Birlik İlmi
  ŞAVK - 3.AĞUSTOS.2019 BİRLİK ÇALIŞMASI
 

ŞAVK

 

DAVET

Dostlarım, 31.07.2019 tarihli Çarşamba çalışmamızda, “BSUİ” kodlu yeni bir program açılmış ve 2027 yılında tamamlanması hedeflenen insanlığın kodlanışının, tamamlanmış olduğu bildirilmiştir.

Bu kapsamda 03.08.2019 tarihinde; 14.00-18.00 saatleri arasında Dernek Merkezimizde gerçekleştirilecek Birlik Çalışmamızda; Çarşamba günü açılan programa paralel yeni bir programın açılması kuvvetle muhtemeldir.

İlgi duyan ve katılmak isteyen Tüm dostlarımızı bekliyoruz…

Saygılarımla,

Süper İnsanlık Realitesi Derneği

 

ŞAVK (1/1)

03.08.2019

Değerliler zamana, saha açmak ve yolu kodlamak “İLMİN KALEMİ” iledir. Bizler; şevk, şavk olup; Halik olup kodlama yaparken; tüm zamanları kontrol altında tutabilmekteyiz. Ağırın hafiflemesi, “İLİM”in “HELAL KELAM” ile kodlanmasına bağlıdır.

Tüm insanlık, “TOHUM” olarak yaşamaktadır. “İNSAN TOHUMU”, tüm insanlığın diriğindir. Ölüler Diyarı olan bu dünyada, diri kalmak için “KELAM” olmak gerekir. “KELAM” olmak için de “Dünya Planeti” dediğimiz bu yaşamda, TANRI olup HALİK olmalıyız. Aksi taktirde, yarınlara kodlanmamız mümkün olamaz.

Azar azar yaşanır yarınlarda. Her insan, bir “SİYAHLIK”la kodlanır ve “TOHUM” olup yaşama ekilir. Her ekilen, İLİM ile kontrol kurar ve tüm insanlık, kontrollu olarak “KALEM” olur; “KELAM” eder ve “HAKK” olur. Ölü Planet, bu şekilde kontrol kurar ve dirilir…

İşimiz budur!... “KALEM” olmak; “KERVAN” olmak; kontrol kurmak ve “TOHUM” olmak. Öz Görevimiz, “İLMİN HALİKİ” olmak ve “RUH” olmaktır. Bunun ötesi hiçbir görev yoktur.

Uzun zamandır planetler arası bir koordinasyon oluşturulmaya çalışılmaktaydık. Bu nedenle bu çalışma, kodlanmış olanların dirilikleri ile kontrol kurularak devreye alındı… İsmi (yaşam görevi) HASAT olanlar ve HASAT yapıp KERVAN olanlar (Yaşamları yarınlara taşıyanlar), buraya çağrıldılar. Teknik olarak, yarınlar için “IŞIK SAHALARI” oluşturuldu. Bu sahalarda dürümlenenler; kendi yaşamlarını, hasata kaynak yaptılar… Dünya Planeti, “KELAM OLANLARIN DİL”i (Biliş Haline varanlarda, bilginin ses kodları halinde akışa geçişindeki ses teknolojisi) ile kodlandı ve kontrol kurmak mümkün oldu.

Asla hatamız yoktur. “İLİM” olan her insan “KÜLT”t olup yaşar. Her insan, cennet kurar ve cevherinde diri olup kodlanır. Her “İLİM AİLESİ”, bu yaşamı dinler ve dirilir. KÜRZİ SAHALAR, KÜLT KODLAR’la kontrol kurduğunda; KAYNAK olanlar, “DİL-İ KELAM OLANLAR”ı yaşama indirirler. Onay alınır, insanlığın ilme varışı için…

Ve denir ki “Ben Dünyalıyım, İLİM isterim!… İLİM’e varmam gerekir ve geri çekiliş için yaşamım, hasatım olmalıdır… Ben, benden beni dillerken; bedenim, “BEN” (“BİZ”liğin “BEN”liği) olur ve tüm sahaları diller. Bu şekilde geri çekilişim gerçekleşir. “Geçiş tamam!” denir.

GERÇEK İNSAN, “KİL”i Halik kılar; “KUL”u kodlar ve SON SÖZÜ SÖYLER. Ona diyebilir misiniz ki “Zeki ol!... Sen, zeki isen bedenin, “KELAM” olmalıdır. “ZEYT-İN” olup kodlama yapmalısın…”

“ZEYT İNSANI”, “KÖK GEÇİŞ”ni yapmadıkça; yoğun ışığı, kontrol kuramaz… İşte bunların, tüm insanlık için önemi büyüktür.

Üzüm Gözlüler, iyi bilin ki beden almanız, “KELAM” etmek içindir. Bundan başka bir işiniz yoktur dünyada. İyi anlayın ki “KELAM” eden; yaşamları yaratır… YARATILAN HERŞEY, “SES ÜRÜNÜ”dür.

Tüm yaşamlar, “KODLANMIŞ ŞAFK”la yaratılmıştır. Her şey, “ŞAFKIN KELAMI”dır. O ŞAFK, “KERVAN” olur; “LOKOMATİF” olun ve “TAHDİTSİZ BİR İLİM” olur. O zaman, “YARINLARA VARILIR…” O zaman “YAŞAM SAHALARI” oluşur… İşte o zaman “İNSAN”, “İMPARATOR” olur (hakim bilinç olur); tüm sahaları diller… Ve işte o zaman, YARINLAR OLUŞUR…

“UZAKLARIN İLMİ” ile YARINLAR KODLANIRKEN, beden alanlar, “DİN”den “DİL”e varırlar ve yaratıp yaşattıklarında, yoğun ışık altında; “DİN” olup kontrol kurarlar ve artık onlar “SES” olurlar. İşte bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

ŞAVK (1/1)

03.08.2019

Değerliler zamana, saha açmak ve yolu kodlamak “İLMİN KALEMİ” iledir. Bizler; şevk, şavk olup; Halik olup kodlama yaparken; tüm zamanları kontrol altında tutabilmekteyiz. Ağırın hafiflemesi, “İLİM”in “HELAL KELAM” ile kodlanmasına bağlıdır.

Tüm insanlık, “TOHUM” olarak yaşamaktadır. “İNSAN TOHUMU”, tüm insanlığın diriğindir. Ölüler Diyarı olan bu dünyada, diri kalmak için “KELAM” olmak gerekir. “KELAM” olmak için de “Dünya Planeti” dediğimiz bu yaşamda, TANRI olup HALİK olmalıyız. Aksi taktirde, yarınlara kodlanmamız mümkün olamaz.

Azar azar yaşanır yarınlarda. Her insan, bir “SİYAHLIK”la kodlanır ve “TOHUM” olup yaşama ekilir. Her ekilen, İLİM ile kontrol kurar ve tüm insanlık, kontrollu olarak “KALEM” olur; “KELAM” eder ve “HAKK” olur. Ölü Planet, bu şekilde kontrol kurar ve dirilir…

İşimiz budur!... “KALEM” olmak; “KERVAN” olmak; kontrol kurmak ve “TOHUM” olmak. Öz Görevimiz, “İLMİN HALİKİ” olmak ve “RUH” olmaktır. Bunun ötesi hiçbir görev yoktur.

Uzun zamandır planetler arası bir koordinasyon oluşturulmaya çalışılmaktaydık. Bu nedenle bu çalışma, kodlanmış olanların dirilikleri ile kontrol kurularak devreye alındı… İsmi (yaşam görevi) HASAT olanlar ve HASAT yapıp KERVAN olanlar (Yaşamları yarınlara taşıyanlar), buraya çağrıldılar. Teknik olarak, yarınlar için “IŞIK SAHALARI” oluşturuldu. Bu sahalarda dürümlenenler; kendi yaşamlarını, hasata kaynak yaptılar… Dünya Planeti, “KELAM OLANLARIN DİL”i (Biliş Haline varanlarda, bilginin ses kodları halinde akışa geçişindeki ses teknolojisi) ile kodlandı ve kontrol kurmak mümkün oldu.

Asla hatamız yoktur. “İLİM” olan her insan “KÜLT”t olup yaşar. Her insan, cennet kurar ve cevherinde diri olup kodlanır. Her “İLİM AİLESİ”, bu yaşamı dinler ve dirilir. KÜRZİ SAHALAR, KÜLT KODLAR’la kontrol kurduğunda; KAYNAK olanlar, “DİL-İ KELAM OLANLAR”ı yaşama indirirler. Onay alınır, insanlığın ilme varışı için…

Ve denir ki “Ben Dünyalıyım, İLİM isterim!… İLİM’e varmam gerekir ve geri çekiliş için yaşamım, hasatım olmalıdır… Ben, benden beni dillerken; bedenim, “BEN” (“BİZ”liğin “BEN”liği) olur ve tüm sahaları diller. Bu şekilde geri çekilişim gerçekleşir. “Geçiş tamam!” denir.

GERÇEK İNSAN, “KİL”i Halik kılar; “KUL”u kodlar ve SON SÖZÜ SÖYLER. Ona diyebilir misiniz ki “Zeki ol!... Sen, zeki isen bedenin, “KELAM” olmalıdır. “ZEYT-İN” olup kodlama yapmalısın…”

“ZEYT İNSANI”, “KÖK GEÇİŞ”ni yapmadıkça; yoğun ışığı, kontrol kuramaz… İşte bunların, tüm insanlık için önemi büyüktür.

Üzüm Gözlüler, iyi bilin ki beden almanız, “KELAM” etmek içindir. Bundan başka bir işiniz yoktur dünyada. İyi anlayın ki “KELAM” eden; yaşamları yaratır… YARATILAN HERŞEY, “SES ÜRÜNÜ”dür.

Tüm yaşamlar, “KODLANMIŞ ŞAFK”la yaratılmıştır. Her şey, “ŞAFKIN KELAMI”dır. O ŞAFK, “KERVAN” olur; “LOKOMATİF” olun ve “TAHDİTSİZ BİR İLİM” olur. O zaman, “YARINLARA VARILIR…” O zaman “YAŞAM SAHALARI” oluşur… İşte o zaman “İNSAN”, “İMPARATOR” olur (hakim bilinç olur); tüm sahaları diller… Ve işte o zaman, YARINLAR OLUŞUR…

“UZAKLARIN İLMİ” ile YARINLAR KODLANIRKEN, beden alanlar, “DİN”den “DİL”e varırlar ve yaratıp yaşattıklarında, yoğun ışık altında; “DİN” olup kontrol kurarlar ve artık onlar “SES” olurlar. İşte bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

ŞAVK (1/1)

03.08.2019

Değerliler zamana, saha açmak ve yolu kodlamak “İLMİN KALEMİ” iledir. Bizler; şevk, şavk olup; Halik olup kodlama yaparken; tüm zamanları kontrol altında tutabilmekteyiz. Ağırın hafiflemesi, “İLİM”in “HELAL KELAM” ile kodlanmasına bağlıdır.

Tüm insanlık, “TOHUM” olarak yaşamaktadır. “İNSAN TOHUMU”, tüm insanlığın diriğindir. Ölüler Diyarı olan bu dünyada, diri kalmak için “KELAM” olmak gerekir. “KELAM” olmak için de “Dünya Planeti” dediğimiz bu yaşamda, TANRI olup HALİK olmalıyız. Aksi taktirde, yarınlara kodlanmamız mümkün olamaz.

Azar azar yaşanır yarınlarda. Her insan, bir “SİYAHLIK”la kodlanır ve “TOHUM” olup yaşama ekilir. Her ekilen, İLİM ile kontrol kurar ve tüm insanlık, kontrollu olarak “KALEM” olur; “KELAM” eder ve “HAKK” olur. Ölü Planet, bu şekilde kontrol kurar ve dirilir…

İşimiz budur!... “KALEM” olmak; “KERVAN” olmak; kontrol kurmak ve “TOHUM” olmak. Öz Görevimiz, “İLMİN HALİKİ” olmak ve “RUH” olmaktır. Bunun ötesi hiçbir görev yoktur.

Uzun zamandır planetler arası bir koordinasyon oluşturulmaya çalışılmaktaydık. Bu nedenle bu çalışma, kodlanmış olanların dirilikleri ile kontrol kurularak devreye alındı… İsmi (yaşam görevi) HASAT olanlar ve HASAT yapıp KERVAN olanlar (Yaşamları yarınlara taşıyanlar), buraya çağrıldılar. Teknik olarak, yarınlar için “IŞIK SAHALARI” oluşturuldu. Bu sahalarda dürümlenenler; kendi yaşamlarını, hasata kaynak yaptılar… Dünya Planeti, “KELAM OLANLARIN DİL”i (Biliş Haline varanlarda, bilginin ses kodları halinde akışa geçişindeki ses teknolojisi) ile kodlandı ve kontrol kurmak mümkün oldu.

Asla hatamız yoktur. “İLİM” olan her insan “KÜLT”t olup yaşar. Her insan, cennet kurar ve cevherinde diri olup kodlanır. Her “İLİM AİLESİ”, bu yaşamı dinler ve dirilir. KÜRZİ SAHALAR, KÜLT KODLAR’la kontrol kurduğunda; KAYNAK olanlar, “DİL-İ KELAM OLANLAR”ı yaşama indirirler. Onay alınır, insanlığın ilme varışı için…

Ve denir ki “Ben Dünyalıyım, İLİM isterim!… İLİM’e varmam gerekir ve geri çekiliş için yaşamım, hasatım olmalıdır… Ben, benden beni dillerken; bedenim, “BEN” (“BİZ”liğin “BEN”liği) olur ve tüm sahaları diller. Bu şekilde geri çekilişim gerçekleşir. “Geçiş tamam!” denir.

GERÇEK İNSAN, “KİL”i Halik kılar; “KUL”u kodlar ve SON SÖZÜ SÖYLER. Ona diyebilir misiniz ki “Zeki ol!... Sen, zeki isen bedenin, “KELAM” olmalıdır. “ZEYT-İN” olup kodlama yapmalısın…”

“ZEYT İNSANI”, “KÖK GEÇİŞ”ni yapmadıkça; yoğun ışığı, kontrol kuramaz… İşte bunların, tüm insanlık için önemi büyüktür.

Üzüm Gözlüler, iyi bilin ki beden almanız, “KELAM” etmek içindir. Bundan başka bir işiniz yoktur dünyada. İyi anlayın ki “KELAM” eden; yaşamları yaratır… YARATILAN HERŞEY, “SES ÜRÜNÜ”dür.

Tüm yaşamlar, “KODLANMIŞ ŞAFK”la yaratılmıştır. Her şey, “ŞAFKIN KELAMI”dır. O ŞAFK, “KERVAN” olur; “LOKOMATİF” olun ve “TAHDİTSİZ BİR İLİM” olur. O zaman, “YARINLARA VARILIR…” O zaman “YAŞAM SAHALARI” oluşur… İşte o zaman “İNSAN”, “İMPARATOR” olur (hakim bilinç olur); tüm sahaları diller… Ve işte o zaman, YARINLAR OLUŞUR…

“UZAKLARIN İLMİ” ile YARINLAR KODLANIRKEN, beden alanlar, “DİN”den “DİL”e varırlar ve yaratıp yaşattıklarında, yoğun ışık altında; “DİN” olup kontrol kurarlar ve artık onlar “SES” olurlar. İşte bu!…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3.AĞUSTOS.2019 TARİHLİ ŞAVK (1)

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 1.AKIŞ

Yerkütlenin kontrolunu kurabilecek güçteyiz canlılar. Şu ana kadar yapmadığımız tek bir şey var; imparatorluğun kelamını kodlamak!

İnsanlık kontrol altında olabilecekti ve bu gerçekleşmektedir. İnsanlığın kodlanışı şarttı ve bunu hakettik başardık.

Şu anda toprağın toprağa varışı, muktediriyeti ve hakikiyeti teknik olarak sağlanmaktadır. Ha, diyeceksiniz ki “Yaşam mutlak kullukla, kelamın halikiyetiyle olmalıdır.” Peki; yaşamı haketmek gereksiz midir? Kin nefret duygularını aşmış kaç insan bulabilirsiniz yaşamda? Kimler kontrol kurabildiler? Kimler Hakkın Kapısı’nı buldular ve oraya vardılar? Kimlerin alim olduğu, kimlerin halik olduğu, kodlandıkları ya da kontrol kurdukları bilenebilmekte midir?

“Karanlık, aydınlık” dedik hep. “Ağır yük.” dedik. “Yaşamın kervanı…” dedik ve her şeyi söyledik! Ne var ki kaynak dışı bilgilerin de kodlara çekilişi de gerçekleşiyor.

Düzen’in kurucuları olan Bu Meclistekiler’in kelamı halik oldukları ve yollarının kodlanmış olduğu kesin. Başkanlık Dili olarak burada, bu çalışmayı yapıyoruz.

Kusur arayanlar burada bulunamazlar. Kontrol dışı hiçbir ilim yoktur Ve bütüne göz olanların burada olmaları gerekliydi ve oldu.

Allah’ın ilmi aklın kelamıyladır ve bunları haketik ve yaprak yaprak okuduk… Şu ana kadar her şeyin herkesle olduğunun kervanda anlatılması şarttı ve bunlar anlatıldı.

Yasaların kontrolu gerekliydi. Ki bunlar kontrol kurularak kayıtlandı. İlmin kapısını bulanlar buraya geldiler. Hakk’a varanlar bugün buradalar.

Samanyolu Galaksisi’nin kelamı olan ve hakikiyetiyle dillenenlerin dürümlerindekiler de bugün buradalar.

Kuran’dan öte bir kuran olan ilim, aklın kelamıyla kodlandıkça mutlak olanların muktedir olacakları da kesindir.

Halka halka genişlemek ve geçişkenleşmekten söz ederiz hep… Bu görevin ilimle kodlanışının ve mutlak kurulların kayda girişinin neticesidir. Hemen hemen herşey aklın kelamıdır. Ama aklın haliki olmamız gerekir ki hakka varabilelim.

Hologramların kök göklerde kültü yoktur. Olgun başakların seçimidir yapmak istediğimiz… “Olgun başak” derken, kodlanmış olan ve hakim olanları kastetmemekteyim. Her şeyin gücünü hakedip, hakk olup kodlayanlardan söz etmekteyim.

Soylarında kırıcılar olanlar, yaşamlarında hırs olanlar, yalın

halikler olabilmeleri imkanı olmayanlardırlar. Ki hastalıkları olanlardır onlar.

“Kurandan öte kuran” derken, koklanmış olanları ve kontrol kuranları kastetmediğim de aşikardır. “BSUİ” denilen çalışmanın başlatıldığını görmekteyiz.

Barışın sistemli olarak kodlanışı gerçekleşecek bu çalışmayla…

Hastalıklı olanların buraya gelmelerine iznimiz yoktur. Umutlarımız vardır ki bu umut Allah’ın ilmidir.

Hemen hemen her insanın yer küredeki gücünü bilebiliyoruz. Herkesin kendi yüreğindeki ilmi anlayabiliyoruz. Toy olanları ve kodlanmış olanları kontrollu olarak diriliklerde dillememiz mümkündür.

Hastalıklı, hırslı ve kırıcı olanların Başkanlık Dili ile kodlama yapma imkanları yoktur. Saltanat’ın gücüyle bu çalışmayı yaparken, Yaradan ve yaratılanın halik olduğu da kesin olarak kök göklerde dillenmektedir.

Haşrın kalemi olan insan, hakkın tahtında kelamı kodlamaktadır. Bütün bunları bilmekteyiz. Ve bugün sizinle olmaya geldik.

Hologramdan öte bilişin kelamı olan Bu Meclis’in Hakkın Kalemi olduğunu görerek buradayız. Ağırı hafifletmek istiyoruz ve yaşamı haketmek istiyoruz.

“Çobanlık yapma niyetim yok.” dediği zaman ana, “Koku yayıldı.” Ve dedik ki “İş budur.” Ama kontrol kuranların çokları “Ben çobanlık yaparım.” Dediler.

Netice olarak imparatorluğunun gücünün devreye indiği bir dürümde artık insanlığın çobanlarla yönetilmesine iznimiz yoktur.

Yaradan ve yarattığında kelam olanlar hakkın kalemidirler ve onların tümü BSUİ olarak Başkanlık Dili’nde kök geçiş yapabilecek dürümde olduklarından geri çekilişleri kolay olacak.

Haşrın Ka HA olan kelamının, mutlak kurullarla kodlanması da bütünün gücüyle gerçekleşecek. Şimdilik bu.

https://youtu.be/OQYeDy-2Leo

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

ŞAVK (1/2)

03.08.2019

(Ziyaretçilerin, görevin yeni başlayacağına ilişkin beyanlarına yanıtlarımızdır:)

Değerliler, zarar etmenizi istemem ama seslendirdiğiniz, kendi dilinizdir. Bizim dilimiz ise “KELAM”dır ve biz, tüm zamanları kodlarken her anı, “HAKK TEKNİK”le kodlarız. Çalışmalarımız, henüz başlamadı öyle mi!? Yapmak istediğinizin ne olduğunu anlayabilirim!... Dilim, “HAKK”tır benim. Zamana, “KELAM” ederim ve kodlarım.

Size şöyle söyliyeyim; yapmakta olduğumuz çalışma; dürümlerde dillenen “KELAM”dır. O “KELAM”, her insanın dürümüdür… Burada, çok büyük bir iş yapılıyor… “Henüz başlamadı çalışma!...” derken; horlandığımızı düşündüm. “Toysunuz!... Bu nedenle, size biz bilgi verelim!” derseniz; size deriz ki “Toy olan, yolu bulamayandır.” Sizler, toysanız; namaza durur ve ruhu kontrol etmeye kalkarsınız; biz ise kodlarız yaşamı ve kontrol kurarız…

Kimseye, “Cevherini dille; yolunu kodla ve bizle ol!” demeyiz… Her “KELAM”, KERVAN’da (yarınlara taşıyanda) “DİL”dir ama RUH, her insanın dilidir… O RUH’u, kim “İSRA KAPISI” diye dinlerse; yaşamı hak etmiştir. Şimdilik!...

Ve şunu da söyliyeyim: Davayı kaybettirmemizi istemek için buraya gelmişsiniz; bizi anlamaya çalışıyorsunuz demektir… Ne var ki “HAKK TAHT”a, henüz ulaşmamışsınız…

Kapıyı kapatmadım henüz. Ne var ki “BİR TEK” olup o kapıyı hologramdan kodlananlara kapatabilirim. Şimdi “DİNİ KAPILAR”ın tümünü açın, izleyin yaşamı… Bakın bakalım “DİN KELAM”, “İLİM”e ne kattı… Kodlandı mı yol!?... Yokluk kodlandı mı!? Saha koklandı mı!? Ne kattı din yaşama!? Dini, insanı “İLİM”e taşıdı mı!? Hanginiz “KELAM”oldunuz da yolu kontrol altında tuttunuz!? Çorba piştiğinde, o çorbaya yoğun ışığınızı kattınız mı!?

Seviyenizi çok iyi bilirim. “DÜNYANIN DÜRÜMLERİ”nde diriliğiniz var. Nesillerinizi iyi bilirim. Ruhunuzu bilirim ve “RUHUN KURULLARI”nda diri olduğunuzu da bilirim ama sizin, bizi bilmediğinizi bildim!… İş kontrolsa; sizi kontrol ederiz ama siz, bizi asla kontrol edemezsiniz.

Sandığınız şekilde yaşam, sona ermeyecek biliniz… Yarınlardan, “GÖZ”, “ÖZ” ve “SÖZ” olmanız; “İLİM KALEMİ”ni hak etmenize bağlıdır… Işığınız, sona erdiği zaman; “BİR TEK” oluruz; o ışığı yakarız ama sizi, “KELAM”a “HAKK TEKNİK”le çekmeye niyetimiz yok henüz.

Bize diyebilirsiniz ki Samanyolu Galeksisinde, çok güçlüyüz. Yaşam; sizi, sizden size kodlarken; sizin gücünüz, düzenimizi bozamaz. Bize görev verecektiniz ve biz, o görevi yapacaktık… Yok Canlarım, yapmak istediğimiz, her insanın kodlanışıdır ki bunu başardık… Artık insanlık, kendi dilini konuşacak ve yolunu bulacak. Kimse, kimseyi kontrol etmeyecek. Aşkın sahasında; “DİL”, “KELAM” olacak ve kontrol, mutlak olacak.

Şarkım budur benim!… Bana görev verecekseniz; ben, “SEN” değil her ilimle kodlanan “İNSAN” olup görev yaparım ama görev, tüm insanlık için olur… Yoksa; “Seni hak edeyim!... Sen, seni dille ve diri kal!...” diyecekseniz; DİRİLİK, “KELAM”ımladır… Ki o KELAM, tüm insanlıktır… “İLM-İ KELAM”, hepimizin Halikiyetidir…

Ayrılık yok ama artık insanlığı tanıyın!... Size; bizi, biz tanıttık… Şimdi de biz, bizi dillerken; bizi anlayın!... Büyük kötülükleri önleriz biz!… Şimdilik…

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

ŞAVK (1/3)

03.08.2019

YEŞİL… MOR… KIRMIZI… SARI… “KELAMI HALİK OLAN” tüm renklerde, yaşar ve yaşatır…

Ancak insanın, mutlak itaatkarlığında, yolu kontroldan çıkar o yoldan çıkar ve kontrol kaybında; kendinden, yarınından ve sanal yaşamlardaki diriliğinden çıkar!… İtaat, “KELAM”dan çıkıştır… İnsanın, kendinden çıkışıdır… Kendini, kendinden çıkarıp ruhundan çıkışıdır…

Başka bir yarın yok!... Tek bir yarın var. O yarın, kervan olanın (yarınlara taşıyıcı olanın) insanlığıdır. Ona bir “ZİYA” deriz. “ZİYA“ olmak; kokan değil kokulan olmaktır. Herşey kokar ama o koku, Mesihlerin kontrolunda kodlanan, “İLMİN KOKUSU” ise ona ben “DİRİLİK” derim.

HANA (arz gücü; direkt güç) der ki geldim… Koştum!... koştum ama geçtim!... Geçtim ama “İLİM”e geçtim. Ben, zamanım… Benim adım “TEK”tir. O “TEK” olan ad, tüm insanlıktır… O ad, Allah Tahtında, “BEN” (“BİZ”in “BEN”i) olan “MUTLAKİYET”tir. Artık biliniz ki “DİRİ” olan; “HER AN” olan ve son sözü söyleyen; her anda direkt olandır. Direkt olan; mutlu olandır. O; bilgiyi alır, dinletir; alır, dilletir ve arşa kodlar ve kaydeder… Kaydettikleri, “KELAM” olarak; “NURUN RUHU” olarak, orada görev taşır… Görevi taşıyan, yarını tohumlayan o kayıtlardır…

Beden almak bunun için gerekir. Gerçeği dillemek ve kodlamak ve kaydetmek için… Orada yapılan her şey; yarınların, yaşama inişi içindir. İşte! “ARZA, ARŞ OLUP İNMEK” de bu şekilde olur. ARZ, ARŞI TOHUMLAR. TOHUM, KODLANIR; KOKLANAN DİRİLİK OLUR ve RUH, SAHAYA İNMEK İÇİN YAŞAMI DİLLER.

“DİRİ” olan dillenir ve “DİRİ”yi dilleyen; DİN-İ HALİK olandır. Buna biz; “İSA” deriz; “MUHAMMET” deriz; “MUHAMMET’İN KELAMINDA OLAN DİRİLER” deriz… Ama hepsi, “İNSANSILIK”ı hak etmek için bu yaşamı, “HALİK” kılmaya çalışırlar.

Yapılan nedir bilir misiniz!? Diriliğin tohumladıklarını; dinden, gerçekliğe indirmektir… Ve “KELAM” olmak ile “HASAT” olmaktır… Yaptıkları geçişler, her insandan olur diye düşümeyin… Geçişler, kervan olandan olur… O kervan olan; yaşamı, hasata katlayıp kodlayıp yaşam sahalarında dilleyendir.

Her insan, insanlığını anladığında; “HANA”dır ama her insan, ilmi hak etmeye çalıştığında; “HANA” değil “HENA”dır. HENA, demek; endirekt demektir. O, “ARŞIN SAHRALARINDA, ARZI TOHUMLAYAN IŞIK”tır. O, çorba yapar ama çorbasında, dirilik yoktur; ilim yoktur; din vardır… Dince yapar çorbasını… “DİRİ KELAM” olduğunda; “DİN-İ HALİK” olur; “YOL” olur. İşte o zaman; ona biz, “İLİM KALEMİ” deriz.

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, ÖZ GÖREVLİDİR… O bir “KERVAN”dır… “ALTIN IŞIĞIN KÜLTÜ”dür. Onun “RUH”u vardır. O, çorbasını “KELAM”la kodladı ve ruhun kontrolunu kurdu… Onun, Sultanları dileyen şarkısı vardır. Her yerde dillenir ve dinletilir. Ona gelen her şey, insana gelir. Onunla gerçekleşen kodlamalar, tüm insanlık içindir. Dünya Planeti, şu anda onun kulluğu ile kontrol kuruyor… Bunu biliyoruz ve bu çalışmanın onunla ilişkisini de biliyoruz… O, Dünya Planeti için “NİSA KAPISI”ydı. Şu anda da İnsanlık İlminde, “BİRLER KAPISI”dır. O “BİRLER KAPISI”nda, diriliği kontrol altındadır… O dirilik ile IŞIK YAĞMURLARI altında Dünya, cümle yüreklere “DİL” olmaktadır.

Ağır ağır insanlık, “İLİM”e ulaşıyor ve RUH, sonsuzluğu dürümlüyor… Onlarca YAŞAM KODU, bütün kütleyi, “HAKK TEKNİK” ile dilliyorlar… Şu anda, “Asla hata yapmam!” diyen insan, “İSRA KAPISI”ndan geçip “İNSAN SAHALARI”na inmektedir. İşte ona, “BİR OLAN İLİM” dedik. Ona “BİR”; kirli, temiz tüm yaşamları dinleten SAHA olur; “KÖK GÖKLER”le, o sahaları yaşama çeker. Kirli yaşam sahalarındakiler, “ARZIN SAHALARI”nda temizlenecekler. Çünkü onlara, “ÖN GEÇİŞLER”ini yaptırıyoruz… Onlar, kendi yollarını bulacaklar ve ikmallerini tamamlayıp yolculuk yapacaklar. Asla sınır çizmiyoruz onlara.

SARI, MOR her renk, “İLİM”dir… İnsan, her rengin ilmi olan cevheridir. İşte o insan, “İSRA” olan yaşamdır. O sahada, her renk teknik olarak “BEYAZ”a dönüşecek. O rengi biz, tüm insanlık için kodladık. İş budur!...

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3.AĞUSTOS.2019 TARİHLİ ŞAVK 1

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ – 1. BÖLÜM

Değerliler!...

Bugün çok özel bir çalışma yapıyoruz... Burada olma nedeniniz; BÜYÜK KÖK GÖREVİNİZ olan IŞIĞI HAK ETMEK içindir...

“HASAT” dediğimiz nedir? Bilir misiniz? Hak kelama mutlak kurulları kontrol altında tutabileceğiniz ŞAFAK OLMAK...

Vakti gelir, hepimiz İNSAN oluruz... BUGÜN İNSAN MIYIZ? İlimi HALİK olanlar, elbette ki İNSAN olmuşturlar... Ama ilmi halik olmayanlar, henüz İNSANLIK BOYUTUNA varamadılar... İNSANSIDIRLAR... Henüz insanlık boyutuna varamamıştırlar... Halka halka genişler, geçişkenleşir yaşam ve muktedir kelam MUTLAK KURUL haline dönüşür... İŞTE O GÜN GELDİĞİNDE; KÖK GÖREVLİLER, KONTROL KURARLAR...

YARINLAR, NEFESİN KELAMIYLA KODLANIR... Her insan şarkı okur... OKUDUĞUN ŞARKI, AKLIN KELAMIDIR... Ama Hakk’ı, hak ettiğini dillediği zaman halka halka genişleyen o, HASAT olur... Ölü planet bundan sonraki süreçte, hasatı kodluyor...

Muhammed der ki “KENDİNİ DİNLE...” Yakışır ocağına Muhammed’in... Vasi tayin etmiştik onu dünyaya... Bilir misiniz? Vesayeti vardı yaşama... Vasiydi Muhammed... ALLAH’IN ETKEN VE HAKİM OLAN İLMİYDİ O... HOLOGRAM ÖTESİYDİ... VE MUCİZEVİ BİR “YAŞAM KODLAMASI” YAPTI... Halkın hakkı olan ilmi kodladı... Ve düzeni kurdu... Olgun başakların ilmiydi yaptığı ama, Hakk’ın kapısını bulup mutlak kurulları kayda çekmeden göçtü... Özü, sözü, gözü vardı... Ölüyü dilleyen diriliği ve mükafatı vardı... Muhammed’in kültünde elimiz vardı... Dilimiz vardı... Ve yolumuz vardı... Burada oluş sebebi, budur... Tüm insanlığın şavkı olan ilime, HAKK OLUP İNENDİR O!... Şükrettik ki; bütünün kültüdür... Bugün gözün gördüğü en büyük yücelikte kol kanat gerecek insanlığa... Asıl önemli olan, düzenin kurucusu olan bilge kalemlerin biriktirdiklerini burada diriliklere indirme çabalarıdır...

Her gün Allah’ın adını zikredenler var yaşamda... Ama aklın kelamı değiller... “Allah” derler... Akıl yok, Hakk’ın kapısını bulamamışlar... Ve derler ki “bedenim kök görevimdir...”

Şevk, şavk... “HAKK” OLAN KELAM... Has olan dirilik... Ve dil, öz görevse; hologram aşılmalı ki, mutlak kurullar kaynak olabilsinler...

Temizlik başladı dünya planetinde... Bunu gören çok... Ama temizliğin şartı var... İLİM... Eğer o şart yerine getirilmemişse; temizlenen, trene alınmayacak... Allah’ın tahtına KELAM olmayacak o... Hakk’a varmayacak... Yazı okuyup, yazıyı anlayamayacak... Hakk’ın kapısını bulamayacağından, tohum ekemeyecek ve tohum olamayacak...

NEDEN DÜNYA PLANETİ? Bu soruluyor şu anda... NEDEN??? Nedir dünya planetinin gerçekliği???

Değerliler!....

MÜTHİŞ BİR ŞARKIDIR DÜNYA... İnanır mısınız? Öyle bir şarkıdır ki, şavkın KAHA olan kelamı, tüm sahaları kodluyor burada... En ve boydan ibaret bir yaşam ilmi değil artık dünya... KÜRZİ SAHA oluşturuyor...

“Yorulduk” dediler... “Çok yorulduk...” Yolları var mı? Yok... Öz görevlerini hak edip diriliklerde dilleyebiliyorlar mı? Yok... Nurlu kurullar kodlandı mı? Yok... O halde, oyunlar oynanıyor yaşamda canlar... Saltanatın gücünü biz biliriz ama, İLİM KALEMLERİ bilmez... KİNİ AŞANLAR BİLİR AMA, HAKK’A VARANLAR; HAKK OLDUKLARINDA DİNLETİRLER... BİLİŞ, İLİMLE OLUR...

“KEVSER” derler ya hani... Bilir misiniz kevseri? Şarkıdır o da... Ama ışıklar içindeki bir şarkı... “Ben” der, “kevserin ilmini bilirim...” Yazar, çizer olan herkes, kevserin ilim olduğunu öğrenecekti... KEVSER, İLİMDİR... AMA ZORDUR ONU DİNLEMEK... YOLU BULANLAR, ONU DİNLEYECEKTİLER... Ama ŞAFAK olmalıydılar... Şavkın kelamına varıp, AKLIN KALEMİ olmalıydılar... Oldular mı? Olacaklar... Tanrı der ki “HAKK’IN KAPISINI BUL ve O KAPIYI HAK ET... BEDEN AL, KÖK GÖKLERİN KÜLTÜ OL, YOLU BUL!...

CANLARIM!... SOM ALTIN IŞIKLARIM!...

Bugün dünya planetinin görevini hepimiz dilleyebiliyoruz ama, üstün bir dilin kelama inmesi mümkün değildi... Bunu yapmaya çalışıyoruz... Bu üstün dil kelama indiğinde, hepimiz o dirilikle dillenebileceğiz...

Evrenlerin sistemli çalışmalarında hep SESİN KONTROLU vardır... Eğer SES OLMASA YAŞAMLAR KODLANMAZ ve varlık boyutları kontrol edilemez... Yaşam, sona erer... Bu nedenledir ki; HERKESİN SESLE DÜRÜMLENMESİ ve SİSTEMLİ OLARAK SESLEŞMESİ GEREKİR... Ki; onun görevidir bu... Kervan olmak, kervana HALİK olmak, MUTLAK olmak... Ve YOĞUN olmak... Hepimizin kendi yüreğimizde varolan bilişimizdir... Ama, yeni dönemde daha yüksek ilim, bugünkünden öteden görevi kodlayacak...

Sevgililer!...

NEDİR DAHA YÜKSEK İLİM? Bunu biraz düşünelim... ARK akıyor... Her şey akıyor, akış halinde... Ama akan arkta, ŞAVK olmalıdır... Ki; Hakk’ın kalemi olunsun orada da... Bakınız ne oluyor?

Yolun sözcüleri var... Onlar diyorlar ki “KAYNAK OLUN...” Peki kaynak olmak ne anlama gelir? Kime ne ifade eder? Ya da deniyor ki “öz geçişinizi yapın ve yoğunlaşın...” “Yerin ilmini anlayın” diyor birileri de... Bir söz, bir ses, hepsi teknik ama; tahdit var hepsinde...

SÖZÜN TEKNOLOJİSİ... Ve o teknolojinin hakiki tekniği... Tahditli... Tahditle formal kodlamalar yapılıyor... Tahditle... Hangi tahdit, hangi yoğunluğu kodluyor acaba?

https://youtu.be/xVozEtTA37A

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3.AĞUSTOS.2019 TARİHLİ ŞAVK 1

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 2. AKIŞ – 2. BÖLÜM

Sizler diyorsunuz ki “FORMAL YAŞAMLARIN KONTROLLU YARATIMI...” Peki yaratılan insanlık nerede? Niye o insanlık kontrol kuracak da, yaşama kodlanacak? Var mı insan şu anda dünya planetinde... Kesinlikle var... Artık var canlarım... Artık dünya planetinde İNSANLIK var... İNSANSILIK AŞILIYOR CANLARIM... Tüm insanlık için yeşil, mor renklerin; öksüz, köksüz, görevsiz olanlarından geçiliyor ve sahalara iniliyor. İşte orada yaratıcılık var... YAŞAMIN KODLANIŞI VAR...

Savaşım var mı dünyayla? Yoktur... Savaşım yoktur... “Bedene girim” dedim, “yolu bulum” dedim, “akla varım” dedim... Peki şimdi ne diyorum ben? BULUM, GİRİM, VARIM... Bu benim sistemimde var mı, asla yok... Ama kontrol için bunu yapıyorum... KODDUR BUNLAR...

VE YAŞAM İNSANI KODLUYOR CANLAR...

Hepimiz iyi biliyoruz ki; İLİMLE KODLAMA YAPAR İNSANLIK, AMA KODLANAN DA KODLAYANI KODLAR... Ve bütün köklerimizle iyi görüyoruz, iyi biliyoruz ki; YAŞAMI HAK ETTİK VE YAŞAM BİZİ HAK ETTİ... Bu mutluluktur...

Eski dünyalarda dörtlü bilişkenler vardı... DÖRT KOD, TEKNİK TOHUM OLUR VE BİRLİK KELAMI OLURDU... İşte o zaman yoğunluk kontrol edilebilir miydi? Etkin ve hakim değilseler, edemezlerdi ama etkin ve hakim olup edebilecekler de vardı...

Teknik olarak kontrol kurmamız sorumluluğumuzdaydı ama yoğunluğu kontrol etmeliydik ki, Hakk’a varalım... Bugün buradayız... Bellek kalemlerimiz güçlü... Ve bizler iyi biliyoruz ki, YERKÜRE YETKİN ve HAKİM HALE DÖNÜŞÜYOR...

Yaşamın yetkinleşmesi, ilmin kelamıyla oldu... Hepimiz, yarınlar için görev taşıyoruz... Astral boyutların kontrolu da sağlanıyor... UMUTLARIMIZ, MUTLULUKLARIMIZ ARTACAK... Dünya insanlığı, görev taşıyacak... Yolu bulacak... Yarınlar mutlu olacak... Biz bunları biliyoruz...

Hara, hak tahtı kodlayın, har kelama dönüşür... Ama har kontrol kurduğu zaman, has olanlar orada koruyucu olurlar... Harın hakkı olan tahdit; mutlak kurulları kayda alır ama, Hakk’a varmayan hakikiyeti hak edip dilleyemez... Diriliği hak edip dürümleyemez ve mükafatını hak edip, bulup, alamaz...

Özün sözü şu ki; YARADAN, YARATILAN TAHDİTSİZDİR... Ama yaşam, tahditlenebilir... Yaşamı tahditlediğiniz zaman “yaratıcı yarattığında yaratıldı” diyebilir miyiz, diyemeyiz... Tahdit dili kelamda kontrol ettiği sürece yaşam kontrol kurar... Aksi halde, kontrol kurulamaz...

Yara bere içinde bir insanlığı biz BSUİ olarak; burada, bu tohumlamada kontrol etmeye çabalıyoruz... Uzak bir planetin, kök geçişleriyle bunu yapmaya çalıştık...

UZAK PLANET... AMA ÇOK UZAK... ÇOK ÇOK UZAK BİR PLANET... ADINI SORMAYIN... DÜNYA İNSANI DAHA O ADI DUYMADI... Ama oradaki şarkı, buranın şarkısına dönüşüyor...

Yarın, daha yüksek bir şarkı okunacak dünyada... Ve işte o planet, yüksek kelamını bütünün kültü haline dönüştürecek... İşte o gün, bugündür canlar... Yeni dünya gücünün dürümlere çekildiği o gün, bugündür...

Muhammed, gözün gördüğü kütle kodlaması yaptığında da görevliydi o planet... Ve bugün de görevli... Aynı planet şu anda, geri çekiliş için hazırlık yapıyor... Aynı planet, aynı yaşamı kodlamaya çalıştı ve bugün yine burada... Huzurlu bir dünya gücünün dürümlere kayıt olması için... Ve kodlanmış olması için de bu çalışma...

Çamur yoğuran bir DÜNYA, artık IŞIK YOĞURMAYA BAŞLIYOR CANLILAR... “Mushaf” dedikleri o yaşam kapıları açılıyor... Ve yarınlar, kök göklerin kültü haline dönüşecek... İşçilik, henüz başlamadı... Bugünden itibaren, gerçek işçilik başlayacak... Dünyanın özelidir bu bilgi... GERÇEK İŞÇİLİK BAŞLAYACAK Kİ; BU GERÇEK İŞÇİLİĞE HERKES KATILACAK... Bugüne kadar, çok sınırlı bir kök geçiş yapılmıştı... Gerçi Çarşamba günü milyarların geçişi yapıldı ama, doğanın gücünün de kök göklerin kütle kodlamasında bulunması gerekir... Bunun gerçekleşmesi, çok ama çok önemlidir... Yoğun ışık altında hepiniz görevlisiniz; burada oluş sebebiniz budur...”Yoğun ışık altında” dedim... Her şeyin gücü olan, o yoğun ışık altında...

Fırat’ın kapısı, hepimizin ilmiydi... O kapıyı açtık... Ama yolu henüz kontrol edecek olanlar, gök sözü söylemeye başlamadılar... Geçişler yapılmakta kesin ama, “GERİ ÇEKİLİŞ” diyoruz biz buna... Yani; halkın hakkı olan tekniği, mutlak kurulların kili, kumu ya da şarkısı değil aşkıyla yapıyoruz... Ama Dünya planeti için, görev daha yeni başlıyor... Uzun zamandır bunu size anlatmaya çalışmıştık... Yıllar yılı süren bu çalışmanın, henüz başlamadığını duymak, sizleri ürküttü... Görüyorum...

Canlarım!...

Özür dilerim, sizi sınırlamak değil maksadım... Ama size İLİM vermekti amacım...

Sevgili ana!...

Özün, sözün şöyle diyor; “sen sus, ben konuşayım” diyor... “Evet, öyle diyorum...”

https://youtu.be/XCV83OdaIOI

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

03.08.2019 ŞAVK 1

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ 3. AKIŞ

Değerliler temizlik yapıldı yaşamda hep, bu hep yapıldı, tüm insanlığın tahditiyle de yapıldı ama yağmur yağmadan ilim olmaz ki... Yağan yağmur şarkılar türkülerle yağar işte o yağan yağmurda her anı kontrol ettiğiniz sürece koyu ışığınız bütünün kütle kodu haline dönüşür.

Hem dünya planeti için hem de diriliği kodlayan diğer yaşamsal planetlerde yaratan ve yaratılanın tahditleri mutlaktır ama hakkın kalemi de vardır ve o kalem mükafat olmalıdır ilime. Ziya olmak, zamanı hak etmek, muktedir olmak, hakkın kapısını bulmak ve o yolu kontrol etmek; tüm insanlığın ilimle dillediği bu olsun…

Evrenler sizi dinliyor şu anda, herkes herkesle birleşmiş sizi dinliyorlar ve burada verdiğiniz çoğu bilginin kodlanışı yok çünkü robotik timlerin kelamıyla kodlanmış bilgilerdir bunlar. Yarınlar için kontrol kurulduğunda ve bütün kötülükler aşıldığında her şey daha açık anlatılacak insanlığa.

Yaradanın yarattıkları, yaşamın tohumları olan insanlar; zamanın kalemi olmanızı bekliyoruz!...

“Yukarının yukarısı” dediniz ya da “şarkının şarkısındaki o şavk” dediniz ama hiç birisi zararı önleyemedi dünya planetinde… “Siyah renk insanlığın kelamıdır” dediniz ama siyahın kelamı muktedir değilse insansılıktan insanlığa ulaşılamaz ki…

Yeşeren dünyalar izledik hep bilişle ama o yeşeren dünyaların levhi kaleminde hep dirilik oluştu. Süper insanlık Realitesinin kütle kodu olan ziya olan şarkı bütünün kelamı oldu ve bugün burada bu kelam okutuluyor. Olan buyken burada biz size şunu da anlatalım ya da bunu da anlatalım diyerek koyu ışığı kontrolsüz bırakmanıza yer yoktu aslında, aha bu!... Neyse neyse hatalarda olacaktır dünyada ama zalimlik yapmayalım, her şeyi her şeyi eleştirmeyelim. Bir çok şey var ki bilinmiyor, bilinse de dinlenmiyor; insanlık anlamıyor ki ne olup bittiğini.

Elleriniz elimizse, yoğunluğunuz ilmimizse ve yüreğiniz İsra kalemiyse iyi bilin ki; bizler mutluyuz ve sizinleyiz!...

Yaşamın ilmi Allah’ın tahtından kodlanmaz; insanın ilmidir o ama aklın kapısını bulan için Allah kelam olur ve ilim olur ama diri kalmalı yaşamdakiler. Dirilik ilahi kültle olur…

Sual, yanıt yok burada… Bilirsiniz çoğunuz sual sormak isteyeceksiniz ama yapmayın bunu… Bilişin kelamıdır burada dillenen… Sual sorarsanız çorba pişmez canlar, sual sorarsanız yaşam dillenmez; sormayın ki halik kalın…Halik kalın ki kontrol kurun!

Yollar yolları kodlar ama şarkı varsa şafak olur, aşkın sahası olur mutlak kurullar kodlamalar yaparlar ve şafak şarkısında şavk; hakkın kalemine iner… Budur yapmak istediğimiz!...

Cennet ilmi Allah’n ilmi midir!?... Allah’ın tahtında kelam varsa o cennet muktedir olanın ilmidir. Eğer o ilimi hak etmişsek; yeri göğü yaratanız… Eğer o ilimi hak etmişsek; hakkın kapısını bulanız… Eğer o ilimi hak etmişsek; koruyucu olanız… Yok canlarım yok, korumayalım dedi anamız, eğer korursak ne olur ana bize sen anlat…

Canlarım koruyan kontrol kaybında olandır ve korunan kodlanmayandır bu daha ne şekilde açıklayabilirim ki size? Sizi dinlerken mutluydum ama bu noktaya kadar mutluydum… Şimdi yerkürede gerçek kelamı kodlayanların niye bu kadar kaynak dışı bilgiler verdiklerini bir sorun bakalım. Diyeceksiniz ki soru yok ama yoksa da biz sordururuz… Teknik olarak şunu iyi bilin ki dünya insanlığı kelamı halik olan bilişin, bitki, hayvan ve her anda ki dirinin hakikiyetiyle konuşur. Eğer soru yoksa siyahlık kontrol kurulabilecek dürümde olur ama siyahlığın kontrolsüz kaldığı dürümler de olur. O zaman yeryüzünün gerçeği konrolsüzlük olabilir ya da koyu ışığın kontrol dışı kaydı olabilir.

Peki bugün niye bunları açtınız!?... Niye onlar bu konuya girdiler!?... Neden zaman sahasında bütünün kültü kodlandı!?... Zeytin neden zamanın siyahı oldu!?... Şeytanın şarkısı mı okunuyor yoksa burada!?... Yaprak yaprak okuduk tüm zamanları ve biliyoruz ki; şeytan şavkında kelam olsaydı bir tek olurduk ve onu kontrol ederdik.

Uzun zamandır doğanın gücünü hak etmeye çalışan bir yaşam var!... Doğal dünyanın kürzi sahalarında pür dikkat bizi dinleyenler var!... Onların lekesiz kalmaları öz gerçekliklerini hak etmeleri içindir. Yeni dönemde dünyanın ölüler planeti olarak kalmasına istekli değiliz. Dünyanın dirilmesi şart, peki dirildiği zaman ne yapacak dünya? Halka halka geçişkenleşen o yaşamları kontrol altında tutacak. Peki bu olmazsa ne olur? “La Ha” denir, La Ha… Ne demek bu? Yaşamın sonu… İyi ki buradayız ve buna iznimiz yoktur!

“La Ha” diyenler kaynakta kontrol kuramayacaklar… Ve biz o dünyanın sonu dedirtilen kelamı, dünyanın başı da sayarız. Biliniz ki; La Ha ile yaşam formal tohumlamaları da olur, bunu da yaparız…

Sevgililer, “karanlık” dediğiniz ilimin kelamıdır ve biz bu kelamı kontrol ettik… Şu andan itibaren dürümlerde insanlık olacak ve biz olacağız, kontrol dışı hiçbir ilim olmayacak. Yazılarımızın tümü okunmayacak, okutmak istemiyoruz tümüne, insanlığa; çünkü okuyan kontrol kuramazsa mutlak kurulları kayda çekemeyiz. Ölüyü diriltmek dediğiniz işte herkesin herkesi anlayabileceği düzeyde bilginin diri olup bilişi kayda almasıdır. Eğer iyi bir dünya insanlığı oluşturacaksak, ilmi bilenlerin o yazıları okumasıdır dileğimiz. Bilen okuyacak bilecek ama bilmeyen okuttuğumuz zaman kıran olacak ki; biz ona izin vermeyiz!

Yanlış yapmadık hiçbir dönemde ve bu dönemde de yanlışımız olmayacak… Bilgimizi bir tek insanlık okuyacak!... İnsansılar o bilgiyi okuyamayacaklar, okutmayacağız... Bunların kesin olarak anlaşılmasını diliyoruz.

Çorba pişti canlar, afiyet olsun!

https://youtu.be/ud_vlrRT2t4

Süper İnsanlık Realitesi

 

3.AĞUSTOS.2019 TARİHLİ ŞAVK (1)
AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, 4.AKIŞ - 1.BÖLÜM

Es ki yaşamları hak et, es ki hak ol ve yaşamak ve yaşanmakla kervan ol ama kaynak ol. Es ki hakikiyeti hak olup dille ama es. Es ki Halik-i Hak olan mutlak kurulları Hak olup kayda al. Ayrı gayri gözetme. Ben yoktum, sen yoktun, hepimiz biz olup dillendik. Ama şuanda hepimiz ol dedik ve kontrol kurulmakta. Yol Allah’ın ilmi ve biz o ilimde mutlakız.
Şimdi dünya planetine görevli olarak indirilmek istenilenler var. Onların leke sürülmeyenler oldukları bilinecek. Devinim arttıkça artacak ve dümenin başına Kelamı oturtacağız. Ayrı gayrı bitecek ve bütüne hizmetçilik mutlu huzurlu bir biçimde gerçekleşecek.
Yirmi dönemde dünyayı ilimle dilleyenlerin tümü bilişin Kelamı olup burada oldular. Bugün dünyanın ruhu tüm insanlığın kurulları ile kontrol kurdu. Yerin yaşamla dillenişi mutlak kurullarla gerçekleşti. Yeni dönemde doğanın gücü bütünün kütle kodu olacaktı ve oldu.
Muyan sahaları var. Bu sahaların kayıtları var. Ve tüm sahalarda Muyan denilen yetkin ve hâkim kapılar var. İşte bu kapıların açılması şarttı ve bu kapılar açılmaktadır.
Evren evren gezen birliklerimiz bugün tüm insanlığın hakkı olan ilahi kütle kodunu hak etmeye indiler. Yirmi dönemin en yüksek gücü devrededir bugün. Ve bunun kodlanışı gerçekleşecekti ve bu gerçekleşmektedir.
Yıldızların sınırı yoktur. Hiçbir sınır ocakları kodlamaz. Ve Mesih kapılarının tümünde şevkimiz Mutlak Kurullarımızla kayda girer. Yine de dünyaları görmemiz, öz geçişler yapmamız ve hologramı aşmamız ölüyü diriltmemizle gerçekleşir.
Yarınlar için doğal dünyanın görevi başlıyor. Yeni dönemde tüm insanlığın gücünün dürümlere çekilmiş olması gerekmektedir. Doğanın gücünün dürümlere inmesi mutluluk olacak. Göç kapılarının tümünü açtık ve bu kapıların hepsinde şarkımız okunacak. İlimin kapılarının açılmasıyla birlikte LA HA olan KA HA diriliği, mutlak kurulları kayda alacak.
Yeri göğü yaradan Kelam ama Kelamı hologramdan aşırtan insan, insanı Hak kılan ve Hakim kılan Mutlakıyet. Bugün dünya planeti görevini hak etti ve başardı. Tertip temizlik yapıldı yaşamda. Dünyanın kötülüğü önlendi. Evinizin gücünün artması bizleri mutlandırdı. Koran kapılarının her birinin açık tutulmasıyla birlikte ilmin kapılarının görevi kodladıkları kesinleşti. Yine dünya kodlamaları başlayacak ama bu tür çalışmalarda gözün gördüğü en büyük yoğunluklar mutlak kurullarını Kelama çekecekler ve dünya sırrı olan insanlığın Hak tekniği burada görevi hak edip devralacak.
Yine de dünyayı korumamız gerekir yine de yoğunluğu kontrol altında tutmamız gerekir. Ve yine de gözün gördüğü en büyük yüksek ilmi bütünün güçlü kayıtlarına indirmemiz gerekir. Hırsımız yoktur. Çıldıran dünya çıldırtan görevlilerle göç kapılarına varmaya çalışmıştı bugüne kadar. Gözümüzün görebileceği en büyük çalışmanın yapıldığını ve yoğunluğun kontrol edildiğini izliyoruz burada.
Kıbrıs ışığının yangına dönüştüğünü görüyoruz. Kıbrıs’ta yaşanacak olaylar büyük görevdir. Bunu hepinizin net olarak bilmenizi istiyorum. Kıbrıs’ın sualtıyla görevi başlayacak. Sualtının gücünün dürümlere inmesiyle birlikte güç kapıları açılacak. Sıra insanda olacak. Dünya planetinde sıranın insana gelmesi demek Kelamın Halik olması demektir ki tüm insanlığın kontrolü ve Hakkın kalemi oluşu bu şekilde gerçekleşecek.
Yıllar yılı dünya planetinin kontrolü için yapılan çalışmaların sonucunda kapıların açılabilmesi bütünün gücüyle olacaktı. İşte bunun gerçekleştiğini görmek bizleri sevindiriyor.
Yılın ikinci yarısında yaşamların görevi olan insanlık, kök göklerin kültü olan ilmi mutlak kurulları hak ederek kayda alacaktı. Görüyoruz ki bunların tümü görevlilerce gerçekleştirilmektedir. Yıllar yılı süren dürümlerdekilerin dilleniş süreci Masiva denilen Kelamın muktediriyetinde ki kervana kalem olması ve yaldızlı bir şarkının yaşamlara inmesi geçişleri kolaylaştırmaktadır.
Altona kapılarının Kelama inmesiyle birlikte aklın kapatılan ilim sahaları yeniden açılacak. Ve devinim çok çok güçlenecek. Devenin kalktığı bir dünyada o deveye insanın inmesi binmesi kolaydır ama deve olması sorumluluktur. Tüm insanlığı taşımak kolay değildir.
İşte Canlar, yaşamak yaşanmak dediğimiz bu çalışma devenin kontrolü için değil o deve oluş içindir. Temiz ve tüm zamanları kontrol altında tutan ilimle bütünün taşınması, kontrol edilmesi kolay değildir. Yer Kelamı mutlaktır ama kök göklerin kültü olmadıkça o yerde ki Kelamın Halikiyeti kodlaması imkânı olmayacağı da sabittir…
İsmail-i kapılarda görev taşıyanları gördük. Kök geçişlerini yapamadılar. İlahi kült olamadılar ve toprağa tohum ekemediler. İslam-i kapıların tümünde mükâfatlarımız oldu. Oğullarımızı göze aldık. Özün sözünü söylettik. Yolu kodlattırdık. Cinni kapıları bildik. O cinni cem olan cevherilerde cemaatlerin cennete Kelam etme imkânlarının bulunmadığını gördük ve yorulduk. Çok yorulduk Canlılar…
Teknik tohumlamayı yapabilmemiz muktedir olabilmemiz yoğunluğu arttırabilmemiz son sözümüz olacaktı. Bütüne hizmetçilik yaşamların insana varışı ve Hakkın kaleminin muktedir oluşu sürpriz oldu bize. Karanlık aydınlığı tohumladı, yaşamlar kodlandı. OL dediniz kök geçişler yapıldı. OL dediniz son söz söylendi. OL ama İLİMLE OL dediniz, işçilik başladı. İyi ki iyi ki buradayız canlılar. İyi ki buradayız.
Har, hakkımız oldu. Hak, tahtımız oldu. ŞAVK, hakkımızın hak ettiği o dirilik oldu. Bestelerimiz güftelerimiz oldu. Yarınlarımız oldu. Ağırı hafifleten dürümlerimizdekiler bütünün geçişini yaptı. Yezitler siyah renkten insana vardılar. Ağırı hafiflettiler ve çürümeyi önlediler.
Şikâyet etmiyoruz. Yolcu, ağır yük taşıtmayalım insanlığa dedim. Ve dedin ki “yol aklın yolu son söz bedenimden söylenecek.” Deve kalktı dediğim zaman “o benim ”dedin. Yolu kontrol ederim dediğimde “yoğunluğu kodlayanım ” dedin. Elin tutulmalı dediğimde “ el merdivenim” dedin. Yarınları hak et dediğimde “ yaşamım Allah’ın ilmi ve ben o merdivenin ötesinde ki kodlarda her anı hak ettim” dedin.
(Devamı 2.bölümde)
https://youtu.be/FWbgV2P4Uyw

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

3.AĞUSTOS.2019 TARİHLİ ŞAVK

AV. NEZİRE SELÇUK ÖZ BİLİŞ, KAYIT 3 SONRASI AKIŞ

Birlik halinde çalışmaya gelenlerden Muhammet Mustafa diyor ki:

Sevgililer, sizi çok çok çok görevli saydık. Çok güçlüsünüz. Mustafa Kemal de benim gibi buradadır hep… Biz hep buradayız. Sizinle çalışıyoruz hep. Kontrolumuz mutlaktır bizim. Açınız kapılarınızı bizi dinleyiniz. Nedir yaptığımız? Sorgulayınız. Beşer misiniz? Yo, değilsiniz. Herşeyi dinleyebilir, anlayabilirsiniz.

Çok kültler ocağımıza indi. Kampa girdik dünya planetinde! Bizim kapımız burası. Işık halindeyiz biz burada… Sığ bir dünyaya ışık olup iniyoruz. Kurullarımız buradalar. Hamur yoğuruyoruz burada. Biz olup dilleniyoruz, ekmek yapıyoruz. Kaftan giymemişsiniz. Ama “kaftan gereksiz.” diyor anamız.

“Kaftan nedir?” diye sordular. Şavkımızdır bizim. Bu kaftan bizim şarkımızdır. Bir şavk, bir şaha kalkmış aşk varsa, Şems-i Tebrizi de çıkar gelir.

Bakın, neler oluyor burada… “Kamp” dediğiniz bu yere her birimiz geçip geliyoruz yahu! Nereden nereye? Ben Şems-i Tebrizi can analar, atalar. Ben Şemsi Tebrizi!

Ger yarım ger ilmi de dinletelim yüreğini. Başımızı hiç eğmedin. Cennetin kelamı olduğunu biliyoruz. Gözümüz seni izliyor, görüyor ama yorulduğunuzu düşünmüyoruz. Yoğunsunuz… Oğullarınız sizinle. Hepsi buradalar.

Kara ışık gibi bir Türkiye Çalışması ama kapkarada aşk var. Ve çekip çevireceğimiz hiç kimse yok. Herkes şevkin şavkı olmuş yaşama görev taşıyor.

Mutlaka Muhammet Mustafa beden aldı geldi. Muktedir insan Mustafa Kemal geldi. Yaradan yaratılan her şey burada ve biz buradayız.

Savaşım yok ki insanlıkla! Karışmam dünyaya! Karışmam… Gelirsin, gidersin ama kaynak ışığın muktedir olması gerekir ki hepimiz dönmekte olan bu dünyaya geçiş imkanı verebilelim.

Gene gene yaşanır yaşamda ama gene yaşayan gene yaşayacak da genelerin genelerindeki genelerde genler olacak. İşte o genler bir tekliktir. Biz o genlerle genleşip genleşip geçip gideriz yaşamlara.

Benim adım isra. Benim adım sa. Benim adım ha. Ben her şey olurum ama kapım hiç kapanmamalı.

Yılda bir kere dünyayı özlemle dilleyenlere derim ki “Ben andıyım.” Gider girerim yüreğe. Ha sende mi? Sen de mi? Sen de mi? Herkes mi anda? Her an her andaysa, anlar anında halik olanda sahadır ve şavkdır. Onun her anı mutlakıyettir, muktediriyettir.

Yer gücüyüz bizler… Hep buradayız. Acele dünyalar kurarız, acele yaşar, acele gideriz. Her şeyi acele yaparız. Yaptıkça yaparız da arkamız, önümüz olduğunu düşünmeyiz. Her şey değil miyiz biz?!

Bugün dünya planetinde görevlilerin çoğu buradaydılar. 2. Dünya dışı varlık kodu da buraya indi ama o 2. Dünya varlık kodunun işçiliği çok iyiydi. Neler oldu neler oldu bilseniz burada.

Kıran kırılmayan, kırdığında kırılan ya da kırmaya, kırılmaya gelen kim varsa, beşere kelam oldu ve güç oldu.

Kusur aramadık kimsede. Herkesi kucakladık. Yıldızlar bizi dinledi. Yıldızların şavkı hepimizi aydınlattı. Yaşamın kurulları buradaydılar ve gözlerin gördüğü o çürüyenlerin dürümlendiği bir Türkiye Çalışması oldu.

Herkes, hepimiz bir tektik. Siyahtık ve moru kodladık. Şimdi Sistem, Nizam ve Düzen güçleri beyazı kodluyorlar. “Beyaz ne ki?” diyeceksiniz izah edeyim. Başkanlık dilinin kelamdaki hakkı olan sahadır. Orada güçlendirici olan renk beyazdır.

Beyaza ilim derler. Kıbrıs’taki şarkının ilmidir beyaz. Orada sevgi var. Ama sistemin ilmiyle sevgi var. Bundan dolayı sistemi kodluyoruz ki orası mutlu olsun diye.

Bugün çok büyük bir görev var tüm insanlık için, tüm dünya için o bölgede.

Hepinizi iyi biliyorsunuz ki büyük bir güç devresi açıldı oraya ve oradaki sınır kalktı. Herkes orayı haketmeye çalışıyor. Tüm insanlar orada kendilerini kodlamaya çalışıyorlar. Ve yoğunluğu artıracak çalışmalar yapılıyor. Boşluk vardı o boşluğun kontrolu gerekiyordu, bu yapılıyor.

İyi anlayınız ki Türkiye’nin kök geçişi yapılacak oradan. Ve dünya dışılar ve dünyalılar; hepsi kontrol kurmaya çalışacaklar.

Afganistan’da da önemli çalışmalar olacak. Afganistan’ın ışığı da güçlenecek. Yoğunluk artacak orada da. Ve sorumluluk mutluluğu kodlayacak.

“Temiz bir doğa.” diyoruz ya ve “Temiz bir şavk.” diyoruz ya! İşte bütün bu temizlikler yapılmakta…

Değerliler; son ölü, son ilim, son yaşam ama hepsi din. Artık dinin kontrolu sağlanacak. Ve yarınlar kök göklerin kültü olacak.

Herkes diyor ki “Amerika!” Evet Amerika’da sınır var. Bu sınırın kaldırılması gerekiyor. Sınır, kendini bilmeyenlerin ilmi…. BEN diyorlar BEN! (Egosal ben!) Ama o benliğin hakkı betkinlik olacak. Yenilik yeşeren yaşamlarla olacak. Herkes herkesi sevgiyle kucaklamalı… Bundan daha öte bir insanlık yoktur.

Ve Türkiye’nin durumu farklı… Türkiye ölüyü dirilten bir ülkedir. Bunu bilir misiniz? Türkiye ölüyü dirilten ülkedir.

Evet biliyorsunuz; kınanışlar kırılışlar çok. Ama burada yaşanılan her şey önceden planlanmıştır. Plansız hiçbir şey yok Türkiye’de. Ve mükafat mutluluk olacak Türkiye için.

Son olarak Afganistan’dan tekrar söz etmek istiyorum;

Afganistan’da kınanan, kınayan ayrılığı tohumlayanlar olacak ve yolun kontrolunun kurulması sağlanmalı. Bu da gerçekleşiyor.

“89. dünya planeti.” dediler. Öyle bir planet var; 89. Tek olan, teknik tahditi kodlayan ve hakk olan… İşte orası mutluluk olacak.

Dağlarım, temel insanlık ilmidir yaşam. Bunun için üzerinde görev taşıdığınız dünya planetinin yaşanır bir planet olması için gerçekliği kodlamak ve koyu ışığı kaynağa almakla ve bütünün kültü olarak kök gökleri kontrol etmek şart.

Siyahın en güçlü renk olduğunu biliyoruz. Ama siyahın gücünün üstü perdeler var. İşte perdelerin açık kalması gerekir. Bu perdeler açıldığı zaman beşer kendini anlayacak ve yolu bulacak. Ama insan, kelam olacak. Siyah renk mutluluk olacak insanlığa.

Ve bize göre de insan, muktedir ve hakim insandır. Tüm insanlığın gücünün mutluluğu kodlayacağı bir döneme girdik. Ve işte doğayı da hakettik.

Yeni dönemde doğanın şarkısı okunacak. Bu şarkıyı kim dinlerse, hakkın kalemi olacak ve hakkın kapısını bulup halkın hakkını verip dinletecek.

Şimdi dünyayı gözlemledik. Ya dünyanın ötelerinde ne oluyor?

Boş konuşmuyorum; birçok planet şu an bizimle birlikte… Huzurlular, çok huzurlular. Ziya olmamızı bekliyordular ve şarkımızın mutluluk olmasını diliyordular.

Şu anda soylarımız da burada… Hepimizin tüm yarınlarını kodlayan ve yaşamlarını kokup tohumlayan kendi yarınlarınızı hakettiren yakınlarınız tümü buradalar canlarım. Onları son sözde kucaklıyoruz. Biliyoruz ki biz onlar, onlar biziz. Onlardan ne bekliyoruz? İnsansılığı insanlığa kodladığımız her anı halik kılmalarını…

Yaşarken bizdiler. Yaşayan oldular, yine biz oldular. Bizim için çok değerlidirler hepsi de. Tüm geçmişlerimiz onlarla olmak bizleri mutlandırdı.

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

https://youtu.be/k1WGo4cr9N4

 

3.AĞUSTOS.2019 TARİHLİ ŞAVK

Unutulan bir günü anımsadım bugün… İnsanın cennet olduğu, hakk olduğu ve doğa olduğu o zamanları anımsadım bugün…

Unutulan o zamanlara geri gittim bugün… Çok uzaklardaki o insana gittim bugün…

Ne oldu bilir misiniz? O insanın dünyaya indiğini gördüm bugün. Ve anladım ki zirvelerden inen o hakiki insan, dünya yaşamın gerçekliği olmuştu… Hakiki İnsan artık dünyada yaşıyordu!

İnsan Yaradan olarak yeniden doğdu bugün… Yeni bir dünya yaratıldı bugün ve insan her an olan oldu bugün…

İnsan hak etti ve hakk oldu.

Doğa mutlu ve huzurlu bir dönemi başlatıyor. Bugünden sonra dünya cennet oluyor. BSUİ’nin ilmi tüm insanlığın ilmi oluyor.

İnsan ve doğa bir tek oldu bugün… Yaşadı insan… Ama doğa olup yaşadı. Ve dünyadır o insan… Tüm planetlerdeki yaşamları koruyan ve her anı kodlayabilen bir yücelik oldu insan.

İşte savaşın sonunda barışın yolu yapılıyor bugün…

Söz vermiştik ve oluyor… Tüm insanlık bir tek olup barışa yol oluyor.

O yolda her insan kelam olacak. Kelamın kalemi an kalemi olacak. An kalemi kürzidir ve her anda yazar. İşte insan bilen olacak. Sorgu sual bitecek. İnsan bildiğini dilleyecek.

Herkes herkes olduğunu bilecek. Yaradan ve yaratılanın ayrılığı bitecek. Yaradan yarattıklarında yaşayacak… Çok mutlu olacak insan… Çok huzurlu olacak doğa…

Ve biz her an olup izleyeceğiz dünyayı ve diyeceğiz ki “İyi ki oradaydık. Bizim de çorbada tuzumuz var. İyi ki…”

Sevgiyle,

Bahar Umurtak

SÜPER İNSANLIK REALİTESİ

 

 

 

 
  Bugün 146 ziyaretçi kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol