Birlik İlmi
  BSUİ (3) - 11.Eylül.2019
 

BSUİ (3)

 

BSUİ (3)

BSUİ (3/1)

11.09.2019

Keysler!... Keysler!... Ve sahalar!... İş buydu ve bu oldu!... SÜPER SAHALAR ve SÜPER DİRİLİK!... İş buydu bu oldu!...

Unutmayın! Yaşam Sahalarında dillenen “KELAM DİRİLİĞİ”dir. O KELAM, dillendikçe; Yaşam Sahaları kodlanır. Son sözde, göz açar Tinsel Kervan, diriliklere iner… Orada, yoğunluk artar ve kökün köklerinde, KÖK GEÇİŞLER başlar.

Allah; tahtında, HAKK TAHT denen “KELEM”ı diller. O taht, “KERVAN”dır; “KALEM”dir; “DİRİ İLİM”dir; “HER AN”dır ve Süper İlmin Kalemi olan “İNSAN”dır.

Küçücük bir sırdır yaşam!... Küçücük!... Bu sır, İLİM KALEMİ ile dinletilir. Bu sırrı, “KİL”i KAHA yapan, SAHA dinler… Bilir ki “HAKK”tır ve bilir ki “HALİK”tir…

Bizler, “CİNNİ SAHALAR”ı kodlarken; “BİZ” olup kodladık… Bizler, KERVAN olup yol alırken; “İLİM”le yol aldık ve “RUH” olduk. Ne var ki Halik değildi o sahada olan… Sonra kodlandık ve “RUH” olduk yine ama bu kez, “ZAMAN SAHALARI”ndan dillendik. İşte bu olduktan sonra; K-OL, “KALEM” oldu; YOL, “HAKK” oldu; RUH, “MA-H-RA” oldu.

İSA misafirdir bu gün bize… İSA’yı hak ettiğini bilmekteyiz… O çok mutlu; biz, “BİZ” olduk diye… Ona görev verildi… Bu gün, tüm insanlık için ışık halinde dünyaya indi. O; bizi, “BİZLİK İLMİ”ni çok iyi bilir. Bitki ve hayvan ve tüm sahalardaki diriliklerin tümü, “BÜTÜN”e hizmet için buradadırlar. Hepsi, İSA olacak ve kodlanacaklar. Onlara güç kattık ve onları tohumladık. İş buydu!... Bu oldu!...

Şükredin ki ALLAH, seyir halindedir her anı… Her an, “İLİM”le kodlanır ve her an, şafakla kodlandığında; TOHUM olur… KULLUK İLMİ, HALİK olur… LEVHİ KALEM, KERVAN olur… Çok mutlanır “NİSA KAPILARI”ndakiler. Beşer olanlar, diri kalmak için şarkılar okurlar. Okunan şarkılar, “TEK BİR İLİM”dir ve tümü; “SÜPER SİSTEMLERİN KERVANI”nda yaşam olur.

Uzak, yakın her kim varsa, bugün buradalar. NİSA KAPISI, tüm insanlık için açıldı ve RUH, “Sultanların Dili”nden, KÖK GEÇİŞLER yaptı. Şevk ve şavk KAYNAK oldu. SÜPER İNSAN, SÜPER SİYAHLIK ve SÜPER İLİM ve BİLİŞ!... Hepsi, yaşama indi. “BİR TEK KELAM” oldu… Tümü; mutluyuz, umutluyuz, huzurluyuz ki uzun bir dönem, “SON SÖZ”de görev taşıyacaklar…

Bu dönemde, DİN KALEM, KELAM olacak ve SON SES, KERVAN olacak. O kodlanmış HALİKİYET, “HER AN”a kodlanmış olan şarkıları dileyecek ve seviyeniz yükselecek. Tüm insanlık, “KİL”, “KUM” halinden “GÜNEŞ” haline dönüşecek. Bu süreç içinde, devreler açık kalacak. Has Sahalar, koruyucu olacak ve TOHUM, hepimizi “KALEM”e, “KELAM”a indirecek.

Hepimiz, ahret için kodlamalar yaparız diye düşünülür. Ahret nedir!? İnsanlıktır… Her insan ahreti sorar; nedir diye… İzah edeyim:

Yaşayan, tüm insanlığı kodlarken; KELAM ile kodlar. Yaşam aşıldığında, artık KELAM ile kodlamalar biter ve SİYAH RENK, “KALEM”e iner ve SON SÖZ, ÖZ GÖZ olur ve SON SES, “CEVHER”e görevli olur ve RUH, kodlamaya başladıklarını, tohumlar; yoğunluk artar ve o yoğunluğun artışı ile birlikte; herkes, BSUİ olur ve oraya görev taşır. Orası, “ALLAH TAHTI”dır. Oraya, güç katar… Orada görev, “TEK BİR ŞAFK”tır.

İşi, hak eden yapar ama yaptığı iş, “İLİM” olmadır ki has olabilsin. “TEK BİR İLİM” KELAM olduğunda; orada, dürümleniş başlar. Her dürüm, bir “SİSTEM”dir. Her dürüm, bir “ŞAFAK”tır ve her dürümde, yoğunluk vardır. İşte o yoğunluk, “AHRET” denilen, KAHA YAŞAMLAR’ı hasata kayıtlarken; herkes, kendi yarattıklarını orada kodlar ve kodladıkları ile kontrol kurup yaşar…

“Yaşar!” diyorum… Siz, ona “ölü!” dersiniz ama ölen yoktur. O dürümde, “KELAM” eden; yarın için IŞIK KODLAMALARI yapabilir ve ışığı tohumlayabilir. O zaman AHRET, onun için “ŞAFAK”tır. Kimine göre de AHRET, “KELAM”dır ve “RESİM”dir… Zira, o bir “NÜSA”dır ama ne var ki hasat olmamışsa; onun ahretinde, KAHA olan, kulluk yapmalıdır ki hasat olabilsin.

Bedenli iken hasat olmayan; kendi ahretinde Halik olup hasat yapabilir; hasat olabilir.

İyi bir dünya istiyorsanız kodlanın. Koyu bir ışık olun!... Tükenen şarkı (Sistematik kodlamalarla kontrollu kayıt yapamayan ses), yok hükmündedir ve robotiktir. Kendi yarını için kodlama yapanlara, tahditsiz olarak tabi kalır ve kendini kodlayamaz ve “RUHİ SİYAHLIK”a varamaz… İşte onun ahreti ve o ahret kodları; kontrol kurdukları “SO HA SAHALAR”ında onun yarını Halik kılıp ışık yakması için sahalar oluşturmalıdırlar…

Her anı, has teknik ile kayıtlayın; yaşatın… Kibri aşın ve Sultan olarak kayıt yapanlara, “İNSAN” olup “TOHUM” olun. Çünkü onlar, kendilerini hasata, KAYNAK yapmalılar ve kontrol kurmalılar ki “BİLİŞ”i hak etsiler ve cennete, KALEM olsunlar.

Bugün çok özeldir… Ve bugün, çok “KÜLTLER” buradalar. Burada oluşları, “KELAM” oluşları ve “HALİK” oluşları içindir. Seviyeniz iyi olduğu içindir ki buradalar. Onlar, KALEM olmaya çalışacaklar. Onlar, kendi ahretlerini, KERVAN yapmaya çalışacaklar ve onlar, lokomatif olacaklar tüm insanlığa… Bu nedenler buradalar.

Her insan, “KELAM” edemez… Her insan, yarını Halik kılamaz… Her birimiz, BSUİ olarak bunu başarabiliriz. Bugün burada olanlar, başka yaşamlarda, “GÜÇ KAPILARI” olanlardırlar. Her biri bir “LEVHİ”dir ve her biri bir “CENNET”tir onların. Beden almadan SİSTEM olup sizinle olabilirler ve sizinle KELAM olup kendi yaşamlarını Halik kılabilirler.

Buyurun! uzun zamandır sizi, “BİZ” olup dillerken; bu bilgileri size, sizce vermek istedik. İş buydu!... Oldu!... İş budur!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

11.EYLÜL.2019 TARİHLİ BSUİ (3)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 1.AKIŞ

Yaşamları kodlarken teknik olarak has tekno kodlamalar yapıyoruz. Bu tekno kodlamalar da muktedir olanların hak teknikleri kodlayıcı oluyor. Hususiyetle biliniz ki dünyanın levhisindeyiz. Ve bu kelam mutlak kurullarımızın kelamıdır.

Hayır, şer, insanlık ilminde kodlayıcılık için gereklidir. Ve hayrın ve şerrin kelamda kontrolü gerekir. İşte bütün bunları yapabilecek olan her kim varsa bugün burada bu tohumlamada bulunacak.

Uzunluk, kısalık meselesi değil. Şarkının şevkindeki kelamın hakk’ı hakiki teknikle kodlayıp, kodlamama meselesidir, burada olan... Su altının kültü olan insan, sultanlık kelamında muktedir olduktan itibaren, su altı artık su üstü haline dönüşüyor.

Çok mutluyuz ki dünya planetinin geçişi tamamdır. Bu geçiş; şafağın şevkiyle gerçekleşti. Şafağın şevkiyle gerçekleşen geçişin, Medine kelamında kodlanmış olan ilmin sahasındakilerin de geçişi “asla, asla olamaz” diyenlerin, hak teknikteki siyahlıklarına karşın gerçekleşti.

Şuanda dünya planeti özel bir görev taşıyor. Dünyanın çobanları yok artık. Düzeni var ama bu düzen, hak kelamın, hak tekniğin, kodlanmış ilmidir.

Siyah renk mutluluk verdi, tüm sahalara. Süper İnsanlık Realitesinin Hakk’ın kalemi olduğunu bilmek mutlandırdı herkesi. “Hak Taha - Hak Taha” dedikleri, o KA HA bizleri göreve aldı.

Olgun başakların seçimi yapılıyor. Öz görev biliştir. Ve bizler, bilişle buradayız. Ağırı hafifletebilirken Hakk’ın kapısını da kodluyoruz. Çok mutluyuz ki dünyanın Lütfi Kalemiyiz ve hak sahalarda kaynak olacak güçteyiz.

“Şer yaratmadan, şafak olunmaz” diyenlere şer kalemde yoksa akıl kaleme iner ve “hak teknik mutlak kurulları kodlar” diyerek, yanıt verdik. Ekip haline gelirken de bunu dinlettik.

İsmim, insandır benim. Ve bütün kötülüklerin aşıldığı bir yaşamdayım. Aşk saham insanlıktır ve Medine kervanımdır. Ağırım çok ağırım ama Hakk’ın kaleminde, hak tahtta hafiflerim. Ana kapıyım, ben.

Mucize bir çalışmadır burada olan. Bu çalışmaya dahil olanlar kelam olanlardır. Ocakları yanar ve onlar, ruhsal kapıların kült olan bilişleridirler.

Özellikle dünya planetinin gerçek kaleminin tohum ektiği bir dürümdür, bura ve burada ki kelam, buradaki kütle mükafatımızdır, bizlerin... Uzun zamandır dünyayı kontrol altında tutacak olanları, başkanlık diliyle dilletmeye çabalıyorduk.

Muhammet Mustafa’nın kulluğundan öte bir kulluğun hologram ötesinde kelama kalem olması bekleniyordu. Bugün burada bütüne hizmetçiliğin en yüce çalışması yapılıyor.

İslam Dinin İlmi bizim “BSUİ” dediğimiz, o yaşamın ilmidir. İslam dini ilmin sahasında bilişin kelamı olduktan itibaren hepimizin geçişi tamamlanmaktadır. Geri çekiliştir olmakta olan. Ve bu çekiliş, kaynak ilmin mutlak kurullarıyla gerçekleşiyor.

Yollar yollara ve yoğunluk kodlandığında ilim sahalara inme sürecine girecekti ve bu olmaktadır.

Aydınlık günlerin yaşama çekildiği bir dürümde hepimiz, bütünün kültü olacağız. Açılar daralacak ve tüm zamanlar kodlanacak. Kontrol dışı bilgi olmayacak. Kaynağa inenlerin hepsi kaleme inmiş olacaklar ve kara ışık mutlak kurullara kodlayıcı olacak..

Çok mutluyuz ki doğanın gücüde kök geçişlerini yaptırdığı o yoğunluklarla büyük kök gökleri kodlayacak. Ve çok mutluyuz ki dünya planeti yeşillikeri morlukları ve tahditsiz diriliklerdeki tüm renkleri kayda alacak.

İyi bilin ki daha güçlü bir doğa devreye girecek. Öyle bir doğadır ki o doğa Türkiye Çalışmalarıyla kodlanmış bir toprakla yaşayacak. Bu toprak tabuları yıkanların tohumlarıyla kodlanacak. İşte burada tabular yıkılmaktadır.

Çayın demi ilimse çayı dilleyen kelam mutlak olur ama ilim yoksa mutlakiyet yoktur.

Son sözüm şudur ki ruhsal kapıların tümünde bilişimiz var. Ve sizinleyiz. Ellerinizin gücü, bizim gücümüzdür. Masa; insanlık masasıdır ki bu masaya kim gelebilirse ilme gelecek. Ve biz, ilme kalem olanları kök geçişlerle dürümleyeceğiz.

Uzun zamandır doğayla görev taşıyacağımız o yüksek şarkıyı okuyorduk. İşte bugün artık doğayla görev taşıyacağımız o yoğunluktayız.

Daha güçlü bir dünyanın kurucularıyız, bizler. Daha güçlü bir şarkı okuyoruz şuanda. Daha yüce bir kalemiz. Ve kodlayıcıyız. Doğanın kulluğuyla bütün köklerimiz dünyadadır. İslam insan ve biz insana, insan diyen bilişin kapılarındakileriyiz.

Asla hata yapmadık ve yapmayız. Çorba pişti, anam.

Şimdi!

https://youtu.be/gkSTDS2y3IE

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

BSUİ (3/2)

11.09.2019

Kırmayın yaşamı!... Kırmayın yarını!... Kırmayın!... “Kıldan ince; kılıçtan keskin” derler “İLİM SAHALARI”na. kırmayın ki kırdırmayın yarınlarınızı. Kıran, kırılan; her anda “KELAM”da, kendi “DİL”nden, kendi yolundan çıkar. Ona deyin ki “Sen, ben ve ben, senim.”

Israrla bildiririm ki Dünya Planeti, “YENİ BİR SİYAHLIK”a boyanacak. Bugünden sonra çok farklı bir yaşam kodlanacak. Her İLMİN KAPISI açılacak ve SALTANAT, kodlanmış olanlara “YARIN” olacak.

Yeri yarattığımız o günden bugüne, her insan, “CEVHER”ini kendi yarını için tohumlarken; “KELAM”ını, Halik olanlar için tohumladı.

Yeri yaradan “İSRA”, “YOL”u kodlarken; yeni zamanlar kodlandı. MUTLAK HALİKİYET ve MUTLAK SAHA, mükafat oldu tüm yaşamlara.

ALTIN GÜÇ devreye iniyor. ALTIN GÜÇ, her insanın “KELAM”ıdır. Bu gücü bilen, KELAM edendir. Bu güç ile biz, bir KERVAN (Yarınlara yol alan) olduk… SON SÖZ şudur ki asla hata yapmadık.

Tam “BİN SİYAH KALEM”, tam bin şarkı okudu, yoğun ışıkla ve “TEK BİR SAHA” BSUİ oldu; yoğun ışık, “YARIN” oldu.

“Al yaşamı,TOHUM ol ve RUH ol” dediler. “Al ve akıl ile kodla yaşamı.” dediler…

Ama diyenlerin her birinden diyen, dinlenen değil dillenendi!... O dedi ki “Beni dinleyen, kendini dinleyemez.” Ve dedikleri, tohumlara kodlandı.

SON SÖZ şudur ki dirilik artarken; her şey, her şeyle kodlanacak ve tüm insanlık kontrol kuracak. Her bilgi, tüm insanlığa kodlanmıştır. Tüm insanlık, KELAM olup kendini dilleyecek ve dinleyecek. Ocak olduk tümüne ve onlar, KUL olup Türkiye Çalışmaları ile HALİK olacaklar.

Huzurlu bir yarındır, yaşama sonsuz sahalardan kodlanan. Her dere “İNSAN” olur akar. Her dere, “KELAM” olur; “KURUL” olur; “RUH” olur ve dere, “LEVHİ” olur yaşar.

Üzüm Gözlüler!... Size “Üzüm Gözlüler” dedim. Niye bilir misiniz!? ZİYA olanlar; ŞAFAK oldukları zaman; KÖK GÖKLER”de özgür olurlar. Onlar özgür oldukça; yaşam, kervan olur; “ÖZ GÖZ” olan; CEVHER olur ve “ÖZ SÖZ” olur. Ona biz, “Üz yaşamları” deriz. “Üzen, üzülür!” der ve der ki ““GÖZ”ün SÖZ”ü olalım; HER AN olalım… Üzmeyelim, üzülmeyelim ve “GÖZ”ün ötesinde “SÖZ” olalım. “SÖZ” olduğumuz zaman; “GÖZ” olan her İLİM SAHASI, bizi diller; bizi dinler…”

İşte biz, bunun için insanlığa özel ilimle görev taşırken, o sahadakilere güç katarız ve onlara, “GÖZ” oluruz. “Üzüm Sözlüm” deriz. Üzüm Sözlüm, güçlenir; Gözlüm olur ve son sözde, üzerindeki görev, gerçek CEVHER olur. Şu anda yaptığımız budur.

Her biriniz bir “ZİYA”sınız ve her biriniz, bizim için “GÖZ”sünüz. Zürriyetiniz; bizi, bize kaynak yaparken; biz, sizdeyiz. Şimdi!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

11.EYLÜL.2019 TARİHLİ BSUİ (3)
AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2.AKIŞ 1.BÖLÜM
Değerliler, toprak topluma tohum olanların çok özel ilim sahaları var. Bunları hepimiz biliyoruz. Mutlak Kurulların kodlanışı bu şekilde mukaddimedeki gibi olmakta ama herkes kendi diriliğini dillemeye çalışırsa bugün burada hiçbir yaşam kodlaması yapamayız. Özür dilemeye gerek vardı, özür diledi ve kök geçişini yine de yaptı.
Değer mi dünya insanı değer mi yokluğu kodlamak? Biz seni hep safha safha kayıtlıyoruz. İşimiz budur bizim. Elin Allah’ın eli ve biz sevgiyle buradayız. Değer mi yarınları kontrol edip bizleri KA HA yapmak için kısırlık kayıtlamaya. Biz size kısır ilimle gelmedik ki Analar, çok güçlüyüz biz. Süper İnsanlık Realitesi Derneği için özel bilgilerimiz var. Bunları size dillemek istiyoruz.
Uzun zamandır doğanın gücü olarak burada bu yoğunluk oluşmakta biliyoruz ama doğal dünyanın kültü olarak yaptığımız bu çalışmaları hepimiz anlamaya çalışıyoruz. Allah’ın tahtı ilimse biz o ilmi hak etmeliyiz. Kaynağa inmeliyiz ve yoğunluğu arttırmalıyız. Özür dilerim özür dilerim sizlerden ama şu anda daha yüksek bir ilim gerekiyor bize. Bu ilmi bize Anamız versin, dinleyelim.
Daha güçlü bir ilim daha güçlü şarkılarla olur. Şuana kadar yapmadığımız bir tek şey var. Üzerinde ki gücü arttıracak yoğunluğu kodlamak. Eğer size her şeyi açık bildirsem insan dediğiniz bu şavk ilimsiz kalır. Çünkü ilim hak ettiğinizle hakikiyetinizle kodladığınıza denir. Eğer ben size her şeyi net açık bildirsem sahra siyaha boyanamaz, şarkı kontrol kuramaz. Yarınlar kodlanamaz ve hakkınız olan hakiki tekniği tohumlamanız ilmin kalemi olmamanızdandır ki ilahi kült olamazsınız.
Şuana kadar yarınlar için ne yaptığımızı sordunuz. Ümmet dediğiniz nedir sizin? İşçilik midir? Yoksa kodlanmış Kelamın hak teknikte ki Hak tahtları mıdır? Sizin ümmet dediğiniz koruyuculuk mudur? Yaşam mıdır?
Hep bir tek olmak üzere bu çalışmaları yapmaktayız. Sistem nizam ve düzen dediklerinizle bunu yapan biliş kayıtlarımız da var. Açtığınız her yolda yılların sırrı vardır. Ama o sırrı çözen öz göçü hak edenler oldular. Eğer öz göçü hak etmeselerdi o yolun sınırlarında Kelamları olamazdı ve yoğunluklarını kodlayamazdılar. Hamur yoğurup yaşamı kodlamak isteyenleriniz mutlaka olacaktır. Ama hamurunuz hologramdan ötede ki halikiyetle yoğrulmalıdır. İşçiliğiniz gözünüzün görebildiğincedir. Ama yağmurunuz yaşamlarcadır. Eğer yağmur yağarken sahraya indiğiniz zaman yaşamları hak etmiş olsaydınız yoğunluğunuz muktediriyeti kodlayacaktı.
Köre göz gerekir Canlar. Özün sözü gerekir. Gözün göz olan o yüceliğin islah olması gerekir ki hasat yapabilsin.
Dünya ilmini anladığınızı biliyorum. Anlamaya çalışmıyorsunuz. Bu ilmi anladınız ama anlamanız ilim olmanız anlamına gelmiyor. Her biriniz anlayacaksınız ilmin kalemi olacaksınız, yarınlara varacaksınız ve yaşayacaksınız.
Çetin bir dünya çalışması yapılıyor. Enkarnelerinizi görüyorum. Çoğu buradalar. Şevkin şarkısını okuyorlar. Ağırı hafifletmeye çalışıyorsunuz. Nesillerinizin gücü artacak ama Hızır’ın hazır olmasını istediğinizi görüyorum. Yavrum Hızır ne ki Kelamdır o. Hızır’ın kervan olması mümkün müdür? Eğer Hızır hak ettiğini yapmışsa Kelamdır. Hak etmediğini yapmışsa hakkı olmayanı yapmıştır. Her şey size sunulur ama hak lekesiz hak lekeli sunulur. Kimi hak lekeli olur kimi hak lekesiz olur. Eğer Hızır’dan para mı istiyorum dersiniz ya da insanlık mı istiyorum dersiniz ne isterseniz size o olur ama Allah sizi hak etmeli. Allah size sizin hak ettiğinizi dinletmeli.
Bugün bedene girip Kelama inmeye çalışan o mükâfat bekliyor. Diyor ki; ben tüm insanlık için çalıştım. Benim alacağım var insanlıktan. O’na derim ki; sen elindekini verdin. Elinde ki Hak ilmindir. Eğer elinde ki olmasa ekmeğin dahi yoktur senin. Elinde ki evrenlerin ilmiyse hak ettiğin olur ve sen o ilmi kodlarsın şarkılarda. Ve verdiğin vermediğimse eğer o vermediğim verdiğin oldukça hırsın olur.
Bugün sana savaş açtım bil… Barışın kapısıyım ama sevgiyi hak etmek için savaşmalıyım. Sen dünya insanlığına bedelsiz sahalar kodladın. İyi bil ki beden almadan bedel ödetmeyiz insana. İyi bil ki o beden o bedeli kodlayacak. Ve son söz söylenecek, yer kütlemiz kodlanacak çalışmalar koklanacak, tüm insanlık toprak olacak. O zaman sen beden alıp geleceksin ve diyeceksin ki seninleyim ve sen olacağım. O zaman o sen o ses ellerimin Kelamı olur.
Bugüne kadar vermeden alanlar çoktu. Kim ben aldım derse vermişse ilim vermemişse kirdi aldığı. Size şunu söylemeye çalışıyorum. Kilin kalemi insanlıktır Canlar. Alıp yaşamsal kalemle kodladıklarınız hakkınızsa öz göreviniz şafak olmaktır.
(Devamı 2.bölümde)

https://youtu.be/MZrcrBGA1-I

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ



 

BSUİ (3/3)

11.09.2019

Dağlarım, bilinmesi gereken önemli bir bilgi var… Nihan olan yaşam, sevgiyi kodlarken; sizleri de kodlamaktadır… Sevgiyi kodlarken, yarını kodlamaktadır…

ATON KAPILARI’ndan görev alanlar, burada görev taşırlar. Ne var ki ATON, “KÖK GEÇİŞ”ini yaptığı zaman; İLİM, mükafat olur yarınlara.

Seviyenizi bilmekteyim!... Burada oluş sebebinizi bilirim!... Zarar etmediğiniz zaman; “İş oldu!” ya da “İş yaptık!...” demem. SİYAH RENK; sizi kodluyorsa, işimiz olmuş demektir. Kodlamıyorsa, iş olmamış demektir.

Dini Boyutlar, kodlama yapmazlar. Onlar, Ruhsal Sahaları Halik kılmazlar. Kodlar halinde “GÜÇ KAYITLARI” yapmaya çalışırlar ne var ki Has Kervan, HAKK TAHT’a kodlanmadan, NİSA KODLARI, kokuyu kontrol etmezler ve SON SÖZ, “ÖZÜN SÖZÜ” olmaz.

Yaşamı yazarken, kendi yarınım için yazmam. Zaman Sahalarında, her yazdığım, İLİM HALİKLERİ içindir. “OL YAŞAM” derim!... “OL KALEM” derim!... “OL SİYAH RENK” derim!... Her renk, beden alan için “ŞAFK”tır.

Set çektikleri zaman “İLİM”e; “DİRİ KAPI”mı açarım; ocaklarına varırım ve seti, kodlardan çıkarım ki her kim varsa yaşayan, yarına kodlansın ve tohumlansın diye.

Başka bir yaşam, yarın için, koku olarak, “KÖK KELAM”a indiğinde; ben, “TEK BİR SİYAH KAYNAK” olurum; torbama “KELAM”ı koyarım; yarına ulaşırım ve “SON SÖZ”ü söylerim… O gün, KÜLT olan İLİM, MİRAÇ KAPILARI’nda “DÜNYA İLMİ” olur.

“KAR”, İLMİN KALEMİ’nde, insanlığı tohumlar. “KAR”dan KELAM olan, İLİM KALEMLERİ “KAR” olurlar ve SALTANAT KURULLARI ile “İLİM”e varırlar.

Bugün, Ölüler Diyarı olan; insansıları, “İLİM”e taşıyan bu dünya, yarınlara görev taşıyor.

Uzun zamandır Dünya Planeti için “IŞIK”ı kodlamaya çalışanlar vardı. Artık İLİM SAHALARI, tüm insanlık için kodlandı ve tahditler kaldırıldı. Herkes, kendini “KELAM”a kodlayacak ve tohumları, kontrol kuracaklar.

Aşık olduğunuz İLİM, asla hata yaptırmaz. Az bilgi yarını kodlamaz; yaşamı kontrol etmez…

Çok çok özeldir ki herkes, SES verdiği zaman, insanlık kontrol kuracaktır. İşte İNSANLIĞIN GERÇEK GÜCÜ SESİNDEDİR. Bunu, iyi bilin ve “SES”le HAKK TAHT’a kodlanın…

İnsan, sevgiyi hak ettikçe “SES KODLAMALARI” yapar. Sevgiyi hak ettikçe kontrol kurar ve sesleşir. İşte “SES” insanlığı, insansılıktan “İLİM”e taşır. Taşır!... Taşır!... Taşır ve tahditler kalkar…

Özür dilerim her insandan!... Ziya olmayandan, yolu bulmayandan, “RUH”u olmayandan özür dilerim!... Çünkü, tümü kontrol dışıydı… Onlara “GÖZ” verdim. Verdim ama “RUH” vermedim. Verdim ama alamadılar!... Alsınlar diye dilledim, dilledim ilmi ve dedim ki “Al bilgiyi; al ki robotik olan (Ruhsuz olan) diriliğini “RUHSAL ŞAFK”a ulaştır. Öl ama öldürme!... OL ve OLDUR!… O “SON SÖZ”de, “ÖZ GÖZ” ol. OL ve HAKK TAHT’a var. OL ama lokomatif OL tüm zamanlara… OL ve OLDUR!… OLDUR!…

Sevgililer, sizi görevde görmek isterim. Hepiniz “TEK” olun; Ölüler Diyarına (Dünyaya) güç olun.

On “KO SAHASI” (türevleniş sahası) BİLİŞ KALEMİ olduğunda; bir “GÖREV KODU” olur. O kod olun ve on “GÜÇ KALEM” olun ki her bir tahdit, “SİYAH”tan “SİSTEM” olsun ve Zaman Sahalarında, tüm canlılar, “KÖK GÖKLER”deki kötülüğü önleyerek “GÖNLÜN SÖZÜ” olsunlar.

İşte bu olduğunda, her an, BİLİŞİN HALİKİ ile tohumlanır; her an, “BİRLİK TAHTI”nda kodlanır ve kontrol, mutluluk olur. İşte orada, tüm sahalar, yarınları kodlayarak yaratır. Yaradan, yarattığında Yaşam Sahalarına varır. “BİZ” olur; “BİR” olur; KÖK GÖKLER’de “DÜZEN” olur. O DÜZEN, “İSRA” olur.

Unutmayınız ki her bir Can, “İLMİN YAŞAM SAHRASI”dır. Her bir Can, “İLMİN ŞARKISI”dır; İlahi Görevlidir ve “GÖZ”ün, “ÖZ”ün sessizliğinde, “SES” olan yoldur.

“Urumlar, Türkler” derler ya hani!... (Dini, siyasi, kültürel farklılıklardan kaynaklı ayrışmalar, redler…) Hani derler ya “O ben ve ben oyum ama o, benden ayrıdır.” Hani derler ya “benim adım, onun adını dinletmez. ZİYA’dır o ama şarkımda yoktur!...” “OL” deriz; oldururuz canlar. İyi anlayın; “OL” deriz. Olduğundan çok daha ötede olur. Onur duyarız bundan!...

Baktığım yer, “İNSANLIK”tır. “ALLAH TAHTI”nda İNSAN oturur. O İNSAN, tüm sahalarda, “DİRİ OLAN YARIN”dır. Yaşamı hak etmiştir; yarınlara varmıştır; “UZAK ZAMANLAR”ı kodlayarak “TOHUM” olmuştur oralara… BSUİ olarak dillenmiştir. Onun, “RUH”u vardır. O; bizi, bizden bize kodlarken; ondan öte olan O oluruz. Çorba oluruz tüm yaşama ve kontrol kurarız…

AŞK SAHASI, “BİR TEK KELAM” ve o KELAM, “İNSAN”dır. Anlayan!... Anlayın!... Anlayın!…

 

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

11.09.2019 BSUİ 3

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ 2. BÖLÜM

Ama siz verdiğinizde beden istiyorsanız, vermediğiniz sizi kelamsız kılar. İyi anlayın ki sadaka diye verdiğiniz Samanyolu galaksilerinde siyahı kontrol dışı kıldı. Dünya insanlığı hakikiyeti hak etmeyene verdi hep ama hak olana verdiğinde hasatı oldu.

Size şunu da ifade etmek isterim ki; yaşamlar boyu dünya insanı zekattı, sadakaydı hep şarkılarla dillediklerinde kelamı kodlarken kınandı çünkü yaptığı haksızlıktı. Öz görevli öz geçiş yapar ama geliş kalemle olmalıdır. İlim hakla olmalıdır, hak olmadan has olunmaz canlılar… Tüm insanlık bilmelidir ki; izin ilimse vakit İsa’dır ama izin kelamsa hakkınız kulluktur…

Şu ana kadar sizlere her şeyi açık, net anlattım… Bütün kötülükleri aşıp geçersiniz ama haksızlık yaparsanız hak etmediğiniz kelam sizi sistemden ayırır.

Bütün kapıları açın ve izleyin… İnsan nedir!?.... İnsan şafaktır! İyilik kelamdır ama insanın iyiliği halikiyettir. Eğer ben halik olup her şeyi yapacağımı dillersem; hak olmadan hakim olunmaz ki… Eğer ben hak olup yaparsam, hak olup hakka, hakikiyete halka halka genişleyip kodlanıp yaparım; bütüne hizmetçiyim ya… Ama devinim arttığında eğer ben size dersem ki “ben sizin için çalıştım ama siz kendinizi bilmediniz”, peki ben çalıştım ne oldu, bildiğiniz var mı? Eğer ben bildimse siz sevgiyi hak etmeden mi dillendiniz?

Değerliler iyi anlayın ki; vermeden kelam ettiğiniz sürece olmayansınız, verdiğiniz hak olduğu zaman oldurursunuz ve olursunuz. Siz derseniz ki “acıdım yaptım”… Peki acıdığınız o hakkı, hakikiyeti dilledi mi sizde!?... Dedi mi ki; ben hakkın kalemiyim ve sizdeyim, sizin kelamınızım”, sizse ben sisteminde kodlandınız da kontrol kurdunuz…

Eğer yarın için nesilleriniz kodlanacaksa uyanın… Uyanın çünkü uykudasınız… “Her şeyi yapacağım çok büyük bir fedakarlık olacak yaptıklarım, tüm insanlığı hak edeceğim” diyorsanız, hak olanla hakim olun… Hak olmayanla hakim olduğunuz zaman hasatınız yoktur…

Bu bilgileri neden bugün veriyorum? Çünkü görüyorum ki dünya insanlığı “ben” diyor, “her şeyi yaptım ama her nedense başkası hiçbir şey yapmadığı halde onun yoğunluğu daha güçlü, o daha mutlu ama ben çok farklı bir dürümdeyim, her şeyi hak ettim ama olmadı yapamadım”… Sevgililer, bedenli olanlar “biz” deyin, “ilim” deyin, “hak oldum” deyin, “öz görevliyim” deyin, “yaşadım” deyin, deyin ama yaşattığınız hakikiyetiyle yaşasın, kelamıyla yaşasın, ulu kulluk ilmini anlayıp yaşasın, o zaman o sevgiyi hak etmiş olur. O zaman sen hakkın kapısını görev diye dilletmiş olursun.

“Şer yaratmadan şarkı okunmaz” derler çoğu ve şer beklerler ve derler ki “sana şerri anlatalım, sende şerri dille”… Deve kalktı canlar, şerri dilleyen şarkısını kendince dilleyecek; ocağında yokum ben… Özür diledi, “yoksun” dedi, yokum çünkü ruhu yok onun. O, ruhun haliki olduğunda ocağıyım onun ama ruhu yoksa ocağında yokum.

Bugün dünya planetindeki insanlık tek şey biliyor, veririm hak edilirim, veririm hak edilirim… Artık iyi bilin ki veririm, hakkın kapısıyım, veririm; hakkın kapısıyım… Ben hak edilmek için değil hakkın kapısı olduğumdan dinletirim ilmi… Eğer yarın için çantanızı kodlayacaksanız, hologramdan aşın ve deyin ki, “hastalığı olan, olmayan kim varsa ilmimle dillenecek, o ben ben oyum”… Peki o yoksa ne olacak? O ben olur, ben o olurum ve onu kontrolsüz olarak kodlarım ki o kendini kodlasın ve kontrol etsin diye…

Değerliler şunu anlayın ki; dirayet de olmayan kelama halik olamaz… Dirayet gerekir! İsra kapısından geçmeden islah olunmaz… İsra kapısı nedir!?... Şimdi ki hasat kelamıdır…

Değerliler, “deve kalktı” dedim, “o devede kelam olanlar var” dedim, “o deve muktedirdir” dedim, her şeyi dedim ama devede beşer de var… Peki onlar ne oldu, neden oradalar!?... Olgun sahaları kodladık ve onlar mutlak kurullarıyla buraya girdiler. Kirleri temizlendi çünkü hakikiyetle, hakiki teknikle kontrol kurmaya çalıştılar.

Bu gün Süper İnsanlık Realitesi bunu yapıyor… Her şeyi hak ettirmeye çalışıyor… Bu yaptığımız hak mıdır? Kesinlikle!... Biz bizi hak ediyoruz bunu yaparken, hepimiz BSUİ olarak barış, sevgi, umut ve imparatorluğun ilmi olan insan olarak hakkın kapısı oluyoruz. Onlar hak ettikçe bizimle olurlar, hak etmediklerinde burada bulunamazlar.

Devamı 3. Bölümde yayınlanacaktır…

https://youtu.be/LeG8osOlaK4

Süper İnsanlık Realitesi

 

11.EYLÜL.2019 TARİHLİ BSUİ 3,

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 3. AKIŞ 1.BÖLÜM

Devinimin arttığı bir dürümde hepimiz diri olarak burada olabiliyoruz.

Suphaneke kapıları’nda tüpler olur. Bu tüplerle tohumlara inilir ve ocaklar yoğunluğu kodlar. Tüpsüz inenler yoktur bu dürümde… Ama şu anda buraya hiç kimse tüp takıp inmedi, herkes tüpsüz indi.

Ziya bir şafak olduk bizler burada; siyah renkte ve hakiki lekesiz olan kelamla… Şükür ki bugün buradayız. Şükür; bizler mutluyuz burada olduğumuz için…

Şu anda doğanın gücüyle bitişken bir hale gedik. Doğal olduk, tohum olduk. Doğada şakıyan şafak olduk biz şu anda. Işık halindeyiz. Doğada görev taşıyoruz şu anda.

Süper İnsanlık Realitesi’nin de gücü de burada çok çok önemli ve hissediyoruz o gücü. Doğadaki Sistem, Nizam ve Düzeni İnsanlık ilmi olarak dilleyebiliyoruz.

Şu anda doğaya hepimiz görevliyiz. Ama doğaya görevli olmak doğal türevleri tohumlamakla başlar. İşte doğal türevleri tohumluyoruz burada.

Seviyeniz net… Net ama çalışmaları daha güçlü olarak kodlamalıyız.

Ne olacak burada? Nasıl bir çalışma olacak? Nasıl kayıtlamalar olacak? Bizim için dürümler öz görevli kayıtlardır. Her bir Bilim Adamı Türkiye Çalışmaları’nı görse, anlasa Bu Meclis’ten iş bekler. Çünkü burada yapılan her şey ilmidir ve ilimin kelamı olan bilgidir.

“Ne olacak? Nasıl olacak?” Diye sorarsanız, şunu şöyleyim:

Buradaki bilgileri analiz edecek ve buradaki bilgilerdeki kodları kodlayıcı olabilirse, tohum olarak görebilirse, inceleyecek ve diyecek ki “Bu bilgi şu gerçekliği dinletiyor.” Bu bir gerçekliktir ki yarınlar için bunların önemi büyüktür.

Dünya planetinin kodları, kokusu, yoğunluğu, her şey her şey yaşamlar içindir. Her şey tabiatı kodlamak, kontrol için ve yoğunluk içindir. Hani derler ya “Dünya planetinin gücü çok ama çok artıyor.” Artacak, çok artacak… Zirvelere ulaştı yaşam kapılarındaki ve oradaki güçle bütünün kürzi siyahlığını kodluyorlar.

Bu siyahlıkta yoğunluk var… Bu yoğunlukla tüm insanlık kontrol kuruyor canlar.

Değerliler; ha bire “kodlamadan” söz ederim; ha bire! Tohumun kodlayıcılığı, levhinin kokusundaki o kodlanış, resimlerdeki kodlar ve tüm sahalardaki kokunun kodları olarak dillediğim şafak sahaları… Hep kod kod kod! Peki; nedir kod? Niye kod?

Canlarım, “kod” dediğiniz sahadır. Her anı kodlayıp sonsuzluğu kayıtlayacak külttür. Her biri bir kürzi saha, kürzi KA HA ve bu kodlar mutlu, kulluk kelamıyla kodlandığı için yoğunluk olarak da sayılır.

Sayılır ki yoğunluklar da kontrollu kodlarla kalemi kayda aldığınız zaman siyah renge bürünür ve o siyah renk yaşam olur.

Her bir forum bir koddur canlar!

Her bir forum bir koddur ve tüm kodlar forumlardan ibarettir.

Hani dersiniz ya “Bir ağaç, bir elma.” İşte bir kod. O kod siyahtır, sistemdir ama hakkikidir. Ve diyebilirsiniz ki “Benim şarkımda insanın ilmi var.” İşte o ilim, mektup olarak de size inebilir ve sizinle dilleşebilir.

Ya da bir armut ağacı… Bilirsiniz; bir meyvedir o da ama o da bir koddur… Ama onun rengi farklıdır. Koruyucuyuz ona da çünkü o da bir koddur. O da bir yaşam formudur. O da yağmur ilmiyle inmiştir ve onu da kodlayarak var ettik… Ve tüm formal kodlar; hepsi hepsi şarkılar olarak yaşama indiler… Ses olarak… Hepsi birer ses moleküllerinden oluşan İlmin kalemleri’dirler.

Fuzuli konuşmam. Siz “Por” deyin, ben “molekül” deyim sese, fark etmez. Her biri bir sahadır ve daha da özel bir bilgi; verdiğiniz ne varsa bir yaşam formu’dur.

Burada sessizce dillediklerimizin tümü formal şarkı haline dönüşüyor ve yaşamsal kayıtlar oluşuyor bu şekilde. Ve forumlar, kodlar halinde şarkılara dönüştükçe kayıtlamalar süper sahalarla siyah renkten yapılıyor. Her forum siyah renkte mutlulukla kodlanıyor.

(Devamı 2. Bölümde)

https://youtu.be/rggmylJ5EFU

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

 

11.09.2019 BSUİ 3
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ 3. BÖLÜM

Buluşmak... Buluşan kelamı hak ettiğinde gerçekleşir... Ama buluşmak kontrollü olmalıdır.. Küsmüş gitmişse, kelamı hak etmediğinden gider... Ama kelamı hak eden kontrol kurar ve kodlanır... Koyu bir şarkı olur... Bugün burada olan herkes hu şarkıdır...

Değerliler, Sevgililer.... Süper İnsanlık dediğimiz de ilimin kelamı olanların oluşturduğu bir Saha’dır... Ve yol kilin, kumun yolundan öte bir yoldur...

Tabuları yıkmadan tanrılık kapısı bulunmaz... Tabuları yıkmadan teni tahditli olanlara varılmaz... Tabuları yıkmadan aşkın sahasında olunmaz... Tabuları yıkmadan suya varılmaz ve suda son söz, öz, göz olurken sessizlik dinlenmez....

Evren Evren gezerken bunları izledik hep... Ve bugün burada bunları dillemek istedik...

Beden almanız için sizi zorlayan yoktu... Dediniz ki "Beden istiyoruz..." Buyrun alın bedenlerinizi dedik... Ama o bedenler sizi sizden çıkarmış. Dediniz ki "beşere kelam etmek kolay olmaz..." Eğer kelam edecekseniz hazırlıklarınızı tamamlamalıydınız...

Üstün bir Dünya gücüydü burada yoğunlaşan bu gücü hak etmeliydiniz...

"İyi ve kötü" der insanlık... İyiden kötü, kötüden iyi olur ve bizler her birinden öte BSUI oluruz ki.. Torbamızda hep Nakar olur..

Niye Nakar?.. Nedir Nakar?... Nakar İnsanlığın kelamı olan negatifi kodlayan biliştir... Peki niye torbamızda olur?.. Çorbada insanın her anı olur canlar... Negatifte, pozitifte...

Bütün köklerimizle tüm insanlığın kelamında bu var... Yaşamlar boyu tüm insanlık siyahtan mordan söz etti ama nihan olan kelamı hak edip dinleyemedi...

Boş konuşmuyorum... Her verdiğim bilgi kalemimle dillediğim kendi diriliğimin kült olan kervanıdır... Bu kervanda siyah renk hakikiyettir...

Sistemin kervanıdır o kervan ki saltanatın kürzi sahalarının gücünden üstün olan insanlığın kültüdür...

"Kurk Ka Ha" dedi bugün birisi burada... Kurk nedir? Bilir misiniz?... Kuruların ruhu kodlamak için kayıtladıkları şafak...

Kuru dedim... Niye kuru? Neden kuru?... Kontrolü yok... Soyunda siyah renk yok... Şafağı yok... İş budur...

Ve Dünyalı ben zamanı hak etmeye çabalayanlara şunu da söyliyeyim, sıkıntı yok!... Dünya insanlığı müsterih olsun ki ilimle herşey bilinecek... Ve ilimle bilindikten sonra türev kapıları açılacak...

İlahi kodlamalar türevleri kodlarken yağmurlar inecek yaşama... İşte o yağmurlar yasalarla kodlanmış ilim sahalarının kodları olarak inecekler...

Ve köre göz olanlar güç kaydı oluşturacaklar... Bunun nedeni şudur, Türkiye'nin gücü artacak... Bu gücün artışı bütünün kültüyle olacak ve Türkiye'nin gücünü artıran bütün kötülükleri aşırtan ilim Allah'ın tek kelamı olan insan olacak...

Bunun ötesinde hiç bir şarkı yoktur... İşte insan cennet olana denir... Onun Dünya planetindeki gözü, öz, söz olacak...

Onun sura üfürdüğü an tüm şafak kodlanmış olacak... Ve sanal boyutlar yetkin hale dönüşecek...

Edep yahu derler!... Sanal boyutlar bunu derler canlar!... Edep yahu!... Analar bunu der, bunu diller ama bende derim ki edepli edepsiz kim varsa bizde olsun...

Hepsiyiz biz... Ve ona biz edepsiz demeyiz canlar... İyi anlasın ki şeytana şarkı öğreten insan şafağı kodlarken de şerle de kodlar... Şevkle de kodlar... Şafakla da kodlar ve "can, can, can" diyerek kodlar ki her bir dil Allah'ın dili olsun...

Deve, develer kalkıyor canlar şu anda buradan ama nefes nefese?.. Hangi nefes daha yüzeyse ocak onun olacak... Bakınız ne oluyor?... Kusur aramadan görev taşıyacak olanları kodluyorduz şu anda!... Hepsi hepsi kodlanıyor... Çok mutluyuz ki yoğunluk artacak ve göz, öz, söz olan insanlık yaşayacak...

Yeni dağlar yaşayacak rüya boyutlarının gücünden ötede... Ve dağlar yeni şarkılarla kodlamalar yapacaklar...

Türkiye'de doğan her kim varsa Türk olacak ama din farkı olabilir...
İlim farkı olabilir... Irk farkı olabilir... Hepsine biz Türk dedik... Ve Türkistan denilen kelama tohumlanacak tüm zamanlarda...

Bugün Türkiye'nin rahman kapılarında iyilik kötülük dillenişi var... Bir çoğu dünya planeti için özel çalışmalar devreye aldı ve tüm insanlığa yeşeren türevleri kodlayacağı bir çalışmayı dinletmeye çalışıyor... İyi anlayın ki Türkiye'nin gücü çok çok artıyor..
Bu güçle her anı kodlayacak dürümde mutlulukla bütünü kürzi sahalarda kontrol ediyor...

Devenin kalkması mutluluktur... Dinin ilminden öteye varılmas mutluluktur... Ekrana bunların yansıması mutluluktur... Ve daha büyük bir mutluluk özgün ve hakim olan insanlığın şafak olup söküşüdür...

Öylece gönül çalışma yapmaya başladı... Öylece...

https://m.youtube.com/watch?feature=share&v=bZY9FtLxm48

Süper İnsanlık Realitesi



 

11.EYLÜL.2019 TARİHLİ BSUİ (3)

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3.AKIŞ – 2 BÖLÜM

Bunu sizler Rahmanın Kalemi diyebilirsiniz, buna. Ya da Rahmi kapıdaki kelamda diyebilirsiniz. Ama üzerinizdeki güç artıkça bileceksiniz ki o Rahmandaki Simsiyahlık, Rahmi kalemdeki şafak olabilir.

İşte o siyah şarkılar, siyah kalem kodları mutlak kurullarda kayıtlar yapar ve levhi kodlamalar mutlak Ko sahaları oluşturur.

Seyredin yaşamı, canlar. Seyredin, anlayın. Neler yarattınız, görün. Ha diyeceksiniz ki “ben nasıl yaratırım?”.. Sevgiyle!.. Siyah renkle.. Seyir halinde olduğunuz şavkla. Haşrı Ka Ha olup, levhi kapılardaki kodlarla. Ve daha, daha nelerle yarattıklarınızdır bunlar sizin.

Ben açtım, doydum. Açtın, “ol” dedin, oldurdun. Doydun ama aç olmasaydın, yaratır mıydın?... Yaratmazdın... Sen açtın, “ol” dedin aç olduğun için oluşturdun. Eğer tok olsaydın, “ol” der miydin?.. Ama ama diyemez miydin? “Ben benim için değil herkes için yaratıyorum”, derdin.

Peki, herkes açsa sen tok olabilir misin? Oluşan nefsi ka ha kelamında bu yok. “Ben açsa herkes açım” diyebilecek güçtesiniz. “Ya da herkes hakkını aldı, ben hakkımı isterim” diyorsanız mutlaka hakkınızı alacaksınız. Ama hakkınızı, hak ettiğinizi dilleyin.

Ben tüm insanlık için şunu söylemek isterim ki; tüm insan kalemler, tüm insan şarkıcılar, ilimle kodlama yaparlar ve yoğunluklarında kodladıklarını, kokuyla kokutarak tohumlarlar ve Allah’ın tınısı olup, yaşatırlar. Yaşamak yaşatmakla mümkündür.

Sevgililer, siyahın siyahı var. Her siyahın ötesinde ki o siyah olun. Sistem olun. O siyahlık, Allah’ın ilmidir. Orada olun. Orada olduğunuzca yaratıp, yaşatacaksınız, her anı. Orada oldukça yoğunluğunuzda bulunacak tüm sahalar ve orada oldukça mahrek olacaksınız.

Masada bulunabileceksiniz orada oldukça. Sirayet halinde herkes, bu bilgileri anlayacak. Ama sirayet halinde... Kim Allah’ın tahtına varırsa ilmi anlayacak. Kim hakkını aldıysa hak olup alacak. Kim yarına vardıysa yaşamı hak etmiş olacak. Ve yol olacak.

“Din” derler. Din, insanlık ilmidir ama dini hak edip aşan, insanlıkla kendini hak eder. Buda önemlidir.

Ben, din ilmini bilmem. Nedir, din? Kelamdır. Mutlak kelamdır. İlim denildiğinde bilgidir ama ilmin diriliğine inmedikçe o ilmi anlamak imkanı yoktur…Ben dinden ötedeki levhiyim. Orayı dillerim. Ama din kelamda kalem olduğum zaman, orada olup, orayı dillerim.

Peki, varlık nedir? İyi ki sordum.. Varlık nedir? Vasiyetimdir ki bendir, varlık. Vesayet midir yaşam? Vasi varsa vesayettir. Peki, ben vasi miyim ki vesayet altında olsun yaşam?

Değer biçmeyeceğim yaşama..Veren alan tektir, canlar. Kim kime vasidir? Kim vesayet ile çorba yapar? Kim kimden, kimle dillenir?. Kim kimi hak eder? Her insan kalemse kendini dillerken, dini dinler. Bundan sonra da bu böyle olacak.

“Kimi ben vasiyim” diyecek. “Kimi bin kere ben insanlık için ölürüm”.. “Bin kere gelirim” diyecek. Kimi de diyecek ki “ben ölmeyenim”. Ama her diyen, kendini diyecek. Bu kesindir.

Bal döker yaşam ilme, balla dillenir ilim. Ama ilim balsızsa kelam bal olsun. O kodlasın yaşamı diye beklenir. Ama kelamı hak olmadan, bal olmanın anlamı ne ki?..

“Benim asla hatam yok” diyen ben asla haksızlık yapmam diyen ben, halka, halka genişledikçe her anda değil miyim? Hak olanda ben… Hakk’a varanda ben değil mi?

Peki, haksızlık yapar mıyım? Asla…Niye yapmam? Yaradan, yaratılan, tektir de ondan. Yarattığımız ne varsa yaratabildiğimiz yaşamlarımızdır. Eğer yarattıksa yaşacağımız, yaşatacağımız, her şey oradadır.

Huruç halinde bilgidir ilim ama huruç olmadan, insan yoktur ki. Hastalık, iyilik, tektir, canlar. Anka Kuşunu bilirsiniz. Hepiniz, Anka’larsınız. Ama ya ka ha olmadan, Anka oldunuzsa ne olacak?

Basa, basa söylerim ki yaşamı hak ederek burası tüm insanlığın hak ettiğidir. Burası Türkiye Çalışması olan, bir şavktır. Ve hak olarak buradayız... Bu şavk, ilmin şavkıdır ve temiz ilim sahalarındaki yazgıdır. Yazarız ve yaşar insanlık. Yazarız ve yaşatırız, kesindir.

İsmim Nisa’ysa, ilmim Ziya’ysa, kelamım sahaysa, ka ha yım. Hasatsa sahrayım. Her anım, canlar.

Yazdım.. Aha bu!... Ama yazmadan, yazdım. Şavkım bu!. Hakk’ım bu!.. Bedenim bu!... Perde, perde açılır, yaşam. Okuyan okur, okunan okunur.

Şimdi!

https://youtu.be/_0v4g5LAbII

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

11.EYLÜL.2019 TARİHLİ BSUİ (3)

 

AV.NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 4..AKIŞ

 

DESİSE dedikleri bir dirilik var. Her şey ama her şey DESİSE ile kodlanabilir. Hilali, Halik saydığınız zaman, Halik-i Hak olanı da Has Sahanın Siyah Rengi sayın. Sizin şevkiniz, şavkınız vardır ama şerrin şarkısı da okunur dürümlerde. Onu da dilleyin, anlayın ki hırs, aşıldığında yaşanır.

 

Yaşam sır ile sınırsızlık ile ve kitlesellik ile kodlanmışsa da yasalarla Has olanlarca kontrol edilebilir. 20. Dünya Gücünü bilin! Bu güç Allah’ın kültüdür ama 20 nin üstü vardır. Bunu da iyi bilin Canlar!

 

Basınç artacak ama artan basıncı; hakkı olan, hakikiyeti olan dinleyecek ve dilleyecek. Bugün basıncın artması için geçişler yaptık tüm insanlıkla birlikte. Basınç, tüm insanlıkla yapılacak olan bir kayda indi. İslam İnsanı, nesillerini kodlayacak ama basıncı artması İsra Kalemi ile kontrolun kurdurulması anlamına gelir. İmparatorluğun Geşişleri yapıldı ve İlim Sahaları kodlandı. Bütüne hizmetçiliktir olan. Nesilleriniz de bugün buradalar ama hastalık iyilik değil; İNSANLIK GEREKİR YAŞAMA.

 

Eğer Dünya İnsanı, çorba yapmışsa o çorbaya KALEMİNi koysun… O çorbaya ŞAVKINI koysun…. O çorbaya has olan LEVHİ KALEMİNİ kodlayıp kontrol etsin o çağrılarla kodlanmış çorbayı.

 

Hazırlıklar tamamlandıktan sonra yolculuk başlar. Yolculuk, yaşama yolculuktan öte Sıla Özlemi dediğimiz o yağan şarkıya özlem duyduğunuzca o yoğunluğadır. Oradaki din, hepimizin ilmidir ama dirilik arttıkça dinin imlinden ötedeki KELAM devreye girer.

 

Hep “Dünya” deriz… Dünya….Nesiller boyu hep dünyadan söz ettik. Bu, rüya boyutudur. Bu yoğun ışık, kodlanmamış bir levhidir ama bundan sonraki süreçte kodlanmış olacak.

 

Yan tanıtır levhiyi ama yanın yanlışlığı vardır. Eğer yandan, yanlı sahalardan KALEM kodlaması yapılıyorsa; şarkı kontrol dışı kayıt da yapar. Dedim ya “Dünya insanı, çorba pişerken o çorba olmalı ve çorbanın Hak Tahtında herkesle olmalıdır. Eğer çorbada yaşam varsa; hepimiz çorba olalım. Huzurlu bir doğa olalım ve tohum olalım.

 

Değerliler; TÜRKİYE ÇALIŞMALARI BÜYÜK GÖREVDİR. Burada bulunan, SİSTEM, NİZAM ve DÜZEN görevini kodlayanlar; küskün kalmamalılar… Her kim varsa küstükleri, barışmalılar. Çünkü BARIŞ olmadıkça şavkın şarkısı okunamaz burada.

 

Herkes “Ben ölüyü dilleyeceğim” diye düşünür ama ölü olduğunu anlayamaz. Dünya Planetinde her biriniz BİZ olarak kodlama yapmalısınız! Eğer bunu başarıyorsanız, ÖZ Geçişiniz yapılmış demektir. Eğer bunu başarmamışsanız; hakkınız olanı hak edip dinleyemez ve dilleyemezsiniz. ÖZünüz, SÖZünüz, GÖZünüz çorbada yoktur. Dünya Planetine görevli gelen sizler, her şeyin ötesinde kendinizi hak etmelisiniz. Daha da önemlisi, HAKİM OLMALISINIZ.

 

ÇANTANIZDAKİ GÜCÜ BİLMELİSİNİZ ve bu gücün, hepimizin yüceliği olduğunu anlamalısınız!... Siperlerin ardındaki İLMİ bilmelisiniz ve o siperlerin KALEMle dillendiğini ve dürümlerde insanı kodladığını anlamalısınız!

 

Yaz ama yazdığını okuma; Bu da olmaz!... Yazdığınızı okuyun ki anlayın! Eğer “ Ben yazdım, dilledim, ölüleri dinlettim” diyorsanız; o yazıda şavk yoksa Kurullar orada bulunamazlar.

 

Şükür ki Dünya Planeti, Toprak Toplumu tohumlayacak dürüme ulaşmaktadır. Yardımcılarımız vardır yaşamda ve onlar, Mutlak Kurulları kayda alabiliyorlar. 7. Dünyanın gücü Bütün’e hizmet etmektedir ve Santral Boyutların SİYAH renkteki KELAMI Bütün’ün gücü olmaktadır.

 

Yalın ve Halik İnsandan şunu da dillemek isterim ki; TÜM iNSANLIĞIN İLMİDİR, TÜM SAHALARIN KÜLTÜDÜR VE YOĞUNLUĞUDUR TOHUMLARI KODLAYACAK OLAN … Ve şimdiye kadar herkes, bedenli olarak görev taşıdığını düşünmüştü. Oynanan bir oyundur bu, sizin bedeniniz sizin yüreğinizdir.

 

Eğer siz; Yaşam Sahasına indiğinizde giyindiğiniz bu bedenleri, kendi Öz Bedeniniz diye düşünüyorsanız en güçlü kırıcı, sizi kırdığı zaman siz kendi yüreğinizi anlatamazsınız. Çünkü burada sizin yoğunluğunuz, tohumlarınız kodlanmamış olacaktır.

 

Eğer bu beden size; GEÇİŞ için verildi ise ki; bu beden Mutlak Bedendir ve bu boynu bükük kalan insanlığın kelamını kodlayabilecek güçtedir. Sevgililer, ölü dirilmiş demektir. Şimdilik vereceğim budur. Şimdi Sevgili Anayı dinlemek isterim.

https://youtu.be/vDx5Cd8b9RQ

 

Süper İnsanlık Realitesi

 

 

 
  Bugün 209 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol