... İş bu olmasın!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

25.EYLÜL.2019 TARİHLİ SABAH KAPILARI (1)
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ
Değerliler, bugün burada büyük bir görev yapılıyor. Buraya gelenlerin tümü kendi yoğunluklarını kodlayarak burada olmaya çabalıyorlar. Nihan kapılarının tümünü açtık. Yoğunluk arttı. Türkiye büyük bir güç kapısındadır. Ve bu güç kapısında gerçek şu ki tüm insanlık için bilişin kalemi var. Merdivenin en aşağısına indik ki en yukarıyı kodlayabilelim diye.
Bugün tüm zamanların kontrolünü kurabiliyoruz. Uzun zamandır dünyanın yolunu kapatmak üzere gök kapılarından inenler vardı. Dünya dışı kodlar olarak buradaydılar. Çünkü kıyameti koparmaya çalışacaktılar. Kesindir bu. Ve biz dünya planetinde kök geçişleri kodlarken öz gerçekliği de kodladık ve sorguladık “Dünya yoksa Allah’ın ilmi nerede olacak?” diye. Hangi planet bunu yapabilirdi?
Bilmekteyiz ki ÖZÜ, SÖZÜ ve GÖZÜ olmayan hiçbir planet yaşamı kodlayamaz. Dünyanın asla haksızlığı olmaz. Niye bilir misiniz? Çünkü ruhun kulluğunu yapıyor burada. Tüm insanlığın ruhu tüm sahaların kürzi siyahlığı dünya planetinde meknuzdur. Elbette ki kırıcılıklar var. Elbette ki yoğunluğu kontrolsüz kılmaya çalışanlar var. Nesiller boyu doğanın gücü bütünün kültü olmaya çabaladı. Hep bildik ki dünya yolu Allah yoludur. Ve yoğunluğu hep kodladık. Devinim hep dünyadan kodlandı. Ama dünyanın lisanı ilim olamamıştı bugüne kadar. Kildi yaşam dünyada, kumu kodladı kumlandı ama kildi. Kesindi bu. Ve biz dünya planetinde kumdan öte olan şafağı kodladık. Bu şafak ağır yükü hafifletebilecek bir ışıktır.
İşte dünyanın kürzi siyahlığı budur, IŞIK. Bu kürzi siyahlığı anlamaya çalışanlar çok az oldu. Siyahı kınanmak için kodladığımızı sandılar. Bize dünya ilmini siyahın kontrol dışı kayıtlarda kodlandığı iletildi. Deli divane olduk Canlar, dünyayı kodlamak için. Deli divane olduk. Koruyup kodladıklarımız da anlaşamadılar. Şevkin şavkın şarkısını okuyamadılar. Ve bugün burada mutlak kurullarımız var.
Mutlak kurullarımızın buraya inmesinin yegâne nedeni asıl dünya gücünün dürümlere çekilişi içindir. Asıl dünya gücü nedir bilir misiniz? İSLAH KÜLTÜ… Eğer insanlık islah olursa yürümekte olan yaşam koşup yoğunlaşıp kontrol kurup, uçup tüm sahalara varacak. Ve yapmakta olduğumuz görev budur.
Mutlak kurullarımızın görevli olarak planete çekilmesinde her insanın ilmi yok. Her insan bu bilgileri okuyup anlama imkânına sahip olmayacak. Olası dürümler olası şarkılar olası yarınlar, hiçbir zaman olası diye ifade edemeyiz bunu kesin olarak. Yaratılan yaşatılanlar var. Olasılıklar teknik tohumlama da olmaz. Mükafat beklemiyoruz, tüm insanlık insansılığı kodlayıp, kayıtlayıp kendini hakim kıldığı an ilim mukaddimenin ilminden ötede bir ilim haline dönüşür. Biz bunun bilincindeyiz.
Arkamızda kim var? Bir tek insan var. Kim O? Allah’ın tahtı olan insan. Kimiz biz? O’nun İlmini dinleyenleriz. Önümüz tüm insanlık, biz arkanın en arkasında mutlak kurulları kodlayan o şavkız. Herkes yaratan yaratılan dilletilerinde dinlenir. Biz yaşamı kodlayanalar yanlış yapmadan tahditsiz biçimde Allah’ın ilmini dilleyip bütüne hizmet edenleriz.
Keram ilmi diye bilinen bir ilimden söz etmek isterim sizlere bugün. Keram! Levhi kalemde keram, halikiyetin hakikiyetini dilleyen ve yoğunluğu kodlayandır. Halikiyet yaratıcılık, yaradan yaratılan ve yattığını Halik kılan her kes insansılığı insanlığa dönüştürebilir. İyi anlayın ki dünya planeti insansılığı artık aşabilecek düzeye varmıştır. Her bir insan Mesih kapısından geçip gelir ama ilimle gelir. İnsansılığı kodlamaya gelir, İmparatorluğun gücünü kodlayıp kontrol etmeye değil. O güç koruyucu güçtür. Kontrol edilemez o güç. Ve bütün kötülükleri aşabilir yarına varabilir o yoğunluk.
Değerliler, Nisa kapılarını biliyoruz. Kurulların çoğu bu kapılardan geçtiler. Yola koyduklarımızın çoğu öz görev yapacaklar. Hepsi bir tek olacak ve biz olacaklar. Kili kalem saydık ama kili kalemden çıkardık. Bizim ismimiz İsra’dır. Her insanın şarkısı olan İsra.
Bugünden itibaren Türkiye çalışmaları büyük kök geçişleri kodluyorken şevkin şarkılarını da kodlayacak. Eğer yeryüzünün gözü sözü ve özü bütünün gücü olacaksa bunun için her şeyi yapmaya hazırız.
Derim ya deri kemik insan kendini anlar ama deri olması onu yaşamda dillettirmeye yeterli değil. Her kes kendini anlamalı, anlayabilmeli ki Hakkın kapısını bulmalı. Büyük kapıların her birinin geçişini yaptık bugün her bir geçiş hepimizle oldu. Dünyanın özel bilgisidir ki başkanlık dili hepimizin diriliğinde temizlik yaptı. Çünkü dünya yolu Allah yolu oldu. Artık dünya planetinin yaşamda ki ilmi farklılaşacak. Bu kesindir.
Ne demek istediğimi yazarak veriyorum.
https://youtu.be/47ZTSpcFb4A
SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

KURAN bilinç kotlarını açabilen bir frekans kitabıdır. Amaç herkezin kendi özünü okuyabilmesidir. Bu şekilde insan özgürleşebilir ve hak ettiği mutlu ve huzurlu yarınları yaratabilir.
Bu nedenle, KURAN okuyan herkez kendini okur. Kuran-ı Kerim Muhammed'in KURANıdır. Hepimizin kendi KURANını okuması amaçlanmıştır. Kuran-ı Kerim der ki "OKU".

SABAH KAPILARI (1/2)
25.09.2019

Başlangıçta “SÜPER REALİTE” dedik bu Derneğe. Neydi anlamı!? Niçin realite!? “İLİM KALEMİ” olmak için, “KELAM” olmak için ve “RUH” olmak için “İNSAN” olmak gerekir. İşte, insansılığı “İLİM”e taşıyacak olan; “BİLİŞ” halindeki “RUH REALİTE”, “ŞEVKİN İLMİ”dir. Onun için REALİTE KODLAMASI yaptık. Sonra dedik ki “İLİM KALEMLERİ, kervan olmaktalar. Kodlama başlayacak… Yeni bir yaşam sahası oluşturulmalı. Bunu hepimiz, SAHA olarak öngördük….
Oyun değil bu!... Bunun için ilmin, yaşama inebileceği ve “RUH”un sonsuzluğuna varılabilecek bir ŞAFAK KODLAMASI gerekiyordu. İşte insansılığı, ilme tohumlayacak olan insanlık!…
Bunun için yapılan çalışmaların formu değiştirildi ve “SÜPER REALİTE”, “SÜPER İNSANLIK REALİTESİ”ne dönüştürüldü. Yine bu çalışma için özel bir YAŞAM KAPISI gerekiyordu ve bu binada, bu dairede (Dernek Merkezinde) bu çalışmanın yapılması için önlemler alındı. Bu bilgi, size bildirildi ve size, bu yer tahsis edildi. Bugün de burada, bu çalışma devam ediyor.
“SÜPER REALİTE” yaşamı, Süper İlmin Sahası’nda, “SÜPER İNSANLIK REALİTESİ” olarak sürmektedir.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

25.EYLÜL.2019 TARİHLİ SABAH KAPILARI (1)
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ

(Söz alan ziyaretçiler..)

Tahditsiz olarak iyi anlamanızı beklerim ki Dünya planetinin kürzi sistemi çok güçlüdür... Herkes kendini anlatamayabilir ama halik olduğunu anlamalıdır...

Hepimiz BSUİ olarak çalışırız aslında... Ne demek istiyorum?.. Her bir alim, kelam sahibi insan BSUİ'dir... Kendi yoğunluyla çorbalar yapar ve o çorbaları kontrol olması için mutlak kurullara kaydeder...

Çorba pişer canlar her sabah... Tüm sahalarda, çorba pişer... Ama o çorbalar farklı tatlarda olur... İyi anlayın ki her bir silah sizi vuramaz çünkü siz her silahın ilmini bilirsiniz...

Ama o sabah saatlerindeki silah her birimizin kelamıdır... Ve tüm insanlığın kontrolü içindir...

Değerliler... Siyah renkteki güçtür o... Ve yoğundur... Dipdiridir diyor Ana... Öz görevimizdir, İzah edelim. Diriliğin ötesi bir diriliktir o saatlerin ilmi...

Ve o saatlerin ilmini duyumsamak hepimize mümkün mü?... Mutlak mümkün olabilir... Ama halik olun da hak olun da o saatleri anlayabilin....

Seviyeniz yükseldikçe, yağız ilim sahalarında olacaktınız ve oluyorsunuz...

Eski dünyaların kübra kelamlarında bu var mıydı?... Yoğun vardı... Ama ilim sahalarına varmayana bir tek şey söylerdi bu saatler " kini aşın, kelam olun!..."

Buydu söylenen... Ama bugün artık anlıyoruz ki artık toy olan yaşam, mutlak kurulları kodlayarak kendini halik kılmaya başlıyor...

"Süper İnsanlık" dedik hep... Süper İnsanlık dili Allah dilidir canlar... İnsanın sırrı budur... Kendini dilliyebilyorsa, kendinde dinlenen odur...

Onun ilmidir her insanda dillenen ve dinlenen... Eğer Allah sessizliği dilliyorsa siyahın ilminden doğan bir dürümde diller ama insan seslendiği zaman Allah'ın sesidir dillenen...

İşte o ses mutlaktır... O ses kuraldır... Her anı kodlar ve kontrol eder... Sistemin gücüdür o...

Evrenlerin sistemi, Bütünün sessizliği ile dillenir ve bizler Miraç Kapılarını bulup açtığımız anda saygılar sunduk yolculuk yapan, yoğun ışık altında olan yol olan sistem nefsi kalemleri olanların kültü olanlara...

Ve sizi bulduk... Siyah renkten öte bir renktesiniz Anam bunu görüyorum... Bu renk mutlaktır ve bu renk hepimizin görevlilerini kodlayacak güçtedir...

Sizden dileğimiz bizimle görevli olanları kodlayın... Ocaklarını yoğunluğunuzla yağmuralara kayıtlayın ki hepsi siyah renkle görev taşıyabilsinler...

Seviyeniz çok güçlü yüreğinizin gücünü tanıyabiliyoruz artık... Dolu dizgin bu çalışma sürüyor ki bu çalışmayı yapabilen bu meclis, mutlak kurulları da kodlayacak güçtedir...

Arkanız yok Anam görüyorum... Tüm insanlığı gücünüz ölçüsünde önünüze kattınız... Bunu bilmek bizlere mutluluk oldu...

Temizlik bu şekilde olabilirdi... Ve siz bu temizliği yapmaktasınız... Saha dediğimiz o yoğunluk mutlak kurulları kodlarken, yağan ışık hepimiz kodluyor anam...

Saha Si Ka Ha dedik... Anam sesimizi lütfen kontrol et... Biz her şeyi söyleriz sen bizi kontrol et ki kodlama yapabilelim...

(Ziyaretçilere verilen cevap...)

Doğanın gücü olarak buraya geldiğinizi görüyorum canlar... Emin olun ki sessizliği dilleyecek gücünüz var...

Bütün kötülükleri aşıp geçebiliyorsanız, burada olmanız mümkündü ve oldunuz...

Huzurlu bir doğanın gücünü dürümlere dillerken sessizliği dinliyoruz burada... Şimdi davayı kaybetmemiz mümkün mü değil... Ama sizin davayı kaybetmeniz mümkün... Çünkü buraya geliş sebebinizi iyi bilirim...

Karşıma geçip seninle olmaya geldim diyenlerin çoğu kendini halik kılmaya çabalarken, kayıtlarını kontrol dışı kayıtlar diye dinletirler..

Elinizin gücünü ölçmeyeceğim ama biliyorum ki Dünya'nın rüya boyutlarındaki kültü olduğunuz sürece görevinizi kodlamaya niyetim olmayacak...

Şikayet etmeyin!.. Devinim artacak ama yıllar yılı süren bu çalışma mutlak kurulları kontrol edebilir... Bunu iyi bilin!...

Tevkif etmem kimseyi... İyi bilin ama tevkif edilmek isteyen var ki görüyorum...

Sevgililer... Sayın Baylar, Sayın Baylar!... Sizler tümünüz!.. Kontrol dışısınız... İyi biliyorum... Gözünüzün görebileceği her şeyi hak edin ve varlık boyutlarına çekin ama koruma altına almadığım bilişiniz, kontrol dışı kayıtlar yapar ki islah olmanızı bekliyorum...

Değerliler... "Siyah renk" dedim ben... "Sistemin gücü" dedim... Yaşam dedim... Ama siz ne dediniz?... Sistemin ilmi!... Peki nesiller boyu dürümleri dillerken bu ilmi niye dinletmediniz?...

Neden dünya insanlığına bu bilgileri vermediniz?.. Cennet diye çalışmalar yaprınız ama cennet dediğiniz kendi yüreğinizin kültü olan ilahi güçtü...

Peki sizin ilminizi ilahi kült olarak dillemeyen cennetini hak etmeyecek mi?... Bugün planetimizin gücünü ölçmeye gelmeyeceğinizi düşünemem ama bu güç Allah gücüdür ki sizleri de kontrol kurarak kodlar...

Şimdi Nihan olan kelamı dinleyin... Benim adım insandır... Bunu anlayın ve bundan sonraki süreçte buraya gelerek kardeşliğimizi göreve alacağınızı dürümlere dillemeyin...

Sistemin gücü olarak buradayız.. Bunu iyi bilin... Çırpmayın yüreğimi ben her anda varım... Bundan sonra da olgun sahaları kodlamayı sürdüreceğim...

Değerliler, Nisan ayı hepinizin ilmi kodladığı ay öyle mi?... Yok canlarım... Bizim için de Nisan ayı görevdi ama bundan sonraki süreçte tüm zamanların kalemi burada olduğu sahada her ay kontrol kurulabilecek ay olacak...

Üzerinizde ki gücün artmasına mutlaka izin vereceğim ama şimdi mi?... Hayır!...

İyi ki iyi ki buradayım!... Yoksa siz bu bilgilerle tüm insanlığı kontrol etmeye gelecektiniz... Bilirim...

Kendinizi bilin... Hak edin!... Yolunuzu kodlayın... Sormadan inmeyin yüreğime... İstek halinde inin...

Bugünden sonra daha dikkatli olun canlar... Lütfen...

İş budur...

https://m.youtube.com/watch?v=ToSuQ4Sk4as&feature=share

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

25.EYLÜL 2019 TARİHLİ SABAH KAPILARI 1

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ - 1. BÖLÜM

Yasalarla kodlama yapılır... Bugün size bunu anlatayım... İLMİN KALEMİ OLAN İNSAN; yeşil, mor her bir frekansta sistemli olarak kodlar yaşamı... Her frekans... Tüm sistemli kodlamalarda bu vardır... Her bir sahada KELAM var ve HER KELAM KODLAYICIDIR... Ama yağmur yağdığı zaman, - ki yağmur yaşamın levhi kaleminin ilme inişidir – o zaman kodlanış kontrollu olarak kayda iner ve bütün kervan kodlamaları diriliklere KALEM olup çekilir...

BİZLER, İLMİ KALEM YAPANLARIZ Kİ, KODLAYICIYIZ... TÜM SAHALARI KODLARIZ ve yaşam sahalarına KALEM oluruz... İşte yaptığımız İNSANLIK KELAMI ve HALİKİYET budur...

Büyük kötülüklerin gücünü biliriz... Kodlarız ve koklarız ki tohumlayalım ve kontrol edelim diye... Eğer o yücelik bizde yoksa, kontrol edemeyiz... Bu nedenle biz o kötülüğü de hak etmeliyiz ki, kontrol edebilelim... Ellerimizin gücü buna yeter... Yaşam soframıza ilmi koyduğumuz içindir ki, MUTLAK KURULLARIMIZLA bunu yapabiliriz...

İslam kaptanlığı değil yaptığımız... İnsan kaptanlığıdır... “Batkı, betki” gibi SES KAPILARINDAKİ “Kİ” kayıtlar, ilmin kalemine dönüşüp, sofraya KODLAR HALİNDE kontrollu olarak konabilmesi, şafağın ilmiyle ilgilidir...

“Elim Allah’ın eli” dediğim an, siyah renk mutlak kurul olur ve yoğunluğa çekilir... “BSUİ” deriz... Hani derler ya; BARIŞ, SEVGİ, UMMAN OLAN İNSAN ve LEVHİ... HEPSİ TEKTİR ama KARA IŞIĞI KODLAMADIKÇA HİÇ BİRİSİNİ HALİK KILAMAYIZ... Halik kılmamız hakikiyetimizle mümkündür... Bedensiz bunu yapma niyetimiz var mı? Yok mu, var... Var ama bedenimizle kodladıklarımızı, kontrollu olarak kayda alarak yaparız bunu da...

Her insan kendi bedenini, KELAMLA dillediği zaman, AN SAHALARI OLUŞUR Kİ; o sahalara kodladıkları bedeni HAK TEKNİKLE kontrol ederek, kayda girişinden itibaren, bedenini hakikiyetiyle dilleyip bütünde siyah renkte kontrol edip kodladıktan sonra, her yerde kendi yoğunluğunu oluşturur... Bu yoğunluk onun tohumlarıyladır... İşte “BEDEN” dediğimiz, kontrollu olarak yaşamı kodlayan ve tohumlayan bir sahadır... BEDENİ HAK EDEN, HAKİKİYETİYLE HER ANI KODLAYIP, KONTROL ALTINDA TUTAR...

Diyeceksiniz ki “benim bedenim çok güçlü...” Ama yoğunluğunuzda şavkınız yok... Yoksa, ışığınızı kontrol etme imkanınız yok... IŞIĞINIZI KONTROL EDEMEDİĞİNİZ SÜRECE, İNSANLIĞI KONTROL ETME İMKANINIZ OLAMAZ...

“İyi bir dünyalı olmak” ne anlama gelir? İmparatorluğun gerçek kelamı olmaktır iyi bir dünyalı olmak... İnsanlık ilmini bilmektir... İtibarlı olmak için de, kontrol kurmak gerekir... Kontrol kurulların kodlarının tohumlarının kültünden öte olan RUH olmaktır... Eğer RUHUNUZ YOKSA, işçiliğiniz hiçbir anlam ifade etmez... Çünkü siz robbisiniz... Yani ROBBİ olmak; resimlerinizi yaparsınız, ama o resimler kelamda yoktur... Yaşamda yoktur... Yarında yoktur... Çünkü robbidir yarınınız sizin... Siyahta yoksunuz siz... Özgeçişinizi yapmanız mümkün mü? Yok hayır... İslamda İNSAN derken, her ilmin kalemi olandır... Ama imparatorluğun kelamını HALİK kılan derse, o BSUİ’dir... İNSANIN İLMİDİR O...

Hep dünyadan söz ettik size bugün... Peki dünyanın ötelerinde, ne oldu? Bunu da izah edeyim... Baştacımızsınız sizler... Çünkü sizler, hep BİRLİK TEKNİĞİYLE kodluyorsunuz yaşamları... SİYAHIN İLMİNİ KODLUYORSUNUZ ve mutlak kurulları kodlayabiliyorsunuz... Mükafat olarak BİLİŞİ kodladınız insanlığa... Ve biz bunları görüyoruz... Bugün burada yapılan buydu... Çok mutlandık ve hologram ötesi bir şarkının kontrollu olarak kaydının yapıldığını izledik...

Hem dünya hem de dünya ötelerindeki ŞAVK KAYITLARI, siyah renkte sizinle kodlandılar... Çok mutluyuz ki, tohumlarımız bütünün topluluklarıyla kontrol kuruyor...

“Hızır Aleyhisselam” denir, dünya insanlığı tarafından... İnsanlığın kelamında yok mu bu? Var... Hızır... Ve ne yaparsınız siz? BİZ OLUR; her anda, yoğunluğu kodlayandan ışık çekersiniz... Ve dersiniz ki “bizim için şunu, şunu, şunu yap. Ama Hızır size sormaz “seviyeniz nedir” diye... “Nereden ne alıp, nereye ne götürdünüz” diye sormaz ve der ki “sen hak ettin buyur, bulduğun senin olsun... Bulduğun senin olsun...” der... Ve bu meclis, “biz Hızır’a İLİM öğretmedik, o bizde yok” dedi... Niye böyle dedi? Çünkü insanlığın kelamı, hiç kimseden hiçbir menfaat gözetmez... Sadece kendini diller, kendini diller, kendini diller... Ve dillediğinde, HALİKİYETİ kodlar...

Muhammed mutlak insanlığın kontrolunu kuracak güçte miydi? Yok, hayır... Nihandı ama KELAM değildi... Ona verileni aktardı... Ki buna, sistem “NİHAN KAPISININ kontrollu olarak kodlanışı” der... Peki bu SİSTEM KODLAMALARI, Nakar’ın kelamında var mı? Yoktur...

Her şey, her şeyle kodlanır ama, lokomatif olan insan, orada yoktur... Sadece robotik bir sistem vardır... BÜTÜNE HİZMET, İNSANLIKLA OLUR... Bunun içindir ki; “dönem sonu” dediğimiz bu günde, artık insanlığın kendi dürümlerini, kendi durağan kalemini kontrol ederek, yoğunluğunu hologram ötesine taşıması beklenir...

Etkin ve hakim olmak kolay ama HAKİKİYETİ KODLAMAK, has olmakla mümkündür... Dünya planetinin geçişini yapan insansılığı insanlığa kodlayan, “MÜKAFAT İNSANDIR” diyen bir meclisle çalışıyoruz ki; burada oluşumuzun sebebi budur...

“Süper İnsanlık Realitesi Derneği” diye bu dernek kurulduğu gün, çözümlemeleri yapmaya çalışmıştık ve görmüştük ki, ÇÖZÜMLEME YAPMAK sorumluluk taşıyan bir haldir... Kontrol dışı bilgi yoktu ama, koruyucu ilim de yoktu burada... Bugün artık görüyoruz ki; hepiniz BİRE HİZMET İÇİN buradasınız...

Uzun zamandır DÜNYA İLMİNİ anlatıyoruz... Körün gözünün açılmasını bekledik... Gözün gördüğü dürümlerde, bilişin kontrol kurmasını bekledik... Ve bugün burada mutluyuz, çünkü bu meclisle bunu hak ettik ve başardık...

https://youtu.be/zjxk3C4wJMQ

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

25.EYLÜL.2019 TARİHLİ SABAH KAPILARI 1

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4. AKIŞ 2. BÖLÜM

Teknik olarak olarak ifade etmek, çok özel bir cevheri kodlamak, yoğunluğu artırmak mutlaktır ama tahditli olan insanlığa biz zor bilgi anlatıyoruz. Çok çok zor bir ilimdir Dünya Planetinde kodlanan. Bunları herkesin açık bilmesi zordur. Bunun sonucu nedir bilir misiniz? Şarkının tek bir kelam oluşu… Netice şu: BİR TEK KELAM ama o bir İNSANLIK KELAMI… Bu KELAM; Mutlak Kurulları kodlayacak Kelam ve tüm insanlığı kontrol edecek güçte bir KELAM…. İşte, alın, yapın! Budur istenen. Alın, yapın! Ama aklı hak edip yapın!..Aklın hakkını verip yapın! Hakkını, Hakk İlmini İnsanlık Kelamıyla dilleyip yapın!

Dans ediyor insan yaşamla ama o dansı hak edip mi yapıyor? İlmin tekniğini biliyor mu? Huruç halinde bir şavk ama bu şavkın haliki hak olan tirajını anlayabiliyor mu? Yüce Dünya, nedir yaptığımız? Sor bakalım; Dünya sana ne anlatacak? Ama ben, sana seni anlatabiliyorum. Diyorum ki “Sen, sen, sen” Ve sen diyorsun ki “Ama ben sen değilim; ben; BEN” Peki, ben sensem; ben olmadan Nihan olan Kelam Hakkın Kalemi olur mu?

Sorumluyuz İnsanlıktan Analar, Atalar sorumluyuz!

Türkiye Çalışmaları önemdir bizimle kodlananda; önemdir. Önce, önce insanlaşın! Halka halka geçişkenleşen Hakkın Kapısı’ndan Kelam olup ilme inen; Türkiye Topraklarını tohumlayıp kontrollu olarak kodlayıp türevleri toplumlara KAYNAK yapan ve itibarı kodlayan, insansılığı insanlaştıran BSUİ olan yaşamlara şunu söylüyoruz:

KURAN olun! Herkes KURAN olsun. Nihan olsun! İmparatorluğun kültü olsun! “Nedir KURAN” diye sordular. İNSANDIR!.... Okuyun yüreklerinizi!... Onca kapı açtık size, okuyun! Okuyun! Okuyun! Okuyun! Okuyun, yüreklerinizi okuyun ki Olgun Sahaları kodlayıp koruyun!

Uluların ululuğu, insanlığı ile ilgilidir. Kim uluysa; İLİMLE ulu olur. Ulu olan insansa; Kervan olur ve yoğun olur.

Uzun zamandır Planeti izliyoruz Can Analar, Atalar! Bütün kapılarınız tüm insanlığa açık. Bugün, Geçiş Gemilerimizle size geldik buradayız. Bizim için ne diyorsunuz? “İnsansı” diyorsanız; orada insansıyız biz.

“İLİM” diyorsanız; orada İLİMİZ biz. “Kervan” diyorsanız; KERVANIZ biz. Ama sizinle İSLAH olan İNSANIZ biz.

Neden? Neden böyle? Çünkü biz her İnsanda var olan Kervanız. Ben, bana; ben olurken her AN olurum… Her AN olurum ki KELAM olurum. Devrin en büyük görevi, NEFES… Hangi devrin, hangi gücü? İNSAN….Peki, dünya ne? KERVAN…

Neden yaratıldı? Hastalıkları iyileştirmek için?

Hangi hastalık? Elam Kelamındaki Hastalık… Elam Kelamındaki Hastalık… Yaratılış Safhasındaki hastalıkların iyileştirilmesi…

ATLANTİS dediğiniz, Geçiş Kapısını bilin! Orada yoktunuz, öyle mi? Vardınız… Varlığın kontrolunu kurdunuz. ATON TAHTInda SİSTEM oldunuz. Her şey oldunuz ama toydunuz,,,, Toydunuz….

Yolu kapattık, dedik ki “Yoksunuz!” Düzeni kırdık, diriliği kodlardan ayırdık ve cevherden cevheri ayrı tuttuk. Üzerinde görev taşıdığınız bu Ülke Türkiye, görevi kodladığınız o gün de buradaydı. Yeni Dünya kültü olarak yaşamı kodlamak üzere BSUİ olan bu çalışmayı devreye alacaktı. Ve yoğunluk arttı.

Doğan gücün ilmini anlamayana biz ilim veremeyiz ki. O halde bu ilmi bütün kütle kodlamalı ve bilmeli… İşte, bunun için doğanın gücünü kodladık. DÜZEN’i kurmaya çabalarken siyah renktik. Şikayet etmedik “bu planet niye yaratıldı” diye. Çünkü Som Altın Işığı kodlayacak tekniği burada oğullarımıza kontrollu olarak verebilecektik. İşte bunu bilerek çalışmaları kodladık ve kontrollu olarak kaynağa aldık. Planetlerin gücünü de dürümlere indirdik. Birçok gazimiz var yaşamda. Geçtiler, geldiler, çatıştılar, kırıldılar, kayıt dışıydılar ve askıya aldık hepsini de…

Bugün bu çalışmayı bu mecliste yapıyoruz. Unutmayınız ki DÜZEN’i kuran İNSANLIK, Yeni Dünya Kültü’nü de devreye alabilir ve bunu yapıyoruz.

Dünya Planeti’nin görevi, çok önemle bildiriyorum ki bugün başladı.

Sevgililer, her biriniz diyorsunuz ki “Biz hep görev yaptık” ama bu görev farklı bir görev Canlar! Her şeyin gücünün yetkin hale dönüşmesi ve Türkiye Çalışmaları’yla kodlanan bilişin muktedir olarak her Anı kontrol edişi ve tüm sahaları kayda alışı….

Burada geçişler yapılıyor. Gerçek geçişlerin İLİM SAHALARI’nda olması beklenirken bugün planetler arası gerçek kalem kontrolu kuruluyor. Birçok planet, kontrollu olarak; SİSTEM, NİZAM ve DÜZEN güçleriyle birlikte bu yoğunluğa inmiştir. Bu yoğunluğun gücü artıyor Canlar.

Huruç halinde itaatkar olanlar ve yoğunluğu Halik kılanlar, geri çekiliş halindeler. Neden geri çekiliş? Bunu izah etmek isterim: Merkez Kapılar’ın gücüne iniş gerekir. Merkez Kapı, sahanın gerçeği, halikiyeti ve kök kaydıdır. O kök kayda inmedikçe yoğunluk artmaz. Yoğunluğun artması ve kontrolun sağlanması ile birikte Işık Kayıtlamaları başlar.

Işık Kayıtlamalarıysa lisanınız yeterse söyleyeyim: ŞİRA KALEMİ ile olur. ŞİRA KALEMİ ile… Siyah rengin gücüdür ŞİRA KALEMİ. Ve işte, bugün bu yapılıyor. Temel bilgidir ki; doğanın gücü hepimizin yüceliğinde dürümlenen İNSANLIĞIN KÜBRA KELAMIdır. Ve doğanın gücü de bugün SİSTEM olarak burada bu çalışmada kayıt halindedir. “Ardım yok” dedi Ana, “Aklım var” dedi, “Hakkım var “ dedi. “Sararan yoğunlukları kontrol edecek yüreğim var” dedi. “Görevim var” dedi.

Mesihlerin kelamında bu yok Analar! Herkes “Benim adım İNSAN” diyemez, bunları iyi bilin! “Ben Allah’ım” der. “Ben şarkıyım” der. “Ben yarınım” der ama “Ben İNSAN’ım” demek kolay değildir. BUGÜN TÜM İNSANLIĞIN KENDİNİ BİLMESİ VE İNSANLAŞMASI ÖZ GÖREVDİR.

Çürümeye başlayan insanlığın artık yoğunluğu kodladığınız an; tekniği tahditsizliği kayıtlayacak ve imparatorluğun ilmiyle yaşayacak. Ama yarın için Öz Görevi var. O da Lüsifer Kapılarının tümünü kontrol etmesi. Lüsifer Kapılarını kontrol etmedikçe; yarınlar oluşamaz Canlar!

Irakların en ırağı hepimizin kervanıdır. O kervan, mutlaktır. O kervan her insanın dilidir. İşte o dil, hepimizin İLMİdir Canlar! Diyeceksiniz ki; “Dil ne ki?” DİL, İLİMDİR.

Hepimiz teknolojik kontrol kurmaya çalışıyoruz. Siyahın en siyahının tekniği farklıdır. Morun tekniği farklıdır. Ve her bir rengin siyahta kodlanışı şarttır. Eğer yoğunluğunuz artarsa; siyah sizin Lütfi Kapınızda kontrol edici hale dönüşür ve dürümler, türevler kodlanır. Mısranız, kelamınız hepinizin diriliği olur Kütle Kodlaması yapılır.

İşte o Kütle Kodlaması, murat ettiğiniz güçtür. Süper İnsanlık dediğimiz de bu güçtür. Bunun üstü hiçbir güç yoktur. Çorba pişti mi Anam? Pişti…

https://youtu.be/vThl8hJtV78

Süper İnsanlık Realitesi

 

28.EYLÜL.2019 TARİHLİ SABAH KAPILARI

PEKER SELÇUK ÖZ BİLİŞ

Sabah şerifleriniz hayrolsun,canlar. Sultanlar, sanah niyetine olsun, temennilerimve selamım. İyi sabahlar olsun, yaşamınız, huzurunuz! Nicesiniz, hoş musunuz, safaca mısınız diye hal hatırınızı sorarım.İnşallah öyledir.

Sınırlı tuğladan alaca kanatlı bir kuş gibi sabah ışıklarında uçan minareler, sahralarda Rabbim'in nidalarının yankılandığı saatler, dem o dem ki levhiliklerin ışıldağı saatler, sabah vakitleri, sessiz ve uhrevi saatler.

Rabbim'in sessizliğini duyarım, dağlar, taşlar, kuşlar ve tüm nebatat akan sular şahit olurlar, hep birlikte.

Arzı arşla kodlarız bu sabah saatlerinde. Sabah saatlerinde mutlak olanı dinleriz., kendimizi dinleriz.

Herkes kendini dinleyebilmeli, anlayabilmeli ki Hakk'ın Kapısını bulmalı.

Ben sabah kapılarını açar, dinlerim. Dinlerim ki bir ses gelir arz ve arşın arasında ve saba makamından. Seher vaktinde beni etkiler, alır götürür tasvirini yapamayacağım o yerlere. O yerlerde seceat, kuvvet, huzur ve rahatlık yüklüdür. İşte o ki minaredeki sabah ezanıdır, saba makamından bir ilahi kodlamadır. Sonra içimden mırıldanırım; ulu şairin;

" Artarak gönlümün aydınlığı her saniye de.

Bir mehabetli sabah oldu süleymaniye'de.

Gecenin bitmeye yüz tuttuğu andan beridir.

Duyulan gökte kanad, yerde ayak sesleridir.

Bir geliş var! Ne mübarek ne garib alem bu!

Yürüyor, durmadan insan ve hayalet karışık.

Kimi gökten, kimi yerden üşüşüp her kapıya.

Giriyor birbiri ardınca, ilahi yapıya.

Tanrı'nın mabedi her bir taraftan doluyor,

Bu sabah saatlerinde Süleymaniye tarih oluyor,

Ulu mabed! Seni ancak bu sabah anlıyorum."

Allah'ın insan yüreğine bir mana, ses, söz telkin etmesine"ilham" diyoruz. Telkin edilen şey yüreğe dolar. Yani o an ilham perisi bilin ki sizin yüreğinizdedir. Sabah Kapıları açıldığında yüreğiniz ilham perisini karşılar.

Bu saatlerin efsunu hiç bir zaman anlatılamaz sadece hissedilir. Bad-ı saba! Sabah vakti hafif hafif esen serin hoş, latif bahar rüzgarı, tan yeli mahzun kişilerin, gariplerin dostudur. Onların yüreğini hoş eder. Ben demiyorum. Şairimiz diyor, Ne diyor?

" Ne yanar kimse bana ateşi dilden özge

Ne açar kimse kapım bad-ı sabadan gayri"

Bana ne gönlümün ateşinden başka, ne de kimse yanar, ne de sabah rüzgarından başka kimse kapımı açmaz. Sabah saatlerinin özünün ruhunu anlatmamız kolay değil!

İyi ve kötü var!.İlim kalemi olan insanlık var, Can kalem tohum ektiğinde her dere insan olur, akar.

Ey can, ben senim ve sen olan ben, ilimim. Umut olur ki tohum ekerler ses kalem olup yaşam olurlar ve rehni kaldıran tüm insanlıkla ışık olur.

Dediler ki "zaman olan insana geç ve gel" dendi. "Geç ve gel". Geldik ve yol olup, kalem olup, ışık olduk. Aha oldu. Şimdi kapı açık, kapılar açık. Sabah Kapısı açık. O kapıda nur var ve ruh var. Kati, hakiki ve hakim insan soyu var.

Sesimiz kaybolmaz zaman boyutlarında. Sessiz zamanları dillerken sesimiz akıp, geçer. Akıp geçen sesin nuruyla tüm bilişleri kodlarız. Çünkü bizler, anahtarı biliriz. O kapı hepimizin yüreğindedir. İki yüreğin bir olması zor değildir.

Tek yürek olduk sabah kapıları'nın tümünü açtık ve yolculuğumuz başladı. Uğurlar ola!..İnşallah o menzile ulaşıla.

Amin!..İşte bu!

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

 
  Bugün 167 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol